Articles by Cafer Mum
Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 2018
Öz: Klâsik Türk edebiyatının hemen her döneminde gazel, şairler tarafından tercih edilen bir nazı... more Öz: Klâsik Türk edebiyatının hemen her döneminde gazel, şairler tarafından tercih edilen bir nazım şekli olmuştur. Özellikle son asırlarda muhteva bakımından bir çeşitlenme görülmekle birlikte gazelde asıl konu daima aşk olmuştur. “Gazel” adının kendisi bile aşk ile ilgilidir. Şairler, sevgiliyi tasvir ederken veya methederken ya da ona doğrudan seslenerek kendisine karşı besledikleri duygu ve düşüncelerini anlatırken onu bir şekilde adlandırma ihtiyacı duymuşlardır. Mesnevi nazım şekliyle yazılan aşk hikâyelerinde sevgilinin Leylâ, Şîrîn, Züleyhâ, Azrâ, Gülşâh gibi bir özel adı vardır. Fakat gazel geleneğinde sevgilinin özel adla adlandırılması gibi bir uygulama yoktur. Bu nedenle gazelde şairler sevgili için “özel adlandırma” yoluna giderler. Bu adların bir kısmı “kalıcı adlar”dır; ya başından beri sevgili anlamındadırlar ya da sonradan bu anlamı kazanmışlardır. Bunların sayısı fazla değildir. Sevgili için kullanılan adların büyük çoğunluğu “geçici adlar”dır. Geçici adlar da ya istiare ya da kinaye yoluyla meydana getirilmektedir. İstiare ile adlandırmada, başka bir varlığın adı geçici olarak sevgili için ad olmaktadır. Kinaye ile adlandırmada ise, sevgilinin herhangi bir sıfatı ad yerine ve ad görevinde kullanılmaktadır. Bu makalede, klâsik dönemin şairlerinden biri olan ve klâsikleşmeyi en iyi biçimde temsil ettiğini düşündüğümüz Bâkî’nin gazellerindeki sevgili adları, adlaşma süreçlerine göre tasnif edilerek incelenecektir.
Bilig Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi, 2021
Öz
Edebî dilde somut ve soyut olanın anlatımında benzetmelere başvurulur.
Soyut olanın anlatımınd... more Öz
Edebî dilde somut ve soyut olanın anlatımında benzetmelere başvurulur.
Soyut olanın anlatımında yapılan benzetmeler aynı zamanda birer
somutlaştırmadır. Şiirde somutlaştırmaların benzetme yoluyla ve
daha çok terkip/tamlama gibi yapılar kullanılarak oluşturulduğu
görülmüştür. Klasik Türk şiirindeki terkiplerde somutlaştırma, şairin
beyitte oluşturmak istediği hayal ile doğrudan ilgili olup, şiirin kilit taşı
görevindedir. Bu çalışmada, klasik Türk şiirinde hemen hemen her şairde
rastlanan terkiplerle yapılmış somutlaştırmalar ele alınmıştır. Nâilî ve
Neşâtî gibi Sebk-i Hindî şairlerinin yanı sıra Fuzûlî ve Bâkî gibi klasik
üslubu benimseyen şairlerden de örnekler seçilerek farklı üsluba sahip
şairlerde terkiplerle yapılan somutlaştırma ve duygu aktarımları görülmek
istenmiştir. Terkipler aracılığıyla somutlaştırmaların yanında soyut olan
duyguların aktarımı da etkili bir şekilde yapılmaktadır. Çalışmanın
sonucunda sanatsal dil kullanımlarının gerçekleştiği terkiplerde
somutlaştırma ve duygu aktarımı yapılırken şair muhayyilesinin şiire
nasıl yansıdığı görülmüştür.
