Papers by Gozde Kilic Yasin
Karabağ için 2020de verilen savaşın buradaki statü sorununu tamamen çözmesi, yeni bir düzen getir... more Karabağ için 2020de verilen savaşın buradaki statü sorununu tamamen çözmesi, yeni bir düzen getirmesi ve bölge istikrarını da sağlaması beklenirdi. 2020 öncesinde sorun toprak değil, statüdür algısı yaratılmak isteniyordu; bugün toprak büyük ölçüde sorun olmaktan çıkıp, statü meselesi ise görüşmelerden dışlanınca ulaşılacak nokta yeni düzenin aşama aşama kabullenilmesi olmalıydı. Genellikle savaşların, özellikle de işgale uğradığı bilinen bir yerde işgale son veren devletin yeniden egemenliğini sağlamasıyla sorunun çözüldüğü varsayılır. Ancak Karabağda bu varsayım henüz gerçekleşmedi. Son silah da susup barış görüşmeleri başlayacak olduğunda, sandalyesini alan masaya yerleşti. Hatta farklı masalar kuruldu ve bir diğeri etkisiz kılınmaya çalışıldı.
EkoAvrasya
EkoAvrasya Dergisi, Avrasya Ekonomik Sosyal İlişkiler Derneği tarafından T.C. yasalarına uygun ol... more EkoAvrasya Dergisi, Avrasya Ekonomik Sosyal İlişkiler Derneği tarafından T.C. yasalarına uygun olarak yayımlanmaktadır. EkoAvrasya Dergisi Basın Meslek İlkeleri'ne uymayı taahhüt eder. Yazıların ve ilanların sorumluluğu yazı ve ilan sahiplerine aittir. Gönderilen yazı, resim veya karikatür yayınlansın ya da yayınlanmasın iade edilmez. Dergide olabilecek hataların bildirilmesi rica olunur. Cevap hakkı doğurabilecek yayın için cevap hakkı saklıdır.
2023 Dergisi, 2023
Sınır ötesi bölgelerin kurulması veya belediyelerin sınır ötesi işbirliklerinin desteklenmesi Bal... more Sınır ötesi bölgelerin kurulması veya belediyelerin sınır ötesi işbirliklerinin desteklenmesi Balkanların istikrarı ve barışı için oluşturulmuş mekanizmalar olarak karşımıza çıkıyor. Yugoslavya'nın dağılmasından sonra ortaya çıkan yeni devletler ve sınırlar, demografik haritaları da yeniden çizmiştir. Balkanların yeni döneminde, sadece devletlerin yönetimi değil aynı zamanda devletler arasındaki ilişkiler de etnik kimlikler odaklı düzenlenmiştir. Siyasi haritaları değiştirmeden milletleri kendi soydaşları ile etkileşimde tutmanın yolu olarak bir takım formüller geliştirilmiştir. sınır aşan işbirlikleri ve iki devletle ilişki kurabilen belediyeler şehir devletleri modelini" de anımsatmaktadır. Balkanlar şehir devletleri yolunda yürürken dünyanın başka bir noktasında yine sınırların böldüğü toplumlar için Yerli Halklar Modelinin üretildiğini görmekteyiz.
