Araştırma Makalesi
Feminist Kuramın Sinematografik Anlatımla
İfadesi1
Asena YILDIRIM*, Bülent VARDAR**
ORCID NO: 0000-0002-2278-8463
ORCID NO: 0000-0003-1859-8445
*Araştırma Görevlisi, ayildirim@dogus.edu.tr, Doğuş Üniversitesi, Sanat ve Tasarım Fakültesi,
Oyunculuk Bölümü / Sanatta Yeterlik Öğrencisi, 2120050004@student.beykent.edu.tr, İstanbul
Beykent Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Sinema-TV Anasanat Dalı.
**Prof., bulentvardar@beykent.edu.tr, İstanbul Beykent Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi,
Radyo, Televizyon ve Sinema (Türkçe)
Araştırma Makalesi
Gönderim Tarihi: 12.03.2024
Kabul Tarihi: 15.04.2024
MUJAD Marmara Üniversitesi Sanat ve Tasarım Dergisi
ISSN 2980-2822 Cilt:15 / Sayı:1 / Haziran 2024
Öz
Feminist düşüncenin ifade aracı olarak sinema sanatıyla birlikte anlam üretme
çabası, 20. yüzyılda feminist film pratiği olarak karşımıza çıkmıştır. Kadınlar,
feminizm başlığı altında hak ve özgürlükleri doğrultusunda ses çıkarabilmek
adına pek çok ifade aracına başvurmuşlardır; sinema da bu ifade araçlarından
bir tanesidir. 1960’larda feminist eleştiri kuramının gelişmesi ve 1970’lerde
kuramın sinema alanında feminist film eleştirisi olarak karşılığını bulmasıyla
birlikte feminist film kuramı oluşmaya başlamıştır. Feminist film kuramının
oluşmasıyla; kadın özne yaratımı, bakış, eril dilin hakimiyeti, ataerkil ideoloji ve
sinematografik açıdan kadının nesneleştirilip, cinsel bir obje olarak sunumu
eleştirilmiştir. Filmlerin bu eleştirel tutumla incelenmesi, feminist film kuramının
sinematografik yolla nasıl ifade edileceğinin anahtarını oluşturmaktadır.
Aydınlatmayı, objektifi, kurguyu, kompozisyonu ve bakış açısı unsurlarını bir
araya getirerek ele alınan hikâyenin görsel yolla anlatımını sunan sinematografi
feminist perspektifle hareket ettiğinde yönetmenin oluşturduğu sinema dilinde
kadının bakılan ve teşhir edilen görünümü yıkılmış olacaktır. Türk sinemasında
bu minvalde üretilen feminist film pratiği örneklerinin 2010 sonrası arttığı
gözlemlenmekle birlikte, örneklem olarak seçilen Mavi Dalga filminin biçim ve
içeriği feminist film kuramı bağlamında incelenmiş olup filmin sinematografik
anlatımla inşası analiz edilerek kadın özne yaratımının ve sunumunun feminist
film kuramına göre ele alındığı görülmüştür. Araştırma sonucunda, feminist film
pratiği üretiminde içerik, biçim, uygulama esasları ayrıca ele alınarak
araştırmacılara ve uygulamacılara kuramdan pratiğe bir inşa süreci
aktarılmıştır.
Anahtar Kelimeler: sinema, kadın, feminist film kuramı, sinematografik
anlatım, feminist film pratiği
1 Bu makale, yazarın sanatta yeterlik tez çalışmasından türetilmiştir.
1
MUJAD / Cilt:15 Sayı:1 / Haziran 2024
Yıldırım A., Vardar B. / Feminist Kuramın Sinematografik Anlatımla İfadesi / ss. 1-22 /
DOI: http://dx.doi.org/10.29228/sanat.36
Research Article
Expression of Feminist Theory Through
Cinematographic Expression
Asena YILDIRIM*, Bülent VARDAR**
ORCID NO: 0000-0002-2278-8463
ORCID NO: 0000-0003-1859-8445
Research Article
Received: 12.03.2024
Accepted: 15.04.2024
MUJAD Marmara University Journal of Art and Design
ISSN 2980-2822 Vol. 15 / No. 1 / June 2024
*Research Assistant, ayildirim@dogus.edu.tr, Doğuş University, Faculty of Arts and Design, Dept.
of Acting / Proficiency of Art Student,, 2120050004@student.beykent.edu.tr, İstanbul Beykent
University, Institute of Graduate Studies, Doctor of Fine Arts Programme in Cinema and
Television.
**Prof., bulentvardar@beykent.edu.tr, İstanbul Beykent Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi,
Radyo, Televizyon ve Sinema (Türkçe)
Abstract
Feminist thought’s production of meaning through the art of cinema as
a means of expression gave birth to feminist film practice in the 20th
century. Women have used many means of expression to make their
voices heard in line with feminism and their rights and freedoms and
cinema is one of these means of expression. Feminist film theory found
its counterpart in cinema with the development of feminist critical theory
in the 1960s and feminist film criticism in the 1970s. With feminist film
theory; the female subject, gaze, masculine language, patriarchal
ideology and the cinematographic presentation of women as objects and
sexual objects were criticized. Critizing films shows how feminist film
theory can be expressed cinematographically. Cinematography, which
provides the visual narration of the story by bringing together light, lens,
editing, composition and point of view, will destroy the watched, passive
and exposed view of women from a feminist perspective and create the
director’s cinema. Feminist film examples in Turkish cinema increased
after 2010, and the form and content of Blue Wave, which was chosen
as an example, was examined in the context of feminist film theory and
cinematography and deemed appropriate. In study, the practical
construction of the theory according to the cinematographic framework
of feminist film theory will be examined.
Keywords: cinema, woman, feminist film theory, cinematographic
expression, feminist film practice
2
MUJAD / Cilt:15 Sayı:1 / Haziran 2024
Yıldırım A., Vardar B. / Feminist Kuramın Sinematografik Anlatımla İfadesi / ss. 1-22 /
DOI: http://dx.doi.org/10.29228/sanat.36
1. GİRİŞ
Sinema ve feminizm ilişkisi bağlamında, öncelikle her iki alanın da
köklerine inmenin ve bağlantı noktalarının bulunmasının önemli olduğu
düşünülmelidir. Bu nedenle 18. yüzyılda ortaya çıkan feminizm kavramı
ve 19. yüzyılda ortaya çıkan sinema sanatının, 20. yüzyılda bir arada
sundukları ifadeyi incelemek için her iki kavramın da çıkış noktasına
bakmamız gerekmektedir. Sinema sanatı gibi feminizm kavramı da
kendilerini ifade etmek üzere bir araya gelen insanlar çevresinde
gelişmiş ve ilerlemiştir. İnsanlara ifade aracı sunan her iki alanın da
yollarının kesişmesi bir noktada kaçınılmaz görünmektedir. Sinema
sanatı ve feminist düşüncenin kitleler halinde oluşumu öncelikle her
alanın kendi kuralını, bakış açısını ve çerçevesini belirlemesinden sonra
bir araya gelmiştir. Sinema sanatında bu kurallar ağırlıklı olarak erkekler
tarafından belirlenirken, feminist düşüncenin gelişimi ise kadınlar
tarafından belirlenmektedir. Kadınlar sinemaya öncelikli olarak oyuncu
rolüyle ve erkeklerin yazdıkları, yönettikleri, çerçeveledikleri sınırlıklar
içerisinde dâhil olmuşlardır. “Feminist imgelem, film fenomenolojisi için
daha çok son birkaç on yılda ortaya çıkan bir hassasiyettir” (Yılmaz,
2022, s. 206). Böylelikle hızla gelişen sinema sanatı içerisine feminist
düşüncenin ancak 20. yüzyılda sinema literatürüne dâhil olduğu
söylenebilmektedir.
Yükselen kadın hareketleri ve bu yolla gelişen feminist düşüncenin tarihi
1960’lı yıllarda edebiyat alanına yansımıştır, bu da feminist eleştiri
kuramının oluşmasına yol açmıştır. “Feminist eleştiri, erkek yazarların
eserlerinde kadına karşı takınılan tavrı meydana koymakla işe başlamış,
daha sonra kadın yazarlara yönelmiş, onların eserlerindeki özellikleri
saptamış ve edebiyat tarihine de kadın yazarların nasıl bir gelenek
oluşturduklarını kanıtlamaya çalışmıştır” (Moran, 1994, s. 240). Birçok
alanda incelemelere ışık tutan ve konvansiyonel bakış açısının yıkımını
sağlayan feminist eleştiri kuramı, sinema gibi sanatsal alanların da
içerisine 70’li yıllar itibariyle dâhil olmaya başlamıştır. Smelik (2008, s.
2), 1970’lerin başında Kadın Hareketi’nin etkisiyle kadınların filmlere ve
sinema tarihine farklı gözlerle bakmaya başladıklarından ve bu
revizyoncu yaklaşımının tarihinin sinemadaki yansıması olduğundan
bahsetmiştir. Özellikle sinemanın erkek egemen yapısı üzerinde yeni
dönüşümler sağlayabilecek bu yeni eleştirel bakış açısı, sinemada
karşılığını feminist film kuramı olarak bulmuştur.
