Papers by Mehmet Surur Çelepi
Folklor Akademi Dergisi, 2024
Batı Anadolu Masallarında Kurnaz Tipi ve İşlevleri, 2023
Toplum, tarihsel bir süreç içerisinde sınırları çizilmiş bir bölgede yaşayan ve ortak bir unsur e... more Toplum, tarihsel bir süreç içerisinde sınırları çizilmiş bir bölgede yaşayan ve ortak bir unsur etrafında birleşmiş insanlar topluluğudur. İnsan, ilk zamanlardan beri yaşamını devam ettirebilmek adına diğer bireylerle iletişim kurmak zorunda kalmıştır. İletişim kurarak sosyalleşen insan, var olduğu dönemden beri kültür üretmiştir. İnsanlar bu süreçte kültürel ortamlarda çeşitli kültür ürünleri meydana getirmişlerdir. Sözlü gelenekler ve anlatımlar içerisinde yer alan kültür ürünleri; mit, destan, masal, efsane, halk hikâyeleri vb. halk anlatısı türleridir. Türlerin tamamı meydana getirildikleri dönemlerdeki olayları zihinsel kodlamalar aracılığıyla bugüne taşırlar. Bu bağlamda sözlü kültür ortamındaki önemli olan pek çok unsur yeniden üretilmiş ve bugüne kadar gelerek kendini korumuş olur. Masal da toplumların kültürel kodlamalarının ortaya çıkarılması ve kültürel mirası gelecek kuşaklara taşıması bakımından oldukça önemli bir türdür. Masallar bir toplumun maddi ve manevi değerleri gibi pek çok unsuru hakkında bilgi verebilir. İnsan, doğduğu kültür çevresi vasıtasıyla edindiği kültürel kimliği ile birlikte maddi ve manevi değerleri keşfetmeye başlar. Anadolu masallarının zengin kültür unsurları ve çeşitliliği de bize; o bölgede yaşayan toplumun yapısı, örf-adet, gelenek, inanç ve değer yargılarına dair bilgiler verir. Masallar tüm bunları topluma aktarmada kültürel bir araç görevi üstlenirler. Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle birlikte birçok kültürel değerimiz gibi masal da arka planda kalmıştır. Fakat masal kültür taşıyıcılığı görevini sürdürmeye devam etmektedir. Bu çalışmanın alanı olan ve bir kültürel havza niteliğindeki Batı Anadolu'da anlatılan masallarda da kültür taşıyıcılığı işlevi devam etmektedir. Masallarda sosyal ve kültürel açıdan belirginleşip kalıplaşarak önemli roller üstlenen tipler bulunur. Bu tiplerden biri de kurnaz tipidir. Batı Anadolu'daki masalların örneklem olarak alındığı bu çalışmada, kurnaz ve kurnazlık kavramları anlam karmaşıklığı oluşturan olumsuz tip kavramlarından ayrılarak; kurnaz tipin toplumun temel değerleri arasındaki yeri "İşlevsel Yöntem" aracılığıyla öne çıkarılmıştır. Aynı zamanda kurnaz tipin Batı Anadolu Bölgesi'ndeki masal geleneği içerisindeki var oluşu tespit edilmiştir. Bölgedeki masallarda kurnaz tipin yaptığı eylemlerde kurnazlığı ortaya çıkaran nedenler, kurnazlık yapmak için başvurulan yöntemler, kurnazlığın işlevleri incelenmiştir.
