cedr us.akdeniz.edu.tr
Cedrus V (2017) 121-129
DOI: 10.13113/CEDRUS/201706
CED RU S
Th e Jo U r n al o F MCRI
P EDASA AKRO PO Lİ S SURU KO Rİ DO RLU G ÜNEY G EÇ İ D İ
T HE SOUT H GA T E W IT H CORRIDOR OF T HE PEDA SA A CROPOLIS FORT IFICA T ION
ABDULKADİR BARAN ∗
Öz: Halikarnassos yarımadasında yer alan Pedasa, antik Karia Bölgesi’nin önemli yerleşimlerinden birisidir
ve Leleg halkıyla bağdaştırılan yerleşimler arasında kazısı yapılan tek merkezdir. Pedasa akropolis suru koridorlu güney geçidinde kazılar sonucunda açığa çıkartı-
görülmektedir. Bu düzenlemenin erken örneklerinden
birisi olan Pedasa Güney Kapısı koridorlu sur geçit düzen lemesinin iç batı köşesinde yürüme düzleminde yer
alan bu yuvanın da çift kanatlı ahşap sur kapısının yaklaşık 2 m genişliğindeki batı kanadını taşıyan kapı di-
Abstract: Pedasa on the Halikarnassian peninsula is
one of the important sites of ancient Caria and it is the
only excavated site of the so-called Lelegian settlements. A bowl shaped cavity in the bedrock spur at rear back corner in the corridor of the south gate of the
acropolis fortifications of Pedasa was published as a
cultic bowl. However, when one looks at the general
arrangement of the gate and compares with parallel
examples, one can conclude it is not a cultic bowl. Fortification gates with a corridor became common in the
Classical period with the intention of reducing the
number of attackers in front of the doors, to create a
killing zone in front of the door for the defenders. All
the parallel examples were closed at the rear by heavy
two leaf wooden doors that opened inwards. The Pedasa south gate with corridor is one of the earlier examples of this type, and in this context it can be easily
understood that the bowl shaped cavity cut in the
bedrock spur at rear back corner was the pivot-socket
for one of the two wooden doorposts, that of the 2 m
wide west leaf of the two leaf wooden door.
Anahtar Kelimeler: Karia • Pedasa • Demir Çağ •
Tahkimat • Koridorlu Geçit
Keywords: Caria • Pedasa • Iron Age • Fortifications •
Gates with Corridor
lan anakaya düzlemindeki kâse formlu bir düzenleme
sunu çanağı olarak yayınlanmıştır. Bununla birlikte ge-
çidin genel düzenlemesine bakıldığında ve özellikle de
paralel örneklerle karşılaştırmalar yapıldığında bu oyuğun bir sunu çanağı olmadığı görülmektedir. Klasik Dönem’de oldukça yaygınlaşan koridorlu sur geçitleri düşmanın dar bir alanda az sayıda kişiyle saldırmasını ve
bu sayede savunmacıların saldıran düşmanı kolaylıkla
bertaraf etmelerini amaçlamaktadır. Mevcut örneklere
bakıldığında koridorlu geçitlerin iç bitimlerinde içe
açılan çift kanatlı ahşap kapılarla kapanmış oldukları
reğinin dönüş yuvası olarak biçimlendirilmiş olduğu
anlaşılmaktadır.
Anadolu’da özellikle MÖ I. binin ilk yarısına ait savunma sistemleri üzerinde yapılan kazıların ve
yayınların sınırlı oluşu, sur sistemlerinin gelişimi ve etkileşimi üzerinde yeterli bilgi sahibi olmamızı
engellemektedir1. Bu sınırlı verilerin bazen de farklı yorumlanmış olabilecekleri de görülebilmektedir. Bu kapsamda, “Pedasa Akropolis Giriş Kapısında Kült Çanağı” başlıklı Adnan Diler ve Gözde
Adıgüzel tarafından Prof. Dr. Ömer Özyiğit’e Armağan kitabında yayınlanan makalede tanımlanan
çanak biçimli anakaya düzenlemesi oldukça dikkat çekicidir. Bu çalışmada, Pedasa akropolis suru∗
Doç. Dr., Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Muğla.
kadirbaran@yahoo.com
1
Kentler bazında kısmi değerlendirmeler yayınlanmış olmakla birlikte B. Vergnaud tarafından hazırlanan henüz
yayımlanmamış doktora tezi bu dönem sur sistemleri ile en geniş katalog ve değerlendirmeleri içermektedir. Bk.
