Roma İmparatorluğu’nun geniş coğrafyasında MS 3. yüzyılda yaşanan ekonomik krizin ardından önemli... more Roma İmparatorluğu’nun geniş coğrafyasında MS 3. yüzyılda yaşanan ekonomik krizin ardından önemli değişikliklerin olduğu bilinmektedir. Bununla birlikte epigrafik kanıtlar, Pisidia Bölgesi’nin kriz döneminin olumsuz etkilerinden kurtulduğunu ortaya koyar. Nitekim arkeolojik buluntular, bu dönemin hemen ardından, MS 4. ve 6. yüzyıllar arasında Seleukeia Sidera’da birçok alanda ekonomik faaliyetlerin yürütüldüğünü göstermiştir. Bu makalede Hisar Tepe’nin kuzeydoğusunda yer alan bir demirci atölyesine ilişkin ön veriler değerlendirilecektir. Seleukeia Sidera’da 2016 yılından itibaren yürütülen jeofizik ölçümlerin odak noktalarından biri, kent ekonomisine katkıda bulunan üretim alanlarının konumunun tespit edilmesi olmuştur. Hisar Tepe’nin doğu yamaçlarında bir sanayi bölgesinin varlığı, bölgede yapılan jeofizik yüzey araştırmaları ve arkeolojik çalışmalardan anlaşılmıştır. Özellikle kuzey kısımda tespit edilen alanlar MS 5. – 6. yüzyıllarda üretime yönelik atölyelerin varlığını ortaya koymuştur. Kazı çalışmalarında ve jeofizik ölçümlerde açığa çıkan yollar dar geçitlerle birbirine bağlanan işlik alanlarının adeta bir sanayi mahallesi kompleksi içerisindeki varlığını da gösterir. Bu üretim faaliyetleri içerisinde demirciliğin önemli bir paya sahip olduğu anlaşılmıştır. Nitekim Seleukeia Sidera, Pisidia’da demir üretiminin gerçekleştiği önemli bir merkez olarak karşımıza çıkar.
Seleukeia Sidera’da gerçekleştirilen çalışmalarda ele geçen seramikler MÖ
8. yüzyıl ile MS 7. yüz... more Seleukeia Sidera’da gerçekleştirilen çalışmalarda ele geçen seramikler MÖ 8. yüzyıl ile MS 7. yüzyıl arasında kesintisiz bir repertuvara işaret tmektedir. Bu çalışmada, Hisar Tepe’de yürütülen yüzey araştırmaları ile Atölyeler Mahallesi’nin kuzeybatısında, tiyatroya giden yol ile ilişkili bir kontekstte tespit edilen seramik buluntular ele alınmıştır. Kentteki Demir Çağı seramikleri Hisar Tepe’nin üzerinde, özellikle 2014 yılında yürütülen yüzey araştırmasında karşımıza çıkar. Buluntular, Tepe’nin Demir Çağı’nda yerleşime sahne olduğunu gösterir. Bu dönemde, Pisidia Bölgesi’nde oldukça zengin yerel ve ithal seramik buluntular karşımıza çıkar. Hisar Tepe’de bu döneme tarihlendirilen seramik repertuvarı kısıtlı olmakla birlikte, düzenli yerleşimin Erken Demir Çağı’na kadar izini sürebilmemize izin vermesi nedeniyle önem taşır. Tepe’yi çevreleyen höyüklerde black-on-red, streaked ware ve gri seramik grupları karşımıza çıkmakla birlikte Hisar Tepe’nin baskın Demir Çağı grupları, bantlı seramikler ve Lydia’dan da bilinen streaked ware gruplarıdır. Ayrıca gri seramikler ve devetüyü renkli seramikler (buff ware) de görülür. Bantlı seramikler çoğunlukla amphora formu ile temsil edilir ve Erken Demir Çağı’nda çevredeki farklı kentlerden de bilinir. Pisidia Bölgesi’nde Erken ve Orta Demir Çağı’nda yaygın şekilde bilinen gri seramiklerin form repertuvarı daha zengindir; krater, kâse, tabak, çömlek ve çeşitli kapalı kap formları görülür.
Pisidia Bölgesi’nde birçok merkezde yürütülen çalışmalarda açığa çıkan
nekrpopolis alanları ile ö... more Pisidia Bölgesi’nde birçok merkezde yürütülen çalışmalarda açığa çıkan nekrpopolis alanları ile ölü gömme uygulamaları ve ritüelleri hakkında diğer bölgelere göre nispeten bilgilerimiz kısıtlıdır. Temel sorun, birkaç örnek dışında, bölgedeki mezarlık alanlarının genellikle sistemli kazılar ile ortaya çıkarılmamış olması veya sistematik olarak çalışılmamasıdır. Bununla birlikte, bu mezar verilerinin, toplumun ritüelleri, inançları ve birçok durumda yaşam tarzı ve kalitesi gibi farklı yönleri hakkında önemli bilgiler sağladığına şüphe yoktur. Seleukeia Sidera ekibi Pisidia’daki ölü gömme uygulamalarının anlaşılmasına dönük olarak kentin nekropolislerini araştırmak amacıyla bir proje başlatmıştır. 2008 ve 2014 yıllarında yapılan yüzey araştırmalarında, yerleşimi çevreleyen Hellenistik Dönemden Geç Roma İmparatorluk Dönemi’ne kadar kullanımda olan üç farklı nekropolis ile gömü grupları tespit edilmiştir (Pl. 2: 13-16). Şimdiye kadar tespit edilen mezar tipleri, oda mezarları, kayaya oyulmuş basit mezarlar ile olası tümülüsleri içermektedir. Nekropolisler, doğudaki düzlükteki biri dışında, çoğunlukla Hisar Tepe’nin kayalık yamaçlarında veya kuzeydeki daha küçük bir tepede yer almaktadır. Yerleşimdeki ölü gömme uygulamalarına ilişkin bilgilerimiz daha çok Roma İmparatorluk Dönemi’ne tarihlenen mezarlardan kaynaklanmaktadır. Oda mezarlarda yığınlar halinde ortaya çıkarılan insan kalıntıları, bu mezarların farklı dönemlerde yeniden kullanıldığını göstermektedir. Seleukeia Sidera’da hem yakma hem de inhumasyon gömü tipinin uygulandığı anlaşılmaktadır. Lahitler ve kayaya oyulmuş mezarlar genellikle inhumasyon gömüler ile ilişkilendirilirken, ostothekler kremasyon mezarlara işaret etmektedir
Aziz Paulus’un misyonerlik gezileri sırasında Seleukeia Sidera’ya ilk defa
