Academia.eduAcademia.edu

Göstergebilim - Çalıkuşu.pdf

Çalışmada Reşat Nuri Güntekin’in aynı adlı eserinden uyarlanmış yönetmenliğini Çağan Irmak’ın, senaristliğini Sevgi Yılmaz’ın üstlendiği 2013 yapımı Çalıkuşu dizisinin ilk bölümünden 3 sahne seçilerek göstergebilimsel açıdan analiz edilmiştir. ○ Kayısı Çekirdeği - Mezarlık Sahnesi ○ Anne Yüzü ve Yıldız Kayması Sahnesi ○ Çamur Atma Sahnesi Bu üç sahne özellikle geçmiş - şimdi bağlantısı olan sahnelerden seçilmiştir. Çalışmada seçilen sahneler ​gösterilenin öznelliğini​, özne ve duruma göre subjektif yorumlanabilir olmasını örneklemek için tercih edilmiştir. Ayrıca çalışmada özellikle edebi esere dayanan bir dizi tercih edilmiştir. Bu sayede gösterenin yani işitim imgesinin dile dayanışı üzerine odaklanılmıştır. Çalışmada incelenen sahnelerdeki diyalogların ve monologların tümüne yer verilmiştir. Yukarı bahsedilen subjektif yorumlamanın aşılabilir olması için yani göstergelerin izleyici dışında, dizideki karakterler için de yorumlanabilmesi için çalışma boyunca senaryo metnine yer verilmiştir.

İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ | REKLAMCILIK BÖLÜMÜ GÖSTERGEBİLİM DERSİ 1. BÖLÜM GÖSTERGEBİLİM ANALİZİ ZEYNEP TAFLIOĞLU Çalıkuşu Dizisi Göstergebilimsel Analizi Çalışma Hakkında Çalışmada Reşat Nuri Güntekin’in aynı adlı eserinden uyarlanmış yönetmenliğini Çağan Irmak’ın, senaristliğini Sevgi Yılmaz’ın üstlendiği 2013 yapımı Çalıkuşu dizisinin ilk bölümünden 3 sahne seçilerek göstergebilimsel açıdan analiz edilmiştir. ○ Kayısı Çekirdeği - Mezarlık Sahnesi ○ Anne Yüzü ve Yıldız Kayması Sahnesi ○ Çamur Atma Sahnesi Bu üç sahne özellikle geçmiş - şimdi bağlantısı olan sahnelerden seçilmiştir. Çalışmada seçilen sahneler g ​ österilenin öznelliğini​, özne ve duruma göre subjektif yorumlanabilir olmasını örneklemek için tercih edilmiştir. Ayrıca çalışmada özellikle edebi esere dayanan bir dizi tercih edilmiştir. Bu sayede gösterenin yani işitim imgesinin dile dayanışı üzerine odaklanılmıştır. Çalışmada incelenen sahnelerdeki diyalogların ve monologların tümüne yer verilmiştir. Yukarı bahsedilen subjektif yorumlamanın aşılabilir olması için yani göstergelerin izleyici dışında, dizideki karakterler için de yorumlanabilmesi için çalışma boyunca senaryo metnine yer verilmiştir. Dil Hakkında Ortaçağda Modusçular (dil bilimiyle uğraşan bilginler), dilin dünyayı bir ayna gibi yansıttığına inanıyor ve içerik (anlam) ile biçim arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmaya çalışıyorlardı.1 Locke, insanın dil kullanabilmesinin eklemleri sesleri idelerinin göstergesi yapması ile mümkün olacağını söylemiştir.2 İdeler birer gösterge olarak kabul edilir, sözcükler de birer duyulur göstergelerdir. Saussure'e göre dil toplumsal bir kurumdur. Dil, tek tek bireyleri değil, bütün toplumu ilgilendiren bir olaydır; birey-üstü bir dizgedir, bir 1 2 ​Rifat, Göstergebilimin ABC’si, s.27. Altuğ, Taylan, Dile Gelen Felsefe, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2008, s.30. soyutlamadır. Söz dil dizgesinin özel ve değişken gerçekleşme biçimidir; daha doğrusu dilin somut kullanımıdır.3 Göstergebilim Hakkında Semiologie sözcüğü Eski Yunanca semeion (gösterge), logia (söz, kuram) sözcüklerinin bileşiminden türemiştir. Umberto Eco, semeion kavramını kendisinin dışında herhangi başka bir şeklin, biçimin yahut objenin yerine geçen ve onu simgeleyen bir gösterge olarak kullanıldığını