Conference Presentations by Ahmet Sağlamgöncü
Social studies helps the individual to recognize himself/herself, the people around him/her, and ... more Social studies helps the individual to recognize himself/herself, the people around him/her, and the society he/she lives in. The need for individuals to recognize themselves and the society leads them to reveal the causes of their behavior. It is important for individuals to recognize the causes of their behavior and to guide their behavior to create a conscious society. In Social studies courses, can be used of the theory of attribution in order to enable individuals to recognize the reasons for their behaviour and guide their behavior and to create a conscious society. The theory of attribute, put forward by theorists such as Harold Kelley and Fritz Heider, is based on the assumption that individuals effectively try to understand the social world. According to the attribution theory, individuals observe human behavior and reveal the purpose of these behaviors. Then, individuals assing a meaning to these behaviors according to personal or environmental factors. The meanings that individuals assign on behaviors reflect the views of individuals according to their characteristics of being stable or variable. The theory of attribute analyses the meanings that individuals assign on behavior and reveals their belief in whether or not they will repeat these behaviors in the future. According to the attribute theory, the cause of behavior is based on one of personal or environmental factors, which concerns the sense of trust and responsibility that the individual has. If the causes of behaviors are based on one of the stable or variable factors, this is related to the future situation of that behavior. In Social Studies courses, students are expected to be educated as citizens who are sensitive to social problems and to provide solutions to these problems. The attributes of students on social problems are important to understanding of their responsibilities for resolving these problems and their beliefs about their future situation. In this respect, the aim of the research is to reveal the relation between the attribute theory and the social studies course and to show how to use the attribute theory in the social studies lessons.
2011-2017 YILLARI ARASINDA DÜZENLENEN ULUSLARARASI SOSYAL BİLGİLER EĞİTİMİ SEMPOZYUMLARINDA SUNULAN BİLDİRİLERE İLİŞKİN BİR ANALİZ (THE ANALYSIS OF THE PAPERS PRESENTED AT INTERNATIONAL SOCIAL STUDİES EDUCATION SYMPOSIUM BETWEEN 2011-2017), 2018
Eğitim bir toplumun geleceğinin şekillenmesinde en büyük role sahiptir. Bu doğrultuda verilen eği... more Eğitim bir toplumun geleceğinin şekillenmesinde en büyük role sahiptir. Bu doğrultuda verilen eğitimin niteliği ile o toplumda yetişen bireylerin nitelikleri arasında sıkı bir bağ kurulabilir. Okulların fiziki yapısı, eğitim
materyalleri bakımından donanımı, öğretim programlarının işlevselliği, öğretmenlerin niteliği gibi eğitimin niteliğini etkileyen birçok faktör vardır. Bu faktörler aynı zamanda birbirleriyle de etkileşim halindedir. Sosyal
Bilgiler dersi yaşama yönelik bilgi, beceri ve değerlerle öğrencilere birtakım özelliklerin kazandırılması amaçlamaktadır. Bu amaca uygun olarak Sosyal Bilgiler dersi öğretme-öğrenme süreçlerinde yapılandırmacı yaklaşımı temel alan birçok öğretim yöntem ve tekniklerin kullanımına başvurulabilmektedir. Öğretme/öğrenme süreçlerinde tüm bu öğretim yöntem ve tekniklerin etkili olabilmesi için öğretmenlerin öğrencilerini iyi tanıması, doğru yöntem ve tekniği seçebilmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda öğretmenlerin uygulamaya koydukları öğretme-öğrenme süreçlerine ilişkin bakış açıları kadar öğrencilerin de bu sürece ilişkin görüşlerini ortaya çıkarmak eğitimin niteliğini artırmak için önemlidir. Bu çalışmada Sosyal Bilgiler derslerinde öğretme/öğrenme süreçlerine ilişkin öğrencilerin görüşlerini ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. Araştırma nitel araştırma desenlerinden durum çalışması olarak planlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu Adana ilinin Seyhan ilçesinde, 2016-2017 eğitim-öğretim yılında bir devlet okulunun 6.sınıfında bulunan 3’ü erkek, 4’ü kız olmak üzere 7 kişilik bir öğrenci grubu oluşturmaktadır. Öğrenciler farklı şubelerden rastgele seçilmişlerdir. Çalışma grubunun farklı şubelerden oluşması ile okulda görev yapan iki Sosyal Bilgiler öğretmeninin de ders sürecine ilişkin öğrenci görüşlerinin ortaya çıkarılması sağlanmıştır. Araştırma verileri açık uçlu anket ve dokümanlarla toplanmış, veriler içerik analizi ile çözümlenmiştir. Araştırmada elde edilen sonuçlara göre aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır.
*Öğretmen tarafından öğrencilere önce ders kitabı okutulup, daha sonra kendisinin anlatımı ile ders işlenmektedir.
*Öğrenciler kimi zaman ders öncesi hazırlıklar yaparak sınıfta konuları kendileri anlatmaktadır.
*Derste projeksiyon cihazı kullanılarak resim, video ve filmlerle ders işlenmektedir.
*Soru-cevap tekniği kullanılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Öğretme-Öğrenme Süreci, Sosyal Bilgiler
Dünyamız tarihsel süreç içerisinde doğa ve insanın kendisi de dahil olmak üzere sürekli olarak bi... more Dünyamız tarihsel süreç içerisinde doğa ve insanın kendisi de dahil olmak üzere sürekli olarak bir değişim içerisindedir. Yaşanan bu değişimin öğrenciler tarafından geçmiş, bugün ve gelecek bağlamında algılanması onların kendilerini, çevresini, dünyayı, tarihi, sosyal bilgileri, kısacası hayatı anlamlandırmaları noktasında oldukça önemli
görülmektedir. Bu doğrultuda 2005 yılı Sosyal Bilgiler Öğretim Programı’nda değişim ve sürekliliğin öğrenciler tarafından algılanabilmesine yönelik “Zaman, Süreklilik ve Değişim” adı altında bir
öğrenme alanına yer verilmiştir. Sosyal Bilgiler derslerinde öğrencilerin değişim ve sürekliliğe ilişkin bakış açıları oluşturabilmeleri, geliştirebilmeleri adına öğretim süreçleri planlanıp ele alınmalıdır. Bu doğrultuda görsel okumanın düşünme, anlama, öğrenme ve bilgi edinmedeki işlevselliği göz önünde bulundurulduğunda
öğretmenlerin öğrenme ve öğretme süreçlerinde görsel verilerden sıklıkla yararlanmaları gerekmektedir. Eğitimde kullanılan görseller soyut bir konuyu somutlaştırmak, sözel dille anlatılması güç bir konuyu daha etkili bir şekilde anlatabilmek, öğrencilerin ilgisini çekmek, eski bilgilerini harekete geçirmek, onları güdülemek için kullanılabilir. Bu bağlamda Sosyal Bilgiler derslerinde görsel okuma temelli bir öğretim süreci öğrencilerin değişim ve sürekliliği algılamasında oldukça somut veriler ortaya çıkarmaktadır. Bu doğrultuda araştırmanın amacı, Sosyal
Bilgiler dersi öğrenme ve öğretme sürecinde değişim ve sürekliliğin algılanması boyutunda görsel materyalleri ve görsel okumayı merkeze alan bir öğretim süreci planlamak, uygulamak ve uygulamanın etkili olup olmadığını irdelemektir. Araştırma, nitel temelli bir araştırma olup eylem araştırması deseni kullanılarak planlanıp uygulamaya koyulmuştur. Araştırmanın çalışma grubunu, Adana ilinin Seyhan ilçesinde, 2015-2016 eğitim öğretim yılında bir devlet okulunun 5. sınıfına devam eden 12’si erkek, 10’u kız olmak üzere toplam 22 kişilik bir öğrenci grubu oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama araçları olarak, “değişim ve sürekliliğe dair görsel okuma etkinlikleri ve çalışma yaprakları”, “öğrencilerle yapılan odak grup görüşmesi” ve “video kayıtları” kullanılmıştır. Araştırma kapsamında araştırmacılar tarafından hazırlanan veri toplama araçlarından elde edilen verilerin değerlendirilmesinde nitel veri analiz yöntemlerinden içerik analizi kullanılmıştır. Bu kapsamda her bir soru tekrar tekrar okunmuş, bu çerçevede kategoriler oluşturulmuş ve öğrencilerin vermiş oldukları cevaplar, niteliklerine göre ilgili oldukları kategorilere ayrılmıştır. Bunun ardından da verilen yanıtlar nicelleştirilerek tablolar halinde sunulmuştur. Araştırma kapsamında 5. sınıf “Bilim Teknoloji ve Toplum” Öğrenme Alanında yer alan “Gerçekleşen Düşler” Ünitesine ait dört kazanım belirlenmiştir. Tüm bu kazanımlara yönelik olarak görsel okuma
temelinde hazırlanmış etkinlikler ve her bir etkinliğin sonunda yine görsel okuma temelinde oluşturulan çalışma yaprakları, öğrencilerin görsel okuma niteliklerini ortaya çıkarmada birer veri toplama kaynağı olarak
kullanılmıştır. Her bir çalışma yaprağı için ayrı ayrı değerlendirme ölçütleri (rubrik) de hazırlanmıştır. Araştırmanın temel bulguları; değişim ve sürekliliği algılamada görsel okumaya ilişkin sınıfta uygulanan
etkinliklerin öğrenciler tarafından oldukça ilgi çektiğini göstermektedir. Öğrencilerin büyük bölümü sınıfta uygulanan tüm görsel okuma etkinliklerinde derse katılmışlar; değişim ve sürekliliğe ilişkin fikir
yürütebilmişlerdir. Öğrenciler değişim ve sürekliliğe dair hazırlanan etkinliklerdeki görseller üzerinden tartışmalarda bulunabilmişler, çalışma yapraklarında bu etkinliklere yönelik çıkarımlarını ifade edebilmişler ve bir
ürün (resim çizme, slogan yazma vb.) ortaya çıkarabilmişlerdir. Öğrencilerin sınıf içerisinde görselleri inceleyerek vermiş oldukları cevaplar ile çalışma yapraklarındaki sorulara vermiş oldukları cevaplar göz önüne alınarak yapılan değerlendirmelerde öğrencilerin genel olarak görece başarılı oldukları görülmektedir. Öğrenciler görsel okuma temelli öğretim sürecinde mutlu oldukları, dersi daha iyi anladıkları, daha hızlı öğrenebildikleri, görsel okumanın öğrenmelerini kolaylaştırdığı, derse daha fazla katıldıkları ve görselden anlam çıkarmada artık daha iyi
olduklarını ifade etmişlerdir.