FENER RUM PATRİKHANESİNİN STATÜ İLERLETME ÇABASI VE YARATTIĞI DÜĞÜMLER, 2023
Dünyanın yeni bir düzen arayışına girdiği dönemlerde inanç grupları üzerinde yeni bir kontrol mek... more Dünyanın yeni bir düzen arayışına girdiği dönemlerde inanç grupları üzerinde yeni bir kontrol mekanizması oluşturulmuş, dini otoriteler de kendi stratejilerini yeni döneme uygun biçimde yapılandırmıştır. Doğu Roma-Batı Roma ayrılırken de Reform ve Rönesans ya da Soğuk Savaş dönemlerinde de dünyada oluşan yeni dengeler, salt siyasetçiler, aydınlar, halkların istenci ya da sermayenin hareket tarzıyla şekillenmemiştir. Tüm yeni düzen hareketlerinde bireyler ve toplumlar inançları vesilesiyle değişimin parçası/kabulleneni/uygulayıcısı yapılmışlardır. Ortodoks Hristiyanlık da diğer tüm inanç grupları gibi denge arayışlarının doğal bir parçasıdır. Milli ve yerel özellikteki kilise yapılanmalarına rağmen haritaların, sınırların, ittifak kurulan devletlerin ya da ülkelerin dış politika yönelimlerinin değişmesi, Ortodoks Kiliselerde bir dalgalanma, yeni düzenle uyumlanma, yeniden yapılanma ve biraz da kargaşa yaratmaktadır. Yakın geçmişte böylesi iki ayrı dönemden bahsetmek mümkündür. Birincisi Soğuk Savaş sırasında ve 1948 ile 1972 yılları arasında Fener Rum Patrikhanesinin 268.
… and Strategic Analysis (TÜRKSAM), Balkanlar, 2010
Yörünge, 2019
İki tarafın birbirinden algıladığı tehdidin boyutu farklıysa dikkat etmek gerekir. Sürekli teyakk... more İki tarafın birbirinden algıladığı tehdidin boyutu farklıysa dikkat etmek gerekir. Sürekli teyakkuzda olan, her an saldırı, işgal ve aynı zamanda fırsat bekleyen taraf, kendi tutumundan bağımsız şekilde geliştiğini düşünse de karşı tarafta yaydığı tehdit enerjisini küçümseyen ve diğerini “öteki” görse bile ciddi bir tehdit olarak görmeyen taraftan bir adım öndedir. Çünkü bütçesinde savunmaya öncelik verir, en kötü gününde dahi GSMH’nın yüzde 2,5’ni silahlanmaya ayırır (iyi gününde yüzde 5’tir) ve kişi başına düşen askeri harcamaya ilişkin dünya sıralamasında ilk 9’a, silahlanmada ilk 4’e girer; “öteki”nin teröristlerini besler, saklar, eğitir; “öteki”nin sorun yaşadığı kesimlerin düşmanlığını canlı tutar ve onları destekler; “öteki”ne karşı dostluk ve çıkar ilişkisi geliştirebileceği destekçi listesini geniş tutar; “öteki”nin dış politika tökezlemelerini, içteki sorunlarını derhal fırsata çevirecek planları da dünden hazırdır. Evet, aslında Türkiye-Yunanistan ilişkilerinin dar özeti budur.
Books by Gozde Kilic Yasin
Milli Egemenlik ve Türkiye, 2023
Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi, bir yandan Türkiye'nin düzenlemelerini aşarak uluslararası hukuk... more Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi, bir yandan Türkiye'nin düzenlemelerini aşarak uluslararası hukuk sujesi olma arayışlarını sürdürmesiyle bir yandan da Rusya-ABD arasındaki siyasi çekişme ve rekabette Moskova Patrikhanesinin etki alanının daraltılmasındakş rolüyle dikkat çekmektedir. Her iki gelişmenin de siyasi yönü ön plandadır. Her iki durumda da Fener Rum Patrikhanesi, Türkiye'nin tanıdığı yetki alanları dışına çıkmaktadır ve Türk hukuk sisteminin tanıdığı yetki ve hakların üstüne çıkma arayışıyla milli egemenliği tehdit etmektedir. Nitekim devlet, milletin tüzel kişiliğidir ve devlet, sahiip olduğu toprakların tamamı üzerinde yönetim gücünü hissettirebilecek mutlak hükümranlığını kurabilmişse milli egemenlikten bahsetmek mümkün olacaktır. Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi ise yabancı güçlerin desteğiyle kendine yeni bir düzen kurarak devletin üzerinde bir hukuki suje olma yolunu zorlamaktadır.
Burada Fener Rum Patrikhanesinin neden devletin ve devlet egemenliğinin üzerinde bir kurum olamayacağı üzerinde durulacaktır. İkinci olarak "Türkiye tanımasa bile ekümeniktir" önermesinin neden yanlış olduğu, önermenin zemini olan "Tüm dünya Ortodoksları tanıyor" kabülünün gerçekteki karşılığı üzerinden gösterilecektir.
