T. C.
ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
FELSEFE ve DİN BİLİMLERİ ANABİLİM DALI
DİNLER TARİHİ BİLİM DALI
DONATİZM
(YÜKSEK LİSANS TEZİ)
Ramazan TURGUT
BURSA - 2011
T. C.
ULUDAĞ ÜNĐVERSĐTESĐ
SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ
FELSEFE ve DĐN BĐLĐMLERĐ ANABĐLĐM DALI
DĐNLER TARĐHĐ BĐLĐM DALI
DONATĐZM
(YÜKSEK LĐSANS TEZĐ)
Ramazan TURGUT
Danı man:
Yrd. Doç. Dr. Süleyman SAYAR
BURSA - 2011
ÖZET
Yazar Adı ve Soyadı
: Ramazan TURGUT
Üniversite
: Uludağ Üniversitesi
Enstitü
: Sosyal Bilimler Enstitüsü
Anabilim Dalı
: Felsefe ve Din Bilimleri
Bilim Dalı
: Dinler Tarihi
Tezin Niteliği
: Yüksek Lisans Tezi
Sayfa Sayısı
: VIII + 73
Mezuniyet Tarihi
: …../ ….. / 2011
Tez Danı man(lar)ı
: Yrd. Doç. Dr. Süleyman SAYAR
DONATĐZM
Donatizm, 311-411 yılları arasında en faal dönemini ya amı , Afrika’nın yerel kaynaklarından
beslenmi bir kilisedir. Kartaca ve Numidia bölgelerinde çok güçlü olmalarına rağmen Afrika dı ında
varlık gösterememi lerdir. Diocletianus Zulmünü müteakiben Caecilian’ın piskopos olarak seçilmesi
hareketin ortaya çıkı nedenlerinden biriydi. Diğer nedenlerini de Roma Đmparatorluğundan memnun
olmayan bir halkın duru u, zengin-fakir arasındaki uçurum, ağır vergiler, Kuzey Afrika
Hıristiyanlığında önemli bir yere sahip olan St. Cyprian geleneği eklinde gösterebiliriz. Đmparator
Constantin’in olaya müdahalesi Donatist ve Katolik tarafların arasını daha da açmı , devlet eliyle onlara
uygulanan baskılar Donatistlerin Katolik kiliseye dönme ihtimalini tamamen ortadan kaldırmı tır.
Donatistler, Diocletianus Zulmü sürecinde devlet otoritelerine kutsal metinleri teslim edenlere
traditor(hain) diyerekbu din adamları tarafındanyapılan âyinleri geçersiz saymı lardır. Katoliklere en
fazla “yeniden vaftiz” konusunda muhalefette bulunmu lar, heretiklerce yapılan vaftizleri me ru kabul
etmemi lerdir. Onlar evrensel kiliseyi geni bir coğrafyaya yayılan değil, saf ve temiz kalabilen
olaraktarif ediyorlardı. Đmparator Julian döneminde kısa süreliğine devlet desteğini arkalarına almalarına
rağmen Roma’nın resmi dinini temsil eden Katolik kiliseye kar ı koyamamı lar ve 411 Kartaca
Konferansı ile dağılma sürecine girmi lerdir. Yine de Donatizm’i bitiren asıl olay Vandalların bölgeye
geli i olmu tur. 6. yüzyılın sonlarına doğru tamamen yok oldukları dü ünülmektedir.
Heretik
Cyprian
Anahtar Sözcükler:
Yeniden Vaftiz
Kuzey Afrika
Augustinus
Donatus
Donatizm
Optatus
Erken Dönem Hıristiyanlık
III
ABSTRACT
Name and Surname
: Ramazan TURGUT
University
: UludağUniversity
Institution
: Social Science Institution
Field
: Philosophy and Religion Sciences
Branch
: History of Religions
Degree Awarded
: Master
Page Number
: VIII + 73
Degree Date
: ….. / …… / 2011
Supervisor (s)
: Asst. Prof. Dr. Süleyman SAYAR
DONATISM
Donatism was a North African local Church which has lived its most active period between
311-411 years. Despite being a powerfull at Carthage and Numidia it was not influential outside
Africa. Chosen of Caecilian as bishop of Carthage, following Diocletianus Persecution, it was
one of cause of arising this movement. An unpleasent folk against Rome Empire, disastrous
situation between rich and arm people, heavy taxations, effect of St. Cyprian tradition were
other reasons. Step in Empirior Constantin to the situation set at odds amongst Donatists and
Catholics and it effected negatively possibility of converting Donatist Church into Catholics.
During the Diocletianus Percecution, Donatists have accepted some bishops as a traditor who
had handed over scriptures to the authorities and they have disclaimed their Church services.
They have mostly opposited Catholics with regard to “Rebaptism” and also they have refused
Baptism which had been occured by heretics. They have seen Universal Church not its
regarding to geographic extensiveness but with its purity and innocent. Althoug they have got
power of state for a short time by the Emperior Julian’s reign, they could not stand up to
Catholichs who were official religion of Rome Empire and they have entered procces of
disintegration with the conference of Carthage on 411. However it is accepted that they have
been disapered with the Vandals Đnvasions. And it is thinking of that they have been totally
removed end of 6. Century.
Heretic
Donatus
Early Christianity
Keywords:
Rebaptism
North Africa
Augustinus
Optatus
Donatism
Cyprian
IV
ÖNSÖZ
Dinlerde ayrı ma, mezheple me ortak bir realitedir. Hıristiyanlığın tarihinde de
ba langıçtan itibaren bu olgu kendini göstermi tir. Monofizit-diyofizit ayrı masıyla
noktalanan süreç, birçok farklı görü ü içinde barındırmaktadır. Donatistler de dördüncü
yüzyılın ba larında zuhur etmi bir ayrılık hareketidir. Danı man hocam ve arkada larımla
yaptığımız müzakereler sonucu bu ayrılık hareketini çalı maya karar verdim. Konuyla
ilgili Türkçe’deyeterli bilgiye ula amayınca doğrudan Đngilizce kaynaklara yöneldim.
Türkiye’de ve internet üzerinden ula abildiğim birçok kaynağı toplamama rağmen henüz
en önemli çalı malara sahip değildim. Bunun için 2010 Temmuz’unda Londra’ya gittim ve
British Library, London Library, SOAS Library gibi seçkin kütüphanelerden ihtiyaç
duyduğum diğer kaynakları da temin etme fırsatım oldu.
Ara tırmamı hazırlarken kar ıla tığım bazı zorlukların en ba ında dil sorunu
gelmekteydi. Esas kaynaklar Latince idi; oysa bunların ancak Đngilizce tercümelerine
ula abiliyordum. Kimi ifadelerin Türkçe kar ılıklarını bulmakta zorlanıyor, Türkçe
literatüre geçmemi kelimelere kendim bir kar ılık bulmaya çalı ıyordum. Buna rağmen
Donatizm’in genel bir resmini ortaya koyarak Türkiye’deki Dinler Tarihi ara tırmalarına
az da olsa bir katkı sağlamayı hedefledim.
Giri ’te kısaca konu hakkında bilgi verilmi , kaynakların değerlendirilmesi
yapılmı ve sıklıkla kullanılan kavramların daha iyi anla ılması için kavramsal bir çerçeve
çizdim. Birinci bölümde Donatist hareketin ortaya çıktığı sosyo-ekonomik ve coğrafi
artları göstermeyi amaçladım. Bunun için Hıristiyanlığın Afrika’ya giri i, Diocletianus
Zulmü, Constantine Dönemi gibi ba lıklara yer verdim. Đkinci bölümde Donatizm’in
geli imini, sosyopolitik ve teolojik tartı maları aktardım. Üçüncü bölümde ise hareketi
bitiren süreci ortaya koymaya çalı tım. Sonuç kısmında ara tırma boyunca ula tığım bazı
değerlendirmelerde bulundum. Ayrıca eklerle ara tırmayı daha da zenginle tirebileceğimi
dü ündüm.
Kaynakları okuyup meselenin özüne vakıf oldukça konuya olan bakı açım deği ti.
Doğrusu, tevhidî çizgide bir kiliseyle kar ıla acağımı beklerken Katoliklerden daha katı bir
hareketle kar ıla mak beni a ırtmı tı. Öte yandan, inceleme konusu olan hareket sadece
dördüncü yüzyıldaki bir asırlık etkin bir dönemden sonra tarih sahnesinden yava yava
çekilmesine rağmen, bu hareketin mensupları dine olan yakla ımları sebebiyle kimi
ara tırmarıclarca Đslam’ın habercileri gibi gösterilmekteydi.
Tez hazırlama süresince bana yön gösteren, hatalarımı sabırla ve efkatle düzelten
danı man hocam Yrd. Doç. Dr. Süleyman SAYAR’a, bölümdeki diğer hocalarım Prof. Dr.
Ahmet GÜÇ’e ve Yrd. Doç. Dr. Muhammet TARAKÇI’ya; benzer konuları çalı tığımız
için kaynak payla ımı ve fikir alı -veri inde bulunduğu arkada ım Bilal TOPRAK’a;
gerekli okumaları yapabilmem için ihtiyaç duyduğum ortamı sağlayan ve her zaman
ba arabileceğime inanan e ime te ekkür etmeyi bir borç bilirim.
Ramazan TURGUT
Đnegöl, 2011
V
ĐÇĐNDEKĐLER
ÖZET................................................................................................................................................ III
ABSTRACT..................................................................................................................................... IV
ÖNSÖZ ............................................................................................................................................. V
ĐÇĐNDEKĐLER ................................................................................................................................ VI
KISALTMALAR ...........................................................................................................................VIII
GĐRĐ ................................................................................................................................................. 1
1.
DONATĐZM’ĐN DOĞU U ....................................................................................................... 8
1.1. KUZEY AFRĐKA VE HRĐSTĐYANLIK ................................................................................ 8
1.2.
ST. CYPRIAN.................................................................................................................. 13
1.3. DIOCLETIANUS DÖNEMĐ VE BÜYÜK ZULÜM............................................................ 16
1.4.
2.
DONATĐZM .................................................................................................................... 24
1.4.1.
Donatizm’in Doğu u ................................................................................................ 24
1.4.2.
Đmparator Constantıne ve Donatistler....................................................................... 29
DONATĐZMĐN GELĐ ĐMĐ...................................................................................................... 34
2.1. MACARIAN ZULMÜ.......................................................................................................... 34
2.2. CIRCUMCELLIONS............................................................................................................ 35
2.3. ĐMPARATOR JULIAN ........................................................................................................ 37
2.4. SOSYOPOLĐTĐK VE TEOLOJĐK TARTI MALAR........................................................... 39
2.4.1. Gerçek Katolik Kim? ..................................................................................................... 39
2.4.2. Günah ve Ayin ............................................................................................................... 39
2.4.3. Yeniden Vaftiz ............................................................................................................... 41
2.4.4. Evrensel Kilise ............................................................................................................... 43
2.4.5. Kilise ve Devlet.............................................................................................................. 44
2.4.6. Kutsal Kitaptan Deliller ................................................................................................. 45
3.
DONATĐZMĐN SONU ............................................................................................................ 49
3.1. 411 KARTACA KONFERANSI ........................................................................................ 49
3.2. ANTĐ-DONATĐST MÜCADELE......................................................................................... 52
3.2.1. St. Optatus ...................................................................................................................... 52
3.2.2. St. Augustinus ................................................................................................................ 53
3.3. DONATĐST LĐDERLER....................................................................................................... 54
VI
SONUÇ ............................................................................................................................................ 57
DĐZĐN............................................................................................................................................... 60
EK 1: KRONOLOJĐ......................................................................................................................... 61
EK 2: HARĐTALAR ........................................................................................................................ 62
EK 3: RESĐMLER............................................................................................................................ 63
KAYNAKLAR ................................................................................................................................ 66
DĐĞER KAYNAKLAR ................................................................................................................... 71
ÖZGEÇMĐ ..................................................................................................................................... 74
VII
KISALTMALAR
Kısaltma
a.g.e.
bkz.
C.
çev.
DĐA
ed.
ER
m.
md.
NPFN-1
no.
p.
s.
ss.
sy.
terc.
vb.
vol.
vs.
Bibliyografik Bilgi
Adı Geçen Eser
Bakınız
Cilt
Çeviren
Diyanet Đslam Ansiklopedisi
Editör
Encylopedia of Religion
Miladî
Madde
Nicene and Post Nicene Fathers, First Series
Numara
Page
Sayfa
Sayfadan sayfaya
Sayı
Tercüme
Ve benzeri
Volume
Vesaire
VIII
GĐRĐ
Konu
Her ey bir kadın, bir kemik ve bir öpücükle ba ladı. Yer Kuzey Afrika, Kartaca.
Tarih dördüncü yüzyılın ba ları. Lucilla adındaki zengin ve saygın kadın, bir ehide ait
kemiği öptüğünde, bu “ta kın” hareketi ba diyakoz Caecilian(ö. 345) tarafından iddetle
kınandı ve tekrarından menedildi.1 Aradan yıllar geçmesine rağmen kadın bu hareketi
unutmadı ve Caecilian’a duyduğu öfke hiç dinmedi.2 Miladi 311 yılında Caecilian
Kartaca’nın yeni piskoposu olarak seçilince, Lucilla hazırda bekleyen muhaliflere maddi
destek verdi ve onları yeni bir seçim için yüreklendirdi. Muhalifler de Majorinus’u (ö. 313)
-ki kendisi Lucilla’nın hane halkındandı- yeni piskopos olarak seçip Caecilian’ı gayrı
me ru ilan ettiler.3
Donatizm, dördüncü yüzyılın ba larında Kartaca bölgesinde, önceleri siyasi bir
hareket olmasına rağmen sonraları teolojik tartı maların da yer aldığı, Roma
imparatorluğuna ve Roma kilisesine muhalif yerel kilisenin adıdır.4 Varlığını Đslâmiyetin
bölgeye geli ine kadar devam ettirmi tir. Adını, harekete kırk küsur yıl öncülük yapan
1
2
3
4
W.H.C. Frend, K. Clancy, “When Did Donatist Schism Begin?”, The Journal of Theological
Studies, 28-1, (1977), s. 105.
Nancy Weatherwax, Moderates and Zealots in Fourth-Century Church Conflicts Collusion
and Collision,Vanderbilt University, Nashville, Tennessee, 2003, (Yayınlanmamı Doktora Tezi), s.
155.
Brent D. Shaw, “African Christianity: Disputes, Definitions and Donatists”, Rulers, Nomads, and
Christians in Roman North Africa,Variorum Press, Hamsphire,1995, s.25.
Matthew Gaumer, “The Evolution of Donatist Theology as Response to a Changing Late Antique
Milieu”, Augustiniana, vol:58, (2008), s. 171.
1
Piskopos Donatus’tan alır. Muhalifleri tarafından Donatizm; inatçı, yola gelmez, gereksiz
bir iddet ve a ırılığa kaçan, ayrılıkçı (schismatic) bir hareket olarak görülmü tür.
Erken dönem Hıristiyanlık üzerine çökmü olan sis tabakası, Donatizm gibi muhalif
hareketler söz konusu olduğunda daha da kalınla ır. Bu akımın ortaya çıkı ı Diocletianus
Zulmü’nün
(303-305)5
sonrasına
tekabül
etse
de
kökenleri
çok
daha
eskiye
6
dayanmaktadır. Teolojik tartı maların yanında, sosyo-ekonomik ve politik faktörler de
hareketin ortaya çıkı ında önemli rol oynamı tır. Uzun zamandır süregelen “ta ra- ehir
çeki mesi” buna örnek verilebilir.7 Donatizm daha çok alt sınıfın, yoksulların ve ta ranın
diniyken, Katolisizm üst sınıfın, toprak sahiplerinin ve Romalıların inancıydı.8
Kaynakların Değerlendirilmesi
Donatistler
hakkında
elimizdeki
kaynakların
neredeyse
tamamı
Donatist
olmayanlar, özellikle “kazananlar” yani Katolikler tarafından yazılmı tır. Bu yüzden
konuyla ilgili ara tırmalarda daha hassas davranmak gerekiyor. Donatistler tarafından
yazılmı olup elimize ula an yegâne kaynak Piskopos Tyconius’un “The Book of Rules”9
adlı kitabı ile birkaç “ ehitname” (martyrologies)dir10.
Hareketle ilgili antik dönemde yazılan en önemli eserler Hippolu Augustinus11 ve
Milevisli Optatus12 tarafından yazılanlardır. Her iki yazar da, eserlerinde, Donatizm’i
çürütmek gayesiyle Donatist fikirlere ziyadesiyle yer vermi ler, alıntılar yapmı lardır. Đkisi
de koyu Katolik ve Donatizm’in amansız dü manıydı. Ömürlerinin önemli bir kısmı ona
5
6
7
8
9
10
11
12
Aynı zamanda Büyük Zulüm (Great Persecution) olarak da bilinir.
Aland, Kurt, A History of Christianity,Fortress Press,Philadelphia, 1985, s.164.
Aland, a.g.e., s.165.
Peter Brown, "Christianity And Local Culture in Late Roman Africa", Journal of Roman
Studies, vol. 58 (1968), s. 86-87.
Bkz. Tyconius, The Book of Rules, ed.veterc. William S. Babcock, Atlanta, GA: Scholar’s Press,
1989.
Martyrologies alanında yapılmı en iyi çalı malardan biri Maureen A. Tilley’e aittir, bkz., Maureen
A. Tilley, Donatist Martyr Stories: the Church in conflict in Roman North Africa, terc.,
Liverpool University Press, Liverpool, 1996.
Bkz. Augustine, “Against the Letters of Petilian”, Nicene and Post-Nicene Fathers, First Series,
Vol. 4: St. Augustin: Against the Writings of the Manichaeans and Donatists.terc. J. R. King,
MA: Hendrickson Publishers, 1994.
Bkz. O. R. Vassall-Phillips, The Work of St. Optatus, Bishop of Milevis, Against the Donatists,
London, 1917.
2
kar ı mücadeleyle geçmi tir. Donatistlere dair sahip olduğumuz bilgilerin büyük bir
kısmının kaynağı i te bu eserlerdir.
20. yüzyılda Donatizm’e dair çok önemli çalı malar yapılmı tır.Ara tırmamızın bel
kemiğini de söz konusu çalı malar olu turmaktadır. Bunlar arasında üphesiz en önemlisi,
aynı zamanda alanla ilgili ara tırmalar için dönüm noktası olan W.H.C. Frend’in “Donatist
Church” (Donatist Kilise) adlı eseridir.13 Frend’in, kitabında savunduğu temel argüman,
Donatizm’in teolojik bir hareketten daha çok sosyo-ekonomik, toplumsal bir hareket
olduğudur. Ona göre Donatizm’in Romalıla mamı
ve nispeten fakir olan Numidia
bölgesinde ne vünema bulması bir tesadüf olamaz. Kuzey Afrika’da ortaya çıkmı birçok
ayrılıkçı hareket kısa sürede yok olmalarına rağmen, Donatistler yakla ık üç yüzyıl yok
olmaya direnebilmi lerdir. 400-600 yılları arasında Numidia bölgesinin tartı masız hakimi
onlardı.14 Ayrıca Maureen A. Tilley’in “Donatist Martyr Stories” ve “The Bible in
Christian North Africa” adlı eserleri bu alanda zikredilebilecek önemli eserlerdendir.15
Tilley, Frend’in aksine hareketin teolojik yönüne vurgu yapmaktadır. Donatizm’e dair
yazılmı en son ve en kapsamlı eserlerden biri de Jesse A. Hoover’a ait yüksek lisans
tezidir.16 Zikrettiğimiz ara tırmacıların eserleri olmasa belki de elinizdeki bu çalı mayı
ortaya koymak mümkün olmayacaktı. Yine bu alanda, Fransız ve Alman ara tırmacıların
önemli eserleri bulunmasına rağmen, bu dillere hâkim olunmadığından ve Donatizm’e dair
Đngilizce’de yeterli kaynak olduğu gerçeğinden hareketle, onlar bu çalı maya dahil
edilmemi tir.
13
14
15
16
Bkz. Frend, W. H. C., The Donatist Church: A Movement of Protest in Roman North Africa,
1952. Ayrıca Frend’in bu Alandaki diğer çalı maları için bkz. Frend, W. H. C. "Donatus 'Paene
Totam Africam Decepit'. How?", The Journal of Ecclesiastical History, vol. 48, no. 4, (1997) ss.
611-627; Frend, W.H.C., K. Clancy, “When Did Donatist Schism Begin?”, The Journal of
Theological Studies, 28-1, (1977) s. 104-109; Frend, W. H. C., Martyrdom and Persecution in
the Early Church; A Study of a Conflict from the Maccabees to Donatus, Oxford, 1965.
Frend, Donatist Church, s.2 .
Bkz. Maureen A. Tilley, Donatist Martyr Stories; Tilley, Maureen A.,The Bible in Christian
North Africa: The Donatist World, Fortress Press,Minneapolis, 1997.
Jesse A. Hoover, The Contours of Donatism Theological and Ideological Diversity in Fourth
Century North Africa, Waco, Baylor University, 2008, (Yayınlanmamı Yüksek Lisans Tezi),
s.33.
3
Donatizm pek bilinmediği için harekete dair Türkçe eser bulunmamaktadır ve
ansiklopedik bazı bilgiler de yetersizdir.17 Bu alandaki ilk çalı mayı yapmı olmamız bizim
için gurur kaynağıdır. Đ in uzmanlarınca bilindiği üzere ilk dönem Hıristiyan heretiklere
dair Türkçe eserler çok azdır.18Oysa ilk dönem Hıristiyanlığın bilinmesi günümüz
Hıristiyanlığının anla ılmasına yardımcı olacaktır. Zira gök kubbede söylenmemi söz
yoktur.19
Bu ara tırmada Donatizm genel ve tarihsel olarak tanıtılmaya çalı ılmı ;
gerekmedikçe
ayrıntılara
inilmemi tir.
Konuyu
derinlemesine
incelemek
için,
“Kaynaklar”ın bütünü daha uzun bir süreyle ve daha dakik olarak ele alınmalıdır. Bu
noktada, listelenen kaynakların ara tırmacılara yol gösterici olacağı söylenebilir.
Kavramsal Çerçeve
Öncelikle -konunun daha iyi anla ılabilmesi için- çalı mada sıklıkla geçecek bazı
kavramların ne anlama geldiği bilinmelidir. Zira kimi kavramların burada kendine özel bir
anlamı vardır.Ara tırmada “Kartaca” gibi artık Türkçe’ye yerle mi olan birkaçı hariç özel
isimlerin çoğunlukla orijinal yazımları tercih edilmi tir.
Kuzey Afrika: Kuzey Afrika’dan kastedilen genel anlamda Afrika kıtasının
kuzeyi değildir. Hareketin ne vünema bulduğu yerler olan tarihi Kartaca, Numidia ve
Mauretania bölgeleri o zamanlar için birer Roma toprağıydı ve onlardan “Roma Eyaleti”
(Roman Province) olarak bahsedilirdi. Hatta Kartaca Roma’nın “tahıl ambarı”
konumundaydı.Günümüzdeki Kuzey Tunus, Kuzeydoğu Cezayir ve Güneybatı Libya
17
18
19
inasi Gündüz, Donatizm’i, Hz. Đsa’nın Tanrı olmadığını, sadece bir insan ve peygamber olduğunu
savunan bir kilise olarak anlatmı tır. (Bkz. inasi Gündüz, Din ve Đnanç Sözlüğü, Vadi Yayınları,
Ankara, 1998, “Caecilian, Donatizm, Donatus” maddeleri.) Bu bilgi bizim incelediğimiz
kaynaklarda doğrulanmamaktadır. Donatistler, tevhitçi çizgide olmak bir yana, Katoliklerden daha
Katolik olarak görünmektedirler.
