Rahşan Beni İtimad Sineması:
Modern İran’ın
Sosyokültürel Hafızası
Analiz
Temmuz 2020
Temmuz 2020 © İran Araştırmaları Merkezi (İRAM). Bu eserin bütün hakları saklıdır.
Bu eser İRAM’dan yazılı izin alınmadan elektronik veya mekanik yollarla çoğaltılamaz. Metnin dijital
versiyonu için www.iramcenter.org adresini ziyaret ediniz. Dijital kopya bu siteye aktif link verilerek
kısmi olarak paylaşılabilir.
Burada ortaya konulan görüşler öncelikli olarak yazara aittir ve İRAM’ın kurumsal görüşlerini
yansıtmak zorunda değildir.
Editör
Grafik Tasarım
: Hasret Karali
: Hüseyin Kurt
İran Araştırmaları Merkezi
Oğuzlar, 1397. Sk., 06520, Çankaya Ankara / Türkiye
Tel: +90 (312) 284 55 02-03 | Faks: +90 (312) 284 55 04
e-posta: info@iramcenter.org | www.iramcenter.org
Rahşan Beni İtimad Sineması:
Modern İran’ın Sosyokültürel Hafızası
The Rakhshan Banietemad Cinema:
The Socio-Cultural Memory of Modern Iran
:مروری بر سینمای رخشان بنی اعتماد
فرهنگی ایران مدرن-حافظه اجتماعی
Ayşe Pay
Çeşitli kurumlarda tiyatro yazarlığı, sinema-TV ve resim eğitimleri aldı (2000-2004). Bilim ve Sanat Vakfı
bünyesinde Mecid Mecidi ve Aida Begiç önderliğindeki senaryo ve film atölyelerine katıldı (2003-2009).
Sonsuzkare dergisinin dokuzuncu ve onuncu sayılarının editörlüğünü üstlendi (2006). Senaristliğini
yürüttüğü Eski Kazan (2008) adlı kısa filmle Marmara İletişim 10. Kısa Film Yarışması Kurmaca Dalı
En İyi Senaryo Ödülü’nü aldı (2008). Hayal Perdesi e-sinema dergisinin önce yayın yönetmenliğini
(2010-2011, 14-23. sayılar), ardından Kamera Arkası ve Sinefil bölümlerinin editörlüğünü yürüttü
(2011-2015, 24-44. sayılar). Muhtelif yayın organlarında film eleştirileri yayımlandı. Çeşitli film ve
belgesellerde senaristlik ve metin yazarlığı görevlerini üstlendi. Küre Yayınları bünyesinde hazırladığı
Yönetmen Sineması başlıklı serinin beşinci kitabı Yönetmen Sineması: Ahmet Uluçay çalışmasıyla Anadolu
Üniversitesi 13. Eskişehir Film Festivali’nde En İyi Sinema Kitabı Mansiyon Ödülü’nü aldı (2011).
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fars Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi (2018). Hâlihazırda
sinema ve edebiyat alanında çeşitli çalışmalar yürütmektedir.
Analiz
İÇİNDEKİLER
Giriş ................................................................................................................................................ 4
1. Bir Değişim Sahnesi Olarak İran’da 20. Yüzyıl .......................................................................... 6
2. Rahşan Beni İtimad Anlatısı ........................................................................................................ 7
3. Rahşan Beni İtimad Filmografisinin Resmigeçidi: Masallar ....................................................... 8
3.1. Şehrin Derisi Altında Bir Tahran Gecesi .............................................................................. 8
3.2. Sınırların Ötesi’nden Bürokrasinin Çıkmazlarına .............................................................. 11
3.3. Bir Geçiş Mekânı Olarak Metro ya da Modern İran’a Doğru ............................................ 12
3.4. Sınır Bölgelerinin Feryadı Gilâne ve Nergis Solarken ...................................................... 13
3.5. Sıkışıp Kalan, Bir Adım İlerleyemeyen İşçiler .................................................................. 17
3.6. Mavi Başörtüsü Yerini Karalara Bırakırken ....................................................................... 19
3.7. Damar’dan ya da Ölüm Enjekte Eden Bir Sevda ............................................................... 20
Sonuç ............................................................................................................................................. 23
Kaynaklar ...................................................................................................................................... 24
Resim 1: Rahşan Beni İtimad set fotoğrafı. .................................................................................... 4
Resim 2: Masallar (2014) ................................................................................................................ 5
Resim 3: Şehrin Derisi Altında (2001) ............................................................................................ 8
Resim 4: Masallar (2014) ................................................................................................................ 9
Resim 5: Sınırların Ötesi (1988) ................................................................................................... 11
Resim 6: Masallar (2014) .............................................................................................................. 12
Resim 7: Masallar (2014) .............................................................................................................. 13
Resim 8: Gilane (2005) ................................................................................................................. 14
Resim 9: Masallar (2014) .............................................................................................................. 15
Resim 10: Nergis (1992) ............................................................................................................... 16
Resim 11: Masallar (2014) ............................................................................................................ 17
Resim 12: Masallar (2014) ............................................................................................................ 19
Resim 13: Mavi Başörtüsü (1995) ................................................................................................ 20
Resim 14: Masallar (2014) ............................................................................................................ 21
Resim 15: Duman (2006) .............................................................................................................. 22
Resim 16: Masallar (2014) ............................................................................................................ 22
ÖZET
•
•
•
•
•
Rahşan Beni İtimad, karakterlerinin yıllar sonraki hâllerini yeniden kurguladığı ve pek çok
filmine atıf içeren Masallar/Gısseha (2014) filmi ile bir İran panoraması çizer.
Beni İtimad’ın filmografisinin resmigeçidi şeklinde nitelenebilecek Masallar,
karakterlerinin geçmişten getirdikleri yüklerle 20. yüzyılda İran’da yaşanan değişimlerin
kişisel hikâyelerdeki yansımalarının izini taşır.
Beni İtimad bu filmiyle belgesel ve kurmaca ögeleri iç içe geçirdiği ve yeniden ürettiği
gerçeklik zemininde katmanlı bir yapı kurar.
Yedi epizottan oluşan, yer yer trajik ve lirik anlatıyı yer yer de melodram, komedi ve
belgesel ögelerini içeren karmaşık formuyla film, seyircisinden zihinsel bir egzersiz bekler.
Yönetmen, İran’a ve çıkmazlarına işaret ederken klişeleşmiş muhalif söylemlere
yaslanmadığından modern İran’ın sosyokültürel hafızasına içeriden bir bakış sunar.
Anahtar Kelimeler: Rahşan Beni İtimad, Masallar, Modern İran, Gerçeklik, Sinema
SUMMARY
•
•
•
•
•
Rakhshan Banietemad paints a panorama of Iran with her film the Tales/Ghesse-ha (2014),
in which her characters re-fictionalize their later form over the years and contains references
to many of her films.
Tales, which can be described as a parade of Banietemad’s filmography, bear the traces
of the personal stories of the changes that took place in Iran in the 20th century, with the
burdens that the characters brought from their past.
With this film, Banietemad builds a layered structure against the backdrop of reality, in
which documentary and fictional elements are intertwined and reproduced together.
The movie with its complex form, consisting of seven episodes, requires a mental exercise
from its audience. Also, it features tragic and lyrical narratives, melodrama, comedy, and
documentary elements.
The director offers an insider’s look at the socio-cultural memory of modern Iran, as she
does not lean towards stereotypical dissident statements while pointing out towards Iran and
its predicaments.
Keywords: Rakhshan Banietemad, Tales, Modern Iran, Reality, Cinema
ﭼﮑﯿﺪه
شخصیتهای فیلمهای پیشینش را بازسازی کرده و،(١٣٩٣ رخشان بنی اعتماد در فیلم «قصه ها» )محصول سال
او در این فیلم كه رد پای بسیاری از آثار قبلی اش نیز در آن.سرنوشت آنان را در شرایط امروز جامعه دنبال می كند
. به نوعی چشم اندازی از جامعه ایران را به تصویر می كشد،مشهود است
این فیلم به شكلی بازتابی از تحوالت اجتماعی ایران.فیلم «قصه ها» در واقع نمایشی از فیلموگرافی بنی اعتماد است
در قرن بیستم است كه خود را در سیر زندگی شخصیتهای داستان با تمام مشكالتی كه از گذشته تاكنون بر دوش كشیده
. نمایان می كند،اند
بنی اعتماد ساختاری الیه ای را بر اساس واقعیت ایجاد می کند که در آن عناصر مستند و داستانی در هم،با این فیلم
.تنیده و بازتولید می شوند
، ملودرام، متن آهنگ،این فیلم هفت قسمتی با شکل پیچیده ای که در جای جای آن عناصری از روایتهای تراژیک
. تالشی برای به چالش كشیدن ذهن مخاطب است،کمدی و مستند جای دارد
نگاهی، بدون تكیه بر گفتمانهای كلیشه ای مخالف،کارگردان ضمن پرداختن به مسائل اجتماعی و فرهنگی ایران مدرن
.فرهنگی ایران مدرن ارائه می دهد-از درون به حافظه اجتماعی
. سینما، واقعیت، ایران مدرن،» فیلم «قصه ها، رخشان بنی اعتماد:كلید واژه ها
•
•
•
•
•
3
Rahşan Beni İtimad Sineması: Modern İran’ın Sosyokültürel Hafızası
Giriş
1954 yılında Tahran’da başlayan hayat hikâyesiyle Rahşan Beni İtimad, İran’daki köklü değişimlerin de şahididir. Tüketim Kültürü
(Ferheng-i Masrafi, 1984) adlı çalışmasıyla birlikte hızlı şehirleşme, tüketim çılgınlığı, şehir
nüfusundaki artış, tarım toplumunun yok oluşu, iş göçünün felakete sürükleyen sonuçları,
İran-Irak Savaşı, bürokratik merkezîleşmenin
doğası ve karakteri, şehir yoksulluğu, gençlerin
uyuşturucu bağımlılığı gibi konular üzerine bir
dizi belgeselle benzer konuları da içeren birçok
kurmaca anlatıya imza atar. İranlı öznenin 20.
yüzyıldaki korkuları, umutları, istekleri, huzursuzlukları, aşkları, ihtiyaçları, yoksunlukları,
çıkmazları, isyanları, ahları, arayışları Rahşan
Beni İtimad sinemasında vücut bulur. ‘‘Rahşan
Beni İtimad, İran kültürel modernitesi tarihinde
Resim 1: Rahşan Beni İtimad set fotoğrafı.