Yunanistan’daki Türk Vakıflarının Hukuki Statüsü, 2023
“Türk Vakıfları” ve “Kilise Toprakları” aynı kamusal amaca hizmet etmeleri
nedeniyle evrensel ola... more “Türk Vakıfları” ve “Kilise Toprakları” aynı kamusal amaca hizmet etmeleri
nedeniyle evrensel olarak birbiriyle örtüşen hukuki statüye sahiptir. Yunan
devletinin bu iki kurum karşısındaki pozisyonu bu çalışmada belirlenmeye
çalışılmış; Yunan hükümetleri, kabineleri ve mahkemelerinin Kilise karşısında geri adım atmasına sebep olan sistem ve dengeler incelenmiştir. Yunanistan’ın hükümetleri, mahkemeleri, karar alıcı ve uygulayıcılarıyla Türk Azınlık Vakıfları ile Kilise malları ve ilgili kurumlarına eşit muamele yapmadığı; adil bir yaklaşım geliştirmediği görülmüştür. Nitekim Kilise ve kilisenin kurumları vergiden muafken, Türk Vakıflarının gayrimenkulleri olan ticari kuruluşlarla aynı oranda vergiye tabi tutulması eşitliğe aykırıdır. Türk Vakıflarına getirilen vergiler, vergi oranları; Vakıfların yönetiminde vakıf sahiplerine söz hakkı tanınmaması, seçimlerin gerçekleştirilmesinin önlenmesi, yönetim ve denetimin Yunan devleti
eliyle yapılması; Vakıf mallarının kamulaştırma, satılma gibi yöntemlerle
Vakıfların elinden çıkarılması gibi uygulamalar Kilise’ye ait toprak ve mallar için söz konusu olmamaktadır.
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Yayınları Özel Rapor, Hattuşaş, Ankara 2019, 2019
Geçmişten bugüne Türkiye’nin Doğu Karadeniz Bölgesi’nde bir Pontus bölgesi/ devleti kurmak için ç... more Geçmişten bugüne Türkiye’nin Doğu Karadeniz Bölgesi’nde bir Pontus bölgesi/ devleti kurmak için çok boyutlu yıkıcı faaliyetler sürdürülmektedir. 20. yüzyılın başında Doğu Karadeniz’in Türkiye’den koparılması için ayaklanmalar, çetecilik faaliyetleri ve Müslüman Türk nüfusa karşı etnik temizlik gerçekleştirilmiştir. İstiklal Harbi sonrasında uzun süre sessiz kalan Pontusçuluk faaliyetleri, 1980’lerden itibaren Yunanistan merkezli olarak tekrar başlamıştır. Doğu Karadeniz’den 1923’te Yunanistan’a göç eden Ortodokslara kurdurulan Pontus dernekleri, ikinci dönem Pontusçuluk faaliyetlerinin örgütsel belkemiğini oluşturmuştur. Yeni dönemde Türkiye’ye karşı sürdürülen Ermeni psikoloji savaş unsuru olan Ermeni soykırımı iddialarını taklit eden Pontusçular, “Sözde Pontus Soykırımı” iddialarını Türkiye karşıtı çalışmalarının temel çıkış noktası haline getirmişlerdir.
Bu çalışmada Yunanistan’ın ikinci döneme ilişkin Pontusçuluk faaliyetleri ele alınmaktadır. Çalışma, Yunanistan’ın Pontusçuluk faaliyetlerindeki motivasyon, yöntem ve hedeflerini belirleme amacı taşımaktadır
Uploads
Papers by Gozde Kilic Yasin
Books by Gozde Kilic Yasin
Burada Fener Rum Patrikhanesinin neden devletin ve devlet egemenliğinin üzerinde bir kurum olamayacağı üzerinde durulacaktır. İkinci olarak "Türkiye tanımasa bile ekümeniktir" önermesinin neden yanlış olduğu, önermenin zemini olan "Tüm dünya Ortodoksları tanıyor" kabülünün gerçekteki karşılığı üzerinden gösterilecektir.
