Zikir, geçmişten günümüzde yaygın olarak gerçekleştirilen önemli dini pratiklerden birisidir. İsl... more Zikir, geçmişten günümüzde yaygın olarak gerçekleştirilen önemli dini pratiklerden birisidir. İslam dininin ortaya çıkışından itibaren özellikle namazdan sonra Allah'a zikirde bulunma hususunda Hz. Muhammed, ashap ve din alimleri tarafından çeşitli tavsiyeler ve rivayetler görülmektedir. Ayrıca Kur'an-ı Kerim'de de pek çok yerde kâinattaki bütün varlıkların Allah'ı tesbih ettiklerine dair ayetler bulunmaktadır. Tesbih, insanlık tarihi kadar eski olup zinet eşyası gibi başka farklı amaçlar için de kullanılmıştır. Tesbih zamanla farklı dinlerde dua eşyası olarak yerini almış olup İslam tarihinin ilk yıllarında zikir sayım aracı olarak kullanılmıştır. Müslümanların dini ve kültürel hayatlarının ayrılmaz parçası mahiyetini alarak farklı mezhep mensupları arasında benimsenmiştir. Bu benimseme sonucunda farklı İslami mezhepler kendi çerçevelerince tesbih kültürü ve kullanımına anlamlar yüklemişlerdir. Çalışmamız Şîa-İmâmiyye mezhebi mensupları arasında özel bir yeri olan "Türbet Tesbihi"ni ele almaktadır. Kutsal kabul edilen mezarların veya türbelerin civarında bulunan topraklardan üretilen Türbet Tesbihleri, manevi bir bağ kurma ve dua etme amacıyla genellikle İmâmiyye mensupları tarafından kullanılmaktadır. Bu tesbihler, mezar ziyaretlerinin ve ruhsal bağların bir parçası olarak kabul edilir. Genellikle o bölgedeki yerel geleneklere ve kültüre bağlı olarak farklı tasarımlar, boncuklar veya taşlar içerebilir. Araştırmamızda öncelikle tesbihin bir nesne olarak nereden neşet ettiği ardından İslam kültürüne nasıl ve ne zaman dâhil olup yaygınlaştığını ve son olarak tesbihin İmâmiyye geleneğindeki yeri, manası ile bu mezhebe özel olan Türbet Tesbihi hakkında malumat verilmeye çalışılmıştır.
Öz: Müslümanlar arasında Hz. Muhammed’in vefatı ardından hilafet ve imamet olgusu üzere fikir ayr... more Öz: Müslümanlar arasında Hz. Muhammed’in vefatı ardından hilafet ve imamet olgusu üzere fikir ayrılığı yaşanmış ve bu fikir ayrılığı iki önemli mezhep olan Sünnilik ve Şiiliğin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. İslam tarihi boyunca her iki mezhepte farklı devletler tarafından resmi mezhep olarak ilan edilmiş ve tebliğ edilmiştir. Devletler tarafından diğer mezhebe mensup halk veya devletlere karşın çeşitli sahalarda politikalar geliştirilmiş ve uygulanmıştır. Bu uygulamalardan birisi de tarih boyunca her iki mezhepte de görülen karşıt mezhebe yürütülen lanet ve aşağılama faaliyetidir. Safevi Devleti dönemindeyse Şah I. İsmail ile birlikte devlet teşkilatlandıktan sonra bu gelenek yerine getirmiştir. Sünni geleneğe sahip Safeviyye tarikatına mensup olan Şah I. İsmail devletini kurduktan sonra Şia mezhebini resmileştirerek mezhebin yayma politikasına başlamış ve bu doğrultuda Teberrai Teşkilatını kurmuştur. Şah I. İsmail Teberraileri hem Şiiliği yayma aracı hem de o dönemde komşuları ve çekişme halinde olduğu Sünni mezhep Özbek ve Osmanlı Devletine karşın siyasi bir araç olarak kullanmıştır. Şah I. İsmail’in temellerini attığı bu teşkilat Safevi Devletinin ikinci hükümdarı Şah Tahmasb döneminde daha sistematik bir hale bürünerek devletin bir parçası haline gelmiştir. En parlak dönemini Şah Tahmasb saltanatında yaşayan Teberrailer’in faaliyetleri Şah II. İsmail’in tahta geçmesiyle birlikte kısıtlanmış ve neredeyse bitme noktasına ulaşmıştır. Burada hem hükümdarın kendi düşüncesi hem de Sünni ve Teberra karşıtı bazı Şii kitlelerin şiddetli muhalefetleri etkili olmuştur. Şah Abbas ve diğer Safevi hükümdarları dönemindeyse aynı şekilde Teberra faaliyetleri kısıtlanmıştır. Lakin her ne kadar kısıtlanmalar getirilse de Teberra faaliyetleri irili ufaklı zümreler tarafından yürütülmüştür. Safevi Devletinin ardından Afşar, Zend ve Kaçar Devletleri döneminde Şii halkın kültürüne yerleşmiş olan bu gelenek yasaklamalara rağmen bazı zümreler tarafından devam ettirilmiştir. Abstract: After the death of Muhammad, there was a difference of opinion on the phenomenon of caliphate took place between Muslims and this difference of opinion caused the emergence of two major sects Sunni and Shia. Throughout the history of Islam, both of the sects has been declared as an official sect by different states