Turk Kulturu Ve Haci Bektas Veli-arastirma Dergisi, 2018
Klâsik Turk edebiyatinda, nesir, butunuyle ihmal edilmemis olmakla birlikte, siirin daima gerisin... more Klâsik Turk edebiyatinda, nesir, butunuyle ihmal edilmemis olmakla birlikte, siirin daima gerisinde kalmis ve onun golgesinde ilerlemistir. Bu nedenledir ki klâsik nesir, gerek dil ve uslup gerekse muhteva ve sanat yonuyle cogu zaman siirin etkisi altinda kalarak ona yaklasma cabasi icinde olmustur. Bu da suslu nesir yazmanin daha fazla tercih edilmesini beraberinde getirmistir. Bu makalede, Halepli Edib’in suslu nesirle yazdigi bir kisa hikâye ele alinmaktadir. Daha once baska yerde yayimlanmamis olan bu kisa hikâye, Halepli Edib Divâni’nin uc farkli yazma nushasinda yer almaktadir. Makalemizde, bu farkli nushalardaki metinler birbiriyle karsilastirilarak “tenkitli metin” olusturuldu; nushalar arasinda gorulen kimi farklar ise aparatta gosterildi. Ayrica hikâye uzerine detayli bir inceleme yapildi. Burada eserin metin kompozisyonu, hikâyenin yapisi ve yazarin uslubu detayli olarak incelendi. Suslu nesrin en onemli unsurlarindan biri olan seciler metinden tespit edilerek tablo hâlin...
Türkbilig Türkoloji Araştırmaları Dergisi, 2018
Öz: Şairler gazelde sevgiliyi adlandırmak için çeşitli adlar kullanırlar. Bu adların bir kısmı se... more Öz: Şairler gazelde sevgiliyi adlandırmak için çeşitli adlar kullanırlar. Bu adların bir kısmı sevgili anlamındadır veya sonradan bu anlamı kazanmışlardır. Bir kısmı ise istiare veya kinaye yoluyla meydana getirilmiş adlardır. Bu makalede, klasik dönem şairlerinden biri olan ve kanaatimizce klasikleşmeyi en iyi biçimde temsil eden Bâkî'nin sevgiliyi adlandırma tercihlerindeki bağlam faktörü üzerinde durulacak ve bağlamın ad tercihlerinde etkili olup olmadığı incelenecektir. Anahtar kelimeler: Bâkî, sevgilinin adları, ad tercihleri, bağlam faktörü. Contextual Factors In Bâkî's Preference Of Naming The Beloved Abstract: Poets use different words and expressions to address to the beloved. Some of these words are already used for her /him, but some others, gaining a new meaning time, are newly created to refer to the loved one. Some of them are coined by means of metaphors and by antonomasia. This article will delve into whether the context is influential on the choice of such words and expressions by putting the emphasis on the contextual factors in the ghazals of Bâkî, who is one of the poets of the classic era and who, we think, represents best the process of becoming a classic. Keywords: Bâkî, names of the beloved one, preferences of names, factor of context..
Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, 2018
Öz: 18. yüzyıl şairlerinden Koca Râgıp Paşa, klâsik Türk şiirinde, Nâbî tarzı olarak da adlandırı... more Öz: 18. yüzyıl şairlerinden Koca Râgıp Paşa, klâsik Türk şiirinde, Nâbî tarzı olarak da adlandırılan hikemî üslûbun bu yüzyıldaki en önemli temsilcilerinden biridir. Bu makalede, onun en meşhur gazellerinden biri olan “söyler” redifli gazeli üzerine detaylı bir üslûp incelemesi yapılacaktır. Üslûp incelemesi kapsamında; şiirin önce dil özellikleri (âhenk unsurları, kelime kadrosu, kelime grupları, cümle türleri), sonra muhteva özellikleri (işlenen konular), daha sonra ise edebî özellikleri tespit edilecek ve yorumlanacaktır. Bu makale, şairin genel üslûbunu değil, “söyler” redifli gazelindeki üslûbunu ortaya koymayı hedeflemektedir. Söz konusu gazel üzerine yapacağımız üslûp incelemesinin bundan sonra yapılacak benzer çalışmalar için örnek bir üslûp incelemesi olması da bu makalenin amaçları arasında yer almaktadır.
