Papers by Kazım Küçüktaşçı
Human brucellosis is a multisystem disease with a wide spectrum of clinical manifestations. Bruce... more Human brucellosis is a multisystem disease with a wide spectrum of clinical manifestations. Brucellosis can mimic several primary hematological diseases. Several non-specific hematologic abnormalities have been reported with brucellosis including anemia, leukopenia, thrombocytopenia and pancytopenia. We discussed about steroid therapy and described a child case of acute brucellosis presenting with Coombs-positive AIHA. A 3.5-year-old girl was admitted to our hospital by pallor, palpitation, fever , scleral icterus. Laboratory test showed hemoglobin 7.4 g/dL, direct Coombs IgG plus C3d test strongly positive (3+). Serology for Brucella was strongly positive (Wright agglutination reaction [1/2560], coombs agglutination reaction [1/5120]). The differential diagnosis child of Coombs-positive AIHA should include brucellosis, especially in patients living in endemic areas.Early diagnosis and treatment of disease at AIHA depentdent brucellos is important because of they could be determined to severe acute hemolysis
Objectives: To evaluate the impaired glucose metabolism and their possible risk factors in beta t... more Objectives: To evaluate the impaired glucose metabolism and their possible risk factors in beta thalassemia major (TM) patients negative for hepatitis serology and PCR Design: Prospective descriptive study Setting: Department of Pediatric Hematology, Pamukkale University Faculty of Medicine, Denizli, Turkey Subjects: Patients with history of familial diabetes mellitus (DM) and hepatitis serology and polymerase chain reaction (PCR) positive TM patients were excluded. An oral glucose tolerance test (OGTT) was done on 32 TM patients. Insulinogenic index, β-cell function index and insulin resistance index were calculated. Main Outcome Measures: Glucose metabolism in beta TM patients negative for hepatitis serology and PCR Results: Seven patients (1.8%) had impaired glucose metabolism (IGM). Three patients (9.3%) were diagnosed with DM, one (3.1%) patient with impaired glucose tolerance (IGT) and three (9.3%) patients with impaired fasting glucose (IFG). Cases with IGM had significantly higher, annual erythrocyte consumption rate (ml/kg/year), ferritin, alaninaminotransferase (ALT), postsplenectomy period, age at first transfusion when compared with normal glucose metabolism (NGM) patients (p < 0.05). Insulinogenic index decreased in IGM patients compared to NGM patients (p < 0.005). Conclusions: Our results show that annual erythrocyte consumption rate, ferritin, post-splenectomy period, insulinogenic index and ALT values are predictive of IGM in TM patients negative for hepatitis serology and PCR
Turkish Archives of Pediatrics, 2021
Ge lifl Ta ri hi/Re cei ved: 07.08.2012 Ka bul Ta ri hi/Ac cep ted: 17.09.2012
AMAC: Bu calisma ile pnomotoraks nedeniyle hastanemiz pediatri ve cocuk cerrahisi yenidogan yogun... more AMAC: Bu calisma ile pnomotoraks nedeniyle hastanemiz pediatri ve cocuk cerrahisi yenidogan yogun bakim unitelerinde tedavi edilen hastalarin degerlendirilmesi amaclanmistir.YONTEMLER: Ocak 2008-Mayis 2013 yillari arasinda tedavi edilen hastalarin kayitlari incelenmistir. Hastalarin demografik ozellikleri, risk faktorleri, tedavi detaylari ve sonuclari degerlendirilmistir.BULGULAR: Pnomotoraks nedeniyle tedavi edilen 30 (17E, 13K) hastanin ortalama dogum agirligi 2497±781 g (800-3900 g), ortalama gebelik yasi 34.7±3,8 (26-41) hafta idi. Hastalarin %63,3’u prematur olup sezaryen ile dogum orani %70 idi. %76,7’sinde pnomotoraks ilk 48 saatte meydana gelmistir. Hastalarin 10 (%33,3)’unda dogumda resusitasyon uygulanmis, yarisinda mekanik ventilatorde iken pnomotoraks gelismisti. Hastalarin on ikisinde yenidoganin gecici tasipnesi, onunda RDS, ikisinde pnomoni ve ucunde konjenital kalp hastaligi var idi. Bir aort koarktasyonu, iki PDA ameliyati olmak uzere uc hastada postoperatif pnomot...
