Academia.eduAcademia.edu

Sadri Maksudi Arsal TDK

2024, Sadri Maksudi Arsal. Türkçenin Eğitimine Emek Verenler (1839-1938) Ankara, 2024, Ankara, TDK: 1576, 1615- 1630

Türkçenin eğitimine emek verenler: (1839-1938) [e-Kitap]/ Türkçenin Eğitimi ve Öğretimi Bilim Uygulama Kolu.--Ankara: Türk Dil Kurumu, 2024. 1848 s.: fotoğ. tbl., tıpkıbasım; 24 cm.— (Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Dil Kurumu Yayınları; 1576) Kaynakça bölüm sonlarındadır. ISBN 978-975-17-6055-5 1. Eğitim, Türkçe -- 2. Eğitim, Türk Dili I. e.a. 372.4 Türk Dil Kurumu Yayınları TÜRKÇENİN EĞİTİMİNE EMEK VERENLER (1839-1938) Ankara, 2024 Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Dil Kurumu Yayınları: 1576 TÜRKÇENİN EĞİTİMİNE EMEK VERENLER (1839-1938) Hazırlayanlar: Türkçenin Eğitimi ve Öğretimi Bilim ve Uygulama Kolu Prof. Dr. Celal DEMİR (Başkan) • Prof. Dr. Abdullah Azmi BİLGİN (Üye) • Prof. Dr. Ahmet GÜNŞEN (Üye) • Prof. Dr. Erdoğan UYGUR (Üye) • Prof. Dr. Fahri TEMİZYÜREK (Üye) • Prof. Dr. Gülsün Leyla UZUN (Üye) • Prof. Dr. İsmet ÇETİN (Üye) • Prof. Dr. İsmet EMRE (Üye) • Prof. Dr. Kamil İŞERİ (Üye) • Prof. Dr. M. Fatih KİRİŞÇİOĞLU (Üye) • Prof. Dr. M. Mete TAŞLIOVA (Üye) • Prof. Dr. Musa ÇİFCİ (Üye) • Prof. Dr. Nesrin SİS (Üye) • Prof. Dr. Yavuz KARTALLIOĞLU (Üye) • Dr. Reşide GÜRSES (Kol Uzmanı) • Canan KANOĞLU (Kol Uzmanı) • Elif KARAKUŞ (Kol Uzmanı) * Yayıma Hazırlayanlar: Prof. Dr. Celal DEMİR AYK Uzmanı Dr. Reşide GÜRSES * Metin Denetimi: AYK Uzmanı Dr. Reşide GÜRSES * İnceleyiciler: Prof. Dr. Latif BEYRELİ Prof. Dr. Zekeriya BATUR * Sayfa ve Kapak Tasarımı: TDK - Dilek ŞERBETÇİ * Birinci Baskı (e-kitap): Ankara, 2024 Kasım ISBN Numarası: 978-975-17-6055-5 DOI: 10.24155/tdk.kitap.40 * Dağıtım: Türk Dil Kurumu Üniversiteler Mah. Toplum Cad. No.: 5 06800 Çankaya / ANKARA Telefon: +90 (312) 457 52 00 Belgegeçer: +90 (312) 468 07 83 Genel ağ: http://tdk.gov.tr * ©5846 sayılı Yasa’ya göre eserin bütün yayın, çeviri ve alıntı hakları Türk Dil Kurumuna aittir. İçindekiler SUNUŞ ● 13 GİRİŞ ● 15 TANZİMAT’TAN CUMHURİYET’E TÜRKÇE VE TÜRKÇE DİL BİLGİSİ ÖĞRETİMİ ● 15 Celal DEMİR MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ● 25 CENGİZ DÖNMEZ KARAMANOĞLU I. MEHMED BEY ● 55 Yahya BAŞKAN KÂŞGARLI MAHMUD ● 67 Musa ÇİFCİ ABDULLAH ÂTIF (TÜZÜNER) ● 85 Seyfullah YILDIRIM ABDULLAH CEVDET ● 99 Celile EREN ÖKTEN ABDURRAHMAN FEVZİ (EFENDİ) ● 121 İlhan ERDEM ADVİYE ÖKTEM (KAYRAL) ● 133 Namık Kemal ŞAHBAZ AGÂH SIRRI (LEVEND) ● 141 M. Mete TAŞLIOVA AHMET CEVAT (EMRE) ● 169 Alev Şeyda DUMAN AHMET CEVDET (PAŞA) ● 187 Nevzat ÖZKAN AHMET HÂDİ MAKSUDİ ● 217 Aslınur TİMURHAN AHMET HİLMİ (GÜÇLÜ) ● 227 Mehmet Ali BAHAR AHMET MİTHAT (EFENDİ) ● 245 Kudret SAVAŞ AHMET RASİM (ARIK) ● 269 Metin DEMİRCİ AHMET REŞAD ZİYA ● 291 Enfel DOĞAN AHMET YUSUF ● 311 Mustafa ÖZSARI ALİ CANİP (YÖNTEM) ● 317 Erol OGUR ALİ HAYDAR (TANER) ● 337 M. Mete TAŞLIOVA ALİ NAZÎMÂ (YİĞİT) ● 363 Ali Fuat ARICI ALİ NUSRET ● 373 Namık Kemal ŞAHBAZ ALİ SEYDİ (ARMANER) ● 389 Şükrü Halûk AKALIN ALİ ULVİ (ELÖVE) ● 401 Ezgi DADAŞ ALİ VASFİ ● 413 Sabire Ceren DEMİR ANTON TINGIR ● 429 Sibel ÇAPAN TEKİN ARTİN (HİNDOĞLU) ● 437 Yavuz KARTALLIOĞLU AVRAM GALANTİ (BODRUMLU) ● 445 Gürsoy ŞAHİN BAHA (DÜRDER) ● 463 Talat AYTAN-Mustafa YILDIRIM BEDROS ZEKİ (GARABETYAN) ● 483 Muhammed Eyyüp SALLABAŞ BEKİR SITKI (ÇOBANZADE) ● 489 Ulviye BAYRAMOVA BESİM (ATALAY) ● 505 Talip YILDIRIM BEŞİR (GÖĞÜŞ) ● 515 Mehmet KURUDAYIOĞLU-Büşra KİRAZ AYVERDİ CELAL NURİ (İLERİ) ● 527 İsmet EMRE CEMİL (SENA) ● 547 Tufan BİTİR EMRULLAH (EFENDİ) ● 555 Mustafa ERGÜN FAİK REŞAD ● 577 Deniz MELANLIOĞLU FERÂİZCİZÂDE MEHMET ŞAKİR (EFENDİ) ● 591 Ahmet AKKAYA-Yahya Kemal BEYİTOĞLU M. FEVZİ (SELEN) ● 609 Erol DURAN-Ebru ÖZTÜRK GASPIRALI İSMAİL ● 619 Ebru ÖZTÜRK HALİL VEDAT (FIRATLI) ● 633 Kürşat KAYA HALİT FAHRİ (OZANSOY) ● 645 Fatih KİRİŞÇİOĞLU HALİT ZİYA (BEY) ● 661 Mehmet Ali BAHAR HASAN ÂLİ (YÜCEL) ● 669 Erol DURAN-Nazmiye TOPBAŞOĞLU HASAN ŞEFİK ● 679 Salim PİLAV HASAN TAHSİN ● 689 Ahmet BENZER HASAN TAHSİN (BANGUOĞLU) ● 705 Hatice ŞAHİN HASİP AHMET (AYTUNA) ● 719 Mustafa GÜÇLÜ HOCAZADE AHMET CEVDET (ÖĞRETMENOĞLU) ● 739 Tuncay BÖLER HÜSEYİN CAHİT (YALÇIN) ● 751 Dilek ERGÖNENÇ HÜSEYİN NAMIK (ORKUN) ● 765 Esim MERGEN TÜRK HÜSEYİN NAZMİ ● 779 Ayşe İLKER HÜSEYİN RAGIP (BAYDUR) ● 797 Ahmet AKKAYA-Yahya Kemal BEYİTOĞLU HÜVİYET BEKİR (ÖRS) ● 813 Ayşe Derya ESKİMEN İBNÜ’L-ÂKİF ABDÜLFEYYAZ ● 829 Kamil İŞERİ İBRAHİM ALÂETTİN (GÖVSA) ● 849 Zeki GÜREL İBRAHİM NECMİ (DİLMEN) ● 875 Celal DEMİR İBRAHİM ŞİNASİ ● 895 Abdullah UÇMAN İSHAK REFET (IŞITMAN) ● 907 Alpaslan OKUR-Safa EROĞLU İSMAİL HİKMET (ERTAYLAN) ● 925 Abdullah UÇMAN İSMAYIL HAKKI (BALTACIOĞLU) ● 937 Tufan BİTİR İSTEPAN KARAYAN ● 949 Kürşat KAYA KÂZIM NAMİ (DURU) ● 963 Fahri TEMİZYÜREK KÂZIM SEVİNÇ (ALTINÇAĞ) ● 975 Kürşat KAYA MAHMUT ZİYA (DALAT) ● 991 Mustafa TÜRKYILMAZ MANASTIRLI MEHMET RIFAT ● 1005 Ferhat TAMKOÇ M. BAHA (ARIKAN) ● 1029 Kürşat KAYA MEHMET ABDÜLKADİR ● 1047 Dilek KARA YAĞCI MEHMET ASIM (US) ● 1067 Hülya AŞKIN BALCI MEHMET EMİN (ERİŞİRGİL) ● 1089 Reşide GÜRSES MEHMET FUAT (BEY) ● 1113 Gıyasettin AYTAŞ MEHMED FUAD (KÖPRÜLÜ) ● 1129 İsmet ÇETİN MEHMET GAZALİ (SALTIK) ● 1153 Ali DUYMAZ MEHMET İHSAN (EFENDİ) ● 1167 Mehmet Ali BAHAR MEHMET İHSAN (SUNGU) ● 1183 Bahri ATA-Murad Ali CEHRİ MEHMET ORHAN (DİKMEN) ● 1199 Hatice ALTUN ALKAN MEHMET RAŞİT ● 1209 Tuncay BÖLER MEHMET RAUF (İNAN) ● 1225 Erol DURAN-Şeyma ÖZDİL MEHMED SADIK ● 1243 Recep TOPARLI-Ali ILGIN MEHMET ŞAKİR (ÜLKÜTAŞIR) ● 1249 Bora BAYRAM MESUD REMZİ ● 1273 Aslı KOÇAK MİHRAN APİKYAN ● 1279 Yalçın BALKAN MİTHAT SADULLAH (SANDER) ● 1289 Abdullah Azmi BİLGİN MUALLİM NACİ ● 1297 Bilal ÇAKICI MUSTAFA RAHMİ (BALABAN) ● 1307 Mustafa ÖZSARI MUSTAFA SATI (BEY) ● 1321 Nesime ERTAN ÖZEN MUSTAFA ŞEKİP (TUNÇ) ● 1337 Galip YÜKSEL MUVAFFAK (UYANIK) ● 1357 Erol DURAN-Tufan BİTİR NECİP ASIM (YAZIKSIZ) ● 1365 Abdurrahman ÖZKAN NECMETTİN HALİL (ONAN) ● 1383 Kemalettin DENİZ NİHAT ADİL (ERKMAN) ● 1401 Esra AYDIN ÖZTÜRK ORHAN