Papers by süleyman solmaz
Eski türk edebiyatı araştırmaları dergisi, Mar 30, 2024
Turkish studies - Language and Literature, Dec 31, 2022
DergiPark (Istanbul University), Jun 27, 2022
Cilt: 5 Sayı: 2 Ağustos 2022 ss. 465-480 466 eklemiştir. Bunların dışında bizim bilmediğimiz bir ... more Cilt: 5 Sayı: 2 Ağustos 2022 ss. 465-480 466 eklemiştir. Bunların dışında bizim bilmediğimiz bir Gülşen-i Şu'arâ nüshasından da 18 şâir daha ekleyerek okuyucunun istifadesine sunmuştur.
Turkish Studies (Elektronik), 2011
... Page 4. 20 Süleyman SOLMAZ Turkish Studies International Periodical For the Languages, Litera... more ... Page 4. 20 Süleyman SOLMAZ Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/2 Spring 2011 ... Timur begenüp teslîm ider. Ba‟dehu beni dahı takîîm eyle dir Ahmedî seksen akça bahâ biçer. ...
Akademik dil ve edebiyat dergisi, Dec 30, 2021
Arapça bir kelime olan sabır pek çok anlamı olmakla beraber genellikle "katlanılması zor olan hak... more Arapça bir kelime olan sabır pek çok anlamı olmakla beraber genellikle "katlanılması zor olan haksızlık, sıkıntı, acı, hastalık, yoksulluk, felâket vb. durumlar karşısında umutsuzluğa kapılmayıp şikâyet etmeden, sızlanmadan dayanma, tahammül gösterme"olarak tanımlanmaktadır. Kur'ân-ı Kerîm'de zikri geçen ahlâkî terimlerden biri "sabır"dır. Sabır; yaşayan bütün dinlerde, beşerȋ his ve hasletlerin en temel unsurlarından kabul edilir. Bu yönüyle hem tasavvufî boyutta ayet ve hadislerde çok yer almış hem de dilimize, edebiyatımıza girmiştir. Klâsik Türk edebiyatında da aşk teması altında yer alan beyitlerde sabır konusu detaylı bir şekilde işlenmiştir. Çalışmada bu derece önemli olan sabır kavramı üzerinde durulmuş, tanımı yapılmış, hayatımızdaki ve edebiyatımızdaki yerine değinildikten sonra Klâsik Türk edebiyatı alanında eser veren şairlerden seçilen beyitlerle derinlemesine incelenmeye çalışılmıştır. Bu noktada maddeler halinde tasnif etmeye çalışılan noktalarda şairlerin beyitleri örnek olarak verilmiş, son olarak ise genel bir sonuca varılmıştır. Her ne kadar âşıklarda sabr ü sükûn yok deniyorsa da birçok şaire göre sabırdan daha büyük bir kâr yoktur.
Turk Kulturu Ve Haci Bektas Veli-arastirma Dergisi, 2008
Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Dec 1, 2004
Divan edebiyatı, yaklaşık yedi yüz yıl kültürel hayatımızı derinden etkilemiş hatta kültürümüze d... more Divan edebiyatı, yaklaşık yedi yüz yıl kültürel hayatımızı derinden etkilemiş hatta kültürümüze damgasını vurmuştur. Nazım ve nesir olarak iki koldan gelişen bu edebî faaliyet, devletin yüzünü batıya çevirmesiyle kültürel hayattaki etkisini resmen kaybetmiştir. Bugün gelenek halinde etkisi devam eden divan şiiri, dil ve ifade bakımından günlük hayattan uzak bir görüntü arz etmektedir. Divan şiirinin kelime kadrosunu Arapça, Farsça ve Türkçe kelimeler oluşturur. Bu husus zaman zaman divan şiirinin millî olmamakla suçlanılmasına sebep olmuştur. Oysa divan şairi üç dil arasında ve üç dilin mensup olduğu kültürler arasında bir fark görmemiştir. Onun kelime seçimi; tamamen gelenek, ses devamlılığı, meslekî konum, inanç dünyası gibi içinde yaşadığı realitelere bağlıdır. ANAHTAR KELİMELER divan şiiri, kelime seçimi, gelenek, aliterasyon (ses devamlılığı).