bir piskoposun atanmas... more Aziz Paulus’un misyonerlik gezileri sırasında Seleukeia Sidera’ya ilk defa bir piskoposun atanması, kentte Hristiyanlığın ve dolayısı ile de kilise faaliyetlerinin başladığına işaret eden önemli bir kanıt olarak karşımıza çıkmaktadır. Konsillerde şehri temsil eden piskoposlar tarafından tasdik edildiği ve çeşitli Hristiyan yazıtlarında bahsedildiği gibi, Pisidia’nın Geç Antik Dönemde Hristiyanlaşması göz önüne alındığında, Seleukeia Sidera’da bir veya daha fazla Erken Hristiyanlık Dönemi kilisesinin olması beklenebilir. Ancak kentin Hristiyanlık Dönemi’ne ve kiliselerin varlığına dair arkeolojik buluntular yetersiz olmakla birlikte, bu durum, kentte yapılan jeofizik prospeksiyonların sağladığı kanıtlar sayesinde değişmiştir. 2017 yılından beri kentte gerçekleştirilen jeofizik ölçümler, toprak altında kalmış ve izleri gözle görülmeyen birçok yapıyı ortaya çıkardığı gibi kilise kalıntılarının varlığını da ortaya çıkarmıştır. Bu bölüm, Seleukeia Sidera’daki 2017 ve 2018 yıllarında gerçekleştirilen jeofizik ölçümleri ile tespit edilen (Schenk, 2020) bir bazilikanın sonuçlarını sunmaktadır. Çalışma kapsamında, kentte ilk yerleşim yeri olan Hisar Tepe’nin güneydoğusunda yer alan tarım arazisinde, arkeolojik alanlarda en sık tercih edilen Jeofizik yöntemlerden biri olan Yer Radarı (GPR) yöntemi ile 219 profil ölçüm gerçekleştirilmiştir.
Isparta Merkez, Gönen, Atabey, Eğirdir, Yalvaç, Keçiborlu,
Uluborlu, Senirkent, Sütçüler, Aksu, ... more Isparta Merkez, Gönen, Atabey, Eğirdir, Yalvaç, Keçiborlu, Uluborlu, Senirkent, Sütçüler, Aksu, Yenişarbademli, Gelendost ve Şarkikaraağaç ilçeleri ve köylerinde yapılan fiziksel çevre ve sosyo – kültürel çalışmalar sonrasında elde edilen ilgili bulgular derlenmiş ve siz okuyuculara ‘Isparta’da Kerpiç ve Yaşam başlıklı bu kitapta sunulmuştur. Kitap, somut ve somut olmayan kültürel miras değerlerimizin ortak bir unsuru olan kerpiç ve kerpiçten üretilen mekânların, Isparta İli özelinde tespit edilmesi ve belgelenmesini sağlayacak, bir anlamda kültür elçiliği görevini üstlenecek, gelecekte üretilecek bu tür çalışmalara ışık tutarak, farklı alanlarda da olan benzer çalışmalarla birlikte ulusal ölçekte bir bilgi havuzunun parçası olacaktır.
Research in recent years at Seleukeia Sidera has revealed indications of a significant pottery pr... more Research in recent years at Seleukeia Sidera has revealed indications of a significant pottery production in the city during the Late Roman Imperial Period. The red slip pottery from Seleukeia Sidera seems to be similar in terms of its formal features and macroscopic characteristics of its clay fabric to that known to be produced at Sagalassos, one of the most important production centres of the region in Antiquity. Yet, as a result of detailed typological studies as well as archaeometric analysis, it has been established that a group of pottery from Seleukeia Sidera, which draws attention with its formal and decorative characteristics, is different from the Sagalassos Red Slip Ware examples. At first glance, this group of bowls, which carry a single row of pearl-like relief decoration on their everted wide rims, looks remarkably similar to the red slipped groups of the surrounding cities. However, a closer examination of the decorations and the rim form indicated distinctive differences. Similar to the examples of Seleukeia Sidera, such differences can also be observed on bowls with a pearl-like relief decoration on the rim found at cities such as Arykanda, Perge and Aizanoi. Moreover, these examples are represented by only very few examples in cities other than Sagalassos. The results of the archaeometric analysis carried out on Seleukeia Sidera pottery suggest that this group was either produced at Seleukeia Sidera or in a workshop in its vicinity, as they appear more frequently there than the examples registered in the surrounding cities and have consistent subtypes as well. This production also seems to adhere to the concept of the LRD koiné, put forward by Poblome and Fırat, which consisted of production centres that made interrelated products resulting from socio-cultural and socio-economic relations between the cities of Southwestern Anatolia during the Late Roman Imperial Period.
Seleukeia Sidera antik kenti, Seleukos Krallığı tarafından kurulan koloni kentlerinden biridir. M... more Seleukeia Sidera antik kenti, Seleukos Krallığı tarafından kurulan koloni kentlerinden biridir. MS 2.yüzyılda yaşamış olan coğrafyacı Ptolemaios’un kitabında Σελεύκεια Πισιδίας, “Pisidia Seleukeia’sı” olarak anılırken (Geogr., V.5.4); Bizanslı Coğrafyacı Hierokles, kenti Σελεύκεια ἡ σιδηρᾶ olarak adlandırmaktadır (Synek., 673.8). Bu çalışmada Seleukeia ve çevresinde yürütülen yüzey araştırmaları sırasında ele geçen üretim atığı ve üretim sürecine işaret eden buluntular ve bulgular değerlendirilmektedir. Kentin yoğun arkeolojik araştırmaları sırasında büyük miktarda demir cüruflarına ek olarak fırın parçaları, üretim artığı çatı kiremidi ve seramik parçaları bulunmuştur. Kentin farklı noktalarında bulunan üretim artığı çatı kiremidi parçaları yoğunluktadır. Erimiş ve tamamen deforme olmuş örnekler ve kısmen yanmış çatı kiremitlerine rastlanmaktadır. Hatalı üretim kiremitlerin morfolojik özellikleri, sahada toplanan iyi üretilmiş örnekler ile benzerdir. Bu bulgular bu nedenle Seleukeia’da kiremit üretimi için kanıt olarak kabul edilebilir. Ayrıca, yerel üretime işaret etmesi ve Pisidia’nın sofra üretimi repertuarına ışık tutması bakımından hatalı üretim seramikler de kentin üretim tarihi bakımından önem taşımaktadır.