Vergnaud 2012.
122
Abdulkadir BARAN
nun batıdaki geçitli sur kapısının benzeri olan güney kapısı iç bitim köşesinde kazılar sonucunda
açığa çıkartılmış olan 1,00-1,10 m ölçüsünde bir anakaya yükseltisi üzerinde oyulmuş olan 0,43-0,38
m çap ve 0,20 m derinlikteki çanak formlu düzenlemenin kült işlevi taşıdığı önerilmiştir. Yazarları
tarafından orijinal kapı düzenlemesinin geçidin orta kısmında yer aldığı ve geç dönemde inşa edilen
bir duvarla geçidin daraltıldığı belirtilmiştir. Geçidin batı iç köşesinde tespit edilen çanak formlu
düzenlemenin ise MÖ II. binden itibaren kapıların sunu faaliyetlerinde kullanıldığını gösteren
veriler ışığında Iasos ve Latmos Karadere mağarası girişinde görülen sunu çanakları gibi sunu yapmak üzere anakayaya işlenmiş olduğu sonucuna ulaşılmıştır2. Bununla birlikte yayınlanmış plan
çizimindeki yuvanın konumuna ve genel sur kapısı düzenlemelerine bakıldığında bu yuvanın farklı
bir işlev taşımış olduğu anlaşılmaktadır.
Koridorlu ya da avlulu sur geçidi olarak tanımlanan Pedasa Güney Kapısı’nın içinde ve çevresinde geç dönemde oluşturulmuş mekânlar bulunmakla birlikte, araştırmacılar 1. Evre yapısı olarak
orijinal sur geçidini belirlemişlerdir. Geçit dışta 5,5 m, iç bölümde ise 5 m genişliğe sahiptir ve yan
duvarlar geç dönem mekanları için kullanılarak bazı bölümler yeniden düzenlenmiştir. Muhtemelen bu geç dönem müdahaleleri sebebiyle batı yan duvar 5 m, doğu yan duvar ise 5,5 m uzunluğunda korunmuştur ve duvar kalınlıkları da farklıdır. Batı yanda yaklaşık 2 m olan sur duvarı kalınlığı doğu yanda geç dönem mekân duvarı olarak yeniden düzenlenmiş ve 1 m kalınlığa düşecek şekilde özellikle iç bölümü tahrip olmuş durumdadır3. Pedasa akropolis surunun güney ve batıdaki iki kapısı benzer düzenlemeye sahiptir ve
en yakın örnekleri yine Leleg yerleşimleri olarak
tanımlanan Alazeytin, Çilek Kalesi ve Girel
Kalesi’nde (fig. 1) karşımıza çıkmaktadır4.
Fig. 1. Karia Bölgesi’nde Tespit Edilen Koridorlu
Sur Geçit Düzenlemeleri
(Radt 1970, Abb. 14- 2, yeniden düzenlenmiştir)
2
3
4
5
Diler – Adıgüzel 2015, 89 vd.
Diler – Adıgüzel 2015, res. 9.
Radt 1970, abb.14; Vergnaud 2012, 154-158.
Vico – Vilaro 2009, 177 vd.
Sur duvarlarında yer alan geçit düzenlemeleri tüm çağlar boyunca en önemli tahkimat unsurlarından birisi olmuştur. Sur duvarındaki bu
açıklık doğal olarak surun en dayanaksız noktasını oluşturmaktadır ve tüm dönemlerde farklı
düzenlemeler yapılarak bu zafiyetin giderilmeye
çalışıldığı görülmektedir. Savaş tekniklerinin
gelişimi ile paralellik gösteren bu düzenlemelerde temel kural, saldıran askerlerin kapıya
daha az kişiyle gelmelerini sağlamak ve özellikle
de kalkan tuttukları sol taraflarının daha savunulur olması sebebiyle sağ taraflarına saldırı yapılmasını sağlamak olmuştur5. Bronz Çağı’ndan
itibaren sur duvarlarında kapıların kulelerle desteklendiği, bazı örneklerde arka arkaya birkaç
kapı yapıldığı, giriş yollarının zorlaştırıldığı gö-
Pedasa Akropolis Suru Koridorlu Güney Geçidi
123
rülmektedir. Özellikle de Mykenai, Troia ve
Hattuşaş gibi kentlerde kapıya saldıran asker sayısının azaltılması amacıyla geçit düzenlemelerinin yapıldığı bilinmektedir6.