DergiPark (Istanbul University), Oct 30, 2016
Edebî ürünlerin saklanmasında, gelecek nesillere aktarılmasında yazılı eserlerin rolü oldukça faz... more Edebî ürünlerin saklanmasında, gelecek nesillere aktarılmasında yazılı eserlerin rolü oldukça fazladır. Bunun yanı sıra sözlü geleneğin de önemli bir katkısının olduğu unutulmamalıdır. Dinsel birikimler ve etik kabuller bir şekilde kültürel birikime zemin hazırlarlar. Kültürel belleği oluşturan birikimin dışa yansımış göstergeleri bize geçmişi hatırlatır. Bu yönüyle de toplumdaki dinamizmi ayakta tutmaktadır. Estetik zevkin bir göstergesi olan şiir, zaman zaman toplumun yaşantısına ayna tutar. Edebiyatımızda bir okul olarak görülen "hikemî tarz" ın Nâbî'den sonraki en büyük temsilcisi kabul edilen Koca Râgıb Paşa, toplumun değer yargılarını şiirlerinde usta bir şekilde yansıtır.
Turkish studies, 2011
Eski edebiyatımızın tam anlamıyla ortaya çıkabilmesi için bütün konularının birer birer ele alını... more Eski edebiyatımızın tam anlamıyla ortaya çıkabilmesi için bütün konularının birer birer ele alınıp incelenmesi gerekir. Eski edebiyatın enstrümanları nelerdir? Bu konulardan biri mizahtır, yergidir; yerine göre nüktedir. Eski insanlarımız yüzyıllar önce nelere gülüyorlar, ne ile eğleniyorlardı? Bunları edebiyata nasıl yansıtıyorlardı? Bu çalışmanın omurgasını teşkil eden bu soruların cevabını tezkirelerde bulmaya çalıştık. Gülmek, en tabii ihtiyaçlarımızdan biridir. Bunu adlandırmak da önemli bir iştir. Bu vesile ile şaka, eğlence, latife, nükte, fıkra gibi kavramların eski kültürümüzdeki karşılıkları olan hezl, mesel, kıssa, mutâyebe, mülâtafa, ta"riz, nekre gibi kelimeleri atalarımız nasıl kullanmış bunu ortaya çıkarmaya çalıştık.
DergiPark (Istanbul University), Nov 14, 2022
Dilimizde yazılış ve okunuşları bakımından farklı, anlamca aynı olan kelimelere eş anlamlı kelime... more Dilimizde yazılış ve okunuşları bakımından farklı, anlamca aynı olan kelimelere eş anlamlı kelimeler denir. Eski ifadeyle buna müteradif (1. Birbirine tâbi olan, birbiri ardınca giden. 2. dilb. Yazılışları ayrı, anlamları bir olan (kelimeler), eş anlamlı, sinonim(Batı dillerinde)) denilmekteydi. Bu tür kelimeler ifade içerisinde birbirlerinin yerini tutabilir. Anlamdaş kelimelerin birisi veya birkaçı genelde yabancı kökenlidir. Eş anlamlı kelimeler, cümlede birbirleri ile yer değiştirdikleri zaman cümlenin anlamında herhangi bir değişiklik, daralma veya bozulma olmaz. Kelimelerin eş anlamlı olup olmadıkları cümle içindeki kullanımlarından belli olur. Bir kelimenin farklı cümlelerde değişik anlamları da olabilir. Bu durum Kânî"nin Münşeâtı"nda açıkça görülmektedir. Bu sebeplerden dolayı Ziya Gökalp"in işaret ettiği doğrultuda "müteradif kelimelerden Türkçesini almalı"yız.
Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Dec 1, 2005
Divan şiiri incelemelerinde muhteva tahliline yönelik çalõşmalar yapõlmõştõr. Çalõşmamõzda sefer ... more Divan şiiri incelemelerinde muhteva tahliline yönelik çalõşmalar yapõlmõştõr. Çalõşmamõzda sefer kavramõ bu doğrultuda işlenmiş, divan şiirinin önde gelen isimlerinden Ahmed Paşa'nõn "sefer" redifli şiiri ana eksen alõnarak diğer şairlerin sefer kavramõnõ nasõl algõladõğõ örneklerle gösterilmiştir. Buna göre dilimizde kez, defa; yol, yolculuk; gaza, savaş, cihat gibi değişik anlamlarda kullanõlan "sefer" kavramõ, divan şiirinde "aşk belasõna tutulan bir kimsenin derdini unutmak maksadõyla sefere çõkmasõ, sefere çõkmazsa tahammül etmesi" gibi anlamlarda da kullanõlmõştõr.
The Journal of International Social Research, Apr 20, 2016
Öz Divan şiirini nazım biçimlerinden olan gazel; ilgili alanda kadınlarla âşıkane sohbet etmek, i... more Öz Divan şiirini nazım biçimlerinden olan gazel; ilgili alanda kadınlarla âşıkane sohbet etmek, içkiden, eğlenceden bahsetmek anlamlarına gelmektedir. Bu nazım şekliyle şair, kişisel beğeni ve kaygılarını; sevinç ve üzüntülerini dile getirebildiği gibi tevhit, münacat, naat gibi türleri de işlemiştir. Öte taraftan yazılan bu gazeller zamanla tekke gibi bazı mekânlarda ve sıra gecelerinde ezgi ile söylenir olmuştur. Klasik formun dışında söylendiği yerlerden biri de Karagöz ve Hacivat oyunudur. Karagöz perdesi hayâl ile hakikatin, ibret ile mizahın, musikî ile şiirin, geçmiş ile geleceğin, çocuk ile yetişkinin buluştuğu ve kaynaştığı bir millî buluşma yeridir. Bu oyunda terennüm edilen perde gazellerinin dil açısından genel karakteristiği Osmanlı Türkçesiyle yazılmış olmasıdır. Bu özellik günümüzde de devam etmektedir. Vezin günümüzde terkedilmiş olsa da aruzdur. Bu gazellerin çoğunda biz teması hâkimdir. Bu hem geniş kitleleri içselleştirmek, kendi yanına çekmek, hem de tasavvuftaki nefisle mücadelede öne çıkan "ben"den kurtulmaktır. İkinci bir husus olarak birçok şiirde perdenin ne olduğu tarif edilmektedir. Üçüncüsünde ise nasihat-âmiz bir tavır söz konusudur (zannetme, bak, anla, dinle vs.). Şeyh Küşterî'yi doğrudan veya dolaylı olarak anma, yad etme de dikkat çeken bir husustur. Son olarak da zamanın padişahına yönelik duâ ibârelerinin varlığını dikkat çekmektedir.
Turkish Studies (Elektronik), 2012
... El-mek: ssolmaz@pau.edu.tr Bu çalışmanın yayıma hazırlanması sırasında yardımlarını gördüğüm ... more ... El-mek: ssolmaz@pau.edu.tr Bu çalışmanın yayıma hazırlanması sırasında yardımlarını gördüğüm Nazlı ve Gizem'e teşekkür ederim. ... Cennete benzetilerek, çok sayıda bilgili, kültürlü insanın tatlı dilli, başarılı şairlerin yetiştiği bir belde olarak tavsif edilerek şehrin sosyo-kültürel ...