Anahtar sözcükler: Değişim ve Süreklilik, Eylem Araştırması, Görsel Okuma, Görsel Okuryazarlık, Sosyal Bilgiler
Klasik ders programları tarih konularını sultanlardan, vezirlerden, krallardan, padişahlardan, de... more Klasik ders programları tarih konularını sultanlardan, vezirlerden, krallardan, padişahlardan, devletlerin birbirleriyle yaptıkları savaşlardan ve imzalanan antlaşmalardan ibaret kılmaktadır. Bu konular öğrenciler için görece zaman ve mekân olarak uzak olan konulardır. Oysa günlük
yaşamımızda yer alan birçok eşyanın tarihi belirsiz ve ilginçtir. Eşya tarihi yaklaşımı ile Sosyal Bilgiler derslerinde öğrencilerin değişim ve sürekliliği algılama becerilerinin geliştirilmesi sağlanabilir. Eşyaların yapılmış oldukları materyallerinden, şekillerinden, özelliklerinden yola çıkılarak
öğrencilerin akıl yürütmeleri ve o dönemin yaşam koşulları hakkında çıkarımda bulunmaları gerçekleşebilir. Bu doğrultuda okul düzeyinde kullanılabilecek eşya tarihi yaklaşımı, öğrencilerin günlük yaşamlarında
sıklıkla kullandıkları bir eşyanın/araç-gerecin geçmişten günümüze gelişimlerini gösterecek şekilde birinci ve ikinci elden kaynaklar kullanılarak araştırılmasını kapsar. Bu çalışmada Sosyal Bilgiler
derslerinde eşya tarihi konularının ders ortamlarına eklemlenip örnek bir uygulaması yapılarak öğrenciler üzerindeki etkililiği irdelenecektir.
Araştırma, nitel araştırma yöntemlerinden eylem araştırması deseni kullanılarak planlanmış ve uygulamaya konulmuştur. Araştırmanın çalışma grubunu Adana ilinin Seyhan ilçesinde yer alan bir
devlet okulunun 5. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Çalışmaya 11’i erkek, 10’u kız olmak üzere toplam 21 öğrenci katılmıştır. Başlangıçta öğrencilerle birlikte çamaşır makinesinin ve telefonun zaman içinde değişimini irdeleyen bir ders işlenmiştir. Ardından öğrencilerden bir eşya belirleyerek tarihini incelemeleri ve o eşyanın zaman içinde değişimini bilen 40 yaş üstü 4 yetişkinle de görüşme yapmaları istenmiştir. Ardından bu kaynaklardan elde ettikleri verileri kullanarak öğrencilerin bir
rapor yazmaları sağlanmıştır. Öğrenciler tarafından teslim edilen ödevler hazırlanan değerlendirme ölçütleri (rubrik) kullanılarak değerlendirilmiştir. Bu anlamda eşya tarihi ödevleri araştırmanın
doküman inceleme temelli veri toplama aracıdır. Ayrıca çalışmaya katılan 5 öğrenci ile de sürece ilişkin görüşmeler yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Eşya Tarihi, Sosyal Bilgiler, Eylem Araştırması.
Türkiye’de yaşanan yarışmacı ve çocuğa uygun olmayan eğitim sorunundan ne yazık ki sosyal bilgile... more Türkiye’de yaşanan yarışmacı ve çocuğa uygun olmayan eğitim sorunundan ne yazık ki sosyal bilgiler öğretimi
de etkilenmektedir. Yapılan birçok araştırma, kısa sürede bilgi ezberletilerek test sınavlarında başarılı olunmasını
amaçlayan sosyal bilgiler öğretiminden, çocukların pek de hoşnut olmadıklarını göstermektedir. İlköğretim
basamağında Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler, birçok sosyal bilimin toplulaştırılmaya dahil edilmesinden
kaynaklanmış derslerdir. Bunlar, aslında çeşitli eğitim kuramları doğrultusunda çocuk gelişimine yönelik olarak
yapılandırılmış toplu öğretim dersleridir. Ne yazık ki yarışmacı eğitim, çocuk gerçeği ve toplu öğretim ilkelerini
ikinci plana itmektedir. Özellikle okullardaki esasici anlayış ve ayrık (disipliner) öğretim, uzmanlık üzerine
temellendirilmektedir. Bu nedenle toplu öğretim dersleri olan Hayat bilgisi, Fen Bilgisi ve Sosyal Bilgilerin de
ayrık öğretim dersleri gibi işlenmesine neden olmaktadır. Oysa ki toplu öğretimin doğuş gerekçesinin başında
çocuğa görelilik ilkesi bulunmaktadır. Diğer gerekçeler arasında çocuğun ilgi ve yeteneklerinin dikkate alınması,
gerçek yaşama yönelik eğitim, her ortam ve koşula uyarlanabilen esnek eğitim, ilişkilendirilerek anlamlı temalarda
birleştirilen kalıcı eğitim, bilgi yerine duygu ve değerleri temel alan eğitim ilkeleri sayılabilir. Yukarıda sözü edilen
gerekçe veya ilkeler, çocuğa uygun eğitim kaygısı güden çeşitli eğitimcilerin görüşlerine ve uygulamalarına
dayanmaktadır. Bunlar arasında Jan Amos Comenius, Marques de Condercet, Jean Jacques Rousseau, Johann
Heinrich Pestalozzi, Friedricht Herbart, Berthold Otto, John Dewey, C. M. Murry, P. Petersen, Jean Ovide Decroly,
Helen Parkhurst ve Gestalt psikologları (Max Wertheimer, Kurt Koffka, Wolfgang Köhler) sayılabilir. Türkiye’de
de Cumhuriyetin kuruluşundan başlayarak toplu öğretim sistemine ilişkin görüşleri bulunan Satı bey, Mustafa
Necati, Celal Antel ve İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu gibi eğitimciler bulunmaktadır. Toplu öğretim sistemi, bu
eğitimcilerin ortaya attığı yararcılık ve ilerlemecilik gibi eğitim felsefesi akımlarına dayandırılmaktadır. Toplu
öğretimin ayrık öğretim programlarından en önemli farkı her zaman ve her mekandaki değişime (çevreye duyarlı)
uyarlanabilirlik özelliği ve esnek yapsıdır. İlerlemecilik, yararcı felsefenin eğitime uygulanmış şeklidir. Yararcılık,
değişme olgusunu gerçeğin kendisi olarak görmektedir. Bu nedenle yararcılığa göre eğitim sürekli bir gelişim
içindedir. Eğitimciler yeni bilgiler ve değişmeler ışığında, eğitime yeni amaçlar ve politikalar belirlemeye hazır
olmalıdırlar. Bu felsefede asıl amaç, toplumsal yapı ve yaşayış düzeninde demokratik ve sosyal bir hayat biçimi
geliştirmektir. Topluma, dış dünyaya ve belli doğrulara uyum yerine tecrübenin sürekli olarak yeniden inşa
edilmesi, eğitim programlarının özünü oluşturur. Bazı eğitimcilerin toplulaştırmayı eğitimin tüm öğelerine
uygulayarak denemeler yaptıkları görülmektedir. Öğeler arasında bulunan program, öğretmen ve öğrencilerin
toplulaştırmaya konu edildiği anlaşılmaktadır. Günümüzde en yaygın uygulama program alanındaki
toplulaştırmadır. Hatta yüz yaşını doldurmuş geleneksel toplu öğretim program ve dersleri arasında bulunan Hayat
Bilgisi, Fen Bilgisi ve Sosyal Bilgiler en çok bilinen ve yaygın olarak kullanılanlardandır. Ancak toplu öğretimin,
eğitim kurumları gibi birçok şirket tarafından da personellerini eğitmek amacıyla kullanıldığına tanık
olunmaktadır. Ayrıca hizmet öncesi ve sonrası dönemde öğretmenlerin, toplu öğretim ilkelerine göre
yetiştirilmemiş olmaları da bir başka sorunu oluşturmaktadır. Toplu öğretim derslerinin birçok ayrık öğretim dersi
öğretmeni tarafından okutulmaya çalışıldığı görülmektedir. Bunlar arasında liselere yönelik yetiştirilmiş Tarih ve
Coğrafya öğretmenleri de bulunmaktadır. Bildiri, tarih eğitimi odağında toplu öğretimi anlama ve Türkiye’de toplu
öğretimin önemine dikkat çekme çabasının bir ürünüdür. Bu çaba bağlamında tarama yönteminden yararlanılarak
araştırma yapılmış ve alan uzmanlarıyla tartışılmak üzere bildiri olarak hazırlanmıştır.
Anahtar sözcükler: İlkokul, Ortaokul, Sosyal Bilgiler Öğretimi, Toplu Öğretim
Thesis Chapters by Ahmet Sağlamgöncü
Araştırmanın amacı, Sosyal Bilgiler dersi öğrenme/öğretme sürecinde görsel materyalleri ve görsel... more Araştırmanın amacı, Sosyal Bilgiler dersi öğrenme/öğretme sürecinde görsel materyalleri ve görsel okumayı merkeze alan bir öğretim süreci planlamak, uygulamak ve uygulamanın etkili olup olmadığını irdelemektir. Bu temel amaca yönelik olarak aşağıdaki sorulara yanıt aranmıştır:
1.Öğrencilerin görsel okuma kavramına ilişkin algıları araştırma öncesi ve sonrası nasıldır?