Öncelikle var olan film incelemeleri üzerinden feminist film eleştirisi
uygulamaları ile gelişen feminist film kuramı, sinema sektörüne hâkim
Hollywood filmleri ve bu filmlerdeki kadın karakterlerin incelemeleriyle
3
MUJAD / Cilt:15 Sayı:1 / Haziran 2024
Yıldırım A., Vardar B. / Feminist Kuramın Sinematografik Anlatımla İfadesi / ss. 1-22 /
DOI: http://dx.doi.org/10.29228/sanat.36
revize edilmeye başlanmıştır. İncelenen klasik Hollywood sinemasında
kadın tiplemeleri iki farklı uçta işlenmiştir: ya saf ve iyi huylu ya da
dedikoducu ve baştan çıkarıcı. Saf, temiz, iyi kadın ve kötü kadın
stereotipleri üzerinden inşa edilen kadın karakterler, erkeklerin
yanlarında yüzeysel bir şekilde ele alınmakta ve tüm bu etkenler klasik
Hollywood sinemasının film pratiğini oluşturmaktadır. Bu nedenle
feminist film eleştirmenleri kadın karakter yaratımına, kadınların
konumlarına, kadınların söylemlerine ve karşı söylemlere, kadınların
maruz kaldığı bakış gibi erkeklerin dünyasında inşa ettikleri kadın
imgesine karşı çıkarak kadınların deneyimlerinin ve söylemlerinin
aktarıldığı filmlerin oluşması için bir feminist film pratiği oluşmasına
dikkat çekmişlerdir. Böylece feminist film eleştirisi, filmlerdeki cinsiyetçi
tavrı, ataerkil ideolojiyi ve söylemleri ortaya çıkararak feminist bakış
açısıyla bir dönüşüm elde etmeyi amaçlamaktadır. “Artık filmlerin
anlamları yansıttığı değil, inşa ettiği düşünülmektedir. Dolayısıyla bu
noktada, kültürel bir pratik olarak sinemanın, kadınlar ve dişillik
hakkında hiç durmaksızın anlamlar ürettiğini söyleyebiliriz” (Smelik,
2008, s. 4). Bu durumun yıkımının ancak sinemanın mizansen, karakter,
metin gibi anlatım öğelerinin feminist bakış açısıyla ele alınmasıyla
birlikte, gerçek hayattaki kadın deneyiminin sinemadaki kadın
temsilinde
ifade
bulmaya
başladığı
zaman
görüldüğü
söylenebilmektedir.
Feminist kuramın inşası, öncelikle kadınların sinemasının eksik ve
yetersiz olduğunun farkına varılması ve eksiği tamamlamak için yeni bir
eleştirel kurama ihtiyaç duyulmaya başlanmasıyla oluşmuştur. 1970’li
yıllarda ilk dönem, kadın hareketlerine yönelik çekilen filmlerden
oluşurken zaman içerisinde toplumsal ve tarihsel boyutta kadın filmleri
çekilmeye başlanmıştır. 80’lerde psikanaliz, göstergebilim gibi alanlarla
birlikte okumalar ve inşalar yapılırken, 90’larda yeni feminist teorilerin
ortaya çıkmasıyla birlikte melez türlerin iç içe geçtiği ve Hollywood
filmleri dışında feminist sinemanın üretiminin araştırmasının yapıldığı
dönemlere gelinmiştir. Böylece 70’lerden itibaren erkeklerin hâkim
oldukları sinema sektöründe kadınlar da artık söz sahibi olabilmişler ve
bakış açılarıyla feminist film kuramının tohumlarını atmışlardır. Bu
nedenle öncelikle feminist film kuramı; dişil bir özne yaratımı, dişil dilin
imkânı, feminist anlatı, gösterge, bakış gibi konulara dikkat çekmek
üzere araştırmalarına başlamıştır.
1972 yılında Edinburgh’ta ilk kadın filmleri festivalinin yapılması ve aynı
yıllarda Women and Film adlı ilk feminist film eleştirisi dergisinin çıkması
da kadınların ifade alanı bulmasında ve diğer kadınlarla iletişim kurma
noktasında olanak sağladığı gibi aynı zamanda sinemada feminist
4
MUJAD / Cilt:15 Sayı:1 / Haziran 2024
Yıldırım A., Vardar B. / Feminist Kuramın Sinematografik Anlatımla İfadesi / ss. 1-22 /
DOI: http://dx.doi.org/10.29228/sanat.36
göstergelerin deneyimini ve çabasını da göstermektedir. “Çünkü feminist
karşı sinemanın amacı açıkça ataerkil sinema ideolojisini yapıbozuma
uğratarak ona karşı bir ideoloji oluşturmaktır” (Küçüköz Aydemir ve
Ağırtmış, 2022, s. 296). 70’li yıllardan sonra feminist film denemeleriyle
kadın deneyimine dayalı, klasik anlatıyı reddeden kendine ait olan film
dili oluşturulmaya başlanmıştır. İlerleyen yıllarda kadının özne olarak
varlığı ve deneyimi de gelişim göstermiştir. “Yetmişli yılların başlarında
yapılmış filmlerde kadınların dışarıda dünyada erkeklerin yol göstericiliği
olmadan tutunamayacakları savunulurken, seksenli yılların filmlerinde,
kadınların bir nebze daha özgürlük ve güç kazanmasına izin verilmeye
başlanmıştır” (Demir, 2008, s. 82). Nitekim 80’li yıllarda Türkiye’deki
sinemaya da bakacak olursak, Atıf Yılmaz’ın kadınların özgürleşmesi
üzerine ve yeni kadın imgesine dair çektiği Mine (1983), Adı Vasfiye
(1985), Aah Belinda (1986), Asiye Nasıl Kurtulur? (1986) gibi filmleri de
artık kadınların özne olarak konumlandırıldıkları ve kadın deneyimleriyle
kadın arzusunun sinema perdesinde ifade edilmeye başlandığı yıllar
olarak yer almaktadır. Her ne kadar bu filmlerin içeriğinin üretimi
açısından feminist bir metodolojiden bahsedemesek de ülkemizdeki
sinema açısından filmlerdeki kadın karakterlerin hikâyelerinin ele
alımının başlangıcına örnek teşkil ettiği söylenebilmektedir.
Türk Sineması’nda kadın deneyiminin beyaz perdeye taşınması 80’li
yıllardan itibaren başlamış, 90’lı yıllarda ise durgunluğa girmiştir. 90’lı
yıllar sinemamız için daha çok erkeklerin bunalımının, varoluş
sancılarının ve erkeklik krizinin ekranlara taşındığı dönemdir. “Kadın
melodramları olarak Yeşilçam’daki hâkim anlatı türünün yerini, 90’lı
yıllarda çekilen filmlerin eril dünyanın anlatıldığı filmlere dönüşmektedir.
Kadınların bu erkek hikâyelerindeki konumu giderek belirsizleşmiş ve
sonuçta kadının erkeğin ötekisi olarak temsil edilmesiyle sonuçlanmıştır”
(Baydar Şen, 2019, s. 35). Bu da 90’lı yıllarda sinemada kadın
karakterlerin kendilerini, eskiden olduğu gibi nesne olarak ve edilgen
konumda bulduklarının göstergesidir. Nitekim erkeklik krizlerinin
işlendiği bu furya, 2000’li yıllarda sinemada bağımsız kadın
yönetmenlerin güçlü bir şekilde yaptığı filmlerle birlikte ortaya çıkarak
dönüşüm sağlamıştır. Yeşim Ustaoğlu, Handan İpekçi ve Pelin Esmer gibi
kadın yönetmenler bakış açılarıyla kadın karakterlerin hikâyelerinin
peşine düşmüş ve kadının sinemadaki temsilini dönüştürmeyi
amaçlayarak feminist bir film pratiği üzerine düşünülmesini
sağlamışlardır. Şengül’ün (2017, s. 29) de belirttiği gibi, 2000 sonrası
Türkiye’de kadın yönetmenlerin sayısında belirli bir artış yaşanmasıyla
birlikte, kadın filmlerinin arttığı ve kadınların sinemamızın temsilindeki
yanlışların
ve
eksikliklerin
ters
orantılı
olarak
azaldığı
5
MUJAD / Cilt:15 Sayı:1 / Haziran 2024
Yıldırım A., Vardar B. / Feminist Kuramın Sinematografik Anlatımla İfadesi / ss. 1-22 /
DOI: http://dx.doi.org/10.29228/sanat.36
söylenebilmektedir. Özellikle Türk Sineması’nda 2010 yılı sonrası
bağımsız kadın film yönetmenlerin filmlerinin artışıyla birlikte, feminist
film kuramı ve kuramın pratiğe dönüşme noktasındaki örneklerin
oluşmaya başladığı görülmektedir.
2.
KURAMDAN
PRATİĞE:
FEMİNİST
SİNEMATOGRAFİK ANLATIMA YANSIMASI
FİLM
KURAMININ
1970’li yıllarda tohumları atılan feminist film kuramı, önce feminist film
eleştirmenlerinin içerik ve biçim üzerine yaptıkları müdahalelerle
gelişmiştir. İçerik ve biçim üzerine yapılan film eleştirileri gibi Laura
Mulvey’in “Görsel Haz ve Anlatı Sineması”, Claire Johnston’ın “Karşı
Sinema Olarak Kadınların Sineması” adlı makaleleri sayesinde
dönüşümler ve düzenlemeler yapılarak pratik olarak feminist bir filmin
nasıl çekileceğinin cevabı aranmıştır. Günümüze kadar feminist
sinemaya örnek birçok film çekilmiştir ve çekilmeye devam etmektedir.