Littera Turca Journal of Turkish Language and Literature, Nov 12, 2015
Divan şiirinin başkahramanı sevgilidir. Sevgili, bulunduğu yerde sultan konumundadır. Orada her ş... more Divan şiirinin başkahramanı sevgilidir. Sevgili, bulunduğu yerde sultan konumundadır. Orada her şey ona tabi olup bütün işler onun isteği doğrultusunda cereyan eder. Klasik Türk Edebiyatı ürünlerinde sevgilinin çeşitli özelliklerinden bahsedilir. Sevgilinin boyu, kaşı, gözü, ağzı, dudağı, yanağı, yüzü, beli, saçı bunlardan bazılarıdır. Ayrıca bunların yanında yaşadığı mekândan da bol miktarda bahis vardır. Âşık bu mekâna sık sık gitmek zorundadır. Şiirlerde bu mekâna nasıl gidilir, orada nasıl davranılır gibi hassas konulara yer verilmiştir. Seven kişi oraya giderken mutlaka edep ile gitmelidir. O, orada bolca gözyaşı akıtmalı, bütün sermayesini orada kalabilmek için harcamalıdır. Bu uğurda o mahallenin bekçileri kabul ettiği ve köpek olarak nitelediği rakiplere minnet etmelidir. Âşığın rakiplerle yaptığı bu mücadele ve münasebetler birçok beyitte dile getirilmiştir. Soyut, somut birçok kavram ve nesne, sevgilinin yaşadığı bu mekâna benzetme unsuru olmuştur. Bu benzetmelerde şairler bulunmak istedikleri mekânı anlatmışlar, bazı özlemlerini dile getirmişlerdir. Diğer taraftan o mekâna bir kutsallık da izafe etmişlerdir. Bu kutsallığı sağlayan kelime kavramlar arasında, cennet, Kâbe, secdegâh gibi kelimelerin yanı sıra vatan gibi bir insanın asla vazgeçemeyeceği kavramlar da vardır.
Alevilik-bektaşilik araştirmalari dergisi, Jul 15, 2015
The group that consists of the prophet of Islam Hz. Muhammed’s daughter Fatıma, his son-in-law Hz... more The group that consists of the prophet of Islam Hz. Muhammed’s daughter Fatıma, his son-in-law Hz. Ali, his grandsons Hz. Hasan and Hüseyin is called “âl-i abâ”. Another name given to that group is “Ehl-i Beyt”. This concept meaning home or household has an important place in sects and ways like Alevi, Bektashi and Mawlaviyya. Ehl-i Beyt has inspired the poems of many poets who call themselves “bende-i âl-i abâ” (slave of the household). The son of Hz. Hüseyin -who is also the forth chain of the ancestry- Zeyne’l-âbidin has an important place among the 12 İmams. Zeyne’l-âbidin has a wide place also in our literature. 16th century divan poet Malkarali Nev’î has mentioned the concept of 12 İmams in terms of his allegiance in the poem we have studied. The intension of this studying is explain that how the love of “Ehl-i Beyt” affected the Classical Ottoman Literature by Nevî who is a poet of 16. century. Before, some general informations about “12 İmams” will be given. And then, the parts of Nevî’s Terkîb-bend will be handled and translated to today’s Turkish. And during these we will give some informations and explains about the poem and its includes when necessary.Kültür unsurlarından biri olan din, diğer kültür unsurlarını baştan ayağa etkilemektedir. Dolayısıyla din, edebiyatı da derin tesiri altına almıştır. Bu etkileme süreci sadece dinî kurallarda kalmamış olup dinî bir takım olaylar da bunda önemli rol oynamıştır. İslâm peygamberi Hz. Muhammed’in kızı Fatıma, damadı Hz. Ali, torunları Hz. Hasan ve Hüseyin’den oluşan gruba âl-i abâ denmektedir. Bu grubun başka bir ismi de Ehl-i Beyt’tir. Hane veya ev halkı anlamına gelen bu kavram ve çağrışımları Müslümanlıkta