Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2022, Erkam Yayınları
…
1 page
1 file
İlk baskısı 2002 yılında İstanbul'da İnsan Yayınları tarafından yapılan ve ismi Bahaeddin Nakşbend: Hayatı Görüşleri Tarikatı (XII-XVII. Asırlar) olan eserin genişletilmiş baskısı olup 2022'de İstanbul'da Erkam Yayınları tarafından Hacegan Yolu adıyla basılmıştır.
Halgent Şelalesi (Gümüşhane) , 2018
Türkiye coğrafyasında jeomorfolojik şekiller açısından her zaman ilgi çeken oluşumlardan bir tanesi de şelalelerdir. Öyle ki ülkemizin birçok şelalesi artık coğrafya ile akademik anlamda ilgilenmeyen insanların dahi hakkında bilgi sahibi olmasını sağlayacak kadar tanınmış, tanıtılmıştır. Kapuzbaşı Şelaleleri (Yahyalı/Kayseri), Kurşunlu, Manavgat Şelaleleri (Antalya) vb. Ancak halen ülkemizde tanıtımı yapılmamış irili ufaklı birçok doğal şelale de vardır. Bu çalışmada henüz tanıtımı yapılmamış bir şelalenin tanıtımı yapılacaktır. Gümüşhane İl merkezinde yer alan Halgent Şelalesi Eskibağlar mahallesinde yer almaktadır. Yaklaşık olarak 30 metre yüksekten düşen görüntüsü ile izleyicisini etkileyen bu şelale, karayolları(tüneller) çalışması yapılmadan önce daha iç kısımlara doğru ulaşan çok daha gösterişli manzaralar sunan bir görünüme sahip iken bu gün maalesef tünellerin giriş kısmına sıkışıp kalmış durumdadır. Halgent Şelalesi çevresi önemli turistik potansiyele sahip olmasına rağmen maalesef bu potansiyel turizm sektörüne kazandırılamamıştır. Oysa Halgent Şelalesinin ulaşım yollarına, şehir merkezine ve diğer çekiciliklerle nerede ise iç içe olması en büyük avantajıdır. Bu çalışmada, Halgent Şelalesi ve yakın çevresinin fiziki coğrafyası bazı beşeri özellikler ile beraber ele alınarak yöre ekonomisine de katkı sağlayabilmesi için yapılması gereken hususlar dile getirilmiştir.
Toplum, Siyaset ve Etik: Felsefi Soruşturmalar, 2019
Bu k tap, b r bütün olarak düşünüldüğünde, "İNSAN"ı anlama üzer ne yoğunlaşmaktadır. Bu nedenle, bu k taptak her b r bölüm nsan varoluşun özüne a t sorunları, onun toplumsal b r varlık olarak konumlandırılmasına olanak sağlayan l şk ler ağını da gözeterek, s yaset, et k ve eğ t m açılarından ele alıyor ve nsanı anlamaya yönel k yen kapılar aralıyor.
Amil AfzalYeni Dönem Tatar Edebiyatının önde gelen isimlerinden birisidir. Özellikle mizahî, lirik, satirik şiirleriyle tanınmıştır. Eserleri genelde halk,toprak ve Tukay temalarından beslenir. Bu makalede Amil Afzal’ın kısa fakat zorlu şairlik yolu, çok yönlü bir şair oluşu, özellikle hicivlerinin keskinliği ve yoğunluğu bakımından Tatar Edebiyatında tek oluşu ve şairin “Tukaycılığı üzerinde durulmuştur. Bu konuyla ilgili olarak Sibgat Hekim: “Tukaycılık” ruhu yazarın eserlerine işlemiştir”, der. Şairin şiirlerinden de bazı örneklere yer verilerek sanatında ön plana çıkan özelliklere dikkat çekilmiştir. Hekim, Afzal’ın şiirlerinin insanda tekrar okuma isteği uyandırdığını, onların her okuyuşta insanda sanki yeni bir şey söylemek istiyormuş gibi bir his yarattığını belirtir, ona göre asıl şairlik de budur. Halk ve halkın yaşamı Afzal için ön planda olmuştur, halktan aldığı şiir yeteneği ile halka hizmet etmek tek amacıdır. Eserlerinde, kendi hisleri, iç dünyası, halkın yazgısıyla birleşir.
