Papers by Prof. Dr. Cengiz Buyar
XIX. Türk Tarih Kongresi, Kongreye Sunulan Bildiriler, 2023
19. yüzyılın ikinci yarısından sonra Türkistanlı hacıların Orta Asya’dan Hicaz’a kadar seyahatler... more 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra Türkistanlı hacıların Orta Asya’dan Hicaz’a kadar seyahatlerinde kervanların yerini tren almıştır. Rus yönetimi Orta Asya’nın iç kesimlerine ulaşımı kolaylaştırmak için döşedikleri tren yolunu başlangıçta Türkistanlıların kullanımına yasaklamışken daha sonra tren yolunun maliyetinin düşürülmesi için bu yasağı kaldırmıştır. Yine hac yolculuğunun da trenle yapılmasını teşvik etmeye başlamıştır. Hac vazifesini yerine getirmek isteyen Türkistanlı hacıların Andican’dan trenle başlayan yolculukları Odesa’dan vapurla İstanbul’a ve buradan da Hicaz’da son bulmaktaydı. Türkistan’dan Hicaz’a kadar süren bu kutsal yolculuğun en önemli duraklarından biri hilafetin merkezi İstanbul’du. Türkistan hanlıklarının Osmanlı Devleti’yle etnik, kültürel ve dinî bağları, onları her yıl Hicaz kadar İstanbul’u da ziyaret etmeye sevk etmiştir. Halifeye bağlılıklarını sunmak isteyen hacılar için padişahın Cuma Selâmlığı merasimine katılmak geleneksel bir hal almıştır. Aynı şekilde Kaşgarlı hacılar de hilafet makamına saygı ve bağlılıklarından dolayı İstanbul ziyaretini, hac yolculuğunun vecibesi olarak görmüşlerdir. Bununla birlikte salgın hastalıklar, savaşlar, doğal afetler, ekonomik sıkıntılar ve siyasi krizlerden vb. dolayı Türkistanlı hacıların Hicaz’a kadarki ziyaretlerinde birçok problem de yaşanıyordu. Burada yaşadıkları problemlerin çözümü noktasında Osmanlı Devleti, onlara her zaman yardım etmeye azami gayret göstermiştir. İstanbul’da bulundukları süre zarfında ve yolculukla ilgili maddi sıkıntılarının çözümünde olduğu kadar, onların sağlık koşullarının iyileştirilmesi veya uygun bir ortamda ikamet edebilmeleri için her türlü imkânı sağlamaya çalışmıştır. Bu bağlamda bu çalışmada Türkistanlı hacıların Andican-Odesa-İstanbul-Hicaz hattı üzerindeki hac yolculuğu süreci, Rus ve Osmanlı devletinin hacılara karşı yaklaşımları, hacıların Türkistan, Rusya ve Osmanlı siyasetindeki yeri ortaya konmaya çalışılacaktır.
Journal of Academic Value Studies (JAVStudies), 2023
The divisions and conflicts between Russians and Ukrainians have deep historical roots. Both side... more The divisions and conflicts between Russians and Ukrainians have deep historical roots. Both sides refer to historical facts, or at least to events they recognize as their own historical facts. Russia, which presented a weak state profile until the 2000s, started to recover after Vladimir Putin came to power at the end of 1999. In August 2008, tensions between Georgia and Abkhazia and Ossetia escalated, and the Russian Federation became involved. Thus, Russia returned to the international arena as an actor that can mobilize its military power at any time. Russia's annexation of Crimea in 2014, along with the support of separatist groups in regions such as Donetsk and Lugansk in eastern Ukraine, further increased the tension between the two countries. On 24 February 2022, Russia attacked Ukraine and war broke out between the two countries. The Russia-Ukraine war has affected many countries of the world, especially the West, politically, socially, economically and militarily. The aim of this study is to examine the historical references of the relations between Russia and Ukraine, the annexation of Crimea by Russia, the reasons for the start and development of the Russian-Ukrainian war, the rebellion of the Russian special military group Wagner during the war, the effects of the war on world politics and economy, the economic indicators in Russia during the war and the aid provided by the West to Ukraine with qualitative research method and descriptive description method.
Uluslararası Medeniyet Çalışmaları Dergisi / The Journal of International Civilization Studies, 2023
Kırgız toplumunda akrabalık bağları hayli güçlüdür. Aileden başlayarak boy ve el'e kadar şekillen... more Kırgız toplumunda akrabalık bağları hayli güçlüdür. Aileden başlayarak boy ve el'e kadar şekillenen sosyal, kültürel, askeri ve idari bir yapı mevcuttur. Bu yapılanmanın tarihin en eski dönemlerinden günümüze kadar hemen bütün Türk halklarında da benzeri şekilde devam ettiği görülmektedir. Türk halklarının birçok basamaktan oluşan kendilerine has akrabalık sistemi, hiyerarşik grupları, boy ve cüz yapılanmaları bulunmaktadır. Bununla birlikte bu yapılanmanın halkalarının tamamı açık bir şekilde ortaya konamamakta ve anlaşılamamaktadır. Bu bağlamda Kırgızların geleneksel toplum yapısında önemli bir sosyal kurum veya yapı olan bir atanın baldarı yani bir atanın evlatları şeklinde adlandırılan yapının araştırılması ve anlaşılması büyük önem arz etmektedir. Bir atanın baldarı yapılanması Kırgız toplumunda alt boy birimi olan uruk yapısının içerisinde değerlendirilen küçük grupların birliği olarak tanımlanır. Bir atanın baldarı tanımlaması, uruk, uruu, oŋ kanat yani sağ kanat, sol kanat, içkilik gibi boy teşkilatının bileşenleri ile de bağlantılıdır. Kırgızlarda boy örgütlenmesi, farklı sınıflandırma seviyelerinde çok çeşitli sosyal özellikleri içerir. Bu çalışmada bir atanın baldarı yapısı nitel araştırma ve betimsel tasvir yönetimi ile ayrıntılı bir şekilde incelenecektir. Çalışmanın amacı, Kırgız toplum yapısındaki bir atanın evlatları örneğinde Türk halklarının girift bir yapıya sahip olan sosyo-kültürel ve idari teşkilatlanmasıyla ilgili alt birimlerinin ve bunlar arasındaki ilişkilerin daha iyi bir şekilde anlaşılmasına ve araştırılmasına katkı sağlamaktır.
In Kyrgyz society, kinship ties are quite strong. There is a social, cultural, military, and administrative organization that shapes from the family to the clan and nation. It can be observed that a similar organizational structure has persisted in almost all Turkic peoples from ancient times to the present day. Turkic peoples have their unique kinship systems, hierarchical groups, clan structures, and tribal organizations consisting of many tiers. However, not all elements of this organization can be clearly identified and understood. In this context, it is of great importance to research and understand the structure of a specific social institution or entity within the kinship system of the Kyrgyz people known as "Bir atanın baldarı," which refers to the offspring of one father or a father's children. The "Bir atanın baldarı" structure is considered as a unit within the sub-clan structure known as "uruk" in Kyrgyz society. The terminology associated with "Bir atanın baldarı," such as "uruk," "uruu," "oŋ kanat" (right wing), and "sol kanat" (left wing), "içkilik" is directly linked to the components of the tribal organization. Clan organization encompasses various social features at different classification levels. This study aims to provide a detailed examination of the institution and structure of "Bir atanın baldarı" through qualitative research and descriptive analysis methods. The purpose of the study is to contribute to a better understanding and exploration of the subunits related to the complex socio-cultural and administrative organization of Turkic peoples, as exemplified by the "bir atanın baldarı" in Kyrgyz society.
