Fatih ilçesi, 1985 yılında UNESCO tarafından "tarihi yarımada" olarak tanımlanm... more Fatih ilçesi, 1985 yılında UNESCO tarafından "tarihi yarımada" olarak tanımlanmıştır. Bu araştırmanın amacı anket tekniğinden yararlanılarak Fatih'te bulunan tarihi ve kültürel varlıklar ile destinasyon turizmi hakkında turistlerin tutum ve değerlendirmelerini ortaya çıkarmaktır. Bu hedef kapsamında turistlere demografik özellikleri ile imkân, imaj ve tutum ve davranışları ölçme temelinde sorular yöneltilmiştir. Araştırmada nicel araştırma tekniklerinden bağıntısal analiz yöntemi kullanılmıştır. Anket yardımıyla elde edilen veriler SPSS 26 programına aktarılmıştır. İstatistiksel analiz yeterliliği için geçerlilik, güvenirlik, basıklık ve çarpıklık testleri yapılmıştır. İstatistik sonuçları kapsamında araştırma soruları geliştirilmiş ve ankette yer alan yargıların kendi aralarındaki yön ve ilişkileri saptanmıştır. Kültürel turizm çekiciliği konusunu anlamlandırmak için Fatih ilçesindeki müzelere ait 2005-2019 yılları müze istatistikleri elde edilmiştir. Buna göre tarihi yarımada'daki müzeleri ziyaret eden turist sayısının son 15 yıl içerisinde büyük ölçekte artış ve azalış eğilimleri göstermesinde gelen turistlerin tarihi yarımada hakkındaki değişkenlik gösteren tutum ve algısı, Türkiye'nin bu dönem içinde bulunduğu olumsuz koşullar ve ikili ülke ilişkilerinin olumsuz etkisinin de olduğu sonucu ortaya çıkmıştır.
Bu araştırmada ortaokul öğrencilerinin dijital hak ve sorumluluk bilinci ile sosyal ve duygusal ö... more Bu araştırmada ortaokul öğrencilerinin dijital hak ve sorumluluk bilinci ile sosyal ve duygusal öğrenme becerileri arasındaki ilişki incelenmiştir. Bu bağlamda belirlenen çalışma grubu İstanbul ili Kartal ilçesindeki ortaokullarda yedinci ve sekizinci sınıflarında öğrenim gören 380 öğrenciden oluşmaktadır. Araştırmanın veri toplama aracı olarak dijital vatandaşlık ölçeği ve sosyal ve duygusal öğrenme ölçeği kullanılmıştır. Araştırma kapsamında elde edilen veriler araştırmanın amacına yönelik olarak tarama ve betimsel ilişkisel/korelasyonel desenle analiz edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre ortaokul öğrencilerinin dijital hak ve sorumluluk bilinci düzeyinin artması ile sosyal ve duygusal öğrenme becerilerinin de arttığı tespit edilmiştir. Ortaokul öğrencilerinin dijital hak ve sorumluluk bilinci ve sosyal ve duygusal öğrenme beceri düzeyleri ile yaş ve cinsiyet değişkenleri arasında anlamlı ilişki bulunurken sınıf düzeyi değişkeni arasında anlamlı ilişki olmadığı saptanmıştır. Araştırma sonuçları kapsamında öğrencilere dijital hak ve sorumluluklarının yanı sıra sosyal ve duygusal öğrenme bilincinin de önemini anlatan eğitimler vermenin öğrencilere dijital beceri kazandırma noktasında faydalı olacağı tavsiyesinde bulunulmuştur.
Bu çalışmada amaç, ortaokul 6. 7. ve 8. sınıflarda seçmeli ders olarak verilen Hukuk ve Adalet de... more Bu çalışmada amaç, ortaokul 6. 7. ve 8. sınıflarda seçmeli ders olarak verilen Hukuk ve Adalet dersinin program uygunluğu, bilimsel içerik, dil ve anlatım açısından öğretmen görüşlerini tespit etmektir. Araştırmanın çalışma grubunu 2021-2022 eğitim ve öğretim yılının I. döneminde seçmeli Hukuk ve Adalet dersi veren Sultanbeyli ilçesindeki beş ortaokulda görevli toplam 13 öğretmen oluşturmaktadır. Araştırmada öğretmenlerin Hukuk ve Adalet Dersi Öğretim Programının uygunluğu, bilimsel içerik, dil ve anlatım ile alakalı görüş ve değerlendirmeleri yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak elde edilmiş ve elde edilen sonuçlar betimsel analiz tekniğine göre analiz edilmiştir. Verilerin analiz aşamasında NVivo programından yararlanılmıştır. Analiz sonuçlarına göre katılımcı öğretmenler, Hukuk ve Adalet ders kitabının içerik açısından ders kitabının içeriğini mevcut haliyle yeterli görmekte fakat içerikte sadeleştirme, seyreltilme yapılması ve örnek olayların çoğaltılması gerektiğini ...
Bu çalışmada amaç, ortaokullarda seçmeli ders olarak verilen Hukuk ve Adalet dersine ilişkin prog... more Bu çalışmada amaç, ortaokullarda seçmeli ders olarak verilen Hukuk ve Adalet dersine ilişkin programa uygunluk, bilimsel içerik, dil ve anlatım yönünden öğretmen görüşlerini tespit etmektir. Araştırmanın çalışma grubunu 2021-2022 eğitim ve öğretim yılının I. döneminde seçmeli Hukuk ve Adalet dersi veren Sultanbeyli ilçesindeki beş ortaokulda görevli toplam 13 öğretmen oluşturmaktadır. Araştırmanın verileri yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak elde edilmiş ve sonuçlar betimsel analiz tekniğine göre analiz edilmiştir. Verilerin analiz aşamasında NVivo programından yararlanılmıştır. Analiz sonuçlarına göre katılımcı öğretmenler, Hukuk ve Adalet ders kitabını içerik açısından yeterli görmekte yeterli görmekte fakat içerikte sadeleştirme yapılması ve örnek olayların çoğaltılması gerektiğini belirtmişlerdir. Katılımcılar dil ve anlatım yönünden ders kitabının öğrenciler adına gayet uygun, açık ve anlaşılır olduğunu belirtmiş, ders kitabındaki içerik, hedef ve kazanımların Hukuk ve Adalet Dersi Öğretim Programına uygun bir şekilde tasarlandığı değerlendirmesinde bulunmuşlardır. Araştırma sonuçları doğrultusunda Hukuk ve Adalet Dersi Eğitim Programına yönelik çeşitli önerilerde bulunulmuştur.
Araştırmanın amacı Genel Ortaokul ile İmam Hatip
Ortaokul 6. sınıf öğrencilerinin Hukuk ve Adal... more Araştırmanın amacı Genel Ortaokul ile İmam Hatip
Ortaokul 6. sınıf öğrencilerinin Hukuk ve Adalet dersine
yönelik algı ve tutumlarının karşılaştırılmasıdır. Buna yönelik
olarak Sultanbeyli ilçesindeki birer Genel Ortaokul (82) ve
İmam Hatip Ortaokul (79) 6. sınıfta Hukuk ve Adalet dersi
almakta olan toplamda 161 öğrenciyi kapsayan bir araştırma
gerçekleştirilmiştir. Nicel olan fakat deneysel olmayan
betimsel ilişkisel araştırma modeli ile desenlenmiş olan
araştırmada öğrencilerin algı ve tutumlarını ölçmek adına
“Hukuk ve Adalet Dersine Yönelik Algı ve Tutum Anketi”
kullanılmıştır. Araştırma verileri SPSS 26 programına
aktarılmış ve Hukuk ve Adalet dersine yönelik öğrencilerin
algı ve tutumları çeşitli değişkenlere (cinsiyet, aylık gelir ve
anne/baba eğitim durumu) göre t-Test ve ANOVA testleri ile
analiz edilmiştir. Buna göre Genel Ortaokul öğrencilerin
Hukuk ve Adalet dersine yönelik algı ve tutum ortalamaları
İmam Hatip Ortaokul öğrencilerinden daha yüksek çıkmıştır.
Öğrencilerin Hukuk ve Adalet dersine yönelik algı ve
tutumları ile Hukuk ve Adalet dersinin içeriğine ilişkin tutum
konusunda sadece İmam Hatip Ortaokul bağımsız değişkeni
ile aile aylık geliri değişkenleri arasında anlamlı farklılık
bulunmuştur. Buna göre araştırma bulgularına göre alt
amaçlara yönelik elde edilen sonuçlardan yola çıkılarak
çeşitli önerilerde bulunulmuştur.
Amerikan toplumundaki gençler arasında yükselmekte olan cinayet, şiddet eğilimi, alkol ve narkoti... more Amerikan toplumundaki gençler arasında yükselmekte olan cinayet, şiddet eğilimi, alkol ve narkotik kullanıma bağlı problemlerin fazlalaşması, ülkedeki idarecileri de daha çok meşgul etmekte ve onları sorunların çözümü noktasında da çözüme yönelik arayış içerisine itmektedir. Buna göre idareciler toplumun vatandaşlık bilinci açısından eğitilmesine önem vermekte ayrıca ailelerin sosyal gelişimi açısından çocuklarına karşı yeterince yerine getiremediği birtakım görev ve sorumlulukları temel eğitim yoluyla yerine getirmeyi amaçlamaktadırlar. Söz konusu vatandaşlık eğitiminin nitelikli olması ve yenilikçi olması adına da bazı bağımsız araştırmacı ve kuruluşlar verilen eğitimi değerlendirmekte ve raporlandırmaktadırlar. Bu araştırmanın amacı da ABD vatandaşlık eğitimini genel hatlarıyla ele alıp değerlendiren raporları incelemek ve durum tespiti yaparak ülkede ilerleyen yıllarda vatandaşlık eğitiminin ne şekilde olması gerektiği ile ilgili çıkarsama yapabilmektir. Nitel araştırma yöntemle...