ifade eder.4 Çağdaş göstergebilimin kuruluşu 20. y.y’ın başlarına dayanmaktadır. Amerikalı filozof Charles Sanders Peirce (1839-1914) ve İsviçreli dilbilimci Ferdinand de Saussure (1857-1913) neredeyse eşzamanlı olarak, birbirlerinden habersiz şekilde çağdaş göstergebilimin temellerini atmışlardır.5 Saussure’e göre göstergebilim kavram ve onun temsilcisi olan sözcükten oluşan iki düzlemli zihinsel süreçtir. Saussure göstergebilimi göstergelerin toplumbilim içindeki yaşamını inceleyecek bir bilim dalı olarak tasarlar.6 Peirce gösterge sürecinin iletişimsel ve sosyal boyutunu incelerken en temelde yaptığı şey dünyayı anlamlandırmaya çalışmaktır. Pierce’e göre, “Bir gösterge bir kişi için, herhangi bir şeyin yerini, herhangi bir bakımdan ya da herhangi bir sıfatla tutan şeydir.”7 Gösterge bir uyarıcıdır. Yani duyusal bir tözdür. Beleğimizde uyandırdığı imge kafamızda başka bir uyarıcının imgesine bağlanır. Göstergenin işlevi, bir iletişim doğrultusunda bu ikinci imgeyi canlandırmaktır. İnsanlığın başlangıcından günümüze kadar olan süre içerisinde, insanlar, kendilerini yaşadıkları çağa özgü dillerde ifade etmiştir. Zamanla teknolojik gelişmelerin eşliğinde görsel bir kültür oluşmuştur. Bu kültür, yeni görsel iletişim yöntem ve tekniklerinin de gelişmesini sağlarken, içinde bulunduğumuz çağ adeta imgeler ve görüntülerden olmuştur. Rifat, Mehmet. Dilbilim ve Göstergebilim Kuramları, Yazko Yayınları, 1983. Eco, Umberto, Alımlama Göstergebilimi, Düzlem Yayınları, İstanbul, 1991, s.50. 5 Rıfat, M. (2009). Göstergebilimin ABC’si. İstanbul: Say. 6 Saussure, Ferdinand de, Genel Dilbilim Dersleri, Çev. Berke Vardar, İstanbul, 1998, s.46. 7 Peirce, Charles Sanders, “Göstergeler Kuramı: Göstergebilim”, XX Yüzyılda Dilbilim ve Göstergebilim Kuramları 2 Temel Metinler, Çev. Mehmet- Sema Rifat, Om Yayınevi, İstanbul, 2000, s. 242. 3 4 Çalıkuşu Hakkında Çalıkuşu; Reşat Nuri Güntekin’in 1922’de tefrika edilmeye başlanıp 1923'te kitap olarak yayımlanan 1937'de büyük değişikliklerle tefrika edilen romanıdır.8 Romanda, İstanbullu köklü bir ailenin kızı olan çocuk ruhlu Feride'nin çok sevdiği nişanlısı tarafından ihanete uğramasıyla kendini öğretmenlik mesleğine adaması ve hayatını kazanabilmek için Anadolu'da şehir şehir dolaşması anlatılır. Melodram öğeleri ile yüklü bir aşk öyküsünün yanı sıra bürokrasi eleştirisi, kadınların Osmanlı toplumunda var olma mücadelesi, öğretmenlik mesleğinin icrası gibi pek çok konuyu ele alır. Eserin sinema, televizyon dizisi, tiyatro ve bale uyarlamaları vardır. ● ● ● ● Film, 1966, Çalıkuşu, Uyarlayan ve Yöneten: Osman F. Seden Dizi, 1986, Çalıkuşu, Yapımcı: Osman F. Seden Dizi, 2005, Yeniden Çalıkuşu, Yapımcı: Fırat Gülgen Dizi, 2013, Çalıkuşu, Yapımcı: Timur Savcı Kahramanlar Hakkında Feride: Romanın ana kahramanıdır. Anne ve babasını erken yaşta kaybetmiş, Fransız mektebinde okumuş, Anadolu'da öğretmenlik yapan İstanbul terbiyesi almış güzel genç bir kızdır. O kadar güzeldir ki Anadolu'da gittiği yerlerde ya "Gülbeşeker" diye çağrılacak ya da hiç makyaj yapmadığı halde "aşırı boyanmakla" suçlanacaktır. İçli, iradeli ve kültürlüdür. Teneffüslerde okullarındaki ağaca tırmanıp ve daldan dala atladığını gören muallimesi ona “Bu kız insan değil adeta bir çalıkuşu.” diye bağırmış ve o günden sonra Feride’nin adı Çalıkuşu olarak kalmıştır. Kâmran: Feride'nin kuzeni ayrıca nişanlısıdır. Çok kibar ve yakışıklı bir İstanbul