Mutluluk Üzerine: Felsefe ve Psikoloji Tartışmaları, (Der.) Dilek Arlı Çil ve Başak Bahtiyar, 2023
“Kadınsı mutluluk” ya da “kadına has mutluluk” fikrine eleştirel bir bakış sunan çalışma, soruyu,... more “Kadınsı mutluluk” ya da “kadına has mutluluk” fikrine eleştirel bir bakış sunan çalışma, soruyu, “cinsiyetlendirilmiş mutluluk” konusundaki feminist alanyazın bağlamında toplumsal cinsiyet sorunsalıyla ilintili olarak ele almayı ve mutluluk fikrini varoluşçu felsefe ışığında yorumlayarak cinsiyetçi bağlamdan bağımsızlaştırmanın imkânını tartışmayı amaçlamaktadır.
Bu kitabın tüm hakları T.C. Maltepe Üniversitesi'ne aittir. Kaynak gösterilmeksizin kısmen veya t... more Bu kitabın tüm hakları T.C. Maltepe Üniversitesi'ne aittir. Kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz, hiçbir yöntemle kopya edilemez, çoğaltılamaz ve yayımlanamaz.
(Co-author: Zeynep Oya Usal Kanzler) Gender and Diversity Studies in European Perspectives, Barbara Budrich Verlag, 2019.
The family is the basic unit of society. It is a social and legal construct and, in various count... more The family is the basic unit of society. It is a social and legal construct and, in various countries, a religious construct. In many States, the rights and responsibilities of married partners are governed by the principles of civil or common law, religious or customary laws and practices, or some combination of such laws and practices that do not comply with human rights of women and their social realities. Inequality in the family is a prevalent form of discrimination against women and is often justified in the name of ideology, tradition and culture. Taking the example of the Grand Chamber judgment of the European Court of Human Rights in Serife Yigit v. Turkey, this article examines the indirect discrimination suffered by women in Turkey who are bound with religious wedding with no legal entitlements and how this situation is, in fact, a clear example of the hermeneutical injustice experienced by those women.
Kasım 2008’de Koç Üniversitesi’nin düzenlediği Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Konferan... more Kasım 2008’de Koç Üniversitesi’nin düzenlediği Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Konferansı’nda sunulan çalışmaların bir kısmını ve konferansta sunulmamış diğer bazı çalışmaları içeren bu kitap, Koç Üniversitesi Yayınları’nın toplumsal cinsiyet konusunda yayımladığı ilk kitaptır. Toplumsal cinsiyet sorunsalını hukuktan felsefeye, sosyolojiden ekonomiye farklı disiplinlerin bakış açılarıyla inceleyen çalışmaları içeren bu kitap bize çarpıcı bilgiler, eleştirel yaklaşımlar sunuyor. Toplumsal cinsiyetin çok boyutlu bir sorunsal olduğunu gözler önüne seren bu çalışmaların ortak amacı, genel geçer zanlara yönelik eleştirel yaklaşımların önemi konusunda farkındalık yaratmak ve toplumsal cinsiyet ayırımcılığının yol açtığı problemlerin çözümüne dair öneriler sunmaktır.
Bu çalışma Maltepe Üniversitesi'nin 05.02.2021 tarihli ve 2021/04-10 numaralı etik kurul kararıyl... more Bu çalışma Maltepe Üniversitesi'nin 05.02.2021 tarihli ve 2021/04-10 numaralı etik kurul kararıyla uygun bulunmuştur.