GIRIŞ ve AMAC: Buyuk cocuklarda siklikla ust solunum yolu enfeksiyonu etkeni olan respiratuvar si... more GIRIŞ ve AMAC: Buyuk cocuklarda siklikla ust solunum yolu enfeksiyonu etkeni olan respiratuvar sinsisyal virus (RSV), sut cocuklarinda ve yenidoganlarda genellikle bronsiolit veya pnomoni gibi alt solunum yolu enfeksiyonu (ASYE) nedenidir. Kronik akciger hastaligi, konjenital kalp hastaligi ve premature dogum agir RSV enfeksiyonu icin onemli risk faktorleridir. Bu calismada, ASYE nedeniyle yenidogan yogun bakim unitesi (YYBU)’ye yatirilan ve RSV saptanan yenidogan olgular literatur esliginde tartisilarak; yenidoganlarda RSV enfeksiyonunun onemine dikkat cekilmesi amaclanmistir.YONTEM ve GERECLER: Calismada, ASYE tanisi ile Şubat-Mart 2014 tarihleri arasinda YYBU’ye yatirilan, nazofaringeal suruntu orneklerinde PCR yontemi ile RSV saptanan olgularin demografik ozellikleri, klinik ve laboratuvar bulgulari degerlendirildi. BULGULAR: On bir olgunun yedisinin nazofaringeal suruntu ornegi solunum panelinde RSV-A saptandi; bunlarin birinde rinovirus birinde ise koronavirus birlikteligi var...
The Indian Journal of Pediatrics, 2009
ABSTRACT An 11-month-old girl who has Dandy-Walker&#39;s variant (DWV) associated with tetral... more ABSTRACT An 11-month-old girl who has Dandy-Walker&#39;s variant (DWV) associated with tetralogy of Fallot (TOF), atrial septal defect (ASD), patent ductus arteriosus (PDA), and primary hypothyroidy is presented. There has been no report describing a case of DWV associated with TOF, ASD and PDA and primary hypothyroidy. The first case of Dandy-Walker malformation associated with TOF was reported by Kohyama et al in 1988, since then, a few cases were reported in the literature. Our patient is the first reported case.
Pamukkale Medical Journal, 2016
Büyük çocuklarda sıklıkla üst solunum yolu enfeksiyonu etkeni olan respiratuvar sinsisyal virüs (... more Büyük çocuklarda sıklıkla üst solunum yolu enfeksiyonu etkeni olan respiratuvar sinsisyal virüs (RSV), süt çocuklarında ve yenidoğanlarda genellikle bronşiolit veya pnömoni gibi alt solunum yolu enfeksiyonu (ASYE) nedenidir. Kronik akciğer hastalığı, konjenital kalp hastalığı ve prematüre doğum ağır RSV enfeksiyonu için önemli risk faktörleridir. Bu çalışmada, ASYE nedeniyle yenidoğan yoğun bakım ünitesi (YYBÜ)'ye yatırılan ve RSV saptanan yenidoğan olgular literatür eşliğinde tartışılarak; yenidoğanlarda RSV enfeksiyonunun önemine dikkat çekilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve yöntem: Çalışmada, ASYE tanısı ile Şubat-Mart 2014 tarihleri arasında YYBÜ'ye yatırılan, nazofaringeal sürüntü örneklerinde PCR yöntemi ile RSV saptanan olguların demografik özellikleri, klinik ve laboratuvar bulguları değerlendirildi. Bulgular: On bir olgunun yedisinin nazofaringeal sürüntü örneği solunum panelinde RSV-A saptandı; bunların birinde rinovirüs birinde ise koronavirüs birlikteliği vardı. Diğer dört olgunun birinde sadece adenovirüs, birinde koronavirüs pozitif saptanmış olup; kalan iki olgunun solunum panelinde etken bulunamadı. RSV-A pozitif olguların üçü prematüre ve ikisi konjenital kalp hastasıydı. ASYE kliniği ile başvuran bu olgularda %28.5 koinfeksiyon saptandı. Uygun semptomatik tedavi ile kısa sürede şifayla taburcu edilerek ayaktan izleme alındılar. Sonuç: RSV enfeksiyonu hem preterm hem de term yenidoğanlarda ASYE'nin önemli nedenlerinden biridir. Prematüre doğum ve konjenital kalp hastalığı olanlarda daha ağır klinik seyir görülse de erken tanı ve uygun tedaviyle başarılı sonuçlar alınabilmektedir.
Journal of Pediatric Hematology/Oncology, 2016
Turkiye Cocuk Hastalıkları Dergisi, Jun 1, 2010
Akut infantil hemorajik ödem iki yaş altında görülen, purpurik döküntü, ateş ve ödemle karakteriz... more Akut infantil hemorajik ödem iki yaş altında görülen, purpurik döküntü, ateş ve ödemle karakterize bir vaskülittir. Hastalık dramatik bir tablo izlenimi vermekle birlikte, klinik gidiş iyidir. Bu çalışmada ateş, her iki ayakta ödem ve alt extremitelerde purpurik döküntü nedeniyle acil servise başvuran bir olgu sunulmuştur.