Bkz. Bülent enay, Đlk Rafızi Hıristiyan Kilisesi Markunilik, Verka Yayınları, Đstanbul, 2003;
Bilal Ba , Bir Hıristiyanlık Mezhebi Olarak Aryüsçülük, Đstanbul, 1999 (Yayınlanmamı Yüksek
Lisans Tezi) Bu tezin bir özeti mahiyetindeki makale için bkz. BA , Bilal, “Monoteist Bir
Hıristiyanlık Yorumu: Aryüsçülük Mezhebi”, Divan, yıl:5 sy. 9, ss. 167-199. Ayrıca bkz. Bilal
Doğan, Hıristiyanlıkta Asli Günah Doktrini (Pelagius-Pavlus örneği), Bursa, 2008,
(Yayınlanmamı Doktora Tezi) .
Modern dönemdeki kilise reformlarında bile Donatist kökenlere dikkat çeken eserler kaleme
alınmı tır. Mesela bkz. Arzén Szilveszter Füsti Molnar, Ecclesia Sine Macula Et Ruga: Donatist
Factors Among the Ecclesiological Challenges for the Reformed Church of Hungary
Especially After 1989/90, Sárospatak: Sárospatak Reformed Theological Academy, 2008,
(Yayınlanmamı Doktora Tezi).
4
bölgelerine tekabül etmektedir. Ara tırmada sıklıkla geçecek olan “Kuzey Afrika”
tanımlamasından söz konusu bölge anla ılmalıdır.
Traditor: Donatist hareket içerisinde bu terim “Büyük Zulüm” döneminde kutsal
kitapları teslim eden piskoposlar ve kilise görevlileri için kullanılmı tır. Traditor kelimesi
Türkçe’de “hain” anlamına gelse de “inanç sınavında ba arısız olanlar” eklinde de
tercüme edilebilir.20 Kavramın kökü Đsa’nın havarisi Yahuda’ya dayanır. Dini ihtilaflarda
tarafların birbirini “Yahuda gibi ihanet eden, hain” anlamında “traditor” olmakla
suçlaması erken dönem Hıristiyanlığında yaygın bir davranı tı. Ara tırmada bu kavramın
Türkçe kar ılığı olan “hain” kelimesi tercih edilmi tir.
Donatist: Bu isim söz konusu hareket mensuplarına Katolikler tarafından verildiği
için, Donatist terimini kullanmak kazanan tarafın söylemlerini kabul etmek anlamına
gelmektedir. Oysa onlar kendilerine sadece “Hıristiyan” diyorlardı. Bu yüzden Brent Shaw
onlara “Afrika Kilisesi”, muhaliflerine de “Katolik” demeyi tercih etmi tir.21 Neticede
Katolik Kilise’nin merkezi Roma’dır ve Afrika’ya dı arıdan gelmi tir. Fakat Donatist
Kilise bizzat Afrika’da ne vünema bulmu tur. Modern ara tırmacılardan Jesse Hoover her
iki cenahın önderlerine nisbetle onları “Donatist” ve “Caecilianist” olarak adlandırmı tır22.
G. Barker ise hareketin adını “Donatçılık” olarak tercüme etmi tir.23Bizim ara tırmamızda
ise konunun anla ılabilmesi için ağırlıklı olarak “Donatizm” terimi kullanılmasına rağmen,
yer yer “Afrika Kilisesi” ve “Donatist-Caecilianist” adlandırmaları da yapılmı tır.
Rebaptism: Bilindiği gibi vaftiz ritüeli Hıristiyanlığa geçi in esaslarındandır.
Vaftiz bir rahibe yeni bir hayat verir. O da ba kalarını vaftiz ederek onlara yeni bir hayat
verir. O yüzden vaftiz âyininin kimin tarafından icra edildiği çok önemsenmi ti24. Bir
kilisenin mensuplarının ilk vaftizlerini kabul etmeyip onları tekrar vaftiz etmesi eylemini
20
21
22
23
24
Timothy E. Gregory, Bizans Tarihi,Çev. Esra Ermert, Yapı Kredi Yayınları, Đstanbul, 2008, s.61
Bkz. Shaw, a.g.e., s5-34.
Hoover, a.g.e., s.33.
Barker, G.,O'nun Đzinde: M.S. 30 YılındanBugüneDek Đsa Mesih'in Topluluğunun Tarihi,
Zafer Matbaası, Istanbul, 1985, s. 43.
Peter Iver Kaufman, “Augustine, Evil, And Donatism: Sin And Sanctity Before The Pelagian
Controversy”, Theological Studies; Vol. 51,(Mart 1990), s. 117.
5
kar ılamak için “rebaptism” kavramı kullanılır. Hıristiyan aleminde, Cyprian’dan ba layıp
reform hareketlerine kadar çe itli dönemlerde bu konu tekrar tekrar tartı maya açılmı tır.
Ara tırmada bu kavram “yeniden vaftiz” deyimiyle kar ılanmı tır.
Circumcellions: Türbelerin etrafında ya ayan yoksul Hıristiyanlar zamanla Romalı
toprak sahiplerine ve zenginlere kar ı saldırılar düzenleyip onların mallarını yağmaladılar.
Muhalifleri tarafından terörist, destekleyenleri tarafından ise özgürlük sava çıları olarak
görüldüler.25Ya adıkları yerlere atfen kendilerine circumcellionist denmeye ba landı.
Latince’de “circum cellion”,“hücrenin etrafındakiler” demektir, Türkçe kar ılık olarak
kendilerine Türbe Sava çıları/Bekçileri denilebilir.26
25
26
Daha ayrıntılı ve günümüzle ili kilendirilmi bir çalı ma için bkz. R. A. Knox, “Donatist and
Circumcellion”, Enthusiasm, Oxford, 1950, ss. 50-70.
Gaumer, “The Evolution of Donatist Theology as Response to a Changing Late Antique Milieu”,
s.198.
6
BĐRĐNCĐ BÖLÜM: DONATĐZM’ĐN DOĞU U
7
1. DONATĐZM’ĐN DOĞU U
1.1. KUZEY AFRĐKA VE HRĐSTĐYANLIK
Kuzey Afrika’daHıristiyanlığın ilk dönemlerdeki yayılı ı bizim için saklı bir kitap
gibidir. Hıristiyanlığın bölgeye ne zaman geldiği tam olarak bilinmemektedir.1 Günümüze
ula abilmi kayıtlarda, Hıristiyan kiliseden en erken miladi 200’lerde söz edilmektedir.
Oysa bu dönemde Hıristiyanlar zaten güçlü bir cemaat durumundaydılar. Üçüncü yüzyılın
ba ında
ehit
olan
Perpetua(ö.203) veya
önemli
Hıristiyan
teologlardan
olan
Tertullian(ö.220) ve Cyprian(ö.258) örneklerinden anla ıldığına göre Hıristiyan cemaatin
Kuzey Afrika’da köklü bir geleneği vardı.2
Kuzey Afrika’da sırasıyla Baal, Satürn, Hıristiyanlık ve son olarak Đslâmiyet
inançları görülmektedir. Önceleri pagan olan toplumda, 235 yılına gelindiğinde Đmparator
kültüne ait sadece birkaç tapınak kalmı tı. Bunlar da sık sık soygunlara maruz kalmı ,
yağmalanmı ve yıkılmı lardı.3
Romalılar, Kuzey Afrika’yı ele geçirince Baal kültünün yerini Satürn aldı.4 Ama
Afrikalıların Satürn inancı Romalılarınkinden farklıla tı ve kendilerine özgü bir hal aldı.
Onlar için Satürn, panteonun en tepesindeki tanrıydı. Kayıtlarda ondan, “Sonsuz olan”,
“Efendimiz”, “Kutsal”, “Yenilmez olan” eklinde bahsedilmektedir. Önceleri Baal’ın e i
olan Hammon, Romalılarla beraber Venüs adını almı tır. Venüs hem annedir hem
1
2
3
4
Susan Raven, Rome in Africa, London, 1992, s. 151.
Shaw, a.g.e., s. 9.
Frend, Donatist Church, s.76.
A. I. Wilson, “Romanizing Baal: the art of Saturn worship in North Africa”, Proceedings of the
8th International Colloquium on Problems of Roman Provincial Art, Zagreb, 2003, s.406.
8
bakiredir, göklerin kraliçesidir. Satürn için kullanılan yücelik ifadeleri onun için de
kullanılmı tır.5
Đkinci ve üçüncü yüzyıllarda Satürn-Venüs kültünün Kuzey Afrika’daki etkisi
muazzamdı. Gerek Pagan gerekse Hıristiyan dönemdeki isimlerin çoğu onlarla ilintiliydi.
Donatus, Honoratus, Rogatus, Fortunatus gibi isimler Tanrı adlarının Punic dilinden
Libyan diline tercümesiydi. Mesela Donatus veya Adeodatus, “Baal’a verilmi , adanmı ”;
Honoratus “Baal tarafından onurlandırılmı ” anlamına geliyordu.6
Toplumda, tanrısal emirlerin birçok defa kendini rüyalarda belli ettiği inancı
hakimdi. Kimi ihtilaflarında mabette uykuya yatıp gördükleri rüyayı yorumlayarak bir
sonuca varırlardı. Günahlarından pi manlık duyanlar mabette kurban keserlerdi.
Tertullian’ın aktarımına göre çocuklarını bile kurban edenler vardı.7 Perhiz ve oruç, bilinen
diğer ibadet çe itleriydi.
Mabetlere ilgi büyüktü;Satürn adına in a edilen 1400 anıt-mabedin çok az bir kısmı
resmi görevliler tarafından yapılmı tı, geriye kalanların tamamı inananların destekleriyle
in a edilmi ti.8 Mabetler için seçilen mekanlar, Romalılarda olduğu gibi ehrin meydanları
değil, ehrin dı ındaki yüksekçe yerlerdi. Önceleri Baal için yapılan heykeller, çok az bir
farkla Satürn için yapılır olmu tu; Baal heykelleri çıplaktı, Satürn ise giyinikti.9
Özellikle Numidia bölgesinde Satürn kültü çok yaygındı. Kuzey Numidia’daki
Madauros, Mons, Naragarra gibi yerler bu kültün merkeziydi. Söz konusu ehirler –fazla
değil- bir yüzyıl sonra Donatist hareketin merkezi olacaklardı. Ama üçüncü yüzyılın ikinci
yarısında bu külte olan inanç yerini kısa bir sürede Hıristiyanlığa, dolayısıyla Đsa kültüne
bıraktı.10 Önceleri Satürn kültü için mabet yapılan yerlere artık kiliseler in a ediliyordu.
Pagan dönemde de, Hıristiyanlığın hâkimiyetinde de Numidia bölgesindeki halkın Roma
5
6
7
8
9
10
Frend, Donatist Church, s.78.
Raven, a.g.e., s. 146.
Frend, Donatist Church, s.79.
Frend, Donatist Church, s.80.
Bkz. Bu çalı ma, Ek3: Resimler.
Frend, Donatist Church, s.83.
9
ile yıldızları bir türlü barı madı.11 Dördüncü yüzyılın ba larında Numidia bölgesinde
birçok Hıristiyan ehidin olması tesadüf değildir.
Satürn-Venüs kültünde ba langıçta bir yerellik söz konusuydu. Bunun altında
Berberilerin Roma’ya olan antipatileri yatıyordu. Fakat mevcut durum daha sonraları
deği ti; mabetler Roma tarzında in a edildi, ikonlar Roma kıyafeti giymi insanlar eklinde
temsil edildi. Satürn heykelinin yanına diğer Roma tanrılarının da heykelleri konulur
olmu tu. Artık rahipler sadece Satürn’e değil, Merkür’e veya Đmparator Silvanus kültüne
de hizmet ediyorlardı. Öyle ki Arnobius, Satürn’ün diğer tanrılarla e it olduğunu
söylüyordu.12 Aynı Arnobius, rüyasında Tanrı’nın kendisine bunu emrettiğini söyleyerek
Hıristiyan olacaktı.
Ne var ki Hıristiyanlığın bölgeye girmesiyle manzara kısa sürede deği ti.Her yeni
ehitle beraber Hıristiyan cemaatin mevcudu çoğaldı, piskoposların sayısı birden arttı.
Agrippus tarafından 200 yılında Kartaca ’da toplanan bir konsile 70 piskopos katılmı tı.13
Aynı dönemde
ehit edilen Perpetua, Felicitas ve Saturus’un14hikayeleri toplum
hafızasında uzun bir süre yer etti.15Bölgedeki Hıristiyanlık tarihi de zaten ehitlerle
ba lamaktadır.16 Bundan dolayı Kuzey Afrika kilisesi esasında bir “ ehitler Kilisesi” idi.17
Bütün bunlara rağmen Hıristiyanlığın ta rada yaygınla ması ehirdekine nazaran
kolay olmadı. Numidia bölgesinde halen pagan dini çoğunluktaydı. Dördüncü yüzyıla
gelindiğinde Donatist cemaatin büyük bir kısmı doğrudan paganizmden dönü yapanlardı.18
11
12
13
14
15
16
Frend, Donatist Church, s.85.
Frend, Donatist Church, s.105.
Raven, a.g.e., s. 156.
Erken dönem Hıristiyan ehitlerinden Perpetua, Miladi 203 yılında Kartaca’da ehit edildiğinde
henüz 22 ya ında bir anneydi. Ayrınılı bilgi için bkz., Cecil Robeck, Prophecy in Carthage:
Perpetua, Tertullian and Cyprian, Pilgrim Press, Cleveland, 1992.
Raven, a.g.e., s. 152.
Frend, Donatist Church, s.87.
17
Frend, W. H. C., “Donatism” Encylopedia of Religion, ed. Mircae Eliade, vol. 4, New York,
(1987), s. 2416.
18
Brown, Peter., "Christianity And Local Culture Đn Late Roman Africa," Journal Of Roman
Studies, vol. 58, (1968), s. 89.
10
Ba langıçta sadece alt sınıfın dini olarak görülen Hıristiyanlık, üçüncü yüzyılın
ikinci yarısında artık üst sınıfların ve eğitimli ki ilerin de dini haline gelmi ti. Zengin ve
eğitimli kesimi Hıristiyanlığa çeken iki unsur dikkat çekmektedir: Birincisi karamsarlığın
hakim olduğu bir dönemde Hıristiyanlığın vaat ettiği ölümsüzlük,ikincisi de Hıristiyanlığın
pagan dinine nazaran ahlaki üstünlüğüydü.19 Bunun haricinde, gnostisizmden alı ık
oldukları, ölümün kendisinden bile daha güçlü bir kurtarıcı (Đsa Mesih) fikri onları
cezbetmi e benzemektedir. Mesela Cyprian, gençliğinde bu yeni dinle mücadele etmi tir.
Paganizm ve Hıristiyanlığı kar ıla tırarak, nihayetinde kendi inandığı paganizmi
savunmu tu. Etrafındaki toplulukları ruhsal açıdan çökmü , çürümü olarak görüyordu.
Daha sonraları bir ekilde Tertullian’ın eserleriyle tanı ınca din deği tirecek ve yeni dinin
yılmaz savunucularından olacaktı.20
Hıristiyanlık günahkârlara kapısını açıyor; meslek, cinsiyet ve ırk ayrımı
yapmaksızın herkese kurtulu vaat ediyordu. Karde çe sevgi, huzur dolu bir ya am,
topluluk halinde ibadet, fakirlerin gözetilmesi… Bunlar o dönemdeki Kuzey Afrika
Hıristiyanlığının karakteristik özellikleriydi. Kilisenin vaftiz öncesi günahları bağı lama
yetkisi yoktu. Tüm günahların bağı lanması için de en iyi yol ehitlikti. Arenalarda
Romalılarca ehit edilmek cennete girmenin kesin yolu olarak görülüyordu.21 Pagan
kültüründe Satürn için insan kurban etmenin yerini kendini Tanrı için feda etme, ehitlik
almı tır. Tertullian “Tanrı insan kanı ister mi?” sorusuna olumlu cevap veriyordu: “Evet.
Eğer ki i Tanrı’nın krallığını istiyorsa, kurtulu u istiyorsa, yeni bir hayatı istiyorsa…”.22
Numidia bölgesinde pagan dinindeki mabetlerin badanası beyazdı ve Tanrı
heykelleri beyaza boyanıyordu. Donatist dönemdeki kiliselere de beyaz badana yapılıyor,
sunaklar beyaza boyanıyordu. Kubbe-mezarlar pagan ve Hıristiyan mezarlıklarının her
ikisinde de mevcuttu.23 Güvercin, taç gibi semboller; sihir-büyü, kötü nazar gibi batıl
inançlar ortak özelliklerindendi. Augustinus’un cemaatinden biri
öyle bir itirafta
bulunmu tur: “Doğrusu, putları ziyaret edip kahinlere akıl danı ıyorum, ama Tanrının
19
20
21
22
23
Frend, Donatist Church, s.94.
Cyprian hakkında yazılmı ayrıntılı bir çalı ma için bkz. Edward White Benson, Cyprian His Life,
His Times, His Works, London, 1897.
Raven, a.g.e., s. 154.
Frend, Donatist Church, s. 100.
Frend, Donatist Church, s. 101.
11
kilisesini terk etmiyorum. Ben bir Katolik’im”.24 Durum böyle olunca, o dönemde ya ayan
birçok Hıristiyan’ın, ibadet ettikleri Tanrının gerçekte Satürn olduğunu zannetmelerine
a mamak gerekir.25
Her zaman Roma’ya muhalif bir duru sergileyen Kuzey Afrikalılar, Satürn-Venüs
kültü Romalıla ınca Hıristiyanlığa geçtiler. Constantine döneminde devletin resmi dini
Katolik Hıristiyanlık olunca bu defa da Donatist Hıristiyanlığı desteklediler.26
Bölgedeki Hıristiyanlar güçlü oldukları dönemlerde bile dü manlarına kar ı
silahlanmadılar. Onlar için en iyi intikam ehitlikti.
ehit olanlar da sıradan halktan
ki ilerdi, üst sınıftan pek ehit yoktu. Mesela 303-5 yılları arasında uygulanan Büyük
Zulüm döneminde inançları yüzünden üst sınıftan ehit edilen sadece bir onba ı, bir süvari
ve bir gramerci vardı.27
Miladi 292’de Diocletianus, Numidia eyaletinin sınırlarını tekrar düzenledi ve
vergileri arttırdı.28Fakirler daha da yoksulla ıyor, zenginler ise mallarına mal katıyorlardı.
Halk vergilerden öyle bezmi ti ki, vergi ödemektense topraklarını ekmeyip bo bırakan
köylüler vardı. Memurlar, vergileri toplayabilmek için her türlü baskı yöntemlerini
kullanıyorlardı. Borçluların çocuklarını rehin alıyor ve bütün vergi borçları ödenmedikçe
onları serbest bırakmıyorlardı.29
Kuzey Afrika’da dinin merkezinde kilise değil Kutsal Kitap yer alıyordu. Bütün
bilginin kaynağı Kitabı Mukaddes idi ve bunun dı ındakiler batıldı. Hıristiyan cemaatten
kimileri Kitabı Mukaddes’i esas alıyor ve kelimesi kelimesine her emrini ya amaya
çalı ıyordu. Kimileri de dini hükümlerde Kilise’yi esas alıyor ve kendi inancıyla
çeli mediği sürece diğer kültürlerle i birliğine gidiyorlardı. Đ te Donatist ve Katolik
mücadele aslında bu iki farklı anlayı arasındaki mücadeledir.
24
25
26
27
28
29
Frend, Donatist Church, s. 104.
Raven, a.g.e., s. 168.
Raven, a.g.e., s. 148.
Frend, Donatist Church, s. 105.
Raven, a.g.e., s. 162.
Frend, Donatist Church, s. 109-110.
12
Donatizm incelenirken Kartaca’nın önemi bilinmezse meselenin anla ılması eksik
kalır. Hıristiyanlık tarihinde Kuzey Afrika’nın en önemli merkezi Kartaca’dır; zira
Hıristiyanlık bölgeye buradan yayılmı tır.30 Kartaca Kilisesi ana kiliseydi. Kartaca
piskoposu sadece bulunduğu ehrin değil bütün Afrika’nın ba piskoposu olurdu. Diğer
ehirlerdeki piskoposları o atar, kimi piskoposların yerini deği tirirdi. Kiliselerle ilgili
ikayetler ona bildirilirdi.31 Önemine binaen Kartaca piskoposuna “Afrika Papası” da
denirdi.32
1.2.
ST. CYPRIAN
Cyprian, Donatistlerin en fazla saygı duyduğu ve fikirlerini kullandığı kilise
babasıdır. Bu anlamda Donatizm’in öncüsü olarak kabul edilebilir. O en büyük Kartaca
piskoposu, ilk Afrikalı ehit piskopos ve herkesten daha çok Afrika kilisesini organize
eden ki idir. Miladi 200 civarında zengin bir pagan ailede dünyaya geldi. Hıristiyanlığa
geçi i orta ya larına tekabül eder; öncesinde ise Hıristiyanlığa iddetle kar ı çıkan biriydi.
Tertullian’ın eserlerinden çok etkilendi ve din deği tirmeye karar verdi. Onun gibi saygın
bir kimsenin din deği tirmesi çok zordu, zira kaybedecek eyleri fazlaydı. Hıristiyan
olduktan sonra yeni dine dört elle sarıldı; öyle ki din deği tirdikten yalnızca üç sene sonra
Kartaca piskoposu seçildi.33 Piskoposluğunun ikinci yılında Đmparator Decius zulmü
ba ladı. Bazı Hıristiyanlar baskılara dayanamayıp dinden dönerken kimileri de kaçmayıgizlenmeyi tercih ediyordu. Cyprian da gizlenenler arasındaydı. Birçok Hıristiyan ise
inançlarını haykırmı ve yapılan zulümlere boyun eğmemi ti. Bunlar, Cyprian’ın inancı
uğruna eziyet görmemek için saklanmasına kar ı çıkıyorlardı. Onlar için artık Cyprian’ın
herhangi bir otoritesi kalmamı tı. Kısa bir süre sonra Decius ansızın öldü, Cyprian
saklanmayı bıraktı ve zarar gören otoritesini tekrar sağlamla tırmaya çalı tı.34
30
31
32
33
34
R. Pierce Beaver, “The Organization of the Church of Africa on the Eve of the Vandal Invasion”,
Church History, vol. 5, no. 2, (Juny 1936), s. 168.
Beaver, “The Organization of the Church of Africa on the Eve of the Vandal Invasion”, s. 171.
Beaver, “The Organization of the Church of Africa on the Eve of the Vandal Invasion”, s. 174.
Raven, a.g.e., s. 157.
