Academia.eduAcademia.edu

Donatizm, Yüksek Lisans Tezi - 2011

T. C. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE ve DİN BİLİMLERİ ANABİLİM DALI DİNLER TARİHİ BİLİM DALI DONATİZM (YÜKSEK LİSANS TEZİ) Ramazan TURGUT BURSA - 2011 T. C. ULUDAĞ ÜNĐVERSĐTESĐ SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ FELSEFE ve DĐN BĐLĐMLERĐ ANABĐLĐM DALI DĐNLER TARĐHĐ BĐLĐM DALI DONATĐZM (YÜKSEK LĐSANS TEZĐ) Ramazan TURGUT Danı man: Yrd. Doç. Dr. Süleyman SAYAR BURSA - 2011 ÖZET Yazar Adı ve Soyadı : Ramazan TURGUT Üniversite : Uludağ Üniversitesi Enstitü : Sosyal Bilimler Enstitüsü Anabilim Dalı : Felsefe ve Din Bilimleri Bilim Dalı : Dinler Tarihi Tezin Niteliği : Yüksek Lisans Tezi Sayfa Sayısı : VIII + 73 Mezuniyet Tarihi : …../ ….. / 2011 Tez Danı man(lar)ı : Yrd. Doç. Dr. Süleyman SAYAR DONATĐZM Donatizm, 311-411 yılları arasında en faal dönemini ya amı , Afrika’nın yerel kaynaklarından beslenmi bir kilisedir. Kartaca ve Numidia bölgelerinde çok güçlü olmalarına rağmen Afrika dı ında varlık gösterememi lerdir. Diocletianus Zulmünü müteakiben Caecilian’ın piskopos olarak seçilmesi hareketin ortaya çıkı nedenlerinden biriydi. Diğer nedenlerini de Roma Đmparatorluğundan memnun olmayan bir halkın duru u, zengin-fakir arasındaki uçurum, ağır vergiler, Kuzey Afrika Hıristiyanlığında önemli bir yere sahip olan St. Cyprian geleneği eklinde gösterebiliriz. Đmparator Constantin’in olaya müdahalesi Donatist ve Katolik tarafların arasını daha da açmı , devlet eliyle onlara uygulanan baskılar Donatistlerin Katolik kiliseye dönme ihtimalini tamamen ortadan kaldırmı tır. Donatistler, Diocletianus Zulmü sürecinde devlet otoritelerine kutsal metinleri teslim edenlere traditor(hain) diyerekbu din adamları tarafındanyapılan âyinleri geçersiz saymı lardır. Katoliklere en fazla “yeniden vaftiz” konusunda muhalefette bulunmu lar, heretiklerce yapılan vaftizleri me ru kabul etmemi lerdir. Onlar evrensel kiliseyi geni bir coğrafyaya yayılan değil, saf ve temiz kalabilen olaraktarif ediyorlardı. Đmparator Julian döneminde kısa süreliğine devlet desteğini arkalarına almalarına rağmen Roma’nın resmi dinini temsil eden Katolik kiliseye kar ı koyamamı lar ve 411 Kartaca Konferansı ile dağılma sürecine girmi lerdir. Yine de Donatizm’i bitiren asıl olay Vandalların bölgeye geli i olmu tur. 6. yüzyılın sonlarına doğru tamamen yok oldukları dü ünülmektedir. Heretik Cyprian Anahtar Sözcükler: Yeniden Vaftiz Kuzey Afrika Augustinus Donatus Donatizm Optatus Erken Dönem Hıristiyanlık III ABSTRACT Name and Surname : Ramazan TURGUT University : UludağUniversity Institution : Social Science Institution Field : Philosophy and Religion Sciences Branch : History of Religions Degree Awarded : Master Page Number : VIII + 73 Degree Date : ….. / …… / 2011 Supervisor (s) : Asst. Prof. Dr. Süleyman SAYAR DONATISM Donatism was a North African local Church which has lived its most active period between 311-411 years. Despite being a powerfull at Carthage and Numidia it was not influential outside Africa. Chosen of Caecilian as bishop of Carthage, following Diocletianus Persecution, it was one of cause of arising this movement. An unpleasent folk against Rome Empire, disastrous situation between rich and arm people, heavy taxations, effect of St. Cyprian tradition were other reasons. Step in Empirior Constantin to the situation set at odds amongst Donatists and Catholics and it effected negatively possibility of converting Donatist Church into Catholics. During the Diocletianus Percecution, Donatists have accepted some bishops as a traditor who had handed over scriptures to the authorities and they have disclaimed their Church services. They have mostly opposited Catholics with regard to “Rebaptism” and also they have refused Baptism which had been occured by heretics. They have seen Universal Church not its regarding to geographic extensiveness but with its purity and innocent. Althoug they have got power of state for a short time by the Emperior Julian’s reign, they could not stand up to Catholichs who were official religion of Rome Empire and they have entered procces of disintegration with the conference of Carthage on 411. However it is accepted that they have been disapered with the Vandals Đnvasions. And it is thinking of that they have been totally removed end of 6. Century. Heretic Donatus Early Christianity Keywords: Rebaptism North Africa Augustinus Optatus Donatism Cyprian IV ÖNSÖZ Dinlerde ayrı ma, mezheple me ortak bir realitedir. Hıristiyanlığın tarihinde de ba langıçtan itibaren bu olgu kendini göstermi tir. Monofizit-diyofizit ayrı masıyla noktalanan süreç, birçok farklı görü ü içinde barındırmaktadır. Donatistler de dördüncü yüzyılın ba larında zuhur etmi bir ayrılık hareketidir. Danı man hocam ve arkada larımla yaptığımız müzakereler sonucu bu ayrılık hareketini çalı maya karar verdim. Konuyla ilgili Türkçe’deyeterli bilgiye ula amayınca doğrudan Đngilizce kaynaklara yöneldim. Türkiye’de ve internet üzerinden ula abildiğim birçok kaynağı toplamama rağmen henüz en önemli çalı malara sahip değildim. Bunun için 2010 Temmuz’unda Londra’ya gittim ve British Library, London Library, SOAS Library gibi seçkin kütüphanelerden ihtiyaç duyduğum diğer kaynakları da temin etme fırsatım oldu. Ara tırmamı hazırlarken kar ıla tığım bazı zorlukların en ba ında dil sorunu gelmekteydi. Esas kaynaklar Latince idi; oysa bunların ancak Đngilizce tercümelerine ula abiliyordum. Kimi ifadelerin Türkçe kar ılıklarını bulmakta zorlanıyor, Türkçe literatüre geçmemi kelimelere kendim bir kar ılık bulmaya çalı ıyordum. Buna rağmen Donatizm’in genel bir resmini ortaya koyarak Türkiye’deki Dinler Tarihi ara tırmalarına az da olsa bir katkı sağlamayı hedefledim. Giri ’te kısaca konu hakkında bilgi verilmi , kaynakların değerlendirilmesi yapılmı ve sıklıkla kullanılan kavramların daha iyi anla ılması için kavramsal bir çerçeve çizdim. Birinci bölümde Donatist hareketin ortaya çıktığı sosyo-ekonomik ve coğrafi artları göstermeyi amaçladım. Bunun için Hıristiyanlığın Afrika’ya giri i, Diocletianus Zulmü, Constantine Dönemi gibi ba lıklara yer verdim. Đkinci bölümde Donatizm’in geli imini, sosyopolitik ve teolojik tartı maları aktardım. Üçüncü bölümde ise hareketi bitiren süreci ortaya koymaya çalı tım. Sonuç kısmında ara tırma boyunca ula tığım bazı değerlendirmelerde bulundum. Ayrıca eklerle ara tırmayı daha da zenginle tirebileceğimi dü ündüm. Kaynakları okuyup meselenin özüne vakıf oldukça konuya olan bakı açım deği ti. Doğrusu, tevhidî çizgide bir kiliseyle kar ıla acağımı beklerken Katoliklerden daha katı bir hareketle kar ıla mak beni a ırtmı tı. Öte yandan, inceleme konusu olan hareket sadece dördüncü yüzyıldaki bir asırlık etkin bir dönemden sonra tarih sahnesinden yava yava çekilmesine rağmen, bu hareketin mensupları dine olan yakla ımları sebebiyle kimi ara tırmarıclarca Đslam’ın habercileri gibi gösterilmekteydi. Tez hazırlama süresince bana yön gösteren, hatalarımı sabırla ve efkatle düzelten danı man hocam Yrd. Doç. Dr. Süleyman SAYAR’a, bölümdeki diğer hocalarım Prof. Dr. Ahmet GÜÇ’e ve Yrd. Doç. Dr. Muhammet TARAKÇI’ya; benzer konuları çalı tığımız için kaynak payla ımı ve fikir alı -veri inde bulunduğu arkada ım Bilal TOPRAK’a; gerekli okumaları yapabilmem için ihtiyaç duyduğum ortamı sağlayan ve her zaman ba arabileceğime inanan e ime te ekkür etmeyi bir borç bilirim. Ramazan TURGUT Đnegöl, 2011 V ĐÇĐNDEKĐLER ÖZET................................................................................................................................................ III ABSTRACT..................................................................................................................................... IV ÖNSÖZ ............................................................................................................................................. V ĐÇĐNDEKĐLER ................................................................................................................................ VI KISALTMALAR ...........................................................................................................................VIII GĐRĐ ................................................................................................................................................. 1 1. DONATĐZM’ĐN DOĞU U ....................................................................................................... 8 1.1. KUZEY AFRĐKA VE HRĐSTĐYANLIK ................................................................................ 8 1.2. ST. CYPRIAN.................................................................................................................. 13 1.3. DIOCLETIANUS DÖNEMĐ VE BÜYÜK ZULÜM............................................................ 16 1.4. 2. DONATĐZM .................................................................................................................... 24 1.4.1. Donatizm’in Doğu u ................................................................................................ 24 1.4.2. Đmparator Constantıne ve Donatistler....................................................................... 29 DONATĐZMĐN GELĐ ĐMĐ...................................................................................................... 34 2.1. MACARIAN ZULMÜ.......................................................................................................... 34 2.2. CIRCUMCELLIONS............................................................................................................ 35 2.3. ĐMPARATOR JULIAN ........................................................................................................ 37 2.4. SOSYOPOLĐTĐK VE TEOLOJĐK TARTI MALAR........................................................... 39 2.4.1. Gerçek Katolik Kim? ..................................................................................................... 39 2.4.2. Günah ve Ayin ............................................................................................................... 39 2.4.3. Yeniden Vaftiz ............................................................................................................... 41 2.4.4. Evrensel Kilise ............................................................................................................... 43 2.4.5. Kilise ve Devlet.............................................................................................................. 44 2.4.6. Kutsal Kitaptan Deliller ................................................................................................. 45 3. DONATĐZMĐN SONU ............................................................................................................ 49 3.1. 411 KARTACA KONFERANSI ........................................................................................ 49 3.2. ANTĐ-DONATĐST MÜCADELE......................................................................................... 52 3.2.1. St. Optatus ...................................................................................................................... 52 3.2.2. St. Augustinus ................................................................................................................ 53 3.3. DONATĐST LĐDERLER....................................................................................................... 54 VI SONUÇ ............................................................................................................................................ 57 DĐZĐN............................................................................................................................................... 60 EK 1: KRONOLOJĐ......................................................................................................................... 61 EK 2: HARĐTALAR ........................................................................................................................ 62 EK 3: RESĐMLER............................................................................................................................ 63 KAYNAKLAR ................................................................................................................................ 66 DĐĞER KAYNAKLAR ................................................................................................................... 71 ÖZGEÇMĐ ..................................................................................................................................... 74 VII KISALTMALAR Kısaltma a.g.e. bkz. C. çev. DĐA ed. ER m. md. NPFN-1 no. p. s. ss. sy. terc. vb. vol. vs. Bibliyografik Bilgi Adı Geçen Eser Bakınız Cilt Çeviren Diyanet Đslam Ansiklopedisi Editör Encylopedia of Religion Miladî Madde Nicene and Post Nicene Fathers, First Series Numara Page Sayfa Sayfadan sayfaya Sayı Tercüme Ve benzeri Volume Vesaire VIII GĐRĐ Konu Her ey bir kadın, bir kemik ve bir öpücükle ba ladı. Yer Kuzey Afrika, Kartaca. Tarih dördüncü yüzyılın ba ları. Lucilla adındaki zengin ve saygın kadın, bir ehide ait kemiği öptüğünde, bu “ta kın” hareketi ba diyakoz Caecilian(ö. 345) tarafından iddetle kınandı ve tekrarından menedildi.1 Aradan yıllar geçmesine rağmen kadın bu hareketi unutmadı ve Caecilian’a duyduğu öfke hiç dinmedi.2 Miladi 311 yılında Caecilian Kartaca’nın yeni piskoposu olarak seçilince, Lucilla hazırda bekleyen muhaliflere maddi destek verdi ve onları yeni bir seçim için yüreklendirdi. Muhalifler de Majorinus’u (ö. 313) -ki kendisi Lucilla’nın hane halkındandı- yeni piskopos olarak seçip Caecilian’ı gayrı me ru ilan ettiler.3 Donatizm, dördüncü yüzyılın ba larında Kartaca bölgesinde, önceleri siyasi bir hareket olmasına rağmen sonraları teolojik tartı maların da yer aldığı, Roma imparatorluğuna ve Roma kilisesine muhalif yerel kilisenin adıdır.4 Varlığını Đslâmiyetin bölgeye geli ine kadar devam ettirmi tir. Adını, harekete kırk küsur yıl öncülük yapan 1 2 3 4 W.H.C. Frend, K. Clancy, “When Did Donatist Schism Begin?”, The Journal of Theological Studies, 28-1, (1977), s. 105. Nancy Weatherwax, Moderates and Zealots in Fourth-Century Church Conflicts Collusion and Collision,Vanderbilt University, Nashville, Tennessee, 2003, (Yayınlanmamı Doktora Tezi), s. 155. Brent D. Shaw, “African Christianity: Disputes, Definitions and Donatists”, Rulers, Nomads, and Christians in Roman North Africa,Variorum Press, Hamsphire,1995, s.25. Matthew Gaumer, “The Evolution of Donatist Theology as Response to a Changing Late Antique Milieu”, Augustiniana, vol:58, (2008), s. 171. 1 Piskopos Donatus’tan alır. Muhalifleri tarafından Donatizm; inatçı, yola gelmez, gereksiz bir iddet ve a ırılığa kaçan, ayrılıkçı (schismatic) bir hareket olarak görülmü tür. Erken dönem Hıristiyanlık üzerine çökmü olan sis tabakası, Donatizm gibi muhalif hareketler söz konusu olduğunda daha da kalınla ır. Bu akımın ortaya çıkı ı Diocletianus Zulmü’nün (303-305)5 sonrasına tekabül etse de kökenleri çok daha eskiye 6 dayanmaktadır. Teolojik tartı maların yanında, sosyo-ekonomik ve politik faktörler de hareketin ortaya çıkı ında önemli rol oynamı tır. Uzun zamandır süregelen “ta ra- ehir çeki mesi” buna örnek verilebilir.7 Donatizm daha çok alt sınıfın, yoksulların ve ta ranın diniyken, Katolisizm üst sınıfın, toprak sahiplerinin ve Romalıların inancıydı.8 Kaynakların Değerlendirilmesi Donatistler hakkında elimizdeki kaynakların neredeyse tamamı Donatist olmayanlar, özellikle “kazananlar” yani Katolikler tarafından yazılmı tır. Bu yüzden konuyla ilgili ara tırmalarda daha hassas davranmak gerekiyor. Donatistler tarafından yazılmı olup elimize ula an yegâne kaynak Piskopos Tyconius’un “The Book of Rules”9 adlı kitabı ile birkaç “ ehitname” (martyrologies)dir10. Hareketle ilgili antik dönemde yazılan en önemli eserler Hippolu Augustinus11 ve Milevisli Optatus12 tarafından yazılanlardır. Her iki yazar da, eserlerinde, Donatizm’i çürütmek gayesiyle Donatist fikirlere ziyadesiyle yer vermi ler, alıntılar yapmı lardır. Đkisi de koyu Katolik ve Donatizm’in amansız dü manıydı. Ömürlerinin önemli bir kısmı ona 5 6 7 8 9 10 11 12 Aynı zamanda Büyük Zulüm (Great Persecution) olarak da bilinir. Aland, Kurt, A History of Christianity,Fortress Press,Philadelphia, 1985, s.164. Aland, a.g.e., s.165. Peter Brown, "Christianity And Local Culture in Late Roman Africa", Journal of Roman Studies, vol. 58 (1968), s. 86-87. Bkz. Tyconius, The Book of Rules, ed.veterc. William S. Babcock, Atlanta, GA: Scholar’s Press, 1989. Martyrologies alanında yapılmı en iyi çalı malardan biri Maureen A. Tilley’e aittir, bkz., Maureen A. Tilley, Donatist Martyr Stories: the Church in conflict in Roman North Africa, terc., Liverpool University Press, Liverpool, 1996. Bkz. Augustine, “Against the Letters of Petilian”, Nicene and Post-Nicene Fathers, First Series, Vol. 4: St. Augustin: Against the Writings of the Manichaeans and Donatists.terc. J. R. King, MA: Hendrickson Publishers, 1994. Bkz. O. R. Vassall-Phillips, The Work of St. Optatus, Bishop of Milevis, Against the Donatists, London, 1917. 2 kar ı mücadeleyle geçmi tir. Donatistlere dair sahip olduğumuz bilgilerin büyük bir kısmının kaynağı i te bu eserlerdir. 20. yüzyılda Donatizm’e dair çok önemli çalı malar yapılmı tır.Ara tırmamızın bel kemiğini de söz konusu çalı malar olu turmaktadır. Bunlar arasında üphesiz en önemlisi, aynı zamanda alanla ilgili ara tırmalar için dönüm noktası olan W.H.C. Frend’in “Donatist Church” (Donatist Kilise) adlı eseridir.13 Frend’in, kitabında savunduğu temel argüman, Donatizm’in teolojik bir hareketten daha çok sosyo-ekonomik, toplumsal bir hareket olduğudur. Ona göre Donatizm’in Romalıla mamı ve nispeten fakir olan Numidia bölgesinde ne vünema bulması bir tesadüf olamaz. Kuzey Afrika’da ortaya çıkmı birçok ayrılıkçı hareket kısa sürede yok olmalarına rağmen, Donatistler yakla ık üç yüzyıl yok olmaya direnebilmi lerdir. 