Avlu ya da koridor şeklinde düzenlenmiş sur
geçitleri Demir Çağ başlarından itibaren bilinmektedir. En erken örnek olarak MÖ IX. yüzyıla tarihlenen Gordion YHSS6A evresi geçit düzenlemesi gösterilebilir (fig. 2). 23 m derinlikte
Fig. 2. Gordion YHSS6A Evresi Sur Kapısı
8,60 m genişlikteki koridor iç bitiminde ahşap
(Young 1956, fig. 25)
kapıların yer aldığı tespit edilmiştir7. Sardeis’te
MMS/N sektöründe açığa çıkartılmış olan dışa açık trapezoidal formlu 14,5 m genişlikteki avlu gerisinde bir koridor şeklinde düzenlenmiş geçit (fig. 3) MÖ VI. yüzyıl başlarına, Alyattes dönemine
tarihlendirilmektedir. Sur duvarı kalınlığınca içe doğru bir huni şeklinde uzanan taş döşemeli geçit
5,5 m genişlik ve 13 m uzunlukta bir koridor oluşturmaktadır. Ahşap kapı düzenlemesine ilişkin
veri ele geçmemiş olmakla birlikte kazı ekibi tarafından kapının koridor iç bitiminde olduğunu gösteren tamamlama çizimleri yayınlanmıştır8. Benzer düzenleme olarak kabul edilebilecek bir diğer
örnek ise MÖ VII. yüzyıl sonlarına ait Kerkenes Kappadokia Kapısı’dır (fig. 4). Kuleler ile korunan 6
m genişlikteki açıklıktan ulaşılan sur içindeki avlu ve onun gerisinde yer alan çift kapıdan oluşan
düzenleme, düşmanın avluya girdiğinde kapıya ulaşmadan yok edilmesini amaçlamaktadır. Gordion ve Sardeis etkisi taşıdığı düşünülen bu avlulu geçidin iç bitimindeki çift kanatlı ahşap kapıların
yeri net olarak görülebilmekte ve kapıya ait metal aksamlar günümüze ulaşmıştır9. Genel yerleşim
Fig. 3. Sardeis Lydia Suru Kapısı
(Cahill-Kroll 2005, fig. 10, yeniden düzenlenmiştir)
6
7
8
9
Fig. 4. Kerkenes Kappadokia Kapısı
(Summers – Summers 2011, fig. 10)
Winter 1971, 203 vd.; Ussishkin 1980, 1 vd.; Vico – Vilaro 2009, 179-184, figs. 1-2; Koşan 2009, 36 vd.; Mielke
2012, 74 vd.
Young 1956, 257, fig. 25.
Cahill – Kroll 2005, figs. 10-11; Vergnaud 2012, 154-158.
Summers – Summers 2011, 6 vd., figs. 10-11.
124
Abdulkadir BARAN
Fig. 5. Kerkenes Sur Kapıları
(Atalan-Çayırezmez 2006, Fig. 3.46)
planında ve sur düzenlemesinde görülen
detaylar kentin askeri karakterini yansıtmaktadır ve daha önce Lydia krallığına ait
bir garnizon yerleşimi olduğu önerilen10
Kerkenes’te surlara oldukça önem verilmiştir. Henüz kazısı yapılmamış olmakla birlikte diğer altı kapıda da mantıksal olarak
benzer şekilde düşmanın kapıya saldırması
sırasında daha az sayıda ve daha korumasız
olmaları amacını taşıyan düzenlemeler görülmektedir. Ancak, bu kapılarda geçitler
sur dışına uzanan duvarlar ve kuleler ile
desteklenerek oluşturulmuştur11 (fig. 5).
Sur duvarlarının içe dönerek koridorlu
geçitleri oluşturduğu düzenlemelerin ise en erken örnekleri Karia Bölgesi’nde Leleg yerleşimleri
olarak tanımlanan Pedasa’da iki kapıda, Çilek kalesi batı geçidinde, Alazeytin’deki ana eksenlerdeki
dört kapıda ve bir koridor şeklinde düzenlenmiş Girel Kalesi’nde karşımıza çıkmaktadır12 (fig. 1).
