HANDE ORTAY
Hande Ortay, çocukluk yıllarını Heilbronn, Almanya’da geçirmiştir. 2015’den bu yana İstanbul’daki büyük şirketlerde; üst düzey yöneticilere, CEO’lara iş yaşamının değerli katkılarını aktararak, eğitimlerini sahada sürdürmüştür. Aynı zamanda İbn Haldun Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler ve Karatay Üniversitesi İletişim Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak görev yapmaktadır. Ortay, Yeni Yüzyıl Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler alanında doktora eğitimine devam etmektedir (2021-halen), aynı Üniversitede Arap Baharında Tunuslu Kadınların Rollerinin ve Kazanımlarının İncelenmesi alanında yüksek lisansını yüksek onur öğrencisi olarak (2021), lisans derecesini ise İstanbul Üniversitesinde onur öğrencisi olarak tamamlamıştır (2018). İstiklal Gazetesi’nde köşe yazarlılığı; Daily Sabah, International Policy Digest gibi yayınlara ve Türkiye komşu bölgeleri ilgilendiren çeşitli jeopolitik konularla ilgili araştırmalara katkıda bulunmuştur.
Supervisors: Supervisors
Phone: +905353146161
Supervisors: Supervisors
Phone: +905353146161
less
Related Authors
Vincent A Villanueva
Adamson University
Funda Rana ADAÇAY
Anadolu University
Richard Bitzinger
S Rajaratnam School of International Studies
Melvin Cody
Clayton State University
Igor Castellano da Silva
UFSM - Universidade Federal de Santa Maria
Inam ul haq
Islamia College University Peshawar
InterestsView All (87)
Uploads
PAPERS by HANDE ORTAY
Hande Ortay, İbn Haldun Üniversitesi ve Karatay Üniversitesinde akademisyen ve öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır.
Ortay, ayrıca Sivil-Asker İlişkileri, Karşılaştırmalı Siyaset, Siyasi Tarih, Avrupa Entegrasyonu, Uluslararası İlişkiler Teorileri, Politik Ekonomi, Siyaset Sosyolojisi, Güvenlik, Uluslararası İnsan Hakları Hukuku, İnsan Hakları, Orta Doğu Tarihi, Göç ve Irkçılık dersleri vermektedir. Ayrımcılık, Terör-Terör Örgütleri-Terörizm, Siyasi Kültür, Kültürel Farklılıklar gibi araştırma paradigmalarıyla da ilgilenmektedir.
Kitaba ismini veren Avrupa’nın Ruhu, Batılı/Avrupalı tarafından tanımlanan/yaratılan bir dizi kavramları ele almakla başlamaktadır. Bu kavramları incelememizdeki neden: kavramların birer ansiklopedik bilgi sınırlarından çıkarak, hayatın gerçekleri içinde pratik olarak kavrayamadığımız sürece, yanılgılarımızın devam edeceğidir. Oysa bizler, gerçek hayatın içinde yaşadıklarımız ve bizlere sunulan bilgileri okuduğumuzda; okuduklarımızla yaşadıklarımızın hem çelişki hem de aralarındaki makasın bir hayli açık olduğuna şahit oluruz.
Eğer oryantalizmi, sömürgeciliği, emperyalizmi, Avrupa, Batı-Doğu vd. kavramları, sadece bizlere aktarıldığı gibi okursak; okumalarımızdan elde edeceğimiz analizlerin tümü eksik kalacaktır. Dolayısıyla, gerçekleri bir bütün halinde göz önünde bulundurmadan tutarlı bir gelecek yapılandırmak mümkün değildir. Özellikle, uluslararası politika söz konusu olduğunda, bu hüküm buharlaştırılmaz katı bir gerçeğe dönüşür. Dolayısıyla, Batı’nın kafa yapısını, taşıdığı ruhu ve bunun tarihsel-kültürel-dinsel ve ideolojik konulardaki derinliği gözden geçirmek son derece önemlidir.
