Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, Cilt 14, Sayı 27, 2016, 133-174
Osmanlı Dönemi Nübüvvet Literatürü
Fadıl AYĞAN*
Giriş
Usûl-i selâse olarak belirlenen İslam inanç ilkelerinin üç ana konusundan birini
teşkil eden nübüvvetin temel meseleleri, sistematik kelâm eserlerinin nübüvvât
başlığı altında incelenmiştir. Bu bölümde nübüvvet ve vahyin imkânı, mahiyeti,
ispatı, mûcize ve Hz. Peygamber’in nübüvveti konuları ele alınmıştır. Bunun yanı
sıra nübüvvetin bir problem olarak ortaya çıkmasıyla birlikte erken dönemlerden
itibaren konuya ilişkin müstakil eserler kaleme alınmış ve İslam geleneğinde buna
ilişkin bir literatür oluşmuştur. İslam coğrafyasının genişlemesiyle karşılaşılan
nübüvvet, vahiy ve mûcizeyi inkâr eden dinî ve felsefî gruplar ile Hz. Peygamber’in
nübüvvetini reddeden Yahudi ve Hıristiyanlara karşı oluşturulan bu literatürün
merkezinde Delâilü’n-nübüvve eserleri bulunmaktadır.
Kelâm tarihi bakımından tahkik ve şerh dönemi olarak adlandırılan, felsefî
kelâm alanında önemli simalar yetiştirmiş Osmanlı kelâm geleneğinde, nübüvvete
ilişkin te’lifâtın devam ettiği söylenebilir. Öncelikle mütekaddimîn döneminde
olduğu gibi bu dönemde de nübüvvet sistematik kelâm eserlerinin temel bir
başlığını oluşturmaktadır. Ancak şunu belirtmek gerekir ki felsefî kelâmın hâkim
olduğu bir dönem olması bakımından başta umûr-i âmme olmak üzere mebâdî
bahisleri eserlerde büyük bir hacim tutmuş, nübüvvet bahisleri ikincil bir konumda
olmuştur. Nübüvvet ve vahiy meseleleri dönemin yöntemi ve üslubuna uygun
olarak daha ziyade nübüvvetin mahiyeti ve imkânı çerçevesinde işlenmiştir.
Bununla birlikte Osmanlı kelâm geleneğinde nübüvvete dair müstakil eserlerin
ve risalelerin oldukça zengin bir literatür oluşturduğunu söylemek mümkündür.
Osmanlı geleneğinde erken dönemlerden itibaren geliştiği şekliyle delâilü’nnübüvve türünün ağırlığı devam etmekle birlikte tarihî şartların oluşturduğu yeni
problemlerin konu edildiği eserlerin ve risalelerin de yaygınlaştığını görmekteyiz.
*
Doç. Dr., Siirt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi.
134
TALİD, 14(27), 2016, F. Ayğan
Bu bağlamda delâil türünde dönemin problemleriyle güncellenmiş yeni eserler
kaleme alındığı gibi klasik eserler de şerh ve tercüme faaliyetine tabi tutulmuştur. Mûcizenin mahiyeti, nübüvvete delâleti ve başta Hz. Peygamber olmak
üzere nebilerin mûcizeleri, risalelerin ana konularını teşkil etmiştir. Özellikle
Osmanlı’nın geç döneminde yeniden hararetlenen Ehl-i kitapla olan teolojik
tartışmalar sonucunda Hz. Peygamber’in nübüvveti ve mûcizelerinin ispat ve
temellendirilmesi bir mesele teşkil etmiş ve bu konuda müstakil eserler ve risaleler
kaleme alınmıştır. Ayrıca bu konuda özel olarak Hz. Peygamber’in önceki dinî
metinlerde müjdelendiğini ispata yönelik tebşirât risaleleri yazılmıştır. Bunun
yanı sıra Hz. Peygamber’in anne ve babasının âhiretteki durumunun tartışıldığı
ebeveyn-i resûl risaleleri de bir literatür oluşturacak hacimdedir. Yine ismetü’lenbiyâ konusundaki te’lifat kendine özgü hususiyetleriyle birlikte devam etmiştir.
Bunların yanı sıra nebi-resul ayrımı, nübüvvet-velayet ilişkisi ve Hz. Peygamber’in
rüyada veya yakaza halinde görülebilmesinin imkânı gibi nübüvvete ilişkin bazı
ayrıntılı meseleler de çeşitli risalelere konu teşkil etmiştir. Çalışmada bu başlıklar
altında Osmanlı dönemi nübüvvet literatürünün çerçevesi çizilecek ve genel bir
tanıtımı yapılacaktır.
Bu makalenin amacı bir katalog çalışması yapmak değil, nübüvvet literatürüne
dair genel bir tanıtım yapmaktır. Bu bakımdan yazmaların kütüphanelerdeki kayıtlarının tümüyle tespit edilmesi gayretinde bulunulmamıştır. Öncelikle literatür
kaynakları aracılığıyla söz konusu döneme ilişkin eser/risale tespiti yapılmıştır.
Bunun yanı sıra İslâm Araştırmaları Merkezi (İSAM) Türkiye Kütüphaneleri Veri
Tabanı, Türkiye Yazmaları Toplu Kataloğu (www.yazmalar.org), Türkiye Yazma
Eserler Kurumu Kataloğu ve çeşitli kütüphane kataloglarından yapılan taramalar
aracılığıyla veriler elde edilmiştir. Tespit edilmiş konuların her birinde telif edilmiş eserler müelliflerin vefat tarihine göre listelenmiş, mümkün olduğu ölçüde
ulaşılan kütüphane kayıtlarına yer verilmiş, yazmalardan biri görülmeye çalışılmış
ve önem arz eden başlıca eser veya eserler tanıtılmıştır. Bu bağlamda Osmanlı
döneminde oluşan nübüvvet literatürünün çerçevesinin belirlenmesi, gündemdeki
konu ve problemlerin tespit edilmesi, problemleri ele alma üslup ve yönteminin
ortaya konması amaçlanmıştır. Böylelikle halen keşfedilmeyi bekleyen Osmanlı
kelâm düşüncesine küçük bir katkı yapma ve buna dair yeni çalışmalara bir kapı
aralama hedefi gözetilmiştir.
I. Delâil-Hasâis Literatürü ve Hz. Peygamber’in Nübüvvetine Dair Eserler
İslam coğrafyasının genişlemesi ve yeni bölgelerde farklı dinlerle karşılaşma
sonucunda kelâmın gündemine yeni problemler girmiştir. Bu bağlamda başta
Berâhime olmak üzere nübüvveti reddeden gruplar, peygamberliğin gereksizliği ve mûcizenin imkânsızlığını savunmakta, Yahudi ve Hıristiyanlar ise Hz.
Peygamber’in risâletini inkâr etmekteydiler. Bu süreçte sistematik kelâm eserlerinin
bir bölümünü teşkil eden nübüvvet ve buna ilişkin meseleler müstakil eserlerde
Osmanlı Dönemi Nübüvvet Literatürü
135
genel olarak peygamberliği özelde de Hz. Muhammed’in nübüvvetini ispat etme
amacıyla ele alınmıştır. Erken dönemlerden itibaren giderek artan bir şekilde
farklı ekollere mensup âlimler tarafından bu alanda eserler kaleme alınmıştır.
Osmanlı ilim geleneğinin tevarüs ettiği bir miras olması bakımından kronolojik
olarak bu literatüre ilişkin şöyle bir liste verebiliriz: Bişr b. Mu’temir, el-Hucce fî
isbâti’n-nübüvveti’n-Nebî; Ali b. Rabben et-Taberî (ö. 247/861’den sonra), edDîn ve’d-devlet fî isbâti nübuvvet-i Muhammed; Câhız (ö. 255/869), Hucecü’nnübüvve; İbrahim b. Ya’kub el-Cüzcânî (ö. 259/873), Emârâtü’n-nübuvve; Ebû
Zür’a er-Râzî Ubeydullah b. Abdulkerîm, Delâilü’n-nübüvve; Ebû Usfûr el-Ferrâ
el-Mu’tezilî (ö. 269/882), A’lâmü’n-nübüvve; Dâvud b. Ali el-İsfehânî (ö. 270/883),
A’lâmü’n-nübüvve; Ebû Dâvud es-Sicistanî (ö. 275/889), A’lâmü’n-nübüvve; İbn
Kuteybe (ö. 276/889), Delâilü’n-nübüvve; Ebû Hâtim er-Râzî Muhammed b.
İdris (ö. 277/890), A’lâmü’n-nübüvve; İbrahim b. Heysem el-Beledî (ö. 278/891),
Delâilü’n-nübüvve; Hâfız İbn Ebî’d-Dunyâ (ö. 281/895), Delâilü’n-nübüvve;
İbrahim b. İshak el-Harbî (ö. 285/899), Delâilü’n-Nübüvve; Firyâbî (ö. 301/913),
Delâilü’n-nübüvve; İbrahim b. Hammad b. İshak (ö. 323/935), Delâilü’n-nübüvve;
Ebû’l-Hasan el-Eş’ârî (ö. 324/935-6), Delâilü’n-nübüvve; Bekr b. A’lâ el-Kuşeyrî
(ö. 344/956), Delâilü’n-nübüvve; Ebû Ahmed Muhammed b. Ahmed el-Assâl
(ö. 349/961), Delâilü’n-nübüvve; Ebû Bekr Muhammed b. Hasan en-Nakkâş (ö.
351/963), Delâilü’n-nübüvve; Ebû’l-Kasım Suleyman b. Ahmed et-Taberânî (ö.
360/971), Delâilü’n-nübüvve; İmam Muhammed b. Ali el-Kaffâl eş-Şâşî (ö. 365/976),
Delâilü’n-Nübüvve; Ebû Şeyh İbn Hayyân (ö. 369/980), Delâilü’n-nübüvve; Ebû
Abdullah el-Hakim en-Nisâbûrî (ö. 405/1014), el-İklîl fî delâili’n-nübüvve; Kâdî
Abdulcebbâr (ö. 415/1025), Tesbîtu delâili’n-nübüvve; İbn Sînâ (ö. 428/1037),
İsbâtü’n-nübüvve; Ebû Nuaym el-İsfahânî (ö. 430/1038), Delâilü’n-nübüvve;
Mâverdî (ö. 450/1058), A’lâmü’n-nübüvve; Beyhakî (ö. 458/1066), Delâilü’nnübüvve; Muhammed b. Abdullah İbn Zafer el-Mekkî (ö. 565/1170), A’lâmü’nnübüvve; Fahreddîn er-Râzî (ö. 606/1209), en-Nübüvvat vema yeteallaku biha;
İbn Teymiyye (ö. 728/1328), en-Nübüvvât.1
Osmanlı’nın tevarüs ettiği bu literatürden sonra Osmanlı döneminde kaleme
alınmış ve bu devrin ilmî hayatında tesiri bulunan eserlere geçebiliriz. Bu literatür
genelde nübüvveti özelde ise Hz. Peygamber’in risâletinin ispatını amaçlayan
eserlerdir. Bununla birlikte görüleceği üzere Osmanlı döneminde yazılan eserler
1
Delâil litaratürüne ilişkin bkz. Kâtib Çelebi, Keşfü’z-zünûn an esami’u’l- kütüb ve’l- fünun, tsh. M.
Şerafettin Yaltkaya-Kilisli Rifat Bilge, Ankara: Maarif Vekâleti Matbaası, 1941. c. 1, s. 98, 126,161,
760; Bağdatlı İsmail Paşa, Hediyyetü’l-ârifîn esmai’l-müellifin ve asarü’l-musannafin, tsh. Kilisli
Rifat Bilge-İbnülemin Mahmûd Kemal İnal, İstanbul: Milli Eğitim Basımevi, 1951; c. 1, s. 4-5,
74-75, 80, 156, 211, 232, 253, 395, 396, 438, 439, 441, 453, 470, 499, 515, 534, 678, 689; c. 2, s. 9, 44,
48, 53, 96, 123, 242; Yusuf Şevki Yavuz, “Delâilü’n-nübüvve”, DİA, c. 9, s. 115-117; Abdullah Köse,
“Delâilü’n-nübüvve Eserleri”, Yüksek Lisans tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 1989, s. 29-96; İbrahim Aslan, “İmâm Maturîdî’nin Deist Eleştirilere Karşı Nübüvvet
Savunusu”, Kelam Araştırmaları Dergisi, 12:2 (2014), s. 37-38 (18 nolu dipnot).
TALİD, 14(27), 2016, F. Ayğan
136
daha ziyade Hz. Peygamber’in nübüvvetini ve mûcizelerini ispata yoğunlaşmıştır.
Özel olarak Hz. Peygamber’in nübüvvetini ispata yönelik kaleme alınan kitap ve
risaleleri de bu başlık altında değerlendireceğiz. Kelâmî perspektifi korumak adına
Hz. Peygamber’i nübüvvet bağlamında ele alan eserleri, çalışmamızın kapsamına
aldık. Siyer ve şemâil ağırlıklı eserleri ise kapsam dışı bıraktık. Bununla birlikte
hasâis literatürünü de değerlendirdik.
1. Tevsîku ‘ura’l-îmân fî tafzîli habîbi’r-rahmân, İbnü’l-Bârizî Ebü’l-Kasım
Şerefüddîn Hibetullah b. Abdürrahim b. İbrâhîm el-Cühenî el-Hamevî (ö.
738/1338): Hama kadılığı yapmış olan muhaddis ve Şâfiî fakihi müellifin2 Kâdî
İyâz’ın eş-Şifâ adlı eserine yapmış olduğu ihtisardır. Dört bölümden müteşekkil
olup Türkiye kütüphanelerinde bazı yazma nüshaları bulunmaktadır (Diyarbakır
İl Halk Ktp. nr. 2046; Akseki İlçe Halk Ktp. nr. 173).3
2. Hasâisü’n-Nebi, Ebû Abdullah Alaüddin Moğultay b. Kılıç (ö. 762/1361):
Hadis ve siyer alanında birçok eser vermiş Kahire doğumlu Moğultay b. Kılıç’ın
hasâis türünde kaleme almış olduğu risaledir. Rivayetlere dayalı olarak Resûlullah’ın
nübüvvet öncesi ve sonrası hayatındaki olağanüstü hâdiseler nakledilerek peygamberliğinin ispatı konu edilir. Bu türün genel karakteristiğine uygun olarak
hissî mûcizeler merkezli bir anlatıma sahiptir. Süleymaniye Kütüphanesi İbrahim
Efendi nr. 428’de bir yazma nüshası bulunmaktadır. Brockelmann, bu eserin
Hasâisü’l-Mustafa adıyla Kahire’de 1319/1901 yılında yayımlandığını kaydeder.4
3. Nefâisü’d-dürer fî fezâili’l-hayri’l-beşer, Hasan b. Muhammed b. Hasenî
(ö. 766/1365): Hz. Peygamber’in ona has özelliklerinin konu edildiği eser Keşfü’zzünûn’da müellife nisbet edilmiştir.5
4. Ğayetü’s-Sûl fi hasâisi’r-resûl, Ebû Hafs Siraceddin Ömer b. Ali b. Ahmed
İbnü’l-Mülakkın (ö. 804/1401): Birçok alanda eserler vermiş bir âlim olan müellifin Hz. Peygamber’in ona özgü hususiyetlerini anlatan eseridir.6 Süleymaniye
Kütüphanesi’nde iki yazma nüsha kaydı vardır (Yeni Cami nr. 273-1; Hacı Beşir
Ağa nr. 166). Ayrıca eserin Abdullah Bahrüddin Abdullah tarafından Beyrut’ta
tahkikli neşri yapılmıştır.7
5. el-Hasâisü’n-nebeviyye, el-Bulkînî, Ebü’l-Fadl Celaleddin Abdurrahman b.
Ömer, Ebü’l-Fadl (ö. 824/1421): Bu eseri Kâtip Çelebi müellife nisbet etmektedir.8
2
Ziriklî, Hayreddin b. Mahmud, el-A‘lâm, Beyrut: Daru’l-İlm li’l-Melayin, 2002, c. 8, s. 73.
3
Bkz. Tayyar Altıkulaç, “İbnü’l-Bârizî”, DİA, c. 20, s. 525-526.
4
Brockellmann, GAL, Supplement, c. 2, s. 48
5
Kâtib Çelebi, Keşfü’z-zünûn, c. 2, s. 1965.
6
Ziriklî, el-A‘lâm, c. 5, s. 57.
7
Ebû Hafs Siraceddin Ömer b. Ali b. Ahmed İbnü’l-Mülakkın, Ğâyetü’s-Sûl fi hasâisi’r-resûl,
thk. Abdullah Bahrüddin Abdullah, Beyrut: Dârü’l-Beşairi’l-İslâmiyye, 1993.
8
Kâtib Çelebi, Keşfü’z-zünûn, c. 1, s. 706.
Osmanlı Dönemi Nübüvvet Literatürü
137
6. el-Envâr bi-hasâisi’l-muhtâr, Ebü’l-Fazl Şihâbüddîn Ahmed b. Alî b.
Muhammed İbn Hacer Askalânî (ö. 852/1449): Kaynaklarda meşhur hadis âlimi
İbn Hacer Askalâni’ye nisbet edilen hasâis türü bir eserdir.9
7. el-Hasâisü’n-nebeviyye, İmamü’l-Kâmiliyye, Kemalüddin Muhammed
b. Muhammed (ö. 874/1470): Keşfü’z-zünûn’da hasâis literarürü kapsamında
bu eserin varlığından bahsedilmektedir.10
8. el-Lafzü’l-mükerrem bi-hasaisi’n-nebi, Kutbüddin Muhammed b. Muhammed el-Hayderî (ö. 894/1489): Hasâis türü eserlerden olup Hz. Peygamber’in
ayırıcı hususiyetleri rivayetlere dayalı olarak anlatılır. Eser temelde iki ana bölüme
ayrılır. Birinci bölümde vacipler ve haramlar konusunda Hz. Peygamber’in diğer
insanlardan ayrıldığı hususlar, ikinci bölümde ise Hz. Peygamber’in fazilet ve
üstünlükleri anlatılır. Süleymaniye Kütüphanesi Laleli 633’te yazma bir nüshası
bulunmaktadır. Mustafa Osman ve Muhammed Sumeyde tarafından tahkik
edilerek Beyrut’ta yayınlanmıştır.11
9. Şevâhidü’n-Nübüvve, Ebü’l-Berekat Nureddin Abdurrahman b. Ahmed
b. Muhammed Câmî (ö. 898/1492): Delâil türünde yazılmış Farsça bir eserdir.
Osmanlı dönemi delâil literatürünün temel eserlerinden biridir. İlim dünyasında
oldukça rağbet görmüş ve tercümeleri vasıtasıyla yaygınlık kazanmıştır. Eser bir
mukaddime, yedi ana bölüm ve bir hâtimeden müteşekkildir. Girişte nübüvvete
ilişkin nebi, resul, mûcize gibi kavramlar izâh edildikten sonra ana bölümlerde Hz.
Peygamber’in hayatını kısımlandırarak her bir döneme ilişkin mûcizeleri anlatılır.
Hâtimede de Hz. Peygamber’e ve onun getirdiği ilkelere muhalefet edenlerin
sahabe devrinde ve sonraki dönemlerde karşılaştıkları felaketlere temas edilir.12
Eser Osmanlı dönemi nübüvvet literatürünün genel karakteristiğini yansıtarak
daha ziyade hissî mûcizelere dayalı bir peygamber tasavvuru ortaya koyar. Hz.
Peygamber’in hayatı olağanüstü hadiseler çerçevesinde anlatılır.
Eserin başta Süleymaniye (Âşir Efendi, Ayasofya, Carullah, Esat Efendi, Fatih,
Hacı Mahmut Ef., Hamidiye, Hekimoğlu, Lala İsmail, Pertev Paşa), Beyazıt Devlet
(nr. 3410, 3698), Nuruosmaniye (nr.4171, 4176, 4179), Hacı Selim Ağa (nr. 819),
Millet (Ali Emiri 1032, Feyzullah Efendi 1470) ve Topkapı (Revan Köşkü 1532)
olmak üzere pek çok kütüphanede onlarca yazma nüshası mevcuttur. Şevâhidü’nnübüvve’nin çeşitli baskıları yapılmıştır (Hindistan 1279, 1288; Leknev 1876,
1882; nşr. Hasan Emîn, Tahran 1379). Ayrıca eser Lâmiî çevirisi esas alınarak
9
Kâtib Çelebi, Keşfü’z-zünûn, c. 1, s. 706.
10 Kâtib Çelebi, Keşfü’z-zünûn, c. 1, s. 706.
11 Kutbüddin Muhammed b. Muhammed el-Hayderî, el-Lafzü’l-mükerrem bi-hasaisi’nnebiyyi’l-muazzam, thk. Mustafa Osman-Muhammed Sumeyde, Beyrut: Dârü’l-Kütübi’lİlmiyye, 1997.
12 Bkz. Ebü’l-Berekat Nureddin Abdurrahman b. Ahmed b. Muhammed Cami, Şevâhidü’nnübüvve, trc. Mahmud b. Osman b. Ali Lamii Çelebi, İstanbul: Matbaa-i Âmire, 1293.
