Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
4 pages
1 file
Türkçe ve İngilizce hukuk sözlükleri hakkında kısa değerlendirmeler
Politika Önerileri 11, 2023
Hukuk Politika Öneri dosyası, alana dair önemli gündem, tespit ve teklifleri politika yapıcı, uygulayıcı ve araştırmacıların ilgisine sunuyor.
Terminoloji ve Çeviri, 2019
Adaletin sağlanmasına yönelen hukuk, toplumun temel öğelerinden bir tanesini oluşturur. Hukuk ve hukuk dili canlı bir yapıya sahiptir. Yaşadığımız toplum içerisinde sürekli bir devinim mevcut olduğundan, devinim neticesinde doğal olarak hukuk dili de değişim sürecini yaşayarak yenilenmek durumunda kalır. Bu bağlamda değişen toplum düzeni sonucunda dilin gelişmesi ve değişmesi doğal ve dolayısıyla olağan bir durumdur. Bu şekilde, Humboldt, dilin sürekli bir gelişme içerisinde olduğunu ve yaratıcı bir organizma niteliğinde olduğunu belirtir (1907: 97). Bu bağlamda diliçi çeviri etkinliği, hukuk alanında üretilmiş metinlerde de uygulanmaktadır. Başka bir deyişle, zaman içerisinde çeşitli nedenlerden ötürü güncelliğini ve dolayısıyla işlevini yitirmiş hukuk metinleri, diliçi çeviri vasıtasıyla yeniden üretilip uygulama sahasında doğrudan ya da dolaylı bir biçimde işlevini tekrar sağlar hale getirilmektedir. Ülkemizde Batı hukuk metinlerinin iktibas işlemi neticesinde hukuki metin üretilen bir dönem söz konusu olmasına rağmen, hukuk dili için yenilik hareketinin kolay ve hızlı bir biçimde gerçekleştiği pek söylenemez. Hukuki işlemlerle ilişkili olan her metin hukuk metni olarak sayılabilir. Bir metnin kanun koyucular tarafından üretilmiş olması, o metnin hukuk metni sayılması için geçerli ve tek koşulu değildir. Aksine günlük yaşamda karşılaşılabilecek birçok metin hukuk metnine dönüşebilir (Arslan, 2018: 455). Bu doğrultuda çalışma çerçevesinde “kanunlar” gibi hukuk alanındaki belirli metinler değil, hukuk dili ile yazılmış tüm metinlerin genel manada -uzmanlık metin türü olarak hukuk metinlerinin nitelikleri de ortaya konarak- diliçi çeviri vasıtasıyla güncellenmesi çeşitli örnekler de verilmesi ile olumlu ve olumsuz yöndeki görüşlerin de sunulması suretiyle ele alınacaktır.
İzmir BAROSU
Makale görece yeni bir çalışma alanı olan hukuk fütürolojisini konu edinmektedir. İlk olarak, geleceğin bilinmesinden ziyade geleceğe dair olası senaryoları hesaplamaya ve öngörüde bulunmaya yönelen hukuk fütürolojisinin bilimsel niteliği, yöntemleri, hukuk araştırmalarındaki yeri ve değeri tartışılmıştır. Ardından hukuk fütürolojisinin çalışma alanlarını örneklendirmek ve bu konudaki öngörülere değinmek için farklı konularda araştırmacıların görüşlerine yer verilmiştir. Söz konusu örnekler kapsayıcı ve kanaat oluşturucu olması adına hukuk fenomeninin farklı görünümlerinden seçilmiştir. Avukatlık mesleğinin dönüşümü, hukuk hizmetlerinin dijitalleşmesi, yapay zekalı varlıkların hukuki sorumlulukları, merkeziyetsiz adalet pratikleri, yargılama süreçlerinde yapay zekâ kullanımı, insan bedeninin araçsallaşıtırılması gibi örneklerle fütürolojinin artan uygulama alanına işaret etmek suretiyle Türkçe yazında alana yönelik bir ilgi uyandırmak hedeflenmiştir.