Demir Çağ başlarından itibaren yerleşilmiş olan bu kentlerde kesin tarihlendirilebilir veriler henüz
tespit edilmemiş olmakla birlikte MÖ VII. yüzyıl itibarıyla yerleşim dokusunun şekillendiği bilinmektedir. Pedasa kazı ekibinin sonuçlarına göre ise Pedasa Güney Kapısı en geç Arkaik Dönem
için de inşa edilmiştir13.
F. E. Winter14 tarafından yapılan çalışmalarda Arkaik Dönem’den MÖ IV. yüzyıl içlerine kadar
devam eden süreçte sur kapılarında iki temel form tespit edilmiştir. Bunlardan ilki avlulu ya da kori-
dorlu geçitlerdir. Sur duvar hattında oluşturulan geçitler duvarların geriye doğru çekilerek ahşap
giriş kapısından önce bir koridor oluşturma temeline dayanmaktadır. Ahşap giriş kapıları ise bu
geçidin iç bitiminde yer almaktadır. Geçitler genellikle duvarlar üzerindeki askerler tarafından korun maktadır, ancak bazı örneklerde geçitlerin özellikle saldıran askerlerin sağ yanlarını hedef alan
kule ve bastionlarla desteklendiği görülmektedir. İkinci tip sur geçidi ise benzer mantıkta düşman
askerlerinin kapıya yaklaşmasını zorlaştıracak şekilde üst üste bindirilen iki duvar arasında oluşturulan koridor şeklindedir. Burada da geçitler yine düşman askerlerinin kalkansız sağ taraflarının
açıkta kalacağı şekilde yönlendirilmiştir. MÖ V. yüzyıl sonlarındaki savaş tekniklerinin gelişimi ile
birlikte her iki sur geçidi tipi de oldukça geliştirilerek kullanılmaya devam etmiş MÖ IV. yüzyıl sonlarından itibaren ise ikinci geçit tipi daha yaygın hale gelmiştir15. Koridor şeklinde yapılan geçit düzenlemelerinin en iyi bilinen örneği Atina Dipylon geçididir. MÖ 470 civarında yapımına başlanan
ve son şeklini MÖ 307 yılında almış olan geçitte temel mantık askerleri kapıya doğru çekerken alanı
daraltmak ve askerler için bir ölüm yolu yaratmaktır. Geçitli ya da avlulu benzer düzenlemedeki
10
11
12
13
14
15
Baran 2016, 49 vd.
Atalan-Çayırezmez 2006, 78 vd., fig. 3. 46; Vergnaud 2012, 154-158.
Radt 1970, abb.14; Vergnaud 2012, 154-158.
Diler – Adıgüzel 2015, 90-91.
Winter 1971, 205-233.
Winter 1971, 222-223.
Pedasa Akropolis Suru Koridorlu Güney Geçidi
125
Fig. 6. MÖ V-IV. Yüzyıl Koridorlu Sur Geçit Örnekleri
(Gerding 2011, figs. 5-6, yeniden düzenlenmiştir)
kapılar MÖ V-III. yüzyıl arasında yaygın olarak görülmektedir16 (fig. 6).
Gordion ve Sardeis’te ilk uygulamalarını gördüğümüz geçitli sur kapıları yine bir Lydia askeri
yerleşimi olan Kerkenes’te uygulanmıştır. Lydia ordusunda yer aldığını bildiğimiz Karia’lı askerler ile
birlikte taş işçiliğinde usta olan Karialılar da Lydia krallığının inşa projelerinde görev almış olmalıdırlar. Demir Çağ başlarından itibaren platform mezarlar ve Tümülüsler gibi mezar yapıları ile çiftlik evleri ve tahkimatlı yerleşimlerin varlığı Karialıların taş işçiliğinde ustalaştıklarını göstermektedir. Bu nedenle, Karialıların bağlı oldukları Lydia Krallığı’nın inşa faaliyetlerinde görev almış olmaları ve kendi izlerini bu faaliyetlere aktarmalarının yanı sıra gelişen teknikleri de öğrenerek sonra-
sında kendi bölgelerinde kullanmış olmaları kabul edilebilir. MÖ VII. yüzyıl sonrasında içe dönük
geçitli sur kapılarının Karia Bölgesi’nde görülüyor oluşu ve MÖ V. yüzyıl itibarıyla tüm bölgelerde
sevilerek uygulanması her ne kadar kesin olarak belgelenemese de kronolojik olarak Karialıların mimari gelişimdeki rolüne işaret eden bir unsur olmalıdır.
