Papers by Mehtap Nasiroğlu
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi, 2014
Bu çalışmada, tahrir defterleri kaynak olarak kullanılmak suretiyle XVI. yüzyılda Hama Sancağı'nı... more Bu çalışmada, tahrir defterleri kaynak olarak kullanılmak suretiyle XVI. yüzyılda Hama Sancağı'nın nahiye ve köyleri ile buralarda oturan kırsal nüfus tespit edilmeye çalışılmıştır.
ÖZ Nil'in doğu kolunda yer alan Dimyat, Suriye limanlarına yakın konumuyla asırlar boyunca Filist... more ÖZ Nil'in doğu kolunda yer alan Dimyat, Suriye limanlarına yakın konumuyla asırlar boyunca Filistin, Suriye ve Anadolu pazarlarıyla ticaret yapan gemilere hizmet vermiştir. 1517'de Mısır'ın fethiyle beraber Osmanlı idaresine geçen Dimyat Limanı, ticari önemi nedeniyle 1572 yılında diğer Mısır liman kentleriyle beraber sancak statüsüne getirilmiş ve merkezden atanan yöneticiler tarafından idare edilmiştir. Osmanlı Devleti'nin burada uyguladığı politikalar nedeniyle Dimyat Limanı'nın ticari açıdan ilişki içerisinde bulunduğu bölgeler daha çok devletin iç ticaret ayağını oluşturan bölgelerdi. Dimyat Limanı'nın Avrupa limanlarıyla olan ticari ilişkisi çok sınırlı düzeylerde kalmıştır. Dimyat, başta pirinç olmak üzere kahve, şeker, hububat, kına, keten vb. ticari emtiayı daha çok Anadolu kıyıları, Suriye limanları ve Osmanlı başkenti İstanbul'a taşıyan konumuyla ön plana çıkmıştır. Önemli Mısır limanlarından olan İskenderiye ile kıyaslandığında daha küçük bir liman konumunda olan Dimyat, özellikle kendisine özgü yetişen pirinci sayesinde yüzyıllar boyunca İstanbul için önemli bir merkez konumunda olmuştur. Bu çalışmada, 18. yüzyılda Dimyat Limanı'nda gerçekleştirilen ticaretin boyutlarına odaklanılacaktır. Bu bağlamda ticarete konu olan mallar, ticari ilişkide bulunulan coğrafya ve kullanılan güzergâhların yanı sıra Osmanlı Devleti'nin bu limandaki ticareti canlı tutmak için izlediği politikalara Osmanlı arşiv belgeleri ışığında değinilecektir.
Artuklular döneminde inşa edilen Mesudiye Medresesi, eskiden olduğu gibi Osmanlılar döneminde de ... more Artuklular döneminde inşa edilen Mesudiye Medresesi, eskiden olduğu gibi Osmanlılar döneminde de bir eğitim kurumu olarak faaliyetlerine devam etmiş ve Osmanlı vakıf sistemi içerisinde yüzyıllar boyunca hizmet etmeyi sürdürmüştür. Medrese, Diyarbakır Ulu Camii'nin kuzeyinde yer almakta ve bu camiye bağlı yapılar içerisinde değerlendirilmektedir. İnşa edildiği tarihten itibaren şehrin eğitim ihtiyacına büyük katkı sunduğu bilinen Mesudiye Medresesi'nde XVIII. yüzyılda çalışan personel; eğitim, idari, mali, bakım, onarım ve dini görevler gibi farklı alanlarda hizmet vermektedir. Bu çalışmada, Mesudiye Medresesi'nin tarihçesi ve genel durumu ile ilgili bilgi verildikten sonra, çeşitli arşiv belgeleri ışığında 18. yüzyılda medrese vakfında kaç personelin görev yaptığı, bunların atama biçimlerinin hangi kriterlere göre yapıldığı, personelin görev çeşitliliği ve aldıkları ücretler, önceki dönemlerle de kıyaslanarak ayrıntılı olarak incelenmiştir.
Social Sciences Studies Journal
, Batman/Türkiye "Tanınmamış olmak ve karanlıkta ölmek acıdır. Bu karanlığı aydınlatmak, tarihsel... more , Batman/Türkiye "Tanınmamış olmak ve karanlıkta ölmek acıdır. Bu karanlığı aydınlatmak, tarihsel araştırmanın onurudur." (M. Horkheimer) ÖZ Tarih yazımı veya tarih disiplini, eski çağlardan bu yana erkek etkinliğinin, eril bir söylemle kronolojik olarak aktarılması şeklinde ilerlemiştir. Tarih, çağlar buyunca erkekler tarafından yazıldığı için tarih metninin içerisinde kadın faaliyetlerine doğrudan rastlanılması oldukça güç hale gelmiştir. Geçmişte meydana gelen bütün savaşların, barışların, devrimlerin, çağ kapatıp çağ açan olayların öznesi veya baş kahramanı her zaman erkekler olmuştur. Tüm bu olaylar yaşanırken kadınlar ne yapıyordu? Sahnede yer almamak kendi seçimleri miydi, yoksa bilinçli olarak tarih sahnesindeki etkinlikleri yok mu sayılmıştı? İçerisinde toplumun yarısını oluşturan kadınların etkinliklerinin görünür olmadığı bir tarih disiplini, evrensellik iddiasıyla çelişmez mi? Eril söylem kadına hiç yer vermiyor değildi elbette, ancak, kurguladığı kadın imgesi tarihin akışını bozan "kötü", "aklı ermez", "entrikacı" veya "tuzak" gibi metaforlar şeklinde karşımıza çıkmaktaydı. Bu durumda tarih metni içerisinde kadın aktivitelerini doğrudan tespit etmek oldukça güçleşmiş ve ancak 19. yüzyıldan itibaren dolaylı yollar kullanılarak "aşağıdan tarih" yöntemiyle kadın görünür hale getirilmiştir. Kadın imgesi bazen de "güçlü" erkeğin gölgesinde bırakılarak, varlık sebebi, bir erkeğin yakınında bulunmasına indirgenmiştir. Bu çalışmada kadın etkinliğinin tarihsel metin içerisinde görünür olmamasının nedenleri üzerinde durulacak ve feminist tarihyazımıyla beraber kadının yeniden görünür hale getirilme çabası irdelenecektir. Bu bağlamda çalışmada tarihin farklı dönemlerinde yaşamış dört kadın portresi kullanılarak örneklendirme yapılacaktır.