beyefendisidir. Feride'yi aldatarak Anadolu'ya kaçmasına sebep olur. Feride’nin Babası (Süvari Binbaşı Nizamettin) ve Annesi (Güzide Hanım): Feride’nin babası subay olduğu için dedesi annesini bir subaya vermek istememiştir fakat her iki taraf da birbirini sevdiği için evlenmişlerdir. Babası görevi gereği sürekli farklı yerlerde bulunmaktadır ve Feride ve annesi de onunla birliktedir. Abir, Nihan, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, 2012 8 SAHNE 1 - Kayısı Çekirdeği ve Mezarlık Geçmiş Bu hatıra defteri mektepli bir kız çocuğunun vaktiyle tamamlayamadığı ödevidir. Bugün yüreğini sürgüne yollayan sebebini, öfkesini ve kırgınlığını unutmamak hep hatırlamak için kendine ödevidir. 11-12 yaşlarındaydım o sıralar. Fransızca muallimimiz sör Aleksi bize bir yazı vazifesi vermişti. Hayattaki ilk hatıralarınızı yazmaya çalışın; bilhassa anne, baba ve kardeşleriniz ile alakalı olanları sizin için güzel bir hayal temrini olur, demişti. Beni bir düşüncedir almıştı o vakitler. Ne yazacaktım? Hafızamı biraz yokladım. Annemle ilgili en belirgin hatıram kayısı ve helvadan ibaretti. Süvari binbaşısı olan babamın vazifesi gereği Beyrut’ta idik o sıralar. Anne: Feride kafi, karnın ağrıyacak sonra. Feride: Şunu da yiyim, öyle. Baba: Bu gece vazifedeyim, akşam yemeğine bekleme. Sabah lokman efendiyi de alıp gelirim, ilaç yapar sana. Anne: Gece serin oluyor, üşütme, olur mu? *Feride kayısıları yedikten sonra çekirdeklerini yere tükürür.* Baba: Sen biliyor musun? Onları atmayıp ekersen kocaman bir ağacın ve dallarında yüzlerce kayısın olur. Feride: Nasıl? *Baba yerde çukur açar.* Baba: At bakalım kızım. *Feride çekirdeği çukura atar.* Baba: Gel sen de tut buradan. Toprak al, doldur, onun içine doldur. *Çekirdeği gömerler, bir adam su testini getirir.* Baba: İşte bu ilk suya can suyu denir kızım. Şimdi Babam cenazeyi derhal İstanbul’a, Besime teyzemin konağına getirmeye karar vermişti fakat bazı babaların kız çocuklarına annelerinin vefatını anlatmasının türlü türlü yolu vardır. Benim babam da nevi şahsına münhasır bir yol bulmuştu. Bulamamıştı demek daha doğru zannımca. Feride: Ben de sulayacağım annemi, ben de. Besime: Dur, Feride. Dur, yavrum. Dur. Babam annemin gidişini ölümün telafisi mümkün olmayan bir hata olduğunu izah edebilseydi eğer, ben kayısı ağaçlarıyla boşlukları doldurmazdım. Anne ektik sanıyordum toprağa, dünyanın bütün anneleri bana kızım desin diye. Feride: Peki, çabuk büyür mü annem? Benim kadar olduğunda çok komik olur. Onunla oyunlar oynarız, masallar anlatırım anneme. Baba: … Feride: Baba, annem benim kadar olduğunda ben yine ona anne mi diyeceğim? Baba: Feride, çocuğum, bu öyle senin zannettiğin gib bir şey değil. Feride: Ya, nasıl? Baba: Sana nasıl izah edeceğimi bilemiyorum. Canım, kızım. Gösterge Gösterge Gösteren Gösterilen Dökülen su Can suyu, Toprağa ekilen bitkinin büyümesi için gereken ilk besin Gösteren Gösterilen Dökülen su Defin işleminin tamamlanması, Geleneğin yerine getirilmesi Feride Karakteri Açısından 1. Sahne 2. Karenin Gösterge Tablosu Gösterge Gösteren Gösterilen Dökülen su Annesinin büyümesi için toprağına dökülen cansuyu Yukarıdaki karelerde Feride’nin yaşamında iki farklı zaman dilimine ait, iki benzer sahne yer almaktadır. Her iki sahnede de toprağa dökülen su görmekteyiz. Karelerin göstergebilimsel analizleri altlarındaki tablolarda yer almaktadır. İkinci kareyi yaşanmışlıktan ve deneyimden bağımsız