2.Görsel okumaya ilişkin sınıfta uygulanan etkinliklerin öğrenciler tarafından gerçekleştirilme düzeyi nasıldır?
3.Görsel okuma temelli uygulama ve etkinliklere ilişkin öğretmen ve öğrenci görüşleri nasıldır?
Bu araştırma nitel bir çalışma olup, yeni bir yaklaşımı uygulamak amacıyla eylem araştırması olarak modellenmiştir. Araştırmanın katılımcılarını, 2015-2016 eğitim-öğretim yılında Adana'nın Seyhan ilçesinde yer alan bir devlet okulunun 5.sınıfında bulunan 12'si erkek 10'u kız olmak üzere 22 kişilik bir öğrenci grubu oluşturmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak ön test ve son test açık uçlu anket, araştırmacı ve öğretmen günlükleri, öğretmen ve öğrencilerle yapılan yarı yapılandırılmış görüşmeler, kamera ve fotoğraf kayıtları kullanılmıştır. Elde edilen veriler içerik analizi tekniği ile çözümlenmiştir. Sonuç olarak öğrencilerin araştırma öncesinde görsel okuma kavramına ilişkin algılarında, araştırma sonrasında önemli bir değişikliğin meydana geldiği ortaya çıkmıştır. Öğrencilerin çoğu sınıfta uygulanan tüm görsel okuma etkinliklerinde derse katılmışlar ve çalışma yapraklarında bir ürün ortaya çıkarabilmişlerdir. Görsel okuma etkinliklerine yönelik tüm süreçte öğrencilerin derse katılımları ve çalışma yapraklarının değerlendirme sonuçları göz önüne alındığında, öğrencilerin oldukça başarılı oldukları görülmektedir. Sınıfın Sosyal Bilgiler öğretmeni ve öğrenciler, görsel okuma temelli uygulama ve etkinliklere ilişkin olumlu bir tutum içerisindedir. Öğretmen, görsel okuma temelli öğretim sürecinde öğrencilerin mutlu oldukları, derse daha aktif olarak katıldıkları, kendilerini ifade etmede gelişim gösterdikleri, görsellerden anlam çıkarmada genel olarak zorluk çekmedikleri görüşündedir. Öğrenciler ise görsel okuma temelli öğretim sürecinde mutlu oldukları, dersi daha iyi anladıkları, öğrenmelerinin kolaylaştığı, daha hızlı öğrenebildikleri, derse daha fazla katıldıkları, görselden anlam çıkarmada artık daha iyi oldukları görüşündedirler. Araştırma bulgularına göre tüm öğrenciler görsel okuma temelli böylesi bir öğretimin tekrar yapılmasını istemeleri, onların bu süreçte ne kadar mutlu olduklarını göstermektedir.
Papers by Ahmet Sağlamgöncü
Uluslararasi avrasya sosyal bi̇li̇mler dergi̇si, 2022
İnönü Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü dergisi, May 16, 2018
The aim of this study is to launch a teaching process which focuses upon visual materials and rea... more The aim of this study is to launch a teaching process which focuses upon visual materials and reading in terms of understanding those concepts mentioned above during learning and teaching processes in Social Studies lessons and determine its efficiency. Design & Methodology: The present study is a qualitative research. Action research design has been employed in this study. 22 students, 12 female and 10 male, studying on 5 th grade of a state school in 2015-2016 academic year in Seyhan, Adana, Turkey have been selected as the study group. In the study, 'visual reading activities and worksheets about the concepts of change and continuity', 'focus group discussions with the students' and 'video records' have been used as data collection instruments. Content analysis, one of qualitative data analysis methods, has been employed with the purpose of evaluating the data gathered from data collection instruments. In the present study, four attainment targets for a specific unit (Gerçekleşen Düşler) in 5 th grades "Science, Technology and Society" learning domain have been determined. Aimed at those attainment targets, visual reading-based activities and worksheets at the end of each activity have been employed as data collection instruments in order to reveal students' visual literacy skills. Findings: Most of the students, being able to state opinion as to the concepts of change and continuity, participate actively in visual reading activities. Please give spectacular findings obtained from your study. They are observed to have arguments through the visuals in the activities about those concepts mentioned above, express their opinions and put forth an output such as painting, catchword etc. Implications & Suggestions According to the results of the research students experienced difficulty in perceiving continuity as compared to perceiving change. The students state that they feel happy during visual learning-based teaching process, understand the lessons better and faster. They also add that visual literacy facilitates their understanding, they are able to attend lessons more and better at stating opinion from visuals.
ODÜ Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi (ODÜSOBİAD)
Sosyal Bilgiler eğitimi alan yazınında okuryazarlık ile ilgili çalışmaların gerçekleştirilmesi So... more Sosyal Bilgiler eğitimi alan yazınında okuryazarlık ile ilgili çalışmaların gerçekleştirilmesi Sosyal Bilgiler dersi ile okuryazarlık becerileri arasındaki ilişkinin sağlanması bakımından önemlidir. Lisansüstü eğitim tezleri alan yazına önemli katkılar sağlamaktadır. Bu araştırmada Sosyal Bilgiler eğitiminde okuryazarlık ile ilgili nasıl bir eğilim olduğunu belirlemeye yönelik okuryazarlık ile ilgili gerçekleştirilen lisansüstü tezler incelenmiştir. Araştırmanın temel amacı Türkiye’de Sosyal Bilgiler eğitimi lisansüstü eğitim alanında gerçekleştirilen okuryazarlık ile ilgili tezlerin çeşitli değişkenler bakımından incelenmesidir. Nitel araştırma yönteminin benimsendiği araştırmada doküman incelemesi kullanılmıştır. Bu kapsamda Sosyal Bilgiler eğitiminde okuryazarlık ile ilgili gerçekleştirilen 47 lisansüstü tez dokümanı incelenmiştir. Elde edilen veriler betimsel analiz yaklaşımıyla çözümlenmiştir. Araştırma soncunda Sosyal Bilgiler eğitiminde en fazla medya okuryazarlığı ile ilgili...
TED EĞİTİM VE BİLİM
Orijinal Makale * Bu makale Ahmet Sağlamgöncü'nün Handan Deveci danışmanlığında yürüttüğü "Sosyal... more Orijinal Makale * Bu makale Ahmet Sağlamgöncü'nün Handan Deveci danışmanlığında yürüttüğü "Sosyal bilgiler dersinde güncel olay öğretiminde aktif öğrenme tekniklerinin kullanılması: Bir eylem araştırması" başlıklı doktora tezinden üretilmiştir.
International Journal Of Eurasia Social Sciences
Oral history is one of the teaching methods that enable students to integrate with social life in... more Oral history is one of the teaching methods that enable students to integrate with social life in the Social Studies lessons. The effective use of the oral history method in the Social Studies lessons contributes to the students' acquisition of various skills and values, to know the society they belong to, to be interested in history, and to the meaning of the Social Studies lessons. The main purpose of the research is to examine the articles about oral history in social studies in Türkiye in terms of various criteria. Document analysis, one of the qualitative research methods, was used in the research. In this context, 24 articles on oral history in Social Studies, which were made between 2013 and 2022, were examined in the research. The reviewed articles were accessed from TR Index, ERIC, EBSCOhost and Google Scholar databases. Descriptive analysis was used in the analysis of the data. In the research, it was revealed that the most articles were published in 2017 within the scope of oral history in Social Studies in Türkiye. However, since 2018, there has been a decrease in the number of articles on oral history in Social Studies over the years. The articles are mostly aimed at determining the perceptions, views and attitudes of the participants. In the articles in which oral history studies were applied, the subject of "life in the past" was determined the most. In addition, it was revealed that in about half of the articles in which oral history studies were applied, there were no criteria for determining the source person and most of the oral history studies were not evaluated. Based on the results of the research, it is recommended to diversify the subjects studied in oral history studies in Social Studies, to use different activities and to evaluate these studies.