Kaynak: https://www.salamcinama.ir/news/170
4
olup biten her şeyin mirasçısıdır. Onun bir belgesel filmci olarak başlayan kariyeri, toplumsal
eleştirinin on dokuzuncu yüzyılın ortalarından
itibaren yükselişe geçişini yansıtır.’’ (Dabaşi,
2013, s. 242).
Rahşan Beni İtimad sosyal gerçekçi yaklaşıma sahip belgeselleriyle başladığı kariyerine
yer yer kara mizah ögeleri de içeren komedileriyle (Sınırların Ötesi/Harici ez Mahdude,
1988; Kanarya Sarısı/Zerd-i Ganari, 1989; Yabancı Para/Pul-i Harici, 1989) devam ederek
kurmaca alanına da adım atar. Bir yandan belgesel çalışmalarını sürdürürken öte yandan kurmaca filmlerinde trajik (Nergis, 1992; Şehrin
Derisinin Altında/Zir-i Post-i Şehr, 2001; Gilane, 2005; Damar/Hunbazi, 2006) ve lirik (Mayıs Kadını/Banu-yi Ordibeheşt, 1998) anlatı ile
melodram (Mavi Başörtüsü/Ruseri Abi, 1995)
Rahşan Beni İtimad Sineması: Modern İran’ın Sosyokültürel Hafızası
kalıplarını kullanmaya başlar. Yedi epizottan
oluşan Masallar/Gısseha (2014) filmi ise yer
yer trajik ve lirik anlatıyı yer yer de melodram,
komedi ve belgesel ögelerini içeren karmaşık
formuyla deneysel bir çalışma sayılabilir. Beni
İtimad, İran gerçeğine farklı formlardan pencereler açan bu çalışmasıyla seyircisinin yalnızca
hissetmesini değil düşünmesini de talep eder.
Eleştirel tavrını komedi ögeleriyle perdeleyerek
filminin sansür kurullarından geçişini de kolaylaştırır. Yer yer özdeşleşmeye imkân tanıyan
bölümlerle birlikte değişen anlatı formuyla yabancılaştırma unsurunu filmin bütününe hâkim
kılar.
Yabancılaştırma Etmeni, toplumsal çelişkilerin
sanatsal olarak açığa çıkarılması deneyimidir
(diyalektik iletimi ve alımlanışıdır)... Yabancılaştırma Etmeni, teknik anlamda, “uzaklık koyma”yı içerir. Bu “uzaklık koyma” dört düzlemde
söz konusudur: 1. İzleyiciyi gözlemci kılacak
biçimde, izleyici ile sahne arasında; 2. Oyuncu-
nun sahnenin bir oyun yeri olduğunu belli edecek
biçimde, sahne ile oyuncu arasında; 3. Gestus’u
(toplumsal davranış biçimini) ortaya koyacak
biçimde, oyuncu ile rol arasında; 4. Rol ile yer
arasında (Çalışlar, 1993, s. 213).
Beni İtimad Masallar çalışmasıyla yabancılaştırma etmenini genelde ilk düzlemde yani
izleyici ile film arasında, belgesel yönetmeninin
çekim yaptığı sahnelerde ise ikinci düzlemde
yani oyuncu ile mekân/sahne arasında kullanarak daha katmanlı bir yapı kurar.
Çalışmada Rahşan Beni İtimad’ın pek çok
filmine atıf içeren, karakterlerinin yıllar sonraki hâllerini yeniden kurguladığı Masallar filmi
merkeze alınarak yönetmenin filmografisinin
nasıl bir İran panoraması çizdiğine dair bir çerçeve oluşturulacaktır. Filmin her bir bölümü ele
alınırken önce karakterlerin bugünlerine değinilecek, ardından hikâyelerinin nasıl bir zeminde
şekillendiğini anlamak adına atıf yaptıkları
Resim 2: Masallar (2014)
Kaynak: https://www.film2serial.ir/wp-content/uploads/2015/11/Gheseha2.jpg
5
Rahşan Beni İtimad Sineması: Modern İran’ın Sosyokültürel Hafızası
filme dair çözümlemelerle geçmişten getirdikleri yüklerin, başka bir deyişle 20. yüzyılda İran’da yaşanan değişimlerin kişisel hikâyelerdeki yansımalarının izi sürülecektir.
ve başta sıtma, difteri, dizanteri, verem, suçiçeği, kolera, frengi ve grip olmak üzere bulaşıcı
hastalıklardı. Yüzyıl sona ererken bu korkuların
yerini işsizlik, emeklilik, konut, elden ayaktan
düşme, kirlilik, trafik kazaları ve otomobil çarpmaları, kalabalık okullar, üniversiteye girme
1. Bir Değişim Sahnesi Olarak
İran’da 20. Yüzyıl
20. yüzyılda İran; kültürel, toplumsal, ekonomik ve siyasal alanda yaşanan büyük değişimlerin sahnesidir. Yüzyılın başında toplam
nüfus 12 milyonken yüzyılın sonunda 69 milyondur. Tahran 200.000 nüfuslu orta ölçekte
bir şehirken yüzyılın sonunda 6,5 milyon nüfuslu bir megakenttir. %5 olan okuma yazma
oranı % 84’e, günlük gazete satışı 10 binden
2 milyona yükselir. Motorlu taşıtlar bir adetken 2,9 milyona, asfalt yolların uzunluğu 325
km’den 94.100 km’ye yükselir. Yüzyılın başında; istibdad, saltanat, eşraf, âyan, erbab,
raiyyet ve tire (klan, kol) gibi siyasi sahada
kullanılan kavramlar da yerlerini yenilerine
bırakır. Demokrasi, çoğulculuk, modernite,
hukuk-ı beşer (insan hakları), camia-ı medeni (sivil toplum), müşterek (halk katılımı)
ve şehrvend (yurttaşlık); yüzyılın sonunda
alanın kilit kavramlarıdır artık (Abrahamian,
2018, s. 5-7).
Hayatın bütün veçhelerine sirayet eden bu
değişimlerle birlikte günün sorunları, korkuları, ihtiyaçları ve arzuları da şekil değiştirir.
Dönemin başında ortalama bir insanın sürekli
karşılaşmaktan korktuğu tehlikeler yoldaki hırsızlarla eşkıyalar; yaban hayvanları, cinler, nazar, önünden geçen kara kediler; kıtlık, salgın
6
yarışı aldı. İran tam anlamıyla modern dünyaya
adım atmıştı (Abrahamian, 2018, s. 4).
İran sathında yaşanan bu değişimler elbette edebiyat alanında da kendini gösterir.
20. yüzyılın ilk on yıllık döneminde anayasal
değişikliklerin ortaya çıkışıyla birlikte huzursuzlukların, korkuların, umutların, isteklerin,
arayışların ifade edildiği en önemli kültürel
ortam Fars şiiriyken 1930’lardan sonra Fars
romanı da bu seyre katılır. ‘‘1960’lardan itibaren, şiir ve romanın İranlı öznenin kolektif ve yaratıcı biçimde oluşturulması ve tarih
anlayışının ona yeniden kazandırılması çalışmalarına İran sineması da katıldı.’’ (Dabaşi,
2013, s. 240). Bir kültürel yaratım formu olarak sinema, İran’da 1960’ların ortasında yeni
bir ifade biçimi kazanırken zamanla İran kültürel modernitesinin en güçlü temsilcisi rolünü üstlenerek dünya sinema sahasında kendine has bir yer edinir.
İran Yeni Dalga Sineması’nın açılışını bir
kadın şair, Füruğ Ferruhzad Siyah Ev/Hâne
Siyâh est (1962) adlı belgesel çalışmasıyla
yaparken çok geçmeden kadının özne olarak
bakışını yansıtan kurmaca anlatılarıyla İran
film geleneğindeki pek çok klişeyi de kıracak
olan Rahşan Beni İtimad, birçok yönetmenin
arasından sıyrılarak İran sinemasını şekillendirecek nitelikli çalışmalara imza atar.
