Türkiye Klinikleri Anesteziyoloji Reanimasyon Dergisi, 2024
ÖZET Amaç: ABO kan grubu tüm DNA varyantları arasında önemli genetik fenotiplerdendir. Kanser, ka... more ÖZET Amaç: ABO kan grubu tüm DNA varyantları arasında önemli genetik fenotiplerdendir. Kanser, kardiyovasküler hastalık ve diyabetle aralarında ilişki olduğu bilinmektedir. Kan grubunun ağrı üzerinde etkisi olabileceği öne sürülse de kanıtlanmış bir ilişki henüz yoktur. Bu çalışmada, adenotonsillektomi operasyonları geçiren çocuklarda ABO kan grupları ile postoperatif ağrı arasındaki ilişkinin araştırılması amaçlandı. Gereç ve Yöntemler: Bu prospektif ve gözlemsel çalışmaya etik kurul onayı alındıktan sonra kulak-burun-boğaz ameliyathanesinde adenotonsillektomi operasyonu geçiren 3-7 yaş aralığında Amerikan Anestezistler Derneği I-III grubunda 176 hasta dâhil edildi. Cerrahi tamamlandığında hastalar 15, 30 ve 45. dk'lar ile 1, 2, 6 ve 24. saatlerde postoperatif ağrı EVENDOL ölçeği ile değerlendirilerek 4 ve üzeri puana sahip hastalara tramadol 1 mg/kg intravenöz yolla uygulanarak total tramadol dozu not edildi. Veriler, Shapiro-Wilk testiyle analiz edildi, normal dağılıma uyan veriler ortalama±standart sapma, normal dağılıma uymayan veriler medyan ve minimum-maksimum olarak raporlandı. Gruplar arasındaki parametrelerin karşılaştırılmasında tek yönlü varyans analizi-Kruskal-Wallis testi kullanıldı. p<0,05 değerleri istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Bulgular: Kan gruplarına göre 4 farklı grupta değerlendirilen hastaların yaş, vücut ağırlığı, ameliyat ve anestezi süreleri açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark izlenmedi. Postoperatif analjezik uygulama sayısı ve toplam analjezik miktarları bakımından istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı. Farkın hangi gruplar arasında olduğunu belirlemek için yapılan değerlendirmede, toplam analjezik miktarında B ve O grupları arasında, toplam analjezik uygulama sayısındaysa B ile O ve B ile AB grupları arasında anlamlı fark saptandı. Sonuç: Postoperatif B ve O kan gruplarında daha fazla analjezik kullanılmasına neyin katkıda bulunduğunu açıklayan net kanıt bulunmamakla birlikte opioid reseptörlerinin dağılımındaki farklılıktan kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu varsayımları araştırmak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır ve bu çalışmaların postoperatif ağrı ile ABO kan grupları arasındaki ilişkiye ışık tutması beklenmektedir.
Dünyada kullanılmasından hemen sonra kloroformun Osmanlı Devleti'nde de ameliyatlarda kullanıldığ... more Dünyada kullanılmasından hemen sonra kloroformun Osmanlı Devleti'nde de ameliyatlarda kullanıldığı bilinmektedir. Ameliyatlarında kloroform kullanan cerrahlar arasında Cemil Paşa da (Prof. Dr. Cemil Topuzlu) bulunmaktadır. Ülkemizde modern cerrahinin kurucusu olarak bilinen Cemil Paşa, kendi ifadesiyle kloroform anestezisi altında 5000'den fazla ameliyat gerçekleştirmiştir. Bu makalede ele alınan konu, kloroform verilen bir hastada gelişen kardiyak arrest olgusunda Cemil Paşa'nın uyguladığı resüsitasyon ve açık kalp masajıdır. Bu olgu, ülkemizin bilinen ilk açık kalp masajı olgusudur.
Türkiye klinikleri tıp etiği hukuku-tarihi :, 2024
çok yönlü bir bilim insanıdır. Doğum tarihi konusunda bir kesinlik bulunmayan ve Macar kökenli ol... more çok yönlü bir bilim insanıdır. Doğum tarihi konusunda bir kesinlik bulunmayan ve Macar kökenli olan Abdullah Bey, Karl Eduard Hammerschmidt adıyla Viyana'da doğmuş (1799/1800/1801?), Viyana'da bulunduğu dönemde hukuk, doğa bilimleri ve tıp gibi farklı alanlarda eğitim görmüştür. Azınlık konumunda olduğu Avusturya'dan siyasi nedenlerle kaçmak zorunda kalan Hammerschmidt; 1848 yılında Osmanlı Devleti'ne sığınmış, bir süre sonra da Müslüman olarak Abdullah adını almıştır. Osmanlı'da yaşadığı dönemde Şam, Gülhane ve Haydarpaşa askerî hastanelerinde askerî hekim olarak çalışmış olan Abdullah Bey, bunun yanında doğa bilimleri ve zooloji alanlarındaki mesleki çalışmalarını da sürdürmüştür. "İyi bir araştırmacı, müzeci ve koleksiyon yapıcı" olarak tanımlanan Abdullah Bey, Kızılay'ın kuruluşunda da öncü bir rol oynamıştır. Macarlı Miralay Dr. Abdullah Bey'in az bilinen bir özelliği ise anestezi konusundaki çalışmalarıdır. Viyana'da yaşadığı yıllarda anesteziyoloji alanındaki son gelişmeleri yakından izlediği anlaşılan Abdullah Bey, çok sayıda hastaya anestezi uygulamış ve bu konuda makaleler yazmıştır. Ayrıca bu makalelerden anlaşıldığı kadarıyla Abdullah Bey, eter anestezisi uygulamaya yarayan bir cihaz da geliştirmiştir. Bu makalenin konusunu oluşturan her iki makale de eter anestezisi ile ilgilidir ve Abdullah Bey'in çok iyi bir gözlemci olduğunu göstermektedir. Bu makaleler, bilimsel toplantılarda sunulduktan sonra bilimsel dergilerde yayımlanmıştır. Bu yazıda Abdullah Bey'in bu çalışmalarının anımsatılması amaçlanmıştır. Anah tar Ke li me ler: Kızılay; anestezi; eter; doğa bilimleri ABS TRACT One of the founders of Kızılay (Turkish Red Crescent), Hungarian Colonel Dr. Abdullah Bey is a versatile scientist. Abdullah Bey, whose date of birth is uncertain and of Hungarian origin, was born in Vienna as Karl Eduard Hammerschmidt (1799/1800/1801?), and studied in different fields such as law, natural sciences and medicine during his stay in Vienna. Having to flee Austria, where he was a minority, for political reasons, Hammerschmidt took refuge in the Ottoman Empire in 1848, and after a while, he became a Muslim and took the name Abdullah. Abdullah Bey, who worked as a military physician in Şam, Gülhane and Haydarpaşa military hospitals when he lived in Ottoman State, also continued his professional studies in the fields of natural sciences and zoology. Defined as "a good researcher, museologist and collector", Abdullah Bey also played a leading role in the establishment of the Red Crescent. Another little-known feature of Hungarian Miralay Dr Abdullah Bey is his work on anesthesia. Abdullah Bey, who was understood to have closely followed the latest developments in the field of anesthesiology during the years he lived in Vienna, administered anesthesia to many patients and wrote articles on this subject. In addition, as understood from these articles, Abdullah Bey has also developed a device for applying ether anesthesia. Both articles that make up the subject of this article are about ether anesthesia and show that Abdullah Bey is a very good observer. After these articles were presented at scientific meetings, they were published in scientific journals. In this article, it is aimed to remind these works of
S.b. Ankara eğitim ve araştırma hastahanesi tıp dergisi, Aug 31, 2021
Ülkelerin ve kurumların bilimsel gelişmişlik derecelerinin incelenmesinde bilimsel yayınlar öneml... more Ülkelerin ve kurumların bilimsel gelişmişlik derecelerinin incelenmesinde bilimsel yayınlar önemli bir yer tutar. Bilimsel üretimin bir çıktısı kabul edilen bilimsel yayınların değerlendirilmesi, bu amaçla geliştirilmiş çeşitli göstergeler yardımıyla yapılmaktadır. Bu çalışmada önce bu göstergeler ve diğer genel bilgiler aktarılmış, daha sonra dünya ve Türkiye sonuçları verilerek bir karşılaştırma sunulmuştur. Sonunda da mevcut durum ve bunun için gereken çözüm önerileri sıralanmıştır.