Bu çalışmada, COVID-19 salgını ile birlikte kendilerini Heteropya' ya dönüşen bir dünyanın içinde... more Bu çalışmada, COVID-19 salgını ile birlikte kendilerini Heteropya' ya dönüşen bir dünyanın içinde bulan çalışanların kişisel yaşamlarının salgın sürecinden nasıl etkilendiğinin nitel yöntem aracılığıyla incelenmesi hedeflenmiştir. Veriler, farklı iş kollarında çalışan yaşları 25-65 arasında, 21 kadın, 27 erkek katılımcıyla yapılan grup odak görüşmelerinden elde edilmiş, veri analizi tekniği ile yürütülen araştırmada MAXQDA'nın güncel sürümü kullanılmıştır. Uzaktan çalıştıkları için sosyal yaşamları da evlerin içine hapsolan, karantinada dışarı çıkamadıkları için hareketsizleşen ve sosyal çevreleri hane içindekilerle sınırlanan kadın ve erkekler, Salgın öncesindeki sosyal yaşamlarından yoksun kalmışlardır. Salgındaki bir diğer zorluk ise ev içi işlerde kadınlardan beklenen geleneksel rollerin sürdürülmesine yönelik adil olmayan beklenti ve buna bağlı olarak kadınların iş yüklerindeki dramatik artıştır. Erkek partnerlerinin ev işlerinin sorumluluğunu eşit bir şekilde paylaşmamaları, kadınları, salgın süresince artan ev işi, çocuk bakımı gibi sorumlulukları çoğu zaman tek başlarına üstlenmek zorunda bırakmıştır. Araştırmada, karantina döneminde kişisel kaynakları evin dışında kalan erkeğin yaşadığı stres nedeniyle psikolojik açıdan kadınlara kıyasla daha dayanıksız oldukları gözlenmiştir. Salgında en fazla yaşanan duygular, yakınlarına hastalık bulaştırma kaygısı, yoğun belirsizlik hissi ve buna bağlı endişe gibi gözükmektedir. Salgın döneminde hane halkının karşılıklı yardımlaşmaya dayalı tutumunun, krizle baş edebilmek bakımından son derece işlevsel olduğu görülmüştür. Araştırmanın sonuçları cinsiyet açısından değerlendirildiğinde, salgın gibi kriz dönemlerinde daha görünür hale gelen kadınlara karşı ayırımcılığın toplumun genelini ilgilendiren bir sorun olduğu açıktır. Cinsiyetçi bakış açısının eşitlik yönünde dönüşümü için, bu çalışmada önerilenler dahil olmak üzere, çeşitli önlemler alınması daha adil bir toplum için olmazsa olmaz niteliktedir.
The lack of resolution of the Kurdish issue in Turkey has been a major source of grievance affect... more The lack of resolution of the Kurdish issue in Turkey has been a major source of grievance affecting the lives of many, particularly women. Research shows that conflict has gender-specific effects. Considering the particular ways in which women are impacted by long-term political tensions which also involve armed conflict, their standpoint seems highly valuable to corroborate the urgency of a democratic and peaceful resolution of this issue. Based on in-depth interviews with the representatives of civil society organizations, initiatives and women's organizations, the article explores women's perceptions of peace and justice, and it investigates their possible contribution towards a peaceful resolution of the Kurdish issue. We argue that the intersectionally diverse standpoint(s) of women, due to the particular gendered effects of conflict on their everyday lives, living conditions, bodily integrity and affective relationships, greatly contributes to an adequate conceptualization of peace and justice and the relation between them.
Le mouvement des femmes en Turquie n’a jamais été un mouvement homogène. Son évolution doit plutô... more Le mouvement des femmes en Turquie n’a jamais été un mouvement homogène. Son évolution doit plutôt être envisagée comme l’histoire de solidarités et de divergences à différents moments, souvent en interaction avec les débats politiques du pays. Cet article a pour objectif de présenter la trajectoire du mouvement féministe en Turquie à commencer par ses racines depuis l’époque ottomane jusqu’à aujourd’hui, se focalisant sur les moments charnières qui jalonnent son histoire. Il insistera plus particulièrement sur le mouvement antiféministe et anti-genre se reflétant dans le débat « égalité des genres ou justice de genre » opposant les féministes laïques aux islamistes.
Kadın Felsefeci Olmak: Feministlik Bunun Neresinde?
Bir felsefeci kendini tanımlarken cinsiyetin... more Kadın Felsefeci Olmak: Feministlik Bunun Neresinde?