Erken dönemlerden itibaren kullanılmış olan bu geçitli sur kapılarının iç bitimlerinde ahşap ağır
kapılar kullanılmış olduğu bilinmekle birlikte erken dönemlere ait kazılarak açığa çıkartılmış çok
fazla örnek bulunmamaktadır. F. E. Winter17 tarafından yapılan çalışmalarda geçitli sur kapılarının
iç bitimlerinde yer alan ağır ahşap kapıların geçit genişliğine göre tek ya da çift kanatlı olabildikleri
ve ahşap kapı direklerinin zarar görmemesi için özel tedbirler alındığı aktarılmaktadır. Ahşap sur
kapılarında kapıyı güçsüzleştirerek tahribata uğramasına yol açacağı için metal menteşeler kullanılmadığı bilinmektedir. Ağır ahşap kapıların dönüşünü sağlayan kapı direklerinin yuvaları ya eşik
16
17
Örneklerden bazıları; Peiraiaus Asty geçidi (MÖ 470), Neandria ana giriş (MÖ IV. yüzyıl başları), Mantineia (MÖ
371), Messene (MÖ 369), Gortys A, B, C kapıları (MÖ IV. yüzyıl), Philippi (MÖ 358), Megara Hyblaia (MÖ 344338), Syrakousai (MÖ 344-338), Halai (MÖ 336), Stratos (MÖ 314), Thuroi (MÖ IV. yüzyıl), Lokroi Epizephyrioi
(MÖ IV. yüzyıl sonu) ve Tyndaris (MÖ III. yüzyıl) sur kapıları olarak belirtilebilir. Bk. Vico – Vilaro 2009, 186190, figs. 4-6; Gerding 2011, 14-15, figs. 5-6; Maher 2014, 265 vd, fig. 2.
Winter 1971, 253-259.
126
Abdulkadir BARAN
taşında ya da köşelere yerleştirilen bloklar üzerinde açılmaktadır. Ancak, özellikle erken dönemlerden günümüze çok fazla örnek ulaşmamıştır. Aynı şekilde A. W. Lawrence18 tarafından yapılan çalışmada da sur kapılarının büyük bölümünün içe doğru açılan çift kanatlı kapılardan oluşturulduğu
aktarılmaktadır. Genelde metal destekli ve korumalı olan ahşap kapılarda menteşe kullanımına ilişkin veri bilinmemektedir ve kayar kapı (portcullis) ya da kapaklı kapı kullanımı da oldukça az örnekle bilinmektedir. En erken dönemlerden başlayarak Orta Çağ boyunca da tercih edilmiş olan kapı
for mu ise altta ve üstte oluşturulan yuvalar içinde dönecek halde düzenlenmiş kapı direği ve buna
mon te edilen ahşap kanattan oluşmaktadır. Genellikle güç kullanılarak kapı direğinin bu yuvalar
için de dönmesi ile kapının açılıp kapanması sağlanmaktadır. Kapı dönüşünü sağlayan direğin düşman tarafından kesilerek tahrip edilmesini önlemek için dönüş yuvalarının altta ve üstte kapı çerçevesi veya taş eşik gibi detaylarla korunmuş olduğu bilinmektedir. Erken dönem dönüş yuvalarından
günümüze ulaşmış örnekler oldukça az sayıdadır ve taş yerine bazı yerlerde ahşap blokların da aynı
işlevde kullanılmış olabileceği önerilmiştir. Günümüze ulaşan örnekler ağırlıklı olarak metal destekli pivot yuvaları olmakla birlikte Eretria’da 11 cm, Katzingri’de 18 cm ve Gortys’de 12 cm çapında örnekler tespit edilmiştir. Koçbaşıyla yapılan saldırılara dayanması gereken ahşap kapılarda çok daha
büyük çapta pivot yuvalarının bulunmuş olabileceği de öngörülmektedir19.
Shalmaneser III dönemine (MÖ 858-824) tarihlenen Balawat Kapısı’nın British Museum’da yapılan rekonstrüksiyonu erken dönem ahşap sur kapılarının nasıl olduğuna ilişkin oldukça iyi bir fi-
kir vermektedir. Yaklaşık 8 m yükseklikteki çift kanatlı kapı yaklaşık 45 cm çapında oldukça kalın
kapı direklerine sahiptir20. Ele geçen figürlü bronz levhalar yardımıyla yeniden oluşturulabilen kapı
yukarıda değinildiği gibi erken dönemlerden itibaren kullanılan çift kanatlı kapılar için karakteristik
bir örnek olarak kabul edilebilmektedir. Erken dönemlerden itibaren pek çok yerleşimde sur ya da
diğer yapıların kapılarında benzer düzenlemeler kullanıldığı bilinmekle birlikte detaylı olarak yayınlanmış çok fazla veri bulunmamaktadır. Bu bağlamda Pedasa’da açığa çıkartılan ve kült çanağı olarak tanımlanan düzenleme oldukça önem arz etmektedir.
