Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2021
…
2 pages
1 file
Kurucu ideolojisi, on dokuzuncu yüzyıl vülger materyalizminin “kaba bilimcilik”i üzerine inşa edilmiş olan Türkiye’de, Tom Sorell’in dile getirdiği gibi, “bilimsel ile bilimsel olmayanı ayırt etmek”ten ziyade “bilimsel olanın olmayandan çok daha değerli olduğu”nu iddia eden aksiyomatik bilimcilik, toplum ve dünyanın geçirdiği değişimlere karşılık entelektüel egemenliğini sürdürmektedir. Böylesi bilimciliğin “bilim” değeri kazandığı, onun eleştirilmesinin, “bilim düşmanlığı” olarak yaftalandığı bir toplumda küresel ölçekte değişik ideolojik amaçlar çerçevesinde işlevselleştirilen bir yaklaşım fazla sorgulanmamaktadır. Alper Bilgili, bunu yapabilen az sayıda bilim insanının önde gelenlerinden birisidir. Tarihî bağlamları derinliğine analiz ederek güncel gelişmelerle bağlantı kuran titiz çalışmaları, bilimcilik eleştirisinin “dünyanın düz olduğunu iddia etmek” olmadığını göstermenin ötesinde, onun ideolojik tasavvurlara hizmet amacıyla işlevselleştirilmesinin doğurduğu sorunlara da ışık tutmaktadır. Prof. Dr. Şükrü Hanioğlu Princeton Üniversitesi
tabula rasa Felsefe & Teoloji Dergisi, 2021
Bilim sosyolojisi ve bilim tarihi içerisinde araştırmacıların sıklıkla tartıştığı konulardan birisi de bilimin, toplum, ideolojiler ve dinler ile olan ilişkisidir. Bu tartışmaların içeriği, genellikle felsefi, siyasi ideolojiler ve dini inançlar üzerinde otorite sahibi kişi ya da kurumların, bilimi kullanarak toplumu manipüle etmesi, bilimin saygınlık imajının zedelenmesi ve toplum nezdinde bilim karşıtı görüşlerin ortaya çıkması gibi hususlarla ilgilidir. Bundan da öte bu problem alanları, daha özel olarak bilim ve din arasında bir uyumun ya da çatışmanın olup olmayacağı gibi, felsefi olduğu kadar, sosyolojik izaha muhtaç bir konuyla da yakından ilintilidir.
Bilim ve Ütopya
Ütopyalar, toplumlar üzerine tasarlanan ve gerçekte olmayan idealler üzerine kurulu durumlardır. Birçok ütopyada bilimin ve teknolojinin gelişmesiyle insanoğlunun doğal yaşamını kaybetmesi işlenir. Bu makalede bilim ve ütopya arasındaki ilişki incelenmiştir. Utopias are situations based on societies and ideals that are not in reality. The loss of mankind's natural life by the development of science and technology has been handeled in many of the utopias. In this article, the relation between science and utopia is researched.
© Bu kitabın yayın hakları Ege Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi'ne aittir. Bütün hakları saklıdır. Bu kitabın tümü ya da bir bölümü önceden izin alınmaksızın basılamaz; herhangi bir baskı yoluyla veya elektronik, mekanik, fotokopi, ses kaydı gibi yollarla çoğaltılamaz. Makalenin içerikleri ve kaynak kullanımları yazarların sorumluluğu altındadır. Kaynak belirtmek suretiyle çalışmalardan alıntı yapılabilir. Eserlerin tüm hakları saklıdır. Eserin bilim, dil ve her türlü sorumluluğu yazarlarına aittir.