The Northwest Necropolis (fig. 1), one of the three necropolis sites identified at the ancient ci... more The Northwest Necropolis (fig. 1), one of the three necropolis sites identified at the ancient city of Seleukeia Sidera, lies on the northwest slope of Hisar Tepe settlement. A small portion of this necropolis was excavated by the Isparta Museum in 1993,1 and cleaning, mapping and digital recording of graves were carried out in 2017.2 Burial method at the necropolis is inhumation in two distinct grave types: cist graves carved out of bedrock and chamber tombs carved into the bedrock. Excavations that were initiated under the scientific directorship of Prof. Dr. B. Hurmuzlu with the permission and support of the T.C. Ministry of Culture and Tourism General Directorate of Cultural Assets and Museums continued in 2018. Excavations at the North Necropolis were supported by the Department of Archaeology at Suleyman Demirel University, the Department of Archaeology at the University of Groningen and the Suna & Inan Kirac Research Center for Mediterranean Civilizations (AKMED) at Koc University. Besides the investigation of funerary rituals at the necropolis of Seleukeia Sidera, objectives of the project include revealing various significant datasets to allow interpretations about mortuary traditions and socio-cultural and economic conditions of the Roman Imperial Period in Pisidia.
Roma İmparatorluğu’nun geniş coğrafyasında MS 3. yüzyılda yaşanan ekonomik krizin ardından önemli... more Roma İmparatorluğu’nun geniş coğrafyasında MS 3. yüzyılda yaşanan ekonomik krizin ardından önemli değişikliklerin olduğu bilinmektedir. Bununla birlikte epigrafik kanıtlar, Pisidia Bölgesi’nin kriz döneminin olumsuz etkilerinden kurtulduğunu ortaya koyar. Nitekim arkeolojik buluntular, bu dönemin hemen ardından, MS 4. ve 6. yüzyıllar arasında Seleukeia Sidera’da birçok alanda ekonomik faaliyetlerin yürütüldüğünü göstermiştir. Bu makalede Hisar Tepe’nin kuzeydoğusunda yer alan bir demirci atölyesine ilişkin ön veriler değerlendirilecektir. Seleukeia Sidera’da 2016 yılından itibaren yürütülen jeofizik ölçümlerin odak noktalarından biri, kent ekonomisine katkıda bulunan üretim alanlarının konumunun tespit edilmesi olmuştur. Hisar Tepe’nin doğu yamaçlarında bir sanayi bölgesinin varlığı, bölgede yapılan jeofizik yüzey araştırmaları ve arkeolojik çalışmalardan anlaşılmıştır. Özellikle kuzey kısımda tespit edilen alanlar MS 5. – 6. yüzyıllarda üretime yönelik atölyelerin varlığını ortaya koymuştur. Kazı çalışmalarında ve jeofizik ölçümlerde açığa çıkan yollar dar geçitlerle birbirine bağlanan işlik alanlarının adeta bir sanayi mahallesi kompleksi içerisindeki varlığını da gösterir. Bu üretim faaliyetleri içerisinde demirciliğin önemli bir paya sahip olduğu anlaşılmıştır. Nitekim Seleukeia Sidera, Pisidia’da demir üretiminin gerçekleştiği önemli bir merkez olarak karşımıza çıkar.
Seleukeia Sidera’da gerçekleştirilen çalışmalarda ele geçen seramikler MÖ
8. yüzyıl ile MS 7. yüz... more Seleukeia Sidera’da gerçekleştirilen çalışmalarda ele geçen seramikler MÖ 8. yüzyıl ile MS 7. yüzyıl arasında kesintisiz bir repertuvara işaret tmektedir. Bu çalışmada, Hisar Tepe’de yürütülen yüzey araştırmaları ile Atölyeler Mahallesi’nin kuzeybatısında, tiyatroya giden yol ile ilişkili bir kontekstte tespit edilen seramik buluntular ele alınmıştır. Kentteki Demir Çağı seramikleri Hisar Tepe’nin üzerinde, özellikle 2014 yılında yürütülen yüzey araştırmasında karşımıza çıkar. Buluntular, Tepe’nin Demir Çağı’nda yerleşime sahne olduğunu gösterir. Bu dönemde, Pisidia Bölgesi’nde oldukça zengin yerel ve ithal seramik buluntular karşımıza çıkar. Hisar Tepe’de bu döneme tarihlendirilen seramik repertuvarı kısıtlı olmakla birlikte, düzenli yerleşimin Erken Demir Çağı’na kadar izini sürebilmemize izin vermesi nedeniyle önem taşır. Tepe’yi çevreleyen höyüklerde black-on-red, streaked ware ve gri seramik grupları karşımıza çıkmakla birlikte Hisar Tepe’nin baskın Demir Çağı grupları, bantlı seramikler ve Lydia’dan da bilinen streaked ware gruplarıdır. Ayrıca gri seramikler ve devetüyü renkli seramikler (buff ware) de görülür. Bantlı seramikler çoğunlukla amphora formu ile temsil edilir ve Erken Demir Çağı’nda çevredeki farklı kentlerden de bilinir. Pisidia Bölgesi’nde Erken ve Orta Demir Çağı’nda yaygın şekilde bilinen gri seramiklerin form repertuvarı daha zengindir; krater, kâse, tabak, çömlek ve çeşitli kapalı kap formları görülür.