400-600 yılları arasında Numidia bölgesinin tartı masız hakimi onlardı.14 Ayrıca Maureen A. Tilley’in “Donatist Martyr Stories” ve “The Bible in Christian North Africa” adlı eserleri bu alanda zikredilebilecek önemli eserlerdendir.15 Tilley, Frend’in aksine hareketin teolojik yönüne vurgu yapmaktadır. Donatizm’e dair yazılmı en son ve en kapsamlı eserlerden biri de Jesse A. Hoover’a ait yüksek lisans tezidir.16 Zikrettiğimiz ara tırmacıların eserleri olmasa belki de elinizdeki bu çalı mayı ortaya koymak mümkün olmayacaktı. Yine bu alanda, Fransız ve Alman ara tırmacıların önemli eserleri bulunmasına rağmen, bu dillere hâkim olunmadığından ve Donatizm’e dair Đngilizce’de yeterli kaynak olduğu gerçeğinden hareketle, onlar bu çalı maya dahil edilmemi tir. 13 14 15 16 Bkz. Frend, W. H. C., The Donatist Church: A Movement of Protest in Roman North Africa, 1952. Ayrıca Frend’in bu Alandaki diğer çalı maları için bkz. Frend, W. H. C. "Donatus 'Paene Totam Africam Decepit'. How?", The Journal of Ecclesiastical History, vol. 48, no. 4, (1997) ss. 611-627; Frend, W.H.C., K. Clancy, “When Did Donatist Schism Begin?”, The Journal of Theological Studies, 28-1, (1977) s. 104-109; Frend, W. H. C., Martyrdom and Persecution in the Early Church; A Study of a Conflict from the Maccabees to Donatus, Oxford, 1965. Frend, Donatist Church, s.2 . Bkz. Maureen A. Tilley, Donatist Martyr Stories; Tilley, Maureen A.,The Bible in Christian North Africa: The Donatist World, Fortress Press,Minneapolis, 1997. Jesse A. Hoover, The Contours of Donatism Theological and Ideological Diversity in Fourth Century North Africa, Waco, Baylor University, 2008, (Yayınlanmamı Yüksek Lisans Tezi), s.33. 3 Donatizm pek bilinmediği için harekete dair Türkçe eser bulunmamaktadır ve ansiklopedik bazı bilgiler de yetersizdir.17 Bu alandaki ilk çalı mayı yapmı olmamız bizim için gurur kaynağıdır. Đ in uzmanlarınca bilindiği üzere ilk dönem Hıristiyan heretiklere dair Türkçe eserler çok azdır.18Oysa ilk dönem Hıristiyanlığın bilinmesi günümüz Hıristiyanlığının anla ılmasına yardımcı olacaktır. Zira gök kubbede söylenmemi söz yoktur.19 Bu ara tırmada Donatizm genel ve tarihsel olarak tanıtılmaya çalı ılmı ; gerekmedikçe ayrıntılara inilmemi tir. Konuyu derinlemesine incelemek için, “Kaynaklar”ın bütünü daha uzun bir süreyle ve daha dakik olarak ele alınmalıdır. Bu noktada, listelenen kaynakların ara tırmacılara yol gösterici olacağı söylenebilir. Kavramsal Çerçeve Öncelikle -konunun daha iyi anla ılabilmesi için- çalı mada sıklıkla geçecek bazı kavramların ne anlama geldiği bilinmelidir. Zira kimi kavramların burada kendine özel bir anlamı vardır.Ara tırmada “Kartaca” gibi artık Türkçe’ye yerle mi olan birkaçı hariç özel isimlerin çoğunlukla orijinal yazımları tercih edilmi tir. Kuzey Afrika: Kuzey Afrika’dan kastedilen genel anlamda Afrika kıtasının kuzeyi değildir. Hareketin ne vünema bulduğu yerler olan tarihi Kartaca, Numidia ve Mauretania bölgeleri o zamanlar için birer Roma toprağıydı ve onlardan “Roma Eyaleti” (Roman Province) olarak bahsedilirdi. Hatta Kartaca Roma’nın “tahıl ambarı” konumundaydı.Günümüzdeki Kuzey Tunus, Kuzeydoğu Cezayir ve Güneybatı Libya 17 18 19 inasi Gündüz, Donatizm’i, Hz. Đsa’nın Tanrı olmadığını, sadece bir insan ve peygamber olduğunu savunan bir kilise olarak anlatmı tır. (Bkz. inasi Gündüz, Din ve Đnanç Sözlüğü, Vadi Yayınları, Ankara, 1998, “Caecilian, Donatizm, Donatus” maddeleri.) Bu bilgi bizim incelediğimiz kaynaklarda doğrulanmamaktadır. Donatistler, tevhitçi çizgide olmak bir yana, Katoliklerden daha Katolik olarak görünmektedirler. Bkz. Bülent enay, Đlk Rafızi Hıristiyan Kilisesi Markunilik, Verka Yayınları, Đstanbul, 2003; Bilal Ba , Bir Hıristiyanlık Mezhebi Olarak Aryüsçülük, Đstanbul, 1999 (Yayınlanmamı Yüksek Lisans Tezi) Bu tezin bir özeti mahiyetindeki makale için bkz. BA , Bilal, “Monoteist Bir Hıristiyanlık Yorumu: Aryüsçülük Mezhebi”, Divan, yıl:5 sy. 9, ss. 167-199. Ayrıca bkz. Bilal Doğan, Hıristiyanlıkta Asli Günah Doktrini (Pelagius-Pavlus örneği), Bursa, 2008, (Yayınlanmamı Doktora Tezi) . Modern dönemdeki kilise reformlarında bile Donatist kökenlere dikkat çeken eserler kaleme alınmı tır. Mesela bkz. Arzén Szilveszter Füsti Molnar, Ecclesia Sine Macula Et Ruga: Donatist Factors Among the Ecclesiological Challenges for the Reformed Church of Hungary Especially After 1989/90, Sárospatak: Sárospatak Reformed Theological Academy, 2008, (Yayınlanmamı Doktora Tezi). 4 bölgelerine tekabül etmektedir. Ara tırmada sıklıkla geçecek olan “Kuzey Afrika” tanımlamasından söz konusu bölge anla ılmalıdır. Traditor: Donatist hareket içerisinde bu terim “Büyük Zulüm” döneminde kutsal kitapları teslim eden piskoposlar ve kilise görevlileri için kullanılmı tır. Traditor kelimesi Türkçe’de “hain” anlamına gelse de “inanç sınavında ba arısız olanlar” eklinde de tercüme edilebilir.20 Kavramın kökü Đsa’nın havarisi Yahuda’ya dayanır. Dini ihtilaflarda tarafların birbirini “Yahuda gibi ihanet eden, hain” anlamında “traditor” olmakla suçlaması erken dönem Hıristiyanlığında yaygın bir davranı tı. Ara tırmada bu kavramın Türkçe kar ılığı olan “hain” kelimesi tercih edilmi tir. Donatist: Bu isim söz konusu hareket mensuplarına Katolikler tarafından verildiği için, Donatist terimini kullanmak kazanan tarafın söylemlerini kabul etmek anlamına gelmektedir. Oysa onlar kendilerine sadece “Hıristiyan” diyorlardı. Bu yüzden Brent Shaw onlara “Afrika Kilisesi”, muhaliflerine de “Katolik” demeyi tercih etmi tir.21 Neticede Katolik Kilise’nin merkezi Roma’dır ve Afrika’ya dı arıdan gelmi tir. Fakat Donatist Kilise bizzat Afrika’da ne vünema bulmu tur. Modern ara tırmacılardan Jesse Hoover her iki cenahın önderlerine nisbetle onları “Donatist” ve “Caecilianist” olarak adlandırmı tır22. G. Barker ise hareketin adını “Donatçılık” olarak tercüme etmi tir.23Bizim ara tırmamızda ise konunun anla ılabilmesi için ağırlıklı olarak “Donatizm” terimi kullanılmasına rağmen, yer yer “Afrika Kilisesi” ve “Donatist-Caecilianist” adlandırmaları da yapılmı tır. Rebaptism: Bilindiği gibi vaftiz ritüeli Hıristiyanlığa geçi in esaslarındandır. Vaftiz bir rahibe yeni bir hayat verir. O da ba kalarını vaftiz ederek onlara yeni bir hayat verir. O yüzden vaftiz âyininin kimin tarafından icra edildiği çok önemsenmi ti24. Bir kilisenin mensuplarının ilk vaftizlerini kabul etmeyip onları tekrar vaftiz etmesi eylemini 20 21 22 23 24 Timothy E. Gregory, Bizans Tarihi,Çev. Esra Ermert, Yapı Kredi Yayınları, Đstanbul, 2008, s.61 Bkz. Shaw, a.g.e., s5-34. Hoover, a.g.e., s.33. Barker, G.,O'nun Đzinde: M.S. 30 YılındanBugüneDek Đsa Mesih'in Topluluğunun Tarihi, Zafer Matbaası, Istanbul, 1985, s. 43. Peter Iver Kaufman, “Augustine, Evil, And Donatism: Sin And Sanctity Before The Pelagian Controversy”, Theological Studies; Vol. 51,(Mart 1990), s. 117. 5 kar ılamak için “rebaptism” kavramı kullanılır. Hıristiyan aleminde, Cyprian’dan ba layıp reform hareketlerine kadar çe itli dönemlerde bu konu tekrar tekrar tartı maya açılmı tır. Ara tırmada bu kavram “yeniden vaftiz” deyimiyle kar ılanmı tır. Circumcellions: Türbelerin etrafında ya ayan yoksul Hıristiyanlar zamanla Romalı toprak sahiplerine ve zenginlere kar ı saldırılar düzenleyip onların mallarını yağmaladılar. Muhalifleri tarafından terörist, destekleyenleri tarafından ise özgürlük sava çıları olarak görüldüler.25Ya adıkları yerlere atfen kendilerine circumcellionist denmeye ba landı. Latince’de “circum cellion”,“hücrenin etrafındakiler” demektir, Türkçe kar ılık olarak kendilerine Türbe Sava çıları/Bekçileri denilebilir.26 25 26 Daha ayrıntılı ve günümüzle ili kilendirilmi bir çalı ma için bkz. R. A. Knox, “Donatist and Circumcellion”, Enthusiasm, Oxford, 1950, ss. 50-70. Gaumer, “The Evolution of Donatist Theology as Response to a Changing Late Antique Milieu”, s.198. 6 BĐRĐNCĐ BÖLÜM: DONATĐZM’ĐN DOĞU U 7 1. DONATĐZM’ĐN DOĞU U 1.1. KUZEY AFRĐKA VE HRĐSTĐYANLIK Kuzey Afrika’daHıristiyanlığın ilk dönemlerdeki yayılı ı bizim için saklı bir kitap gibidir. Hıristiyanlığın bölgeye ne zaman geldiği tam olarak bilinmemektedir.1 Günümüze ula abilmi kayıtlarda, Hıristiyan kiliseden en erken miladi 200’lerde söz edilmektedir. Oysa bu dönemde Hıristiyanlar zaten güçlü bir cemaat durumundaydılar. Üçüncü yüzyılın ba ında ehit olan Perpetua(ö.203) veya önemli Hıristiyan teologlardan olan Tertullian(ö.220) ve Cyprian(ö.258) örneklerinden anla ıldığına göre Hıristiyan cemaatin Kuzey Afrika’da köklü bir geleneği vardı.2 Kuzey Afrika’da sırasıyla Baal, Satürn, Hıristiyanlık ve son olarak Đslâmiyet inançları görülmektedir. Önceleri pagan olan toplumda, 235 yılına gelindiğinde Đmparator kültüne ait sadece birkaç tapınak kalmı tı. Bunlar da sık sık soygunlara maruz kalmı , yağmalanmı ve yıkılmı lardı.3 Romalılar, Kuzey Afrika’yı ele geçirince Baal kültünün yerini Satürn aldı.4 Ama Afrikalıların Satürn inancı Romalılarınkinden farklıla tı ve kendilerine özgü bir hal aldı. Onlar için Satürn, panteonun en tepesindeki tanrıydı. Kayıtlarda ondan, “Sonsuz olan”, “Efendimiz”, “Kutsal”, “Yenilmez olan” eklinde bahsedilmektedir. Önceleri Baal’ın e i olan Hammon, Romalılarla beraber Venüs adını almı tır. Venüs hem annedir hem 1 2 3 4 Susan Raven, Rome in Africa, London, 1992, s. 151. Shaw, a.g.e., s. 9. Frend, Donatist Church, s.76. A. I. Wilson, “Romanizing Baal: the art of Saturn worship in North Africa”, Proceedings of the 8th International Colloquium on Problems of Roman Provincial Art, Zagreb, 2003, s.406. 8 bakiredir, göklerin kraliçesidir. Satürn için kullanılan yücelik ifadeleri onun için de kullanılmı tır.5 Đkinci ve üçüncü yüzyıllarda Satürn-Venüs kültünün Kuzey Afrika’daki etkisi muazzamdı. Gerek Pagan gerekse Hıristiyan dönemdeki isimlerin çoğu onlarla ilintiliydi. Donatus, Honoratus, Rogatus, Fortunatus gibi isimler Tanrı adlarının Punic dilinden Libyan diline tercümesiydi. Mesela Donatus veya Adeodatus, “Baal’a verilmi , adanmı ”; Honoratus “Baal tarafından onurlandırılmı ” anlamına geliyordu.6 Toplumda, tanrısal emirlerin birçok defa kendini rüyalarda belli ettiği inancı hakimdi. Kimi ihtilaflarında mabette uykuya yatıp gördükleri rüyayı yorumlayarak bir sonuca varırlardı. Günahlarından pi manlık duyanlar mabette kurban keserlerdi. Tertullian’ın aktarımına göre çocuklarını bile kurban edenler vardı.7 Perhiz ve oruç, bilinen diğer ibadet çe itleriydi. Mabetlere ilgi büyüktü;Satürn adına in a edilen 1400 anıt-mabedin çok az bir kısmı resmi görevliler tarafından yapılmı tı, geriye kalanların tamamı inananların destekleriyle in a edilmi ti.8 Mabetler için seçilen mekanlar, Romalılarda olduğu gibi ehrin meydanları değil, ehrin dı ındaki yüksekçe yerlerdi. Önceleri Baal için yapılan heykeller, çok az bir farkla Satürn için yapılır olmu tu; Baal heykelleri çıplaktı, Satürn ise giyinikti.9 Özellikle Numidia bölgesinde Satürn kültü çok yaygındı. Kuzey Numidia’daki Madauros, Mons, Naragarra gibi yerler bu kültün merkeziydi. Söz konusu ehirler –fazla değil- bir yüzyıl sonra Donatist hareketin merkezi olacaklardı. Ama üçüncü yüzyılın ikinci yarısında bu külte olan inanç yerini kısa bir sürede Hıristiyanlığa, dolayısıyla Đsa kültüne bıraktı.10 Önceleri Satürn kültü için mabet yapılan yerlere artık kiliseler in a ediliyordu. Pagan dönemde de, Hıristiyanlığın hâkimiyetinde de Numidia bölgesindeki halkın Roma 5 6 7 8 9 10 Frend, Donatist Church, s.78. Raven, a.g.e., s. 146. Frend, Donatist Church, s.79. Frend, Donatist Church, s.80. Bkz. Bu çalı ma, Ek3: Resimler. Frend, Donatist Church, s.83. 9 ile yıldızları bir türlü barı madı.11 Dördüncü yüzyılın ba larında Numidia bölgesinde birçok Hıristiyan ehidin olması tesadüf değildir. Satürn-Venüs kültünde ba langıçta bir yerellik söz konusuydu. Bunun altında Berberilerin Roma’ya olan antipatileri yatıyordu. Fakat mevcut durum daha sonraları deği ti; mabetler Roma tarzında in a edildi, ikonlar Roma kıyafeti giymi insanlar eklinde temsil edildi. Satürn heykelinin yanına diğer Roma tanrılarının da heykelleri konulur olmu tu. Artık rahipler sadece Satürn’e değil, Merkür’e veya Đmparator Silvanus kültüne de hizmet ediyorlardı. Öyle ki Arnobius, Satürn’ün diğer tanrılarla e it olduğunu söylüyordu.12 Aynı Arnobius, rüyasında Tanrı’nın kendisine bunu emrettiğini söyleyerek Hıristiyan olacaktı. Ne var ki Hıristiyanlığın bölgeye girmesiyle manzara kısa sürede deği ti.Her yeni ehitle beraber Hıristiyan cemaatin mevcudu çoğaldı, piskoposların sayısı birden arttı. Agrippus tarafından 200 yılında Kartaca ’da toplanan bir konsile 70 piskopos katılmı tı.13 Aynı dönemde ehit edilen Perpetua, Felicitas ve Saturus’un14hikayeleri toplum hafızasında uzun bir süre yer etti.15Bölgedeki Hıristiyanlık tarihi de zaten ehitlerle ba lamaktadır.16 Bundan dolayı Kuzey Afrika kilisesi esasında bir “ ehitler Kilisesi” idi.17 Bütün bunlara rağmen Hıristiyanlığın ta rada yaygınla ması ehirdekine nazaran kolay olmadı. Numidia bölgesinde halen pagan dini çoğunluktaydı. Dördüncü yüzyıla gelindiğinde Donatist cemaatin büyük bir kısmı doğrudan paganizmden dönü yapanlardı.18 11 12 13 14 15 16 Frend, Donatist Church, s.85. Frend, Donatist Church, s.105. Raven, a.g.e., s. 156. Erken dönem Hıristiyan ehitlerinden Perpetua, Miladi 203 yılında Kartaca’da ehit edildiğinde henüz 22 ya ında bir anneydi. Ayrınılı bilgi için bkz., Cecil Robeck, Prophecy in Carthage: Perpetua, Tertullian and Cyprian, Pilgrim Press, Cleveland, 1992. Raven, a.g.e., s. 152. Frend, Donatist Church, s.87. 17 Frend, W. H. C., “Donatism” Encylopedia of Religion, ed. Mircae Eliade, vol. 4, New York, (1987), s. 2416. 18 Brown, Peter., "Christianity And Local Culture Đn Late Roman Africa," Journal Of Roman Studies, vol. 58, (1968), s. 89. 10 Ba langıçta sadece alt sınıfın dini olarak görülen Hıristiyanlık, üçüncü yüzyılın ikinci yarısında artık üst sınıfların ve eğitimli ki ilerin de dini haline gelmi ti. Zengin ve eğitimli kesimi Hıristiyanlığa çeken iki unsur dikkat çekmektedir: Birincisi karamsarlığın hakim olduğu bir dönemde Hıristiyanlığın vaat ettiği ölümsüzlük,ikincisi de Hıristiyanlığın pagan dinine nazaran ahlaki üstünlüğüydü.19 Bunun haricinde, gnostisizmden alı ık oldukları, ölümün kendisinden bile daha güçlü bir kurtarıcı (Đsa Mesih) fikri onları cezbetmi e benzemektedir. Mesela Cyprian, gençliğinde bu yeni dinle mücadele etmi tir. Paganizm ve Hıristiyanlığı kar ıla tırarak, nihayetinde kendi inandığı paganizmi savunmu tu. Etrafındaki toplulukları ruhsal açıdan çökmü , çürümü olarak görüyordu. Daha sonraları bir ekilde Tertullian’ın eserleriyle tanı ınca din deği tirecek ve yeni dinin yılmaz savunucularından olacaktı.20 Hıristiyanlık günahkârlara kapısını açıyor; meslek, cinsiyet ve ırk ayrımı yapmaksızın herkese kurtulu vaat ediyordu. Karde çe sevgi, huzur dolu bir ya am, topluluk halinde ibadet, fakirlerin gözetilmesi… Bunlar o dönemdeki Kuzey Afrika Hıristiyanlığının karakteristik özellikleriydi. Kilisenin vaftiz öncesi günahları bağı lama yetkisi yoktu. Tüm günahların bağı lanması için de en iyi yol ehitlikti. Arenalarda Romalılarca ehit edilmek cennete girmenin kesin yolu olarak görülüyordu.21 Pagan kültüründe Satürn için insan kurban etmenin yerini kendini Tanrı için feda etme, ehitlik almı tır. Tertullian “Tanrı insan kanı ister mi?” sorusuna olumlu cevap veriyordu: “Evet. Eğer ki i Tanrı’nın krallığını istiyorsa, kurtulu u istiyorsa, yeni bir hayatı istiyorsa…”.22 Numidia bölgesinde pagan dinindeki mabetlerin badanası beyazdı ve Tanrı heykelleri beyaza boyanıyordu. Donatist dönemdeki kiliselere de beyaz badana yapılıyor, sunaklar beyaza boyanıyordu. Kubbe-mezarlar pagan ve Hıristiyan mezarlıklarının her ikisinde de mevcuttu.23 Güvercin, taç gibi semboller; sihir-büyü, kötü nazar gibi batıl inançlar ortak özelliklerindendi. Augustinus’un cemaatinden biri öyle bir itirafta bulunmu tur: “Doğrusu, putları ziyaret edip kahinlere akıl danı ıyorum, ama Tanrının 19 20 21 22 23 Frend, Donatist Church, s.94. Cyprian hakkında yazılmı ayrıntılı bir çalı ma için bkz. Edward White Benson, Cyprian His Life, His Times, His Works, London, 1897. Raven, a.g.e., s. 154. Frend, Donatist Church, s. 100. Frend, Donatist Church, s. 101. 11 kilisesini terk etmiyorum. Ben bir Katolik’im”.24 Durum böyle olunca, o dönemde ya ayan birçok Hıristiyan’ın, ibadet ettikleri Tanrının gerçekte Satürn olduğunu zannetmelerine a mamak gerekir.25 Her zaman Roma’ya muhalif bir duru sergileyen Kuzey Afrikalılar, Satürn-Venüs kültü Romalıla ınca Hıristiyanlığa geçtiler. Constantine döneminde devletin resmi dini Katolik Hıristiyanlık olunca bu defa da Donatist Hıristiyanlığı desteklediler.26 Bölgedeki Hıristiyanlar güçlü oldukları dönemlerde bile dü manlarına kar ı silahlanmadılar. Onlar için en iyi intikam ehitlikti. ehit olanlar da sıradan halktan ki ilerdi, üst sınıftan pek ehit yoktu. Mesela 303-5 yılları arasında uygulanan Büyük Zulüm döneminde inançları yüzünden üst sınıftan ehit edilen sadece bir onba ı, bir süvari ve bir gramerci vardı.27 Miladi 292’de Diocletianus, Numidia eyaletinin sınırlarını tekrar düzenledi ve vergileri arttırdı.28Fakirler daha da yoksulla ıyor, zenginler ise mallarına mal katıyorlardı. Halk vergilerden öyle bezmi ti ki, vergi ödemektense topraklarını ekmeyip bo bırakan köylüler vardı. Memurlar, vergileri toplayabilmek için her türlü baskı yöntemlerini kullanıyorlardı. Borçluların çocuklarını rehin alıyor ve bütün vergi borçları ödenmedikçe onları serbest bırakmıyorlardı.29 Kuzey Afrika’da dinin merkezinde kilise değil Kutsal Kitap yer alıyordu. Bütün bilginin kaynağı Kitabı Mukaddes idi ve bunun dı ındakiler batıldı. Hıristiyan cemaatten kimileri Kitabı Mukaddes’i esas alıyor ve kelimesi kelimesine her emrini ya amaya çalı ıyordu. Kimileri de dini hükümlerde Kilise’yi esas alıyor ve kendi inancıyla çeli mediği sürece diğer kültürlerle i birliğine gidiyorlardı. Đ te Donatist ve Katolik mücadele aslında bu iki farklı anlayı arasındaki mücadeledir. 24 25 26 27 28 29 Frend, Donatist Church, s. 104. Raven, a.g.e., s. 168. Raven, a.g.e., s. 148. Frend, Donatist Church, s. 105. Raven, a.g.e., s. 162. Frend, Donatist Church, s. 109-110. 