Avrupa’nın Ruhu adını taşıyan bu çalışmamızda, Batı düşünceleriyle adeta esir alınmış tarih, siyaset, ekonomi, ideolojik ve kültür okumalarından sıyrılıp; neden sonuç ilişkileri içerisinde değerlendirilip, gerçek bilgilerden yola çıkıp, geçmişin gerçeklerini gün yüzüne çıkarmak amacı taşımaktadır. Bu çalışma; Avrupa merkezli, Avrupa etnik/ideolojik maksatlı yazılmış, okutulmuş hatta dayatılmış gerçek olmayan tamamen algı, zihin kontrolü üzerine inşa edilmiş zırvalardan uzaklaşıp, gerçeklerin fark edilmesini kolaylaştırmak maksadıyla ele alınıp okunmalıdır.
Çalışmamızda ele aldığımız kavramlar, olgular, Avrupa dışındaki dünyanın farklılığından yola çıkarak, kendine benzemeyen bu dünyanın garipliğini ele almaktadır. Avrupa, kendi Doğu’sunu, hatta oluşturduğu Batı içinde de Doğu’yu kategorileştirmiştir. Avrupa, her türlü olumlu ve güzeli kendine mâl ederken; kötüyü, çirkini ve olumsuzu daima kendinden olmayan ve öteki/barbar/gelişmemiş, kendi yarattığı kavram olan Doğu’yla ilişkilendirmiştir.
Batı/Avrupa, tarihte sadece günümüzde bildiğimiz uygarlıktan başka bir medeniyet oluşturmamıştır. Avrupalının tanımladığı ve kendileri tarafından uydurulan coğrafyada tarihsel dönemde bir uygarlığa rastlanmamıştır. Bugünkü medeniyetini de geçmişte ve hala daha sömürmekte olduğu coğrafyalarda yaşayan insanların; kanı, canı, idealleri, yaşamları üzerine inşa etmiştir. Dolayısıyla bu çalışmamızda: Avrupalıların sözde üstünlük düşüncesinin ve doymak bilmeyen yayılmacı oburluğun, Avrupa’nın ruhuna ve tüm bedenine iflah olmaz şekilde en kılcal damarlarına kadar nasıl sızdığını/yerleştiğini göreceğiz.
Çalışmamızda ayrıca dikkat çekmek istediğimiz bölüm ise: Aydınlanma Çağı’nın düşünürlerinin felsefi anlamdaki söylemlerinin, ülkelerin dış politikasına, dolayısıyla savaşlara nasıl yön vererek öncü rolü oynadığını ve tüm bunların Avrupa kültürü içerisindeki merkezi konumunu en yalın haliyle göstermeye çalışmamızdır. Avrupalı filozof, düşünürlerin, köleciliği meşrulaştırmak adına yapmış oldukları çalışmalar ve ırkçılığa kattıkları destek ise bir diğer dikkat çekmek istediğimiz konuların başında gelmektedir.
Bunun yanı sıra, Avrupa kimliğinin/kültürünün oluşma sürecinde Türklerin oynadığı rol ve hayranlıkla başlayıp korkuya, sonrasında nefrete dönüşen Türk ve Müslüman düşmanlığına deyindik. Son işlemeye çalıştığımız konu: Avrupa merkez ülkesi Almanya’nın statüsünün yeniden Avrupa genelinde ve AB’de başat siyasi, ekonomik güç teşkil etmesiyle; Almanya’nın yeniden emperyalizme döndüğünü ele almaya çalıştık.
Hiç şüphesiz bu çalışmanın ana hedef okurları, öncelikle kendi alanlarında okuma yapan insanımızdır. Zira kendi tarihini Avrupalı yazarların bilinçli algı ve zihin kontrolü üzerine kurgulanmış yazılı eserlerinden okuyan insanımız; Türk tarihinin ve Türkiye’nin konumunu, gücünü ve tarihsel ağırlığını hafife aldığı gibi, kendine olan inancını da öz güvenini de yitirmektedir. Dolayısıyla bu çalışma, bu anlamda oluşan, oluşacak düşünceleri bertaraf etmek maksadıyla kaleme alınmış küçük bir katkıdan ibarettir.