Rahşan Beni İtimad Sineması: Modern İran’ın Sosyokültürel Hafızası
2. Rahşan Beni İtimad Anlatısı
Rahşan Beni İtimad anlatısı, İranlı öznenin
ahlarını tutan bir bariyer gibidir âdeta. Beni İtimad bu ahları ideolojik ya da politik bir bakışı
dayatarak değil anlayarak, hissederek, içselleştirerek yeniden biçimlendirir ve yüzyılın ahlarını filmografisinde toplar. Beni İtimad belgesel
gerçeklik zemininde şekillendirdiği Sınırların
Ötesi/Harici ez Mahdude adlı ilk kurmaca uzun
metraj çalışmasının da imlediği üzere “Sınırların ötesi'ne geçerek, bu sınırları yeniden tanımlar ve bize maddi olanda rastlanan kasıtlı bellek
yitiminin, ahlâki olanın hükmettiği alanın epistemik ön planında yer aldığını hatırlatır. Onun
toplumsal belgeselleri, unutulmuş maddi hatıralarımızın kontrol listesidir.” (Dabaşi, 2013, s. 243).
Rahşan Beni İtimad anlatısına biçim veren
unsurlar arasında İtalyan Yeni Gerçekçiliğini
anmak mümkündür.
Fransızların ‘l’école italienne de la Libération’
dedikleri Yeni-gerçekçilik, bir okul veya sanat
akımı olmaktan çok, dönemin sinemasında savaş
yorgunu İtalya ve Direniş gerçekliğine bakışın,
onu temsil edişin yeni bir yolu ve gerçekçiliğe
yönelimin bir parçasıydı. Sadece dönemin tüm
sorunlarıyla doğrudan yüzleşme değil, bu sorunlara olumlu bir çözüm önerme ve bireylerin davaları ile toplumun davasını ‘halk öyle olmasını
istediği için’ birleştirme dürtüsüyle de farklıydı.
Yeni-gerçekçiliğin örtük ideolojisinin kalbinde,
biraz türsel de olsa, halkın ve toplumun köklü bir
yenilenişine yönelik olumlu ve iyimser bir arzu
yatar (Morandini, 2008, s. 411).
Yüzleşmeden, hesap sormadan ziyade anlamaya ve direnmeye odaklı Rahşan Beni İtimad
sinemasında bu olumlu ve iyimser arzu, yönet-
menin “insan”a yaklaşımında izlenebilir. Zira
Rahşan Beni İtimad’ın filmlerindeki inandırıcılığın ve gerçeklikle kurduğu sıhhatli bağın
sebebi, belgesel filmlere ağırlık vermesinden
ziyade ele aldığı kişileri birer malzeme değil birer insan olarak görmesinde ve onların hikâyelerini sahiplenebilmesinde aranmalıdır. Beni İtimad’ın belgesel çalışmalarında karşılaştığımız
karakterlerin kimi hâllerine, duygularına zaman
zaman çok daha inandırıcı bir biçimde kurmaca
filmlerinde rastlamak mümkündür. Belgesel çalışmalardaki gerçek kişilerin yanlarına sokulan
kameranın etkisiyle doğal hâllerinden uzaklaşabilmeleri, hayatın içinde seyrederken seyredilen konumuna düşmeleri yani hayatının öznesi
olmaktan nesnesi olmaya doğru evrilmeleri ve
seyirciye hikâyelerinin bir kısmını sunmaları
gibi pek çok sebep yer yer inandırıcılıklarını
kaybetmelerini sağlayabilir. Oysa kurmaca bir
yapıda anlatının eksiksiz inşasıyla ustalıklı bir
inandırıcılık elde edilebilir; tıpkı hayattaki gibi
bir gerçeklik, bir seyir yakalanarak o gerçeğe
dokunarak. ‘‘Beni-İtimad, gerçeklikten bir potansiyel gerçeklik çıkarmaya çalışmaz. O, gerçekliğin hakikatini vurgulamaya çalışır.’’ (Dabaşi, 2013, s. 241).
Rahşan Beni İtimad sineması gösterdiklerinden ziyade ima ettikleriyle daha zengin bir
anlatı kurar. Bu sebeple karakterlerin isimleri,
olayların şekillenişi gibi pek çok unsur, görünenin ardında başka başka anlamlara doğru kanat
çırpan imgelere dönüşür. Bu dolaylı, metaforik
anlatılarına rağmen sansür kurullarında yıllarca
bekletilen filmleri de vardır. Cihan Aktaş, Beni
İtimad’ın Londra Üniversitesindeki bir söyleşisinden aktarır: “Şehrin Kabuğu Altında filminin
senaryosunu yazıp Senaryo Onaylama Kuruluna sunduğumda kızım Baran’a hamileydim. Fil7
Rahşan Beni İtimad Sineması: Modern İran’ın Sosyokültürel Hafızası
min çekimi için izin alabildiğimde ise Baran on
beş yaşına gelmişti.” (Aktaş, 2020, s. 169).
İster belgesel ister kurmaca çalışmalarıyla
olsun Beni İtimad, gerçekliği değil gerçekliğin altında yatan insanı ve sorunlarını merkeze
koyarak kendine özgü bir anlatı kurar. Gerçekliğin içinden çekip çıkardığı insanı alır ve onu
yeniden kurduğu gerçekliğin içinde capcanlı
var kılmayı başarır. Bu şekilde muhatap olduğu
gerçekliği de sorgular. Hamid Dabaşi’ye göre
de Beni İtimad’ın sinemasının dehası buradadır: ‘‘...hem bu kültürü gerçeklere sadık biçimde sunabilmesi, hem de görsel olarak bu kültüre
karşı radikal bir başkaldırıda bulunabilmesidir.
...sadece gerçekliğin gramatik düzenini sorgulamakla kalmaz, aynı zamanda, çok daha önemli
bir görevi yerine getirerek, gerçekliğin varsayılan metafiziksel kaçınılmazlığını sorgular.’’
(Dabaşi, 2013, s. 253).
yine Tahran gecesiyle kapanması da umutsuzluğa telmihtir. Buna rağmen Beni İtimad, umut
etmeyi elden bırakmayarak yeniden, bıkmadan,
usanmadan inşa ettiği umut tohumlarını da filminin aralarına ve sonuna serpiştirir.
3.1. Şehrin Derisi Altında
Bir Tahran Gecesi
Resim 3: Şehrin Derisi Altında (2001)
3. Rahşan Beni İtimad Filmografisinin
Resmigeçidi: Masallar
Rahşan Beni İtimad’ın senaryosunu Ferid
Mostafavi ile birlikte kaleme aldığı Masallar
filmi, 20. yüzyıl İran toplumsal tarihinin resmigeçidi şeklinde okunabilir, bir bakıma Rahşan
Beni İtimad filmografisinin de. Yedi kısa filmin
birleşiminden oluşan Masallar, Beni İtimad’ın
önceki filmlerindeki karakterlerinin hikâyelerinin bugüne nasıl evrildiğini göstererek aradan
geçen onca yıl boyunca yaşanan değişimlerin
izini sürer. Önceki filmlerinde gördüğümüz
kimi umut kırıntılarının bu filmle yerle yeksan
olduğu görülür. Filmin Tahran gecesiyle açılıp
birbiriyle kesişen pek çok hikâyenin ardından
8
Kaynak: https://www.salamcinama.ir/movie/582/
Bir taksi şoförünün, ardından bir hayat kadınının hikâyesinin anlatıldığı Masallar filminin bir taksinin içinde geçen ilk bölümü, Tahran
sokaklarından görüntülerle açılır. Filmin ilk bölümünde yolcu koltuğunda, diğer bölümlerinde
ise ara ara göreceğimiz bir belgesel yönetmeninin kamerasından aktüel görüntülerle açılan
Rahşan Beni İtimad Sineması: Modern İran’ın Sosyokültürel Hafızası
filmde, gerçekliğin kurmaca sathı üzerine yerleştirilen belgesel gerçeklik, önceki filmlerde
üretilen gerçekliğin üzerine inşa edilen yeni
gerçeklik ve bu ikisi arasında varsayılan gerçeklikle katmanlı bir yapı sunulur. Rahşan Beni
İtimad’ın senaryosunu yine Ferid Mostafavi ile
hazırladığı Şehrin Derisi Altında filmindeki Abbas’ın ve komşu kızları Masum’un hikâyesinin
aradan geçen yıllarla nasıl şekillendiği gözler
önüne serilir. Pek çok hikâyeye değen Abbas’ın
annesi Tuğba Hanım’ın hikâyesi ise birkaç bölümde peyderpey açılacaktır.
Filmin daha ilk sekansında belgesel yönetmeniyle dertleşen taksi şoförünün, Abbas’ın
sözleriyle hikâyenin İran’ın temel sorunlarından biri üzerine kurgulandığının işareti verilir:
“Bize güya vize ve çalışma izni alacaklardı. Sadece ben değil, benim gibi yüzlerce kişi için...”
İran’dan kaçmaya çalışan yüzlerce gençten biridir Abbas, aynı zamanda Tahran’daki işsizlik
gerçeğinin de cisimleşmiş hâli. Umut tacirlerine
her şeyini kaptıran Abbas, bu sefer uyuşturucu
ticaretine girip eline yüzüne bulaştırır; yıllarca
kaçar, o günden beri her an tetikte yaşar.
