İçeriğe atla

Alkolizm

Vikipedi, özgür ansiklopedi
William Hogarth: Gin Lane

Alkolizm, alkollü içkilere kişinin fiziki ve psikolojik sağlığına zarar verecek şekilde olan aşırı tutkunluk. Alkolizm sorunu olan kişiye ise alkolik denir.

Genellikle alkole karşı düşkünlüğün başlaması, sinir gerginliğini yok etmek için içme ihtiyacının duyulmasıyla olur. Bunun arkasından yalnız olunduğu zaman alkole meyil ve uzun sarhoşluk devreleri gelir. Normal alkol alımının üzerinde, uzun süre boyunca yüksek oranlarda alkol alımı gerçekleşir.

Alkole alışkanlık kazanmış kişinin kontrolü kaybetmesi ve davranışlarını özürlerle kapatmak istemesi kritik devrede olduğunun işaretleridir. Saldırgan olur, içki depolar ve sabahları alkol alma alışkanlığını kazanır. Bu noktadan sonra işini de ihmal etmeye başlar ve kendisinde titremeler, düşünme yetersizliği baş gösterir. Alkol alışkanlığının soya çekime bağlı olduğu söylenmişse de bugün bütün dikkatler olayın psikolojik ve sosyal (toplumsal) sebeplerine çevrilmiştir.

Bağımlılığın belirtileri

[değiştir | kaynağı değiştir]

Bağımlılığın ön işaretleri:

  1. Her gün aynı şekilde içki içilir.
  2. Sınır konur ama bu sınır aşılır.
  3. İçkinin içilmediği faaliyetler bırakılır.
  4. İçkiden kaynaklanan sorunlar yaşanır ama bunlar fark edilmez ve/veya yapmasına izin verilir.
  5. Aynı etkiyi yapması için daha fazla içkiye gereksinim duyulur.

Bağımlılığın ileri işaretleri:

  1. Uyku sorunları yaşanır.
  2. Sabahları sinirli, hasta, terlemiş veya titreyerek uyanır.
  3. Uyandıktan sonra üç saat içinde içki içilir.
  4. Bazen aşırı çekilme belirtileri yaşanabilir: Kişiler içki içmeyi bıraktıktan saatler veya günler sonra sara nöbetleri yaşayabilir, bilinçlerini yitirebilir, bazen kollarda ve bacaklarda çekilme hissedilebilir, nefes kesilebilir, kişi sayıklayabilir, nerede veya kiminle olduklarını bilmeyebilir ve sanrı görebilir.

Alkolün etki ve zararları

[değiştir | kaynağı değiştir]

Alkollü içkiler tesirlerini ihtiva ettikleri etil alkol ile sağlarlar. Bu maddenin az miktarı (kan seviyesi 100–200 mg/cc iken) zahiri olarak (görünüşte) canlılık sağlar zannedilirse de daha çok alınır ve 200–300 mg/cc kan seviyesine ulaşırsa depresyon ve fiziki güçlerin yönlendirilmesinde güçlükler ve azalmalar olur. Kişiye ve bünyeye göre değişmekle beraber miktarın daha da arttırılması ve 500 mg/cc'yi bulmasıyla nefes alma güçleşebilir ve hatta ölüme sebebiyet verebilir. Bunlar alkolün birden alınmasında ortaya çıkan belirtilerdir. Devamlı alanlarda ise vücut işleyişinde kalıcı bozukluklar olur.