“Peki, bu filmler gerçekten feminist sinemaya örnek teşkil etmekte
midir? Her kadın hikâyesini anlatan ve kadın özneye sahip olan film
feminist film midir?” sorularını sormak gerekmektedir. Bu nedenle bu
çalışmada bir filmin feminist film pratiği sayılabilmesi için içerik, biçim
ve uygulama olarak üç temel unsurda inceleme yapılacaktır.
Birçok film içerik ve biçim olarak feminist film kuramına hizmet etse
dahi, uygulama olarak eksik kalmaktadır. Bu da senaryoda ele alınan
içeriğin ve biçimin kameradaki eksik sunumunu ortaya çıkarmaktadır.
Bu nedenle feminist film kuramıyla anlatımın, dilin ve söylemin inşa
edildiği filmlerde sinematografik anlatım olarak kuramın karşılığı
araştırılmalı ve kadınların feminist bakış açısından kameraya,
kameradan
seyirciye
yansımasının
örneği
oluşturulmalıdır.
“Sinematografik anlam, özgül
ve yalnız sinema
tekniğince
gerçekleştirilen semiyotik öğeler zincirlemesinin yardımıyla ortaya
çıkmaktadır” (Lotman, 2012, s. 65). Beyaz perdede var olan olay,
karakterler, ışık, ses, müzik, nesne, hareket gibi öğeler gösteren iken,
bu göstergenin nasıl ele alındığının sonucu, yani gösterene yüklenen
anlam göstergeleri oluşturmaktadır. Bu nedenle feminist film kuramı
çerçevesinde hareket edilen bu çalışmada, feminist kuramın
sinematografik anlatıma etkisini araştırırken kadınların bedenlerine,
karşı bakışlara, çerçevedeki konumlarına, ışık ve sesin etkisine ve dil gibi
gösterenlere yüklenen anlamın kurama hizmet etmesi önem arz
etmektedir.
Feminist film kuramı bağlamında sinematografik olarak incelenebilecek
konulardan biri “bakış açısı” meselesidir. Kameranın bakış açısı,
karakterlerin bakış açısı ve seyircinin bakış açısı feminist film kuramı için
6
MUJAD / Cilt:15 Sayı:1 / Haziran 2024
Yıldırım A., Vardar B. / Feminist Kuramın Sinematografik Anlatımla İfadesi / ss. 1-22 /
DOI: http://dx.doi.org/10.29228/sanat.36
sorgulanması gereken başlıca alanlardan bir tanesidir. “Çünkü kamera,
eril karakterin sadece optik değil, libidinal bakış açısından da
çekmektedir. Dolayısıyla, sinemasal bakışın dişil karakteri nesneleştirip
onu seyirlik hâle dönüştüren üç düzlemi vardır (kamera, karakter ve
seyirci)” (Smelik, 2008, s. 5). Çerçeve içerisinde birçok öğe ve gösterge
bulunmaktadır, bu göstergelere kameranın nasıl baktığı ve mesajı
seyirciye nasıl ilettiği önem arz etmektedir. Anlatının niteliğini belirleyen
bakış açısı bu noktada feminist ideolojiye hizmet eden feminist bakış
açısına sahip olmalıdır. Öyküyü anlatan veya bakış açısı getiren
karakterin kadın ya da erkek olması fark etmeksizin bakış açısının
feminist düşünceye hizmet etmesi gerekmektedir. Çünkü bu feminist
bakış açısı kadın göstergesinin kamerada obje, nesne, pasif,
pornografik, cinsel sunumunu yıkmaya yardımcı olmaktadır. Klasik
sinemanın kullandığı kadının "bakılan” olma durumu, feminist film
kuramında yıkılarak görsel haz terkedilmektedir. Anlatının feminist
ideolojiyle hareket etmesiyle birlikte kameranın da bu minvalde seyirciye
bir gösterge sunması hedeflenmektedir. Böylelikle seyirci de kameranın
gösterdiği anlatının etkisiyle filme karşı feminist bakış açısı
geliştirecektir. Örnek olarak bakış açısı tekniklerinden olan öznel
kamera, filmdeki kadın karakterin gözünden seyirciye bir aktarım
sunarsa seyirci karakterle bir özdeşleşme yaşar. Aynı şekilde dördüncü
duvarın yıkılmasıyla doğrudan kameraya bakan kadın karakter de o an
ki duruma yabancılaştırma sağlayarak seyirciye bir farkındalık sunarak
eleştiri getirmesine yardımcı olmaktadır. Kadınları bakılan, incelenen
konuma getirecek röntgenci bir bakış açısı da sekanslarda feminist film
kuramına hizmet etmediği için tercih edilmemelidir. Bu gibi tercihler
feminist bir film pratiği oluşumunda stratejik unsurlar olarak yer
edinmektedir.
Feminist film kuramının sinematografik anlatıma hizmet edeceği bir
başka konu çerçevelemedir. Filme hizmet edecek kadraj oluşturulurken
kadınların bedenlerinin sunumuna dikkat edilerek, ataerkil ideolojiyi
beslemeyecek ve söylem üretmeyecek şekilde göstergenin çerçeve
içerisinde konumu, açısı, duruşunun doğru oluşturulması gerekmektedir.
“Kadrajın gücünü belirleyen bir unsurunda görsel düzenlemede
objelerin, nesnelerin ya da karakterlerin ekranın sağ ya da sol kısımda
olmasıyla da ilişkili bir güç dengesinin bulunduğudur” (Holat, 2023, s.
52). Aynı şekilde dekadraj da feminist düşünceye uygun
oluşturulmalıdır. Çerçevenin içerisinde ve dışarısında kalan kişiler,
olaylar, objeler vb. öğeler feminist bakış açısına göre belirlenmeli ve
uygulanmalıdır.
Kadın
karakterlerin
çerçevede
özne
olarak
yerleşmelerini sağlayacak konumda bulunmaları, ataerkil ideolojiyi ve
7
MUJAD / Cilt:15 Sayı:1 / Haziran 2024
Yıldırım A., Vardar B. / Feminist Kuramın Sinematografik Anlatımla İfadesi / ss. 1-22 /
DOI: http://dx.doi.org/10.29228/sanat.36
klasik sinemada var olan kadın göstergesini destekleyecek istenmeyen
görüntülerin çerçeve dışı bırakılması, kadınların sözünün ve eyleminin
görünür kılınması feminist film pratiği oluşturma yolunda son derece
önem arz etmektedir. Bu nedenle kadraj içerisindeki kompozisyon da
feminist bakış açısına hizmet edecek şekilde dikkatle oluşturulmalıdır.
“Görsel olarak nitelendirilen sinemanın, görüntüyü olduğu gibi aktarmak
yerine, bir çabanın ürünü olarak kadraj tasarımını barındırması film
yapımında kompozisyon kavramını ön plana çıkarmıştır” (Holat, 2023, s.
58). Sınırları belirlenen çerçevede oluşturulacak kompozisyon
sayesinde, görüntüyü oluşturan tüm öğelerin -renk, ışık, gölge- feminist
film kuramına hizmet edecek şekilde özne olan kadın karakterin
kendisine ve eylemlerine yönlenmesi sağlanmalıdır. Feminist film
pratiğine hizmet edecek olan kompozisyon; ataerkil ideolojiyi
yansıtmayacak, tekrar etmeyecek hatta onu yok edecek ve dişil özneyi
destekleyecek şekilde oluşturulmalıdır.
Feminist düşünceye hizmet eden kadrajın oluşturulmasında aydınlatma
unsurlarının kullanımı da son derece önemlidir. Teknik ve estetik işlevi
bulunan aydınlatmada, feminist bir film pratiğinde özne olarak var olan
kadın karakter temsilinde kadının duyguların hizmet edecek, eylemlerini
görünür kılacak ve film boyunca gerçekleşen insan ilişkilerinde kadın
öznenin konumunu koruyacak bir üslup tercih edilmelidir. Yine kadrajın
gücünü ortaya çıkarmak için sinematografide kullanılan renk de özenle
seçilmelidir. Renkler kendi içlerinde farklı anlamlar barındırmaktadır. Bu
nedenle kadın anlatısında hâkim olan renkler özenle seçilmelidir. “Çünkü
görsel tasarımın her öğesinde kullanılan renk unsuru doğrudan insan
psikolojisi ile bağlantılıdır” (Kırık, 2013, s. 79). Örneğin kızlarda pembe,
erkeklerde mavi olarak genel kullanılan renkler cinsiyet farklılığı
yaratmaktadır ve cinsiyetlere rol biçmektedir. Feminist film pratiği
anlatısı; kadının arzusunun, bağımsızlığının, gündelik deneyiminin nasıl
olduğunu sinematografinin anlatım öğeleriyle beyaz perdeye aktarmak
istediği için rengin, aydınlatmanın, kadrajın, kurgunun vb. unsurların
özenle yaratılarak feminist sinemaya hizmet etmesi hedeflenmektedir.
Özdemir (2018, s. 141), bu sayede klasik anlatı sinemasının kodlarının
kurguda birliği bozan parçalanmış devamlılık, bakış açısının inşası ve
anlatı bütünlüğünün engellenmesi gibi sinematografik öğeler
kullanılarak bozulduğunu belirtmiştir.