RIZA (AKTUNÇ) ● 1411 Kadir KAPLAN ÖMER ASIM (AKSOY) ● 1427 Abdullah Azmi BİLGİN ÖMER SEYFETTİN ● 1435 Mahir KALFA ÖMER SIDKI ● 1451 Faysal Okan ATASOY PEYAMİ SAFA ● 1467 Erhan AKDAĞ RAGIP HULUSİ (ÖZDEM) ● 1477 Ayhan VERGİLİ RÂŞİT AŞKÎ (BİNBAŞI) ● 1503 Bedri SARICA REFİK AHMET (SEVENGİL) ● 1521 Yusuf ERGÜNÖZ REŞAT NURİ (GÜNTEKİN) ● 1541 Bekir GÖKÇE RIZA TEVFİK (BÖLÜKBAŞI) ● 1563 Abdullah UÇMAN RUŞEN EŞREF (ÜNAYDIN) ● 1577 Kudret SAVAŞ SABRİ CEMİL (YALKUT) ● 1599 İlknur DOĞAN KAMALI SADRİ MAKSUDİ (ARSAL) ● 1613 Mustafa ÖNER SAİM ALİ (DİLEMRE) ● 1631 Reşide GÜRSES SALİH İHSAN ● 1651 Bünyamin TOKSOY SELİM SÂBİT (EFENDİ) ● 1663 Fahri TEMİZYÜREK SÜLEYMAN HÜSNÜ (PAŞA) ● 1675 Recep TOPARLI-Dilek YÜCEL KUBAT SÜLEYMAN ŞEVKET (TANLI) ● 1687 Arife Ece EVİRGEN ŞEMSETTİN SAMİ ● 1701 Celal DEMİR ŞEYH VASFÎ ● 1717 Mustafa ÖZSARI TAHİR KENAN ● 1735 Leyla KARAHAN TÜCCARZÂDE İBRAHİM HİLMİ ● 1747 Melek DOSAY GÖKDOĞAN VASFİ MAHİR (KOCATÜRK) ● 1763 Dinçer ATAY YAKUP KADRİ (KARAOSMANOĞLU) ● 1781 Seher ERDOĞAN ÇELTİK YANYALI ALİ RIZA ● 1793 Selcen ÇİFCİ YÜZBAŞI İHSAN (ÇOŞKUNDENİZ) ● 1805 Umut BAŞAR ZİYA GÖKALP ● 1825 İsmet ÇETİN SADRİ MAKSUDİ (ARSAL) Sadri Maksudi (ARSAL) (1880-1957) Mustafa ÖNER* * Prof. Dr., Ege Üniversitesi. SADRİ MAKSUDİ (ARSAL) ÖZ GEÇMİŞİ XX. yüzyıl başlarında Tatar millî hareketinin öncülerinden, Rusya Müslümanları Kurultayı yöneticilerinden, 1906’da Çarlık Dönemi’nde Rusya Parlamentosu (Duma) milletvekili ve 1917 Şubat Devrimi sonrasında Kazan’da oluşan Millet Meclisi Başkanı olan Ord. Prof. Dr. Sadri Maksudi Arsal; 1917 Ekim devrimi sonrasında vatanını terk etmek zorunda kalmış, mezun olduğu Sorbonne Üniversitesi’nde profesör olarak çalışmış, 1925’ten itibaren de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak kültür ve eğitim kurumlarında hizmet etmiştir; Ankara Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi’nde hukuk tarihi alanlarında öğretim üyesi olarak çalışmış ve Türk dili ve tarihi üzerinde eserleriyle de tanınmıştır. Sadri Maksudi, Çarlık Döneminde Rusya’nın Kazan Gubernası (eyalet) merkezi Kazan’a 30 km uzaklıkta Taşsu köyünde (bugün Tataristan Cumhuriyeti Biyiktav Rayonu’nda) 04.08.1880’de İmam Nizametdin’in beş çocuğunun en küçüğü olarak dünyaya gelir. [Sadri Maksudi hakkında çok kapsamlı bir biyografi yayımlayan Ali Birinci, onun başka kaynaklarda 23.07.1878 diye verilen doğum tarihini Türkiye’deki emeklilik kayıtlarına bakarak böyle kesinleştirmiştir] (krş.: Aynetdinov 2021; Birinci 2017, s. 76). Tatar mirzaları Söyindikovlar soyundan gelen büyük dede Tacetdin Maksudi (doğ. 1812) Kazan Gubernası din adamlarının seçimi ile 1840-1851 arasında Orenburg Diniye Nezareti’nde üç kez kadılık yapmış ve hizmeti ve tecrübesi dolayısıyla büyük ahund ve müderris olarak tayin edilmiştir. Büyük oğlu Celaletdin Maksudov da Diniye Nezaretinde 20 yıldan fazla kadılık yapmış, 1866-1891 dönemi boyunca bu göreve sekiz kez seçilmiştir. Celal Kadı diye bilinen meşhur din adamının kardeşi Safiulla Maksudov da sadece Tatar dünyasında değil Rusya çapında meşhur şahıslardan birisidir. Kül Buyı Medresesi’nde yetişen, 1883’te buradan mezun olunca ağabeyi ile Türkistan’a seyahat eden ve geniş din bilgilerine vakıf olan Safiulla Maksudov 1890’da “ahund” ünvanına erişir. Din adamlığının yanı sıra cemiyet işlerinde de çok aktif olan Safiulla Ahund, 1905’te Ufa’da Müftü M. Soltanov başkanlığındaki Ulema Cemiyeti’ne A. Barudi, G. Bubi ve M. Töhfetullin gibi meşhur alimler ile birlikte katılmış ve 1616 Sadri Maksudi (Arsal) nihayet Rusya Parlamentosuna, II. Duma’ya milletvekili de seçilmiştir (Mortazina 2017, s. 273-276). Eğitimi: Sadri Maksudi, okumuş ve aydın bir ailede yetişmiştir. İlkin köylerinde, babasının medresesinde, sonra on yaş büyüğü olan ve yetişmesinde de çok etkisi olan ağabeyi Ehmet Hadi Maksudi’nin Kazan’da muallimlik ettiği “Allamiye” veya meşhur adıyla “Kül Buyı Medresesi”nde tahsil görür. Burada ağabeyinin okuduğu Kırım kökenli meşhur Tercüman gazetesi ile de tanışmıştır (Kebirova 2019a: 93). Ali Birinci’nin anlatımıyla; “Sadri Maksudi’nin çok küçük yaşlarında başlayan parlak bir mektep hayatı olmuştur. İlk bilgilerini aldığı babası Nizameddin Molla’dan İstanbul’da basılmış bir elifba kitabını okudu ve okuma ve yazmayı öğrendi. Bu sıralarda Kazan ve diğer Asya şehirleriyle İstanbul’un kültür münasebetleri çok sıkı bir şekilde devam ediyor ve İstanbul matbaalarında basılan kitaplar ve cerideler bu şehirlere, gecikerek de olsa, geliyordu. Kazan’daki Türk mekteplerinin müfredatında Arapça ve Farsça’nın yanında Türkçe dersleri de yer alıyordu.” (Birinci 2017, s.77). Ağabeyi Ehmet Hadi Maksudi (1868-1941) kardeşini de alarak 1893’te Türkiye’ye gider, o dönemde artık yenilikçi bir din adamı ve dil bilgini olarak yetişmiş ve tanınmıştır. Kazan’a dönerken İsmail Gaspıralı’nın çağrısıyla Zincirli Medresede ders verir (1895-1896); kardeşler, ikisinin de hayatında çok etkili olacak İsmail Bey ile yakından tanışırlar (Kebirova 2019b: 303). Genç Sadri’nin hayatında medrese eğitiminin yanı sıra Kazan’daki Öğretmen Okulu’nun da (Uçitel’skaya Şkola) çok önemli bir rol oynadığı anlaşılıyor. Bu okul, 1876’da Kazan Gubernası’ndaki Tatar mekteplerinde Rusçayı yaymak üzere Müslüman gençleri yetiştirmek amacıyla açılır. Büyük Türkolog W. Radloff 1871’de Kazan’da Tatar, Başkurt, Kazak okulları müfettişi olarak görevlendirildiğinde bu okul için programlar ve ders kitapları hazırlamış ve öğretmenlerini bulmuştur. Tatarstan Respublikası Milliy Kitaphanesi tarafından 14.09.2018’de açılan “Şihabetdin Mercani: Tatar Ruhu” başlıklı sergi dolayısıyla verilen bilgiye göre; son yıllarda Tatar arşivlerinde, büyük bilgin Şehabeddin Mercani’nin bu okulun açılışında yaptığı konuşmanın elyazması metni bulunmuştur (bu konuşmanın ayrıntıları için bk. https://kitaphane.tatarstan.ru/tat/index.htm/news/1286911.htm). 15 yaşındaki gençleri kabul eden bu dört yıllık klasik lisede Rusça eğitimi esastır, bir ara Şehabeddin Mercani ve Kayyum Nâsırî gibi büyük Tatar bilginleri de ders vermiştir. 