12 Donatizm incelenirken Kartaca’nın önemi bilinmezse meselenin anla ılması eksik kalır. Hıristiyanlık tarihinde Kuzey Afrika’nın en önemli merkezi Kartaca’dır; zira Hıristiyanlık bölgeye buradan yayılmı tır.30 Kartaca Kilisesi ana kiliseydi. Kartaca piskoposu sadece bulunduğu ehrin değil bütün Afrika’nın ba piskoposu olurdu. Diğer ehirlerdeki piskoposları o atar, kimi piskoposların yerini deği tirirdi. Kiliselerle ilgili ikayetler ona bildirilirdi.31 Önemine binaen Kartaca piskoposuna “Afrika Papası” da denirdi.32 1.2. ST. CYPRIAN Cyprian, Donatistlerin en fazla saygı duyduğu ve fikirlerini kullandığı kilise babasıdır. Bu anlamda Donatizm’in öncüsü olarak kabul edilebilir. O en büyük Kartaca piskoposu, ilk Afrikalı ehit piskopos ve herkesten daha çok Afrika kilisesini organize eden ki idir. Miladi 200 civarında zengin bir pagan ailede dünyaya geldi. Hıristiyanlığa geçi i orta ya larına tekabül eder; öncesinde ise Hıristiyanlığa iddetle kar ı çıkan biriydi. Tertullian’ın eserlerinden çok etkilendi ve din deği tirmeye karar verdi. Onun gibi saygın bir kimsenin din deği tirmesi çok zordu, zira kaybedecek eyleri fazlaydı. Hıristiyan olduktan sonra yeni dine dört elle sarıldı; öyle ki din deği tirdikten yalnızca üç sene sonra Kartaca piskoposu seçildi.33 Piskoposluğunun ikinci yılında Đmparator Decius zulmü ba ladı. Bazı Hıristiyanlar baskılara dayanamayıp dinden dönerken kimileri de kaçmayıgizlenmeyi tercih ediyordu. Cyprian da gizlenenler arasındaydı. Birçok Hıristiyan ise inançlarını haykırmı ve yapılan zulümlere boyun eğmemi ti. Bunlar, Cyprian’ın inancı uğruna eziyet görmemek için saklanmasına kar ı çıkıyorlardı. Onlar için artık Cyprian’ın herhangi bir otoritesi kalmamı tı. Kısa bir süre sonra Decius ansızın öldü, Cyprian saklanmayı bıraktı ve zarar gören otoritesini tekrar sağlamla tırmaya çalı tı.34 30 31 32 33 34 R. Pierce Beaver, “The Organization of the Church of Africa on the Eve of the Vandal Invasion”, Church History, vol. 5, no. 2, (Juny 1936), s. 168. Beaver, “The Organization of the Church of Africa on the Eve of the Vandal Invasion”, s. 171. Beaver, “The Organization of the Church of Africa on the Eve of the Vandal Invasion”, s. 174. Raven, a.g.e., s. 157. Raven, a.g.e., s. 158. 13 Farklı zamanlarda yazdığı yakla ık 60 mektup günümüze ula mı tır. Bu mektuplardan onun döneminde ya anan kimi olayları ve teolojik tartı maları öğrenebilmekteyiz. Dahası, bu mektuplar Cyprian’ın Hıristiyanlık anlayı ı hakkında bize önemli bilgiler vermektedir.35 Cyprian, Novatianistlere kar ı önemli mücadeleler vermi tir. En fazla üzerinde durduğu konu Kilise’nin birliği meselesiydi. Buna rağmen aradan yarım asır geçmeden Kilise’den ayrılan grupların kendi fikirlerini savunmak için kendisinden delil gösterdikleri ve sahiplendikleri ki i yine o idi.Özellikle Donatistler, vaftiz meselesi ba ta olmak üzere birok görü lerini ona dayandırıyorlardı. Selefi Tertullian’ın aksine, heretiklerce yapılan vaftizin geçersiz olacağını kabul etmiyor, böylesi kimselerin uygun bir kefaretle tekrar kiliseye kabul edilmesi gerektiğini savunuyordu.36 Hıristiyan cemaat Cyprian zamanında gayet güçlü, kiliseler de zengin durumdaydı. Cyprian, bazı piskoposların faizle veya hileyle ele geçirdikleri mallarla servetlerine servet katmalarından dert yanmaktadır. Ama bu dönemde bile cemaatin büyük bir kısmı toplumun alt sınıflarından ve kadınlardan olu maktaydı.37 O dönemde toplanan konsiller Hıristiyan cemaatin yaygınlığı ve gücü hakkında bize fikir vermektedir. Mesela 1 Eylül 256’da Kartaca’da toplanan konsile Afrika’nın birçok bölgesinden 87 piskopos katılmı tı.38Sonradan Donatist hareketin merkezi olan Bagai, Muscula, Cedias ve Thamugadi gibi ehirler de bu konsile temsilcilerini göndermi ti. 39 Cyprian’ın en yakın arkada ları ve destekçileri Numidia piskoposlarından olmu tu. 255’te, 15 Numidialı piskopos, kiliseye geri dönen heretiklerin yeniden vaftizi meselesini ona sormu lar, Cyprian da cevap vermeden önce bir konsil toplamı tı.40Üçüncü yüzyılın ortalarında bir grup Numidialı piskopos, heretik rahipler tarafından vaftiz edilmi Hıristiyanların tekrar vaftiz edilip edilmemeleri konusunda kendisine bir mektup 35 36 37 38 39 40 Raven, a.g.e., s. 158. Raven, a.g.e., s. 158. Frend, Donatist Church, s.90. Raven, a.g.e., s. 167. Frend, Donatist Church, s.92. Frend, Donatist Church, s.92-93. 14 gönderdiler. Cyprian, bunu cevaplamadan önce 255 veya 256’da bir sinod topladı.41 21 piskoposun katıldığı sinoddan çıkan sonuç, tek bir vaftizin olduğu ve onun da kilise tarafından yapıldığı, kilisenin dı ında kalan birinin yaptığı vaftizin geçersiz olduğu yönündeydi. Gün gelecek Donatistler de yeniden vaftiz konusundaki görü lerini Cyprian’a dayandıracaklardı.42 Bu karar, Afrika’da pek ho kar ılanmayınca, Cyprian, 256 yılında Kartaca’da, 71 piskopostan olu an bir konsil topladı. Konsil tarafından, konuyla ilgili fikirlerini öğrenmek için Papa Stephanus’a (ö. 257) bir mektup gönderildi. Papa, kendisine rağmen “Yeniden Vaftiz” hükmü çıkmı olmasına çok öfkelendi ve söz konusu sinoda katılan piskoposlarla ili kinin kesilmesini istedi. Ayrıca Cyprian’ı yanlı yolda ve düzenbaz olmakla suçladı. Papa, heretik bir rahibin, heretik olmadan önce yaptığı vaftizin me ru olduğunu söylüyordu.43 Daha sonraları Cyprian ve Papa arasında neler ya andığını bilinmemekle beraber aralarındaki irtibatın kopmadığı anla ılmaktadır. Papa Stephanus 257’de ehit edildikten bir yıl sonra da -258’de- Cyprian ehit oldu.44 Cyprian’ın en fazla vurguladığı ve üzerinde durduğu 3 mesele vardı: a) Vaftizin tekliği-birliği: Tek bir vaftiz vardır, o da gerçek kilise tarafından yapılandır, diğerleri batıldır.45 Bu görü ünü de Kitabı Mukaddes’e dayandırıyordu: “Çağrınızdan doğan tek bir umuda çağrıldığınız gibi, beden bir, Ruh bir, Rab bir, iman bir, vaftiz bir, her eyle ve her eyde olan herkesin Tanrısı ve Babası birdir”.46 O, Papa Stephen’in heretiklerin vaftizini geçerli saymasına rağmen Kutsal Ruh’un onlarla beraber olmadığını iddia etmesini anlayamıyordu. Đçinde Kutsal Ruh’un olmadığı bir vaftiz nasıl geçerli olabilirdi?47 41 42 43 44 45 46 47 Hefele, a.g.e., s. 98. Bkz. Bu çalı ma, “Yeniden Vaftiz” ba lığı. Hefele, a.g.e., s. 100-101. S L. Greenslade, Early Latin Theology: Selections from Tertullian, Cyprian, Ambrose, and Jerome, London, 1956, s.116. C. Weinrich William, “Cyprian, Donatism, Augustine, and Augustana VIII: Remarks on the Church and the Validity of Sacraments” Concordia Theological Quarterly 55, no. 4 (1991), s. 272 Efesliler 4: 4-6. William, C. Weinrich, a.g.e., s. 273. 15 b) Gerçek-hakiki piskoposluk: Cyprian’a göre piskoposlar Đsa’nın varisiydiler ve ona göre davranmalıydılar. Đsa havarilere, “Sizi dinleyen beni dinlemi olur, sizi reddeden beni reddetmi olur. Beni reddeden de beni göndereni reddetmi olur”48 dediğinde, bunu sadece onlara değil gelecekteki bütün piskoposlarına söylemi tir, diyordu.49 c) Gerçek vaftiz -doğru inanç bağlantısı: Vaftizi yapan piskoposun hak yolda olması yani gerçek kiliseye bağlı olması gerekir. Kendisinde doğru inanç olmayan kimse ba kasını nasıl doğru yola sevk etsin? Gerçek kilisenin dı ında olan batıl yoldadır ve batıl yolda olan kimse ba kalarına hak yolu gösteremez. Ona ait olan“Kilisenin dı ında kurtulu yoktur” sözü daha sonra Katolikliğin en esaslı deyimlerinden, sloganlarından biri haline gelmi tir.50 O, Đncil’de anlatılan olayların birer anekdottan ibaret olmadığını, bunların Tanrı’nın emirleri olduğunu söylüyordu. Đncil’e böyle bir yakla ım,anlatılan hikayelerden birçok hüküm çıkarmaya yarıyordu. “Đnsanlardan sakının. Çünkü sizi mahkemelere verecek, havralarında kamçılayacaklar. Benden ötürü valilerin, kralların önüne çıkarılacak, böylece onlara ve uluslara tanıklık edeceksiniz. Sizi mahkemeye verdiklerinde, neyi nasıl söyleyeceğinizi dü ünerek kaygılanmayın. Ne söyleyeceğiniz o anda size bildirilecek. Çünkü konu an siz değil, aracılığınızla konu an Babanızın Ruhu olacak.”51 Bu anlayı a dayanarak Cyprian, ehitleri de kilise ve Đncil gibi otorite olarak kabul ediyordu. Zira onların sözleri Tanrı tarafından söylettirilmi oluyordu, Onların aracılığıyla konu an Kutsal Ruh idi.52 1.3. DIOCLETIANUS DÖNEMĐ VE BÜYÜK ZULÜM 48 49 50 51 52 Luka 10: 16 William, a.g.e., s. 274. Greenslade, S L., Early Latin Theology, s.116. Matta 10, 17-20. Gaumer, “The Evolution of Donatist Theology as Response to a Changing Late Antique Milieu”, s.179 16 Hıristiyanlık ba langıçta Roma Đmparatorluğu tarafından fazla ciddiye alınmamı ,Hıristiyanların da Yahudiler gibi oldukları dü ünülmü tü. Zaten Yahudiliğilokal bir kült olarak gördüklerinden Yahudilere tolerans gösteriyorlardı.Ancak daha sonra Hıristiyanların Yahudilerden farklı olduğu hatta Yahudilerin aksine misyoner-yayılmacı oldukları ve dolayısıyla Hıristiyanlığın da yayılmacı bir din olduğu farkedildi. Bundan sonra da onlara kar ı iddet ve baskı uygulanmaya ba landı.53 24 ubat 303’te Đmparator Diocletianus Hıristiyan kiliseleri ve kutsal metinlerini hedef alan bir ferman yayınladı. Daha önceden de Roma imparatorları tarafından Hıristiyanları hedef alan fermanlar yayınlanmı tı.54 Ancak bunun diğerlerinden farkı, Hıristiyan cemaatin değil de doğrudan Hıristiyan inancının hedef alınmasıydı. Kutsal metinlerini imha ederek asıl beslendikleri kaynağın kurutulması dü ünülmü tü.55 Oysa Đmparator, ehitler değil dininden dönen kimseler istiyordu.56 Đmparator Diocletianus döneminde Hıristiyan topluma büyük baskılar uygulandı. Onlardan, kutsal metinlerini teslim etmeleri istendi. Halk,imparatorun ve diğer pagan tanrılarının heykelleri önünde ibadet amacıyla tütsü yakmaya ve kurban kesmeye zorlandı. Romalılar diğer bütün tanrılardan daha çok Đmparator kültüne önem veriyorlardı. O’nun heykelinin önünde buhur yakmak devletin birliğini ve ona bağlılığı simgelemekteydi.57Buna kar ı çıkmanın cezası ölümdü. 303-305 yılları arasında sadece Kuzey Afrika’da 3000-3500 civarında Hıristiyan’ın öldürüldüğü dü ünülmektedir.58 Cirta ehrindeki Hıristiyan cemaatin imparatorun fermanına ilk tepkisi kaçmak eklinde oldu. Geride kalanlar ise bunun bedelini ağır bir ekilde ödeyecekti. 19 Mayıs 303’te Cirta ehrinin piskoposu Paulus, ehrin valisi Munatis Felix’ten önce bir çağrı 53 54 55 56 57 58 Raven, a.g.e., s. 150. Nero Zulmü, Decius Zulmü vb. Antik Roma’da Hıristiyanların gördüğü baskılar ve Hıristiyan ehitlerle ilgili ayrıntılı bilgi bilgi için bkz., G. E. M. De Ste Croıx, “Why Were Early Christian Persecuted?”, Christian Persecution, Martyrdom, and Orthodoxy, ed. Michael Whitby ve Joseph Streeter Oxford, 2006. s. 105-152. Ayrıca bkz. Frend, W. H. C., Martyrdom and Persecution in the Early Church; A Study of a Conflict from the Maccabees to Donatus, Oxford, 1965. Raven, a.g.e., s. 150. Raven, a.g.e., s. 148. Frend, Martyrdom and Persecution in the Early Church, s. 537. 17 yaparak kendi cemaatinden ellerindeki kutsal metinleri teslim etmelerini istedi. Hıristiyanlar sahip oldukları kutsal metinlerin az bir miktarını vererek bu i ten sıyrılmayı planlıyorlardı. Fakat sorgulandılar ve boyun eğmek zorunda bırakıldılar. Ardından, değil sadece kutsal metinleri, kilisedeki kutsal kaselerden lambalara varana dek her eyi teslim ettiler. Piskopos Paulus’un ba ına bundan daha kötüsü gelemezdi; nitekim kısa bir süre sonra öldü. 5 Mart 305’te onun halefini seçmek üzere toplanan 12 piskoposun ba ına da benzer eyler geldi; kutsal metinleri teslim etmeye zorlandılar. 12 piskopostan dördü itaat etti, bir tanesi kutsal metinleri ate e attı, be tanesi de kör taklidi yaparak oradan kaçtı. Diğer bölgelerde de durum pek farklı değildi.59 Kartaca piskoposu Mensurius, kapısına dayanan görevlilere birkaç heretik tomar vererek kendisini kurtarmaya çalı mı tı. Kimileri de tıpla ilgili eserleri teslim etmi ti. Esasen, Hıristiyan cemaatin çoğu görevlilere bazı heretik veya tıbbi metinleri teslim ederek vaziyeti kurtarmaya razıydı. Bunun yanında, tam tersi bir tutum takınanlar da yok değildi. Kutsal metinleri teslim ederek takiyye yapmak bir yana, bizzat yetkililere gidip kendi kendilerini ihbar edenler bile vardı; ellerinde kutsal metinler olduğunu ve bunları teslim etmeyeceklerini söylüyorlardı. Oysa yanlarında tek bir kutsal metin bile yoktu.60 A ağıdaki olay bu duruma iyi bir örnektir: Abitina piskoposu kutsal metinleri devlet görevlilerine teslim etmeyi kabul etti ve böylece “Traditor” konumuna dü tü. Onu takip etmeyi bırakan cemaati, rahip Saturnius önderliğinde, Emeritus adındaki vaizin evinde gizlice toplanmaya ve ibadet etmeye devam etti. Fakat bir ihbar üzerine çok geçmeden yakalandılar ve tutuklandılar.Mahkumlar ehrin valisi Anulinus’un huzuruna çıkarıldıklarında, vali ve vaiz Emeritus arasında öyle bir konu ma geçti: Anulinus: Neden diğerlerinin senin evine girmesine izin verdin? Emeritus: Çünkü onlar benim karde lerim ve gelmelerine mani olamazdım. Anulinus: Yine de engel olmalıydın. 59 60 Frend, Donatist Church, s. 5. Raven, a.g.e., s. 171. 18 Emeritus: Hayır. Biz Efendimizi anmadan, ona ibadet etmeden dik (dosdoğru) duramayız. Anulinus: Ama imparatorun emirleri önce gelir. Emeritus: Tanrı, imparatordan daha yücedir. Anulinus: Evinde hiç kutsal metin var mı? Emeritus: Onları kalbimde saklıyorum.61 Hıristiyan cemaatin ve din adamlarının, Đsa’yı reddetmeye gerek kalmadan, kapılarına dayanan görevlilere kutsal metinleri ve sembolleri teslim etmeleri, çoğu zaman kurtulmalarına yetiyordu. Đmparatorluk fermanının uygulanı ı da her yerde aynı ölçüde değildi. Bazı yerlerde Hıristiyanlara büyük eziyetler yapılırken bazı yerlerde de onlara pek ses çıkarılmamı , kısmen rahat bırakılmı lardı. Mesela Kartaca valisi Anulinus ve onun görevlileri daha ileri gitmekte isteksizdi. 62 Numidia bölgesinde ise durum çok daha kötüydü. ehrin yöneticisi Florus, imparatorun fermanını uygulamaya pek istekliydi ve Hıristiyan cemaatin sadece kutsal metinleri teslim etmesiyle yetinmiyor, onları inançlarından vazgeçirmeye çalı ıyordu. Oysa Kuzey Afrika halkı baskı ve kıyımlara kar ı adeta bağı ıklık kazanmı tı ve nasıl kar ılık vereceklerini biliyorlardı. Üstelik ehitlere dair anılar toplumdaki canlılığını koruyordu. En erken “ ehitnameler” de yine bu bölgeden çıkmı tır.63 Đmparator Diocletianus’tan takriben 50 yıl önce Cyprian önderliğinde Kartaca’da bir konsil toplanmı ve Decius (ö. 251) zulmünden dolayı dinden dönen ruhban sınıfına nasıl bir tavır takınmak gerektiği tartı ılmı tı. Vardıkları sonuca göre bu ki iler, günahlarının keffaretini ödeyebilmeleri için tekrar kiliseye kabul edilecek, lakin asla eski görevlerine iade edilmeyeceklerdi. Bu konsil, Donatistler için de bir i aret ta ı olacaktı; fermana bizatihi boyun eğenler bir yana, fermana itaat etmi gibi davranan (takiyye yapan), 61 62 63 Frend, Donatist Church, s. 9. Hoover, a.g.e. s. 37. Tilley’in sıkça kullandığımız Donatist Martyr Storiesadlı kitabı burada örnek verilebilir. 19 hile ve rü vetle kendilerini kurtarmaya çalı anlar da kiliseden dı lanacaktı.64 Hatta bu ekilde hileye ba vuranlar hakkında Cyprian öyle demi tir: “Đsa’ya inanmaktan utanan veya endi e eden kimse nasıl Đsa’yla beraber olsun ki?” Cyprian, söz konusu ki ilerin, pagan tanrıları için kurban kesmeyi kabul ederek ilahi değil be eri otoritelere itaat ettiklerini söylemi tir.65Onun sözleri bütün Kuzey Afrika’da kabul görmesine rağmen, birçok Hıristiyan zor durumda kalınca ve baskı görünce, kendilerinden istenileni yaptılar ve pagan tanrıları için kurban verdiler, kutsal metinlerini teslim ettiler. Ama kimisi de boyun eğmedi, ölüme giderken bile pes etmedi. Bu ki iler ehit edildikten sonra da Hıristiyan cemaat için birer direni bayrağı haline geldiler, hikâyeleri dilden dile kulaktan kulağa yayıldı ve yazıldı. M. A. Tilley bunlardan bazılarını “Donatist Martyr Stories” adlı kitabında tercüme etmi tir. Bir örnek olmak üzere “The Act of Maxima, Donatilla and Secunda” adlı ehitnameyi özetleyerek sunuyoruz: Đmparatorun fermanı bütün vali ve yöneticilere gönderiliyordu. Emri alanlardan biri de vali Anulinus idi. Vali, gecenin bir yarısı, askerlerinden ehrin Hıristiyan cemaatini toplamalarını ve tutuklamalarını istedi. Ele geçirdikleri bütün Hıristiyanları tutukladılar ve Anulinus’un huzuruna getirdiler. Vali Anulinus sordu: “Siz Hıristiyan mısınız yoksa pagan mı?”. Hepsi, “Biz Hıristiyanız” diye cevap verdi. Anulinus: “Đmparatordan gelen emirlere göre Hıristiyan olan herkes pagan tanrıları için kurban kesecek. Aksi taktirde en ağır eziyetlere ve i kencelere maruz kalacaklardır” dedi. Tutuklular, kendileri ve aileleri için çok korktular. Đçlerinde rahip, papaz, her kademeden din adamları olduğu kadar genç kızlar ve genç erkekler de vardı. Hepsi yerlere kapandı ve pagan tanrılara ibadet ettiler. Lakin içlerinden iki kutsal bakire, Maxima ve Donatilla bu emre itaat etmedi. Bir köylü yüksek sesle söylenmeye ba ladı: “Hepimiz buraya tanrılara tapmaya geldik ama bu iki bakire 64 Edward H. Landon, A Manual of Councils of the Holy Catholic Church, vol. 1, Edinburgh, 1909, s. 4. 65 Cyprian, “The Writings of Cyprian, Bishop of Carthage”, Ante Nicene Christian Library, terc. Robert Ernest Wallis ve Alexander Roberts, vol. 8, Kessinger Puplishing, Whitefish, 2004, s. 371. 