Pedasa akropolisi güney sur kapısının iç bitiminde batı köşede yürüme düzlemi hizasında yer alan
anakaya yükseltisinde açılmış olan bu çanak formlu düzenlemenin hem konumu hem de işlenişi kült
çanağından farklı bir işlevi bulunduğuna net olarak işaret etmektedir. Öncelikle çanak formlu düzenlemenin taban seviyesinde oluşunun sunu işlevini destekleyen bir unsur olmadığını belirtmek gerekir.
Araştırmacılar tarafından ikinci evrede sur geçidinin sunu işlevi taşıdığı düşünülen anakaya düzenlemesi üzerinden yürünecek şekilde 1,5 m genişliğe daraltılmış olmasına rağmen sunu işlevinin tüm dönemlerde devam etmiş olduğu önerilmiştir21. Sunakların antikçağ inancında büyük rol oynadığı ve
sunaklara bırakılan hediyeler ya da sunuların uzun süre burada kaldığı düşünüldüğünde yürüme düzlemi seviyesinde ve nerdeyse üzerine basılmadan geçilemeyecek bir alanda bulunan oyuğun sunu işlevi taşımış olduğunu düşünmek çok gerçekçi gözükmemektedir. Pedasa akropolisinin iki büyük kapısından birisi olan güney kapının Athena Kutsal Alanı’na ulaşan yolun başlangıç noktasında olmasının sunu işlevini destekleyici bir unsur olarak22 belirtilmesi de özellikle kutsal alanın akropolise olan
yakınlığı dikkate alınınca çok ikna edici bir açıklama olarak kabul edilememektedir.
18
19
20
21
22
Lawrence 1979, 249-250.
Lawrence 1979, 251-253.
Curtis – Tallis 2015, fig. 1.
Diler – Adıgüzel 2015, 93, res. 7-9.
Diler – Adıgüzel 2015, 93.
Pedasa Akropolis Suru Koridorlu Güney Geçidi
127
Çanak formlu düzenlemenin tam daire
for munda olmayışı işlevinin farklı olabileceğini gösteren bir diğer veridir. Çapı 38-43 cm
olarak verilen çanak formlu düzenlemenin kenarlarındaki aşınma ve genişlemeler yayınlanan resimden kolaylıkla görülebilecek durum-
dadır23. Özellikle, genişlemenin geçidin batı
yan duvarının iç köşesine doğru gerçekleşmiş
olması dikkat çekicidir. Hem bu düzensiz aşınma hem de geçidin iç köşesinde duvar dibinde
yer alan konumu, bu çanak formlu düzenlemenin mimari bir işlevi olduğunu göstermek-
Fig. 7. Pedasa Akropolisi Güney Kapı,
Tamamlama Plan Çizimi
(Diler-Adıgüzel 2015, res. 9, temel alınarak çizilmiştir)
tedir. Surlarda koridorlu geçitler yapılmasının
kapıya saldıran düşmanı az kişiyle gelmeye zorlamak ve bu sayede yukarıdan mazgallar ya da kulelerden yapılacak savunma ile bu alanı bir ölüm yolu haline getirmek amacını taşımış olduğu bilinmektedir. Bu işlevi yerine getirmek üzere de geçitlerin içe açılan çift kanatlı kapılarının geçidin iç bitiminde konumlandırılmış oldukları bilinmektedir. Bu bağlamda geçit iç bitiminde, duvarın köşesinde biraz içte yer alan bu yuvanın kapı kanadını taşıyan kalın ahşap direğin dönmesi için oluşturulmuş bir yuva olarak değerlendirilebileceği ortaya çıkmaktadır. Taşa oyulmuş olan bu yuvanın
sur içine bakan tarafında görülen aşınma ve genişlemeler de kapının oldukça ağır olduğuna ve içeriye doğru açıldığına işaret etmektedir. Aşınmanın orijinal ölçüyü ne kadar genişletmiş olabileceğini
bugün net olarak tespit etmek mümkün olmasa da bir kenarda 43 santimetreye genişlemiş 38 cm
ölçüsündeki çapın orijinalinde 25 cm civarında olabileceği muhtemeldir.