1917’ye kadar faaliyet gösteren okulun öğrencileri arasında Sadri Maksudi’nin yanı sıra, ünlü Tatar edipleri Ayaz İshaki, Sait Sünçiley ile dil bilginleri Muhiddin Korbangaliyev ile Gıybad Alpar ve Sovyet Devrimi’nin öncülerinden Tatar devlet adamı Mirsaid Sultan Galiyev Mustafa ÖNER de vardır. Sadri Maksudi’nin burada olası Tatar edebiyat ve fikir adamı Ayaz İshaki (1878-1954) ile yakın arkadaş olduğunu ve bu münasebetin ömür boyunca devam ettiğini belirtmek gerekir (Akpınar 1991, s. 396; krş.: Akış 2002, s. 57-59). Bu okulda Rusçaya çevrilen dünya edebiyatıyla tanışan gençler ilk kalem tecrübelerini de vermiştir. Maksudi, arkadaşı İshaki’den geri kalmaksızın Maişet adlı romanını yazar, Tatar halkının geleceği için kaygılarını paylaştığı bu eserin ilk baskısı 1898’te yapılır. Maksudi 1901’de, İshaki ise 1902’de mezun olurlar ama mesleki idealleri öğretmenlik değil, eğitimlerini yükseltip halka hizmet etmektir (Gaynanova 2018, s. 103). (Ayaz İshaki, Sadri Maksudi ve Fuad Tuktarov) Nitekim A. İshaki Rusya’daki 1905 Meşrutiyeti ile Çar’a karşı sol siyasetle gazeteci yazar olarak ünlenir. Millî bağımsızlık yolunu tutan büyük Tatar yazarı tutuklanır, zindana atılıp sürgünlere gönderilir. Bu süreçte “millet hizmetkârı” hâline gelen A. İshaki, düzinelerce millî ruhta hikâye, roman ve piyes yazarı olarak Sovyet öncesi Tatar edebiyatının en büyük ediplerinden biri olur. (Gaynanova 2018, s. 103) Kazan’daki Öğretmen Okulu’ndan 1901’de mezun olan Sadri Maksudi Kırım’a gidip İsmail Gaspıralı ile görüşür ve Türkiye’de tahsile devam etme arzusunu belirtir. Manevi babası İ. Gaspıralı ise Avrupa medeniyetinin merkezi olan Paris’te okumasını tavsiye eder. Kazan’daki Öğretmen Okulunda Fransız kültürüyle ciddi biçimde ilgilenen Sadri Maksudi, Türkiye üzerinden Fransa’ya gider (Kebirova 2019b: 303). Bu arada Tatar Ansiklopedisi için 1617 1618 Sadri Maksudi (Arsal) Sadri Maksudi biyografisi hazırlayan R. A. Aynetdinov’un verdiği bilgiye göre; genç Sadri gelecek kariyerini belirlemek amacıyla, Tula Oblastı’na bağlı Yasnaya Polyana’daki çiftliğinde yaşayan Lev Nikolayeviç Tolstoy ile de görüşmüştür (Aynetdinov 2021). Usûl-i Cedit öğretimini samimiyetle benimseyen bir eğitimci olan ağabeyi Hadi Maksudi’nin 1893’te Türkiye’de Ahmed Midhat Efendi ile tanışıp İkdam gazetesinde çalıştığını da belirtmek gerekir (Kebirova 2019a: 94). Eğitim ve öğretim için Fransa’ya giden Tatar gencinin kariyerinde tavsiyelerine müracaat ettiği Lev Tolstoy, İsmail Gaspıralı ve Ahmet Midhat isimlerinin bulunması son derece dikkat çekicidir. Sadri Maksudi 1902-1906 yılları boyunca Paris Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okur ve ayrıca Sorbonne Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Émile Durkheim (1858-1917) ile Lucien Lévy-Bruhl (1857-1939)’den felsefe ve sosyoloji dersleri alır, 1900’de Collège de France’da modern felsefe profesörü olan Jean-Gabriel De Tarde’ın (1843-1904) derslerine de katılır (Akpınar 1991, s. 396; Aynetdinov 2021). Rusya’da Toplumsal Faaliyeti: Yusuf Akçura’nın Sadri Maksudi ile olan arkadaşlığı da Paris’te başlamıştı. Hukuk tahsili için 1902’de Kazan’dan Paris’e gelen Sadri Maksudi, Fatih Kerim’den getirdiği mektubu teslim etmek vesilesiyle onu arayıp bulmuş ve böylece arkadaşlıkları başlamış ve birlikte çalışmalar sürdürmüşlerdi. Yusuf Akçura’nın Sadri Maksudi ile Paris’teki öğrencilik hayatlarında birlikte yürüttükleri en önemli çalışması eniştesi olan İsmail Gaspıralı’nın 1883’te Kırım’da çıkarmaya başladığı Tercüman gazetesinin 20. yıldönümü dolayısıyla bir jübile tertip etmeleriydi. Beraber hazırladıkları bir broşürle 1903 yılının ilkbaharında Bahçesaray’da her taraftan gelen misafir ve temsilcilerle güzel bir tören icra edilmişti. Sadri Maksudi’nin anlattığına göre bu tören ve toplantı Rusya Türklerinin ilk millî kongresi mahiyetini almıştı. Tercüman’ın jübilesi Rusya Türklerinin millî uyanış tarihindeki önemli bir nokta olmuştu. Rusya Türklerinin milliyetlerini koruma yolunda örgütlü bir mücadele dönemi başlatmış bu ilk kongreyi başka kongreler de takip etmişti (Berk 2017, s. 483). Sadri Maksudi seçkin bir öğrenim kariyerinden sonra 1906’da vatanına döner ve aktif bir toplumsal-siyasi faaliyete girişir: Rusya’da 1905 Meşrutiyeti ilân edilmiş ve Meclis (Duma) yeniden açılmıştı. Meclis’in kısa devam eden birinci devresinde (10 Mayıs-21 Temmuz 1906) bulunamayan Sadri Maksudi, 5 Mart 1907’de açılan ikinci Meclis’e Kazan mebusu olarak katıldı.16 Haziran’a kadar çalışan bu Meclis’te başkanlık divanı âzâlığına seçilmişti. (Birinci 2017, s. 79) S. Maksudi, Millî Haraket’in çok tanınmış bir temsilcisi hâline gelir, iki kez Rusya Parlamentosuna (Duma) seçilir. Onun buradaki siyasi fa- Mustafa ÖNER aliyeti Rusya’daki Türk halklarının haklarını savunmak ve Çarlık hakimiyetinin koloni siyasetini protesto etmek esasına dayanmıştır. 1917 Şubat Devrimi ardından Türk halklarının ve tabii olarak Tatarların bağımsızlığı için mücadeleye girişir. 1917’deki Müslüman Kurultaylarında kabul edilen belgelerin hazırlanmasına aktif olarak katılmış ve nihayet 1917 sonunda toplanan Millî Meclis’te başkan seçilmiştir (Abdullin 1996, s. 141). Tatar entelektüelinin dünya görüşü hakkında R. A. Aynetdinov şu bilgileri vermektedir: “Liberal-demokratik bir parti olan İttifak-el Müslimin’in yöneticilerindendir. Ağustos 1906’da Novgorod’da toplanan III. Rusya Müslümanları Kurultayında İttifak-el-Müslimin Merkez Komitesine seçilir. Ertesi yıl Kadet Partisi listesinden Kazan Gubernasından Rusya’nın II. Devlet Dumasına girer (1907). III. Duma’da ise Müslüman fraksiyonu yöneticisi (1907-1912) olarak bu mecliste bütün Rusya Müslümanlarının siyasi, dinî ve kültürel haklarını savunan önderi hâlindedir. 