Milli Folklor, 2023
tarafından kuramsallaştırılan ve kültür bilimlerinde yeni bir kavram olan semiyosfer, bireyleri k... more tarafından kuramsallaştırılan ve kültür bilimlerinde yeni bir kavram olan semiyosfer, bireyleri kuşatan, bir metin olan yaşamlarını bağdaştıran, varoluş süreçlerini anlamlandıran sembol ve simgelerin birlikteliğiyle inşa edilen bir anlam alanının karşılığıdır. Dünyayı saran ve canlıların yaşamını sağlayan biyosfer tabakasına telmihen kullanılan semiyosfer, insanları çepeçevre saran bir anlam alanıdır. Kültürel anlam alanı olarak da kabul edilen semiyosfer, belirli özelliklere ve işlevlere sahip en küçük göstergelerin bir araya gelerek oluşturduğu bir yapıdır. Bu yapının yapısal paradigması en küçük nesnede de belirgindir. İnsan, her şeye nüfuz eden, sosyal yaşamı mümkün kılan, içinde kodlar ve semboller gibi pek çok unsur barındıran semiyosferin kendisine sunduğu göstergeler sayesinde dünyayı anlamlandırır. Bireyin zihin küresi olan ve evrenin metinsel anlamının ilişkilendirildiği semiyosferin inşa süreci ve sürekliliği bellek ile sağlanır. Bireysel, toplumsal ve kültürel belleğe ait kodlamalar ile sağlanan hatırlama, insanları çepeçevre saran metinsel bağdaşıklığı sağlayan semiyosferin ürünüdür. Yuri Lotman'a göre belleğin ürünü olan gelenek her zaman metin olarak belirginleştiği için semiyosfer metin odaklıdır. Edebî metinler, semiyosferin inşasındaki göstergeleri barındırarak belleği inşa etme ve aktarma işlevini yerine getiren metinlerdir. Masallar da belleğin tarihsel sürekliliğine destek olarak semiyosferde alan yaratırlar. Yaratılan bu alan, masalın kültürel belleğe ilişkin zihin kodlamaları ve simgeleştirebilme özellikleriyle ilgilidir. Masallardaki ortak hafızanın, sürekliliğin ve simgeleştirme kabiliyetinin üçü de masalların kültürel bellekteki kodlamalarını üstlenen ve masalın en küçük birimi olan motiflerle sağlanır. Bu motiflerden biri olan kahramanın şekil değiştirme yetisini ve aklını kullanarak galip geldiği "şekil değiştirerek mücadele motifi", Türk semiyosferindeki mitik bilinçte, mistik anlayışlarda ve edebî metinlerde sembol olarak belirginleşir. Şekil değiştirmenin bir motife dönüşebilmesi ve buradan da semiyosferin inşasına katkıda bulunabilmesi için hatırlanması, tarihsel süreklilikle tekrarlanması, ortak deneyimle birbirinden farklı alanlarda belirginleşmesi gerekir. Bu belirginleşmeyle yaratılan metinlerden olan Ali Cengiz Oyunu adlı masal, Türk semiyosferinin yarattığı anlam alanıyla var olan en güzel örneklerdendir. Masalda, padişahın kızıyla evlenmek isteyen Keloğlan'ın, hüner olarak kabul edilen Ali Cengiz Oyunu'nu Köse'den öğrenmesi anlatılır. Bu hüner şekil değiştirebilmedir. Keloğlan bu hüneri akılla birleştirerek, rakiplerinin tümünü yener ve padişahın kızı ile evlenir. Ali Cengiz Oyunu, Türklerin semiyosferinde iki anlam alanına sahiptir. İlk anlam alanı, masaldaki mitikmistik-dinî bir güç olarak belirginleşen şekil değiştirmenin, akılla birleşerek rakibi alt etmek üzere kullanılmasıdır. İkinci anlam alanı, Cengiz Han ve onun soyu olan Kırım Hanlığı ile ilgilidir. Türk mitolojisinde, mistik hareketlerinde, anlatı türlerinde, nazım ürünlerinde ve semiyosfere ait birçok alanda var olan şekil değiştirmeye ait zihin kodlamaları, tarihi süreçte Cengiz Han'ın savaştaki taktik kılık değiştirme hileleri ve Kırım Hanlığının savaşlarda Osmanlı'yı yalnız bırakması üzerine kurnazlık ve hileyle düzenlenmiş oyun anlamındaki "Ali Cengiz Oyunu" kalıp ifadesini yaratmıştır.