Pisidia Bölgesi’nde birçok merkezde yürütülen çalışmalarda açığa çıkan
nekrpopolis alanları ile ö... more Pisidia Bölgesi’nde birçok merkezde yürütülen çalışmalarda açığa çıkan nekrpopolis alanları ile ölü gömme uygulamaları ve ritüelleri hakkında diğer bölgelere göre nispeten bilgilerimiz kısıtlıdır. Temel sorun, birkaç örnek dışında, bölgedeki mezarlık alanlarının genellikle sistemli kazılar ile ortaya çıkarılmamış olması veya sistematik olarak çalışılmamasıdır. Bununla birlikte, bu mezar verilerinin, toplumun ritüelleri, inançları ve birçok durumda yaşam tarzı ve kalitesi gibi farklı yönleri hakkında önemli bilgiler sağladığına şüphe yoktur. Seleukeia Sidera ekibi Pisidia’daki ölü gömme uygulamalarının anlaşılmasına dönük olarak kentin nekropolislerini araştırmak amacıyla bir proje başlatmıştır. 2008 ve 2014 yıllarında yapılan yüzey araştırmalarında, yerleşimi çevreleyen Hellenistik Dönemden Geç Roma İmparatorluk Dönemi’ne kadar kullanımda olan üç farklı nekropolis ile gömü grupları tespit edilmiştir (Pl. 2: 13-16). Şimdiye kadar tespit edilen mezar tipleri, oda mezarları, kayaya oyulmuş basit mezarlar ile olası tümülüsleri içermektedir. Nekropolisler, doğudaki düzlükteki biri dışında, çoğunlukla Hisar Tepe’nin kayalık yamaçlarında veya kuzeydeki daha küçük bir tepede yer almaktadır. Yerleşimdeki ölü gömme uygulamalarına ilişkin bilgilerimiz daha çok Roma İmparatorluk Dönemi’ne tarihlenen mezarlardan kaynaklanmaktadır. Oda mezarlarda yığınlar halinde ortaya çıkarılan insan kalıntıları, bu mezarların farklı dönemlerde yeniden kullanıldığını göstermektedir. Seleukeia Sidera’da hem yakma hem de inhumasyon gömü tipinin uygulandığı anlaşılmaktadır. Lahitler ve kayaya oyulmuş mezarlar genellikle inhumasyon gömüler ile ilişkilendirilirken, ostothekler kremasyon mezarlara işaret etmektedir
Aziz Paulus’un misyonerlik gezileri sırasında Seleukeia Sidera’ya ilk defa
bir piskoposun atanmas... more Aziz Paulus’un misyonerlik gezileri sırasında Seleukeia Sidera’ya ilk defa bir piskoposun atanması, kentte Hristiyanlığın ve dolayısı ile de kilise faaliyetlerinin başladığına işaret eden önemli bir kanıt olarak karşımıza çıkmaktadır. Konsillerde şehri temsil eden piskoposlar tarafından tasdik edildiği ve çeşitli Hristiyan yazıtlarında bahsedildiği gibi, Pisidia’nın Geç Antik Dönemde Hristiyanlaşması göz önüne alındığında, Seleukeia Sidera’da bir veya daha fazla Erken Hristiyanlık Dönemi kilisesinin olması beklenebilir. Ancak kentin Hristiyanlık Dönemi’ne ve kiliselerin varlığına dair arkeolojik buluntular yetersiz olmakla birlikte, bu durum, kentte yapılan jeofizik prospeksiyonların sağladığı kanıtlar sayesinde değişmiştir. 2017 yılından beri kentte gerçekleştirilen jeofizik ölçümler, toprak altında kalmış ve izleri gözle görülmeyen birçok yapıyı ortaya çıkardığı gibi kilise kalıntılarının varlığını da ortaya çıkarmıştır. Bu bölüm, Seleukeia Sidera’daki 2017 ve 2018 yıllarında gerçekleştirilen jeofizik ölçümleri ile tespit edilen (Schenk, 2020) bir bazilikanın sonuçlarını sunmaktadır. Çalışma kapsamında, kentte ilk yerleşim yeri olan Hisar Tepe’nin güneydoğusunda yer alan tarım arazisinde, arkeolojik alanlarda en sık tercih edilen Jeofizik yöntemlerden biri olan Yer Radarı (GPR) yöntemi ile 219 profil ölçüm gerçekleştirilmiştir.
Isparta Merkez, Gönen, Atabey, Eğirdir, Yalvaç, Keçiborlu,
Uluborlu, Senirkent, Sütçüler, Aksu, ... more Isparta Merkez, Gönen, Atabey, Eğirdir, Yalvaç, Keçiborlu, Uluborlu, Senirkent, Sütçüler, Aksu, Yenişarbademli, Gelendost ve Şarkikaraağaç ilçeleri ve köylerinde yapılan fiziksel çevre ve sosyo – kültürel çalışmalar sonrasında elde edilen ilgili bulgular derlenmiş ve siz okuyuculara ‘Isparta’da Kerpiç ve Yaşam başlıklı bu kitapta sunulmuştur. Kitap, somut ve somut olmayan kültürel miras değerlerimizin ortak bir unsuru olan kerpiç ve kerpiçten üretilen mekânların, Isparta İli özelinde tespit edilmesi ve belgelenmesini sağlayacak, bir anlamda kültür elçiliği görevini üstlenecek, gelecekte üretilecek bu tür çalışmalara ışık tutarak, farklı alanlarda da olan benzer çalışmalarla birlikte ulusal ölçekte bir bilgi havuzunun parçası olacaktır.