Raven, a.g.e., s. 158.
13
Farklı zamanlarda yazdığı yakla ık 60 mektup günümüze ula mı tır. Bu
mektuplardan
onun
döneminde
ya anan
kimi
olayları
ve teolojik
tartı maları
öğrenebilmekteyiz. Dahası, bu mektuplar Cyprian’ın Hıristiyanlık anlayı ı hakkında bize
önemli bilgiler vermektedir.35
Cyprian, Novatianistlere kar ı önemli mücadeleler vermi tir. En fazla üzerinde
durduğu konu Kilise’nin birliği meselesiydi. Buna rağmen aradan yarım asır geçmeden
Kilise’den ayrılan grupların kendi fikirlerini savunmak için kendisinden delil gösterdikleri
ve sahiplendikleri ki i yine o idi.Özellikle Donatistler, vaftiz meselesi ba ta olmak üzere
birok görü lerini ona dayandırıyorlardı. Selefi Tertullian’ın aksine, heretiklerce yapılan
vaftizin geçersiz olacağını kabul etmiyor, böylesi kimselerin uygun bir kefaretle tekrar
kiliseye kabul edilmesi gerektiğini savunuyordu.36
Hıristiyan cemaat Cyprian zamanında gayet güçlü, kiliseler de zengin durumdaydı.
Cyprian, bazı piskoposların faizle veya hileyle ele geçirdikleri mallarla servetlerine servet
katmalarından dert yanmaktadır. Ama bu dönemde bile cemaatin büyük bir kısmı
toplumun alt sınıflarından ve kadınlardan olu maktaydı.37
O dönemde toplanan konsiller Hıristiyan cemaatin yaygınlığı ve gücü hakkında
bize fikir vermektedir. Mesela 1 Eylül 256’da Kartaca’da toplanan konsile Afrika’nın
birçok bölgesinden 87 piskopos katılmı tı.38Sonradan Donatist hareketin merkezi olan
Bagai, Muscula, Cedias ve Thamugadi gibi
ehirler de bu konsile temsilcilerini
göndermi ti. 39
Cyprian’ın en yakın arkada ları ve destekçileri Numidia piskoposlarından olmu tu.
255’te, 15 Numidialı piskopos, kiliseye geri dönen heretiklerin yeniden vaftizi meselesini
ona sormu lar, Cyprian da cevap vermeden önce bir konsil toplamı tı.40Üçüncü yüzyılın
ortalarında bir grup Numidialı piskopos, heretik rahipler tarafından vaftiz edilmi
Hıristiyanların tekrar vaftiz edilip edilmemeleri konusunda kendisine bir mektup
35
36
37
38
39
40
Raven, a.g.e., s. 158.
Raven, a.g.e., s. 158.
Frend, Donatist Church, s.90.
Raven, a.g.e., s. 167.
Frend, Donatist Church, s.92.
Frend, Donatist Church, s.92-93.
14
gönderdiler. Cyprian, bunu cevaplamadan önce 255 veya 256’da bir sinod topladı.41 21
piskoposun katıldığı sinoddan çıkan sonuç, tek bir vaftizin olduğu ve onun da kilise
tarafından yapıldığı, kilisenin dı ında kalan birinin yaptığı vaftizin geçersiz olduğu
yönündeydi. Gün gelecek Donatistler de yeniden vaftiz konusundaki görü lerini Cyprian’a
dayandıracaklardı.42
Bu karar, Afrika’da pek ho kar ılanmayınca, Cyprian, 256 yılında Kartaca’da, 71
piskopostan olu an bir konsil topladı. Konsil tarafından, konuyla ilgili fikirlerini öğrenmek
için Papa Stephanus’a (ö. 257) bir mektup gönderildi. Papa, kendisine rağmen “Yeniden
Vaftiz” hükmü çıkmı olmasına çok öfkelendi ve söz konusu sinoda katılan piskoposlarla
ili kinin kesilmesini istedi. Ayrıca Cyprian’ı yanlı yolda ve düzenbaz olmakla suçladı.
Papa, heretik bir rahibin, heretik olmadan önce yaptığı vaftizin me ru olduğunu
söylüyordu.43 Daha sonraları Cyprian ve Papa arasında neler ya andığını bilinmemekle
beraber aralarındaki irtibatın kopmadığı anla ılmaktadır. Papa Stephanus 257’de ehit
edildikten bir yıl sonra da -258’de- Cyprian ehit oldu.44
Cyprian’ın en fazla vurguladığı ve üzerinde durduğu 3 mesele vardı:
a) Vaftizin tekliği-birliği: Tek bir vaftiz vardır, o da gerçek kilise tarafından
yapılandır, diğerleri batıldır.45 Bu görü ünü de Kitabı Mukaddes’e dayandırıyordu:
“Çağrınızdan doğan tek bir umuda çağrıldığınız gibi, beden bir, Ruh bir, Rab bir, iman
bir, vaftiz bir, her eyle ve her eyde olan herkesin Tanrısı ve Babası birdir”.46 O, Papa
Stephen’in heretiklerin vaftizini geçerli saymasına rağmen Kutsal Ruh’un onlarla beraber
olmadığını iddia etmesini anlayamıyordu. Đçinde Kutsal Ruh’un olmadığı bir vaftiz nasıl
geçerli olabilirdi?47
41
42
43
44
45
46
47
Hefele, a.g.e., s. 98.
Bkz. Bu çalı ma, “Yeniden Vaftiz” ba lığı.
Hefele, a.g.e., s. 100-101.
S L. Greenslade, Early Latin Theology: Selections from Tertullian, Cyprian, Ambrose, and
Jerome, London, 1956, s.116.
C. Weinrich William, “Cyprian, Donatism, Augustine, and Augustana VIII: Remarks on the Church
and the Validity of Sacraments” Concordia Theological Quarterly 55, no. 4 (1991), s. 272
Efesliler 4: 4-6.
William, C. Weinrich, a.g.e., s. 273.
15
b) Gerçek-hakiki piskoposluk: Cyprian’a göre piskoposlar Đsa’nın varisiydiler
ve ona göre davranmalıydılar. Đsa havarilere, “Sizi dinleyen beni dinlemi olur, sizi
reddeden beni reddetmi
olur. Beni reddeden de beni göndereni reddetmi
olur”48
dediğinde, bunu sadece onlara değil gelecekteki bütün piskoposlarına söylemi tir,
diyordu.49
c) Gerçek vaftiz -doğru inanç bağlantısı: Vaftizi yapan piskoposun hak yolda
olması yani gerçek kiliseye bağlı olması gerekir. Kendisinde doğru inanç olmayan kimse
ba kasını nasıl doğru yola sevk etsin? Gerçek kilisenin dı ında olan batıl yoldadır ve batıl
yolda olan kimse ba kalarına hak yolu gösteremez. Ona ait olan“Kilisenin dı ında kurtulu
yoktur” sözü daha sonra Katolikliğin en esaslı deyimlerinden, sloganlarından biri haline
gelmi tir.50
O, Đncil’de anlatılan olayların birer anekdottan ibaret olmadığını, bunların Tanrı’nın
emirleri olduğunu söylüyordu. Đncil’e böyle bir yakla ım,anlatılan hikayelerden birçok
hüküm çıkarmaya yarıyordu.
“Đnsanlardan
sakının.
Çünkü
sizi
mahkemelere
verecek,
havralarında
kamçılayacaklar. Benden ötürü valilerin, kralların önüne çıkarılacak, böylece onlara ve
uluslara tanıklık edeceksiniz. Sizi mahkemeye verdiklerinde, neyi nasıl söyleyeceğinizi
dü ünerek kaygılanmayın. Ne söyleyeceğiniz o anda size bildirilecek. Çünkü konu an siz
değil, aracılığınızla konu an Babanızın Ruhu olacak.”51
Bu anlayı a dayanarak Cyprian, ehitleri de kilise ve Đncil gibi otorite olarak kabul
ediyordu. Zira onların sözleri Tanrı tarafından söylettirilmi oluyordu, Onların aracılığıyla
konu an Kutsal Ruh idi.52
1.3. DIOCLETIANUS DÖNEMĐ VE BÜYÜK ZULÜM
48
49
50
51
52
Luka 10: 16
William, a.g.e., s. 274.
Greenslade, S L., Early Latin Theology, s.116.
Matta 10, 17-20.
Gaumer, “The Evolution of Donatist Theology as Response to a Changing Late Antique Milieu”,
s.179
16
Hıristiyanlık
ba langıçta
Roma
Đmparatorluğu
tarafından
fazla
ciddiye
alınmamı ,Hıristiyanların da Yahudiler gibi oldukları dü ünülmü tü. Zaten Yahudiliğilokal
bir kült olarak gördüklerinden Yahudilere tolerans gösteriyorlardı.Ancak daha sonra
Hıristiyanların Yahudilerden farklı olduğu hatta Yahudilerin aksine misyoner-yayılmacı
oldukları ve dolayısıyla Hıristiyanlığın da yayılmacı bir din olduğu farkedildi. Bundan
sonra da onlara kar ı iddet ve baskı uygulanmaya ba landı.53
24 ubat 303’te Đmparator Diocletianus Hıristiyan kiliseleri ve kutsal metinlerini
hedef alan bir ferman yayınladı. Daha önceden de Roma imparatorları tarafından
Hıristiyanları hedef alan fermanlar yayınlanmı tı.54 Ancak bunun diğerlerinden farkı,
Hıristiyan cemaatin değil de doğrudan Hıristiyan inancının hedef alınmasıydı. Kutsal
metinlerini imha ederek asıl beslendikleri kaynağın kurutulması dü ünülmü tü.55 Oysa
Đmparator, ehitler değil dininden dönen kimseler istiyordu.56
Đmparator Diocletianus döneminde Hıristiyan topluma büyük baskılar uygulandı.
Onlardan, kutsal metinlerini teslim etmeleri istendi. Halk,imparatorun ve diğer pagan
tanrılarının heykelleri önünde ibadet amacıyla tütsü yakmaya ve kurban kesmeye zorlandı.
Romalılar diğer bütün tanrılardan daha çok Đmparator kültüne önem veriyorlardı. O’nun
heykelinin
önünde
buhur
yakmak
devletin
birliğini
ve
ona
bağlılığı
simgelemekteydi.57Buna kar ı çıkmanın cezası ölümdü. 303-305 yılları arasında sadece
Kuzey Afrika’da 3000-3500 civarında Hıristiyan’ın öldürüldüğü dü ünülmektedir.58
Cirta ehrindeki Hıristiyan cemaatin imparatorun fermanına ilk tepkisi kaçmak
eklinde oldu. Geride kalanlar ise bunun bedelini ağır bir ekilde ödeyecekti. 19 Mayıs
303’te Cirta ehrinin piskoposu Paulus, ehrin valisi Munatis Felix’ten önce bir çağrı
53
54
55
56
57
58
Raven, a.g.e., s. 150.
Nero Zulmü, Decius Zulmü vb.
Antik Roma’da Hıristiyanların gördüğü baskılar ve Hıristiyan ehitlerle ilgili ayrıntılı bilgi bilgi için
bkz., G. E. M. De Ste Croıx, “Why Were Early Christian Persecuted?”, Christian Persecution,
Martyrdom, and Orthodoxy, ed. Michael Whitby ve Joseph Streeter Oxford, 2006. s. 105-152.
Ayrıca bkz. Frend, W. H. C., Martyrdom and Persecution in the Early Church; A Study of a
Conflict from the Maccabees to Donatus, Oxford, 1965.
Raven, a.g.e., s. 150.
Raven, a.g.e., s. 148.
Frend, Martyrdom and Persecution in the Early Church, s. 537.
17
yaparak kendi cemaatinden ellerindeki kutsal metinleri teslim etmelerini istedi.
Hıristiyanlar sahip oldukları kutsal metinlerin az bir miktarını vererek bu i ten sıyrılmayı
planlıyorlardı. Fakat sorgulandılar ve boyun eğmek zorunda bırakıldılar. Ardından, değil
sadece kutsal metinleri, kilisedeki kutsal kaselerden lambalara varana dek her eyi teslim
ettiler. Piskopos Paulus’un ba ına bundan daha kötüsü gelemezdi; nitekim kısa bir süre
sonra öldü. 5 Mart 305’te onun halefini seçmek üzere toplanan 12 piskoposun ba ına da
benzer eyler geldi; kutsal metinleri teslim etmeye zorlandılar. 12 piskopostan dördü itaat
etti, bir tanesi kutsal metinleri ate e attı, be tanesi de kör taklidi yaparak oradan kaçtı.
Diğer bölgelerde de durum pek farklı değildi.59
Kartaca piskoposu Mensurius, kapısına dayanan görevlilere birkaç heretik tomar
vererek kendisini kurtarmaya çalı mı tı. Kimileri de tıpla ilgili eserleri teslim etmi ti.
Esasen, Hıristiyan cemaatin çoğu görevlilere bazı heretik veya tıbbi metinleri teslim ederek
vaziyeti kurtarmaya razıydı. Bunun yanında, tam tersi bir tutum takınanlar da yok değildi.
Kutsal metinleri teslim ederek takiyye yapmak bir yana, bizzat yetkililere gidip kendi
kendilerini ihbar edenler bile vardı; ellerinde kutsal metinler olduğunu ve bunları teslim
etmeyeceklerini söylüyorlardı. Oysa yanlarında tek bir kutsal metin bile yoktu.60 A ağıdaki
olay bu duruma iyi bir örnektir:
Abitina piskoposu kutsal metinleri devlet görevlilerine teslim etmeyi kabul etti ve
böylece “Traditor” konumuna dü tü. Onu takip etmeyi bırakan cemaati, rahip Saturnius
önderliğinde, Emeritus adındaki vaizin evinde gizlice toplanmaya ve ibadet etmeye devam
etti. Fakat bir ihbar üzerine çok geçmeden yakalandılar ve tutuklandılar.Mahkumlar ehrin
valisi Anulinus’un huzuruna çıkarıldıklarında, vali ve vaiz Emeritus arasında öyle bir
konu ma geçti:
Anulinus: Neden diğerlerinin senin evine girmesine izin verdin?
Emeritus: Çünkü onlar benim karde lerim ve gelmelerine mani olamazdım.
Anulinus: Yine de engel olmalıydın.
59
60
Frend, Donatist Church, s. 5.
Raven, a.g.e., s. 171.
18
Emeritus: Hayır. Biz Efendimizi anmadan, ona ibadet etmeden dik (dosdoğru)
duramayız.
Anulinus: Ama imparatorun emirleri önce gelir.
Emeritus: Tanrı, imparatordan daha yücedir.
Anulinus: Evinde hiç kutsal metin var mı?
Emeritus: Onları kalbimde saklıyorum.61
Hıristiyan cemaatin ve din adamlarının, Đsa’yı reddetmeye gerek kalmadan,
kapılarına dayanan görevlilere kutsal metinleri ve sembolleri teslim etmeleri, çoğu zaman
kurtulmalarına yetiyordu. Đmparatorluk fermanının uygulanı ı da her yerde aynı ölçüde
değildi. Bazı yerlerde Hıristiyanlara büyük eziyetler yapılırken bazı yerlerde de onlara pek
ses çıkarılmamı , kısmen rahat bırakılmı lardı. Mesela Kartaca valisi Anulinus ve onun
görevlileri daha ileri gitmekte isteksizdi. 62
Numidia bölgesinde ise durum çok daha kötüydü.
ehrin yöneticisi Florus,
imparatorun fermanını uygulamaya pek istekliydi ve Hıristiyan cemaatin sadece kutsal
metinleri teslim etmesiyle yetinmiyor, onları inançlarından vazgeçirmeye çalı ıyordu. Oysa
Kuzey Afrika halkı baskı ve kıyımlara kar ı adeta bağı ıklık kazanmı tı ve nasıl kar ılık
vereceklerini biliyorlardı. Üstelik ehitlere dair anılar toplumdaki canlılığını koruyordu. En
erken “ ehitnameler” de yine bu bölgeden çıkmı tır.63
Đmparator Diocletianus’tan takriben 50 yıl önce Cyprian önderliğinde Kartaca’da
bir konsil toplanmı ve Decius (ö. 251) zulmünden dolayı dinden dönen ruhban sınıfına
nasıl bir tavır takınmak gerektiği tartı ılmı tı. Vardıkları sonuca göre bu ki iler,
günahlarının keffaretini ödeyebilmeleri için tekrar kiliseye kabul edilecek, lakin asla eski
görevlerine iade edilmeyeceklerdi. Bu konsil, Donatistler için de bir i aret ta ı olacaktı;
fermana bizatihi boyun eğenler bir yana, fermana itaat etmi gibi davranan (takiyye yapan),
61
62
63
Frend, Donatist Church, s. 9.
Hoover, a.g.e. s. 37.
Tilley’in sıkça kullandığımız Donatist Martyr Storiesadlı kitabı burada örnek verilebilir.
19
hile ve rü vetle kendilerini kurtarmaya çalı anlar da kiliseden dı lanacaktı.64 Hatta bu
ekilde hileye ba vuranlar hakkında Cyprian öyle demi tir: “Đsa’ya inanmaktan utanan
veya endi e eden kimse nasıl Đsa’yla beraber olsun ki?”
Cyprian, söz konusu ki ilerin, pagan tanrıları için kurban kesmeyi kabul ederek
ilahi değil be eri otoritelere itaat ettiklerini söylemi tir.65Onun sözleri bütün Kuzey
Afrika’da kabul görmesine rağmen, birçok Hıristiyan zor durumda kalınca ve baskı
görünce, kendilerinden istenileni yaptılar ve pagan tanrıları için kurban verdiler, kutsal
metinlerini teslim ettiler. Ama kimisi de boyun eğmedi, ölüme giderken bile pes etmedi.
Bu ki iler ehit edildikten sonra da Hıristiyan cemaat için birer direni bayrağı haline
geldiler, hikâyeleri dilden dile kulaktan kulağa yayıldı ve yazıldı. M. A. Tilley bunlardan
bazılarını “Donatist Martyr Stories” adlı kitabında tercüme etmi tir. Bir örnek olmak
üzere “The Act of Maxima, Donatilla and Secunda” adlı
ehitnameyi özetleyerek
sunuyoruz:
Đmparatorun fermanı bütün vali ve yöneticilere gönderiliyordu. Emri alanlardan biri
de vali Anulinus idi. Vali, gecenin bir yarısı, askerlerinden ehrin Hıristiyan cemaatini
toplamalarını ve tutuklamalarını istedi. Ele geçirdikleri bütün Hıristiyanları tutukladılar ve
Anulinus’un huzuruna getirdiler. Vali Anulinus sordu: “Siz Hıristiyan mısınız yoksa pagan
mı?”. Hepsi, “Biz Hıristiyanız” diye cevap verdi. Anulinus: “Đmparatordan gelen emirlere
göre Hıristiyan olan herkes pagan tanrıları için kurban kesecek. Aksi taktirde en ağır
eziyetlere ve i kencelere maruz kalacaklardır” dedi. Tutuklular, kendileri ve aileleri için
çok korktular. Đçlerinde rahip, papaz, her kademeden din adamları olduğu kadar genç kızlar
ve genç erkekler de vardı. Hepsi yerlere kapandı ve pagan tanrılara ibadet ettiler. Lakin
içlerinden iki kutsal bakire, Maxima ve Donatilla bu emre itaat etmedi. Bir köylü yüksek
sesle söylenmeye ba ladı: “Hepimiz buraya tanrılara tapmaya geldik ama bu iki bakire
64
Edward H. Landon, A Manual of Councils of the Holy Catholic Church, vol. 1, Edinburgh, 1909,
s. 4.
65
Cyprian, “The Writings of Cyprian, Bishop of Carthage”, Ante Nicene Christian Library,
terc. Robert Ernest Wallis ve Alexander Roberts, vol. 8, Kessinger Puplishing, Whitefish,
2004, s. 371.
20
emirlere itaat etmiyor”.Vali, kızların huzuruna getirilmelerini istedi. Kızlar valinin
huzuruna getirilince sordular: “Bak, buradayız i te. Bize ne sormaya niyetlisin?”
Anulinus sordu: “Tanrılara kar ı gelme yetkisini size kim verdi?!”
Maxima cevap verdi: “Bu yetkiyi ya adığım Hıristiyan inancından alıyorum.”
Anulinus sordu: “Kaç ya ındasın?”
Maxima cevapladı: “Bir büyücünün kızıyım, senin büyücü olman gibi”
Anulinus dedi: “Benim bir büyücü olup olmadığımı nereden biliyorsun?”
Maxima kar ılık verdi: “Çünkü bizim içimizde Kutsal Ruh var, sende ise kötü
ruhun olduğu a ikâr.”
Anulinus: “Ya ayan Tanrı adına! Sana ya ını söylemen için yalvarıyorum!”
Maxima: “Bacakları kırılasıca! Ben 14 ya ındayım.”
Anulinus: “Bugün senin sonun olacak, eğer tanrılara kurban kesmezsen.”
Maxima: “ Sen onlar için kurban kes. Sen onlardan ho lanıyorsun.”
Anulinus: “O halde kendini vereceğim karara hazırla!”
Maxima: “Benim için, senin tarafından yargılanmak, tek ve gerçek olan Tanrı’ya
kar ı gelmekten daha iyidir.”
Anulinus: “Kararını verebilmen için sana kar ı sabırlı olacağım”
Maxima: “ Ben kararımı çoktan verdim. Üstelik Tanrı beni destekliyor. Sen
zayıflarken ben güçleneceğim.”
Anulinus: “Yanındaki kimdir?”
Maxima: “Donatilla, karde imdir.”
Anulinus: “Sen de aynı görü te misin?”
Donatilla: “Bizim otoritemiz Tanrı, seninkiyse eytan. Tanrı ve eytan arasında da
büyük bir fark vardır.”
Anulinus: “Her ikiniz de itaat edin!”
21
Donatilla: “Đmparatorun buyrukları yok olup gidecek, Tanrı’nın buyrukları ise
sonsuza dek ya ayacak.”
Vali, daha sonra cezalandırmak üzere, onları zindana gönderdi. Yolda, Secunda adlı
12 ya ında bir kız da onlara katılmak istedi.
Secunda: “Kız karde lerim, beni yüzüstü bırakmayın!”
Maxima: “Git, sen babanın tek kızıyken onu kime bırakıyorsun?”
Secunda: “Be eri babama sırt çevirmem ve ruhsal babamı sevmem benim için daha
hayırlıdır.”
Kızın ısrarlarına dayanamadılar ve onun da kendilerine katılmasını kabul ettiler.
Ertesi gün, amfiteatrda kılıçlarla öldürüldüler. Cesetleri de yakıldı.66
Hıristiyan cemaatten kimileri için, kutsal metinleri teslim etmek onları inkar
etmekle e değerdi. Sadece kutsal metinleri teslim edenlere değil, vaziyeti kurtarmak için
dinî olmayan kitapları teslim edenlere bile “hain” gözüyle bakıyorlardı. O dönemdeki bir
piskopos öyle diyordu: “Benim için ate lerde yanmak kutsal metinleri teslim etmekten
evladır”. Aynı piskopos, kendisinden kutsal metinleri teslim etmesini istediklerinde, apaçık
bir ekilde, “Bende kutsal metinler var ama onları size vermem” deyince, ehit edilmi ti.67
Yine ilginç bir hikâye Abitina bölgesindeki Hıristiyan cemaat için anlatılır: ehrin
piskoposu kutsal metinleri vermeyi kabul edince, cemaattekiler onu hemen azletmi ler.