Türkiye’de yaşanan yarışmacı ve çocuğa uygun olmayan eğitim sorunundan ne yazık ki sosyal bilgile... more Türkiye’de yaşanan yarışmacı ve çocuğa uygun olmayan eğitim sorunundan ne yazık ki sosyal bilgiler öğretimi de etkilenmektedir. Yapılan birçok araştırma, kısa sürede bilgi ezberletilerek test sınavlarında başarılı olunmasını amaçlayan sosyal bilgiler öğretiminden, çocukların pek de hoşnut olmadıklarını göstermektedir. İlköğretim basamağında Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler, birçok sosyal bilimin toplulaştırılmaya dahil edilmesinden kaynaklanmış derslerdir. Bunlar, aslında çeşitli eğitim kuramları doğrultusunda çocuk gelişimine yönelik olarak yapılandırılmış toplu öğretim dersleridir. Ne yazık ki yarışmacı eğitim, çocuk gerçeği ve toplu öğretim ilkelerini ikinci plana itmektedir. Özellikle okullardaki esasici anlayış ve ayrık (disipliner) öğretim, uzmanlık üzerine temellendirilmektedir. Bu nedenle toplu öğretim dersleri olan Hayat bilgisi, Fen Bilgisi ve Sosyal Bilgilerin de ayrık öğretim dersleri gibi işlenmesine neden olmaktadır. Oysa ki toplu öğretimin doğuş gerekçesinin başında çocuğa görelilik ilkesi bulunmaktadır. Diğer gerekçeler arasında çocuğun ilgi ve yeteneklerinin dikkate alınması, gerçek yaşama yönelik eğitim, her ortam ve koşula uyarlanabilen esnek eğitim, ilişkilendirilerek anlamlı temalarda birleştirilen kalıcı eğitim, bilgi yerine duygu ve değerleri temel alan eğitim ilkeleri sayılabilir. Yukarıda sözü edilen gerekçe veya ilkeler, çocuğa uygun eğitim kaygısı güden çeşitli eğitimcilerin görüşlerine ve uygulamalarına dayanmaktadır. Bunlar arasında Jan Amos Comenius, Marques de Condercet, Jean Jacques Rousseau, Johann Heinrich Pestalozzi, Friedricht Herbart, Berthold Otto, John Dewey, C. M. Murry, P. Petersen, Jean Ovide Decroly, Helen Parkhurst ve Gestalt psikologları (Max Wertheimer, Kurt Koffka, Wolfgang Köhler) sayılabilir. Türkiye’de de Cumhuriyetin kuruluşundan başlayarak toplu öğretim sistemine ilişkin görüşleri bulunan Satı bey, Mustafa Necati, Celal Antel ve İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu gibi eğitimciler bulunmaktadır. Toplu öğretim sistemi, bu eğitimcilerin ortaya attığı yararcılık ve ilerlemecilik gibi eğitim felsefesi akımlarına dayandırılmaktadır. Toplu öğretimin ayrık öğretim programlarından en önemli farkı her zaman ve her mekandaki değişime (çevreye duyarlı) uyarlanabilirlik özelliği ve esnek yapsıdır. İlerlemecilik, yararcı felsefenin eğitime uygulanmış şeklidir. Yararcılık, değişme olgusunu gerçeğin kendisi olarak görmektedir. Bu nedenle yararcılığa göre eğitim sürekli bir gelişim içindedir. Eğitimciler yeni bilgiler ve değişmeler ışığında, eğitime yeni amaçlar ve politikalar belirlemeye hazır olmalıdırlar. Bu felsefede asıl amaç, toplumsal yapı ve yaşayış düzeninde demokratik ve sosyal bir hayat biçimi geliştirmektir. Topluma, dış dünyaya ve belli doğrulara uyum yerine tecrübenin sürekli olarak yeniden inşa edilmesi, eğitim programlarının özünü oluşturur. Bazı eğitimcilerin toplulaştırmayı eğitimin tüm öğelerine uygulayarak denemeler yaptıkları görülmektedir. Öğeler arasında bulunan program, öğretmen ve öğrencilerin toplulaştırmaya konu edildiği anlaşılmaktadır. Günümüzde en yaygın uygulama program alanındaki toplulaştırmadır. Hatta yüz yaşını doldurmuş geleneksel toplu öğretim program ve dersleri arasında bulunan Hayat Bilgisi, Fen Bilgisi ve Sosyal Bilgiler en çok bilinen ve yaygın olarak kullanılanlardandır. Ancak toplu öğretimin, eğitim kurumları gibi birçok şirket tarafından da personellerini eğitmek amacıyla kullanıldığına tanık olunmaktadır. Ayrıca hizmet öncesi ve sonrası dönemde öğretmenlerin, toplu öğretim ilkelerine göre yetiştirilmemiş olmaları da bir başka sorunu oluşturmaktadır. Toplu öğretim derslerinin birçok ayrık öğretim dersi öğretmeni tarafından okutulmaya çalışıldığı görülmektedir. Bunlar arasında liselere yönelik yetiştirilmiş Tarih ve Coğrafya öğretmenleri de bulunmaktadır. Bildiri, tarih eğitimi odağında toplu öğretimi anlama ve Türkiye’de toplu öğretimin önemine dikkat çekme çabasının bir ürünüdür. Bu çaba bağlamında tarama yönteminden yararlanılarak araştırma yapılmış ve alan uzmanlarıyla tartışılmak üzere bildiri olarak hazırlanmıştır. Anahtar sözcükler: İlkokul, Ortaokul, Sosyal Bilgiler Öğretimi, Toplu Öğretim
ÖZETAraştırmanın amacı, Sosyal Bilgiler dersi öğrenme/öğretme sürecinde görsel materyalleri ve gö... more ÖZETAraştırmanın amacı, Sosyal Bilgiler dersi öğrenme/öğretme sürecinde görsel materyalleri ve görsel okumayı merkeze alan bir öğretim süreci planlamak, uygulamak ve uygulamanın etkili olup olmadığını irdelemektir. Bu temel amaca yönelik olarak aşağıdaki sorulara yanıt aranmıştır:1.Öğrencilerin görsel okuma kavramına ilişkin algıları araştırma öncesi ve sonrası nasıldır?2.Görsel okumaya ilişkin sınıfta uygulanan etkinliklerin öğrenciler tarafından gerçekleştirilme düzeyi nasıldır?3.Görsel okuma temelli uygulama ve etkinliklere ilişkin öğretmen ve öğrenci görüşleri nasıldır?Bu araştırma nitel bir çalışma olup, yeni bir yaklaşımı uygulamak amacıyla eylem araştırması olarak modellenmiştir. Araştırmanın katılımcılarını, 2015-2016 eğitim-öğretim yılında Adana’nın Seyhan ilçesinde yer alan bir devlet okulunun 5.sınıfında bulunan 12’si erkek 10’u kız olmak üzere 22 kişilik bir öğrenci grubu oluşturmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak ön test ve son test açık uçlu anket, araştırmac...
İnönü Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 2018
Amaç: Araştırmanın amacı, Sosyal Bilgiler dersi öğretme-öğrenme sürecinde değişim ve sürekliliğin... more Amaç: Araştırmanın amacı, Sosyal Bilgiler dersi öğretme-öğrenme sürecinde değişim ve sürekliliğin algılanması boyutunda görsel materyalleri ve görsel okumayı merkeze alan bir öğretim süreci planlamak, uygulamak ve uygulamanın etkili olup olmadığını irdelemektir. Yöntem: Araştırma nitel araştırma yöntemlerinden eylem araştırması şeklinde desenlenmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu, Adana ilinin Seyhan ilçesinde, 2015-2016 eğitim-öğretim yılında bir devlet okulunun 5. sınıfında bulunan 12’si erkek, 10’u kız olmak üzere toplam 22 kişilik bir öğrenci grubu oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama araçları olarak, “değişim ve sürekliliğe dair görsel okuma etkinlikleri ve çalışma yaprakları”, “öğrencilerle yapılan odak grup görüşmesi” ve “video kayıtları” kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen verilerin değerlendirilmesinde içerik analizi kullanılmıştır. Araştırma kapsamında 5. sınıf “Bilim Teknoloji ve Toplum” öğrenme alanında yer alan “Gerçekleşen Düşler” Ünitesine ait üç kazanım be...
Erciyes Journal of Education, 2017
2005 yılı Sosyal Bilgiler öğretim programında okul dışı öğrenme kapsamında yerel tarih, sözlü tar... more 2005 yılı Sosyal Bilgiler öğretim programında okul dışı öğrenme kapsamında yerel tarih, sözlü tarih, aile tarihi, tarihsel ve coğrafi mekânlar ile müze gezilerine yer verildiği görülmektedir. Bu araştırmada ise okul dışı öğretim yöntemlerinden biri olarak eşya tarihi yaklaşımı ele alınmıştır.Bu doğrultuda araştırmanın amacı, Sosyal Bilgiler derslerinde yeni bir araştırma ve öğrenme yaklaşımı olarak eşya tarihini sınıfta uygulamak, öğrencilerin gerçekleştirdikleri eşya tarihi proje sürecini değerlendirmek ve sürece ilişkin paydaşların görüşlerini ortaya koymaktır. Araştırma nitel bir araştırma olup araştırma deseni eylem araştırmasıdır. Araştırmanın çalışma grubunu Adana ilinin Seyhan ilçesinde yer alan bir devlet okulunun 5. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Çalışmaya 11’i erkek, 10’u kız olmak üzere toplam 21 öğrenci katılmıştır. Araştırmanın veri toplama araçlarını öğrenciler tarafından hazırlanan eşya tarihi proje ödevleri, öğretmen ve öğrencilerle yapılan görüşme formları ile o...
Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi
Müzeler, sosyal bilgiler dersinde yararlanılabilecek okul dışı öğrenme ortamlarından biridir. Sos... more Müzeler, sosyal bilgiler dersinde yararlanılabilecek okul dışı öğrenme ortamlarından biridir. Sosyal bilgiler dersinde okul dışı öğrenme kapsamında müzelerden etkili bir biçimde yararlanmak için bu konuda yapılan bilimsel çalışmalar ilgili alanyazına önemli katkılar sağlamaktadır. Sosyal bilgiler eğitiminde müze eğitimi ile ilgili çalışmaların incelenmesi bu çalışmalardan elde edilen sonuçlardan daha etkili bir biçimde yararlanmayı sağlayacaktır. Bu araştırmada Türkiye’de sosyal bilgiler eğitiminde müze eğitimine yönelik yapılan çalışmaların meta-sentez yöntemiyle değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Araştırmada 2010-2021 yılları arasında yayımlanan sosyal bilgiler eğitiminde müze eğitimine yönelik nitel bulguları olan iki yüksek lisans tezi ve 17 araştırma makalesi incelenmiştir. İncelenen çalışmalara Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Tez Veri Tabanı, TR Dizin, EBSCOhost ve Google Akademik veri tabanlarından ulaşılmıştır. Araştırma kapsamında yer alan her bir çalışma amaç, araştırma deseni, ç...
Öğretmen Eğitimi ve Öğretim
Vergi okuryazarlığı, finansal okuryazarlığın boyutlarından biri olarak sosyal bilgiler dersinin k... more Vergi okuryazarlığı, finansal okuryazarlığın boyutlarından biri olarak sosyal bilgiler dersinin kapsamına girmektedir. Vergi okuryazarı bireyler, vergi bilincine sahip olup verginin bir ülkenin gelişmesindeki önemini bilmektedir. Bu nedenle gelişmiş ülkeler, kendi vatandaşlarından etkili birer vergi okuryazarı olmalarını istemektedir. Öğrencilerin vergi okuryazarı bireyler olarak yetişmelerini amaçlayan derslerden biri de Sosyal Bilgilerdir. Bu araştırmanın temel amacı sosyal bilgiler ders kitaplarında vergi okuryazarlığının incelenmesidir. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi kullanılmıştır. Araştırma kapsamında incelenen ders kitapları, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından onaylanan ve 2018-2022 yılları arasında okullarda kullanılan Sosyal Bilgiler 4, 5, 6 ve 7. sınıf ders kitaplarıdır. Araştırmada elde edilen veriler içerik analizi ile çözümlenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre Sosyal Bilgiler 6. sınıf ders kitabında vergi isminin geçtiği bir tane kazanım bu...