olarak değerlendirmemiz ve değerlendirmememiz durumu için iki farklı gösterilen yorumu haliyle iki ayrı analiz tablosu ortaya çıkmaktadır. Feride; geçmişinde yaşadığı, hissettiği, deneyimlediği olay ile şimdide yaşadığı arasında çağrışımsal bir bağ kurduğundan annesinin mezarına dökülen su onun için bizim için olduğundan farklı bir anlam ifade etmektedir. Babası çocukken Feride’ye yediği kayısı çekirdeklerini atmayıp toprağa ektiğinde; çekirdeğin büyüyeceğini ve büyük bir kayısı ağacı ile bir sürü meyvesi olacağını söylemiştir. Sonraları annesi vefat ettiğinde defin işlemi gerçekleştirilirken Feride annesini kayısı çekirdeği ile özdeşleştirmiş ve annesinin de topraktan yeniden büyüyeceğini zannetmiştir. Bu durumda izleyici için defin sonrası bir geleneği yerine getirme, ölünün ruhunu huzura erdirme anlamları ifade eden kare; Feride için annesinin büyümesi için gereken yaşam suyu olarak yorumlanacaktır. Algirdas Julien Greimas’a göre göstergebilimin görevi, yalnızca dilsel olarak eklemlenmiş anlamsal bütünleri değil; yaşanmış olan, hissedilmiş olan, etkilenmiş olan gibi deyişlerin altında yatan dolaysız anlamlamaları da açıklamaktır. Demek ki, dilsel olmayan göstergebilimler, çeşitli güçlükleri aşarak, bu arada hem dilbilimin etkisinden kurtularak hem de biçimcilikten korunarak kurulmaktadır; çünkü biçimcilik, sözgelimi, uzam göstergebilimini ya da müzik göstergebilimini yalnızca gösteren boyutunu ele alan salt betimlemelere dönüştürülecektir.9 İki kareyi analiz ettiğimizde Algirdas Julien Greimas’ın göstergebilim ile ilgili yukarıdaki görüşlerini örneklendirmekteyiz. Rıfat, 2005, XX. Yüzyılda Dilbilim ve Göstergebilim Kuramları, 2. Temel metinler, Yapı Kredi Yayınları-1089, Cogito-77, 3. Baskı İstanbul. 9 SAHNE 2 - Anne Yüzü ve Yıldız Kayması Geçmiş Feride: Annemi bir daha hiç göremeyecek miyim baba? Baba: Göreceksin. Feride: Kandırıkçı, ölmüş o. Söylemiyorsun bana. Baba: Ölüm diye bir şey yok, Feride. Ölüm yalan. Kalanlar unutursa gidenler ölür esasen. O yüzden sen anneciğini şuranda ve şuranda, o kocaman yüreğinde saklayacaksın. Feride: İyi de ben annemin suratını unuttum ki. Baba: O zaman yıldızlara bak. Muhakkak göreceksin. Feride: Hangisi ki? Baba: Daha yakından bakalım mı? *Yıldız kayar.* Feride: Baba bak, annem geçti. Şimdi Sör Aleksi: [Marcel Proust - Kayıp Zamanın İzinde] Bu güzide esere başlamadan önce size bir ödev vereceğim. Siz de kendi kayıp zamanlarınızın peşine düşeceksiniz. İşe önce anne, baba, kardeşlerinizle başlayabilirsiniz. Eminim bu sizin için harikulade bir hayal temrini olacaktır. Feride: Çocukluk hatıraları mı? Anne, baba mı? Nasıl yazacağım ben? *Akşam Feride ödevini yapmaya çalışır fakat yazacak bir şey bulamaz. Defterde yalnızca kayısı, helve ve yıldız yazmaktadır. Feride anneme gidiyorum diyerek, mektebin bahçesindeki ağaca tırmanır.* Feride: Anne, n’olur yüzünü hatırlat bana. Rüyama gir hiç olmazsa. Sör Aleksi: Feride, in aşağı düşeceksin! Feride: Bir dakikacık işim var Masör. Siz uyuyun. Vallahi işim biter bitmez ineceğim. Söz, lütfen. Masör: O! İşi varmış. Gecenin bir vakti ağaç tepelerinde ne işin olur Feride? Derhal aşağı in Feride. Feride: Gidin işte, gidip uyuyun. Beni yalnız bırakın. Sör Aleksi: Feride, inebilirsin. Hadi, çabuk! Hadi canım. Feride: Ya, gidin. Sizin yüzünüzden gelmiyor işte. Gidin diyorum size, gidin. İnmeyeceğim. *Yıldız kayar. Feride anne diyerek kollarını gökyüzüne doğru uzatır ve dengesini kaybederek yere düşer.