Onca sıkıntının, ekonomik zorluğun içinde
başlarını sokacak tek yeri, annesinin yıllarca didinerek çattığı çatıyı, belki tek varlıklarını ipotek
ettirdiğini söyler Abbas. Bir umut uğruna annenin emeği rehin verilmiştir. Toplumsal şartların
her türlü zorlamasına karşın Abbas’ın annesi
Tuğba Hanım, aileyi bir arada tutmaya çalışan
yegâne kişidir. Ailenin hem maddi hem manevi bütün yükü Tuğba Hanım’ın omuzlarındadır.
Beni İtimad’ın filmlerindeki kadınların çoğu gibi
her daim direnir, asla yıkılmaz; zorluklar, belalar,
felaketler karşısında âdeta bilenir. O güçlü duruşundan bir an olsun taviz vermez.
Resim 4: Masallar (2014)
Kaynak: https://www.salamcinama.ir/news/170/
9
Rahşan Beni İtimad Sineması: Modern İran’ın Sosyokültürel Hafızası
Belgesel yönetmeninin ardından kucağında
küçük bir çocukla bir kadın biner taksiye. Abbas hayat kadını olduğunu anladığında indirmek ister. Kadın ‘‘Çocuğun ateşi var, bari sokağın sonunda bırak.’’ deyince mecburen yola
koyulur. Bir süre sonra Abbas bu kadını tanıyacak ve tanışıklığı onu yıllar öncesine, komşularının çocuk yaşta evden kaçan kızı Masum’un
hikâyesine götürecektir. Masum sokağa atılmış,
evin içinde ona yer bırakılmamıştır; abisinin
kendisine atfettiği suçla ne yapsalar sığmamıştır
eve, aileye... Kullanılıp atılan, sömürülen, yüzsüzleştirilen, kimliksizleştirilen bir metaya dönüşen Masum’a sokak ve gece sığınaktır artık.
Masum’un başlarda hiçbir utanç emaresi
görülmeyen kayıtsız ifadesi, Abbas’ın anlattığı
hikâyeyle değişir. Yüzündeki perde yavaş yavaş
aralanır, maskesi düşer; çocukluğunun masum/
günahsız iklimine tekrar döner Masum. Elinden
alınan insanlığını bir an kucaklayarak utanç duyar. Duymaya direndiği bu hikâyeyi Abbas ona
zoraki dinletmiş, maskesini aralamıştır. Sokağa,
ateşe atılan Masum, sokağın ona hediye ettiği
ateşler içinde yanan yavrusuyla cehennemî yaşamını sürdürür. Aslında hikâye başladığında
yani çocuk Masum, hakiki Masum belirdiğinde
araçtan inmek ister fakat Abbas “Çocuğun için
ateş düşürücü istemiyor muydun?” diyerek yola
dolayısıyla hikâyeye devam eder. Abbas bir
bakıma Masum’un yavrusunun ateşini söndürmek, sokağın zehrine karşı panzehir almak için
eczaneye/şifahaneye gider. Fakat onulmaz yaralarına merhem bulunamayacağını bilen Masum;
çocukluğundan, masumiyetinden bir kez daha
kaçar. Tıpkı çocukluğunda küçücük omuzlarına
bırakılmış onulmaz yükten kaçtığı gibi.
İşsizliğin, yoksulluğun, çıkmazların, açmazların, dışlanmışlığın, ötekinin temsillerinin sunulduğu trajik bir anlatıya yaslanan bu bölüm
10
için zaman dilimi olarak gecenin seçilmesi de
hayli manidardır. Masum; her suçu, her korkuyu, her günahı, her ahı bir anne gibi sorgusuz
sualsiz kucaklayan, saklayan gecenin koynundan çıkıp gelir. Ardından herkesin bir başka pazarlıkla bir başka hesabı kapattığı ezeli tefecinin, gecenin içinde insanı her yüküyle bağrına
basan yegâne varlığın, o ağzı sıkı dostun, karanlığın içinde yitip gider yine.
Farsçada günahsız, iffetli, korunmuş anlamlarını taşıyan “ma’sum” kavramı Şiiliğin İmamiye Mezhebi’ne göre hata ve günahtan tamamen
arındırılmış Hz. Muhammed, Hz. Fatıma ve on
iki imamla birlikte on dört kişiye işaret ederken
Abbas’ın annesi Tuğba Hanım’ın “Zehra’nın
kızı Masum mu?” deyişiyle Fatımatü’z-Zehra
adıyla da anılan Hz. Fatıma’ya vurgu güçlendirilir. Bu telmihlerle birlikte Masum, sokağa düşüp sloganvari bir gerçekliğe bürünen ve menfaatler uğruna kullanılan siyasallaşmış Şiiliğin
temsili şeklinde de okunabilir. “1979 devriminin patlak vermesiyle birlikte Şiilik saygılı ve
muhafazakâr bir din olmaktan çıkıp köktenci bir
ideoloji hâline gelecek kadar çok değişim geçirerek büyük ölçüde siyasallaşmış bir öğretiye
dönüştü. Muharrem’in ana mesajı artık sosyal
adalet ve siyasal devrim uğruna dövüşmek diye
yorumlanıyordu.” (Abrahamian, 2018, s. 7).
Farsçada sevgili, dost, maşuk anlamlarını taşıyan “mahbub” aynı zamanda Hz. Muhammed’in
temsil isimlerinden biridir: Habibullah. Masum
isminin ise Şiiliği, dolayısıyla Hz. Ali’yi temsil
ettiği düşünüldüğünde Abbas’ın anlattığı hikâyenin çok ince bir göndermede bulunduğu söylenebilir: “Mahallemizde bir kız vardı. Kız kardeşim
Mahbube’yle ikiz gibiydiler. Otururlardı ve annem onların saçlarını örerdi. Mahbube kıskanırdı
onu. Çünkü Masum’un saçı çok gürdü...”
Rahşan Beni İtimad Sineması: Modern İran’ın Sosyokültürel Hafızası
Abbas, karısının hemşire yardımcılığı yaptığı haftanın üç gecesi, kızını annesi Tuğba Hanım’a bıraktığından kızını almak için annesine
gider. Filmin farklı bölümlerinde tıkanmalarını
duyacağımız Tuğba Hanım’ın kendisinden önce
öksürüğü gelir ekrana. Kamera Tuğba Hanım’ın
evinin önündedir; içeriye sokulmaz. Nihayet seyircinin üzerine kapanan kapıyla bölüm sonlanır.
gilenir, hatta bütün gününü ona ayırır. Yetkili,
belgeselin başaktörü olup mağdurların sorunlarını sadece kendi bakışından tanımlamakta
ısrarcıdır. Yönetmen ise mağdurlarla görüşmesine izin verilmediği için çekim yapmak istemeyecektir.
Resim 5: Sınırların Ötesi (1988)
3.2. Sınırların Ötesi’nden
Bürokrasinin Çıkmazlarına
Masallar’ın bir devlet kurumunda geçen ve
yer yer komedi unsurları içeren ikinci bölümü,
kendisine aralanan ama açılmayan bir kapının
önünde sorunlarına çözüm arayan Tuğba Hanım’la açılır. Burada karşımıza bir başka isim
daha çıkar: Senaryosunu Ferid Mostafavi’nin
kaleme aldığı Rahşan Beni İtimad’ın ilk kurmaca çalışması Sınırların Ötesi filminin kahramanı Muhammed Cevad-i Halimi. Eski Maliye
Bakanlığından emekli bir memurun, Muhammed Cevad-i Halimi’nin dosyası bürokrasiye
takılıp kalmıştır. Kamu kurumundaki yetkilinin ustaca yaptığı bir şey vardır, o da kendilerine gelen sorunları, şikâyetleri görmezden
gelmek ve geçiştirmek. Kamu kurumunda,
bürokratik çıkmazlar ve açmazlar içinde geçen
bölümde karakterin zaafları karikatürize edilerek yer yer mizahi ögelere yer verilir ve ironik
bir temsil sunulur. Bürokrasi ağlarını komedi
yapısı altında çözümleyerek bir kara mizah örneği sunan Beni İtimad, bu bölümle filmografisindeki komedilere de telmihte bulunur.
Kurumdaki yetkili, mağdurlarla ve sorunlarıyla ilgili belgesel hazırlamak isteyen filmin
başında da gördüğümüz yönetmenle bizatihi il-
Kaynak: https://cicinema.com/fa/movies/7731
Tuğba Hanım kendisinden istenen dilekçeyi yazması için sırada bekleyen bir adama,
ana hikâyenin üzerinde şekilleneceği Muhammed Cevad-i Halimi’ye ricada bulunur. Çalıştığı fabrikadan dokuz aydır maaşını alamayan
Tuğba Hanım tam adını söyler: Tuğba Merdane Dudange. Kamyon markası diye dalga geçtiği soyadıyla geçmişin, bugünün ve yarının
yükünün taşıyıcısı olarak bir anne kadına telmihte bulunulur. Cennet ağacı, temiz, tertemiz,
saadet ve cennet anlamlarını taşıyan “tuğba”;
yiğitçe, mertçe anlamlarını taşıyan “merdane”
isimlerini almasıyla ve çalışan, aileyi bir arada
tutan, bağışlayan, direnen, vazgeçmeyen, merhamet eden, hiç kimseye minnet duymayan,
menfaat beklemeyen mertçe tutumlarıyla onca
yüke rağmen vicdani bir saadetin ve özgürlüğün taşıyıcısıdır bu anne kadın.