Uploads
Conference Presentations by Ahmet Sağlamgöncü
materyalleri bakımından donanımı, öğretim programlarının işlevselliği, öğretmenlerin niteliği gibi eğitimin niteliğini etkileyen birçok faktör vardır. Bu faktörler aynı zamanda birbirleriyle de etkileşim halindedir. Sosyal
Bilgiler dersi yaşama yönelik bilgi, beceri ve değerlerle öğrencilere birtakım özelliklerin kazandırılması amaçlamaktadır. Bu amaca uygun olarak Sosyal Bilgiler dersi öğretme-öğrenme süreçlerinde yapılandırmacı yaklaşımı temel alan birçok öğretim yöntem ve tekniklerin kullanımına başvurulabilmektedir. Öğretme/öğrenme süreçlerinde tüm bu öğretim yöntem ve tekniklerin etkili olabilmesi için öğretmenlerin öğrencilerini iyi tanıması, doğru yöntem ve tekniği seçebilmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda öğretmenlerin uygulamaya koydukları öğretme-öğrenme süreçlerine ilişkin bakış açıları kadar öğrencilerin de bu sürece ilişkin görüşlerini ortaya çıkarmak eğitimin niteliğini artırmak için önemlidir. Bu çalışmada Sosyal Bilgiler derslerinde öğretme/öğrenme süreçlerine ilişkin öğrencilerin görüşlerini ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. Araştırma nitel araştırma desenlerinden durum çalışması olarak planlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu Adana ilinin Seyhan ilçesinde, 2016-2017 eğitim-öğretim yılında bir devlet okulunun 6.sınıfında bulunan 3’ü erkek, 4’ü kız olmak üzere 7 kişilik bir öğrenci grubu oluşturmaktadır. Öğrenciler farklı şubelerden rastgele seçilmişlerdir. Çalışma grubunun farklı şubelerden oluşması ile okulda görev yapan iki Sosyal Bilgiler öğretmeninin de ders sürecine ilişkin öğrenci görüşlerinin ortaya çıkarılması sağlanmıştır. Araştırma verileri açık uçlu anket ve dokümanlarla toplanmış, veriler içerik analizi ile çözümlenmiştir. Araştırmada elde edilen sonuçlara göre aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır.
*Öğretmen tarafından öğrencilere önce ders kitabı okutulup, daha sonra kendisinin anlatımı ile ders işlenmektedir.
*Öğrenciler kimi zaman ders öncesi hazırlıklar yaparak sınıfta konuları kendileri anlatmaktadır.
*Derste projeksiyon cihazı kullanılarak resim, video ve filmlerle ders işlenmektedir.
*Soru-cevap tekniği kullanılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Öğretme-Öğrenme Süreci, Sosyal Bilgiler
görülmektedir. Bu doğrultuda 2005 yılı Sosyal Bilgiler Öğretim Programı’nda değişim ve sürekliliğin öğrenciler tarafından algılanabilmesine yönelik “Zaman, Süreklilik ve Değişim” adı altında bir
öğrenme alanına yer verilmiştir. Sosyal Bilgiler derslerinde öğrencilerin değişim ve sürekliliğe ilişkin bakış açıları oluşturabilmeleri, geliştirebilmeleri adına öğretim süreçleri planlanıp ele alınmalıdır. Bu doğrultuda görsel okumanın düşünme, anlama, öğrenme ve bilgi edinmedeki işlevselliği göz önünde bulundurulduğunda
öğretmenlerin öğrenme ve öğretme süreçlerinde görsel verilerden sıklıkla yararlanmaları gerekmektedir. Eğitimde kullanılan görseller soyut bir konuyu somutlaştırmak, sözel dille anlatılması güç bir konuyu daha etkili bir şekilde anlatabilmek, öğrencilerin ilgisini çekmek, eski bilgilerini harekete geçirmek, onları güdülemek için kullanılabilir. Bu bağlamda Sosyal Bilgiler derslerinde görsel okuma temelli bir öğretim süreci öğrencilerin değişim ve sürekliliği algılamasında oldukça somut veriler ortaya çıkarmaktadır. Bu doğrultuda araştırmanın amacı, Sosyal
Bilgiler dersi öğrenme ve öğretme sürecinde değişim ve sürekliliğin algılanması boyutunda görsel materyalleri ve görsel okumayı merkeze alan bir öğretim süreci planlamak, uygulamak ve uygulamanın etkili olup olmadığını irdelemektir. Araştırma, nitel temelli bir araştırma olup eylem araştırması deseni kullanılarak planlanıp uygulamaya koyulmuştur. Araştırmanın çalışma grubunu, Adana ilinin Seyhan ilçesinde, 2015-2016 eğitim öğretim yılında bir devlet okulunun 5. sınıfına devam eden 12’si erkek, 10’u kız olmak üzere toplam 22 kişilik bir öğrenci grubu oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama araçları olarak, “değişim ve sürekliliğe dair görsel okuma etkinlikleri ve çalışma yaprakları”, “öğrencilerle yapılan odak grup görüşmesi” ve “video kayıtları” kullanılmıştır. Araştırma kapsamında araştırmacılar tarafından hazırlanan veri toplama araçlarından elde edilen verilerin değerlendirilmesinde nitel veri analiz yöntemlerinden içerik analizi kullanılmıştır. Bu kapsamda her bir soru tekrar tekrar okunmuş, bu çerçevede kategoriler oluşturulmuş ve öğrencilerin vermiş oldukları cevaplar, niteliklerine göre ilgili oldukları kategorilere ayrılmıştır. Bunun ardından da verilen yanıtlar nicelleştirilerek tablolar halinde sunulmuştur. Araştırma kapsamında 5. sınıf “Bilim Teknoloji ve Toplum” Öğrenme Alanında yer alan “Gerçekleşen Düşler” Ünitesine ait dört kazanım belirlenmiştir. Tüm bu kazanımlara yönelik olarak görsel okuma
temelinde hazırlanmış etkinlikler ve her bir etkinliğin sonunda yine görsel okuma temelinde oluşturulan çalışma yaprakları, öğrencilerin görsel okuma niteliklerini ortaya çıkarmada birer veri toplama kaynağı olarak
kullanılmıştır. Her bir çalışma yaprağı için ayrı ayrı değerlendirme ölçütleri (rubrik) de hazırlanmıştır. Araştırmanın temel bulguları; değişim ve sürekliliği algılamada görsel okumaya ilişkin sınıfta uygulanan
etkinliklerin öğrenciler tarafından oldukça ilgi çektiğini göstermektedir. Öğrencilerin büyük bölümü sınıfta uygulanan tüm görsel okuma etkinliklerinde derse katılmışlar; değişim ve sürekliliğe ilişkin fikir
yürütebilmişlerdir. Öğrenciler değişim ve sürekliliğe dair hazırlanan etkinliklerdeki görseller üzerinden tartışmalarda bulunabilmişler, çalışma yapraklarında bu etkinliklere yönelik çıkarımlarını ifade edebilmişler ve bir
ürün (resim çizme, slogan yazma vb.) ortaya çıkarabilmişlerdir. Öğrencilerin sınıf içerisinde görselleri inceleyerek vermiş oldukları cevaplar ile çalışma yapraklarındaki sorulara vermiş oldukları cevaplar göz önüne alınarak yapılan değerlendirmelerde öğrencilerin genel olarak görece başarılı oldukları görülmektedir. Öğrenciler görsel okuma temelli öğretim sürecinde mutlu oldukları, dersi daha iyi anladıkları, daha hızlı öğrenebildikleri, görsel okumanın öğrenmelerini kolaylaştırdığı, derse daha fazla katıldıkları ve görselden anlam çıkarmada artık daha iyi
olduklarını ifade etmişlerdir.
Anahtar sözcükler: Değişim ve Süreklilik, Eylem Araştırması, Görsel Okuma, Görsel Okuryazarlık, Sosyal Bilgiler
yaşamımızda yer alan birçok eşyanın tarihi belirsiz ve ilginçtir. Eşya tarihi yaklaşımı ile Sosyal Bilgiler derslerinde öğrencilerin değişim ve sürekliliği algılama becerilerinin geliştirilmesi sağlanabilir. Eşyaların yapılmış oldukları materyallerinden, şekillerinden, özelliklerinden yola çıkılarak
öğrencilerin akıl yürütmeleri ve o dönemin yaşam koşulları hakkında çıkarımda bulunmaları gerçekleşebilir. Bu doğrultuda okul düzeyinde kullanılabilecek eşya tarihi yaklaşımı, öğrencilerin günlük yaşamlarında
sıklıkla kullandıkları bir eşyanın/araç-gerecin geçmişten günümüze gelişimlerini gösterecek şekilde birinci ve ikinci elden kaynaklar kullanılarak araştırılmasını kapsar. Bu çalışmada Sosyal Bilgiler
derslerinde eşya tarihi konularının ders ortamlarına eklemlenip örnek bir uygulaması yapılarak öğrenciler üzerindeki etkililiği irdelenecektir.