Hasankeyf'te bulunan dini kurum ve vakıfların genel durumuna bakıldığında tarihsel süreç içerisin... more Hasankeyf'te bulunan dini kurum ve vakıfların genel durumuna bakıldığında tarihsel süreç içerisinde burada yaşamış medeniyetlerin taşıdığı kimlikle doğru orantılı olarak sünni bir karaktere sahip oldukları savunulabilir. Ancak yapılan araştırmalar, özellikle Moğol istilasından sonraki süreçte kaçan heterodoks dervişlerin Anadolu'nun birçok kentinde olduğu gibi Hasankeyf'te de zaviye ve tekkelerini kurarak düşüncelerini burada yaymaya çalıştıklarını göstermiştir. Bu bağlamda Hasankeyf'te bir vefâi şeyhi olan Şeyh Çoban adına kurulmuş Şeyh Çoban Zaviyesi ve adından bir Kalenderi tekkesi olduğu anlaşılan Baba Mahmud Haydarî Zaviyesi bulunmaktadır. İsimlerini Kalenderi ve Vefâi şeyhlerinin adlarından alan bu yapıların heterodoks bir anlayışla kuruldukları açıktır. Hasankeyf'te bulunan bu her iki vakfın yapısı ve işleyişi nasıldı? Bu vakıfların gelir ve giderleri nereden karşılanmaktaydı? Buralarda kaç personel çalışmakta ve ne işler yapmaktalardı? Bu çalışmada Hasankeyf Şeyh Çoban ve Baba Mahmud Haydari vakıflarının genel durumları, tarihsel süreçte geçirdikleri aşamalar, şehrin sosyal ve toplumsal yapısına etkileri çeşitli arşiv belgelerinden faydalanılarak irdelenecektir.
Vakıflar Dergisi, 2019
İnsanlığın yerleşik hayata geçişiyle başlayan medeniyet sürecinin en önemli uzantısı olan şehirle... more İnsanlığın yerleşik hayata geçişiyle başlayan medeniyet sürecinin en önemli uzantısı olan şehirler, tarih boyunca ihtiyaçlara bağlı olarak gelişen çeşitli mekânların oluşturduğu yerleşim yerleridir. Bu mekânlar, şehirde bir arada yaşayan toplumun sosyal, ekonomik, dini ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik yapılardır. Osmanlı şehirlerinin hem siluetinin hem de mimarisinin oluşmasında önemli yeri olan bu yapılar, genellikle vakıf anlayışıyla oluşturulmuş ve sürdürülmüştür. Vakıf anlayışı, şehrin temel birimi olan mahallelerde görülen ahengin, dayanışma ve yardımlaşmanın da temelini oluşturmaktadır. Bir Osmanlı şehrinde vakıf kurumunun somut tezahürlerinden olan cami ve zaviye gibi yapılar, toplumun sosyal ve kültürel olarak ilişki içerisinde olmasına ve gelişmesine katkı sağlamaktaydı.
Bu çalışmada, Osmanlı arşiv belgelerine dayanarak Hasankeyf şehrinin sosyal dokusunun gelişmesine ve gündelik hayatın dinamizmine çok büyük katkı sağlayan İmam Abdullah Camii ve Zaviyesi tanıtılmıştır. Ayrıca bir yapılar topluluğu olan bu vakfın işleyişi, gelir ve gider kalemleriyle, içerisinde çalışan personelin aldıkları ücretlerden
bahsedilmiştir.
Uploads
Papers by Mehtap Nasiroğlu
Bu çalışmada, Osmanlı arşiv belgelerine dayanarak Hasankeyf şehrinin sosyal dokusunun gelişmesine ve gündelik hayatın dinamizmine çok büyük katkı sağlayan İmam Abdullah Camii ve Zaviyesi tanıtılmıştır. Ayrıca bir yapılar topluluğu olan bu vakfın işleyişi, gelir ve gider kalemleriyle, içerisinde çalışan personelin aldıkları ücretlerden
bahsedilmiştir.
Bu çalışmada, Osmanlı arşiv belgelerine dayanarak Hasankeyf şehrinin sosyal dokusunun gelişmesine ve gündelik hayatın dinamizmine çok büyük katkı sağlayan İmam Abdullah Camii ve Zaviyesi tanıtılmıştır. Ayrıca bir yapılar topluluğu olan bu vakfın işleyişi, gelir ve gider kalemleriyle, içerisinde çalışan personelin aldıkları ücretlerden
bahsedilmiştir.