KÖKTÜRK YAZISININ OKUNUŞUNUN 125. YILINDA ORHUN’DAN ANADOLU’YA ULUSLARARASI TÜRKOLOJİ SEMPOZYUMU 1-7 HAZİRAN 2018 ULANBATOR- MOĞOLİSTAN, Ulanbator, Moğolistan, 1 - 07 Haziran 2018, cilt.2, ss.1079-1089 , 2018
Bu çalışma Tiem 73'te geçen Yol sözcüğünün anlam yayılım alanının sınırlılıklarının imkânları dahilinde olacaktır. Yol sözcüğünün Köktürk Kağanlık Yazıtları ve Tiem 73'teki karşılıkları yazılı metinler tanıklığında tespit edilecektir. Yol'un tarihî Türk metinlerindeki anlamları tespit edilip Türk Kültür coğrafyasındaki izleri sürülecektir. Yol sözcüğünün sözlük anlamının yanında metafor anlamları üzerine de değerlendirme yapılacaktır. Yol'un metafor olarak kullanımından hareketle dilkültür, dil-tarih, dil-coğrafya ilişkisi ortaya konulacaktır. Tiem 73' ün merkeze alınma nedeni Arapça raşide, asleha, heda, ihteda sözcüklerine Tiem 73'te karşılık gelen köndir-/köndür-/körgit-/körgitilkörgütül-sözcüklerinin dil-kültür bağlamından hareketle coğrafî-tarihî izlerini takip edip değerlendirmektir. Türkçenin yazıya geçiş sürecinde coğrafya-eser-konuşur üzerinden yol sözcüğü göstergesiyle gelişimini ve yayılım alanının takibi tespit edilip işaretlenecektir. Yol sözcüğünün Türk semantiğinde tarihî metinler ışığında anlamları gerçek ve metaforik karşılıkları metin tanıklığında ortaya konulacaktır. Türk kültür lingüistiği desteği imkânları ve sınırlılıkları çerçevesinde-yol-un tarihî metin verileriyle tarihî-coğrafî Türkçe konuşurdaki ifade gücü sunulacaktır.
Kahve, Arapçadaki Kaffa / Farsçadaki Quawah sözcüğünden türeme – keyif veren içecek anlamına gelen bir kelimedir. Yöre adı olarak geçse de doğruluğu kanıtlanmamış durumda. Bir çok dilde bakıldığında yazılış ve telaffuz olarak birbirine çok benzeyen rezonanslar ile kendine yer bulmuştur. Kahve, Coffee, Kaffe, Kofie, Caffe, kave,cafe gibi.. Rastlanılan bir dilde farklılık mevcuttur. Habeş dilinde kahve ağacına verilen Bunn ismini kahvede de kullanmışlardır. İbn-i Sina da kahvenin şifa vericiliğinden bahsederken Bunchum olarak adlandırmıştır. Kahvenin keşfi ile ilgili bir çok kaynağa göz attığımızda ve bu konuya eğilmeye başladığımızda bir çok rivayet ve hikaye ile karşılaşıyoruz. Kimisinin mistik havası, diğerinin kendi toplumunu yücelten ve kahve bizden çıktı diyen yapısı, çeşitli nedenlerle kitaplar ve kültürler içine girmiş gözüküyor. Peki hangisi doğru diye baktığımızda ise kaynak nokta olarak alacağımız başlangıçlar azalıyor ve zorlaşıyor. Çünkü toplumlar ve kaynaklar da, hikayeyi olmasını istediği şekilde veya inanmak istediği gibi şekillendiriyor. Meşhur hikaye Çoban Kaldi ile başlayayım. Keçilerini otlatırken ağaç dallarından sarkan kırmızı meyveleri yiyen ve hareketlenmeye (hatta bazı kaynaklarda resmedilişi ile zıplayan) başlayan hayvanların dikkatini çekmesi ile kahveyi keşfetmesi… Şöyle bir göz önünde canlanınca masalsı yapısı ile ideal bir başlangıç noktası olabilir. Hz.Muhammed döneminde keşfinin de olduğunu söyleyen ve bunu tek bir dayanak ile dine entegre etmeye çalışan az da olsa bir zümre var. Dedim ya konu speküle edilebilir yapıda olunca nereye istenirse oraya çekilebilecek, nasıl duymak isteyeceğiniz ile ilgili bir hikayesel dizin ortaya çıkartabiliyorsunuz. Bizim bu yapı içinde olmamamız ve doğru dayanaklar ile hareket edip, elimizde kanıtlar ve belgeler ile ortaya koymamız gerekir ki mirasa doğru sahip çıkabilelim. Bunu da tüm dünyaya sunarken belki de doğru bilinen yanlışlar mitini biraz da olsa düzeltip yönünü çevirebilelim.