Bir felsefeci kendini tanımlarken cinsiyetini de belirtir mi/belirtmeli midir? Bir felsefi eserin bir kadın ya da erkek tarafından yazılmış olması eserin değerlendirilmesinde belirleyici bir etken midir/olmalı mıdır? “Kadın” yüklemiyle bir farka işaret edildiğine göre, “kadın felsefeci olmak” ile “felsefeci olmak” arasındaki fark nereden gelmektedir? Bedensel özelliklerden? Zihinsel kapasitelerden? İrdelenen konulardan? Bu gibi soruları detaylandırıp çoğaltmak mümkün elbette. Cinsiyet ayırımcılığının yalnız felsefede değil, sanat ve bilim gibi diğer alanlarda da yaygın olduğu düşünüldüğünde, “kadın felsefeci olmak” sorusunun ele alınacağı bağlam erkek merkezci bakış açısıdır. Hâkim olan bu görüşle hesaplaşmak ve kadının insani düzendeki haklı yerini teslim etmek için en etkin yöntem, cinsiyetçilik karşıtlığını imleyen feminist tavrı benimseyip, feminizmi kavramsal bir araç olarak kullanmaktır.
Philosophia: International Journal of Philosophy, 2017
This paper focuses on Simone de Beauvoir's ethics. My aim is to discuss the intimate relation of ... more This paper focuses on Simone de Beauvoir's ethics. My aim is to discuss the intimate relation of freedom and rights in order to suggest that the ethical implications of her phenomenological-existentialist analysis of the human condition, developed mainly in The ethics of ambiguity, can make a valuable contribution to ethical value and corroboration of human rights, the conceptual grounding of which is sometimes received with intellectual skepticism. I argue that in Beauvoir's ethical theory, grounded on the will to freedom, not only do rights become more intelligible but their significance also becomes more communicable. By making freedom conditional upon willing not only that oneself be free but that everyone else may also be free, Beauvoir advances a universal demand for the most basic conditions necessary for individuals to realize themselves. Accordingly, Beauvoir's conception of genuine freedom, incorporating the value of freedom and the duty to act in recognition of this value, gives us the possibility to argue for the requisite freedoms as well as the necessity to substantiate these freedoms in human rights.
(Co-author: Z. Gülru Göker) Asian Journal of Women's Studies, 2017
The women’s movement has become increasingly entangled with the “secularism versus Islamism” deba... more The women’s movement has become increasingly entangled with the “secularism versus Islamism” debate in today’s Turkey. While secular feminists believe that escalating authoritarianism and Islamic revivalism threaten gender equality and the gains of the women’s rights movement, Islamist women contest the “western/secular” ideal of gender equality on account of its being antithetical to the Islamic canon. The mutual marginalization by feminists and Islamists, mainly fueled by partisan politics, harms the much needed solidarity among women’s groups to solve the problems women face in Turkey, such as violence and unequal political participation. Moreover, this polarization has the harmful effect of reinforcing patriarchy: men, therefore face no challenges and simply continue to remain the sole producers and controllers of socio-political policies and epistemic resources. Hence, there seems to be a pressing need for secular feminists and Islamists to start a dialogue and focus on problems and issues they share in common, so as to seek urgent solutions to them. This article inquires into the viability of such an alliance through the proliferation of deliberative platforms where civil society organizations can meet at a safe distance from partisan politics and enter productive dialogue and generate policies to resolve the crucial problems women are facing in Turkey.
Dialogue and Universalism-Journal of the International Society for Universal Dialogue, 2014
This paper argues that the question of the “human” is a major concern in Judith Butler’s philosop... more This paper argues that the question of the “human” is a major concern in Judith Butler’s philosophy. I believe that although this concern is more visible in her relatively recent works on ethics and politics, in her earlier works—where she ponders other issues such as gender, sexual difference, the body, queer, and performativity—this concern for the “human” is always at the background. I read Butler as a deep thinker on the nature of “the human,” and argue that her thoughts on ethics and politics should be read as a (non-utopic) yearning for a human condition where a collectively inhabitable world becomes possible. This paper will explore the question of the human as Butler discusses it in its relation to intelligibility, critique and the opacity of the subject, not only to understand the terms of dehumanization but also to offer ways of conceptualizing a more humane world.