2021
Bu kitap 2019 ve 2020 yılları içinde 70 haftalık bir zaman diliminde YENİ ADANA gazetesinde her hafta Pazartesi günleri BİLİM DÜNYASI adlı köşede yazdığım yazılardan oluşmaktadır. Yazıların gazetede yayınlanmasında önderlik eden gazeteci-yazar Sayın Cumali Karataş ve Yeni Adana gazetesi kurum müdürü Sayın Fehmi İnceoğlu'na teşekkürlerimi sunarım. Kitap içindeki birbirine yakın konuları bir araya getirdim. Kültür ve uygarlık tarihi, Yazının gelişimi, Evren, Ülkemizde Matematik, Matematik tarihi, Matematik ve insan yaşamı, Fraktallar, Matematikte Sihirli kareler, Pi sayısı, Yapay zeka ve robotlar, Ülkemizde İstatistik, İstatistik tarihi, Rönesans ve Hümanizma, Antik İyonya uygarlığı, Bilim ve bilim etiği, Bilimsel bilgi, Bilimsel araştırmanın amacı, Toplumsal gelişmede bilim ve sanatın etkisi, Sanatla yaşlanmak, Göbeklitepe'nin önemi, Barış sembolü, Sonsuzluk, Matematik ve kozmolojik sonsuzluk, Sokrates, Leonardo Da Vinci, İbn-Haldun, Zeka türleri nasıl geliştirilir, kişisel ve karma resim sergilerindeki konuşmalar başlıklı konular incelendi. Kitabı basan Akademisyen Kitabevine teşekkürlerimi sunarım. Toplumumuzun yapısı düşünüldüğünde okuma oranının çok düşük olduğunu biliyoruz. Buna karşın çok değişik konuların kısa anlatımlarla verilmiş olması okuyucunun ilgisini çekecektir.
BİLİMKURGU, GEÇMİŞ VE GELECEK… Bilimkurgu, fantastik, polisiye ve korku türlerinin insan türünün doğası, geçmişi ve geleceğiyle sıkı bir bağı vardır. Bilimkurgu kanımca geleceğin edebiyatıdır. Bundan yaklaşık olarak yetmiş bin yıl öncesine dayanan tarihiyle günümüz insanı alet yapmaya başladığında kendisini güç açısından diğer canlılardan üstün konuma getirecek bir sürecin ilk adımını da atmış oldu. Düşünce ve zekânın bir ürünü olan teknolojinin ilkel buluşları arasında sayılabilecek sivri uçlu materyaller insan türünü zaman içinde doğanın en güçlü türü haline getirecekti. Doğada-yapayalnız-büyük bir yaşam mücadelesi veren "insan" türü hayatını tehlikeye sokan vahşi türlerin saldırıları, depremler, kasırgalar, volkanik patlamalar, hastalıklar ve halüsinasyonlar-gizli görünmez güçler olarak yorumlanan sanrılar-gibi tehlikeler karşısında çoğunlukla çaresiz kalıyordu. Tüm bu kaos ve karmaşa onu çok korkutmuştu. Kâbuslarına giren ve zamanla doğasının bir parçası haline gelecek bu korkuları, onun psikolojik dünyasını oldukça etkilemişti. Bu korkulardan kurtulmanın yolunu binlerce yıl boyunca mitolojik varlıklara ve efsanelere sığınmakta arayacaktı… Özellikle fantastik ve korku edebiyatının temellerinin insan türünün korku ve kafa karışıklığıyla dolu bu karanlık geçmişine dayandığını söyleyebiliriz. Fantastik edebiyatta kendine yer bulan canavarlar, hayali gizil güçler, ejderhalar, büyücüler, periler, cadılar vb. doğaüstü karakterlerin mitolojik karakterle olan bağı inkâr edilemez. Aynı şekilde korku edebiyatına baktığımızda hemen her milletin kendi coğrafyalarına ve kültürlerine ait korku öğelerini-cin, peri, cadı vb-yapıtlarında bolca kullandıklarını görmekteyiz. Bununla birlikte özellikle psikoloji bilimi başta olmak üzere bilimin gelişmesi bilimkurgu, fantastik, polisiye ve korku edebiyatında ve sinemasında önemli değişim ve gelişimlere neden olmuştur. Psikoloji özelinde bakacak olursak örneğin polisiye eserlerde önceleri