“Rab Đsa’nın sözlerini, paganların ate inde yansın diye teslim eden kimse cehennemin
alevlerinde ebedi olarak yanacaktır” diyorlardı. Ayrıca hainlerle ili kinin koparılması
gerektiğini söylüyorlardı: “Suçlarını bile bile hainlerle bir arada olmak, onlarla beraber
olmak, günahlarına ortak olmaktır”68. Nitekim Abitina cemaatinden birçok ki i ehit
edildi.69Dikkat çekici ba ka bir husus da, Abitina cemaati ehitnamesinin Katolik ve
Donatistlerin her ikisi tarafından sahiplenilmi olmasıdır. Bu yüzdendir ki hikayeyi farklı
66
67
68
69
Tilley, “Donatist Martyr Stories, s. 17-24.
Tilley, “Donatist Martyr Stories, s. 9-10.
Tilley, “Donatist Martyr Stories, s. 46.
Abitina halkının çektiği eziyetleri anlatan “ ehitname” için bkz: “The Acts of The
AbitinianMartyrs”, Donatist Martyr Stories, terc. Maureen A. Tilley, Liverpool University Press,
Liverpool, 1996, ss. 25-50.
22
ekillerde aktaran iki ayrı nüsha vardır. Hatta kimi ara tırmacılar Donatist nüshanın 411
Kartaca Konferansı’ndan sonra yazılmı olabileceğini ileri sürerler. Buna delil olarak da,
metinde geçen ifadelerin Donatistlerin kendilerini savunmak için kullandıkları argümanlara
fazlasıyla benzemesi gösterilmi tir.70
Böyle dü ünenlerin yanında, Kartaca piskoposu Mensurius gibi bunun zıddını
savunanlar da vardı. Cyprian’dan kendi dönemlerine yakla ık 50 sene geçmi , eskiden ufak
bir azınlıkken imdi güçlenmi ve çoğalmı lardı,yani dengeler deği mi ti.71 Vali Anulinus,
imparatorun fermanını uygulamakta pek hevesli davranmıyor ve Hıristiyanların üzerine
fazla gitmek istemiyordu. Uzla maya razı olup ellerindeki kitapların bir kısmını -içeriği ne
olursa olsun- teslim edenlerin derinlemesine soru turulmasına izin vermiyordu. Piskopos
Mensuriusda, açıktan olmasa bile, bu uygulamayı destekliyordu. Nitekim kendisi de birkaç
heretik eser teslim ederek takiyye yapmı tı.72 Ona göre kitap sadece bir materyaldi ve
Đsa’yı inkârla bir tutulmamalıydı. Üstelik söz konusu olan insan hayatıydı. Fanatik ki ilerin
bile bile ehit olmaya çalı maları kendi cemaatine de zarar verecekti. Bunu yapanları, kimi
dar kafalı köylüler veya umutsuz ve çaresiz ki iler olarak görüyor, bu davranı larıyla
saygın bir statü ( ehitlik) elde etmeye çalı tıklarını söylüyordu.73
Direni çilere iddetle kar ı çıkan Mensurius sadece sözle yetinmedi ve kendi
cemaatinin onlarla irtibata geçmelerini engellemek için yardımcı diyakoz Caecilian’ı
zindan kapısına gönderdi. Caecilian, mahkumlara yemek getiren Hıristiyanlara müsaade
etmiyor, ebeveynlerin bile tutuklanmı
çocuklarıyla görü melerine izin vermiyordu.74
Bunda diretenlere kar ı da iddete ba vuruyordu. Bütün baskı ve i kencelerin üstüne,
Hıristiyanlar bir de kendi aralarında çatı ır olmu lardı.75 Donatistler, bu davranı larından
ötürü Caecilian’ı “Cellattan bile eli daha kanlı” olmakla suçluyorlardı.76Öyle ki bu baskılar
70
71
72
Dearn, Alan., "The Abitinian Martyrs and the Outbreak of the Donatist Schism ", The Journal of
Ecclesiastical History, vol. 55, no. 1, (2004), s. 2.
Frend, Donatist Church, s. 141.
Hoover, a.g.e., s. 42-43.
73
Hefele, Karl Joseph von,A history of the Christian Councils, From the Original Documents, vol.
1, Edinburgh, 1894, s. 173.
74
Frend, “When Did Donatist Schism Begin?”, s. 105.
Hefele, a.g.e., s.176.
Tilley, Donatist Martyr Stories, s. 45.
75
76
23
Hıristiyanların gönlünde unutulmaz acılara yol açtı. Anla ıldığı kadarıyla Mensurius böyle
davranarak cemaatin geriye kalanını korumayı amaçlıyordu.77
5 Mart 305’te, Numidia bölgesinde zulmün kısmen hafiflediği bir dönemde
Piskopos Secundus, Cirta ehrinde 14 piskopostan olu an gizli bir sinod topladı. Amaçları
Cirta ehrinin yeni ba piskoposunu seçmekti. Önceki piskopos Paulus, kutsal metinleri
teslim ederek tutuklanmaktan ve öldürülmekten kurtulmu tu. Secundus, sinodun yöneticisi
olarak, Cyprian ilkelerine göre “hain”lik
üphesi olan piskoposları tespit etmeye
çalı ıyordu. Bu duruma tepki gösterenlerden biri olarak Limato piskoposu Purpurius ona
sordu: “Görevliler senin kapına dayandığında sen ne yaptın? Seni sebepsiz yere salmı
olamazlar”. Bunun üzerine Secundus’un yeğeni ona, “Adamın ne dediğini görüyor musun?
Sadece o değil diğer bütün suçladıklarının söylediklerine bak. Biliyorum, seni azledecekler
ve sen bir ba ına kalacaksın, bir heretik olarak!”. Secundus, diğer piskoposların görü ünü
de sordu, onlar da söz konusu meselenin piskoposlarla Tanrı arasında kalması gerektiğini
söylediler. Secundus da, “Siz bilirsiniz ve Tanrı bilir, oturun!” diyerek konuyu kapattı ve
oturuma devam etti.78 Sinodun sonunda Secundus, beklendiği gibi Cirta ba piskoposu
olarak seçildi.79 Kendi suçlarını itiraf eden, “hain” oldukları a ikâr olan piskoposların
sonraki yıllarda Caecilian’ı hainlikle suçlamaları da ayrı bir paradokstur.
1.4. DONATĐZM
1.4.1. Donatizm’in Doğu u
Piskopos Mensurius ba tayken herhangi bir sorun çıkmadı. Fakat 311’in sonları ve
312’nin ba larında, Mensurius’un ölümünden sonra onun yerine seçilecek yeni piskopos
konusunda Kartacalı rahipler acele etmek istediler. Zira Numidialı piskoposlar gelmeden
önce
seçimi
bitirmek
istiyorlardı.
Oysa
Cyprian
zamanından
beri
Numidia
piskoposlarıKartacapiskoposunun seçiminde hazır bulunurlardı. Çünkü Kartaca piskoposu
77
Tilley, Maureen A., "Scripture As an Element of Social Control: Two Martyr Stories of Christian
North Africa",The Harvard Theological Review,vol.83, no. 4, (Ekim 1990), s. 392.
78
James Stevenson, A New Eusebius: Documents Illustrating the History of the Church to AD
337, London, 1987, s. 299.
Hefele, a.g.e., s. 129.
79
24
aynı zamanda Afrika ba piskoposu olurdu. Seçimde acele etmelerini gerektirecek ba ka
nedenler de vardı; Mensurius onlara yüklüce miktarda altın-gümü emanet etmi ti ve
bunları kaptırmak istemiyorlardı.80Piskoposluk seçimi için Botrus ve Celistius adında iki
ki i öne çıktı ama onay alamadılar. Yapılan oylama sonucu Mensurius’un yardımcısı
Caecilian ba piskopos olarak seçildi.81Caecilian halk tarafından sevilen biri değildi. Vakti
zamanında Mensurius’un güvenini kazanmı
olsa da, çok dü manlar edinmi ti.
Caecilian,geleneğe göre 12 piskopos tarafından kutsanması gerekirken3 piskopos
tarafından kutsandı; bunlardan biri de Abthungi piskoposu Felix idi ve hain olmakla
suçlanıyordu (Felix daha sonraları resmi bir soru turmayla aklandı82). Numidialı
piskoposlar, hem kendi yokluklarında yapılması hem de bir hain tarafından takdis edilmi
olması gerekçesiyle Caecilian’ın ba piskopos olarak seçilmesini kabul etmediler. 83
Caecilian’ın, ‘gelin seçimi kabul edelim’ çağrısı da kabul edilmedizira onu da hain
olmakla itham etmi lerdi.84 Aradan uzun yıllar geçtikten sonra bile Caecilian tarafında yer
alanların ve onların takipçilerinin bütün âyinlerinin ve kutsamalarının batıl olduğunu, hatta
vaftiz için döktükleri suyun ancak kirletmeye yarayacağını savundular.85 Sadece
piskoposlar arasındaki bir iktidar mücadelesi olarak gözüken bu mesele, önce manastır ve
kiliselerin en alt kademesindeki rahibe varana dek tüm din adamlarını, ardından da bütün
bölge halkını etkisi altına aldı.86
Numidia piskoposu Secundus(ö-?), kendisine e lik eden 70 piskoposla beraber
Kartaca’ya geldi. Yaptığı ilk i Caecilian’ın seçilmesini batıl-geçersiz ilan etmek ve bir
arabulucu tâyin etmek oldu. Đddiaya göre, arabulucu olan piskopos kendi kilisesinde
Caecilian taraftarlarınca öldürülmü tü. Caecilian, Secundus’u kilisesine davet etti ve
itirazlarını bizzat kendisine söylemesini istedi. Secundus daveti kabul etmedi; çünkü bu
durum Caecilian’ın pozisyonunu kabul etmek olacaktı.
80
81
82
Stevenson, a.g.e., s. 299.
Frend, Donatist Church, s. 16-17.
Stevenson, a.g.e., s. 307.
83
Chadwick, Henry, The Church in Ancient Society: From Galilee to Gregory the Great, Oxford
University Press, New York, 2001, s. 383.
84
Aland, a.g.e., s. 166.
85
Chadwick, a.g.e., s. 383.
Aland, a.g.e., s. 167.
86
25
Secundusve taraftarları toplanıp Caecilian’a kar ı yeni bir piskoposluk seçimi
yaptılar. Majorinus, Numidialı piskoposlarca Kartaca’nın yeni ba piskoposu olarak ilan
edildi. Secundus, Numidialı piskoposlarla beraber, haklarını geri aldıkları dü üncesiyle
Tigisi
ehrine döndü. Bu olaydan sonra da onu Donatizm’in tarihinde bir daha
görmemekteyiz.
Artık
ehirde
iki
ba lılık
vardı;
Caecilian
taraftarları
ve
Majorinus
taraftarları.Majorinus ve taraftarları hemen yola koyulupAfrika’nın dört bir yanına vaziyeti
anlatan mektuplar gönderdiler. Kısa sürede tüm Afrika Abthungi piskoposu Felix’in hain
olduğunu öğrendi ve Caecilian taraftarlarını suçladı. 87
Eğer Đmparator Constantine (ö. 337) olmasaydı belki de Caecilian unutulup gidecek
ve bu ayrılık hiç meydana gelmeyecekti.Constantine, selefinin yaptıklarından pi manlık
duyuyor ve Hıristiyan cemaatin yaralarını sarmak, istiyordu.Kiliselerini onarmaları için
onlara
yüklüce
para
verdi.
Kartaca’nın
resmi
piskoposu
olarak
da
Caecilian’ıtanıdığınısöyledi. Bu durum olayların tekrar kızı masına neden oldu.
Majorinus 313’te ölünce yerine vakit kaybetmeksizin Casae Nigraelı piskopos
Donatus seçildi.88 Yakla ık kırk yıl harekete öncülük eden ve bu olu uma adını veren de o
oldu.
Aynı dönemde, Filistin, Đskenderiye ve Roma’da benzer hareketler ortaya
çıkmasına rağmen bunlar tarihte fazla bir iz bırakmamı lardır. Peki neden Donatistlerinki
farklı oldu? Bunun cevabı Numidia bölgesinin öneminde ve sosyo-ekonomik yapısında
gizlidir.Numidia bölgesi neredeyse 300 yıl Donatizm’in kalesi durumundaydı. Caecilian’ın
seçilmesini geçersiz ilan eden ve Büyük Zulüm kar ısında en fazla direnen de onlardı.89
411 Kartaca konferansında Katolikler, Donatist piskoposların köylerden ve
mezralardan geldiklerini söyleyip onları küçük dü ürmeye çalı ınca, Donatist piskopos
Petilian90 (ö-?): “Doğru, sizin de birçok kentte piskoposlarınız var ama onların da cemaati
87
88
89
90
Hoover, a.g.e., s. 62-63.
Frend, Donatist Church, s. 19.
Frend, Donatist Church, s. 23-24.
Petilian, Donatist hareketin lideri olarak 411 Kartaca konsiline katıldıktan sonra sürgüne
gönderilmi tir. Ölüm tarihi bilinmemektedir.
26
yok”
diyecekti91. Donatistlerin en güçlü oldukları bölge Numidia idi. Kartaca
konferansında Augustinus da bunu itiraf etmi tir: “Numidia bölgesi hariç Afrika’nın her
tarafında cemaatimiz var ve sosyal çoğunluk bizde”92.
O dönemde, Roma hakimiyetindekiAfrika’da üç dil konu ulmaktaydı: Libyan
(bugünkü Berberi dilinin atası), Punic (Semitik bir dil, Augustinus ile özde le mi tir) ve
Latince (Roma devletinin ve kilisenin dili).93Punic ve Libyan dilleri yerel olmasına kar ın
Latince bölgeye sonradan Romalılarca sokulmu tu. Latince konu an halklar genel
itibariyle Katolik, Libyan dilini konu anlar ise çoğunlukla Donatist idiler. Her iki cenahta
da Punic dilini konu anlar görülmekteydi. Buna kar ın Donatist liderler de Katolik
piskoposlar gibi Latince konu abiliyorlardı.94 Zaten latince ibadet diliydi ve her iki tarafın
ritüelleri arasında pek bir fark yoktu.Kartaca’da ve diğer birçok
güçlüyken,
Donatistler
Numidia,
Mauretania
gibi
ehirde Katolikler
bölgelere
ve
ta raya
hâkimdiler.Romalıların egemenliğinde ortaya çıkan yeni olu an aristokrasi sınıfı Katolik
iken, eski aristokratlar ya pagan ya da Donatist idiler.95
Dördümcü yüzyılda Kuzey Afrika’da, Roma Devleti adına vergi toplayanlarla vergi
mükellefleri arasında bir uçurum olu mu tu. Afrikalılar, hem Roma’ya vergi veriyor hem
de Afrika ordusunu besliyorlardı. Bu vergiler gittikçe ağırla ıyor ve vaziyet daha da
kötüle iyordu.9618 Ocak 313 tarihli bir kayıttan (tam da Donatizm’in ortaya çıktığı dönem)
anla ıldığı üzere, vergiler öyle bir hal almı tı ki, çiftçilerin toplam hasadının ⅓ veya ½’si
vergi olarak alınıyordu. Vergilerini ödemeyenlerin de hayvanlarına el konuluyor, çift
sürdükleri hayvanlar devlet i leri için kullanılıyordu. 322 yılında, ödemedikleri vergiler
yüzünden hapis yatmamak için çocuklarını köle tüccarlarına satanlar vardı.97
Mensurius’un politikasına kar ı çıkan iki ana grup vardı. Bunlardan birincisi, bizzat
Kartaca cemaatinden olan ki ilerdi. Cemaatin çoğunluğu Mensurius’u desteklese de ona
91
92
93
94
95
96
97
Frend, Donatist Church, s. 49.
Frend, Donatist Church, s. 50.
Frend, Donatist Church, s. 57.
WEATHERWAX, a.g.e., s. 150.
Peter Brown, Christianity And Local Culture Đn Late Roman Africa,s. 85.
Frend, Donatist Church, s. 63.
Frend, Donatist Church, s. 69.
27
kar ı olanlar da vardı. Nüfuzlu bir dul olan Lucilla da bunlardan biriydi. Lucilla, Büyük
Zulüm döneminde ehit edilenlere hürmet gösterdiği için Caecilian tarafından sert bir
ekilde paylanmı tı. Kadının Caecilian’a olan öfkesi dinmedi ve zamanı geldiğinde intikam
almak istedi. Bir de kiliseyi muhafaza etmekle görevli kimseler vardı ki Mensurius onlara
güvenmi ve kilisenin yükte hafif pahada ağır emanetlerini teslim etmi ti. Fakat bu ki iler
nedense Mensurius’un halefine birden dü man kesildiler. Belli ki ellerindeki emanetleri
geri vermeyi dü ünmüyorlardı.98Đkinci grup ise Secundus’ un önderliğindeki 70’ten fazla
Numidialı piskopostu. Caecilian’ı gayrı me ru ilan edip onun kar ısına Majorinus’u
dikenler i te bu iki gruptu. Caecilian’ın Numidialı piskoposlarca azledili inegerekçe
gösterilen üç neden zikredilebilir:
Birincisi, Mensurius’un ve Secundus’un farklı teolojik görü leriydi. Mensurius,
kutsal metinlerin nihayetinde birer kağıt parçası olduklarını dü ünüyordu ve Hıristiyan
cemaatin selameti için takiyye yapılmasını savunuyordu. Kendisi, doğrudan kutsal
metinleri teslim etmese de (dinî olmayan metinler teslim etmi ti) sağ kolu Abthungili
Felix’in kutsal metinleri yetkililere vermesine ses çıkarmayı ı, bu hareketini zımnen
desteklediğini gösteriyordu. Eğer yetkililerle i birliği yapmak cemaatini koruyacaksa,
Đsa’yı doğrudan inkârın haricinde her türlü i birliğine hazırdı. Oysa Secundus, Cyprian’ın
izinden gidiyor ve yetkililerle i birliği yapılmasına kar ı çıkıyordu. Secundus, takiyyeyi
bile kabul etmiyor, onurlu bir ekilde dimdik durulmasını, yetkililerle hiçbir i birliğine
gidilmemesi gerektiğini savunuyordu. Böyle davranmayıp zalimlerle uzla ma yolunu
seçenlere “hain” diyordu. Ona göre ehitler, Tanrı askerlerinin öncüleriydiler ve gerçek bir
inanan onlara benzemeye çalı malıydı.99
Đkinci neden de aslında birincisinin bir sonucu gibi görünmektedir:
Mensurius direni çilere kar ı gelmi , onları kötülemi ve iddetle kınamı tı. Hatta
yardımcılarından Caecilian, adamlarıyla beraber zindanın kapısında beklemi
ve
mahkumlara yardım etmek isteyenlere engel olmu tu. Hatta bununla da yetinmeyip yardım
etmekte ısrarcı olanları tartaklamı tı. Bu davranı ı asla unutulmayacaktı. 100
98
99
100
Hoover, a.g.e., s. 54.
Hoover, a.g.e., s. 61-63.
Hoover, a.g.e., s. 62.
28
Üçüncü ve belki de en önemli neden, Secundus’un Caecilian’ın seçilmesi törenini
gayrı me ru kabul etmesiydi. Caecilian, kendisini veto edeceklerini bildiği için, Numidialı
piskoposların geli ini beklemeden seçimi bitirmi ti. Oysa geleneğe göre Kartaca
piskoposunun seçiminde Numidialı piskoposlar da hazır olurdu. Sadece bundan dolayı
değil, onu kutsayan ki i (Felix) hain kabul edildiği için de seçimin doğrudan geçersiz
olduğunu söylüyorlardı.101
Donatizm’in doğu u asla tam olarak bilinemeyecektir. Caecilian ve takipçilerini
hainlikle suçlayan Numidialı piskoposların kendileri hain değiller miydi? Bu harekete adını
veren Donatus acaba Numidialı mıydı? Donatist hareket imparator Constantine için tam
olarak ne ifade ediyordu? Hareketin patlak vermesinin tarihi nedir? Bu ve bunun gibi
birçok konu halen muğlaklığını korumaktadır.102
Donatizm’i tek bir kelimeyle ifade etmek gerekirse, “Kutsallık” hareketi denilebilir.
Zira Donatistlere göre gerçek kilise kutsal ki ilerden meydana gelir.103
1.4.2. Đmparator Constantıne ve Donatistler
Constantine ba a geçince yaptığı ilk i lerden biri Hıristiyan cemaatin yaralarını
sarmak oldu. Selefinin (Diocletianus) yaptığı hataları düzeltmek istiyordu. Cirta ehrinin
restorasyonunu yaptırdı ve yeni adını “Constantina” koydu. Henüz Caecilian’ın
muhaliflerini dinlemeden onu Kartaca’nın me ru piskoposu olarak tanıdığını duyurdu.
Ayrıca Caecilian’a bölgesindeki kiliseleri tamir etmesi için 4000 fellis104 gönderdi. Vali
Anulinus’a gönderdiği bir mektupta, aldığı duyumlara göre bazı ba ıbo ki ilerin kutsal
Katolik kiliseyi hile ve desiseyle bölmeye çalı tıklarından ve böyle kimselerin derhal
yargılanmasından söz ediyordu.105
101
Hoover; a.g.e., s. 63.
102
Timothy David Barnes, “The Beginnings of Donatism”,Early Christianity and the Roman
Empire, Variorum Reprints,London, 1984, s. 14.
103
Bengt Sundkler ve Christopher Steed, A History of the Church in Africa, Cambridge University
Press, Cambridge, 2000, s. 26.
104
Fellis: Roma döneminde bronz para birimi.
Frend, Donatist Church, s. 145.
105
29
313 yılının baharında, Constantine Anulinus’a gönderdiği yeni mektupta,
Caecilian’ı Kartaca’nın resmi piskoposu olarak tanımakla kalmayıp, onunla beraber olan
bütün ruhban sınıfını vergiden muaf tuttuğunu ve mallarının vergi kar ılığında rehin
alınmasını yasakladığını bildirdi.106 15 Nisan 313’te vali Anulinus’a Donatistler tarafından
biri mühürlü biri açık iki mektup teslim edildi. Mühürlü olanın üzerinde “Majorinus
partisinin Caecilian partisine kar ı yaptığı suçlamaların delillerini içeren belge” ba lığı
vardı. Öteki ise bir dilekçeydi:
“Adil bir soydan gelen hayırlı imparator Constantine, sana müracaat ediyoruz.
Senin baban, diğer imparatorların aksine, zulmetmedi ve Galya bu suçtan uzak durdu.
Afrika’da diğer piskoposlarla aramızda anla mazlıklar ba
gösterdi. Senin sevgine
ba vuruyoruz ve bize Galyalı hakimler göndermeni istiyoruz.” Gönderenler: Lucian,
Diynus, Fidentius, Nusutius ve Capito.