138
TALİD, 14(27), 2016, F. Ayğan
Şevâhidü’n-nübüvve Tercümesi (nşr. Muzaffer Ozak, İstanbul 1958), Peygamberlik
Müjdeleri (İstanbul 1969; İstanbul 1396/1976) ve Şevâhid-ün Nübüvve (İstanbul
2002) adlarıyla sadeleştirilerek yayınlanmıştır.13
Farsça olan Şevâhidü’n-nübüvve’nin Türkçeye çeşitli çevirileri yapılmış ve bu
yolla Osmanlı coğrafyasında yaygınlık kazanmıştır. Tespit edebildiğimiz kadarıyla
dört ayrı tercümesi vardır. Özellikle Lâmiî çevirisi oldukça meşhur olmuş ve çokça
istinsah edilmiştir. Farklı tercümelerinin yapılması ve bu tercümelerinin rağbet
görmesi bu eserin Hz. Peygamber tasavvuru bağlamında Osmanlı düşüncesini
etkilediği ve dönemin anlayışını yansıttığını söyleyebiliriz.
a. Tercüme-i Şevâhidü’n-nübüvve, trc. Mahmud b. Osman b. Ali Lâmiî Çelebi
(ö. 938/1532): Aynı zamanda bir divan şairi ve mutasavvıf olan Lâmiî’nin bu çevirisi
Şevâhidü’n-nübüvve’nin en yaygın tercümesidir. Eser, mütercimin ilaveleriyle genişletilmiş bir çeviridir. Tercümenin çeşitli kütüphanelerde onlarca yazması olduğu14
gibi ilk defa İstanbul’da 1876’da Matbaa-i Amire’de basılmıştır. Yukarıda değinildiği
üzere çeşitli dönemlerde günümüz Türkçesine de aktarılarak yayınlanmış, son
olarak Erdem Can Öztürk tarafından tenkitli neşri yapılarak yayına hazırlanmıştır.15
b. Şevâhidü’n-Nübüvve Tercümesi, trc. İbrahim b. Hıdır Sirozî: Şevâhidü’nnübüvve’nin az bilinen bir tercümesidir. Eserin başında bunun Abdurrahman
Câmî’nin Şevâhidü’n-nübüvve’sinin bir çevirisi olduğu ve ‘Alâimü’n-nübüvve
olarak isimlendirildiği belirtilir. Kaynaklarda hakkında bilgi bulunmayan mütercimin İbrahim b. Hıdır es-Sirozî olduğu yine eserin başında zikredilmektedir. Eserin
Süleymaniye Kütüphanesi’nde iki yazma nüshası bulunmaktadır.16
c. Şevâhidü’n-Nübüvve Tercümesi, trc. Senâî Mehmed Efendi (ö. 970/1552):
Mütercim kadılar sınıfından olup aynı zamanda Osmanlı şâirlerindendir.17 Lâmiî’nin
tercümesi kadar meşhur olmamıştır. Bu eserin kütüphanelerde dört adet yazma
nüshası tespit edilebilmiştir.18
d. Tercüme-i Şevâhidü’n-nübüvve, trc. Âhizâde, Abdülhalim b. Muhammed
(ö. 1013/1604): Âhizâde Abdülhalim Efendi olarak tanınan Osmanlı âlimi tarafından
13 Mustafa Öz, “Şevâhidü’n-nübüvve”, DİA, İstanbul 2010, c. 39, s. 20.
14 Bazı yazma nüshaları için bkz. Süleymaniye Ktp. A. Tekelioğlu nr. 84-1, Esad Efendi 2221,
Fatih nr. 4276, Hacı Mahmud Efendi nr. 4307, Şehid Ali Paşa 1857; Hacı Selim Ağa Ktp. Hüdai
Efendi nr. 1028;
15 Erdem Can Öztürk, Lami’i Çelebi’nin Şevahidü’n-Nübüvve Tercümesi (İnceleme - Tenkitli Metin - Dizin), Ankara: Gece Kitaplığı, 2015.
16 Süleymaniye ktp. Hüsrev Paşa nr. 421; İbrahim Efendi nr. 188. Bu tercüme hakkında ayrıntılı bilgi
için bkz. Erdem Can Öztürk, “Molla Câmî’den Kaynaklarda Zikredilmeyen Bir Tercüme: İbrahim
İbn Hızır es-Sirozî’nin ‘Alâ’imü’n-nübüvve’si”, Sûfî Araştırmaları, c. 6, sy. 11, 2015, s. 15-30.
17 Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri, yay. haz. A. Fikri Yavuz-İsmail Özen, İstanbul
1972, c. 2, s. 341.
18 Millet ktp. Ali Emiri, Şer’iyye nr. 1032; Topkapı ktp. nr. 1326; Konya Yazma Eserler Ktp. nr.
5191, Chester Beatty Library, pp. 15-16.
Osmanlı Dönemi Nübüvvet Literatürü
139
Şevâhidü’n-nübüvve’ye yapılan tercümedir. Farklı kütüphanelerde çok sayıda
yazma nüshası günümüze gelmiştir. Bu adla veya Şevâhidü’n-nübüvve tercümesi
şeklinde kaydedilmiştir.19 Ayrıca Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Fatih nr. 4275)
Nevâhidü’1-fütüvve fi tercemeti Şevâhidi’n-nübüvve adıyla bir nüshası bulunmaktadır.
Kâtib Çelebi’ye göre Âhizâde’nin bu tercümesi dil ve üslup bakımından Lâmiî’nin
çevirisinden daha iyidir.20
10. el-Hasâisü’l-Kübrâ: Ebü’l-Fazl Celaleddin Abdurrahman b. Ebî Bekr
Suyûtî (ö. 911/1505): Rivayete dayalı olan bu türün temel kaynaklarından biri
olan Suyûtî’nin el-Hasâis’i Osmanlı dönemi ilim geleneğinde oldukça revaç bulmuş ve etkili olmuş eserlerden biridir. Eser Hz. Peygamber’in nübüvvet zincirinin
ilki olduğu düşüncesiyle başlar, doğumu öncesinden vefatına kadar devam eden
dönemde onun nübüvvetine delil teşkil edecek mûcizelerine yer verilir. Rivayet
merkezli istidlâlde bulunan bir eserdir. Temel kaynakları olan Ebû Nuaym elİsfahânî (ö. 430/1038) ve İbn Asâkir’in (ö. 600/1203) yanı sıra kendisinden önceki
rivayet malzemesini ihtiva eden pek çok eseri kaynak olarak kullanmıştır. Eserin
başında Hz. Peygamber’in mûcizelerine ilişkin bütün rivayetleri topladığını ve
bunları değerlendirerek ve tasnif ederek uydurma ve zayıf olanlarını ayıkladığını
belirtir. Bununla birlikte eserde sahih hadislerin yanında zayıf ve mevzu rivayetlerin de nakledildiği kabul edilir. Hz. Peygamber’in nübüvvetini olağanüstü hallere
dayalı olarak ispat etmesi, bu konuda zayıf ve uydurma rivayetleri içermesi ve beşer
üstü peygamber tasavvurunun inşasında önemli kaynaklardan biri olması, esere
yöneltilen eleştirilerin merkezinde yer alır.21 Klasik dönemde Hz. Peygamber’in
fazileti ve mûcizeleri konusunda rivayet malzemesinin kullanımında diğer ilim
dallarında görülen ihtiyatın gösterilmediği bilinen bir husustur. Bu durum Hz.
Peygamber’e duyulan saygı ve sevginin, ayrıca O’nun diğer peygamberlerden üstün
olduğunu ispata yönelik çabanın bir sonucu olup, el-Hasâis’te de bariz bir şekilde
görülmektedir. Bu eser bu yaklaşımıyla aynı zamanda Osmanlı dönemi nübüvvet
ve Hz. Peygamber tasavvurunu da ortaya koyması bakımından önemlidir. İleride
görüleceği üzere el-Hasâis Osmanlı döneminde yazılmış delâil ve Hz. Peygamber’in
nübüvvetine dair eserlere kaynaklık teşkil etmiştir.
Eserin Türkiye kütüphanelerinde çeşitli yazma nüshaları bulunmaktadır.22
Eser farklı zamanlarda basılmış olup (Haydarabad 1319; Beyrut 1320) en son
19 Örneğin bkz. Süleymaniye ktp. Çelebi Abdullah nr. 253, Esat Efendi nr. 286, Fatih nr. 4275,
Hacı Mahmut Ef. nr. 4376, Hamidiye nr. 633, Hekimoğlu nr. 722, 723, Laleli nr. 2023; Nuruosmaniye nr. 3386; Köprülü nr. 1062; Topkapı ktp. Bağdat Köşkü nr. 254.
20 Kâtib Çelebi, Keşfü’z-zünûn, c. 2, s. 1067.
21 Bkz. Yusuf Şevki Yavuz, “el-Hasâisü’l-Kübrâ”, DİA, c. 16, s. 276-277.
22 Bazı nüshaları için bkz. Süleymaniye Ktp. Âşir Efendi nr. 44, Bağdatlı Vehbi nr. 1296, Damad
İbrahim nr. 294, Fatih nr. 751, Hacı Beşir Ağa nr. 97, 98, 99, Kılıç Ali Paşa nr. 201, Pertevniyal
nr. 197; Nuruosmaniye Ktp. nr. 798; Beyazıt Devlet Ktp. nr. 566; Hacı Selim Ağa Ktp. nr. 791;
Topkapı Ktp. III Ahmed nr. 513, Bağdat Köşkü nr. 66; Kayseri Raşid Efendi Ktp. nr. 120.
TALİD, 14(27), 2016, F. Ayğan
140
Muhammed Halil Herrâs tarafından notlar eklenerek ve rivayetleri değerlendirilerek yayınlanmıştır.23 Yine Abdullah Tuleydî el-Hasâis’te yer alan rivayetlere
ilişkin bir tahric çalışmasıyla eseri yayına hazırlamıştır.24
el-Hasâis Osmanlı dönemi ilim anlayışı doğrultusunda ihtisar, şerh ve nazma
çevirme gibi ilmî faaliyetlere konu olmuştur. Suyûtî’nin kendisi eserini Ünmûzecü’llebîb fî hasâisi’l-habîb adıyla ihtisar etmiştir. Bu ihtisar iki ana bölüme ayrılmıştır.
İlki Hz. Peygamber’in diğer peygamberlerden ayırıcı özellikleri, ikinci bölüm ise
Hz. Peygamber’in ümmetinden farklı olan hususiyetleri hakkındandır. Suyûtî bazı
muasırlarının bu eserini alarak kendilerine nisbet ettiklerini bu sebeple de el-Fârık
beyne’l-musannifi ve’s-sârik adıyla bir eser kaleme aldığını da belirtmiştir.25 Bu
ihtisar Osmanlı döneminde oldukça rağbet görmüş olup farklı kütüphanelerde
onlarca yazma nüshası mevcuttur.26
Kaynaklarda Abdulvehhab b. Ahmed Şa’rânî’nin de (ö. 973/1565) el-Hasâis’i
ihtisar ettiği kaydedilir. Suyûtî’nin ihtisarı olan Ünmûzec üzerine Abdurrauf elMünâvî (ö. 1031/1621) tarafından biri büyük diğeri küçük iki şerh yapılmıştır.27
Bu şerhlerin şu isimlerle kütüphane kayıtları mevcuttur: el-‘Ucletü’s-seniyye ‘ale’lhasâisi’n-nebeviyye (Süleymaniye Ktp. nr. 4406; Beyazıt Devlet Ktp. Nr. 1118)
ve Şerhu’ş-şemâili’n-nebeviyye ve’l-hasâisi’l-Mustafaviyye (Ragıb Paşa, nr. 281).
Süleymaniye Kütüphanesi Aşir Efendi nr. 61’de Ebu’l-Fazl Muhammed b. Mustafa
es-Sehâvî ed-Desûkî’ye (ö. 1167/1753) ait Buğyetü’l-Erib adıyla bir şerhin daha
kaydı vardır. Hanif İbrahim Efendi olarak bilinen Osmanlı âlimi İbrahim Hanif
b. Mustafa (ö. 1189/1775) da Menhecü’l-edîb fi şerhi Unmûzeci’l-Lebib adıyla
tercüme ve şerh yazmıştır. Bu şerhin Süleymaniye Kütüphanesi’nde iki yazma
nüshası bulunmaktadır (Aşir Efendi nr. 418-1; Hacı Mahmud Efendi nr. 4303).
11. el-Mevâhibü’l-Ledünniyye, Şihâbüddin Ebü’l-Abbas Ahmed b. Muhammed el-Kastallânî (ö. 923/1517): Siyer ile hasâis türünün birleşimi bir yöntemle
kaleme alınmış, Hz. Peygamber’in nübüvvetine dair bir eserdir. Bu eseri, Hz.
Peygamber’in nübüvvet delilleri ve ona özgü hususiyetlerine konu edindiği için
nübüvvet literatürü içerisinde değerlendirmek mümkündür. Eser on bölüme
23 Ebü’l-Fazl Celaleddin Abdurrahman Suyûtî, el-Hasâisü’l-kübrâ, thk. Muhammed Halil Herrâs,
Kahire: Dârü’l-Kütübi’l-Hadîse, t.y.
24 Ebü’l-Fazl Celaleddin Abdurrahman Suyûtî, el-Hasâisü’l-kübrâ, thk. Abdullah Tuleydî, Beyrut: Dârü’l-Beşairi’l-İslâmiyye, 1989.
25 Kâtib Çelebi, Keşfü’z-zünûn, c. 1, s. 185, 706.
26 Bazı yazma nüshaları için bkz. Süleymaniye Ktp. Giresun Yazmalar nr. 3574, Ayasofya 2681,
4788, 2683, 2185, 2982, Bağdatlı Vehbi nr. 1297, 1245, Carullah nr. 299, 2078, Esat Efendi nr.
321, 3553, 3589, Fatih nr. 5294, Hasan Hüsnü Paşa nr. 771, Halet Efendi nr. 278, 822, Hekimoğlu nr. 943, Laleli nr. 1547, 1671, 3670, Pertev Paşa nr. 57, 603, Reisülküttab nr. 1150, 1158,
Reşid Efendi nr. 144, 161, 988, Şehid Ali Paşa nr. 372, 2728, Beyazıt Ktp. 2696, 3547; Nuruosmaniye Ktp. nr. 675, 4942; Hacı Selim Ağa Ktp. nr. 161; Kayseri Raşid Efendi Ktp. nr. 680.
27 Kâtib Çelebi, Keşfü’z-zünûn, c. 1, s. 706.
Osmanlı Dönemi Nübüvvet Literatürü
141
ayrılmıştır. Bu kısımlarda Hz. Peygamber’in hayatı, ailesi ve sahabeyle ilgili bilgiler,
yaratılışı ve ahlakî üstünlükleri, ibadet hayatı, mûcizeleri, vefatı ve bu sırada yaşanan hadiseler ele alınmaktadır. Ayrıca ona sevgi duymanın ve sünnetine bağlılığın
önemi ile gelecek hakkında verdiği bilgilerden de bahsedilmektedir.28 Eser Osmanlı
döneminde oldukça yaygınlık kazanmış olup Türkiye kütüphanelerinde pek çok
yazma nüshası bulunmaktadır.29 Zürkanî tarafından da şerh edilmiştir.30 Ayrıca
Bâkî tarafından genişletilmiş bir tercümesi yapılmıştır.31 Özellikle bu tercüme
halk arasında oldukça revaç bulmuş ve okunmuştur.
12. el-Lafzü’l-mükerrem fi hasâisi’n-nebi, el-Menûfî, Şihabüddin Ahmed b.
Muhammed b. Abdüsselam (ö. 931/1525): Keşfüz-zünûn’da müellife nisbet
edilmektedir.32
13. Tafdîlü nebiyyinâ Muhammed aleyhisselam alâ sâiri’l-enbiyâ, İbn Kemal
Paşa Şemseddin Ahmed b. Süleyman (ö. 940/1534): Osmanlı ilmî geleneğine
önemli katkıları bulunan ve pek çok eser miras bırakan Kemalpaşazâde’nin, Hz.
Peygamber’in diğer peygamberlerden özellikle de Hz. İsa’dan üstün olduğunu
ispat gayesiyle yazmış olduğu risalesidir. Osmanlı döneminde delâil ve hasâis
eserlerinde de Hz. Peygamber’in nebilerin en üstünü olduğu hususunun ön plana
çıkarıldığı görülür. Bu risale, konunun müstakil olarak ele alınmasına bir örnek
teşkil etmektedir. Risalenin sadece Türkiye kütüphanelerinde onlarca yazma
nüshası bulunmaktadır.33
14. Mürşidü’l-muhtâr ilâ hasâisi’l-muhtâr, İbn Tolun, Ebü’l-Fazl Şemseddin Muhammed b. Ali b. Ahmed Salihî (ö. 953/1546): İbn Tolun’un hasâis türü
eseridir. Oldukça hacimli olan eser bir giriş ve sekiz bölümden oluşmaktadır.34
28 Eser hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Kâtib Çelebi, Keşfü’z-zünûn, c. 2, s. 1896-1897; Hüseyin
Algül, “el-Mevâhibü’l-ledünniyye”, DİA, c. 29, s. 421.
29 Bazı nüshaları için bkz. Beyazıt Devlet Ktp. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa nr. 428; Ragıb Paşa
nr. 1047, 1048; Kayseri Raşid Efendi nr. 103; Milli Ktp. nr. 1260; Kütahya Vahit Paşa Ktp. nr.
1148; Zeytinoğlu Ktp. nr. 551-552.
30 Ragıb Paşa nr. 1023, 1024, 1025; Ebû Abdullah Muhammed b. Abdülbaki b. Yusuf Zürkânî,
Şerhü’l-Mevahibi’l-ledüniyye, Kahire: Dârü’t-Tıbaati’l-Miriyye, 1854.
31 Bu tercümenin yazma nüshaları için bkz. Süleymaniye Ktp. İzmir nr. 752; Beyazıt Devlet Ktp.
Veliyüddin Efendi nr. 3694. Ayrıca bu tercüme birkaç defa günümüz Türkçesine de çevrilerek
yayınlanmıştır. Bkz. İmam Kastalânî, Gönül Nimetleri ‘El Mevahib-ül Ledüniyye’, sad. Necip
Fazıl Kısakürek, İstanbul: Büyük Doğu Yayınları, t.y,; Kastalânî, el-Mevahib’ül Ledüniyye, sad.
İhsan Uzungüngör, İstanbul: Semerkant Yayınları, 1972; İmam-ı Kastalânî, İlahi rahmet hazreti Muhammed: Mevahibü Ledüniyye, sad. İ. Turgut Ulusoy, İstanbul: Hisar Yayınevi, 1984.
32 Kâtib Çelebi, Keşfü’z-zünûn, c. 2, s. 1560.
33 Bu yazma nüshaların bir kısmı için bkz. Süleymaniye Ktp. Aşir Efendi nr. 459-27; Ayasofya nr.
4794-08, 4797-4; Bağdatlı Vehbi nr. 2041-45; Esad Efendi nr. 1694-1, 3551-35, 3587-22, 3618-6,
3646-10; Fatih nr. 5326-9, 5337-2, 5340-15; Hasan Hüsnü Paşa nr. 65-7; Laleli nr. 2285-1, 368218, 3698-6, 3710-8; Şehid Ali Paşa nr. 2737-36, 2755-13.
34 İbn Tolun, Ebü’l-Fazl Şemseddin Muhammed b. Ali b. Ahmed Salihi, Mürşidü’l-muhtâr
ila hasâisi’l-muhtâr, Kahire t.y.
TALİD, 14(27), 2016, F. Ayğan
142
15. Me‘âricü’n-nübüvve fî medârici’l-fütüvve, Muînüddin Muhammed b.
Abdullah el-Ferâhî Molla Miskin (ö. 954/1547): Eser Hz. Peygamber’in nübüvveti
ve mûcizelerini konu edinen Farsça bir eserdir. Özellikle Türkçeye yapılan tercümeleriyle Osmanlı döneminde revaç bulmuştur. Eser bir mukaddime, dört ana bölüm
ve hatimeden oluşmaktadır. Girişte Hz. Peygamber’in özellikleri ve üstünlükleri ele
alınır. Birinci bölümde nûr-i Muhammedî inancı konu edinir. İkinci bölümde Hz.
Peygamber’in doğumundan önce ve vahiy almasına kadarki dönemde meydana
gelen mûcizelere yer verilir. Üçüncü bölümde vahyin başlangıcından hicrete kadar
vuku bulan hadiseler anlatılır. Dördüncü bölüm ise Hz. Peygamber’in hicretinden
vefatına kadar geçen döneme dairdir.35 Eserde tasavvufî yaklaşım hâkim olup bazı
zayıf rivayetlere de yer verilmektedir. Bununla birlikte konuyu hikâyelerle anlatma
üslubu dolayısıyla halk arasında oldukça rağbet görmüştür. Fakat zayıf rivayetlere
dayalı olarak çizmiş olduğu Hz. Peygamber tasavvuruna eleştiriler de yöneltilmiştir.36
Eserin Türkiye kütüphanelerinde pek çok yazma nüshası bulunmaktadır.37 Ayrıca
Türkçeye tercümeleri Osmanlı döneminde oldukça revaç bulmuştur. Bu tercümeler
hakkında kısa bilgiler vermek yerinde olacaktır:
a. Delâil-i nübüvvet-i Muhammedî ve şemâil-i fütüvvet-i Ahmedî, Celâlzâde
Mustafa Çelebi (ö. 957/1567): Koca Nişancı olarak da tanınan müellif, Osmanlı
devlet adamı ve tarihçisidir. Farsça olan eseri Türkçeye tercüme etmiş ve buna
Delâil-i nübüvvet-i Muhammedî ve şemâil-i fütüvvet-i Ahmedî adını vermiştir. Bu
isim daha sonraki dönemde Altıparmak tercümesi olarak bilinen eserde de tekrar
edilmiştir. Celâlzâde’nin bu tercümesi iki doktora tezine konu olmuştur. Bu çalışmalarda metin transkripsiyonu ve sözlük çalışmaları yapılmış ve eser günümüz
Türkçesine çevrilmiştir.38 Başta Türkiye kütüphanelerinde olmak üzere bilinen 12
yazma nüshası tespit edilmiştir.39
b. Delâil-i nübüvvet-i Muhammedî ve şemâil-i fütüvvet-i Ahmedî, Altıparmak
Mehmed b. Mehmed el-Üskübî (ö. 1033/1624): Altıparmak Mehmet Efendi olarak
bilinen müellifin Meâricü’n-nübüvve tercümesidir. Bu eser oldukça rağbet görmüş ve
Altıparmak tercümesi olarak tanınmıştır. Bu tercüme ilk defa h. 1257’de İstanbul’da
yayınlanmış daha sonra birçok baskısı yapılmıştır (Bulak 1271; İstanbul 1290,
1306, 1327-1328). Ayrıca A. Faruk Meyan tarafından sadeleştirilerek yayınlanmıştır
35 Kâtib Çelebi, Keşfü’z-zünûn, c. 2, s. 1723-1724.
36 Bkz. Yusuf Şevki Yavuz, “Meâricü’n-nübüvve”, DİA, c. 28, s. 209-210.
37 Bazı yazma nüshaları için bkz. Süleymaniye Ktp. Ayasofya nr. 3258, 3387, 3442, 3443, 3444,
Çelebi Abdullah nr. 260, Damad İbrahim nr. 408, 409, 410, Esat Efendi nr. 2414, Fatih nr. 4483.