Birkaç Arpa Boyu...21. Yüzyıla Girerken Türkiye'de Feminist Çalışmalar-Koç Üniversitesi Yayınları, 2011
Bu yazı, ülkemizde sıklıkla cereyan eden kadın intiharları ile namus arasındaki ilişkiyi, depresy... more Bu yazı, ülkemizde sıklıkla cereyan eden kadın intiharları ile namus arasındaki ilişkiyi, depresyon ile ilintili olarak tartışacak ve depresyona yol açan şartların kimliğin ve anlamın oluşum süreci üzerindeki etkileri ve bu durumun çoğu zaman intihardan çok cinayet olduğu kesin olan bir sona ulaşmasının ataerkillik ile ilişkisini irdeleyecektir. Bu çalışmayı yaparken mutlaka tartışılması gereken bir konu olan kadın cinselliğinin (ve bedeninin) denetlenmesi ve kontrol altına alınmasının ataerkil yapıdaki yeri vurgulanıp, değişik biçimlerde ortaya çıkan ataerkilliğin, büyük ölçüde “aile ilişkileri” cinsinden yapılanan toplumlarda kimliğin oluşması üzerindeki etkilerini irdelediğimizde namus, depresyon ve intihar ilişkisini de kurmanın mümkün olduğu öne sürülecektir.
Mutluluk Üzerine: Felsefe ve Psikoloji Tartışmaları, (Der.) Dilek Arlı Çil ve Başak Bahtiyar, 2023
“Kadınsı mutluluk” ya da “kadına has mutluluk” fikrine eleştirel bir bakış sunan çalışma, soruyu,... more “Kadınsı mutluluk” ya da “kadına has mutluluk” fikrine eleştirel bir bakış sunan çalışma, soruyu, “cinsiyetlendirilmiş mutluluk” konusundaki feminist alanyazın bağlamında toplumsal cinsiyet sorunsalıyla ilintili olarak ele almayı ve mutluluk fikrini varoluşçu felsefe ışığında yorumlayarak cinsiyetçi bağlamdan bağımsızlaştırmanın imkânını tartışmayı amaçlamaktadır.
Bu kitabın tüm hakları T.C. Maltepe Üniversitesi'ne aittir. Kaynak gösterilmeksizin kısmen veya t... more Bu kitabın tüm hakları T.C. Maltepe Üniversitesi'ne aittir. Kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz, hiçbir yöntemle kopya edilemez, çoğaltılamaz ve yayımlanamaz.
(Co-author: Zeynep Oya Usal Kanzler) Gender and Diversity Studies in European Perspectives, Barbara Budrich Verlag, 2019.
The family is the basic unit of society. It is a social and legal construct and, in various count... more The family is the basic unit of society. It is a social and legal construct and, in various countries, a religious construct. In many States, the rights and responsibilities of married partners are governed by the principles of civil or common law, religious or customary laws and practices, or some combination of such laws and practices that do not comply with human rights of women and their social realities. Inequality in the family is a prevalent form of discrimination against women and is often justified in the name of ideology, tradition and culture. Taking the example of the Grand Chamber judgment of the European Court of Human Rights in Serife Yigit v. Turkey, this article examines the indirect discrimination suffered by women in Turkey who are bound with religious wedding with no legal entitlements and how this situation is, in fact, a clear example of the hermeneutical injustice experienced by those women.
Kasım 2008’de Koç Üniversitesi’nin düzenlediği Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Konferan... more Kasım 2008’de Koç Üniversitesi’nin düzenlediği Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Konferansı’nda sunulan çalışmaların bir kısmını ve konferansta sunulmamış diğer bazı çalışmaları içeren bu kitap, Koç Üniversitesi Yayınları’nın toplumsal cinsiyet konusunda yayımladığı ilk kitaptır. Toplumsal cinsiyet sorunsalını hukuktan felsefeye, sosyolojiden ekonomiye farklı disiplinlerin bakış açılarıyla inceleyen çalışmaları içeren bu kitap bize çarpıcı bilgiler, eleştirel yaklaşımlar sunuyor. Toplumsal cinsiyetin çok boyutlu bir sorunsal olduğunu gözler önüne seren bu çalışmaların ortak amacı, genel geçer zanlara yönelik eleştirel yaklaşımların önemi konusunda farkındalık yaratmak ve toplumsal cinsiyet ayırımcılığının yol açtığı problemlerin çözümüne dair öneriler sunmaktır.