Bu araştırmada amaç ortaokulda seçmeli ders olarak verilen Hukuk ve Adalet dersini alan öğrencile... more Bu araştırmada amaç ortaokulda seçmeli ders olarak verilen Hukuk ve Adalet dersini alan öğrencilerin göç durumu ve göç nedeni bağlamında dersle alakalı olarak sahip oldukları teorik bilgi düzeyleri ve davranış eğilimlerini öğrenmek ve anlamlılık düzeylerini tespit etmektir. Buna yönelik olarak araştırma sahası olan Sultanbeyli ilçesinde yer alan ve Hukuk ve Adalet dersinin verildiği toplam beş ortaokul belirlenmiştir. Araştırmaya 6. 7. ve 8. sınıf düzeylerinde toplamda 446 öğrenci katılım göstermiştir. Araştırmada anket yöntemi kullanılarak elde edilen veriler nicel araştırma yöntemlerinden betimsel ilişkisel araştırma modeli ile desenlenmiştir. Anketlerde öğrencilerin teorik bilgi düzeylerini ölçmek adına “Hukuk ve Adalet Dersi Teorik Bilgi ve Uygulama Eğilim Anketi” kullanılmıştır. Araştırma kapsamında elde edilen veriler bilgisayar ortamında SPSS 26 programı kullanılarak t-Testi ve ANOVA testi kullanılarak analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre öğrencilerin göç durumu ile teorik bilgi düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Ayrıca öğrencilerin ailelerinin göç nedeni ile davranış eğilimleri arasında da anlamlı bir ilişki tespit edilememiştir. Buna göre araştırma sonunda elde edilen sonuçlar temel alınarak çeşitli önerilerde bulunulmuştur.
Fatih ilçesi, 1985 yılında UNESCO tarafından "tarihi yarımada" olarak tanımlanmıştır. Bu araştırm... more Fatih ilçesi, 1985 yılında UNESCO tarafından "tarihi yarımada" olarak tanımlanmıştır. Bu araştırmanın amacı anket tekniğinden yararlanılarak Fatih'te bulunan tarihi ve kültürel varlıklar ile destinasyon turizmi hakkında turistlerin tutum ve değerlendirmelerini ortaya çıkarmaktır. Bu hedef kapsamında turistlere demografik özellikleri ile imkân, imaj ve tutum ve davranışları ölçme temelinde sorular yöneltilmiştir. Araştırmada nicel araştırma tekniklerinden bağıntısal analiz yöntemi kullanılmıştır. Anket yardımıyla elde edilen veriler SPSS 26 programına aktarılmıştır. İstatistiksel analiz yeterliliği için geçerlilik, güvenirlik, basıklık ve çarpıklık testleri yapılmıştır. İstatistik sonuçları kapsamında araştırma soruları geliştirilmiş ve ankette yer alan yargıların kendi aralarındaki yön ve ilişkileri saptanmıştır. Kültürel turizm çekiciliği konusunu anlamlandırmak için Fatih ilçesindeki müzelere ait 2005-2019 yılları müze istatistikleri elde edilmiştir. Buna göre tarihi yarımada'daki müzeleri ziyaret eden turist sayısının son 15 yıl içerisinde büyük ölçekte artış ve azalış eğilimleri göstermesinde gelen turistlerin tarihi yarımada hakkındaki değişkenlik gösteren tutum ve algısı, Türkiye'nin bu dönem içinde bulunduğu olumsuz koşullar ve ikili ülke ilişkilerinin olumsuz etkisinin de olduğu sonucu ortaya çıkmıştır.
Çocukların suça sürüklenmeleri, günümüz dünyasının en temel sorunlarından biridir. Bu çalış... more Çocukların suça sürüklenmeleri, günümüz dünyasının en temel sorunlarından biridir. Bu çalışma, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürlüğündeki görevli personelin çocukları suça iten nedenler ve alınması gereken önlemler hakkında düşüncelerinin neler olduğunu saptamak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmamız İstanbul Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürlüğünde farklı unvanlarda görevli olan ve farklı alanlarda görevli oniki katılımcıya yönelik nitel araştırma yöntemi kullanılarak yapılmıştır. Çocukları suça iten nedenler de bireysel-psikolojik faktörler, çevresel faktörler ve ailesel faktörlerdir. Katılımcıların görüş ve değerlendirmeleri doğrultusunda çocukları suça iten bireysel nedenler içerisinde kişilik gelişiminin sağlıklı tamamlanmaması, çevresel faktörler içerisinde sosyo-ekonomik ortam ve statünün olumsuz etkisi ve ailesel faktörler içerisinde ise ailenin olumsuz rol model olmasının etkili olduğu anlaşılmıştır. Buna karşın ailelerin alması gereken en etkili önlemlerden birisi de ailelerin çocukla ilgi ve iletişimini iyi sağlaması hususudur. Katılımcılar ülkemizde çocukları koruma kanunları ile alakalı olarak kanuni açıdan yetersizliğin bulunmadığını belirtmiş ve de “Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi” ve “5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu” hakkında yeterli bilgiye sahip oldukları anlaşılmıştır.
Dicle Havzasının Kuraklık Analizi (Drought Analysis of Tigris Basin) Lisans Bitirme Tezi, 2014
Bu çalışmada Dicle havzasına ait 18 istasyonundan ancak 13 tane istasyona ait sıcaklık ve yağış v... more Bu çalışmada Dicle havzasına ait 18 istasyonundan ancak 13 tane istasyona ait sıcaklık ve yağış verileri kullanılmış ve çeşitli çalışmalar sonucu Dicle havzasının kuraklık analizi yapılmıştır. 5 istasyonun ise verileri eksik olduğu için bu istasyonlar hakkında çalışma yapılamamıştır. Sıcaklık verilerine bakıldığında en sıcak günlerin yaz aylarında yaşandığına en soğuk günlerin ise kış aylarında yaşandığı görülmektedir. Uzun yıllar yağış verileri incelendiğinde ise en yağışlı dönemin kış mevsiminde olduğu ve mart ve nisan aylarına takiben yağışın arttığı görülmektedir. Sıcaklığın artmasına paralel olarak da yağışın azaldığı görülmektedir. Havzada yaz aylarında yağışın hemen hemen hiç olmaması ya da çok az olması havzada özellikle Diyarbakır, Batman, Bismil, Ergani, Kurtalan ve Cizre istasyonlarında kuraklığın gözle görülür derecede olduğu görülmektedir. Thornthwaite İklim sınıflandırmasına göre yağış etkenlik indisinde 188 oranla “A” (nemli) iklim sınıfına giren Bitlis ili havzanın en yağışlı merkezidir. Bitlis ilini takiben (53,2) B3 (Nemli iklim) Sason, (37,4) “B1” (Nemli iklim) Eruh İlçesi gelmektedir. Havzada -38 oranla “D” (Yarı Kurak İklim) sınıfında yer alarak en az yağış alan yer olarak belirlenmiştir. Batman ilimizi sırasıyla Diyarbakır (-17) “C1” (kurak-az nemli) ve Cizre (-14) “C1” (kurak-az nemli) gelmektedir. Sıcaklık etkenlik indeksine göre havzada sadece Cizre ilçesi 1166 oranla “A” (yüksek sıcaklıktaki iklim) kategorisinde yer almakta ve yine sadece Bitlis ili 443 oranla “C’2“ (Mikrotermal-düşük sıcaklıktaki iklim) kategorisinde yer almaktadır. Havzada geriye kalan Siirt, Batman, Şırnak, Diyarbakır, Bismil, Sason, Pervari, Maden, Baykan, Ergani “B” (Mezotermal-orta sıcaklıktaki iklim) kategorisinde yer almaktadır. Havzada yazın su açığının en az olduğu yer Bitlis ili olup en fazla olduğu yer ise Cizre’dir. Havzada kışın su fazlasının en az olduğu yer Sason ilçesi olup en fazla olduğu yer ise Bitlis ilidir. Havzada Erinç Kuraklık İndeksine göre kuraklık tehlikesinin en az olduğu yer 57,1 değerle “Nemli İklim Tipi” ve “Nemli Orman Bitki Örtüsü” ile Bitlis ili oldu. Bu ilimizi sırasıyla Sason (45,3), Baykan (34,9) da kuraklık tehlikesinin en az değerde olduğu yerler arasındadır. Siirt, Pervari, Ergani istasyonları kritik yerler arasında gösterilmektedir. Daha öncede belirtildiği gibi Bismil, Batman, Diyarbakır, Cizre şehirlerinde kuraklık tehlikesinin bulunduğu tespit edilmiştir. Havzada incelenen istasyonlara ait UNCCD BM Kuraklık Analizi indeksine göre Batman ili 0,52 değeri ile “kurak-yarı” nemli ve “çölleşmeye açık” 3. dereceden tehlikeli bir konumda bulunmaktadır Batman ilini sırasıyla (0,53) Diyarbakır (0,56) 86 Cizre takip etmektedir. UNCCD BM Kuraklık Analizine göre kurak tehlikesi değer aralığında bulunmayan yerler ise Pervari, Eruh, Maden, Sason, Bitlis ve Baykan şehirleri olduğu tespit edilmiştir. Havzada SYI’ ye göre ise havza genelinde 1975-1997 yılları arasında yağışların genel seyrine göre çok yüksek olması ve özellikle 1988 yıllında havzada ortalama 936 mm yağışın olması önemli bir değer olarak karşımıza çıkmaktadır. Dicle havzasında küresel iklim değişikliği ile birlikte özellikle 1998-2001 ve 2003-2009 yılları arasında yağışların genel anlamda düşmesi kuraklık tehlikesinin ne denli büyük olduğunu bize gösterir gibi olmuştur. Dicle havzasında kuraklığın tehlikeli boyutlara ulaştığını ve bu konu hakkında bilimsel çalışmalar yapılmasına rağmen konunun yeterince anlaşılamaması sonucu, Dicle havzasında artan nüfus miktarı, göçler, yerleşim alanlarının Dicle nehri kıyısında yoğunlaşması, atık suların artması, tarımda plansız ve bilinçsiz su kullanımı, bölge için tehlike arz eden tarımda gübre kullanımı ve ilaçlama olayı havzamız için risk durumunu beşeri etmenlere de dayandığını ifade etmektedir, bundan dolayı Dicle havzası ile ilgili yapılacak plan, eylem planı, proje ve uygulamaların havzanın kuraklık risk durumunu da göz önünde bulundurularak yapılması gerekmektedir.