Hukuk Dili ve Adli Yazışmalar, 2020
Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Adalet Bölümü Hukuk Dili ve Adli Yazışmalar (2020) Özetler, Sorularla Öğrenelim, Alıştırma Soruları, 2013-2019 Arasında Çıkmış Sınav Soruları
Türk Medeni Kanunu evlilik birliğinde eşlerin kazançlarının hem evliliğin devamında durumunu hem de sona ermesinde sonu konusunda önemli bir rejim değişikliği yapmıştır. Eski Medeni Kanun'da geçerli olan mal ayrılığı rejimi yasal mal rejimi olarak kabul edilmişken, Türk Medeni Kanunu edinilmiş mallara katılma rejimini tercih etmiştir. Bu tutum İsviçre Hukuku ile uyumludur. Alman Hukukuna da büyük benzerlik göstermektedir. Yasal mal rejiminde temel esas her iki eşin evlilik süresince edindikleri malları değer itibariyle ve alacak hakkı düzeyinde olmak üzere eşit şekilde paylaşmaktır. Paylaşım edinilmiş mallar için geçerlidir. Kişisel mallar paylaşım dışıdır. Her bir eşin aksini ispat edemediği sürece kazanımları edinilmiş mal sayılmış, bu yönde adi karine kabul edilmiştir. Her bir eşin diğerinin talebine bağlı olarak mevcut malvarlığı üzerinden diğer eş lehine paylaşıma bağlı doğan alacak hakkının (buna katılma alacağı denilmektedir) hesabı, artık değerin bulunmasıyla olmaktadır. Artık değerin hesabında aktifler olarak ifade edebileceğimiz kısımdan (yani edinilmiş mallar, eklenecek değerler ve denkleştirmenin birinci türü), pasiflerin (değer artış payı, denkleştirmenin ikinci türü ve edinilmiş malların borçları) çıkarılması gerekmektedir. Bu değere katılma oranı (1/2) uygulanmakta, böylece diğer eşin katılma alacağı bulunmaktadır. Katılma alacağı borçlusu eş, bu borcunu isterse ayın olarak (mal ile) ifa edebilmektedir. İnsiyatif borçlu eşe bırakılmıştır. Diğer eşin bunu talep etme hakkı yoktur. Anahtar Kelimeler: Edinilmiş mallara katılma rejimi, edinilmiş mal, kişisel mal, sınırlı sayı ilkesi, artık değer, katılma alacağı, katılım oranı.
Bilişim Hukuk Terimleri, 2002
İstanbul Barosu Avukatlık Stajının sonunda yazdığım ödev
Kurgu ile Gerçeklik Arasında HUKUK MESLEKLERİ. Astana Yayınları, Ankara, 2018. Edited book: "Legal Jobs between Fiction and Fact"
Hukukun nasıl tarifi edileceği şüphesiz müşkül bir mesele… Fonksiyonel açıdan hukuk; siyasi düzenlemelerin belirleyici, resmi yorumu veya toplumsal düzenin icbar edici araçlarla temini ya da evrensel-etik bir prensip tarafından fertler arasında cereyan eden ilişkilerin bitarafane tanzimi şeklinde değerlendirilebilir ise de mantık açısından bireysel ya da toplumsal faydaya yönelik rasyonel-uzlaşımsal kurallar mı yoksa kutsal mesajın buyrukları mı ya da akılla keşfedilip, temellendirilebilen rasyonel insan doğasına neyin uyup neyin uymadığını gösteren ve bu nedenle de emredici veya yasaklayıcı olan evrensel norm mu yahut da egemen gücün irade bildirimi mi olduğu hususu hayli tartışmalıdır… Bu meseleleri halletmede formel hukuk bilgisi tek başına yeterli değildir… Zira mantıkî tarif hukukla irtibatlı bütün disiplinlerin sistematik bilgisini içermek mecburiyetindedir. 