Aksaray Sempozyumu, 2018
AKSARAYLI ŞAİR SEYF-İ FERGÂNÎ VE DİVANI İsmail Söylemez1 Özet Aksaraylı şair Seyf-i Fergânî, h.VII. ve VIII./m. XIII-XIV. yüzyılın usta şairlerindendir. Şairin asıl adı, Muhammed’dir. Lakabı, Seyfeddîn’dir. Künyesi, Ebu’l-Mehâmid’dir. Nisbesi, Fergânî ve mahlası da Seyf veya Seyf-i Fergânî’dir. Şairin tam adının Seyfeddîn Ebu’l-Meĥâmid Muĥammed-i Ferġânî şeklindedir. Şairin Fergânî mahlasını kullanmasının sebebi Fergânâ’da dünyaya gelmesidir. Şair Fergânâ’da doğmuş ancak genç yaşta Aksaray’a yerleşmiş ve vefatına kadar Aksaray’da yaşamıştır. Doğum tarihi net olarak bilinmeyen ancak divanındaki bilgilerden hareketle tahminen hicrî 640/1242-1243 civarında doğduğu bilinmektedir. Şairin doğum yeri de kesin olmamakla birlikte Fergânâ olarak ifade edilmektedir. Şairin, adı bahsinde anılan bilgilerden hareketle ve nitekim kullandığı mahlastan aslen Fergânâlı olduğu ve Maveraünnehir bölgesinde yer alan Fergânâ vadisi diye bilinen bölgede dünyaya geldiği anlaşılmaktadır. Fergânâ, Seyhun ırmağının kuzeyinde yer almaktadır. Genellikle Fergânâ vadisi şeklinde anılan ve Tanrı dağları ile Altay dağları arasında yer alan bölgenin toprakları günümüzde Özbekistan, Tacikistan ve Kırgızistan arasında bölünmüştür. Yine günümüzde Özbekistan’da Fergânâ adında bir şehir de bulunmaktadır. Fergânâ şehri, bugün de Özbekistan’ın önemli kültür ve ekonomi merkezlerinden birisidir. Seyf-i Fergânî’nin, tam olarak hangi tarihte yahut kaç yaşında Fergânâ’dan ayrıldığı bilinmiyorsa da, Fergânâ’dan Anadolu’ya göçünün muhtemelen genç yaşlarda vuku bulduğu söylenmektedir. Bazı rivayetlerde Moğol istilasının yol açtığı o kargaşa döneminde memleketi Fergânâ’dan ayrıldıktan sonra Anadolu’ya gelmeden önce bir süre Tebriz’de ve Hârezm’de yaşadığı söylenmektedir. Bir süre Tebriz’de yaşayan Fergânî, oradan ayrılarak Anadolu’ya gelmiş ve Aksaray’a yerleşmiştir. Seyf-i Fergânî’nin Tebriz’den ayrılış tarihi hakkında da kesin bir bilgi bulunmaktadır. Eldeki bilgiler şairin uzun bir süre Aksaray’da yaşadığını, Aksaray’da vefat ettiğini ve şiirlerinin büyük çoğunluğunu da Aksaray’da yaşarken kaleme aldığını göstermektedir. Anılan dönemde Aksaray şehrinin önemini göstermesi açısından aynı dönemde Anadolu’ya gelen Mevlana’nın Konya’ya yerleşirken Seyf’in Aksaray’a yerleşmesi dikkat çekicidir. Nitekim tarihî kaynaklar incelendiğinde o dönemde Aksaray şehrinin de önemli bir merkez olduğu görülmektedir. Aksaray, Konya ve Karaman ile birlikte Selçuklu döneminde rağbet gören şehirlerden birisidir. Aksaray şehri, bu dönemde büyük bir önem taşıyan Sivas-Kayseri-Aksaray-Konya bağlantısını sağlayan önemli bir güzergâh üzerinde bulunan önemli bir şehirdir. Uzun süre Aksaray’da yaşayan Seyf-i Fergânî, burada vefat etmiştir. Şairin doğum tarihi gibi ölüm tarihi de belli değildir. Ancak h.k. 705/1305 yılından sonra ve 749/1348 yılından