38 Bkz. Harun Arslan, “Celâlzâde Mustafa’nın Me’aricü’n-Nübüvve adlı eseri Metin - Sözlük
Özel Adlar dizini - Esmâ-yı Latîfe”, Doktora tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 2013; Sevda Eratalay, “Terceme-i Meâricü’n-nübüvve (Metin-Sözlük)”, Doktora
tezi, Yüzüncüyıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Van 2014.
39 Bkz. Arslan, “Celâlzâde Mustafa’nın Me’aricü’n-Nübüvve adlı eseri”, s. 63-65.
Osmanlı Dönemi Nübüvvet Literatürü
143
(İstanbul 1976).40 Halk arasında da rağbet gören bir eser olduğundan sadece Türkiye
kütüphanelerinde bulunan yazma nüshası önemli bir yekûn tutmaktadır.
16. Umdetü’l-İslâm fî tahkîki nübüvveti’l-Mustafa aleyhisselam, Şemseddin
el-Hanekahî: Bu eserin Süleymaniye Kütüphanesi Lala İsmail nr. 710-34’de 1022
yılında istinsah edildiği belirtilen bir nüshasının kaydı bulunmaktadır.
17. İsbâtü’n-nübüvve, el-İmâmü’r-Rabbânî Ahmed b. Abdulahad el-Farukî
es-Serhendî (ö. 1034/1624): Nübüvveti reddeden gruplara ve düşüncelere karşı
peygamberliğin ispatı amacıyla yazılmış bir risaledir. Bağdatlı İsmail Paşa bu eseri
İmam Rabbânî’ye nisbet eder.41 Müellifin ilk eseri kabul edilen İsbâtü’n-nübüvve,
genel olarak delâil türünde olduğu üzere nübüvvetin gereksizliğini ve aklın yeterliliğini savunan Berahime’nin iddialarının geçersizliğini ele almaktadır. Ana konular
olarak nübüvvet ve mûcizenin mahiyeti ve gerekliliği işlenir. Eser Gulam Mustafa
Han tarafından Urduca tercümesiyle birlikte yayınlanmıştır (Karaçi 1383/1963).42
İsbâtü‘n-nübüvve Peygamberlik Nedir adıyla Türkçeye de tercüme edilmiştir.43
18. Risâle fi delâili’n-nübüvve, Sadık b. Yusuf: Kâtib Çelebi müellife Risâle fi’ttecvîd adlı bir eser de nisbet etmekte, fakat başka bir bilgi vermemektedir.44 Eserin
Süleymaniye Kütüphanesi’nde bir yazma nüsha kaydı bulunmaktadır (Bağdatlı
Vehbi nr. 2062-1).
19. Risale fi umûmi risâleti nebiyyinâ Muhammed, Ahmed el-Gazzî (ö.
1150/1737): Eserin müellifi Halvetî-Mısrî şeyhi ve Bursa Gazzî dergâhının kurucusu
Ahmed b. İsa el-Gazzî olmalıdır.45 Zira kütüphane kaydında Mısrî halifesi olduğu
belirtilmektedir. Risalenin Süleymaniye Kütüphanesi’nde bir yazma nüshası vardır
(Esad Efendi nr. 1430-1).
20. Unvânü’s-sa‘âde fî-mâ hussa bihi’n-nebî kable’l-vilâde, Muhammed b.
Ahmed b. Saîd b. Akīle el-Mekkî (ö. 1150/1737): Eser Hz. Peygamber’in doğumundan önceki nübüvvet delillerini konu edinmektedir. Bu bağlamda önceki
peygamberlerin müjdeleri, Ehl-i kitap din adamlarının onun nübüvvetini haber
vermeleri, önceki dinî metinlerde zikrinin geçmesi, doğumundan önce bir kısım
insanların rüyada onun peygamberliğini görmesi konuları işlenmektedir. Eserin
Süleymaniye Kütüphanesi’nde iki yazma nüshası mevcuttur (Âşir Efendi nr. 66;
Şehid Ali Paşa nr. 512).
40 Bkz. Adnan Karaismailoğlu, “Altıparmak Mehmed Efendi”, DİA, c. 2, s. 542.
41 Bağdatlı İsmail Paşa, Hediyyetü’l-Ârifîn, c. 1, s. 156; a.mlf., İzâhü’l- meknûn fî zeyl-i ala
Keşfü’z-zünun an esami’u’l- kütüb ve’l- fünun, tsh. M. Şerafettin Yaltkaya-Kilisli Rifat Bilge,
İstanbul: Milli Eğitim Basımevi, 1945, c. 1. s. 23; c. 2, s. 550.
42 Hamid Algar, “İmâm-ı Rabbânî”, DİA, c. 12, s. 194-199.
43 İmam-ı Rabbânî Ahmed b. Abdülahad, Peygamberlik nedir, trc. Hüseyin Hilmi Işık, İstanbul
1978.
44 Kâtib Çelebi, Keşfü’z-zünûn, c. 1, s. 852.
45 Gazzî hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Hamdi Tekeli, “Gazzî Ahmed Efendi”, DİA, c. 13, s. 539-540.
144
TALİD, 14(27), 2016, F. Ayğan
21. el-Beşâirü’n-nebeviyye, Ebû Abdullah Hüseyin b. Muhammed el-Kudsî elHalidî (ö. h. 1200): Bağdatlı İsmail Paşa bu eseri zikrederek müellifine nisbet eder.46
22. Risale fi fedâili’n-nebi ve hasâisihî ve fedâili’l-Kur’an, Yusuf b. Ahmed
ed-Dimaşkî: Hz. Peygamber’in faziletleri ve hususiyetlerine dair bu risalenin Süleymaniye Kütüphanesi Bağdatlı Vehbi Efendi bölümünde nr. 2085-2’de bir kaydı
bulunmaktadır. 5 varaklık bu küçük risalenin 1748 yılında istinsah edildiği belirtilir.
23. Delâil-i Nübüvveti Nebiyyinâ, Sahaflar Şeyhizade, Mehmed Esad b. Ahmed el-Arabkirî (ö. 1264/1848): Şeyhizâde Esad Efendi olarak bilinen Osmanlı
devlet adamı ve tarihçisi olan müellifin “beşâirü’n-nübüvve” türünde kaleme almış
olduğu eseridir. Şeyhizade eserinde Tevrat ve İnciller hakkında bilgiler vererek bu
metinlerde Hz. Peygamber’in nübüvvetini müjdeleyen bölümlere işaret eder.47 1258
yılında kaleme alındığı ve müelllif hattı olduğuna dair kayıt bulunan bir nüshası
Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunmaktadır (Esad Efendi nr. 3842-1).
24. er-Risâletü’l-hamîdiyye, Hüseyin el-Cisr (ö. 1909): Eserin tam adı er-Risâletü’lhamîdiyye fî hakîkati’t-diyâneti’l-İslâmiyye ve hakkıyyeti’ş-şerîati’l-Muhammediyye’dir.
Esasen bir İslam inanç sistemi savunusu olmakla birlikte eserde Hz. Peygamber’in
nübüvvetinin ispatı büyük bir yer tutmuş, özellikle Kitab-ı Mukaddes metinlerinin
delil olarak getirilmesi onu beşâirü’n-nübüvve eseri olarak şöhret bulmasını sağlamıştır. Müellif eserini Osmanlı padişahı II. Abdülhamid’e ithaf etmiş ve padişah
tarafından ödüllendirilmiştir. er-Risâletü’l-hamîdiyye, o dönemde Avrupa’dan yayılan
İslam eleştirilerine karşı İslam inançlarını ve Hz. Muhammed’in peygamberliğini
savunan eserler arasında yer alır. Eserin çeşitli klasik baskıları mevcuttur (Beyrut
1305, Kahire 1322, Dımaşk 1352). Ayrıca eser Manastırlı İsmail Hakkı tarafından
Türkçeye eklemelerle çevrilerek yayınlanmıştır (İstanbul 1307).48
25. Beşâir-i sıdk-ı nübüvvet-i Muhammediye, Ahmed Midhat Efendi (ö. 1912):
Eser Osmanlı dönemi beşâirü’n-nübüvve literatürünün en önemli örneklerinden
biri olup Hz. Peygamber’in nübüvvetinin önceki dinî gelenekler tarafından bilinmesini ve müjdelenmesini konu edinmektedir. Eser bir giriş, iki ana bölüm ve bir
hatimeden oluşmaktadır. Girişte tahrif konusu ele alınmış, iki ana bölümünü oluşturan beşâir-i târihiyye ve beşâir-i kitâbiyye’de ise Hz. Peygamber’in nübüvvetini
önceden bildiren tarihî deliller ile Tevrat ve İncillerden pasajlar aktarılmıştır.49 Eser
Osmanlı son döneminde yeniden hararetlenen Müslüman-Hıristiyan karşılaşması ve
karşılıklı tartışmaların beşâirü’n-nübüvve literatürünün artmasına neden olduğuna
dair güzel bir örnek teşkil etmektedir. Söz konusu dönemde misyonerlik faaliyetleri
46 Bağdatlı İsmail Paşa, İzâhü’l- meknûn, c. 2, s. 182
47 Bkz. Ziya Yılmazer, “Esad Efendi, Sahaflar Şeyhizâde”, DİA, c. 11, s. 341-345.
48 Eser hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. İlyas Çelebi, “er-Risâletü’l-Hamidiyye”, DİA, c. 35,
s. 128-129.
49 Bkz. Ahmed Midhat, Beşâir-i sıdk-ı nübüvvet-i Muhammediye, Dersaâdet: Kırk Anbar Matbaası, 1317.
Osmanlı Dönemi Nübüvvet Literatürü
145
karşısında etkili olduğu ve toplumda bir karşılık bulduğu da anlaşılmaktadır.50 Eser
iki defa basılmış (İstanbul 1312, 1317) son olarak da Mehdi Ali Seçkin tarafından
günümüz Türkçesiyle yayınlanmıştır (İstanbul 2007).
26. Hazret-i Muhammed’e Dair Tevrat Zebur ve İncil’deki Nasların Tercümesi,
Kadı Mahmud b. Hasan Atinalı: Bu risale Atina kadılığı yapmış olan Kadı Mahmud
Efendi’ye (ö. 1738’den sonra) ait olmalıdır. Hz. Peygamber’in nübüvvetine delil
olarak gösterilen Kitab-ı Mukaddes metinleri Türkçeye çevrilmiştir. Süleymaniye
Kütüphanesi Ali Nihat Tarlan nr. 144-4’te kayıtlı bir nüshası mevcuttur.
27. Beşâirü’n-nübüvveye dair birkaç risale: Hz. Peygamber’in önceki dini
metinlerde müjdelendiğini ispat etmeye yönelik beşârü’n-nübüvve konusunda
yazılmış fakat müellif kaydı bulunmayan birkaç risaleye ileri çalışmalara kapı
aralamak bakımından atıfta bulunmamız uygun olacaktır. Bu yazmalar Osmanlı
son döneminde tebşîrât veya beşâirü’n-nübüvve risalelerinin yaygınlığını gösterici
mahiyettedir.
• Risale fî isbâti ma ğayyarahû ahbârü’l-yehûd min kelimâti’t-Tevrat ve
isbât-i nübüvvet-i Muhammed aleyhisselam: Süleymaniye Kütüphanesi Laleli
nr. 3706-36’da kayıtlıdır. 8 varaklık risalenin 989 yılında istinsah edildiği belirtilir.
• Cenabı Peygamberin Velâdetinden Evvel Nübüvveti Hakkında Tevrat’ta [ki
haberler]: Süleymaniye Kütüphanesi Şehid Ali Paşa nr. 1505-2’de kayıtlıdır. Türkçe
olan bu risalenin de müellif kaydı bulunmamaktadır.
• Risaletün fî na’ti Muhammed fi’t-Tevrâti ve’z-Zebûr ve’l-İncil: Köprülü
Kütüphanesi Hafız Ahmed Paşa nr. 105-3.
28. Nücûmü’l-mühtedîn ve rücûmü’l-mu‘tedîn fi delâil-i nübüvve, Yusuf
b. İsmail en-Nebhânî (ö. 1932): Osmanlının son döneminde İstanbul’da da ilmî
çalışmalarda bulunan ve II. Abdülhamid’le iyi ilişkiler kuran Filistinli müellifin
delâilü’n-nübüvve alanında yazmış olduğu eserdir. Hz. Peygamber’in nübüvvetini
aklî ve naklî delillerle ispatı, Kur’an-ı Kerim’in mûcizeliği ve peygamberlerin ismeti,
eserin ana konularını oluşturmaktadır. Eser Kahire’de basılmış (Kahire 1322) olup
Süleymaniye Kütüphanesi’nde iki nüshası bulunmaktadır (İzmir nr. 639; İzmirli
İsmail Hakkı nr. 1045).
29. el-Burhânü’l-müsedded fî isbâti nübüvveti seyyidinâ Muhammed, Yusuf b.
İsmail en-Nebhânî (ö. 1932): Filistinli âlim Yusuf en-Nebhânî’nin Hz. Peygamber’in
nübüvvetini ispat amacıyla yazmış olduğu eserdir. Eser, Hz. Peygamber hakkında
önceki dinî metinlerde geçen müjdelerle başlar, ardından doğumu ve hayatının
nübüvvet öncesi ve sonrası aşamalarında meydana gelen mûcizeler ile O’nun üstün
ahlak ve hususiyetleri ele alınır. el-Burhânü’l-müsedded Beyrut’ta 1324’te basılmıştır.
50 Orhan Okay, “Beşâir-i sıdk-ı nübüvvet-i Muhammediye”, DİA, c. 5, s. 548-549.
TALİD, 14(27), 2016, F. Ayğan
146
30. Miftâhü’n-nübüvve, Molla Rıza eş-Şâfiî el-Hemedânî: Delâil türüne ait
olan bu eseri kaynaklar müellifine nisbet etmektedir.51 Peygamber göndermenin
hikmeti, nübüvvete delalet eden deliller, mûcizenin mahiyeti ve sihirden farkı,
Hz. Peygamber’in nübüvvetinin delilleri eserin temel konularıdır. Eserin Süleymaniye Kütüphanesi’nde bir adet yazma nüshası bulunmaktadır (Hasan Hüsnü
Paşa nr. 612).
31. Berâhînü rahmiyye fi İsbâti’r-risâleti’l-Muhammediyye, Nasîrüddin
Muhammed Rahmi: Hz. Peygamber’in nübüvvetini ispatına dair bu risalenin
Millet Kütüphanesi’nde bir yazma nüsha kaydı bulunmaktadır (Millet Ktp. Ali
Emiri Farsça nr. 887). Katalog kaydında Farsça olduğu ve 1303’de istinsah edildiği
belirtilir.
32. Müellif Kaydı Bulunmayan Eserler
• el-Kelâm fi İsbâti’n-nübüvve ve’r-risâle: Süleymaniye Ktp. Fatih nr. 1039-4.
• Kitab fi isbâti’n-nübüvve li Muhammed Aleyhisselam: Süleymaniye Ktp.
Hamidiye nr. 1447-2; Topkapı Ahmed III, nr. 1929.
• Risâle fi hasâisi’n-nübüvve: Süleymaniye Ktp. Ayasofya nr. 3135-3.
II. Mûcizeye ve Hz. Peygamber’in Mûcizelerine Dair Eserler
Kelâm ilminde Allah’ın bir fiili olarak peygamberde meydana gelen ve onun
nübüvvetini isbat eden olağanüstü hâdise olarak tanımlanan mûcize, nübüvvetin temel konularından birini oluşturur. Mûcize konusu sistematik kelâm
eserlerinin nübüvvet bahislerinde, delâil ve hasâis türü eserlerde ele alınmıştır.
Osmanlı öncesi dönemde Bakıllânî’nin el-Beyân’ı gibi bazı eserler hariç tutulursa
müstakil olarak mûcizeyi ve Hz. Peygamber’in mûcizelerini konu edinen te’lifât
yaygın değildir. Bununla birlikte Osmanlı döneminde mucizeye, özellikle de Hz.
Peygamber’in mûcizelerine dair bir literatürün olduğu anlaşılmaktadır. Mûcizeye
dair genel eserlerin yanı sıra bu dönemde özelde mi’rac mûcizesini anlatan risaleler yazılmış ve bu konuda edebî bir yazım türü de oluşmuştur. Yine inşikâk-ı
kamer mûcizesine dair müstakil risaleler kaleme alınmıştır. Bu başlıklar altında
bu literatürün tanıtımını yapacağız.
A. Mûcize’nin Mahiyeti ve Peygamberliğe Delaleti
Bu başlık altında mûcizenin mahiyeti, peygamberliğe delaleti ve önceki
peygamberlerin mûcizelerine yer vererek mûcizeyi daha genel olarak ele alan
eserler kaydedilecektir. Bu risalelerin bir kısmında temel gaye, Hz. Peygamber’in
nübüvvetini ispat etmektir. Risalelerin muhtevası, önceki nebilerin mûcizelerinin
ortaya konmasıyla Hz. Peygamber’in buna benzer veya daha üstün mûcizelerinin
olduğunu göstermeye yöneliktir.
51 Bağdatlı İsmail Paşa, İzâhü’l-meknûn, c. 2, s. 528; Ömer Rıza Kehhale, Mu’cemü’l-müellifîn,
c. 4, s. 162; c. 9, s. 317.
Osmanlı Dönemi Nübüvvet Literatürü
147
1. el-Âyâtü’l-vâdihât fî vechi delâleti’l-mu‘cizât, Hafîdü İbn Merzûk, Muhammed b. Ahmed b. Muhammed et-Tilimsânî, Ebû Abdullah (ö. 842/1439):
Kütüphane kayıtlarında rastlamadığımız bu eseri Bağdatlı İsmail Paşa müellife
nisbet eder.52
2. Risâle fi Beyâni Mu‘cizâti’l-Enbiyâ, Celâlüddin Abdurrahman b. Ebu Bekr
b. Muhammed es-Suyûtî (ö. 911/1505): Suyûtî’nin mûcizenin nübüvvete delaleti
ve peygamberlerin mûcizelerini ele aldığı risalesidir. Süleymaniye Kütüphanesi’nde
yazma nüshaları bulunmaktadır (Esad Efendi nr. 3772-2, Fatih nr. 5294-32).
3. Risâle fi tahkîki’l-mu‘cize ve delâletihâ alâ sıdki men idde‘an-nübüvve, İbn
Kemal Paşa Şemseddin Ahmed b. Süleyman (ö. 940/1534): Kemalpaşazâde’nin
risalelerinden biri olan eser, kelâmî perspektifle mûcizenin anlamı ve mahiyeti,
gerçekleşme şartları ve peygamberin nübüvvetine delaleti meselelerini konu
edinir. Türkiye kütüphanelerinde pek çok yazma nüshası bulunmaktadır.53 Bu
eser ayrıca Ahmed Cevdet Paşa tarafından Resâilu İbn Kemal içerisinde yayınlanmıştır (İstanbul 1316). Eserde mûcize konusu derinlemesine incelenmiş, bu
konuda önceki dönemde ortaya konan görüşler değerlendirilerek yer yer eleştirilmiş, kaynak olarak da özellikle Osmanlı döneminde etkili olan Şerhu’l-Mevâkıf,
Şerhu’l-Makâsıd ve Şerhu’l-Akâid gibi eserlerden faydalanılmıştır.54
4. Risâle fi’l-Mu‘cizât, es-Sindî, Ebü’l-Hasan Nureddin Muhammed Sadık b.
Abdülhâdi (ö. 1138/1725): Hindistanlı bir hadis âlimi olan müellifin peygamber
mûcizelerini konu edinen bu eseri hakkında kaynaklar bilgi vermezler. Ancak
Süleymaniye (Hacı Mahmud Efendi nr. 1410-6) ve Konya Yusufağa (nr. 4890-8)
kütüphanelerinde böyle bir eserin kaydı mevcuttur.
5. Mu‘cizâtü’l-Enbiyâ, Nazîra İbrahim b. Mustafa (ö. 1188/1774): Peygamber
mûcizelerini konu edinen bu eser, Nazîra İbrahim Efendi olarak bilinen müellife
Hediyyetü’l-ârifîn’de nisbet edilir.55 Eserin Beyazıt Devlet Kütüphanesi (Veliyüddin
Efendi nr. 816) ve İstanbul Üniversitesi yazma eserler bölümünde (nr. 2355) birer
nüshası bulunmaktadır.
6. Risâle-i Mu‘cize, Uzun Ali Efendi: Peygamber mûcizelerini konu edinen
risale İstanbul’da Matbaa-i Âmire’de 1266 yılında basılmıştır.56
52 Bağdatlı İsmail Paşa, İzâhü’l-meknûn, c. 1, s. 7.
53 Bazı yazma nüshaları için bkz. Atıf Efendi nr. 2816-26; Köprülü Ktp. Fazıl Ahmed Paşa nr.
1014-9, 1602-28, Hafız Ahmed Paşa nr. 330-13; Manisa İl Halk Ktp. nr. 2965/20; Milli Ktp. Yazmalar nr. 8770-4; Nuruosmaniye nr. 4920-15; Süleymaniye Ktp. Ayasofya nr. 2374-2, 4794-61,
04797-5, Bağdatlı Vehbi nr. 25-6, Esad Efendi nr. 3546-12, 3646-11, 3652-24, Hasan Hüsnü
Paşa nr. 65-8, 121-13, Laleli nr. 3645-22, 3761-2, Şehid Ali Paşa nr. 2737-44.
54 Bu risalenin ayrıntılı bir tahlili için bkz. Halil İbrahim Bulut, “Kemalpaşazâde ve fi’l-Hakikati’lMu’cize Adlı Risalesinin Tahlil ve Değerlendirilmesi”, Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dergisi, 6(2002), s. 187-207.
55 Bağdatlı İsmail Paşa, Hediyyetü’l-ârifîn, c. 1, s. 38.
56 Kütüphane nüshaları için bkz. Süleymaniye Ktp. Kasidecizâde nr. 759-5; Atıf Efendi Eki nr.
694-2, 1144-12.