Fatih ilçesi, 1985 yılında UNESCO tarafından "tarihi yarımada" olarak tanımlanm... more Fatih ilçesi, 1985 yılında UNESCO tarafından "tarihi yarımada" olarak tanımlanmıştır. Bu araştırmanın amacı anket tekniğinden yararlanılarak Fatih'te bulunan tarihi ve kültürel varlıklar ile destinasyon turizmi hakkında turistlerin tutum ve değerlendirmelerini ortaya çıkarmaktır. Bu hedef kapsamında turistlere demografik özellikleri ile imkân, imaj ve tutum ve davranışları ölçme temelinde sorular yöneltilmiştir. Araştırmada nicel araştırma tekniklerinden bağıntısal analiz yöntemi kullanılmıştır. Anket yardımıyla elde edilen veriler SPSS 26 programına aktarılmıştır. İstatistiksel analiz yeterliliği için geçerlilik, güvenirlik, basıklık ve çarpıklık testleri yapılmıştır. İstatistik sonuçları kapsamında araştırma soruları geliştirilmiş ve ankette yer alan yargıların kendi aralarındaki yön ve ilişkileri saptanmıştır. Kültürel turizm çekiciliği konusunu anlamlandırmak için Fatih ilçesindeki müzelere ait 2005-2019 yılları müze istatistikleri elde edilmiştir. Buna göre tarihi yarımada'daki müzeleri ziyaret eden turist sayısının son 15 yıl içerisinde büyük ölçekte artış ve azalış eğilimleri göstermesinde gelen turistlerin tarihi yarımada hakkındaki değişkenlik gösteren tutum ve algısı, Türkiye'nin bu dönem içinde bulunduğu olumsuz koşullar ve ikili ülke ilişkilerinin olumsuz etkisinin de olduğu sonucu ortaya çıkmıştır.
Bu araştırmada ortaokul öğrencilerinin dijital hak ve sorumluluk bilinci ile sosyal ve duygusal ö... more Bu araştırmada ortaokul öğrencilerinin dijital hak ve sorumluluk bilinci ile sosyal ve duygusal öğrenme becerileri arasındaki ilişki incelenmiştir. Bu bağlamda belirlenen çalışma grubu İstanbul ili Kartal ilçesindeki ortaokullarda yedinci ve sekizinci sınıflarında öğrenim gören 380 öğrenciden oluşmaktadır. Araştırmanın veri toplama aracı olarak dijital vatandaşlık ölçeği ve sosyal ve duygusal öğrenme ölçeği kullanılmıştır. Araştırma kapsamında elde edilen veriler araştırmanın amacına yönelik olarak tarama ve betimsel ilişkisel/korelasyonel desenle analiz edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre ortaokul öğrencilerinin dijital hak ve sorumluluk bilinci düzeyinin artması ile sosyal ve duygusal öğrenme becerilerinin de arttığı tespit edilmiştir. Ortaokul öğrencilerinin dijital hak ve sorumluluk bilinci ve sosyal ve duygusal öğrenme beceri düzeyleri ile yaş ve cinsiyet değişkenleri arasında anlamlı ilişki bulunurken sınıf düzeyi değişkeni arasında anlamlı ilişki olmadığı saptanmıştır. Araştırma sonuçları kapsamında öğrencilere dijital hak ve sorumluluklarının yanı sıra sosyal ve duygusal öğrenme bilincinin de önemini anlatan eğitimler vermenin öğrencilere dijital beceri kazandırma noktasında faydalı olacağı tavsiyesinde bulunulmuştur.
Bu çalışmada amaç, ortaokul 6. 7. ve 8. sınıflarda seçmeli ders olarak verilen Hukuk ve Adalet de... more Bu çalışmada amaç, ortaokul 6. 7. ve 8. sınıflarda seçmeli ders olarak verilen Hukuk ve Adalet dersinin program uygunluğu, bilimsel içerik, dil ve anlatım açısından öğretmen görüşlerini tespit etmektir. Araştırmanın çalışma grubunu 2021-2022 eğitim ve öğretim yılının I. döneminde seçmeli Hukuk ve Adalet dersi veren Sultanbeyli ilçesindeki beş ortaokulda görevli toplam 13 öğretmen oluşturmaktadır. Araştırmada öğretmenlerin Hukuk ve Adalet Dersi Öğretim Programının uygunluğu, bilimsel içerik, dil ve anlatım ile alakalı görüş ve değerlendirmeleri yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak elde edilmiş ve elde edilen sonuçlar betimsel analiz tekniğine göre analiz edilmiştir. Verilerin analiz aşamasında NVivo programından yararlanılmıştır. Analiz sonuçlarına göre katılımcı öğretmenler, Hukuk ve Adalet ders kitabının içerik açısından ders kitabının içeriğini mevcut haliyle yeterli görmekte fakat içerikte sadeleştirme, seyreltilme yapılması ve örnek olayların çoğaltılması gerektiğini ...
Bu çalışmada amaç, ortaokullarda seçmeli ders olarak verilen Hukuk ve Adalet dersine ilişkin prog... more Bu çalışmada amaç, ortaokullarda seçmeli ders olarak verilen Hukuk ve Adalet dersine ilişkin programa uygunluk, bilimsel içerik, dil ve anlatım yönünden öğretmen görüşlerini tespit etmektir. Araştırmanın çalışma grubunu 2021-2022 eğitim ve öğretim yılının I. döneminde seçmeli Hukuk ve Adalet dersi veren Sultanbeyli ilçesindeki beş ortaokulda görevli toplam 13 öğretmen oluşturmaktadır. Araştırmanın verileri yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak elde edilmiş ve sonuçlar betimsel analiz tekniğine göre analiz edilmiştir. Verilerin analiz aşamasında NVivo programından yararlanılmıştır. Analiz sonuçlarına göre katılımcı öğretmenler, Hukuk ve Adalet ders kitabını içerik açısından yeterli görmekte yeterli görmekte fakat içerikte sadeleştirme yapılması ve örnek olayların çoğaltılması gerektiğini belirtmişlerdir. Katılımcılar dil ve anlatım yönünden ders kitabının öğrenciler adına gayet uygun, açık ve anlaşılır olduğunu belirtmiş, ders kitabındaki içerik, hedef ve kazanımların Hukuk ve Adalet Dersi Öğretim Programına uygun bir şekilde tasarlandığı değerlendirmesinde bulunmuşlardır. Araştırma sonuçları doğrultusunda Hukuk ve Adalet Dersi Eğitim Programına yönelik çeşitli önerilerde bulunulmuştur.
Araştırmanın amacı Genel Ortaokul ile İmam Hatip
Ortaokul 6. sınıf öğrencilerinin Hukuk ve Adal... more Araştırmanın amacı Genel Ortaokul ile İmam Hatip
Ortaokul 6. sınıf öğrencilerinin Hukuk ve Adalet dersine
yönelik algı ve tutumlarının karşılaştırılmasıdır. Buna yönelik
olarak Sultanbeyli ilçesindeki birer Genel Ortaokul (82) ve
İmam Hatip Ortaokul (79) 6. sınıfta Hukuk ve Adalet dersi
almakta olan toplamda 161 öğrenciyi kapsayan bir araştırma
gerçekleştirilmiştir. Nicel olan fakat deneysel olmayan
betimsel ilişkisel araştırma modeli ile desenlenmiş olan
araştırmada öğrencilerin algı ve tutumlarını ölçmek adına
“Hukuk ve Adalet Dersine Yönelik Algı ve Tutum Anketi”
kullanılmıştır. Araştırma verileri SPSS 26 programına
aktarılmış ve Hukuk ve Adalet dersine yönelik öğrencilerin
algı ve tutumları çeşitli değişkenlere (cinsiyet, aylık gelir ve
anne/baba eğitim durumu) göre t-Test ve ANOVA testleri ile
analiz edilmiştir. Buna göre Genel Ortaokul öğrencilerin
Hukuk ve Adalet dersine yönelik algı ve tutum ortalamaları
İmam Hatip Ortaokul öğrencilerinden daha yüksek çıkmıştır.
Öğrencilerin Hukuk ve Adalet dersine yönelik algı ve
tutumları ile Hukuk ve Adalet dersinin içeriğine ilişkin tutum
konusunda sadece İmam Hatip Ortaokul bağımsız değişkeni
ile aile aylık geliri değişkenleri arasında anlamlı farklılık
bulunmuştur. Buna göre araştırma bulgularına göre alt
amaçlara yönelik elde edilen sonuçlardan yola çıkılarak
çeşitli önerilerde bulunulmuştur.
Amerikan toplumundaki gençler arasında yükselmekte olan cinayet, şiddet eğilimi, alkol ve narkoti... more Amerikan toplumundaki gençler arasında yükselmekte olan cinayet, şiddet eğilimi, alkol ve narkotik kullanıma bağlı problemlerin fazlalaşması, ülkedeki idarecileri de daha çok meşgul etmekte ve onları sorunların çözümü noktasında da çözüme yönelik arayış içerisine itmektedir. Buna göre idareciler toplumun vatandaşlık bilinci açısından eğitilmesine önem vermekte ayrıca ailelerin sosyal gelişimi açısından çocuklarına karşı yeterince yerine getiremediği birtakım görev ve sorumlulukları temel eğitim yoluyla yerine getirmeyi amaçlamaktadırlar. Söz konusu vatandaşlık eğitiminin nitelikli olması ve yenilikçi olması adına da bazı bağımsız araştırmacı ve kuruluşlar verilen eğitimi değerlendirmekte ve raporlandırmaktadırlar. Bu araştırmanın amacı da ABD vatandaşlık eğitimini genel hatlarıyla ele alıp değerlendiren raporları incelemek ve durum tespiti yaparak ülkede ilerleyen yıllarda vatandaşlık eğitiminin ne şekilde olması gerektiği ile ilgili çıkarsama yapabilmektir. Nitel araştırma yöntemle...
