Avrupa'nın en zengin ve en güçlü kadınlarından biriydi. Onun gibi başka bir kraliçe var olmamıştı... more Avrupa'nın en zengin ve en güçlü kadınlarından biriydi. Onun gibi başka bir kraliçe var olmamıştır. Ortaçağın diğer pek çok kadınının aksine, o çok iyi eğitimliydi. Haçlı Seferine katılan ilk kraliçedir. Hareketli bir yaşamı oldu. İki evlilik, on çocuk, haçlı seferi, savaşlar, isyanlar ve nihayetinde bir manastırda tefekkür ile son bulan bir hayat. O Yüksek Ortaçağ kültüründe önemli bir figür oldu ve bu şekilde şövalyelik ve aşk gibi değerlerin değişmesinde ve tanımlanmasında etkili oldu. İki kralın eşi ve kral Arslan Yürekli Richard ile John'un annesidir. Sonuç olarak, bu yazının amacı, Yüksek Ortaçağda Avrupa'da siyasi, sosyal ve kültürel figür olarak Akitanyalı Eleanor'un rolünü ve etkisini incelemektir.
Following the conversion of the Russians to Christianity, Russian chronicles or Russian annals em... more Following the conversion of the Russians to Christianity, Russian chronicles or Russian annals emerged as a result of the influence of the Byzantine annal writing tradition. Starting in the XI th century, this tradition, spread to all parts of Russia during the XIV th century in particular. The Russian annals are the main source of information we have on today's Turkish-Slavic/Russian relations. The annal transcripts written in Novgorod are among the oldest and most important ones. Although they were written in churches and monasteries, the oldest copies of these annals were unfortunately lost in time and could not reach the present day. In the 14 th century, many annals were written in large monasteries throughout various parts of the Russian mainland, and over time, the local annal tradition, including copies written in Novgorod, was formed. The Chronicle of Novgorod is the most important, as well as the best known, of the main written sources of early Russian history. Chronicle writing in Novgorod began very early, for the chronicle of Nestor, called Povest Vremennykh Let (Annals of Contemporary Years), considered to be the first Russian annal, contains a number of items from the Novgorod Chronicle. Indeed, it is evidently the clerics who were keeping the Chronicle, for not only do some of scribes refer to themselves as priest, but the entire work is imbued with a persistent religious slant. As a natural consequence of this situation, the Novgorod Chronicle, a work of ecclesiastics, abounds in references to church matters. These ecclesiastical notes constantly throw light upon political and social conditions. The earliest extant copy of the chronicle is the so-called Synod Scroll, dated to the second half of the XIII th century. First printed in 1781, it is currently preserved in the State Historical Museum in Moscow. The Chronicle of Novgorod, one of the main sources of Medieval history, has been put into paper by different people and has survived to the present day. The Chronicle of Novgorod deals with the events between 1016-1471. The Chronicle of Novgorod is one of several local chronicles that continue the history of Rus' after the point at which the Nestor's Chronicle (Primary Chronicle) breaks off. As is typical Russian chronicle in general, it tends to be a monotonous catalogue of political revolutions. The Chronicle of the Novgorod gives information about the knaizes (princes), members of the Rurikids dynasty, the governors of the city and the archbishops of the city. The annal which has high material value in this particular area and specific topics contains detailed information related to Cumans, Germans, Mongols, Lithuanians and the Hanse Merchant Union. The raids these nations had conveyed and the wars they had initiated in Novgorod vicinity and its environs are sometimes described in detail and sometimes like insignificant events. The Battle of Kalka, the Battle of Tannenberg, the Battle of Kulikovo, the Battle of Neva are important battles described in the Novgorod Chronicle. The Chronicle of Novgorod, in those years around the beginning of the thirteenth century, while giving detailed account of the fall of the Constantinople to the Latin crusaders; was paying little attention to developments much closer to home; the advent of other Latin crusaders, Germans, who were buildings colonies in the eastern Baltic. Despite providing incomplete and chronologically incorrect information, the annal contains satisfactory information regarding Slavic geography and the history of the other nations who were in touch with these peoples.