Research in recent years at Seleukeia Sidera has revealed indications of a significant pottery pr... more Research in recent years at Seleukeia Sidera has revealed indications of a significant pottery production in the city during the Late Roman Imperial Period. The red slip pottery from Seleukeia Sidera seems to be similar in terms of its formal features and macroscopic characteristics of its clay fabric to that known to be produced at Sagalassos, one of the most important production centres of the region in Antiquity. Yet, as a result of detailed typological studies as well as archaeometric analysis, it has been established that a group of pottery from Seleukeia Sidera, which draws attention with its formal and decorative characteristics, is different from the Sagalassos Red Slip Ware examples. At first glance, this group of bowls, which carry a single row of pearl-like relief decoration on their everted wide rims, looks remarkably similar to the red slipped groups of the surrounding cities. However, a closer examination of the decorations and the rim form indicated distinctive differences. Similar to the examples of Seleukeia Sidera, such differences can also be observed on bowls with a pearl-like relief decoration on the rim found at cities such as Arykanda, Perge and Aizanoi. Moreover, these examples are represented by only very few examples in cities other than Sagalassos. The results of the archaeometric analysis carried out on Seleukeia Sidera pottery suggest that this group was either produced at Seleukeia Sidera or in a workshop in its vicinity, as they appear more frequently there than the examples registered in the surrounding cities and have consistent subtypes as well. This production also seems to adhere to the concept of the LRD koiné, put forward by Poblome and Fırat, which consisted of production centres that made interrelated products resulting from socio-cultural and socio-economic relations between the cities of Southwestern Anatolia during the Late Roman Imperial Period.
Seleukeia Sidera antik kenti, Seleukos Krallığı tarafından kurulan koloni kentlerinden biridir. M... more Seleukeia Sidera antik kenti, Seleukos Krallığı tarafından kurulan koloni kentlerinden biridir. MS 2.yüzyılda yaşamış olan coğrafyacı Ptolemaios’un kitabında Σελεύκεια Πισιδίας, “Pisidia Seleukeia’sı” olarak anılırken (Geogr., V.5.4); Bizanslı Coğrafyacı Hierokles, kenti Σελεύκεια ἡ σιδηρᾶ olarak adlandırmaktadır (Synek., 673.8). Bu çalışmada Seleukeia ve çevresinde yürütülen yüzey araştırmaları sırasında ele geçen üretim atığı ve üretim sürecine işaret eden buluntular ve bulgular değerlendirilmektedir. Kentin yoğun arkeolojik araştırmaları sırasında büyük miktarda demir cüruflarına ek olarak fırın parçaları, üretim artığı çatı kiremidi ve seramik parçaları bulunmuştur. Kentin farklı noktalarında bulunan üretim artığı çatı kiremidi parçaları yoğunluktadır. Erimiş ve tamamen deforme olmuş örnekler ve kısmen yanmış çatı kiremitlerine rastlanmaktadır. Hatalı üretim kiremitlerin morfolojik özellikleri, sahada toplanan iyi üretilmiş örnekler ile benzerdir. Bu bulgular bu nedenle Seleukeia’da kiremit üretimi için kanıt olarak kabul edilebilir. Ayrıca, yerel üretime işaret etmesi ve Pisidia’nın sofra üretimi repertuarına ışık tutması bakımından hatalı üretim seramikler de kentin üretim tarihi bakımından önem taşımaktadır.
The Northwest Necropolis (fig. 1), one of the three necropolis sites identified at the ancient ci... more The Northwest Necropolis (fig. 1), one of the three necropolis sites identified at the ancient city of Seleukeia Sidera, lies on the northwest slope of Hisar Tepe settlement. A small portion of this necropolis was excavated by the Isparta Museum in 1993,1 and cleaning, mapping and digital recording of graves were carried out in 2017.2 Burial method at the necropolis is inhumation in two distinct grave types: cist graves carved out of bedrock and chamber tombs carved into the bedrock. Excavations that were initiated under the scientific directorship of Prof. Dr. B. Hurmuzlu with the permission and support of the T.C. Ministry of Culture and Tourism General Directorate of Cultural Assets and Museums continued in 2018. Excavations at the North Necropolis were supported by the Department of Archaeology at Suleyman Demirel University, the Department of Archaeology at the University of Groningen and the Suna & Inan Kirac Research Center for Mediterranean Civilizations (AKMED) at Koc University. Besides the investigation of funerary rituals at the necropolis of Seleukeia Sidera, objectives of the project include revealing various significant datasets to allow interpretations about mortuary traditions and socio-cultural and economic conditions of the Roman Imperial Period in Pisidia.
Pisidia Bölgesi’nin kuzeybatısında yer alan Erenler Tepe yerleşmesi, Seleuokoslar Dönemi’nde kuru... more Pisidia Bölgesi’nin kuzeybatısında yer alan Erenler Tepe yerleşmesi, Seleuokoslar Dönemi’nde kurulan koloni kentlerinden biri olan Apollonia Antik Kenti territoriumu içerisinde yer almaktadır. Apollonia Antik Kenti’ne ulaşan ana ve ara arter yolları kontrol altında tutan konumu, bölgede bilinen yol ve ticaret ağlarının güvenliğini sağlamak amacıyla kurulan kale yerleşimlerinden biri olduğunu göstermektedir. Yerleşiminin etrafını çevreleyen sur hattı ve yerleşimin yüksek noktasına konumlandırılan kule yapısı da bu görüşü desteklemektedir. Buluntular, Erken Demir Çağı’nda başlayan yerleşimin Geç Hellenistik Dönem’e kadar devam ettiğini göstermektedir. Bu çalışmada ele alınan Erenler Tepe Yerleşmesi bölgede varlığı bilinen ancak az sayıda çalışmaya konu olan kale yerleşmelerinden biri olması bakımından önem taşımaktadır.
co-presentation with Bilge Hürmüzlü, Annual Meeting of the Archaeological Institute of America (A... more co-presentation with Bilge Hürmüzlü, Annual Meeting of the Archaeological Institute of America (AIA), New Orleans
Uploads
Books by Bilge Hürmüzlü
tespit edilen alanlar MS 5. – 6. yüzyıllarda üretime yönelik atölyelerin varlığını ortaya koymuştur. Kazı çalışmalarında ve jeofizik ölçümlerde açığa çıkan yollar dar geçitlerle birbirine bağlanan işlik alanlarının adeta bir sanayi mahallesi kompleksi içerisindeki varlığını da gösterir. Bu üretim faaliyetleri içerisinde demirciliğin önemli bir paya sahip olduğu anlaşılmıştır. Nitekim Seleukeia Sidera, Pisidia’da demir üretiminin gerçekleştiği önemli bir merkez olarak karşımıza çıkar.