Journal of Turkish Studies, 2010
Dânişmend-nâme, Eski Anadolu Türkçesi döneminde yazılmış, Türklerin fetih hareketlerini konu alan... more Dânişmend-nâme, Eski Anadolu Türkçesi döneminde yazılmış, Türklerin fetih hareketlerini konu alan destanlardandır. Oğuzcanın kuruluş aşamasındaki önemli eserlerdendir. Bu eserde Melik Gazi ve arkadaşlarının Tokat ve çevre illerdeki kahramanlıkları anlatılır. Dânişmend-nâme'nin olay örgüsünde rol alan rüyaların, bu destanda çeşitli işlevleri vardır. Gelecekten haber vermek, fetihleri müjdelemek, tehlikelere karşı uyarmak, din değiştirmek, rehberlik etmek, emir ve istekleri iletmek, yaraları sağaltmak destanda geçen rüyaların işlevlerindendir.
Journal of International Social Research, 2020
Türk destanlarından, İslamiyet öncesi destanların ortak temi olan milleti için kahramanlık, Türkl... more Türk destanlarından, İslamiyet öncesi destanların ortak temi olan milleti için kahramanlık, Türklerin İslamiyet'i kabul etmesi ve Malazgirt zaferinden sonra Anadolu, Balkanlar ve Ortadoğu'da anlatılan destanlarda evrilerek dini ve milleti için kahramanlığa dönüşür. Bu evrilme sürecinde bu coğrafyalarda sırasıyla Battal-nâme, Dânişmend-nâme ve Saltuk-nâme gibi üç önemli destan öne çıkar. Bu üç destan birbirinin devamı gibi olsa da kahramanların özelliklerine bakıldığında Seyit Battal ve Danişment Gazi'de cihat; Sarı Saltuk'ta ise irşat ve cihat ön planda olduğu için işlevleri farklılık gösterebilir. Genel çerçevede bu üç destan da Anadolu'da yeni filizlenen tasavvufa, cihada ve alplığa hizmet etmektedir. Tasavvufta "Doğru yolu gösteren, rehberlik eden, gafletten uyandıran" gibi anlamları olan mürşit kavramına; İslamiyet sonrası Türk destanlarına bakıldığında din ve milleti için savaşanlara yol gösteren, yardım eden, ikaz eden gibi anlamlar da eklenir. Mürşit kavramının işlevi genişleyerek seyr-i süluk sürecindeki rehberliğin yanı sıra, din uğrunda mücadele edenlere de rehberlik etme olarak şekillenir. Söz konusu destanlarda, tasavvufta da Mürşid-i Âzam olarak kabul edilen Hz. Muhammed, en önemli mürşittir. Daha sonra Dört Halife (özellikle Hz. Ali) ve Hızır destan kahramanlarına mürşitlik yapan diğer karakterlerdir. Bunun yanında destan kahramanları, görevleri bittikten sonra mürşit mertebesine yükselerek haleflerine mürşitlik yaparlar. Bu mürşitler, cihat ve fetih düşüncesinin beraber işlendiği bu destanların ruhuna uygun olarak, kahramanlarla çeşitli yollarla iletişime geçerek onlara rehberlik eder, ikaz eder, emir ve yasaklarını bildirirler. Birçok olağanüstülüğün ve mucizenin yer aldığı bu destanlarda, kahramanlar mürşitlerinin bildirdiklerini yerine getirdiklerinde, bazı olağanüstü özelliklere sahip olurlar ve dinin karşısında duran gayrimüslimleri (genellikle Hristiyan din adamlarını) mağlup ederek İslamiyet'in yayılmasına katkıda bulunurlar. İslamiyet sonrasındaki bu destanlar, Anayurttan Batı'ya doğru akın akın gelen, İslamiyet'e yeni yeni alışmaya başlayan ve alplık ruhu henüz taze olan Oğuz Türkleri için, hem İslami düşüncenin yayılması hem de alplık ruhunun beslenmesi açısından son derece önemlidir.