Alkoliklerin en az 1/4'i karaciğer yetmezliği, beslenme yetersizliği ve mide rahatsızlıklarıyla karşı karşıyadır. Psikolojik durum bozuklukları ise bunlarda çok daha yaygındır. Alkolizmin erken devresinde hastalar ekseri normal ağırlıktadır veya kilo fazlalığı vardır. İleri devrelerinde gözle fark edilen bir zayıflama görülür. Hastalar iyice zayıfladıklarından sık sık enfeksiyon hastalıklarına yakalanırlar. İştahları yoktur ve iştahlarının olmayışının sebebi; hem alkolün merkezî sinir sistemine hem de bağırsak kanalına yaptığı zararlı tesirlerdendir. Vitamin B12 ve folik asit eksikliği sebebiyle alkoliklerde kansızlık başgösterir. En hafif vakalarda bile karaciğerde toksik (zehirli) yağ birikimi olur. Bazı hastalarda alkolik hepatit (karaciğer iltihabı) ortaya çıkabilir. Müzminleşmiş alkol alımı, karaciğer sirozuna sebebiyet vermektedir. Bilhassa günde 80 gram alkol alanlar (ve daha fazlasını alanlar) bu tehlikeye maruzdurlar. Günde 160 gram alanlarda ise tehlike son derece fazladır. Östrojen denilen ve kadınlarda erkeklerden daha yüksek yoğunlukta bulunan bir hormonun yıkımı karaciğerde olur. Alkoliklerde karaciğer harabiyeti sebebiyle bu hormonun yıkımı azaldığından kandaki konsantrasyonu yükselir.

Midede asit salgılanmasını arttırarak mide ve onikiparmak barsağı ülserlerinin gelişmesine yol açabilir. Akut gastritlere (had mide rahatsızlıklarına) alkol alanlarda sık sık rastlanmaktadır.

Uzun seneler devamlı alkol alanlarda pankreas iltihapları ortaya çıkar ve sık sık bu hastalığın tekrarlaması sonucu tam bir pankreas yetmezliği gelişir. Tam pankreas yetmezliği ise alınan gıdaların sindirimini ve bağırsaklardan emilimini bozar. Vücutta vitamin yetersizlikleri başgösterir. Şeker hastalığının ortaya çıkışını kolaylaştırır. Ayrıca böbreklerde de toksik etki yapıp nefrite yol açabilmektedir. Çok mühim bir tesiri de çevre sinirlerine olan toksik tesiri ve bunun sonucu polinevrit denilen sinir iltihaplarına sebep olmasıdır.

Alkol, kalp hastalarına da olumsuz etki eder, kalp kasları önce hacim genişlemesine uğrar ve sonra kalp yetmezliği meydana gelir. Koronerler (kalbi besleyen damarlar) de spazma ve göğüs ağrılarına sebep olur. Alkol genel olarak damar sertliğini hızlandıran faktörlerdendir. Alkoliklerde ruhsal bozukluklara da rastlanır. Kronik alkolizmde zekâ geriler. Öğrenme kapasitesi zayıflar ve hafıza kusurları ortaya çıkar.

Ani alkol hastalığı, yani aşırı sarhoşluk halinde şok durumu ortaya çıkmazsa bir tedavi gerekmez. Şok ortaya çıkarsa hemen hastane bakımı gerekir. Müzmin alkol hastalığında ise tehlike çok ciddidir ve çeşitli usullerle tedaviye çalışılır:

  1. İlaç tedavisi: ilaç, alkollü içkiyi kullanma halinde son derece kuvvetli etkiler meydana getirir. Bu şekilde alkolün kendisine yaramadığına inanan kişi alkolden soğur. İlacın tesirli olması için düzenli olarak her gün alınması gereklidir. İlaç tedavisinin mutlaka uygun bir klinikte ve yetkili doktor kontrolünde yapılması (en azından başlatılması) hayati ehemmiyeti haiz bir husus olduğu unutulmamalıdır.
  2. Alkolün pençesinden kurtulanların pek çok ülkede kurduğu alkoliklere yardım “Adsız Alkolikler” (Alcoholics Anonymous) teşkilatı hem alkolden kurtulmada hem de alkole dönmeme savaşında kişilere yardım etmektedir.
  3. Psikoterapinin de tedavi edici nitelikte olduğu son zamanlarda kanıtlanmıştır.

Alkol aldığından şüphelenilen kişinin kanındaki alkol miktarını tespit etmek maksadıyla polisler tarafından tatbik edilen bir testtir. Teste tabi tutulan kişinin üfleyerek verdiği nefes, test cihazının içindeki potasyum bikromat ve sülfürik asit çözeltisinden geçirilir. Nefesteki alkol miktarıyla orantılı olarak çözeltinin görünüşünde değişiklik meydana gelir. Kandaki alkol oranı 100 mililitrede 80 miligramın üstüne çıktığı zaman trafiğe çıkmak tehlikeli olur.