Uluslararası Medeniyet Çalışmaları Dergisi, 2022
Öz
Ukrayna ve Rusya'nın ilk siyasi yapılanmalarının Kiyev Knezliği olduğu görülür. Moğolların Ki... more Öz
Ukrayna ve Rusya'nın ilk siyasi yapılanmalarının Kiyev Knezliği olduğu görülür. Moğolların Kiev'e saldırıları sonucu kuzeye çekilen Rusların daha sonra Ukrayna topraklarını ele geçirmesi, I. Petro ve II. Katerina dönemlerinde Ukrayna kimliğinin bastırıldığı ve Ukraynalıların sömürüldüğü iddiaları, 1932-1933 yıllarındaki golodomor trajedisi, II. Dünya savaşında Ukraynalı milliyetçilerin Almanlarla işbirliği yaptığı suçlamaları, Ukrayna'ya devredilen Karadeniz filosunun statüsü, bağımsızlık sonrası Ukrayna'nın Batı'ya yönelmeyi tercih etmesi gibi tarihi olgular ve iddialar Rus ve Ukrayna toplumu arasındaki tarihi kırılma ve kopuş noktalarını teşkil etmektedir. 1991 yılında Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra gerçekleşen Turuncu devrim, Euromaydan olayları, 2014 yılında Kırım'ın Rusya tarafından işgali, Donets ve Lugansk bölgelerindeki ayrılıkçı grupları Rusya'nın doğrudan desteklemesi ile Rusya ile Ukrayna'nın birbirinden uzaklaşma süreci geri dönülmez bir hal almıştır. İki ülke ilişkilerindeki kriz, Rusya'nın 24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna'ya saldırması ile savaşa dönüşmüştür. Rusya-Ukrayna savaşından etkilenen bölgelerin başında Orta Asya ülkeleri gelmektedir. Savaşın başlamasından sonraki süreçte Orta Asya ülkeleri başta ekonomik, siyasi ve sosyal açıdan savaşın tesirlerini derinden hissetmektedir. Bu çalışmada tarihi perspektiften Rusya-Ukrayna ilişkileri, bu ilişkilerdeki kırılma ve kriz noktaları, Rusya Ukrayna savaşının başlaması ve Rusya'ya uygulanan yaptırımlar, savaşın Orta Asya ülkelerine tesirleri, Çin'in bu süreçte bölge ülkeleri ile ilişkileri konuları değerlendirilmeye çalışılmaktadır.
Abstract
The first political structures of Ukraine and Russia are the Kyiv Principality. The Russians, who retreated to the north as a result of the Mongol attacks, established the Moscow Principality. This principality later attacked Kyiv. There are claims that Ukrainian identity was suppressed and Ukrainians were exploited during the reigns of Peter I and Catherine II. Millions of Ukrainians died as a result of the Holodomor events of 1932-1933. There are accusations that Ukrainian nationalists collaborated with the Germans in World War II. The status of the Black Sea fleet transferred to Ukraine was much discussed later. After independence, Ukraine preferred to turn to the West. Historical facts and claims like these constitute historical breaking points between Russian and Ukrainian society. After the collapse of the Soviet Union in 1991, the Orange revolution, the Euromaidan events, the occupation of Crimea by Russia in 2014, and the direct support of the separatist groups in the Donetsk and Lugansk regions by Russia, the process of separating Russia and Ukraine from each other became irreversible. With Ukraine's efforts to become a member of NATO, the crisis in the relations between the two countries turned into a war with Russia's attack on Ukraine on February 24, 2022. Central Asian countries are at the forefront of the regions affected by the Russia-Ukraine war. In the process after the start of the war, Central Asian countries are feeling the effects of the war, especially economically, politically and socially. This study attempts to assess in detail Russian-Ukrainian relations from a historical perspective, the turning points in these relations and beginning Russian-Ukrainian war, sanctions against Russia, as well as the impact of the Russian-Ukrainian war on the countries of Central Asia and China's relations with Central Asia in this process.
Bilig
In its journey from ancient history, human society has brought along many cultural and architectu... more In its journey from ancient history, human society has brought along many cultural and architectural values or properties. Some of which have reached our days and some of which have not for various reasons. Cultural values that are part of the common history of mankind are called world heritage. Since 1972, UNESCO has included cultural and natural heritage sites that can be considered as common assets of all mankind in the World Heritage List and work to protect them. UNESCO's work on the World Heritage List fulfils the important task of making the values that humanity is about to lose visible and permanent again. As of 2019, there are 1,121 cultural heritage sites on the UNESCO World Heritage List. In this study, the cultural and natural heritage of the countries belonging to the Organization of Turkic States has been discussed using statistical and descriptive analysis methods according to the ten main criteria defined by UNESCO. Thus, it aims to jointly examine the cultural and natural heritage of the Turkish world inscribed on the World Cultural Heritage List and to assess them from an awareness-raising perspective.
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi / The Journal of International Social Research, 2021
İlk defa M.Ö. 201 yılında yazılı kaynaklarda haklarında bilgi verilen Kırgız Türkleri, tarihte çe... more İlk defa M.Ö. 201 yılında yazılı kaynaklarda haklarında bilgi verilen Kırgız Türkleri, tarihte çeşitli siyasi organizasyonlar ve devletler teşkil etmişlerdir. Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla birlikte 31 Ağustos 1991 tarihinde bağımsız Kırgız Cumhuriyeti devleti kurulmuştur. Bağımsızlık sonrası süreçte devlet tarafından ortaya koyulan siyasi söylemler ve uygulamalar ile Kırgızistan, Orta Asya'nın en demokratik ülkesi olarak anılmaya başlanmıştır. Kırgızistan coğrafyası tarihten günümüze ticaret yollarının üzerinde bulunan, merkezî Asya'da doğudan batıya geçiş noktasını teşkil eden jeostratejik ve jeopolitik olarak önemli bir konuma sahiptir. Bununla birlikte zengin yeraltı maden ve enerji kaynakları, ülkenin modern dünyadaki önemini daha da arttırmaktadır. Geçmişte İpek Yolu'nun kazandırdığı önem gibi günümüzde de aynı güzergâh üzerinde planlanan Tek Kuşak Tek Yol projesi Kırgızistan'ın jeopolitik önemini yeniden arttırmıştır. Bu bağlamda gelecekte de bu jeopolitik ve jeostratejik önemin devam edeceği söylenebilir. Orta Asya bölgesinin jeopolitik ve jeostratejik durumu, büyük enerji kaynakları ve zengin yeraltı madenlerinin varlığı nedeniyle rekabetin hızla şiddetlendiği süreçte önemi gittikçe artan Kırgızistan, büyük güçlerin bölge ve ülkedeki etkilerini dengelemek amacıyla dış politika yaklaşımında sürekli olarak çok yönlü dış politika ilkesini korumaya gayret etmektedir. Bu çalışmada bağımsızlık sonrası Kırgızistan'ın siyasi, sosyo-kültürel gelişimi ve bu tarihi süreçte bölgedeki rolü ele alınacaktır.
Seyir Defteri Dergisi, 2020
Kırgız kültüründe kartal ve kartal ile avcılık konusu ana çizgileriyle ele alınmıştır.
İpekyolu Dergisi, Temmuz-Ağustos, 2020
Bilge Tonyukuk ve Tonyukuk Yazıtının Türk tarihi açısından önemi ortaya konmuştur.
Devrinin Büyük Yazarı Cengiz Aytmatov, 2018
Cengiz Aytmatov'u en iyi tanıyan ve en yakınında bulunan Prof. Dr. Osmonakun İbraimov ile Cengiz ... more Cengiz Aytmatov'u en iyi tanıyan ve en yakınında bulunan Prof. Dr. Osmonakun İbraimov ile Cengiz Aytmatov hakkında yapılan röportaj.
Bu röportajda herkesin merak ettiği arka planda kalmış konular İbraimov'a soruldu. Cengiz Aytmatov'u anlamak isteyenlerin okumaları gereken bir röportaj.
Tarih Söyleşileri: Ayhan Pala ve Tarihçilik, 2020
Ömrünü tarih bilimine hasretmiş tarihçi hocalarımızın birikimlerinden, tecrübelerinden faydalanma... more Ömrünü tarih bilimine hasretmiş tarihçi hocalarımızın birikimlerinden, tecrübelerinden faydalanmayı ve onların bakış açılarını ortaya koymayı amaçlayan Tarih ve Tarihçilik Söyleşilerinin birincisi olan Ayhan Pala ile yapılan söyleşi. Türksoyla İpek Yolu Dergisi, Şubat/Mart 2020, İstanbul, s. 64-72.
Kırgızistan: Tarih-Toplum-Ekonomi-Siyaset, 2017
Başlangıcından 1991 Yılına Kadar Kırgız Tarihi ana çizgileriyle ele alınmıştır.
Kırgızistan Araştırmaları 2019, 2019
Türkistan'ın önemli tarihi şehirlerinden olan Oş şehrinin siyasi, sosyo-kültürel tarihi ele alınm... more Türkistan'ın önemli tarihi şehirlerinden olan Oş şehrinin siyasi, sosyo-kültürel tarihi ele alınmıştır.