11
Rahşan Beni İtimad Sineması: Modern İran’ın Sosyokültürel Hafızası
Resim 6: Masallar (2014)
Kaynak: https://www.salamcinama.ir/news/170
Muhammed Cevad-i Halimi ağaran saçları, emekliliği ve etrafındaki insanlardan
ayrılan hicap duygusuyla kendi hikâyesinin
içinde sıkışmış biri şeklinde çizilir. İsminden mülhem cömertçe, yumuşak huylulukla
ve övülmeye değer bir şekilde otuz yıl sekiz
ay devlete hizmet etmiş ve bir kuruşa minnet etmemiş bir adamdır. Ne yapsa sorununu
anlatmayı başaramaz. Kimse onu duymaz.
Devlet kurumundaki zaaflarının esiri yetkilinin vurdumduymazlığı nihayet onu çileden
çıkarır ve isminin sınırlarını aşar. “İnsanları
kışkırtmayın beyefendi!” nidaları arasında
yaka paça kurumdan gönderilir. Muhammed
Cevad-i Halimi’nin ironik hikâyesiyle Rahşan Beni İtimad, bürokrasideki çıkmazların,
açmazların bir temsilini sunar. Asla çözüme
ulaşmayan ve dosya dosya biriktirilen sorunların arasına çoktan karışmıştır bile Muhammed Cevad-i Halimi’nin dosyası.
12
3.3. Bir Geçiş Mekânı Olarak
Metro ya da Modern İran’a Doğru
Masallar filminin üçüncü bölümünün ana
mekânı metrodur. Muhammed Cevad-i Halimi,
hemen arkasındaki genç bir adamla genç bir kadının diyaloglarının kulak misafiridir. Yarısını duyduğu hikâyeyi kafasında kendine göre tamamlar
ve “Durdurun metroyu, inmek istiyorum. Burada
hiç edep, hayâ kalmamış. Şehir pis, çok pis olmuş!” diyerek bir bakıma modern İran’a açılan
kapıyı kapatıp kendi eski ve dışarıya kapalı dünyasına dönmek ister. Bir başka veçheden iktidar
temsili olarak kamu kurumundaki yetkili gibi o
da sorunları görmezden gelir; yalnız üzerini örterek değil kaçarak, uzaklaşarak.
Muhammed Cevad-i Halimi metrodaki
yerinden ayrıldıktan sonra anlaşılır ki bu ko-
Rahşan Beni İtimad Sineması: Modern İran’ın Sosyokültürel Hafızası
Resim 7: Masallar (2014)
Kaynak: https://www.salamcinama.ir/news/170
nuşan genç adamla genç kadın kardeştir. İki
kardeş varlıklı babalarından para alabilmek
için kızının kaçırıldığı zannını oluşturacak
bir video hazırlığı peşindedir. Bölümün komedi ögelerinden yanlış anlaşılma üzerine
kurulduğu söylenebilir. Metroda karşılaştığı
iki genç halkın, hakkında konuştukları babaları ise iktidarın temsili şeklinde okunabilir.
Baba, bir diğer ifadeyle iktidar “İtibarını korumak dışında hiçbir şey onun için önemli
değil. Tek derdi itibarı... Aman itibarı zedelenmesin, çocukları umurunda mı? Etrafında
güzel kadınlardan bir harem kurmuş kendini avutuyor.” şeklinde nitelenir. Babalarına
şantaj yaparak para sızdırmaya çalışan gençler halkın, zaten hakları olan parayı babalarından/iktidardan almak için dolaylı yollara
başvurmasının trajikomik hikâyesine göndermede bulunur.
Metro, bir bakıma Şah Dönemi’nden İslam Cumhuriyeti’ne geçisin temsilidir. Zira
kravatıyla Muhammed Cevad-i Halimi, Şah
Dönemi’nin temsilcisidir. Bu bölümle birlikte yine işsizlik mevzusuna da değinilir; genç
adam hayaller kurmuş, ardından işini batırmıştır. İktidarın/babanın hareminin dışındaki
herkes yoksundur, tıpkı ülkenin yoksunluklara terk edilen sınır bölgeleri gibi.
3.4. Sınır Bölgelerinin Feryadı
Gilâne ve Nergis Solarken
Masallar filminin dördüncü bölümüne geçiş kişisi metroda gördüğümüz Doktor Debiri’dir. Trajik anlatıya dayanan bu bölümün ana
mekânı madde bağımlısı kadınlara yardımda
bulunulan rehabilitasyon merkezidir. Debiri
13
Rahşan Beni İtimad Sineması: Modern İran’ın Sosyokültürel Hafızası
Bey merkezde gönüllü çalışan bir doktordur.
Belgesel yönetmeni merkezde çekim yapmak
istemektedir fakat yasal olarak izin alması gerekmektedir. Bu bölümde doktorun merkezdeki telefonuna bırakılmış Sarallah Askerî Hastanesinden yaşlı bir kadının mesajı duyulur. Beni
İtimad, yaşlı kadının acı dolu sesiyle senaryosunu Ferid Mostafavi ve Muhsin Abdulvahab
ile kaleme aldığı ve Muhsin Abdulvahab’la
birlikte yönettiği İran-Irak Savaşı fonunda bir
anne oğul ilişkisini işlediği Gilane filmine atıfta bulunur. Telefonda duyulan Gilane filmindeki annenin/Gilane’nin biçare sesidir. İran-Irak
Savaşı’ndan kimyasal gazların tesiriyle sinir
sistemi zarar görmüş gencecik bir delikanlı
olarak evine dönen, ardından nişanlısı/sevdiği
tarafından da terk edilerek kalbi de onulmaz
yaralar alan İsmail’in annesine aittir bu ses.
Beni İtimad’ın 2005 yapımı Gilane filminde
yatağa bağımlı bir hayat süren İsmail’i/oğlunu
savaşta kocasını kaybetmiş orta yaşlı bir kadınla/Atife’yle evlendirme umuduyla yaşama
tutunma çabaları içinde bıraktığımız anne/Gilane, gözlerini açamayan İsmail’i için Doktor
Debiri’den yardım istemektedir. Doktor Debiri
yine Gilane filminde de karşımıza çıkan İsmail
gibi bir savaş gazisidir. Mesajı dinleyen Debiri, Sara’ya “Bazen kolum yerine gözlerimi ve
kulaklarımı kaybetseydim diyorum.” şeklinde
içini dökerek günden güne katbekat artan ızdırabının altını çizer. Ardından Sarallah Askerî
Hastanesine gitmek üzere merkezden ayrılır.
Huzistan eyaleti içerisindeki kırsal bölgelerden birinden, Sarallah’tan gelen Gilane’nin
feryadı, İran’ın sınır bölgelerindeki yoksunlukların ve çözümsüz sorunların remzidir bir bakıma. Kurban olma metaforuna atfen Gilane’nin
oğlunun adı, İran’ın sınır bölgelerindeki türlü
Resim 8: Gilane (2005)
Kaynak: http://radiotehran.ir/ChannelNewsDetails/?m=100001&n=95918
14
Rahşan Beni İtimad Sineması: Modern İran’ın Sosyokültürel Hafızası
ızdırapların, yoksunlukların İsmail’de cisimleşmesidir. Doktor Debiri kimsenin yarasına merhem olmadığı İsmail’in derdini işitse de ‘‘Keşke
kulaklarımı kaybetseydim de duymasaydım.’’
diyerek aslında İsmail’e bir çare bulunamayacağının da işaretini verir. İsmail’i kurtaramasa
bile Gilane’ye destek ve umut verebilmek için
kimsenin sesini duymadığı sınırlardan, Sarallah’tan gelen sese kulak kesilir.
Bu bölümle Rahşan Beni İtimad, senaryosunu Feridun Jeyrani ile kaleme aldığı Nergis filmine de atıf yapar. 1992’de seyirciyle buluşan,
pırıl pırıl bakışları ve hayatın henüz başında yeni
açan bir çiçeğe benzeyen hâliyle Nergis, aradan
geçen yıllar sonunda tanınmayacak durumdadır.
Ne yüzünde bir tazelik ne gözlerinde bir ışıltı
kalmıştır. Çocuklarının babasının ölümünün ardından başka bir adamla evlenen Nergis, yeni
kocasının eziyetleri sonucu onu tüketen, artık
Resim 9: Masallar (2014)
tutunamadığı “aile” mefhumundan kaçıp rehabilitasyon merkezine sığınmıştır. Kocasının
merkeze gelip ortalığı birbirine katarak Nergis’i
görmek istemesiyle kocasının aslında bağımlı
olduğu ama tedaviyi reddettiği öğrenilir. Ardından Nergis’in filmin başından beri örtülü gördüğümüz yüzündeki perde iner ve günah ortaya
çıkar. Herkese tüp patlaması sonucu yandığını
söylediği yüzü, gerçekte kocası tarafından kaynar suyla yakılmıştır. Nergis’in yüzünün hâlini
gören yeni kocasının ahı yükselir: “Eyvah! Nergis’im! Ben o gözlere bunu nasıl yaparım?”