1908’de Parlementoların Berlin Konferansı’na katılır, Devlet Duması delegasyonuyla İngiltere’ye seyahatinde Kral VII. Edward tarafından kabul edilir. Bu Angliyege Seyahet (1914) kitabına yansımıştır. Milletvekili olarak Eylül 1910’da çıktığı Türkistan seyahatinde Aşgabat, Semarkand, Buhara, Hokand, Taşkent şehirlerinde Rusya Müslümanlarını haklarını korumak üzere birleştirme fikrini yayar. IV. Duma için kendi adaylağını koysa da seçilemez.” (Aynetdinov 2021) Onun hakkında çok kapsamlı bir yazı yazan Ali Birinci de şöyle diyor: “Üçüncü Meclis için yapılan seçimlere yeni bir seçim kanunu ile girildiği zaman Türklerden pek az, ancak on mebus Meclis’e (1 Kasım 1907 - 9 Haziran 1912) girebilmişti ve bu on mebustan yedisi Kazan Türklerindendi. Sadri Maksudi’nin de girdiği bu mecliste çok küçük bir takım olan Türk mebuslar bir varlık gösteremediler ve artan baskılar yüzünden Yusuf Akçura ve Abdürreşit İbrahim gibi bazı ileri gelen şahsiyetler Türkiye’ye gelmek zorunda kaldılar.” (Birinci 2017, s. 79) Avrupa’daki Faaliyeti: Rusya’da 1917 Şubat Devrimi ardından toplumsal falliyetine hızla devam eden S. Maksudi, Ekim Devrimi’ni kabul etmez ve tutuklanma tehlikesi doğunca 1918’de Finlandiya üzerinden Fransa’ya gider. Çarlık döneminden beri Finlandiya’da yerleşik olan Tatarlar bu meşhur aydını ve siyasi mülteciyi iyi karşılaşmışlar ve Fin aydınlarıyla tanıştırmışlardır. Vaktiyle Çarlık Meclisinde (Duma) Finlandiya otonomisinin haklarını savunan Müslüman Türk aydını, Fin aydınları ve devlet ricali arasında da sevgiyle kabul görmüştür. Mayıs 1919’ta ise Paris’e geçer (Taymas 1959, s. 37) 1619 1620 Sadri Maksudi (Arsal) Finlandiya Tatarlarının Helsinki’de Buluşturduğu Çağımızın Büyük Bilgini Altayist Türkolog Gustaf John Ramstedt ile Görüşmesinde 1919’da Millet Meclisi mensubu olarak Paris Uluslararası Barış Konferansında İdil boyu Türklerinin haklarını savunma meselesini gündeme getirir. Aralık 1920’de Ayaz İshaki ve Fuad Tuktarov ile birlikte Fransa basınında ‘İç Rusya Tatar Müslümanlarının Yurt Dışı Vekaleti Hitabı’nı yayımlarlar. 192223 yıllarında Helsinki’de ve Berlin’de yaşar, Türk halklarının tarihi üzerine malzeme toplar ve Ağustos 1923’te Fransa’ya döner (Aynetdinov 2021). S. Maksudi, biyografisini yazan A. Birinci’ye göre; “Kasım 1923’te Sorbonne Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Slav Ülkelerini Tedkik Enstitüsü’nde Türk-Tatar Kavimleri Tarihi üzerine dersler vermek üzere profesör olarak tayin edilmiştir. Paris’teki ikameti Türkiye’den aldığı bir davetle sona erdi. Önce 1924 yazında konferans için davet edildi. Daha sonra Paris’e dönmüş ise de Türk tabiiyetine davet ve kabul edildi. Türkiye’nin davetine hiç tereddüt etmeden icabet eden Sadri Maksudi’nin hayatında son ve ilim yolunda çok verimli bir fasıl bu davetle başlamıştı.” (Birinci 2017, s. 81; krş. Taymas 1959, s. 45). Bu arada saygın Journal Asiatique’de çıkan eski Türk filolojisine Mustafa ÖNER dair şu makalesi onun Türkiye’deki yayınlarının ve bilimsel çalışmalarının habercisi gibidir: “Les Houei-Hou et Ouigour des Chinois et des Mongols et les Ogouz des inscriptions turques de L’Orkhon”, Journal Asiatique, CCIV, Janvier-Mars 1924, s. 141-148. [Türkçe çevirisi ertesi yıl çıkmıştır: “Çinlilerin Houei-Hou Dedikleri Halkın Orhun Kitabelerindeki Dokuz Oğuzların Aynı Olduğuna Dair İzahat (Köprülüzâde Mehmed Fuad Bey’in Tenkitlerine Cevap)”, Türk Yurdu, III/14, Teşrin-i Sani 1925, s. 218). Türkiye’deki Faaliyeti: Sadri Maksudi, 15 Mart 1925 tarihinde Gazi Mustafa Kemal ve Heyet-i Vekile kararıyla, Türkiye Cumhuriyeti tabiiyetine kabul edilmiştir. Ali Birinci’nin Türk Tarih Kurumu arşivinden verdiği Maksudi’nin kendi kaleminden belgeye göre bu gelişim şöyle olmuştur: “Telif ve Tercüme âzâlığına tayinimden evvel Türkiye’de memuriyette bulunmadım. Rusya’da iken birkaç sene avukatlık ettim. İki defa Kazan Türkleri tarafından Rusya Meclis-i Mebusanına (Duma’ya) âzâ intihab edildim. İkinci Duma’da heyet-i riyaset Presidium âzâsından idim. İhtilâlden sonra Türkistan idare heyeti âzâsı olarak tayin edildim. Aynı zamanda maarif işleri idaresiyle muvazzaf oldum. Dahilî Rusya Türkleri Muhtariyet-i İdare tesis ettiklerinden sonra İdil Havzası Türklerinin Millet Meclisi’nde Millet Meclisi reisi intihab olundum. 1914 senesinde İdil Havzası ve Sibirya Türkleri Merkez-i İdaresi tarafından heyet-i mahsusa reisi sıfatıyla Paris’te inikad eden Sulh Konferansı’na gönderildim. 1923 senesinden başlayarak iki sene Paris Darül-fünunu’nda Türk Akvamı Tarihi tedris ettim. Bu sene (1341’de) Ankara’da açılan Hukuk Mektebine Türk Hukuku Tarihi profesörlüğüne tayin olundum. 1 Kânun-ı evvel 341”. (Birinci 2017, s. 82) S. Maksudi, Maarif Vekili Hamdullah Suphi (Tanrıöver) tarafından Türkiye’ye davet edildi (1925). Önce Telif ve Tercüme Heyeti üyeliğine, sonra yeni açılan Ankara Adliye Hukuk Mektebine profesör tayin edildi. Aynı zamanda Türk Ocakları Hars Heyeti üyesi idi. Adliye Hukuk Mektebi daha sonra Hukuk Fakültesi olunca uzun yıllar burada umumi hukuk tarihi, Türk hukuk tarihi ve hukuk felsefesi dersleri okuttu. Türk Ocaklarının 1930 yılı kurultayında yalnız tarihle uğraşacak bir tarih encümeni veya tarih akademisi kurulması gereği hakkındaki bir konuşması üzerine ve Afet İnan’ın bu görüşü desteklemesiyle bugünkü Türk Tarih Kurumunun temeli atılmış oldu. (Akpınar 1991, s. 397) Ali Birinci, Maksudi’nin ülkemize gelişini şöyle yorumluyor: “Esasen Paris’te iyi bir tahsil yaparak hukuk okumuş ve bu arada çok sevdiği sosyoloji ve felsefe ile de ciddî bir şekilde ve ileri derecede meşgûl olmuştu. Bu vesile ile denebilir ki Kazan çevresinden Türkiye’ye gelen münevverler arasında hukuk bilgisini felsefe ve sosyoloji ile zenginleştiren en önde gelen ve bu bakım- 1621 1622 Sadri Maksudi (Arsal) dan rakipsiz olan bir âlim idi. Aynı zamanda lisan bilgisi de geniş ve derin idi ve ömrünün sonuna kadar Türk lisanı üzerine de düşünmüş ve araştırmalar yapmıştı. Nitekim kendisinin Türkiye’ye döndükten sonra ilk yazıları ve basılan ilk kitabı Türk lisanı üzerinde olmuştu.” (Birinci 2017, s. 104). S. Maksudi’nin ülkeye davet edilip vatandaşlık verildiğinden beri Mustafa Kemal Atatürk’ün yakın ilgisine mazhar olduğu açıktır: Nitekim 193034’te Şebinkarahisar’dan, 1934-38’te de Giresun’dan milletvekili seçilmiştir. 