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi, 2018
Öz:
Klâsik Türk edebiyatında, nesir, bütünüyle ihmal edilmemiş olmakla birlikte, şiirin daima ger... more Öz:
Klâsik Türk edebiyatında, nesir, bütünüyle ihmal edilmemiş olmakla birlikte, şiirin daima gerisinde kalmış ve onun gölgesinde ilerlemiştir. Bu nedenledir ki klâsik nesir, gerek dil ve üslûp gerekse muhteva ve sanat yönüyle çoğu zaman şiirin etkisi altında kalarak ona yaklaşma çabası içinde olmuştur. Bu da süslü nesir yazmanın daha fazla tercih edilmesini beraberinde getirmiştir. Bu makalede, Halepli Edîb’in süslü nesirle yazdığı bir kısa hikâye ele alınmaktadır. Daha önce başka yerde yayımlanmamış olan bu kısa hikâye, Halepli Edîb Dîvânı’nın üç farklı yazma nüshasında yer almaktadır. Makalemizde, bu farklı nüshalardaki metinler birbiriyle karşılaştırılarak “tenkitli metin” oluşturuldu; nüshalar arasında görülen kimi farklar ise aparatta gösterildi. Ayrıca hikâye üzerine detaylı bir inceleme yapıldı. Burada eserin metin kompozisyonu, hikâyenin yapısı ve yazarın üslûbu detaylı olarak incelendi. Süslü nesrin en önemli unsurlarından biri olan seciler metinden tespit edilerek tablo hâlinde gösterildi. Hikâye, didaktik özellikte olup, yardımseverliği nedeniyle bir süre sonra borçlanmak durumunda kalan ve borçlarını ödeyemeyince de hapse atılan bir adamın varlıklı ve hayırsever başka bir adam tarafından borçları ödenerek hapisten kurtarılmasını konu almaktadır. 18. yüzyıl süslü nesir örnekleri arasında yer alan söz konusu kısa hikâye metninde, Arapça ve Farsça kelimelerin ve birbiriyle secili zincirleme terkiplerin çok fazla kullanılmasıyla anlaşılmaktan uzaklaşıp külfetli nitelik kazanan bir nesir dili kullanılmıştır.
Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, 2018
Öz: Mesnevi, kafiyenin her beyitte değişmesi ve beyit sayısının da sınırlandırılmamış olması özel... more Öz: Mesnevi, kafiyenin her beyitte değişmesi ve beyit sayısının da sınırlandırılmamış olması özellikleri nedeniyle uzun manzum metinler için tercih edilen bir nazım şekli olmuştur. Bu durum, tahkiyeye dayalı manzum metinlerde şairlere büyük kolaylık sağlamıştır. Leylâ vü Mecnûn, Hüsrev ü Şîrîn, Yûsuf u Züleyhâ gibi aşkı konu alan manzum hikâyeler hep bu nazım şekliyle yazılmış, hatta mesnevi denilince çoğunlukla bu tür metinler akla gelir olmuştur. Mesnevi nazım şekliyle yazılmış manzum hikâyelerden biri de İskender-nâme’dir. Türk edebiyatında ilk defa İskender-nâme yazan kişi 14. yüzyıl şairlerinden Ahmedî’dir. Ahmedî’den önce Fars edebiyatında üç farklı kişi İskender-nâme yazmıştır. Firdevsî Şeh-nâme adlı eserinin içinde bu konuya da yer vermiş, Nizâmî-i Gencevî Şeref-nâme ve İkbâl-nâme’den oluşan İskender-nâme’de, Emir Hüsrev-i Dihlevî ise Âyîne-i İskenderî adlı eserinde müstakil olarak bu konuyu işlemiştir. Bunların dışında aynı dönemde Fars edebiyatında bir de mensur İskender-nâme yazılmıştır. Bu makalenin konusu olan Işkiyyât-ı İskender de Ahmedî’nin İskender-nâme adlı mesnevisinde yer alan müstakil bir aşk hikâyesidir. Fakat bu müstakil aşk hikâyesi, daha önce yazılmış olan eserlerin hiçbirinde yer almaması yönüyle orijinal bir nitelik gösterir. Hikâye, elçi kılığında Zâbilistân’a gittiğinde, orada hükümdarın kızı Gülşâh ile aralarında geçen aşkı konu almaktadır. Makalede, Işkiyyât-ı İskender, metin kompozisyonu ve hikâyenin yapısını oluşturan unsurlar yönüyle incelenecek, daha sonra halk hikâyeleri ve masallar ile kimi ortak özelliklerini göstermek bağlamında epizotlar ve motifler yönüyle de değerlendirmeye tabi tutulacaktır.