Kebikeç İnsan Bilimleri İçin Kaynak Araştırmaları Dergisi, 2020
Öz: Bu çalışmada Avrupalılar tarafından yazılmış seyahatnamelerde yer alan, Osmanlı Devleti’ndeki... more Öz: Bu çalışmada Avrupalılar tarafından yazılmış seyahatnamelerde yer alan, Osmanlı Devleti’ndeki veba salgınları ile ilgili bilgilerin incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışma için XVI.-XIX. yüzyıl arasında yazılmış 23 adet seyahatname incelenmiş ve veba ile ilgili bölümler derlenmiştir. Seyahatnamelere göre başta İstanbul olmak üzere Osmanlı’nın birçok yerinde yüzyıllar boyunca veba salgınları görülmüş ve binlerce ölüme neden olmuştur. Vebanın bulaşında giysilerin ve evcil hayvanların rolü olduğu düşünülmekle birlikte, temel nedenin miasma olduğu konusunda yaygın bir görüş vardır. Bunun yanında veba Tanrı’nın bir cezalandırma aracı olarak da görülmektedir. Seyahatnamelerdeki bir diğer ortak gözlem Türklerin vebaya karşı umursamaz ve kaderci davranışlarıdır. Ancak bu konuda Türkler arasında bir farklılık olduğu, eğitimli sınıfın vebaya karşı daha bilinçli oldukları da göze çarpmaktadır. Karantina, sosyal izolasyon ve dezenfeksiyon vebaya yakalanmamak için alınan önlemlerdendir. Tedavi amacıyla en sık kullanılan yöntemler ise kan alma ve müshildir. Sonuç olarak seyahatnameler Osmanlıdaki veba salgınları konusunda değerli bilgiler vermektedir. Bu açıdan tıp tarihi çalışmalarında önemli kaynaklar olarak görülmelidirler. Anahtar sözcükler: Veba, Yersinia, Salgın, Karantina Plague in Ottoman State from the Perspective of European Travelers Abstract: This study aims to examine the plague epidemics in the Ottoman State through travelogues of European travelers. For this purpose, twenty-three travelogues written between XVI. and XIX. centuries were analysed and the parts that were related to plague were compiled. The information gleaned from travelogues reveals that plague epidemics occurred notably in Istanbul and in many other cities of the Ottoman State for centuries and resulted in the deaths of thousands of people. Although the role of clothes and pets in the spread of the plague was considered, there was a widely accepted view that miasma was its main cause. Moreover, plague was seen as a punishment from God. Another common observation in travel books was the careless and fatalistic attitudes of the Turks towards the disease. However, there was a significant difference among the perceptions of the Turks and the educated classes were more conscious about the plague. Quarantine, social isolation and disinfection were the measures that were taken to prevent the spread whereas bloodletting and laxatives were the most frequently used methods for the treatment. Hence, travelogues offer valuable information on plague epidemics in the Ottoman State and should be seen as important sources for the studies in history of medicine. Keywords: Plague, Yersinia, Epidemics, Quarantine
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi, Apr 1, 2016
Türk halk hekimliğinin iki temel kaynağı, binyıllardır Anadolu'da yaşayan halkların tıbbi uygulam... more Türk halk hekimliğinin iki temel kaynağı, binyıllardır Anadolu'da yaşayan halkların tıbbi uygulamaları ile göçlerle gelen Türk boylarının beraberlerinde getirdikleri Orta Asya tıbbıdır. Orta Asya'da yakın komşuluk ilişkileri içinde oldukları için Çin tıbbı, Uygur tıbbı, Tibet tıbbı ve Moğol tıbbı gibi geleneksel tıp uygulamaları, birçok ortak özelliğe sahiptir. Bugün "Çin tıbbı" olarak bildiğimiz uygulamaların çoğu, aslında Orta Asya'daki Türk toplumlarınca da bilinip uygulanan yöntemlerdir. Dolayısıyla günümüzde Türk halk hekimliğinde yaygın olarak kullanılan yöntemlerin, Çin tıbbıyla benzerlik göstermesi şaşırtıcı değildir. Bu yöntemler içinde iğneleme, kanatma, dağlama, moksibüsyon ve kupa çekme bulunmaktadır. Türk halk hekimliğine ait bilimsel yayınlar incelendiğinde, yukarıda sayılan tedavi yöntemlerinin Türkiye'nin hemen her yerinde kullanıldığı görülmektedir.
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi, Dec 1, 2015
Tibet tıbbının geçmişi VII. yüzyıla kadar uzanmaktadır. On üçüncü yüzyıl öncesinde Tibet tıbbını ... more Tibet tıbbının geçmişi VII. yüzyıla kadar uzanmaktadır. On üçüncü yüzyıl öncesinde Tibet tıbbını etkileyen temel kaynaklar Hindistan, Çin ve Batı'dır. Ancak bunun yanında Orta Asya tıbbı da, Tibet tıbbıyla yoğun bir etkileşim içinde olmuştur. Erken dönem Tibet tıp metinleri incelendiğinde, o dönemde Orta Asya'da yerleşik olan bazı Türk devletlerindeki tıp sanatı ile ilgili bilgiler verildiği görülmektedir. Bu metinlerde, Türkleri ifade etmek için kullanılan üç sözcük vardır: Drugu (Türk), Hor (Uygur) ve Garlok (Karluk). Bu metinlerde yer alan ve Türk tıbbıyla ilgili olan bilgiler şöyle özetlenebilir: 728'de Tibet'te düzenlenen Uluslararası Tıp Konferansı'nın katılımcıları arasında en az bir Türk hekim bulunmaktadır. Türk tıbbı, Tibet'e komşu yerleşik tıp gelenekleri arasında sayılmaktadır. Türk hekimler tarafından yazıldığı bilinen bazı tıp kitapları vardır. Türk devletlerinin, tanı ya da tedavi uygulamalarında başarılı oldukları bilinen alanlar vardır. Tibetliler, Türklerin uyguladığı (ya da uygulamada başarılı oldukları bilinen) bazı tedavi yöntemlerini benimseyip, kendi uygulamalarına dahil etmişlerdir. Türklerin (Gök-Türkler) tıpla tanışması hekim Biguta ile, Karlukların tıpla tanışması ise hekim Harina ile olmuştur.
