Papers by Çetin Türkyılmaz
Bu yazida Hegel’in, Spinoza tersine Leibniz’in felsefede oznellik ve bireysellik alanini actigi y... more Bu yazida Hegel’in, Spinoza tersine Leibniz’in felsefede oznellik ve bireysellik alanini actigi yonundeki iddiasindan hareket ediyorum. Leibniz’in felsefe tarihindeki oneminin ozellikle bu noktaya dayandirilmasinin ne olcude hakli oldugu sorunundan hareketle de, Leibniz’de “tek olan”in, bireysellesme, tekillik ve monad kavramlari cercevesinde hesaba katilmasi gerektigini ortaya koymaya calisacagim; bu anlamda da, Deleuze’un Leibniz yorumundan da faydalanarak, bu bireyselligin fark ve cokluk alanina olanak saglayan “olay” dusuncesiyle birlikte dusunulmesi gerektigini iddia edecegim. Ote yandan, Leibniz’in felsefe tarihindeki asil oneminin, onun tek olani hesaba katarken, bunu bir guc, degisim ve gelisim cizgisi cercevesinde yapmasindan kaynaklandigini gostermeye calisacagim.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
H.Ü. Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2004
Özet Bu çalışmanın amacı, Martin Heidegger'in "ontoloji/metafizik tarihinde" Kant felsefesinin ye... more Özet Bu çalışmanın amacı, Martin Heidegger'in "ontoloji/metafizik tarihinde" Kant felsefesinin yerinin nasıl belirlendiğini ortaya koymaktır. Heidegger Kant'ın temel sorununun metafiziği te-mellendirmek olduğunu söylemektedir. Metafiziği temellendirmek, ontolojinin iç olanağının gösterilmesi anlamına gelmektedir. Ontolojinin iç olanağının aydınlatılması, Heidegger'e göre, Kant'ta varolana aşkın olan aklın saf bilgilerinin ortaya konmasıyla gerçekleştirilir. Bu, ona göre, ontolojinin temellendirilmesidir. Ontolojinin iç olanağının aydınlatılmasında temelde yeralan yeti, ontolojik sentezi gerçekleştiren transsendental imgelemdir. Transsendental imgelemin zamanla içsel bir ilişkisi vardır. Heidegger'e göre, Kant koyduğu bu temel önünde daha sonra geri çekilmiştir. Bunu yapmakla o, varlığın zamanla olan ilişkisi sorununu eksik bırakmıştır. Abstract The aim of this study is to expose how Martin Heidegger gives place to Kant's philosophy in his own "the history of ontology/metaphysics". Heidegger states that the main problem of Kant's philosophy is to lay the foundation of the metaphysics. Laying of the foundation of the metaphysics means to realize the projection of the intrinsic possibility of ontology. The Projection of the intrinsic possibility of ontology in the Kant's philosophy is realized, in accordance with Heidegger's view, when Kant presents the pure knowledge of reason which is transcendent to the being. For Heidegger, this is the laying of the foundation of the ontology. The fundemantal faculty in the realization of the projection of the intrinsic possibility of ontology is the transcendental imagination which produces the ontological synthesis. The faculty of the transcendental imagination has an intrinsic relation with time.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Temâşâ Felsefe Dergisi, 2015
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Kutadgubilig Dergisi, 2016
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Synthesis Philosophica, 2018
I argue that to understand Hegel's critique of Stoicism in relation to the problem of freedom it ... more I argue that to understand Hegel's critique of Stoicism in relation to the problem of freedom it is important to appreciate some Foucault's ideas and those of the Foucauldian circle influenced by his thought. I will begin by discussing Foucault's reference to Greco-Roman Philosophy in his lectures at Collège de France. In those lectures, by using Hadot's concept of spiritual exercises, he tries to constitute ethics of the self based on a conception of subjective freedom. Afterwards, I will deal with Hegel's critique of Stoicism on the ground of the Stoic theory of oikeiōsis. Hegel's interpretation of this theory is the basis of his critical attitude towards Stoicism. There is a connection between Stoicism and Foucault's late period in respect to the conception of freedom, which is entirely based on subjectivity. At the end of this paper, I hope to show that Hegel's critique of Stoic ethics, beginning with an examination of the theory of oikeiōsis, can provide us with an opportunity to criticise the subjective point of view in the problem of freedom.