Journal of Dr Behcet Uz Children's Hospital, 2015
Amaç: Yenidoğan döneminde en sık görülen intrakranial kanama, periventriküler/ intraventriküler k... more Amaç: Yenidoğan döneminde en sık görülen intrakranial kanama, periventriküler/ intraventriküler kanama (PV/İVK)'dır. Prematürelerde PV/İVK önemli nörogelişimsel sorunlara, hatta ölüme neden olabilmektedir. Yöntemler: Bu çalışmada, yenidoğan yoğun bakım ünitemizde hasta başı kraniyal ultrasonografi (US) ile PV/İVK saptanan 24 olguda predispozan risk faktörleri retrospektif olarak araştırıldı. Bulgular: Ventilatör tedavisi (%87,5), 5. dk. Apgar skorunun <7 olması (%83.3), respiratuar distres sendromu (RDS, %79.1), patent duktus arteriozus (PDA, %66.6), erken neonatal sepsis (%66.6), antenatal steroid uygulanmaması (%54.1), asfiksi (%33.3), erken membran rüptürü (%25), intrauterin gelişme geriliği (%25) ve trombositopeni (%25) predispozan risk faktörleri olarak saptandı. PV/İVK saptanan bebeklerin yedisi (%29.2) yenidoğan döneminde kaybedildi. Kaybedilen bebeklerin %71.4'ü ≤1500 g ve %85.7'si ≤32 hafta idi. Sonuç: Gebelik yaşı (≤32 hafta), doğum ağırlığı (≤1500 g), Apgar skoru (<7) düşüklüğü, antenatal steroid uygulanmaması, RDS, PDA, sepsis ve ventilatör tedavisi PV/ İVK için önemli risk faktörleridir. Böyle bebeklerin kraniyal US ile değerlendirilmesi ve kanama saptananların yakın takibi gerekmektedir.
Girifl: Psödohipoaldosteronizm, aldosterona periferik direnç sonucu geliflen ve tuz kayb› ile kar... more Girifl: Psödohipoaldosteronizm, aldosterona periferik direnç sonucu geliflen ve tuz kayb› ile karakterize bir hastal›kt›r. Olgu Sunumu: Emmede azalma, emerken uyuklama flikayetiyle getirilen hastada hiponatremi, hiperkalemi, metabolik asidoz, yüksek renin ve aldosteron düzeyi saptand›. Olguya sistemik form psödohipoaldosteronizm tan›s› konuldu. Oral tuz ile tedavisine devam edildi. Tart›flma: Psödohipoaldosteronizm primer, sekonder ve Gordon sendromu olarak üç tiptir. Primer form epitelyal sodyum kanal› ve mineralokortikoid reseptör genindeki mutasyondan, sekonder form s›kl›kla üriner malformasyon ve idrar yolu enfeksiyonlar›ndan kaynaklan›r. Gordon sendromunda ise plazma aldosteron düzeyi genellikle normal olup, mineralokortikoidlere yeterli cevap vard›r ve plazma renin aktivitesi bask›lanm›flt›r. Olgumuzda üriner enfeksiyon saptanmas› nedeniyle ayn› zamanda sekonder psödohipoaldosteronizm olas›l›¤› araflt›r›ld›. Ter testinin pozitif olmas› ve tuz ihtiyac›n›n uzun süre devam etmesi nedeniyle hasta sistemik form primer psödohipoaldosteronizm olarak kabul edildi. (Güncel Pediatri 2009; 7: 151-3) Anahtar kelimeler: Psödohipoaldosteronizm SUMMARY Introduction: Pseudohypoaldosteronism is a disease which occurs as a result of peripheral resistance to aldosterone and is characterised by salt wasting. Case Report: Hyponatremia, hyperkalemia, metabolic acidosis, high renin and aldosterone levels were determined in the patient admitted with decrease in sucking and getting sleepy during breast-feeding. The case was diagnosed as systemic form of pseudohypoaldosteronism. His treatment was continued with oral salt. Conclusion: Pseudohypoaldosteronism has three types as primary, secondary and Gordon syndrome. Primary form is due to epithelial sodium channel and mineralocorticoid receptor gene mutation, whilst secondary form is frequently caused by urinary malformation and urinary tract infections. In Gordon syndrome, plasma aldosterone level is usuallly normal, and plasma renin activity is depressed, there is an adequate response to mineralocorticoids. Probability of secondary pseudohypoaldosteronism was investigated at the same time because of the urinary infection present in our subject. The patient was accepted as systemic form of primary pseudohypoaldosteronism because of positive sweat test result and prolonged salt necessity.
Turkiye Klinikleri Journal of Pediatrics, 2013
Indian journal of pediatrics, 2009
An 11-month-old girl who has Dandy-Walker's variant (DWV) associated with tetralogy of Fallot... more An 11-month-old girl who has Dandy-Walker's variant (DWV) associated with tetralogy of Fallot (TOF), atrial septal defect (ASD), patent ductus arteriosus (PDA), and primary hypothyroidy is presented. There has been no report describing a case of DWV associated with TOF, ASD and PDA and primary hypothyroidy. The first case of Dandy-Walker malformation associated with TOF was reported by Kohyama et al in 1988, since then, a few cases were reported in the literature. Our patient is the first reported case.