Öz İki cihan harbi arasındaki yılların seçkin Fransız tarihçilerden biri olan Marc Bloch, Ortaçağ... more Öz İki cihan harbi arasındaki yılların seçkin Fransız tarihçilerden biri olan Marc Bloch, Ortaçağın toplumsal evrimi ve oluşumuna dair anlayışın derinlik ve genişlik kazanmasına yardımcı oldu. O, Fransız sosyal tarihi Annales Okulu'nun kurucu ortağı ve tam manasıyla bir devrimci idi. Onun eserleri, toplumsal gerçekçi varsayımı kabul etmesi ve geçmişi sosyolojik çerçeve kullanarak incelemeyi kabul etmesinden sonra, Fransız tarihçiliğinin dönüm noktasını oluşturdu. O, bugün XX. yüzyılın en etkili tarihçilerden biri olarak kabul edilmekle birlikte, genellikle köklü tartışmalara konu edilen yenilikçi biri olarak kabul edilir. Bu araştırma, yirminci yüzyıl tarih yazımı üzerinde belki de benzersiz etkiye sahip olan cesur ve entellektüel bir adamın karmaşık biyografisini anlama ve açıklama girişimidir. Anahtar Kelimeler: Marc Bloch, Annales Okulu, Tarih Yazımı, Fransız Tarihçiliği, Ortaçağ Tarihi. Abstract Marc Bloch, one of the eminent French historians during the inter-war years, helped to deepen and broaden an understanding of the social and evolution of the Middle Ages. He was a quintessential revolutionist who cofounded the Annales School of French social history. His work marked a turning point in French historiography, after which French historians have increasingly adopted a social realist assumption and used a societal framework for study of the past. He, acknowledged today as one of the most influential historians of the twentieth century, is nonetheless generally treated as a fundementally uncontroversial innovator. This article seeks to understand and explain the biography of a complex, courageous, and an intellectual man whose impact on twentieth-century history writing has perhaps no equal.
Traditional historians limit the scope of history to events which occured outside living memory. ... more Traditional historians limit the scope of history to events which occured outside living memory. The main concern is whether it is possible to study the contemporary period objectively using a scientific approach. From the traditional historians' point of view, a historian who studies his own time cannot be objective, and cannot adopt a scientific approach succesfully. Their belief is that events as recent as fifty years ago should not be the study of historians. As a result of this point of view, contemporary history is still struggling to gain recognation. This essay will analyse some of the problem areas concerning contemporary history and will examine the accuracy of the traditionalist claims and the possibility of writing a valid contemporary history.
Konstantin'in Bağışı, Orta Çağ'ın en ünlü ve en önemli sahtekarlığıdır. Tartışmalı bağış metni, ... more Konstantin'in Bağışı, Orta Çağ'ın en ünlü ve en önemli sahtekarlığıdır. Tartışmalı bağış metni, Papalık tarafından bin yıldan fazla bir süre konumunu ve gücünü güçlendirmek için kullanıldı. Vatikan'a göre Konstantin, ölmeden önce Roma Kilisesi'nin tüm Doğu kiliselerinden üstün olduğunu vasiyet etmiş ve bunu bir belge ile onaylamıştır. Konstantin Bağışı'nın VIII. yüzyılda yazıldığı iddia edilmektedir. Ocak 754'te Papa II. Stephen, Lombardların saldırılarını durdurmak için kral III. Pepin'den yardım istemek üzere Paris'e gitti. 756 yılında varılan anlaşma sonucunda Pepin, Papalık Devleti'nin kurulması için yasal dayanak sağlayan ve Papa'nın dünyevi egemenliğini Roma Dukalığı'nın ötesine taşıyan belgeyi verdi. Ünlü sahtecilik Roma'da ilk kez ortaya çıktı. Konstantin bu vasiyette, Papa tarafından cüzzamdan tedavi edilmesinin tazminatı olarak tacını ve imparatorluğu Papa Sylvester'ın ellerine teslim etmesi gerektiğini belirtti. Diğer bir deyişle Konstantin, Batı'daki tüm siyasi gücünü papalara bağışlamıştır. Sahte vasiyet sayesinde papalık otoritesi, Batı Roma topraklarında kurulacak tüm devletlerin üzerinde bir konum elde etti. Bağış, Orta Çağ Papalığının elinde güçlü bir silah ve Papalık ideolojisinin temeli haline geldi. Konstantin Bağışı ilk olarak XI. yüzyılda sorgulanmıştır. Son olarak, Lorenzo Valla belgenin metinsel eleştirisini ve dilbilimsel analizini yaptı ve belgenin uydurma olduğunu tartışmasız bir şekilde kanıtlayan bir rapor hazırladı. Bu rapor, 1440 yılında Floransa'da toplanan dini konseye sunulacaktı. Ancak Valla'nın bilimsel raporu konseyden gizlendi ve ölümünden çok sonra yayınlandı. Çalışmanın temel amacı Konstantin Bağışı'nı tarihi bir belge olarak incelemek ve üzerinde bir tartışma yapmaktır.