Şabdan Baatır / Hicaz Madalyalı Türkistanlı Bahadır / Шабдан баатыр, 2019
Şabdan Baatır (Bahadır) ya da Şabdan Cantay Uulu (Cantayoğlu) 29 Ekim 1839 yılında Çon Kemin bölg... more Şabdan Baatır (Bahadır) ya da Şabdan Cantay Uulu (Cantayoğlu) 29 Ekim 1839 yılında Çon Kemin bölgesinde doğmuş ve 6 Nisan 1912 tarihinde 72 yaşında Tokmak bölgesinde vefat etmiştir. Kırgızların 19. yüzyıldaki önemli yöneticilerinden, boy beylerinden ve kumandanlarından biridir.
Balasagun, 10. ve 12. yüzyıllarda Orta Asya’da hüküm süren Karahanlı Devleti’nin bir dönem başken... more Balasagun, 10. ve 12. yüzyıllarda Orta Asya’da hüküm süren Karahanlı Devleti’nin bir dönem başkentliğini yapmış bir şehirdir. Karahanlılar 10. yüz-yılın ikinci yarısından itibaren kısa bir süre içinde İli Irmağı’nın doğu tara-fından başlayarak Amu Deryanın (Ceyhun) batı taraflarına kadar ki büyük bölgeyi hâkimiyetleri altına almışlardır. Karahanlılar İslam kültürü ile Türk kültürünün sentezini yapan ve bölgede kurulan ilk büyük Türk-İslam devleti olmuştur.1 Bu dönem bölge için âdeta bir aydınlanma dönemidir.
Aleksandr Natanovich Bernshtam (01 October 1910 – 10 December 1956) is ethnographer, archeologist... more Aleksandr Natanovich Bernshtam (01 October 1910 – 10 December 1956) is ethnographer, archeologist and orientalist who has done lots of research and wrote so many books on the history of Turkestan and the Turkish folks. He also has significant works on Hun, Gokturk, Uighur, and Kyrgyz. He he has put forth important studies on various issues about Central Asian Turkish history from BC 2000 up to 15th century, by making travels ,between the years 1933-1956, to determine historical monuments in Kazakhstan, Kyrgyzstan, Uzbekistan and Tajikistan and doing research on written sources, excavations and researches on architectural monuments. These studies still maintains its importance nowadays. However, his works aren‟t well known by the world of science. Among the basic reasons for being so, his putting forward the thesis against the Soviet regime‟s ideological approach on that period in his studies and publishing important part of his works during World War 2. plays an important role. Between His Major works we can mention Hun Historic Essay (Ocherk istorii Gunnov), 6.-8’th century Orhon Yenisei Socio-Economic Structure of Turkish people (Sotsialno - ekonomicheskiy stroy orhono - yeniseyskih tyurok 6-8 vekov), North Kyrgyzstan Archaeological Notes (Arheologicheskiy Ocherk Severnoy Kirgizi), The ancient monuments of the Talas valley (Pamyatniki starinı Talasskoy dolinı), Yedisu Archaeological Discovery expedition. Chuy valley (Trudy Semirechenskoy arheologicheskoy ekspeditsii. Chuyskaya Dolina), Kenkol Kurgans (Kenkolskiy Mogilnik), North Kyrgyzstan Archaeology Essay (Arheologiçeskiy Ocherk Severnoy Kirgizi), The Historical Monuments of Talas valley. Historical – archaeological essay (Pamyatniki starinı Talasskoy dolinı. İstoriko-arheologicheskiy ocherk), Kyrgyzstan Architectural Monuments (Arhitekturnıye pamyatniki Kirgizii). In this study, A. N Bernshtam‟s life, his scientific personalitiy will be tried to put forward, an evaluation of his studies will be made and a bibliography of his works will be given.
Keywords: A. N. Bernshtam, Türk, Türkistan, Kyrgyz, Arceology, Central Asia
ÖZ
Cangar Destanı, Batı Moğolları arasında ortaya çıkıp yayılmış bir destan olarak günümüze ka-d... more ÖZ
Cangar Destanı, Batı Moğolları arasında ortaya çıkıp yayılmış bir destan olarak günümüze ka-dar ulaşmıştır. Destan, Orta Asya sözlü geleneğinin en güzel manzum örneklerinden biridir. Girişi takiben muhtelif kahramanlıkların anlatıldığı 12 bölümden oluşur. Destan, Bumba adlı ülkenin hanı Cangar'ın ülkesini düşmanlardan korumasını, yanındaki bahadırların kahramanlıklarını, evlenmele-rini ve halkının hayat sürecini konu alır. Batı Moğollarının yaşadıkları ve dağıldıkları Doğu Türkistan, Moğolistan, Altay, Kalmuk Özerk Cumhuriyeti gibi coğrafyalardaki halklar arasında yayılmıştır. Des-tanla ilgili ilk araştırmalar 19. yüzyılın başlarında başlamıştır. Yapılan araştırmalar, destanın tarihî bir arka planının bulunduğunu tespit ederek 15. yüzyıldan itibaren şekillendiğini ortaya konmuştur. Ayrıca destanda geçen olay motiflerinden bazılarının arkaik dönemlere ait olduğu da tespit edilmiştir. Destan, başta Türk halklarının destanları olmak üzere, diğer klasik dünya destanlarıyla da ortak nok-talar taşır. Destanın günümüze ulaşmasını cangarçi olarak adlandırılan destan söyleyiciler sağlamış-tır. Zamanla cangarçiler arasında belirli gelenekler ortaya çıkmış ve ön plana çıkan cangarçilerin kendi ekolleri oluşmuştur. Bilhassa son on yılda, yayıldığı bölgelerde destana olan ilginin ve incelemelerin de hayli arttığı görülmektedir. Bu çalışmada Cangar Destanı'nın araştırılma süreci, tarihî arka planı, konu örgüsü, kahramanları ve cangarçiler gibi meseleler üzerinde durulacak ve değerlendirmeler ya-pılacaktır.
Anahtar Kelimeler Cangar, destan, Kalmuk, Orta Asya, Moğol
ABSTRACT
Jangar epic emerged and spread among the Mongol speaking Western Mongolian peoples and it has been transmitted till today. The epic is one of the most poetic examples of the traditional Central Asian oral culture. As other epics of Central Asia, it was developed and transferred through orators. It consists of an introduction and various sections on heroic episodes. The epic is about the protection of the land called Bumba by its khan, Jangar, the heroisms of his companions, their marriages and the life of the people. The epic has spread to wide areas, such as Eastern Turkistan, Mongolia, Altay and Kalmyk Autonomous Republic of Russian Federation, where Western Mongolians live. The studies on the epic started at the beginning of 19 th century. It was verified that the epic has a historical background and was being shaped since the 15 th century. It has also been revealed that some event motives have ancient origins. The epic has common characteristics with other classical, world epics, but especially with Turkic epics. In the oral transmission of the epic, jangarchis had a very essential role as orators. In time, some variations of traditions had emerged among the jangarchis, and the jangarchis developed their own styles. Especially in the last decade, the interest and the study on the epic are significantly increasing. In this study the research process of the epic, its plot of the story, historical background, theme, main characters and issues such as jangarchis will be explained and evaluated.
OGHUZ STUDIES IN KYRGYZSTAN
STRUCTURED ABSTRACT
Oral tradition prevails in Kyrgyz culture, which ... more OGHUZ STUDIES IN KYRGYZSTAN
STRUCTURED ABSTRACT
Oral tradition prevails in Kyrgyz culture, which is part of the
Turkic civilization. Telling epics and keeping genealogy are the most important segments of this culture and also source of historical, sociocultural
studies. First information in Kyrgyz language about the Oghuz
and relations between Kyrgyz and Oghuz tribes are found in oral
sources, epics and genealogies. Written and printed Kyrgyz texts do not
have a long history; information transmitted through oral tradition is
being written down, recorded and printed since 19th century. The most
significant of them is the Manas Epic. In the epic Oghuz Khan is
mentioned as an ancestor of Manas. Again in genealogies, the ethnic
origin of the Kyrgyz is related to Oghuz Khan with verses “Bolubdur tüp
atamız Oguz Handın / Oguz Han biri bolur tokuz handın”. In first local
sources about the Kyrgyz history, it is continuously mentioned that
Kyrgyz originate from Oghuz Khan. In the studies of the Soviet period
these relation has been neglected and later definitely abandoned. In
studies after the independence there have been some studies on the
relationship between the Oghuz and Kyrgyz and it still continues. This
study aims to investigate how the relationship between Oghuz and
Kyrgyz is reflected, how it is reviewed and perspectives on this issue in
Kyrgyz historiography, through local sources. All studies on the Oghuz
will be evaluated according to the place of Kyrgyz-Oghuz relationship in
Kyrgyz historiography.