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi, Aug 1, 2015
Türk tıp tarihinin en önemli kaynakları arasında sayılan Cerrahiyetü'l-Haniyye, bundan tam 550 yı... more Türk tıp tarihinin en önemli kaynakları arasında sayılan Cerrahiyetü'l-Haniyye, bundan tam 550 yıl önce 1465'de yazılmıştır. 1927'de Ali Canip tarafından yeniden gün ışığına çıkarıldıktan sonra, uzunca bir süre kitabın göz ardı edildiği görülmektedir. Arada bir makaleler yayınlansa da Cerrahiyetü'l-Haniyye hakkındaki yayınlar, esas olarak 1990'lardan sonra hızlı bir artış göstermiştir. Prof. Dr. İlter Uzel tarafından yazılan transkripsiyonun 1992'de yayınlanmış olması, bu artışın temel nedeni sayılabilir. Kitabın içeriği, farklı açılardan incelenmiş ve uygulanan tedavi yöntemleri çok sayıda makaleye konu olmuştur. Bu çalışmada, Cerrahiyetü'l-Haniyye hakkında SCI-Expanded kapsamındaki dergilerde yayınlanan Türkiye kaynaklı yayınlar değerlendirilmiştir.
Journal of Alternative and Complementary Medicine, May 1, 2013
The aim of this study was to investigate the effect of ear-press needle acupuncture on Yintang po... more The aim of this study was to investigate the effect of ear-press needle acupuncture on Yintang point for preoperative anxiety.
Journal of Clinical and Analytical Medicine, Jul 1, 2012
Tıbbi bir tedavi yöntemi olarak Uzakdoğu'da binlerce yıldan buyana uygulanan akupunkturla ilgili ... more Tıbbi bir tedavi yöntemi olarak Uzakdoğu'da binlerce yıldan buyana uygulanan akupunkturla ilgili yayınlar, Batı'da giderek artmaktadır. Akupunktur yayınlarındaki artışa paralel olarak, bazı metodolojik sorunlar ortaya çıkmıştır. Bunlardan en önemlisi kontrol grubu seçimidir. Eğer uygun seçilmemişse, 'plasebo akupunktur' ya da 'yalancı akupunktur' olarak tanımlanan bu kontrol yöntemleri çalışma sonuçlarına olumsuz etki edebilmektedir. Akupunktur çalışmalarıyla ilgili ikinci bir önemli sorun da, yapılan uygulamaların bildirimiyle ilgilidir. Genel tıp alanındaki CONSORT listesine benzer şekilde, kontrollü akupunktur çalışmalarıyla ilgili olarak da STRICTA kılavuzu hazırlanmıştır. Sonuç olarak, hem uygun ve geçerli bir kontrol yöntemi seçilmesi, hem de CONSORT ve STRICTA önerilerine uyulması, akupunktur yayınlarının kalitesini artıracaktır.
Mersin üniversitesi tıp fakültesi lokman hekim dergisi, Sep 22, 2021
Bal, tarihin erken dönemlerinden itibaren dünyanın farklı bölgelerindeki insanlar için önemli bir... more Bal, tarihin erken dönemlerinden itibaren dünyanın farklı bölgelerindeki insanlar için önemli bir besin kaynağı olmuştur. Diğer toplumlar gibi Türkler de balı binlerce yıldır bilip besin kaynağı olarak kullanmışlardır. Bal, besin kaynağı olması yanında tıbbi amaçlarla da kullanılabilen bir üründür. Bu çalışmanın amacı Eski Türklerin bal kullanımıyla ilgili bilgilerinin araştırılmasıdır. Gereç: Çalışma için incelenen temel metinler Uygur tıp metinleri (XIV. yüzyıl öncesi) ile Çağatay Türkçesi ile yazılmış tıp eserleridir (XVII.-XX. yüzyıl). Bunlar dışında IX.-XIV. yüzyıllar arasında, Orta Asya'da Türklerin yaşadıkları bölgeleri ziyaret eden İslam coğrafyacılarının ve seyyahlarının eserleri ile Uygur, Karahanlı, Çağatay, Harezm, Kıpçak ve Memluk-Kıpçak Türkçelerinde yazılmış çeşitli sözlükler incelenmiştir. Bulgular: İnceleme sonunda, farklı dönemlerde yaşamış Orta Asya Türk topluluklarının arı, bal ve bağlantılı ürünler için kullandıkları sözcüklerin neler olduğu saptanmış; ayrıca Uygur, Karahanlı ve Çağatay Türkçesinde yazılmış olan ve balın tıbbi amaçlı kullanımını konu edinen eser bölümleri bir araya getirilmiştir. Sonuç: Sonuç olarak Türklerin 1000 yıldan uzun süredir balı bildikleri, balı hem besin kaynağı hem de tıbbi amaçla kullandıkları anlaşılmıştır.
Şerefeddin Sabuncuoğlu (1385–1468?), the author of Cerrahiyetü&amp;amp;amp;amp;amp;#39;l-Hani... more Şerefeddin Sabuncuoğlu (1385–1468?), the author of Cerrahiyetü&amp;amp;amp;amp;amp;#39;l-Haniyye (Imperial Surgery), was a distinguished Ottoman Turkish surgeon. The first illustrated Turkish surgical textbook, Cerrahiyetü&amp;amp;amp;amp;amp;#39;l-Haniyye consisted of three chapters (ie, cauterisation treatments, surgical procedures and fractures and dislocations). Although the main source of the book was Al-Tasrif (Textbook of Surgery) by Albucasis (Abu al-Qasim al-Zahrawi; 936–1013 AD), Sabuncuoğlu added much new information, his clinical experiences and suggestions. The original illustrations and human figures made Cerrahiyetü&amp;amp;amp;amp;amp;#39;l-Haniyye the first illustrated medical textbook in Turkish and Islamic medicine literature. Cerrahiyetü&amp;amp;amp;amp;amp;#39;l-Haniyye was also a valuable source for acupuncturists. Some new sections and additions revealed that Sabuncuoğlu had knowledge of Chinese medicine. In four sections of Cerrahiyetü&amp;amp;amp;amp;amp;#39;l-Haniyye (ie, toothache, haemorrhoids, eczema and dermatophytosis) Sabuncuoğlu described acupuncture techniques and point locations. It is likely that the Chinese medicine content of Cerrahiyetü&amp;amp;amp;amp;amp;#39;l-Haniyye was derived from Central Asian roots of Anatolian Turkish people.
Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği dergisi, Oct 11, 2013
on yıllarda yayınlanan makaleler incelendiğinde, anestezistlerin preoperatif muayene sırasında he... more on yıllarda yayınlanan makaleler incelendiğinde, anestezistlerin preoperatif muayene sırasında her hastayı obstrüktif uyku apnesi (OUA) olasılığı açısından değerlendirmesinin gerekli olduğu anlaşılmaktadır. Bu gereklilik başlıca iki nedene dayanır; ilki, OUA hastalarının %80-90'ının tanı konmamış durumda olmalarıdır (1). İkinci neden ise, Amerikan Anestezistler Birliği'nin (ASA) 2006'da yayımladığı bir kılavuzla, cerrahi hastalara preoperatif dönemde OUA açısından tarama yapılmasını önermiş olmasıdır (2). Preoperatif dönemde kullanılacak uygun bir tarama ile OUA olasılığı yüksek olan hastalar belirlenip, anestezistlerin peroperatif dönemde karşı karşıya kalabilecekleri riskler en aza indirilebilir. Temel özellikleri uykuda solunumun bozulması, horlama ve gün içinde aşırı uyku hali olan OUA, erişkin popülasyonda kadınlarda %2, erkeklerde %4 oranında görülmektedir (3). OUA'nın cerrahi hastalardaki görülme sıklığına dair rakamlar değişkenlik gösterse de, bariatrik cerrahi gibi bazı özel hasta gruplarında çok yüksek oranlarda (%78) izlendiği bildirilmektedir (4-8). Peroperatif komplikasyonlar ile OUA şiddeti arasında doğrudan bir ilişki olduğu bilindiği için, hangi nedenle cerrahi geçirecek olursa olsun OUA hastalarına önceden tanı konularak gereken önlemlerin alınması büyük önem taşımaktadır (2). Bu hastalarda anestezi indüksiyonu sırasında havayolu sağlanmasında zorlukla karşılaşılabilir (9). Ekstübasyondan hemen sonra solunum yolu obstrüksiyonu görülebileceği gibi, postoperatif dönemde verilen
SummaryAim: To detect the effect of capsicum plasters on bilateral HT 7 acupoints for decreasing... more SummaryAim: To detect the effect of capsicum plasters on bilateral HT 7 acupoints for decreasing Emergence agitation (EA) in pediatric patients undergoing tonsillectomy and/or adenoidectomy.Background: Emergence agitation with its incidence of 10% to 80% may have deleterious effects in postoperative period. Children may harm themselves and/or care providers who require extra nursing care and additional sedatives and/or analgesics that may cause a delay in discharge from hospital. The studies dealt with the potential benefits of the use of adjuvant drugs have yielded controversial results. Some may have side effects as well as the absence of a positive effect on EA.Methods/Materials: Fifty patients undergoing elective adenoidectomy and/or tonsillectomy who aged between 2 and 10 were included to the study. Patients were divided into two groups, and capsicum plasters (acupuncture) or inactive plasters (sham) were applied on bilateral HT 7 points preoperatively. Pain, emergence agitation, and side effects were evaluated for 15 min postoperatively.Results: Incidence of EA (PAED scale) (28.0% vs 60.0) and postoperative side effects was lower in acupuncture group than in sham group while there was no significant difference in the severity of EA between groups. Duration of recovery was shorter in acupuncture group. Pain scores (CHEOPS scale) were comparable between groups. EA patients were noted to have greater age and more retching than non‐EA patients. Postoperative side effects such as retching, laryngospasm, and vomiting were seen more frequently in the patients with EA.Conclusions: Application of capsicum plasters on acupoints offers a valuable choice in the prevention of EA in children.
Acupuncture has been used in the Far East for more than 2000 years. Since the early 1970s, this t... more Acupuncture has been used in the Far East for more than 2000 years. Since the early 1970s, this technique has been gaining popularity among Western medical community. A number of studies suggest that its mechanism of effect can be explained in biomedical terms. In this context, a number of transmitters and modulators including beta-endorphin, serotonin, substance P, interleukins, and calcitonin gene-related peptide are released. For that reason, acupuncture can be used in a wide variety of clinical conditions. Studies showed that acupuncture may have beneficial effect in perioperative period. It relieves preoperative anxiety, decreases postoperative analgesic requirements, and decreases the incidence of postoperative nausea and vomiting. In this review article, we examine perioperative use of acupuncture for a variety of conditions.
Kesin bir tanım yapmak zor olsa da, yararsız tedavi (ya da nafile, boşuna, beyhude tedavi) için, ... more Kesin bir tanım yapmak zor olsa da, yararsız tedavi (ya da nafile, boşuna, beyhude tedavi) için, "yararlı bir amaca hizmet etmeyen, tümüyle etkisiz tedaviler" şeklinde bir açıklama getirilebilir. Yararsız tedavi kapsamında ortaya çıkan sorunların çözümü için, iki farklı yaklaşım önerilmektedir. Bu amaçla, ya tedaviyi sonlandırma ya da tedaviyi başlatmama için gereken ölçütler oluşturulur, ya da mevcut sorunların çözümüne yönelik süreçler üzerine odaklanılır. Sorunun çözümünde en önemli aşamalardan birisi ise, kurumsal politikaların oluşturulmasıdır. Bu tür politikalar hasta, hasta yakınları, hekimler ve kurumların katılımını sağlamalı, ayrıca sürece etik danışmanlık ve etik kurullar gibi yapıları dahil etmelidir.