Ömer KALAYCI – Hande ORTAY
OCAK 2021 – İstanbul
görevlisi olarak çalışmaktadır. Ortay, ayrıca Sivil-Asker İlişkileri, Türk Tarihi, Karşılaştırmalı
Siyaset, Siyasi Tarih, Avrupa
Entegrasyonu, Uluslararası İlişkiler Teorileri, Politik Ekonomi, Siyaset Sosyolojisi, Güvenlik, Uluslararası İnsan Hakları Hukuku, İnsan Hakları, Uluslararası İlişkiler, Orta Doğu Tarihi, Göç, Irkçılık, Ayrımcılık, Siyasi Kültür, Kültürel Farklılıklar gibi araştırma paradigmalarıyla
ilgilenmektedir.
görevlisi olarak çalışmaktadır. Ortay, ayrıca Sivil-Asker İlişkileri, Türk Tarihi, Karşılaştırmalı
Siyaset, Siyasi Tarih, Avrupa
Entegrasyonu, Uluslararası İlişkiler Teorileri, Politik Ekonomi, Siyaset Sosyolojisi, Güvenlik, Uluslararası İnsan Hakları Hukuku, İnsan Hakları, Uluslararası İlişkiler, Orta Doğu Tarihi, Göç, Irkçılık, Ayrımcılık, Siyasi Kültür, Kültürel Farklılıklar gibi araştırma paradigmalarıyla
ilgilenmektedir.
Haydar Ergülen
Hande Ortay’ın dizelerinde aşıklar, dolanır dururlar hırçın suların mavinin laciverte çalan yoğunluğunda. Nice fırtınalar nice poyrazlar vurur mendireğin çatırdayan dallarına. Tam kırıldığı yerde bir an gelir bir liman bulamasa da, liman gibi dingin bir yer bulursunuz okyanusun tam ortasında. İşte sevgili Hande’nin şiirleri de öyle bir dinginliktir, limanına ulaşılamasa da okyanusun tam ortasında… Üstelik yedinci şiir kitabıdır edebiyat okyanusunun son kıvrımında.
Bedirhan Gökçe
Hande Ortay’ın şiirlerini, her bir satırının bir cana dokunduğunu hissederek okudum. İnanıyorum ki; şair Hande Ortay’ın “Şafaklarda öksüz kalan yüreğim!”, “Benimle olmayan senle yaşıyorum” gibi anlam yüklü veciz ifadeleri ebedileşecektir.
İrfan Erdoğan
Hande ORTAY, 2021
Anahtar Kelimeler: Tunus, Arap Baharı, Kadın, Kadın Hakları, Yasemin Devrimi.
İşte bu şiir kitabım da dört mevsimi yaşatabilecek duyguları içermek istiyor.
Bazen gecenin ilerleyen saatlerinde kalemden dökülen mısralar, bazen bir öğlen vakti veya günün en anlamsız saatlerinde bile oluşan dizeler...
Bir araya gelen her duygusal patlamada yazılan kelimeler ve yaşanılan her şey...
İşte bu şiir kitabın çıkış noktası umutlarımıza ulaşabileceğim noktalarda yaşadığımız düşmeler ve ayağa kalkmalardan oluşan dizeler manzumesi şeklinde devam ediyor.
Hani her şerde bir hayır vardır derler ya, bazen çok acının sonunda tatlı yersin, acıyı bastırır. Umarım acıları anlatırken sizlere tatlı da ikram edebilirim…
Hande Ortay, 457 Sayfa
Bedirhan Gökçe
Hande Ortay, “Limanı Olmayan Aşıklar” kitabıyla şiirin sonsuz denizine açılıyor. Şiir bir tür ‘mavi yolculuktur’ ve galiba gökyüzünün altındaki en güzel yeryüzüdür. Her şair bu denize nasibince, hevesince bir damla ekler. Şiir biraz da bu yüzden vardır. İlk kitapla bu sonsuzluğa dalmak elbette cesaret ister, arzuyla telaşla yola çıkılır çoğu kez. Bu heyecan, bu arzu şiirin olmazsa olmazlarıdır. Çünkü şiir, yazan kişiye, yani şairine adeta kalpten bağlı tek yazı türüdür. Bu nedenle alınyazısı da denilse yeridir. Hande Ortay da ilk kitabıyla kıyıdan açılırken bize bu heyecanı duyuruyor, yolculuğunun kısa sürmeyeceğini, sonuna dek gideceğini hissettiriyor. Bu çok önemli. Zira şiire bir kez bağlandıktan sonra onun teknesinden inmek çok zor, neredeyse imkansızdır. Hande Ortay’ın da bu denizde kendi şarkısını söyleyeceğine, kendi ıslığını tutturacağına ve tıpkı ilk kitabı “Limanı Olmayan Aşıklar” gibi, yeni kitaplarıyla da bize yepyeni ve birbirinden güzel sözler, dizeler, şiirler göndereceğine inanıyorum.