TALİD, 14(27), 2016, F. Ayğan
148
7. Mu‘cizâtü’l-Enbiyâ, Muhammed Şakir b. Mustafa: Eser sırasıyla Hz. Peygamber öncesi nebilerin mûcizeleriyle başlar. Daha sonra Hz. Peygamber’in hissî
mûcizeleri ve nübüvvetine delalet eden diğer hususları konu edinir. Eser h. 1327
yılında İstanbul’da basılmıştır.57
8. el-Mu‘cizât, Muhammed Cemalüddin b. Hamza el-Haccar: Eserde tarihî
sırasıyla önceki nebilerin mûcizeleri anlatıldıktan sonra Hz. Peygamber’in mûcizeleri
ele alınır. Süleymaniye Kütüphanesi’nde müellif hattı olduğuna dair kaydı bulunan
bir nüshası mevcuttur (Ayasofya nr. 4788-5).
9. Peygamberlerin mûcizelerini konu edinen eserlerden kütüphane kayıtlarında müellif ismi zikredilmeyenler:
• Mu‘cizâtü’l-enbiyâ: Beyazıt Devlet Ktp. Beyazıd nr. 5294, 5320, 7883; Kütahya
Vahid Paşa nr. 1942; Milli Ktp. A 4181-20
• Bazı mu‘cizat-ı enbiyâ-yı izâm: Topkapı Ktp. Revan Köşkü nr. 1353.
• Risâle fi mu‘cizâti cemîi’l enbiyâ: Süleymaniye Ktp. Fatih 5348-6, Edirne
Selimiye nr. 652-3.
• Risâle fi mu‘cizâti’l-enbiyâ: Süleymaniye Ktp. Fatih nr. 3896-7; Laleli nr. 3738-9.
• Risâle fi’l-mu‘cizât: Beyazıt Devlet Ktp. nr. 828.
• Kitâb fi beyâni’l- mu‘cizât: Milli Ktp. B 489-14
B. Hz. Peygamber’in Mûcizeleri
Bu başlık altında daha ziyade Hz. Peygamber’in hissî mûcizelerini konu edinen
eserler ele alınacaktır. Hz. Peygamber’in nübüvvetinin ispatı ve üstün özelliklerinin
anlatıldığı eserlere ise ilk bölümde yer verilmişti. Vereceğimiz listeden de anlaşılacağı
üzere Osmanlı döneminde Hz. Peygamber’in hissî mûcizelerini ele alan bu literatürün
artış gösterdiği görülmektedir. Risaleler öz bir şekilde Hz. Peygamber’in hayatında
meydana gelen olağanüstü hâdiseleri aktarmıştır. Hz. Peygamber’in hayatını, hususiyetlerini ele alan şemâil, hilye, mevlid, Muhammediye ve Ahmediye gibi edebî
birer tür haline gelen literatürü, çalışmamızın kelâmî çerçevesi dolayısıyla kapsam
dışında tuttuk. Hz. Peygamber’in hissî mûcizelerini genel olarak ele alanların yanı
sıra sadece mi’rac ve inşikâk-ı kamer mûcizelerini konu edinen risaleler hakkında
bilgi verilecektir. Ayrıca Hz. Peygamber’in hayatta olduğu ve görülmesinin mümkün
olduğunu ele alan risaleler de bu başlık altında incelenecektir.
Hz. Peygamber’in Hissî Mûcizelerine Dair Eserler:
1. Mu‘cizâtü’n-nebî, Ebû Abdullah Muhammed b. İbrahim el-İşbilî en-Nahvî
(ö. 723): Hz. Peygamber’in mûcizelerini konu edinen ve bunu isim olarak kullanan
müstakil eserlerdendir. Literatüre dair bilgi veren kaynaklarda bu eserden söz
edilmektedir.58
57 Bkz. Süleymaniye Ktp. Hacı Reşid Bey nr. 65; Millet Ktp. Ali Emiri Şry. nr. 718.
58 Bkz. Bağdatlı İsmail Paşa, Hediyyetü’l-ârifîn, c. 2, s. 508.
Osmanlı Dönemi Nübüvvet Literatürü
149
2. el-Âyâtü’n-neyyirât li’l-havârik ve’l-mu‘cizât, İbn Hacer Askalânî, Ebü’lFazl Şihâbüddîn Ahmed b. Alî b. Muhammed (ö. 852/1449): Meşhur hadis âlimi
İbn Hacer’in Hz. Peygamber’in mûcizelerine dair bu isimle bir eser kaleme aldığı
belirtilir.59
3. Kevâkibü envari’l-Ahmediyye fi esrâri’l-mu‘cizâti’l-Muhammediyye,
el-İmâdî, Muhammed b. Ahmed (ö. 1120/1708): Eserden İzâhü’l-meknûn’da
bahsedilmektedir.60 Süleymaniye Kütüphanesi’nde bir nüshası bulunmaktadır
(Çorlulu Ali Paşa nr. 359).
4. Ravzatü’l-i’caz fi mu‘cizâti’l-mümtâz, Nâyî Osman b. Muhammed elİstanbulî (ö. 1142/1729): Nâyî Osman Dede olarak bilinen bestekâr, şâir ve edip
olan müellifin 1170 beyitten oluşan mesnevi türünde yazmış olduğu eserdir.
Eserde kendisinden önceki peygamberlerde görülen mûcizelerin benzerinin, hatta
daha üstün olanlarının Hz. Peygamber’de meydana geldiği anlatılır. Başta mirac
ve inşikâku’l-kamer olmak üzere Hz. Peygamber için nakledilen hissî mûcizeler
edebî bir anlatımla konu edilmiştir. Eserin Süleymaniye Kütüphanesi’nde yazma
nüshaları bulunmaktadır (Halet Efendi nr. 77; Nazif Paşa nr. 962). Ayrıca hakkında
bir doktora tezi yapılmıştır.61
5. Mucizâtü’l-Mustafa (a. s.), Mehmed b. Ahmed Tarsûsî (ö. 1145/1732):
Tarsus müftülüğü yapmış olan Osmanlı âliminin Hz. Peygamber’in mûcizelerini
anlattığı eseridir. Adana İl Halk Kütüphanesi’nde iki nüshası mevcuttur (Adana
İl Halk Ktp nr. 428, 953 (Milli Kütüphane)).
6. Mu‘cizât-ı Nebî, Cevâbî Efendî: Hz. Peygamber’in mûcizelerini manzum
bir şekilde konu edinen Osmanlıca bir risaledir. Türkiye’deki kütüphanelerde
yazma nüshaları bulunmaktadır.62
7. Evsâf ve mu‘cizât-ı Nebi, Abdurrahman Ubeydî: Hz. Peygamber’in mûcizelerini
ve nübüvvetine delalet eden hususiyetlerini anlatan Osmanlıca bir eserdir. Ahmed Cevdet Paşa tarafından neşredilmiştir (Dersaadet: İkdam Matbaası, 1313).63
8. Mu‘cize-i Peygamberî, Ubeydullah Efgânî: Hz. Peygamber’in mûcizeleri
hakkında Osmanlıca kaleme alınan bu eserin istinsah kaydı 1332’dir. Millet
Kütüphanesi’nde bir nüshası mevcuttur (Ali Emiri şry. nr. 730).
9. Hüccetullâh ale’l-âlemîn fî mu’cizâti seyyidi’l-mürselîn, Yusuf b. İsmail
en-Nebhânî (ö. 1932): Filistinli müellifin Hz. Peygamber’in mûcizelerini konu alan
59 Kâtib Çelebi, Keşfü’z-zünûn, c. 1, s. 204.
60 Bağdatlı İsmail Paşa, İzâhü’l-meknûn, c. 2, s. 360.
61 Müjgan Çakır, “Nayi Osman Dede Hayatı, Sanatı Eserleri ve Ravzatü’l-i`caz fi`l-Mu`cizati’lmümtaz`ı”, Doktora tezi, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul 1998.
62 Bazı yazma nüshaları için bkz. Süleymaniye Ktp. Esad Efendi nr. 3585-4; Milli Ktp. nr. 9237-4;
Kayseri Raşid Efendi Ktp. Raşid Efendi nr. 196-2.
63 Bkz. Süleymaniye Ktp. Hacı Mahmud Efendi nr. 4497, İzmirli İsmail Hakkı nr. 3663-4, Tahir
Ağa Tekke nr. 569; Hacı Selim Ağa Ktp. Hüdai Efendi nr. 1208-1.
150
TALİD, 14(27), 2016, F. Ayğan
eseridir. Nebhânî bu eserinde Hz. Peygamber’e önceki peygamberlere verilenden
daha üstün mûcizeler verildiği dolayısıyla önceki nebevî silsileye inanan kimselerin son peygambere de iman etmelerinin gereğini ispat etmeyi amaçlamıştır.
Esasında delâil ve hasâis literatürünü ele aldığımız bölümde de incelenebilecek
eseri, ismini mûcizeye hasrettiği ve genel nübüvvet isbatı yerine Hz. Peygamber’in
mûcizelerini konu edindiği için burada değerlendirdik. Eser bir giriş, dört ana
bölüm ve hâtimeden oluşmaktadır. Müellif girişte mûcizenin mahiyeti, önceki
nebilere verilen mûcizelerin daha üstününün Hz. Peygamber’e verildiği, O’nun
ve nurunun hususiyetlerini ele alır. Birinci bölümde beşâirü’n-nübüvve, ikinci
bölümde nübüvvet öncesi mûcizeleri, üçüncü bölümde bi’seti ile vefatı arasındaki mûcizeleri, dördüncü bölümde vefatından sonraki dönemde meydana gelen
olağanüstü hadiseler konu edilmektedir. Ayrıca tevessül ve keramet konuları da
işlenmektedir.64 Eser ilk defa 1316 yılında Beyrut’ta basılmış daha sonraki yıllarda
yeni neşirler yapılmış ve Türkçeye tercüme edilmiştir.65
10. Mucizâtü’n-Nebi, Hilmi Baba b. Hüseyin el-Bosnevî: Hz. Peygamber’in
mûcizelerini konu alan eserin Süleymaniye Kütüphanesi’nde yazma bir nüshası
bulunmaktadır (İbrahim Efendi nr. 211).
11. Risale fi evsâfi’n-nebî ve mu’cizâtih, İbn Mahan, Ebû Ahmed Ubeydullah
b. Abdullah b. Tahir: Doğumu öncesinden vefatı sonrasına kadar Hz. Peygamber’in
mûcizelerini anlatan Osmanlıca bir eserdir. Süleymaniye Kütüphanesi’nde yazma
bir nüshası mevcuttur (İbrahim Efendi nr. 209).
12. Mu‘cizât-ı resûl aleyhisselam, Gurbetî, İzzettin Oğlu: Hz. Peygamber’in
mûcizelerini manzum bir şekilde konu edinen Türkçe bir risaledir. Beyazıt Devlet
Kütüphanesi’nde bir yazma nüsha kaydı mevcuttur (Beyazıd nr. 5308).
13. Mu‘cizâtü’n-nebi, Hüseyin Konyalı: Hz. Peygamber’in mûcizesi olarak
kaynaklarda nakledilen zehirli koyunun bunu bildirmesine ilişkin hadiseyi anlatmaktadır. Manzum bir Türkçe eserdir. Süleymaniye Kütüphanesi’nde yazma
bir nüshası bulunmaktadır (Hacı Mahmud Efendi nr. 4311-7).
14. Hz. Peygamber’in mûcizelerini konu edinen eserlerden kütüphane
kayıtlarında müellif ismi zikredilmeyen bazı risaleler:
a. Mu‘cize hayri’l-enâb aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm: Süleymaniye Ktp. Tırnovalı
nr. 1846-31.
b. Mu‘cizâtü’n-nebi: Kataloglarda bu adla birçok yazma eser kaydı bulunmaktadır. Bu eserlerden incelediklerimizde Hz. Peygamber’in Kur’an’ın dışındaki
64 Bkz. Yusuf b. İsmail en-Nebhânî, Hüccetullâh ale’l-âlemîn fî mu’cizâti seyyidi’l-mürselîn, thk.
Abdülvaris Muhammed Ali, Beyrut: Darü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1996.
65 Bir önceki dipnottaki tahkikli neşri ve Diyarbakır el-Mektebetü’l-İslâmiyye neşri. Ayrıca Abdulhalık Duran tarafından Türkçeye çevrilmiştir. Bkz. Nebhani, “Resüllerin Efendisi hakkında
Allah’ın alemlere karşı hücceti”, Peygamber Efendimizin mûcizeleri, çev. Abdülhalık Duran,
Konya: İslami Neşriyat, 1990.
Osmanlı Dönemi Nübüvvet Literatürü
151
hissî mûcizeleri öz bir şekilde anlatılmaktadır. Bunların bir kısmı Türkçe kaleme
alınmıştır. Süleymaniye Ktp. Hamidiye nr. 1447-98; Adana İl Halk nr. 953-17 (Milli
Ktp.); a.yer nr. 428-9; Tokat Zile İlçe Halk Ktp. nr. 513-5 (Milli Ktp.); Gaziantep
İl Halk Ktp. nr. 361-5 (Milli Ktp.); Antalya Elmalı İlçe Halk Ktp. nr. 2579-9 (Milli
Ktp.); Manisa İl Halk Ktp. nr. 359-7; Kütahya Vahid Paşa Ktp. nr. 1405, 1518-2;
Trabzon İl Halk Ktp. nr. 316-2.
c. Risâle fi mu‘cizât’in-nebi: Süleymaniye Ktp. Fatih nr. 5426-31, Giresun
Yazmalar nr. 109-22
d. Mu‘cizâtü’l-Mustafa: Beyazıt Devlet Ktp. nr. 5294.
e. Risâle fi zikr mu‘cizâti’n-nebi (s.a.): Süleymaniye Ktp. Amcazâde Hüseyin
Paşa nr. 241-7.
f. Şerh-i vilâdet ve mu‘cizâti’n-nebi: Süleymaniye Ktp. Hacı Mahmud Efendi
nr. 4407.
g. Mu‘cizât-ı Peygamber: Milli Ktp. A 4309-3, A 4546-10, A 3538-5.
h. Mu‘cizât-ı peygamberi hakkında: Süleymaniye Ktp. Lala İsmanil nr. 692-5.
İnşikâk-ı Kamer Risaleleri:
İnşikâkü’l-kamer, Hz. Peygamber’in bir mûcizesi olarak ayın ikiye yarılmasını ifade eden bir terimdir. Hz. Peygamber’in en belirgin hissî mûcizesi olarak
hadis kaynaklarında nakledilen inşikâkü’l-kamer hadisesine, delâil ve hasâis
literatüründe de geniş yer verilmiştir. Erken dönemlerden itibaren bu hâdisenin
mahiyeti hakkında kelâm âlimleri arasında çeşitli görüşler ortaya konmuştur.66
Osmanlı dönemine gelindiğinde yukarıda örneklerini sunduğumuz üzere Hz.
Peygamber’in hissî mûcizelerini konu alan eserlerin yanı sıra müstakil olarak
inşikâkü’l-kamer mûcizesini ele alan risalelerin yazıldığını görmekteyiz. Bu risalelerin ortak özelliği rivayet tenkidi yapmaksızın ayrıntılı tasvirlerle ayın yarılması
hadisesini anlatmalarıdır.
1. Risâle der beyân-ı şakku’l-kamer, Aziz b. Muhammed en-Nesefî
(ö. 700/1300): Beyazıt Devlet Ktp. Veliyyüddin Efendi nr. 1825.
2. Risâletü inşikâki’l-kamer, Habib b. Malik: Hacı Selim Ağa Ktp. Kemankeş
nr. 273; Milli Ktp. nr A 1340-3.
3. Ferâidü’d-dürer fi inşikâki’l-kamer, Muhammed b. Muhammed b.
Muhammed el-Hanefî: Süleymaniye Ktp. Ayasofya nr. 2270.
4. Risâle-i şakku’l-kamer, Sâinüddin: Beyazıt Devlet Ktp. Veliyyüddin Efendi
nr. 3184.
5. Destân-ı şakku’l-kamer, Miskîn Ahmed: Süleymaniye Ktp. Hacı Mahmud
Efendi nr. 4311.
66 Geniş bilgi için bkz. İlyas Çelebi, “İnşikâkü’l-kamer”, DİA, c. 12, s. 343-345.
TALİD, 14(27), 2016, F. Ayğan
152
6. Kıssatü inşikâki’l-kamer, Müellif kaydı yok: Ankara Adnan Ötüken Ktp.
(Milli Kütüphane içerisinde) nr. 3190-3.
7. Risâle fî beyâni ikterabeti’s-sa‘atü ve’n-şâkka’l-kamer, Müellif kaydı yok:
Manisa İl Halk Ktp. nr. 1455-10.
8. Hadîsü inşikâki’l-kamer, Müellif kaydı yok: Süleymaniye Ktp. Carullah
Efendi nr. 1722-1.
9. Risâle-i şakkı kamer, Müellif kaydı yok: Süleymaniye Ktp. Esad Efendi nr.
1760-8; İzmir nr. 797-3.
Mi’rac Literatürü:
Hz. Peygamber’in mi’rac mûcizesi de müstakil eserlere konu olmuş ve bu
konuda oldukça geniş bir literatür oluşmuştur. Milâdî ondördüncü asırdan önce
müstakil olarak isra ve mi’racı konu edinen eserler arasında şunları zikredebiliriz: Abdülkerim el-Kuşeyrî (ö. 465/1072), Kitâbü’l-mi’rac; Abdükadir Geylânî (ö.
561/1166), es-Sirâcü’l-vehhâc fi leyleti’l-mi’râc; Ebû Şekûr es-Sâlimî, Kitâbü’lmi’rac; İbnü’l-Cevzî, Kıssatü’l-mi’rac. Bunların yanı sıra İbn Dihye el-Kelbî (ö.
633/1235) el-İbtihac fî ehâdîsi’l-mi’rac eserinde mi’raca dair hadis kitaplarında yer
alan rivayetleri incelemiş ve bunlardan sahih olanları tespit etmeye çalışmıştır.67
Yine İbn Hilâl el-Makdisî’nin (ö. 765/1364) İktifâ’ü’1-minhâc fi ehâdisi’l-mi’râc
adıyla mi’rac hadislerini incelediği kaydedilir.68
Osmanlı dönemine geldiğimizde mi’rac literatürünün giderek arttığını görüyoruz.
Hz. Peygamber’in hissî mûcizelerinin ön plana çıktığı bu dönemde mi’raca ayrı
bir önem verilmiş ve bu mûcize onun önceki peygamberlerden üstün olduğunun
bir göstergesi olarak kabul edilmiştir. Hz. Peygamber sevgisinin ve onu yüceltmenin bir tezahürü olarak bu eserler giderek artmış ve halk arasında da oldukça
revaç bulmuştur. Bu tezahürün karşılığı olarak mi’rac Hz. Peygamber’in en temel
ve belirleyici mûcizesi olarak değerlendirilerek “mi’raciyye” veya “mi’racnâme”
adıyla bir edebî türün oluşumunu sağlamıştır. Bu tür Hz. Peygamber’in mi’racını
daha ziyade manzum olarak ve hikayevî bir anlatım tarzıyla ele alan eserlerden
oluşmaktadır. Bu eserlerde mi’racın safhaları ayrıntılı bir şekilde tasvir edilir,
hadisedeki şahıslar ve varlıklar hakkında ayrıntılı bilgilere yer verilir. Türk ve
İran edebiyatı bu türün pek çok örneğini ortaya çıkarmıştır.69 Bu başlık altında
öncelikle mi’racı Hz. Peygamber’in nübüvvetine delaleti bağlamında inceleyen
eserlere yer verilecek ardından edebî türe de örnekler verilecektir.
67 Bkz. Ebü’l-Hattab Ömer b. Hasan b. Ali İbn Dihye el-Kelbi, el-İbtihac fî ehâdîsi’l-mi’rac, thk.
Rifat Fevzi Abdülmüttalib, Kahire: Mektebetü’l-Hanci, 1996.
68 Brockelmann, GAL, c. 1, s. 136.
69 “Miraciyye” türü ve buna ilişkin literatür için bkz. Metin Akar, Türk Edebiyatında Manzum
Mirac-nâmeler, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 1987; Mustafa Uzun, “Mi‘raciyye”, DİA,
c. 30, s. 135-140.
Osmanlı Dönemi Nübüvvet Literatürü
153
1. Kitâbü’l-mi’râc, Musa b. Haci Hüseyin el-İznikî (ö. 838/1434): İznikli olan
müellif birçok eseri Türkçeye çevirmesiyle tanınan bir Osmanlı âlimidir.70 Mi’rac
mûcizesinin konu edildiği bu eserin Süleymaniye Kütüphanesi’nde iki nüshası
bulunmaktadır (Denizli nr. 316-2; Yazma Bağışlar 1277-3). Ayrıca Hikmet Özdemir
tarafından Türkçeye de tercüme edilmiştir (İstanbul 1984).
2. Risâle fi kıssati’l-mi’râc, İbn Nasirüddin, Şemseddin Muhammed b. Ebi
Bekir Abdullah (ö. 842/1438): Bağdatlı İsmail Paşa miraca dair bir eseri farklı bir
isimle İbn Nasîrüddin’e nisbet eder.71 Süleymaniye Ktp. Şehid Ali Paşa nr. 27298’de bu isimle bir kaydı vardır.
3. Risale-i Mi’râciye, Muhammed Nûrbahş (ö. 869/1464): Mutasavvıf
Seyyid Muhammed Nurbahş’a ait olduğu kaydedilen bir nüshası Süleymaniye
Kütüphanesi’nde bulunmaktadır (Esad Efendi nr. 3702-21). Eser Farsça mensur
olup tasavvufî bir yaklaşımla mi’racı ele almaktadır.
4. el-Âyetü’l-kübrâ fi şerhi kıssati’l-İsrâ, es-Suyûtî, Celalüddin Abdurrahman b. Ebu Bekr (ö. 911/1505): Suyûtî’nin isra ve mi’raca dair hadisleri derleyip
buradan hareketle hadiseyi anlattığı eseridir. Müellif öncelikle konuya dair on
beş hadisi nakleder, ardından mi’racın mahiyetinden ve burada gerçekleşen
olaylardan aşama aşama bahseder. Eserin Süleymaniye Kütüphanesi’nde çeşitli
nüshaları mevcuttur (Reisü’l-küttâb nr. 1149-48;Reşid Efendi nr. 988-14, 1000-1).