Avrupa'nın en zengin ve en güçlü kadınlarından biriydi. Onun gibi başka bir kraliçe var olmamıştı... more Avrupa'nın en zengin ve en güçlü kadınlarından biriydi. Onun gibi başka bir kraliçe var olmamıştır. Ortaçağın diğer pek çok kadınının aksine, o çok iyi eğitimliydi. Haçlı Seferine katılan ilk kraliçedir. Hareketli bir yaşamı oldu. İki evlilik, on çocuk, haçlı seferi, savaşlar, isyanlar ve nihayetinde bir manastırda tefekkür ile son bulan bir hayat. O Yüksek Ortaçağ kültüründe önemli bir figür oldu ve bu şekilde şövalyelik ve aşk gibi değerlerin değişmesinde ve tanımlanmasında etkili oldu. İki kralın eşi ve kral Arslan Yürekli Richard ile John'un annesidir. Sonuç olarak, bu yazının amacı, Yüksek Ortaçağda Avrupa'da siyasi, sosyal ve kültürel figür olarak Akitanyalı Eleanor'un rolünü ve etkisini incelemektir.
Following the conversion of the Russians to Christianity, Russian chronicles or Russian annals em... more Following the conversion of the Russians to Christianity, Russian chronicles or Russian annals emerged as a result of the influence of the Byzantine annal writing tradition. Starting in the XI th century, this tradition, spread to all parts of Russia during the XIV th century in particular. The Russian annals are the main source of information we have on today's Turkish-Slavic/Russian relations. The annal transcripts written in Novgorod are among the oldest and most important ones. Although they were written in churches and monasteries, the oldest copies of these annals were unfortunately lost in time and could not reach the present day. In the 14 th century, many annals were written in large monasteries throughout various parts of the Russian mainland, and over time, the local annal tradition, including copies written in Novgorod, was formed. The Chronicle of Novgorod is the most important, as well as the best known, of the main written sources of early Russian history. Chronicle writing in Novgorod began very early, for the chronicle of Nestor, called Povest Vremennykh Let (Annals of Contemporary Years), considered to be the first Russian annal, contains a number of items from the Novgorod Chronicle. Indeed, it is evidently the clerics who were keeping the Chronicle, for not only do some of scribes refer to themselves as priest, but the entire work is imbued with a persistent religious slant. As a natural consequence of this situation, the Novgorod Chronicle, a work of ecclesiastics, abounds in references to church matters. These ecclesiastical notes constantly throw light upon political and social conditions. The earliest extant copy of the chronicle is the so-called Synod Scroll, dated to the second half of the XIII th century. First printed in 1781, it is currently preserved in the State Historical Museum in Moscow. The Chronicle of Novgorod, one of the main sources of Medieval history, has been put into paper by different people and has survived to the present day. The Chronicle of Novgorod deals with the events between 1016-1471. The Chronicle of Novgorod is one of several local chronicles that continue the history of Rus' after the point at which the Nestor's Chronicle (Primary Chronicle) breaks off. As is typical Russian chronicle in general, it tends to be a monotonous catalogue of political revolutions. The Chronicle of the Novgorod gives information about the knaizes (princes), members of the Rurikids dynasty, the governors of the city and the archbishops of the city. The annal which has high material value in this particular area and specific topics contains detailed information related to Cumans, Germans, Mongols, Lithuanians and the Hanse Merchant Union. The raids these nations had conveyed and the wars they had initiated in Novgorod vicinity and its environs are sometimes described in detail and sometimes like insignificant events. The Battle of Kalka, the Battle of Tannenberg, the Battle of Kulikovo, the Battle of Neva are important battles described in the Novgorod Chronicle. The Chronicle of Novgorod, in those years around the beginning of the thirteenth century, while giving detailed account of the fall of the Constantinople to the Latin crusaders; was paying little attention to developments much closer to home; the advent of other Latin crusaders, Germans, who were buildings colonies in the eastern Baltic. Despite providing incomplete and chronologically incorrect information, the annal contains satisfactory information regarding Slavic geography and the history of the other nations who were in touch with these peoples.