çoğunlukla ipuçlarından yola çıkarak katilin kim olduğunu bulma etrafında şekillenen hikâyelerin artık daha çok hikâyedeki karakterlerin derin psikolojik tahlilleri etrafında şekillendiğini görebiliriz. İnsan türünün karmaşık ve karanlık doğasının keşfi artık cinayetlerin nasıl işlendiğinden çok hangi saiklerle-hangi psikolojik etkenlerle-işlendiğinin ön plana çıktığı hikâyelerin ortaya çıkmasına ortam hazırlamaktadır… Psikolojik açıdan bakıldığında bilimkurgu, fantastik ve korku edebiyatında ve sinemasında sıklıkla kendine yer edinen uzaylı, vampir ve zombi-ülkemizde cin-gibi karakterler aracılığıyla insan türünün sinemada ve edebiyatta korkularıyla yüzleştiğini söyleyebiliriz. Bu tür yapımlarda önceleri kabuslara konu olan yaratıkların sempatik, hatta aşık olunan canlılar haline gelmesinin insan türü açısından bir tür psikolojik terapi görevi gördüğünü düşünüyorum. Örneğin özellikle son yıllarda öne çıkan apokaliptik temalı yapıtlarda insan türünün en büyük korkularından biri olan kıyametle ilgili birbirinden farklı senaryolar üretildiğinde şahit oluyoruz. Bu senaryolarda bir anda beliren yapay bir virüs-terör korkusu-ya da atılan nükleer bombalar nedeniyle bir tür kıyamet yaşayan insanlığın ayakta kalma mücadelesine tanıklık ederiz. Bu tür üretimlerin insan türünün en büyük korkusu olan yok olma korkusuna karşı verdiği psikolojik savaşın bir sonucu olduğunu söyleyebiliriz. Son yüzyıldaki uzayla ilgili bilimsel gelişmeler yok oluş senaryolarına farklı türlerle karşılaşma sonucu yok edilme korkusunu da eklemiştir. Nitekim 2018 yapımı "Annihilation" filminde bu korku oldukça girift bir şekilde yeniden ve detaylı bir şekilde ele alınmıştır.
Bugün bu mutlu günü, bu sevinçli günü hep beraber yaşıyoruz. Ben hepinizden daha mutlu ve heyecanlıyım. Neden? Çünkü bu üniversitenin rektörlük görevi bana sekiz ay önce tevdi edildi ve elhamdülillah, çok yoğun bir çalışmayla yaklaşık yüz tane hocayı İbn Haldun Üniversitesine kazandırarak –ama bunlar da sıradan hocalar değil, Türkiye’nin en seçkin hocaları- çalışmalarımıza başladık. Yine aynı şekilde, yüz elli yıldız öğrenciye taliptik. Elhamdülillah, bu yüz elli yıldız öğrenciyi de buraya kazandırdık. Aynı şekilde, yaklaşık bu yüz elli öğrencimizin yarısı oranında, yetmiş beş civarında uluslararası öğrenciyi de üniversitemize kazandırdık. Bunlar da gerçekten çok yüksek oranda başarılı öğrenciler arasından seçildi, elhamdülillah. Dolayısıyla bugün faaliyetlerimize başlamış oluyoruz. Ben tekrar hepinize can-ı gönülden hoş geldiniz diyorum. [...]
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Verbum et Ecclesia, 2024
IKRAITH-HUMANIORA Vol 6 No 1, 2022
methaodos revista de ciencias sociales
Revista de la Escuela Judicial, 2021
Challenge Journal of Structural Mechanics
Current infectious disease reports, 2009
International Journal of Production Research, 2015
Journal of Mineralogical and Petrological …, 2008
Long Range Planning, 1988
Fayoum University Journal of Engineering
Journal of Hypertension, 2012
Canadian Social Science, 2013
International Journal of Environmental Research and Public Health, 2021
Biotechnology and Bioengineering, 2003
PLOS Medicine, 2008
Clinical Microbiology and Infection, 2005
American Heart Journal, 1992
Türk Antropoloji Mecmuası, 1926