Film çekiminde kullanılan kamera açılarının, ölçeklerinin ve
hareketlerinin etkisi de feminist film kuramının pratik olarak
sunulabileceği bir başka alandır. Her ne kadar kameranın açısı, ölçeği ve
hareketi anlatıma göre şekillense de feminist bir film pratiği oluştururken
8
MUJAD / Cilt:15 Sayı:1 / Haziran 2024
Yıldırım A., Vardar B. / Feminist Kuramın Sinematografik Anlatımla İfadesi / ss. 1-22 /
DOI: http://dx.doi.org/10.29228/sanat.36
sakınılması gereken bazı durumlar bulunmaktadır. Genel olarak göz
hizası çekimi tercih edilmeli, kadın karakteri küçültecek, önemsiz
gösterecek üst açılardan kaçınılmalıdır. Özellikle kadınların bedenlerini
beyaz perdede teşhir edecek açılara ve ölçek kullanımına yer
verilmemelidir. Kamera hareketi olarak ise kadının deneyiminden
uzaklaşmadan, kadın öznenin ve eylemlerinin görünürlüğü üzerine
eğilmelidir.
Sesin sinematografik anlatıma etkisi görüntü kadar mühimdir. Feminist
bir perspektifle hareket eden filmde ses ve müzik kullanımı kadınların
sesini duyurmak, filmin anlatısına hâkim ses kılmak açısından dikkatle
ele alınmalıdır. Çünkü Yatçi’nin de (2024, s. 208) bahsettiği gibi, 2000
sonrası kadın yönetmenler kadınların temsilini yalnız imgelerle değil, ses
öğesine de başvurarak genişletmeye başlamışlardır. Bu da kadın sesinin
vurgulayıcı, ön planda, anlatıcı ses olarak karşımıza çıkmasıyla
oluşmaktadır. “Feminist yönetmenler sinemada eril ayrıcalıklara işaret
eden ses kullanımlarına, feminist idealler çerçevesinde müdahale eder,
sesi feminizmin alanına doğru çekiştirirler” (Yatçi, 2024, s. 210).
Erkeklerin egemen olduğu anlatının taşıyıcısı olma, tekinsizliği ve
hâkimiyeti sağlayan üst-ses kullanımı gibi seslerin bozularak yerine
kadın sesinin inşa edilmesi feminist film kuramına hizmet edecek bir
yerleştirme olacaktır.
Feminist bir film pratiği oluşturulurken içerik ve biçime verilen önem
kadar uygulama alanına da önem verilmesi gerekmektedir. Tıpkı Atıf
Yılmaz’ın 80’lerde çektiği kadın filmleri -Mine, Adı Vasfiye, Aah Belinda,
Asiye Nasıl Kurtulur?- gibi birçok filmin feminist film pratiği
sayılmamasının nedeni feminist film kuramının sinematografik anlatımda
karşılığını bulamamasıdır. Bu makalenin amacı, feminist kuramın
sinematografik anlatımdaki ifadesini örnek film incelemesi üzerinden
sunmak ve feminist film pratiği oluşturmak isteyen sinemacılara yol
göstermektir.
3. YÖNTEM
Bir filmin feminist film kuramına sahip olup olmadığını anlamak için
eleştirel analizine ihtiyaç duyulmaktadır. Feminist eleştiri yöntemi, hangi
alanda olursa olsun feminist düşünceye ve bakış açısına hizmet edecek
şekilde hareket etmektedir. İncelenen araştırmada konu, söylem, dil, alt
metin, kadın ve erkeğin konumu, ataerkil ideoloji ortaya konulmakta ve
kadın bakış açısıyla bir dönüşüm sağlamak hedeflenmektedir. Makalede
feminist kuramın sinematografik anlatımla ifadesinin sunumu örnek
olarak seçilen Mavi Dalga filmi üzerinden feminist kuram bağlamında
nitel araştırma yöntemlerinden eleştirel söylem analizi yöntemi ile
9
MUJAD / Cilt:15 Sayı:1 / Haziran 2024
Yıldırım A., Vardar B. / Feminist Kuramın Sinematografik Anlatımla İfadesi / ss. 1-22 /
DOI: http://dx.doi.org/10.29228/sanat.36
incelenmiştir. Filmlerdeki alt metni ortaya çıkarmaya ve gömülü anlam
kodlarını çözümlemeye çalışan eleştirel söylem analizi yöntemi, feminist
bir bakışla hareket ettiği takdirde, filmlerde yatan cinsiyetler arası
eşitsizlik, eril dil ve söylem, ataerkil ideoloji gibi anlam kodları ortaya
çıkmaktadır. Böylelikle dönüşüm sağlanması amaçlanmaktadır. “Bir
başka deyişle sosyal bir grup olarak kadınları dışlayan, güçsüz düşüren;
erkeklere ayrıcalık tanıyan (fallogosantrik), sistemli güç ilişkilerini
patriarkal sosyal düzeni sürdüren söylemleri eleştirmek hedeflenir”
(Çimen, 2021, s. 58). Sinemanın ortaya çıktığı yıllardan beri hâkimiyeti
elinde tutan Hollywood sinemasına, kadınların beyaz perdedeki konumu
ve kadın göstergesi üzerine incelemeler ve feminist eleştiri yöntemi ile
analizler yapılmıştır. Yatçi’nin (2024, s. 33) ifade ettiği gibi, kadınların
sinemada temsil edilme biçimlerini sorunsallaştırıp yeni tür temsil
stratejileri ve görme biçimleri üzerine odaklanan bu alan içerisindeki
gelişmeler, bir yandan imgelerin inşa edici kuvvetini açığa çıkarırken,
diğer yandan yeni öznellik biçimlerinin yaratılmasının politik imkânlarını
araştırmıştır. Yapılan araştırmalar sonucu kadının konumunun sinemada
erkeğin bakışından ve imgesinden inşa edildiği, filmlerde ataerkil
söylemin ve ataerkil ideolojinin üretildiği ortaya konularak feminist bakış
açısını içeren alternatif bir söylemin peşine düşülmüştür. “Bu, kadınların
“görüntü” konusundaki her zamanki hassasiyetiyle ve feminizmin -bir
anlamda salt ona özgü biçimde- farkına vardığı, siyasal sorunu imgenin
inşası açısından tarif etme gereğiyle doğrudan bir süreklilik arz ediyor:
En basit hâliyle, “kendimizi nasıl gördüğümüz” sorusu; sinema
özelindeyse, kadının seyirlik bir gösteri olması sorunu” (Rose, 2020, s.
193). Aydınlatmayı, kadrajı, ölçekleri, hareketi, rengi, kurguyu,
kompozisyonu ve bakış açısı gibi unsurları bir araya getirerek ele alınan
hikâyenin görsel yolla anlatımını sunan sinematografinin bu bağlamda
feminist bir perspektifle hareket edip etmediği incelenmiştir.
Araştırmanın problemi Türk Sineması’nda feminist film pratiği üretimine
ait olan filmlerden sayıca azlığı ve eksikliğidir. Bu nedenle Türk
Sineması’nın ilk feminist film örneklerinden olan 2013 yapımı Mavi Dalga
filmi, feminist eleştirel söylem analizi yöntemiyle incelenmek üzere
araştırma örneklemi olarak çalışmaya dâhil edilmiştir. 1980’li yıllarda
Atıf Yılmaz’ın öncü olduğu kadın filmleri bağımsız kadın özne yaratımına
sahip olsa da 90’lı yıllarda sinemada erkek anlatısına geri dönülmüştür.
2000’li yıllar ve sonrası kadın perspektifinden kadın anlatısının beyaz
perdede var olduğu yıllardır; ancak feminist film pratiği çalışmalarının
2010 sonrasında üretilmeye başlandığı söylenebilmektedir. Dorsay’ın
(2000, s. 39) da bahsettiği gibi kadın yönetmenlerin kadın sorunlarını
işleyen filmler yapmaları, son yıllarda artan feminist eylemlerin bir
10
MUJAD / Cilt:15 Sayı:1 / Haziran 2024
Yıldırım A., Vardar B. / Feminist Kuramın Sinematografik Anlatımla İfadesi / ss. 1-22 /
DOI: http://dx.doi.org/10.29228/sanat.36
uzantısıdır. Feminist eylemlerin sinemada feminist film kuramı olarak
karşılığını bulması ve film üretimlerinde yaşanan bu farkındalık ve
dönüşüm, feminist kuramın uyguladığı feminist stratejilerle birlikte üç
farklı alanda inşa edilmektedir.
Feminist film kuramı; filmler üzerine biçim, içerik ve uygulama olarak üç
alanda inceleme imkânı sunarken, kuramın sinema alanındaki pratik
karşılığının yöntemini oluşturmaktadır. İçerik olarak filmin senaryo
incelemesinde; metnin karakterlerinin ve konusunun feminist bakış
açısına sahip olmasına, metnin ideolojisinin ve söyleminin ataerkil
ideolojiyi
üretmemesine,
karakterlerin
söylemlerinin
eril
dil
hakimiyetinde bulunmamasına ve metnin feminist anlatıya sahip olup
kadın karakterlerin dişil dil üzerine bir pratik oluşturmasına dikkat
edilmelidir. Bu nedenle içerikte kullanılabilecek bir feminist strateji
olarak, kadınları ilgilendiren ve kadınların odak noktasında olan
konuların ele alınması feminist film kuramıyla hareket eden bir filmin
içerik inşasında kaçınılmaz olmaktadır. Cinsellik, annelik, arzu, evli
olmak, bekar olmak, cadılık ve kız kardeşlik gibi kavramlar kadının bakış
açısından ve deneyiminden aktarıldığı takdirde; kadın karakterlerin
bağımsız, aktif ve ataerkil sisteme karşı olan kadın karakter yaratımına
etkisi olacaktır. Tıpkı Şentürk’ün (2020, s. 315) feminist oyun
yazarlarının oluşturduğu içerikten bahsettiği gibi, feminist film kuramına
hizmet edecek senaryo yazımında da ataerkil düzenin yok saydığı
kadınları ve onlarla ilgili konuları merkeze yerleştirerek ve kadınları da
başkahraman
yaparak
feminist
harekete
destek
sunmak
amaçlanmaktadır.