Araştırma, nitel araştırma yöntemlerinden eylem araştırması deseni kullanılarak planlanmış ve uygulamaya konulmuştur. Araştırmanın çalışma grubunu Adana ilinin Seyhan ilçesinde yer alan bir
devlet okulunun 5. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Çalışmaya 11’i erkek, 10’u kız olmak üzere toplam 21 öğrenci katılmıştır. Başlangıçta öğrencilerle birlikte çamaşır makinesinin ve telefonun zaman içinde değişimini irdeleyen bir ders işlenmiştir. Ardından öğrencilerden bir eşya belirleyerek tarihini incelemeleri ve o eşyanın zaman içinde değişimini bilen 40 yaş üstü 4 yetişkinle de görüşme yapmaları istenmiştir. Ardından bu kaynaklardan elde ettikleri verileri kullanarak öğrencilerin bir
rapor yazmaları sağlanmıştır. Öğrenciler tarafından teslim edilen ödevler hazırlanan değerlendirme ölçütleri (rubrik) kullanılarak değerlendirilmiştir. Bu anlamda eşya tarihi ödevleri araştırmanın
doküman inceleme temelli veri toplama aracıdır. Ayrıca çalışmaya katılan 5 öğrenci ile de sürece ilişkin görüşmeler yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Eşya Tarihi, Sosyal Bilgiler, Eylem Araştırması.
de etkilenmektedir. Yapılan birçok araştırma, kısa sürede bilgi ezberletilerek test sınavlarında başarılı olunmasını
amaçlayan sosyal bilgiler öğretiminden, çocukların pek de hoşnut olmadıklarını göstermektedir. İlköğretim
basamağında Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler, birçok sosyal bilimin toplulaştırılmaya dahil edilmesinden
kaynaklanmış derslerdir. Bunlar, aslında çeşitli eğitim kuramları doğrultusunda çocuk gelişimine yönelik olarak
yapılandırılmış toplu öğretim dersleridir. Ne yazık ki yarışmacı eğitim, çocuk gerçeği ve toplu öğretim ilkelerini
ikinci plana itmektedir. Özellikle okullardaki esasici anlayış ve ayrık (disipliner) öğretim, uzmanlık üzerine
temellendirilmektedir. Bu nedenle toplu öğretim dersleri olan Hayat bilgisi, Fen Bilgisi ve Sosyal Bilgilerin de
ayrık öğretim dersleri gibi işlenmesine neden olmaktadır. Oysa ki toplu öğretimin doğuş gerekçesinin başında
çocuğa görelilik ilkesi bulunmaktadır. Diğer gerekçeler arasında çocuğun ilgi ve yeteneklerinin dikkate alınması,
gerçek yaşama yönelik eğitim, her ortam ve koşula uyarlanabilen esnek eğitim, ilişkilendirilerek anlamlı temalarda
birleştirilen kalıcı eğitim, bilgi yerine duygu ve değerleri temel alan eğitim ilkeleri sayılabilir. Yukarıda sözü edilen
gerekçe veya ilkeler, çocuğa uygun eğitim kaygısı güden çeşitli eğitimcilerin görüşlerine ve uygulamalarına
dayanmaktadır. Bunlar arasında Jan Amos Comenius, Marques de Condercet, Jean Jacques Rousseau, Johann
Heinrich Pestalozzi, Friedricht Herbart, Berthold Otto, John Dewey, C. M. Murry, P. Petersen, Jean Ovide Decroly,
Helen Parkhurst ve Gestalt psikologları (Max Wertheimer, Kurt Koffka, Wolfgang Köhler) sayılabilir. Türkiye’de
de Cumhuriyetin kuruluşundan başlayarak toplu öğretim sistemine ilişkin görüşleri bulunan Satı bey, Mustafa
Necati, Celal Antel ve İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu gibi eğitimciler bulunmaktadır. Toplu öğretim sistemi, bu
eğitimcilerin ortaya attığı yararcılık ve ilerlemecilik gibi eğitim felsefesi akımlarına dayandırılmaktadır. Toplu
öğretimin ayrık öğretim programlarından en önemli farkı her zaman ve her mekandaki değişime (çevreye duyarlı)
uyarlanabilirlik özelliği ve esnek yapsıdır. İlerlemecilik, yararcı felsefenin eğitime uygulanmış şeklidir. Yararcılık,
değişme olgusunu gerçeğin kendisi olarak görmektedir. Bu nedenle yararcılığa göre eğitim sürekli bir gelişim
içindedir. Eğitimciler yeni bilgiler ve değişmeler ışığında, eğitime yeni amaçlar ve politikalar belirlemeye hazır
olmalıdırlar. Bu felsefede asıl amaç, toplumsal yapı ve yaşayış düzeninde demokratik ve sosyal bir hayat biçimi
geliştirmektir. Topluma, dış dünyaya ve belli doğrulara uyum yerine tecrübenin sürekli olarak yeniden inşa
edilmesi, eğitim programlarının özünü oluşturur. Bazı eğitimcilerin toplulaştırmayı eğitimin tüm öğelerine
uygulayarak denemeler yaptıkları görülmektedir. Öğeler arasında bulunan program, öğretmen ve öğrencilerin
toplulaştırmaya konu edildiği anlaşılmaktadır. Günümüzde en yaygın uygulama program alanındaki
toplulaştırmadır. Hatta yüz yaşını doldurmuş geleneksel toplu öğretim program ve dersleri arasında bulunan Hayat
Bilgisi, Fen Bilgisi ve Sosyal Bilgiler en çok bilinen ve yaygın olarak kullanılanlardandır. Ancak toplu öğretimin,
eğitim kurumları gibi birçok şirket tarafından da personellerini eğitmek amacıyla kullanıldığına tanık
olunmaktadır. Ayrıca hizmet öncesi ve sonrası dönemde öğretmenlerin, toplu öğretim ilkelerine göre
yetiştirilmemiş olmaları da bir başka sorunu oluşturmaktadır. Toplu öğretim derslerinin birçok ayrık öğretim dersi
öğretmeni tarafından okutulmaya çalışıldığı görülmektedir. Bunlar arasında liselere yönelik yetiştirilmiş Tarih ve
Coğrafya öğretmenleri de bulunmaktadır. Bildiri, tarih eğitimi odağında toplu öğretimi anlama ve Türkiye’de toplu
öğretimin önemine dikkat çekme çabasının bir ürünüdür. Bu çaba bağlamında tarama yönteminden yararlanılarak
araştırma yapılmış ve alan uzmanlarıyla tartışılmak üzere bildiri olarak hazırlanmıştır.
Anahtar sözcükler: İlkokul, Ortaokul, Sosyal Bilgiler Öğretimi, Toplu Öğretim
Thesis Chapters by Ahmet Sağlamgöncü
1.Öğrencilerin görsel okuma kavramına ilişkin algıları araştırma öncesi ve sonrası nasıldır?
2.Görsel okumaya ilişkin sınıfta uygulanan etkinliklerin öğrenciler tarafından gerçekleştirilme düzeyi nasıldır?
3.Görsel okuma temelli uygulama ve etkinliklere ilişkin öğretmen ve öğrenci görüşleri nasıldır?
Bu araştırma nitel bir çalışma olup, yeni bir yaklaşımı uygulamak amacıyla eylem araştırması olarak modellenmiştir. Araştırmanın katılımcılarını, 2015-2016 eğitim-öğretim yılında Adana'nın Seyhan ilçesinde yer alan bir devlet okulunun 5.sınıfında bulunan 12'si erkek 10'u kız olmak üzere 22 kişilik bir öğrenci grubu oluşturmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak ön test ve son test açık uçlu anket, araştırmacı ve öğretmen günlükleri, öğretmen ve öğrencilerle yapılan yarı yapılandırılmış görüşmeler, kamera ve fotoğraf kayıtları kullanılmıştır. Elde edilen veriler içerik analizi tekniği ile çözümlenmiştir. Sonuç olarak öğrencilerin araştırma öncesinde görsel okuma kavramına ilişkin algılarında, araştırma sonrasında önemli bir değişikliğin meydana geldiği ortaya çıkmıştır. Öğrencilerin çoğu sınıfta uygulanan tüm görsel okuma etkinliklerinde derse katılmışlar ve çalışma yapraklarında bir ürün ortaya çıkarabilmişlerdir. Görsel okuma etkinliklerine yönelik tüm süreçte öğrencilerin derse katılımları ve çalışma yapraklarının değerlendirme sonuçları göz önüne alındığında, öğrencilerin oldukça başarılı oldukları görülmektedir. Sınıfın Sosyal Bilgiler öğretmeni ve öğrenciler, görsel okuma temelli uygulama ve etkinliklere ilişkin olumlu bir tutum içerisindedir. Öğretmen, görsel okuma temelli öğretim sürecinde öğrencilerin mutlu oldukları, derse daha aktif olarak katıldıkları, kendilerini ifade etmede gelişim gösterdikleri, görsellerden anlam çıkarmada genel olarak zorluk çekmedikleri görüşündedir. Öğrenciler ise görsel okuma temelli öğretim sürecinde mutlu oldukları, dersi daha iyi anladıkları, öğrenmelerinin kolaylaştığı, daha hızlı öğrenebildikleri, derse daha fazla katıldıkları, görselden anlam çıkarmada artık daha iyi oldukları görüşündedirler. Araştırma bulgularına göre tüm öğrenciler görsel okuma temelli böylesi bir öğretimin tekrar yapılmasını istemeleri, onların bu süreçte ne kadar mutlu olduklarını göstermektedir.
Papers by Ahmet Sağlamgöncü
materyalleri bakımından donanımı, öğretim programlarının işlevselliği, öğretmenlerin niteliği gibi eğitimin niteliğini etkileyen birçok faktör vardır. Bu faktörler aynı zamanda birbirleriyle de etkileşim halindedir. Sosyal
Bilgiler dersi yaşama yönelik bilgi, beceri ve değerlerle öğrencilere birtakım özelliklerin kazandırılması amaçlamaktadır. Bu amaca uygun olarak Sosyal Bilgiler dersi öğretme-öğrenme süreçlerinde yapılandırmacı yaklaşımı temel alan birçok öğretim yöntem ve tekniklerin kullanımına başvurulabilmektedir. Öğretme/öğrenme süreçlerinde tüm bu öğretim yöntem ve tekniklerin etkili olabilmesi için öğretmenlerin öğrencilerini iyi tanıması, doğru yöntem ve tekniği seçebilmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda öğretmenlerin uygulamaya koydukları öğretme-öğrenme süreçlerine ilişkin bakış açıları kadar öğrencilerin de bu sürece ilişkin görüşlerini ortaya çıkarmak eğitimin niteliğini artırmak için önemlidir. Bu çalışmada Sosyal Bilgiler derslerinde öğretme/öğrenme süreçlerine ilişkin öğrencilerin görüşlerini ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. Araştırma nitel araştırma desenlerinden durum çalışması olarak planlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu Adana ilinin Seyhan ilçesinde, 2016-2017 eğitim-öğretim yılında bir devlet okulunun 6.sınıfında bulunan 3’ü erkek, 4’ü kız olmak üzere 7 kişilik bir öğrenci grubu oluşturmaktadır. Öğrenciler farklı şubelerden rastgele seçilmişlerdir. Çalışma grubunun farklı şubelerden oluşması ile okulda görev yapan iki Sosyal Bilgiler öğretmeninin de ders sürecine ilişkin öğrenci görüşlerinin ortaya çıkarılması sağlanmıştır. Araştırma verileri açık uçlu anket ve dokümanlarla toplanmış, veriler içerik analizi ile çözümlenmiştir. Araştırmada elde edilen sonuçlara göre aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır.