özellikle Alevilik, Bektâşîlik ve Mevlevîlik gibi birçok tarikat, mezhep ve meşrepte önemli bir yere sahiptir. İslâm tarihinde Hz. Ali çok önemli bir yere sahiptir. Onun oğulları Hz. Hasan ve Hüseyin de kültür ve edebiyatımızda birçok esere konu olmuşlardır. Ehl-i Beyt; kendilerini bende-i âl-i abâ (ev halkının kölesi ) olarak nitelendiren birçok şairin şiirine ilham vermiştir. Bilhassa, Hz. Hüseyin’in oğlu ve silsilenin dördüncü halkası olan Zeyne’l-âbidin, on iki imam arasında önemli bir yere sahip olup, edebiyatımızda birçok eserde karşımıza çıkmaktadır. 16. yüzyıl divan şairi Malkaralı Nev’î, bu çalışmada ele alınan şiirinde on iki imam olgusunu mensubiyeti bağlamında işlemiştir. Bu çalışmadaki amaç, ehl-i beyit sevgisinin edebiyatımıza nasıl yansıdığını, on altıncı yüzyıl şairlerinden Nev’î örneğinde ele almaktır. Çalışmamızda bu yapılmadan önce on iki imam ile ilgili genel bilgiler verilecektir. Daha sonra Nev’î’nin terkib-i bendindeki beyitler tek tek ele alınacak, Türkiye Türkçesine aktarılacaktır. Bu işlem esnasında gerekli görülen yerlerde açıklamalarda bulunulacaktır
Eski Türk Edebiyatı Araştırmaları Dergisi [Journal Of Old Turkish Literature Researches]
Klasik Türk edebiyatı klasik formuna XVI. yüzyılda erişir. Bu yüzyılda Bâkî, Fuzûlî, Zâtî ve Taşl... more Klasik Türk edebiyatı klasik formuna XVI. yüzyılda erişir. Bu yüzyılda Bâkî, Fuzûlî, Zâtî ve Taşlıcalı Yahyâ gibi birçok büyük şair yetişmiştir. Bu gibi isimlerin yanında Hayâlî de, XVI. yüzyılın en güçlü şairlerinden biridir. Gazelleriyle öne çıkan Hayâlî, görkemini çağdaşı tezkirelerde de gösterir. XVI. yüzyılda kaleme alınan tezkirelerde Hayâlî hep büyük bir şair olarak gösterilir. Hatta birçok tezkirede madde başlıkları Hayâlî mahlaslı başka şairlerle karıştırılmaması için Hayâlî-i Mâ’rûf olarak yazılmıştır. Hayatının özellikle İstanbul’a gelişinden sonrasına dair pek çok malumat vardır. Hayatının ilk döneminde Kalenderî ve Haydarî olduğu konusunda tezkireler hemfikirdir. Özellikle Âşık Çelebi, onun hayatı hakkında ayrıntılı bilgi verir. Bunun sebebi Hayâlî ile olan arkadaşlığıdır. Tezkirecilerin hemfikir olduğu başka bir konu da Hayâlî’nin özellikle de Balkan coğrafyasının en büyük şairi olduğudur. O, daha küçük yaşlarda güzel şiirler söylemiş ve bu sayede devrin büyüklerince d...
DergiPark (Istanbul University), Nov 14, 2022
Dilimizde yazılış ve okunuşları bakımından farklı, anlamca aynı olan kelimelere eş anlamlı kelime... more Dilimizde yazılış ve okunuşları bakımından farklı, anlamca aynı olan kelimelere eş anlamlı kelimeler denir. Eski ifadeyle buna müteradif (1. Birbirine tâbi olan, birbiri ardınca giden. 2. dilb. Yazılışları ayrı, anlamları bir olan (kelimeler), eş anlamlı, sinonim(Batı dillerinde)) denilmekteydi. Bu tür kelimeler ifade içerisinde birbirlerinin yerini tutabilir. Anlamdaş kelimelerin birisi veya birkaçı genelde yabancı kökenlidir. Eş anlamlı kelimeler, cümlede birbirleri ile yer değiştirdikleri zaman cümlenin anlamında herhangi bir değişiklik, daralma veya bozulma olmaz. Kelimelerin eş anlamlı olup olmadıkları cümle içindeki kullanımlarından belli olur. Bir kelimenin farklı cümlelerde değişik anlamları da olabilir. Bu durum Kânî"nin Münşeâtı"nda açıkça görülmektedir. Bu sebeplerden dolayı Ziya Gökalp"in işaret ettiği doğrultuda "müteradif kelimelerden Türkçesini almalı"yız.