Bu çalışma Maltepe Üniversitesi'nin 05.02.2021 tarihli ve 2021/04-10 numaralı etik kurul kararıyl... more Bu çalışma Maltepe Üniversitesi'nin 05.02.2021 tarihli ve 2021/04-10 numaralı etik kurul kararıyla uygun bulunmuştur.
Bu çalışmada, COVID-19 salgını ile birlikte kendilerini Heteropya' ya dönüşen bir dünyanın içinde... more Bu çalışmada, COVID-19 salgını ile birlikte kendilerini Heteropya' ya dönüşen bir dünyanın içinde bulan çalışanların kişisel yaşamlarının salgın sürecinden nasıl etkilendiğinin nitel yöntem aracılığıyla incelenmesi hedeflenmiştir. Veriler, farklı iş kollarında çalışan yaşları 25-65 arasında, 21 kadın, 27 erkek katılımcıyla yapılan grup odak görüşmelerinden elde edilmiş, veri analizi tekniği ile yürütülen araştırmada MAXQDA'nın güncel sürümü kullanılmıştır. Uzaktan çalıştıkları için sosyal yaşamları da evlerin içine hapsolan, karantinada dışarı çıkamadıkları için hareketsizleşen ve sosyal çevreleri hane içindekilerle sınırlanan kadın ve erkekler, Salgın öncesindeki sosyal yaşamlarından yoksun kalmışlardır. Salgındaki bir diğer zorluk ise ev içi işlerde kadınlardan beklenen geleneksel rollerin sürdürülmesine yönelik adil olmayan beklenti ve buna bağlı olarak kadınların iş yüklerindeki dramatik artıştır. Erkek partnerlerinin ev işlerinin sorumluluğunu eşit bir şekilde paylaşmamaları, kadınları, salgın süresince artan ev işi, çocuk bakımı gibi sorumlulukları çoğu zaman tek başlarına üstlenmek zorunda bırakmıştır. Araştırmada, karantina döneminde kişisel kaynakları evin dışında kalan erkeğin yaşadığı stres nedeniyle psikolojik açıdan kadınlara kıyasla daha dayanıksız oldukları gözlenmiştir. Salgında en fazla yaşanan duygular, yakınlarına hastalık bulaştırma kaygısı, yoğun belirsizlik hissi ve buna bağlı endişe gibi gözükmektedir. Salgın döneminde hane halkının karşılıklı yardımlaşmaya dayalı tutumunun, krizle baş edebilmek bakımından son derece işlevsel olduğu görülmüştür. Araştırmanın sonuçları cinsiyet açısından değerlendirildiğinde, salgın gibi kriz dönemlerinde daha görünür hale gelen kadınlara karşı ayırımcılığın toplumun genelini ilgilendiren bir sorun olduğu açıktır. Cinsiyetçi bakış açısının eşitlik yönünde dönüşümü için, bu çalışmada önerilenler dahil olmak üzere, çeşitli önlemler alınması daha adil bir toplum için olmazsa olmaz niteliktedir.
The lack of resolution of the Kurdish issue in Turkey has been a major source of grievance affect... more The lack of resolution of the Kurdish issue in Turkey has been a major source of grievance affecting the lives of many, particularly women. Research shows that conflict has gender-specific effects. Considering the particular ways in which women are impacted by long-term political tensions which also involve armed conflict, their standpoint seems highly valuable to corroborate the urgency of a democratic and peaceful resolution of this issue. Based on in-depth interviews with the representatives of civil society organizations, initiatives and women's organizations, the article explores women's perceptions of peace and justice, and it investigates their possible contribution towards a peaceful resolution of the Kurdish issue. We argue that the intersectionally diverse standpoint(s) of women, due to the particular gendered effects of conflict on their everyday lives, living conditions, bodily integrity and affective relationships, greatly contributes to an adequate conceptualization of peace and justice and the relation between them.