Öz İki cihan harbi arasındaki yılların seçkin Fransız tarihçilerden biri olan Marc Bloch, Ortaçağ... more Öz İki cihan harbi arasındaki yılların seçkin Fransız tarihçilerden biri olan Marc Bloch, Ortaçağın toplumsal evrimi ve oluşumuna dair anlayışın derinlik ve genişlik kazanmasına yardımcı oldu. O, Fransız sosyal tarihi Annales Okulu'nun kurucu ortağı ve tam manasıyla bir devrimci idi. Onun eserleri, toplumsal gerçekçi varsayımı kabul etmesi ve geçmişi sosyolojik çerçeve kullanarak incelemeyi kabul etmesinden sonra, Fransız tarihçiliğinin dönüm noktasını oluşturdu. O, bugün XX. yüzyılın en etkili tarihçilerden biri olarak kabul edilmekle birlikte, genellikle köklü tartışmalara konu edilen yenilikçi biri olarak kabul edilir. Bu araştırma, yirminci yüzyıl tarih yazımı üzerinde belki de benzersiz etkiye sahip olan cesur ve entellektüel bir adamın karmaşık biyografisini anlama ve açıklama girişimidir. Anahtar Kelimeler: Marc Bloch, Annales Okulu, Tarih Yazımı, Fransız Tarihçiliği, Ortaçağ Tarihi. Abstract Marc Bloch, one of the eminent French historians during the inter-war years, helped to deepen and broaden an understanding of the social and evolution of the Middle Ages. He was a quintessential revolutionist who cofounded the Annales School of French social history. His work marked a turning point in French historiography, after which French historians have increasingly adopted a social realist assumption and used a societal framework for study of the past. He, acknowledged today as one of the most influential historians of the twentieth century, is nonetheless generally treated as a fundementally uncontroversial innovator. This article seeks to understand and explain the biography of a complex, courageous, and an intellectual man whose impact on twentieth-century history writing has perhaps no equal.
Traditional historians limit the scope of history to events which occured outside living memory. ... more Traditional historians limit the scope of history to events which occured outside living memory. The main concern is whether it is possible to study the contemporary period objectively using a scientific approach. From the traditional historians' point of view, a historian who studies his own time cannot be objective, and cannot adopt a scientific approach succesfully. Their belief is that events as recent as fifty years ago should not be the study of historians. As a result of this point of view, contemporary history is still struggling to gain recognation. This essay will analyse some of the problem areas concerning contemporary history and will examine the accuracy of the traditionalist claims and the possibility of writing a valid contemporary history.
Konstantin'in Bağışı, Orta Çağ'ın en ünlü ve en önemli sahtekarlığıdır. Tartışmalı bağış metni, ... more Konstantin'in Bağışı, Orta Çağ'ın en ünlü ve en önemli sahtekarlığıdır. Tartışmalı bağış metni, Papalık tarafından bin yıldan fazla bir süre konumunu ve gücünü güçlendirmek için kullanıldı. Vatikan'a göre Konstantin, ölmeden önce Roma Kilisesi'nin tüm Doğu kiliselerinden üstün olduğunu vasiyet etmiş ve bunu bir belge ile onaylamıştır. Konstantin Bağışı'nın VIII. yüzyılda yazıldığı iddia edilmektedir. Ocak 754'te Papa II. Stephen, Lombardların saldırılarını durdurmak için kral III. Pepin'den yardım istemek üzere Paris'e gitti. 756 yılında varılan anlaşma sonucunda Pepin, Papalık Devleti'nin kurulması için yasal dayanak sağlayan ve Papa'nın dünyevi egemenliğini Roma Dukalığı'nın ötesine taşıyan belgeyi verdi. Ünlü sahtecilik Roma'da ilk kez ortaya çıktı. Konstantin bu vasiyette, Papa tarafından cüzzamdan tedavi edilmesinin tazminatı olarak tacını ve imparatorluğu Papa Sylvester'ın ellerine teslim etmesi gerektiğini belirtti. Diğer bir deyişle Konstantin, Batı'daki tüm siyasi gücünü papalara bağışlamıştır. Sahte vasiyet sayesinde papalık otoritesi, Batı Roma topraklarında kurulacak tüm devletlerin üzerinde bir konum elde etti. Bağış, Orta Çağ Papalığının elinde güçlü bir silah ve Papalık ideolojisinin temeli haline geldi. Konstantin Bağışı ilk olarak XI. yüzyılda sorgulanmıştır. Son olarak, Lorenzo Valla belgenin metinsel eleştirisini ve dilbilimsel analizini yaptı ve belgenin uydurma olduğunu tartışmasız bir şekilde kanıtlayan bir rapor hazırladı. Bu rapor, 1440 yılında Floransa'da toplanan dini konseye sunulacaktı. Ancak Valla'nın bilimsel raporu konseyden gizlendi ve ölümünden çok sonra yayınlandı. Çalışmanın temel amacı Konstantin Bağışı'nı tarihi bir belge olarak incelemek ve üzerinde bir tartışma yapmaktır.
Uploads
Papers by Sayime Durmaz
Books by Sayime Durmaz