Birey ve Toplum Sosyal Bilimler Dergisi, 2018
Özet: Klasik Türk şiirinin en önemli karakterlerinden biri olan rint, divan
şairleri tarafından i... more Özet: Klasik Türk şiirinin en önemli karakterlerinden biri olan rint, divan
şairleri tarafından idealize edilmiş bir tip olarak yansıtılmış ve rintlik
divan şiirinin en önemli konularından biri olmuştur. Divan şairleri,
rindâne görüşlerini, rint tipi, özellikle de rint-zahit çatışması üzerinden
anlatmışlardır. Dünya ve ahiret kaygısından uzak bir hayat yaşadıkları
için dünyaya ve ahirete ait hiçbir menfaatin peşinden koşmamış, hiç
kimseye baş eğmemişlerdir. İnsanları ikiyüzlü davranmaya zorlayan
bütün gelenek ve âdetlere karşı çıkan rintler, aşk ve sarhoşluktan yana
tavırlarını koymuşlar ve anı yaşamanın mutluluğunu bırakmadan
kendi yollarında yürümeye devam etmişlerdir. Bu çalışmada rint ve
şarap hakkında genel bilgiler vererek rintlerin şaraba yaklaşımlarının
nasıl olduğunu ortaya koymaya çalıştık.
Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2006
Özet: Nesip bölümünde sonbahar ile ilgili unsurlara yer veren
kasidelere hazaniye adı verilmekted... more Özet: Nesip bölümünde sonbahar ile ilgili unsurlara yer veren
kasidelere hazaniye adı verilmektedir. Toplam on hazaniyenin
ele alındığı bu yazıda Baki'nin hazaniyesi ayrıntılı olarak,
diğerleri ise ana hatlarıyla incelenerek, Divan şairlerinin
sonbahar mevsimine nasıl baktıkları tespit edilmeye
çalışılmaktadır. Bu incelememiz, sonbahar mevsiminin, olumsuz
çağrışımlarıyla insanı karamsar duygu ve düşüncelere
sürüklemenin yanı sıra, aynı zamanda mutluluk, zenginlik, güç
ve kuvvet gibi güzel imajların yaratılmasına da çok elverişli bir
mevsim olduğunu ortaya koymaktadır.
Bilig/Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi, 2003
Özet: Klâsik Osmanlı Türkçesi dönemine ait metinlerin nasıl okunacağı, araştırmacıların üzerinde ... more Özet: Klâsik Osmanlı Türkçesi dönemine ait metinlerin nasıl okunacağı, araştırmacıların üzerinde ihtilâfa düştüğü bir konudur. Bu ihtilâfın nedeni, klişeleşen imlânın, dilde meydana gelen değişimi göstermemesidir. Daha önce Lâtin harfli bazı yabancı yayımlardan ve kalıplaşmış imlâya aykırı kimi istisnaî yazılışlardan hareketle, dönemin fonolojik özelliklerinin tespit edilmesine yarayan birtakım çalışmalar yapılmıştır. Bu makalede ise, Halepli Edîb Dîvânı’ndaki cinaslı kullanımlardan hareketle, XVIII. yüzyıl Türkçesinin bazı fonolojik özellikleri tespit edilmeye çalışılmıştır.