Feminist film kuramı biçim olarak ise feminist film pratiğinin
konvansiyonel sinema anlatısından ve kodlarından sıyrılmış olmasına,
çizgisel anlatı yapısını terk etmiş olmasına ve yapısöküm,
yabancılaştırma gibi feminist stratejilerin varlığının bulunmasına özen
göstermektedir. “Hollywood sinemasını oluşturan temelde patriyarkal
eksende çözümlendiğinden, ilk feminist teorisyenler bir filmin feminist
sayılabilmesi için geleneksel anlatı ve sinema tekniklerinden kaçınılması,
bunun yerine deneysel pratiğe ağırlık verilmesi gerektiğini belirtmişlerdi”
(Smelik, 2008, s. 5). Sinemanın ilk yılları erkek egemen düzeyde
olduğundan geleneksel anlatı sineması da ataerkil ideoloji ve bakış açısı
ekseninde oluşturulmuştur. Bu nedenle feminist bir film pratiği
oluşturabilmek için var olan biçimsel yapının bozulması gerekmektedir.
Yapısöküm yoluyla geleneksel kalıp yargılar sekteye uğratılarak kadın
karakterin konumu ve işlevi yeniden tanımlanabilmektedir. Doğan’a
göre (2022, s. 24), yapısökümcü uygulama biçimiyle birlikte feminist
sanatçılar kadınlığın sabitliğini bozarak, kadının temsildeki görünümünü
11
MUJAD / Cilt:15 Sayı:1 / Haziran 2024
Yıldırım A., Vardar B. / Feminist Kuramın Sinematografik Anlatımla İfadesi / ss. 1-22 /
DOI: http://dx.doi.org/10.29228/sanat.36
belirleyen yanılsama ilişkilerini açığa çıkarmakta ve erkekliğin merkezi
konumuna son vermiş olmaktadırlar. Aynı şekilde biçimsel olarak
kullanılan yabancılaştırma unsuru da seyirci ile iletişime geçen filme,
eleştirel bir yaklaşım sağlamaktadır. Feminist kuramın da sağlamak
istediği bu feminist eleştiri, yabancılaştırma unsuru ile destekleyici
olmaktadır.
Kuramın pratik olarak aktarım noktasında ise uygulama alanı önem arz
etmektedir. Uygulama olarak filmin sinematografik anlatımı ele alınacak
olup filmin temel öğelerinden olan kompozisyon, çerçeve, ışık, ses,
müzik, kameranın bakışı, karakterlerin bakış açıları, kamera açıları ve
kamera hareketleri feminist film teorisine hizmet edecek şekilde ele
alınmalıdır. “Kameranın durduğu yer izleyicinin kiminle özdeşleşeceğini
kısaca hangi karakterin bakış açısını taşıyacağını belirler. Dolayısıyla
kadın karakterlerin çerçevelenme biçimi kadınların anlatı içindeki
rolünün nasıl ifade edildiği açısından önemlidir” (Budak Aktaş ve
Yaşartürk, 2023, s. 25). Kadın karakterin duruşu, bakışı, konumu önemli
olduğu gibi kadın karaktere karşı olan duruş, bakış ve konum da aynı
oranda önemli sayılmaktadır. Aynı şekilde ışık, ses, müzik gibi diğer
temel öğeler ise anlatıya ve kadın karakterin anlatımına hizmet edecek
şekilde ele alındığında göstergeyi güçlü kılmaktadır. “Kadın sineması
kadınların bakış öznesi değil nesnesi olmasına ve fetişleştirilmiş kadın
imgelerine karşı çıkar” (Budak Aktaş ve Yaşartürk, 2023, s. 26). Bu
nedenle görüntü yoluyla oluşturulan her anlamın, göstergenin ve
imgenin kadının özne konumunu destekleyecek şekilde kullanılması
gerekmektedir.
Bu çalışmada örnek film olarak sunulan Mavi Dalga, feminist film
kuramının sunduğu yöntemsel çerçeve içerisinde feminist bir film pratiği
olarak incelenecektir. Çalışmanın genel sorusu ise, feminist bir film
pratiği oluşumunda kavramsal olarak sunulan içerik ve biçime hizmet
eden unsurların pratikte sinematografik yansımaya nasıl hizmet
ettiği/etmesi gerektiğidir. Bu soruyla birlikte kuramdan pratiğe bir
inceleme yapılarak, feminist kuramın sinematografik anlatımla ifadesini
araştırmak hedeflenmektedir.
4. FEMİNİST FİLM KURAMI BAĞLAMINDA MAVİ DALGA FİLM
İNCELEMESİ
2013 yılında Zeynep Dadak ve Merve Kayan ikilisinin yazıp yönettiği
Mavi Dalga filmi, Balıkesir’de yaşamını sürdüren lise öğrencisi Deniz ve
arkadaşlarının büyüme hikâyesini anlatmaktadır. Ayris Alptekin, Nazlı
Bulum, Albina Özden, Begüm Akkaya ve Onur Saylak gibi isimlerin
oyuncu kadrosunda yer aldığı, Çiçek Kahraman’a en iyi kurgu ödülünü
12
MUJAD / Cilt:15 Sayı:1 / Haziran 2024
Yıldırım A., Vardar B. / Feminist Kuramın Sinematografik Anlatımla İfadesi / ss. 1-22 /
DOI: http://dx.doi.org/10.29228/sanat.36
getiren, senaristliğini ve yönetmenliğini üstlenen Merve Kayan ile
Zeynep Dadak ikilisine en iyi ilk film ve en iyi senaryo ödülü getiren,
2010 yılı itibarıyla gelişen bağımsız film yapımları içerisinde yer alan ve
feminist film anlatısına sahip olan Mavi Dalga filmi, sinemada kadın özne
yaratımı ve feminist anlatının örneğini oluşturmaktadır. Mavi Dalga
filmini diğer kadın filmlerinden ayıran ve onu feminist film pratiği
çerçevesine yerleştiren özellik ise, içerik ve biçimde hâkim olan feminist
perspektifin sinematografik anlatımda da ifade bulmasıdır.
Türk Sineması’nda kadın özne yaratımı ve kadın anlatısı sunma pratiği
1980’li yıllarda Atıf Yılmaz’ın öncü olduğu Mine, Aah Belinda ve Adı
Vasfiye gibi filmlerle başlasa dahi bu filmlerin sinematografik olarak
feminist düşünceye hizmet etmediği, kadının erkek imgesinden oluşan
bir fetiş nesnesi olarak sunulmasından anlaşılmaktadır. Bu dönem ve
sonrasında sinematografik olarak kadının kadrajdaki konumu üzerine bir
dönüşüm sağlanmamıştır. 2000’li yıllarda kadın yönetmen sayısı artmış
ve bu yönetmenlerin çektikleri kadın bakış açısından oluşturdukları kadın
anlatısı artmıştır; ancak yine de bu ilk filmler için feminist metodolojiyle
hareket edildiği söylenememektedir. Türk Sineması’nda feminist film
kuramı ile ilgili düşünülen ve sinematografik olarak dönüşüm sağlanması
için adım atılan yıllar 2010 sonrasına sirayet etmektedir. Bir filmin
feminist film pratiği olduğunu incelemek için de içerik, biçim ve
uygulamasının feminist düşünceyle hareket ettiğine dikkat edilmelidir.
Feminist film kuramı ve pratiği üzerine gösterge sağlayan Mavi Dalga,
Türk Sineması’nda yer alan nadir feminist film pratiği örneklerindendir.
Filmi içerik olarak analiz etmek için, senaryodaki feminist anlatıyı
incelemek ve kadın öznelere bakmak gerekmektedir. Mavi Dalga
filminde olaylar Deniz karakterinin etrafında gelişir ve onun bakış
açısından ilerlemektedir. Deniz ve üç kız arkadaşının büyüme hikâyesini
anlatan film, klasik anlatı kodlarından ve kadın karakter
stereotiplerinden arındırılmış bir yazınsal deneyimle karşımıza
çıkmaktadır. Yatçi’nin (2024, s. 255) aktardığına göre, Malone’un
eleştirel bakışı çerçevesinde kadınlar büyüme hikâyesini bir erkek
üzerinden oluşturmadığı gibi aile figürünü de merkeze yerleştirmezler.
Filmde de bu eleştirel bakışın örneği sunulmaktadır. Deniz’in ve
arkadaşlarının büyüme hikâyesi, kadınlar arası deneyim ve bağlarla ele
alınmaktadır. Böylece ne hikâye klasik büyüme hikâyesidir ne yaratılan
kadın karakterler konvansiyonel sinemada var oldukları konumda
bulunur ne de yönetmenler klasik sinema göstergesini sunarlar. Deniz;
hayatta kendi kararlarını veren, seçim özgürlüğü olan, ailesi tarafından
desteklenen bir genç kız olarak karşımıza çıkmaktadır. Öyle ki, başta
Deniz olmak üzere tüm kadın karakterler ataerkil ideolojiden uzakta bir
13
MUJAD / Cilt:15 Sayı:1 / Haziran 2024
Yıldırım A., Vardar B. / Feminist Kuramın Sinematografik Anlatımla İfadesi / ss. 1-22 /
DOI: http://dx.doi.org/10.29228/sanat.36
feminist ideoloji çerçevesinde geliştirilmiştir. Kadınların aşkı, kız
kardeşliği, cinselliği deneyimlediği anlar filmde toplumsal olarak eşit bir
konum inşa etmektedir. Kendi istekleri ve kadınca arzuları etrafında
hareket eden kadın özneler, bakılan olmadan sunulan özgür bedenleriyle
beyaz perdede feminist bir anlatı sunmaktadır.