*Öğretmen tarafından öğrencilere önce ders kitabı okutulup, daha sonra kendisinin anlatımı ile ders işlenmektedir.
*Öğrenciler kimi zaman ders öncesi hazırlıklar yaparak sınıfta konuları kendileri anlatmaktadır.
*Derste projeksiyon cihazı kullanılarak resim, video ve filmlerle ders işlenmektedir.
*Soru-cevap tekniği kullanılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Öğretme-Öğrenme Süreci, Sosyal Bilgiler
görülmektedir. Bu doğrultuda 2005 yılı Sosyal Bilgiler Öğretim Programı’nda değişim ve sürekliliğin öğrenciler tarafından algılanabilmesine yönelik “Zaman, Süreklilik ve Değişim” adı altında bir
öğrenme alanına yer verilmiştir. Sosyal Bilgiler derslerinde öğrencilerin değişim ve sürekliliğe ilişkin bakış açıları oluşturabilmeleri, geliştirebilmeleri adına öğretim süreçleri planlanıp ele alınmalıdır. Bu doğrultuda görsel okumanın düşünme, anlama, öğrenme ve bilgi edinmedeki işlevselliği göz önünde bulundurulduğunda
öğretmenlerin öğrenme ve öğretme süreçlerinde görsel verilerden sıklıkla yararlanmaları gerekmektedir. Eğitimde kullanılan görseller soyut bir konuyu somutlaştırmak, sözel dille anlatılması güç bir konuyu daha etkili bir şekilde anlatabilmek, öğrencilerin ilgisini çekmek, eski bilgilerini harekete geçirmek, onları güdülemek için kullanılabilir. Bu bağlamda Sosyal Bilgiler derslerinde görsel okuma temelli bir öğretim süreci öğrencilerin değişim ve sürekliliği algılamasında oldukça somut veriler ortaya çıkarmaktadır. Bu doğrultuda araştırmanın amacı, Sosyal
Bilgiler dersi öğrenme ve öğretme sürecinde değişim ve sürekliliğin algılanması boyutunda görsel materyalleri ve görsel okumayı merkeze alan bir öğretim süreci planlamak, uygulamak ve uygulamanın etkili olup olmadığını irdelemektir. Araştırma, nitel temelli bir araştırma olup eylem araştırması deseni kullanılarak planlanıp uygulamaya koyulmuştur. Araştırmanın çalışma grubunu, Adana ilinin Seyhan ilçesinde, 2015-2016 eğitim öğretim yılında bir devlet okulunun 5. sınıfına devam eden 12’si erkek, 10’u kız olmak üzere toplam 22 kişilik bir öğrenci grubu oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama araçları olarak, “değişim ve sürekliliğe dair görsel okuma etkinlikleri ve çalışma yaprakları”, “öğrencilerle yapılan odak grup görüşmesi” ve “video kayıtları” kullanılmıştır. Araştırma kapsamında araştırmacılar tarafından hazırlanan veri toplama araçlarından elde edilen verilerin değerlendirilmesinde nitel veri analiz yöntemlerinden içerik analizi kullanılmıştır. Bu kapsamda her bir soru tekrar tekrar okunmuş, bu çerçevede kategoriler oluşturulmuş ve öğrencilerin vermiş oldukları cevaplar, niteliklerine göre ilgili oldukları kategorilere ayrılmıştır. Bunun ardından da verilen yanıtlar nicelleştirilerek tablolar halinde sunulmuştur. Araştırma kapsamında 5. sınıf “Bilim Teknoloji ve Toplum” Öğrenme Alanında yer alan “Gerçekleşen Düşler” Ünitesine ait dört kazanım belirlenmiştir. Tüm bu kazanımlara yönelik olarak görsel okuma
temelinde hazırlanmış etkinlikler ve her bir etkinliğin sonunda yine görsel okuma temelinde oluşturulan çalışma yaprakları, öğrencilerin görsel okuma niteliklerini ortaya çıkarmada birer veri toplama kaynağı olarak
kullanılmıştır. Her bir çalışma yaprağı için ayrı ayrı değerlendirme ölçütleri (rubrik) de hazırlanmıştır. Araştırmanın temel bulguları; değişim ve sürekliliği algılamada görsel okumaya ilişkin sınıfta uygulanan
etkinliklerin öğrenciler tarafından oldukça ilgi çektiğini göstermektedir. Öğrencilerin büyük bölümü sınıfta uygulanan tüm görsel okuma etkinliklerinde derse katılmışlar; değişim ve sürekliliğe ilişkin fikir
yürütebilmişlerdir. Öğrenciler değişim ve sürekliliğe dair hazırlanan etkinliklerdeki görseller üzerinden tartışmalarda bulunabilmişler, çalışma yapraklarında bu etkinliklere yönelik çıkarımlarını ifade edebilmişler ve bir
ürün (resim çizme, slogan yazma vb.) ortaya çıkarabilmişlerdir. Öğrencilerin sınıf içerisinde görselleri inceleyerek vermiş oldukları cevaplar ile çalışma yapraklarındaki sorulara vermiş oldukları cevaplar göz önüne alınarak yapılan değerlendirmelerde öğrencilerin genel olarak görece başarılı oldukları görülmektedir. Öğrenciler görsel okuma temelli öğretim sürecinde mutlu oldukları, dersi daha iyi anladıkları, daha hızlı öğrenebildikleri, görsel okumanın öğrenmelerini kolaylaştırdığı, derse daha fazla katıldıkları ve görselden anlam çıkarmada artık daha iyi
olduklarını ifade etmişlerdir.
Anahtar sözcükler: Değişim ve Süreklilik, Eylem Araştırması, Görsel Okuma, Görsel Okuryazarlık, Sosyal Bilgiler
yaşamımızda yer alan birçok eşyanın tarihi belirsiz ve ilginçtir. Eşya tarihi yaklaşımı ile Sosyal Bilgiler derslerinde öğrencilerin değişim ve sürekliliği algılama becerilerinin geliştirilmesi sağlanabilir. Eşyaların yapılmış oldukları materyallerinden, şekillerinden, özelliklerinden yola çıkılarak
öğrencilerin akıl yürütmeleri ve o dönemin yaşam koşulları hakkında çıkarımda bulunmaları gerçekleşebilir. Bu doğrultuda okul düzeyinde kullanılabilecek eşya tarihi yaklaşımı, öğrencilerin günlük yaşamlarında
sıklıkla kullandıkları bir eşyanın/araç-gerecin geçmişten günümüze gelişimlerini gösterecek şekilde birinci ve ikinci elden kaynaklar kullanılarak araştırılmasını kapsar. Bu çalışmada Sosyal Bilgiler
derslerinde eşya tarihi konularının ders ortamlarına eklemlenip örnek bir uygulaması yapılarak öğrenciler üzerindeki etkililiği irdelenecektir.
Araştırma, nitel araştırma yöntemlerinden eylem araştırması deseni kullanılarak planlanmış ve uygulamaya konulmuştur. Araştırmanın çalışma grubunu Adana ilinin Seyhan ilçesinde yer alan bir
devlet okulunun 5. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Çalışmaya 11’i erkek, 10’u kız olmak üzere toplam 21 öğrenci katılmıştır. Başlangıçta öğrencilerle birlikte çamaşır makinesinin ve telefonun zaman içinde değişimini irdeleyen bir ders işlenmiştir. Ardından öğrencilerden bir eşya belirleyerek tarihini incelemeleri ve o eşyanın zaman içinde değişimini bilen 40 yaş üstü 4 yetişkinle de görüşme yapmaları istenmiştir. Ardından bu kaynaklardan elde ettikleri verileri kullanarak öğrencilerin bir
rapor yazmaları sağlanmıştır. Öğrenciler tarafından teslim edilen ödevler hazırlanan değerlendirme ölçütleri (rubrik) kullanılarak değerlendirilmiştir. Bu anlamda eşya tarihi ödevleri araştırmanın
doküman inceleme temelli veri toplama aracıdır. Ayrıca çalışmaya katılan 5 öğrenci ile de sürece ilişkin görüşmeler yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Eşya Tarihi, Sosyal Bilgiler, Eylem Araştırması.