Anulinus her iki belgeyi de imparatora gönderdi.107Constantine ba ta dilekçeye
sinirlense de, vali Anulinus’tan Caecilian ve rakibini 10’ar piskoposla kendisine
göndermesini istedi.108 Dava, kendisi de Afrikalı olan Papa Miltiades (ö. 314)109 tarafından
görülecekti.Constantine ve Miltiades’in seçtiği, çoğunluğunu Kuzey Đtalyalı piskoposların
olu turduğu bir heyet, davayı görü mek üzere kendilerine tahsis edilen imparatorun e i
Fausta’nın evinde 30 Eylül 313’te toplandı.110
Majorinus’un ölümünden sonra onun yerine daha yeni geçen Casae Nigraelı
Donatus (daha sonra herkes onu Kartacalı Donatus olarak bilecekti), Donatist grubun lideri
olarak bu oturuma katıldı. Davanın ilk günü, Donatus, Caecilian’a kar ı yaptığı
suçlamaların kanıtlarını ortaya koyacağını söyledi. Ama ikinci gün, her nedense davanın
dı ında tutuldu. Üçüncü günün bitiminde oturum ba kanı Miltiades Donatistlerin aleyhine
karar verdi, Caecilian davayı kazanmı tı.111 Yine de Caecilian ve ekibi bir taviz vermeye
106
107
108
109
110
111
Frend, Donatist Church, s.146.
Stevenson, a.g.e., s. 301.
Stevenson, a.g.e., s. 303.
Aynı zamanda Melchiades olarak bilinir. Afrika Berberilerinden olmasına rağmen özel hayatına dair
neredeyse hiç bilgi yoktur. Haziran 311’den Ocak 314’te ölümüne kadar yakla ık üç yıl papalık
yapmı tır.
Frend, Donatist Church, s. 148.
Frend, Donatist Church, s. 148-149.
30
razı oldular; her ehirdeki iki rakip piskopostan genç olanı ya lı olanın lehine hakkından
feragat edecekti. Bu karar Afrika’da pek memnuniyetle kar ılanmadı. Donatistler imdi de
Papa Miltiades’i “hain” olmakla suçluyorlardı.Üstelik talep ettikleri gibi davaya Galyalı
hâkimler bakmamı tı. 112
Donatistler tekrar Constantine’e ba vurdular. Đmparator bu duruma çok sinirlendi
çünkü kendi atadığı yargıçların verdiği kararın adil olduğuna inanmaktaydı. Buna rağmen
halk arasında dedikodulara neden olmaması ve son bir kararın verilmesi için yeni bir
komisyon kurulmasına karar verdi. Bu komisyon, Arles’te (Đspanyada bir ehir), ehrin
piskoposu Marinus yönetiminde 1 Ağustos 314’te toplandı. Đmparator Constantine, e
zamanlı olarak, Abthungi piskoposu Felix meselesinin ara tırılması için emir verdi. Büyük
Zulüm döneminde tam olarak neler olup bittiğini bilen birçok resmi görevli halen
hayattaydı ve onların bilgisine ba vuruldu. Neticede, Felix’in suçsuz olduğu ve kendisine
acemice bir komplo kurulduğu ortaya çıktı.113
Donatistler Arles’teki davayı da kaybetti; Donatus kötü bir izlenim bıraktı.Bu arada
Papa Miltiades ölmü onun yerine Papa Sylvester (ö. 335) geçmi ti.114Heyetin Papa
Sylvester’a gönderdiği raporda Donatistlerden, “hiçbir geleneğe ve otoriteye saygıları
olmayan, hiçbir iddialarını kanıtlamayan ama sadece suçlamada bulunan tehlikeli ki iler”
eklinde bahsedilmi ti. Caecilian bir kere daha haklı çıkmı tı. Birkaç ki i haricinde,
Donatist piskoposlardan verilen hükmü kabul eden olmadı ve Donatus’u desteklemeye
devam ettiler.115
Verilen hüküm bir kez daha i e yaramamı tı. Constantine’in danı manlarından biri
olan Philumenus, Kartaca’ya yeni bir piskopos seçilmesini ve Donatus ile Caecilian’ın
Đtalya’da alıkonulmasını teklif etti. Teklifi kabul edilerek bu görevi yerine getirmeleri için
iki yüksek rütbeli piskopos Olymius ve Eunomius, 315 yılının kı aylarında Afrika’ya
gönderildi. Đki piskopos da Kartaca’da Donatistler tarafından boykot edildiler. ehirde
112
113
114
115
Frend, Donatist Church, s. 149.
Frend, Donatist Church, s. 150.
Papa Sylvester I olarak bilinir. 314-335 tarihleri arasında papalık yaptı.
Frend, Donatist Church, s. 152.
31
karga a çıktı ve orada yakla ık 40 gün kalmalarına rağmen bir neticeye varamadan geri
döndüler.116
Bu geli melerden sonra Constantine için artık Caecilian ve taraftarları tamamen
haklı; rakipleri, yani Donatistler ise iftiracı ve ayrılıkçı konumundaydı.
Bütün bunlara rağmen dördüncü yüzyılda Kuzey Afrika’nın büyük bir bölümüne
Donatistler hakim oldu.117 Öyle ki, Augustinus kendisinden önce Hippo
ehrindeki
Katoliklerin sayısının bir elin parmaklarını geçmediğini, bunların da Donatist piskopos
Faustinus tarafından ehrin pazarından men edildiklerini aktarmaktadır.118
.
116
117
118
Frend, Donatist Church, s. 156-157.
Frend, "Donatus 'Paene Totam Africam Decepit'. How?" s. 626.
Hoover, a.g.e., s. 30.
32
ĐKĐNCĐ BÖLÜM: DONATĐZMĐN GELĐ ĐMĐ
33
2. DONATĐZMĐN GELĐ ĐMĐ
2.1. MACARIAN ZULMÜ
346 yılında Donatizm’in Kuzey Afrika’daki yıldızı parladı. Doğu kilisesinin
Serdica’da1 topladığı konsilde, Donatistler Kuzey Afrika’nın me ru kilisesi olarak kabul
gördüler. Aynı yıl, Caecilian’ın ölümünden sonra, Donatus çok kritik bir karara imza attı;
Đmparator Constans’tan (ö. 350) Kartaca’nın resmi piskoposu olarak tanınmayı istedi.
Aslında, Constantine zamanında Papa Miltiades yönetiminde yapılan oturumda alınan
karara göre piskoposluk doğal olarak Donatus’ta olmalıydı.Söz konusu kural, iki rakip
gruptan genç olanın ya lı olana makamını bırakmasını öngörüyordu. Gerçi Donatus zaten
Caecilian’dan ya lıydı, ama onun ölümünden sonra Kartaca’daki en ya lı piskopos
Donatus’tu. Đ te biraz da bu duruma güvenerek, Donatus birkez daha imparatorun adaletine
sığınmı tı. Ama sonuç Donatistlerin asla tahmin edemeyecekleri kadar kötü oldu.2
Đmparator Constans, 347’de bölgedeki tartı maları yatı tırmaları için Kuzey
Afrika’ya Paulus ve Macarius adında iki yargıç gönderdi. Asıl amaçları bölgedeki durumu
incelemek olsa da, göstermelik görevleri her iki tarafın fakirlerine ayrım gözetmeksizin
para yardımında bulunmaktı.3 Ama bölgeye vardıkları andan itibaren Caecilian’ın halefi
Piskopos Gratus’la (ö. 352) oturup kalktılar ve onun ifa ettiği âyinlere katıldılar. Bununla
da yetinmeyip halkı onların tarafına çekmeye çalı tılar. Hadiseler Donatus için kabul
edilemezdi. Komisyon nihayet kendisiyle görü tüğünde onlara “Đmparatorun kiliseyle
hiçbir i i yok” dedi ve cemaatine bu iki yargıcın yardımlarını kabul etmemelerini tavsiye
etti. Aynı günlerde halk arasında yayılan bir söylenti Kartaca’yı altüst etmeye
yetmi ti.Dedikodulara göre Gratus’un kilisesine imparator Constant’ın büstü konulmu ve
1
2
3
Serdica (Bulgaristan ba kenti Sofya) Konsili, 343 yılında Đmparator Constans’ın emriyle toplandı.
Hoover, a.g.e., s. 93.
Chadwick, a.g.e., s. 384.
34
önünde tütsüler yakılmı tı. Söylentinin Numidia bölgesine ula ması uzun sürmedi ve
oradaki halk galeyana geldi. Donatistler bu duruma kar ı direnmeyi dü ünüyorlardı. Bagai
piskoposu Donatus (Kartacalı Donatus’tan farklı biri) gibiler de etraflarına bazı
“direni çiler” (circumcellions) toplamı tı. Komisyondaki yargıçlar bunun doğruluğunu
ara tırmak için bölgeye asker gönderince büyük tatsızlıklar meydana geldi. Kavgalar oldu,
“direni çiler” teslim olmak istemeyince askerler onları kıyımdan geçirdi. Ölenler arasında
Bagai piskoposu Donatus da vardı.4
Numidialı
piskoposlar,
muhtemel
bir
sürgüne
kar ı
nasıl
bir
tutum
sergileyeceklerini görü mek için 3 Haziran 347’de bir konsil düzenledi. Konsilden sonra
Donatist delegeler piskopos Marculus önderliğinde Macarius’u azarladı. Öfke daha da
artmı tı. Macarius onları bağlatıp kırbaçlattı ve tutuklattı. Felicinus ve Marculus gibi
piskoposlar i kencelere dayanamayıp öldüler.
15 Ağustos 347’de Kartaca valisi her iki kilisenin birliğini ilan eden bir
imparatorluk fermanını duyurunca isyan ve karga a daha da büyüdü.5 Hareketin lideri
Piskopos Donatus da dahil olmak üzere birçok Donatist piskopos sürgüne gönderildi.
Donatus 355’te sürgündeyken öldüğünde takipçileri ona ehit muamelesi yapmı tı.
Kimi Donatistler baskılara boyun eğmemek için kendini uçurumlardan a ağı attı.
Cemaatleri ehitlerini gururla sahiplendi ve bunun için Katolik kiliseyi suçladı. Decius ve
Diocletianus zamanlarında, Afrika Kilisesi çok baskı gördü ama yine de varlığını devam
ettirdi. Aynı durum Donatistler için de geçerliydi ama Macarius zulmünü her zaman
öfkeyle anacaklardı.6Donatist hareket darmadağın edilmi ve zulüm sona ermi ti. Ancak
“Macarian Zulmü”nün etkileri asla silinmeyecekti. O dönemde öldürülenlerle ilgili
“ ehitname”ler yazıldı.7
2.2. CIRCUMCELLIONS
4
5
6
7
Frend, Donatist Church, s. 178.
Frend, Donatist Church, s. 179.
Chadwick, a.g.e., s. 384.
Bkz. Tilley, “The Passion of Maximian and Isaac”, Donatist Martyr Stories, s. 61-76.
35
Donatizmin tarihinde “Türbe Sava çıları”nın (circumcellionistler) ortaya çıkı ı 340
sonrasına
tekabül
eder.8Çoğunlukla
Numidia
ve
Mauretania
bölgelerindeki
Hıristiyanlardan olu an isyancılar, güçlülere ve Romalı toprak sahiplerine ba kaldırmı tı.
Kendilerini Türbe Sava çıları olarak değil de “Đsa’nın Askerleri” olarak tanımlamayı tercih
ediyorlardı.9 Augustinus,Türbe Sava çıları hakkında “Onlar haydut olarak ya amı , Türbe
Sava çıları olarak ölmü ve ehit gibi saygı görmü lerdir” der.10 Bunlar bir ba kaldırı
hareketinden ziyade fanatik dindarlardan olu an bir gruptu. Kendilerini aziz olarak
görüyor, komutanlarına da “azizlerin efi” diyorlardı.11 Birilerini öldürmek, kayalardan
atlayarak veya kendilerini ate e atarak intihar etmek gündelik i lerindendi.12
Tapınakların civarını mesken edinmi , son derece sade ve basit bir hayat
sürüyorlardı. ehitlik olgusuna fazla önem veriyorlar ve ehit olabilmek için her türlü yola
ba vuruyorlardı. Bazen kendilerini öldürtmek için rastgele yolcuların kar ısına dikiliyor,
bazen de kayalıklardan a ağı atlıyorlardı. Kullandıkları ilginç kılıçlarına “Israels”
diyorlardı. Sadece erkeklerden olu muyor, birçok kadın üye de barındırıyorlardı. Ayrıca
ehit kemiklerine de büyük bir tazimde bulunuyorlardı.13
Donatizm’in yoğun olarak görüldüğü Numidia bölgesinden çıktıkları ve genel
olarak Donatist kiliseye mensup oldukları göz önünde bulundurularak, yaptıkları
eylemlerden Donatist kilise sorumlu tutulmu tur. Onların üzerinden hareket çapulcu ve
isyancı olmakla suçlanmı tır. Oysa ne Donatus’un ne de sonraki liderlerin Türbe
Sava çılarına böylesi eylemler için doğrudan bir emirlerinin olmamasının yanında, kimi
zaman Donatist kiliseleri de hedef almı lardır.
364 yılında Mauretania bölgesindeki Jubaleni kabilesinden Firmus adında güçlü
biri Roma’ya kar ı ba kaldırdı ve Calama-Caesarea arasındaki bölgede krallığını ilan
8
Frend, “Donatism”, ER, s. 2417.
9
Gaumer, “The Evolution of Donatist Theology as Response to a Changing Late Antique Milieu”,
s.197.
Raven, a.g.e., s. 181.
Edward Gibbon, Roma Đmparatorluğu’nun Gerileyi ve Çökü Tarihi, çev. Asım Baklacıgil,
BES Yayınları, Đstanbul, 1987, C. 2, s. 212.
Beaver, R. Pierce, “The Donatist Circumcellions,” Church History, vol. 4, no. 2 (1935) s. 131
Gaumer, “The Evolution of Donatist Theology as Response to a Changing Late Antique Milieu”, s.
199.
10
11
12
13
36
ederek, bağımsız Mauretania’nın son kralı oldu.14 Kısa sürede Donatistler arasında birçok
taraftar edinmesine rağmen373’te Roma ordusu tarafından bozguna uğratıldı ve öldürüldü.
Donatistler artık Roma’nın gözünde sadece ayrılıkçı değil aynı zamanda hain durumuna
dü mü lerdi.15 397’de, Firmus’un öldürülmesinden yakla ık 20 yıl sonra karde i Gildo
isyan bayrağını eline aldı. Gildo, Romalıların yanında ağabeyine kar ı sava mı ken, imdi
roller deği mi ve isyancıların ba ına bizzat o geçmi ti. En fanatik Donatist piskoposlardan
Timgadlı Optatus’tan büyük destek gördü. Timgadlı Optatus, Türbe Sava çılarından
kurduğu ordusuyla beraber Gildo’nun yanında 10 yıl boyunca sava tı. Onun bu tavrı,
Gildo’nun ölümünden sonra Donatistleri daha da zor duruma sokacaktı.16 Öyle de oldu,
Roma’ya kar ı Donatistleri kötülemek için Katoliklerin eline güçlü bir koz geçmi ti.17
Gildo’nun ölümünden sonra Timgadlı Optatus yakalandı ve hapiste öldü.18
2.3. ĐMPARATOR JULIAN
Macarian Zulmünden sonra Donatist harekette yakla ık 13 yıl hiçbir kıpırdama
olmadı. Caecilian’ın halefi Gratus dikkat çeken bir lider değildi ve onun döneminde
Katoliklerin Donatistlerle bir çeki meleri olmadı. Macarian zulmü, Donatistlerin
yüreklerinde ve zihinlerinde kötü bir yer edinmi , Caecilianistlere olan öfkelerini
arttırmı tı. Hatta Caecilianistlere artık Macarianist diyorlardı.19
355 yılında hareketin lideri Donatus sürgünde ölünce Donatist kilisenin ba ına
Parmenian (ö.391) –ki kendisi muhtemelen Afrika asıllı değildi-geçti. Parmenian da
sürgünde olduğundan dolayı 361 yılına kadar Afrika’ya ayak bile basmamı tı.20
361 yılında imparator Julian (ö.363) ba a geçince, Constantine tarafından
kovulanlara, sürgün edilenlere çağrı yaptı. Belki de kendi içerisindeki ihtilaflarla kiliseyi
14
15
16
17
Weatherwax, a.g.e., s. 361.
Raven, a.g.e., s. 182.
Raven, a.g.e., s. 184.
Weatherwax, a.g.e., s. 176.
18
Beaver, “The Donatist Circumcellions” s. 127.
19
Frend, Donatist Church, s. 185.
20
Frend, “Donatism”, ER, s. 2416.
37
zayıflatmayı dü ünüyordu.21 Sürgünde olan Donatist liderler de Afrika’ya dönebilmek için
Julian’dan izin istediler. Julian, isteklerini kabul etmekle kalmayıp, Macarian döneminde
gasp edilen kiliselerini kendilerine geri verdi.22 Artık rüzgar Donatistlerden yana dönmü tü.
Đlk i leri, el konulmu kiliselerini ve bazilikalarını geri almak oldu. “Kirli ki ilerin ellediği
eyler de kirlidir” diyerek bu kiliseleri en ücra kö elerine varana dek tuzlu suyla yıkadılar.
Yeniden
vaftiz
meselesi
tekrar
gündeme
geldi.
Hatta
bazı
paganları
zorla
Hıristiyanla tırmaya çalı tılar.23
Bu ani deği im Caecilianistler için çok kötü oldu. Đmparatorluğun tüm desteğini
arkalarına alan Donatistler her türlü yöntemle Caecilianistlere saldırdılar.
iddete
ba vurmadıkları yerlerde de kanunu kullandılar, önceden ele geçirilen kilise ve mallarını
geri aldılar. Donatistler güçlenmi ve piskoposlarının saygınlığı artmı tı.24
Đki muhalif kilise arasındaki mesafe, bu tarz uygulamalar yüzünden daha da
büyüdü, öfke ve korku duvarları örüldü. Birbirlerine selam bile vermez odular. Kar ılıklı
kız alıp vermeler görülmez oldu. Hatta kimi yerlerde Donatist hizmetçiler Caecilianist
efendileri için ekmek yapmayı bile reddeder oldular. 25
Kiliselerini teslim etmek istemeyen Caecilianist piskoposlar, Donatist kalabalıklar
tarafından zorla dı arı atıldılar. Öyle ki, hadiselerde kimi ölümlere neden olundu.26
Julian’ın desteğinden sonra Donatistlerin hedef ve öncelikleri de deği mi ti. Đlk zamanlar,
imparatorluk tarafından Kartaca’nın resmi kilisesi olarak kabul görmek için mücadele
veriyorlardı. Ama artık halkın desteğiyle Caecilianist kiliseyi ortadan kaldırmaya
çalı ıyorlardı.27
Parmenian yakla ık 36 sene hareketin ba ında kaldı. Onun döneminde Donatistler
en güçlü zamanlarını ya adılar.
21
22
23
24
25
26
27
Weatherwax, a.g.e., s. 157.
Frend, Donatist Church, s. 188.
Frend, Donatist Church, s. 189.
Frend, Donatist Church, s. 190.
Frend, Donatist Church, s. 191.
Hoover, a.g.e., s. 102.
Hoover, a.g.e., s. 103.
38
2.4. SOSYOPOLĐTĐK VE TEOLOJĐK TARTI MALAR
2.4.1. Gerçek Katolik Kim?
Katolik (catholic) kavramının aslı Grekçe’de “Katholikos”, Latince’de “universalis,
generalis” olup “Evrensel Kilise” anlamına gelir.28 Muhalifleri “Katolik” terimini “evrensel
kilise” olarak tanımlarken, Donatistler bunu “kutsallık, temizlik, saflık” olarak
yorumluyorlardı. Augustinus onların bu tutumuna hayretler içerisinde kalıyordu, çünkü
imparatorluk makamlarına yaptıkları her ba vuruda kendilerinden “Katolik” diye
bahsediyorlardı.29
Donatistler kendilerini Đsa’nın tek ve biricik kilisesi olarak görüyor ve Katolik
olduklarını söylüyorlardı. Bunu söylerken, coğrafi yayılmı lığı değil, kutsallıklarını esas
alıyorlardı. Onlara göre diğer kiliseler ya günaha batmı tı yada günaha batmı kimselerle
aynı safta yer almı lardı ki bu da aynı sonuca götürürdü. Milevisli Optatus buna kar ı
çıkıyor ve öyle soruyordu: “Tanrı, Afrika’nın küçük bir bölümünde, ufak bir eyaletin
kö esinde sizinle beraber öyle mi? Ama O Đspanya’da, Đtalya’da veya sizin olmadığınız
herhangi bir yerde değil öyle mi?”30
Donatist ismi, onlara muhalifleri tarafından verilmi ti. Oysa onlar kendilerini
“Katolik” olarak tanımlıyorlardı. Bu sebeple kimi ara tırmacılar
Donatistlere “Afrika
Hıristiyanları” demi tir.31 Yine bu alanda yapılmı kapsamlı bir ara tırmada her iki akımın
öncülerine
atfen
“Donatistler”
ve
“Caecilianistler”
eklinde
bir
sınıflandırma
yapılmaktadır.32
2.4.2. Günah ve Ayin
28
29
30
31
32
Ömer Faruk Harman, “Katoliklik”, DĐA, C. 25, Ankara, 2002, s. 55.
Hoover, a.g.e., s. 28.
Paola Marone, “The Use Of The Term “Catholic” The Donatist Controversy” POMOERIUM 6,
(2007), s. 7.
Bkz. Shaw, a.g.e., s. 5-34.
Hoover, a.g.e., s. 33.
39
Donatist kiliseyle diğerleri arasındaki tartı ma konularından biri de “Günah ve
Ayin” ili kisiydi. “Kilisenin saflığı nerden geliyor?” sorusuna Donatistler, “âyinlerin doğru
yönetiminden” cevabını veriyorlardı. Âyinlerin doğru yönetilmesini ve geçerliliğini de onu
yöneten rahibin günahsızlığına (en azından büyük günahlardan uzak durmasına)
bağlıyorlardı. “Böylesi rahipler de sadece bizde var, zira ötekiler bir “hain” piskopos
tarafından yönetiliyorlar ve ne kadar kutsal bir hayat ya arlarsa ya asınlar, yine de
yönettikleri âyinler geçersizdir” diyorlardı.33 Peki bir piskopos günah i leyemez miydi?