Bu araştırmada amaç ortaokulda seçmeli ders olarak verilen Hukuk ve Adalet dersini alan öğrencile... more Bu araştırmada amaç ortaokulda seçmeli ders olarak verilen Hukuk ve Adalet dersini alan öğrencilerin göç durumu ve göç nedeni bağlamında dersle alakalı olarak sahip oldukları teorik bilgi düzeyleri ve davranış eğilimlerini öğrenmek ve anlamlılık düzeylerini tespit etmektir. Buna yönelik olarak araştırma sahası olan Sultanbeyli ilçesinde yer alan ve Hukuk ve Adalet dersinin verildiği toplam beş ortaokul belirlenmiştir. Araştırmaya 6. 7. ve 8. sınıf düzeylerinde toplamda 446 öğrenci katılım göstermiştir. Araştırmada anket yöntemi kullanılarak elde edilen veriler nicel araştırma yöntemlerinden betimsel ilişkisel araştırma modeli ile desenlenmiştir. Anketlerde öğrencilerin teorik bilgi düzeylerini ölçmek adına “Hukuk ve Adalet Dersi Teorik Bilgi ve Uygulama Eğilim Anketi” kullanılmıştır. Araştırma kapsamında elde edilen veriler bilgisayar ortamında SPSS 26 programı kullanılarak t-Testi ve ANOVA testi kullanılarak analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre öğrencilerin göç durumu ile teorik bilgi düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Ayrıca öğrencilerin ailelerinin göç nedeni ile davranış eğilimleri arasında da anlamlı bir ilişki tespit edilememiştir. Buna göre araştırma sonunda elde edilen sonuçlar temel alınarak çeşitli önerilerde bulunulmuştur.
Fatih ilçesi, 1985 yılında UNESCO tarafından "tarihi yarımada" olarak tanımlanmıştır. Bu araştırm... more Fatih ilçesi, 1985 yılında UNESCO tarafından "tarihi yarımada" olarak tanımlanmıştır. Bu araştırmanın amacı anket tekniğinden yararlanılarak Fatih'te bulunan tarihi ve kültürel varlıklar ile destinasyon turizmi hakkında turistlerin tutum ve değerlendirmelerini ortaya çıkarmaktır. Bu hedef kapsamında turistlere demografik özellikleri ile imkân, imaj ve tutum ve davranışları ölçme temelinde sorular yöneltilmiştir. Araştırmada nicel araştırma tekniklerinden bağıntısal analiz yöntemi kullanılmıştır. Anket yardımıyla elde edilen veriler SPSS 26 programına aktarılmıştır. İstatistiksel analiz yeterliliği için geçerlilik, güvenirlik, basıklık ve çarpıklık testleri yapılmıştır. İstatistik sonuçları kapsamında araştırma soruları geliştirilmiş ve ankette yer alan yargıların kendi aralarındaki yön ve ilişkileri saptanmıştır. Kültürel turizm çekiciliği konusunu anlamlandırmak için Fatih ilçesindeki müzelere ait 2005-2019 yılları müze istatistikleri elde edilmiştir. Buna göre tarihi yarımada'daki müzeleri ziyaret eden turist sayısının son 15 yıl içerisinde büyük ölçekte artış ve azalış eğilimleri göstermesinde gelen turistlerin tarihi yarımada hakkındaki değişkenlik gösteren tutum ve algısı, Türkiye'nin bu dönem içinde bulunduğu olumsuz koşullar ve ikili ülke ilişkilerinin olumsuz etkisinin de olduğu sonucu ortaya çıkmıştır.
Çocukların suça sürüklenmeleri, günümüz dünyasının en temel sorunlarından biridir. Bu çalış... more Çocukların suça sürüklenmeleri, günümüz dünyasının en temel sorunlarından biridir. Bu çalışma, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürlüğündeki görevli personelin çocukları suça iten nedenler ve alınması gereken önlemler hakkında düşüncelerinin neler olduğunu saptamak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmamız İstanbul Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürlüğünde farklı unvanlarda görevli olan ve farklı alanlarda görevli oniki katılımcıya yönelik nitel araştırma yöntemi kullanılarak yapılmıştır. Çocukları suça iten nedenler de bireysel-psikolojik faktörler, çevresel faktörler ve ailesel faktörlerdir. Katılımcıların görüş ve değerlendirmeleri doğrultusunda çocukları suça iten bireysel nedenler içerisinde kişilik gelişiminin sağlıklı tamamlanmaması, çevresel faktörler içerisinde sosyo-ekonomik ortam ve statünün olumsuz etkisi ve ailesel faktörler içerisinde ise ailenin olumsuz rol model olmasının etkili olduğu anlaşılmıştır. Buna karşın ailelerin alması gereken en etkili önlemlerden birisi de ailelerin çocukla ilgi ve iletişimini iyi sağlaması hususudur. Katılımcılar ülkemizde çocukları koruma kanunları ile alakalı olarak kanuni açıdan yetersizliğin bulunmadığını belirtmiş ve de “Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi” ve “5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu” hakkında yeterli bilgiye sahip oldukları anlaşılmıştır.
Dicle Havzasının Kuraklık Analizi (Drought Analysis of Tigris Basin) Lisans Bitirme Tezi, 2014
Bu çalışmada Dicle havzasına ait 18 istasyonundan ancak 13 tane istasyona ait sıcaklık ve yağış v... more Bu çalışmada Dicle havzasına ait 18 istasyonundan ancak 13 tane istasyona ait sıcaklık ve yağış verileri kullanılmış ve çeşitli çalışmalar sonucu Dicle havzasının kuraklık analizi yapılmıştır. 5 istasyonun ise verileri eksik olduğu için bu istasyonlar hakkında çalışma yapılamamıştır. Sıcaklık verilerine bakıldığında en sıcak günlerin yaz aylarında yaşandığına en soğuk günlerin ise kış aylarında yaşandığı görülmektedir. Uzun yıllar yağış verileri incelendiğinde ise en yağışlı dönemin kış mevsiminde olduğu ve mart ve nisan aylarına takiben yağışın arttığı görülmektedir. Sıcaklığın artmasına paralel olarak da yağışın azaldığı görülmektedir. Havzada yaz aylarında yağışın hemen hemen hiç olmaması ya da çok az olması havzada özellikle Diyarbakır, Batman, Bismil, Ergani, Kurtalan ve Cizre istasyonlarında kuraklığın gözle görülür derecede olduğu görülmektedir. Thornthwaite İklim sınıflandırmasına göre yağış etkenlik indisinde 188 oranla “A” (nemli) iklim sınıfına giren Bitlis ili havzanın en yağışlı merkezidir. Bitlis ilini takiben (53,2) B3 (Nemli iklim) Sason, (37,4) “B1” (Nemli iklim) Eruh İlçesi gelmektedir. Havzada -38 oranla “D” (Yarı Kurak İklim) sınıfında yer alarak en az yağış alan yer olarak belirlenmiştir. Batman ilimizi sırasıyla Diyarbakır (-17) “C1” (kurak-az nemli) ve Cizre (-14) “C1” (kurak-az nemli) gelmektedir. Sıcaklık etkenlik indeksine göre havzada sadece Cizre ilçesi 1166 oranla “A” (yüksek sıcaklıktaki iklim) kategorisinde yer almakta ve yine sadece Bitlis ili 443 oranla “C’2“ (Mikrotermal-düşük sıcaklıktaki iklim) kategorisinde yer almaktadır. Havzada geriye kalan Siirt, Batman, Şırnak, Diyarbakır, Bismil, Sason, Pervari, Maden, Baykan, Ergani “B” (Mezotermal-orta sıcaklıktaki iklim) kategorisinde yer almaktadır. Havzada yazın su açığının en az olduğu yer Bitlis ili olup en fazla olduğu yer ise Cizre’dir. Havzada kışın su fazlasının en az olduğu yer Sason ilçesi olup en fazla olduğu yer ise Bitlis ilidir. Havzada Erinç Kuraklık İndeksine göre kuraklık tehlikesinin en az olduğu yer 57,1 değerle “Nemli İklim Tipi” ve “Nemli Orman Bitki Örtüsü” ile Bitlis ili oldu. Bu ilimizi sırasıyla Sason (45,3), Baykan (34,9) da kuraklık tehlikesinin en az değerde olduğu yerler arasındadır. Siirt, Pervari, Ergani istasyonları kritik yerler arasında gösterilmektedir. Daha öncede belirtildiği gibi Bismil, Batman, Diyarbakır, Cizre şehirlerinde kuraklık tehlikesinin bulunduğu tespit edilmiştir. Havzada incelenen istasyonlara ait UNCCD BM Kuraklık Analizi indeksine göre Batman ili 0,52 değeri ile “kurak-yarı” nemli ve “çölleşmeye açık” 3. dereceden tehlikeli bir konumda bulunmaktadır Batman ilini sırasıyla (0,53) Diyarbakır (0,56) 86 Cizre takip etmektedir. UNCCD BM Kuraklık Analizine göre kurak tehlikesi değer aralığında bulunmayan yerler ise Pervari, Eruh, Maden, Sason, Bitlis ve Baykan şehirleri olduğu tespit edilmiştir. Havzada SYI’ ye göre ise havza genelinde 1975-1997 yılları arasında yağışların genel seyrine göre çok yüksek olması ve özellikle 1988 yıllında havzada ortalama 936 mm yağışın olması önemli bir değer olarak karşımıza çıkmaktadır. Dicle havzasında küresel iklim değişikliği ile birlikte özellikle 1998-2001 ve 2003-2009 yılları arasında yağışların genel anlamda düşmesi kuraklık tehlikesinin ne denli büyük olduğunu bize gösterir gibi olmuştur. Dicle havzasında kuraklığın tehlikeli boyutlara ulaştığını ve bu konu hakkında bilimsel çalışmalar yapılmasına rağmen konunun yeterince anlaşılamaması sonucu, Dicle havzasında artan nüfus miktarı, göçler, yerleşim alanlarının Dicle nehri kıyısında yoğunlaşması, atık suların artması, tarımda plansız ve bilinçsiz su kullanımı, bölge için tehlike arz eden tarımda gübre kullanımı ve ilaçlama olayı havzamız için risk durumunu beşeri etmenlere de dayandığını ifade etmektedir, bundan dolayı Dicle havzası ile ilgili yapılacak plan, eylem planı, proje ve uygulamaların havzanın kuraklık risk durumunu da göz önünde bulundurularak yapılması gerekmektedir.