Film, yaz tatilinin son gününde olduklarını anladığımız Deniz ve ailesinin
görüntüleri ile açılır. Tatilin bitimiyle birlikte Balıkesir’deki taşra hayatına
geri dönen Deniz, lise arkadaşlarıyla bir araya gelir.
Görsel 1. Deniz ve
banktaki adamlar
Kaynak:
https://www.youtube.
com/watch?v=q_HuP
azkkoE (Erişim Tarihi:
01.04.2024)
Filmin henüz başında Deniz’in sokaktan geçişi sırasında bankta yan yana
oturan üç erkek, Deniz geçerken kafalarını kaldırıp arkasından süzerek
bakarlar. Filmin başında yer alan bu sahneyle yönetmenler klasik anlatı
sinemasındaki kadın temsiline ve bu kadın temsilinin yıkılışına dair bir
gösterge sunmaktadır. Çünkü bu göstergeden sonra film bitene kadar
kadınlar bir daha erkeklerin bakışlarına maruz kalmazlar. Böylece
kadının konvansiyonel sinemada anlatıdaki yeri ve çerçevedeki
konumunun inşası ve yıkılışı bize filmin ilk dakikalarında aktarılarak
feminist bir film pratiğinin inşa sürecini başlatmaktadır. Film bu kırılma
sahnesi ve ardından gelen Deniz’in yürüyüşünü takip eden uzun
sahneyle seyircilere feminist bakış açısından ilerleyen bir kadın anlatısı
sunulacağını göstermektedir. Yönetmenler yaptıkları bu geçişle,
seyircilerin alışılagelmiş sinemadaki kadın anlatısı deneyimine göz
kırparak bu deneyimin dönüşümünün habercisi hâline gelmektedir. “Bu
perspektiften bakıldığında, Mavi Dalga filmi sadece anaakım temsiliyeti
değil daha geleneksel feminist kadın temsiliyet biçimlerini de
sorgulayarak yeni bir feminist sinemaya işaret etmekte olduğu iddia
edilebilir” (İnceoğlu, 2015, s. 88). Örneğin taşra anlatılarında erkeklerin
varoluş sıkıntılarına ve bunalımlarına alışık olduğumuz sinema
deneyiminden ayrı olarak taşra anlatısına kadın deneyiminin
yerleştirilmesi, bir büyüme hikâyesinin çatışmasız ve sancısız anlatılması
gibi alternatif kadın anlatısı oluşturarak feminist sinemasının sınırları
genişletilmiştir. Bu nedenle oluşan anlatı, kadınların çerçeve içerisinde
14
MUJAD / Cilt:15 Sayı:1 / Haziran 2024
Yıldırım A., Vardar B. / Feminist Kuramın Sinematografik Anlatımla İfadesi / ss. 1-22 /
DOI: http://dx.doi.org/10.29228/sanat.36
bedenleriyle bakılan konumuna düşmeden özgürce varoluşlarına, kadın
öznenin anlatısının takip edilmesine, kadın karakterlerin birbirleriyle
dayanışma
ve birlik içinde bulunmalarına
imkân tanıyarak
sinematografik anlatıya bir yansıma sunmaktadır. Kadınlar kadrajda her
zaman yan yana, omuz omuza ve birlikte konumlandırılmıştır.
Birbirleriyle aynı fikirde olmadıkları zamanlarda bile aralarındaki kız
kardeşlik, birlik ve bağ her zaman sinematografik olarak seyirciye
sunulmak üzere inşa edilmiştir.
Görsel 2. Deniz,
kardeşi ve arkadaşları
Kaynak:
https://www.youtube.
com/watch?v=q_HuP
azkkoE (Erişim Tarihi:
01.04.2024)
Mavi Dalga filminde yer alan bu kız kardeşlik örgüsü, filmin başlarında
Deniz’in yaz tatilinden beri görüşmediği liseden arkadaşları Esra, Gül ve
Pelin’le bir araya gelmesiyle başlar. Bu sahnede kızlar Deniz’in duruş
bozukluğundan ve Pelin’in neden habersiz geldiğinden bahsederler.
Ergenlik döneminin fiziksel ve psikolojik yansımalarını yaşayan genç
kızlar için bu sahne aslında ilerleyen zamanlarda aralarında geliştirdikleri
“kız kardeşlik” olgusunun başlangıcını oluşturmaktadır. Deniz
başlangıçta Pelin’den hoşlanmadığını söyler ve klasik anlatıya alışmış
seyircilere bir çatışma yaşanacağını düşündürtür; ancak filmde hiçbir
zaman iki kadının çatışmasının yaşandığı bir sahneyle karşılaşmayız.
Böylelikle hem çatışmaya dayalı geleneksel anlatı yıkılmış olur hem de
ataerkil söyleme sahip kadın karakter yaratılmayarak yerini kız kardeşlik
kavramı üzerine bir temsile bırakır. Deniz ile Pelin zaman geçtikçe
birbirleriyle yardımlaşmaya ve eğlenmeye başlarlar. “Bu anlamda film,
pek çok ana akım anlatıda yer bulan bir kadının en büyük rakibi başka
bir kadındır ya da arzulanan erkeğin ilgisi için kadınlar birbirini nasıl
ekarte etmeye çalışır vb. kadınlığa özgü olduğu iddia edilen çekişme
anlatısını tersine çevirerek alternatif bir söylemi benimsemektedir”
(İnceoğlu, 2015, s. 89). Mavi Dalga filmi anlatısını, kadınlar arasındaki
dostluk ve dayanışma çerçevesine oturtarak feminist bir film anlatısı
sunmaktadır. Ne Deniz, Kaya ile yaşadığı cinsel ilişkiyi arkadaşlarına
anlattığında yargıyla karşılaşır ne Gül kalçasına dövme yaptırdığını
söylediğinde arkadaşlarından tepki alır. Deniz hamile olan alt
komşusunu hastaneye yetiştirir, Deniz’e emanet edilen resim yanlışlıkla
15
MUJAD / Cilt:15 Sayı:1 / Haziran 2024
Yıldırım A., Vardar B. / Feminist Kuramın Sinematografik Anlatımla İfadesi / ss. 1-22 /
DOI: http://dx.doi.org/10.29228/sanat.36
ateş aldığında Pelin Deniz’e yardım eder, okuldaki erkekler servise
hakaret içerikli kâğıt yapıştırdığında Deniz o kâğıdı söküp müdahale
eder, Pelin arkadaşlarına Balıkesir’e hakkında çıkan dedikodular
dolayısıyla taşındığını anlatır. Bütün bu diyalogların hepsi özgürce
söylenir, eylemlerin hepsi özgürce yapılır. Kadınlar, aralarındaki bu
paylaşımla iyileşir, büyür ve gelişirler. “Deniz ve arkadaşlarının ilişkisi
dışlayıcı değil kapsayıcıdır. Seçimleri, görünüşleri için birbirlerini
yargılamazlar, suçlamazlar. Feminist teorideki adıyla bilinç yükseltme
pratiklerini hatırlatan deneyim paylaşımları ve kız kardeşlik olarak tarif
edilebilecek bu süreç, karakterleri dönüştürür” (Yaşartürk, 2018, s 521).
Anlatımda olduğu kadar aynı şekilde sinematografik olarak ele alınan
kompozisyonlarda da kadınlar bir arada, eşit bir şekilde ve beraberliğe
vurgu yapan kamera açılarıyla sunulmaktadır. Kamera her zaman kadın
karakterlerin anlatısında, sesinde ve açısında bulunmaktadır. Kadın
öznelerin eylemlerini takip etmekte ve kadın özneyi renk, ışık,
aydınlatma gibi diğer sinematografik öğelerle ön plana çıkararak yeniden
inşa etmektedir.
Görsel 3. Deniz ve
arkadaşları
Kaynak:
https://bantmag.com
/dergi/no-28/nefesacici-bir-genclik-filmimavi-dalga/ (Erişim
Tarihi: 20.03.2024)
Mavi Dalga, klasik sinemada işlenen birçok beklenen durumu ve sahneyi
yeniden düşünmemizi sağlayarak alternatif bir feminist anlatı sunmakta
ve buna yönelik sinematografik bir anlatım geliştirmektedir. Bir gün
hoşlandığı ondan yaşça büyük okuldaki hocasının kapısını çalan Deniz,
Fırat hocanın evinde onunla bir yakınlık kurar; ancak bu yakınlıktan
rahatsız olur ve gitmek ister. Kapıda birbirlerine sarılan Deniz ve Fırat
beklenin aksine herhangi bir durum yaşamazlar. Deniz gitmek ister ve
gider, kimse ısrarcı davranmaz. Film konvansiyonel sinemanın aksine
anlatısını oluştururken öğrenci-hoca ilişkisinde mağdur bir kadın anlatısı
sunmayarak feminist anlatıyı güçlendirmektedir.