Onlara göre mesele bir piskoposun günah i leyip i lememesi değil, i lediği suçta ısrar
etmesi, yaptığı i i günah olarak görmemesi ve tövbe etmemesiydi. Bu yüzen Caecilianist
taifeye kar ıydılar; çünkü Caecilianistler zulüm ve baskı altındayken kutsal metinleri
teslim etmenin günah olmadığını savunuyorlardı. Dahası, bu cürmü i lemi ki ilerin
yanında yer alıyorlardı. Donatistlerin gözünde, kendi özgür seçimiyle hainlerin yanında yer
alanlar da onlar kadar suçluydu ve onların günahlarına ortak oluyordu.34
Caecilianistler, Donatistlerin bütün cemaatlerinin pak ve temiz, tamamen günahsız
olmasını istediklerini iddia ediyorlardı.Oysa Donatistlerin ne üyelerinden ne de
piskoposlardan böyle bir beklentileri yoktu. Onlar, i lenen günahta diretilmesine veya
günahın örtbas edilmesine kar ıydılar.Üzerine gidilmeli ve itiraf edilmeliydi,ki i
günahından pi manlık duymalıydı.35
Hareketin ilk dönemlerinde bu görü hâkimken, Petilian döneminde söz konusu
teolojide kimi deği ikliklere gidildi. Petilian, vaftiz konusunda âyini yönetenin ahsına
değil, âyine katılanın özgür iradesine vurgu yapıyordu. Ki i “Hak Kilise”yi seçmeliydi. Bu
seçim yapıldıktan ve âyin gerçek bir kilisede gerçekle tikten sonra âyini yürüten
piskoposun nasıl biri olduğu da pek önemli değildi. Günah gizli kaldıkça sorun yoktu ama
cürüm a ikâr olduğunda ve bu durum bilindiği halde söz konusu piskoposun âyin
yönetmesine izin veriliyorsa, inananlar da bu âyinlere katılıyorsa yapılan i yanlı tı. Çünkü
böylesi ibadetlerin tamamen geçersiz olduğunu savunuyordu.36
33
34
35
36
Aland, a.g.e., s. 167.
Hoover, a.g.e., s. 81-82.
Hoover, a.g.e., s. 152.
Hoover, a.g.e., s. 154.
40
Caecilianistler onların bu argümanlarını çürütmek için Yehuda (havari) örneğini
verdiler: Đsa, Yehuda’nın hain olduğunu bildiği halde onun kendileriyle âyine katılmasına
izin vermi ti.37 Donatistler bu durumu farklı yorumluyordu: Evet, Đsa onu biliyordu ama
diğer havariler bundan habersizdi. Ne zamanki haberleri oldu derhal onu dı ladılar. Gizli
günah kiliseye zarar vermez ama a ikâr olmu , duyulmu olan günah kiliseye zarar verir.38
Bütün mesele “özgür irade” üzerine temellendirilmi ti. Cemaatten herhangi biri,
kendi isteğiyle, günahkâr olduğunu bildiği bir piskoposla kalmaya devam ediyorsa onun
günahını da onayladığı anlamına gelir ki, söz konusu ki i de o günaha ortak olur diyorlardı.
2.4.3. Yeniden Vaftiz
Ba langıçta Donatistleri bile birbirine dü üren temel sorunlardan biri “Yeniden
Vaftiz” (rebaptism) konusuydu. Katolik bir rahip tarafından yapılan vaftizin, KatolikDonatist ayrı masından önce bile olsa, Donatist kiliseye kabul edilebilmek için tekrar
yapılması gerektiğini söylüyorlardı. Katolik-Donatist evliliklerinde, Katolik olan ahsın
kendi kiliselerine üye olmasını talep ediyorlardı. Augustinus, o dönemde bu duruma göz
yuman birçok rahibin varlığından duyduğu üzüntüyü dile getirir.39
Donatistler için Cyprian’ın teolojik görü leri çok önemliydi ve birçok
argümanlarını ona dayandırıyorlardı. Bunlardan biri de yeniden vaftiz meselesiydi.
Cyprian, heretiklerce vaftiz edilen kimselerin gerçek kiliseye kabulünde yeniden vaftiz
edilmeleri gerektiğini savunuyordu.40 Đ te Donatistler de ataları Cyprian’ın izinden gittiler.
“Tek Tanrı, tek inanç ve tek vaftiz”41 olduğuna göre, ritüelleri ne kadar Katolik kiliseye
(kendilerini kastediyorlar) benzerse benzesin, gerçek kilise dı ında yapılan bütün vaftizler
geçersizdir.42 Geçersiz bir vaftizle vaftiz olan ki i de vaftizli sayılamayacağından, aslında
37
38
39
40
41
42
Judas (Yehuda) isminin aynı zamanda “hain” (traditor) anlamında kullanıldığı göz önünde
bulundurulmalıdır.
Hoover, a.g.e.,s. 155.
Chadwick, a.g.e., 382.
Bkz. Bu çalı ma, “ St. Cyprian” ba lığı.
Efesliler 4: 4-6.
Augustine, Against the Letters of Petilian, NPNF-1, Vol. 4, s. 546.
41
“yeniden vaftiz” diye bir eyin teorik olarak mümkün olmadığını iddia ediyorlardı. Çünkü
ilki geçersizse, yaptıkları yeni vaftizin haliyle ikinci değil ilk vaftiz olması gerekiyordu.43
Yeniden vaftiz meselesi iki partinin ayrılmasından yakla ık 20 yıl sonra ortaya
çıktı. Henüz ufak ya lardayken Caecilianist kiliselerde vaftiz edilenler imdi birer eri kin
olmu tu. Bunlardan bazıları peyderpey Donatist kiliseye geçiyordu. Birçok piskopos,
Cyprian’ın görü lerine dayanarak, önceki vaftizlerini geçersiz kabul ediyor ve onları tekrar
vaftiz etmek istiyordu.44 Bazı Hıristiyanlar da sırf önceki vaftizlerini reddetmemek için
gönülleri olduğu halde Donatist kiliseye geçmiyorlardı. Bu sebeple kimi piskoposlar onları
kiliseye kabul ederken vaftizi art ko muyorlardı. Meselenin çözülmesi için 355 yılında
Kartaca’da toplanan konsile yakla ık 270 piskopos katılmı , 75 gün boyunca konuyu
tartı tıktan sonra, Caecilianistler tarafından vaftiz edilenlerin Donatist kiliseye geçerken
yeniden vaftiz edilecekleri kararına varılmı tı. Ama bunu yapmaya gönülsüz olanlara da
ısrar edilmeyecek ve kiliseye kabullerinde kolaylık sağlanacaktı. Bu hüküm kabul gördü ve
uzun yıllar aynen uygulandı.45 Konsil sonunda ula tıkları karar, onların Cyprian’ı körü
körüne takip etmediğini, yeri geldiğinde katılıktan uzak, esnek olduklarını göstermektedir.
Donatist piskoposlardan Petilian, heretiklerin yaptığı ilk vaftizin batıl olduğunu
anlatmak için öyle diyordu: “Sen günahlar içinde yanlı olanı oynarken, ben vaftiz âyinini
iki defa yapmı
olmuyorum. Sen vaftiz âyinini hiç yapmadın ki!”46. Yine Donatist
liderlerden Parmenian da vaftizi tamamen âyini yöneten ki iye bağlıyordu: “Vaftiz
armağanı verene aittir, alana değil”, “Verecek bir eyi olmayan neyi versin”.47
Augustinus, Donatist fikirleri ele tirmek için kaleme aldığı bir eserinde Petilian’dan
öyle bir söz aktarmı tı:“Đnancını inançsız birinden alan ki i, ondan inanç değil günah
almı tır.”48 Petilian, Augustinus’un kendisini çürütmek için yazdıklarını görünce hemen bir
cevap yazdı: “Nerede ‘bile-isteye’ kelimesi? Oysa o sözün aslı öyle olmalı: Đnancını bile-
43
44
45
46
47
48
Hoover, a.g.e., s. 78.
Hoover, a.g.e., s. 78.
Hoover, a.g.e., s. 80.
Augustine, Against the Letters of Petilian, NPNF-1, vol. 4, s. 545.
Hoover, a.g.e., s. 148.
Augustine, Against the Letters of Petilian, NPNF-1, vol. 4, s. 609.
42
isteye inançsız birinden alan ki i, ondan inanç değil günah almı tır.”49 Bir nüans çok ey
deği tirmekteydi. Bu durumda vaftiz, “alıcı”nın bilgisine bağlanıyordu. Böylelikle
Donatistler önceleri vaftiz âyininin düzgün yapılması veya hak kilise tarafından
yönetilmesi üzerinde dururken; Petilian, vaftiz olacak ki inin özgür iradesine-seçimine
vurgu yapıyordu. Augustinus, vaftiz âyinini yapan ki inin günahkar olmasının önemli
olmadığını hatta heretikler tarafından yapılan vaftizin bile geçerli olduğunu savunuyordu.
2.4.4. Evrensel Kilise
Donatist hareket yekpare ve tekdüze bir akım değildir. O yüzden ilk yıllardaki
“Evrensel Kilise”ye bakı larıyla son dönemlerindeki tutumları farklılıklar göstermi tir.
Hareketin ilk yıllarında, Afrika’nın dı ındaki kiliselere kar ı tutumları yansızdı. Roma
kilisesindekileri Caecilian’ı destekledikleri için “hain” kabul etseler de, diğer bölgelerde
olup Katolik-Donatist çeki mesine katılmayanları hak kilise olarak kabul ediyorlardı.Fakat
Macarian Zulmünden sonra Donatist kilisenin deniza ırı ve uzak kiliselere kar ı tutumu
farklıla tı; onları da heretik, ayrılıkçı görmeye ba ladılar. Çoğu zaman da diğer kiliselerle
ileti ime geçmek istediklerinde reddedildiler.50
325 Đznik Konsili’yle ters dü en Doğu kiliseleri zamanla Donatistlerin gözünde
“hain kar ıtı” (anti-traditor) duruma geldiler. Zira bunlar, Batı kilisesinin hain olduğunu
anlayıp ayrıldılar.51 Daha basit bir tabirle, “Dü manımın dü manı dostumdur” özdeyi i
hayat buluyordu. Nitekim 343’te toplanan Serica Konsili’nde Donatistler Kuzey Afrika’nın
resmi kilisesi olarak tanınmı tı.
Donatistler, Caecilianistleri (diğer bir ifadeyle Katolikleri) hainler ve hainlerin
çocukları olarak görüyorlardı. Gerçekte babaları hain olduğu için değil ama bilerek ve
isteyerek o tarafı seçtikleri için. Petilian’ın sözleriyle ifade edecek olursak, “Kimileri biz
hainlerin çocukları değiliz diyecektir. Ki i, taklit ettiği kimsenin evladıdır.”52
Önceki bölümlerde anlatıldığı üzere, Donatistler Constantine’e gönderdikleri
mektupta, davalarına bakması için kendilerine Galyalı piskoposlar göndermesini
49
50
51
52
Augustine, Against the Letters of Petilian, NPNF-1, Vol. 4, s 611.
Hoover, a.g.e., s. 84-85.
Hoover, a.g.e., s. 122.
Augustine, Against the Letters of Petilian, NPNF-1, col. 4, s. 535.
43
istemi lerdi. Bu husus, onların diğer kiliselerin doğruluğunu kabul ettiklerini
göstermektedir. Fakat Macarian Zulmünün Donatistler üzerinde çok büyük etkileri oldu.
Macarian Zulmü döneminde ve sonrasında halen Afrika’nın dı ındaki kiliselerin Caecilian
partisiyle ili ki içerisinde olduklarını görünce, bu kiliseleri “günahkârlarla ili kiye geçerek
günahlarına ortak olmak”la suçladılar.53
Buna rağmen Donatist kilisede, söz konusu meseleyle ilgili her zaman tek seslilik
yoktu. Mesela Parmenian; “Diğer yerlerdeki Hıristiyanların durumunun ne olacağını
bilmiyoruz, belki de aralarında iyi Hıristiyanlar vardır” diyordu.54 Anla ıldığı kadarıyla
Donatistler, diğer kiliseler hakkında, taraflarını belli etmedikleri sürece (Roma kilisesi
gibi), agnostik bir tutum sergiliyorlardı.
2.4.5. Kilise ve Devlet
Diğer teolojik tartı malarda olduğu gibi kilise-devlet ili kisinde de Donatist
görü ler farklılık göstermi tir. Ba langıç evrelerinde imparatorluğa kar ı değillerdi;
nihayetinde Afrika resmi kilisesi olarak tanınmayı umuyorlardı. Ayrıca birçok defa
Caecilianistlerle kendi aralarındaki ihtilafların çözümü için imparatorluğa ba vurmu lardı.
Bu da onların kilise konsillerinden daha çok imparatorun adaletine güvendikleri anlamına
gelir. Önceden Constantine’e yazdıkları mektupta onun için “imparatorların en iyisi”
ifadesini kullanmı lardı. Ama dört defa Constantin’e ba vurmalarına rağmen, imparatorun
net bir ekilde Caecilian’ı desteklemesi ve Macarian zulmü, Donatistlerin devlete bakı
açılarını deği tirdi.
Macarian zulmünden sonra Donatist ve Katolik kilise arasındaki mesafe daha da
açıldı, dü manlıklar arttı. Donatus’un me hur “Kilisenin imparatorla ne i i olur?”,
“Hıristiyanların krallarla ne i i olur? veya piskoposun sarayla i i ne?”55sözleri
Donatistlerin yeni bakı açısını yansıtmaktadır. Onlar, imparatorun kilise üzerinde söz
sahibi olmasını istemiyorlardı.
53
54
55
Chadwick, a.g.e., s. 383.
Hoover, a.g.e., s. 122.
Hoover, a.g.e., s. 101.
44
Donatist kilisenin, bu yönüyle, Hıristiyanlık Roma’sında kilise-devlet ayrı masını
öne süren ilk kilise olduğu söylenebilir. Donatistlere göre devlet hiçbir zaman gücünü
ba kalarını zorla ihtida ettirmek için kullanmamalıdır.56
361 yılında Julian imparator olunca Donatistlere destek verdi. Bu defa da devlet
desteğini arkalarına alan Donatistler, önceleri kendilerine ait olan ama Katolikler
tarafından el konulmu
kilise ve bazilikalarını zorla geri almak istediler.57 Durum
gösteriyor ki, imparatorluk gücü muhaliflerindeyken “kötü”, kendi taraflarındayken “iyi”
oluyordu.
Konuyla ilgili bir detay var ki gerçekten dikkat çekicidir. Pagan imparatorlar
Hıristiyanlara zulmettiklerinde, bu baskı ve zulüm dönemi imparatorun adıyla anılıyordu;
Nero Zulmü (64-68)58, Decius Zulmü(250-251), Diocletianus Zulmü(304-305) vb. Ama
Hıristiyan imparatorlar döneminde uygulanan baskılar onların değil de vekillerinin adıyla
anılır olmu tu; Macarian Zulmü, Ursacius Zulmü vb.59 Petilian, önceki pagan
imparatorların
doğrudan
imparatorların yanlı
Hıristiyanlığı
hedef
aldıkları
ama
sonraki
Hıristiyan
bilgilendirildiği görü ündeydi; Đmparatorun elindeki kan, oraya
Caecilianistler tarafından konmu tu.60
2.4.6. Kutsal Kitaptan Deliller
Donatistler, haklılıklarını ispat edebilmek için sıklıkla Eski ve Yeni Ahit’e
ba vuruyorlardı. Doğal olarak muhalifleri de onlara kar ı yine Kitab-ı Mukaddes’i
kullanıyorlardı. Katoliklerle aralarında en fazla tartı ma konusu olan cümlelerden bazıları
öyleydi:
“Kapalı bir bahçesin sen, kız karde im, yavuklum, kapalı bir kaynak, mühürlü bir
pınar.”61
56
57
58
59
60
61
Tilley, The Bible in Christian North Africa, s. 161.
Hoover, a.g.e., s. 102.
Nero Zulmü, Roma Đmparatorluğu tarafından Hıristiyanlara yapılan ilk zulüm olarak kabul edilir.
Augustine, Against the Letters of Petilian, NPNF-1, vol. 4, s. 578.
Hoover, a.g.e.,s. 114.
Ezgiler Ezgisi 4: 12.
45
Donatistler, söz konusu “yavuklu”nun kendi kiliseleri olduğunu iddia ediyorlardı.
Augustinus onların görü lerine kar ı çıkıyor ve “yavuklu”nun Donatistler değil, aksine
günahlarına rağmen temiz kalabilmi Katolik kilisesi olduğunu savunuyordu.62 Cyprian da,
daha önce bu cümleyi özellikle vaftiz konusunda heretiklere kar ı kullanmı tı. Kilise
yabancılara ve heretiklere kapalı bir bahçeye benzetilmi ti.63
“Ey
sevgilim
söyle
bana,
sürünü
nerede
otlatıyorsun,
öğleyin
nerede
yatırıyorsun?”
Onlar bu cümledeki “öğleyin yatırma” ifadesini güneye yorumluyor ve gerçek
kilisenin coğrafi olarak kuzeydeki Roma’da değil güneydeki Afrika’da yer aldığı sonucunu
çıkarıyorlardı.
Augustinus
böylesi
bir
yorumdan
pekala
Mısır
sonucunun
da
çıkarılabileceğini savunuyordu, zira Mısır daha güneyde kalıyordu.64
“Kızların arasında bir zambağa benzer, kızların arasında a kım.”65
Bu cümlede de yine Augustinus tarafından Donatistlere kar ı kullanılıyordu. O
bahçede “zambak”ların yanında “dikenler” de mevcut olduğuna göre, Tanrı’nın kilisesinde
iyilerin yanında kötülerin olmasının gayet normal olduğunu söylüyordu. Kilise içinde yer
almasına rağmen nice ki ilerin aslında dı arda olduğu ve nice ki ilerin de kilisenin dı ında
gözükmesine rağmen aslında içinde olduğu; dolayısıyla gerçekte kimin kilisenin içinde
veya dı ında yer aldığı ancak Tanrı tarafından bilinebilir, diyordu.66 Bu görü üne delil
olarak da u cümleleri öne sürüyordu: “ Ne var ki, Tanrı’nın attığı sağlam temel, ‘Rab
kendine ait olanları bilir’ ve ‘Rabbinin adını anan herkes kötülükten uzak dursun’
sözleriyle mühürlenmi olarak duruyor. Büyük bir evde yalnız altın ve gümü kaplar
bulunmaz; tahta ve toprak kaplar da vardır. Kimi onurlu, kimi bayağı i için kullanılır.”67
Ayrıca Matta’da geçen “buğdaylar arasındaki delice otu”68 ve “bir balıkçının her türden
62
Nathalie Henry, “The Lily And The Thorns : Augustine's Refutation Of The Donatisi Exegesis Of
The Song Of Songs”, Revue Des Études Augustiniennes, 42, (1996), s. 255.
63
Henry,a.g.e., s. 258.
Henry, a.g.e., s. 263.
Ezgiler Ezgisi 2: 2.
Henry, a.g.e., s. 258.
Pavlus’tan Timoteus’a 2. Mektup 2: 19-20.
Matta 13: 24-30.
64
65
66
67
68
46
balık yakalaması”69 mesellerine atıf yaparak Kilise’nin iyi ve kötü insanların toplamından
olu tuğunu ve hakiki ayrı tırmanın ancak kıyamet günü yapılabileceğini savunuyordu.
Esasında Augustinus’un bütün bu görü leri yine kendisi gibi dü ünen ve Donatist bir
teolog olan Tyconius’a dayanıyordu.70 Tyconius da, kilisenin muhtevası konusunda kendi
hareketine muhalif bir dü ünceye sahipti ve bu yüzden de aforoz edilmi ti.
Hareketin yeniden vaftiz konusunda kullandığı cümlelerden biri de uydu: “Bunun
gibi, her iyi ağaç iyi meyve verir, kötü ağaç ise kötü meyve verir. Đyi ağaç kötü meyve, kötü
ağaç da iyi meyve veremez. Đyi meyve vermeyen her ağaç kesilip ate e atılır. Böylece sahte
peygamberleri meyvelerinden tanıyacaksınız.”71 Vaftiz âyini de onu yapan ki iye bağlı
olduğundan, hak kilise dı ındakilerin yapacağı vaftizler de haliyle batıl olur diyorlardı.
Augustinus ise Papa Stephen’ın geleneğini takip ediyor ve vaftiz âyininin onu icra edenden
bağımsız olduğunu savunuyordu. Hatta bunun göstergesi olarak da Donatistlerden Katolik
kiliseye
dönmek
isteyenlerin
memnuniyetle
kar ılanacağını
ve
yeniden
vaftiz
edilmeyeceklerini, dolayısıyla kendi kiliselerinde yaptıkları vaftizin sahih kabul
edileceğinisöylüyordu.O’na göre, Donatistler dı tan pek güzel gözükmelerine rağmen iç
güzelliğinden yoksundular; oysa önemli olan dı güzellik değil iç güzellikti.72
Sonuç olarak; Donatistlerin kendilerini savunmak için kullandıkları Kitabı
Mukaddes cümleleri muhalifleri tarafından farklı bir yorum geli tirilerek yine onlara kar ı
kullanılmı tır.73
69
70
71
72
73
Matta 13: 47-50.
Henry, a.g.e., s. 260.
Matta 7, 17-20.
Henry, a.g.e., s. 261-262.
Matthew Gaumer, “The Development of the Concept of Grace in Late Antique North Africa”,
Augustinianum: Periodicum Quadrimestre Istituti Patristici Augustinianum, vol:50, (2010),
s.17.
47
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: DONATĐZMĐN SONU
48
3. DONATĐZMĐN SONU
3.1. 411 KARTACA KONFERANSI
Miladi 411 senesinde, sıcak bir haziran gününde, Afrika’nın en önemli
ehirlerinden olan Kartaca’da, Gargilius kaplıca-hamamında toplanan ve din adamı
oldukları her hallerinden belli iki kalabalık grup vardı. Her biri 285 piskoposla temsil
edilen
Katolik
ve
Donatistler,
toplanmı lardı.1Đmparator
Honorius
aralarındaki
(ö.
423)
yüzyıllık
tarafından
ihtilafı
çözmek
oturumu
için
yönetmekle
görevlendirilen Marcellinus2 (ö.413) hem koyu bir Katolik hem de Augustinus’un yakın bir
arkada ıydı.3 Yani Roma Đmparatorluğu’nun bütün gücü Katoliklerin arkasındaydı.
Konferansın sonucu ba tan belliydi. Đmparator, eğer katılmayı reddederlerse,
Donatistlerin zorla toplantıya getirilmelerini emretmi ti. Toplantıya katılmaları durumunda
isesonucun onların aleyhine olacağı ve suçlu ilan edilecekleri gayet açıktı. Augustinus
öyle diyordu: “Biz buraya sizinle son bir karara varmaya değil, gönlümüzde vardığımız
kararı açıklamaya, özellikle bundan bihaber olanlara duyurmaya geldik.”4 Katolikler
konferanstan çıkacak sonucu tabiri caizse “çantada keklik” olarak görüyorlardı.
Donatistler Kartaca’ya vardıklarında umduklarından farklı bir manzarayla
kar ıla tılar. Onlar Kartaca’ya piskoposlar arasında gerçekle ecek bir konferans için
gelmi lerdi. Fakat kar ılarında kilise toplantısı değil Đmparatorluk yönlendirmesi buldular.5
1
2
3
4
5
Beaver, “The Organization of the Church of Africa on the Eve of the Vandal Invasion” s. 170
413’te General Maricus tarafından öldürüldü, Katolik kilisesi onu “ ehit” ve “aziz” olarak kabul
etmektedir.
Shaw, a.g.e., s. 6.
Shaw, a.g.e., s. 18-19.
Maureen A. Tilley, “Dilatory Donatists or Procrastinating Catholics: The Trial at the Conference of
Carthage”, Church History, 60.1, (Mart 1991), s. 10.