Mütevazi bir ürün olarak bilinen patates bitkisinin anavatanı Peru ve Bolivya And dağlarıdır. 180... more Mütevazi bir ürün olarak bilinen patates bitkisinin anavatanı Peru ve Bolivya And dağlarıdır. 1800 yıl öncesine kadar da İnka medeniyeti tarafından yetiştirilmekteydi. İnkalar yüzyıllarca patatesle iç içe bir yaşam tarzına bürünmüş olsalar da 16. yüzyılda patates bitkisi istilacı İspanyol medeniyeti tarafından Avrupa kıtasına getirilmiştir. 17. yüzyılın sonlarına doğru gelindiğindeyse patates bitkisi tüm Avrupa kıtasına yayılmış ve özellikle fakir insanlar tarafından yetiştirilmeye başlanmıştır. İrlanda adasında da aynı durum söz konusudur. Patateslerin tohumlardan ziyade yumru köklerinden yaygın bir şekilde yayıldığı göz önüne alındığında, ülke genetik olarak aynı patates bitkileri ile doludur. 1840'lı yılların başlarında, İrlanda nüfusunun neredeyse yarısının sadece diyet için patates ile ilintili yiyeceklere karşı bağımlı hale geldiği tahmin edilmektedir. Patates bitkisinin özelliklerine bakıldığında toprak altında kalırken geç kuruması ve ıslak zeminde durması doğal ömrünü uzatmaktadır. Amerika kıtasından getirilen patojenler daha önce İrlanda'ya getirilmiş olan orijinal patateslere nazaran daha çok farklılık göstermeye başlamıştır. İrlanda'daki patates tarlaları şiddetli kuraklık altında kalmaya başlamış ve her yıl rekoltenin yarısı ancak karşılanmaya başlanmıştır. 1846-1849 yılları arasında patates kıtlığı bir hayli baş göstermeye başlamış ve İrlanda halkı büyük bir kıtlık felaketi ile karşı karşıya kalmıştır. Söz konusu bu büyük kıtlığın sonuçları gittikçe korkunç bir hal almaya başlamıştı. Patates yemekleri bulmak artık gittikçe zor hale gelmeye başlamıştır. Bu arada baş göstermeye başlayan açlık ve kıtlık özellikle köylüleri etkilemeye başlamış topraklarını kiralamış oldukları zenginlere kira bedellerini ödeyememe durumuna gelmişlerdir. Bundan dolayı birçok tarım işçisi yer değiştirmeye başlamış olup daha sonra birçoğu Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etmeye başlamıştır. Ayrıca yaşanan kıtlık felaketi neticesinde yaklaşık 1 milyon İrlandalı yaşamını kaybetmiş 1 milyonu aşkın insan ise daha önce de belirtildiği üzere çeşitli ülkelere ve kıtalara göç etmeye mecbur kalmıştır. Bu olaylar yaşanırken Britanya hükümeti yaşanan bu kıtlık felaketine karşı kayıtsız kalması İrlandalıları öfkelendirmiş ve 1922 yılında İrlanda hükümeti kurularak bağımsızlık elde edilmiştir. 1922 senesinde Bağımsızlık kazanan İrlanda nüfusu ise 1840 yılındaki nüfusunun ancak yarısı kadar idi. Bu yıldan itibaren İrlanda Devleti tarafından 1846-1849 yılları arasında yaşanmış olan kıtlık felaketini her yıl çeşitli etkinlikler düzenleyerek anılmaktada olup olayın izlerini taşıyan şehirlerde ise açık hava müzeleri açılmıştır.
Bu araştırma, Türkiye’de insan hakları bağlamında internetin kullanımı ile dijital vatandaşlık ol... more Bu araştırma, Türkiye’de insan hakları bağlamında internetin kullanımı ile dijital vatandaşlık olgusunun birbirini ne şekilde etkilediğinin anlaşılması adına gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda küresel boyutta ve Türkiye boyutunda internet teknolojisinin geçmişten günümüze doğru gelişimi, çevrimiçi teknolojilerinin eğitim üzerindeki rolü, internet teknolojisinin dijital vatandaşlık olgusu üzerindeki etkileri üzerinde durulmuştur. Araştırmanın amacı itibariyle de internet kullanımı ve dijital vatandaşlık algısının insan hakları noktasında karşılıklı etkileşimleri açıklanmaya çalışılarak dijital vatandaşlık ve insan hakları literatürüne katkı sunulmuş olunacaktır. Buna yönelik olarak yurt dışında ve yurt içinde dijital vatandaşlık ve internet kullanım ilişkisini ortaya koymaya çalışan bilimsel ve akademik araştırmalar incelenmiştir. Bu bağlamda konu ile ilgili yapılan araştırmalar incelendiğinde, dijital vatandaşlık ve dijital okuryazarlık ile internet kullanım sıklığı ve internet kullanım eğilimi arasında anlamlı ilişkinin olduğu anlaşılmaktadır. Türkiye’de 2000’li yılların başından itibaren özellikle toplumsal eğitim ve kamusal alanda düzenlenen yenilikçi uygulamaların hayata geçirilmesi dijital vatandaşlık konusunda önemli bir etki yaratmıştır. Türkiye’de devlet idaresinin de insan haklarını gözeten bir dijital vatandaşlık modelini önemsediği, 2018 yılında MEB tarafından ilan edilen Sosyal Bilgiler Dersi Öğretim Programı’na dijital vatandaşlık ile ilgili kazanımların ilave edilmesinden anlaşılmaktadır. Ayrıca Covid-19 pandemisi döneminde de devlet idaresi eğitim ve sağlık gibi temel hak ve hürriyetleri yerine getirme noktasında hayata geçirmiş olduğu uygulamaları dijital mecrada etkin bir şekilde kullanmıştır. Netice itibariyle gelecekte Türkiye’de internet kullanımı ve insan hakları noktasında yapılacak olan gerekli yasal düzenlemelerin tüm dünya devletlerinde geçerli olması, temel hak ve hürriyetlere uygun olması ve etkin ve etkili dijital vatandaşlık modeli oluşturma kapsamında ele alınarak gerçekleştirilmesi gerektiği değerlendirilmesinde bulunulmuştur.
ÖZET
Osmanlı İmparatorluğu büyük bir medeniyeti temsil ederek idari, hukuki, iktisadî, askerî ve ... more ÖZET Osmanlı İmparatorluğu büyük bir medeniyeti temsil ederek idari, hukuki, iktisadî, askerî ve sosyal alanlarda önem arz eden seviyelerde ilerleme kaydetmiştir. Nitekim Osmanlılar, kendilerinden önceki İslâm ve Türk-İslâm devletlerinin oldukça zengin olan müessese ve teşkilatlarından da önemli ölçüde faydalanmıştır. Osmanlı Devletinin askerî ve siyasî yönden gelişmesiyle beraber, teşkilatında, bürokrasisinde ve kurumlarında da yeni yapılanmalar ve büyümeler olmuştur. Osmanlı devletinin klasik eğitimin üç temel müessesi medreseler, sıbyan mektepleri ve saray mektepleri (enderun) olmuştur. Medreseler, Fatih ve Kanuni dönemlerinde iki büyük değişim geçirmiş ve devletin son yıllarına kadar, oluşturulan bu yapı devam etmiştir. Osmanlı Devleti, Selçuklu ve diğer Türk devletlerinden sıbyan mekteplerini devir almıştır. Sıbyan okullarında okutulmakta olunan temel ders Kur’an’ı Kerimin yüzünden okunmasıyla beraber yazı ve aritmetik ve dini bilgiler de öğretilmekteydi. Saray mektepleri içerisinde en çok bilineni enderun mektebidir. Enderun mektepleri sayesinde hem Türk hem de devşirilmiş olan çocuklar öncelikle askeri daha sonra da yönetim alanında yer almak üzere eğitilmişlerdir. Anahtar Kelimeler: Osmanlı Devleti, Klasik Osmanlı Eğitimi, Medreseler, Sıbyan Mektebi, Enderun.
ABSTRACT The Ottoman Empire represented a great civilization and made significant progress in administrative, legal, economic, military and social fields. As a matter of fact, the Ottomans benefited from the rich institutions and organizations of the Islamic and Turkish-Islamic states before them. With the development of the military and political aspects of the Ottoman Empire, there were new structures and growths in its organization, bureaucracy and institutions. The three basic institutions of classical education of the Ottoman state were madrasas, primary schools and palace schools (rare). The madrasahs underwent two major changes during the Fatih and Kanuni periods, and this structure continued until the last years of the state. Ottoman Empire, Seljuk and other Turkish states took over the primary schools. The basic course taught in the Syrian schools was the reading of the Qur'an because of the Quran, but also writing and arithmetic and religious knowledge. The most well-known among the palace schools is the rare school. Thanks to the Enderun schools, both Turkish and recruited children were trained first to take part in the military and then in the field of administration. Keywords: Ottoman Empire, Classical Ottoman Education, Madrasas, Primary School, Enderun School..