It is seen that oral tradition in Kyrgyz culture is quite strong and
it continued vividly until the early 20th century. It can be said that this
tradition which has started to be transferred to writing since the end of
19th century is weakening when compared to the past.In this context, it
can be stated that information about the Oghuz in Kyrgyz sources was
also put into writing starting from the same period. In particular, first
information related to this topic can be found in the most important
works of the Kyrgyz culture, such as epic Manas, genealogies
andlegends. At this point, Information about the Oghuz in Kyrgyz
sources can be divided into three periods as follows; information until
the 20th century, researches during the Soviet era and researches
during the post-independence period.
The information about the Oghuz until the 20th century, in
general, can be considered in terms of Oghuz-Kyrgyz relations within
the history of the Kyrgyz by means of information given in Turkish,
Chinese, Arabic and Persian sources. During the Soviet era, based on
the Turkmen history researchesthe focus was more about the
Oghuzwhen the topic was Kyrgyz history. However, in the postindependence
period, mostly in ethnic and socio-cultural studies,
researches and evaluations have been carried out on Oghuz- Kyrgyz
relations.
In the Chinese yearbook "Chou-shu” which is among the first
period of Kyrgyz historical sources, in the first legends about the Turks,
there is information that the Kyrgyz also came up from "Ashina". Based
on the sources such as ‘Chou shu’, ‘Wei shu’ and ‘Sui shu’, ethnic ties
between the Kyrgyz and the Oghuzcan be detected from Chinese
sources.Another issue related to Oghuz-Kyrgyz relations can be seen in
the legends about the formation of the Kyrgyz name. In these legendary
explanations it is seen that the Kyrgyz came up from forty girls and the
meaning of their name is described as forty girls.The mainstay of this
description is the legend in which the Kyrgyz in the plains of ‘Us’ unifies
with forty Chinese girls during the time of ‘Yuan Shi’ that is ‘Yuan Khanate’. So it is suggested that the word which is used to describe
people in the plain of ‘Us’ can be read as ‘Us’, ‘Ugus’ or ‘Oghuz’(?) and
those people can be the Oghuz.Since the historical geography of the
Kyrgyz and the Oghuz is very close to each other, it shows that this
legendary information can have a historical-geographical basis.
In the sources and works of Kyrgyz history information about
Oghuzs can be classified into three periods. In the context of
information about Oghuz Kyrgyz relations until the 20th century, the
first information sources are Chinese sources, epics and genealogies.
Information about the Oghuz Kyrgyz ethnic relations and structures can
be obtained from Chinese sources. The explanation for the name of
Kyrgyz as forty Oghuz and forty guz is seen remarkable. In the epic
Manas which are among domestic sources Oghuz is the ancestor of
Manas. Besides, in almost all other genealogies, in the light of
information in accordance with conventional genealogy tradition in
Islamic sources, Turks comes from Yafes, then comes Oghuz Khan and
from his generation Kyrgyz emerged by series. This is important for the
creation of the traditional approach.
In Soviet-era, Oghuz researches are generally considered in a
broader way within Turkmen history researches, but when it comes to
relevant events and issues from the Kyrgyz history, it is seen that only
basic information is provided. In addition to this, brief encyclopedic
information about Oghuz Khan and Oguzname is given. In the last
period, the translation of Oguzname appears.
After independence, important works dealing with the ethnic
relations between Kyrgyz and Oghuz began to be done. At this point,
between Kyrgyz and Oghuz-Turkmen tribes Urugs which have about
250 lower units carry the same name and the majority of them are
found to have the same ethnic roots. In this context, in the study
studies which are relevant to this topic are tried to be revealed to the
present day. Oghuz Kyrgyz relations as a subject need to be studied in a
more comprehensive manner in order to clearly understand the
relationship between tribes and the tribe structure of the Turkish
people.
Key Words: Kyrgyz, Oghuz, Genealogy, Epic, History
Özet: Taş Rabat, Orta Asya'nın en eski tarihî-mimari eserlerinden biridir. 19. yüzyılda Çokan Val... more Özet: Taş Rabat, Orta Asya'nın en eski tarihî-mimari eserlerinden biridir. 19. yüzyılda Çokan Valihanov'un seyahat raporları neticesinde ilim âlemi tarafından tanınmıştır. Günümüz Kırgızistan'ının At Başı kasabasından 80 kilometre uzaklıkta, Çin sınırına yakın bir yerde bulunan Taş Rabat, ilerleyen tarihî süreçte birçok araştırmacının ilgisini çekmiştir. Bununla birlikte Taş Rabat ile ilgili kazı ve malzeme analizi çalışmaları ancak 1978-1982 yılları arasında gerçekleştirilebilmiştir. Yapılan bütün çalışmalar neticesinde bu tarihî yapı ile ilgili iki temel problem ortaya çıkmıştır. Bunların ilki yapının ne zaman, diğeri de hangi fonksiyonu icra etmek için yapıldığıdır. Bir grup araştırmacı binanın 15. yüzyılda yapıldığını, son dönem araştırmacıları ise 10.-12. yüzyıllarda yapılmış olabileceğini öne sürerler. Bunun yanında Taş Rabat'ın bir Budist tapınağı, Nestûri Hristiyanlarına ait manastır ve Karahanlılar dönemine ait kervansaray olarak yapıldığına dair iddialar bulunmaktadır. Taş Rabat ile ilgili bu meseleler Orta Asya ile ilgili diğer problemlerle de ilişkilidir. Taş Rabat bilhassa maddi kültür değeri olması açısından bölge tarihiyle ilgili farklı tarih yaklaşımlarında ve meselelerinde dayanak noktası yapılmaya çalışılmaktadır. Bu çalışmada Taş Rabat üzerine yapılan çalışmalar, konuyla ilgili problemler, tarihî yapının mimari özellikleri, ortaya çıkan efsaneler ve g ünümüzde Taş Rabat çevresindeki günlük hayat ile ilgili meseleler ele alınmıştır. Taş Rabat ile ilgili yapılan çalışmalar etraflı bir şekilde değerlendirilmiş, tarihî eser yerinde incelenmiş, bölge halkıyla görüşmeler yapılmıştır. Konuyla ilgili meselelerin temelinde ribat kavramının ve fonksiyonlarının tam olarak anlaşılmamasının yattığı görülmüştür. Bu noktadan hareketle Taş Rabat'ın bir ribat olarak inşa edildiği ve fonksiyonlarının da bu müesseselerinkine paralel olarak dönüştüğü ortaya konmuştur. Abstract: Tash-Rabat is one of the oldest historical-architectural monuments of Central Asia. It was acknowledged by the academic society as a result of Chokan Valikhanov's expeditions, in the 19th century. Tash-Rabat, which is located in recent Kyrgyzstan, near to the Chinese border, 80 km. f rom At Bashy town, attracted attention of many researchers in the historical process. Additionally, excavations and material analyzes were only carried out in 1978-1982. After all studies, two fundamental problems about this historical building arose. Firstly, when the building was constructed, and secondly, what their function was. Some researchers argue that the building was constructed in the 15th century; recent researchers argue that it might be constructed in 10-12th centuries. In addition to it, there are some arguments that Tash-Rabat was a Buddhist temple, Nestorian monastery or a caravanserai from the Karakhanid period. These questions about Tash-Rabat are related to other questions about Central Asia. Tash-Rabat -especially because of its material cultural value -is sought to be used as a point of reference in different views and problems on the history of the region. In this study, different studies on Tash-Rabat, problems about the issue, architectural characteristics of 106 | C e the historical building, resulting myths and recent issues on the daily life around Tash-Rabat are examined. Studies on Tash-Rabat are evaluated comprehensively, historical building is investigated on ground and interviews were conducted with the local people. It has been verifi ed that the fundamental problem was that the meaning and function of a ribat was not clearly understood. Thus, Tash-Rabat was constructed as a ribat, and its functions had transformed accordingly. Аннотация: Таш-Рабат -один из самых древних историко-архитектурных памятников в Средней Азии. Научный мир узнал онем в результате отчетов поездки Чокана Валиханова в 19 в. В дальнейшем многие исследователи обратили внимание на данный памятник, находящийся в Кыргызстане в 80 км от села Ат-Баши. Вместе с тем, археологические раскопки и анализ материалов были проведены только в 1978-1982 гг. В результате исследований появились две основные проблемы, связанные с этим сооружением: перваядата, второе -функция этого сооружения. Некоторые исследователи относят время сооружения к 15 в., а исследователи более поздних времен предполагают, что сооружение было построено в 10-12 вв. Вместе с тем, имеются различные версии о происхождение данного архитектурного построения; возможно, что был либо буддийский храм, либо несторианский монастырь, либо караван-сарай, относящийся к периоду караханидов. Данная статья посвящена изучению и анализу происхождение историко-архитектурного памятника Таш-рабат, его архитектурных особенностей.