de etkilenmektedir. Yapılan birçok araştırma, kısa sürede bilgi ezberletilerek test sınavlarında başarılı olunmasını
amaçlayan sosyal bilgiler öğretiminden, çocukların pek de hoşnut olmadıklarını göstermektedir. İlköğretim
basamağında Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler, birçok sosyal bilimin toplulaştırılmaya dahil edilmesinden
kaynaklanmış derslerdir. Bunlar, aslında çeşitli eğitim kuramları doğrultusunda çocuk gelişimine yönelik olarak
yapılandırılmış toplu öğretim dersleridir. Ne yazık ki yarışmacı eğitim, çocuk gerçeği ve toplu öğretim ilkelerini
ikinci plana itmektedir. Özellikle okullardaki esasici anlayış ve ayrık (disipliner) öğretim, uzmanlık üzerine
temellendirilmektedir. Bu nedenle toplu öğretim dersleri olan Hayat bilgisi, Fen Bilgisi ve Sosyal Bilgilerin de
ayrık öğretim dersleri gibi işlenmesine neden olmaktadır. Oysa ki toplu öğretimin doğuş gerekçesinin başında
çocuğa görelilik ilkesi bulunmaktadır. Diğer gerekçeler arasında çocuğun ilgi ve yeteneklerinin dikkate alınması,
gerçek yaşama yönelik eğitim, her ortam ve koşula uyarlanabilen esnek eğitim, ilişkilendirilerek anlamlı temalarda
birleştirilen kalıcı eğitim, bilgi yerine duygu ve değerleri temel alan eğitim ilkeleri sayılabilir. Yukarıda sözü edilen
gerekçe veya ilkeler, çocuğa uygun eğitim kaygısı güden çeşitli eğitimcilerin görüşlerine ve uygulamalarına
dayanmaktadır. Bunlar arasında Jan Amos Comenius, Marques de Condercet, Jean Jacques Rousseau, Johann
Heinrich Pestalozzi, Friedricht Herbart, Berthold Otto, John Dewey, C. M. Murry, P. Petersen, Jean Ovide Decroly,
Helen Parkhurst ve Gestalt psikologları (Max Wertheimer, Kurt Koffka, Wolfgang Köhler) sayılabilir. Türkiye’de
de Cumhuriyetin kuruluşundan başlayarak toplu öğretim sistemine ilişkin görüşleri bulunan Satı bey, Mustafa
Necati, Celal Antel ve İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu gibi eğitimciler bulunmaktadır. Toplu öğretim sistemi, bu
eğitimcilerin ortaya attığı yararcılık ve ilerlemecilik gibi eğitim felsefesi akımlarına dayandırılmaktadır. Toplu
öğretimin ayrık öğretim programlarından en önemli farkı her zaman ve her mekandaki değişime (çevreye duyarlı)
uyarlanabilirlik özelliği ve esnek yapsıdır. İlerlemecilik, yararcı felsefenin eğitime uygulanmış şeklidir. Yararcılık,
değişme olgusunu gerçeğin kendisi olarak görmektedir. Bu nedenle yararcılığa göre eğitim sürekli bir gelişim
içindedir. Eğitimciler yeni bilgiler ve değişmeler ışığında, eğitime yeni amaçlar ve politikalar belirlemeye hazır
olmalıdırlar. Bu felsefede asıl amaç, toplumsal yapı ve yaşayış düzeninde demokratik ve sosyal bir hayat biçimi
geliştirmektir. Topluma, dış dünyaya ve belli doğrulara uyum yerine tecrübenin sürekli olarak yeniden inşa
edilmesi, eğitim programlarının özünü oluşturur. Bazı eğitimcilerin toplulaştırmayı eğitimin tüm öğelerine
uygulayarak denemeler yaptıkları görülmektedir. Öğeler arasında bulunan program, öğretmen ve öğrencilerin
toplulaştırmaya konu edildiği anlaşılmaktadır. Günümüzde en yaygın uygulama program alanındaki
toplulaştırmadır. Hatta yüz yaşını doldurmuş geleneksel toplu öğretim program ve dersleri arasında bulunan Hayat
Bilgisi, Fen Bilgisi ve Sosyal Bilgiler en çok bilinen ve yaygın olarak kullanılanlardandır. Ancak toplu öğretimin,
eğitim kurumları gibi birçok şirket tarafından da personellerini eğitmek amacıyla kullanıldığına tanık
olunmaktadır. Ayrıca hizmet öncesi ve sonrası dönemde öğretmenlerin, toplu öğretim ilkelerine göre
yetiştirilmemiş olmaları da bir başka sorunu oluşturmaktadır. Toplu öğretim derslerinin birçok ayrık öğretim dersi
öğretmeni tarafından okutulmaya çalışıldığı görülmektedir. Bunlar arasında liselere yönelik yetiştirilmiş Tarih ve
Coğrafya öğretmenleri de bulunmaktadır. Bildiri, tarih eğitimi odağında toplu öğretimi anlama ve Türkiye’de toplu
öğretimin önemine dikkat çekme çabasının bir ürünüdür. Bu çaba bağlamında tarama yönteminden yararlanılarak
araştırma yapılmış ve alan uzmanlarıyla tartışılmak üzere bildiri olarak hazırlanmıştır.
Anahtar sözcükler: İlkokul, Ortaokul, Sosyal Bilgiler Öğretimi, Toplu Öğretim
1.Öğrencilerin görsel okuma kavramına ilişkin algıları araştırma öncesi ve sonrası nasıldır?
2.Görsel okumaya ilişkin sınıfta uygulanan etkinliklerin öğrenciler tarafından gerçekleştirilme düzeyi nasıldır?
3.Görsel okuma temelli uygulama ve etkinliklere ilişkin öğretmen ve öğrenci görüşleri nasıldır?
Bu araştırma nitel bir çalışma olup, yeni bir yaklaşımı uygulamak amacıyla eylem araştırması olarak modellenmiştir. Araştırmanın katılımcılarını, 2015-2016 eğitim-öğretim yılında Adana'nın Seyhan ilçesinde yer alan bir devlet okulunun 5.sınıfında bulunan 12'si erkek 10'u kız olmak üzere 22 kişilik bir öğrenci grubu oluşturmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak ön test ve son test açık uçlu anket, araştırmacı ve öğretmen günlükleri, öğretmen ve öğrencilerle yapılan yarı yapılandırılmış görüşmeler, kamera ve fotoğraf kayıtları kullanılmıştır. Elde edilen veriler içerik analizi tekniği ile çözümlenmiştir. Sonuç olarak öğrencilerin araştırma öncesinde görsel okuma kavramına ilişkin algılarında, araştırma sonrasında önemli bir değişikliğin meydana geldiği ortaya çıkmıştır. Öğrencilerin çoğu sınıfta uygulanan tüm görsel okuma etkinliklerinde derse katılmışlar ve çalışma yapraklarında bir ürün ortaya çıkarabilmişlerdir. Görsel okuma etkinliklerine yönelik tüm süreçte öğrencilerin derse katılımları ve çalışma yapraklarının değerlendirme sonuçları göz önüne alındığında, öğrencilerin oldukça başarılı oldukları görülmektedir. Sınıfın Sosyal Bilgiler öğretmeni ve öğrenciler, görsel okuma temelli uygulama ve etkinliklere ilişkin olumlu bir tutum içerisindedir. Öğretmen, görsel okuma temelli öğretim sürecinde öğrencilerin mutlu oldukları, derse daha aktif olarak katıldıkları, kendilerini ifade etmede gelişim gösterdikleri, görsellerden anlam çıkarmada genel olarak zorluk çekmedikleri görüşündedir. Öğrenciler ise görsel okuma temelli öğretim sürecinde mutlu oldukları, dersi daha iyi anladıkları, öğrenmelerinin kolaylaştığı, daha hızlı öğrenebildikleri, derse daha fazla katıldıkları, görselden anlam çıkarmada artık daha iyi oldukları görüşündedirler. Araştırma bulgularına göre tüm öğrenciler görsel okuma temelli böylesi bir öğretimin tekrar yapılmasını istemeleri, onların bu süreçte ne kadar mutlu olduklarını göstermektedir.
dersinde okul dışı öğrenme kapsamında müzelerden etkili bir biçimde yararlanmak için bu konuda yapılan bilimsel
çalışmalar ilgili alanyazına önemli katkılar sağlamaktadır. Sosyal bilgiler eğitiminde müze eğitimi ile ilgili
çalışmaların incelenmesi bu çalışmalardan elde edilen sonuçlardan daha etkili bir biçimde yararlanmayı
sağlayacaktır. Bu araştırmada Türkiye’de sosyal bilgiler eğitiminde müze eğitimine yönelik yapılan çalışmaların
meta-sentez yöntemiyle değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Araştırmada 2010-2021 yılları arasında yayımlanan
sosyal bilgiler eğitiminde müze eğitimine yönelik nitel bulguları olan iki yüksek lisans tezi ve 17 araştırma makalesi
incelenmiştir. İncelenen çalışmalara Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Tez Veri Tabanı, TR Dizin, EBSCOhost ve
Google Akademik veri tabanlarından ulaşılmıştır. Araştırma kapsamında yer alan her bir çalışma amaç, araştırma
deseni, çalışma grubunun seçimi, veri toplama araçları, sonuç ve öneriler başlıkları çerçevesinde analiz edilerek
incelenmiştir. Veriler betimsel analiz tekniğiyle çözümlenmiştir. Türkiye’de sosyal bilgiler eğitiminde müze
eğitimine yönelik yapılan çalışmalar genel olarak incelendiğinde, çalışmaların katılımcı görüşlerini almaya yönelik
olduğu, yöntem kapsamında daha çok olgubilim deseninde yürütüldüğü, çalışmalarda veri toplama aracı olarak en
çok görüşme formunun kullanıldığı, araştırmaların çoğunda çalışma gruplarını öğrencilerin ve öğretmen
adaylarının oluşturduğu ve çalışma grubu belirleme yöntemine yer verilmediği görülmüştür. İncelenen
çalışmalarda sosyal bilgiler eğitiminde müze eğitiminin zorluklarına ve yararlarına ilişkin benzer sonuçlar
bulunmaktadır. Yine incelenen çalışmaların öneriler bölümünde sosyal bilgiler eğitiminde müze eğitimine yönelik
görev yapan öğretmenlerin eğitimine, öğretmen adayı eğitimine, araştırma konusuna ve müze ile eğitim sürecine
ilişkin öneriler sunulmuştur. Araştırma sonuçlarına dayalı olarak, sosyal bilgiler eğitiminde müze eğitimine yönelik
uygulamaya dayalı çalışmaların yapılması ve araştırmaların yöntem bölümünde verilen bilgilerin detaylandırılması
biçiminde çeşitli öneriler sunulmuştur.