Onizm Sorularlabuyuyoruz Ozgurbolat s18 - 231021 - 124104
Onizm Sorularlabuyuyoruz Ozgurbolat s18 - 231021 - 124104
Onizm Sorularlabuyuyoruz Ozgurbolat s18 - 231021 - 124104
www.ozgurbolat.com.tr
www.parentwiser.com.tr
SORULARLA BÜYÜYORUZ
Özgür Bolat
Pelin Küçükoğlu
İçindekiler
Başlarken................................................................................. 13
14
1. Bölüm
Şekil 1: Harlow’un maymun deneyine konu olan telden yapılmış anne maketleri.
Güvenli bağlanma
Bu, aslında tek başına bir kitabın konusu ama kısaca
güvenli bağlanmaktan bahsetmek önemli. Güvenli bağlanmayı
teorik olarak anlatmanın birkaç yolu var ama ben aşağıdaki
şekilde anlatmayı çok basit ve anlaşılır buluyorum.
Bebek doğduktan sonra, anne çocuğun fiziksel ihtiyacını
ve bakımını sağlıyor. Böylece bebek hayatta kalıyor ama bağ
lanmayı sağlayan mekanizma, annenin ve daha sonra baba
nın çocuğun duygusal ihtiyaçlarına “tutarlı” şekilde karşılık
vermesi. Aile çocuğun duygusal ihtiyaçlarını karşılamazsa
kaçıngan bağlanma, tutarlı karşılarsa güvenli bağlanma, kar
şılarsa ama “tutarsız” olursa kaygılı bağlanma ortaya çıkıyor.
Kaçıngan bağlanmada, aile çocuğun duygusal ihtiyaçları
na karşılık vermiyor. Bu durumda bir süre sonra çocuk duy
gularını ifade etmeyi bırakıyor çünkü duygularının önemsiz
olduğunu düşünüyor. Bu düşünceyle de duygularını bastır
maya başlıyor, hatta duygularını yaşamayı bırakıyor. Bu tür
insanlar daha çok mantıksal veya ruhsal (spiritüel) dünyada
yaşamayı tercih ediyorlar. Duyguları ifade etmenin zayıflık
olduğunu düşünüyorlar. İlişkilerine genellikle duygusal yatırım
da yapmıyorlar. Duygusal yatırım yapmadıkları için, çocukluk
larına dair hafızaları da zayıf oluyor. (Duygular hafızaların
çimentosudur.) Üst seviyede üzüntü veya mutluluk yaşamı
20 yorlar. Hayatlarını daha çok utanç ve gurur duyguları yöneti
yor. Bu insanların hayatını yöneten cümle şu oluyor: “Asla
reddedilme.” Çünkü anne ve baba iyi niyetli de olsa, çocuk
aileden duygularına karşılık bulamayınca reddedildiğini düşü
nüyor. Peki, aile çocuğun duygularına “tutarlı” karşılık veriyor
sa ne oluyor? O zaman güvenli bağlanıyor. Yani sevgiye ina
nıyor, güven hissiyle büyüyor, insanlara güveniyor, dünyanın
sevgi dolu bir yer olduğunu düşünüyor.
Peki, aile çocuğun duygularına karşılık veriyor ama bunu
“tutarsız” yapıyorsa, ne oluyor? O zaman da “kaygılı bağlan
ma” ortaya çıkıyor. Bu çocuklar da sevginin ne zaman gele
ceğinden emin olamadıkları için (çünkü aile tutarsız), kaygılı
büyüyorlar. Kaygılı yetişen insanların en büyük korkusu “terk
edilmek” oluyor. Onun için bu insanlar genelde ilişkilerinde
çok verici oluyor, sevildiğini duymaya, karşı tarafla kimliğini
birleştirmeye ihtiyaç duyuyor ve çoğu zaman karşı tarafı test
ediyor. Peki bunları neden yapıyor? Karşı taraf onu terk etme
sin diye. Kısacası, aile çocuğun duygusal ihtiyaçlarını karşıla
mazsa çocuk kaçıngan, tutarsız karşılarsa çocuk kaygılı,
tutarlı karşılarsa çocuk güvenli oluyor. Güvenli bağlanmanın
temelinde de güçlü ilişkiler var.
Dr. Wolf, Roseto kasabasının sırrının da tam olarak bu
olduğunu keşfediyor; yani güçlü ilişkiler. Roseto’da üç jene
rasyon aynı evde yaşıyor. Yemekler beraber yeniyor. Herkes
birbirini tanıyor ve gün içinde insanlar birbirleriyle sohbet
ediyor. Tüm kasaba adeta tek bir aile gibi yaşıyor; yaşlılar
inanılmaz saygı görüyor, herkes birbirine her konuda destek
oluyor. Gladwell, bu durumu şöyle özetliyor: “Güney İtalya’nın
kültürünü Doğu Pennsylvania dağlarına nakleden Rosetolular
kendilerini modern dünyanın baskılarından soyutlayan güçlü,
koruyucu bir sosyal yapı oluşturmuş.”
Düşünün, bir insanın sağlıklı ve mutlu yaşamasında en
büyük etken, ilişkiler. 70 yıl süren ünlü Harvard araştırmasını
hatırlayın.8 O araştırma da aynı sonucu gösteriyor: Mutlu
insanları mutsuz insanlardan ayıran en önemli etken, güçlü 21
ilişkiler. Bu arada araştırmanın başka bir bulgusu da çok
önemli. Çocuklukta annesiyle sıcak ve güçlü ilişkisi olanlar
hem daha mutlu hem de daha başarılı.
Güvenli bağlanma sadece ruh sağlığımızı değil, beden sağ
lığımızı da doğrudan etkiliyor.9 Sosyal bağlar ve bu bağların
kalitesi de aynı şekilde sağlığımızı ve iyileşme süreçlerimizi
doğrudan etkiliyor. Zayıf veya yüzeysel sosyal bağlar; dolaşım,
bağışıklık ve endokrin sistemlerinin fonksiyonlarını olumsuz
etkiliyor.10 Ayrıca, yalnız kişilerin, psikolojilerini toparlama ve
koruma konusunda daha etkisiz oldukları, yaralarının daha
yavaş iyileştiği ve uyku kalitelerinin kötü olduğu görülüyor.11
Sevdiklerimizle kurduğumuz güçlü sosyal bağların pek çok
faydası var; örneğin gribe yakalansak dahi duygusal olarak
destekleyici bu ilişkiler sayesinde iyileşme süreci çok daha
kolay hale geliyor.12 Dünyanın en iyi iki bilim dergisinden biri
kabul edilen Science’ta yayımlanan bir meta analize göre sos
yal ilişkileri zayıf kişiler yaşıtlarına göre çok daha erken ölüyor.13