The Turkish journal of pediatrics
Penile length, penile diameter and testicular volume at birth reflect the activity and normality ... more Penile length, penile diameter and testicular volume at birth reflect the activity and normality of the hypothalamus-pituitary-testicular axis. In this prospective longitudinal study, we aimed to measure penis and testicular size in healthy newborns at birth and 6 and 12 months of age. Seven hundred forty-six term healthy male newborns were enrolled in the study. According to measurements taken within 48 hours after birth, mean penile length (MPL) was 2.81 +/- 0.32 cm, mean penile diameter (MPD) 1.04 +/- 0.09 cm, right testicular volume (TV) 1.73 +/- 0.45 ml, and left TV 1.64 +/- 0.48 ml. At 6 months of age, MPL was 3.67 +/- 0.35 cm, MPD 1.23 +/- 0.08 cm, right TV 2.07 +/- 0.31 ml, and left TV 2.00 +/- 0.27 ml. At 12 months of age, MPL was 4.47 +/- 0.43 cm, MPD 1.25 +/- 0.09 cm, right TV 2.01 +/- 0.12 ml, and left TV 2.01 +/- 0.13 ml. There was a weak albeit statistically significant correlation between weight, length and PL at birth. In conclusion, the MPL of newborns was shorter t...
Turkish Journal of Parasitology, 2011
ÖZET Çocuklardaki Visceral Leishmaniasis (VL), sıklıkla 2-4 yaş arasında görülür ve infeksiyon uz... more ÖZET Çocuklardaki Visceral Leishmaniasis (VL), sıklıkla 2-4 yaş arasında görülür ve infeksiyon uzun süren ateş, halsizlik, kilo kaybı, hepatosplenomegali ve pansitopeniye sebep olur. Türkiye'deki VL etkeni Leishmania infantum'dur. Bu çalışmada 4 pediatrik VL hastası retrospektif olarak incelenmiştir. Kemik iliği aspirasyonu 2 hastaya yapıldı ve Leishmania amastigotları saptanamadı.Tüm hastalarda Leishmania antikorları indirek immun floresan antikor (IFAT) ile pozitif bulundu. IFAT'ın pediatrik hastalarda güçlü klinik şüphe var ise VL'in kesin tanısında parazit saptanması için uygun bir alternatif olduğunu düşünmekteyiz.
Pamukkale Medical Journal, 2014
Bu çalışma ile pnömotoraks nedeniyle hastanemiz pediatri ve çocuk cerrahisi yenidoğan yoğun bakım... more Bu çalışma ile pnömotoraks nedeniyle hastanemiz pediatri ve çocuk cerrahisi yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde tedavi edilen hastaların değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve yöntem: Ocak 2008-Mayıs 2013 yılları arasında tedavi edilen hastaların kayıtları incelenmiştir. Hastaların demografik özellikleri, risk faktörleri, tedavi detayları ve sonuçları değerlendirilmiştir. Bulgular: Pnömotoraks nedeniyle tedavi edilen 30 (17E, 13K) hastanın ortalama doğum ağırlığı 2497±781 g (800-3900 g), ortalama gebelik yaşı 34.7±3.8 (26-41) hafta idi. Hastaların %63.3'ü prematür olup sezaryen ile doğum oranı %70 idi. %76.7'sinde pnömotoraks ilk 48 saatte meydana gelmiştir. Hastaların 10 (%33.3)'unda doğumda resüsitasyon uygulanmış, yarısında mekanik ventilatörde iken pnömotoraks gelişmişti. Hastaların on ikisinde yenidoğanın geçici taşipnesi, onunda RDS, ikisinde pnömoni ve üçünde konjenital kalp hastalığı var idi. Bir aort koarktasyonu, iki PDA ameliyatı olmak üzere üç hastada postoperatif pnömotoraks saptanmıştır. Pnömotoraks hastaların 12'sinde sağ, 12'sinde sol ve 6'sında bilateral idi. 13 (%43.3) hastaya sürfaktan uygulanmıştır. 27 hastaya toraks tüpü takılmış, üç hasta konservatif izlenmiştir. Ortalama tüp torakostomi süresi 4.9±2.5 (1-11) gün idi. Yalnız üç hasta (%10.0) kaybedilmiştir. Sonuç: Hastalarımızda yenidoğanın geçici taşipnesi ve RDS pnömotoraksın en sık nedeni olarak bulunmuş olup mortalite oranının düşüklüğü dikkat çekicidir.
Uploads
Papers by Kazım Küçüktaşçı