Bu araştırmada Hukuk ve Adalet dersi ile alakalı öğrenci ve öğretmenlerinin görüş ve değerlendirm... more Bu araştırmada Hukuk ve Adalet dersi ile alakalı öğrenci ve öğretmenlerinin görüş ve değerlendirmelerinin nasıl ve ne şekilde olduğunu anlamaya yönelik olarak gerçekleştirilmiştir. Özellikle son 20 yıl içerisinde çok fazla göç alması ve buna bağlı çocuk yaş grubu nüfusun fazla olması gibi nedenlerden dolayı da araştırma sahası olarak Sultanbeyli ilçesinde yer alan ortaokullar seçilmiştir. Bu kapsamda araştırmacı tarafından öğrencilere yönelik Hukuk ve Adalet Dersinin İçeriği ve Yapısı Anketi (İYA) ile Hukuk ve Adalet Dersinin Teorik Bilgi ve Kazanım Anketi (TBKA) geliştirilmiştir. Her iki anket uzman görüşleri doğrultusunda Kapsam Geçerlilik İndeksi (KGİ) aşamalarından geçirilerek anketlere ait Hukuk ve Adalet dersi algısı, Hukuk ve Adalet dersine ilişkin uygulama ve davranış, Hukuk ve Adalet dersinin içeriğine ilişkin tutum, Hukuk ve Adalet dersine ilişkin teorik bilgi ve Hukuk ve Adalet dersinin yapısı ve işlenişi hakkında tutumları alt boyutları geliştirilmiştir. Söz konusu alt boyutlar cinsiyet, okul türü, sınıf, aylık gelir, anne eğitim, baba eğitim, göç nedeni, ders kaynağı değişkenleri açısından incelenmiştir. Öğrencilere anket yargıları içerisinde tam olarak ifade edemedikleri durumlar için de açık uçlu sorular da yöneltilmiş ve bu çerçevede nitel veriler elde edilmiştir. Öğretmenlerden de yarı-yapılandırılmış görüşme formu soruları ile Hukuk ve Adalet dersi ile ilgili görüş ve değerlendirmeleri elde edilmiştir. Nitel verilerin analizi aşamasında NVivo programından yararlanılmış ve betimsel yöntemle tematik kodlar oluşturularak kategorize edilmiştir. Daha sonra karma analiz yöntemi kapsamında nitel ve nicel veriler birlikte kullanılmış ve sonuçlar kısmında birleştirilmiştir. Nicel analiz verileri deneysel olmayan betimsel ilişkisel araştırma modeli ile desenlenmiştir. Nicel analiz verilerinde SPSS 26 programından yararlanılarak frekans, yüzde, ortalama, standart sapma, t-Testi ve ANOVA testi kullanılmıştır. Nicel analiz sonuçlarına göre öğrencilerin; Hukuk ve Adalet dersine ve hukuka yönelik algıları ile cinsiyet, aile aylık gelir düzeyi, anne ve baba eğitim düzeyi, aile göç durumu ve göç nedeni ve ders kaynağı değişkeni değişkenleri arasındaki farkın anlamlı olmadığı tespit edilmiştir. Buna karşın öğrencilerin Hukuk ve Adalet dersine ve hukuka yönelik algıları ile okul türü değişkenleri ve sınıf düzeyi değişkenleri arasında anlamlı fark olduğu tespit edilmiştir. Öğrencilerin, Hukuk ve Adalet dersine ilişkin uygulama ve davranış düzeyleri ile okul türü değişkenleri, sınıf düzeyi değişkenleri, baba eğitim düzeyi ve aile göç durumu ve göç nedeni değişkenleri arasındaki farkın anlamlı olmadığı tespit edilmiştir. Buna karşın öğrencilerin Hukuk ve Adalet dersine ilişkin uygulama ve davranış IX düzeyleri ile cinsiyet değişkenleri, aile gelir düzeyi değişkenleri, anne eğitim değişkeni ve ders kaynağı değişkenleri arasında anlamlı fark olduğu tespit edilmiştir. Nitel ve nicel analiz sonuçlarının karşılaştırmasına göre; öğretmenler, öğrencilerin Hukuk ve Adalet dersini seçmelerinde hukuk sistemini ve hukuki terimleri anlamak istemeleri, hukuk ve devlet ilişkisi hakkında bilgi sahibi olmak istemeleri, güncel hukuki sorunları ve adaletsizlikler hakkında yorum yapabilecek kadar hukuki bilgiye sahip olmak istemelerinin etkili olduğunu belirtmiştir. Öğretmenler ve öğrenciler Hukuk ve Adalet dersinin haftada iki saat olması gerektiğini belirtmişlerdir. Öğretmenler Hukuk ve Adalet ders kitabındaki soruların anlaşılırlık düzeyinin öğrenci seviyesine uygunluğu ile ilgili olarak düzeyin öğrenciler için gayet uygun, açık ve anlaşılır olduğunu belirtmiştir. Öğrenciler de ders kitabındaki ya da e-kitaptaki bilgilerin açık, sade ve anlaşılır bir dille yazılmış olduğunu belirtmişlerdir. Öğretmenler, Hukuk ve Adalet dersi işlenirken öğrencilerin zorlandığı ya da açıklayamadığı konular ile ilgili olarak yarıya yakını öğrencilerin açıklayamadığı herhangi bir konunun olmadığını belirtmişlerdir. Öğrencilerin de yarı yarıya yakını da Hukuk ve Adalet dersinde anlamını bilmediği çok kelime bulunmakta şeklinde değerlendirmelerde bulunmuşlardır. Öğretmenler Hukuk ve Adalet dersinin sonunda öğrencilerin özsaygı ve hak arayışlarına etkisi konusunda öğrencilerin özsaygı ve hak arayışlarında olumlu yönde gelişmeler yaşandığını, öğrencilerde hak ihlali durumunda neler yapacakları ile ilgili farkındalık ve beceri oluştuğunu ve öğrencilerin çevrelerine karşı daha adil ve duyarlı hareket etmeye başladıklarını belirtmişlerdir. Öğrenciler de haklarının çiğnendiğinde mahkemelerin işe yaradığını bildiklerini ve Hukuk ve Adalet dersini aldıktan sonra arkadaşlarının ve çevresindekilerin haklarına saygı duymaya başladıklarını ayrıca tüm insanların hiçbir ayrım gözetmeksizin eşit ve özgür yaşama hakkına sahip olduklarını savunmaya başladıklarını belirtmişlerdir. Genel olarak ele alındığında Hukuk ve Adalet dersinin öğrenci ve öğretmenler tarafından benimsenen ve kabul edilen bir ders olduğu ve öğrencilerin de bu ders sayesinde hukuki yollardan hak arama ve sorumluklarını bilme ile ilgili öğrenmeye yatkın oldukları anlaşılmaktadır.
Lisansüstü Öğretmen Çalışmaları Kongresi Bildiri Özetleri Kitabı, 2022
Göç Durumu ve Göç Nedeni Ekseninde Öğrencilerin Hukuk ve Adalet
Dersi Teorik Bilgi Düzeyleri ve D... more Göç Durumu ve Göç Nedeni Ekseninde Öğrencilerin Hukuk ve Adalet Dersi Teorik Bilgi Düzeyleri ve Davranış Eğilimleri Hakan Öngören & Arzu Meryem Demirkıran
Özet Bu araştırmada amaç ortaokulda seçmeli ders olarak verilen Hukuk ve Adalet dersini alan öğrencilerin göç durumu ve göç nedeni bağlamında dersle alakalı olarak sahip oldukları teorik bilgi düzeyleri ve davranış eğilimlerini öğrenmek ve anlamlılık düzeylerini tespit etmektir. Buna yönelik olarak araştırma sahası olan Sultanbeyli ilçesinde yer alan ve Hukuk ve Adalet dersinin verildiği toplam beş ortaokul belirlenmiştir. Daha sonra bu ortaokullarda eğitim gören Hukuk ve Adalet dersi alan öğrenciler için gönüllü araştırma onam formu düzenlenmiş ve sonuç itibariyle araştırmaya 6. 7. ve 8. sınıf düzeylerinde toplamda 414 öğrenci katılım göstermiştir. Araştırmada yöntem olarak nicel araştırma yöntemi kullanılmış ve veriler anket tekniği kullanılarak toplanılmıştır. Anketlerde öğrencilerin teorik bilgi düzeylerini ölçmek adına “Hukuk ve Adalet Dersi Teorik Bilgi ve Uygulama Eğilim Ölçeği” kullanılmıştır. Araştırma kapsamında elde edilen veriler bilgisayar ortamında SPSS 26 programı kullanılarak T-Testi ve Anova testi kullanılarak analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre öğrencilerin göç durumu ile teorik bilgi düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Ayrıca öğrencilerin ailelerinin göç nedeni ile davranış eğilimleri arasında da anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Buna göre araştırma sonunda elde edilen sonuçlar temel alınarak çeşitli önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Eğitim, Göç, Hukuk ve Adalet Dersi, Ortaokul, Öğrenci.
Öz: İstanbul kenti turizm açısından oldukça büyük bir potansiyele sahiptir. Bu çalışmada İstanbul... more Öz: İstanbul kenti turizm açısından oldukça büyük bir potansiyele sahiptir. Bu çalışmada İstanbul ilinde meydana gelen terör saldırılarının turistlerin coğrafik profili üzerindeki değişimi ile olan ilişkisi ve turizme olan etkileri ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Bu araştırma, nitel araştırma tekniklerinden doküman analizi yöntemi ile yapılmış ve ikincil kaynaklardan alınan istatistiksel veriler kullanılmıştır. Araştırmada 2009-2018 yılları arasında İstanbul iline giriş yapan turist sayısı verileri ile İstanbul ilinde 2009-2018 yılları arasında meydana gelmiş olan terör saldırıları verilerinin karşılaştırması yapılmıştır. Buna göre terör saldırıların artması ile birlikte İstanbul iline gelen turistlerin 2009 yılında ağırlıklı olarak AB ülkeleri, Kanada ve Japonya gibi ülkelerden gelen ziyaretçilerden oluşmakta iken 2018 yılında ise ağırlıklı olarak Arap Ülkeleri, Orta Asya Ülkeleri ve Çin gibi ülkelerden gelen turistlerden oluşmuştur. Bu durum turistlerin coğrafi profilinin değiştiğinin göstergesi olmuştur. İstanbul’a gelen turistlerde meydana gelen coğrafik profil değişimi sonucunda turizm gelirlerinde de düşüş yaşanmıştır. Bu durum için ülkemize gelen turistlerin 2009 yılındaki ortalama harcamasının ($783,00) 2018 yılı ortalama harcamasına ($647,00) göre %17,3 düşüşle sonuçlanması örnek olarak vermek mümkündür. Turistlerin coğrafi profillerinin değişmesinin etki ve sonuçlarından bir diğeri de ‘ülkelerin can ve mal güvenliği endeksi’ raporundaki sonuçlar da oldukça önem arz etmektedir. Bu bilgiler doğrultusunda İstanbul turizmi için yapılması gereken önlemler ve öneriler belirtilmiştir.
Bu çalışma araştırma ve yayın etiğine uygun hazırlanmıştır intihal incelemesinden geçirilmiştir.