20 emirlere itaat etmiyor”.Vali, kızların huzuruna getirilmelerini istedi. Kızlar valinin huzuruna getirilince sordular: “Bak, buradayız i te. Bize ne sormaya niyetlisin?” Anulinus sordu: “Tanrılara kar ı gelme yetkisini size kim verdi?!” Maxima cevap verdi: “Bu yetkiyi ya adığım Hıristiyan inancından alıyorum.” Anulinus sordu: “Kaç ya ındasın?” Maxima cevapladı: “Bir büyücünün kızıyım, senin büyücü olman gibi” Anulinus dedi: “Benim bir büyücü olup olmadığımı nereden biliyorsun?” Maxima kar ılık verdi: “Çünkü bizim içimizde Kutsal Ruh var, sende ise kötü ruhun olduğu a ikâr.” Anulinus: “Ya ayan Tanrı adına! Sana ya ını söylemen için yalvarıyorum!” Maxima: “Bacakları kırılasıca! Ben 14 ya ındayım.” Anulinus: “Bugün senin sonun olacak, eğer tanrılara kurban kesmezsen.” Maxima: “ Sen onlar için kurban kes. Sen onlardan ho lanıyorsun.” Anulinus: “O halde kendini vereceğim karara hazırla!” Maxima: “Benim için, senin tarafından yargılanmak, tek ve gerçek olan Tanrı’ya kar ı gelmekten daha iyidir.” Anulinus: “Kararını verebilmen için sana kar ı sabırlı olacağım” Maxima: “ Ben kararımı çoktan verdim. Üstelik Tanrı beni destekliyor. Sen zayıflarken ben güçleneceğim.” Anulinus: “Yanındaki kimdir?” Maxima: “Donatilla, karde imdir.” Anulinus: “Sen de aynı görü te misin?” Donatilla: “Bizim otoritemiz Tanrı, seninkiyse eytan. Tanrı ve eytan arasında da büyük bir fark vardır.” Anulinus: “Her ikiniz de itaat edin!” 21 Donatilla: “Đmparatorun buyrukları yok olup gidecek, Tanrı’nın buyrukları ise sonsuza dek ya ayacak.” Vali, daha sonra cezalandırmak üzere, onları zindana gönderdi. Yolda, Secunda adlı 12 ya ında bir kız da onlara katılmak istedi. Secunda: “Kız karde lerim, beni yüzüstü bırakmayın!” Maxima: “Git, sen babanın tek kızıyken onu kime bırakıyorsun?” Secunda: “Be eri babama sırt çevirmem ve ruhsal babamı sevmem benim için daha hayırlıdır.” Kızın ısrarlarına dayanamadılar ve onun da kendilerine katılmasını kabul ettiler. Ertesi gün, amfiteatrda kılıçlarla öldürüldüler. Cesetleri de yakıldı.66 Hıristiyan cemaatten kimileri için, kutsal metinleri teslim etmek onları inkar etmekle e değerdi. Sadece kutsal metinleri teslim edenlere değil, vaziyeti kurtarmak için dinî olmayan kitapları teslim edenlere bile “hain” gözüyle bakıyorlardı. O dönemdeki bir piskopos öyle diyordu: “Benim için ate lerde yanmak kutsal metinleri teslim etmekten evladır”. Aynı piskopos, kendisinden kutsal metinleri teslim etmesini istediklerinde, apaçık bir ekilde, “Bende kutsal metinler var ama onları size vermem” deyince, ehit edilmi ti.67 Yine ilginç bir hikâye Abitina bölgesindeki Hıristiyan cemaat için anlatılır: ehrin piskoposu kutsal metinleri vermeyi kabul edince, cemaattekiler onu hemen azletmi ler. “Rab Đsa’nın sözlerini, paganların ate inde yansın diye teslim eden kimse cehennemin alevlerinde ebedi olarak yanacaktır” diyorlardı. Ayrıca hainlerle ili kinin koparılması gerektiğini söylüyorlardı: “Suçlarını bile bile hainlerle bir arada olmak, onlarla beraber olmak, günahlarına ortak olmaktır”68. Nitekim Abitina cemaatinden birçok ki i ehit edildi.69Dikkat çekici ba ka bir husus da, Abitina cemaati ehitnamesinin Katolik ve Donatistlerin her ikisi tarafından sahiplenilmi olmasıdır. Bu yüzdendir ki hikayeyi farklı 66 67 68 69 Tilley, “Donatist Martyr Stories, s. 17-24. Tilley, “Donatist Martyr Stories, s. 9-10. Tilley, “Donatist Martyr Stories, s. 46. Abitina halkının çektiği eziyetleri anlatan “ ehitname” için bkz: “The Acts of The AbitinianMartyrs”, Donatist Martyr Stories, terc. Maureen A. Tilley, Liverpool University Press, Liverpool, 1996, ss. 25-50. 22 ekillerde aktaran iki ayrı nüsha vardır. Hatta kimi ara tırmacılar Donatist nüshanın 411 Kartaca Konferansı’ndan sonra yazılmı olabileceğini ileri sürerler. Buna delil olarak da, metinde geçen ifadelerin Donatistlerin kendilerini savunmak için kullandıkları argümanlara fazlasıyla benzemesi gösterilmi tir.70 Böyle dü ünenlerin yanında, Kartaca piskoposu Mensurius gibi bunun zıddını savunanlar da vardı. Cyprian’dan kendi dönemlerine yakla ık 50 sene geçmi , eskiden ufak bir azınlıkken imdi güçlenmi ve çoğalmı lardı,yani dengeler deği mi ti.71 Vali Anulinus, imparatorun fermanını uygulamakta pek hevesli davranmıyor ve Hıristiyanların üzerine fazla gitmek istemiyordu. Uzla maya razı olup ellerindeki kitapların bir kısmını -içeriği ne olursa olsun- teslim edenlerin derinlemesine soru turulmasına izin vermiyordu. Piskopos Mensuriusda, açıktan olmasa bile, bu uygulamayı destekliyordu. Nitekim kendisi de birkaç heretik eser teslim ederek takiyye yapmı tı.72 Ona göre kitap sadece bir materyaldi ve Đsa’yı inkârla bir tutulmamalıydı. Üstelik söz konusu olan insan hayatıydı. Fanatik ki ilerin bile bile ehit olmaya çalı maları kendi cemaatine de zarar verecekti. Bunu yapanları, kimi dar kafalı köylüler veya umutsuz ve çaresiz ki iler olarak görüyor, bu davranı larıyla saygın bir statü ( ehitlik) elde etmeye çalı tıklarını söylüyordu.73 Direni çilere iddetle kar ı çıkan Mensurius sadece sözle yetinmedi ve kendi cemaatinin onlarla irtibata geçmelerini engellemek için yardımcı diyakoz Caecilian’ı zindan kapısına gönderdi. Caecilian, mahkumlara yemek getiren Hıristiyanlara müsaade etmiyor, ebeveynlerin bile tutuklanmı çocuklarıyla görü melerine izin vermiyordu.74 Bunda diretenlere kar ı da iddete ba vuruyordu. Bütün baskı ve i kencelerin üstüne, Hıristiyanlar bir de kendi aralarında çatı ır olmu lardı.75 Donatistler, bu davranı larından ötürü Caecilian’ı “Cellattan bile eli daha kanlı” olmakla suçluyorlardı.76Öyle ki bu baskılar 70 71 72 Dearn, Alan., "The Abitinian Martyrs and the Outbreak of the Donatist Schism ", The Journal of Ecclesiastical History, vol. 55, no. 1, (2004), s. 2. Frend, Donatist Church, s. 141. Hoover, a.g.e., s. 42-43. 73 Hefele, Karl Joseph von,A history of the Christian Councils, From the Original Documents, vol. 1, Edinburgh, 1894, s. 173. 74 Frend, “When Did Donatist Schism Begin?”, s. 105. Hefele, a.g.e., s.176. Tilley, Donatist Martyr Stories, s. 45. 75 76 23 Hıristiyanların gönlünde unutulmaz acılara yol açtı. Anla ıldığı kadarıyla Mensurius böyle davranarak cemaatin geriye kalanını korumayı amaçlıyordu.77 5 Mart 305’te, Numidia bölgesinde zulmün kısmen hafiflediği bir dönemde Piskopos Secundus, Cirta ehrinde 14 piskopostan olu an gizli bir sinod topladı. Amaçları Cirta ehrinin yeni ba piskoposunu seçmekti. Önceki piskopos Paulus, kutsal metinleri teslim ederek tutuklanmaktan ve öldürülmekten kurtulmu tu. Secundus, sinodun yöneticisi olarak, Cyprian ilkelerine göre “hain”lik üphesi olan piskoposları tespit etmeye çalı ıyordu. Bu duruma tepki gösterenlerden biri olarak Limato piskoposu Purpurius ona sordu: “Görevliler senin kapına dayandığında sen ne yaptın? Seni sebepsiz yere salmı olamazlar”. Bunun üzerine Secundus’un yeğeni ona, “Adamın ne dediğini görüyor musun? Sadece o değil diğer bütün suçladıklarının söylediklerine bak. Biliyorum, seni azledecekler ve sen bir ba ına kalacaksın, bir heretik olarak!”. Secundus, diğer piskoposların görü ünü de sordu, onlar da söz konusu meselenin piskoposlarla Tanrı arasında kalması gerektiğini söylediler. Secundus da, “Siz bilirsiniz ve Tanrı bilir, oturun!” diyerek konuyu kapattı ve oturuma devam etti.78 Sinodun sonunda Secundus, beklendiği gibi Cirta ba piskoposu olarak seçildi.79 Kendi suçlarını itiraf eden, “hain” oldukları a ikâr olan piskoposların sonraki yıllarda Caecilian’ı hainlikle suçlamaları da ayrı bir paradokstur. 1.4. DONATĐZM 1.4.1. Donatizm’in Doğu u Piskopos Mensurius ba tayken herhangi bir sorun çıkmadı. Fakat 311’in sonları ve 312’nin ba larında, Mensurius’un ölümünden sonra onun yerine seçilecek yeni piskopos konusunda Kartacalı rahipler acele etmek istediler. Zira Numidialı piskoposlar gelmeden önce seçimi bitirmek istiyorlardı. Oysa Cyprian zamanından beri Numidia piskoposlarıKartacapiskoposunun seçiminde hazır bulunurlardı. Çünkü Kartaca piskoposu 77 Tilley, Maureen A., "Scripture As an Element of Social Control: Two Martyr Stories of Christian North Africa",The Harvard Theological Review,vol.83, no. 4, (Ekim 1990), s. 392. 78 James Stevenson, A New Eusebius: Documents Illustrating the History of the Church to AD 337, London, 1987, s. 299. Hefele, a.g.e., s. 129. 79 24 aynı zamanda Afrika ba piskoposu olurdu. Seçimde acele etmelerini gerektirecek ba ka nedenler de vardı; Mensurius onlara yüklüce miktarda altın-gümü emanet etmi ti ve bunları kaptırmak istemiyorlardı.80Piskoposluk seçimi için Botrus ve Celistius adında iki ki i öne çıktı ama onay alamadılar. Yapılan oylama sonucu Mensurius’un yardımcısı Caecilian ba piskopos olarak seçildi.81Caecilian halk tarafından sevilen biri değildi. Vakti zamanında Mensurius’un güvenini kazanmı olsa da, çok dü manlar edinmi ti. Caecilian,geleneğe göre 12 piskopos tarafından kutsanması gerekirken3 piskopos tarafından kutsandı; bunlardan biri de Abthungi piskoposu Felix idi ve hain olmakla suçlanıyordu (Felix daha sonraları resmi bir soru turmayla aklandı82). Numidialı piskoposlar, hem kendi yokluklarında yapılması hem de bir hain tarafından takdis edilmi olması gerekçesiyle Caecilian’ın ba piskopos olarak seçilmesini kabul etmediler. 83 Caecilian’ın, ‘gelin seçimi kabul edelim’ çağrısı da kabul edilmedizira onu da hain olmakla itham etmi lerdi.84 Aradan uzun yıllar geçtikten sonra bile Caecilian tarafında yer alanların ve onların takipçilerinin bütün âyinlerinin ve kutsamalarının batıl olduğunu, hatta vaftiz için döktükleri suyun ancak kirletmeye yarayacağını savundular.85 Sadece piskoposlar arasındaki bir iktidar mücadelesi olarak gözüken bu mesele, önce manastır ve kiliselerin en alt kademesindeki rahibe varana dek tüm din adamlarını, ardından da bütün bölge halkını etkisi altına aldı.86 Numidia piskoposu Secundus(ö-?), kendisine e lik eden 70 piskoposla beraber Kartaca’ya geldi. Yaptığı ilk i Caecilian’ın seçilmesini batıl-geçersiz ilan etmek ve bir arabulucu tâyin etmek oldu. Đddiaya göre, arabulucu olan piskopos kendi kilisesinde Caecilian taraftarlarınca öldürülmü tü. Caecilian, Secundus’u kilisesine davet etti ve itirazlarını bizzat kendisine söylemesini istedi. Secundus daveti kabul etmedi; çünkü bu durum Caecilian’ın pozisyonunu kabul etmek olacaktı. 80 81 82 Stevenson, a.g.e., s. 299. Frend, Donatist Church, s. 16-17. Stevenson, a.g.e., s. 307. 83 Chadwick, Henry, The Church in Ancient Society: From Galilee to Gregory the Great, Oxford University Press, New York, 2001, s. 383. 84 Aland, a.g.e., s. 166. 85 Chadwick, a.g.e., s. 383. Aland, a.g.e., s. 167. 86 25 Secundusve taraftarları toplanıp Caecilian’a kar ı yeni bir piskoposluk seçimi yaptılar. Majorinus, Numidialı piskoposlarca Kartaca’nın yeni ba piskoposu olarak ilan edildi. Secundus, Numidialı piskoposlarla beraber, haklarını geri aldıkları dü üncesiyle Tigisi ehrine döndü. Bu olaydan sonra da onu Donatizm’in tarihinde bir daha görmemekteyiz. Artık ehirde iki ba lılık vardı; Caecilian taraftarları ve Majorinus taraftarları.Majorinus ve taraftarları hemen yola koyulupAfrika’nın dört bir yanına vaziyeti anlatan mektuplar gönderdiler. Kısa sürede tüm Afrika Abthungi piskoposu Felix’in hain olduğunu öğrendi ve Caecilian taraftarlarını suçladı. 87 Eğer Đmparator Constantine (ö. 337) olmasaydı belki de Caecilian unutulup gidecek ve bu ayrılık hiç meydana gelmeyecekti.Constantine, selefinin yaptıklarından pi manlık duyuyor ve Hıristiyan cemaatin yaralarını sarmak, istiyordu.Kiliselerini onarmaları için onlara yüklüce para verdi. Kartaca’nın resmi piskoposu olarak da Caecilian’ıtanıdığınısöyledi. Bu durum olayların tekrar kızı masına neden oldu. Majorinus 313’te ölünce yerine vakit kaybetmeksizin Casae Nigraelı piskopos Donatus seçildi.88 Yakla ık kırk yıl harekete öncülük eden ve bu olu uma adını veren de o oldu. Aynı dönemde, Filistin, Đskenderiye ve Roma’da benzer hareketler ortaya çıkmasına rağmen bunlar tarihte fazla bir iz bırakmamı lardır. Peki neden Donatistlerinki farklı oldu? Bunun cevabı Numidia bölgesinin öneminde ve sosyo-ekonomik yapısında gizlidir.Numidia bölgesi neredeyse 300 yıl Donatizm’in kalesi durumundaydı. Caecilian’ın seçilmesini geçersiz ilan eden ve Büyük Zulüm kar ısında en fazla direnen de onlardı.89 411 Kartaca konferansında Katolikler, Donatist piskoposların köylerden ve mezralardan geldiklerini söyleyip onları küçük dü ürmeye çalı ınca, Donatist piskopos Petilian90 (ö-?): “Doğru, sizin de birçok kentte piskoposlarınız var ama onların da cemaati 87 88 89 90 Hoover, a.g.e., s. 62-63. Frend, Donatist Church, s. 19. Frend, Donatist Church, s. 23-24. Petilian, Donatist hareketin lideri olarak 411 Kartaca konsiline katıldıktan sonra sürgüne gönderilmi tir. Ölüm tarihi bilinmemektedir. 26 yok” diyecekti91. Donatistlerin en güçlü oldukları bölge Numidia idi. Kartaca konferansında Augustinus da bunu itiraf etmi tir: “Numidia bölgesi hariç Afrika’nın her tarafında cemaatimiz var ve sosyal çoğunluk bizde”92. O dönemde, Roma hakimiyetindekiAfrika’da üç dil konu ulmaktaydı: Libyan (bugünkü Berberi dilinin atası), Punic (Semitik bir dil, Augustinus ile özde le mi tir) ve Latince (Roma devletinin ve kilisenin dili).93Punic ve Libyan dilleri yerel olmasına kar ın Latince bölgeye sonradan Romalılarca sokulmu tu. Latince konu an halklar genel itibariyle Katolik, Libyan dilini konu anlar ise çoğunlukla Donatist idiler. Her iki cenahta da Punic dilini konu anlar görülmekteydi. Buna kar ın Donatist liderler de Katolik piskoposlar gibi Latince konu abiliyorlardı.94 Zaten latince ibadet diliydi ve her iki tarafın ritüelleri arasında pek bir fark yoktu.Kartaca’da ve diğer birçok güçlüyken, Donatistler Numidia, Mauretania gibi ehirde Katolikler bölgelere ve ta raya hâkimdiler.Romalıların egemenliğinde ortaya çıkan yeni olu an aristokrasi sınıfı Katolik iken, eski aristokratlar ya pagan ya da Donatist idiler.95 Dördümcü yüzyılda Kuzey Afrika’da, Roma Devleti adına vergi toplayanlarla vergi mükellefleri arasında bir uçurum olu mu tu. Afrikalılar, hem Roma’ya vergi veriyor hem de Afrika ordusunu besliyorlardı. Bu vergiler gittikçe ağırla ıyor ve vaziyet daha da kötüle iyordu.9618 Ocak 313 tarihli bir kayıttan (tam da Donatizm’in ortaya çıktığı dönem) anla ıldığı üzere, vergiler öyle bir hal almı tı ki, çiftçilerin toplam hasadının ⅓ veya ½’si vergi olarak alınıyordu. Vergilerini ödemeyenlerin de hayvanlarına el konuluyor, çift sürdükleri hayvanlar devlet i leri için kullanılıyordu. 322 yılında, ödemedikleri vergiler yüzünden hapis yatmamak için çocuklarını köle tüccarlarına satanlar vardı.97 Mensurius’un politikasına kar ı çıkan iki ana grup vardı. Bunlardan birincisi, bizzat Kartaca cemaatinden olan ki ilerdi. Cemaatin çoğunluğu Mensurius’u desteklese de ona 91 92 93 94 95 96 97 Frend, Donatist Church, s. 49. Frend, Donatist Church, s. 50. Frend, Donatist Church, s. 57. WEATHERWAX, a.g.e., s. 150. Peter Brown, Christianity And Local Culture Đn Late Roman Africa,s. 85. Frend, Donatist Church, s. 63. Frend, Donatist Church, s. 69. 27 kar ı olanlar da vardı. Nüfuzlu bir dul olan Lucilla da bunlardan biriydi. Lucilla, Büyük Zulüm döneminde ehit edilenlere hürmet gösterdiği için Caecilian tarafından sert bir ekilde paylanmı tı. Kadının Caecilian’a olan öfkesi dinmedi ve zamanı geldiğinde intikam almak istedi. Bir de kiliseyi muhafaza etmekle görevli kimseler vardı ki Mensurius onlara güvenmi ve kilisenin yükte hafif pahada ağır emanetlerini teslim etmi ti. Fakat bu ki iler nedense Mensurius’un halefine birden dü man kesildiler. Belli ki ellerindeki emanetleri geri vermeyi dü ünmüyorlardı.98Đkinci grup ise Secundus’ un önderliğindeki 70’ten fazla Numidialı piskopostu. Caecilian’ı gayrı me ru ilan edip onun kar ısına Majorinus’u dikenler i te bu iki gruptu. Caecilian’ın Numidialı piskoposlarca azledili inegerekçe gösterilen üç neden zikredilebilir: Birincisi, Mensurius’un ve Secundus’un farklı teolojik görü leriydi. Mensurius, kutsal metinlerin nihayetinde birer kağıt parçası olduklarını dü ünüyordu ve Hıristiyan cemaatin selameti için takiyye yapılmasını savunuyordu. Kendisi, doğrudan kutsal metinleri teslim etmese de (dinî olmayan metinler teslim etmi ti) sağ kolu Abthungili Felix’in kutsal metinleri yetkililere vermesine ses çıkarmayı ı, bu hareketini zımnen desteklediğini gösteriyordu. Eğer yetkililerle i birliği yapmak cemaatini koruyacaksa, Đsa’yı doğrudan inkârın haricinde her türlü i birliğine hazırdı. Oysa Secundus, Cyprian’ın izinden gidiyor ve yetkililerle i birliği yapılmasına kar ı çıkıyordu. Secundus, takiyyeyi bile kabul etmiyor, onurlu bir ekilde dimdik durulmasını, yetkililerle hiçbir i birliğine gidilmemesi gerektiğini savunuyordu. Böyle davranmayıp zalimlerle uzla ma yolunu seçenlere “hain” diyordu. Ona göre ehitler, Tanrı askerlerinin öncüleriydiler ve gerçek bir inanan onlara benzemeye çalı malıydı.99 Đkinci neden de aslında birincisinin bir sonucu gibi görünmektedir: Mensurius direni çilere kar ı gelmi , onları kötülemi ve iddetle kınamı tı. Hatta yardımcılarından Caecilian, adamlarıyla beraber zindanın kapısında beklemi ve mahkumlara yardım etmek isteyenlere engel olmu tu. Hatta bununla da yetinmeyip yardım etmekte ısrarcı olanları tartaklamı tı. Bu davranı ı asla unutulmayacaktı. 100 98 99 100 Hoover, a.g.e., s. 54. Hoover, a.g.e., s. 61-63. Hoover, a.g.e., s. 62. 28 Üçüncü ve belki de en önemli neden, Secundus’un Caecilian’ın seçilmesi törenini gayrı me ru kabul etmesiydi. Caecilian, kendisini veto edeceklerini bildiği için, Numidialı piskoposların geli ini beklemeden seçimi bitirmi ti. Oysa geleneğe göre Kartaca piskoposunun seçiminde Numidialı piskoposlar da hazır olurdu. Sadece bundan dolayı değil, onu kutsayan ki i (Felix) hain kabul edildiği için de seçimin doğrudan geçersiz olduğunu söylüyorlardı.101 Donatizm’in doğu u asla tam olarak bilinemeyecektir. Caecilian ve takipçilerini hainlikle suçlayan Numidialı piskoposların kendileri hain değiller miydi? Bu harekete adını veren Donatus acaba Numidialı mıydı? Donatist hareket imparator Constantine için tam olarak ne ifade ediyordu? Hareketin patlak vermesinin tarihi nedir? Bu ve bunun gibi birçok konu halen muğlaklığını korumaktadır.102 Donatizm’i tek bir kelimeyle ifade etmek gerekirse, “Kutsallık” hareketi denilebilir. Zira Donatistlere göre gerçek kilise kutsal ki ilerden meydana gelir.103 1.4.2. Đmparator Constantıne ve Donatistler Constantine ba a geçince yaptığı ilk i lerden biri Hıristiyan cemaatin yaralarını sarmak oldu. Selefinin (Diocletianus) yaptığı hataları düzeltmek istiyordu. Cirta ehrinin restorasyonunu yaptırdı ve yeni adını “Constantina” koydu. Henüz Caecilian’ın muhaliflerini dinlemeden onu Kartaca’nın me ru piskoposu olarak tanıdığını duyurdu. Ayrıca Caecilian’a bölgesindeki kiliseleri tamir etmesi için 4000 fellis104 gönderdi. Vali Anulinus’a gönderdiği bir mektupta, aldığı duyumlara göre bazı ba ıbo ki ilerin kutsal Katolik kiliseyi hile ve desiseyle bölmeye çalı tıklarından ve böyle kimselerin derhal yargılanmasından söz ediyordu.105 101 Hoover; a.g.e., s. 63. 