“İran Sineması’nda, erkek değerlerine dayalı sayılan bir hikâyede kadın kahramanların ön
plana çıktığı ilk film olarak gösterilen Nergis’te
üç tema önem kazanıyor: Kadınların çile çekme
yeteneği, aşkları konusunda gösterdikleri sadakat ve âşık oldukları adam karşısında gösterdikleri özveri...” (Aktaş, 2020, s. 167). Masallar’da
Kaynak: https://www.radiozamaneh.com/221076
15
Rahşan Beni İtimad Sineması: Modern İran’ın Sosyokültürel Hafızası
ise bir zamanların tazecik çiçeğinin, Nergis’in
soluş hikâyesi görülür. Nergis filminde Afak’ın
yalnız fotoğraflarda kalan gençlik ışıltısı gibi
Nergis’in ışıltısı da geçmişte kalmıştır. Yıllar evvel hırsız olduğunu bilmeden evlendiği
Adil’in düzeleceği inancıyla yaşama tutunan ve
aile mefhumuna sıkı sıkıya sarılan Nergis, yeni
kocasının ve zaman denen hırsızın kendisinden
çaldıklarından yakasını kurtaramamıştır.
Cihan Aktaş’ın Şark’ın Şiiri İran Sineması
başlıklı çalışmasında belirttiği üzere gişede de
büyük başarı sağlayan Nergis filmi İran sinemasındaki pek çok klişeyi kırmasıyla da üzerinde
durulmayı hak eden bir yapımdır. ‘‘...yetişkin
ama olgunlaşmamış, farklı geçmişleri ve yaşları olan iki kadın tarafından idare edilen bir
erkek resmediliyor. ...Adil, bir yuva kurmak
amacıyla hırsızlığa yöneliyor. Bu kadınsı bakıResim 10: Nergis (1992)
Kaynak: https://article.tebyan.net/467022
16
şın İran sinemasında geçmişi yoktur.’’ (Aktaş,
2015, s. 223-224). Nergis filminde çirkin bir
surette çizilen hırsız ve dolandırıcı Yakup, bir
yuva hasretiyle yanan arkadaşı Adil’in mutluluğu için kendini tehlikeye atar. Fahişe Afak ise
Adil’in yokluğunda kendi durumuna düşmemesi için âdeta bir anne gibi Nergis’i koruyup kollar. Bu yönleriyle filmin hem dolandırıcı hem
de fahişe klişesini yıktığı görülür. Nihayet Beni
İtimad; isminden mülhem dünya, zaman, ufuklar, kıyılar anlamlarını içeren Afak karakteriyle
sınırlarda, ufuklarda seyreden bir hikâyeyi yanı
başımıza taşır.
‘‘Nergis’te (Rahşan Beni-İtimad, 1992) baş
erkek karakterin hırsızlık ve suç ortağı olan
kendinden yaşlı bir kadınla beraber yaşaması
toplumdaki kötülüklerin ve işsizliğin tezahürleri olarak sunulmaktadır. Kötülük karakter-
Rahşan Beni İtimad Sineması: Modern İran’ın Sosyokültürel Hafızası
lerin değil toplumun içindedir. ...karakterlerin
kendi gölgelerine dahi sözleri geçmemektedir.’’
(Said-Vefa, 2007, s. 257-258). Nergis ve Gilane filmlerine atıflar içeren Masallar’ın bu bölümüyle savaşın, uyuşturucunun, yoksulluğun
ve yoksunluğun, aile içi şiddetin, sevgisizliğin
rehabiliteye muhtaç bıraktığı insanların hikâyesiyle İran kültürel tarihinin patolojik ve travmatik sorunlarının altı çizilir.
3.5. Sıkışıp Kalan, Bir Adım
İlerleyemeyen İşçiler
Masallar filminin yer yer komedi unsurlarına yer verilen belgesel formunu da taşıyan
beşinci bölümü, sonunu da hesaba kattığımızda trajikomik şeklinde nitelendirilebilir. Halka
borç/kredi veren bir devlet kurumuyla açılan bu
bölümün geçiş kişisi Nergis’tir. Nergis, Tuğba
Hanım’ın önüne geçerek neden borç almak iste-
diğini açıklar. Ardından Tuğba Hanım hapisteki
oğlunun kefareti için borç almak istediğini belirtir. Kurumdaki görevli suçunu sorar. Düşünce
suçlusu olduğunu duyduklarında ise işin rengi
değişir. ‘‘Onu kontrol altında tutsaydınız iş bu
raddeye varmazdı.’’ denilir. Tuğba Hanım ‘‘Birisini mi bıçakladı, birinin malına el mi uzattı?’’ diyerek itiraz eder. Yönetim biçimine dair
herhangi bir eleştirinin ülkede ne büyük suç sayıldığının altı çizilir. Öksürüğe boğulan Tuğba
Hanım’ın çadoruyla yüzünü gizlemesiyle sahne
sonlanır. Hep böyle çözümsüzlük zamanlarında,
tıkanma durumlarında Tuğba Hanım’ın öksürüğünün tutması dikkat çekicidir.
Ardından çalıştıkları fabrika kapatılan ve
aylardır maaşlarını alamayan işçilerin protesto
etmek üzere toplandıkları minibüse geçilir. İşçilerin lideri Rıza’dır. Mavi Başörtüsü filminden
Resim 11: Masallar (2014)
Kaynak: https://www.salamcinama.ir/news/170
17
Rahşan Beni İtimad Sineması: Modern İran’ın Sosyokültürel Hafızası
hatırladığımız, sevdiği kadının, Nober Kordani’nin fabrika sahibi Resul Rahmani’yle evlenmesine karşı koyamamış Rıza’dır bu. Belgesel
yönetmeni de minibüstedir. Çadoruyla uzaktan
gördüğümüz Tuğba Hanım da davet edilir minibüse. Bu davetle birlikte belgesel yönetmeninin
kamerasından aktüel görüntülerle seyredilir bütün olup bitenler. Böylelikle sahneye bir belgesel gerçeklik vurgusu katılır.
Minibüste her biri ayrı mizaçtaki kişilerin
hikâyelerine değinilir kısa kısa. İşçilere liderlik
eden Rıza, kendi ifadesiyle dört aydır kirasını
ödeyememekte, geçinmek için karısının eline
bakmaktadır. Rıza protestosunu kurallara uygun
bir şekilde yapmak ister. Oldukça temkinlidir.
Arkadaşlarını ölçülü davranmaya ikna etmeye
uğraşırken “İnsanları kışkırtıyorsunuz!” suçlamasına maruz kalmayalım diye telkinde bulunur minibüstekilere. Protestosunu da kurallara
uyarak kimseyi kışkırtmadan yapmaya çalışan,
onca zorluğa karşın düzenle savaşmadan işini
çözmeye çalışan biridir Rıza. Minibüste kayıt
alan belgesel yönetmenine “Bu filmlerden yüz
tane çekmediler mi zaten?” diye soran Tuğba
Hanım, çocuklarınız için konuşun denilerek
ikna edilir. Fabrikanın kapanmasıyla birlikte sefil hayatlarının daha da sefilleştiğini ve muhterem hanımların ve beylerin bunu görmesini istediğini söyler. ‘‘Yüksek fiyatlar belimizi büktü.’’
dediğinde işçi lideri tarafından uyarılır. Başınızı
belaya sokmayın, bir yerlerde gösterilecek bu
film denir Tuğba Hanım’a. Aylık kırk bin tümen için teşekkür edip dua eder Tuğba Hanım
ama fiyatların da kırk kat arttığını ifade ederek
durumun vahametinin altını çizer. Oğlunun bir
yıldır tutuklu olduğunu söylediğinde minibüste sesler yükselmeye başlar. Kamera önünde
böyle şeyler söylemeyin diyerek uyarılır. Ama
18
Tuğba Hanım cengâverdir, hiçbir korkusu yoktur çünkü kaybedecek bir şeyi kalmamıştır.
“Üniversiteye gidebilsin diye köle gibi çalıştım.
Dört yıl iş bulamadı, evde oturdu. Her şerefli
işi yapmaya razı. İş başvurusu için nereye giderse gitsin, kendisinden bir kefil, bir bağlantı
istiyorlar.” dediğinde siyasete girmeyin diyerek
yine sözü kesilir. ‘‘Çocuklarımızdan konuşmak
siyasi mi?’’ diyerek sözüne devam eder Tuğba
Hanım. “O ve şu partilerin üyesi olmanız lazım.
Orayla veya şurayla bağlantınız olması lazım!”
sözleriyle ülkedeki işsizlik sorununun, yolsuzluğun, adam kayırmacılığın ve adaletsizliğin/
hukuksuzluğun altını çizer. “Allah’a şükür ki
uyuşturucu bağımlısı değil. Mahalleye gelin ve
kaç tane çocuğun kullandığı görün.” diyerek
yine ülkedeki yaygın bağımlılığa dikkat çeker.