49
Katoliklerin efi Augustinus, Donatistlerin ise Petilian idi.6 Toplantı için her ayrıntı
dü ünülmü
ve bazı kararlar önceden alınmı tı. Mesela tarafların 7’ er sözcüsü ve
sözcülere tavsiyelerde bulunan 7’ er görevlileri olacaktı. Ayrıca toplantıdaki her
konu manın kaydı tutulacak, kayıtların doğruluğunu denetlemek için de 4’er gözcü
görevlendirilecekti. Donatistler bu kararları adaletsiz buldular.Zira böylesi kilise
toplantılarına alı ık değillerdi,onların toplantılarında dileyen herkes diyeceklerini rahatça
söyleyebiliyordu.7
Marcellinus oturumun ba ında, Đmparator Honorius’un fermanını taraflara yüksek
sesle okudu,ardından kendi fermanı geldi. Her iki fermanda da Afrika Kilisesi “Donatist”
olarak adlandırılmı tı. Katolik cenahtaki piskoposlar kendilerini tanıtırken bağlı oldukları
kiliseyi de söylüyorlardı; “Aurelius, piskopos, Katolik Kilisesi” gibi. Buna kar ın
Donatistler kendilerini sadece “piskopos” olarak tanıtıyorlardı; “Emeritus, piskopos” gibi.
Kendini tanıtma i i, sonraki gün en önemli mevzu haline geldi. Her ehrin Katolik ve
Donatist piskoposu sekreter Martialis tarafından Marcellinus’a takdim ediliyordu(Katolik
piskopos falanca, Donatist piskopos filanca eklinde). Donatistler böyle bir tanımlamaya
iddetle kar ı çıktılar. Donatistlerden Petilian “Biz sadece gerçek kilisenin piskoposlarıyız.
Donatus bizim için kutsal bir hatıra ve öncümüzdür ama bu ekilde isimlendirilmek
istemiyoruz” dedi.8 O, kendilerine Donatist denilmesi durumunda diğerlerine de
Caecilianist denmesi gerektiğini savunuyordu.9Petilian’ın itirazı kabul edildi ve kayıtlara
bir daha “Donatist” ibaresini yazmadılar.
Dı arıda sonucu bekleyen kalabalık bir halk vardı. Zaten toplantıyı düzenleyen
yetkililerin amacı tarafları uzla tırmaktan ziyade, kendilerince malum olanı halka
duyurmak ve boy gösterisi yapmaktı.
Toplantının ba laması bile bir drama gibiydi. Prosedüre göre önce bir ehrin
Katolik piskoposunun adı okunacak, o da kalkıp “mevcut” diyecekti. Ardından aynı ehrin
Donatist piskoposu da “onu tanıyorum” diyecekti. Sonra her ikisi de salonun ortasına
6
7
8
9
Chadwick, a.g.e., s.391.
Shaw, a.g.e., s. 19.
Shaw, a.g.e., s. 20-21.
Tilley, “Dilatory Donatists or Procrastinating Catholics” s. 12.
50
yürüyüp kendilerini tanıtacaktı. Bu seremonide özellikle Katolik cenah tarafından ilginç
takdimler yapıldı. Mesela Tigias ehrinin Katolik piskoposu Aptus, “Benim ehrimde hiç
Donatist piskopos yok ve olmadı” demi tir. Benzer ekilde “Tamamen Katolik”, “Benim
cemaatim ba langıçtan beri Katolik” veya “Bende hiç heretik olmadı” diyenler de vardı.
Kar ı taraftakinin statüsünü inkar etmek de ba ka bir taktikti; Ursula piskoposu Privatus’un
“Mevcut. Kar ımda hiç piskopos yok, sadece bir papaz” demesi gibi. Donatistler de bu
alayların altında kalmadılar; Vamacurra piskoposu Donatus, rakibine “kendisini tanırım,
bir zamanlar benim papazımdı (emrimde çalı ıyordu)” demi tir. Durumu daha da ileri
götürenler oldu; Vicus
ehrinin Katolik piskoposu Asterius “Burada benden ba ka
piskopos yok” deyince, rakibi Urbanus “Tanrım, ben bu adamı tanımıyorum bile!”
cevabını vermi ti. Asterius duruma sinirlenmi ve “O beni tanımıyorsa ben onu hiç
tanımıyorum” yollu bir itirazda bulunmu tu. Bunun üzerine Marcellinus olaya müdahale
edip “En azından adamın yüzünü hatırlıyor musun?” diye sormak zorunda kalmı tı.10
Ardından Marcellinus toplantının ba laması için gayet sıradan bir davette bulundu;
tarafların oturmasını istedi. Ama Donatistler oturmayı reddettiler ve dimdik ayakta
beklediler.11 Haklı olanların günahkârlarla beraber oturamayacağını söylüyor ve bunun için
Kitabı Mukaddes’ten deliller getiriyorlardı12: “Yalancılarla oturmam, ikiyüzlülerin suyuna
gitmem, kötülük yapanlar topluluğundan nefret ederim, fesatçıların arasına girmem.”13
Toplantı üç gün sürdü ve iddetli tartı malar ya andı. Önceden belli olduğu gibi
karar Donatistlerin aleyhine oldu.14 Bu konferanstan sonra Donatizm hızla geriledi.
Katoliklik ise devlet desteğiyle baskın duruma geçti. Yine de Donatizm’i bitiren asıl olay
Vandalların bölgeye geli i oldu. Vandallar Afrika’ya geçtiklerinde Katolik-Donatist farkı
hakkında pek tartı madılar ve ikisine de aynı muamelede bulundular; Arianizm mezhebine
10
11
12
13
14
Shaw, a.g.e., s. 28-29.
Tilley, “Dilatory Donatists or Procrastinating Catholics”, s. 12.
Shaw, a.g.e., s. 30-31.
Mezmurlar 26: 4-5.
Konferans tutanaklarının derli toplu bir tahlilini görmek için bkz. Tilley, Maureen A.,“Dilatory
Donatists or Procrastinating Catholics: The Trial at the Conferenceof Carthage”, Church History,
60.1, (Mart 1991), ss. 7-18,
51
geçmeleri için zorladılar.15 Vandalların bölgeyi istilasından sonraki dönemlerde
Donatistlerin neler yaptığıyla ilgili elimizde çok az bulgu var. Zaten 601 yılından sonra da
hareketten söz edilmemektedir.16
Papa Büyük Gregory’nin (ö.604) mektuplarından anla ıldığı kadarıyla altıncı
yüzyılın sonlarında, Numidia ehrinde Donatizm halen güçlüydü ve “gittikçe yayılıyor”du.
Donatizm’in yayılı ını engellemek için alınan tedbirlerden biri de, eski Donatist
piskoposları, Katolikliğe geçtiklerinde bulundukları
ehrin ba piskoposu olarak tâyin
etmek olmu tur.17 Gregory, ayrıca imparatorun fermanlarına rağmen kimi yöneticilerin
Donatistlerle mücadele etmekte gev ek davranmalarından dert yakınıyor ve onları Donatist
sempatizanı olmakla itham ediyordu.18
3.2. ANTĐ-DONATĐST MÜCADELE
3.2.1. St. Optatus
St. Optatus’un ahsına ait bildiklerimiz oldukça azdır. Belki de bütün kilise babaları
arasında hakkında en az bilgi sahibi olduğumuz ki idir.19Tek bildiğimiz, Numidia
bölgesindeki Milevis ehrinde piskopos olduğudur. Bu yüzden kendisine Optatus of
Milevis (Milevisli Optatus) denmi tir. St. Optatus miladi 367 dolaylarında Donatizm’i
sistemli bir ekilde ele tiren 6 kitap yazmı daha sonra bunlara yedincisini de eklemi tir.
O, net bir ekilde schismatic(ayrılıkçı) ve heretic(sapkın) ayrımı yapar ve Donatistleri
schismatic olarak görür. Çünkü heretik demek kilisenin dı ında olan demektir, oysa
ayrılıkçı bile olsalar nihayetinde hepsi “ana kilise”nin çatısı altındadır.Bu yüzden,
eserlerini kendisine atfen yazdığı Donatist liderlerden Parmenian’a “karde im” diye hitap
15
R. A. Markus, “Donatism: The Last Phase” From Augustine to Gregory the Great: History and
Christianity in Late Antiquity, London, 1983, s. 124,
16
Frend, “Donatism”, ER, s. 2417.
17
Markus, a.g.e., s. 119.
Markus, a.g.e., s. 121.
Paola Marone, “Optatus And The African Old Latin “A Journal of Biblical Textual Criticism, vol.
13, Atlanta, (2008) s.3.
18
19
52
eder.20Optatus, mevcut ihtilafın teolojik kaynaklı olduğuna inanmıyor; kıskançlık,
korkaklık ve kı kırtmaktan kaynaklandığını savunuyordu.
Optatus, Donatizm kar ıtı eseriyle bilinir. En önemli eseri Latince kaleme alınan
“Adversus Donatistas” (Against Donatism-Donatizm Kar ıtı) adlı 7 kitaptan olu an
çalı madır. Söz konusu eserde hareketin ortaya çıkı ından kendi bulunduğu döneme kadar
Donatizm’in tarihi seyrini anlatmı , tartı ma konularını ve argümanlarını tek tek ortaya
koyarak onları çürütmeye çalı mı tır. Ayrıca, eserde çağda ı olan Donatist lider
Parmenian’ın fikirlerine de geni çe yer vermi tir.21
3.2.2. St. Augustinus
Hıristiyan bir anne ve pagan bir babanın çocuğu olarak, 354 yılında Numidia
bölgesindeki Thagaste ehrinde dünyaya geldi. Ailesi Roma vatanda ıydı ve çocuklarının
eğitimine çok önem veriyordu. Bulunduğu
ehirden ba layarak sırasıyla Kartaca ve
Roma’da eğitim gördü. Bir dönem maniheist olmasına rağmen 33 ya ında Hıristiyanlığa
geçti ve kısa sürede piskopos oldu.22Augustinus, piskopos olur olmaz Donatizm’le
yüzle mek zorunda kaldı. Donatistlere kar ı olan mücadelesinde kendisinden önceki
tartı malardan, özellikle Optatus ve Cyprian’ın eserlerinden faydalandı.23
Augustinus, Donatistlerin bazı din adamlarının hak etmedikleri yerlerde
olduklarıyla ilgili yakınmalarına hak veriyor ama onların, günahların âyinleri geçersiz
kılacağı yönündeki ısrarlarına katılmıyordu.24
Donatistlere kar ı mücadelesinde “Türbe Sava çıları” (circumcellionists) anahtar
rol oynuyordu. Onlar üzerinden Donatistlerin aslında iddia ettikleri gibi günahlardan uzak
ve temiz olmadıklarını göstermeye çalı ıyordu.25
20
Bart D. Ehrman, and S. Jacobs Andrew, Christianity in Late Antiquity, 300-450 C.E.,Oxford
University Press, New York, 2004.
21
Eserin Đngilizce tercümesi için bkz. O. R. Vassall-Phillips, The Work of St. Optatus, Bishop of
Milevis, against the Donatists, London, 1917.
Raven, a.g.e., s. 188-189.
22
23
Robert B. Eno, “The Significance of the Lists of Roman Bishops in the Anti-Donatist Polemic”
Vigiliae Christianae 47, Leiden, (1993) s.164.
24
Kaufman, a.g.e., s. 119.
Kaufman, a.g.e., s. 120.
25
53
Cyprian’ın sözlerini tekrar yorumlayarak onun sözlerinin aslında Katolik kiliseyi
haklı çıkardığını göstermeye çalı ıyor ve Donatistleri en önemli bir dayanaklarından
mahrum etmek istiyordu.26
Optatus’un kendi çağda ı Parmenian ile uğra ması gibi Augustinus da Donatist
hareketin lideri Petilian’a kar ı mücadele etti; birbirlerini reddeden kar ılıklı eserler
yazdılar. Augustinus kitaplarını yazarken muhaliflerinin de fikirlerine geni çe yer
verdiğinden, bugün Donatizme dair sahip olduğumuz birçok bilgi bu eserlere
dayanmaktadır.
Augustinus, Donatizm’e kar ı yıllar süren mücadelesinde peyderpey kitaplar yazdı.
O, meselenin devlet eliyle ve baskıyla değil de konu arak çözülmesinden yanaydı. Bu
amacında ba arılı da oldu.27 En son 411 Kartaca konferansıyla tabiri caizse muhaliflerine
son darbeyi vurdu.
Donatizm’e kar ı yazdığı en önemli eserler öyle sıralanabilir:
Contra Litteras Petiliani (Petilian’ın Mektuplarına Cevap)
Contra litteras Parmeniani (Parmenian’ın Mektuplarına Cevap)
De Baptismos Contra Donatistas (Vaftiz Üzerine, Donatistlere Kar ı)
Psalmus Contra Partem Donati (Donasit Partiye Kar ı Đlahiler)
3.3. DONATĐST LĐDERLER
Majorinus (piskoposluk dönemi 311-313):
Đlk piskopos olmasına rağmen hareketin kurucusu o değildir. Hakkındaki tek
bilgimiz Lucilla’nın kölelerinden biri olduğudur.
26
Matthew Gaumer, Dealing with the Donatist Church: Augustine of Hippo's Nuanced Claim to
the Authority of Cyprian of Carthage, https://lirias.kuleuven.be/handle/123456789/246341
(27.06.2010).
27
Raven, a.g.e., s. 190.
54
Donatus (piskoposluk dönemi 313-355):
Hareketin asıl kurucusudur.Önceleri Casae Nigraelı Donatus olarak bilinmesine
rağmen, Majorinus’tan sonra Kartaca piskoposu olunca Kartacalı Donatus diye me hur
oldu. Casae Nigrae bir kasabanın adı olup “Siyah Kulübeler” anlamına gelmektedir.28
Piskopos Donatus hakkında bilgimiz çok azdır, yazdıkları günümüze ula madı
çünkü muhaliflerince yok edildi.Zihnî arka planı, dı görünü ü, arkada ları, Kartaca’ya tam
olarak ne zaman geldiği bilinmemektedir. Ama bilinen bir ey var ki, o da karizmatik ve
etkileyici bir lider olduğudur. Ölümünden uzun yıllar sonra bile gayret ve heyecanı
unutulmadı. Halkın ona olan saygısı öyle büyüktü ki onun “beyaz sakalı” üzerine yemin
ediyorlardı. Gösterdiği mucizeler hakkındaki hikayeler dilden dile dola ıyor, dualarının
anında
kar ılık
bulduğuna
inanılıyordu.29Dürüstlük
ve
dünya
malına
ilgisizliği
muhaliflerince bile kabul ediliyordu. Kartaca kilisesini hatalarından arındıran ki i ve bilge
bir reformcu olarak biliniyordu.30 Frend, onu Đslam inancındaki “Mehdi” ile
kar ıla tırmı tır. Donatus’un liderliği ve cemaatinin ona olan bağlılığına bakarak,
Donatistleri, “Đslam’ın habercileri” olarak değerlendirmi tir.31
Parmenian (piskoposluk dönemi 355-391):
Donatus sürgündeyken ölünce onun yerine Parmenian geçti. Afrikalı değil de
Đspanyalı veya Galyalı olduğu dü ünmektedir.32 Julian döneminde sürgün kararı kalkınca
Afrika’ya ilk defa ayak bastı. Onun zamanında Donatistler en güçlü dönemlerini ya adılar.
Çağda ı Milevisli Optatus ile teolojik tartı malara girdi. Fikirlerini savunmak için
be bölümden olu an bugün mevcut olmayan bir eser yazdı.33 Optatus, kendi eserlerinde
28
29
30
31
Chadwick, a.g.e., s. 382.
W. H. C. Frend, Religion Popular and Unpopular in the Early Christian Centuries, London,
1976, s. 494.
Frend, "Donatus 'Paene Totam Africam Decepit'. How?", s. 619.
Frend, Religion Popular and Unpopular in the Early Christian Centuries, s. 494.
32
Frend, “Donatism”, ER, s. 2416.
33
H. W. Phillot, “Parmenianus” A Dictionary of Christian Biography and Literature to the End
of the Sixth Century, ed: Henry Wace, William C. Piercy, ve William Smith, London, 1994, s.
803.
55
Parmenian’ın fikirlerinden birçok alıntı yapmı ve onları çürütmeye çalı mı tır. Bu eser
Augustinus’un eline geçince o da kar ıt olarak Contra litteras Parmeniani (Parmenian’ın
Mektuplarına Cevap) adlı bir kitap yazmı tır. Ölümünden sonra yerine Primian geçmi tir.
Primian (piskoposluk dönemi 391- ?):
Hareketin en sıkıntılı zamanlarına liderlik etti. Onun döneminde Donatistler
arasında bölünmeler ya andı. 411 Kartaca konferansınımüteakiben Donatist liderler sürgün
edilince nereye gittiği ve sonrasına dair bilgi bulunmamaktadır.34
Tyconius:
Parmenian döneminde ya amı önemli bir Donatist teologdur.Dördüncü yüzyılın
sonları ve be inci yüzyılın ilk çeyreği arasında ya adığı bilinmesine rağmen tam doğumölüm tarihi bilinmemektedir.35 Tyconius, Parmenian ile ters dü ünce onun tarafından
aforoz edildi ve Donatist cemaatin dı ına itildi. Çünkü Tyconius, kilisenin iyi ve kötü
üyeler barındırabileceğini, tek doğru kilisenin Kuzey Afrika’da ya ayan Donatistler
olamayacağını savunuyordu. Aforoz edilmesine rağmen Katolik kiliseye geçmedi ve bir
Donatist olarak öldü.36En önemli eseri Liber Regularum (The book of Rules) adlı kitaptır.
Eski Ahit’te yer alan kehanetlerin tefsirine dayanır. Tyconius, Eski Ahit’te geçen her
açıklamanın Đsa’ya ve onun kilisesine ya da eytana ve onun krallığına i aret ettiğine
inanıyordu.37
Petilian:
Cirta piskoposu ve hareketin önde gelen figürlerindendi. Petilian, yeniden vaftiz
edilmi
eski bir katolikti.38411 Kartaca konferansında Donatist tarafın liderliğini
üstlenmi ti. Augustinus’un ona cevap olarak yazdığı Contra Litteras Petiliani (Petilian’ın
Mektuplarına Cevap) adını ta ımaktadır.39
34
35
36
37
38
39
Phillott, H. W., “Primianus” , A Dictionary of Christian Biography, s. 857.
Adrian Fortescue, “Ticonius”, The Catholic Encyclopedia 1-15, ed: Charles G. Herbermann, vol.
14, New York, 1907, s. 1422.
Phillott, “Tichonius”, A Dictionary of Christian Biography, s. 987.
Frend, "Donatus 'Paene Totam Africam Decepit'. How”, s. 621.
Weatherwax, a.g.e., s. 158.
Bkz. Augustine, Against the Letters of Petilian, NPNF-1, vol. 4.
56
SONUÇ
Donatizm, 311-411 yılları arasında en faal dönemini ya amı , Afrika’nın yerel
kaynaklarından beslenmi bir kilisedir. Donatistler Kartaca ve Numidia bölgelerinde çok
güçlü olmalarına rağmen Afrika dı ında varlık gösteremediler. Bunun tek istisnası
Roma’dır; orada kalabalık bir cemaatleri mevcuttu ve yakla ık yüzyıl boyunca Roma’nın
Donatist piskoposu vardı.
Caecilian’ın piskopos olarak seçilmesi hareketin ba kaldırma nedenlerinden biriydi,
ancak Donatist hareket sadece bununla açıklanamaz. Hareketin ortaya çıkmasında etkili
olan birçok sosyo-politik ve teolojik neden vardır.
Her zaman Roma yönetimine muhalif bir tavır sergileyen bölge halkı Roma
paganizmine kar ı Hıristiyanlığı tercih etmi , Romalılar Katolikliğe sahip çıktıklarında ise
Donatizm’e arka çıkmı tır. Roma yönetiminin ağır vergileri, zengin-fakir arasındaki
uçurum, ta ra- ehir çeki mesi, aristokrat sınıflar arasındaki mücadele vb. unsurlar da göz
önünde bulundurulmalıdır.
Ayrıca Kuzey Afrika Hıristiyanlık geleneği Tertullian ve Cyprian’a dayanmaktadır.
Birincisi montanist, ikincisi ise vaftiz hakkındaki görü lerinden dolayı Roma ile ters
dü mü kilise babalarıydı. Yine hareketin tartı masız en büyük lideri Donatus’un fikirleri
Donatizm’in ekillenmesinde fazlasıyla etkili olmu tur.
Diocletianus Zulmü döneminde yetkililere kutsal emanetleri teslim eden din
görevlilerine traditor (hain) diyorlar ve bu kimselerin yaptığı âyinleri geçersiz sayıyorlardı.
Onlar tarafından yapılan vaftizi de geçersiz saydıkları için kendi kiliselerine katılan
Hıristiyanları yeniden vaftiz ediyorlardı. Bu ve benzeri birçok konuda da selefleri St.
Cyprian’ın görü lerine dayanıyorlardı. Katolik kiliseyle en fazla yeniden vaftiz
meselesinde zıtla mı lardır.
57
Din adamlarının en azından büyük günah i lememi
olması gerektiğine
inanıyorlardı. Onlara göre kendisi günahkar olan din adamlarının Hıristiyan cemaatin
inancına bir katkısı olamaz, aksine zararı olurdu.
Kilisenin evrenselliğini geni bir coğrafyaya yayılmı olmasına değil, saf ve temiz
olmasına bağlıyorlardı. Kendi kiliselerini tek gerçek kilise olarak kabul etmelerine rağmen
diğer bölgelerdeki kimi kiliselerde de kurtulu un olabileceği ihtimalini inkâr etmiyorlardı.
Kendi fikirlerini kabul ettirmek için sık sık Kitabı Mukaddes’ten deliller getiriyor,
yeri geldiğinde zorlama tevillere ba vuruyorlardı. Muhalifleri de onlara kar ı Kitabı
Mukaddes’i kullanıyor, hatta kimi zaman aynı ayetleri delil gösteriyorlardı.
Donatistler, Katoliklerle aynı ritüelleri yerine getirmelerine ve aynı inanç esaslarını
kabul etmelerine rağmen bazı konularda onlardan daha katı davranmı lardır. Tabiri caizse
kraldan fazla kralcı olmu lardır. Đslâmiyetin geli inden sonra haricilerin de yine bu
bölgeden çıkmasına, “amel, imandan bir cüz müdür değil midir?” tartı malarına a mamak
gerekir. Yine o gün Roma kar ıtı olanların torunlarının bugün Batı kar ıtı olması da
dikkate değerdir.
Donatistler,
kilise-devlet
ayrı masını
savunuyorlardı.
Đmparator
kiliseye
hükmetmemeliydi. Donatus, “Đmparatorun kiliseyle i i ne?” diye soruyordu. Bu anlamda
Donatist kilisenin laikliği savunan ilk kilise örneklerinden biri olduğu söylenebilir. Bir
farkla: laiklik kilisenin devlet üzerindeki hegemonyasını amaçlıyordu. Donatistler ise
devletin kilise üzerindeki etkisine kar ı çıkmı lardır.
Tarih bize göstermi tir ki, çoğu zaman dini ihtilaflarda “dil” ba rolü oynamı tır.