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Özet Bu çalışmada Platon'un, metafiziğin sonu düşüncesi çerçevesinde Nietzsche ve Heidegger'i tak... more Özet Bu çalışmada Platon'un, metafiziğin sonu düşüncesi çerçevesinde Nietzsche ve Heidegger'i takip eden Derrida tarafından nasıl ele alındığına değinildi. Mitos'tan logos'a doğru gelişen bir hareketle, logos'un belirleyiciliğinde mitos'tan kopan düşüncenin başlangıcı Platon, sonu ise Hegel olarak nitelendirilir. Bu başlangıç ve son ilişkisi çerçevesinde metafizik düşünme biçimini aşmaya çalışan Nietzsche ile Heidegger'den farklı olarak Derrida, bu düşünme biçiminin aşılamayacağını, bu düşünme biçiminin bizi getirdiği kriz aşamasında bir süreklilik olduğunu düşünür. Metafizik düşünme biçiminde belirleyici olan ise, ikili karşıtlıklar sistemidir. Duyulur-düşünülür, aşkın-içkin, iyi-kötü, mitos-logos gibi ikili karşıtlıkların felsefenin en başından bu yana, hep bir sorunsal yapıya işaret ettiğini, Derrida Platon'un çeşitli metinlerini ele alıp, yapıbozuma uğratarak göstermek istemektedir. İlkin Phaidros diyalogundaki pharmakon meselesi, daha sonra da Timaios diyalogundaki khôra meselesinden hareketle Derrida, Platon'un kendi metninde de bu karşıtlıklar sisteminin " istikrarsızlaştırıldığı " nı ve karşıtlıklar arasındaki bir uçurumu, aradalığı kendinde taşıdığını ortaya koymuştur. Bu nedenle Platon ve Platon tarafından imzalanan metnin bir etkisi olarak kendini gösteren tüm felsefe, görünürdeki sağlam temellerinin ötesinde, hep bir " söylenmemiş olarak kalanın " sarsıcı etkisini kendinde taşımaktadır. Derrida'nın Platon'u yorumlayışını kendisine konu edinen bu çalışma ise, sonunda, Nietzsche, Heidegger ve Derrida tarafından ortaya konan bu hattın kendisinin de sorunsallaştırılabileceğini ortaya koyarak, Platon'un başlangıçtan bu yana felsefenin ve düşüncenin " temel meselesi " olduğu sonucuna varmaktadır. Abstract In this paper, Derrida's way of considering Plato is touched on, who follows Nietzsche and Derrida within the scope of thought at the end of metaphysics. Plato is characterised as the beginning of thought which breaks out the mythos on deciveness of logos, by a movement progressing from mythos to logos. On the other hand, Hegel is characterised as the ending of this thought. Unlike Nietzsche and Heidegger, who always try to overcome the metaphysical way of thinking in respect of the relation of these beginning and ending, Derrida thinks that it is impossible to overcome this way of thinking and that it is a continuity during the crisis phase in which the man was taken by itself. The determinant of metaphysical way of thinking is binary opposition system. Derrida tries to demonstrate that the binary oppositions like sensible-intelligible, transcendent-immanent, good-evil and mythos-logos have indicated a problematic structure since the very beginning of philosophy, on several texts of Plato by deconstructing them. Firstly by pharmakon argument of Phaidros and later on by khôra argument of Timaios; Derrida reveals that the binary oppositions system has been " destabilised " in Plato's own text as well and that his very text carries the abyss, the in-betweenness of the oppositions within. Thus, Plato and the whole philosophy which manifests itself as an effect of Plato's signatured text, always carry a traumatic effect of " remaining unspoken " within itself, beyond its apparently unshakable basis. This paper, which mentions Derrida's interpretation on Plato, reveals that the line presented by Nietszche, Heidegger and Derrida can be also problematised; and consequently decides that Plato has been the " key issue " of philosophy and thinking from the very beginning.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
This paper was published in Hegel-Jahrbuch 2015
Hegel gegen Hegel II
Herausgegeben von
Andreas A... more This paper was published in Hegel-Jahrbuch 2015
Hegel gegen Hegel II
Herausgegeben von
Andreas Arndt, Myriam Gerhard, Jure Zovko
in Verbindung mit
Önay Sözer und Alper Turken
De Gruyter Verlag (ISSN 0073-1579)
Bookmarks Related papers MentionsView impact
edebiyatdergisi.hacettepe.edu.tr
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Drafts by Çetin Türkyılmaz
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Conference Presentations by Çetin Türkyılmaz
Uluslararası İstanbul Felsefe Kongresi Bildiri Kitabı, 2018
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Books by Çetin Türkyılmaz
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Uploads
Papers by Çetin Türkyılmaz
Hegel gegen Hegel II
Herausgegeben von
Andreas Arndt, Myriam Gerhard, Jure Zovko
in Verbindung mit
Önay Sözer und Alper Turken
De Gruyter Verlag (ISSN 0073-1579)
Drafts by Çetin Türkyılmaz
Conference Presentations by Çetin Türkyılmaz
Books by Çetin Türkyılmaz
Hegel gegen Hegel II
Herausgegeben von
Andreas Arndt, Myriam Gerhard, Jure Zovko
in Verbindung mit
Önay Sözer und Alper Turken
De Gruyter Verlag (ISSN 0073-1579)