Dursun ŞAHİN
Giresun Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilimler ve Türkçe Eğitimi Bölümü
less
Related Authors
mehmet kara
Gazi University
Veli Kürşad Öztürk
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
Gonca Gökalp Alpaslan
Hacettepe University
Kağan Gariper
Necmettin Erbakan University
Serap Faiz Büyükçam
Samsun Ondokuz Mayis University
Bünyamin Tetik
Ardahan University
InterestsView All (9)
Uploads
Papers by Dursun ŞAHİN
mektup yazmakla kalmamış, yazılan mektuplar, başka isimler tarafından bir araya getirilerek kitaplaştırılmıştır. Cumhuriyet döneminde de bu gelenek devam etmiş, tanınmış edebiyatçıların mektupları, kitap bütünlüğünde bir araya getirilmiştir. Bunlardan biri de Mehmet Kaplan’ın arkadaşı Âli Ölmezoğlu’na yazdığı mektuplardır. Zeynep Kerman ve İnci Enginün tarafından bir araya getirilen mektuplar, 1939 – 1944 yılları arasını kapsamaktadır. Kaplan’ın Âli Bey’e yazdığı 67 mektupta o dönemde yaşadıklarına dair samimi ifadeleri vardır. Mektuplar, Kaplan’ın doktora ve doçentlik için yoğun bir çalışma yürüttüğü dönemde yazılmıştır. Yoğun akademik çalışmaların, ekonomik sıkıntıların baskısı altında kaleme alınan mektuplarda Kaplan’ın duygusal olarak gelgitler yaşadığı görülmektedir. Mektupları, kimi zaman mutlu kimi zaman mutsuz bir ruh haliyle yazmıştır. Kaplan, mektuplarında, hocası Ahmet Hamdi Tanpınar’dan da söz etmektedir. Tanpınar’la ilgili ilginç hükümler vermektedir. Ancak verdiği hükümlerin bazen birbiriyle çeliştiği görülür. Bu çalışma, Kaplan’ın Ahmet Hamdi Tanpınar’la ilgili hükümlerini ve bu hükümlerin arka planında neler
olabileceğini içerik analizi yoluyla ortaya koymayı amaçlamaktadır.
değerlendirilen kişilerin, bilgi verme, sorunlara çözüm bulma, insanların ruhsal ve bedensel sıkıntılarını giderme gibi işlevleriyle vurgulandıkları görülmektedir.
Din eğitiminin her şeyden önce kalp eğitimi olduğunu belirten Nurettin Topçu, “Din Adamlığı” diye bir mesleğin olamayacağı düşüncesindedir. “Din Adamı” diye ayrı bir sosyal sınıf meydana getirmenin, dinin bir dünya zanaatı haline gelmesine yol açtığını ifade eder. Topçu, bu konudaki fikirlerini birçok eserinde dile getirmiştir.
“Taşralı” adlı eserde 1950’li yıllar Anadolu’sunu anlatan hikâyeleri bir araya getirilmiş olan Topçu, bu metinlerde dinin bir otorite aracı olarak kullanılışına dair çarpıcı örnekler sunmaktadır.
Bu çalışmada, yazarın “Taşralı” adlı eserinde yer alan hikâyelerinde kimi zaman ana karakter kimi zaman da yardımcı kahraman olarak yer verdiği “din adamı” tiplerinden yola çıkarak, dinin bir otorite aracı olarak nasıl kullanılabileceği, yazarın diğer eserlerinde yer verdiği görüşleri doğrultusunda değerlendirmeye çalışılacaktır.
In this article, the power of narration, analysis and depiction in Bahtiyar Vahabzade’s long poem “Atılmışlar” which deals with mother-child-society with a different perspective and the influence of Mehmet Âkif Ersoy, who is considered the most important representative of poetic story genre in Turkish Literature and used analysis and depiction in his poems, on these elements has been tried to be identified. Âkif’s influence in many aspects of Vahabzade's poem “Atılmışlar” has been identified.
Atatürk tarafından öngörülen ve temelinde Türkçenin bütün dillerin kaynağı olduğu düşüncesinin yer aldığı bu teoriye dair 1936 yılından bugüne kadar birçok görüş ortaya atılmış; Güneş Dil Teorisi üzerinde birçok değerlendirme yapılmıştır.
Bu çalışmanın amacı, Güneş Dil Teorisi üzerine yapılan değerlendirmelere bir yenisini eklemekten çok, teoriden 50 yıl önce kaleme alınmış bir tiyatro eserine dikkat çekmektir. Dil konusunda yaptığı çalışmalarla zaman zaman adından söz ettiren, Tanzimat dönemi isimlerinden Ferâizcizâde Mehmet Şâkir’in “Teehhül yahut İlk Göz Ağrısı” adını verdiği son tiyatro eseri, çalışmanın ana eksenini oluşturacaktır.