Journal of International Social Research, Dec 30, 2018
Öz Türkler, var olma biçimlerini müşahhas bir zemine taşıdıkları büyük bir destan külliyatına sah... more Öz Türkler, var olma biçimlerini müşahhas bir zemine taşıdıkları büyük bir destan külliyatına sahiptirler. Ortak bir aidiyetle anlamlı hale getirdikleri bu destanlar, Türklerin beşer tasarımlarından hareketle, ayrıcalıklı bir geçmiş hayat formunu barındırırlar. Bir edebi geleneğe aktarılan tasarımdaki beşer hayat ve var olma mücadelesi, ortak aidiyetle birlikte ortak geçmiş hayat formuna evrilir. Bu açıdan destanlar, insanların kendilerini bir kimlik üzerinden tanımlama ve tarif etme gereksinimlerinin somutlaştırıldığı birer "Millî hatırat"tırlar. 12 ve 15. yüzyıllar arasında Anadolu'yu Türk yurduna çevirmeye çalışanlar, maddi fetih için sınırlarını genişletirken manevi fetih için de İslami forma bürünmüş destanlarını yaratırlar. Battal Gazi'nin, Danişment Gazi'nin, Sarı Saltuk'un, Umur Gazi'nin hatırat nevindeki hayatlarını anlatan bu destanlar, bu toprakların kimlikli hale gelmesi için millî emellerin izlerini taşıyan millî hatırata dönüşürler.
Yunus Emre XIII. yüzyılda yaşamış önemli bir bilgindir. Yunus Emre"nin eserlerinde dile getirdiği... more Yunus Emre XIII. yüzyılda yaşamış önemli bir bilgindir. Yunus Emre"nin eserlerinde dile getirdiği fikirler ve onun zihin dünyası, hem kendi yüzyılındaki hem de günümüzdeki bazı sorunlar için önemli çözüm önerileri sunmaktadır. Küreselleşmenin ulusal kimlik, iktisadi yapı, kültürel ve ekolojik boyutları insanlığı birçok açıdan tehdit etmektedir. Küreselleşmenin yarattığı "Tüketiyorum, o hâlde varım" mottosu, başta ekoloji olmak üzere birçok alanı ve değeri tehdit etmektedir. Küreselleşme ile yaygınlaşan tüketim kültürü ve sonucu olan israf, XXI. yüzyılın en büyük sorunlarındandır. Küreselleşme ile yaygınlaşan tüketim ve sonucu olarak ortaya çıkan israf, Yunus Emre"nin değindiği konulardandır. Yunus Emre insanın hayatında sahip olması gereken dengeyi işlerken tüketimin de bir dengeye sahip olması gerektiğini belirtmiştir. Yunus Emre, tüketimi sadece maddenin tüketimi olarak değil zamanın ve hayatın tüketimi olarak da kabul etmiştir. Maddenin, zamanın ve hayatın tüketiminin denge içinde olması gerektiğini belirtmiştir. Maddenin tüketimine yönelik denge öğretisini maddeye karşı tavır, cömertlik, cimrilik ve paylaşma ekseninde aktarmıştır. Zamanın tüketimine yönelik denge öğretisini fani zaman üzerine kurgulamıştır. Hayatın tüketimine yönelik denge öğretisini sahip olunması için çaba sarf edilmesi gereken mertebeler üzerinden açıklamıştır. Yaşadığımız çağda insanoğlunun içinde bulunduğu tüketim çıkmazına sunulan çözüm önerilerinin tümü Yunus Emre"de bir tecrübe ve fikir olarak yer almaktadır. 2021 yılının Yunus Emre yılı olarak ilan edilmesi bu fikirlerin yaygınlaştırılması için bir fırsat olarak kabul edilmelidir.
Kültürün bir alanı olarak yüzyılların birikimini ve çeşitliliğini taşıyan yemek kültürü, fiziksel... more Kültürün bir alanı olarak yüzyılların birikimini ve çeşitliliğini taşıyan yemek kültürü, fiziksel olarak karın doyurmanın yanında bir araya gelmelerle icra edilen birçok tören ve toplumsal davranışın vazgeçilmez öğelerindendir. Yemek kültürünün çeşitlenip özelleşmesinde ekolojik çevre, dini inanışlar, kültürel birikimler, sosyal ve etnik farklılıklar, eğitim düzeylerinin ve kültürel mirasın toplamı etkin rol alır. Bu bütünleşmenin bir göstergesi olarak hemen her toplum, belli ritüellerle ve törenlerle zamanının belli bir kısmını yemeğe ayırarak yemeği, toplumsal bütünleşmenin ve dayanışmanın araçsallaştırılmış bir hali olarak belirginleştirir(Sağır 2012: 2676-2677).