Farklı Bakış Açıları ile Yenilikçi Eğitim Bilimleri Çalışmaları, 2023
Dijital hak ve sorumluluk bilinci, dijital teknolojileri kullanma hakkına sahip
olmanın anlamını... more Dijital hak ve sorumluluk bilinci, dijital teknolojileri kullanma hakkına sahip olmanın anlamını, farkındalığını ve dijital dünyada ortaya çıkabilecek sorunlarla nasıl başa çıkılacağını anlama becerisidir (Özoğlu, 2019). Dijital teknolojileri kullanma becerisi ise, dijital cihazları ve uygulamaları kullanarak işlerin nasıl yapılabileceğini veya dijital dünyada nasıl gezinebileceğimizi anlayabilme becerisidir (Baran vd., 2017). Bu araştırmada öğrencilerin dijital teknoloji kullanım becerileri ile ilgili kendi tanımlarından yola çıkarak dijital hak ve sorumluluk bilinci düzeylerine göre ilişkisine bakıldığında aralarında anlamlı bir ilişki olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Eğitim çağındaki bireylerin de dijital teknolojileri kullanmasının günümüzde neredeyse bir zorunluluk halini aldığını belirten Palaiologou (2016) dijital teknolojilerin kullanımı konusunda yeterli beceriye sahip olmayan öğrenciler için dijital araçların, hak ve sorumluluklar açısından birtakım riskler barındırdığını belirtmiştir. Elçi ve Sarı (2016) araştırmasında dijital teknolojilerin kullanım becerisinin yaşa bağlı geliştiğini ve de ilerleyen yaşlarda bireylerin dijital hak ve sorumluk açısından daha bilinçli olmaya başladığını belirtmiştir. Hooft Graafland (2018) araştırmasında 21. yüzyılda çocukların dijital teknoloji kullanımı konusunda önemli mesafe kat ettiğini vurgulayarak 9-18 yaş arası çocuklarda dijital teknoloji kullanımın birçok riski de beraberinde getirdiğine dikkati çekerek güvenli internet kullanımı, sosyal medya kullanımı, telif hakları ve bilgi okuryazarlığı konularında bilgilenmesi için bilgi ve iletişim güvenliği eğitimine ağırlık verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Buna karşın Manap, (2020) günümüzde çocukların dijital teknolojileri kullanım becerisi konusunda ebeveynlerine göre daha önde olduklarını ve erken yaşta teknoloji ile tanışmanın gelecekte karşılaşılan fırsatları değerlendirme adına önemli avantaj sağladığını belirtmiştir. Özetle, bilgisayar ve telefon kullanımı ile dijital hak ve sorumluluk bilinci arasındaki ilişki, öğrencilerin dijital dünya ile etkileşimlerinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Okulların ve ailelerin, öğrencilere dijital hakları ve sorumlulukları hakkında bilgi vermesi, dijital dünyanın olumlu bir şekilde kullanılmasını sağlayabilir. Öte yandan dijital hak ve sorumluluk bilinci, dijital teknolojileri kullanma becerisine de bağlıdır. Dijital teknolojileri kullanma becerisi, öğrencilerin dijital dünyada etkili bir şekilde hareket etmelerini sağlarken, dijital hak ve sorumluluk bilinci onların dijital dünyadaki hakları, sorumlulukları ve riskleri anlamalarına yardımcı olmaktadır. Bununla birlikte ortaokul öğrencilerinin dijital hak ve sorumluluk bilinci, ebeveynlerin, okulların ve öğrencilerin birlikte çalışarak eğitim ve bilinçlendirme programları düzenlemeleriyle geliştirilebilir. Dijital teknolojilerin doğru, sorumlu ve güvenli kullanımının teşvik edilmesi, öğrencilerin gelecekteki dijital yaşamlarında başarılı olmalarına katkı sağlayacaktır.
Uploads
Papers by Hakan Öngören
Ortaokul 6. sınıf öğrencilerinin Hukuk ve Adalet dersine
yönelik algı ve tutumlarının karşılaştırılmasıdır. Buna yönelik
olarak Sultanbeyli ilçesindeki birer Genel Ortaokul (82) ve
İmam Hatip Ortaokul (79) 6. sınıfta Hukuk ve Adalet dersi
almakta olan toplamda 161 öğrenciyi kapsayan bir araştırma
gerçekleştirilmiştir. Nicel olan fakat deneysel olmayan
betimsel ilişkisel araştırma modeli ile desenlenmiş olan
araştırmada öğrencilerin algı ve tutumlarını ölçmek adına
“Hukuk ve Adalet Dersine Yönelik Algı ve Tutum Anketi”
kullanılmıştır. Araştırma verileri SPSS 26 programına
aktarılmış ve Hukuk ve Adalet dersine yönelik öğrencilerin
algı ve tutumları çeşitli değişkenlere (cinsiyet, aylık gelir ve
anne/baba eğitim durumu) göre t-Test ve ANOVA testleri ile
analiz edilmiştir. Buna göre Genel Ortaokul öğrencilerin
Hukuk ve Adalet dersine yönelik algı ve tutum ortalamaları
İmam Hatip Ortaokul öğrencilerinden daha yüksek çıkmıştır.
Öğrencilerin Hukuk ve Adalet dersine yönelik algı ve
tutumları ile Hukuk ve Adalet dersinin içeriğine ilişkin tutum
konusunda sadece İmam Hatip Ortaokul bağımsız değişkeni
ile aile aylık geliri değişkenleri arasında anlamlı farklılık
bulunmuştur. Buna göre araştırma bulgularına göre alt
amaçlara yönelik elde edilen sonuçlardan yola çıkılarak
çeşitli önerilerde bulunulmuştur.
Havzada Erinç Kuraklık İndeksine göre kuraklık tehlikesinin en az olduğu yer 57,1 değerle “Nemli İklim Tipi” ve “Nemli Orman Bitki Örtüsü” ile Bitlis ili oldu. Bu ilimizi sırasıyla Sason (45,3), Baykan (34,9) da kuraklık tehlikesinin en az değerde olduğu yerler arasındadır. Siirt, Pervari, Ergani istasyonları kritik yerler arasında gösterilmektedir. Daha öncede belirtildiği gibi Bismil, Batman, Diyarbakır, Cizre şehirlerinde kuraklık tehlikesinin bulunduğu tespit edilmiştir.
Havzada incelenen istasyonlara ait UNCCD BM Kuraklık Analizi indeksine göre Batman ili 0,52 değeri ile “kurak-yarı” nemli ve “çölleşmeye açık” 3. dereceden tehlikeli bir konumda bulunmaktadır Batman ilini sırasıyla (0,53) Diyarbakır (0,56)
86
Cizre takip etmektedir. UNCCD BM Kuraklık Analizine göre kurak tehlikesi değer aralığında bulunmayan yerler ise Pervari, Eruh, Maden, Sason, Bitlis ve Baykan şehirleri olduğu tespit edilmiştir.
Havzada SYI’ ye göre ise havza genelinde 1975-1997 yılları arasında yağışların genel seyrine göre çok yüksek olması ve özellikle 1988 yıllında havzada ortalama 936 mm yağışın olması önemli bir değer olarak karşımıza çıkmaktadır. Dicle havzasında küresel iklim değişikliği ile birlikte özellikle 1998-2001 ve 2003-2009 yılları arasında yağışların genel anlamda düşmesi kuraklık tehlikesinin ne denli büyük olduğunu bize gösterir gibi olmuştur.
Dicle havzasında kuraklığın tehlikeli boyutlara ulaştığını ve bu konu hakkında bilimsel çalışmalar yapılmasına rağmen konunun yeterince anlaşılamaması sonucu, Dicle havzasında artan nüfus miktarı, göçler, yerleşim alanlarının Dicle nehri kıyısında yoğunlaşması, atık suların artması, tarımda plansız ve bilinçsiz su kullanımı, bölge için tehlike arz eden tarımda gübre kullanımı ve ilaçlama olayı havzamız için risk durumunu beşeri etmenlere de dayandığını ifade etmektedir, bundan dolayı Dicle havzası ile ilgili yapılacak plan, eylem planı, proje ve uygulamaların havzanın kuraklık risk durumunu da göz önünde bulundurularak yapılması gerekmektedir.
Ortaokul 6. sınıf öğrencilerinin Hukuk ve Adalet dersine
yönelik algı ve tutumlarının karşılaştırılmasıdır. Buna yönelik
olarak Sultanbeyli ilçesindeki birer Genel Ortaokul (82) ve
İmam Hatip Ortaokul (79) 6. sınıfta Hukuk ve Adalet dersi
almakta olan toplamda 161 öğrenciyi kapsayan bir araştırma
gerçekleştirilmiştir. Nicel olan fakat deneysel olmayan
betimsel ilişkisel araştırma modeli ile desenlenmiş olan
araştırmada öğrencilerin algı ve tutumlarını ölçmek adına
“Hukuk ve Adalet Dersine Yönelik Algı ve Tutum Anketi”
kullanılmıştır. Araştırma verileri SPSS 26 programına
aktarılmış ve Hukuk ve Adalet dersine yönelik öğrencilerin
algı ve tutumları çeşitli değişkenlere (cinsiyet, aylık gelir ve
anne/baba eğitim durumu) göre t-Test ve ANOVA testleri ile
analiz edilmiştir. Buna göre Genel Ortaokul öğrencilerin
Hukuk ve Adalet dersine yönelik algı ve tutum ortalamaları
İmam Hatip Ortaokul öğrencilerinden daha yüksek çıkmıştır.
Öğrencilerin Hukuk ve Adalet dersine yönelik algı ve
tutumları ile Hukuk ve Adalet dersinin içeriğine ilişkin tutum
konusunda sadece İmam Hatip Ortaokul bağımsız değişkeni
ile aile aylık geliri değişkenleri arasında anlamlı farklılık
bulunmuştur. Buna göre araştırma bulgularına göre alt
amaçlara yönelik elde edilen sonuçlardan yola çıkılarak
çeşitli önerilerde bulunulmuştur.
Havzada Erinç Kuraklık İndeksine göre kuraklık tehlikesinin en az olduğu yer 57,1 değerle “Nemli İklim Tipi” ve “Nemli Orman Bitki Örtüsü” ile Bitlis ili oldu. Bu ilimizi sırasıyla Sason (45,3), Baykan (34,9) da kuraklık tehlikesinin en az değerde olduğu yerler arasındadır. Siirt, Pervari, Ergani istasyonları kritik yerler arasında gösterilmektedir. Daha öncede belirtildiği gibi Bismil, Batman, Diyarbakır, Cizre şehirlerinde kuraklık tehlikesinin bulunduğu tespit edilmiştir.