Sur kapılarının saldırılara karşı oldukça korumalı yapıldıkları ve özellikle kapı direklerinin
düşman tarafından kesilmesi ya da tahrip edilmesinin önüne geçmek için ulaşılması daha zor
hale getirildikleri bilinmektedir. Bu kapsamda
geçidin batı yan duvarı bitiminde yer almasına
rağmen duvardan yaklaşık 50 cm uzakta konum lanmış direk yuvasının konumu bu düşünceyi desteklemektedir. Pedasa sur duvarları yerel kireçtaşıyla yapılmıştır ve bugün de alanda
rahatlıkla görülebileceği üzere taşların dış etkenlere açık yüzleri zaman içerisind e aşınmışlardır. Bu aşınma payının ne kadar olduğunu
hesap etmek mümkün olmamakla birlikte yayınlanan plana göre yaklaşık 50 cm olan mesa-
Fig. 8. Pedasa Akropolisi Güney Kapı, Olası Orijinal
Durumu, (Gürol Aytepe tarafından çizilmiştir)
23
Diler – Adıgüzel 2015, res. 8.
fenin bir kısmının aşınma sebebiyle oluştuğu,
kalan kısma ise büyük olasılıkla kapı direğini de
koruyan kalın bir ahşap çerçevenin yerleştirilmiş
olduğu öngörülebilir (fig. 7-8).
128
Abdulkadir BARAN
Koridorlu geçit bitimindeki 5 m genişlikten
kenardaki boşlukları çıkarttığımızda her bir kapı kanadının yaklaşık 2 m genişliğinde bir alanı
kapatmış olduğu kabul edilebilmektedir. Geçidin geç dönem yapıları ile büyük oranda yeniden kullanılmış olması kapının diğer kanadının
yuvası, kapı çerçevesi ve kilit düzenlemelerine
vb. ilişkin verilerin tahrip edilmesine ve günümü ze sadece üzerine yapı yapılmayan daraltılmış geçitteki anakaya düzenlemesinin ulaşmasına yol açmış olmalıdır. Kazılar sırasında herhan gi bir metal buluntu ele geçtiğine dair bilgi
aktarılmayışı da kapı kanatlarının tamamen ahşaptan yapılmış olduklarını ve sağlamlık için daha kalın ağaçlar kullanılmış olduğunu gösterFig. 9. Pedasa Akropolisi Güney Kapı, Savunma
mektedir. Bu kapsamda ahşap direk yuvasının
Durumu Canlandırması,
20 cm olan derinliği de ahşap kapının ağırlığına
(Gürol Aytepe tarafından çizilmiştir)
işaret eden bir detaydır. Yaklaşık 25 cm kalınlığındaki kapı direğinin ağır bir kapı kanadını taşıdığı ve metalle desteklenmediği düşünüldüğünde,
dönüş yapan alt ucunun 20 cm derinliğindeki yuva içinde hareket edecek şekilde düzenlemiş olması, kapının sağlamlığını artıran bir unsur olarak kabul edilebilir.
Yukarıda değinildiği gibi erken dönem sur düzenlemelerine ilişkin oldukça sınırlı bilgiye sahip
olmamız Pedasa kentinde tespit edilen bu yuvanın önemini artırmaktadır. İlerde yapılacak kazılar
sonucunda diğer yerleşimlerde de benzer veriler tespit edilene değin elimize geçen bu küçük detayların doğru yorumlanarak yansıtılması büyük önem taşımaktadır.
Sonuç olarak Klasik Dönem savunma sistemlerinde yoğun olarak tercih edilmiş koridorlu ya da
avlulu geçitlerin en erken örneklerinden birini gördüğümüz Pedasa’daki Batı ve Güney Kapıları daha önceki çalışmalarda da dile getirdiğimiz üzere Karialıların mimari gelişimde rol oynamış olduklarını gösteren unsurlar olarak ortaya konabilmektedir. Düşmanın dar bir alanda az sayıda kişiyle
saldırmasını sağlamak ve bu sayede sur üzerinden kolaylıkla saldıran düşmanı bertaraf etmeyi amaçlayan koridorlu geçit düzenlemesinin iç bitiminde yer alan yuvanın, mevcut veriler ışığında bir kült
çanağı olmadığı tespit edilebilmektedir. Koridorlu geçit bitiminde yürüme hizasındaki anakaya
yükseltisi üzerindeki yuvanın kalın ahşaplar kullanılarak yapılmış, içe doğru açılan çift kanatlı sur
kapısının yaklaşık 2 m genişliğindeki batı kanadını taşıyan kapı direğinin dönüş yuvası olarak biçim lendirilmiş olduğu anlaşılmaktadır (fig. 9).