Uploads
Papers by Prof. Dr. Cengiz Buyar
In Kyrgyz society, kinship ties are quite strong. There is a social, cultural, military, and administrative organization that shapes from the family to the clan and nation. It can be observed that a similar organizational structure has persisted in almost all Turkic peoples from ancient times to the present day. Turkic peoples have their unique kinship systems, hierarchical groups, clan structures, and tribal organizations consisting of many tiers. However, not all elements of this organization can be clearly identified and understood. In this context, it is of great importance to research and understand the structure of a specific social institution or entity within the kinship system of the Kyrgyz people known as "Bir atanın baldarı," which refers to the offspring of one father or a father's children. The "Bir atanın baldarı" structure is considered as a unit within the sub-clan structure known as "uruk" in Kyrgyz society. The terminology associated with "Bir atanın baldarı," such as "uruk," "uruu," "oŋ kanat" (right wing), and "sol kanat" (left wing), "içkilik" is directly linked to the components of the tribal organization. Clan organization encompasses various social features at different classification levels. This study aims to provide a detailed examination of the institution and structure of "Bir atanın baldarı" through qualitative research and descriptive analysis methods. The purpose of the study is to contribute to a better understanding and exploration of the subunits related to the complex socio-cultural and administrative organization of Turkic peoples, as exemplified by the "bir atanın baldarı" in Kyrgyz society.
Ukrayna ve Rusya'nın ilk siyasi yapılanmalarının Kiyev Knezliği olduğu görülür. Moğolların Kiev'e saldırıları sonucu kuzeye çekilen Rusların daha sonra Ukrayna topraklarını ele geçirmesi, I. Petro ve II. Katerina dönemlerinde Ukrayna kimliğinin bastırıldığı ve Ukraynalıların sömürüldüğü iddiaları, 1932-1933 yıllarındaki golodomor trajedisi, II. Dünya savaşında Ukraynalı milliyetçilerin Almanlarla işbirliği yaptığı suçlamaları, Ukrayna'ya devredilen Karadeniz filosunun statüsü, bağımsızlık sonrası Ukrayna'nın Batı'ya yönelmeyi tercih etmesi gibi tarihi olgular ve iddialar Rus ve Ukrayna toplumu arasındaki tarihi kırılma ve kopuş noktalarını teşkil etmektedir. 1991 yılında Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra gerçekleşen Turuncu devrim, Euromaydan olayları, 2014 yılında Kırım'ın Rusya tarafından işgali, Donets ve Lugansk bölgelerindeki ayrılıkçı grupları Rusya'nın doğrudan desteklemesi ile Rusya ile Ukrayna'nın birbirinden uzaklaşma süreci geri dönülmez bir hal almıştır. İki ülke ilişkilerindeki kriz, Rusya'nın 24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna'ya saldırması ile savaşa dönüşmüştür. Rusya-Ukrayna savaşından etkilenen bölgelerin başında Orta Asya ülkeleri gelmektedir. Savaşın başlamasından sonraki süreçte Orta Asya ülkeleri başta ekonomik, siyasi ve sosyal açıdan savaşın tesirlerini derinden hissetmektedir. Bu çalışmada tarihi perspektiften Rusya-Ukrayna ilişkileri, bu ilişkilerdeki kırılma ve kriz noktaları, Rusya Ukrayna savaşının başlaması ve Rusya'ya uygulanan yaptırımlar, savaşın Orta Asya ülkelerine tesirleri, Çin'in bu süreçte bölge ülkeleri ile ilişkileri konuları değerlendirilmeye çalışılmaktadır.
Abstract
The first political structures of Ukraine and Russia are the Kyiv Principality. The Russians, who retreated to the north as a result of the Mongol attacks, established the Moscow Principality. This principality later attacked Kyiv. There are claims that Ukrainian identity was suppressed and Ukrainians were exploited during the reigns of Peter I and Catherine II. Millions of Ukrainians died as a result of the Holodomor events of 1932-1933. There are accusations that Ukrainian nationalists collaborated with the Germans in World War II. The status of the Black Sea fleet transferred to Ukraine was much discussed later. After independence, Ukraine preferred to turn to the West. Historical facts and claims like these constitute historical breaking points between Russian and Ukrainian society. After the collapse of the Soviet Union in 1991, the Orange revolution, the Euromaidan events, the occupation of Crimea by Russia in 2014, and the direct support of the separatist groups in the Donetsk and Lugansk regions by Russia, the process of separating Russia and Ukraine from each other became irreversible. With Ukraine's efforts to become a member of NATO, the crisis in the relations between the two countries turned into a war with Russia's attack on Ukraine on February 24, 2022. Central Asian countries are at the forefront of the regions affected by the Russia-Ukraine war. In the process after the start of the war, Central Asian countries are feeling the effects of the war, especially economically, politically and socially. This study attempts to assess in detail Russian-Ukrainian relations from a historical perspective, the turning points in these relations and beginning Russian-Ukrainian war, sanctions against Russia, as well as the impact of the Russian-Ukrainian war on the countries of Central Asia and China's relations with Central Asia in this process.
Bu röportajda herkesin merak ettiği arka planda kalmış konular İbraimov'a soruldu. Cengiz Aytmatov'u anlamak isteyenlerin okumaları gereken bir röportaj.
Keywords: A. N. Bernshtam, Türk, Türkistan, Kyrgyz, Arceology, Central Asia
Cangar Destanı, Batı Moğolları arasında ortaya çıkıp yayılmış bir destan olarak günümüze ka-dar ulaşmıştır. Destan, Orta Asya sözlü geleneğinin en güzel manzum örneklerinden biridir. Girişi takiben muhtelif kahramanlıkların anlatıldığı 12 bölümden oluşur. Destan, Bumba adlı ülkenin hanı Cangar'ın ülkesini düşmanlardan korumasını, yanındaki bahadırların kahramanlıklarını, evlenmele-rini ve halkının hayat sürecini konu alır. Batı Moğollarının yaşadıkları ve dağıldıkları Doğu Türkistan, Moğolistan, Altay, Kalmuk Özerk Cumhuriyeti gibi coğrafyalardaki halklar arasında yayılmıştır. Des-tanla ilgili ilk araştırmalar 19. yüzyılın başlarında başlamıştır. Yapılan araştırmalar, destanın tarihî bir arka planının bulunduğunu tespit ederek 15. yüzyıldan itibaren şekillendiğini ortaya konmuştur. Ayrıca destanda geçen olay motiflerinden bazılarının arkaik dönemlere ait olduğu da tespit edilmiştir. Destan, başta Türk halklarının destanları olmak üzere, diğer klasik dünya destanlarıyla da ortak nok-talar taşır. Destanın günümüze ulaşmasını cangarçi olarak adlandırılan destan söyleyiciler sağlamış-tır. Zamanla cangarçiler arasında belirli gelenekler ortaya çıkmış ve ön plana çıkan cangarçilerin kendi ekolleri oluşmuştur. Bilhassa son on yılda, yayıldığı bölgelerde destana olan ilginin ve incelemelerin de hayli arttığı görülmektedir. Bu çalışmada Cangar Destanı'nın araştırılma süreci, tarihî arka planı, konu örgüsü, kahramanları ve cangarçiler gibi meseleler üzerinde durulacak ve değerlendirmeler ya-pılacaktır.