102 Timothy David Barnes, “The Beginnings of Donatism”,Early Christianity and the Roman Empire, Variorum Reprints,London, 1984, s. 14. 103 Bengt Sundkler ve Christopher Steed, A History of the Church in Africa, Cambridge University Press, Cambridge, 2000, s. 26. 104 Fellis: Roma döneminde bronz para birimi. Frend, Donatist Church, s. 145. 105 29 313 yılının baharında, Constantine Anulinus’a gönderdiği yeni mektupta, Caecilian’ı Kartaca’nın resmi piskoposu olarak tanımakla kalmayıp, onunla beraber olan bütün ruhban sınıfını vergiden muaf tuttuğunu ve mallarının vergi kar ılığında rehin alınmasını yasakladığını bildirdi.106 15 Nisan 313’te vali Anulinus’a Donatistler tarafından biri mühürlü biri açık iki mektup teslim edildi. Mühürlü olanın üzerinde “Majorinus partisinin Caecilian partisine kar ı yaptığı suçlamaların delillerini içeren belge” ba lığı vardı. Öteki ise bir dilekçeydi: “Adil bir soydan gelen hayırlı imparator Constantine, sana müracaat ediyoruz. Senin baban, diğer imparatorların aksine, zulmetmedi ve Galya bu suçtan uzak durdu. Afrika’da diğer piskoposlarla aramızda anla mazlıklar ba gösterdi. Senin sevgine ba vuruyoruz ve bize Galyalı hakimler göndermeni istiyoruz.” Gönderenler: Lucian, Diynus, Fidentius, Nusutius ve Capito. Anulinus her iki belgeyi de imparatora gönderdi.107Constantine ba ta dilekçeye sinirlense de, vali Anulinus’tan Caecilian ve rakibini 10’ar piskoposla kendisine göndermesini istedi.108 Dava, kendisi de Afrikalı olan Papa Miltiades (ö. 314)109 tarafından görülecekti.Constantine ve Miltiades’in seçtiği, çoğunluğunu Kuzey Đtalyalı piskoposların olu turduğu bir heyet, davayı görü mek üzere kendilerine tahsis edilen imparatorun e i Fausta’nın evinde 30 Eylül 313’te toplandı.110 Majorinus’un ölümünden sonra onun yerine daha yeni geçen Casae Nigraelı Donatus (daha sonra herkes onu Kartacalı Donatus olarak bilecekti), Donatist grubun lideri olarak bu oturuma katıldı. Davanın ilk günü, Donatus, Caecilian’a kar ı yaptığı suçlamaların kanıtlarını ortaya koyacağını söyledi. Ama ikinci gün, her nedense davanın dı ında tutuldu. Üçüncü günün bitiminde oturum ba kanı Miltiades Donatistlerin aleyhine karar verdi, Caecilian davayı kazanmı tı.111 Yine de Caecilian ve ekibi bir taviz vermeye 106 107 108 109 110 111 Frend, Donatist Church, s.146. Stevenson, a.g.e., s. 301. Stevenson, a.g.e., s. 303. Aynı zamanda Melchiades olarak bilinir. Afrika Berberilerinden olmasına rağmen özel hayatına dair neredeyse hiç bilgi yoktur. Haziran 311’den Ocak 314’te ölümüne kadar yakla ık üç yıl papalık yapmı tır. Frend, Donatist Church, s. 148. Frend, Donatist Church, s. 148-149. 30 razı oldular; her ehirdeki iki rakip piskopostan genç olanı ya lı olanın lehine hakkından feragat edecekti. Bu karar Afrika’da pek memnuniyetle kar ılanmadı. Donatistler imdi de Papa Miltiades’i “hain” olmakla suçluyorlardı.Üstelik talep ettikleri gibi davaya Galyalı hâkimler bakmamı tı. 112 Donatistler tekrar Constantine’e ba vurdular. Đmparator bu duruma çok sinirlendi çünkü kendi atadığı yargıçların verdiği kararın adil olduğuna inanmaktaydı. Buna rağmen halk arasında dedikodulara neden olmaması ve son bir kararın verilmesi için yeni bir komisyon kurulmasına karar verdi. Bu komisyon, Arles’te (Đspanyada bir ehir), ehrin piskoposu Marinus yönetiminde 1 Ağustos 314’te toplandı. Đmparator Constantine, e zamanlı olarak, Abthungi piskoposu Felix meselesinin ara tırılması için emir verdi. Büyük Zulüm döneminde tam olarak neler olup bittiğini bilen birçok resmi görevli halen hayattaydı ve onların bilgisine ba vuruldu. Neticede, Felix’in suçsuz olduğu ve kendisine acemice bir komplo kurulduğu ortaya çıktı.113 Donatistler Arles’teki davayı da kaybetti; Donatus kötü bir izlenim bıraktı.Bu arada Papa Miltiades ölmü onun yerine Papa Sylvester (ö. 335) geçmi ti.114Heyetin Papa Sylvester’a gönderdiği raporda Donatistlerden, “hiçbir geleneğe ve otoriteye saygıları olmayan, hiçbir iddialarını kanıtlamayan ama sadece suçlamada bulunan tehlikeli ki iler” eklinde bahsedilmi ti. Caecilian bir kere daha haklı çıkmı tı. Birkaç ki i haricinde, Donatist piskoposlardan verilen hükmü kabul eden olmadı ve Donatus’u desteklemeye devam ettiler.115 Verilen hüküm bir kez daha i e yaramamı tı. Constantine’in danı manlarından biri olan Philumenus, Kartaca’ya yeni bir piskopos seçilmesini ve Donatus ile Caecilian’ın Đtalya’da alıkonulmasını teklif etti. Teklifi kabul edilerek bu görevi yerine getirmeleri için iki yüksek rütbeli piskopos Olymius ve Eunomius, 315 yılının kı aylarında Afrika’ya gönderildi. Đki piskopos da Kartaca’da Donatistler tarafından boykot edildiler. ehirde 112 113 114 115 Frend, Donatist Church, s. 149. Frend, Donatist Church, s. 150. Papa Sylvester I olarak bilinir. 314-335 tarihleri arasında papalık yaptı. Frend, Donatist Church, s. 152. 31 karga a çıktı ve orada yakla ık 40 gün kalmalarına rağmen bir neticeye varamadan geri döndüler.116 Bu geli melerden sonra Constantine için artık Caecilian ve taraftarları tamamen haklı; rakipleri, yani Donatistler ise iftiracı ve ayrılıkçı konumundaydı. Bütün bunlara rağmen dördüncü yüzyılda Kuzey Afrika’nın büyük bir bölümüne Donatistler hakim oldu.117 Öyle ki, Augustinus kendisinden önce Hippo ehrindeki Katoliklerin sayısının bir elin parmaklarını geçmediğini, bunların da Donatist piskopos Faustinus tarafından ehrin pazarından men edildiklerini aktarmaktadır.118 . 116 117 118 Frend, Donatist Church, s. 156-157. Frend, "Donatus 'Paene Totam Africam Decepit'. How?" s. 626. Hoover, a.g.e., s. 30. 32 ĐKĐNCĐ BÖLÜM: DONATĐZMĐN GELĐ ĐMĐ 33 2. DONATĐZMĐN GELĐ ĐMĐ 2.1. MACARIAN ZULMÜ 346 yılında Donatizm’in Kuzey Afrika’daki yıldızı parladı. Doğu kilisesinin Serdica’da1 topladığı konsilde, Donatistler Kuzey Afrika’nın me ru kilisesi olarak kabul gördüler. Aynı yıl, Caecilian’ın ölümünden sonra, Donatus çok kritik bir karara imza attı; Đmparator Constans’tan (ö. 350) Kartaca’nın resmi piskoposu olarak tanınmayı istedi. Aslında, Constantine zamanında Papa Miltiades yönetiminde yapılan oturumda alınan karara göre piskoposluk doğal olarak Donatus’ta olmalıydı.Söz konusu kural, iki rakip gruptan genç olanın ya lı olana makamını bırakmasını öngörüyordu. Gerçi Donatus zaten Caecilian’dan ya lıydı, ama onun ölümünden sonra Kartaca’daki en ya lı piskopos Donatus’tu. Đ te biraz da bu duruma güvenerek, Donatus birkez daha imparatorun adaletine sığınmı tı. Ama sonuç Donatistlerin asla tahmin edemeyecekleri kadar kötü oldu.2 Đmparator Constans, 347’de bölgedeki tartı maları yatı tırmaları için Kuzey Afrika’ya Paulus ve Macarius adında iki yargıç gönderdi. Asıl amaçları bölgedeki durumu incelemek olsa da, göstermelik görevleri her iki tarafın fakirlerine ayrım gözetmeksizin para yardımında bulunmaktı.3 Ama bölgeye vardıkları andan itibaren Caecilian’ın halefi Piskopos Gratus’la (ö. 352) oturup kalktılar ve onun ifa ettiği âyinlere katıldılar. Bununla da yetinmeyip halkı onların tarafına çekmeye çalı tılar. Hadiseler Donatus için kabul edilemezdi. Komisyon nihayet kendisiyle görü tüğünde onlara “Đmparatorun kiliseyle hiçbir i i yok” dedi ve cemaatine bu iki yargıcın yardımlarını kabul etmemelerini tavsiye etti. Aynı günlerde halk arasında yayılan bir söylenti Kartaca’yı altüst etmeye yetmi ti.Dedikodulara göre Gratus’un kilisesine imparator Constant’ın büstü konulmu ve 1 2 3 Serdica (Bulgaristan ba kenti Sofya) Konsili, 343 yılında Đmparator Constans’ın emriyle toplandı. Hoover, a.g.e., s. 93. Chadwick, a.g.e., s. 384. 34 önünde tütsüler yakılmı tı. Söylentinin Numidia bölgesine ula ması uzun sürmedi ve oradaki halk galeyana geldi. Donatistler bu duruma kar ı direnmeyi dü ünüyorlardı. Bagai piskoposu Donatus (Kartacalı Donatus’tan farklı biri) gibiler de etraflarına bazı “direni çiler” (circumcellions) toplamı tı. Komisyondaki yargıçlar bunun doğruluğunu ara tırmak için bölgeye asker gönderince büyük tatsızlıklar meydana geldi. Kavgalar oldu, “direni çiler” teslim olmak istemeyince askerler onları kıyımdan geçirdi. Ölenler arasında Bagai piskoposu Donatus da vardı.4 Numidialı piskoposlar, muhtemel bir sürgüne kar ı nasıl bir tutum sergileyeceklerini görü mek için 3 Haziran 347’de bir konsil düzenledi. Konsilden sonra Donatist delegeler piskopos Marculus önderliğinde Macarius’u azarladı. Öfke daha da artmı tı. Macarius onları bağlatıp kırbaçlattı ve tutuklattı. Felicinus ve Marculus gibi piskoposlar i kencelere dayanamayıp öldüler. 15 Ağustos 347’de Kartaca valisi her iki kilisenin birliğini ilan eden bir imparatorluk fermanını duyurunca isyan ve karga a daha da büyüdü.5 Hareketin lideri Piskopos Donatus da dahil olmak üzere birçok Donatist piskopos sürgüne gönderildi. Donatus 355’te sürgündeyken öldüğünde takipçileri ona ehit muamelesi yapmı tı. Kimi Donatistler baskılara boyun eğmemek için kendini uçurumlardan a ağı attı. Cemaatleri ehitlerini gururla sahiplendi ve bunun için Katolik kiliseyi suçladı. Decius ve Diocletianus zamanlarında, Afrika Kilisesi çok baskı gördü ama yine de varlığını devam ettirdi. Aynı durum Donatistler için de geçerliydi ama Macarius zulmünü her zaman öfkeyle anacaklardı.6Donatist hareket darmadağın edilmi ve zulüm sona ermi ti. Ancak “Macarian Zulmü”nün etkileri asla silinmeyecekti. O dönemde öldürülenlerle ilgili “ ehitname”ler yazıldı.7 2.2. CIRCUMCELLIONS 4 5 6 7 Frend, Donatist Church, s. 178. Frend, Donatist Church, s. 179. Chadwick, a.g.e., s. 384. Bkz. Tilley, “The Passion of Maximian and Isaac”, Donatist Martyr Stories, s. 61-76. 35 Donatizmin tarihinde “Türbe Sava çıları”nın (circumcellionistler) ortaya çıkı ı 340 sonrasına tekabül eder.8Çoğunlukla Numidia ve Mauretania bölgelerindeki Hıristiyanlardan olu an isyancılar, güçlülere ve Romalı toprak sahiplerine ba kaldırmı tı. Kendilerini Türbe Sava çıları olarak değil de “Đsa’nın Askerleri” olarak tanımlamayı tercih ediyorlardı.9 Augustinus,Türbe Sava çıları hakkında “Onlar haydut olarak ya amı , Türbe Sava çıları olarak ölmü ve ehit gibi saygı görmü lerdir” der.10 Bunlar bir ba kaldırı hareketinden ziyade fanatik dindarlardan olu an bir gruptu. Kendilerini aziz olarak görüyor, komutanlarına da “azizlerin efi” diyorlardı.11 Birilerini öldürmek, kayalardan atlayarak veya kendilerini ate e atarak intihar etmek gündelik i lerindendi.12 Tapınakların civarını mesken edinmi , son derece sade ve basit bir hayat sürüyorlardı. ehitlik olgusuna fazla önem veriyorlar ve ehit olabilmek için her türlü yola ba vuruyorlardı. Bazen kendilerini öldürtmek için rastgele yolcuların kar ısına dikiliyor, bazen de kayalıklardan a ağı atlıyorlardı. Kullandıkları ilginç kılıçlarına “Israels” diyorlardı. Sadece erkeklerden olu muyor, birçok kadın üye de barındırıyorlardı. Ayrıca ehit kemiklerine de büyük bir tazimde bulunuyorlardı.13 Donatizm’in yoğun olarak görüldüğü Numidia bölgesinden çıktıkları ve genel olarak Donatist kiliseye mensup oldukları göz önünde bulundurularak, yaptıkları eylemlerden Donatist kilise sorumlu tutulmu tur. Onların üzerinden hareket çapulcu ve isyancı olmakla suçlanmı tır. Oysa ne Donatus’un ne de sonraki liderlerin Türbe Sava çılarına böylesi eylemler için doğrudan bir emirlerinin olmamasının yanında, kimi zaman Donatist kiliseleri de hedef almı lardır. 364 yılında Mauretania bölgesindeki Jubaleni kabilesinden Firmus adında güçlü biri Roma’ya kar ı ba kaldırdı ve Calama-Caesarea arasındaki bölgede krallığını ilan 8 Frend, “Donatism”, ER, s. 2417. 9 Gaumer, “The Evolution of Donatist Theology as Response to a Changing Late Antique Milieu”, s.197. Raven, a.g.e., s. 181. Edward Gibbon, Roma Đmparatorluğu’nun Gerileyi ve Çökü Tarihi, çev. Asım Baklacıgil, BES Yayınları, Đstanbul, 1987, C. 2, s. 212. Beaver, R. Pierce, “The Donatist Circumcellions,” Church History, vol. 4, no. 2 (1935) s. 131 Gaumer, “The Evolution of Donatist Theology as Response to a Changing Late Antique Milieu”, s. 199. 10 11 12 13 36 ederek, bağımsız Mauretania’nın son kralı oldu.14 Kısa sürede Donatistler arasında birçok taraftar edinmesine rağmen373’te Roma ordusu tarafından bozguna uğratıldı ve öldürüldü. Donatistler artık Roma’nın gözünde sadece ayrılıkçı değil aynı zamanda hain durumuna dü mü lerdi.15 397’de, Firmus’un öldürülmesinden yakla ık 20 yıl sonra karde i Gildo isyan bayrağını eline aldı. Gildo, Romalıların yanında ağabeyine kar ı sava mı ken, imdi roller deği mi ve isyancıların ba ına bizzat o geçmi ti. En fanatik Donatist piskoposlardan Timgadlı Optatus’tan büyük destek gördü. Timgadlı Optatus, Türbe Sava çılarından kurduğu ordusuyla beraber Gildo’nun yanında 10 yıl boyunca sava tı. Onun bu tavrı, Gildo’nun ölümünden sonra Donatistleri daha da zor duruma sokacaktı.16 Öyle de oldu, Roma’ya kar ı Donatistleri kötülemek için Katoliklerin eline güçlü bir koz geçmi ti.17 Gildo’nun ölümünden sonra Timgadlı Optatus yakalandı ve hapiste öldü.18 2.3. ĐMPARATOR JULIAN Macarian Zulmünden sonra Donatist harekette yakla ık 13 yıl hiçbir kıpırdama olmadı. Caecilian’ın halefi Gratus dikkat çeken bir lider değildi ve onun döneminde Katoliklerin Donatistlerle bir çeki meleri olmadı. Macarian zulmü, Donatistlerin yüreklerinde ve zihinlerinde kötü bir yer edinmi , Caecilianistlere olan öfkelerini arttırmı tı. Hatta Caecilianistlere artık Macarianist diyorlardı.19 355 yılında hareketin lideri Donatus sürgünde ölünce Donatist kilisenin ba ına Parmenian (ö.391) –ki kendisi muhtemelen Afrika asıllı değildi-geçti. Parmenian da sürgünde olduğundan dolayı 361 yılına kadar Afrika’ya ayak bile basmamı tı.20 361 yılında imparator Julian (ö.363) ba a geçince, Constantine tarafından kovulanlara, sürgün edilenlere çağrı yaptı. Belki de kendi içerisindeki ihtilaflarla kiliseyi 14 15 16 17 Weatherwax, a.g.e., s. 361. Raven, a.g.e., s. 182. Raven, a.g.e., s. 184. Weatherwax, a.g.e., s. 176. 18 Beaver, “The Donatist Circumcellions” s. 127. 19 Frend, Donatist Church, s. 185. 20 Frend, “Donatism”, ER, s. 2416. 37 zayıflatmayı dü ünüyordu.21 Sürgünde olan Donatist liderler de Afrika’ya dönebilmek için Julian’dan izin istediler. Julian, isteklerini kabul etmekle kalmayıp, Macarian döneminde gasp edilen kiliselerini kendilerine geri verdi.22 Artık rüzgar Donatistlerden yana dönmü tü. Đlk i leri, el konulmu kiliselerini ve bazilikalarını geri almak oldu. “Kirli ki ilerin ellediği eyler de kirlidir” diyerek bu kiliseleri en ücra kö elerine varana dek tuzlu suyla yıkadılar. Yeniden vaftiz meselesi tekrar gündeme geldi. Hatta bazı paganları zorla Hıristiyanla tırmaya çalı tılar.23 Bu ani deği im Caecilianistler için çok kötü oldu. Đmparatorluğun tüm desteğini arkalarına alan Donatistler her türlü yöntemle Caecilianistlere saldırdılar. iddete ba vurmadıkları yerlerde de kanunu kullandılar, önceden ele geçirilen kilise ve mallarını geri aldılar. Donatistler güçlenmi ve piskoposlarının saygınlığı artmı tı.24 Đki muhalif kilise arasındaki mesafe, bu tarz uygulamalar yüzünden daha da büyüdü, öfke ve korku duvarları örüldü. Birbirlerine selam bile vermez odular. Kar ılıklı kız alıp vermeler görülmez oldu. Hatta kimi yerlerde Donatist hizmetçiler Caecilianist efendileri için ekmek yapmayı bile reddeder oldular. 25 Kiliselerini teslim etmek istemeyen Caecilianist piskoposlar, Donatist kalabalıklar tarafından zorla dı arı atıldılar. Öyle ki, hadiselerde kimi ölümlere neden olundu.26 Julian’ın desteğinden sonra Donatistlerin hedef ve öncelikleri de deği mi ti. Đlk zamanlar, imparatorluk tarafından Kartaca’nın resmi kilisesi olarak kabul görmek için mücadele veriyorlardı. Ama artık halkın desteğiyle Caecilianist kiliseyi ortadan kaldırmaya çalı ıyorlardı.27 Parmenian yakla ık 36 sene hareketin ba ında kaldı. Onun döneminde Donatistler en güçlü zamanlarını ya adılar. 21 22 23 24 25 26 27 Weatherwax, a.g.e., s. 157. Frend, Donatist Church, s. 188. Frend, Donatist Church, s. 189. Frend, Donatist Church, s. 190. Frend, Donatist Church, s. 191. Hoover, a.g.e., s. 102. Hoover, a.g.e., s. 103. 38 2.4. SOSYOPOLĐTĐK VE TEOLOJĐK TARTI MALAR 2.4.1. Gerçek Katolik Kim? Katolik (catholic) kavramının aslı Grekçe’de “Katholikos”, Latince’de “universalis, generalis” olup “Evrensel Kilise” anlamına gelir.28 Muhalifleri “Katolik” terimini “evrensel kilise” olarak tanımlarken, Donatistler bunu “kutsallık, temizlik, saflık” olarak yorumluyorlardı. Augustinus onların bu tutumuna hayretler içerisinde kalıyordu, çünkü imparatorluk makamlarına yaptıkları her ba vuruda kendilerinden “Katolik” diye bahsediyorlardı.29 Donatistler kendilerini Đsa’nın tek ve biricik kilisesi olarak görüyor ve Katolik olduklarını söylüyorlardı. Bunu söylerken, coğrafi yayılmı lığı değil, kutsallıklarını esas alıyorlardı. Onlara göre diğer kiliseler ya günaha batmı tı yada günaha batmı kimselerle aynı safta yer almı lardı ki bu da aynı sonuca götürürdü. Milevisli Optatus buna kar ı çıkıyor ve öyle soruyordu: “Tanrı, Afrika’nın küçük bir bölümünde, ufak bir eyaletin kö esinde sizinle beraber öyle mi? Ama O Đspanya’da, Đtalya’da veya sizin olmadığınız herhangi bir yerde değil öyle mi?”30 Donatist ismi, onlara muhalifleri tarafından verilmi ti. Oysa onlar kendilerini “Katolik” olarak tanımlıyorlardı. Bu sebeple kimi ara tırmacılar Donatistlere “Afrika Hıristiyanları” demi tir.31 Yine bu alanda yapılmı kapsamlı bir ara tırmada her iki akımın öncülerine atfen “Donatistler” ve “Caecilianistler” eklinde bir sınıflandırma yapılmaktadır.32 2.4.2. Günah ve Ayin 28 29 30 31 32 Ömer Faruk Harman, “Katoliklik”, DĐA, C. 25, Ankara, 2002, s. 55. Hoover, a.g.e., s. 28. Paola Marone, “The Use Of The Term “Catholic” The Donatist Controversy” POMOERIUM 6, (2007), s. 7. Bkz. Shaw, a.g.e., s. 5-34. Hoover, a.g.e., s. 33. 