nedeniyle evrensel olarak birbiriyle örtüşen hukuki statüye sahiptir. Yunan
devletinin bu iki kurum karşısındaki pozisyonu bu çalışmada belirlenmeye
çalışılmış; Yunan hükümetleri, kabineleri ve mahkemelerinin Kilise karşısında geri adım atmasına sebep olan sistem ve dengeler incelenmiştir. Yunanistan’ın hükümetleri, mahkemeleri, karar alıcı ve uygulayıcılarıyla Türk Azınlık Vakıfları ile Kilise malları ve ilgili kurumlarına eşit muamele yapmadığı; adil bir yaklaşım geliştirmediği görülmüştür. Nitekim Kilise ve kilisenin kurumları vergiden muafken, Türk Vakıflarının gayrimenkulleri olan ticari kuruluşlarla aynı oranda vergiye tabi tutulması eşitliğe aykırıdır. Türk Vakıflarına getirilen vergiler, vergi oranları; Vakıfların yönetiminde vakıf sahiplerine söz hakkı tanınmaması, seçimlerin gerçekleştirilmesinin önlenmesi, yönetim ve denetimin Yunan devleti
eliyle yapılması; Vakıf mallarının kamulaştırma, satılma gibi yöntemlerle
Vakıfların elinden çıkarılması gibi uygulamalar Kilise’ye ait toprak ve mallar için söz konusu olmamaktadır.
Bu çalışmada Yunanistan’ın ikinci döneme ilişkin Pontusçuluk faaliyetleri ele alınmaktadır. Çalışma, Yunanistan’ın Pontusçuluk faaliyetlerindeki motivasyon, yöntem ve hedeflerini belirleme amacı taşımaktadır
Burada Fener Rum Patrikhanesinin neden devletin ve devlet egemenliğinin üzerinde bir kurum olamayacağı üzerinde durulacaktır. İkinci olarak "Türkiye tanımasa bile ekümeniktir" önermesinin neden yanlış olduğu, önermenin zemini olan "Tüm dünya Ortodoksları tanıyor" kabülünün gerçekteki karşılığı üzerinden gösterilecektir.
nedeniyle evrensel olarak birbiriyle örtüşen hukuki statüye sahiptir. Yunan
devletinin bu iki kurum karşısındaki pozisyonu bu çalışmada belirlenmeye
çalışılmış; Yunan hükümetleri, kabineleri ve mahkemelerinin Kilise karşısında geri adım atmasına sebep olan sistem ve dengeler incelenmiştir. Yunanistan’ın hükümetleri, mahkemeleri, karar alıcı ve uygulayıcılarıyla Türk Azınlık Vakıfları ile Kilise malları ve ilgili kurumlarına eşit muamele yapmadığı; adil bir yaklaşım geliştirmediği görülmüştür. Nitekim Kilise ve kilisenin kurumları vergiden muafken, Türk Vakıflarının gayrimenkulleri olan ticari kuruluşlarla aynı oranda vergiye tabi tutulması eşitliğe aykırıdır. Türk Vakıflarına getirilen vergiler, vergi oranları; Vakıfların yönetiminde vakıf sahiplerine söz hakkı tanınmaması, seçimlerin gerçekleştirilmesinin önlenmesi, yönetim ve denetimin Yunan devleti
eliyle yapılması; Vakıf mallarının kamulaştırma, satılma gibi yöntemlerle
Vakıfların elinden çıkarılması gibi uygulamalar Kilise’ye ait toprak ve mallar için söz konusu olmamaktadır.
Bu çalışmada Yunanistan’ın ikinci döneme ilişkin Pontusçuluk faaliyetleri ele alınmaktadır. Çalışma, Yunanistan’ın Pontusçuluk faaliyetlerindeki motivasyon, yöntem ve hedeflerini belirleme amacı taşımaktadır