Haydar Ergülen
Hande Ortay’ın şiirlerini, her bir satırının bir cana dokunduğunu hissederek okudum. İnanıyorum ki; şair Hande Ortay’ın “Şafaklarda öksüz kalan yüreğim!”, “Benimle olmayan senle yaşıyorum.” gibi anlam yüklü veciz ifadeleri ebedileşecektir.
İrfan Erdoğan
PROF. DR. HASAN ALPAK
Kelimelerle cambazlık sanatıdır şiir. Müzik sanatının da temel direklerinden birini oluşturur. Herkes müzik dinler, ama herkes müzik yapamaz. Şiirde ise durum daha zordur; zira herkes şiir de yazamaz, okuyamaz da. Bukowski’nin deyişiyle “herkese göre değildir şiir yazmak, hatta okumak bile” şiiri yazmak için de okumak için de hem bir altyapı hem şiir zevki hem de duygu gerekir. Beethoven, “yanlış nota çalmak önemsizdir ama duygusuz çalmak affedilemez” der, müzik için. Bence duygu kavramı şiirde de bu kadar önemli ve Hande Ortay bu altyapıya da edebi zevke de en önemlisi bu duyguya da sahip şair. Bu kitabında da yine hissiyat denizindeki seyahatine okurlarını da alıp götürecek güzellikte, duygu dolu şiirlere yer vermiş. Sevgili Hande’ye sanat yolculuğunda ilhamının sürekli olmasını dilerim.
AHMET SADİ ÇELİK
Hande Ortay’ın sevgi dolu, aşk dolu şiirlerinde insanın kendisinden bir şey bulmaması mümkün değil. Bu genç Yaşına rağmen kullandığı dil bir anda içinden çıkamayacağınız bir sevgi okyanusunun içine atıverir sizi… “Sensin Aşkın Her Hali” dizesinde olduğu gibi onun şiirlerinde aşkın her halini bulabilirsiniz. Ya da “Bir Şiir Yazayım, Dokunmaktan Çok Özlemim Olasın. Her Dizem Sen Kokasın” dizeleriyle tutkulu bir aşka yelken açarsınız… Edebiyat dünyamızda ses getirecek, iz bırakacak sevgili Hande, yolun açık olsun…
ŞABAN TÜRKER
CEVAT TURAN
O kâğıda dokunarak çalışmayı severdi. Tıpkı yazarken sevgi dolu kalplere dokunduğu gibi, Hande Ortay’ın şiirleri ve tasarımı salt kelimelerden ve şiirsel anlayıştan ötürü değil. Bir derenin nasıl şahlanarak bir nehire dönüştüğünü ve bir şelale gibi nasıl güç kazanıp uçurumun köşesinden, tıpkı bir yunus gibi balıklama dalacağını hedefleyen biri. Onun hayatı ise zaten estetik bir bakış ve duyuştur. Geleneğin bir diriliş mücadelesi, bir felsefi inanış akımının ardındaki görsel serzenişidir. Hande Ortay’ı okurken onu yalnızca bir şiir gibi değil, bir güfte okur gibi yanında nağmeleri olan şiirler okuyacaksınız. Belki de hiç yaşamadığınız farklı bir ruh kazanacak onu sizde yaşamak isteyeceksiniz. Hayallerinin içine girmek için cennetin kapısında sıra bekler gibi ömürlük kuyruklar oluşturacaksınız. Şimdi değilse de yarından önceki bir günün süregelen zamanı içerisinde kaybolacaksınız…
DR. HALİL AKYÜREK
Şiir hissediştir, yaşanmışlıktır, duyarlılıktır, cesarettir… Şiir varlıkta yok oluş, yoklukta var oluştur. Şiir, sözcükleri ilmik ilmik kalplere nakşetmektir. Şair Hande Ortay “Küllenen Aşklar” adını verdiği bu şiir kitabıyla sizi bambaşka yerlere, farklı dünyalara götürecek. Her okuyuşunuzda yeni bir pencereden baktığınızı fark edeceksiniz. Şair Hande Ortay gökyüzünde uçuşan sözcükleri aldı, şiir haline getirdi ve sayfalara sığdırarak beğeninize sundu… Onun şiirlerini okuduğunuzda her sözcükte ve mısrada kendinizden bir şeyler bulacaksınız. Her okuyuşunuzda hayatınıza dokunulduğunu, hislerinize tercüman olduğunu anlayacaksınız. Şair – Yazar Hande Ortay, elinizdeki bu şiir kitabıyla diğer şairler gibi her türlü övgüyü fazlasıyla hak ediyor.