Hikmet Yurdu Düşünce-Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi, 2010
Özet: Mustafa Reşîd'in konusu arûz olan Zübdetü'l-Arûz adlı küçük bir eseri vardır. 1876'da İstan... more Özet: Mustafa Reşîd'in konusu arûz olan Zübdetü'l-Arûz adlı küçük bir eseri vardır. 1876'da İstanbul'da eski harflerle basılan bu eser, daha sonraki yıllarda yeni harflerle tekrar basılmadığı için zaman içinde unutulma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu makale, söz konusu eseri ve onun muhteviyatını, kendisinden yapılacak birtakım alıntılarla birlikte bilim âlemine tanıtmayı hedeflemektedir.
Bilig/Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi, 2003
Yayın Tanıtım
Buruciye Edebiyat Üç Aylık Edebiyat Dergisi, 2009
Buruciye Edebiyat Üç Aylık Edebiyat Dergisi, 2009
Buruciye Edebiyat Üç Aylık Edebiyat Dergisi, 2009
Buruciye Edebiyat Üç Aylık Edebiyat Dergisi, 2008
Books by Cafer Mum
Malatya: Mengüceli Yayınları, 2011
Ankara: Sonçağ Yayınları, 2018.
Parts of Book by Cafer Mum
Türk Edebiyatı Tarihi, C.2, İstanbul: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 2006
Sözde ve Anlamda Farklılaşma, Sebk-i Hindî, (Haz. H. Aynur, M. Çakır, H. Koncu), İstanbul: Turkuaz Yayınları, s. 109-141, 2006
Uploads
Articles by Cafer Mum
Edebî dilde somut ve soyut olanın anlatımında benzetmelere başvurulur.
Soyut olanın anlatımında yapılan benzetmeler aynı zamanda birer
somutlaştırmadır. Şiirde somutlaştırmaların benzetme yoluyla ve
daha çok terkip/tamlama gibi yapılar kullanılarak oluşturulduğu
görülmüştür. Klasik Türk şiirindeki terkiplerde somutlaştırma, şairin
beyitte oluşturmak istediği hayal ile doğrudan ilgili olup, şiirin kilit taşı
görevindedir. Bu çalışmada, klasik Türk şiirinde hemen hemen her şairde
rastlanan terkiplerle yapılmış somutlaştırmalar ele alınmıştır. Nâilî ve
Neşâtî gibi Sebk-i Hindî şairlerinin yanı sıra Fuzûlî ve Bâkî gibi klasik
üslubu benimseyen şairlerden de örnekler seçilerek farklı üsluba sahip
şairlerde terkiplerle yapılan somutlaştırma ve duygu aktarımları görülmek
istenmiştir. Terkipler aracılığıyla somutlaştırmaların yanında soyut olan
duyguların aktarımı da etkili bir şekilde yapılmaktadır. Çalışmanın
sonucunda sanatsal dil kullanımlarının gerçekleştiği terkiplerde
somutlaştırma ve duygu aktarımı yapılırken şair muhayyilesinin şiire
nasıl yansıdığı görülmüştür.
Klâsik Türk edebiyatında, nesir, bütünüyle ihmal edilmemiş olmakla birlikte, şiirin daima gerisinde kalmış ve onun gölgesinde ilerlemiştir. Bu nedenledir ki klâsik nesir, gerek dil ve üslûp gerekse muhteva ve sanat yönüyle çoğu zaman şiirin etkisi altında kalarak ona yaklaşma çabası içinde olmuştur. Bu da süslü nesir yazmanın daha fazla tercih edilmesini beraberinde getirmiştir. Bu makalede, Halepli Edîb’in süslü nesirle yazdığı bir kısa hikâye ele alınmaktadır. Daha önce başka yerde yayımlanmamış olan bu kısa hikâye, Halepli Edîb Dîvânı’nın üç farklı yazma nüshasında yer almaktadır. Makalemizde, bu farklı nüshalardaki metinler birbiriyle karşılaştırılarak “tenkitli metin” oluşturuldu; nüshalar arasında görülen kimi farklar ise aparatta gösterildi. Ayrıca hikâye üzerine detaylı bir inceleme yapıldı. Burada eserin metin kompozisyonu, hikâyenin yapısı ve yazarın üslûbu detaylı olarak incelendi. Süslü nesrin en önemli unsurlarından biri olan seciler metinden tespit edilerek tablo hâlinde gösterildi. Hikâye, didaktik özellikte olup, yardımseverliği nedeniyle bir süre sonra borçlanmak durumunda kalan ve borçlarını ödeyemeyince de hapse atılan bir adamın varlıklı ve hayırsever başka bir adam tarafından borçları ödenerek hapisten kurtarılmasını konu almaktadır. 18. yüzyıl süslü nesir örnekleri arasında yer alan söz konusu kısa hikâye metninde, Arapça ve Farsça kelimelerin ve birbiriyle secili zincirleme terkiplerin çok fazla kullanılmasıyla anlaşılmaktan uzaklaşıp külfetli nitelik kazanan bir nesir dili kullanılmıştır.