1936’da TBMM’yi temsilen Cemiyet-i Akvama Müzaharet heyetiyle Londra ve Glasgow’a gönderilmiştir. 1938’te Atatürk’ün vefatından sonra milletvekilliği biten Maksudi, Ankara Hukuk Mektebi’nde (Fakültesi) on sekiz yıllık hocalık ettikten sonra 1943’te İstanbul Üniversitesi’ne ordinaryüs profesör olarak naklolmuştur (Taymas 1959, s. 47; Birinci 2017, s. 87). Ord. Prof. Sadri Maksudi Arsal’ın hayatı ve faaliyeti üzerine bir inceleme yayımlayan Yunus Koç onun için şu genel değerlendirmeyi yapmaktadır: “Türkiye’de çok yönlü bir düşünür olarak hukuk, tarih, felsefe, dilbilim, sosyoloji ve hukuk tarihi gibi değişik sahalarda akademik çalışmalar yaparak bilim alanında Türkiye’nin isminin dünyaya duyurulmasına katkıda bulundu. Bir millî tarih şahsiyeti olarak kitaplarında, akademik çalışmalarında, gazete makalelerinde, üniversitede konferans ve derslerinde ve parlamento konuşmalarında fikirlerini yaymaya çalıştı. 1931-1938 yılları ile 1950-1954 yılları arasında üç dönem milletvekilliği yaptı. 1950-1951 yıllarında Türk Parlamento Grubu başkanı olarak Avrupa Konseyi’nde Türkiye’yi temsil etti. Orenburg’da altın madeni işleten Rameev ailesinin kızı olan Kamile Hanım ile evliydi, Adile ve Naile isminde iki kızları oldu. Arsal, 20 Şubat 1957 senesinde İstanbul’da vefat etti. Kabri İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığındadır.” (Koç 2011, s. 122). 1. TÜRK DİLİ İLE İLGİLİ ÇALIŞMALARI 1.1. Türk Dili İçin Maksudi’nin dil meselesine dair bu dikkati, şaheseri olan Türk Dili İçin –Türk dilindeki sözleri toplama, dizme, Türk dilini ayırtlama, Türkçe köklerden bilgi sözleri yaratma işi üzerinde düşünceler– (İstanbul, Türk Ocakları Mustafa ÖNER İlim ve Sanat Heyeti neşriyatından, Millî Seri: S 1, 1930, 517 s.) ile doruğuna çıkmıştır. Kapağında “Orkhon yazıları”ndan şu sözler vardır: “Öze Türk tengrisi / Türk ıduk yeri / Subı ança temiş: / Türk budun yok / bolmazun, teyin, / budun bolçun...”, İç kapakta ise Gazi M. Kemal imzasıyla sonra çok meşhur olan şu şiarı vardır: “Millî his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin millî ve zengin olması millî hissin inkişafında başlıca müessirdir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil şuurla işlensin. Ülkesini yüksek istiklâlini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.” Altında da “Gazi hazretleri bu yüksek vecizeleri kendi elleriyle bu kitap için yazmışlardır.” açıklaması verilmiştir. Burada Zafer Toprak’ın, önce 2012’deki Cumhuriyet ve Antropoloji sonra da 2019’da Atatürk-Kurucu Felsefenin Evrimi başlıklı eserlerinde, dil devriminin öncüsü olarak dikkat çektiği S. Maksudi’nin bu kitabının önsözünü Avrupa’nın en önde gelen şarkiyatçı Türkologlarından biri olan Carl Brockelmman (1868-1956) yazmıştır: “Millet lisanında kolaylıkla muadillerini bulmak yahut yaratmak mümkün olduğu hâlde, ecnebi kelimeleri kullanmağa sevk eden en büyük amil, kelime aramak, tabir yaratmak hususundaki tenbellik ve dilin safveti meselesine karşı lakayitlik olmuştur.” diyen C. Brockellman, Orta Asya’dan itibaren Türk dili tarihinin ana hatlarını özetleyen bir önsöz yazmıştır. Martin Luther’in İncil’i Almancaya tercüme etmesinin tarihî öneminden söz eden büyük şarkiyatçı, şu tahlil ve tespitleri vermiştir: “Türkiye de yeni bir yazı dili yaratmak için, Anadolu’da halk dilinde, halk lehçelerinde kullanılan söz ve ifade usullerini tetkik ve tespit meselesine büyük bir ehemmiyet atfetmelidir. Anadolu lehçelerinde mevcut olan söz hazinesini toplamakla da iktifa olunmamalıdır. Anadolu halkının şiirlerini, türlü an’anelerini, hülâsa, halkın bütün harsi mahsullerini de toplamak ve yazıda tespit etmek lazımdır. Bunlardan umum millet efradının istifade edebilmesine yol açmak gerektir.” (Maksudi 1930, s. 8-9) İstanbul’daki biricik yazması, 1917’de ilk kez basılan Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün söz varlığı üzerine Mitteltürkischer Wortschatz nach Maḥmūd al Kāšġarīs Dīvān lugāt at-Turk (Budapest-Leipzig 1928) adlı kapsamlı bir eser veren C. Brockelmann’ın örnek verdiği yol ve yöntemlerinin Türkiye’deki dil düzenlemesi ve reformunda ne kadar etkili olduğu açıktır. Önsözdeki şu ifadeler ise dil meselesinde devletin öncülük rolünü açıkça göstermektedir: “Kendinde mündemic kuvvet ve kabiliyet gayelerini müdrik şuurlu reislerin rehberliği sayesinde, tahammül edilmez bir şekil almış olan tarihî ve siyasi vaziyetten kendisini kurtarabilmiş olan Türk milletinin vazifesi, kendi benliğine 1623 1624 Sadri Maksudi (Arsal) uygun bir hars yaratmaktır; bu, siyasi kurtuluşun neticesi ve istiklalin diğer bir tecellisidir.” (Maksudi 1930, s. 8) Zafer Toprak Türk Dil Kurumu tarafından 2017’de tıpkı basımı yapılan Türk Dili İçin, 2012’de basılan Cumhuriyet ve Antropoloji adlı eserinin “Antropolojik Dilbilim, Dil Devrimi ve Sadri Maksudi” başlıklı alt bölümünde; “Genç Kalemler” devrinden Cumhuriyet’e kadar dilde sadeleşme ve milliyetçilik akımının kapsamlı bir tahlilini vermiş (Toprak 2012, s. 411-426) ve ardından Sadri Maksudi ve andığımız şaheseri için özel bir bölüm açmıştır: “Gazi tüm yaşamı boyunca bir tek kitaba önsöz sayılabilecek vecizeler dizisi yazmıştı… Sadri Maksudi’nin kitabında Atatürk’ün herhangi bir özdeyişi alınıp kitabın başına konulmamıştı… Gazi’nin ileriki yıllarda dil alanında gereken temel yapıt işte S. M. Arsal’ın Türk Dili İçin başlıklı bu kitabıydı. 30’lu yıllardaki dil devrimini tetikleyen başyapıt bu kitaptı.” (Toprak 2012, s. 429430) Z. Toprak bu arada Carl Brockelmann’ın bilimsel kariyerini ve etkisini da özel olarak değerlendirir: “Bu denli seçkin dilbilimci ve şarkiyatçının S. Maksudi’nin kitabına önsöz yazması son derece önemli bir ayrıcalıktı. Türk Dili İçin üç önemli şahsiyeti bir araya getiriyordu: Dilbilim alanında dünyanın en seçkin bilim insanlarından Carl Brockelmann, İslam öncesi Türk tarihi ve hukuku alanında dönemin en seçkin siması ve dil reformu gerekçelerini Türkiye’ye taşıyan Sadri Maksudi ve dil reformunu gereçekleştirecek Gazi Mustafa Kemal.”