Ayrıca Muhammed Abdülhakim el-Kâdî tarafından İbn Hacer el-Askalânî’nin
Buhârî’nin isra-mi’raca dair rivayet ettiği hadisleri derlemesiyle birlikte tahkik
edilerek yayınlanmıştır.72
5. el-Âyâtü’l-azîmetü’l-bâhire fi mi’râci seyyidi ehli’d-dünyâ ve’l-âhire, Şemseddin Muhammed b. Yusuf b. Ali ed-Dımaşkî (ö. 942/1535): Mi’rac mûcizesinde
yer alan ve Hz. Peygamber’in nübüvvetine ve üstünlüğüne delil olarak kullanılan
olağanüstü hadiseleri konu alan eser 17 bölüm altında bu meseleleri ele alır.73
Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nde kayıtlı bir yazma nüshası bulunmaktadır (Beyazıd nr. 5290).
6. Risâle fi mi’râci’n-nebi, el-Bekrî Muhammed b. Muhammed b. Abdurrahman es-Sıddiki Ebü’l-Hasan (ö. 952/1545): Mutasavvıf âlim Ebü’l-Hasan Bekrî’ye
ait olduğu Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunan bir nüshada kaydedilmiştir
(Amcazâde Hüseyin nr. 95).
7. el-İbtihâc fi’l-kelâm ale’l-İsrâ ve’l-mi’râc, el-Gaytî, Necmüddin Muhammed b. Ahmed el-İskenderî (ö. 981/1573): Osmanlı döneminde yazılmış mi’rac
70 Hakkında bilgi için bkz. Bursevî, Osmanlı Müellifleri, c. 1, s. 385-386.
71 Bağdatlı İsmail Paşa, Hediyyetü’l-ârifîn, c. 2, s. 193.
72 Suyûtî-İbn Hacer el-Askalânî, el-İsrâ ve’l-Mi’rac, thk. Muhammed Abdülhakim el-Kâdî,
Kahire: Dârü’l-hadis, 1989.
73 Kâtib Çelebi, Keşfü’z-zünûn, c. 1, s. 204.
TALİD, 14(27), 2016, F. Ayğan
154
literatürünün önemli örneklerinden biridir. Eserin muhtevası İsra ve Necm
sûrelerinde yer alan konuya ilişkin ayetlerin açıklaması ve mi’rac hadisesi hakkında varid olan hadislerin yorumu ve bunlardan hareketle Hz. Peygamber’in bu
mûcizesinin anlatılmasından oluşmaktadır. Eserin Türkiye kütüphanelerinde pek
çok yazma nüshası bulunmaktadır.74
8. Risâle fi mi’râci’n-nebi, Nureddinzâde Muslihuddin Mustafa b. Nureddin
Ahmed el-Filibevî (ö. 981/1573): Mi’racı muhtasar olarak ele alan bu eserden
Kâtib Çelebi söz etmekte ve Nureddinzâde’ye nisbet etmektedir.75 Bu risalenin
birçok yazma nüshası bulunmaktadır.76
9. Mi’râciyye, Aziz Mahmud Hüdâyî (ö. 1038/1628): Aziz Mahmud Hüdâyî’ye
atfedilen mensur mi’râciyyedir.77 Hacı Selim Ağa Kütüphanesi’nde bir yazma
nüshası mevcuttur (Hüdai Efendi nr. 262-2).
10. es-Sirâcü’l-münîr fi şerhi mi’râci’l-beşiri’n-nezir, en-Nebtinî Ali b. Abdülkadir (ö.1061/1650): Hacı Selim Ağa Ktp. Hacı Selim Ağa nr. 812.
11. en-Nûru’l-vehhâc fi’l-kelâmi ale’l-İsrâ ve’l-mi`râc, el-Üchurî Ebü’lİrşâd Nureddin Ali b. Muhammed (ö. 1066/1656): Mi’racı oldukça geniş bir
şekilde ele alan eserden Hediyyetü’l-ârifîn’de bahsedilmiştir.78 Çeşitli yazma
nüshaları mevcuttur (Beyazıt Devlet Ktp. nr. 5288; Hacı Selim Ağa Ktp. Hüdai
Efendi nr. 511; Kütahya Vahid Paşa nr. 315). Ayrıca Beyrut’ta basılmıştır (Dârü’lKütübi’l-İlmiyye 2003).
12. Kitâbü’l-mi’râc, el-Kalyûbî, Şihabüddin Ahmed b. Ahmed b. Selame (ö.
1069/1659): Süleymaniye Ktp. Esad Efendi nr. 413, 3749-10; Beyazıt Devlet Ktp.
nr. 7917. Kaynaklarda müellifine birçok eser nisbet edilmektedir.79
74 Bkz. Süleymaniye Ktp. Esad Efendi nr. 261, 2373, 3779-1, 3949-10, Giresun Yazmalar nr.
84-1, Hasan Hüsnü Paşa nr. 133, Hasib Efendi nr. 416, İzmir nr. 130, Lala İsmail nr. 70;
Nuruosmaniye Ktp. nr. 627; Millet Ktp. Ali Emiri Arabi nr. 221.
75 Kâtib Çelebi, Keşfü’z-zünûn, c. 1, s. 892.
76 Bkz. Süleymaniye Ktp. Esad Efendi nr. 1448-8, Reşid Efendi nr. 1117-1; Pertev Paşa nr. 621,
Serez nr. 3832-5; Millet Ktp. Ali Emiri Arabi nr. 4454-3.
77 Hasan Kamil Yılmaz, Osmanlı müelliflerinde ve Külliyât-ı Hazret-i Hüdâyî’de bu risalenin
Hüdâyî’ye atfedildiğini fakat böyle bir eserinin bilinmediğini belirtir. Bkz. H. Kamil Yılmaz,
Aziz Mahmud Hüdâyî –Hayatı, Eserleri, Tarîkatı–, İstanbul: Erkam Yayınları, 2004, s. 120, 121.
Ayrıca İbrahim Aksu bir makalede Hacı Selim Ağa Kütüphanesi’ndeki nüshayı esas alarak
risaleyi günümüz imlasına aktarmıştır. İbrahim Aksu, “Aziz Mahmud Hüdâyî Adına Kayıtlı
Mevlid-i Şerîf ve Mi’râciye Risâlesi”, Tasavvuf İlmî ve Akademik Araştırma Dergisi, sy. 24
(2009/2), s. 81-96.
78 Bağdatlı İsmail Paşa, Hediyyetü’l-ârifîn, c. 1, s. 758.
79 Kâtib Çelebi, Keşfü’z-zünûn, c. 2, s. 1606; Bağdatlı İsmail Paşa, İzâhü’l-mekun, c. 1, s. 295; c. 2,
s. 447, 618; Ömer Rızâ Kehhâle, Mu’cemü’l-müellifîn: teracimu musannifi’l-kütübi’l-Arabiyye,
Beyrut: Mektebetü’l-Müsenna, t.y, c. 1, s. 148.
Osmanlı Dönemi Nübüvvet Literatürü
155
13. Kıssatü’l-mi’râc, el-Berzencî, Ca’fer b. Hasan b. Abdülkerim (ö.
1187/1764): Mu’cemü’l-müellifîn’de eser müellifine nisbet edilmekte80 olup
Türkiye kütüphanelerinde yazma nüshaları mevcuttur (Süleymaniye Ktp. Hacı
Mahmud Efendi nr. 4476; Millet Ktp. Ali Emiri Arabi nr. 4545).
14. Hâşiye alâ Kıssati’l-Mi’râc li Necmüddin el-Ğaytî, ed-Derdîr Ahmed b.
Muhammed b. Ahmed el-Adevî, Ebü’l-Berekât (ö. 1201/1786): Ğaytî’nin eserine
müellif tarafından yapılmış bir haşiyedir. Osmanlının son dönemindeki yaygınlığından dolayı birçok yazma nüshası bulunmaktadır (Süleymaniye Ktp. Bağdatlı
Vehbi nr. 2008-4; Hacı Mahmud Efendi nr. 4412). Ayrıca Mısır’da klasik bir baskısı
yapılmıştır (Matbaatü’ş-Şark, 1305/1888).81
15. Risâle fi isbati’l-mi’râc, Şemseddin el-Hanekahî: Bu eserin Süleymaniye
Kütüphanesi Lala İsmail nr. 710-33’te 1022 yılında istinsah edildiği belirtilen bir
nüshasının kaydı bulunmaktadır.
16. es-Sirâcü’l-vehhâc fi leyleti’l-mi’râc tercümesi, Ahmed Muhtar: Abdülkadir
Geylânî’nin mi’racı konu alan es-Sirâcü’l-vehhâc adlı eserinin Türkçeye çevirisi
olup 1312 yılında İstanbul’da basılmıştır.82
17. el-Büşrâ bi-ahbâri’l-isrâ ve’l-mi’râci’l-esrâ, el-Hulvâni, Ahmed b. Ahmed (ö. 1308/1891): Kehhâle bu eserden bahsetmektedir.83 Eserin Süleymaniye
Kütüphanesi’nde bir nüshası bulunmaktadır (Hacı Mahmud Efendi nr. 4481-1).
18. Hüsnü’l-ibtihâc bi’l-isrâ ve’l-mi’râc, el-Müneyyir, Muhammed Arif b.
Ahmed b. Sa’id el-Hüseynî (ö. 1342): Kaynaklarda müellife nisbet edilmektedir.84
Eserin Şam’da klasik bir baskısı yapılmıştır (el-Matbaatü’s-Suriye 1307).85
19. Risâle fi tahkiki adem-i istihâleti’l-mi’râc, Arab Sinan: Bu eserin Süleymaniye Kütüphanesi’nde bir nüshası bulunmaktadır (İbrahim Efendi nr. 860-25).
20. Mi’râcü’n-Nebi, Monahoyizade Kasım b. Ahmed Resmi: Antalya Elmalı
İlçe Halk Kütüphanesi nr. 2471 (Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi).
Müstakil olarak mi’racı konu alan bu eserlerin yanı sıra kütüphane kataloglarında müellif kaydı olmayan bazı yazmalar da bulunmaktadır. Bu eserler arasında
şunları zikredebiliriz: Mi’racü’n-nebî (Beyazıt Devlet Ktp. nr. 5293); Risâle fi’l-mi’rac
(Süleymaniye Ktp. İbrahim Efendi nr. 441-3, Şehid Ali Paşa nr. 2725-49; Millet Ktp.
Ali Emiri Arabi nr. 4514-2; Beyazıt Devlet Ktp. nr. 5292); Risâle fi mi’raci’n-nebi
80 Ömer Rızâ Kehhâle, Mu’cemü’l-müellifîn, c. 3, s. 137.
81 Süleymaniye Ktp. Abdulgani Efendi nr. 124; Hacı Mahmud Efendi nr. 4356
82 Süleymaniye Ktp. Hacı Mahmud Efendi nr. 2599; Tırnovalı nr. 897.
83 Ömer Rızâ Kehhâle, Mu’cemü’l-müellifîn, c. 1, s. 146.
84 Bağdatlı İsmail Paşa, İzâhu’l-meknûn, c.1, s. 402; Ziriklî, el-A‘lâm, c. 4, s. 180; Ömer Rızâ
Kehhâle, Mu’cemü’l-müellifîn, c. 10, s. 114-115.
85 Süleymaniye Ktp. Hacı Mahmud Efendi nr. 4480; Millet Ktp. Ali Emiri Arabi nr. 3106; Beyazıt
Devlet Ktp. Veliyüddin Efendi nr. 3859.
TALİD, 14(27), 2016, F. Ayğan
156
(Süleymaniye Ktp. Halet Efendi Ek nr. 89-2); Risâle fi mi’râci’r-resûl (Süleymaniye
Ktp. Esad Efendi nr. 3649-9); Esrârü’l-vahyi fi’l-mi’rac (Süleymaniye Ktp. Esad
Efendi nr. 1371-2); İsra ve Mi’rac Hakkında Risale (Süleymaniye Ktp. Hacı Mahmud Efendi nr. 4475); Kıssatü’l-mevlid ve’l-mi’rac (Süleymaniye Ktp. Ayasofya nr.
3486); Leyletü’l-Mi’râc’da Vaki Olan Hadisler (Süleymaniye Ktp. Hacı Mahmud
Efendi nr. 690); Risale der Mi’rac-ı Risaletmeab (Süleymaniye Ktp Carullah Efendi
nr. 2085-11); Risâle fi beyân ma verade fi leyleti’l-mi’râc (Süleymaniye Ktp laleli
nr. 3731-5); Risale fi beyan mi’rac en-nebi (Süleymaniye Ktp. Tırnovalı nr. 1856-5).
Manzum Mi’raciyyeler
1. Mi’râciyye, Abdülbaki Arif Efendi b. Mehmed b. Mustafa el-İstanbuli (ö.
1125/1713): 319 beyitten müteşekkil olan mi’raciyye’de mi’rac gecesinin mahiyeti,
hadisenin tarihi ve safhaları şiirsel bir dille anlatılır. Eserde Mi’rac mûcizesindeki
bazı ihtilaflı hususlar nesirle anlatılmıştır. Siyer ve hasâis türü eserler temel kaynaklarını oluşturur.86 Eserin birçok yazma nüshası mevcuttur.87
2. Mi’râciyye, İsmail Hakkı Bursevî, (ö. 1137/1725): Mi’rac ve mi’raca dair
hadiselerin tasavvufî bir bakış açısıyla anlatıldığı manzum bir eserdir. Yaygın bir eser
olduğundan Türkiye kütüphanelerinde pek çok yazma nüshası bulunmaktadır.88
3. Mi’râcü’n-nebi, Nâyî Osman b. Muhammed el-İstanbulî (ö. 1142/1729): Nayî
Osman Dedenin mi’raciyye türünde yazmış olduğu manzum eserdir. Mi’raciyye
adıyla çeşitli yazma nüshaları mevcut olup89 ayrıca İstanbul’da basılmıştır (Şirket-i
Mürettibiye Matbaası, 1310).
4. Risâle-i mi’râciye, Nahifi, Süleyman b. Abdurrahman b. Salih el-İstanbuli
(ö. 1151/1738): Mesnevi tarzıyla yazılan eserin diğer mi’raciyyelerden ayırıcı
özelliği ilmî meseleleri edebî bir üslupla ele almasıdır. Yazar İsra ayetlerini ve
sahih hadisleri tercih ettiğini belirterek mi’raca dair hadisleri tercüme eder.
İlgili hadisleri mi’rac hadisesindeki sırasıyla alır ve ravilerin isimlerin sayar. Bu
mi’raciyyede mi’rac hadisesine ilişkin tartışmalara da yer verilir, filozofların
görüşleri eleştirilir, mi’racın aklın alanına girmediği, bir iman meselesi olduğu
ve bu hadisenin zamandan ve mekândan münezzeh bir Allah anlayışına uygun
bir şekilde anlaşılması gerektiği anlatılmaya çalışılır.90 Oldukça hacimli olan bu
86 Ayrıntılı bilgi için bkz. Akar, Türk Edebiyatında Manzum Mirac-nâmeler, s. 184-189.
87 Bunların bir kısmı için bkz. Süleymaniye Ktp. Aşir Efendi nr. 398-10, Esad Efendi nr. 3719,
Hacı Mahmud Efendi nr. 3702, 3879, Hamidiye nr. 387, 779, Lala İsmail nr. 264; Kayseri Raşid
Efendi Ktp. nr. 196; Topkapı Ktp. Hazine Kit. nr. 1249.
88 Bunların bir kısmı için bkz. Süleymaniye Ktp. Hacı Mahmud Efendi nr. 1867-2, Pertev Paşa nr.
637-14; Atıf Efendi Ktp. nr. 1781; Hacı Selim Ağa Ktp. Hüdai Efendi nr. 477.
89 Yazma nüshaların bazıları için bkz. Süleymaniye Ktp. Hacı Mahmud Efendi nr. 4479; Hacı
Selim Ağa Ktp. Hüdai Efendi nr. 1286; Mevlana nr. 117, 46.
90 Ayrıntılı bilgi için bkz. Akar, Türk Edebiyatında Manzum Mirac-nâmeler, s. 175-178.
Osmanlı Dönemi Nübüvvet Literatürü
157
mi’raciyyenin Süleymaniye Kütüphanesi’nde yazma nüshaları bulunmaktadır
(Aşir Efendi nr. 323, Hamidiye nr. 252).
Çalışmanın sınırlarını zorlamamak için örnek olarak sunduğumuz bu
mi’raciyyelerin tanıtımıyla yetiniyoruz. Bu telif türü Hz. Peygamber’in mi’rac
mûcizesini edebî bir tarzda anlatımını hedeflemektedir. Bir kaçı hariç tutulursa
sahih rivayetleri kullanma çabası içinde olunmamış, rivayet malzemesinden safhalar haline getirilen mi’rac hadisesi şiirsel bir dil içerisinde anlatılmıştır. Bunların
bir kısmı tasavvufî anlayış içerisinde hadiseyi yorumlamış, bir kısmı ise rivayet
tenkidini ve ilmî tartışmaları da içermiştir. Yukarıda kısaca tanıttığımız eserlerin
yanı sıra şu mi’raciyyeleri de zikredebiliriz: Mi’rac Manzumesi, müellif kaydı yok
(Süleymaniye Ktp. Laleli nr. 3756-2, 3756-3); Mi’racnâme-i seyyidü’l-beşer, Abdülvâsi
Çelebi (Afyon İl Halk Ktp. nr. 34); Mi’racü’n-nebi, Arif (Süleymaniye Ktp. İbrahim
Efendi nr. 355); Mi’raciyye-i risalet penah aleyhisselam, Mecîdî (İstanbul Ün. Ktp.
nr. TY. 4009); Mi’raciyye, Faiz Efendi (Süleymaniye Ktp. Esad Efendi nr. 2158);
Mi’raciyye, Ganizade Nadiri, Muhammed b. Abdülgani (Süleymaniye Ktp. Esad
Efendi nr. 1456-6, 3719-5, Halet Efendi nr. 800-1, Lala İsmail nr. 716-11, Laleli nr.
1944, 3733-20, Şehid Ali Paşa nr. 790-6); Mi’raciyye, Lebib Efendi (Süleymaniye Ktp.
Laleli nr. 3514); Mi’raciyye, Riyâzî, Muhammed b. Mustafa el-Birgivî (Süleymaniye
Ktp. Esad Efendi nr. 3719-6); Mi’raciyye, Sabit Alaüddin Efendi (Süleymaniye Ktp.
Esad Efendi nr. 1456-7, 3407-11, 3812-4, Halet Efendi nr. 806-16, Yazma Bağışlar
nr. 3336-1); Mi’raciyye, Nevi’izâde Atâî (Süleymaniye Ktp. Kasidecizâde nr. 760-1);
Mi’raciyye, Nâbi (Süleymaniye Ktp. Esad Efendi nr. 2477-2, Zühdü Bey nr. 495);
Mi’raciyye, Riyâdî (Nuruosmaniye Ktp. 4959), Minhâcü’l-mi‘râc, Receb Vahyî
(Hacı Selim Ağa Ktp. Hüdai Efendi nr. 1402).
Hz. Peygamber’in Hayatta Olduğu ve Görülmesinin
İmkânına Dair Risaleler:
Müteahhirîn döneminde özellikle delâil ve hasâis türü eserlerde Hz. Peygamber’in
vefatından sonra bir çeşit hayatla yaşadığına dair bilgilere yer verildiği görülür.
Örneğin Zehebî’ye göre Hz. Peygamber, diğer nebilerden daha üstün bir şekilde
berzah hayatıyla mezarında yaşamaktadır. O, bu konuda şehitlerin ölmedikleri ve
rableri katında rızıklandırıldıklarına dair ayeti (Âl-i İmrân 3/169) delil göstererek
onlardan daha üstün olan peygamberlerin diri olmalarının daha evla olduğunu
savunur.91 Hz. Peygamber’in cesedi ve ruhuyla canlı olup çeşitli tasarruflarda
bulunduğuna dair malumat delâil ve hasâis türü eserlerde yer alır.92 Yine peygamberlerin cesetlerinin çürümeyeceği kabirlerinde diri olarak şehitler gibi
91 Ebû Abdullah Şemseddin Muhammed b. Ahmed b. Osman Zehebî, Siyeru a’lâmi’n-nübelâ,
thk. Şuayb el-Arnavûd, Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 1982, s. 160-162.
92 Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. M. Said Hatipoğlu, “Hz. Peygamber’i Yanlış Anlama Tezahürleri”, İslâmî Araştırmalar, sy. 1/2 (1986), s. 5-11.
TALİD, 14(27), 2016, F. Ayğan
158
rızıklandırıldıklarına ilişkin rivayetler nakledilmiştir.93 Bu rivayetlerden hareketle
Osmanlı ilim anlayışına önemli ölçüde etkisi bulunan Suyûtî şöyle bir düşünce
geliştirir: “Hz. Peygamber cesedi ve ruhuyla canlı olup tasarruflarda bulunmaktadır. O ölümden önceki hali nasılsa aynı o şekilde devam etmekte, normal şartlarda melekler nasıl diri oldukları halde görülmezse onlar da görülememektedir.
Fakat Allah bir kimseyi peygamberi görmek lütfuna erdirirse perdeyi kaldırır, o
kimse peygamberi gerçek şekliyle görür. Buna hiç bir engel yoktur. Bunun misal
aleminde olduğuna dair bir tahsise gitmeye de gerek bulunmamaktadır.”94 Dolayısıyla Hz. Peygamber’in vefatından sonra görülebildiğine dair bir düşüncenin
geliştiği anlaşılmaktadır. Osmanlı döneminde bu düşünceyi yansıtan risalelerin
vücut bulduğunu görmekteyiz.