Havzada incelenen istasyonlara ait UNCCD BM Kuraklık Analizi indeksine göre Batman ili 0,52 değeri ile “kurak-yarı” nemli ve “çölleşmeye açık” 3. dereceden tehlikeli bir konumda bulunmaktadır Batman ilini sırasıyla (0,53) Diyarbakır (0,56)
86
Cizre takip etmektedir. UNCCD BM Kuraklık Analizine göre kurak tehlikesi değer aralığında bulunmayan yerler ise Pervari, Eruh, Maden, Sason, Bitlis ve Baykan şehirleri olduğu tespit edilmiştir.
Havzada SYI’ ye göre ise havza genelinde 1975-1997 yılları arasında yağışların genel seyrine göre çok yüksek olması ve özellikle 1988 yıllında havzada ortalama 936 mm yağışın olması önemli bir değer olarak karşımıza çıkmaktadır. Dicle havzasında küresel iklim değişikliği ile birlikte özellikle 1998-2001 ve 2003-2009 yılları arasında yağışların genel anlamda düşmesi kuraklık tehlikesinin ne denli büyük olduğunu bize gösterir gibi olmuştur.
Dicle havzasında kuraklığın tehlikeli boyutlara ulaştığını ve bu konu hakkında bilimsel çalışmalar yapılmasına rağmen konunun yeterince anlaşılamaması sonucu, Dicle havzasında artan nüfus miktarı, göçler, yerleşim alanlarının Dicle nehri kıyısında yoğunlaşması, atık suların artması, tarımda plansız ve bilinçsiz su kullanımı, bölge için tehlike arz eden tarımda gübre kullanımı ve ilaçlama olayı havzamız için risk durumunu beşeri etmenlere de dayandığını ifade etmektedir, bundan dolayı Dicle havzası ile ilgili yapılacak plan, eylem planı, proje ve uygulamaların havzanın kuraklık risk durumunu da göz önünde bulundurularak yapılması gerekmektedir.
Osmanlı İmparatorluğu büyük bir medeniyeti temsil ederek idari, hukuki, iktisadî, askerî ve sosyal alanlarda önem arz eden seviyelerde ilerleme kaydetmiştir. Nitekim Osmanlılar, kendilerinden önceki İslâm ve Türk-İslâm devletlerinin oldukça zengin olan müessese ve teşkilatlarından da önemli ölçüde faydalanmıştır. Osmanlı Devletinin askerî ve siyasî yönden gelişmesiyle beraber, teşkilatında, bürokrasisinde ve kurumlarında da yeni yapılanmalar ve büyümeler olmuştur. Osmanlı devletinin klasik eğitimin üç temel müessesi medreseler, sıbyan mektepleri ve saray mektepleri (enderun) olmuştur. Medreseler, Fatih ve Kanuni dönemlerinde iki büyük değişim geçirmiş ve devletin son yıllarına kadar, oluşturulan bu yapı devam etmiştir. Osmanlı Devleti, Selçuklu ve diğer Türk devletlerinden sıbyan mekteplerini devir almıştır. Sıbyan okullarında okutulmakta olunan temel ders Kur’an’ı Kerimin yüzünden okunmasıyla beraber yazı ve aritmetik ve dini bilgiler de öğretilmekteydi. Saray mektepleri içerisinde en çok bilineni enderun mektebidir. Enderun mektepleri sayesinde hem Türk hem de devşirilmiş olan çocuklar öncelikle askeri daha sonra da yönetim alanında yer almak üzere eğitilmişlerdir.
Anahtar Kelimeler: Osmanlı Devleti, Klasik Osmanlı Eğitimi, Medreseler, Sıbyan Mektebi, Enderun.
ABSTRACT
The Ottoman Empire represented a great civilization and made significant progress in administrative, legal, economic, military and social fields. As a matter of fact, the Ottomans benefited from the rich institutions and organizations of the Islamic and Turkish-Islamic states before them. With the development of the military and political aspects of the Ottoman Empire, there were new structures and growths in its organization, bureaucracy and institutions. The three basic institutions of classical education of the Ottoman state were madrasas, primary schools and palace schools (rare). The madrasahs underwent two major changes during the Fatih and Kanuni periods, and this structure continued until the last years of the state. Ottoman Empire, Seljuk and other Turkish states took over the primary schools. The basic course taught in the Syrian schools was the reading of the Qur'an because of the Quran, but also writing and arithmetic and religious knowledge. The most well-known among the palace schools is the rare school. Thanks to the Enderun schools, both Turkish and recruited children were trained first to take part in the military and then in the field of administration.
Keywords: Ottoman Empire, Classical Ottoman Education, Madrasas, Primary School, Enderun School..
Dersi Teorik Bilgi Düzeyleri ve Davranış Eğilimleri
Hakan Öngören & Arzu Meryem Demirkıran
Özet
Bu araştırmada amaç ortaokulda seçmeli ders olarak verilen Hukuk ve Adalet dersini alan öğrencilerin
göç durumu ve göç nedeni bağlamında dersle alakalı olarak sahip oldukları teorik bilgi düzeyleri ve
davranış eğilimlerini öğrenmek ve anlamlılık düzeylerini tespit etmektir. Buna yönelik olarak
araştırma sahası olan Sultanbeyli ilçesinde yer alan ve Hukuk ve Adalet dersinin verildiği toplam beş
ortaokul belirlenmiştir. Daha sonra bu ortaokullarda eğitim gören Hukuk ve Adalet dersi alan
öğrenciler için gönüllü araştırma onam formu düzenlenmiş ve sonuç itibariyle araştırmaya 6. 7. ve 8.
sınıf düzeylerinde toplamda 414 öğrenci katılım göstermiştir. Araştırmada yöntem olarak nicel
araştırma yöntemi kullanılmış ve veriler anket tekniği kullanılarak toplanılmıştır. Anketlerde
öğrencilerin teorik bilgi düzeylerini ölçmek adına “Hukuk ve Adalet Dersi Teorik Bilgi ve Uygulama
Eğilim Ölçeği” kullanılmıştır. Araştırma kapsamında elde edilen veriler bilgisayar ortamında SPSS 26
programı kullanılarak T-Testi ve Anova testi kullanılarak analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre
öğrencilerin göç durumu ile teorik bilgi düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Ayrıca
öğrencilerin ailelerinin göç nedeni ile davranış eğilimleri arasında da anlamlı bir ilişki bulunmamıştır.
Buna göre araştırma sonunda elde edilen sonuçlar temel alınarak çeşitli önerilerde bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Eğitim, Göç, Hukuk ve Adalet Dersi, Ortaokul, Öğrenci.
Bu çalışma araştırma ve yayın etiğine uygun hazırlanmıştır intihal incelemesinden geçirilmiştir.
olmanın anlamını, farkındalığını ve dijital dünyada ortaya çıkabilecek sorunlarla nasıl başa çıkılacağını anlama becerisidir (Özoğlu, 2019). Dijital teknolojileri kullanma becerisi ise, dijital cihazları ve uygulamaları kullanarak işlerin nasıl yapılabileceğini veya dijital dünyada nasıl gezinebileceğimizi anlayabilme becerisidir (Baran vd., 2017). Bu
araştırmada öğrencilerin dijital teknoloji kullanım becerileri ile ilgili kendi tanımlarından yola çıkarak dijital hak ve sorumluluk bilinci düzeylerine göre ilişkisine bakıldığında aralarında anlamlı bir ilişki olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Eğitim çağındaki bireylerin de dijital teknolojileri kullanmasının günümüzde neredeyse bir zorunluluk halini aldığını
belirten Palaiologou (2016) dijital teknolojilerin kullanımı konusunda yeterli beceriye sahip olmayan öğrenciler için dijital araçların, hak ve sorumluluklar açısından birtakım riskler barındırdığını belirtmiştir. Elçi ve Sarı (2016) araştırmasında dijital teknolojilerin kullanım becerisinin yaşa bağlı geliştiğini ve de ilerleyen yaşlarda bireylerin dijital hak ve
sorumluk açısından daha bilinçli olmaya başladığını belirtmiştir. Hooft Graafland (2018) araştırmasında 21. yüzyılda çocukların dijital teknoloji kullanımı konusunda önemli mesafe kat ettiğini vurgulayarak 9-18 yaş arası çocuklarda dijital teknoloji kullanımın birçok riski de beraberinde getirdiğine dikkati çekerek güvenli internet kullanımı, sosyal
medya kullanımı, telif hakları ve bilgi okuryazarlığı konularında bilgilenmesi için bilgi ve iletişim güvenliği eğitimine ağırlık verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Buna karşın Manap, (2020) günümüzde çocukların dijital teknolojileri kullanım becerisi konusunda ebeveynlerine göre daha önde olduklarını ve erken yaşta teknoloji ile tanışmanın gelecekte
karşılaşılan fırsatları değerlendirme adına önemli avantaj sağladığını belirtmiştir. Özetle, bilgisayar ve telefon kullanımı ile dijital hak ve sorumluluk bilinci arasındaki ilişki, öğrencilerin dijital dünya ile etkileşimlerinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Okulların ve ailelerin, öğrencilere dijital hakları ve sorumlulukları hakkında bilgi
vermesi, dijital dünyanın olumlu bir şekilde kullanılmasını sağlayabilir. Öte yandan dijital hak ve sorumluluk bilinci, dijital teknolojileri kullanma becerisine de bağlıdır. Dijital teknolojileri kullanma becerisi, öğrencilerin dijital dünyada etkili bir şekilde hareket etmelerini sağlarken, dijital hak ve sorumluluk bilinci onların dijital dünyadaki hakları, sorumlulukları ve riskleri anlamalarına yardımcı olmaktadır. Bununla birlikte ortaokul
öğrencilerinin dijital hak ve sorumluluk bilinci, ebeveynlerin, okulların ve öğrencilerin birlikte çalışarak eğitim ve bilinçlendirme programları düzenlemeleriyle geliştirilebilir. Dijital teknolojilerin doğru, sorumlu ve güvenli kullanımının teşvik edilmesi, öğrencilerin gelecekteki dijital yaşamlarında başarılı olmalarına katkı sağlayacaktır.