Le mouvement des femmes en Turquie n’a jamais été un mouvement homogène. Son évolution doit plutô... more Le mouvement des femmes en Turquie n’a jamais été un mouvement homogène. Son évolution doit plutôt être envisagée comme l’histoire de solidarités et de divergences à différents moments, souvent en interaction avec les débats politiques du pays. Cet article a pour objectif de présenter la trajectoire du mouvement féministe en Turquie à commencer par ses racines depuis l’époque ottomane jusqu’à aujourd’hui, se focalisant sur les moments charnières qui jalonnent son histoire. Il insistera plus particulièrement sur le mouvement antiféministe et anti-genre se reflétant dans le débat « égalité des genres ou justice de genre » opposant les féministes laïques aux islamistes.
Kadın Felsefeci Olmak: Feministlik Bunun Neresinde?
Bir felsefeci kendini tanımlarken cinsiyetin... more Kadın Felsefeci Olmak: Feministlik Bunun Neresinde?
Bir felsefeci kendini tanımlarken cinsiyetini de belirtir mi/belirtmeli midir? Bir felsefi eserin bir kadın ya da erkek tarafından yazılmış olması eserin değerlendirilmesinde belirleyici bir etken midir/olmalı mıdır? “Kadın” yüklemiyle bir farka işaret edildiğine göre, “kadın felsefeci olmak” ile “felsefeci olmak” arasındaki fark nereden gelmektedir? Bedensel özelliklerden? Zihinsel kapasitelerden? İrdelenen konulardan? Bu gibi soruları detaylandırıp çoğaltmak mümkün elbette. Cinsiyet ayırımcılığının yalnız felsefede değil, sanat ve bilim gibi diğer alanlarda da yaygın olduğu düşünüldüğünde, “kadın felsefeci olmak” sorusunun ele alınacağı bağlam erkek merkezci bakış açısıdır. Hâkim olan bu görüşle hesaplaşmak ve kadının insani düzendeki haklı yerini teslim etmek için en etkin yöntem, cinsiyetçilik karşıtlığını imleyen feminist tavrı benimseyip, feminizmi kavramsal bir araç olarak kullanmaktır.
Philosophia: International Journal of Philosophy, 2017
This paper focuses on Simone de Beauvoir's ethics. My aim is to discuss the intimate relation of ... more This paper focuses on Simone de Beauvoir's ethics. My aim is to discuss the intimate relation of freedom and rights in order to suggest that the ethical implications of her phenomenological-existentialist analysis of the human condition, developed mainly in The ethics of ambiguity, can make a valuable contribution to ethical value and corroboration of human rights, the conceptual grounding of which is sometimes received with intellectual skepticism. I argue that in Beauvoir's ethical theory, grounded on the will to freedom, not only do rights become more intelligible but their significance also becomes more communicable. By making freedom conditional upon willing not only that oneself be free but that everyone else may also be free, Beauvoir advances a universal demand for the most basic conditions necessary for individuals to realize themselves. Accordingly, Beauvoir's conception of genuine freedom, incorporating the value of freedom and the duty to act in recognition of this value, gives us the possibility to argue for the requisite freedoms as well as the necessity to substantiate these freedoms in human rights.
(Co-author: Z. Gülru Göker) Asian Journal of Women's Studies, 2017
The women’s movement has become increasingly entangled with the “secularism versus Islamism” deba... more The women’s movement has become increasingly entangled with the “secularism versus Islamism” debate in today’s Turkey. While secular feminists believe that escalating authoritarianism and Islamic revivalism threaten gender equality and the gains of the women’s rights movement, Islamist women contest the “western/secular” ideal of gender equality on account of its being antithetical to the Islamic canon. The mutual marginalization by feminists and Islamists, mainly fueled by partisan politics, harms the much needed solidarity among women’s groups to solve the problems women face in Turkey, such as violence and unequal political participation. Moreover, this polarization has the harmful effect of reinforcing patriarchy: men, therefore face no challenges and simply continue to remain the sole producers and controllers of socio-political policies and epistemic resources. Hence, there seems to be a pressing need for secular feminists and Islamists to start a dialogue and focus on problems and issues they share in common, so as to seek urgent solutions to them. This article inquires into the viability of such an alliance through the proliferation of deliberative platforms where civil society organizations can meet at a safe distance from partisan politics and enter productive dialogue and generate policies to resolve the crucial problems women are facing in Turkey.