16
MUJAD / Cilt:15 Sayı:1 / Haziran 2024
Yıldırım A., Vardar B. / Feminist Kuramın Sinematografik Anlatımla İfadesi / ss. 1-22 /
DOI: http://dx.doi.org/10.29228/sanat.36
Görsel 4. Deniz ve
Kaya
Kaynak:
https://bantmag.com
/dergi/no-28/nefesacici-bir-genclik-filmimavi-dalga/ (Erişim
Tarihi: 20.03.2024)
Deniz ile okul arkadaşı Kaya arasında yaşanan ilk cinsel deneyim de
seyirciye beklenen bir sonuç sunmaz. Deniz ve Kaya’nın koltukta
öpüşmeye başladığı sahnede ikili yere düşerler ancak kamera konumunu
değiştirmez. Ardından kadraj kararır ve yeni açılan kadrajda Deniz ile
Kaya yan yana oturmaktadır. Yaşanan sevişme sahnesinin
sinematografik olarak ekrana yansımaması, iki kişi arasındaki
mahremiyete seyircinin röntgenci bakış açısıyla dâhil edilmemesi
feminist kuramın sinematografik karşılığını oluşturmaktadır. Kaya’nın
sessizliği bozan “Şimdi ne olacak?” sorusu, seyirciye ikili arasındaki
cinselliğin sonuçlarını düşündürtmeye zorlar gibi görünse de Deniz’in
cevabıyla bu düşünce sona erer. Deniz bir sigara yakar ve “En fazla bir
hafta daha tatil olur bence” der.
Deniz ve Kaya ülkede yaşanan doğalgaz sıkıntısından söz etmektedir. İki
genç toplumsal olarak daha büyük resme bakarlar ve kendileri için kişisel
haz ve deneyimden ibaret olan yaşadıkları durum yerine toplumun
yaşadığı sıkıntıyı tartışma konusu yaparlar. “Kadınların bu deneyimi
gelecek kaygısı gütmeden, “şimdi ne olacak?” sorusuyla meşgul
olmadan, hasarsız bir şekilde yaşayabildiğini ve keyfini çıkarabildiğini
gösterirler. Buna göre cinsellik, büyük beklentiler yaratan, kutsanan
veya felaket getiren bir geçit değildir” (Yatçi, 2024, s. 259).
Klasik sinema anlatısına alışan seyircinin beklediği bir başka sahne ise
Kaya’nın evinde bir araya gelen kadın ve erkekli grupların alkollü bir
ortamda bir arada bulunmalarının olumsuz bir deneyimle son bulmasıdır.
Mavi Dalga filmi ise kadın ve erkeklerin alkol alarak bir arada sıradan ve
rahatsızlık duymayacakları şekilde vakit geçirebileceğinin anlatısını
sunmaktadır. Ayrıca evde Kaya ve Pelin’in birlikte güzel vakit
geçirmeleri, acaba Deniz bir huzursuzluk yaratacak mı sorusunu akla
getirse bile hiçbir zaman bu tarz bir olumsuz durumla karşılaşmayız.
Filmin içerik ve biçimde inşa ettiği feminist film kuramının işleyişi, aynı
şekilde sinematografik olarak bakış açısı, kadraj, çekim açıları ve
kompozisyon yoluyla da feminist film pratiğini oluşturmaktadır.
17
MUJAD / Cilt:15 Sayı:1 / Haziran 2024
Yıldırım A., Vardar B. / Feminist Kuramın Sinematografik Anlatımla İfadesi / ss. 1-22 /
DOI: http://dx.doi.org/10.29228/sanat.36
Görsel 5. Deniz ve
arkadaşları
Kaynak:
https://www.youtube.
com/watch?v=q_HuP
azkkoE (Erişim Tarihi:
01.04.2024)
Film boyunca anlatının çerçevedeki inşası feminist perspektifle hareket
etmektedir. Öyle ki kadın-erkek ilişkisi, kadın-kadın ilişkisi, aile-çocuk
ilişkisi, her zaman eşitlik ve seçimler üzerine kurulu bir yapı
sunmaktadır. Filmde Deniz ve Kaya, Pelin ve Kaya, Deniz ve Fırat
Hoca’nın baş başa olduğu sahneler vardır. Bu ikililer arasında hiçbir
zaman zorlama, taciz, istismar ve hiyerarşi gibi durumlarla
karşılaşılmaz; tam tersine yaşanan durumlarda kadınların seçim ve
özgürlükleri önem arz etmekte ve olayların bu isteklere göre şekillendiği
görülmektedir. “Yani ana akım sinema dilinden alışık olduğumuz
kışkırtıcı kadın-fırsatçı erkek ikileminin dışında bir tasvirle eşitler arası
bir durumdan söz edilmektedir” (İnceoğlu, 2015, s. 90). Böylece filmde
erkeklerin ve kadınların özgür seçimleri, istekleri, arzuları doğrultusunda
yaşanan durumlar örnek bir toplumsal kesim üzerinden sunulmaktadır.
Görsel 6. Deniz, Gül,
Esra ve Pelin
Kaynak:
https://www.youtube.
com/watch?v=q_HuP
azkkoE (Erişim Tarihi:
01.04.2024)
Mavi Dalga filminin başkahramanı Deniz, karakteriyle hem kadın
bakışından olayları görmemizi sağlar hem de sinemada kadın özne
yaratımı üzerine bir rehber sunar. Feminist anlatıya, feminist bakış
açısına ve feminist özne inşasına sahip film, sinematografik anlatıma
yansıyan görüntü ve planlarıyla seyircisine feminist bir sinema deneyimi
sunmaktadır.
18
MUJAD / Cilt:15 Sayı:1 / Haziran 2024
Yıldırım A., Vardar B. / Feminist Kuramın Sinematografik Anlatımla İfadesi / ss. 1-22 /
DOI: http://dx.doi.org/10.29228/sanat.36
Laura Mulvey (1975, s. 20), “Görsel Haz ve Anlatı Sineması” adlı
makalesinde konvansiyonel sinemada var olan bakışın hazcı ve
röntgenci bir noktada ele alındığından bahsetmektedir. Mavi Dalga
filminde ise görsel hazzın yok edilmesi filmin son sahnesinde somut bir
şekilde ele alınmaktadır. Gül diğer kızlara kalçasına yaptırdığı dövmeyi
göstermek ister. Kamera Gül’ün karşısında durmaktadır, o esnada kızlar
Gül’ün önünü kapatarak herhangi bir görüntü verilmesine engel olurlar.
Görsel 7. Deniz ve
arkadaşları
Kaynak:
https://altyazi.net/ya
zilar/elestiriler/mavidalga-ergenliginparcali-bulutlu-iklimi/
(Erişim Tarihi:
15.03.2024)
Filmde kadınların giyinip kuşandıkları, makyaj yaptıkları sahneler de aynı
şekilde eril bakış açısına hizmet edecek şekilde sinematografik anlatıma
yansıtılmamıştır. “Tam tersi, bu sahneler kadın bakışıyla sıradan ve
gündelik hayat görüntüleri olarak sunulur ki bu da röntgenci erkek
bakışına sunulan destancı anlar olmaktan uzaklaşmaları anlamına gelir”
(İnceoğlu, 2015, s. 92). Böylelikle Mavi Dalga filmi için, geleneksel
sinemadan farklı anlatım ve gösterge kodlarına sahip olduğu, filmin hem
biçimsel hem de sinematografik anlatıma yansıması açısından feminist
film kuramına hizmet ettiği söylenebilmektedir.
Filmin başından sonuna kadar kadrajda sunulan kadın bedeni ve çerçeve
içerisindeki kompozisyonda yer alan kadın karakterler hiçbir zaman
nesne, cinsel obje yahut edilgen noktada yer almazlar. “Kadın bedeninin
ne şekilde görüntüye getirildiği, kimin bakış açısından çerçevelendiği,
kameranın bu beden üzerinde nasıl dolaştığı ve bedenin içerisinde yer
aldığı bağlamla nasıl ilişkilendiği gibi sorular feminist film tartışmalarının
temel sorularından bazıları olur” (Yatçi, 2024, s. 256). Böylece filmin
sinematografik anlatımına hizmet etmek için oluşturulan çerçevelerde
kadınların konumu, bakışı, duruşu önemli bir gösterge ve anlam
yaratmaktadır; çünkü filmde kadrajlar kadar dekadrajlar da önemlidir.
Çekimlerin kadınları teşhir edecek açılardan kaçınması, göz hizasında
olması, üst açı yaratmaması, yakın plan çekimleriyle kadın bedenine
karşı röntgenci bir bakış sağlamaması, klasik sinema anlatısını
yapıbozuma uğratarak feminist bir film uygulamasını doğurmaktadır.
Mavi Dalga filmi, feminist film kuramı bağlamında işlenen biçim ve içerik
kadar sinematografik anlatıma yansıma noktasında da feminist
19
MUJAD / Cilt:15 Sayı:1 / Haziran 2024
Yıldırım A., Vardar B. / Feminist Kuramın Sinematografik Anlatımla İfadesi / ss. 1-22 /
DOI: http://dx.doi.org/10.29228/sanat.36
perspektifle ele alınmış bir film olarak, özellikle filmlerdeki kadın
karakter
yaratımı
bağlamında
dönüşen
2010
sonrası
Türk
Sineması’ndaki
nadir
feminist
film
pratiğinin
bir
örneğini
oluşturmaktadır.