DOÇ. DR. LÜTFÜ ILGAR
SELÇUK URAL
Hayatı, Aşk’ı ve sevmeleri... Bilemiyorum böyle samimi bir his kapladı beni. Teşekkürler düşlerin ve gerçeklerin için. Günümüzde müzik ve görsel sanata dair çok fazla şey var önümüzde. Şiir bir duyguyu veya gerçekliği en iyi ifade edebileceğimiz bir sanat biçimi. Buna ihtiyacımız var Hande. Tebrikler ve başarılar...
RESUL DİNDAR
Geçmişimizden gelen güzelliklerimizin en önemlilerinden olan şiir ve sanatsal içeriklerin, yeni nesil tarafından inançla, şevkle ve kaliteli şekilde icra edildiğini görmek memnuniyet verici... Sevgili Hande Ortay, bunun en iyi temsilcilerinden... Yüreği ve dizeleri pırıl pırıl olan bu güzel insanı tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum... İyi ki varsın Hande, yüreğine sağlık...
DENİZ TOPRAK
Alanında yetkin uzmanların/hoca arkadaşlarımızın yer aldığı bu hacimli esere "Türkiye's Studies in the Space Field" bölümü ile katkı sundum. İstifade edeni bol olsun.
https://www.tplondon.com/product/space-environment-politics/
Space Environment & International Politics - National Press London
Sosyal medyanın günümüz demokrasilerinde etkisi üzerine teorik bir değerlendirme yapmayı amaçlayan bu çalışmada, her şeyden önce yeni medya ve sosyal medyanın özellikleri ve geleneksel medyadan farklı yönleri üzerine durulmuştur. Sonraki bölümde sosyal medya ve demokrasi ilişkisi üzerine olumlu- olumsuz yönde yapılan değerlendirmeler incelenerek, kamusal alan ve siyasal katılım kavramları üstünden sosyal medyanın etkisi tartışılmıştır. Son bölümlerde ise siyasal katılımın önemli parçası olan, demokrasilerin en önemli koşullarından seçimler konusu sosyal medya ilişkisi incelenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Medya, Siyaset, Kitle İletişim Sistemleri, Siyasette Reklam.
s. 177 - 192
Germany and Turkey show similarities in terms of both population and historical aspects. Undoubtedly, women also played an important role in this development of Germany, which was defeated in both world wars in the last century, yet is one of the countries with the most developed and strongest economy in the world today. Turkey, on the other hand, is still in the category of developing countries, and strives to rise to the category of developed countries. One of the most important indicators of a developed society is the existence and rate of productive women who can stand on their own feet, who have gained their economic freedom. Looking at the statistics on population and working life, it is seen that women, who constitute half of the population, are far behind men in terms of employment.