Türkiye Klinikleri Anesteziyoloji Reanimasyon Dergisi, 2024
ÖZET Amaç: ABO kan grubu tüm DNA varyantları arasında önemli genetik fenotiplerdendir. Kanser, ka... more ÖZET Amaç: ABO kan grubu tüm DNA varyantları arasında önemli genetik fenotiplerdendir. Kanser, kardiyovasküler hastalık ve diyabetle aralarında ilişki olduğu bilinmektedir. Kan grubunun ağrı üzerinde etkisi olabileceği öne sürülse de kanıtlanmış bir ilişki henüz yoktur. Bu çalışmada, adenotonsillektomi operasyonları geçiren çocuklarda ABO kan grupları ile postoperatif ağrı arasındaki ilişkinin araştırılması amaçlandı. Gereç ve Yöntemler: Bu prospektif ve gözlemsel çalışmaya etik kurul onayı alındıktan sonra kulak-burun-boğaz ameliyathanesinde adenotonsillektomi operasyonu geçiren 3-7 yaş aralığında Amerikan Anestezistler Derneği I-III grubunda 176 hasta dâhil edildi. Cerrahi tamamlandığında hastalar 15, 30 ve 45. dk'lar ile 1, 2, 6 ve 24. saatlerde postoperatif ağrı EVENDOL ölçeği ile değerlendirilerek 4 ve üzeri puana sahip hastalara tramadol 1 mg/kg intravenöz yolla uygulanarak total tramadol dozu not edildi. Veriler, Shapiro-Wilk testiyle analiz edildi, normal dağılıma uyan veriler ortalama±standart sapma, normal dağılıma uymayan veriler medyan ve minimum-maksimum olarak raporlandı. Gruplar arasındaki parametrelerin karşılaştırılmasında tek yönlü varyans analizi-Kruskal-Wallis testi kullanıldı. p<0,05 değerleri istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Bulgular: Kan gruplarına göre 4 farklı grupta değerlendirilen hastaların yaş, vücut ağırlığı, ameliyat ve anestezi süreleri açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark izlenmedi. Postoperatif analjezik uygulama sayısı ve toplam analjezik miktarları bakımından istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı. Farkın hangi gruplar arasında olduğunu belirlemek için yapılan değerlendirmede, toplam analjezik miktarında B ve O grupları arasında, toplam analjezik uygulama sayısındaysa B ile O ve B ile AB grupları arasında anlamlı fark saptandı. Sonuç: Postoperatif B ve O kan gruplarında daha fazla analjezik kullanılmasına neyin katkıda bulunduğunu açıklayan net kanıt bulunmamakla birlikte opioid reseptörlerinin dağılımındaki farklılıktan kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu varsayımları araştırmak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır ve bu çalışmaların postoperatif ağrı ile ABO kan grupları arasındaki ilişkiye ışık tutması beklenmektedir.
Dünyada kullanılmasından hemen sonra kloroformun Osmanlı Devleti'nde de ameliyatlarda kullanıldığ... more Dünyada kullanılmasından hemen sonra kloroformun Osmanlı Devleti'nde de ameliyatlarda kullanıldığı bilinmektedir. Ameliyatlarında kloroform kullanan cerrahlar arasında Cemil Paşa da (Prof. Dr. Cemil Topuzlu) bulunmaktadır. Ülkemizde modern cerrahinin kurucusu olarak bilinen Cemil Paşa, kendi ifadesiyle kloroform anestezisi altında 5000'den fazla ameliyat gerçekleştirmiştir. Bu makalede ele alınan konu, kloroform verilen bir hastada gelişen kardiyak arrest olgusunda Cemil Paşa'nın uyguladığı resüsitasyon ve açık kalp masajıdır. Bu olgu, ülkemizin bilinen ilk açık kalp masajı olgusudur.
Türkiye klinikleri tıp etiği hukuku-tarihi :, 2024
çok yönlü bir bilim insanıdır. Doğum tarihi konusunda bir kesinlik bulunmayan ve Macar kökenli ol... more çok yönlü bir bilim insanıdır. Doğum tarihi konusunda bir kesinlik bulunmayan ve Macar kökenli olan Abdullah Bey, Karl Eduard Hammerschmidt adıyla Viyana'da doğmuş (1799/1800/1801?), Viyana'da bulunduğu dönemde hukuk, doğa bilimleri ve tıp gibi farklı alanlarda eğitim görmüştür. Azınlık konumunda olduğu Avusturya'dan siyasi nedenlerle kaçmak zorunda kalan Hammerschmidt; 1848 yılında Osmanlı Devleti'ne sığınmış, bir süre sonra da Müslüman olarak Abdullah adını almıştır. Osmanlı'da yaşadığı dönemde Şam, Gülhane ve Haydarpaşa askerî hastanelerinde askerî hekim olarak çalışmış olan Abdullah Bey, bunun yanında doğa bilimleri ve zooloji alanlarındaki mesleki çalışmalarını da sürdürmüştür. "İyi bir araştırmacı, müzeci ve koleksiyon yapıcı" olarak tanımlanan Abdullah Bey, Kızılay'ın kuruluşunda da öncü bir rol oynamıştır. Macarlı Miralay Dr. Abdullah Bey'in az bilinen bir özelliği ise anestezi konusundaki çalışmalarıdır. Viyana'da yaşadığı yıllarda anesteziyoloji alanındaki son gelişmeleri yakından izlediği anlaşılan Abdullah Bey, çok sayıda hastaya anestezi uygulamış ve bu konuda makaleler yazmıştır. Ayrıca bu makalelerden anlaşıldığı kadarıyla Abdullah Bey, eter anestezisi uygulamaya yarayan bir cihaz da geliştirmiştir. Bu makalenin konusunu oluşturan her iki makale de eter anestezisi ile ilgilidir ve Abdullah Bey'in çok iyi bir gözlemci olduğunu göstermektedir. Bu makaleler, bilimsel toplantılarda sunulduktan sonra bilimsel dergilerde yayımlanmıştır. Bu yazıda Abdullah Bey'in bu çalışmalarının anımsatılması amaçlanmıştır. Anah tar Ke li me ler: Kızılay; anestezi; eter; doğa bilimleri ABS TRACT One of the founders of Kızılay (Turkish Red Crescent), Hungarian Colonel Dr. Abdullah Bey is a versatile scientist. Abdullah Bey, whose date of birth is uncertain and of Hungarian origin, was born in Vienna as Karl Eduard Hammerschmidt (1799/1800/1801?), and studied in different fields such as law, natural sciences and medicine during his stay in Vienna. Having to flee Austria, where he was a minority, for political reasons, Hammerschmidt took refuge in the Ottoman Empire in 1848, and after a while, he became a Muslim and took the name Abdullah. Abdullah Bey, who worked as a military physician in Şam, Gülhane and Haydarpaşa military hospitals when he lived in Ottoman State, also continued his professional studies in the fields of natural sciences and zoology. Defined as "a good researcher, museologist and collector", Abdullah Bey also played a leading role in the establishment of the Red Crescent. Another little-known feature of Hungarian Miralay Dr Abdullah Bey is his work on anesthesia. Abdullah Bey, who was understood to have closely followed the latest developments in the field of anesthesiology during the years he lived in Vienna, administered anesthesia to many patients and wrote articles on this subject. In addition, as understood from these articles, Abdullah Bey has also developed a device for applying ether anesthesia. Both articles that make up the subject of this article are about ether anesthesia and show that Abdullah Bey is a very good observer. After these articles were presented at scientific meetings, they were published in scientific journals. In this article, it is aimed to remind these works of
S.b. Ankara eğitim ve araştırma hastahanesi tıp dergisi, Aug 31, 2021
Ülkelerin ve kurumların bilimsel gelişmişlik derecelerinin incelenmesinde bilimsel yayınlar öneml... more Ülkelerin ve kurumların bilimsel gelişmişlik derecelerinin incelenmesinde bilimsel yayınlar önemli bir yer tutar. Bilimsel üretimin bir çıktısı kabul edilen bilimsel yayınların değerlendirilmesi, bu amaçla geliştirilmiş çeşitli göstergeler yardımıyla yapılmaktadır. Bu çalışmada önce bu göstergeler ve diğer genel bilgiler aktarılmış, daha sonra dünya ve Türkiye sonuçları verilerek bir karşılaştırma sunulmuştur. Sonunda da mevcut durum ve bunun için gereken çözüm önerileri sıralanmıştır.