5. SONUÇ
Kadınlar yüzyıllardır hak, özgürlük ve eşitlik taleplerini dile getirmek için
çeşitli araçlara başvurmuşlardır. Sinema sanatı da kadınların taleplerini
iletme doğrultusunda başvurdukları araçlardan bir tanesidir. Yazınsal
alanda sorgulanmaya başlanan kadının temsili ve ataerkil toplumda inşa
edilen imgesi, 1960’lı yıllarda feminist eleştiri kuramının doğmasını
sağlamıştır. Feminist eleştiri kuramının sinema sanatında feminist film
eleştirisi olarak karşılığını bulmasıyla birlikte, beyaz perdede sunulan
kadının toplumsal olarak konumunun sorgulanması ve dişil imge
konusundaki dönüşümler, filmlere yapılan feminist eleştiriler sayesinde
açıklık kazanmıştır. 1970’li yıllarda akademik yazıların artması, kadın
film festivallerinin düzenlenmesi ve ikinci dalga feminizmin yükselişe
geçmesiyle birlikte feminist film kuramı da tohumlarını atmaya
başlamıştır. Toplumsal cinsiyet eşitliğini savunan, kadının erkek egemen
sinema sektöründe inşa edilen beyaz perdedeki imgesini dönüştürmeyi
amaç edinen, gerçek kadın karakterlerin gündelik hayat denetimini
sunan, eril söylemi ve görsel inşasını görünür kılmayı reddeden bir
sinema hayalinde olan feminist kuramcılar, 90’lı yıllara gelindiğinde
feminist sinema uygulamalarının örneklerini vermeye başlamışlardır.
Türk Sineması’nda ise feminist sinema uygulamalarının özellikle 2010
sonrası bağımsız sinemanın ve sinemadaki kadın yönetmen sayısının
artmasıyla birlikte oluşmaya başladığı söylenebilmektedir. 2013 yılında
gösterime giren Mavi Dalga filmi Türk Sineması’ndaki nadir feminist film
pratiği örneklerinden bir tanesidir. Bu filmin nadir sayılmasının nedeni,
içerik ve biçimde uygulanan feminist kuramın pratikte de inşa
edilmesidir. 80’li yıllarda Atıf Yılmaz’ın çektiği kadın filmleri her ne kadar
kadın öznenin arzusunu dile getirse de bunu sunuş şekli kadını
objeleştiren ve fetişleştiren bir noktada ele alınmıştır. Oysa feminist film
pratiğini özel kılan feminist kuramın sinematografik anlatımda karşılığını
bulmasıdır.
Mavi Dalga filmini içerik olarak incelediğimiz zaman senaryonun feminist
film kuramı bağlamında feminist anlatıyla hareket ettiği, eylemde
bulunan kadın öznelerin inşa edildiği, eril söylemlerin ve toplumsal
cinsiyet kalıp yargılarının yıkıldığı, ele alınan büyüme hikâyesinde
çatışmaların yaşanmadığı, kadın karakterin taşra hikâyesinde sancısız
sunumu ve kadınlar arasında kız kardeşlik bağlarının kurulduğu bir
20
MUJAD / Cilt:15 Sayı:1 / Haziran 2024
Yıldırım A., Vardar B. / Feminist Kuramın Sinematografik Anlatımla İfadesi / ss. 1-22 /
DOI: http://dx.doi.org/10.29228/sanat.36
yapıyla karşılaşmaktayız. Biçim olarak ise senaryoda geleneksel
sinemanın anlatı kodlarının ve inşasının yıkıldığı, karakterin yolunun
kendi tercihine göre nereye çıkacağını bilemediğimiz açık uçlu son
kullanımı ve kadın karakterin stereotipleşmiş sunumu yapısöküm yoluyla
bertaraf edilerek sunulmuştur. Uygulama alanında ise feminist
perspektifle hareket eden içerik ve biçimin karşılığı sinematografik
anlatıma yansıtılmıştır.
Bu makalede, bir filmin feminist film pratiği olabilmesi için hangi
unsurların bir arada olması ve düşünülmesi gerektiği araştırılmıştır. Bu
bağlamda, sinemada var olan feminist film kuramının sinematografik
olarak nasıl inşa edildiği, örneklem olarak seçilen filmin analizi ile
gösterilmiştir. Böylece feminist bir film pratiği üretimi yaparken içerik ve
biçime verilen önem kadar uygulamada da karşılığının araştırılması
gerektiğine, senaryonun feminist anlatıyla inşa edilip film boyunca
feminist perspektifle hareket edilmesine, geleneksel sinemada var olan
kadın imgesinin yıkılıp feminist stratejiler yardımıyla sinematografik
olarak yeni feminist imgelerin imkânının araştırılmasına ve bunun
göstergesinin kompozisyon, kamera açıları, aydınlatma, ses vb.
sinematografinin temel unsurları yardımıyla yapılabileceği sonucuna
varılmıştır.
Araştırma ve Yayın Etiği Beyanı
Araştırma, Etik Kurul Kararı gerektirmemektedir.
Çıkar Çatışması Beyanı
Makale ile ilgili herhangi bir kurum, kuruluş ve kişi ile çıkar çatışması
yoktur.
KAYNAKÇA
Baydar Şen, E. (2019). 2000 sonrası Türk sinemasında kadın yönetmenlerin filmlerinde
kadın temsillerine feminist bakış: Yeşim Ustaoğlu ve Çiğdem Vitrinel sinemasından
örnek incelemeler (Tez No. 622658) [Yüksek lisans tezi, Anadolu Üniversitesi].
YÖK Ulusal Tez Merkezi.
Budak Aktaş, M. ve Yaşartürk, G. (2023). Feminist karşı sinema bağlamında Agnes Varda
filmleri: ‘Cleo beşten yediye’, ‘mutluluk’, ‘biri şarkı söylüyor diğeri söylemiyor’.
Medya ve Kültürel Çalışmalar Dergisi, 5(1), 23-42.
Çimen, L. (2021). Feminist söylem çözümlemesi açısından Marriage Story filminin
incelenmesi. İstanbul Üniversitesi Kadın Araştırmaları Dergisi, 21, 55-69.
21
MUJAD / Cilt:15 Sayı:1 / Haziran 2024
Yıldırım A., Vardar B. / Feminist Kuramın Sinematografik Anlatımla İfadesi / ss. 1-22 /
DOI: http://dx.doi.org/10.29228/sanat.36
Demir, M. (2008). Sinemada “öteki” (Tez No. 226624) [Doktora tezi, Marmara
Üniversitesi]. YÖK Ulusal Tez Merkezi.
Doğan, S. (2022, 15-17 Mart). Feminist sanatta eleştirel bir model olarak yapısöküm. 8.
Uluslararası Bilimsel Çalışmalar Kongresi. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi,
Ankara.
Dorsay, A. (2000). Sinema ve kadın. Remzi Kitabevi.
Holat, O. (2023). Sinemada görüntü yönetmenliği: Kadrajın gücü. Türkiye Film
Araştırmaları Derneği.
İnceoğlu, İ. (2015). Beyaz perdede kadın anlatısı: Mavi dalga filminin feminist
incelemesi. Fe Dergisi, 7(2), 87-94.
Kırık, A. M. (2013). Sinemada renk öğesinin kullanımı: Renk ve anlatım ilişkisi. 21.
Yüzyılda Eğitim ve Toplum, 2(6), 71-83.
Küçüköz Aydemir, D. ve Ağırtmış, F. K. (2022, 30 Aralık). Sinemada kadın temsili ve
feminist söylem: Eşitlik savaşçısı filmi. Uluslararası İletişim Bilimleri Sempozyumu,
Sakarya.
Lotman, Y. M. (2022). Sinema göstergebilimi (O. Özügül, Çev.). Nirengi Kitap.
Moran, B. (1994). Edebiyat kuramları ve eleştiri. Cem yayınevi.
Mulvey, L. (1975). Görsel haz ve anlatı sineması, (N. Abisel, Çev.). Screen, 18-24.
Özdemir, B. G. (2018). Şimdiki zaman: Kadın karakterlerin film mekanlarındaki
temsilinin feminist film eleştirisi çerçevesinde incelenmesi. Sinecine, 9(2), 131164.
Rose, J. (2020). Görme ve cinsellik (A. D. Temiz, Çev.). Metis Yayınları.
Smelik, A. (2008). Feminist sinema ve film teorisi: Ve ayna çatladı. (D. Koç, Çev.). Agora
Kitaplığı.
Şengül, B. (2017). Gözetleme kulesi’nden Mustang’e: “Kadınlar Araf’ta!”: Türkiye
sinemasında oluşan dişil dil (Tez No. 469435) [Yüksek lisans tezi, Kadir Has
Üniversitesi]. YÖK Ulusal Tez Merkezi.
Şentürk, G. (2020). Çağdaş İngiliz Tiyatrosu’nda başvurulan feminist stratejiler, Atatürk
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Stratejiler, 64, 311-325.
Yaşartürk, G. (2018). 2000 sonrası Türk sinemasında değişen kadın imgeleri: “Mavi
dalga” filminde özne olarak kadın ve “ikimizin yerine” filminde anlatının gizemi
olarak kadın, Turkish Online Journal of Design Art and Communication, 8(3). 518525.
Yatçi, D. (2024). Sabiha’nın kız kardeşleri Türkiye sinemasında kadınsal deneyimler ve
toplumsal cinsiyet. Metis Yayıncılık.
Yılmaz, C. (2022). Bedenleşen sinema: Film fenomenolojilerinde feminist imgelem.
Sinecine, 13(1). 203-219.
22
MUJAD / Cilt:15 Sayı:1 / Haziran 2024
Yıldırım A., Vardar B. / Feminist Kuramın Sinematografik Anlatımla İfadesi / ss. 1-22 /
DOI: http://dx.doi.org/10.29228/sanat.36