Çalışmaya Cumhuriyet sonrası dil faaliyetlerine, Güneş Dil Teorisine ve Ferâizcizâde Mehmet Şâkir’e kısaca değinilerek başlanacak, daha sonra adı geçen eserde teoriye örnek teşkil eden hususlar ortaya konularak, teori üzerinde verilecek hükümlerin daha sağlam temellere dayandırılmasına çalışılacaktır.
cultural and social life, economical factors, technological developments
and so on. Since the proclamation of the Republic, many curricula have
been put into practice and taking into account current conditions and
new scientific developments the ones which were thought to be
problematic or inefficient have been replaced by the new ones. Like
curricula of other courses, Turkish curriculum has been affected by these
changes.
Turkish language course (1-8 grades) was adopted with the decision
of Ministry of Education Board of Education and Instruction dated
05.08.2015 and numbered 71 and it was decided to be implemented
gradually starting from 1st and 5th grades in 2016-2017 school year.
The purpose of this study is to evaluate the texts and themes placed
1-8 grades Turkish language course by grade levels and to compare the
new curriculum with the previous ones.
In the study, conceptual information starting with text and theme
concepts is given first and considerations taken into account in selecting
text and theme in Turkish Curricula which have prepared and
implemented at different levels since1924 are summarized. Tables and
explanations on text types and themes have been examined by the grade
levels and information on the subject which is in the curriculum has been
evaluated.
This study is a descriptive research in survey model. Research data
has been obtained through document scanning and descriptive analysis
technique has been used to analyze the data.
mektup yazmakla kalmamış, yazılan mektuplar, başka isimler tarafından bir araya getirilerek kitaplaştırılmıştır. Cumhuriyet döneminde de bu gelenek devam etmiş, tanınmış edebiyatçıların mektupları, kitap bütünlüğünde bir araya getirilmiştir. Bunlardan biri de Mehmet Kaplan’ın arkadaşı Âli Ölmezoğlu’na yazdığı mektuplardır. Zeynep Kerman ve İnci Enginün tarafından bir araya getirilen mektuplar, 1939 – 1944 yılları arasını kapsamaktadır. Kaplan’ın Âli Bey’e yazdığı 67 mektupta o dönemde yaşadıklarına dair samimi ifadeleri vardır. Mektuplar, Kaplan’ın doktora ve doçentlik için yoğun bir çalışma yürüttüğü dönemde yazılmıştır. Yoğun akademik çalışmaların, ekonomik sıkıntıların baskısı altında kaleme alınan mektuplarda Kaplan’ın duygusal olarak gelgitler yaşadığı görülmektedir. Mektupları, kimi zaman mutlu kimi zaman mutsuz bir ruh haliyle yazmıştır. Kaplan, mektuplarında, hocası Ahmet Hamdi Tanpınar’dan da söz etmektedir. Tanpınar’la ilgili ilginç hükümler vermektedir. Ancak verdiği hükümlerin bazen birbiriyle çeliştiği görülür. Bu çalışma, Kaplan’ın Ahmet Hamdi Tanpınar’la ilgili hükümlerini ve bu hükümlerin arka planında neler
olabileceğini içerik analizi yoluyla ortaya koymayı amaçlamaktadır.
değerlendirilen kişilerin, bilgi verme, sorunlara çözüm bulma, insanların ruhsal ve bedensel sıkıntılarını giderme gibi işlevleriyle vurgulandıkları görülmektedir.
Din eğitiminin her şeyden önce kalp eğitimi olduğunu belirten Nurettin Topçu, “Din Adamlığı” diye bir mesleğin olamayacağı düşüncesindedir. “Din Adamı” diye ayrı bir sosyal sınıf meydana getirmenin, dinin bir dünya zanaatı haline gelmesine yol açtığını ifade eder. Topçu, bu konudaki fikirlerini birçok eserinde dile getirmiştir.
“Taşralı” adlı eserde 1950’li yıllar Anadolu’sunu anlatan hikâyeleri bir araya getirilmiş olan Topçu, bu metinlerde dinin bir otorite aracı olarak kullanılışına dair çarpıcı örnekler sunmaktadır.
Bu çalışmada, yazarın “Taşralı” adlı eserinde yer alan hikâyelerinde kimi zaman ana karakter kimi zaman da yardımcı kahraman olarak yer verdiği “din adamı” tiplerinden yola çıkarak, dinin bir otorite aracı olarak nasıl kullanılabileceği, yazarın diğer eserlerinde yer verdiği görüşleri doğrultusunda değerlendirmeye çalışılacaktır.
In this article, the power of narration, analysis and depiction in Bahtiyar Vahabzade’s long poem “Atılmışlar” which deals with mother-child-society with a different perspective and the influence of Mehmet Âkif Ersoy, who is considered the most important representative of poetic story genre in Turkish Literature and used analysis and depiction in his poems, on these elements has been tried to be identified. Âkif’s influence in many aspects of Vahabzade's poem “Atılmışlar” has been identified.
Atatürk tarafından öngörülen ve temelinde Türkçenin bütün dillerin kaynağı olduğu düşüncesinin yer aldığı bu teoriye dair 1936 yılından bugüne kadar birçok görüş ortaya atılmış; Güneş Dil Teorisi üzerinde birçok değerlendirme yapılmıştır.