DergiPark (Istanbul University), Jun 27, 2022
Cilt: 5 Sayı: 2 Ağustos 2022 ss. 465-480 466 eklemiştir. Bunların dışında bizim bilmediğimiz bir ... more Cilt: 5 Sayı: 2 Ağustos 2022 ss. 465-480 466 eklemiştir. Bunların dışında bizim bilmediğimiz bir Gülşen-i Şu'arâ nüshasından da 18 şâir daha ekleyerek okuyucunun istifadesine sunmuştur.
Littera Turca Journal of Turkish Language and Literature, 2018
Ifade, kisinin kendisini karsisindakine anlatmasidir. Insan; duygu, dusunce istek ve hayallerini ... more Ifade, kisinin kendisini karsisindakine anlatmasidir. Insan; duygu, dusunce istek ve hayallerini farkli sekillerde anlatabilir. Yazi ve soz, insanin kullandigi iletisim araclarindandir. Yazili iletisim ise iki sekilde gerceklestirilebilir: Şiir ve nesir. Insanoglu duygularini, daha cok siirle ifade ederken dusuncelerini ise nesir (duzyazi) ile anlatmaktadir. Şiir; ifadeyi daha etkili ve estetik bir sekilde aktarabilmek icin kafiye, redif gibi ahenk unsurlarindan faydalanmaktadir. Nesir (duzyazi) ise ifadenin etkisini arttirmak ve ifadeye guzellik katmak icin, bir nevi nesirdeki kafiye diyebilecegimiz, seci gibi ahenk unsurlarini kullanmaktadir. Bu calismamizda; duzyazinin kafiyesinin (seci); Turk edebiyatindaki gelisimini, Turk edebiyatinin farkli donemlerine ait metinler uzerinden orneklendirmeler yaparak aciklamayi hedefledik. Bu maksatla; Orhun Abideleri, Divanu Lugati’t- Turk, Dede Kokut Kitabi ve Ahdi’nin Gulsen-i Şu’arâ adli eserleri inceledik. Makalemizde; Turk edebiyatinda nesrin en onemli ahenk unsurlarindan olan secinin tanimi, seci uzerine yapilan belli basli tasnifler ve seci turleri, secinin kaynagi, secinin nesre kattigi estetik hususiyetler, Ahdi’nin Gulsen-i Şu’arâ adli tezkiresinin giris kismindaki seci kullanimi ile ilgili ornekler ele alinacaktir.
Journal of Turkish Studies, 2011
Eski edebiyatımızın tam anlamıyla ortaya çıkabilmesi için bütün konularının birer birer ele alını... more Eski edebiyatımızın tam anlamıyla ortaya çıkabilmesi için bütün konularının birer birer ele alınıp incelenmesi gerekir. Eski edebiyatın enstrümanları nelerdir? Bu konulardan biri mizahtır, yergidir; yerine göre nüktedir. Eski insanlarımız yüzyıllar önce nelere gülüyorlar, ne ile eğleniyorlardı? Bunları edebiyata nasıl yansıtıyorlardı? Bu çalışmanın omurgasını teşkil eden bu soruların cevabını tezkirelerde bulmaya çalıştık. Gülmek, en tabii ihtiyaçlarımızdan biridir. Bunu adlandırmak da önemli bir iştir. Bu vesile ile şaka, eğlence, latife, nükte, fıkra gibi kavramların eski kültürümüzdeki karşılıkları olan hezl, mesel, kıssa, mutâyebe, mülâtafa, ta"riz, nekre gibi kelimeleri atalarımız nasıl kullanmış bunu ortaya çıkarmaya çalıştık.
Uploads
Papers by süleyman solmaz