Katolik kiliseden ayrılan Kıptî, Ermeni, Süryani, Habe kiliselerinin Latince değil de kendi
dillerini kullanmaları bir tesadüf olamaz. Buradan da anla ılacağı gibi Donatist kilise,
Katolik kiliseden farklı bir dil (Libyan-Berberi) kullanmak konusunda yalnız değildir.
Ta rada ya ayan toplumlar genel itibariyle ehirdekilerden daha muhafazakar ve
kapalıdırlar. ehirde hüsnü kabul görmü yeni bir fikrin ta rada kabul görmesi daha uzun
zaman alır. Kuzey Afrika’da da öyle olmu ; Hıristiyanlık önce ehirlerde yayılmı oradan
da ta raya, kırsal alana geçmi tir.
Donatistlerin çoğunlukla Berberilerden, yani yerli halktan ve fakir sınıflardan
olu tukları doğrudur. Ama bir hareket her zaman ortaya çıkı ındaki halini muhafaza etmez.
58
Donatizm de geli tikten sonra hem ta ranın hem ehrin, hem alt tabakanın hem de üst
tabakanın inancı haline gelmi tir.
Donatizm ba langıçta siyasi bir olu um eklinde ortaya çıksa da daha sonraları
teolojik bir hareket halini almı tır. Tersinden bakacak olursak, teolojik ayrı ma kendisini
ilk önce siyasi arenada belli etmi tir.
Tarih tekerrürden ibarettir. Erken dönem Hıristiyanlık içerisindeki tartı malar
zaman zaman tekrar gündeme gelmi tir. Mesela Anabaptist kilise de Katoliklerce vaftiz
edilenleri tekrar vaftiz etmi ve âyinin geçerliliğini âyini yöneten rahibe, piskoposa
bağlamı tır. Anababtistlerin temel itirazı, bebek vaftizi uygulamasıdır. Onlar piskoposların
günahkâr olmasından dolayı yeniden vaftiz etmi
değildirler. Bebekler imanlarını
açıklayamacak durumda oldukları için, bebeklere uygulanan vaftizi geçerli kabul
etmemi lerdir; ergenlik ve yeti kinlik döneminde vaftizin yapılması gerektiğini
savunmu lardı.
Her kültür, her toplum, dı arıdan gelen görü lere, inançlara, ideolojilere kendi
rengini verir. Bir dinde evrensel olan onun ahlaki ilkeleridir, ayrıntılar her toplumun
kendisi tarafından belirlenir ve dı arıdan müdahaleyi kabul etmez. Donatizm de, Afrika
toplumunun kendi dinamiklerinden yola çıkarak geli tirdiği Hıristiyanlık yorumudur. Ama
ya atılmasına izin verilmemi , ortaya çıktığı ilk günden itibaren büyük baskılar görmü ve
nihayet tarih sahnesinden çekilmi tir.
59
DĐZĐN
A
M
Anulinus, 17, 18, 19, 20, 22, 28, 29
Majorinus, 1, 25, 27, 29, 53
Augustinus, 2, 11, 26, 31, 37, 39, 41, 47, 48
Mauretania, 26, 34
Mensurius, 17, 22, 23, 26, 27
B
N
Baal, 7, 8
Nero, 16, 43
C
Novatianist, 13
Numidia, 3, 9, 10, 11, 13, 18, 23, 24, 25, 26, 33, 50
Caecilian, 1, 3, 22, 23, 24, 25, 27, 28, 29, 30, 31, 32,
35, 41, 42, 43
O
Cirta, 16, 23, 28
Optatus, 2, 35, 37, 50, 51, 52, 54, 60
Constans, 32
Cyprian, 7, 9, 10, 13, 14, 18, 19, 22, 23, 27, 39, 40
P
D
Parmenian, 35, 37, 41, 42, 50, 51, 52, 53, 54
Decius, 12, 16, 18, 33, 43
Perpetua, 7, 9
Donatus, 2, 3, 8, 16, 25, 28, 29, 30, 32, 33, 35, 43, 48,
Primian, 54
49, 53
Punic, 8, 26
G
Gratus, 32, 35
S
Satürn, 7, 8, 9, 10, 11
Secundus, 23, 24, 25, 27, 28
K
T
Kartaca, 1, 9, 12, 13, 14, 17, 18, 22, 23, 24, 25, 26, 28,
29, 31, 32, 33, 36, 40, 47, 53
Tertullian, 7, 8, 10, 12, 13
Tyconius, 2, 45, 54
L
Libyan, 8, 26, 57
Lucilla, 1, 27
60
EK 1: KRONOLOJĐ
303-305
Diocletianus Zulmü
Mart 305
Cirta Sinodu, Secundus Cirta ehrinin piskoposu seçildi.
306
Roma tahtına Constantin’in geçmesi.
311
Kartaca piskoposu Mensurius’un ölümü, yerine Caecilian’ın seçilmesi.
Donatist hareketin patlak vermesi ve Majorinus’un kar ıt piskopos olarak
seçilmesi.
313
Majorinus’un ölümü, Donatus’un hareketin ba ına geçmesi.
Eylül 313
Đmparator Constantin’in emriyle Donatist hareketin durumunu görü mek
için Papa Miltiades önderliğinde Roma ehrinde 1. Konsil toplandı.
Ağustos 314
Donatist hareketin durumunu ikinci defa görü mek için Arles ehrinde 2.
Konsil toplandı
347
Macarian Zulmü, Donatist liderlerin sürgün edilmesi.
355
Donatus sürgündeyken öldü, yerine Parmenian seçildi.
361
Đmparator Julian tahta geçti, sürgündeki Hıristiyanlar geri döndü.
364
Bağımsız Mauretania’nın son kralı Firmus Roma’ya ba kaldırdı.
373
Firmus bozguna uğradı, kendisi de yakalanıp öldürüldü.
396
Firmus’un karde i Gildo isyan bayrağını devraldı, Donatist piskopos
Timgadlı Optatus da ona katıldı.
398
Gildo yenildi, o ve Timgadlı Optatus öldürüldü.
411
Kartaca Konferansı, Donatistler tekrar haksız bulundu ve bu konsil
onların sonu oldu.
61
EK 2: HARĐTALAR
62
EK 3: RESĐMLER
Temple of Minerva, Sbeitla, Tunisia
Bir zamanlarınpagan tapınağı, daha sonraları sırasıyla Kilise, barınak, kı la, hapishane ve müze
olarak kullanıldı.
63
Leoparlar tarafından parçalanan mahkumları gösteren bir mozaik, Tripoli Müzesi, Zliten, Libya
Carle Van Loo (1705-1765)
Saint Augustine defeats the Donatist Bishops at Carthage 1753
La Basilique de Notre-Dame des Victoires, Paris
Saint Augustinus’u 411 Kartaca Konferansında gösteren bir tablo.
64
Jean-Léon Gérôme (1824–1904) The Christian Martyrs' Last Prayer
Hıristiyanların arenalarda ehit edilmelerini temsil eden bir tablo.
Stele to Baal with Punic inscription from
Roman period Saturn stele from Thabarbusis
Thabarbusis (Aïn Nechma), Algeria. (A. Wilson).
(Aïn Nechma), Algeria. (A. Wilson).
Solda Baal heykeli, sağda Satürn heykeli.
65
KAYNAKLAR
AUGUSTINE, “Against the Letters of Petilian” Nicene and Post-Nicene Fathers, First
Series. vol. 4: St. Augustin: Against the Writings of the Manichaeans and
Donatists,terc. Hendrickson Publishers, 1994.
ALAND, Kurt, A History of Christianity. Philadelphia: Fortress Press, 1985.
BARKER, G., O'nun Đzinde: M.S. 30 yılından bugüne dek Isa Mesih'in topluluğ̆unun
tarihi. Istanbul: Zafer, 1985.
BARNES, Timothy David, “The Beginnings of Donatism”Early Christianity and the
Roman Empire, London, 1984, ss. 13-22.
BA , Bilal, Bir Hıristiyanlık Mezhebi Olarak Aryüsçülük, Đstanbul, 1999.
(Yayınlanmamı Yüksek Lisans Tezi)
________, Bilal, “Monoteist Bir Hıristiyanlık Yorumu: Aryüsçülük Mezhebi”, Divan,
yıl:5 sy. 9, ss. 167-199.
BEAVER, R. Pierce, “The Organization of the Church of Africa on the Eve of the Vandal
Invasion”, Church History,vol. 5, No. 2 (Juny 1936), ss. 168-181.
________, “The Donatist Circumcellions,” Church History, vol. 4, No. 2 (Juny 1935), ss.
123-133.
BENSON, Edward White, Cyprian His Life, His Times, His Work. London:
Macmillan, 1897.
BROWN, Peter, "Christianity And Local Culture Đn Late Roman Africa," Journal Of
Roman Studies, Vol. 58, (1968), s. 85-95.
CHADWICK, Henry, The Church in Ancient Society: From Galilee to Gregory the
Great, Oxford University Press, New York, 2001.
CYPRIAN, “The Writings of Cyprian, Bishop of Carthage” Ante Nicene Christian
Library, terc. Robert Ernest Wallis ve Alexander Roberts, vol. 8,
Kessinger Puplishing, 2004.
GIBBON, Edward, Roma Đmparatorluğu’nun Gerileyi ve Çökü Tarihi, çev.
Asım Baklacıgil, BES Yayınları, Đstanbul, 1987, C. 2.
DEARN, Alan, "The Abitinian Martyrs and the Outbreak of the Donatist Schism ", The
Journal of Ecclesiastical History. 55, no. 1, (2004), ss. 1-18.
66
DE STE CROIX, G. E. M., “Why Were Early Christian Persecuted?”,Christian
Persecution, Martyrdom, and Orthodoxy, ed. Michael Whitby ve Joseph
Streeter, Oxford University Press, Oxford, 2006. ss. 105-152 .
DOĞAN, Bilal, Hıristiyanlıkta Asli Günah Doktrini (Pelagius-Pavlus örneği), Bursa,
2008. (Yayınlanmamı Doktora Tezi)
EHRMAN, Bart D.,ve ANDREW S. Jacobs, Christianity in Late Antiquity, 300-450
C.E., Oxford University Press, New York, 2004.
ENO, Robert B. “The Significance of the Lists of Roman Bishops in the Anti-Donatist
Polemic”Vigiliae Christianae 47, Leiden,1993, ss.158-169.
FORTESCUE, Adrian, “Ticonius” The Catholic Encyclopedia 1-15, Ed: Charles G.
Herbermann, New York, 1907.
FREND, W. H. C. The Donatist Church: A Movement of Protest in Roman North
Africa, London, 1952.
_______, Religion Popular and Unpopular in the Early Christian Centuries, London,
1976.
_______, Martyrdom and Persecution in the Early Church; A Study of a Conflict
from the Maccabees to Donatus, Oxford, 1965.
______, "Donatus 'Paene Totam Africam Decepit'. How?"The Journal of Ecclesiastical
History,vol.48, no. 4, 1997, ss. 611-627.
______, K. Clancy, “When Did Donatist Schism Begin?”,The Journal of Theological
Studies, 28-1, 1977,ss. 104-109.
______, “Donatism” Encylopedia of Religion, Ed. Mircae Eliade, vol. 4, New York,
1987, ss. 2416-2417.
FÜSTI MOLNAR, Arzén Szilveszter. Ecclesia Sine Macula Et Ruga: Donatist Factors
Among the Ecclesiological Challenges for the Reformed Church of
Hungary Especially After 1989/90, Sárospatak: Sárospatak Reformed
Theological Academy, 2008, (Yayınlanmamı Doktora Tezi).
GAUMER, Matthew, “The Evolution of Donatist Theology as Response to a Changing
Late Antique Milieu”, Augustiniana, vol:58, (2008), ss. 171-203
67
_______, “The Development of the Concept of Grace in Late Antique North Africa”,
Augustinianum:
Periodicum
Quadrimestre
Istituti
Patristici
Augustinianum,vol:50, (2010), ss. 1-17.
_______, Dealing with the Donatist Church: Augustine of Hippo's Nuanced Claim to
the
Authority
of
Cyprian
of
Carthage,
https://lirias.kuleuven.be/handle/123456789/246341 (27.06.2010).
GREENSLADE, S L.,Early Latin Theology: Selections from Tertullian, Cyprian,
Ambrose, and Jerome, London, 1956.
GREGORY, Timothy E.,Bizans Tarihi, terc. Esra Ermert, Yapı Kredi Yayınları,
Đstanbul, 2008.
GÜNDÜZ, inasi, Din ve Đnanç Sözlüğü, Vadi Yayınları, Ankara, 1998.
HARMAN, Ömer Faruk, “Katoliklik”, DĐA, C. 25, Ankara, 2002.
HEFELE, Karl Joseph von,A history of the Christian Councils, From the Original
Documents, Vol. 1-5, Edinburgh, 1894.
HENRY, Nathalie, “The Lily And The Thorns: Augustine's Refutation Of The Donatisi
Exegesis Of The Song Of Songs”Revue Des Études Augustiniennes, 42,
1996, ss. 255-266.
HOOVER, Jesse A.,The Contours of Donatism Theological and Ideological Diversity
in Fourth Century North Africa, Waco, Baylor University, 2008,
(Yayınlanmamı Yüksek Lisans Tezi).
KAUFMAN, Peter Iver, “Augustine, Evil, And Donatism: Sin And Sanctity Before The
Pelagian Controversy” Theological Studies,vol. 51, (Mart 1990), ss. 115-126.
KNOX, R. A., “Donatist and Circumcellion”,Enthusiasm, Oxford, 1950, ss. 50-70.
Kutsal Kitap, Kitabı Mukaddes irketi, Đstanbul, 2002.
LANDON, Edward H., A Manual of Councils of the Holy Catholic Church, vol. 1,
Edinburgh, 1909.
MARKUS, R. A. “Donatism: The Last Phase”,From Augustine to Gregory the Great:
History and Christianity in Late Antiquity, London, 1983, ss. 118-126.
68
MARONE, Paola, “The Use Of The Term “Catholic”, The Donatist Controversy”,
POMOERIUM 6,(2007), s. 7.
_________, “Optatus And The African Old Latin”, A Journal of Biblical Textual
Criticism,Vol. 13, Atlanta, 2008, ss. 1-11.
PHILLOTT, H. W., “Parmenianus” , A Dictionary of Christian Biography and
Literature to the End of the Sixth Century, ed: WACE, Henry, William C.
Piercy ve William Smith, London, 1994.
_________, “Primianus” , A Dictionary of Christian Biography and Literature to the
End of the Sixth Century, ed: WACE, Henry, William C. Piercy ve William
Smith, London, 1994.
_________, “Tichonius” , A Dictionary of Christian Biography and Literature to the
End of the Sixth Century, ed: WACE, Henry, William C. Piercy ve William
Smith, London, 1994.
RAVEN, Susan, Rome in Africa, London, 1992.
ROBECK, Cecil, Prophecy in Carthage: Perpetua, Tertullian and Cyprian, Pilgrim
Press, Cleveland, 1992.
SHAW, Brent D., “African Christianity: Disputes, Definitions and Donatists”,Rulers,
Nomads, and Christians in Roman North Africa,Variorum Press,
Hamsphire, 1995.
STEVENSON, James, A New Eusebius: Documents Illustrating the History of the
Church to AD 337, London, 1987.
SUNDKLER, Bengt, and STEED, Christopher, A History of the Church in Africa,
Cambridge, 2000.
ENAY, Bülent, Đlk Rafızi Hıristiyan Kilisesi: Markunilik, Verka Yayınları,
Đstanbul, 2003.
TILLEY, Maureen A.,Donatist Martyr Stories: the Church in conflict in Roman North
Africa, Liverpool, 1996.
_______, The Bible in Christian North Africa: The Donatist World, Minneapolis,
69
1997.
_______, "Scripture As an Element of Social Control: Two Martyr Stories of Christian
North Africa"The Harvard Theological Review. 83, no. 4, (Ekim 1990), ss.
383-397.
_______, “Dilatory Donatists or Procrastinating Catholics: The Trial at the Conferenceof
Carthage”Church History, 60.1, (Mart 1991), ss. 7-19.
TYCONIUS, The Book of Rules. ed. ve terc. William S. Babcock, Scholar’s Press,
Atlanta, 1989.
VASSALL-Phillips, O. R., The Work of St. Optatus, Bishop of Milevis, against the
Donatists, London, 1917.
WACE, Henry, William C. Piercy, and William Smith, A Dictionary of Christian
Biography and Literature to the End of the Sixth Century, London, 1994.
Weatherwax, Nancy, Moderates and Zealots in Fourth-Century Church Conflicts
Collusion and Collision,Vanderbilt University, Nashville, Tennessee, 2003.
(Yayınlanmamı Doktora Tezi).
WILLIAM, C. Weinrich, “Cyprian, Donatism, Augustine, and Augustana VIII: Remarks
on the Church and the Validity of Sacraments”,Concordia Theological
Quarterly55, no. 4, 1991, ss. 267-296.
WILSON, A. I., “Romanizing Baal: the art of Saturn worship in North Africa”,
Proceedings of the 8th International Colloquium on Problems of Roman
Provincial Art, Zagreb, 2003, ss. 403-408.
70
DĐĞER KAYNAKLAR*
BENEDĐCT, David, and Henry C. Graves. History of the Donatists With Notes,
Pawtucket, R.I, 1875 .
BRESLER, Kimberly A.,The Augustinian Legacy of the Donatist Controversy: A
Reassessment, Princeton Theological Seminary, Princeton, NJ,
2007.
(Yayınlanmamı Doktora Tezi).
CAMERON, Michael.Augustine's Construction of Figurative Exegesis against the
Donatists in the Enarrationes in Psalmos, University of Chicago, 1996.
(Yayınlanmamı Doktora Tezi).
CARSON, Thomas, and Joann Cerrito, New Catholic Encyclopedia, Detroit, 2003.
CHANDLER, Samuel, The History of Persecution, Hull, 1813.
DAVIES, J. G., The Early Christian Church, New York, 1965.
DUNN, Geoffrey D., Tertullian, The early church fathers, London, 2004.
EDWARDS, M. J., Catholicity and Heresy in the Early Church, Ashgate Pub, Farnham,
2009.
ESLER, Philip Francis, The Early Christian World, London, 2000.
EVANS, G. R., and G. R. Evans, A Brief History of Heresy, Blackwell Publishing,
Malden, 2003.
FORTESCUE, Adrian, Donatism, London, 1917.
FREND, W. H. C., The Rise of Christianity, Philadelphia, 1984.
_______, From Dogma to History: How Our Understanding of the Early Church
Developed, London, 2003.
_______, Religion Popular and Unpopular in the Early Christian Centuries, Variorum
*
Genel fikir olarak bu kaynaklardan yararlanılmı ama dipnotta gösterilmemi tir. Đleri okumalar için
faydalı olacağı dü üncesiyle ara tırmaya eklenmi tir.
71
Repr, London, 1976.
GRAFTON, Anthony and Megan Hale Williams, Christianity and the Transformation
of the Book: Origen, Eusebius, and the Library of Caesarea, Cambridge,
2006.
GREENSLADE, S. L.,Schism in the Early Church, London, 1953.
HERBERMANN, Charles George, The Catholic Encyclopedia cilt 1-16, New York,
1907.
HOLME, Leonard Ralph, The Extinction of the Christian Churches in North Africa
Hulsean Prize Essay,London, 1898.
HUNT, Emily J.,Christianity in the Second Century: The Case of Tatian, London,
2003.
KELLEY, John N. D.,Early Christian Doctrines, London, 1968.
KIM, Young Do, Augustine's Understanding of Baptism Revealed in the Donatist
Controversy and the Pelagian Controversy, Union Theological Seminary
and Presbyterian School of Christian Education, 1998. (Yayınlanmamı
Doktora Tezi).
LIVINGSTONE, Elizabeth A.,The Concise Oxford Dictionary of the Christian Church,
Oxford University Press, Oxford, 1997.
LLOYD, Julius, The North African Church, London, 1880.
MARJANEN, Antti, and Petri Luomanen, A Companion to Second-Century Christian
"Heretics". Leiden, 2005.
MARKUS, Robert Austin, The End of Ancient Christianity, Cambridge, 1998.
_________, “The Imperial Administration and the Church in Byzantine Africa”, Church
History, Vol. 36, No. 1, Mart 1967, ss. 18-23.
MBANĐSĐ, Victor N.,Baptism and the Ideal of Unity and Universality of the Church in
St. Augustine's Ecclesiology: An Exposition of His Theology of Baptism in
Light of Donatist Controversy, Fordham University, New York, 2008.
(Yayınlanmamı Doktora Tezi).
72
MUSURILLO, Herbert, The Acts of the Christian Martyrs, Clarendon Press, Oxford,
1972.
NEANDER, August, General History of the Christian Religion and Churc, Edinburgh,
1850.
O'COLLINS, Gerald, and Mario Farrugia, Catholicism: The Story of Catholic
Christianity, Oxford, 2003.
PELIKAN, Jaroslav, The Christian Tradition, A History of the Development of
Doctrine, Chicago, 1971.
RUSO, Domenic, Themes in St. Augustine's Understanding of the Church Developed
Within the Context of the North African Schism, Ottawa, 2005.
(Yayınlanmamı Yüksek Lisans Tezi).
SALISBURY, Joyce E., The Blood of Martyrs: Unintended Consequences of Ancient
Violence, New York, 2004.
SCHAFF, Philip, A Select Library of the Nicene and Post-Nicene Fathers of the
Christian Church cilt 1-14, Boston, 1886.
________, and David S. Schaff, History of the Christian Church, New York, 1882.
SPARROW-SIMPSON, W. J., St. Augustine and African Church Divisions, London,
1910.
WAND, J. W. C., A History of the Early Church to A.D. 500, London, 1963.
WHITEFIELD, George, A Short History Of The Donatists, London, 1741.
WILLIS, Geoffrey Grimshaw, Saint Augustine and the Donatist Controversy, London,
1950.
73
ÖZGEÇMĐ
Adı, Soyadı
Doğum Yeri ve Yılı
Bildiği Yabancı Diller
ve Düzeyi
EğitimDurumu
Lise
Lisans
Yüksek Lisans
Çalı tığı i
Kamu Okulunda
Öğretmen
Diğer:
Đleti im (e-posta):
Ramazan
Midyat
Đngilizce
Đyi derecede
Ba lama - Bitirme
Yılı
1997
1999
1999
2004
2008
2011
Ba lama - Ayrılma
Yılı
2006
devam
TURGUT
1981
Hollandaca
Đyi derecede
Kurum Adı
Midyat Đmam Hatip Lisesi
Marmara Üniversitesi Đlahiyat Fakültesi
Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü
Çalı ılan Kurumun Adı
Mü erref-Muzaffer Samda ilköğretim
Okulu / Đnegöl-BURSA
- Windesheim Hoge School
2005 (Hollanda) bir dönemlik
Hıristiyanlık Teolojisi eğitimi aldım.
- 2010 Temmuz: Bir ay boyunca Londra kütüphanelerinde
alanımla ilgili ara tırmalarda bulundum.
ramazanturgut@gmail.com
Tarih
Đmza
Adı Soyadı
74