şairleri tarafından idealize edilmiş bir tip olarak yansıtılmış ve rintlik
divan şiirinin en önemli konularından biri olmuştur. Divan şairleri,
rindâne görüşlerini, rint tipi, özellikle de rint-zahit çatışması üzerinden
anlatmışlardır. Dünya ve ahiret kaygısından uzak bir hayat yaşadıkları
için dünyaya ve ahirete ait hiçbir menfaatin peşinden koşmamış, hiç
kimseye baş eğmemişlerdir. İnsanları ikiyüzlü davranmaya zorlayan
bütün gelenek ve âdetlere karşı çıkan rintler, aşk ve sarhoşluktan yana
tavırlarını koymuşlar ve anı yaşamanın mutluluğunu bırakmadan
kendi yollarında yürümeye devam etmişlerdir. Bu çalışmada rint ve
şarap hakkında genel bilgiler vererek rintlerin şaraba yaklaşımlarının
nasıl olduğunu ortaya koymaya çalıştık.
kasidelere hazaniye adı verilmektedir. Toplam on hazaniyenin
ele alındığı bu yazıda Baki'nin hazaniyesi ayrıntılı olarak,
diğerleri ise ana hatlarıyla incelenerek, Divan şairlerinin
sonbahar mevsimine nasıl baktıkları tespit edilmeye
çalışılmaktadır. Bu incelememiz, sonbahar mevsiminin, olumsuz
çağrışımlarıyla insanı karamsar duygu ve düşüncelere
sürüklemenin yanı sıra, aynı zamanda mutluluk, zenginlik, güç
ve kuvvet gibi güzel imajların yaratılmasına da çok elverişli bir
mevsim olduğunu ortaya koymaktadır.
Books by Cafer Mum
Parts of Book by Cafer Mum
Edebî dilde somut ve soyut olanın anlatımında benzetmelere başvurulur.
Soyut olanın anlatımında yapılan benzetmeler aynı zamanda birer
somutlaştırmadır. Şiirde somutlaştırmaların benzetme yoluyla ve
daha çok terkip/tamlama gibi yapılar kullanılarak oluşturulduğu
görülmüştür. Klasik Türk şiirindeki terkiplerde somutlaştırma, şairin
beyitte oluşturmak istediği hayal ile doğrudan ilgili olup, şiirin kilit taşı
görevindedir. Bu çalışmada, klasik Türk şiirinde hemen hemen her şairde
rastlanan terkiplerle yapılmış somutlaştırmalar ele alınmıştır. Nâilî ve
Neşâtî gibi Sebk-i Hindî şairlerinin yanı sıra Fuzûlî ve Bâkî gibi klasik
üslubu benimseyen şairlerden de örnekler seçilerek farklı üsluba sahip
şairlerde terkiplerle yapılan somutlaştırma ve duygu aktarımları görülmek
istenmiştir. Terkipler aracılığıyla somutlaştırmaların yanında soyut olan
duyguların aktarımı da etkili bir şekilde yapılmaktadır. Çalışmanın
sonucunda sanatsal dil kullanımlarının gerçekleştiği terkiplerde
somutlaştırma ve duygu aktarımı yapılırken şair muhayyilesinin şiire
nasıl yansıdığı görülmüştür.