Özet: Kültürdeki temel değerler ve kavramlar kültürün metaforik yapısıyla tutarlılık içindedir. M... more Özet: Kültürdeki temel değerler ve kavramlar kültürün metaforik yapısıyla tutarlılık içindedir. Metaforlar, zihni mevcut benzerliklerin, ilişkilerin ve görüşlerin ötesine, kendi yarattıkları yeni benzerliklere, ilişkilere ve görüşlere yönlendirirler. Metaforlarla kelimenin tek başına daha önce taşıyamayacağı bir anlam boyutu keşfedilir ve böylece hem kelimenin hem de düşüncenin anlam ufku genişler. Türkler, ölümün yarattığı travmayla ölümün ifade edilişinde estetik birçok metafor kullanırlar. Metafor kullanılmasının ana nedenleri ölümün bulaşıcı olduğu düşüncesinden hareketle ölüm kelimesini anmak istememeleri, acının ifade edilişinde söz sanatlarını kullanarak ölüye karşı vazifelerini yerine getirmeleri ve ölüyü ebedi kılma arzularıdır. Metaforların geneli, bu dünyadan öteki dünyaya seyahat şekilleri, ruhun bedeni terk etmesi, ölümün geride kalanlar üzerinde yarattığı acı ile ilgilidir. Anahtar Kelimeler: Türk kültürü, ölüm, ağıt, metafor.
Sorumlu Müdür: Utku YAĞLIDERELİ Editörlük/Editorial: AHBV Türk Halk Bilimi Araştırma ve Uygulama ... more Sorumlu Müdür: Utku YAĞLIDERELİ Editörlük/Editorial: AHBV Türk Halk Bilimi Araştırma ve Uygulama Merkezi ve Somut Olmayan Kültürel Miras Enstitüsü (Kurumsal editörlük işleri AHBV THBMER ve SOKÜM Enstitüsü tarafından yürütülmektedir. / The Institutional Duties of Editorial Board Carried by AHBV University and Institute of ICH) • Yazışma Adresi/Correspondance Address/Adresse de Correspondance: P.K. 336 06420 Yenişehir/ANKARA-TÜRKİYE • E-Mail: https://dergipark.org.tr/tr/pub/millifolklor (yazı gönderimi için / for article) -gelenekselyy@yahoo.com (yazılar ve dergiyle ilgili diğer konular / articles and other issues related to the journal) -gelenekselyy@gmail.com (abonelik için / for subscription) • Web Sayfası: http://www.millifolklor.com / https://dergipark.org.tr/tr/pub/millifolklor • Tel: 0533 776 8890 İdare Yeri/Managing Office/Adresse d'Administration: Gazi Mah. Çakır Sok. 21/5A Yenimahalle/ANKARA-TÜRKİYE Fiyatı/Price/Prix: 25 TL / $15 Abone Bedeli/Subscription Price/Prix d'Abonnement: 100 TL / $ 50 Millî Folklor bahar, yaz, güz ve kış sayıları olmak üzere yılda dört kez yayınlanır (Öğretmen, Öğrenci, Halk bilimi Araştırmacılarına tanıtım ve teşvik amacıyla %50 indirimlidir. Kurumlar ve Tüzel Kişiler bu uygulamanın dışındadır. / Millî Folklor is published four times a year, in winter, spring, summer, and autumn./La revue de Millî Folklor est publiée quatre fois par an: en printemps, en été, en automne et en hiver.