(Toprak 2012, s. 431) Z. Toprak’ın şu tahlilinin ise bu yazıda söz ettiğimiz Kazan-Tatar kökenli ordinaryüsün değerini tam yansıttığı açıktır: “Gazi bu değerli eserin tümünü okumuş muydu, bunu bilmek olanaksız. Ama Sadri Maksudi’nin Milliyet gazetesinde çıkan yazı dizisini izleme ve keza S. Maksudi’nin bir tür önsöz isteği için kendine gönderdiği birtakım alıntıları okumuş olma ihtimali yüksekti. Öte yandan 1928’den itibaren Çankaya sofrasında mutat kişisi oluşu nedeniyle Sadri Maksudi’nin fikirlerinden her aşamada yararlanması doğaldı. O sofrada entelektüel düzeyi en fazla olan kişi büyük olasılıkla Sadri Maksudi idi. Türk Dili İçin’de yer alan fikirlerin 30’lu yıllarda Türk dil devrimi evresinin değişik aşamalarında gündeme geldiği şüphe götürmez bir gerçekti.” (Toprak 2012, s. 437-438) Zafer Toprak, sonra da 2019’da Atatürk-Kurucu Felsefenin Evrimi başlıklı eserinde de Latin Harfleri ve Dil Devrimi alt bölümünde Sadri Maksudi ve Alman birliğini ilham eden Carl Brockelmann için geniş tahliller yaptı: “S. Maksudi dil konusunda duyarlılığın tüm Türk dünyasını seferber ettiği kanısındaydı. Şairler, yazarlar, tarihçiler, eğitmenler, kısaca aydınlar uygarlığın bugünkü beklentilerini karşılayacak bir medeni dil yaratma gereğini artık kavramışlardı. Türk dilini toparlama, düzeltme yolunda Türk âleminde Mustafa ÖNER hummalı bir çaba gözleniyordu. Son yıllarda Taşkent, Buhara, Kazan, Bakü ve Akmesçit’te dilbilimciler Türk lehçelerini inceliyor, Türk yazı kurallarını saptıyor ve Türkçe bilim terimlerini oluşturma yolunda gayret sarf ediyorlardı… Bu kutsal çabanın başında bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin bulunması gerekiyordu.” (Toprak 2019, s. 310-311) S. Maksudi, bilimsel düzeyi yüksek olan bu kitabının birinci bölümünde Roma, Arap, Alman, Fransız, Çek, Fin ve Macar milletlerinin edebî dil yaratma ve ıslah etme tecrübesini vermiştir (1930, s. 17-100. s.) Ardından Türk dilinin dünya dilleri arasındaki yeri, Yenisey, Orhon Yazıtları, Çinî Türkistan Türklerinin İslamiyetten evvelki edebî diline dair kapsamlı bilgiler veren yazar, bu dil tarihi tahlilini “Medenileşmek için demokratik bir milletin yazı dili halk dilinden yapılmış olmalıdır.” bölümüyle tamamlar (Maksudi 1930, s. 105-315). “Hakiki bir demokrasi teessüsü için medeniyetin halk içinde yayılması, umumileşmesi lazımdır. Medeniyetin yayılması ise halkın anlayacağı halkçı bir medeniyet dili yaratılmasına bağlıdır.” (Maksudi 1930, s. 309) diye halk diliyle halk idaresi (demokrasi) arasındaki bağa dikkat çeken S. Maksudi’nin şu tespiti devrin ruhunu anlamak bakımından çok ilgi çekicidir: “Bazı Osmanlı dili taraftarları ne düşünürse düşünsünler ne söylerlerse söylesinler, Osmanlı devrinin yazı dili ölüme mahkumdur. Yeni Türkiye’nin edebî ve ilmî dili öz Türkçe olacaktır ve olmalıdır. Millî duygusu olan bütün münevverler dilin Türkçeleşmesine hizmet etmelidir. Bu mukaddes bir millet severlik ve vatan severlik vazifesidir, çünkü dilini, millî ekimini (kültür) saklayan millet ruhunu da muhafaza eder.” (Maksudi 1930, s. 313) Burada demokrasi şartına ilave olarak laiklik konusunu da araya eklemek uygun olacak: Onun akılcı ve laik Türkçülüğünü inceleyen Ali Vahit Turhan’ın tespit ettiği gibi; “Yeni Türkiye millî emellerini ancak laik bir ülke hâline gelerek tam biçimiyle gerçekleştirebilirdi. Laiklik, Türk milliyetçiliğinin temel bileşenidir. Dolayısıyla Maksudi’ye göre, laiklik ile Türkçülük arasındaki değerli denklem tam da modern Türkiye’de ve millî harekette yerine getirilmiştir. Çünkü Türklük sadece laikliği getirmekle kalmaz, Türklüğün kendisi de laik bir içeriğe sahiptir.” (Turhan 1995, s. 286-287) S. Maksudi Türk Dili İçin başlıklı şaheserini, yazı dilini Türkçeleştirme yöntemlerine dair teklif ve tavsiyelerle tamamlar (bk. 386-495): “Benim kanaatime göre yabancı sözler yerine konulacak Türkçe sözler beş türlü kaynaktan alınmalıdır: Halk dili, eski lehçeler, bugünkü Türkiye dışındaki Türk lehçeleri, lahikalarla (eklerle) söz yaratmak, ıstılahlar (terimler) yaratmak” (Maksudi 1930, s. 317). Çağının Türkoloji araştırmalarını yakından izleyen yazarın, Or- 1625 1626 Sadri Maksudi (Arsal) hon Yazıtları, Eski Uygurca, Dîvânu Lugâti’t Türk ve Kutadgu Bilig kökenli Türkçe sözler teklif etmesi çok dikkat çekicidir. Son eseri olan Milliyet Duygusunun Sosyolojik Esasları (İstanbul 1955) ise milliyetçilik üzerine hâlen değerini koruyan bir incelemedir: Milliyetçilik bağlamında özellikle 30’lu yıllar Avrupa’sında moda olan üstün ırk nazariyesine, şovenizme ve emperyalizme ayrı bölümler açıp ayrıntılı ve değerli tahliller veren yazarın “Milliyet Mevzuunda Aşırı Cereyanlar” bölümü açması da ilginçtir. XX. yüzyılda insanlığın en büyük kayıplarını verdiği iki dünya savaşını yaşayan ve nihayet Türkiye Cumhuriyeti’nin millî inkilabına fikirleriyle, mesaisi ile bizzat katılan Sadri Maksudi’nin geniş tecrübesi bu son eserinde yankısını bulmuş gibidir. XX. yüzyılın başlarında Paris’teki öğrenim hayatına sosyolojiyi de katan yazarın şu tahlili, “millet” kavramı konusunda bugün de çok değer taşır: “Her şeyden önce kavimle millet tabirleri arasındaki ince farka işaret etmek gerektir. Biz burada kavim tabirini halk (ethnos, peuple, Volk) manasında, milleti de Avrupa dillerindeki nationalité tabirinin mukabili olarak kullanacağız. Bu iki tabir arasındaki münasebet şudur: Tarihî ve siyasi inkişafı neticesinde, şekillenmesini tamamlamış her kavim millettir.” (Arsal 1979, s. 66). Sonuç olarak, XIX. yüzyılın sonlarından XX. yüzyıl ortalarına kadar süren ömründe; çok ilgi çekici bir eğitim kariyeri ile yetişen, 20’li yaşlarında Sorbonne’da okuma fırsatı bulan önce 1905 Meşrutiyet Devrimi ile parlamentoya seçilip Rusya Türklerinin, Tatarların siyasi ve kültürel temsiline katılan ve sonraları 1917 Şubat Devrimi sürecinde Müslüman halkın kültürel haklarının savunulmasında en üst düzeyde sosyal ve siyasi mücadelede bulunan; Cumhuriyet’in ilk yıllarında Mustafa Kemal Atatürk’ün bizzat daveti ve Bakanlar Kurulu kararıyla vatandaşı olduğu Türkiye’de Ankara’da ve İstanbul’da üniversitelerin kuruluşuna akademik katkıları olan Ord. Prof. Dr. Sadri Maksudi Arsal (1880-1957) burada ancak ana hatlarıyla dikkat çekebildiğimiz hayat hikâyesi, çok geniş çaplı mesaisi ve yayınları ile Türk dili ve tarihine dayalı, bilimsel temelde bir Türk millî kimliğinin oluşumu yolunda kendisine özgü yüksek bir payda şeref sahibi olmuştur. 