In this study, it is aimed to compare Turkey and Germany in various aspects such as: a) women's employment rates and status of gender equality, b) sectors in which the women labour force has more employment opportunities, c) barriers to women's employment, d)strategies and practices that increase women's employment, f) Legal and institutional arrangements for increasing women's employment, etc. In this study, the current situation was analyzed by reviewing the literature regarding current and past status of women's employment in Turkey and Germany and based on statistical data by attempting to describe the status of employment for women from past to present, and it was tried to make predictions for the future in the light of these findings. With this research, Germany, as a country that has succeeded in development
and Turkey, as a country that wants to develop have been compared, and based on the example of Germany, it has been tried to determine the practices that may be a model for Turkey.
When Germany and Turkey are compared in terms of women's labour force participation rates, employment and unemployment rates, it is seen that women in Turkey are disadvantaged and when looking at the practices promoting women's employment in Germany and Turkey, it is seen that quite different incentives and training opportunities have been created in Germany, and these are quite insufficient in Turkey.
Keywords: Women, Labour Force, Labour Force Participation Rate, Germany, Turkey.
Ortay, H. & Yantur, P. (2021). Türkiye ve Almanya’nın Kadın İstihdamı Açısından Karşılaştırılması. Kocaeli Üniversitesi I. Lisansüstü Sosyal Bilimler Sempozyumu. (ss. 496-728). ISBN: 978-605-69403-8-5. (Uluslararası Bildiri Kitabı)
Öğr. Gör. Hande ORTAY
ORCID: 0000-0001-9553-5910
Karatay Üniversitesi, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi, Konya, Türkiye hande.ortay@karatay.edu.tr
Özet
Tarihsel gelişim sürecinde, yükseköğretimde, özellikle 20. yüzyılın son çeyreğinde küreselleşmenin getirdiği sosyo-ekonomik değişimle, artan rekabet karşısında gerek hedefleri gerek hitap ettiği kitleleri açısından oldukça gelişim göstermiştir. Bu gelişimler, yeni beklentiler, dolaysıyla yükseköğretim kurumlarının etkin ve sürdürülebilir bir yönetim uygulamalarını zorunlu kılmaktadır. Günümüzde, yükseköğretim, eğitim-öğretim, araştırma-geliştirme gibi hızla değişim gösteren dış çevrede, rekabetçi bir yapıda faaliyet göstermektedir. Topluma kazandırılan bu yapı, yükseköğretim kurumlarını yönetimsel süreçlerini planlama, hatta değişim sürecine zorlamaktadır. Üniversitelerdeki sistem artan kitlesel eğitim talepleri karşısında sistem, öğrenci odaklı eğitim öğretim sürecine girmiştir. Bu çalışma, yükseköğretimde, kalite konusunda yapılan çalışmaları ortaya konmaktadır. Aynı zamanda, küreselleşme ve uluslararasılaşma sürecinde artan akademik hareketlilik nedeniyle, yükseköğretimde kalite konusu, model ve standartların geliştirilmesi konusunda, araştırma adına ilham kaynağı olarak göz önüne alınmıştır. Çalışmanın temel amacı, literatürü esas alarak, yükseköğretimde, kalite alanında yayınlanmış araştırma makalelerini farklı boyutlar ışığındaki yöntemler ile inceleyerek, bu alandaki eğilimleri ortaya çıkarıp, Türkiye’nin yerini tartışmaktır.
Anahtar Kelimeler: Yükseköğretim, Yükseköğretimde Kalite, Küreselleşme, Kalite Çalışmaları, Öğrenci Memnuniyeti.
CHANGE IN HIGHER EDUCATION: QUALITY STUDIES
Hande ORTAY
Lecturer
ORCID ID: 0000-0001-9553-5910
Karatay University, Faculty of Social Sciences and Humanities, Konya, Turkey hande.ortay@karatay.edu.tr
Abstract
In the historical development process, higher education has developed considerably in terms of both its goals and the targeted masses in the face of increasing competition with the socio-economic change brought about by globalization, especially in the last quarter of the 20th century. Due to these developments and new expectations, higher education institutions require effective and sustainable management practices. Today, higher education operates in a competitive structure in a rapidly changing external environment such as education and research and development. This structure, which has been integrated to the society, forces higher education institutions to plan their administrative processes and even to a change process. In the face of the increasing mass demands for education in universities, the system has entered the student-oriented education process. This study reveals the studies on quality in higher education. At the same time, due to the increasing academic mobility in the process of globalization and internationalization, the issue of quality in higher education has been considered as a source of inspiration for research in the development of models and standards. The main purpose of the study is to reveal the trends in the field of quality in higher education and discuss the place of Turkey by examining the research articles published in this field with methods in the light of different dimensions based on the literature.