1. Tenvîrü’l-halek fî imkani rü’yeti’n-nebiyyi ve’l-melek, Ebü’l-Fazl Celaleddin Abdurrahman b. Ebî Bekr Suyutî (ö. 911/1505): Suyûtî, eserin başında
bu risaleyi Hz. Peygamber’in yakaza halinde görülmesinin imkânını açıklamak
üzere kaleme aldığını belirtir. Hz. Peygamber’i rüyasında görenin O’nu yakaza
halinde de görebileceğini ifade eden hadisi naklederek bu konu hakkındaki temel
yaklaşımları ortaya koyar. O, yakaza halinde görmenin ahirette olduğuna dair
tahsise karşı çıkar ve âlimlerin görüşlerini aktararak Hz. Peygamber’i görmenin
imkânını savunur. Eser Suyûtî’nin diğer risaleleriyle birlikte basılmıştır.95 Türkiyedeki kütüphanelerde yazma nüshaları mevcuttur.96
2. Tenbihü’l-ğabî fi rü’yeti’n-nebî aleyhi’s-selam, Sinaneddin Yusuf b. Ya’kub
el-Amasî el-Halvetî (ö. 989/1581): Hz. Peygamber’in görülmesi meselesini ele
alan Türkçe bir risaledir. Müellif, Suyûtî’de olduğu gibi Hz. Peygamber’i rüyada
görenin yakaza halinde de göreceğine dair hadisi naklederek bu düşünceyi ispat
etmek üzere eseri kaleme aldığını belirtir. Hadiste bildirilen rü’yetin mahiyetini
ve bu konuda âlimlerin görüşlerini tartışır. Risale bir giriş üç bölüm ve bir hatimeden müteşekkildir. Risale İstanbul’da basılmıştır (Mektebe-i Tıbbiye-i Şahane
Matbaası, 1300). Farklı kütüphanelerdeki yazma nüshalarının çokluğu eserin
yaygınlığını göstermektedir.97
93 Ebû Davud, “Salat”, 202; Nesâî, “Cum’a”, 5; İbn Mâce, “İkame”, 79; “Cenâiz” 65.
94 Suyûtî, el-Hâvî, c. 2, s. 486 krş. Hatipoğlu, “Hz. Peygamber’i Yanlış Anlama Tezahürleri, İslâmî
Araştırmalar, sy. 1/2 (1986), s. 10.
95 Celaleddin Suyûtî, Tenvirü’l-halek fî imkani rü’yeti’n-nebiyyi ve’l-melek, thk. Said Muhammed Lehham, Beyrut: Âlemü’l-Kütüb, 1997.
96 Bkz. Millet Ktp. Feyzullah Efendi nr. 2121-78; Zeytinoğlu Ktp. nr. 224-2; Kütahya Vahid Paşa
Ktp. nr. 2282
97 Bazı nüshaları için bkz. Süleymaniye Ktp. Carullah Efendi nr. 2062-4; Esad Efendi nr. 1010-4,
3534-11; Fatih nr. 5427-31; Hasan Hüsnü Paşa nr. 715-6; Hacı Mahmud Efendi nr. 2111, 2133;
Hacı Selim Ağa Ktp. Kemankeş nr. 301-2; Ankara Adnan Ötüken İl Halk Ktp. nr. 1806; Milli
Ktp. Yazmalar nr. 3408-1, 5252-1; Kastamonu İl Halk Ktp. nr. 3703; Manisa İl Halk Ktp. 1203.
Osmanlı Dönemi Nübüvvet Literatürü
159
3. Risâle fi kevni’n-nebi hayyen ale’d-devam, el-Kevakibî, Şemsüddin
Muhammed b. Hasan b. Ahmed el-Halebî (ö.1096/1685): Şerhu’l-Mevâkıf’a bir
haşiye de yazmış olan müellifin98 Hz. Peygamber’in vefatından sonraki yaşamını
tartıştığı risalesidir. Süleymaniye Kütüphanesi’nde yazma nüshaları bulunmaktadır
(Şehid Ali Paşa nr. 1348-5; Reşid Efendi nr. 447).
III. İsmetü’l-Enbiyâ Literatürü
İsmetü’l-enbiyâ, peygamberlerin günahtan korunmuşluğunu ifade eden bir
kavramdır. Peygamberlerin günah işleyip işlemedikleri nübüvvet öncesi veya sonrası olmak üzere öncelikle kelâm eserlerinde incelenen bir konu olmuştur. İslam
coğrafyasının genişlemesiyle peygamberlerin günah işlemelerinin hatta nübüvvet
öncesinde şirk inancını benimsemelerinin imkânını kabul eden grupların ortaya
çıkması bu konuda müstakil eserlerin yazılmasını da hazırlamıştır. Tarihî süreçte
bu alanda farklı ekol mensubu kelâm âlimlerince eserler kaleme alınmıştır. Bu
eserlerde peygamberlerin günah işlemelerini ve şirk inancını benimsemelerinin
imkânını kabul eden kesimlerin görüşleri aktarılır, peygamberlerin üstün sıfatları
ve bunlar içerisinde günahtan korunmuş olmaları delillerle ispat edilmeye çalışılır.
Bunun yanı sıra nasslarda yer aldığı şekliyle peygamberlerin başından geçen ve
ismet sıfatına aykırılık ima eden bazı hadiseler değerlendirilir. Bu hususta temel
yaklaşım ismet sıfatına aykırılık ima eden nassların te’vili veya israiliyyat kabilinden rivayetlerin reddidir.99
Şerif el-Murtazâ’nın (ö. 436/1044) Tenzihü’l-enbiyâ100, Nureddin es-Sâbûnî’nin
(ö. 580/1184) el-Müntekâ min ismeti’l-enbiyâ101, Fahreddin er-Razî’nin İsmetü’lenbiyâ102 ve İbn Humeyr’in Tenzîhü’l-enbiyâ ammâ nesebe ileyhim husâletü’lağbiyâ103 adlı kitapları bu alanda günümüze ulaştığı bilinen temel eserleri
oluşturmaktadır. Osmanlı döneminde de bu meselenin ilmî bir tartışma konusu
olarak devam ettiğini ve bu alanda birçok risalenin yazıldığını görmekteyiz. Bu
dönemin belirgin özelliği konunun risale hacminde öz bir şekilde ortaya konulmasıdır. Bu risalelerde muhteva olarak konuya ilişkin görüşler zikredilir, önceki
kelâm alimlerinin değerlendirmeleri nakledilir ve ismete ayrılık teşkil eden nasslar
yorumlanır. Bu başlık altında milâdî 1300 yılından itibaren Osmanlı döneminde
bu konuda yazılmış eserleri tespit edip değerlendireceğiz.
98 Bkz. Ziriklî, el-A‘lâm, c. 6, s. 90.
99 Bkz. Yusuf Şevki Yavuz, “İsmetü’l-Enbiyâ”, DİA, c. 13, s. 141-142.
100 Ebü’l-Kâsım Alemülhüda Ali b. Hüseyin Şerif el-Murtaza, Tenzihü’l-enbiyâ, Beyrut: Müessesetü’lA’lemi li’l-Matbuat, 1988. Yazma nüsha için bkz. Süleymaniye Ktp. Laleli nr. 2168.
101 Nureddin es-Sabunî, el-Müntekâ min ismeti’l-enbiyâ, thk. Muhammed Bulut, Beyrut: Daru
İbn Hazm; İstanbul: İsam Yayınları, 2014.
102 Fahreddin er-Râzî, İsmetü’l-enbiyâ, Kahire: Mektebetü’s-Sekâfeti’d-Diniyye, 1986.
103 Ebu’l-Hasan Ali b. Ahmed es-Sıbtî İbn Humeyr, Tenzihü’l-enbiyâ amma nesebe ileyhim
husâletü’l-ağbiyâ, thk. Muhammed Rıdvan ed-Dâye, Beyrut: Dârü’l-Fikri’l-Muasır, 1990.
160
TALİD, 14(27), 2016, F. Ayğan
1. Keşfü’l-ğavâmiz fi ahvâli’l-enbiyâ, Ebü’l-Hasan Muhammed b. Yahya elBeşagârî (ö. 838): Kaynaklarda bu eser müellifine nisbet edilmekte104 olup Beyazıt
Devlet Kütüphanesi’nde bir nüshası bulunmaktadır (Veliyüddin Efendi nr. 789).
2. Tenzihü’l-enbiyâ an tesfîhi’l-ağbiyâ, Ebü’l-Fazl Celaleddin Abdurrahman
b. Ebî Bekr es-Süyûtî (ö. 911/1505): Nübüvvete ilişkin diğer konularda olduğu gibi
bu konuda da belirleyici bir âlim olan Suyûtî’nin peygamberlerin ismetine dair bir
eseridir. Müellif eserin başında peygamberlerin nübüvvet özelliklerine yaraşmayan
bazı niteliklerin onlara atfedildiğini, bu durumu açıklamak ve peygamberleri nübüvvete halel getiren sıfatlardan tenzih etmek üzere kaleme aldığını belirtir. Eserin
Kuveyt’te tahkikli neşri yapılmıştır.105 Yazma nüshaları için bkz. Beyazıt Devlet Ktp.
Beyazıd nr. 8010; Köprülü Ktp. Hacı Ahmed Paşa nr. 343-4; Millet Ktp. Feyzullah
Efendi nr. 2121-29.
3. Hısnü’l-Enbiyâ, Ganim el-Bağdadî, Giyasüddin Ganim b. Muhammed elHanefî (ö. 1030/1623): Müellifi Osmanlı dönemi hanefî fakihlerindendir.106 Risale
muhteva olarak nasslarda nakledilen peygamber kıssalarında onların ismetine
aykırılık anlamına gelecek durumların açıklanmasını içerir. Risale hacminde bir
eserdir. Süleymaniye Ktp. Reşid Efendi 858-26.
4. Nûru’l-asfiyâ fi beyâni ismeti’l-enbiyâ, el-Gazzî, Şerefüddin Abdülkadir
b. Berekât (ö. 1030’dan sonra): Hanefî fakihi olan müellifin107 peygamberlerin
günahtan korunmuş olduklarını izâh etmek üzere yazmış olduğu risaledir. Dönemin karakteristik yazım türü olan risaleyle konunun öz bir anlatımı hedeflenmiştir.
Süleymaniye Kütüphanesi’nde yazma bir nüshası bulunmaktır (Kılıç Ali Paşa nr.
1024-29).
5. Tenzîhü’l-Mustafa’l-muhtâr ammâ lem yesbüt mine’l-ahbâr ve’l-âsâr, elA’cemî Şihâbuddîn Ahmed b. Ahmed b. Muhammed el-Vefaî (ö. 1086/1675): Bu
risale kaynaklarda zikredilmekte108 olup Süleymaniye Kütüphanesi’nde bir yazma
nüshası bulunmaktadır (Esad Efendi nr. 3631-1).
6. İthâfü’l-ezkiyâ bi tahkîki ismeti’l-enbiyâ, Şihabüddin Ahmed b. Muhammed el-Hamevî (ö. 1098/1686): Nüshasına göre 3 ile 6 varak arası bir hacimde
ismetü’l-enbiyâ meselesinin küçük risalede konu edilmesine güzel bir örnek teşkil
etmektedir. Müellif peygamberlerin tebliğ faaliyetleriyle ilişkili ve ismetlerine zarar
104 Bağdatlı İsmail Paşa, İzâhü’l-meknûn, c. 2, s. 363; Ömer Rızâ Kehhâle, Mu’cemü’l-müellifîn, c. 12,
s. 100.
105 Celaleddîn Suyûtî, Tenzihü’l-enbiyâ an tesfihi’l-ağbiya, thk. Halid Abdulkerim Cum’a, Abdülkadir Ahmed Abdülkadir, Kuveyt: Daru’l-Urube, 1988.
106 Ömer Rızâ Kehhâle, Mu’cemü’l-müellifîn, c 8, s. 37-38, 70.
107 Müellif hakkında bkz. Bağdatlı İsmail Paşa, Hediyyetü’l-ârifîn, c. 1, s. 416; Ziriklî, el-A‘lâm, c. 3,
s. 161; Ömer Rızâ Kehhâle, Mu’cemü’l-müellifîn, c. 4, s. 298.
108 Bağdatlı İsmail Paşa, İzâhü’l-meknûn, c. 1, s. 329; Ömer Rızâ Kehhâle, Mu’cemü’l-müellifîn, c. 1,
s. 152-153.
Osmanlı Dönemi Nübüvvet Literatürü
161
veren hususların onlar hakkında imkansız olduğunda ittifak olduğunu, sehiv ve
unutmadan kaynaklanan durumları hakkında ise ihtilaf olduğunu belirterek eserine
başlar ve bu konuda kelâm alimlerinin görüşlerini aktarır. Hz. Adem’den başlayarak
peygamber kıssalarında ismete aykırılık ima eden bazı olayları açıklayarak yorumlar.
Bu risalenin Süleymaniye Kütüphanesi’nde farklı yazma nüshaları bulunmaktadır
(Giresun Yazmalar nr. 114-1; Esad Efendi nr. 3631-5; Pertev Paşa nr. 624-1).
7. el-Hablü’l-metîn fi ismeti’l-enbiyâ ve’l-mürselin, el-İsbirî, Muhammed b.
Yusuf el-Halebî (ö. 1194/1780): Nuruosmaniye Ktp. nr. 2416-2.
8. Enbiyâ-i Kirâm Haklarında Yalan Rivayetleri Red Risalesi, Kadızâde elİstanbulî, Ahmed b. Muhammed Emin (ö. 1197/1782): Peygamberler hakkında
nübüvvet vasıflarına aykırı nitelemeleri reddetmek üzere yazılmış Osmanlıca bir
risaledir. Müellifi Devvânî’nin İsbat-ı Vacib Risalesine haşiye yazmış olan Osmanlı
kelâm âlimlerindendir. Bu risale Osmanlının geç döneminde Türkçe yazımın ilmî
konularda da varlık gösterdiğine dair bir örnek teşkil etmektedir. Süleymaniye
Kütüphanesi’nde yazma bir nüshası bulunmaktadır. (Hacı Mahmud Efendi nr. 4438).
IV. Ebeveyn-i Resûl Risaleleri
Hz. Peygamber’in anne ve babasının âhiretteki durumu erken dönemlerden
itibaren gündeme gelmiştir. Bu konuda genel olarak kurtuluşa erecekleri, kurtuluşa
eremeyecekleri ve bu hususta tevakkuf etme olmak üzere üç yaklaşımın olduğunu
görmekteyiz. Çoğunluğu oluşturan birinci gruptaki âlimler fetret kavramından ve
onların hanif dini üzere olduklarından hareket ederek âhirette kurtuluşa erenlerden olacakları kanaatindedir. Ebû Hanife, İbn Teymiyye ve Ali el-Kârî gibi âlimler
ise cahiliyye döneminde yaşadıkları ve şirk dini üzere öldükleri gerekçesiyle Hz.
Peygamber’in anne-babasının mü’min olmadıkları görüşünü benimsemiştir. İbn
Hacer ve Kastallânî gibi üçüncü gruptaki bazı âlimler ise ebeveynin iman durumu
hakkında konuşmanın caiz olmadığını söylemiştir.109 Esasında ebeveynin âhiretteki
durumuna ilişkin bir tartışma olduğu için konu kelâm açısından iman bahisleri
içerisinde de değerlendirilebilir. Bununla birlikte tartışmanın çerçevesine bakıldığında Hz. Peygamber tasavvuruyla doğrudan ilişkili olması bakımından nübüvvet
konusu içerisinde değerlendirmeyi tercih ettik. Zira bu konuda yazılmış risalelerin
muhtevasına bakıldığında meselenin Hz. Peygamber’in ismeti, ona karşı duyulan
sevgi ve saygı çerçevesinde tartışıldığı görülür.
Tarihî süreçte Hz. Peygamber’in anne-babasının âhiretteki durumuna ilişkin
müstakil eserler yazılmış ve zamanla buna ilişkin bir literatür oluşmuştur. Gazzâlî’nin
Kitâb fî ahvâlî vâlideyi’r-resûl ve Ebû Bekir İbnü’l Arabî’nin Lübbu’l-ukûl fî ebeveyi’rresûl adlı eserlerinin olduğu kaydedilmiş fakat bu eserlerin günümüze ulaşıp
ulaşmadığı bilinmemektedir. Konu hakkında müstakil bir eser olarak günümüze
109 Ebeveyn-i resûl tartışması ve bu konudaki literatür için bkz. Mustafa Akçay, Hz. Peygamber’in
Anne-Babasının Dinî Konumu ve Ebeveyn-i Resûl Risaleleri, İzmir: Yeni Akademi Yayınları,
2005; Metin Yurdagür, “Fetret”, DİA, c. 12, s. 475-480.
162
TALİD, 14(27), 2016, F. Ayğan
ulaşan ilk risale İbnü’l-Cezeri’nin er-Risâletü’l-beyâniyye fî hakki ebeveyi’n-nebî’sidir.
Eserleriyle Osmanlı dönemini ilmî bakımdan önemli ölçüde etkileyen Celâleddin
es-Suyûtî bu konuda da kilit bir konumdadır. O ebeveyn-i resûl konusunda yazmış
olduğu altı risaleyle kendisinden sonra yazılan eserleri etkilemiştir. Bu meseleyi konu
edinen risalelerin genel yaklaşımı ebeveyn-i resulün kurtuluşa ereceği düşüncesini
ispat etmeye yöneliktir.
Osmanlı döneminde bu konuya verilen önem artan bir şekilde devam etmiş,
Arapça ve Osmanlıca birçok risale kaleme alınmıştır. Bu dönemde konu çerçevesinde
bir tartışma geleneği teşekkül etmiş, bazı sultanlar ve devlet ricali meseleyle ilgilenmiş
yine tasavvuf çevrelerinde rüya ve ilhamla ilişkilendirilerek konuyla ilgilenilmiştir.
Ebeveyn-i resûl meselesi medrese-tekke tartışmalarında da gündeme gelmiş ve
bu çerçevede de bazı risaleler kaleme alınmıştır. Genel olarak Osmanlı döneminin
Hz. Peygamber tasavvuruyla ilişkili olarak onun ebeveyninin kâfir olmasının ona
bir noksanlık teşkil edeceği ve konumunun düşürülmesine neden olacağı, dolayısıyla nübüvvetine bir halel geleceği düşüncesi ebeveyn-i resûl risalelerinin ortaya
çıkışının arka planını teşkil etmektedir. Böylelikle bu mesele etrafında hatırı sayılır
bir literatür oluşmuştur. Bu literatür ve muhtevası hakkında Mustafa Akçay Hz.
Peygamber’in Anne-Babasının Dinî Konumu ve Ebeveyn-i Resûl Risaleleri adıyla
bir çalışma yapmış110, Mustafa Kemal Çalıkçı bu konuda yazılmış Arapça risaleler
hakkında bir yüksek lisans tezi hazırlamıştır.111 Biz miladî 1300 yılından sonra bu
konuda yazılmış risaleleri tesbit edecek, bunlardan önemli gördüklerimizi muhteva bakımından tanıtacak, geri kalanını ise kütüphane kayıtlarına işaret ederek
listeleyeceğiz.
1. Risâle fi Hakkı Ebeveyi’n-Nebî (er-Risâletü’l-beyâniyye fî hakki ebeveyi’nnebî), İbnü’l-Cezerî, Şemsüddin Muhammed b. Muhammed el-Mukrî, Ebü’l-Hayr
(ö. 833/1429): Ebeveyn-i resûl konusunda yazılmış müstakil eserler içerisinde
günümüze ulaştığı bilinen en erken dönemde yazılmış risaledir. Konuyu ele alış
biçimi ve muhteva bakımından kendisinden sonra bu konuda telifleri bulunan
Suyûtî’yi etkilemiştir. Müellif erken dönemde bu mesele etrafındaki tartışmayı
ortaya koymuş ve delilleri karşılaştırmıştır. Eser genel olarak Hz. Peygamber’in
anne-babası ve bütün atalarının hanif dini üzere oldukları görüşünü ispatı hedefler. Ayrıca konuya ilişkin olarak fetret kavramını gündeme getirir ve meseleyi
bu çerçevede ele alır. Risalenin Süleymaniye Kütüphanesi’nde bir yazma nüshası
bulunmaktadır (Pertev Paşa nr. 603-3).
2. Celâleddîn es-Suyûtî’nin Risaleleri: Suyûtî fikirleri ve yazmış olduğu eserleriyle
Osmanlı dönemi ilmî geleneğini önemli ölçüde etkilemiş bir şahsiyettir. Ebeveyn-i
110 Mustafa Akçay, Hz. Peygamber’in Anne-Babasının Dinî Konumu ve Ebeveyn-i Resûl Risaleleri,
İzmir: Yeni Akademi Yayınları, 2005.
111 Mustafa Kemal Çalıkçı, “Hz. Peygamber’in Ebeveyni Hakkında Yazılan Arapça Eserler”, Yüksek Lisans tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2002.
Osmanlı Dönemi Nübüvvet Literatürü
163
resûl konusunda da önemli bir rol oynamış, bu alanda yazmış olduğu risalelerle
öncülük yapmış ve bir tartışma alanı açmıştır. O, bu alanda altı risale telif etmiştir.
Suyûtî’nin risaleleri konunun çerçevesini belirleyici bir mahiyet arz etmektedir. Hz.
Peygamber tasavvuruna uygun olarak risalelerinde Resûlullah’ın anne-babasının
ve bütün atalarının hanif dini üzere oldukları ve kurtuluş ehli olduklarını savunur.
Meseleye ilişkin görüşleri delilleriyle birlikte karşılaştırarak ilgili âyet ve hadisleri
değerlendirir. Başta Ebû Nuaym ve Beyhakî’nin eserleri olmak üzere delâil türü
te’lifâtı bu risalelerin temel kaynağını oluşturmaktadır. Bu yöntem ve üslubuyla
kendisinden sonraki risalelere örneklik teşkil etmiştir.112 Suyûtî’nin bu altı risalesinin
Türkiye kütüphanelerindeki bazı nüshalarına işaret edeceğiz. Nüshaların çokluğu
bu risalelerin Osmanlı dönemindeki etkinliğini göstermektedir.
• el-Makâmetü’s-sündüsiyye fi’n-nisbeti’l-mustafaviyye: Âyet ve hadislerin
yanı sıra naklettiği şiirleri delil göstererek Hz. Peygamber’in anne-babasının iman
üzere olduklarını ispat etmeye çalışır. Süleymaniye Ktp. Hacı Beşir Ağa nr. 655-4;
Beyazıt Devlet Ktp. Beyazıd nr. 8010.
• ed-Derecü’l-münîfe fi’l-âbâi’ş-şerîfe: Bu risale müellifin bu konuda kaleme
almış olduğu altı eser içerisinde muhtasar olanlardandır. Suyûtî âlimlerin çoğunun
ebeveyn-i resulün kurtuluşa erenlerden olacağı hususunda icma ettiklerini ve bunu
temellendirirken üç tarzda delil getirdiklerini belirtir. Bu eserinde söz konusu yaklaşımları değerlendirir. Süleymaniye Ktp. Reşid Efendi nr. 988-23, Bağdatlı Vehbi
nr. 2115-1, 2103-2, Fatih nr. 1146-1, Halet Efendi nr. 798-9; Hafid Efendi nr. 446-8;
Reisülküttab nr. 1150-13; Köprülü Ktp. Hacı Ahmed Paşa nr. 343-10; Çorum İl Halk
Ktp. nr. 379-4, 796-4; Manisa İl Halk Ktp. 294-15.