Bayramlar, toplumsal anımsamanın meydana geldiği önemli alanlardır. Aktarılan bilgi, deneyim ve g... more Bayramlar, toplumsal anımsamanın meydana geldiği önemli alanlardır. Aktarılan bilgi, deneyim ve geleneğin karşılığı olan kültürel bellek, bayramlar aracılığıyla geleceğe aktarılır. Bu aktarımda bayramların sahip oldukları işlevler toplumsal anımsamayı sağlar. 23 Nisan 1920'de TBMM'nin açılması uyanış hareketinin ve rejim değişikliğinin en önemli sembolüdür. Verilen mücadele ve meclisin kuruluşu bir sembolizm yaratır ve düşünceler sisteminin bir unsuru haline gelir. Bunun devamlılığı için de törenlerin kutlanması kararlaştırılır. Bu yüzden kuruluştan bir yıl sonra mücadeleyi meşrulaştırmaya yönelik olarak "Hâkimiyet-i Milliye Bayramı" adında bir millî bayramın kutlanması kararlaştırılır. Daha sonra 1917 yılında kurulan ve 1921 yılında da Ankara'da kurumsallaşan "Himaye-i Etfal Cemiyeti"nin çabalarıyla bu bayram çocuklarla anılmayan başlar. 1981 yılında da bugünkü 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" adına kavuşur. Bu bayram sahip olduğu politik işlevler, kültürün aktarımını sağlaması, kültürel ve toplumsal kimliklerin inşasına destek vermesi ve eğlendirme işlevi ile toplumsal anımsamayı sağlar. Millî iradeye meşruiyet kazandırması ve bu yolda verilen mücadelenin Türk çocuğuna anımsatılması bayramın politik işlevleridir. Bayramdaki icralar, Türk kültüründen taşıdığı izler, sürekli olarak "millî" değere yaptığı göndermeler, toprak ve vatan hassasiyeti, atalarla ilgili saygı tamamen Türklerin eski kültürlerindeki kült tasarımları ile ilgilidir. Bayramın sahip olduğu ortak simgesel sistemi kullanmak toplumsal kimliklerin inşasına destek olur. Okunan şiirler, düzenlenen yarışmalar, yapılan geçitler, sergilenen temsiller katılımcıların eğlenmelerini sağlar ve bir sonraki bayrama katılımcı sayısını artırır. Söz konusu bu işlevler toplumsal anımsamanın gerçekleşmesini sağlar.
ve edebiyat felsefesi alanlarında yapılan özgün bilimsel çalışmalara, kitap tanıtımlarına ve çevi... more ve edebiyat felsefesi alanlarında yapılan özgün bilimsel çalışmalara, kitap tanıtımlarına ve çevirilere yer veren; haziran ve aralık olmak üzere yılda iki kez elektronik ortamda yayımlanan ulusal-hakemli bir dergidir.
Osman TÜRKMEN2 Giriş Anadolu, 10 ve 11. yüzyılda başlayan Türk akınları ve göçlerinden sonra yava... more Osman TÜRKMEN2 Giriş Anadolu, 10 ve 11. yüzyılda başlayan Türk akınları ve göçlerinden sonra yavaş yavaş Türk yurdu olarak anılmaya başlar. Bu akınlar ve göç hareketleri, bazen kolonizatör adı verilen Türk dervişleri3 sayesinde sistemli bir şekilde ilerlerken bazen de Moğol baskısı ve kaos ortamından kaçan Türkmenlerin göç hareketleri sayesinde yeni yurt bulma endişesiyle düzensiz bir şekilde ilerler. Anadolu'nun fizikî olarak yavaş yavaş fethedilmeye başlamasıyla beraber, manevi fetih de edebî ürünlerle hızlanır. Bu çerçevede Türkistan ve Horasan menşeli din ulularının hayatları etrafında menkıbeler; gaza ve cihatlarda büyük başarılar elde eden kahramanların hayatları etrafında destanlar, yeni vatanda siyasi ve sosyal ortama derhal uyum göstermeleri ve kaotik ortamdan kurtulmaları için cahil Türkmenlere tasavvuf kaynaklı manzumeler anlatılır. Bazen de kökeni eskilere dayanan anlatılar bu süreçte derlenir. Türklerin İslamiyet'i kabul etmeleri ve Anadolu'ya yerleşmeleri ile beraber destan edebiyatları da yeni forma kendini uyarlamaya başlar. Bu çerçevede birbirinin devamı niteliğinde anlatılar üretilir veya derlenir.
Uploads
Papers by Mehmet Surur Çelepi