Keywords: Higher Education, Quality in Higher Education, Globalization, Quality Studies, Student Satisfaction.
Öğr. Gör. Hande ORTAY
Karatay Üniversitesi, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi, Konya, Türkiye ORCID: 0000-0001-9553-5910 hande.ortay@karatay.edu.tr
Özet
18. yüzyıldan bu yana, kadınlar Fransız Devrimi bağlamında oy kullanma hakkı verilmesi için mücadele etmiştir. Önceleri, Fransız Devrimi ideali, bütün halkın eşitliğine dayanıyordu. 19. yüzyılın ortalarında ise kadınlar, giderek artan toplumsal ve siyasal katılımları ile kurumsal olarak örgütlenmeler gibi, kaygılarını, toplumda ve siyasette duyurmak adına savaşmışlardır. Oy hakkının elde edilmesi, kadın hareketinin ilk temel kaygısıydı. Kadınların oy hakkı için verdikleri çaba, en başta, bu mücadelenin “dilde” yürütülmesi gerçeğiyle karakterize edilir. Kadınlar kitle iletişim araçları üzerinden, internet yayınları, platformalar, broşürler, dilekçeler aracılığıyla geniş kitlelere ulaşarak endişelerini kamuoyuna duyurdular. Dil tarihinin bu kısmına çok az ilgi gösterilmesi daha da şaşırtıcıdır. Bu anlamda, makalede, kadınların oy hakkı için yürütülen “söylemsel” mücadeleden bir alıntıya odaklanmakta olup, 19. yüzyılın sonunda ve 20. yüzyılın başında kadınların oy hakkı üzerine yapılan parlamento tartışmaları gibi, güncel toplumsal cinsiyet tartışmaları üzerinde halen daha etkisi sürmekte olan tartışmacı yapılar açısından analiz etmektedir.
Anahtar Kelimeler: Kadın, Oy Hakkı, Mücadele, Cinsiyet Tartışmaları, Toplumsal ve Siyaset Katılımı.
WOMEN’S VOTING RIGHT
Hande ORTAY
Lecturer
ORCID ID: 0000-0001-9553-5910
Karatay University, Faculty of Social Sciences and Humanities, Konya, Turkey E-mail: hande.ortay@karatay.edu.tr
Abstract
Since the 18th century, women have fought for the right to vote in the context of the French Revolution. Before that, the ideal of the French Revolution was based on the equality of all people. In the middle of the 19th century, with their increasing social and political participation, women struggled institutionally to get their concerns heard in society and politics. Obtaining the right to vote was the first major concern of the women's movement. The main feature of women's struggle for the right to vote is that this struggle is waged “in language”. Women brought their concerns into the public arena, reaching large masses through mass media, internet publications, platforms, brochures and petitions. It is all the more astonishing that so little attention has been paid to this part of the history of the language. In this sense, the article focuses on an excerpt from the "discursive" struggle for women's suffrage and focuses on argumentation structures that still have an impact on current gender debates, such as the parliamentary debates on women's suffrage at the end of the 19th century at the beginning of the 20th century analyses.
Keywords: Women, Suffrage, Struggle, Gender Debates, Social and Political Participation.
Çalışmamızda yapılan belge analizi sonrasında, devlet geleneğine sahip Türkiye Cumhuriyeti’nin kurumsal yapıları, sivil toplum örgütleri, özgür basını, yetişmiş değerli devlet adamları ve dış politika uzmanları (büyükelçi, ateşe) ile kurulan hükümetlerin ideolojik eğilimleri ne olursa olsun dış politika tek başlarına karar verme yetkileri sınırlı kalmaktadır. Ayrıca koalisyon hükümetlerinde hükümeti oluşturan diğer parti veya partilerin farklı görüşlerinin olması, liderlerin güvenoyu endişesi taşıması ile dış politikada daha çok ortak görüşe dayalı kararlar verdikleri görülmüştür. Bu doğrultuda Türk dış politikasının Refahyol döneminde realist rasyonel-aktör yaklaşım çerçevesinde şekillendiğini, karar alma sürecinin ise Allison’un “bürokratik siyaset” modeline uygun olduğu sonucuna erişilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Siyasal İslam’ın Yükselişi, Refah Partisi, Refahyol Kuruluşu, Erbakan, Türkiye.