• Mesâliku’l-hünefâ fî vâlideyi’l-Mustafa: Bu risalede de aynı şekilde fetret, hanif
dini üzere olmaları ve ebeveyn-i resulün Allah tarafından diriltilip iman etmeleri
şeklinde üç yaklaşım delillerle birlikte incelenmektedir. Bu eserde cedelî bir yöntem
de izlenmektedir. Süleymaniye Ktp. Hacı Beşir Ağa nr. 655-2, Fatih nr. 1146-1, Âşir
Efendi nr. 456-1, Hafid Efendi nr. 446-6; Hacı Selim Ağa Ktp. Hacı Selim Ağa nr.
161-4; Çorum Hasan Paşa İl Halk Ktp. nr. 377-4; Manisa İl Halk Ktp. nr. 5838-25
• Neşru’l-alemeyni’l-münîfeyn fî ihyâi’l-ebeveyni’ş-şerîfeyn: Müellif bu risalede ebeveyn-i resulün âhiretteki durumunu Hz. Peygamber’i üzmemek, eziyet
etmemek ve onun şefaatine nail olmakla ilişkilendirir. Diğer risalelerde olduğu gibi
kendisinden önceki âlimlerden birçok görüş naklederek konuyu işler. Süleymaniye
Ktp. Hacı Beşir Ağa nr. 655-3, Hacı Mahmud Efendi nr. 1708-13, Hafid Efendi nr.
446-7, Lala İsmail nr. 680-17; Reşid Efendi nr. 988-26.
• et-Ta’zîm ve’l-minne fî enne ebevey Resûlillah fi’l-cenne: Bu risale Suyûtî’nin
bu konudaki hacimli te’lifatındandır. Bu eserde de Hz. Peygamber’in anne-babasının
112 Suyûtî’nin bu risaleleri için bkz. Celaleddin Suyûtî, Resâilü’s-Suyûtî, thk. Said Muhammed
Lehham, Beyrut: Âlemü’l-Kütüb, 1997.
TALİD, 14(27), 2016, F. Ayğan
164
muvahhid haniflerden olduğu temellendirilmeye çalışılır. Suyûtî risalenin başında
ebeveyn-i resulün Allah tarafından diriltilip iman ettiklerine ilişkin rivayetin bazı
muhaddislerin söylediği gibi mevzu olmadığını, sadece zayıf bir hadis olduğunu
ve fezâil bahislerinde nakledilebileceğini savunur. Risale boyunca bu tezi aklî ve
naklî delillerle temellendirir. Beyazıt Devlet Ktp. Beyazıd nr. 8010; Süleymaniye
Ktp. İzmirli İ. Hakkı nr. 3647-2.
• es-Sübülü’l-celiyye fi’l-âbâi’l-‘aliyye113: Suyûtî’nin bu konudaki altıncı risalesinde önceki eserlerinde ortaya konan yaklaşımlar oldukça muhtasar bir şekilde
incelenir. Süleymaniye Ktp. Reşid Efendi nr. 988-24, İzmirli İ. Hakkı nr. 3647-5.
3. Risale fi ebeveyi’n-nebî, Zeyni Çelebi, Zeynüddin Muhammed Şah b.
Muhammed (ö. 929): Kaynaklarda müellife bu eser nisbet edilmektedir.114
Kütüphanelerde yazma nüshaları da mevcuttur (Süleymaniye Ktp. Fatih nr.
5401-4; Kayseri Raşid Efendi Raşid Efendi nr. 494.
4. Risâle fi hakki ebeveyi’n-nebî aleyhi’s-selam, İbn Kemal Paşa Şemseddin Ahmed b. Süleyman (ö. 940/1534): Kemalpaşazâde’nin Hz. Peygamber’in
anne-babasının tüm atalarının iman üzere olduklarını ispat etmek üzere
yazmış olduğu risaledir. Kemalpaşazâde, Suyûtî’nin yöntemini ve yaklaşımını
benimsemiş ve bu risalede uygulamıştır. Müellifin çıkış noktası Allah’ın Hz.
Peygamber’i ve neslini her türlü kötülükten korumuş olmasıdır. Bu hususta
önceki görüşleri delilleriyle birlikte tartışır ardından kendi görüşünü savunur.
Kemalpaşazâde’nin diğer eserleri gibi bu risalenin de farklı isimlerle pek çok
yazma nüshası bulunmaktadır.115 Ayrıca Ahmed Cevdet Paşa tarafından Resâil
içerisinde neşredilmiştir.116
5. Enbâu’l-ıstıfâ fî hakkı ebeveyi’l-Mustafâ, Muhammed b. Kasım el-Âmasî
el-Hanefî (ö. 940/1534): Tefsir, hadis ve edebiyat alanında eserler vermiş olan
müellife bu risale kaynaklarda nisbet edilmektedir.117 (Süleymaniye Ktp. Çelebi
Abdullah nr. 405-4.)
6. Edilletü mu‘takadi Ebî Hanife fî ebeveyi’r-resûl, Ali el-Kârî Nureddin Ali b. Sultan Muhammed (ö. 1014/1606): Ali el-Kârî’nin bu risalesi
ebeveyn-i resûl tartışmaları bakımından önemli bir eserdir. Zira müellif bu
113 Bu altı risale Suyûtî’nin akaide dair risaleleri arasında neşredilmiştir. Bkz. Ebü’l-Fazl Celaleddin
Abdurrahman b. Ebî Bekr Suyuti, er-Resâilü’l-aşr, Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1989.
114 Kâtib Çelebi, Keşfü’z-zünûn, c. 1, s. 841; Ömer Rızâ Kehhâle, Mu’cemü’l-müellifîn, c. 11, s. 259.
115 Yazma nüshaların bir kısmı için bkz. Millet Ktp. Ali Emiri Arabi nr. 4313-49; Köprülü Ktp.
Fazıl Ahmed Paşa nr. 1580-16; Nuruosmaniye Ktp. nr. 4920-9; Süleymaniye Ktp. Amcazade
Hüseyin nr. 450-3, 451-12, 454-16, Ayasofya nr. 4794-20, 4797-13, 4820-13, Bağdatlı Vehbi nr.
447-2, 2041-11, 2072-6, Carullah nr. 2086-7, Esad Efendi nr. 1365-4, 1694-2, 3551-37, 3587-21.
116 İbn Kemal Paşa Şemseddin Ahmed b. Süleyman, Resâlu İbn Kemal, nşr. Ahmed Cevdet Paşa,
İstanbul: İkdam Matbaası, 1316, s. 87-91.
117 Bkz. Ziriklî, el-A‘lâm, c. 7, s. 6; Ömer Rızâ Kehhâle, Mu’cemü’l-müellifîn, c. 11, s. 148.
Osmanlı Dönemi Nübüvvet Literatürü
165
risalesinde Ebû Hanife’nin görüşünden hareket ederek Hz. Peygamber’in
anne-babasının mümin olmadıklarını savunmaktadır.118 Bu risale Suyûtî ve
Kemalpaşazâde’nin risalelerinde ortaya koydukları görüşlere bir reddiye mahiyetindedir. Ebû Hanife’ye nisbet edilen görüşün ona aidiyetini ispat etmeye
ve ebeveynin mümin olduğunu savunanların argümanlarını çürütmeye çalışır.
Ali el-Kârî’nin bilinen eleştirel bir bakış açısı ve sert üslubunun bu eserinde
de görüldüğü anlaşılmaktadır. Risale ebeveyn-i resûl hakkında çoğunluğun
görüşünün aksine fikri savunduğundan söz konusu dönemde ve daha sonra
tartışma yaratmış ve eleştiri almış bir eserdir. Risalenin farklı kütüphanelerde
yazma nüshaları mevcuttur.119
7. Ravzatü’s-safâ fi valideyi’l-Mustafa, Vecdi Ahmed Efendi (ö. 1043/1633):
Ebeveyn-i resûl konusunda yazılmış Osmanlıca risalelerdendir. Eser iki bölüm
ve bir hâtimeden müteşekkildir. Birinci bölümde Hz. Peygamber’in annebabasının kurtuluş ehli olduğu görüşü ele alınmış ikinci bölümde ise mümin
olmadıkları görüşünü benimseyenlerin delilleri ve bunlara yönelik cevaplar
işlenmiştir. Hatimede ise Hz. Peygamber’e sıkıntı verip onu üzmenin hükmü
üzerinde durulmuştur. Risalede önemli ölçüde Suyûtî’nin etkisi görülmektedir
(Süleymaniye Ktp. Bağdatlı Vehbi nr. 115-3; Pertevniyal nr. 96-13).
8. Metâliu’n-nûri’s-seniyyi’l-münbî an tâhareti nesebi’n-nebî, el-Bosnevî,
Abdullah b. Muhammed (ö. 1054/1644): Hz. Peygamber’in nesebinin mümin
olduklarını ispat etmek üzere kaleme alınmış bir risaledir. Eser dokuz bölümden müteşekkildir. Müellif Hz. Peygamber’in nurunun ortaya çıkışını anlatarak
başlar, ardından her bir bölüm altında ebeveyn-i resulün ve Hz. İbrahim’e kadar
atalarının mümin olduklarını ispat etmek üzere haniflik, fetret gibi kavramlar
çerçevesinde konuyu işler.120 Süleymaniye Kütüphanesi’nde yazma nüshaları
bulunmaktadır (Ayasofya nr. 2077-1; Esad Efendi nr. 326).
9. el-Cevheretü’l-mudiyye fî ebevey hayri’l-beriyye, et-Timurtâşî, Salih
b. Muhammed el-Gazzî (ö. 1055/1645): Başta fıkıh olmak üzere kaynaklarda
kendisine bir çok eser nisbet edilen Hanefî fakihi olan müellifin adına kayıtlı
bir risaledir121 (Süleymaniye Ktp. Çelebi Abdullah nr. 198-1).
118 Ebeveyn-i resûl hakkında Ebû Hanife’ye nisbet edilen görüş ve bunun yansımaları hakkında
bkz. Mustafa Akçay, “Hz. Peygamber’in Anne-Babasının (Ebeveyn-i Resûl) Dînî Konumuna
Dair Ebû Hanîfe’ye Atfedilen Görüş Etrafındaki Tartışmalar”, Sakarya Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi, sy. 19 (2009), s. 1-27.
119 Bkz. Süleymaniye Ktp. Damad İbrahim Paşa nr. 298-4, Fatih nr. 5332-18, Kasidecizade nr.
682-11, Lala İsmail nr. 52-2, 689-9, Reisülküttap nr. 1145-11; Kastamonu İl Halk Ktp. 1219-3;
Amasya Beyazıt İl Halk Kpt. nr. 1539-2.
120 Kâtib Çelebi, Keşfü’z-zünûn, c. 2, s. 1718.
121 Hakkında bilgi için bkz. Ziriklî, el-A‘lâm, c. 3, s. 195; Ömer Rızâ Kehhâle, Mu’cemü’l-müellifîn,
c. 10, s. 87.
TALİD, 14(27), 2016, F. Ayğan
166
10. Te’dibü’l-mutemerridîn fi hakki’l-ebeveyn, Abdülahad Nuri b. Mustafa
es-Sivâsî (ö. 1061/1651): Osmanlı dönemi sûfî kelâmcılardan olan müellifin
ebeveyn-i resulün iman üzere olduklarını ispat etmek üzere yazmış olduğu
risaledir122 (Süleymaniye Ktp. Pertev Paşa nr. 628-3, Hacı Selim Ağa Ktp. Hüdai
Efendi nr. 960; Burdur İl Halk Ktp. nr. 739-3). Bu eserin Osmanlıcaya çevrilmiş
bazı nüshaları da bulunmaktadır (Ankara Adnan Ötüken İl Halk Ktp. nr. 3723,
3944-1 (Milli Kütühanede); Çorum Hasan Paşa İl Halk Ktp. 634-1).
11. Şerhu’s-sürûr ve’l-ferec fi ebeveyi’n-nebî (s.a.v.), Saçaklızâde, Muhammed b. Ebubekir el-Mar’aşî el-Hanefî (ö. 1145/1732): Farklı alanlarda
birçok eser te’lif etmiş bir Osmanlı âlimi olan Saçaklızâde’nin ebeveyn-i
resulün mümin olduklarını ispat amacıyla yazmış olduğu risaledir.123 Müellif
risalede Ali el-Kârî’nin görüşünü şiddetle eleştirir. Ebû Hanife’nin bu konudaki sözünü te’vil ederek ebeveynin küfür üzere olmalarına ilişkin ifadenin
mecazî anlamda olduğunu savunur.124 Risalede konu kelâmî bir perspektifle
ve kelâmcıların temel görüşleri tartışılarak incelenmiştir (Süleymaniye Ktp.
Esad Efendi nr. 3704-13; Burdur İl Halk Ktp. nr. 161-4; Edirne Selimiye Ktp.
nr. 2217-17; Nuruosmaniye Ktp. nr. 4979-4; Adana İl Halk Ktp. nr. 141; Maraş
İl Halk Ktp. Hafız Efendi nr. 125).
12. Risale fi imânî ebeveyi’r-resûl, Müstakimzâde, Sa’deddin Süleyman
b. Muhammed Emin (ö. 1202/1788):125 Ebeveyn-i resûl konusunda yazılmış
Osmanlıca eserlerdendir (Süleymaniye Ktp. Fatih nr. 5451; Beyazıt Devlet Ktp.
105621-8).
13. el-İntisâr li-vâlideyi’l-muhtâr, ez-Zebidî, Muhammed Murtaza elHüseynî (ö. 1205/1791): Bağdatlı İsmail Paşa ebeveyn-i resûl hakkındaki bu
risaleyi kaydetmektedir.126
14. Sübülü’s-selâm fi hükmi abâî seyyidi’l-enâm, el-Bâlî, Muhammed b.
Ömer el-Medenî (ö. 1285’den sonra): Eserin İstanbul’da klasik bir baskısı
yapılmıştır (Matbaa-i Âmire 1287) .127
122 Bağdatlı İsmail Paşa, İzâhü’l- meknûn, c. 1, s. 211; Ömer Rızâ Kehhâle, Mu’cemü’l-müellifîn,
c. 5, s. 66.
123 Bağdatlı İsmail Paşa, Hediyyetü’l-ârifîn, c. 2, s. 322.
124 Bu risalenin ayrıntılı bir tahlili için bkz. Halil İbrahim Bulut “Osmanlı Müelliflerinden Maraşlı Saçaklızade ve Ebeveyn-i Resul Konusundaki Görüşleri”, I. Kahramanmaraş Sempozyumu,
6-8 Mayıs 2004 Kahramanmaraş, s. 69-80.
125 Müellif hakkında bkz. Ziriklî, el-A‘lâm, c. 3, s. 127; Ömer Rızâ Kehhâle, Mu’cemü’l-müellifîn,
c. 4, s. 266.
126 Bağdatlı İsmail Paşa, Hediyyetü’l-Ârifîn, c. 3, s. 348; a.mlf., İzâhü’l- meknûn, c. 1, s. 130.
127 Süleymaniye Ktp. Abdülgani Ağa nr. 135; İzmirli İsmail Hakkı nr. 939; Kasidecizâde nr. 141;
Kılıç Ali Paşa nr. 203; Hacı Selim Ağa Ktp. Hacı Selim Ağa nr. 1278.
Osmanlı Dönemi Nübüvvet Literatürü
167
15. Risale fi hakki îmâni ebeveyi’r-resûl, Mısrî Alaaddin Ali b. Muhammed:
Süleymaniye Ktp. Kasidecizâde nr. 682-10.
16. Risale fi valideyi’n-nebî, el-Üsküdarî, Bekir b. Ali: H. 1148 yılında istinsah edildiği kaydı bulunmaktadır. (Süleymaniye Ktp. Hacı Mahmud Efendi
nr. 4426).
17. Risale fi islâmi vâlideyi’n-nebî, Cemalüddin es-Seyyid Mahmud b. Ali:
Süleymaniye Ktp. Pertev Paşa nr. 626-17.
Müellif Kaydı Bulunmayan Risaleler:
Ele aldığımız risalelerden ebeveyn-i resûl meselesinin Osmanlı döneminde ciddi
bir tartışma konusu olduğu ve bu konuda zengin bir literatürün teşekkül etmiş
olduğu anlaşılmaktadır. Yukarıdaki eserlerin yanı sıra kütüphane kataloglarında
müellif kaydı bulunmayan birçok risaleye de rastlamaktayız. Tespit edebildiğimiz
kadarıyla bunların bir listesini sunacağız.
1. Ebeveyn-i Resûl Hakkında Bir Risale: Süleymaniye Ktp. Erzincan 141-6.
Erzincan 141-6.
2. Risâle fi’l-ebeveyni’l-kerîmeyn: Süleymaniye Ktp. Hacı Mahmud Efendi
nr. 697-2.
3. Risâle fi ebeveyi’n-nebî aleyhi’s-selam ve Ebû Tâlib: Süleymaniye Ktp.
Darulmesnevi nr. 258-19; Esad Efendi nr. 1365-4; Laleli nr. 3720-13
4. Risâle fi ebevey resulullah: Süleymaniye Ktp. Osman Huldi Öztürk nr. 27-29.
5. Risâle fi hakkı îmâni ebeveyni’n-nebî: Ragıb Paşa Ktp. nr. 1471-5.
6. Risâle fi hakkı ebeveyi’r-resûl: Süleymaniye Ktp. nr. Hacı Beşir Ağa nr.
656-49; Hafid Efendi nr. 179-5.
7. Sûretü fetâvâ fi ebeveyi’n-nebî: Süleymaniye Ktp. Fatih nr. 5293-11.
8. Risâle fi beyâni ebeveyni’n-nebî: Burdur İl Halk Ktp. 818-2.
V. Nübüvvete Dair Genel Bilgiler ile Bazı Kavramlar ve Karşılaştırmaları
İçeren Eserler
1. Eşrefü’l-makâle fi mâ’ne’n-nübüvve ve’r-risâle, Nuh b. Mustafa el-Konevî (ö.
1070/1660): Amasya’da doğmuş, bir müddet Konya’da müftülük yapmış ardından Mısır’da yaşamış olan müellifin128 nübüvvetin genel meselelerini ve Hz.
Peygamber’in nübüvvetini konu alan Türkçe eseridir. Eser şu başlıkları içerir:
Nebi-Resul kavramları ve aralarındaki farklar, peygamberlerin gönderiliş amacı
ve hikmeti, mûcize, Hz. Peygamber’in nübüvvetinin delilleri, mûcizeleri, üstün
hususiyetleri, Kur’an-ı Kerim’in mûcizeliği ve velayet ile keramet meselesi. Eserin
Süleymaniye Kütüphanesi (Bağdatlı Vehbi nr. 789) ve Mısır Milli Kütüphanesi’nde
(Mecâmi Türki nr. 102) yazma nüshaları bulunmaktadır.
128 Bkz. Ziriklî, el-A‘lâm, c. 8, s. 51; Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri, c. 1, s. 416.
TALİD, 14(27), 2016, F. Ayğan
168
2. Risâle fi beyâni’r-resûl ehassu mine’n-nebi, Ahmed b. Muhammed elGuneymî (ö. 1044/1635): Farklı alanlarda eserler vermiş olan Osmanlı dönemi
âlimlerinden olan müellifin129 nebi-resul kavramlarını analiz ettiği risalesidir.
Nebi-resûl ayrımı, bu kavramların birbirleriyle ilişkisi ve nebinin resûlden daha
genel olduğu konularını içerir (Süleymaniye Ktp. Laleli nr. 173-2).
3. Risale fi tahkîki ma’ne’n-nebî ve’r-resûl, Abdülbaki Arif Efendi (ö.
1125/1713): Çok yönlü bir Osmanlı âlimi ve şairi olan müellifin nebi-resûl ayrımını
konu edinen eseridir (Hacı Selim Ağa Ktp. Kemankeş nr. 511-5).
4. Hidâyetü’l-vusûl li beyâni’l-fark beyne’n-nebî ve’r-resûl, el-Hicâzî, Abdülvehhab b. Abdülfettah: Eser bir giriş üç bölüm ve bir hatimeden müteşekkildir.
Konu hakkında önceki âlimlerin görüşleri nakledilerek değerlendirilir ve bu iki
kavram arasındaki fark ve ilişki açıklanmaya çalışılır. Bu eser Basra’da basılmıştır
(Matbaatü’l-Basra 1308).130
5. Risâle fi efdaliyyeti resûli’l-beşer alâ resûli’l-melâike, Muhammed Tahir
b. Muhammed Lalezarî (ö. 1204/1790): Nübüvvete ilişkin cüz’î bir meselenin ele
alınması bakımından dönemin te’lif türünün bariz bir örneğini teşkil etmektedir.
Risalede insanlara ve meleklere gönderilen peygamberlerin hangisinin üstün
olduğu tartışması konu edilmekte, insanlara gönderilen peygamberlerin daha
üstün oldukları ispat edilmeye çalışılmaktadır (Süleymaniye Ktp. Hafid Efendi
nr. 124-11).
6. Risâle fi enne’n-nübüvvete efdalü mine’l-velâye, el-Akhisarî, Ahmed b.
Muhammed (ö. 1041): Velayet kavramının nübüvvet ile ilişkilendirilerek karşılaştırılması, Hakim et-Tirmizî’den itibaren sufî düşüncede var olagelmiştir. Sufî
anlayışa göre genel anlamıyla nebi veliden üstündür. Bununla birlikte nebinin
velayet vasfı da bulunduğundan peygamberlerin velayet yönleri onların nübüvvet yönlerinden daha üstündür. Sufî düşüncenin bu yaklaşımı nübüvvet-velayet
karşılaştırmasına dair tartışmaların kaynağını teşkil etmiş ve bu meseleyi ele alan
eserler kaleme alınmıştır. Osmanlı âlimlerinden olan müellifin risalesi meselenin
bu dönemde tartışıldığını göstermektedir. Müellif eserde nübüvvetin velâyetten
üstün olduğu görüşünü temellendirmektedir (Süleymaniye Ktp. Harput nr. 429-3).