1 Bu açıdan bakıldığında; temelde beş farklı tanımlama girişiminin mevcudiyetinden söz edilebilir… Bunlardan ilki ve en eskisi Antik-Yunan dünyasında Sofistler tarafından temsil edilen rölativist, uzlaşmacı, tarihselci yaklaşımdır… Buna göre; tarih, farklı toplumların farklı evrelerde farklı hukuk anlayışlarına sahip olduklarını göstermektedir… Dolayısıyla evrensel bir hukuk tarifi de evrensel bir hukuk sistemi de yoktur… Var olan yalnızca göreli-uzlaşımsal, pozitif hukuk kurallarıdır… Açıktır ki adaletin doğal bir dayanağı olup olmadığı, yani pozitif hukuk bakımından adil olan şeyin, doğal anlamda da adil olup olmadığı problemini ve aralarındaki tezadı ilk olarak ortaya koyanlar Sofistlerdir. Protagoras'ın; "İnsan her şeyin ölçüsüdür." sözü meşhur olup, anlamı, herkesin kendisine göre bir hakikatinin var olduğu, bu nedenle de her yerde ve herkes için geçerli olabilecek bir hakikatin bulunmadığıdır. Sofistlerin bu iddiaları tarihi tecrübeyle doğrulanabilir ise de böylesi izafi bir tavrın aklı ve vicdanı tatmin etmediği de açıktır… Zira tecrübe dünyasının çelişkilerini temel bir prensip ekseninde bertaraf etmek akıl ve vicdan için kaçınılmaz bir hedeftir… Ne var ki bu izafi tavır, yalnızca Antik-Yunan dünyasında da gözlenmemiştir… Günümüz modern toplumlarında hâkim olan utiliteryan, sözleşmeci pozitif hukuk anlayışı, Sofistlerin anlayışından pek de farklı değildir… Hukukun tarifine yönelik ikinci yaklaşım; hukukun kutsal mesajın buyrukları olduğudur… Bu teolojik anlayışın temel ayırt edici özelliği, hukuki ve siyasi düzenin din ekseninde tanzim edilmesini öngörmesidir. Bir başka ifadeyle, dinin hukuk ve siyaset üzerinde mutlak belirleyiciliğini benimsemek ve onları dine tabi kılmak ana ögedir… Hukukun; kutsal mesajın buyrukları olduğu ve dinin, hukuki ve siyasi düzenin omurgasını teşkil ettiği tezini sistematik bir biçimde savunan ilk düşünür 1120 -1180 yıllarında yaşamış olan Piskopos Salisburyli John'dur… Ona göre; Tanrı'nın hukuku, adaletin kendisidir ve ebedidir. Tanrısal adalet, aynı zamanda eşitliktir. Hukukun gücü kutsal ve insanî tüm şeyleri kapsadığı gibi iyi ya da kötü şeylere de rehberlik eder. Tanrısal hukuk, insanın var oluşuyla birlikte doğal olayların da rehberidir. Hükümdar, tanrısal hukuku temsil ettiği ölçüde onu yargılayacak her türlü dünyevî kuralın zorunluluğundan muaftır. Fakat bu, onun haksız, adaletsiz eylemlerinin hukuka uygun olduğu anlamına gelmez. Sadece hükümdarın, ceza korkusundan değil de adalet sevgisinden dolayı adaleti uygulayacak; toplumun yararını ve her şeyde kendi özel isteklerinden önce diğerlerinin iyiliğini tercih etmesini sağlayacak bir karaktere sahip olması anlamına da gelir. Hükümdarın iradesi, aynı zamanda yargı gücünü de içerir. Çünkü onun kararları adaletle karşıtlık taşımaz. Hükümdarlık gücünün kılıcı, kine ve öfkeye kapılmadan savaşan barışın kılıcıdır. Zira hükümdar, hukuk gibi, kişisel düşmanlığa
İletişim ve Medya Bağlamında Çevirmen Başvuru Kitabı, 2021
GLQ: A Journal of Gay and Lesbian Studies, 2019
2017
Animal Sentience, 2018
Encyclopedia of Security and Emergency Management, 2018
Policy Research Working Papers, 1999
Health, Culture and Society, 2010
İNSAMER Analiz, 2019
Revista Latina de Comunicación Social , 2015
AIP Conference Proceedings
2018
Brazilian Journal of Psychiatry, 2021
Entre reflexões poéticas e conceitualizações: ensaios da arte na contemporaneidade, 2024
2018 IEEE 12th International Conference on Compatibility, Power Electronics and Power Engineering (CPE-POWERENG 2018), 2018
American Journal of Obstetrics and Gynecology, 2006
Social Science Research Network, 2005
Soil Biology and Biochemistry, 2001