8. yüzyıl ile MS 7. yüzyıl arasında kesintisiz bir repertuvara işaret tmektedir.
Bu çalışmada, Hisar Tepe’de yürütülen yüzey araştırmaları ile Atölyeler Mahallesi’nin kuzeybatısında, tiyatroya giden yol ile ilişkili bir kontekstte tespit edilen seramik buluntular ele alınmıştır.
Kentteki Demir Çağı seramikleri Hisar Tepe’nin üzerinde, özellikle 2014
yılında yürütülen yüzey araştırmasında karşımıza çıkar. Buluntular, Tepe’nin
Demir Çağı’nda yerleşime sahne olduğunu gösterir. Bu dönemde, Pisidia Bölgesi’nde oldukça zengin yerel ve ithal seramik buluntular karşımıza çıkar. Hisar Tepe’de bu döneme tarihlendirilen seramik repertuvarı kısıtlı olmakla birlikte, düzenli yerleşimin Erken Demir Çağı’na kadar izini sürebilmemize izin vermesi nedeniyle önem taşır. Tepe’yi çevreleyen höyüklerde black-on-red, streaked ware ve gri seramik grupları karşımıza çıkmakla birlikte Hisar Tepe’nin baskın Demir Çağı grupları, bantlı seramikler ve Lydia’dan da bilinen streaked ware gruplarıdır. Ayrıca gri seramikler ve devetüyü renkli seramikler (buff ware) de görülür. Bantlı seramikler çoğunlukla amphora formu ile temsil edilir ve Erken Demir Çağı’nda çevredeki farklı kentlerden de bilinir. Pisidia Bölgesi’nde Erken ve Orta Demir Çağı’nda yaygın şekilde bilinen gri seramiklerin form repertuvarı daha zengindir; krater, kâse, tabak, çömlek ve çeşitli kapalı kap formları
görülür.
nekrpopolis alanları ile ölü gömme uygulamaları ve ritüelleri hakkında diğer
bölgelere göre nispeten bilgilerimiz kısıtlıdır. Temel sorun, birkaç örnek dışında, bölgedeki mezarlık alanlarının genellikle sistemli kazılar ile ortaya çıkarılmamış olması veya sistematik olarak çalışılmamasıdır. Bununla birlikte,
bu mezar verilerinin, toplumun ritüelleri, inançları ve birçok durumda yaşam
tarzı ve kalitesi gibi farklı yönleri hakkında önemli bilgiler sağladığına şüphe
yoktur. Seleukeia Sidera ekibi Pisidia’daki ölü gömme uygulamalarının anlaşılmasına dönük olarak kentin nekropolislerini araştırmak amacıyla bir proje
başlatmıştır. 2008 ve 2014 yıllarında yapılan yüzey araştırmalarında, yerleşimi
çevreleyen Hellenistik Dönemden Geç Roma İmparatorluk Dönemi’ne kadar
kullanımda olan üç farklı nekropolis ile gömü grupları tespit edilmiştir (Pl. 2:
13-16). Şimdiye kadar tespit edilen mezar tipleri, oda mezarları, kayaya oyulmuş basit mezarlar ile olası tümülüsleri içermektedir. Nekropolisler, doğudaki
düzlükteki biri dışında, çoğunlukla Hisar Tepe’nin kayalık yamaçlarında veya
kuzeydeki daha küçük bir tepede yer almaktadır. Yerleşimdeki ölü gömme
uygulamalarına ilişkin bilgilerimiz daha çok Roma İmparatorluk Dönemi’ne
tarihlenen mezarlardan kaynaklanmaktadır. Oda mezarlarda yığınlar halinde
ortaya çıkarılan insan kalıntıları, bu mezarların farklı dönemlerde yeniden kullanıldığını göstermektedir. Seleukeia Sidera’da hem yakma hem de inhumasyon gömü tipinin uygulandığı anlaşılmaktadır. Lahitler ve kayaya oyulmuş
mezarlar genellikle inhumasyon gömüler ile ilişkilendirilirken, ostothekler kremasyon mezarlara işaret etmektedir
bir piskoposun atanması, kentte Hristiyanlığın ve dolayısı ile de kilise faaliyetlerinin başladığına işaret eden önemli bir kanıt olarak karşımıza çıkmaktadır. Konsillerde şehri temsil eden piskoposlar tarafından tasdik edildiği ve çeşitli Hristiyan yazıtlarında bahsedildiği gibi, Pisidia’nın Geç Antik Dönemde Hristiyanlaşması göz önüne alındığında, Seleukeia Sidera’da bir veya daha fazla Erken Hristiyanlık Dönemi kilisesinin olması beklenebilir. Ancak kentin Hristiyanlık Dönemi’ne ve kiliselerin varlığına dair arkeolojik buluntular yetersiz olmakla birlikte, bu durum, kentte yapılan jeofizik prospeksiyonların sağladığı kanıtlar sayesinde değişmiştir. 2017 yılından beri kentte gerçekleştirilen jeofizik ölçümler, toprak altında kalmış ve izleri gözle görülmeyen birçok yapıyı ortaya çıkardığı gibi kilise kalıntılarının varlığını da ortaya çıkarmıştır. Bu bölüm, Seleukeia Sidera’daki 2017 ve 2018 yıllarında gerçekleştirilen jeofizik ölçümleri ile tespit edilen (Schenk, 2020) bir bazilikanın sonuçlarını sunmaktadır. Çalışma
kapsamında, kentte ilk yerleşim yeri olan Hisar Tepe’nin güneydoğusunda yer alan tarım arazisinde, arkeolojik alanlarda en sık tercih edilen Jeofizik yöntemlerden biri olan Yer Radarı (GPR) yöntemi ile 219 profil ölçüm gerçekleştirilmiştir.