Dialogue and Universalism-Journal of the International Society for Universal Dialogue, 2014
This paper argues that the question of the “human” is a major concern in Judith Butler’s philosop... more This paper argues that the question of the “human” is a major concern in Judith Butler’s philosophy. I believe that although this concern is more visible in her relatively recent works on ethics and politics, in her earlier works—where she ponders other issues such as gender, sexual difference, the body, queer, and performativity—this concern for the “human” is always at the background. I read Butler as a deep thinker on the nature of “the human,” and argue that her thoughts on ethics and politics should be read as a (non-utopic) yearning for a human condition where a collectively inhabitable world becomes possible. This paper will explore the question of the human as Butler discusses it in its relation to intelligibility, critique and the opacity of the subject, not only to understand the terms of dehumanization but also to offer ways of conceptualizing a more humane world.
Birkaç Arpa Boyu...21. Yüzyıla Girerken Türkiye'de Feminist Çalışmalar-Koç Üniversitesi Yayınları, 2011
Bu yazı, ülkemizde sıklıkla cereyan eden kadın intiharları ile namus arasındaki ilişkiyi, depresy... more Bu yazı, ülkemizde sıklıkla cereyan eden kadın intiharları ile namus arasındaki ilişkiyi, depresyon ile ilintili olarak tartışacak ve depresyona yol açan şartların kimliğin ve anlamın oluşum süreci üzerindeki etkileri ve bu durumun çoğu zaman intihardan çok cinayet olduğu kesin olan bir sona ulaşmasının ataerkillik ile ilişkisini irdeleyecektir. Bu çalışmayı yaparken mutlaka tartışılması gereken bir konu olan kadın cinselliğinin (ve bedeninin) denetlenmesi ve kontrol altına alınmasının ataerkil yapıdaki yeri vurgulanıp, değişik biçimlerde ortaya çıkan ataerkilliğin, büyük ölçüde “aile ilişkileri” cinsinden yapılanan toplumlarda kimliğin oluşması üzerindeki etkilerini irdelediğimizde namus, depresyon ve intihar ilişkisini de kurmanın mümkün olduğu öne sürülecektir.
Bu yazının amacı, Platon’un eserlerindeki tasavvufi öğeleri inceleyerek felsefe tarihinde büyük ö... more Bu yazının amacı, Platon’un eserlerindeki tasavvufi öğeleri inceleyerek felsefe tarihinde büyük ölçüde göz ardı edilen bir hususu yani Platon’un mistik düşünce ile yakınlığını göstermektir.
Kadın Odaklı, KOÇ-KAM yani Koç Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Araştırma ve ... more Kadın Odaklı, KOÇ-KAM yani Koç Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi'nin ilk kitabıdır. 2010 yılında kurulan KOÇ-KAM; bilimsel araştırmalar yapmak, eğitim programları oluşturmak ve yürütmek, toplumsal cinsiyet alanında kamuoyu farkındalığını arttırmaya yönelik toplantılar düzenlemek, ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlarla uygulama alanında is birlikler kurmayı amaçlayan bir araştırma ve uygulama merkezidir. Koç Vakfı'nın desteğiyle yürütülen ve toplumsal cinsiyet alanında yapılan bilimsel araştırmaları destekleyen KOÇ-KAM Araştırma Ödülleri Programı, merkezin en önemli faaliyetlerinden biridir. Kadın sorunlarının büyük bir önem taşıdığı Türkiye'de toplumsal cinsiyet araştırmalarını teşvik ederek bu ihtiyaca yanıt vermeyi amaçlayan program çerçevesinde bugüne kadar desteklenen 14 araştırma Kadın Odaklı'da derlendi. Farklı disiplinlerden araştırmacıların, özgün araştırma raporlarından yola çıkarak hazırladıkları metinler oldukça geniş bir konu yelpazesini kapsıyor: "kadın, göç ve emek," "toplumsal cinsiyet rolleri ve tutumları," "toplumsal cinsiyet söylemleri, kadınlık ve erkeklik," "suçun faili ve mağduru olarak kadın".