İşçilerden biri ‘‘Her nereye gidersek ‘Sorun
yok, her şey daha güzel olacak.’ diyorlar; bu
nasıl olacak?’’ diye sorarak ülkedeki sorunların
üstünü örtme politikasını hatırlatır. “Bu filmleri
kimlere gösteriyorsunuz? Kim izleyecek? Diyelim ki gördüler. Ne olacak?” diye alaycı bir şekilde yönetmene soran Tuğba Hanım, bir türlü
kapanmayan, merhem bulamadığı yarasını bilmem kaçıncı kez açıp, dillendirip çare bulamasa
da çocukları için didinmeye devam edecektir.
Fabrikaya giden yolu kapayan yetkililer,
minibüsün geçmesine izin vermez ve minibüstekileri tartaklar. Rıza sorunları makul
yolla dillendirdiğinde ise geçit vermeyen sorumlu, “Seni işçileri ‘kışkırtmak’ suçundan
dolayı tutuklayayım da aklın başına gelsin.”
der. Bağımlılıkların, hukuksuzlukların, siyasi
çıkmazların ve işçilerinin sorunlarının temsilidir bir bakıma bu bölüm. Sıkışıp kalan, bir
adım öteye gidemeyen, protesto hakkı tanınmayan işçilerin durumu betimlenirken bölüm
sonunda olup bitenleri izlediğimiz belgesel
Rahşan Beni İtimad Sineması: Modern İran’ın Sosyokültürel Hafızası
yönetmeninin kamerası yetkililer tarafından
saldırıya uğrar ve ekran kararır. İşçilerin üstüne çöken karanlık doğrusu pek manidardır.
İşçilerin sorunlarının çözümü hususunda bir
adım yol alınamayan bu bölümle görmezden
gelinen bir güruha da telmihte bulunulur.
3.6. Mavi Başörtüsü Yerini
Karalara Bırakırken
Masallar filminin melodram kalıbının kullanıldığı altıncı bölümü, minibüste işçilerin lideri
olarak gördüğümüz Rıza’nın evinde geçer. Bu
bölümle Beni İtimad, Mavi Başörtüsü filmindeki Nober’in yıllar sonraki hâliyle buluşturacaktır seyircisini.
Küçük kızı, küçük oğlu ve kocasıyla Nober
şefkatle sarıp sarmaladığı yuvasında yoksul fa-
kat huzurlu bir hayat sürmektedir. Belki de bu
yüzden film boyunca kameranın tek sokulduğu
ev Rıza’nınkidir. Tam da bu sebeple denilebilir ki Beni İtimad, dışarıdaki insanlar için değil
öncelikle kendi insanı için film yapar. İçeride
cehennem kaynasa dahi onu perdeleyerek gösterir, tıpkı Masallar filminde Nergis’in kocasını
camın ardından flu bir şekilde gösterdiği gibi.
Bu şekilde muhafaza ettiği ve mahremiyetini
gözettiği ülkesinden, insanından hiçbir vakit
vazgeçmediğinin de altını çizer.
Masallar’ın kapı çaldığında tedirginleşen
Rıza’sı kirasını ödeyemediğinden ev sahibinin
gelmesinden çekinmektedir. Oysa kapıya gelen
kişi, Nober Kordani Hanım’a eski ve varlıklı
kocasından, Hacı Resul Rahmani Bey’den bir
mektup getirmiştir. Bu sırada Nober, dar sokaklar arasından koşturarak evine dönmektedir.
Yanlış anlama üzerine kurulu bu bölümde de
Resim 12: Masallar (2014)
Kaynak: https://www.salamcinama.ir/movie/60/
19
Rahşan Beni İtimad Sineması: Modern İran’ın Sosyokültürel Hafızası
-tıpkı emekli memur Muhammed Cevad-i Halimi’nin metrodaki hâli gibi- Rıza kendi derdine
o derece gark olmuştur ki etrafında olup bitenlere karşı sıhhatli bir bakış geliştirememiştir. Her
türlü yoksulluğa ve yoksunluğa rağmen huzurlu, sevgi dolu bir evdir Rıza’nınkisi. Evin küçücük avlusundaki kuş sesleri ve çiçekler mekâna
sirayet eden huzurun ve muhabbetin işaretleridir. Nober’in eski kocasından gelen mektup ise
huzuru yerle bir eder. Rıza, elinde aşk mektubu
zannettiği bir parça kağıtla evin içini âdeta cehenneme çevirir. Geçmişin yükü, günün yükü
Nober’in omuzlarına çöreklenir. Rıza okuma
yazma bilmediğinden gerilim iyice artar. Maddi
sefaletin, kaybettiği iktidarın kendisini sürüklediği hâletiruhiyeyle gerilimi iyice artan işçi lideri, Nober’e zorla okuttuğu mektubun kalanını
ilkokula giden oğluna tamamlatır. Oğlunun tane
tane okuyuşunun ardından mektubun hakikatini anladığında ise mahcuptur. Karısına yaptığı
eziyetten hicap duyar. Sonunda anlaşılır ki vasiyetini ileten Resul Rahmani küçük bir ev bırakmıştır Nober ve ailesi için.
Zengin, güçlü ve dul bir fabrika sahibiyle
yoksul ve onurlu bir genç kız arasındaki aşkı
konu edinen Mavi Başörtüsü filminde karakterlerin isimleri de son derece anlamlıdır. Nober
kelimesi taze meyve anlamını taşırken Nober’in
genç yaşına telmihte bulunulur. Yine Nober’in
giydiği kıyafetlerin rengi Masallar’da büründüğü siyahların aksine mavi, kırmızı gibi tazeliği, canlılığı temsil eden renklerdir. Fabrika
sahibinin adı ise bir başka çağrışıma kapı aralar: “...‘merhametlinin elçisi’ anlamına gelen
bu ad, İslam dininin peygamberini akla getirir.
Muhammed gibi Resul Rahmani de dindar ve
ağırbaşlı karısını orta yaşlarındayken yitirmiştir. Resul Rahmani’nin bir peygamberi hatırlatan
özelliklerinden biri de işverenleri ve müşterilerine ilgiyle yaklaşmasıdır.’’ (Dabaşi, 2013, s. 254).
20
Masallar filmindeki Resul Rahmani ise
varlığıyla, gücüyle, erkiyle bir iktidar temsili şeklinde okunduğunda gönderdiği mektupla
Nober’e, dolayısıyla Rıza’ya vadettiği ev üzerinden iktidarın aslında halkı gözettiği gibi bir
okuma yapılabilir rahatlıkla. Halkın temsili olarak Rıza ise onca çektiği çileye karşın filmin sonunda isminden mülhem durumundan memnun,
hâlinden razı bir görüntü çizer.
Resim 13: Mavi Başörtüsü (1995)
Kaynak: https://www.salamcinama.ir/movie-photo/
q79rQ/704
3.7. Damar’dan ya da Ölüm Enjekte
Eden Bir Sevda
Masallar filminin lirik bir anlatı üzerine kurulan yedinci bölümü, Batı Tahran Hastanesi
Acil Çıkışı’yla açılır ve Hamit’in aracında de-
Rahşan Beni İtimad Sineması: Modern İran’ın Sosyokültürel Hafızası
Resim 14: Masallar (2014)
Kaynak: https://www.salamcinama.ir/news/2301/
vam eder. Bölümler arası geçiş kişisi hasta bakıcı olarak çalışan Nober Hanım’dır. Bu bölüm
Rahşan Beni İtimad’ın Muhsin Abdulvahab,
Ferid Mostafavi ve Nagmeh Samini ile kaleme
aldığı ve Muhsin Abdulvahab ile birlikte yönettiği Damar/Hunbazi filminin bir uzantısıdır.
Damar filminde bağımlılığın esaretinde oradan
oraya sürüklenen Sara, Masallar’da bağımlı
kadınlara yardım eden bir rehabilitasyon merkezinde çalışan bir gönüllüdür. Sara ona inanmaktan hiçbir zaman vazgeçmeyen annesi sayesinde bağımlılığını yenmeyi başarmış, isminin
anlamından mülhem saf, katışıksız hâle gelmiştir. Buna rağmen Hamit’le arasına bir karabasan
gibi çöken bağımlılığının ona miras bıraktığı bir
şey vardır. Bu bölüm Sara’nın yeni bir hikâyeye
açılıp açılamayacağı üzerine kuruludur. Hamit
ülkenin en iyi üniversitelerinden birinde üç yıl
mühendislik okumuş, fikirlerini yüksek sesle
savunduğu için okuldan atılmıştır. Şimdi ise
yarı zamanlı servis şoförlüğü yapmaktadır.
Bileklerini kesen uyuşturucu bağımlısı Semira’yı hastaneden alıp rehabilitasyon merkezine götüren Sara ile Hamit’in arasında adını
koyamadıkları bir bağ vardır. Bunu kendilerine
bile açmaktan imtina ederler. Yol boyunca bir
türlü açılamazlar birbirlerine. Nihayetinde Sara,
Hamit’i hiç düşünmediği yalanını söyler. Buna
inanmayan Hamit, sorunun kendisiyle mi yoksa
Sara’yla mı ilgili olduğunu sorar. Sara “Sorun
benim.” dediğinde Hamit rahatlar. Çünkü bağımlılığının Sara’da açtığı onulmaz yaranın farkındadır. HIV virüsü taşıyan Semira’nın yaralarını kaç kere eldiven kullanmadan pansuman
ettiğini görmüştür. Hayatı boyunca taşımak zo21
Rahşan Beni İtimad Sineması: Modern İran’ın Sosyokültürel Hafızası
Resim 15: Duman (2006)
Kaynak: https://ir-dl.com/multimedia/khoon-bazi/
runda olduğu, onu terk etmeyecek yarası apaçık
ortaya serilen Sara’nın yüzünde derin bir keder
Resim 16: Masallar (2014)
Kaynak: https://ir-dl.com/multimedia/khoon-bazi/
22
hâkimdir. Hamit’in yüzünde ise bir tebessüm...