Uluborlu, Senirkent, Sütçüler, Aksu, Yenişarbademli, Gelendost ve Şarkikaraağaç ilçeleri ve köylerinde yapılan fiziksel çevre ve sosyo – kültürel çalışmalar sonrasında elde edilen ilgili bulgular derlenmiş ve siz okuyuculara ‘Isparta’da Kerpiç ve Yaşam başlıklı bu kitapta sunulmuştur. Kitap, somut ve somut olmayan kültürel miras değerlerimizin ortak bir unsuru olan kerpiç ve kerpiçten üretilen mekânların, Isparta İli özelinde tespit edilmesi ve belgelenmesini sağlayacak, bir anlamda kültür elçiliği görevini üstlenecek, gelecekte üretilecek bu tür çalışmalara ışık tutarak, farklı alanlarda da olan benzer çalışmalarla birlikte ulusal ölçekte bir bilgi havuzunun parçası olacaktır.
attention with its formal and decorative characteristics, is different from the Sagalassos Red Slip Ware examples. At first glance, this group of bowls, which carry a single row of pearl-like relief decoration on their everted wide rims, looks remarkably similar to the red slipped groups of the surrounding cities. However, a closer examination of the decorations and the rim form indicated distinctive differences. Similar to the examples of Seleukeia Sidera, such differences can also be
observed on bowls with a pearl-like relief decoration on the rim found at cities such as Arykanda, Perge and Aizanoi. Moreover, these examples are represented by only very few examples in cities other than Sagalassos. The results of the archaeometric analysis carried out on Seleukeia Sidera pottery suggest that this group was either produced at Seleukeia Sidera or in a workshop in its vicinity, as they appear more frequently there than the examples registered in the surrounding cities and have consistent subtypes as well. This production also seems to adhere to the concept of the LRD koiné, put forward by Poblome and Fırat, which consisted of production centres that made interrelated products resulting from socio-cultural and socio-economic relations between the cities of Southwestern Anatolia during the Late Roman Imperial Period.
Kentin yoğun arkeolojik araştırmaları sırasında büyük miktarda demir cüruflarına ek olarak fırın parçaları, üretim artığı çatı kiremidi ve seramik parçaları bulunmuştur. Kentin farklı noktalarında bulunan üretim artığı çatı kiremidi parçaları yoğunluktadır. Erimiş ve tamamen deforme olmuş örnekler ve kısmen yanmış çatı kiremitlerine rastlanmaktadır. Hatalı üretim kiremitlerin morfolojik özellikleri, sahada toplanan iyi üretilmiş örnekler ile benzerdir. Bu bulgular bu nedenle Seleukeia’da kiremit üretimi için kanıt olarak kabul edilebilir. Ayrıca, yerel üretime işaret etmesi ve Pisidia’nın sofra üretimi repertuarına ışık tutması bakımından hatalı üretim seramikler de kentin üretim tarihi bakımından önem taşımaktadır.
Papers by Bilge Hürmüzlü
tespit edilen alanlar MS 5. – 6. yüzyıllarda üretime yönelik atölyelerin varlığını ortaya koymuştur. Kazı çalışmalarında ve jeofizik ölçümlerde açığa çıkan yollar dar geçitlerle birbirine bağlanan işlik alanlarının adeta bir sanayi mahallesi kompleksi içerisindeki varlığını da gösterir. Bu üretim faaliyetleri içerisinde demirciliğin önemli bir paya sahip olduğu anlaşılmıştır. Nitekim Seleukeia Sidera, Pisidia’da demir üretiminin gerçekleştiği önemli bir merkez olarak karşımıza çıkar.
8. yüzyıl ile MS 7. yüzyıl arasında kesintisiz bir repertuvara işaret tmektedir.
Bu çalışmada, Hisar Tepe’de yürütülen yüzey araştırmaları ile Atölyeler Mahallesi’nin kuzeybatısında, tiyatroya giden yol ile ilişkili bir kontekstte tespit edilen seramik buluntular ele alınmıştır.
Kentteki Demir Çağı seramikleri Hisar Tepe’nin üzerinde, özellikle 2014
yılında yürütülen yüzey araştırmasında karşımıza çıkar. Buluntular, Tepe’nin
Demir Çağı’nda yerleşime sahne olduğunu gösterir. Bu dönemde, Pisidia Bölgesi’nde oldukça zengin yerel ve ithal seramik buluntular karşımıza çıkar. Hisar Tepe’de bu döneme tarihlendirilen seramik repertuvarı kısıtlı olmakla birlikte, düzenli yerleşimin Erken Demir Çağı’na kadar izini sürebilmemize izin vermesi nedeniyle önem taşır. Tepe’yi çevreleyen höyüklerde black-on-red, streaked ware ve gri seramik grupları karşımıza çıkmakla birlikte Hisar Tepe’nin baskın Demir Çağı grupları, bantlı seramikler ve Lydia’dan da bilinen streaked ware gruplarıdır. Ayrıca gri seramikler ve devetüyü renkli seramikler (buff ware) de görülür. Bantlı seramikler çoğunlukla amphora formu ile temsil edilir ve Erken Demir Çağı’nda çevredeki farklı kentlerden de bilinir. Pisidia Bölgesi’nde Erken ve Orta Demir Çağı’nda yaygın şekilde bilinen gri seramiklerin form repertuvarı daha zengindir; krater, kâse, tabak, çömlek ve çeşitli kapalı kap formları
görülür.