39 Donatist kiliseyle diğerleri arasındaki tartı ma konularından biri de “Günah ve Ayin” ili kisiydi. “Kilisenin saflığı nerden geliyor?” sorusuna Donatistler, “âyinlerin doğru yönetiminden” cevabını veriyorlardı. Âyinlerin doğru yönetilmesini ve geçerliliğini de onu yöneten rahibin günahsızlığına (en azından büyük günahlardan uzak durmasına) bağlıyorlardı. “Böylesi rahipler de sadece bizde var, zira ötekiler bir “hain” piskopos tarafından yönetiliyorlar ve ne kadar kutsal bir hayat ya arlarsa ya asınlar, yine de yönettikleri âyinler geçersizdir” diyorlardı.33 Peki bir piskopos günah i leyemez miydi? Onlara göre mesele bir piskoposun günah i leyip i lememesi değil, i lediği suçta ısrar etmesi, yaptığı i i günah olarak görmemesi ve tövbe etmemesiydi. Bu yüzen Caecilianist taifeye kar ıydılar; çünkü Caecilianistler zulüm ve baskı altındayken kutsal metinleri teslim etmenin günah olmadığını savunuyorlardı. Dahası, bu cürmü i lemi ki ilerin yanında yer alıyorlardı. Donatistlerin gözünde, kendi özgür seçimiyle hainlerin yanında yer alanlar da onlar kadar suçluydu ve onların günahlarına ortak oluyordu.34 Caecilianistler, Donatistlerin bütün cemaatlerinin pak ve temiz, tamamen günahsız olmasını istediklerini iddia ediyorlardı.Oysa Donatistlerin ne üyelerinden ne de piskoposlardan böyle bir beklentileri yoktu. Onlar, i lenen günahta diretilmesine veya günahın örtbas edilmesine kar ıydılar.Üzerine gidilmeli ve itiraf edilmeliydi,ki i günahından pi manlık duymalıydı.35 Hareketin ilk dönemlerinde bu görü hâkimken, Petilian döneminde söz konusu teolojide kimi deği ikliklere gidildi. Petilian, vaftiz konusunda âyini yönetenin ahsına değil, âyine katılanın özgür iradesine vurgu yapıyordu. Ki i “Hak Kilise”yi seçmeliydi. Bu seçim yapıldıktan ve âyin gerçek bir kilisede gerçekle tikten sonra âyini yürüten piskoposun nasıl biri olduğu da pek önemli değildi. Günah gizli kaldıkça sorun yoktu ama cürüm a ikâr olduğunda ve bu durum bilindiği halde söz konusu piskoposun âyin yönetmesine izin veriliyorsa, inananlar da bu âyinlere katılıyorsa yapılan i yanlı tı. Çünkü böylesi ibadetlerin tamamen geçersiz olduğunu savunuyordu.36 33 34 35 36 Aland, a.g.e., s. 167. Hoover, a.g.e., s. 81-82. Hoover, a.g.e., s. 152. Hoover, a.g.e., s. 154. 40 Caecilianistler onların bu argümanlarını çürütmek için Yehuda (havari) örneğini verdiler: Đsa, Yehuda’nın hain olduğunu bildiği halde onun kendileriyle âyine katılmasına izin vermi ti.37 Donatistler bu durumu farklı yorumluyordu: Evet, Đsa onu biliyordu ama diğer havariler bundan habersizdi. Ne zamanki haberleri oldu derhal onu dı ladılar. Gizli günah kiliseye zarar vermez ama a ikâr olmu , duyulmu olan günah kiliseye zarar verir.38 Bütün mesele “özgür irade” üzerine temellendirilmi ti. Cemaatten herhangi biri, kendi isteğiyle, günahkâr olduğunu bildiği bir piskoposla kalmaya devam ediyorsa onun günahını da onayladığı anlamına gelir ki, söz konusu ki i de o günaha ortak olur diyorlardı. 2.4.3. Yeniden Vaftiz Ba langıçta Donatistleri bile birbirine dü üren temel sorunlardan biri “Yeniden Vaftiz” (rebaptism) konusuydu. Katolik bir rahip tarafından yapılan vaftizin, KatolikDonatist ayrı masından önce bile olsa, Donatist kiliseye kabul edilebilmek için tekrar yapılması gerektiğini söylüyorlardı. Katolik-Donatist evliliklerinde, Katolik olan ahsın kendi kiliselerine üye olmasını talep ediyorlardı. Augustinus, o dönemde bu duruma göz yuman birçok rahibin varlığından duyduğu üzüntüyü dile getirir.39 Donatistler için Cyprian’ın teolojik görü leri çok önemliydi ve birçok argümanlarını ona dayandırıyorlardı. Bunlardan biri de yeniden vaftiz meselesiydi. Cyprian, heretiklerce vaftiz edilen kimselerin gerçek kiliseye kabulünde yeniden vaftiz edilmeleri gerektiğini savunuyordu.40 Đ te Donatistler de ataları Cyprian’ın izinden gittiler. “Tek Tanrı, tek inanç ve tek vaftiz”41 olduğuna göre, ritüelleri ne kadar Katolik kiliseye (kendilerini kastediyorlar) benzerse benzesin, gerçek kilise dı ında yapılan bütün vaftizler geçersizdir.42 Geçersiz bir vaftizle vaftiz olan ki i de vaftizli sayılamayacağından, aslında 37 38 39 40 41 42 Judas (Yehuda) isminin aynı zamanda “hain” (traditor) anlamında kullanıldığı göz önünde bulundurulmalıdır. Hoover, a.g.e.,s. 155. Chadwick, a.g.e., 382. Bkz. Bu çalı ma, “ St. Cyprian” ba lığı. Efesliler 4: 4-6. Augustine, Against the Letters of Petilian, NPNF-1, Vol. 4, s. 546. 41 “yeniden vaftiz” diye bir eyin teorik olarak mümkün olmadığını iddia ediyorlardı. Çünkü ilki geçersizse, yaptıkları yeni vaftizin haliyle ikinci değil ilk vaftiz olması gerekiyordu.43 Yeniden vaftiz meselesi iki partinin ayrılmasından yakla ık 20 yıl sonra ortaya çıktı. Henüz ufak ya lardayken Caecilianist kiliselerde vaftiz edilenler imdi birer eri kin olmu tu. Bunlardan bazıları peyderpey Donatist kiliseye geçiyordu. Birçok piskopos, Cyprian’ın görü lerine dayanarak, önceki vaftizlerini geçersiz kabul ediyor ve onları tekrar vaftiz etmek istiyordu.44 Bazı Hıristiyanlar da sırf önceki vaftizlerini reddetmemek için gönülleri olduğu halde Donatist kiliseye geçmiyorlardı. Bu sebeple kimi piskoposlar onları kiliseye kabul ederken vaftizi art ko muyorlardı. Meselenin çözülmesi için 355 yılında Kartaca’da toplanan konsile yakla ık 270 piskopos katılmı , 75 gün boyunca konuyu tartı tıktan sonra, Caecilianistler tarafından vaftiz edilenlerin Donatist kiliseye geçerken yeniden vaftiz edilecekleri kararına varılmı tı. Ama bunu yapmaya gönülsüz olanlara da ısrar edilmeyecek ve kiliseye kabullerinde kolaylık sağlanacaktı. Bu hüküm kabul gördü ve uzun yıllar aynen uygulandı.45 Konsil sonunda ula tıkları karar, onların Cyprian’ı körü körüne takip etmediğini, yeri geldiğinde katılıktan uzak, esnek olduklarını göstermektedir. Donatist piskoposlardan Petilian, heretiklerin yaptığı ilk vaftizin batıl olduğunu anlatmak için öyle diyordu: “Sen günahlar içinde yanlı olanı oynarken, ben vaftiz âyinini iki defa yapmı olmuyorum. Sen vaftiz âyinini hiç yapmadın ki!”46. Yine Donatist liderlerden Parmenian da vaftizi tamamen âyini yöneten ki iye bağlıyordu: “Vaftiz armağanı verene aittir, alana değil”, “Verecek bir eyi olmayan neyi versin”.47 Augustinus, Donatist fikirleri ele tirmek için kaleme aldığı bir eserinde Petilian’dan öyle bir söz aktarmı tı:“Đnancını inançsız birinden alan ki i, ondan inanç değil günah almı tır.”48 Petilian, Augustinus’un kendisini çürütmek için yazdıklarını görünce hemen bir cevap yazdı: “Nerede ‘bile-isteye’ kelimesi? Oysa o sözün aslı öyle olmalı: Đnancını bile- 43 44 45 46 47 48 Hoover, a.g.e., s. 78. Hoover, a.g.e., s. 78. Hoover, a.g.e., s. 80. Augustine, Against the Letters of Petilian, NPNF-1, vol. 4, s. 545. Hoover, a.g.e., s. 148. Augustine, Against the Letters of Petilian, NPNF-1, vol. 4, s. 609. 42 isteye inançsız birinden alan ki i, ondan inanç değil günah almı tır.”49 Bir nüans çok ey deği tirmekteydi. Bu durumda vaftiz, “alıcı”nın bilgisine bağlanıyordu. Böylelikle Donatistler önceleri vaftiz âyininin düzgün yapılması veya hak kilise tarafından yönetilmesi üzerinde dururken; Petilian, vaftiz olacak ki inin özgür iradesine-seçimine vurgu yapıyordu. Augustinus, vaftiz âyinini yapan ki inin günahkar olmasının önemli olmadığını hatta heretikler tarafından yapılan vaftizin bile geçerli olduğunu savunuyordu. 2.4.4. Evrensel Kilise Donatist hareket yekpare ve tekdüze bir akım değildir. O yüzden ilk yıllardaki “Evrensel Kilise”ye bakı larıyla son dönemlerindeki tutumları farklılıklar göstermi tir. Hareketin ilk yıllarında, Afrika’nın dı ındaki kiliselere kar ı tutumları yansızdı. Roma kilisesindekileri Caecilian’ı destekledikleri için “hain” kabul etseler de, diğer bölgelerde olup Katolik-Donatist çeki mesine katılmayanları hak kilise olarak kabul ediyorlardı.Fakat Macarian Zulmünden sonra Donatist kilisenin deniza ırı ve uzak kiliselere kar ı tutumu farklıla tı; onları da heretik, ayrılıkçı görmeye ba ladılar. Çoğu zaman da diğer kiliselerle ileti ime geçmek istediklerinde reddedildiler.50 325 Đznik Konsili’yle ters dü en Doğu kiliseleri zamanla Donatistlerin gözünde “hain kar ıtı” (anti-traditor) duruma geldiler. Zira bunlar, Batı kilisesinin hain olduğunu anlayıp ayrıldılar.51 Daha basit bir tabirle, “Dü manımın dü manı dostumdur” özdeyi i hayat buluyordu. Nitekim 343’te toplanan Serica Konsili’nde Donatistler Kuzey Afrika’nın resmi kilisesi olarak tanınmı tı. Donatistler, Caecilianistleri (diğer bir ifadeyle Katolikleri) hainler ve hainlerin çocukları olarak görüyorlardı. Gerçekte babaları hain olduğu için değil ama bilerek ve isteyerek o tarafı seçtikleri için. Petilian’ın sözleriyle ifade edecek olursak, “Kimileri biz hainlerin çocukları değiliz diyecektir. Ki i, taklit ettiği kimsenin evladıdır.”52 Önceki bölümlerde anlatıldığı üzere, Donatistler Constantine’e gönderdikleri mektupta, davalarına bakması için kendilerine Galyalı piskoposlar göndermesini 49 50 51 52 Augustine, Against the Letters of Petilian, NPNF-1, Vol. 4, s 611. Hoover, a.g.e., s. 84-85. Hoover, a.g.e., s. 122. Augustine, Against the Letters of Petilian, NPNF-1, col. 4, s. 535. 43 istemi lerdi. Bu husus, onların diğer kiliselerin doğruluğunu kabul ettiklerini göstermektedir. Fakat Macarian Zulmünün Donatistler üzerinde çok büyük etkileri oldu. Macarian Zulmü döneminde ve sonrasında halen Afrika’nın dı ındaki kiliselerin Caecilian partisiyle ili ki içerisinde olduklarını görünce, bu kiliseleri “günahkârlarla ili kiye geçerek günahlarına ortak olmak”la suçladılar.53 Buna rağmen Donatist kilisede, söz konusu meseleyle ilgili her zaman tek seslilik yoktu. Mesela Parmenian; “Diğer yerlerdeki Hıristiyanların durumunun ne olacağını bilmiyoruz, belki de aralarında iyi Hıristiyanlar vardır” diyordu.54 Anla ıldığı kadarıyla Donatistler, diğer kiliseler hakkında, taraflarını belli etmedikleri sürece (Roma kilisesi gibi), agnostik bir tutum sergiliyorlardı. 2.4.5. Kilise ve Devlet Diğer teolojik tartı malarda olduğu gibi kilise-devlet ili kisinde de Donatist görü ler farklılık göstermi tir. Ba langıç evrelerinde imparatorluğa kar ı değillerdi; nihayetinde Afrika resmi kilisesi olarak tanınmayı umuyorlardı. Ayrıca birçok defa Caecilianistlerle kendi aralarındaki ihtilafların çözümü için imparatorluğa ba vurmu lardı. Bu da onların kilise konsillerinden daha çok imparatorun adaletine güvendikleri anlamına gelir. Önceden Constantine’e yazdıkları mektupta onun için “imparatorların en iyisi” ifadesini kullanmı lardı. Ama dört defa Constantin’e ba vurmalarına rağmen, imparatorun net bir ekilde Caecilian’ı desteklemesi ve Macarian zulmü, Donatistlerin devlete bakı açılarını deği tirdi. Macarian zulmünden sonra Donatist ve Katolik kilise arasındaki mesafe daha da açıldı, dü manlıklar arttı. Donatus’un me hur “Kilisenin imparatorla ne i i olur?”, “Hıristiyanların krallarla ne i i olur? veya piskoposun sarayla i i ne?”55sözleri Donatistlerin yeni bakı açısını yansıtmaktadır. Onlar, imparatorun kilise üzerinde söz sahibi olmasını istemiyorlardı. 53 54 55 Chadwick, a.g.e., s. 383. Hoover, a.g.e., s. 122. Hoover, a.g.e., s. 101. 44 Donatist kilisenin, bu yönüyle, Hıristiyanlık Roma’sında kilise-devlet ayrı masını öne süren ilk kilise olduğu söylenebilir. Donatistlere göre devlet hiçbir zaman gücünü ba kalarını zorla ihtida ettirmek için kullanmamalıdır.56 361 yılında Julian imparator olunca Donatistlere destek verdi. Bu defa da devlet desteğini arkalarına alan Donatistler, önceleri kendilerine ait olan ama Katolikler tarafından el konulmu kilise ve bazilikalarını zorla geri almak istediler.57 Durum gösteriyor ki, imparatorluk gücü muhaliflerindeyken “kötü”, kendi taraflarındayken “iyi” oluyordu. Konuyla ilgili bir detay var ki gerçekten dikkat çekicidir. Pagan imparatorlar Hıristiyanlara zulmettiklerinde, bu baskı ve zulüm dönemi imparatorun adıyla anılıyordu; Nero Zulmü (64-68)58, Decius Zulmü(250-251), Diocletianus Zulmü(304-305) vb. Ama Hıristiyan imparatorlar döneminde uygulanan baskılar onların değil de vekillerinin adıyla anılır olmu tu; Macarian Zulmü, Ursacius Zulmü vb.59 Petilian, önceki pagan imparatorların doğrudan imparatorların yanlı Hıristiyanlığı hedef aldıkları ama sonraki Hıristiyan bilgilendirildiği görü ündeydi; Đmparatorun elindeki kan, oraya Caecilianistler tarafından konmu tu.60 2.4.6. Kutsal Kitaptan Deliller Donatistler, haklılıklarını ispat edebilmek için sıklıkla Eski ve Yeni Ahit’e ba vuruyorlardı. Doğal olarak muhalifleri de onlara kar ı yine Kitab-ı Mukaddes’i kullanıyorlardı. Katoliklerle aralarında en fazla tartı ma konusu olan cümlelerden bazıları öyleydi: “Kapalı bir bahçesin sen, kız karde im, yavuklum, kapalı bir kaynak, mühürlü bir pınar.”61 56 57 58 59 60 61 Tilley, The Bible in Christian North Africa, s. 161. Hoover, a.g.e., s. 102. Nero Zulmü, Roma Đmparatorluğu tarafından Hıristiyanlara yapılan ilk zulüm olarak kabul edilir. Augustine, Against the Letters of Petilian, NPNF-1, vol. 4, s. 578. Hoover, a.g.e.,s. 114. Ezgiler Ezgisi 4: 12. 45 Donatistler, söz konusu “yavuklu”nun kendi kiliseleri olduğunu iddia ediyorlardı. Augustinus onların görü lerine kar ı çıkıyor ve “yavuklu”nun Donatistler değil, aksine günahlarına rağmen temiz kalabilmi Katolik kilisesi olduğunu savunuyordu.62 Cyprian da, daha önce bu cümleyi özellikle vaftiz konusunda heretiklere kar ı kullanmı tı. Kilise yabancılara ve heretiklere kapalı bir bahçeye benzetilmi ti.63 “Ey sevgilim söyle bana, sürünü nerede otlatıyorsun, öğleyin nerede yatırıyorsun?” Onlar bu cümledeki “öğleyin yatırma” ifadesini güneye yorumluyor ve gerçek kilisenin coğrafi olarak kuzeydeki Roma’da değil güneydeki Afrika’da yer aldığı sonucunu çıkarıyorlardı. Augustinus böylesi bir yorumdan pekala Mısır sonucunun da çıkarılabileceğini savunuyordu, zira Mısır daha güneyde kalıyordu.64 “Kızların arasında bir zambağa benzer, kızların arasında a kım.”65 Bu cümlede de yine Augustinus tarafından Donatistlere kar ı kullanılıyordu. O bahçede “zambak”ların yanında “dikenler” de mevcut olduğuna göre, Tanrı’nın kilisesinde iyilerin yanında kötülerin olmasının gayet normal olduğunu söylüyordu. Kilise içinde yer almasına rağmen nice ki ilerin aslında dı arda olduğu ve nice ki ilerin de kilisenin dı ında gözükmesine rağmen aslında içinde olduğu; dolayısıyla gerçekte kimin kilisenin içinde veya dı ında yer aldığı ancak Tanrı tarafından bilinebilir, diyordu.66 Bu görü üne delil olarak da u cümleleri öne sürüyordu: “ Ne var ki, Tanrı’nın attığı sağlam temel, ‘Rab kendine ait olanları bilir’ ve ‘Rabbinin adını anan herkes kötülükten uzak dursun’ sözleriyle mühürlenmi olarak duruyor. Büyük bir evde yalnız altın ve gümü kaplar bulunmaz; tahta ve toprak kaplar da vardır. Kimi onurlu, kimi bayağı i için kullanılır.”67 Ayrıca Matta’da geçen “buğdaylar arasındaki delice otu”68 ve “bir balıkçının her türden 62 Nathalie Henry, “The Lily And The Thorns : Augustine's Refutation Of The Donatisi Exegesis Of The Song Of Songs”, Revue Des Études Augustiniennes, 42, (1996), s. 255. 63 Henry,a.g.e., s. 258. Henry, a.g.e., s. 263. Ezgiler Ezgisi 2: 2. Henry, a.g.e., s. 258. Pavlus’tan Timoteus’a 2. Mektup 2: 19-20. Matta 13: 24-30. 64 65 66 67 68 46 balık yakalaması”69 mesellerine atıf yaparak Kilise’nin iyi ve kötü insanların toplamından olu tuğunu ve hakiki ayrı tırmanın ancak kıyamet günü yapılabileceğini savunuyordu. Esasında Augustinus’un bütün bu görü leri yine kendisi gibi dü ünen ve Donatist bir teolog olan Tyconius’a dayanıyordu.70 Tyconius da, kilisenin muhtevası konusunda kendi hareketine muhalif bir dü ünceye sahipti ve bu yüzden de aforoz edilmi ti. Hareketin yeniden vaftiz konusunda kullandığı cümlelerden biri de uydu: “Bunun gibi, her iyi ağaç iyi meyve verir, kötü ağaç ise kötü meyve verir. Đyi ağaç kötü meyve, kötü ağaç da iyi meyve veremez. Đyi meyve vermeyen her ağaç kesilip ate e atılır. Böylece sahte peygamberleri meyvelerinden tanıyacaksınız.”71 Vaftiz âyini de onu yapan ki iye bağlı olduğundan, hak kilise dı ındakilerin yapacağı vaftizler de haliyle batıl olur diyorlardı. Augustinus ise Papa Stephen’ın geleneğini takip ediyor ve vaftiz âyininin onu icra edenden bağımsız olduğunu savunuyordu. Hatta bunun göstergesi olarak da Donatistlerden Katolik kiliseye dönmek isteyenlerin memnuniyetle kar ılanacağını ve yeniden vaftiz edilmeyeceklerini, dolayısıyla kendi kiliselerinde yaptıkları vaftizin sahih kabul edileceğinisöylüyordu.O’na göre, Donatistler dı tan pek güzel gözükmelerine rağmen iç güzelliğinden yoksundular; oysa önemli olan dı güzellik değil iç güzellikti.72 Sonuç olarak; Donatistlerin kendilerini savunmak için kullandıkları Kitabı Mukaddes cümleleri muhalifleri tarafından farklı bir yorum geli tirilerek yine onlara kar ı kullanılmı tır.73 69 70 71 72 73 Matta 13: 47-50. Henry, a.g.e., s. 260. Matta 7, 17-20. Henry, a.g.e., s. 261-262. Matthew Gaumer, “The Development of the Concept of Grace in Late Antique North Africa”, Augustinianum: Periodicum Quadrimestre Istituti Patristici Augustinianum, vol:50, (2010), s.17. 47 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: DONATĐZMĐN SONU 48 3. DONATĐZMĐN SONU 3.1. 411 KARTACA KONFERANSI Miladi 411 senesinde, sıcak bir haziran gününde, Afrika’nın en önemli ehirlerinden olan Kartaca’da, Gargilius kaplıca-hamamında toplanan ve din adamı oldukları her hallerinden belli iki kalabalık grup vardı. Her biri 285 piskoposla temsil edilen Katolik ve Donatistler, toplanmı lardı.1Đmparator Honorius aralarındaki (ö. 423) yüzyıllık tarafından ihtilafı çözmek oturumu için yönetmekle görevlendirilen Marcellinus2 (ö.413) hem koyu bir Katolik hem de Augustinus’un yakın bir arkada ıydı.3 Yani Roma Đmparatorluğu’nun bütün gücü Katoliklerin arkasındaydı. Konferansın sonucu ba tan belliydi. Đmparator, eğer katılmayı reddederlerse, Donatistlerin zorla toplantıya getirilmelerini emretmi ti. Toplantıya katılmaları durumunda isesonucun onların aleyhine olacağı ve suçlu ilan edilecekleri gayet açıktı. Augustinus öyle diyordu: “Biz buraya sizinle son bir karara varmaya değil, gönlümüzde vardığımız kararı açıklamaya, özellikle bundan bihaber olanlara duyurmaya geldik.”4 Katolikler konferanstan çıkacak sonucu tabiri caizse “çantada keklik” olarak görüyorlardı. Donatistler Kartaca’ya vardıklarında umduklarından farklı bir manzarayla kar ıla tılar. Onlar Kartaca’ya piskoposlar arasında gerçekle ecek bir konferans için gelmi lerdi. Fakat kar ılarında kilise toplantısı değil Đmparatorluk yönlendirmesi buldular.5 1 2 3 4 5 Beaver, “The Organization of the Church of Africa on the Eve of the Vandal Invasion” s. 170 413’te General Maricus tarafından öldürüldü, Katolik kilisesi onu “ ehit” ve “aziz” olarak kabul etmektedir. Shaw, a.g.e., s. 6. Shaw, a.g.e., s. 18-19. Maureen A. Tilley, “Dilatory Donatists or Procrastinating Catholics: The Trial at the Conference of Carthage”, Church History, 60.1, (Mart 1991), s. 10. 