2. DİĞER ESERLERİ Sadri Maksudi’nin eserleri üzerine en geniş kaynak kızı Adile Ayda’nın Sadri Maksudi Arsal başlıklı kitabı yıllarca en geniş kaynak olageldi (Ankara 1991, s. Kültür Bakanlığı Yay.). Turgut Akpınar’ın İslam Ansiklopedisi için hazırladığı madde (1991) derli toplu bilgi vermektedir. Daha kapsamlı bir biyografik madde Atatürk Ansiklopedisi’nde yer almaktadır (ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/sadri-maksudi-arsal-1878-1957/?pdf=3396). Ölümünün Mustafa ÖNER 60. yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası’nın Ord. Prof. Sadri Maksudi Arsal’a Armağan Özel Sayısı onu her yönden ele alan kapsamlı yazılar içermektedir. Burada Ali Adem Yörük’ün “Sadri Maksudi Arsal İçin Bir Bibliyografya Denemesi” başlıkı yayını ve Almaz Miftahov’un From Russia to Turkey: An Intellectual Biography of Sadri Maksudi Arsal (18781957) başlıklı yüksek lisans tezi (Bilkent Üniversitesi, Ankara 2003) kapsamlı yayınlardır. S. Maksudi’nin öğrenciyken yazdığı Maişet başlıklı eseri (Kazan, 1900; 2. baskı: Orenburg, Vakit Matbaası, 1914) hakkında Ayşen Uslu Bayramlı bir tahlil yayımlamıştır. Tatar edebiyatının XIX. yüzyıl sonlarında başlayan roman türünün ilk örneklerinden biri olan eser, geleneksel toplumun modernleşmesiyle oluşmakta olan Tatar millî kimliğini yansıtan bir eserdir (Bayramlı 2007). Paris’teki öğrenimini tamamlayıp yurduna döndükten sonra ağabeyi Ahmet Hadi Maksudi tarafından çıkarılan Yoldız gazetesinde dikkat çeken yayınları olmuştur. Bu Yoldız gazetesi 1905 Rusya Meşrutiyeti ardından başlayan Tatar süreli basınının en önemli organlarındandır, 15 Ocak 1906-21 Hazıran 1918 tarihleri boyunca 1900 sayı çıkmıştır. S. Maksudi’nin bu gazetedeki “Finlandiya Meselesi Neden Gıybaret” (Haziran 1906) ve “Sadri Efendi Maksudi’nin Kazan Gubernası Müslüman Saylavçılarına Hisapnamesi” (Temmuz 1907) başlıklı yazıları dikkat çekicidir (Yörük 2017, s. 134). İstanbul’daki aydın çevresinin de 1910’da Sırat-ı Müstakim yayınlarından Kazanlı mebusun faaliyetini izlediği anlaşılmaktadır: “Rusya Meclis-i Mebusanı’nda Kazan Mebusu Sadri Efendi Maksudi’nin Mühim Bir Nutku”, Sırat-ı Müstakim, V/121, 16 Kanun-ı evvel 1326, s. 287-288 (Birinci 2017, s. 80; geniş bilgi için bk. Yörük 2017, s. 125-126). S. Maksudi’nin Angiliyage Seyahat başlıklı İngiltere seyahatnamesi (Kazan 1914: Ömid, 146 s.) son dönemde E. H. Alieva tarafından yayımlanan Tatar Seyahatnamelerě cildi içinde Kiril harfleriyle de basıldı: Yazarın “İrlandalıların tabiatı, terakkiperverler kulübü; İngiltere’de kulüpler hayatı, Londra Borsası, İngiltere Bankası, Pikadelli, Hayd-Park, İngiltere’nin serveti, İngiltere’nin kuvvet ve şevketi, medeniyeti hakkındaki fikirlerim.” gibi alt bölümlerle telif ettiği eser, öğrenciliğinden beri Avrupa’yı tanıyan Tatar aydınının ilginç gözlemlerini içermektedir (244-345). Paris’te hukuk tahsil eden Maksudi’nin Türkçeye ilgisi hakkında kapsamlı bir inceleme yapan Ahmet Bican Ercilasun, özellikle kızı Adile Ayda’nın verdiği biyografik bilgilere dayanarak şu tespitleri yapmaktadır: “1907-1912 arasında Sadri Maksudi, Rus parlamentosu Duma’da milletvekilidir. Petersburg’da bir yandan siyasi faaliyetini yürütürken ‘1907 yılı başından 1910 1627 1628 Sadri Maksudi (Arsal) yılının sonuna kadar’ ünlü Türkolog Radloff’un sohbetlerine katılmıştır. Radloff’un dostlarını ve öğrencilerini davet ettiği bu gecelerde ‘Türk dilinin en çetin meseleleri’ konuşulup tartışılırdı. Bu yıllarda Sadri Maksudi, ihtiyar Türkoloğun tavsiye ettiği kitapları okumuş, Türk lehçeleri, Türk fonetiği, Türk grameri alanındaki bilgilerini derinleştirmiştir.” (Ercilasun 2017, s. 169) Daha memleketinde iken Rusça Türkoloji literatürü ile meşgul olan yazar, Orta Asya Türk Devletleri (Ankara 1934 ) ve Türk Tarihi ve Hukuk ( İstanbul 1947) gibi yayınlarının yanı sıra İngiliz Amme Hukukunun İnkişaf Safhaları (İstanbul 1940) Teokratik Devlet ve Laik Devlet (İstanbul 1940) Hukuk Tarihi Dersleri (Ankara 1941) Umumi Hukuk Tarihi (Ankara 1942). Hukuk Felsefesi Tarihi (İstanbul 1946 ) gibi Ankara’da ve İstanbul’da ders verdiği hukuk tarihi alanına ait eserler de vermiştir (Akpınar 1991, s. 397). A. B. Ercilasun’a göre; “1947’deki Türk Tarihi ve Hukuk’ta Çin, Bizans, Arap vb. yabancı kaynaklar yanında ana kaynak olarak Türk dilinin abide eserleri olan Köktürk anıtları ile Kutadgu Bilig’i de kullanmış, onlardan çok geniş bir şekilde yararlanmış ve onlara dayanarak eski Türk hukuk ve idare anlayışını ortaya koymaya çalışmıştır. Türk hukuk tarihinin temellerinin atılmasında ve bu önemli eserin ortaya çıkmasında hiç şüphesiz Sadri Maksudi’nin ömrünü harcadığı Türk dil ve tarih çalışmalarının birinci derecede rolü vardır. O, dil ve tarih çalışmalarından elde ettiği birikimle Fransa’daki hukuk tahsilinin ve Türkiye’de verdiği hukuk derslerinin birikimini birleştirerek Türk hukuk tarihi disiplininin kurucusu olmuştur.” (Ercilasun 2017, s. 177) Türk Tarihi ve Hukuk kitabında III. Fasıl Kutadgu Bilig’e ayrılmıştır: “Bu eser eski Türklerin ahlâk, hukuk ve devlet idaresi hakkındaki fikir ve telâkkilerini öğrenmek için çok zengin bir kaynaktır. Onun için biz bu eserin zengin muhteviyatından oldukça tafsilli bir surette bahsedeceğiz.” diye takdim eden yazar, filolojik özelliklerinden ve bu metin üzerine yapılan çalışmalardan kısaca söz ettikten sonra, eserin konusu, içeriği ve bölümleri üzerine tahliller vermiştir. Bu kapsamlı inceleme İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası’nda