nekrpopolis alanları ile ölü gömme uygulamaları ve ritüelleri hakkında diğer
bölgelere göre nispeten bilgilerimiz kısıtlıdır. Temel sorun, birkaç örnek dışında, bölgedeki mezarlık alanlarının genellikle sistemli kazılar ile ortaya çıkarılmamış olması veya sistematik olarak çalışılmamasıdır. Bununla birlikte,
bu mezar verilerinin, toplumun ritüelleri, inançları ve birçok durumda yaşam
tarzı ve kalitesi gibi farklı yönleri hakkında önemli bilgiler sağladığına şüphe
yoktur. Seleukeia Sidera ekibi Pisidia’daki ölü gömme uygulamalarının anlaşılmasına dönük olarak kentin nekropolislerini araştırmak amacıyla bir proje
başlatmıştır. 2008 ve 2014 yıllarında yapılan yüzey araştırmalarında, yerleşimi
çevreleyen Hellenistik Dönemden Geç Roma İmparatorluk Dönemi’ne kadar
kullanımda olan üç farklı nekropolis ile gömü grupları tespit edilmiştir (Pl. 2:
13-16). Şimdiye kadar tespit edilen mezar tipleri, oda mezarları, kayaya oyulmuş basit mezarlar ile olası tümülüsleri içermektedir. Nekropolisler, doğudaki
düzlükteki biri dışında, çoğunlukla Hisar Tepe’nin kayalık yamaçlarında veya
kuzeydeki daha küçük bir tepede yer almaktadır. Yerleşimdeki ölü gömme
uygulamalarına ilişkin bilgilerimiz daha çok Roma İmparatorluk Dönemi’ne
tarihlenen mezarlardan kaynaklanmaktadır. Oda mezarlarda yığınlar halinde
ortaya çıkarılan insan kalıntıları, bu mezarların farklı dönemlerde yeniden kullanıldığını göstermektedir. Seleukeia Sidera’da hem yakma hem de inhumasyon gömü tipinin uygulandığı anlaşılmaktadır. Lahitler ve kayaya oyulmuş
mezarlar genellikle inhumasyon gömüler ile ilişkilendirilirken, ostothekler kremasyon mezarlara işaret etmektedir
bir piskoposun atanması, kentte Hristiyanlığın ve dolayısı ile de kilise faaliyetlerinin başladığına işaret eden önemli bir kanıt olarak karşımıza çıkmaktadır. Konsillerde şehri temsil eden piskoposlar tarafından tasdik edildiği ve çeşitli Hristiyan yazıtlarında bahsedildiği gibi, Pisidia’nın Geç Antik Dönemde Hristiyanlaşması göz önüne alındığında, Seleukeia Sidera’da bir veya daha fazla Erken Hristiyanlık Dönemi kilisesinin olması beklenebilir. Ancak kentin Hristiyanlık Dönemi’ne ve kiliselerin varlığına dair arkeolojik buluntular yetersiz olmakla birlikte, bu durum, kentte yapılan jeofizik prospeksiyonların sağladığı kanıtlar sayesinde değişmiştir. 2017 yılından beri kentte gerçekleştirilen jeofizik ölçümler, toprak altında kalmış ve izleri gözle görülmeyen birçok yapıyı ortaya çıkardığı gibi kilise kalıntılarının varlığını da ortaya çıkarmıştır. Bu bölüm, Seleukeia Sidera’daki 2017 ve 2018 yıllarında gerçekleştirilen jeofizik ölçümleri ile tespit edilen (Schenk, 2020) bir bazilikanın sonuçlarını sunmaktadır. Çalışma
kapsamında, kentte ilk yerleşim yeri olan Hisar Tepe’nin güneydoğusunda yer alan tarım arazisinde, arkeolojik alanlarda en sık tercih edilen Jeofizik yöntemlerden biri olan Yer Radarı (GPR) yöntemi ile 219 profil ölçüm gerçekleştirilmiştir.
Uluborlu, Senirkent, Sütçüler, Aksu, Yenişarbademli, Gelendost ve Şarkikaraağaç ilçeleri ve köylerinde yapılan fiziksel çevre ve sosyo – kültürel çalışmalar sonrasında elde edilen ilgili bulgular derlenmiş ve siz okuyuculara ‘Isparta’da Kerpiç ve Yaşam başlıklı bu kitapta sunulmuştur. Kitap, somut ve somut olmayan kültürel miras değerlerimizin ortak bir unsuru olan kerpiç ve kerpiçten üretilen mekânların, Isparta İli özelinde tespit edilmesi ve belgelenmesini sağlayacak, bir anlamda kültür elçiliği görevini üstlenecek, gelecekte üretilecek bu tür çalışmalara ışık tutarak, farklı alanlarda da olan benzer çalışmalarla birlikte ulusal ölçekte bir bilgi havuzunun parçası olacaktır.
attention with its formal and decorative characteristics, is different from the Sagalassos Red Slip Ware examples. At first glance, this group of bowls, which carry a single row of pearl-like relief decoration on their everted wide rims, looks remarkably similar to the red slipped groups of the surrounding cities. However, a closer examination of the decorations and the rim form indicated distinctive differences. Similar to the examples of Seleukeia Sidera, such differences can also be
observed on bowls with a pearl-like relief decoration on the rim found at cities such as Arykanda, Perge and Aizanoi. Moreover, these examples are represented by only very few examples in cities other than Sagalassos. The results of the archaeometric analysis carried out on Seleukeia Sidera pottery suggest that this group was either produced at Seleukeia Sidera or in a workshop in its vicinity, as they appear more frequently there than the examples registered in the surrounding cities and have consistent subtypes as well. This production also seems to adhere to the concept of the LRD koiné, put forward by Poblome and Fırat, which consisted of production centres that made interrelated products resulting from socio-cultural and socio-economic relations between the cities of Southwestern Anatolia during the Late Roman Imperial Period.
Kentin yoğun arkeolojik araştırmaları sırasında büyük miktarda demir cüruflarına ek olarak fırın parçaları, üretim artığı çatı kiremidi ve seramik parçaları bulunmuştur. Kentin farklı noktalarında bulunan üretim artığı çatı kiremidi parçaları yoğunluktadır. Erimiş ve tamamen deforme olmuş örnekler ve kısmen yanmış çatı kiremitlerine rastlanmaktadır. Hatalı üretim kiremitlerin morfolojik özellikleri, sahada toplanan iyi üretilmiş örnekler ile benzerdir. Bu bulgular bu nedenle Seleukeia’da kiremit üretimi için kanıt olarak kabul edilebilir. Ayrıca, yerel üretime işaret etmesi ve Pisidia’nın sofra üretimi repertuarına ışık tutması bakımından hatalı üretim seramikler de kentin üretim tarihi bakımından önem taşımaktadır.