Klâsik Türk edebiyatında, nesir, bütünüyle ihmal edilmemiş olmakla birlikte, şiirin daima gerisinde kalmış ve onun gölgesinde ilerlemiştir. Bu nedenledir ki klâsik nesir, gerek dil ve üslûp gerekse muhteva ve sanat yönüyle çoğu zaman şiirin etkisi altında kalarak ona yaklaşma çabası içinde olmuştur. Bu da süslü nesir yazmanın daha fazla tercih edilmesini beraberinde getirmiştir. Bu makalede, Halepli Edîb’in süslü nesirle yazdığı bir kısa hikâye ele alınmaktadır. Daha önce başka yerde yayımlanmamış olan bu kısa hikâye, Halepli Edîb Dîvânı’nın üç farklı yazma nüshasında yer almaktadır. Makalemizde, bu farklı nüshalardaki metinler birbiriyle karşılaştırılarak “tenkitli metin” oluşturuldu; nüshalar arasında görülen kimi farklar ise aparatta gösterildi. Ayrıca hikâye üzerine detaylı bir inceleme yapıldı. Burada eserin metin kompozisyonu, hikâyenin yapısı ve yazarın üslûbu detaylı olarak incelendi. Süslü nesrin en önemli unsurlarından biri olan seciler metinden tespit edilerek tablo hâlinde gösterildi. Hikâye, didaktik özellikte olup, yardımseverliği nedeniyle bir süre sonra borçlanmak durumunda kalan ve borçlarını ödeyemeyince de hapse atılan bir adamın varlıklı ve hayırsever başka bir adam tarafından borçları ödenerek hapisten kurtarılmasını konu almaktadır. 18. yüzyıl süslü nesir örnekleri arasında yer alan söz konusu kısa hikâye metninde, Arapça ve Farsça kelimelerin ve birbiriyle secili zincirleme terkiplerin çok fazla kullanılmasıyla anlaşılmaktan uzaklaşıp külfetli nitelik kazanan bir nesir dili kullanılmıştır.
şairleri tarafından idealize edilmiş bir tip olarak yansıtılmış ve rintlik
divan şiirinin en önemli konularından biri olmuştur. Divan şairleri,
rindâne görüşlerini, rint tipi, özellikle de rint-zahit çatışması üzerinden
anlatmışlardır. Dünya ve ahiret kaygısından uzak bir hayat yaşadıkları
için dünyaya ve ahirete ait hiçbir menfaatin peşinden koşmamış, hiç
kimseye baş eğmemişlerdir. İnsanları ikiyüzlü davranmaya zorlayan
bütün gelenek ve âdetlere karşı çıkan rintler, aşk ve sarhoşluktan yana
tavırlarını koymuşlar ve anı yaşamanın mutluluğunu bırakmadan
kendi yollarında yürümeye devam etmişlerdir. Bu çalışmada rint ve
şarap hakkında genel bilgiler vererek rintlerin şaraba yaklaşımlarının
nasıl olduğunu ortaya koymaya çalıştık.
kasidelere hazaniye adı verilmektedir. Toplam on hazaniyenin
ele alındığı bu yazıda Baki'nin hazaniyesi ayrıntılı olarak,
diğerleri ise ana hatlarıyla incelenerek, Divan şairlerinin
sonbahar mevsimine nasıl baktıkları tespit edilmeye
çalışılmaktadır. Bu incelememiz, sonbahar mevsiminin, olumsuz
çağrışımlarıyla insanı karamsar duygu ve düşüncelere
sürüklemenin yanı sıra, aynı zamanda mutluluk, zenginlik, güç
ve kuvvet gibi güzel imajların yaratılmasına da çok elverişli bir
mevsim olduğunu ortaya koymaktadır.
Gazelden gazele: dünün şiirine bugünden bakışlar,
İstanbul: Klasik Yayınları, 2016.
Adıyaman: Adıyaman Üniversitesi Yayınları, 2009.
Ankara: Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Yayınları, 2006.
tasavvufi makamlar hakkında eser
Ünsî, Şeyh A‘rec Hasan Ünsî Efendi (d. 1055/1645-1646 - ö. 1136/1723)