da yayımlanmıştır (bk. Maksudi 1947). S. Maksudi, Şark düşüncesinde büyük yeri olan Farabi’ye (871-950) özel bir önem vermiştir: Önce III. Türk Tarih Kongresi’nde (15-20 Kasım 1943) verdiği “Farabi’nin Kültür Tarihindeki Rolü” başlıklı bildirisinin ardından kapsamlı bir makale de yayımlamıştır: “Farabî’nin Hukuk ve Devlet Hakkındaki Fikirleri” (bk. Maksudi 1945). Türk kökenli filozofun biyografisini inceleyen yazarın ona dair millî ve ilmî duyarlılığı çok açıktır: “Avrupa lisanlarında yazılmış felsefe tarihine ait eserlerin birçoğunda İslam filozoflarının eserlerinde hiçbir müstakil orijinal fikir bulunmadığına, İslam filozoflarının Yunan filozflarından Aristo’nun fikirlerini tekrarlamaktan başka bir şey yap- Mustafa ÖNER mamış olduklarına dair iddialarına tesadüf olunur. Bu iddialar El-Kındî, İbn Rüşd gibiler hakkında kısmen doğru ise de Farabî hakkında tamamen yanlıştır.” (Maksudi 1945, s. 622). S. Maksudi bibliyografyasını hazırlayan A. A. Yörük, onun Yeni Kafkasya dergisinde 1924 ve 1925’te basılan, kenarda kalmış iki makalesini birleştirip yeniden yayımlamıştır: “Milletlerin İntibahında Tarih ve Eski Edebiyatın Tesiri (Finler ve Çekler)”. Yazar Rusya’dan çıkınca bir süre yaşadığı Finlandiya’da XIX. yüzyıl başlarında gelişen millî aydınlanmayı ve kalkınmayı bugün de dikkatle okunacak bir düzeyde tahlil etmiştir (bk. Maksudi 2017, s. 685-703). Türk Yurdu dergisinde 1925’te basılan “Türk Birliği 1: Eski Türklerde Dil ve Hars Birliği”; “Lisanların İnkişâf ve Tekâmülünde Akademilerin Rolü” ve Milliyet’te 1928’de tefrika edilen Lisan Islahı Meselesi-Türk Dilindeki Sözleri Toplama, Dizme, Türkçe Köklerden Bilgi Sözleri Yaratma İşi Üzerinde Düşünceler başlıklı yayınları bilim çevrelerinin ve kamuoyunun dikkatini çekmiştir (krş. Yörük 2017, s. 138). KAYNAKLAR Abdullin, Y. (1996) “Sadri Maksudi Olug Galim”, Kazan Utları 1996-1, 141149. s. Akış, A. (2002) Aklımda Kalanlar, Hatıralar-Konuşmalar, Ankara: Neyir Matbaacılık. Akpınar, T. (1991) “Arsal Sadri Maksudi” İslam Ansiklopedisi (TDV) 3. C, 396397. s. Alieva, E. H. (2015) Tatar Seyahetnamelerě Kazan: Tatarstan Kitap Neşriyatě, 431. s. Atatürk Ansiklopedisi “Sadri Maksudi”, Erişime Açılma Tarihi: 29.10.2020: Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı (www.ataturkansiklopedisi.gov.tr) Aynetdinov, R. A. (2021) “Maksudiy Sadri” Tatarica- Tatar Entsiklopediyasě (https://tatarica.org/tat/razdely/istoriya/novoe-vremya/personalii/maksudi-sadri) Bayramlı, A. U. (2007) “Sadri Maksudi’nin Ölümünün 50. Yılı Anısına: Sadri Maksudi’nin Hayatı ve Maksudi’nin Az Bilinen ‘Maişet’ Romanı Hakkında”, Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, XVII/1, Haziran 2007, s. 101-109. Berk, E. (2017) “Yusuf Akçura ve Fikirleri” Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi S 59, Erzurum, 479-509. s. Birinci, A. (2017) “Türk Hukuk Tarihçisi Sadri Maksudi’nin Hayat Hikâyesi ve Eserleri” İÜHFM - Ord. Prof. Sadri Maksudi Arsal’a Armağan Özel Sayısı, Cilt LXXV, 2017, s. 75-122. Ercilasun, A. B. (2017) “Sadri Maksudi Arsal ve Türk Dili” İÜHFM - Ord. Prof. Sadri Maksudi Arsal’a Armağan Özel Sayısı, Cilt LXXV, 2017, s. 167-180. 1629 1630 Sadri Maksudi (Arsal) Gaynanova, M. R. (2018) “Gayaz İshakıy Dahi Běr Edebiyatçı, Seletlě Běr Möherrir, Yalkınlı Běr İnkıylabçı İdě” Gayaz İshaki i natsional’noe vozrojdenie tatar v naçale XX veka: Materialı mejdunarodnoy konferentsii, posvyaşçennoy 140-letiyu so dnya rojdeniya G. İshaki / Sost. F. H. Minnullina, A. F. Ganiyeva, L. R. Nadırşina, Kazan’: İyali, 2018, 101-107. Kebirova, A. İ. (2019a) “Ehmethadi Maksudiynıñ Mirası hem Hezěrgě Zaman” Běrtugan Maksudilarnıñ fenniy mirası hem ictimagıy ěşçenlěgě. Materialı Mejdunarodnoy nauçnoy konferantsii, priuroçennoy k 150-letiyu S. Maksudi (Kazan’ 7 Dekabr 2018 g.) Kazan’: İnstitut istorii im. Ş. Mardjani AN RT, 92-97.s. ____ (2019b) “Sadriy Maksudiy Arsalnıñ Törkiyedegě fenniy hem ictimagıy ěşçenlěgě” Běrtugan Maksudilarnıñ fenniy mirası hem ictimagıy ěşçenlěgě. Materialı Mejdunarodnoy nauçnoy konferantsii, priuroçennoy k 150-letiyu S. Maksudi (Kazan’ 7 Dekabr 2018 g.) Kazan’: İnstitut istorii im. Ş. Mardjani AN RT, 302-308.s. Maksudi, S. (1930) Türk Dili İçin -Türk dilindeki sözleri toplama, dizme, türk dilini ayırtlama, türkçe köklerden bilgi sözleri yaratma işi üzerinde düşünceler- İstanbul: Türk Ocakları İlim ve Sanat Heyeti neşriyatından, Milli Seri: S 1, 1930, 517 s. ____ (1945) “Farabî’nin Hukuk ve Devlet Hakkındaki Fikirleri”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, X/3-4, 1945, s. 621-634. ____ (1947) “Kutadgu Bilig”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, XIII/2, 1947, s. 657-683. ____ (2017) “Milletlerin İntibahında Tarih ve Eski Edebiyatın Tesiri (Finler ve Çekler)” İÜHFM - Ord. Prof. Sadri Maksudi Arsal’a Armağan Özel Sayısı, Cilt LXXV, 2017, s. 685-703. Mortazina, L. R. (2019) “Megrifetçě Maksudilar Nesělě Tariyhınnan Běr Sehife: Tacetdin, Celaletdin hem Safiulla Maksudovlar” Běrtugan Maksudilarnıñ fenniy mirası hem ictimagıy ěşçenlěgě. Materialı Mejdunarodnoy nauçnoy konferantsii, priuroçennoy k 150-letiyu S. Maksudi (Kazan’ 7 Dekabr 2018 g.) Kazan’: İnstitut istorii im. Ş. Mardjani AN RT, 271-280.s. Toprak, Z. (2012) Cumhuriyet ve Antropoloji, İstanbul: Doğan Kitap. ____ (2019) Atatürk- Kurucu Felsefenin Evrimi, İstanbul: Türkiye İş Bankası Yayınları. Yunus Koç (2011) “Sadri Maksudi Arsal (1880-1957)”, Türk Yurdu, Ocak 2011 - Yıl 100 - S 281, 121-125. s. Taymas, A. B. (1959) Kazanlı Türk Meşhurlarından İki Maksudiler, İstanbul: Sıralar Matbaası, 71 s. Turhan, A. V. (1995) “Sadri Maksudi et le turquisme rationnel et laïque” Cahiers d’études sur la Méditerranée orientale et le monde turco-iranien, Janvier-Juin 1995, n°19, 1995. Laïcité(s) en France et en Turquie. 265-290. Yörük A. A. (2017) “Sadri Maksudi Arsal İçin Bir Bibliyografya Denemesi” İÜHFM - Ord. Prof. Sadri Maksudi Arsal’a Armağan Özel Sayısı, Cilt LXXV, 2017, 123-163. s.