Kebikeç İnsan Bilimleri İçin Kaynak Araştırmaları Dergisi, 2020
Öz: Bu çalışmada Avrupalılar tarafından yazılmış seyahatnamelerde yer alan, Osmanlı Devleti’ndeki... more Öz: Bu çalışmada Avrupalılar tarafından yazılmış seyahatnamelerde yer alan, Osmanlı Devleti’ndeki veba salgınları ile ilgili bilgilerin incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışma için XVI.-XIX. yüzyıl arasında yazılmış 23 adet seyahatname incelenmiş ve veba ile ilgili bölümler derlenmiştir. Seyahatnamelere göre başta İstanbul olmak üzere Osmanlı’nın birçok yerinde yüzyıllar boyunca veba salgınları görülmüş ve binlerce ölüme neden olmuştur. Vebanın bulaşında giysilerin ve evcil hayvanların rolü olduğu düşünülmekle birlikte, temel nedenin miasma olduğu konusunda yaygın bir görüş vardır. Bunun yanında veba Tanrı’nın bir cezalandırma aracı olarak da görülmektedir. Seyahatnamelerdeki bir diğer ortak gözlem Türklerin vebaya karşı umursamaz ve kaderci davranışlarıdır. Ancak bu konuda Türkler arasında bir farklılık olduğu, eğitimli sınıfın vebaya karşı daha bilinçli oldukları da göze çarpmaktadır. Karantina, sosyal izolasyon ve dezenfeksiyon vebaya yakalanmamak için alınan önlemlerdendir. Tedavi amacıyla en sık kullanılan yöntemler ise kan alma ve müshildir. Sonuç olarak seyahatnameler Osmanlıdaki veba salgınları konusunda değerli bilgiler vermektedir. Bu açıdan tıp tarihi çalışmalarında önemli kaynaklar olarak görülmelidirler. Anahtar sözcükler: Veba, Yersinia, Salgın, Karantina Plague in Ottoman State from the Perspective of European Travelers Abstract: This study aims to examine the plague epidemics in the Ottoman State through travelogues of European travelers. For this purpose, twenty-three travelogues written between XVI. and XIX. centuries were analysed and the parts that were related to plague were compiled. The information gleaned from travelogues reveals that plague epidemics occurred notably in Istanbul and in many other cities of the Ottoman State for centuries and resulted in the deaths of thousands of people. Although the role of clothes and pets in the spread of the plague was considered, there was a widely accepted view that miasma was its main cause. Moreover, plague was seen as a punishment from God. Another common observation in travel books was the careless and fatalistic attitudes of the Turks towards the disease. However, there was a significant difference among the perceptions of the Turks and the educated classes were more conscious about the plague. Quarantine, social isolation and disinfection were the measures that were taken to prevent the spread whereas bloodletting and laxatives were the most frequently used methods for the treatment. Hence, travelogues offer valuable information on plague epidemics in the Ottoman State and should be seen as important sources for the studies in history of medicine. Keywords: Plague, Yersinia, Epidemics, Quarantine
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi, Apr 1, 2016
Türk halk hekimliğinin iki temel kaynağı, binyıllardır Anadolu'da yaşayan halkların tıbbi uygulam... more Türk halk hekimliğinin iki temel kaynağı, binyıllardır Anadolu'da yaşayan halkların tıbbi uygulamaları ile göçlerle gelen Türk boylarının beraberlerinde getirdikleri Orta Asya tıbbıdır. Orta Asya'da yakın komşuluk ilişkileri içinde oldukları için Çin tıbbı, Uygur tıbbı, Tibet tıbbı ve Moğol tıbbı gibi geleneksel tıp uygulamaları, birçok ortak özelliğe sahiptir. Bugün "Çin tıbbı" olarak bildiğimiz uygulamaların çoğu, aslında Orta Asya'daki Türk toplumlarınca da bilinip uygulanan yöntemlerdir. Dolayısıyla günümüzde Türk halk hekimliğinde yaygın olarak kullanılan yöntemlerin, Çin tıbbıyla benzerlik göstermesi şaşırtıcı değildir. Bu yöntemler içinde iğneleme, kanatma, dağlama, moksibüsyon ve kupa çekme bulunmaktadır. Türk halk hekimliğine ait bilimsel yayınlar incelendiğinde, yukarıda sayılan tedavi yöntemlerinin Türkiye'nin hemen her yerinde kullanıldığı görülmektedir.
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi, Dec 1, 2015
Tibet tıbbının geçmişi VII. yüzyıla kadar uzanmaktadır. On üçüncü yüzyıl öncesinde Tibet tıbbını ... more Tibet tıbbının geçmişi VII. yüzyıla kadar uzanmaktadır. On üçüncü yüzyıl öncesinde Tibet tıbbını etkileyen temel kaynaklar Hindistan, Çin ve Batı'dır. Ancak bunun yanında Orta Asya tıbbı da, Tibet tıbbıyla yoğun bir etkileşim içinde olmuştur. Erken dönem Tibet tıp metinleri incelendiğinde, o dönemde Orta Asya'da yerleşik olan bazı Türk devletlerindeki tıp sanatı ile ilgili bilgiler verildiği görülmektedir. Bu metinlerde, Türkleri ifade etmek için kullanılan üç sözcük vardır: Drugu (Türk), Hor (Uygur) ve Garlok (Karluk). Bu metinlerde yer alan ve Türk tıbbıyla ilgili olan bilgiler şöyle özetlenebilir: 728'de Tibet'te düzenlenen Uluslararası Tıp Konferansı'nın katılımcıları arasında en az bir Türk hekim bulunmaktadır. Türk tıbbı, Tibet'e komşu yerleşik tıp gelenekleri arasında sayılmaktadır. Türk hekimler tarafından yazıldığı bilinen bazı tıp kitapları vardır. Türk devletlerinin, tanı ya da tedavi uygulamalarında başarılı oldukları bilinen alanlar vardır. Tibetliler, Türklerin uyguladığı (ya da uygulamada başarılı oldukları bilinen) bazı tedavi yöntemlerini benimseyip, kendi uygulamalarına dahil etmişlerdir. Türklerin (Gök-Türkler) tıpla tanışması hekim Biguta ile, Karlukların tıpla tanışması ise hekim Harina ile olmuştur.