Pedasa Akropolis Suru Koridorlu Güney Geçidi
129
BİBLİYOG RAFYA
Atalan-Çayırezmez 2006
Baran 2016
N. Atalan-Çayırezmez, Relationships Between Topography and Kerkenes
(Turkey), a GIS Analysis. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Orta Do-
ğu Teknik Üniversitesi. Ankara 2006
A. Baran, “Kerkenes Kazısı 2012-2013 Yılları Çalışmaları ve Yerleşimin
Tanımlanması Üzerine Değerlendirmeler”. MJH VI/2 (2016) 49-87.
Cahill – Kroll 2005
N. Cahill – J. H. Kroll, “New Archaic Coin Finds at Sardis”. AJA 109 (2005)
589-617.
Curtis – Tallis 2015
J. Curtis – N. Tallis, “More Thoughts on The Balawat Gates of Shalmaneser III: The Arrangement of the Bands”. Iraq 77 (2015) 59-74.
Diler – Adıgüzel 2015
A. Diler – G. Adıgüzel, “Pedasa Akropolis Giriş Kapısında Kült Çanağı”.
Eds. E. Okan – C. Atilla, Prof. Dr. Ömer Özyiğit’e Armağan. İstanbul (2015)
89-102.
Gerding 2011
H. Gerding, “A courtyard gate at Thourioi”. Opuscula 4 (2011) 7-18.
Kaynak: http://kerkenes.metu.edu.tr/kerk1/12propub/kerknews/2011/
English/kn12p1415.html (11.03.17)
Koşan 2009
O. Z. Koşan, Neolitik Çağ’dan Erken Tunç Çağı Sonuna Kadar Anadolu’da Savunma Mimarisi. Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi. Ankara 2009.
Lawrence 1979
A. W. Lawrence, Greek Aims in Fortification . Oxford 1979.
Maher 2014
M. P. Maher, “A New Look at the Fortifications of Arkadian Gortys”.
Eds. D. W. Rupp – J. E. Tomlinson, Meditations on the Diversity of the
Built Environment in the Aegean Basin and Beyond; Proceedings of a Colloquium in Memory of Frederick E. W inter Athens. 22-23 Haziran 2012.
Atina (2014) 265-284.
Mielke 2012
D. P. Mielke, “Fortifications and Fortification Strategies of Mega-Cities
in the Ancient Near East”. Eds. R. Matthews – J. Curtis, Proceedings of the
7th International Congress on the Archaeology of the Ancient Near East.
12-16 Nisan 2010. Wiesbaden (2012) 74-91.
Radt 1970
W. Radt, Siedlungen und Bauten auf der Halbinsel von Halikarnassos
unter besonderer Berücksichtigung der archaischen Epoche, Istanbuler
Mitteilungen Beiheft 3. Tübingen 1970.
Summers – Summers 2011
G. D. Summers – F. Summers, Kerkenes News 14 (2011)
Ussishkin 1980
D. Ussishkin, “Was the "Solomonic" City Gate at Megiddo Built by King
Solomon?”. BASOR 239 (1980) 1-18.
Vergnaud 2012
B. Vergnaud Recherches sur les fortifications d'Anatolie occidentale et centrale au début du pre-mier millénaire av. J.-C. (Xe-VIe s.). Yayımlanmamış
Doktora Tezi, Université Michel de Montaigne. Bordeaux 2012.
Vico – Vilaro 2009
D. M. Vico – D. A. Vilaró, “Puertas fortificadas del Mediterráneo: Orígenes y evolución”. Revista d’Arqueologia de Ponent 19 (2009) 177-204.
Winter 1971
F. E. Winter, Greek Fortifications. Toronto 1971.
Young 1956
R. S. Young, “The Campaign of 1955 at Gordion: Preliminary Report”.
AJA 60 (1956) 249-266.