and communicated by them. Policies have been developed and implemented in various fields by states against people or states belonging to other sects. One of these practices is the cursing of the opposite sects that seen in both sects throughout history. During the Safavid State, Shah Ismail I. followed this tradition after the state organization. Sunni family member, Shah Ismail I. after establishing the state choose the Shia as an official sect and started the policy of spreading the sect and established the Teberrai Organization in this direction. Shah Ismail I. used Tabarraiyan both as a means of spreading Shiism and as a political tool against Sunni sect Uzbek and Ottoman Empires which he was in conflict at that time. After the throne of Shah Ismail II. the activities of the Tabarrais, who lived their most brilliant period during the reign of Shah Tahmasp, was restricted. Two factors was effective on this decision, the first Shah Ismail's own thought and the second one was fierce opposition of Sunni and some Shiite masses against Teberra activities. In the period of Shah Abbas and other Safavid rulers, Tabarra activities were also restricted. Although restrictions were imposed, Tabarra activities were carried out by small groups in society. After the Safavid Era, during the Afsharid, Zand and Qajar Dynasties, the tradition of cursing, which was settled in the culture of the Shia people was continued by some groups despite the prohibitions.
Özet: Vakıf müessesesi İslam devletlerinde sosyal ve ekonomik hayatı şekillendiren son de-rece ön... more Özet: Vakıf müessesesi İslam devletlerinde sosyal ve ekonomik hayatı şekillendiren son de-rece önemli bir müessesedir. Özellikle Osmanlı döneminde vakıflar çok büyük bir gelişme göstermişlerdir. Bu makalede öncelikle genel olarak vakıf kavramı üzerinde durulacak ve ardından İran-Azerbaycan bölgesindeki vakıflar konusu ele alınacaktır. 16. yüzyılda Osmanlı-Safevi savaşlarıyla, İran-Azerbaycan bölgesinin dönem dönem Osmanlı hakimiyetine girmesi bölgedeki vakıfların durumu açısından bir değişim sürecine de sebep olmuştur. Abstract: This article takes the issues with the foundations of Waqf that have the exceptional status in the İslamic states. The important side of this subject is the status and change process of the Waqf foundations that located in İranian Azerbaijan's lands of that era connected to the Ottoman Empire after Ottoman-Safavid wars in 16th century.
Zikir, geçmişten günümüzde yaygın olarak gerçekleştirilen önemli dini pratiklerden birisidir. İsl... more Zikir, geçmişten günümüzde yaygın olarak gerçekleştirilen önemli dini pratiklerden birisidir. İslam dininin ortaya çıkışından itibaren özellikle namazdan sonra Allah'a zikirde bulunma hususunda Hz. Muhammed, ashap ve din alimleri tarafından çeşitli tavsiyeler ve rivayetler görülmektedir. Ayrıca Kur'an-ı Kerim'de de pek çok yerde kâinattaki bütün varlıkların Allah'ı tesbih ettiklerine dair ayetler bulunmaktadır. Tesbih, insanlık tarihi kadar eski olup zinet eşyası gibi başka farklı amaçlar için de kullanılmıştır. Tesbih zamanla farklı dinlerde dua eşyası olarak yerini almış olup İslam tarihinin ilk yıllarında zikir sayım aracı olarak kullanılmıştır. Müslümanların dini ve kültürel hayatlarının ayrılmaz parçası mahiyetini alarak farklı mezhep mensupları arasında benimsenmiştir. Bu benimseme sonucunda farklı İslami mezhepler kendi çerçevelerince tesbih kültürü ve kullanımına anlamlar yüklemişlerdir. Çalışmamız Şîa-İmâmiyye mezhebi mensupları arasında özel bir yeri olan "Türbet Tesbihi"ni ele almaktadır. Kutsal kabul edilen mezarların veya türbelerin civarında bulunan topraklardan üretilen Türbet Tesbihleri, manevi bir bağ kurma ve dua etme amacıyla genellikle İmâmiyye mensupları tarafından kullanılmaktadır. Bu tesbihler, mezar ziyaretlerinin ve ruhsal bağların bir parçası olarak kabul edilir. Genellikle o bölgedeki yerel geleneklere ve kültüre bağlı olarak farklı tasarımlar, boncuklar veya taşlar içerebilir. Araştırmamızda öncelikle tesbihin bir nesne olarak nereden neşet ettiği ardından İslam kültürüne nasıl ve ne zaman dâhil olup yaygınlaştığını ve son olarak tesbihin İmâmiyye geleneğindeki yeri, manası ile bu mezhebe özel olan Türbet Tesbihi hakkında malumat verilmeye çalışılmıştır.