Değerlendirme
Osmanlı kelâm geleneğinin iki yönden belirleyici özelliğinin olduğunu söylemek mümkündür. Bunlardan birincisi tahkik yöntemi olarak isimlendirilen
klasik dönemde kaleme alınan temel eserlere şerh ve haşiyeler yazmak suretiyle
önceki geleneğin yeniden okunması, mevcut döneme taşınması faaliyetidir.
129 Bkz. Kâtib Çelebi, Keşfü’z-zünûn, c. 1, s. 403; c. 2, s. 1804, 1974; Bağdatlı İsmail Paşa,
İzâhü’l- meknûn, c. 1, s. 9; Ziriklî, el-A’lâm, c. 1, s. 237; Ömer Rızâ Kehhâle, Mu’cemü’l-müellifîn,
c. 2, s. 132.
130 Millet Ktp. Ali Emiri Arabi nr. 1371.
Osmanlı Dönemi Nübüvvet Literatürü
169
Osmanlı ilim geleneğinin ikincisi hususiyeti de risalelerin yazımıdır. Bu ilmî
faaliyet öz metinler oluşturma çabasının yanı sıra bazı özel meseleleri inceleme,
araştırma veya söz konusu dönemde gündemde olan bir problemin çözümünü
hedeflemekteydi. Bu dönemin nübüvvet literatürünü incelediğimiz bu çalışmada
ele aldığımız eserlerden anlaşıldığı kadarıyla başta delâil olmak üzere nübüvvet
meselelerine dair te’lifat söz konusu çerçevede devamlılık arz etmiş, hem şerh
ve tahkik yöntemiyle hem de spesifik konularda risaleler yazımı yoluyla oldukça
hacimli bir literatür oluşmuştur.
Osmanlı döneminde hasâis türü eserlerin revaç bulduğu ve bu türe ilişkin zengin
bir literatürün oluştuğu görülmektedir. Bu eserler genel olarak rivayet merkezli
olup Hz. Peygamber’in mûcizelerine ilişkin anlatımları ön plana çıkarmışlardır.
Bu yazım türünün yaygınlığı ile Osmanlı dönemi peygamber tasavvuru arasında
karşılıklı bir etkileşimin olduğunu söylemek mümkündür. Yani dönemin peygamber
tasavvuru bu tür eserlerin yazımını tetiklediği gibi söz konusu literatür de özellikle
halk inançlarında etkili olmuştur. Hissî mûcizeleri ve beşerüstü olarak algılanabilecek bazı hususiyetlerinden hareketle Hz. Peygamber’in nübüvvetini kanıtlama,
dönemin delâil ve hasâis literatürünün temel karakteristiğini oluşturmaktadır.
Bu dönemde Hz. Peygamber’in hissî mûcizelerini anlatan müstakil eserlerin
çoğaldığı görülür. Bu literatürün ana amacı Hz. Peygamber’in diğer nebilerden
mûcize bakımından üstün olduğunu, ona verilen olağanüstü hadiselerin nübüvvetini kabul etmede daha etkili olduğunu ispat etmektir. Hissî mûcizelere dayalı
tasavvur ön plandadır. Mûcize literatürü bağlamında mi’rac mûcizesine daha çok
önem verildiği görülür. Mi’racı anlatan eserler “mi’raciye” adıyla edebî bir tür
olarak da ortaya çıkmıştır. Bu tür eserlerde aslında kelâmî bir mesele olan konunun şiirsel bir anlatım ve edebî bir üslupla ele alındığı görülür. Bununla birlikte
sahih olmayan ve İslam nübüvvet inancına aykırı bazı rivayetler de bu metinlerde
kolaylıkla yer bulmuştur. Yine inşikâk-ı kamer mûcizesi müstakil risalelerin konusunu teşkil etmiş, bu mûcizenin, en temel hissî mûcize olarak Hz. Peygamber’in
önceki nebilerden daha üstün olduğunu gösterdiği ispata çalışılmıştır. Özellikle
Osmanlı son döneminde Hıristiyanlarla olan karşılaşma ve teolojik tartışmalar ile
misyonerlik faaliyetlerinin artması sonucu Hz. Peygamber’in nübüvvetinin Ehl-i
kitaba karşı ispat edilmesine yönelik te’lifatın bilhassa beşâirü’n-nübüvveye dair
eserlerin yaygınlık kazandığı görülür. Bu durum dönemsel faktörlerin literatür
oluşumunu ne kadar etkilediğine dair bize ipucu vermektedir.
Erken devirde başlayan ve kendine özgü hususiyetleriyle Osmanlı döneminde
devam eden te’lif türünden biri ismetü’l-enbiyâdır. Bu dönemin belirgin özelliği
konunun risale hacminde öz bir şekilde incelenmesidir. Öyle anlaşılıyor ki söz
konusu dönemde ismet konusunda farklı görüşler ortaya atılmış ve tartışılmıştır. Zira bu risalelerde ismet konusundaki aykırı görüşlerin cedelî bir yöntemle
çürütülmeye çalışıldığı görülür.
TALİD, 14(27), 2016, F. Ayğan
170
Osmanlı döneminde gelenek oluşturmuş te’lif türlerinden biri de, ebeveyn-i
resûl risaleleridir. Daha önce teşekkül etmiş bu literatür Osmanlı döneminde
artarak devam etmiştir. Bu risale geleneğinde genel yaklaşım Hz. Peygamber’in
anne-babasının mümin olduklarının ispat edilmesidir. Bu yaklaşımın çıkış noktasının Hz. Peygamber tasavvuru olduğu anlaşılmaktadır. Zira Hz. Peygamber’in
anne-babasının kâfir olmaları O’nun için bir noksanlık ifade ettiği ve konumunu düşürmek anlamına geleceği savunulmuştur. Ayrıca Hz. Peygamber’in
anne-babası hakkında iyi duygular beslemenin O’na olan sevgi ve muhabbetin
zorunlu bir sonucu olarak düşünülmüştür. Suyûtî ve ardından Kemalpaşazâde,
Osmanlı döneminde bu alanda yazılmış risaleleri önemli ölçüde etkilemiştir.
Ali el-Kârî ise bu genel yaklaşımın dışında Ebû Hanife’nin görüşünden hareket
ederek ebeveyn-i resulün inkâr üzere olduklarını savunan bir risale kaleme almış
ve sonraki dönemde tartışmanın odağında yer almıştır. Bu görüş Kadızâdeliler
hareketiyle temsil edilmiştir. Bu yaklaşıma reddiye olarak birçok risale kaleme
alınmıştır. Böylelikle bu görüşlerin tartışılması bağlamında yazılan risalelerle
zengin bir literatür teşekkül etmiştir.
Nübüvvet literatürü bağlamında Osmanlı döneminin belirgin hususiyetlerinden biri tasavvufî düşüncenin etkisidir. Tasavvufî anlayışların etkisiyle teşekkül
etmiş Hz. Peygamber tasavvurunun ve O’na duyulan sevgi ve saygının bir sonucu
olarak Hz. Peygamber’in nübüvveti ve şahsiyet özelliklerine dair risalelerde hissî
mûcizeler ağırlık kazanmıştır. Bu bağlamda Hz. Peygamber’in halen yaşadığına ve
onu görmenin mümkün olduğuna dair müstakil risalelerin yazıldığı görülmektedir.
Yine nübüvvet-velayet ilişkisine dair tartışma da risalelere konu teşkil etmiştir.
Osmanlı döneminde ilmî dil Arapça olmakla birlikte ileri dönemde giderek
Türkçenin de kullanıldığı görülmektedir. Nübüvvet literatürü bağlamında özellikle
Hz. Peygamber’in mûcizeleri ve hususiyetlerinin konu edildiği eserlerde Arapçanın
yanı sıra Türkçe de kullanılmıştır.
Kaynakça
Akar, Metin, Türk Edebiyatında Manzum Mi’rac-nâmeler, Ankara: Kültür
Bakanlığı Yayınları, 1987.
Akçay, Mustafa, “Hz. Peygamber’in Anne-Babasının (Ebeveyn-i Resûl) Dînî
Konumuna Dair Ebû Hanîfe’ye Atfedilen Görüş Etrafındaki Tartışmalar”, Sakarya
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sy. 19 (2009), s. 1-27.
Aksu, İbrahim, “Aziz Mahmud Hüdâyî Adına Kayıtlı Mevlid-i Şerîf ve Mi’râciye
Risâlesi”, Tasavvuf İlmî ve Akademik Araştırma Dergisi, sy. 24 (2009/2), s. 81-96.
Algar, Hamid, “İmâm-ı Rabbânî”, DİA, c. 22, s. 194-199.
Algül, Hüseyin, “el-Mevâhibü’l-ledünniyye”, DİA, c. 29, s. 421.
Altıkulaç, Tayyar, “İbnü’l-Bârizî”, DİA, c. 20, s. 525-526.
Osmanlı Dönemi Nübüvvet Literatürü
171
Arslan, Harun, “Celâlzâde Mustafa’nın Me’aricü’n-Nübüvve adlı eseri Metin
- Sözlük Özel Adlar dizini - Esmâ-yı Latîfe”, Doktora tezi, İstanbul Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2013.
Aslan İbrahim, “İmam Maturidî’nin Deist Eleştirilere Karşı Nübüvvet Savunusu”, Kelam Araştırmaları Dergisi, 12:2 (2014), s. 33-54.
Bağdatlı İsmail Paşa, Hediyyetü’l-Ârifîn esmai’l-müellifin ve asarü’l-musannafin,
tsh. Kilisli Rifat Bilge-İbnülemin Mahmûd Kemal İnal, İstanbul: Milli Eğitim
Basımevi, 1951.
-------------, İzâhü’l- meknûn fî’z-zeyli alâ Keşfi’z-zünun an esami’l- kütüb
ve’l- fünûn, tsh. M. Şerafettin Yaltkaya-Kilisli Rifat Bilge, İstanbul: Milli Eğitim
Basımevi, 1945.
Brockelmann, Carl, Geschıchte der arabischen litteratur, GAL (supplement)
I-II, E.J. Brill, Leiden, 1938, 1943
Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri, yay. haz. A. Fikri Yavuz-İsmail
Özen, İstanbul, 1972.
Bulut, Halil İbrahim, “Kemalpaşazâde ve fi’l-Hakikati’l-Mu’cize Adlı Risalesinin Tahlil ve Değerlendirilmesi”, Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dergisi, sy 6 (2002), s. 187-207.
-------------, “Osmanlı Müelliflerinden Maraşlı Saçaklızade ve Ebeveyn-i
Resul Konusundaki Görüşleri”, I. Kahramanmaraş Sempozyumu, 6-8 Mayıs
2004 Kahramanmaraş, s. 69-80.
Cami Ebü’l-Berekat Nureddin Abdurrahman b. Ahmed b. Muhammed,
Şevahidü’n-nübüvve, trc. Mahmud b. Osman b. Ali Lamii Çelebi, İstanbul:
Matbaa-i Âmire, 1293.
Çakır, Müjgan, “Nayi Osman Dede Hayatı, Sanatı Eserleri ve Ravzatü’l-i`caz
fi`l-Mu`cizati’l-mümtaz`ı”, Doktora tezi, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul 1998.
Çalıkçı, Mustafa Kemal, “Hz. Peygamber’in Ebeveyni Hakkında Yazılan Arapça
Eserler”, Yüksek Lisans tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2002.
Çelebi, İlyas, “er-Risâletü’l-Hamidiyye”, DİA, c. 35, s. 128-129.
-------------, “İnşikâkü’l-kamer”, DİA, c. 22, s. 343-345.
Eratalay, Sevda, “Terceme-i Meâricü’n-nübüvve (Metin-Sözlük)”, Doktora
tezi, Yüzüncüyıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Van 2014.
el-Hayderî Kutbüddin Muhammed b. Muhammed, el-Lafzü’l-mükerrem
bi-hasaisi’n-nebiyyi’l-muazzam, thk. Mustafa Osman-Muhammed Sumeyde,
Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1997.
Hatipoğlu, M. Said, “Hz. Peygamber’i Yanlış Anlama Tezahürleri”, İslâmî
Araştırmalar, sy. 1/2 (1986), s. 5-11.
172
TALİD, 14(27), 2016, F. Ayğan
İbn Dihye el-Kelbi Ebü’l-Hattab Ömer b. Hasan b. Ali, el-İbtihac fî ehâdîsi’lmi’rac, thk. Rifat Fevzi Abdülmüttalib, Kahire: Mektebetü’l-Hanci, 1996.
İbn Kemal Paşa Şemseddin Ahmed b. Süleyman, Resâlu İbn Kemal, nşr. Ahmed
Cevdet Paşa, İstanbul: İkdam Matbaası 1316, s. 87-91.
İbn Tolun, Ebü’l-Fazl Şemseddin Muhammed b. Ali b. Ahmed Salihi, Mürşidü’lmuhtâr ila hasâisi’l-muhtâr, Kahire, t.y.
İbnü’l-Mülakkın Ebû Hafs Siraceddin Ömer b. Ali b. Ahmed, Ğayetü’s-Sûl
fi hasâisi’r-resûl, thk. Abdullah Bahrüddin Abdullah, Beyrut: Dârü’l-Beşairi’lİslâmiyye, 1993.
İmam-ı Rabbânî Ahmed b. Abdülahad, Peygamberlik Nedir, trc. Hüseyin
Hilmi Işık, İstanbul 1978.
Karaismailoğlu, Adnan, “Altıparmak Mehmed Efendi”, DİA, c. 2, s. 542.
Kastallânî Şihâbüddin Ebü’l-Abbas Ahmed b. Muhammed, İlahi Rahmet
Hazreti Muhammed: Mevahibü Ledüniyye, sad. İ. Turgut Ulusoy, İstanbul: Hisar
Yayınevi, 1984.
-------------, Gönül Nimetleri ‘El Mevahib-ül Ledüniyye’, Sad. Necip Fazıl Kısakürek, İstanbul: Büyük Doğu Yayınları, t.y.
-------------, el-Mevahib’ül Ledüniyye, sad. İhsan Uzungüngör, İstanbul: Semerkant Yayınları, 1972.
Kâtib Çelebi, Keşfü’z-zünûn, tsh. M. Şerafettin Yaltkaya-Kilisli Rifat Bilge,
Ankara: Maarif Vekâleti Matbaası, 1941.
Kehhâle, Ömer Rızâ, Mu’cemü’l-müellifîn: teracimu musannifi’l-kütübi’lArabiyye, Beyrut: Mektebetü’l-Müsenna, t.y.
Köse, Abdullah, “Delâilü’n-nübüvve Eserleri”, Yüksek Lisans tezi, Marmara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 1989.
Midhat Ahmed, Beşâir-i sıdk-ı nübüvvet-i Muhammediye, Dersaâdet: Kırk
Anbar Matbaası, 1317.
el-Murtaza Ebü’l-Kâsım Alemülhüda Ali b. Hüseyin Şerif, Tenzihü’l-enbiyâ,
Beyrut: Müessesetü’l-A’lemi li’l-Matbuat, 1988.
en-Nebhânî Yusuf b. İsmail, Hüccetullâh ale’l-âlemîn fî mu’cizâti seyyidi’lmürselîn, thk. Abdülvaris Muhammed Ali, Beyrut: Darü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1996.
-------------, Resüllerin Efendisi Hakkında Allah’ın Alemlere Karşı Hücceti”
Peygamber Efendimizin Mûcizeleri, çev. Abdülhalık Duran, Konya: İslami Neşriyat, 1990.
Fahreddin er-Râzî, İsmetü’l-enbiyâ, Kahire: Mektebetü’s-Sekâfeti’d-Diniyye, 1986.
es-Sabunî, Nureddin, el-Müntekâ min ismeti’l-enbiyâ, thk. Muhammed Bulut,
Beyrut: Daru İbn Hazm; İstanbul: İsam Yayınları, 2014.
Osmanlı Dönemi Nübüvvet Literatürü
173
Suyûtî, Ebü’l-Fazl Celaleddin Abdurrahman, el-Hasâisü’l-kübrâ, thk. Muhammed Halil Herrâs, Kahire: Dârü’l-Kütübi’l-Hadîse, t.y.
-------------, el-Hasâisü’l-kübrâ, thk. Abdullah Tuleydî, Beyrut: Dârü’l-Beşairi’lİslâmiyye, 1989.
-------------, er-Resâilü’l-aşr, Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1989.
-------------, Tenzihü’l-enbiyâ an tesfihi’l-ağbiya, thk. Halid Abdulkerim Cum’a,
Abdülkadir Ahmed Abdülkadir, Kuveyt: Daru’l-Urube, 1988.
-------------, Tenvirü’l-halek fî imkani rü’yeti’n-nebiyyi ve’l-melek, thk. Said
Muhammed Lehham, Beyrut: Âlemü’l-Kütüb, 1997.
-------------, Resâilü’s-Suyûtî, thk. Said Muhammed Lehham, Beyrut: Âlemü’lKütüb, 1997.
Suyûtî-İbn Hacer el-Askalânî, el-İsrâ ve’l-Mi’rac, thk. Muhammed Abdülhakim
el-Kâdî, Kahire: Dârü’l-hadis, 1989.
Okay, Orhan, “Beşâir-i sıdk-ı nübüvvet-i Muhammediye”, DİA, c. 5, s. 548-549.
Öz, Mustafa, “Şevâhidü’n-nübüvve”, DİA, İstanbul 2010, c. 39, s. 19-20.
Öztürk, Erdem Can, Lami’i Çelebi’nin Şevahidü’n - Nübüvve Tercümesi (İnceleme - Tenkitli Metin - Dizin), Ankara: Gece Kitaplığı, 2015.
-------------, “Molla Câmî’den Kaynaklarda Zikredilmeyen Bir Tercüme:
İbrahim İbn Hızır es-Sirozî’nin ‘Alâ’imü’n-nübüvve’si”, Sûfî Araştırmaları, c. 6,
sy. 11, 2015, s. 15-30.
Tekeli, Hamdi, “Gazzî Ahmed Efendi”, DİA, c. 13, s. 539-540.
Uzun, Mustafa, “Mi‘raciyye”, DİA, c. 30, s. 135-140.
Yavuz, Yusuf Şevki, “Meâricü’n-nübüvve”, DİA, c. 28, s. 209-210.
-------------, “Delâilü’n-nübüvve”, DİA, c. 9, s. 115-117.
-------------, “el-Hasâisü’l-Kübrâ”, DİA, c. 14, s. 276-277.
-------------, “İsmetü’l-Enbiyâ”, DİA, c. 23, s. 141-142.
Yılmazer, Ziya, “Esad Efendi, Sahaflar Şeyhizâde”, DİA, c. 11, s. 341-345.
Yılmaz, H. Kamil, Aziz Mahmud Hüdâyî –Hayatı, Eserleri, Tarîkatı–, İstanbul:
Erkam Yayınları, 2004.
Yurdagür, Metin, “Fetret”, DİA, c. 12, s. 475-480.
Zehebî, Ebû Abdullah Şemseddin Muhammed b. Ahmed b. Osman, Siyeru
a’lâmi’n-nübelâ, thk. Şuayb el-Arnavûd, Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 1982.
Ziriklî, Hayreddin b. Mahmud, el-A‘lâm, Beyrut: Daru’l-İlm li’l-Melayin, 2002.
Zürkânî, Ebû Abdullah Muhammed b. Abdülbaki b. Yusuf, Şerhü’l-Mevahibi’lledüniyye, Kahire: Dârü’t-Tıbaati’l-Miriyye, 1854.
174
TALİD, 14(27), 2016, F. Ayğan
Osmanlı Dönemi Nübüvvet Literatürü
Fadıl AYĞAN
Özet
Bu makalede Osmanlı dönemi nübüvvet literatürü tespit edilip değerlendirilmiştir.
Bu başlık altında delâilü’n-nübüvve, hasâisü’n-nübüvve, mûcize, ismetü’l-enbiyâ,
ebeveyn-i resul ve nübüvvete ilişkin bazı meselelere dair eserler incelenmiştir.
Çalışmada bibliyografik eserlerden, İslâm Araştırmaları Merkezi (İSAM) Türkiye
Kütüphaneleri Veri Tabanı, Türkiye Yazmaları Toplu Kataloğu (www.yazmalar.org),
Ulusal Toplu Katalog (TO-KAT) ve çeşitli kütüphane kataloglarından yapılan
taramalar aracılığıyla veriler elde edilmiştir. Nübüvvet başlığı altına giren konuların
her birinde telif edilmiş eserler tespit edilip müellifinin vefat tarihine göre
listelenmiştir. Mümkün olduğu ölçüde ulaşılan kütüphane kayıtlarına yer verilmiş,
yazmalardan biri görülmeye çalışılmış ve önem arz eden başlıca eserin veya
eserlerin içeriği tanıtılmıştır. Bu çalışmada Osmanlı döneminde oluşan nübüvvet
literatürün çerçevesinin belirlenmesi, gündemdeki konu ve problemlerin tespit
edilmesi, problemleri ele alma üslup ve yönteminin ortaya konması amaçlanmıştır.
Böylelikle Osmanlı kelâm düşüncesine küçük bir katkı yapma ve buna dair yeni
çalışmalara bir kapı aralama hedefi gözetilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Nübüvvet, Osmanlı, Hz. Peygamber, Delâil, Mûcize, İsmet.
Literature of Prophethood in the Ottoman Period
Fadıl AYĞAN
Abstract
This article is an assessment of the Ottoman literature of prophethood. In this
context some issues related to dalā‘il al-nubuwwa, hasāis al-nubuwwa, mu‘jiza
and ismat al-anbiya, al-abawayn al-rasul have been examined. The bibliographic
works were obtained through surveys carried out in Islamic Research Center (İSAM),
the Database of Turkish Libraries, the Collective Catalog of Turkish Manuscript
(www.yazmalar.org), the National Collective Catalog (TO-KAT) and various other
library catalogs. Each of the compiled works falling under the title of propethood
has been listed by the date of the death of its author. The attained library records
and manuscripts have been taken into consideration as much as possible and the
main contents of important works have been introduced. This study aims at a
determination of the scope of the prophethood literature formed in the Ottoman
period. It also seeks to identify the contemporary issues and problems as well as
addressing the methods and approaches in dealing with them. Thus, we will try to
make a small contribution to the Ottoman theological thought related to prophethood and open a door for further studies.
Keywords: prophethood, Ottoman, Prophet Muhammad, dalā‘il, isma al anbiya,
miracle.