önce vefat ettiği tahmin edilmektedir. Çeşitli kaynaklarda yer alan bir bilgiye göre Fergânî’nin, 749/1348 yılında, 80 yaşında küçük bir şehir olan Aksaray’ın hankâhlarından birinde pek de tanınmamış bir şekilde yalnızlık içerisinde vefat ettiği ifade edilmektedir. Seyf’in isminin tezkirelerde ve aynı şekilde ileri gelen tasavvuf ehli ve ariflerin eserlerinde de anılmamasının sebebi olarak da, Seyf’in erken dönemde Fergânâ’yı terk ederek Aksaray’a yerleşmesi ve burada da sadece Farsça şiirler kaleme alması ve bir daha Fergânâ’ya geri dönmemesi şeklinde ifade edilmektedir. Bazı kaynaklar da Fergânî’nin dönemin kültür merkezi Konya’da değil de Aksaray’da yaşamasını bu bilinmezliğin nedeni olarak zikreder. Ancak bu her iki iddia da zayıftır. Zira şairin divanı dikkatle incelendiğinde şairin sert eleştiri yüklü dili, zalim ümerayı övmekten kaçınması, dünyadan elini eteğini çekmesi ve Aksaray’da bir hankâhta mütevazı bir hayat sürmesi nedeniyle özellikle görmezden gelindiğini söylemek mümkündür. Seyf-i Fergânî’nin, Farsça divanı dışında bir eseri bulunmuyor. Günümüze kadar ulaşan divanın mevcut nüshalarından anlaşıldığına göre şairin bizzat kendisi tarafından tertip edilen divanı günümüze kadar ulaşmış olup tespit edilmiş üç nüshası bulunmaktadır. Bu nüshalardan müellif hattı olan birinci nüsha, Kütahya Vahid Paşa kütüphanesinde, ikinci nüsha İstanbul Üniversitesi kütüphanesinde ve üçüncü nüsha da Topkapı Sarayı Revan Köşkü kütüphanesinde bulunmaktadır. Anahtar Kelimeler: Seyf-i Fergânî, Aksaray, FarsçA
Az sözle çok söz söyleme esasına bağlı olarak oluşturulan küçürek öyküler, öykü ve romandan kısa olmakla birlikte şiir kadar da etkileyicidir. Yorgun düşen türleri çağın ruhuna uygun bir şekilde dirilten küçürek öykü, sözcüklerde tasarruf ederek okuma zamanını kısaltır, ancak okuyucuyu etkin bir şekilde türe dâhil eder. Küçürek öykü formuna uygunluk gösteren Ferit Edgü'nün "Yol" isimli öyküsü, yalnızlıklar ortasındaki modern insanın açmazlarını ve bunaltısını konu almaktadır. Öykü kendi içerisinde ikiye ayrılmakta umut ile umutsuzluk, anlam ve anlamsızlık gibi kavramlar karşıt ögeler şeklinde sıralanarak ve dil ile desteklenerek sunulmaktadır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Nature(s) in Construction: Ethnobiology in the Confuence of Actors, Territories and Disciplines, 2024
Rivista trimestrale di diritto pubblico, 2015
Research Square (Research Square), 2023
Revista de Glaciares y Ecosistemas de Montaña, 2017
31" Nattonal (onventon of Fnvitonnental Enpincers, I|I. 2024, Kochi, ISBN-978-91-340-826o-1 , 2024
Journal of system and management sciences, 2024
Journal of Hand and Microsurgery, 2016
Paedagogia Christiana, 2023
CULCyT: Cultura Científica y Tecnológica, 2016
BMC Endocrine Disorders, 2021
ESPOCH Congresses: The Ecuadorian Journal of S.T.E.A.M.
Journal of medicinal chemistry, 2017