Zira Hamit’in Sara’ya duyduğu aşk yaşamdan
da ölümden de üstündür. Menfaat gözetmeyen
sevgisi ona ölümü enjekte etse de razıdır Hamit.
Tıpkı Rahşan Beni İtimad’ın kıyasıya eleştirse
dahi ülkesini, insanını sevip benimsemesi, sahiplenmesi ve hiçbir vakit vazgeçmemesi gibi.
Bu bölümle ülkenin iki yaygın sorunu, uyuşturucu bağımlılığı ve işsizlik ele alınır. Hamit
İran’daki pek çok kişi gibi iş bulamadığı, mesleğini yürütemediği için taksicilik yapmaktadır.
Sara, Hamit’ten ekonomik olarak daha üst bir
sınıftır. Ekonomik yönden diplerde olan alt sınıfla konfor bağımlılığından çıkış bulamayan
ve taşıdıkları sorunla durmadan aynı yerde durup dönen üst sınıf acaba bir araya gelebilecek,
birlikte yaşamayı başarabilecek midir? İsminin
manasıyla hamdeden, övgüler söyleyen Hamit’in yüzündeki tebessüm umudun işareti şeklinde okunabilir pekâlâ.
Rahşan Beni İtimad Sineması: Modern İran’ın Sosyokültürel Hafızası
Son sahneyle birinci bölümün mekânına geri
dönülür ve yedi kısa filmden oluşan film bütünlenir. Tahran caddeleri, kesişen yollar, kesişen
hikâyeler arasında elinde telefonuyla belgesel
yönetmeni görülür. Tuğba Hanım’ın beşinci
bölümde, minibüse doluşmuş işçiler arasında
gözlerini kameraya dikerek kendisine sorduğu
sorunun cevabını bu sahnede verir: “Hiçbir film
asla çekmecede kalmaz. Muhakkak bir gün bir
yerde izlenir. Biz olsak da olmasak da...”
Sonuç
Sürekli dağılma tehlikesiyle karşı karşıya olan aile, Rahşan Beni İtimad sinemasında
hep kadınların, çoğunlukla annelerin çabasıyla
ayakta tutulmaya çalışılır. Dabaşi’ye göre Beni
İtimad, ‘‘Kapitalizmin felaketlerine dair maddi
kanıtları ödünç alarak, ailenin kültürel bileşiminin yapısökümünü yapar ve ailenin bu engellenemez sonun toplumsal çekirdeği olduğunu
gösterir.’’ (Dabaşi, 2013, s. 249). Güçlü, dirençli, fedakâr, inatçı, cesur, çalışkan, onurlu ve asi
gibi özelliklerle temsil edilen kadın karakterlerine karşın bir iktidar temsili olarak baba figürü Rahşan Beni İtimad sinemasında çelimsiz,
zayıf, güçsüz, itibar düşkünü, zaaflarının esiri,
kabahatlerin taşıyıcısı gibi özellikler taşıyan
tiplemelerle âdeta cüceleştirilir.
Rahşan Beni İtimad Masallar filminde anlatısını üç ayak üzerine kurar: İlki filmin kendi za-
manı, ikincisi filmin/karakterin atıfta bulunduğu
filmin zamanı, üçüncüsü ise bu iki film arasında
kalan zaman. Seyirci birinci ve ikinci düzeyin
şahidiyken üçüncü düzeyin şahitliği gerçek deneyimler alanına bırakılarak filme bir başka katman daha eklenir. Böylelikle yönetmen iki düzlemde şekillendirdiği filmsel zamana eksiltili
anlatı ilkesiyle üçüncü bir zaman boyutu daha
katarak çok katmanlı bir gerçeklik kurgular. Bu
alanın içinde konumlanan toplumsal, kültürel,
siyasi ve ekonomik değişimlerin her birinin iz
düşümü, seyircinin kendi deneyimini de filme
katmasına fırsat tanır. Tam da bu noktada film
boyunca bir leitmotiv gibi durmadan karşımıza
çıkan “kışkırtmak” ibaresinin Rahşan Beni İtimad’ın seyircinin zihnine gönderdiği bir uyarıcı işlevi gördüğü söylenebilir. Bununla birlikte
yine bir leitmotiv gibi kullanılan “âb/su” ibaresi
ölüp ölüp dirilirken bile yaşama tutunma ihtiyacının, yeni bir yaşam özleminin işareti şeklinde okunabilir. Nihayet Beni İtimad seyircisini
de zihinsel bir egzersize davet ettiği Masallar
filmiyle kendi anlatısına yeni bir soluk taşırken “insan”a çevirdiği kamerasıyla 20. yüzyıl
İran’ından anekdotlar sunar. Eleştirisini ötekileştirmeden inşa eden yönetmen, kendi insanına
duyduğu saygıyla İran’a ve çıkmazlarına işaret
ederken klişeleşmiş muhalif söylemlere yaslanmaz. Tam da bu sebeple modern İran’ın sosyokültürel hafızasına içeriden bir bakış sunar.
23
Rahşan Beni İtimad Sineması: Modern İran’ın Sosyokültürel Hafızası
Kaynaklar
•
Abrahamian, E. (2018). Modern İran Tarihi (5. Baskı). Dilek Şendil (çev.). İstanbul: Türkiye İş Bankası.
•
Aktaş, C. (2015), Şark’ın Şiiri İran Sineması (3. Baskı), İstanbul: İz.
•
Aktaş, C. (2020), Hatırladığım Filmler. İstanbul: İz.
•
Çalışlar, A. (1993), Tiyatro Kavramları Sözlüğü (2. Baskı). İstanbul: Mitos Boyut.
•
Dabaşi, H. (2013). İran Sineması Geçmişi, Bugünü ve Geleceği (2. Baskı). (Aladağ, B., Kovulmaz, B.,
çev.). İstanbul: Agora Kitaplığı.
•
Morandini, M. (2008). “Faşizmden Yeni-Gerçekçiliğe İtalya”, Nowell-Smith, G. (ed.), Dünya Sinema
Tarihi. (Fethi, A., çev.). İstanbul: Kabalcı içinde s. 406-415.
•
Said-Vefa, M. (2007). “İran Filmlerinde Fiziksel Mekân ve Kültürel Kimlik”, Tapper, R., Yeni İran Sineması Siyaset, Temsil, Kimlik (Sarısözen, K. çev.), İstanbul: Kapı içinde s. 251-269.
24
“Tanıtım nüshasıdır, para ile satılamaz.”
“Bandrol Uygulamasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 5’inci maddesinin
2’nci fıkrası çerçevesinde bandrol taşıması zorunlu değildir.”
Rahşan Beni İtimad Sineması: Modern İran’ın Sosyokültürel Hafızası
İRAM HAKKINDA
Yeni, bağımsız bir düşünce kuruluşu olan İran Araştırma Merkezi (İRAM), temel bir özelliğiyle
ülkemizdeki diğer araştırma merkezlerinden farklılık göstermektedir. İRAM, yalnızca İran ve
bağlantılı konular üzerine araştırmalar gerçekleştirmektedir. Ciddi bir kültürel ve tarihsel derinliğe
sahip, Orta Doğu’daki siyasal etkinliği artan ve çok yönlü ilişkilere sahip olduğumuz komşu ülke
İran ile ilgili konuları layıkıyla inceleyebilmek zaruret haline gelmiştir. İRAM’ın ana hedefi kamuoyunun birincil kaynaklardan doğru ve kapsamlı bilgi ve analize ulaşmasını sağlamaktır. İran ile ilgili
konularda çalışma yapan akademisyenler ve araştırmacılar için çeşitli eğitim ve araştırma imkânları
sunmayı ve alanda çalışan kişiler için ortak bir platform olmayı amaçlamaktadır. İran iç ve dış
politikaları, ekonomisi ve toplumsal-kültürel yapısı alanlarında üretilen bilgiler, iki ülke arasındaki
ilişkileri ve anlayışı geliştirmeye de katkı sağlayacaktır. Merkezimiz İran'da, Orta Doğu'da ve Batı'daki bilgi birikimini ülkemize ve ülkemizdeki birikimi de dünya kamuoyuna taşıyacak kadroya
sahiptir.
26
Oğuzlar Mh. 1397. Sk. No: 14 06520 Balgat - Çankaya - Ankara / Türkiye
Tel: +90 312 284 55 02 - 03 Faks: +90 312 284 55 04
e-mail: info@iramcenter.org www.iramcenter.org
"Bu çalışmanın tüm telif hakları İran Araştırmaları Merkezi'ne (İRAM) aittir."