49 Katoliklerin efi Augustinus, Donatistlerin ise Petilian idi.6 Toplantı için her ayrıntı dü ünülmü ve bazı kararlar önceden alınmı tı. Mesela tarafların 7’ er sözcüsü ve sözcülere tavsiyelerde bulunan 7’ er görevlileri olacaktı. Ayrıca toplantıdaki her konu manın kaydı tutulacak, kayıtların doğruluğunu denetlemek için de 4’er gözcü görevlendirilecekti. Donatistler bu kararları adaletsiz buldular.Zira böylesi kilise toplantılarına alı ık değillerdi,onların toplantılarında dileyen herkes diyeceklerini rahatça söyleyebiliyordu.7 Marcellinus oturumun ba ında, Đmparator Honorius’un fermanını taraflara yüksek sesle okudu,ardından kendi fermanı geldi. Her iki fermanda da Afrika Kilisesi “Donatist” olarak adlandırılmı tı. Katolik cenahtaki piskoposlar kendilerini tanıtırken bağlı oldukları kiliseyi de söylüyorlardı; “Aurelius, piskopos, Katolik Kilisesi” gibi. Buna kar ın Donatistler kendilerini sadece “piskopos” olarak tanıtıyorlardı; “Emeritus, piskopos” gibi. Kendini tanıtma i i, sonraki gün en önemli mevzu haline geldi. Her ehrin Katolik ve Donatist piskoposu sekreter Martialis tarafından Marcellinus’a takdim ediliyordu(Katolik piskopos falanca, Donatist piskopos filanca eklinde). Donatistler böyle bir tanımlamaya iddetle kar ı çıktılar. Donatistlerden Petilian “Biz sadece gerçek kilisenin piskoposlarıyız. Donatus bizim için kutsal bir hatıra ve öncümüzdür ama bu ekilde isimlendirilmek istemiyoruz” dedi.8 O, kendilerine Donatist denilmesi durumunda diğerlerine de Caecilianist denmesi gerektiğini savunuyordu.9Petilian’ın itirazı kabul edildi ve kayıtlara bir daha “Donatist” ibaresini yazmadılar. Dı arıda sonucu bekleyen kalabalık bir halk vardı. Zaten toplantıyı düzenleyen yetkililerin amacı tarafları uzla tırmaktan ziyade, kendilerince malum olanı halka duyurmak ve boy gösterisi yapmaktı. Toplantının ba laması bile bir drama gibiydi. Prosedüre göre önce bir ehrin Katolik piskoposunun adı okunacak, o da kalkıp “mevcut” diyecekti. Ardından aynı ehrin Donatist piskoposu da “onu tanıyorum” diyecekti. Sonra her ikisi de salonun ortasına 6 7 8 9 Chadwick, a.g.e., s.391. Shaw, a.g.e., s. 19. Shaw, a.g.e., s. 20-21. Tilley, “Dilatory Donatists or Procrastinating Catholics” s. 12. 50 yürüyüp kendilerini tanıtacaktı. Bu seremonide özellikle Katolik cenah tarafından ilginç takdimler yapıldı. Mesela Tigias ehrinin Katolik piskoposu Aptus, “Benim ehrimde hiç Donatist piskopos yok ve olmadı” demi tir. Benzer ekilde “Tamamen Katolik”, “Benim cemaatim ba langıçtan beri Katolik” veya “Bende hiç heretik olmadı” diyenler de vardı. Kar ı taraftakinin statüsünü inkar etmek de ba ka bir taktikti; Ursula piskoposu Privatus’un “Mevcut. Kar ımda hiç piskopos yok, sadece bir papaz” demesi gibi. Donatistler de bu alayların altında kalmadılar; Vamacurra piskoposu Donatus, rakibine “kendisini tanırım, bir zamanlar benim papazımdı (emrimde çalı ıyordu)” demi tir. Durumu daha da ileri götürenler oldu; Vicus ehrinin Katolik piskoposu Asterius “Burada benden ba ka piskopos yok” deyince, rakibi Urbanus “Tanrım, ben bu adamı tanımıyorum bile!” cevabını vermi ti. Asterius duruma sinirlenmi ve “O beni tanımıyorsa ben onu hiç tanımıyorum” yollu bir itirazda bulunmu tu. Bunun üzerine Marcellinus olaya müdahale edip “En azından adamın yüzünü hatırlıyor musun?” diye sormak zorunda kalmı tı.10 Ardından Marcellinus toplantının ba laması için gayet sıradan bir davette bulundu; tarafların oturmasını istedi. Ama Donatistler oturmayı reddettiler ve dimdik ayakta beklediler.11 Haklı olanların günahkârlarla beraber oturamayacağını söylüyor ve bunun için Kitabı Mukaddes’ten deliller getiriyorlardı12: “Yalancılarla oturmam, ikiyüzlülerin suyuna gitmem, kötülük yapanlar topluluğundan nefret ederim, fesatçıların arasına girmem.”13 Toplantı üç gün sürdü ve iddetli tartı malar ya andı. Önceden belli olduğu gibi karar Donatistlerin aleyhine oldu.14 Bu konferanstan sonra Donatizm hızla geriledi. Katoliklik ise devlet desteğiyle baskın duruma geçti. Yine de Donatizm’i bitiren asıl olay Vandalların bölgeye geli i oldu. Vandallar Afrika’ya geçtiklerinde Katolik-Donatist farkı hakkında pek tartı madılar ve ikisine de aynı muamelede bulundular; Arianizm mezhebine 10 11 12 13 14 Shaw, a.g.e., s. 28-29. Tilley, “Dilatory Donatists or Procrastinating Catholics”, s. 12. Shaw, a.g.e., s. 30-31. Mezmurlar 26: 4-5. Konferans tutanaklarının derli toplu bir tahlilini görmek için bkz. Tilley, Maureen A.,“Dilatory Donatists or Procrastinating Catholics: The Trial at the Conferenceof Carthage”, Church History, 60.1, (Mart 1991), ss. 7-18, 51 geçmeleri için zorladılar.15 Vandalların bölgeyi istilasından sonraki dönemlerde Donatistlerin neler yaptığıyla ilgili elimizde çok az bulgu var. Zaten 601 yılından sonra da hareketten söz edilmemektedir.16 Papa Büyük Gregory’nin (ö.604) mektuplarından anla ıldığı kadarıyla altıncı yüzyılın sonlarında, Numidia ehrinde Donatizm halen güçlüydü ve “gittikçe yayılıyor”du. Donatizm’in yayılı ını engellemek için alınan tedbirlerden biri de, eski Donatist piskoposları, Katolikliğe geçtiklerinde bulundukları ehrin ba piskoposu olarak tâyin etmek olmu tur.17 Gregory, ayrıca imparatorun fermanlarına rağmen kimi yöneticilerin Donatistlerle mücadele etmekte gev ek davranmalarından dert yakınıyor ve onları Donatist sempatizanı olmakla itham ediyordu.18 3.2. ANTĐ-DONATĐST MÜCADELE 3.2.1. St. Optatus St. Optatus’un ahsına ait bildiklerimiz oldukça azdır. Belki de bütün kilise babaları arasında hakkında en az bilgi sahibi olduğumuz ki idir.19Tek bildiğimiz, Numidia bölgesindeki Milevis ehrinde piskopos olduğudur. Bu yüzden kendisine Optatus of Milevis (Milevisli Optatus) denmi tir. St. Optatus miladi 367 dolaylarında Donatizm’i sistemli bir ekilde ele tiren 6 kitap yazmı daha sonra bunlara yedincisini de eklemi tir. O, net bir ekilde schismatic(ayrılıkçı) ve heretic(sapkın) ayrımı yapar ve Donatistleri schismatic olarak görür. Çünkü heretik demek kilisenin dı ında olan demektir, oysa ayrılıkçı bile olsalar nihayetinde hepsi “ana kilise”nin çatısı altındadır.Bu yüzden, eserlerini kendisine atfen yazdığı Donatist liderlerden Parmenian’a “karde im” diye hitap 15 R. A. Markus, “Donatism: The Last Phase” From Augustine to Gregory the Great: History and Christianity in Late Antiquity, London, 1983, s. 124, 16 Frend, “Donatism”, ER, s. 2417. 17 Markus, a.g.e., s. 119. Markus, a.g.e., s. 121. Paola Marone, “Optatus And The African Old Latin “A Journal of Biblical Textual Criticism, vol. 13, Atlanta, (2008) s.3. 18 19 52 eder.20Optatus, mevcut ihtilafın teolojik kaynaklı olduğuna inanmıyor; kıskançlık, korkaklık ve kı kırtmaktan kaynaklandığını savunuyordu. Optatus, Donatizm kar ıtı eseriyle bilinir. En önemli eseri Latince kaleme alınan “Adversus Donatistas” (Against Donatism-Donatizm Kar ıtı) adlı 7 kitaptan olu an çalı madır. Söz konusu eserde hareketin ortaya çıkı ından kendi bulunduğu döneme kadar Donatizm’in tarihi seyrini anlatmı , tartı ma konularını ve argümanlarını tek tek ortaya koyarak onları çürütmeye çalı mı tır. Ayrıca, eserde çağda ı olan Donatist lider Parmenian’ın fikirlerine de geni çe yer vermi tir.21 3.2.2. St. Augustinus Hıristiyan bir anne ve pagan bir babanın çocuğu olarak, 354 yılında Numidia bölgesindeki Thagaste ehrinde dünyaya geldi. Ailesi Roma vatanda ıydı ve çocuklarının eğitimine çok önem veriyordu. Bulunduğu ehirden ba layarak sırasıyla Kartaca ve Roma’da eğitim gördü. Bir dönem maniheist olmasına rağmen 33 ya ında Hıristiyanlığa geçti ve kısa sürede piskopos oldu.22Augustinus, piskopos olur olmaz Donatizm’le yüzle mek zorunda kaldı. Donatistlere kar ı olan mücadelesinde kendisinden önceki tartı malardan, özellikle Optatus ve Cyprian’ın eserlerinden faydalandı.23 Augustinus, Donatistlerin bazı din adamlarının hak etmedikleri yerlerde olduklarıyla ilgili yakınmalarına hak veriyor ama onların, günahların âyinleri geçersiz kılacağı yönündeki ısrarlarına katılmıyordu.24 Donatistlere kar ı mücadelesinde “Türbe Sava çıları” (circumcellionists) anahtar rol oynuyordu. Onlar üzerinden Donatistlerin aslında iddia ettikleri gibi günahlardan uzak ve temiz olmadıklarını göstermeye çalı ıyordu.25 20 Bart D. Ehrman, and S. Jacobs Andrew, Christianity in Late Antiquity, 300-450 C.E.,Oxford University Press, New York, 2004. 21 Eserin Đngilizce tercümesi için bkz. O. R. Vassall-Phillips, The Work of St. Optatus, Bishop of Milevis, against the Donatists, London, 1917. Raven, a.g.e., s. 188-189. 22 23 Robert B. Eno, “The Significance of the Lists of Roman Bishops in the Anti-Donatist Polemic” Vigiliae Christianae 47, Leiden, (1993) s.164. 24 Kaufman, a.g.e., s. 119. Kaufman, a.g.e., s. 120. 25 53 Cyprian’ın sözlerini tekrar yorumlayarak onun sözlerinin aslında Katolik kiliseyi haklı çıkardığını göstermeye çalı ıyor ve Donatistleri en önemli bir dayanaklarından mahrum etmek istiyordu.26 Optatus’un kendi çağda ı Parmenian ile uğra ması gibi Augustinus da Donatist hareketin lideri Petilian’a kar ı mücadele etti; birbirlerini reddeden kar ılıklı eserler yazdılar. Augustinus kitaplarını yazarken muhaliflerinin de fikirlerine geni çe yer verdiğinden, bugün Donatizme dair sahip olduğumuz birçok bilgi bu eserlere dayanmaktadır. Augustinus, Donatizm’e kar ı yıllar süren mücadelesinde peyderpey kitaplar yazdı. O, meselenin devlet eliyle ve baskıyla değil de konu arak çözülmesinden yanaydı. Bu amacında ba arılı da oldu.27 En son 411 Kartaca konferansıyla tabiri caizse muhaliflerine son darbeyi vurdu. Donatizm’e kar ı yazdığı en önemli eserler öyle sıralanabilir: Contra Litteras Petiliani (Petilian’ın Mektuplarına Cevap) Contra litteras Parmeniani (Parmenian’ın Mektuplarına Cevap) De Baptismos Contra Donatistas (Vaftiz Üzerine, Donatistlere Kar ı) Psalmus Contra Partem Donati (Donasit Partiye Kar ı Đlahiler) 3.3. DONATĐST LĐDERLER Majorinus (piskoposluk dönemi 311-313): Đlk piskopos olmasına rağmen hareketin kurucusu o değildir. Hakkındaki tek bilgimiz Lucilla’nın kölelerinden biri olduğudur. 26 Matthew Gaumer, Dealing with the Donatist Church: Augustine of Hippo's Nuanced Claim to the Authority of Cyprian of Carthage, https://lirias.kuleuven.be/handle/123456789/246341 (27.06.2010). 27 Raven, a.g.e., s. 190. 54 Donatus (piskoposluk dönemi 313-355): Hareketin asıl kurucusudur.Önceleri Casae Nigraelı Donatus olarak bilinmesine rağmen, Majorinus’tan sonra Kartaca piskoposu olunca Kartacalı Donatus diye me hur oldu. Casae Nigrae bir kasabanın adı olup “Siyah Kulübeler” anlamına gelmektedir.28 Piskopos Donatus hakkında bilgimiz çok azdır, yazdıkları günümüze ula madı çünkü muhaliflerince yok edildi.Zihnî arka planı, dı görünü ü, arkada ları, Kartaca’ya tam olarak ne zaman geldiği bilinmemektedir. Ama bilinen bir ey var ki, o da karizmatik ve etkileyici bir lider olduğudur. Ölümünden uzun yıllar sonra bile gayret ve heyecanı unutulmadı. Halkın ona olan saygısı öyle büyüktü ki onun “beyaz sakalı” üzerine yemin ediyorlardı. Gösterdiği mucizeler hakkındaki hikayeler dilden dile dola ıyor, dualarının anında kar ılık bulduğuna inanılıyordu.29Dürüstlük ve dünya malına ilgisizliği muhaliflerince bile kabul ediliyordu. Kartaca kilisesini hatalarından arındıran ki i ve bilge bir reformcu olarak biliniyordu.30 Frend, onu Đslam inancındaki “Mehdi” ile kar ıla tırmı tır. Donatus’un liderliği ve cemaatinin ona olan bağlılığına bakarak, Donatistleri, “Đslam’ın habercileri” olarak değerlendirmi tir.31 Parmenian (piskoposluk dönemi 355-391): Donatus sürgündeyken ölünce onun yerine Parmenian geçti. Afrikalı değil de Đspanyalı veya Galyalı olduğu dü ünmektedir.32 Julian döneminde sürgün kararı kalkınca Afrika’ya ilk defa ayak bastı. Onun zamanında Donatistler en güçlü dönemlerini ya adılar. Çağda ı Milevisli Optatus ile teolojik tartı malara girdi. Fikirlerini savunmak için be bölümden olu an bugün mevcut olmayan bir eser yazdı.33 Optatus, kendi eserlerinde 28 29 30 31 Chadwick, a.g.e., s. 382. W. H. C. Frend, Religion Popular and Unpopular in the Early Christian Centuries, London, 1976, s. 494. Frend, "Donatus 'Paene Totam Africam Decepit'. How?", s. 619. Frend, Religion Popular and Unpopular in the Early Christian Centuries, s. 494. 32 Frend, “Donatism”, ER, s. 2416. 33 H. W. Phillot, “Parmenianus” A Dictionary of Christian Biography and Literature to the End of the Sixth Century, ed: Henry Wace, William C. Piercy, ve William Smith, London, 1994, s. 803. 55 Parmenian’ın fikirlerinden birçok alıntı yapmı ve onları çürütmeye çalı mı tır. Bu eser Augustinus’un eline geçince o da kar ıt olarak Contra litteras Parmeniani (Parmenian’ın Mektuplarına Cevap) adlı bir kitap yazmı tır. Ölümünden sonra yerine Primian geçmi tir. Primian (piskoposluk dönemi 391- ?): Hareketin en sıkıntılı zamanlarına liderlik etti. Onun döneminde Donatistler arasında bölünmeler ya andı. 411 Kartaca konferansınımüteakiben Donatist liderler sürgün edilince nereye gittiği ve sonrasına dair bilgi bulunmamaktadır.34 Tyconius: Parmenian döneminde ya amı önemli bir Donatist teologdur.Dördüncü yüzyılın sonları ve be inci yüzyılın ilk çeyreği arasında ya adığı bilinmesine rağmen tam doğumölüm tarihi bilinmemektedir.35 Tyconius, Parmenian ile ters dü ünce onun tarafından aforoz edildi ve Donatist cemaatin dı ına itildi. Çünkü Tyconius, kilisenin iyi ve kötü üyeler barındırabileceğini, tek doğru kilisenin Kuzey Afrika’da ya ayan Donatistler olamayacağını savunuyordu. Aforoz edilmesine rağmen Katolik kiliseye geçmedi ve bir Donatist olarak öldü.36En önemli eseri Liber Regularum (The book of Rules) adlı kitaptır. Eski Ahit’te yer alan kehanetlerin tefsirine dayanır. Tyconius, Eski Ahit’te geçen her açıklamanın Đsa’ya ve onun kilisesine ya da eytana ve onun krallığına i aret ettiğine inanıyordu.37 Petilian: Cirta piskoposu ve hareketin önde gelen figürlerindendi. Petilian, yeniden vaftiz edilmi eski bir katolikti.38411 Kartaca konferansında Donatist tarafın liderliğini üstlenmi ti. Augustinus’un ona cevap olarak yazdığı Contra Litteras Petiliani (Petilian’ın Mektuplarına Cevap) adını ta ımaktadır.39 34 35 36 37 38 39 Phillott, H. W., “Primianus” , A Dictionary of Christian Biography, s. 857. Adrian Fortescue, “Ticonius”, The Catholic Encyclopedia 1-15, ed: Charles G. Herbermann, vol. 14, New York, 1907, s. 1422. Phillott, “Tichonius”, A Dictionary of Christian Biography, s. 987. Frend, "Donatus 'Paene Totam Africam Decepit'. How”, s. 621. Weatherwax, a.g.e., s. 158. Bkz. Augustine, Against the Letters of Petilian, NPNF-1, vol. 4. 56 SONUÇ Donatizm, 311-411 yılları arasında en faal dönemini ya amı , Afrika’nın yerel kaynaklarından beslenmi bir kilisedir. Donatistler Kartaca ve Numidia bölgelerinde çok güçlü olmalarına rağmen Afrika dı ında varlık gösteremediler. Bunun tek istisnası Roma’dır; orada kalabalık bir cemaatleri mevcuttu ve yakla ık yüzyıl boyunca Roma’nın Donatist piskoposu vardı. Caecilian’ın piskopos olarak seçilmesi hareketin ba kaldırma nedenlerinden biriydi, ancak Donatist hareket sadece bununla açıklanamaz. Hareketin ortaya çıkmasında etkili olan birçok sosyo-politik ve teolojik neden vardır. Her zaman Roma yönetimine muhalif bir tavır sergileyen bölge halkı Roma paganizmine kar ı Hıristiyanlığı tercih etmi , Romalılar Katolikliğe sahip çıktıklarında ise Donatizm’e arka çıkmı tır. Roma yönetiminin ağır vergileri, zengin-fakir arasındaki uçurum, ta ra- ehir çeki mesi, aristokrat sınıflar arasındaki mücadele vb. unsurlar da göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca Kuzey Afrika Hıristiyanlık geleneği Tertullian ve Cyprian’a dayanmaktadır. Birincisi montanist, ikincisi ise vaftiz hakkındaki görü lerinden dolayı Roma ile ters dü mü kilise babalarıydı. Yine hareketin tartı masız en büyük lideri Donatus’un fikirleri Donatizm’in ekillenmesinde fazlasıyla etkili olmu tur. Diocletianus Zulmü döneminde yetkililere kutsal emanetleri teslim eden din görevlilerine traditor (hain) diyorlar ve bu kimselerin yaptığı âyinleri geçersiz sayıyorlardı. Onlar tarafından yapılan vaftizi de geçersiz saydıkları için kendi kiliselerine katılan Hıristiyanları yeniden vaftiz ediyorlardı. Bu ve benzeri birçok konuda da selefleri St. Cyprian’ın görü lerine dayanıyorlardı. Katolik kiliseyle en fazla yeniden vaftiz meselesinde zıtla mı lardır. 57 Din adamlarının en azından büyük günah i lememi olması gerektiğine inanıyorlardı. Onlara göre kendisi günahkar olan din adamlarının Hıristiyan cemaatin inancına bir katkısı olamaz, aksine zararı olurdu. Kilisenin evrenselliğini geni bir coğrafyaya yayılmı olmasına değil, saf ve temiz olmasına bağlıyorlardı. Kendi kiliselerini tek gerçek kilise olarak kabul etmelerine rağmen diğer bölgelerdeki kimi kiliselerde de kurtulu un olabileceği ihtimalini inkâr etmiyorlardı. Kendi fikirlerini kabul ettirmek için sık sık Kitabı Mukaddes’ten deliller getiriyor, yeri geldiğinde zorlama tevillere ba vuruyorlardı. Muhalifleri de onlara kar ı Kitabı Mukaddes’i kullanıyor, hatta kimi zaman aynı ayetleri delil gösteriyorlardı. Donatistler, Katoliklerle aynı ritüelleri yerine getirmelerine ve aynı inanç esaslarını kabul etmelerine rağmen bazı konularda onlardan daha katı davranmı lardır. Tabiri caizse kraldan fazla kralcı olmu lardır. Đslâmiyetin geli inden sonra haricilerin de yine bu bölgeden çıkmasına, “amel, imandan bir cüz müdür değil midir?” tartı malarına a mamak gerekir. Yine o gün Roma kar ıtı olanların torunlarının bugün Batı kar ıtı olması da dikkate değerdir. Donatistler, kilise-devlet ayrı masını savunuyorlardı. Đmparator kiliseye hükmetmemeliydi. Donatus, “Đmparatorun kiliseyle i i ne?” diye soruyordu. Bu anlamda Donatist kilisenin laikliği savunan ilk kilise örneklerinden biri olduğu söylenebilir. Bir farkla: laiklik kilisenin devlet üzerindeki hegemonyasını amaçlıyordu. Donatistler ise devletin kilise üzerindeki etkisine kar ı çıkmı lardır. Tarih bize göstermi tir ki, çoğu zaman dini ihtilaflarda “dil” ba rolü oynamı tır. Katolik kiliseden ayrılan Kıptî, Ermeni, Süryani, Habe kiliselerinin Latince değil de kendi dillerini kullanmaları bir tesadüf olamaz. Buradan da anla ılacağı gibi Donatist kilise, Katolik kiliseden farklı bir dil (Libyan-Berberi) kullanmak konusunda yalnız değildir. Ta rada ya ayan toplumlar genel itibariyle ehirdekilerden daha muhafazakar ve kapalıdırlar. ehirde hüsnü kabul görmü yeni bir fikrin ta rada kabul görmesi daha uzun zaman alır. Kuzey Afrika’da da öyle olmu ; Hıristiyanlık önce ehirlerde yayılmı oradan da ta raya, kırsal alana geçmi tir. Donatistlerin çoğunlukla Berberilerden, yani yerli halktan ve fakir sınıflardan olu tukları doğrudur. Ama bir hareket her zaman ortaya çıkı ındaki halini muhafaza etmez. 