Kasım 2008’de Koç Üniversitesi’nin düzenlediği Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Konferan... more Kasım 2008’de Koç Üniversitesi’nin düzenlediği Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Konferansı’nda sunulan çalışmaların bir kısmını ve konferansta sunulmamış diğer bazı çalışmaları içeren bu kitap, Koç Üniversitesi Yayınları’nın toplumsal cinsiyet konusunda yayımladığı ilk kitaptır. Toplumsal cinsiyet sorunsalını hukuktan felsefeye, sosyolojiden ekonomiye farklı disiplinlerin bakış açılarıyla inceleyen çalışmaları içeren bu kitap bize çarpıcı bilgiler, eleştirel yaklaşımlar sunuyor. Toplumsal cinsiyetin çok boyutlu bir sorunsal olduğunu gözler önüne seren bu çalışmaların ortak amacı, genel geçer zanlara yönelik eleştirel yaklaşımların önemi konusunda farkındalık yaratmak ve toplumsal cinsiyet ayırımcılığının yol açtığı problemlerin çözümüne dair öneriler sunmaktır.
Uploads
Books by Hulya Simga
Papers by Hulya Simga
Bir felsefeci kendini tanımlarken cinsiyetini de belirtir mi/belirtmeli midir? Bir felsefi eserin bir kadın ya da erkek tarafından yazılmış olması eserin değerlendirilmesinde belirleyici bir etken midir/olmalı mıdır? “Kadın” yüklemiyle bir farka işaret edildiğine göre, “kadın felsefeci olmak” ile “felsefeci olmak” arasındaki fark nereden gelmektedir? Bedensel özelliklerden? Zihinsel kapasitelerden? İrdelenen konulardan? Bu gibi soruları detaylandırıp çoğaltmak mümkün elbette. Cinsiyet ayırımcılığının yalnız felsefede değil, sanat ve bilim gibi diğer alanlarda da yaygın olduğu düşünüldüğünde, “kadın felsefeci olmak” sorusunun ele alınacağı bağlam erkek merkezci bakış açısıdır. Hâkim olan bu görüşle hesaplaşmak ve kadının insani düzendeki haklı yerini teslim etmek için en etkin yöntem, cinsiyetçilik karşıtlığını imleyen feminist tavrı benimseyip, feminizmi kavramsal bir araç olarak kullanmaktır.
Bir felsefeci kendini tanımlarken cinsiyetini de belirtir mi/belirtmeli midir? Bir felsefi eserin bir kadın ya da erkek tarafından yazılmış olması eserin değerlendirilmesinde belirleyici bir etken midir/olmalı mıdır? “Kadın” yüklemiyle bir farka işaret edildiğine göre, “kadın felsefeci olmak” ile “felsefeci olmak” arasındaki fark nereden gelmektedir? Bedensel özelliklerden? Zihinsel kapasitelerden? İrdelenen konulardan? Bu gibi soruları detaylandırıp çoğaltmak mümkün elbette. Cinsiyet ayırımcılığının yalnız felsefede değil, sanat ve bilim gibi diğer alanlarda da yaygın olduğu düşünüldüğünde, “kadın felsefeci olmak” sorusunun ele alınacağı bağlam erkek merkezci bakış açısıdır. Hâkim olan bu görüşle hesaplaşmak ve kadının insani düzendeki haklı yerini teslim etmek için en etkin yöntem, cinsiyetçilik karşıtlığını imleyen feminist tavrı benimseyip, feminizmi kavramsal bir araç olarak kullanmaktır.