Anahtar Kelimeler Cangar, destan, Kalmuk, Orta Asya, Moğol
ABSTRACT
Jangar epic emerged and spread among the Mongol speaking Western Mongolian peoples and it has been transmitted till today. The epic is one of the most poetic examples of the traditional Central Asian oral culture. As other epics of Central Asia, it was developed and transferred through orators. It consists of an introduction and various sections on heroic episodes. The epic is about the protection of the land called Bumba by its khan, Jangar, the heroisms of his companions, their marriages and the life of the people. The epic has spread to wide areas, such as Eastern Turkistan, Mongolia, Altay and Kalmyk Autonomous Republic of Russian Federation, where Western Mongolians live. The studies on the epic started at the beginning of 19 th century. It was verified that the epic has a historical background and was being shaped since the 15 th century. It has also been revealed that some event motives have ancient origins. The epic has common characteristics with other classical, world epics, but especially with Turkic epics. In the oral transmission of the epic, jangarchis had a very essential role as orators. In time, some variations of traditions had emerged among the jangarchis, and the jangarchis developed their own styles. Especially in the last decade, the interest and the study on the epic are significantly increasing. In this study the research process of the epic, its plot of the story, historical background, theme, main characters and issues such as jangarchis will be explained and evaluated.
STRUCTURED ABSTRACT
Oral tradition prevails in Kyrgyz culture, which is part of the
Turkic civilization. Telling epics and keeping genealogy are the most important segments of this culture and also source of historical, sociocultural
studies. First information in Kyrgyz language about the Oghuz
and relations between Kyrgyz and Oghuz tribes are found in oral
sources, epics and genealogies. Written and printed Kyrgyz texts do not
have a long history; information transmitted through oral tradition is
being written down, recorded and printed since 19th century. The most
significant of them is the Manas Epic. In the epic Oghuz Khan is
mentioned as an ancestor of Manas. Again in genealogies, the ethnic
origin of the Kyrgyz is related to Oghuz Khan with verses “Bolubdur tüp
atamız Oguz Handın / Oguz Han biri bolur tokuz handın”. In first local
sources about the Kyrgyz history, it is continuously mentioned that
Kyrgyz originate from Oghuz Khan. In the studies of the Soviet period
these relation has been neglected and later definitely abandoned. In
studies after the independence there have been some studies on the
relationship between the Oghuz and Kyrgyz and it still continues. This
study aims to investigate how the relationship between Oghuz and
Kyrgyz is reflected, how it is reviewed and perspectives on this issue in
Kyrgyz historiography, through local sources. All studies on the Oghuz
will be evaluated according to the place of Kyrgyz-Oghuz relationship in
Kyrgyz historiography.
It is seen that oral tradition in Kyrgyz culture is quite strong and
it continued vividly until the early 20th century. It can be said that this
tradition which has started to be transferred to writing since the end of
19th century is weakening when compared to the past.In this context, it
can be stated that information about the Oghuz in Kyrgyz sources was
also put into writing starting from the same period. In particular, first
information related to this topic can be found in the most important
works of the Kyrgyz culture, such as epic Manas, genealogies
andlegends. At this point, Information about the Oghuz in Kyrgyz
sources can be divided into three periods as follows; information until
the 20th century, researches during the Soviet era and researches
during the post-independence period.
The information about the Oghuz until the 20th century, in
general, can be considered in terms of Oghuz-Kyrgyz relations within
the history of the Kyrgyz by means of information given in Turkish,
Chinese, Arabic and Persian sources. During the Soviet era, based on
the Turkmen history researchesthe focus was more about the
Oghuzwhen the topic was Kyrgyz history. However, in the postindependence
period, mostly in ethnic and socio-cultural studies,
researches and evaluations have been carried out on Oghuz- Kyrgyz
relations.
In the Chinese yearbook "Chou-shu” which is among the first
period of Kyrgyz historical sources, in the first legends about the Turks,
there is information that the Kyrgyz also came up from "Ashina". Based
on the sources such as ‘Chou shu’, ‘Wei shu’ and ‘Sui shu’, ethnic ties
between the Kyrgyz and the Oghuzcan be detected from Chinese
sources.Another issue related to Oghuz-Kyrgyz relations can be seen in
the legends about the formation of the Kyrgyz name. In these legendary
explanations it is seen that the Kyrgyz came up from forty girls and the
meaning of their name is described as forty girls.The mainstay of this
description is the legend in which the Kyrgyz in the plains of ‘Us’ unifies
with forty Chinese girls during the time of ‘Yuan Shi’ that is ‘Yuan Khanate’. So it is suggested that the word which is used to describe
people in the plain of ‘Us’ can be read as ‘Us’, ‘Ugus’ or ‘Oghuz’(?) and
those people can be the Oghuz.Since the historical geography of the
Kyrgyz and the Oghuz is very close to each other, it shows that this
legendary information can have a historical-geographical basis.
In the sources and works of Kyrgyz history information about
Oghuzs can be classified into three periods. In the context of
information about Oghuz Kyrgyz relations until the 20th century, the
first information sources are Chinese sources, epics and genealogies.
Information about the Oghuz Kyrgyz ethnic relations and structures can
be obtained from Chinese sources. The explanation for the name of
Kyrgyz as forty Oghuz and forty guz is seen remarkable. In the epic
Manas which are among domestic sources Oghuz is the ancestor of
Manas. Besides, in almost all other genealogies, in the light of
information in accordance with conventional genealogy tradition in
Islamic sources, Turks comes from Yafes, then comes Oghuz Khan and
from his generation Kyrgyz emerged by series. This is important for the
creation of the traditional approach.
In Soviet-era, Oghuz researches are generally considered in a
broader way within Turkmen history researches, but when it comes to
relevant events and issues from the Kyrgyz history, it is seen that only
basic information is provided. In addition to this, brief encyclopedic
information about Oghuz Khan and Oguzname is given. In the last
period, the translation of Oguzname appears.
After independence, important works dealing with the ethnic
relations between Kyrgyz and Oghuz began to be done. At this point,
between Kyrgyz and Oghuz-Turkmen tribes Urugs which have about
250 lower units carry the same name and the majority of them are
found to have the same ethnic roots. In this context, in the study
studies which are relevant to this topic are tried to be revealed to the
present day. Oghuz Kyrgyz relations as a subject need to be studied in a
more comprehensive manner in order to clearly understand the
relationship between tribes and the tribe structure of the Turkish
people.
Key Words: Kyrgyz, Oghuz, Genealogy, Epic, History
In Kyrgyz society, kinship ties are quite strong. There is a social, cultural, military, and administrative organization that shapes from the family to the clan and nation. It can be observed that a similar organizational structure has persisted in almost all Turkic peoples from ancient times to the present day. Turkic peoples have their unique kinship systems, hierarchical groups, clan structures, and tribal organizations consisting of many tiers. However, not all elements of this organization can be clearly identified and understood. In this context, it is of great importance to research and understand the structure of a specific social institution or entity within the kinship system of the Kyrgyz people known as "Bir atanın baldarı," which refers to the offspring of one father or a father's children. The "Bir atanın baldarı" structure is considered as a unit within the sub-clan structure known as "uruk" in Kyrgyz society. The terminology associated with "Bir atanın baldarı," such as "uruk," "uruu," "oŋ kanat" (right wing), and "sol kanat" (left wing), "içkilik" is directly linked to the components of the tribal organization. Clan organization encompasses various social features at different classification levels. This study aims to provide a detailed examination of the institution and structure of "Bir atanın baldarı" through qualitative research and descriptive analysis methods. The purpose of the study is to contribute to a better understanding and exploration of the subunits related to the complex socio-cultural and administrative organization of Turkic peoples, as exemplified by the "bir atanın baldarı" in Kyrgyz society.