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi, Aug 1, 2015
Türk tıp tarihinin en önemli kaynakları arasında sayılan Cerrahiyetü'l-Haniyye, bundan tam 550 yı... more Türk tıp tarihinin en önemli kaynakları arasında sayılan Cerrahiyetü'l-Haniyye, bundan tam 550 yıl önce 1465'de yazılmıştır. 1927'de Ali Canip tarafından yeniden gün ışığına çıkarıldıktan sonra, uzunca bir süre kitabın göz ardı edildiği görülmektedir. Arada bir makaleler yayınlansa da Cerrahiyetü'l-Haniyye hakkındaki yayınlar, esas olarak 1990'lardan sonra hızlı bir artış göstermiştir. Prof. Dr. İlter Uzel tarafından yazılan transkripsiyonun 1992'de yayınlanmış olması, bu artışın temel nedeni sayılabilir. Kitabın içeriği, farklı açılardan incelenmiş ve uygulanan tedavi yöntemleri çok sayıda makaleye konu olmuştur. Bu çalışmada, Cerrahiyetü'l-Haniyye hakkında SCI-Expanded kapsamındaki dergilerde yayınlanan Türkiye kaynaklı yayınlar değerlendirilmiştir.
Journal of Alternative and Complementary Medicine, May 1, 2013
The aim of this study was to investigate the effect of ear-press needle acupuncture on Yintang po... more The aim of this study was to investigate the effect of ear-press needle acupuncture on Yintang point for preoperative anxiety.
Journal of Clinical and Analytical Medicine, Jul 1, 2012
Tıbbi bir tedavi yöntemi olarak Uzakdoğu'da binlerce yıldan buyana uygulanan akupunkturla ilgili ... more Tıbbi bir tedavi yöntemi olarak Uzakdoğu'da binlerce yıldan buyana uygulanan akupunkturla ilgili yayınlar, Batı'da giderek artmaktadır. Akupunktur yayınlarındaki artışa paralel olarak, bazı metodolojik sorunlar ortaya çıkmıştır. Bunlardan en önemlisi kontrol grubu seçimidir. Eğer uygun seçilmemişse, 'plasebo akupunktur' ya da 'yalancı akupunktur' olarak tanımlanan bu kontrol yöntemleri çalışma sonuçlarına olumsuz etki edebilmektedir. Akupunktur çalışmalarıyla ilgili ikinci bir önemli sorun da, yapılan uygulamaların bildirimiyle ilgilidir. Genel tıp alanındaki CONSORT listesine benzer şekilde, kontrollü akupunktur çalışmalarıyla ilgili olarak da STRICTA kılavuzu hazırlanmıştır. Sonuç olarak, hem uygun ve geçerli bir kontrol yöntemi seçilmesi, hem de CONSORT ve STRICTA önerilerine uyulması, akupunktur yayınlarının kalitesini artıracaktır.
Mersin üniversitesi tıp fakültesi lokman hekim dergisi, Sep 22, 2021
Bal, tarihin erken dönemlerinden itibaren dünyanın farklı bölgelerindeki insanlar için önemli bir... more Bal, tarihin erken dönemlerinden itibaren dünyanın farklı bölgelerindeki insanlar için önemli bir besin kaynağı olmuştur. Diğer toplumlar gibi Türkler de balı binlerce yıldır bilip besin kaynağı olarak kullanmışlardır. Bal, besin kaynağı olması yanında tıbbi amaçlarla da kullanılabilen bir üründür. Bu çalışmanın amacı Eski Türklerin bal kullanımıyla ilgili bilgilerinin araştırılmasıdır. Gereç: Çalışma için incelenen temel metinler Uygur tıp metinleri (XIV. yüzyıl öncesi) ile Çağatay Türkçesi ile yazılmış tıp eserleridir (XVII.-XX. yüzyıl). Bunlar dışında IX.-XIV. yüzyıllar arasında, Orta Asya'da Türklerin yaşadıkları bölgeleri ziyaret eden İslam coğrafyacılarının ve seyyahlarının eserleri ile Uygur, Karahanlı, Çağatay, Harezm, Kıpçak ve Memluk-Kıpçak Türkçelerinde yazılmış çeşitli sözlükler incelenmiştir. Bulgular: İnceleme sonunda, farklı dönemlerde yaşamış Orta Asya Türk topluluklarının arı, bal ve bağlantılı ürünler için kullandıkları sözcüklerin neler olduğu saptanmış; ayrıca Uygur, Karahanlı ve Çağatay Türkçesinde yazılmış olan ve balın tıbbi amaçlı kullanımını konu edinen eser bölümleri bir araya getirilmiştir. Sonuç: Sonuç olarak Türklerin 1000 yıldan uzun süredir balı bildikleri, balı hem besin kaynağı hem de tıbbi amaçla kullandıkları anlaşılmıştır.
Şerefeddin Sabuncuoğlu (1385–1468?), the author of Cerrahiyetü&amp;amp;amp;amp;amp;#39;l-Hani... more Şerefeddin Sabuncuoğlu (1385–1468?), the author of Cerrahiyetü&amp;amp;amp;amp;amp;#39;l-Haniyye (Imperial Surgery), was a distinguished Ottoman Turkish surgeon. The first illustrated Turkish surgical textbook, Cerrahiyetü&amp;amp;amp;amp;amp;#39;l-Haniyye consisted of three chapters (ie, cauterisation treatments, surgical procedures and fractures and dislocations). Although the main source of the book was Al-Tasrif (Textbook of Surgery) by Albucasis (Abu al-Qasim al-Zahrawi; 936–1013 AD), Sabuncuoğlu added much new information, his clinical experiences and suggestions. The original illustrations and human figures made Cerrahiyetü&amp;amp;amp;amp;amp;#39;l-Haniyye the first illustrated medical textbook in Turkish and Islamic medicine literature. Cerrahiyetü&amp;amp;amp;amp;amp;#39;l-Haniyye was also a valuable source for acupuncturists. Some new sections and additions revealed that Sabuncuoğlu had knowledge of Chinese medicine. In four sections of Cerrahiyetü&amp;amp;amp;amp;amp;#39;l-Haniyye (ie, toothache, haemorrhoids, eczema and dermatophytosis) Sabuncuoğlu described acupuncture techniques and point locations. It is likely that the Chinese medicine content of Cerrahiyetü&amp;amp;amp;amp;amp;#39;l-Haniyye was derived from Central Asian roots of Anatolian Turkish people.
Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği dergisi, Oct 11, 2013
on yıllarda yayınlanan makaleler incelendiğinde, anestezistlerin preoperatif muayene sırasında he... more on yıllarda yayınlanan makaleler incelendiğinde, anestezistlerin preoperatif muayene sırasında her hastayı obstrüktif uyku apnesi (OUA) olasılığı açısından değerlendirmesinin gerekli olduğu anlaşılmaktadır. Bu gereklilik başlıca iki nedene dayanır; ilki, OUA hastalarının %80-90'ının tanı konmamış durumda olmalarıdır (1). İkinci neden ise, Amerikan Anestezistler Birliği'nin (ASA) 2006'da yayımladığı bir kılavuzla, cerrahi hastalara preoperatif dönemde OUA açısından tarama yapılmasını önermiş olmasıdır (2). Preoperatif dönemde kullanılacak uygun bir tarama ile OUA olasılığı yüksek olan hastalar belirlenip, anestezistlerin peroperatif dönemde karşı karşıya kalabilecekleri riskler en aza indirilebilir. Temel özellikleri uykuda solunumun bozulması, horlama ve gün içinde aşırı uyku hali olan OUA, erişkin popülasyonda kadınlarda %2, erkeklerde %4 oranında görülmektedir (3). OUA'nın cerrahi hastalardaki görülme sıklığına dair rakamlar değişkenlik gösterse de, bariatrik cerrahi gibi bazı özel hasta gruplarında çok yüksek oranlarda (%78) izlendiği bildirilmektedir (4-8). Peroperatif komplikasyonlar ile OUA şiddeti arasında doğrudan bir ilişki olduğu bilindiği için, hangi nedenle cerrahi geçirecek olursa olsun OUA hastalarına önceden tanı konularak gereken önlemlerin alınması büyük önem taşımaktadır (2). Bu hastalarda anestezi indüksiyonu sırasında havayolu sağlanmasında zorlukla karşılaşılabilir (9). Ekstübasyondan hemen sonra solunum yolu obstrüksiyonu görülebileceği gibi, postoperatif dönemde verilen
SummaryAim: To detect the effect of capsicum plasters on bilateral HT 7 acupoints for decreasing... more SummaryAim: To detect the effect of capsicum plasters on bilateral HT 7 acupoints for decreasing Emergence agitation (EA) in pediatric patients undergoing tonsillectomy and/or adenoidectomy.Background: Emergence agitation with its incidence of 10% to 80% may have deleterious effects in postoperative period. Children may harm themselves and/or care providers who require extra nursing care and additional sedatives and/or analgesics that may cause a delay in discharge from hospital. The studies dealt with the potential benefits of the use of adjuvant drugs have yielded controversial results. Some may have side effects as well as the absence of a positive effect on EA.Methods/Materials: Fifty patients undergoing elective adenoidectomy and/or tonsillectomy who aged between 2 and 10 were included to the study. Patients were divided into two groups, and capsicum plasters (acupuncture) or inactive plasters (sham) were applied on bilateral HT 7 points preoperatively. Pain, emergence agitation, and side effects were evaluated for 15 min postoperatively.Results: Incidence of EA (PAED scale) (28.0% vs 60.0) and postoperative side effects was lower in acupuncture group than in sham group while there was no significant difference in the severity of EA between groups. Duration of recovery was shorter in acupuncture group. Pain scores (CHEOPS scale) were comparable between groups. EA patients were noted to have greater age and more retching than non‐EA patients. Postoperative side effects such as retching, laryngospasm, and vomiting were seen more frequently in the patients with EA.Conclusions: Application of capsicum plasters on acupoints offers a valuable choice in the prevention of EA in children.
Acupuncture has been used in the Far East for more than 2000 years. Since the early 1970s, this t... more Acupuncture has been used in the Far East for more than 2000 years. Since the early 1970s, this technique has been gaining popularity among Western medical community. A number of studies suggest that its mechanism of effect can be explained in biomedical terms. In this context, a number of transmitters and modulators including beta-endorphin, serotonin, substance P, interleukins, and calcitonin gene-related peptide are released. For that reason, acupuncture can be used in a wide variety of clinical conditions. Studies showed that acupuncture may have beneficial effect in perioperative period. It relieves preoperative anxiety, decreases postoperative analgesic requirements, and decreases the incidence of postoperative nausea and vomiting. In this review article, we examine perioperative use of acupuncture for a variety of conditions.
Kesin bir tanım yapmak zor olsa da, yararsız tedavi (ya da nafile, boşuna, beyhude tedavi) için, ... more Kesin bir tanım yapmak zor olsa da, yararsız tedavi (ya da nafile, boşuna, beyhude tedavi) için, "yararlı bir amaca hizmet etmeyen, tümüyle etkisiz tedaviler" şeklinde bir açıklama getirilebilir. Yararsız tedavi kapsamında ortaya çıkan sorunların çözümü için, iki farklı yaklaşım önerilmektedir. Bu amaçla, ya tedaviyi sonlandırma ya da tedaviyi başlatmama için gereken ölçütler oluşturulur, ya da mevcut sorunların çözümüne yönelik süreçler üzerine odaklanılır. Sorunun çözümünde en önemli aşamalardan birisi ise, kurumsal politikaların oluşturulmasıdır. Bu tür politikalar hasta, hasta yakınları, hekimler ve kurumların katılımını sağlamalı, ayrıca sürece etik danışmanlık ve etik kurullar gibi yapıları dahil etmelidir.
Dünya’da ve Türkiye’de yoğun bakım, binlerce yıllık tıp tarihi birikiminin bir
parçasıdır. Emekle... more Dünya’da ve Türkiye’de yoğun bakım, binlerce yıllık tıp tarihi birikiminin bir parçasıdır. Emekleme yıllarından günümüzün gelişmiş organizasyonlarına kadar yoğun bakım, uzun ve zorlu bir yolculuk geçirmiş ve bugünkü durumunu almıştır. Bu alanın tarihinin ayrıntılı bir şekilde bilinmesi, yoğun bakımlarda çalışan ve bu alanda akademik çalışmalar yapan araştırmacılara farklı bir bakış açısı sunacaktır.
Türk Tıp Tarihine Genel Bir Bakış: Metinler, Terimler ve Tedaviler, 2024
Kutadgu Bilig, İslami dönem Türk edebiyatının en önemli eserlerinden birisidir. Yusuf Has Hacib t... more Kutadgu Bilig, İslami dönem Türk edebiyatının en önemli eserlerinden birisidir. Yusuf Has Hacib tarafından XI. yüzyılda yazılmış olan eser, bir siyasetnamedir. Eserin bir diğer özelliği, yalnızca siyasetname olmakla kalmayıp, o dönemde Orta Asya'daki Türklerin sosyal ve kültürel yaşamları konusunda da değerli bilgiler sunuyor olmasıdır. Bu açıdan bakıldığında Kutadgu Bilig, Türk tıp tarihi için de temel kaynaklar arasında yer almaktadır. Bu yazıda Kutadgu Bilig'deki sağlık ve hastalık ile ilişkili bilgiler incelenerek bu bilgilerin Türk tıp tarihi içindeki yeri değerlendirilmiştir.
Uploads
Papers by H. Volkan Acar
parçasıdır. Emekleme yıllarından günümüzün gelişmiş organizasyonlarına kadar yoğun bakım, uzun ve zorlu bir yolculuk geçirmiş ve bugünkü durumunu almıştır. Bu alanın tarihinin ayrıntılı bir şekilde bilinmesi, yoğun bakımlarda çalışan ve bu alanda akademik çalışmalar yapan araştırmacılara farklı bir bakış açısı sunacaktır.