Öz: Müslümanlar arasında Hz. Muhammed’in vefatı ardından hilafet ve imamet olgusu üzere fikir ayr... more Öz: Müslümanlar arasında Hz. Muhammed’in vefatı ardından hilafet ve imamet olgusu üzere fikir ayrılığı yaşanmış ve bu fikir ayrılığı iki önemli mezhep olan Sünnilik ve Şiiliğin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. İslam tarihi boyunca her iki mezhepte farklı devletler tarafından resmi mezhep olarak ilan edilmiş ve tebliğ edilmiştir. Devletler tarafından diğer mezhebe mensup halk veya devletlere karşın çeşitli sahalarda politikalar geliştirilmiş ve uygulanmıştır. Bu uygulamalardan birisi de tarih boyunca her iki mezhepte de görülen karşıt mezhebe yürütülen lanet ve aşağılama faaliyetidir. Safevi Devleti dönemindeyse Şah I. İsmail ile birlikte devlet teşkilatlandıktan sonra bu gelenek yerine getirmiştir. Sünni geleneğe sahip Safeviyye tarikatına mensup olan Şah I. İsmail devletini kurduktan sonra Şia mezhebini resmileştirerek mezhebin yayma politikasına başlamış ve bu doğrultuda Teberrai Teşkilatını kurmuştur. Şah I. İsmail Teberraileri hem Şiiliği yayma aracı hem de o dönemde komşuları ve çekişme halinde olduğu Sünni mezhep Özbek ve Osmanlı Devletine karşın siyasi bir araç olarak kullanmıştır. Şah I. İsmail’in temellerini attığı bu teşkilat Safevi Devletinin ikinci hükümdarı Şah Tahmasb döneminde daha sistematik bir hale bürünerek devletin bir parçası haline gelmiştir. En parlak dönemini Şah Tahmasb saltanatında yaşayan Teberrailer’in faaliyetleri Şah II. İsmail’in tahta geçmesiyle birlikte kısıtlanmış ve neredeyse bitme noktasına ulaşmıştır. Burada hem hükümdarın kendi düşüncesi hem de Sünni ve Teberra karşıtı bazı Şii kitlelerin şiddetli muhalefetleri etkili olmuştur. Şah Abbas ve diğer Safevi hükümdarları dönemindeyse aynı şekilde Teberra faaliyetleri kısıtlanmıştır. Lakin her ne kadar kısıtlanmalar getirilse de Teberra faaliyetleri irili ufaklı zümreler tarafından yürütülmüştür. Safevi Devletinin ardından Afşar, Zend ve Kaçar Devletleri döneminde Şii halkın kültürüne yerleşmiş olan bu gelenek yasaklamalara rağmen bazı zümreler tarafından devam ettirilmiştir. Abstract: After the death of Muhammad, there was a difference of opinion on the phenomenon of caliphate took place between Muslims and this difference of opinion caused the emergence of two major sects Sunni and Shia. Throughout the history of Islam, both of the sects has been declared as an official sect by different states and communicated by them. Policies have been developed and implemented in various fields by states against people or states belonging to other sects. One of these practices is the cursing of the opposite sects that seen in both sects throughout history. During the Safavid State, Shah Ismail I. followed this tradition after the state organization. Sunni family member, Shah Ismail I. after establishing the state choose the Shia as an official sect and started the policy of spreading the sect and established the Teberrai Organization in this direction. Shah Ismail I. used Tabarraiyan both as a means of spreading Shiism and as a political tool against Sunni sect Uzbek and Ottoman Empires which he was in conflict at that time. After the throne of Shah Ismail II. the activities of the Tabarrais, who lived their most brilliant period during the reign of Shah Tahmasp, was restricted. Two factors was effective on this decision, the first Shah Ismail's own thought and the second one was fierce opposition of Sunni and some Shiite masses against Teberra activities. In the period of Shah Abbas and other Safavid rulers, Tabarra activities were also restricted. Although restrictions were imposed, Tabarra activities were carried out by small groups in society. After the Safavid Era, during the Afsharid, Zand and Qajar Dynasties, the tradition of cursing, which was settled in the culture of the Shia people was continued by some groups despite the prohibitions.