Ukrayna ve Rusya'nın ilk siyasi yapılanmalarının Kiyev Knezliği olduğu görülür. Moğolların Kiev'e saldırıları sonucu kuzeye çekilen Rusların daha sonra Ukrayna topraklarını ele geçirmesi, I. Petro ve II. Katerina dönemlerinde Ukrayna kimliğinin bastırıldığı ve Ukraynalıların sömürüldüğü iddiaları, 1932-1933 yıllarındaki golodomor trajedisi, II. Dünya savaşında Ukraynalı milliyetçilerin Almanlarla işbirliği yaptığı suçlamaları, Ukrayna'ya devredilen Karadeniz filosunun statüsü, bağımsızlık sonrası Ukrayna'nın Batı'ya yönelmeyi tercih etmesi gibi tarihi olgular ve iddialar Rus ve Ukrayna toplumu arasındaki tarihi kırılma ve kopuş noktalarını teşkil etmektedir. 1991 yılında Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra gerçekleşen Turuncu devrim, Euromaydan olayları, 2014 yılında Kırım'ın Rusya tarafından işgali, Donets ve Lugansk bölgelerindeki ayrılıkçı grupları Rusya'nın doğrudan desteklemesi ile Rusya ile Ukrayna'nın birbirinden uzaklaşma süreci geri dönülmez bir hal almıştır. İki ülke ilişkilerindeki kriz, Rusya'nın 24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna'ya saldırması ile savaşa dönüşmüştür. Rusya-Ukrayna savaşından etkilenen bölgelerin başında Orta Asya ülkeleri gelmektedir. Savaşın başlamasından sonraki süreçte Orta Asya ülkeleri başta ekonomik, siyasi ve sosyal açıdan savaşın tesirlerini derinden hissetmektedir. Bu çalışmada tarihi perspektiften Rusya-Ukrayna ilişkileri, bu ilişkilerdeki kırılma ve kriz noktaları, Rusya Ukrayna savaşının başlaması ve Rusya'ya uygulanan yaptırımlar, savaşın Orta Asya ülkelerine tesirleri, Çin'in bu süreçte bölge ülkeleri ile ilişkileri konuları değerlendirilmeye çalışılmaktadır.
Abstract
The first political structures of Ukraine and Russia are the Kyiv Principality. The Russians, who retreated to the north as a result of the Mongol attacks, established the Moscow Principality. This principality later attacked Kyiv. There are claims that Ukrainian identity was suppressed and Ukrainians were exploited during the reigns of Peter I and Catherine II. Millions of Ukrainians died as a result of the Holodomor events of 1932-1933. There are accusations that Ukrainian nationalists collaborated with the Germans in World War II. The status of the Black Sea fleet transferred to Ukraine was much discussed later. After independence, Ukraine preferred to turn to the West. Historical facts and claims like these constitute historical breaking points between Russian and Ukrainian society. After the collapse of the Soviet Union in 1991, the Orange revolution, the Euromaidan events, the occupation of Crimea by Russia in 2014, and the direct support of the separatist groups in the Donetsk and Lugansk regions by Russia, the process of separating Russia and Ukraine from each other became irreversible. With Ukraine's efforts to become a member of NATO, the crisis in the relations between the two countries turned into a war with Russia's attack on Ukraine on February 24, 2022. Central Asian countries are at the forefront of the regions affected by the Russia-Ukraine war. In the process after the start of the war, Central Asian countries are feeling the effects of the war, especially economically, politically and socially. This study attempts to assess in detail Russian-Ukrainian relations from a historical perspective, the turning points in these relations and beginning Russian-Ukrainian war, sanctions against Russia, as well as the impact of the Russian-Ukrainian war on the countries of Central Asia and China's relations with Central Asia in this process.
Bu röportajda herkesin merak ettiği arka planda kalmış konular İbraimov'a soruldu. Cengiz Aytmatov'u anlamak isteyenlerin okumaları gereken bir röportaj.
Keywords: A. N. Bernshtam, Türk, Türkistan, Kyrgyz, Arceology, Central Asia
Cangar Destanı, Batı Moğolları arasında ortaya çıkıp yayılmış bir destan olarak günümüze ka-dar ulaşmıştır. Destan, Orta Asya sözlü geleneğinin en güzel manzum örneklerinden biridir. Girişi takiben muhtelif kahramanlıkların anlatıldığı 12 bölümden oluşur. Destan, Bumba adlı ülkenin hanı Cangar'ın ülkesini düşmanlardan korumasını, yanındaki bahadırların kahramanlıklarını, evlenmele-rini ve halkının hayat sürecini konu alır. Batı Moğollarının yaşadıkları ve dağıldıkları Doğu Türkistan, Moğolistan, Altay, Kalmuk Özerk Cumhuriyeti gibi coğrafyalardaki halklar arasında yayılmıştır. Des-tanla ilgili ilk araştırmalar 19. yüzyılın başlarında başlamıştır. Yapılan araştırmalar, destanın tarihî bir arka planının bulunduğunu tespit ederek 15. yüzyıldan itibaren şekillendiğini ortaya konmuştur. Ayrıca destanda geçen olay motiflerinden bazılarının arkaik dönemlere ait olduğu da tespit edilmiştir. Destan, başta Türk halklarının destanları olmak üzere, diğer klasik dünya destanlarıyla da ortak nok-talar taşır. Destanın günümüze ulaşmasını cangarçi olarak adlandırılan destan söyleyiciler sağlamış-tır. Zamanla cangarçiler arasında belirli gelenekler ortaya çıkmış ve ön plana çıkan cangarçilerin kendi ekolleri oluşmuştur. Bilhassa son on yılda, yayıldığı bölgelerde destana olan ilginin ve incelemelerin de hayli arttığı görülmektedir. Bu çalışmada Cangar Destanı'nın araştırılma süreci, tarihî arka planı, konu örgüsü, kahramanları ve cangarçiler gibi meseleler üzerinde durulacak ve değerlendirmeler ya-pılacaktır.
Anahtar Kelimeler Cangar, destan, Kalmuk, Orta Asya, Moğol
ABSTRACT
Jangar epic emerged and spread among the Mongol speaking Western Mongolian peoples and it has been transmitted till today. The epic is one of the most poetic examples of the traditional Central Asian oral culture. As other epics of Central Asia, it was developed and transferred through orators. It consists of an introduction and various sections on heroic episodes. The epic is about the protection of the land called Bumba by its khan, Jangar, the heroisms of his companions, their marriages and the life of the people. The epic has spread to wide areas, such as Eastern Turkistan, Mongolia, Altay and Kalmyk Autonomous Republic of Russian Federation, where Western Mongolians live. The studies on the epic started at the beginning of 19 th century. It was verified that the epic has a historical background and was being shaped since the 15 th century. It has also been revealed that some event motives have ancient origins. The epic has common characteristics with other classical, world epics, but especially with Turkic epics. In the oral transmission of the epic, jangarchis had a very essential role as orators. In time, some variations of traditions had emerged among the jangarchis, and the jangarchis developed their own styles. Especially in the last decade, the interest and the study on the epic are significantly increasing. In this study the research process of the epic, its plot of the story, historical background, theme, main characters and issues such as jangarchis will be explained and evaluated.
STRUCTURED ABSTRACT
Oral tradition prevails in Kyrgyz culture, which is part of the
Turkic civilization. Telling epics and keeping genealogy are the most important segments of this culture and also source of historical, sociocultural
studies. First information in Kyrgyz language about the Oghuz
and relations between Kyrgyz and Oghuz tribes are found in oral
sources, epics and genealogies. Written and printed Kyrgyz texts do not
have a long history; information transmitted through oral tradition is
being written down, recorded and printed since 19th century. The most
significant of them is the Manas Epic. In the epic Oghuz Khan is
mentioned as an ancestor of Manas. Again in genealogies, the ethnic
origin of the Kyrgyz is related to Oghuz Khan with verses “Bolubdur tüp
atamız Oguz Handın / Oguz Han biri bolur tokuz handın”. In first local
sources about the Kyrgyz history, it is continuously mentioned that
Kyrgyz originate from Oghuz Khan. In the studies of the Soviet period
these relation has been neglected and later definitely abandoned. In
studies after the independence there have been some studies on the
relationship between the Oghuz and Kyrgyz and it still continues. This
study aims to investigate how the relationship between Oghuz and
Kyrgyz is reflected, how it is reviewed and perspectives on this issue in
Kyrgyz historiography, through local sources. All studies on the Oghuz
will be evaluated according to the place of Kyrgyz-Oghuz relationship in
Kyrgyz historiography.
It is seen that oral tradition in Kyrgyz culture is quite strong and
it continued vividly until the early 20th century. It can be said that this
tradition which has started to be transferred to writing since the end of
19th century is weakening when compared to the past.In this context, it
can be stated that information about the Oghuz in Kyrgyz sources was
also put into writing starting from the same period. In particular, first
information related to this topic can be found in the most important
works of the Kyrgyz culture, such as epic Manas, genealogies
andlegends. At this point, Information about the Oghuz in Kyrgyz
sources can be divided into three periods as follows; information until
the 20th century, researches during the Soviet era and researches
during the post-independence period.