Bu çalışmanın amacı, Güneş Dil Teorisi üzerine yapılan değerlendirmelere bir yenisini eklemekten çok, teoriden 50 yıl önce kaleme alınmış bir tiyatro eserine dikkat çekmektir. Dil konusunda yaptığı çalışmalarla zaman zaman adından söz ettiren, Tanzimat dönemi isimlerinden Ferâizcizâde Mehmet Şâkir’in “Teehhül yahut İlk Göz Ağrısı” adını verdiği son tiyatro eseri, çalışmanın ana eksenini oluşturacaktır.
Çalışmaya Cumhuriyet sonrası dil faaliyetlerine, Güneş Dil Teorisine ve Ferâizcizâde Mehmet Şâkir’e kısaca değinilerek başlanacak, daha sonra adı geçen eserde teoriye örnek teşkil eden hususlar ortaya konularak, teori üzerinde verilecek hükümlerin daha sağlam temellere dayandırılmasına çalışılacaktır.
cultural and social life, economical factors, technological developments
and so on. Since the proclamation of the Republic, many curricula have
been put into practice and taking into account current conditions and
new scientific developments the ones which were thought to be
problematic or inefficient have been replaced by the new ones. Like
curricula of other courses, Turkish curriculum has been affected by these
changes.
Turkish language course (1-8 grades) was adopted with the decision
of Ministry of Education Board of Education and Instruction dated
05.08.2015 and numbered 71 and it was decided to be implemented
gradually starting from 1st and 5th grades in 2016-2017 school year.
The purpose of this study is to evaluate the texts and themes placed
1-8 grades Turkish language course by grade levels and to compare the
new curriculum with the previous ones.
In the study, conceptual information starting with text and theme
concepts is given first and considerations taken into account in selecting
text and theme in Turkish Curricula which have prepared and
implemented at different levels since1924 are summarized. Tables and
explanations on text types and themes have been examined by the grade
levels and information on the subject which is in the curriculum has been
evaluated.
This study is a descriptive research in survey model. Research data
has been obtained through document scanning and descriptive analysis
technique has been used to analyze the data.
Taşrada yayımlanmaya başlayan dergilerden biri de 1886 yılında Bursa’da
Ferâizcizâde Mehmet Şâkir tarafından çıkarılmaya başlanan Nilüfer
dergisidir. Dönemin siyasi koşullarının da etkisiyle ciddi meselelere ağırlık
veren bir dergi olan Nilüfer’de zaman zaman mizaha da yer verilmiştir. Ancak Nilüfer, dönemin diğer dergilerinden farklı olarak mizahı siyasi eleştiri malzemesi olarak kullanmamıştır.
84 sayı yayım hayatında kalan Nilüfer’in bu uzun yayım hayatı boyunca
içeriğinden dolayı herhangi bir kovuşturma, cezalandırma, kapatma gibi bir
uygulamaya maruz kalmaması, yayım politikasındaki titizlikten kaynaklanmıştır.
Dönemin mizah gazetelerinin tavrına göre değerlendirildiğinde Nilüfer’in
geleneksel mizah figürlerinden meddahı kullandığı “letâif” başlığıyla
sunulan mizahi metinlerde meddah tarzı anlatımdan da yararlandığı görülmektedir.
Meddah gibi etkilenilen bir diğer kültür figürü de Nasreddin Hoca’dır.
Latifelerde Nasrettin Hoca doğrudan yer almasa da dolaylı olarak kendisine telmihte bulunulmaktadır.
Nilüfer’de politik mizaha hiçbir şekilde yer verilmemiştir.
Bu çalışmalardan Buket Dedeoğlu Orhun (2019)’un hazırlamış olduğu doktora tezinde yalnızca bir eser 11 estetik ölçüt üzerinden incelenmiş, Özlem Batmaz (2020)’ın yüksek lisans tezinde ise farklı yazarlara ait 16 eser yine aynı 11 ölçüt üzerinden değerlendirmiştir. Ayrıca Esra Koca (2022), hazırlamış olduğu yüksek lisans tezinde 6 çocuk kitabını 6 ölçüt üzerinden incelemiştir. Esra Koca’nın çalışmasında yer alan ölçütler daha çok eserlerin dış yapı özellikleri ve iletiler üzerinedir.
Bu araştırmada yazar Şermin Yaşar’ın çocuk edebiyatı alanına ait 18 eserinin çocuk edebiyatında estetik ölçütler yönünden incelenmesi ve değerlendirilmesi, bunun sonucunda da eserlerin Türkçe eğitiminde ve çocuğun estetik gelişiminde yararlanılabilme düzeyinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Araştırma, kuramsal boyuta ilişkin olarak nitel araştırma yöntemlerinden doküman inceleme ve betimsel tarama modeli ile sınırlandırılmıştır. Araştırmada belirlenen estetik ölçütler, alanda yapılmış literatür taraması sonucunda elde edilen verilere dayanarak hazırlanmış olup daha önce yapılmış çalışmalar ile sınırlıdır.