58 Donatizm de geli tikten sonra hem ta ranın hem ehrin, hem alt tabakanın hem de üst tabakanın inancı haline gelmi tir. Donatizm ba langıçta siyasi bir olu um eklinde ortaya çıksa da daha sonraları teolojik bir hareket halini almı tır. Tersinden bakacak olursak, teolojik ayrı ma kendisini ilk önce siyasi arenada belli etmi tir. Tarih tekerrürden ibarettir. Erken dönem Hıristiyanlık içerisindeki tartı malar zaman zaman tekrar gündeme gelmi tir. Mesela Anabaptist kilise de Katoliklerce vaftiz edilenleri tekrar vaftiz etmi ve âyinin geçerliliğini âyini yöneten rahibe, piskoposa bağlamı tır. Anababtistlerin temel itirazı, bebek vaftizi uygulamasıdır. Onlar piskoposların günahkâr olmasından dolayı yeniden vaftiz etmi değildirler. Bebekler imanlarını açıklayamacak durumda oldukları için, bebeklere uygulanan vaftizi geçerli kabul etmemi lerdir; ergenlik ve yeti kinlik döneminde vaftizin yapılması gerektiğini savunmu lardı. Her kültür, her toplum, dı arıdan gelen görü lere, inançlara, ideolojilere kendi rengini verir. Bir dinde evrensel olan onun ahlaki ilkeleridir, ayrıntılar her toplumun kendisi tarafından belirlenir ve dı arıdan müdahaleyi kabul etmez. Donatizm de, Afrika toplumunun kendi dinamiklerinden yola çıkarak geli tirdiği Hıristiyanlık yorumudur. Ama ya atılmasına izin verilmemi , ortaya çıktığı ilk günden itibaren büyük baskılar görmü ve nihayet tarih sahnesinden çekilmi tir. 59 DĐZĐN A M Anulinus, 17, 18, 19, 20, 22, 28, 29 Majorinus, 1, 25, 27, 29, 53 Augustinus, 2, 11, 26, 31, 37, 39, 41, 47, 48 Mauretania, 26, 34 Mensurius, 17, 22, 23, 26, 27 B N Baal, 7, 8 Nero, 16, 43 C Novatianist, 13 Numidia, 3, 9, 10, 11, 13, 18, 23, 24, 25, 26, 33, 50 Caecilian, 1, 3, 22, 23, 24, 25, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 35, 41, 42, 43 O Cirta, 16, 23, 28 Optatus, 2, 35, 37, 50, 51, 52, 54, 60 Constans, 32 Cyprian, 7, 9, 10, 13, 14, 18, 19, 22, 23, 27, 39, 40 P D Parmenian, 35, 37, 41, 42, 50, 51, 52, 53, 54 Decius, 12, 16, 18, 33, 43 Perpetua, 7, 9 Donatus, 2, 3, 8, 16, 25, 28, 29, 30, 32, 33, 35, 43, 48, Primian, 54 49, 53 Punic, 8, 26 G Gratus, 32, 35 S Satürn, 7, 8, 9, 10, 11 Secundus, 23, 24, 25, 27, 28 K T Kartaca, 1, 9, 12, 13, 14, 17, 18, 22, 23, 24, 25, 26, 28, 29, 31, 32, 33, 36, 40, 47, 53 Tertullian, 7, 8, 10, 12, 13 Tyconius, 2, 45, 54 L Libyan, 8, 26, 57 Lucilla, 1, 27 60 EK 1: KRONOLOJĐ 303-305 Diocletianus Zulmü Mart 305 Cirta Sinodu, Secundus Cirta ehrinin piskoposu seçildi. 306 Roma tahtına Constantin’in geçmesi. 311 Kartaca piskoposu Mensurius’un ölümü, yerine Caecilian’ın seçilmesi. Donatist hareketin patlak vermesi ve Majorinus’un kar ıt piskopos olarak seçilmesi. 313 Majorinus’un ölümü, Donatus’un hareketin ba ına geçmesi. Eylül 313 Đmparator Constantin’in emriyle Donatist hareketin durumunu görü mek için Papa Miltiades önderliğinde Roma ehrinde 1. Konsil toplandı. Ağustos 314 Donatist hareketin durumunu ikinci defa görü mek için Arles ehrinde 2. Konsil toplandı 347 Macarian Zulmü, Donatist liderlerin sürgün edilmesi. 355 Donatus sürgündeyken öldü, yerine Parmenian seçildi. 361 Đmparator Julian tahta geçti, sürgündeki Hıristiyanlar geri döndü. 364 Bağımsız Mauretania’nın son kralı Firmus Roma’ya ba kaldırdı. 373 Firmus bozguna uğradı, kendisi de yakalanıp öldürüldü. 396 Firmus’un karde i Gildo isyan bayrağını devraldı, Donatist piskopos Timgadlı Optatus da ona katıldı. 398 Gildo yenildi, o ve Timgadlı Optatus öldürüldü. 411 Kartaca Konferansı, Donatistler tekrar haksız bulundu ve bu konsil onların sonu oldu. 61 EK 2: HARĐTALAR 62 EK 3: RESĐMLER Temple of Minerva, Sbeitla, Tunisia Bir zamanlarınpagan tapınağı, daha sonraları sırasıyla Kilise, barınak, kı la, hapishane ve müze olarak kullanıldı. 63 Leoparlar tarafından parçalanan mahkumları gösteren bir mozaik, Tripoli Müzesi, Zliten, Libya Carle Van Loo (1705-1765) Saint Augustine defeats the Donatist Bishops at Carthage 1753 La Basilique de Notre-Dame des Victoires, Paris Saint Augustinus’u 411 Kartaca Konferansında gösteren bir tablo. 64 Jean-Léon Gérôme (1824–1904) The Christian Martyrs' Last Prayer Hıristiyanların arenalarda ehit edilmelerini temsil eden bir tablo. Stele to Baal with Punic inscription from Roman period Saturn stele from Thabarbusis Thabarbusis (Aïn Nechma), Algeria. (A. Wilson). (Aïn Nechma), Algeria. (A. Wilson). Solda Baal heykeli, sağda Satürn heykeli. 65 KAYNAKLAR AUGUSTINE, “Against the Letters of Petilian” Nicene and Post-Nicene Fathers, First Series. vol. 4: St. Augustin: Against the Writings of the Manichaeans and Donatists,terc. Hendrickson Publishers, 1994. ALAND, Kurt, A History of Christianity. Philadelphia: Fortress Press, 1985. BARKER, G., O'nun Đzinde: M.S. 30 yılından bugüne dek Isa Mesih'in topluluğ̆unun tarihi. Istanbul: Zafer, 1985. BARNES, Timothy David, “The Beginnings of Donatism”Early Christianity and the Roman Empire, London, 1984, ss. 13-22. BA , Bilal, Bir Hıristiyanlık Mezhebi Olarak Aryüsçülük, Đstanbul, 1999. (Yayınlanmamı Yüksek Lisans Tezi) ________, Bilal, “Monoteist Bir Hıristiyanlık Yorumu: Aryüsçülük Mezhebi”, Divan, yıl:5 sy. 9, ss. 167-199. BEAVER, R. Pierce, “The Organization of the Church of Africa on the Eve of the Vandal Invasion”, Church History,vol. 5, No. 2 (Juny 1936), ss. 168-181. ________, “The Donatist Circumcellions,” Church History, vol. 4, No. 2 (Juny 1935), ss. 123-133. BENSON, Edward White, Cyprian His Life, His Times, His Work. London: Macmillan, 1897. BROWN, Peter, "Christianity And Local Culture Đn Late Roman Africa," Journal Of Roman Studies, Vol. 58, (1968), s. 85-95. CHADWICK, Henry, The Church in Ancient Society: From Galilee to Gregory the Great, Oxford University Press, New York, 2001. CYPRIAN, “The Writings of Cyprian, Bishop of Carthage” Ante Nicene Christian Library, terc. Robert Ernest Wallis ve Alexander Roberts, vol. 8, Kessinger Puplishing, 2004. GIBBON, Edward, Roma Đmparatorluğu’nun Gerileyi ve Çökü Tarihi, çev. Asım Baklacıgil, BES Yayınları, Đstanbul, 1987, C. 2. DEARN, Alan, "The Abitinian Martyrs and the Outbreak of the Donatist Schism ", The Journal of Ecclesiastical History. 55, no. 1, (2004), ss. 1-18. 66 DE STE CROIX, G. E. M., “Why Were Early Christian Persecuted?”,Christian Persecution, Martyrdom, and Orthodoxy, ed. Michael Whitby ve Joseph Streeter, Oxford University Press, Oxford, 2006. ss. 105-152 . DOĞAN, Bilal, Hıristiyanlıkta Asli Günah Doktrini (Pelagius-Pavlus örneği), Bursa, 2008. (Yayınlanmamı Doktora Tezi) EHRMAN, Bart D.,ve ANDREW S. Jacobs, Christianity in Late Antiquity, 300-450 C.E., Oxford University Press, New York, 2004. ENO, Robert B. “The Significance of the Lists of Roman Bishops in the Anti-Donatist Polemic”Vigiliae Christianae 47, Leiden,1993, ss.158-169. FORTESCUE, Adrian, “Ticonius” The Catholic Encyclopedia 1-15, Ed: Charles G. Herbermann, New York, 1907. FREND, W. H. C. The Donatist Church: A Movement of Protest in Roman North Africa, London, 1952. _______, Religion Popular and Unpopular in the Early Christian Centuries, London, 1976. _______, Martyrdom and Persecution in the Early Church; A Study of a Conflict from the Maccabees to Donatus, Oxford, 1965. ______, "Donatus 'Paene Totam Africam Decepit'. How?"The Journal of Ecclesiastical History,vol.48, no. 4, 1997, ss. 611-627. ______, K. Clancy, “When Did Donatist Schism Begin?”,The Journal of Theological Studies, 28-1, 1977,ss. 104-109. ______, “Donatism” Encylopedia of Religion, Ed. Mircae Eliade, vol. 4, New York, 1987, ss. 2416-2417. FÜSTI MOLNAR, Arzén Szilveszter. Ecclesia Sine Macula Et Ruga: Donatist Factors Among the Ecclesiological Challenges for the Reformed Church of Hungary Especially After 1989/90, Sárospatak: Sárospatak Reformed Theological Academy, 2008, (Yayınlanmamı Doktora Tezi). GAUMER, Matthew, “The Evolution of Donatist Theology as Response to a Changing Late Antique Milieu”, Augustiniana, vol:58, (2008), ss. 171-203 67 _______, “The Development of the Concept of Grace in Late Antique North Africa”, Augustinianum: Periodicum Quadrimestre Istituti Patristici Augustinianum,vol:50, (2010), ss. 1-17. _______, Dealing with the Donatist Church: Augustine of Hippo's Nuanced Claim to the Authority of Cyprian of Carthage, https://lirias.kuleuven.be/handle/123456789/246341 (27.06.2010). GREENSLADE, S L.,Early Latin Theology: Selections from Tertullian, Cyprian, Ambrose, and Jerome, London, 1956. GREGORY, Timothy E.,Bizans Tarihi, terc. Esra Ermert, Yapı Kredi Yayınları, Đstanbul, 2008. GÜNDÜZ, inasi, Din ve Đnanç Sözlüğü, Vadi Yayınları, Ankara, 1998. HARMAN, Ömer Faruk, “Katoliklik”, DĐA, C. 25, Ankara, 2002. HEFELE, Karl Joseph von,A history of the Christian Councils, From the Original Documents, Vol. 1-5, Edinburgh, 1894. HENRY, Nathalie, “The Lily And The Thorns: Augustine's Refutation Of The Donatisi Exegesis Of The Song Of Songs”Revue Des Études Augustiniennes, 42, 1996, ss. 255-266. HOOVER, Jesse A.,The Contours of Donatism Theological and Ideological Diversity in Fourth Century North Africa, Waco, Baylor University, 2008, (Yayınlanmamı Yüksek Lisans Tezi). KAUFMAN, Peter Iver, “Augustine, Evil, And Donatism: Sin And Sanctity Before The Pelagian Controversy” Theological Studies,vol. 51, (Mart 1990), ss. 115-126. KNOX, R. A., “Donatist and Circumcellion”,Enthusiasm, Oxford, 1950, ss. 50-70. Kutsal Kitap, Kitabı Mukaddes irketi, Đstanbul, 2002. LANDON, Edward H., A Manual of Councils of the Holy Catholic Church, vol. 1, Edinburgh, 1909. MARKUS, R. A. “Donatism: The Last Phase”,From Augustine to Gregory the Great: History and Christianity in Late Antiquity, London, 1983, ss. 118-126. 68 MARONE, Paola, “The Use Of The Term “Catholic”, The Donatist Controversy”, POMOERIUM 6,(2007), s. 7. _________, “Optatus And The African Old Latin”, A Journal of Biblical Textual Criticism,Vol. 13, Atlanta, 2008, ss. 1-11. PHILLOTT, H. W., “Parmenianus” , A Dictionary of Christian Biography and Literature to the End of the Sixth Century, ed: WACE, Henry, William C. Piercy ve William Smith, London, 1994. _________, “Primianus” , A Dictionary of Christian Biography and Literature to the End of the Sixth Century, ed: WACE, Henry, William C. Piercy ve William Smith, London, 1994. _________, “Tichonius” , A Dictionary of Christian Biography and Literature to the End of the Sixth Century, ed: WACE, Henry, William C. Piercy ve William Smith, London, 1994. RAVEN, Susan, Rome in Africa, London, 1992. ROBECK, Cecil, Prophecy in Carthage: Perpetua, Tertullian and Cyprian, Pilgrim Press, Cleveland, 1992. SHAW, Brent D., “African Christianity: Disputes, Definitions and Donatists”,Rulers, Nomads, and Christians in Roman North Africa,Variorum Press, Hamsphire, 1995. STEVENSON, James, A New Eusebius: Documents Illustrating the History of the Church to AD 337, London, 1987. SUNDKLER, Bengt, and STEED, Christopher, A History of the Church in Africa, Cambridge, 2000. ENAY, Bülent, Đlk Rafızi Hıristiyan Kilisesi: Markunilik, Verka Yayınları, Đstanbul, 2003. TILLEY, Maureen A.,Donatist Martyr Stories: the Church in conflict in Roman North Africa, Liverpool, 1996. _______, The Bible in Christian North Africa: The Donatist World, Minneapolis, 69 1997. _______, "Scripture As an Element of Social Control: Two Martyr Stories of Christian North Africa"The Harvard Theological Review. 83, no. 4, (Ekim 1990), ss. 383-397. _______, “Dilatory Donatists or Procrastinating Catholics: The Trial at the Conferenceof Carthage”Church History, 60.1, (Mart 1991), ss. 7-19. TYCONIUS, The Book of Rules. ed. ve terc. William S. Babcock, Scholar’s Press, Atlanta, 1989. VASSALL-Phillips, O. R., The Work of St. Optatus, Bishop of Milevis, against the Donatists, London, 1917. WACE, Henry, William C. Piercy, and William Smith, A Dictionary of Christian Biography and Literature to the End of the Sixth Century, London, 1994. Weatherwax, Nancy, Moderates and Zealots in Fourth-Century Church Conflicts Collusion and Collision,Vanderbilt University, Nashville, Tennessee, 2003. (Yayınlanmamı Doktora Tezi). WILLIAM, C. Weinrich, “Cyprian, Donatism, Augustine, and Augustana VIII: Remarks on the Church and the Validity of Sacraments”,Concordia Theological Quarterly55, no. 4, 1991, ss. 267-296. WILSON, A. I., “Romanizing Baal: the art of Saturn worship in North Africa”, Proceedings of the 8th International Colloquium on Problems of Roman Provincial Art, Zagreb, 2003, ss. 403-408. 70 DĐĞER KAYNAKLAR* BENEDĐCT, David, and Henry C. Graves. History of the Donatists With Notes, Pawtucket, R.I, 1875 . BRESLER, Kimberly A.,The Augustinian Legacy of the Donatist Controversy: A Reassessment, Princeton Theological Seminary, Princeton, NJ, 2007. (Yayınlanmamı Doktora Tezi). CAMERON, Michael.Augustine's Construction of Figurative Exegesis against the Donatists in the Enarrationes in Psalmos, University of Chicago, 1996. (Yayınlanmamı Doktora Tezi). CARSON, Thomas, and Joann Cerrito, New Catholic Encyclopedia, Detroit, 2003. CHANDLER, Samuel, The History of Persecution, Hull, 1813. DAVIES, J. G., The Early Christian Church, New York, 1965. DUNN, Geoffrey D., Tertullian, The early church fathers, London, 2004. EDWARDS, M. J., Catholicity and Heresy in the Early Church, Ashgate Pub, Farnham, 2009. ESLER, Philip Francis, The Early Christian World, London, 2000. EVANS, G. R., and G. R. Evans, A Brief History of Heresy, Blackwell Publishing, Malden, 2003. FORTESCUE, Adrian, Donatism, London, 1917. FREND, W. H. C., The Rise of Christianity, Philadelphia, 1984. _______, From Dogma to History: How Our Understanding of the Early Church Developed, London, 2003. _______, Religion Popular and Unpopular in the Early Christian Centuries, Variorum * Genel fikir olarak bu kaynaklardan yararlanılmı ama dipnotta gösterilmemi tir. Đleri okumalar için faydalı olacağı dü üncesiyle ara tırmaya eklenmi tir. 71 Repr, London, 1976. GRAFTON, Anthony and Megan Hale Williams, Christianity and the Transformation of the Book: Origen, Eusebius, and the Library of Caesarea, Cambridge, 2006. GREENSLADE, S. L.,Schism in the Early Church, London, 1953. HERBERMANN, Charles George, The Catholic Encyclopedia cilt 1-16, New York, 1907. HOLME, Leonard Ralph, The Extinction of the Christian Churches in North Africa Hulsean Prize Essay,London, 1898. HUNT, Emily J.,Christianity in the Second Century: The Case of Tatian, London, 2003. KELLEY, John N. D.,Early Christian Doctrines, London, 1968. KIM, Young Do, Augustine's Understanding of Baptism Revealed in the Donatist Controversy and the Pelagian Controversy, Union Theological Seminary and Presbyterian School of Christian Education, 1998. (Yayınlanmamı Doktora Tezi). LIVINGSTONE, Elizabeth A.,The Concise Oxford Dictionary of the Christian Church, Oxford University Press, Oxford, 1997. LLOYD, Julius, The North African Church, London, 1880. MARJANEN, Antti, and Petri Luomanen, A Companion to Second-Century Christian "Heretics". Leiden, 2005. MARKUS, Robert Austin, The End of Ancient Christianity, Cambridge, 1998. _________, “The Imperial Administration and the Church in Byzantine Africa”, Church History, Vol. 36, No. 1, Mart 1967, ss. 18-23. MBANĐSĐ, Victor N.,Baptism and the Ideal of Unity and Universality of the Church in St. Augustine's Ecclesiology: An Exposition of His Theology of Baptism in Light of Donatist Controversy, Fordham University, New York, 2008. (Yayınlanmamı Doktora Tezi). 72 MUSURILLO, Herbert, The Acts of the Christian Martyrs, Clarendon Press, Oxford, 1972. NEANDER, August, General History of the Christian Religion and Churc, Edinburgh, 1850. O'COLLINS, Gerald, and Mario Farrugia, Catholicism: The Story of Catholic Christianity, Oxford, 2003. PELIKAN, Jaroslav, The Christian Tradition, A History of the Development of Doctrine, Chicago, 1971. RUSO, Domenic, Themes in St. Augustine's Understanding of the Church Developed Within the Context of the North African Schism, Ottawa, 2005. (Yayınlanmamı Yüksek Lisans Tezi). SALISBURY, Joyce E., The Blood of Martyrs: Unintended Consequences of Ancient Violence, New York, 2004. SCHAFF, Philip, A Select Library of the Nicene and Post-Nicene Fathers of the Christian Church cilt 1-14, Boston, 1886. ________, and David S. Schaff, History of the Christian Church, New York, 1882. SPARROW-SIMPSON, W. J., St. Augustine and African Church Divisions, London, 1910. WAND, J. W. C., A History of the Early Church to A.D. 500, London, 1963. WHITEFIELD, George, A Short History Of The Donatists, London, 1741. WILLIS, Geoffrey Grimshaw, Saint Augustine and the Donatist Controversy, London, 1950. 73 ÖZGEÇMĐ Adı, Soyadı Doğum Yeri ve Yılı Bildiği Yabancı Diller ve Düzeyi EğitimDurumu Lise Lisans Yüksek Lisans Çalı tığı i Kamu Okulunda Öğretmen Diğer: Đleti im (e-posta): Ramazan Midyat Đngilizce Đyi derecede Ba lama - Bitirme Yılı 1997 1999 1999 2004 2008 2011 Ba lama - Ayrılma Yılı 2006 devam TURGUT 1981 Hollandaca Đyi derecede Kurum Adı Midyat Đmam Hatip Lisesi Marmara Üniversitesi Đlahiyat Fakültesi Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalı ılan Kurumun Adı Mü erref-Muzaffer Samda ilköğretim Okulu / Đnegöl-BURSA - Windesheim Hoge School 2005 (Hollanda) bir dönemlik Hıristiyanlık Teolojisi eğitimi aldım. - 2010 Temmuz: Bir ay boyunca Londra kütüphanelerinde alanımla ilgili ara tırmalarda bulundum. ramazanturgut@gmail.com Tarih Đmza Adı Soyadı 74