The information about the Oghuz until the 20th century, in
general, can be considered in terms of Oghuz-Kyrgyz relations within
the history of the Kyrgyz by means of information given in Turkish,
Chinese, Arabic and Persian sources. During the Soviet era, based on
the Turkmen history researchesthe focus was more about the
Oghuzwhen the topic was Kyrgyz history. However, in the postindependence
period, mostly in ethnic and socio-cultural studies,
researches and evaluations have been carried out on Oghuz- Kyrgyz
relations.
In the Chinese yearbook "Chou-shu” which is among the first
period of Kyrgyz historical sources, in the first legends about the Turks,
there is information that the Kyrgyz also came up from "Ashina". Based
on the sources such as ‘Chou shu’, ‘Wei shu’ and ‘Sui shu’, ethnic ties
between the Kyrgyz and the Oghuzcan be detected from Chinese
sources.Another issue related to Oghuz-Kyrgyz relations can be seen in
the legends about the formation of the Kyrgyz name. In these legendary
explanations it is seen that the Kyrgyz came up from forty girls and the
meaning of their name is described as forty girls.The mainstay of this
description is the legend in which the Kyrgyz in the plains of ‘Us’ unifies
with forty Chinese girls during the time of ‘Yuan Shi’ that is ‘Yuan Khanate’. So it is suggested that the word which is used to describe
people in the plain of ‘Us’ can be read as ‘Us’, ‘Ugus’ or ‘Oghuz’(?) and
those people can be the Oghuz.Since the historical geography of the
Kyrgyz and the Oghuz is very close to each other, it shows that this
legendary information can have a historical-geographical basis.
In the sources and works of Kyrgyz history information about
Oghuzs can be classified into three periods. In the context of
information about Oghuz Kyrgyz relations until the 20th century, the
first information sources are Chinese sources, epics and genealogies.
Information about the Oghuz Kyrgyz ethnic relations and structures can
be obtained from Chinese sources. The explanation for the name of
Kyrgyz as forty Oghuz and forty guz is seen remarkable. In the epic
Manas which are among domestic sources Oghuz is the ancestor of
Manas. Besides, in almost all other genealogies, in the light of
information in accordance with conventional genealogy tradition in
Islamic sources, Turks comes from Yafes, then comes Oghuz Khan and
from his generation Kyrgyz emerged by series. This is important for the
creation of the traditional approach.
In Soviet-era, Oghuz researches are generally considered in a
broader way within Turkmen history researches, but when it comes to
relevant events and issues from the Kyrgyz history, it is seen that only
basic information is provided. In addition to this, brief encyclopedic
information about Oghuz Khan and Oguzname is given. In the last
period, the translation of Oguzname appears.
After independence, important works dealing with the ethnic
relations between Kyrgyz and Oghuz began to be done. At this point,
between Kyrgyz and Oghuz-Turkmen tribes Urugs which have about
250 lower units carry the same name and the majority of them are
found to have the same ethnic roots. In this context, in the study
studies which are relevant to this topic are tried to be revealed to the
present day. Oghuz Kyrgyz relations as a subject need to be studied in a
more comprehensive manner in order to clearly understand the
relationship between tribes and the tribe structure of the Turkish
people.
Key Words: Kyrgyz, Oghuz, Genealogy, Epic, History
Alman ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldi. Ataları Baltık’da doğmuşlardır. Lüteryen
papazı olan annesinin dedesinin babası Hamburg’dan Rusya’ya göç etmiştir. V.V.
Bartold’un babası borsa acentesi idi. V.V. Bartold “Avtobiografiya”sında1 babasının
mirasının oğullarıyla devam etmemiş ve 1917 Büyük Ekim İhtilâl’inden sonra “babasının
evlatlarından hiçbirinin göç etmediklerini” belirtmiştir. Çocukluk ve delikanlılık yıllarında
ailesinin maddî durumu V.V. Bartold’un çok yönlü sosyal bilimler eğitimi almasına,
bilhassa Batı Avrupa’nın eski, klâsik ve temel dillerini öğrenmesine, sonra da daha okul
çağındayken ilgisini çeken tarih mesleğini seçmesine imkân vermiştir. V.V. Bartold 1887
yılında 8. Sen Petersburg Koleji’ni altın madalya ile bitirdi. V.V. Bartold antik tarih,
Yakın ve Orta Doğu ülkelerinin tarihi arasından sonuncusunu seçmeye karar verdi ve
1887 yılının sonbaharında Sen Petersburg Üniversitesi Doğu Dilleri Fakültesinin Arap,
Fars, Tatar, Türk Dilleri Bölümünü kazandı.
sadece onun ilmî ilgi alanının genişliğiyle değil, aynı zamanda onun Rus şarkiyatçılığının,
Rus kültürünün en mühim unsurlarında birisi olduğu görüşü ile de ortaya konuyordu. O,
anı yazılarının birinde belirtildiği gibi, vatansever-milliyetçilerden1 idi. Fakat bu
milliyetçilik anlayışı Rus halkı için hususî bir avantaj ve diğer milletleri ezmek anlamına
gelmiyordu. Viktor Romanoviç hem yüksek medeniyet seviyesine ulaşan ülkelerin
arasında Rusya’nın yeri, hem de Rusya’nın coğrafî durumu ve onun içindeki nüfus
yapısıyla tespit edilen kültürel amaçların, bu halkın temsilcilerinin gerçekleştirmesi
şartıyla başarıya ulaşacağını anlamıştı. Avrupa ilmi için Rus Şarkiyatçılık çalışmalarının
gelecekteki ehemmiyeti, Rusya’da I. Petro’nun isteği ile Avrupa tarzındaki ilk ilmî
müesseselerin kurulmaya başladığı o zamanlarda bile açıkça belliydi2. Onun için,
Rusya’nın bu reformcusuna göre Doğu bilgisi ve onu etkileme imkânına sahip olma
arasındaki ilişki, yani Rus Şarkiyatçılığının gelişmesi ile doğuda Rusya’nın siyasî ve
kültürel amaçlarını gerçekleştirmesi arasındaki sıkı ilişki orta idi
us to provide new informations for 7th-10th centuries A.D. Those coins also
reveal the ekonomik relations between neighboring countries. On the other hand
to comprehend the coins with the written sources will also provide us to get some
full point of wiev about important historical events for the specific era.
Key words: Yedisu, sikke, Abbasî, Samanî, vın’, Çüy.
belonging to the VII-XII centuries. These findings give a new information
about political, social and economical situation of the region. Previous and new
knowledge taken from numizmatical materials answers a lot of questions
related to this regions history.
Key words: Yedisu, China, Abbasî, Tang, Sung, Yuan, vın’, sikke, numismatic
history of the Turkic peoples. As it was used differently in Chinese, Mongolian,
Arabic and Persian sources, different arguments were developed on the meaning of
this word, and to whom it corresponds. This subject is studied by scientists, such as N.
Ya. Bichurin, N. A. Aristov, V. V. Radlov, G. Gourt, W. Schott, A. Levshin, G. E.
Grum-Grzhimailo, K. I. Petrov, G. V. Ksenofontov, Yu. A. Zuev, A. Abdykalykov, E.
C. Maanayev, O. K. Karayev, E. Kychanov, T. Beyshenaliyev, V. Ya. Butanayev ve
O. Karatayev. In this article all arguments will sought to be mentioned. Accordingly a
resolution on the meaning of the term burut and its application is aimed to be reached.
Keywords: Burut, Kyrgyz, ethnonim, Tien-Shan Mountains.
Efimovich Malov had found two documents from the 13th century. These documents were read
and translated by Malov himself. They are very important in understanding the linguistic
characteristics of the Uyghur language and the socio-cultural situation of the Uyghurs in the
13th century. This article about the documents written by S. E. Malov was published in
Tashkent in a journal in honour of Orientalist V. V. Barthold in 1927.
Keywords: Sergey Efimovich Malov, Historical Document, 13th Century, Uyghur,
Eastern Turkistan, Orientalism.
https://www.aa.com.tr/tr/analiz/belarus-ornegi-rusya-ile-bati-arasinda-bir-mucadele-araci-olarak-post-sovyet-ulkelerinde-secimler/2064219
https://www.aa.com.tr/tr/analiz/kirgizistandaki-secim-beklenenden-cok-daha-buyuk-bir-degisime-yol-acabilir/1998414
https://www.aa.com.tr/tr/dunya/kirgizistan-hangi-tarafta-olmali/504784