It was aimed in this study to analyze the views of Tunisian women related to the roles they played throughout the Arab Spring, the impacts of their roles on the process, and subsequently, what sort of acquisitions they achieved during the transition period and in the established new social order, following a remarkable popular mass movement, namely, "Arab Spring". The population of the study included 113 Tunisians consisting of 73 females and 40 males who gave consent to participate in the study. Personal data forms and questionnaires were used as data collection tools in the research. The questionnaires were sent via e-mail and the eligible answers were included in the study. The application of Linkedln was utilized to determine the participants, and their e-mail addresses were accessed via this application. Participants were informed about how to fill in the questionnaires, as well as how and where the data would be used, etc. The impacts of the participants throughout the Arab Spring were discussed in terms of their personal profiles and clustered profiles. Hence, it has been intended to assess the impacts of the females in Arab societies on the social changes and their acquisitions, particularly in the case of Tunisia. The answers to the queries of "Did Tunisian women have (social and political) gains following the Arab Spring popular movement?" and "How do you consider the situation of women in Tunisia currently?" were sought in the research, and the frequency and percentages of the answers were analyzed regarding age, educational status and marital status. It was determined as a result of the research that the majority of the participants considered that the Tunisian women have had (social and political) gains and that the current situation of women in Tunisia is "good", following the Arab Spring popular movement.
Keywords: Political Social Rights, Gender, Women's Rights, Arab Spring, Tunisia.
"Türkiye'de Kadının İş Hayatındaki Konumu" konulu yeni yazım Tunus'ta, "Ayyıldız" dergisinde yayınlandı. Yayınlanan yazımı da sizlerle paylaşmak istedim. Keyifli okumalar dilerim.
Doktora Öğrencisi, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi handeortay611903@gmail.com
ORCID ID: 0000-0001-9553-5910
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, tüm toplumlarda sorun olup, başta ekonomik büyüme olmak üzere, birçok alanda, ülkenin ilerlemesine engel olmuştur. Bu nedenle gelişmiş ülkelerde, kadınların çalışma yaşamı içerisindeki payı oldukça fazladır. Türkiye genelinde kabul görmüş düşünce, erkeğin kazandığı tek maaşlı aile modelidir. Geçtiğimiz yıllarda devletin, kadının eğitimine önem vermesi, yapılan çalışmalarda, kadınların eğitim düzeyinde artışa neden olmuştur. Eğitim seviyesindeki bu artış, kadınların iş hayatına girerek, çift maaşlı aile modeli yaratılmasını sağlamıştır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan iş gücü verilerine göre, iş gücüne katılma oranı erkeklerde puanlık artış ile %0,3 olurken, kadınlarda bu oranda %1,1 olarak kaydedildi. Gene toplum olarak eğitim seviyesi beraberinde, düşünce biçiminde de yenilikler olmuş, yapılan araştırmada kadınların çalışmasını uygun bulanların oranı %84,9 olmuştur. Bu veriler, kadının gücünü ortaya koymaktadır. Yaşadığı toplumda var olmasını bilen, üretmenin hazzını yaşayan, hayallerini hiçbir zaman kaybetmeyen emekçi kadınlardır. Toplumsal cinsiyet eşitliği, erkek ile kadının, yaşamın her alanında eşit haklara sahip olma durumudur.
Lektüre für Kultur & Beauty und Fashionfans. Nazar Kulturmagazins bietet spannenden Lesestoff zu Kultur, Beauty, Lifestyle, Mode, Reisen etc. Und immer Überraschended.
@domiaegerter77 @kimmy_repond @ralfeyertt @hande.ortay @joshimauzo @wetterfee_frau_be @eveline.lehmann_official @cemil_baysal @tanjadenzel_style