yürümek
Görünüm
Türkçe
[değiştir]Eski Yazı
[değiştir]یورومک
Eylem
[değiştir]yürümek (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi yürür)
- adım atarak ilerlemek, gitmek
- Kafası yerde, kamburunu çıkarmış, yürüyordu. -H. Taner
- karada veya suda, herhangi bir yöne doğru sürekli olarak yer değiştirmek
- Buz dağları güneye yürümüş.
- çocuk ayakları üzerinde gezecek duruma gelmek
- Çocuk erken yürüdü.
- yayan gezmek, yayan gitmek
- Gölgesinde yürüdüğü duvarın arkasından bir horoz sesi fark etti. -Ö. Seyfettin.
- yol almak
- Biraz yürüyelim, geç kaldık.
- bir yere gelmek, bir yere ulaşmak, kaplamak
- Dallara su yürümek.
- üzerine doğru gitmek, akın etmek, saldırmak, hücum etmek
- Asker kaleye yürüdü.
- geçmek, ilerlemek, değişmek
- Doktor o hayatın dışında kalmış. Bu ne demek? Bu, o demek ki hayat yürümüş gitmiş, birlikte yürüyememiş. -M. Ş. Esendal.
Çekimleme
[değiştir]yürümek eyleminin çekimi
Deyimler
[değiştir]Çeviriler
[değiştir]çeviriler
Kaynakça
[değiştir]- Türk Dil Kurumuna göre "yürümek" maddesi