Özet: Vakıf müessesesi İslam devletlerinde sosyal ve ekonomik hayatı şekillendiren son de-rece ön... more Özet: Vakıf müessesesi İslam devletlerinde sosyal ve ekonomik hayatı şekillendiren son de-rece önemli bir müessesedir. Özellikle Osmanlı döneminde vakıflar çok büyük bir gelişme göstermişlerdir. Bu makalede öncelikle genel olarak vakıf kavramı üzerinde durulacak ve ardından İran-Azerbaycan bölgesindeki vakıflar konusu ele alınacaktır. 16. yüzyılda Osmanlı-Safevi savaşlarıyla, İran-Azerbaycan bölgesinin dönem dönem Osmanlı hakimiyetine girmesi bölgedeki vakıfların durumu açısından bir değişim sürecine de sebep olmuştur. Abstract: This article takes the issues with the foundations of Waqf that have the exceptional status in the İslamic states. The important side of this subject is the status and change process of the Waqf foundations that located in İranian Azerbaijan's lands of that era connected to the Ottoman Empire after Ottoman-Safavid wars in 16th century.
Uploads
Papers by Farbod Mazlumi
Abstract: After the death of Muhammad, there was a difference of opinion on the phenomenon of caliphate took place between Muslims and this difference of opinion caused the emergence of two major sects Sunni and Shia. Throughout the history of Islam, both of the sects has been declared as an official sect by different states and communicated by them. Policies have been developed and implemented in various fields by states against people or states belonging to other sects. One of these practices is the cursing of the opposite sects that seen in both sects throughout history. During the Safavid State, Shah Ismail I. followed this tradition after the state organization. Sunni family member, Shah Ismail I. after establishing the state choose the Shia as an official sect and started the policy of spreading the sect and established the Teberrai Organization in this direction. Shah Ismail I. used Tabarraiyan both as a means of spreading Shiism and as a political tool against Sunni sect Uzbek and Ottoman Empires which he was in conflict at that time. After the throne of Shah Ismail II. the activities of the Tabarrais, who lived their most brilliant period during the reign of Shah Tahmasp, was restricted. Two factors was effective on this decision, the first Shah Ismail's own thought and the second one was fierce opposition of Sunni and some Shiite masses against Teberra activities. In the period of Shah Abbas and other Safavid rulers, Tabarra activities were also restricted. Although restrictions were imposed, Tabarra activities were carried out by small groups in society. After the Safavid Era, during the Afsharid, Zand and Qajar Dynasties, the tradition of cursing, which was settled in the culture of the Shia people was continued by some groups despite the prohibitions.
Abstract: This article takes the issues with the foundations of Waqf that have the exceptional status in the İslamic states. The important side of this subject is the status and change process of the Waqf foundations that located in İranian Azerbaijan's lands of that era connected to the Ottoman Empire after Ottoman-Safavid wars in 16th century.
Books by Farbod Mazlumi
Abstract: After the death of Muhammad, there was a difference of opinion on the phenomenon of caliphate took place between Muslims and this difference of opinion caused the emergence of two major sects Sunni and Shia. Throughout the history of Islam, both of the sects has been declared as an official sect by different states and communicated by them. Policies have been developed and implemented in various fields by states against people or states belonging to other sects. One of these practices is the cursing of the opposite sects that seen in both sects throughout history. During the Safavid State, Shah Ismail I. followed this tradition after the state organization. Sunni family member, Shah Ismail I. after establishing the state choose the Shia as an official sect and started the policy of spreading the sect and established the Teberrai Organization in this direction. Shah Ismail I. used Tabarraiyan both as a means of spreading Shiism and as a political tool against Sunni sect Uzbek and Ottoman Empires which he was in conflict at that time. After the throne of Shah Ismail II. the activities of the Tabarrais, who lived their most brilliant period during the reign of Shah Tahmasp, was restricted. Two factors was effective on this decision, the first Shah Ismail's own thought and the second one was fierce opposition of Sunni and some Shiite masses against Teberra activities. In the period of Shah Abbas and other Safavid rulers, Tabarra activities were also restricted. Although restrictions were imposed, Tabarra activities were carried out by small groups in society. After the Safavid Era, during the Afsharid, Zand and Qajar Dynasties, the tradition of cursing, which was settled in the culture of the Shia people was continued by some groups despite the prohibitions.
Abstract: This article takes the issues with the foundations of Waqf that have the exceptional status in the İslamic states. The important side of this subject is the status and change process of the Waqf foundations that located in İranian Azerbaijan's lands of that era connected to the Ottoman Empire after Ottoman-Safavid wars in 16th century.