* Sör Aleksi: Yok, yok, yok, yok. Yani çocuk değil adeta bi- bir Ç ​ alıkuşu​. Gösterge Gösteren Gösterilen Yıldız kayması Göktaşının atmosfere çarptığında oksijenle tepkimeye girerek yanma eyleminin gerçekleşmesi Feride Karakteri Açısından 2. Sahne 1. Karenin Gösterge Tablosu Gösterge Gösteren Gösterilen Yıldız kayması Annesinin yüzünü unutan küçük kız çocuğunun annesini görmesi Nizamettin Bey’in annesinin yüzünü unutan küçük kızına umut vermek, annesini hatırlatmak için annesini gökyüzünde, yıldızlarda görebileceğini söylemiştir. Artık Feride için gökyüzündeki tüm yıldızlar annesinin yüzünü ifade etmektedir. Yani yıldız Feride için artık geçmiş deneyimleri ve duygularının tanıklığı sonrasında annesinin yüzünü, annesine ait bir oluşu, annesini hatırlayacak bir şeyi anlatmaktadır. Saussure’e göre “dil göstergesi bir nesneyle bir adı birleştirmez, bir kavramlar bir işitim imgesini birleştirir. İşitim imgesi salt fiziksel nitelikli olan özdeksel ses değildir; sesin anlıksal izidir, duygularımızın tanıklığı yoluyla biz de oluşan tasarımdır. Duyumsaldır bu imge.”10 DE SAUSSURE, F. (1916), “Cours de linguistique generale”, Çeviren: Prof. Dr. Berke Vardar, İstanbul: Multilingual Yayınları, 1998. 10 Annesinin öldüğünü öğrendiği gece, babası Nizamettin bey annesinin yüzünü unutan küçük kıza, annesini görebilmesi için yıldızlara bakması gerektiğini söyler. Feride yere bir kadın figürü çizerek, yıldızlara bakar ve öylece uyuyakalır. Feride Karakteri Açısından Gösterge Tablosu Gösterge Gösteren Gösterilen Siyah kalemle yere çizilmiş kadın figürü Anne, özlem, annesini kaybeden ve yüzünü unutan çocuğun çaresizliği SAHNE 3 - Çamur Atma Geçmiş *Feride’nin haftasonu ziyareti bitmiştir. Herkesle teker teker vedalaşır. Kamran biraz ileride kitap okumaktadır.* Bütün kızlar onun gönlünü çelebilmek için rekabet halindeydi. İçlerinden biri en çok sevendi muhakkak ve muhakkak ki o en çok seveni elemişti. Mühim olan katılmak mıydı? *Feride yerden bir avuç çamur alır ve Kamran’a fırlatır.* Kamran: N’aptın sen? Besime: Kızım niye çamur atıyorsun Kamran’a? Feride: Çünkü beni görmüyor. Şimdi *Kamran mektebe Feride’yi ziyarete gelir.* Usta bir yalancı olabilirsin ama pasaklılığın seni ele verdi. Dün Göksu Deresi’ndeydin değil mi? Seni görmedim diye bana çamur attın. Tıpkı çocukken yaptığın gibi. Feride: Kimdi o hanım? Feride: Allah’ım teşekkür ederim. Nasıl da özlemiştim süslü teyze oğlumla uğraşmayı. Bak, bak cakaya bak. Nasıl da göz süzüyor aleme. Alayım fiyakanı aşağıya da gör gününü. Kamran: Çıldırıyorum hasretinden, n’olur yüzünü esirgeme bir daha benden. Neriman: Esirger miyim hiç? Asıl en çok ben kahroluyorum seni görmedikçe. Kamran: Barıştık mı papatyam? Feride: Şu çamurun tadına bakarsan barışırız. Neriman: Münasebetimizi saklı tutacağına söz verirsen barışırız. Kamran: Yapma lütfen, çocukluk ediyorsun. *Feride bir avuç çamur alır ve Kamran’a atar.* Neriman: Arsız çocukların işi boşver. Feride: Uyuz, sıntır. Görmedi beni. Kamran: Gizli saklı görüşmekten, herkesin içindeyken seni umursamıyormuş gibi yapmaktan, sana dokunamamaktan yoruldum. Lütfen bana itimat et. Beni seninle olabilmek için dünyayı karşıma almaya hazırım meleğim, niçin bu ürkekliğin? Feride: Bak, bak, bak laflara bak. Acı, gözyaşı vıcık vıcık dram. Neriman: Annen mukavemet eder küçüğüm, iki alem bir olsa mukavemet eder. Göze alamam. Üstelik çok da haklı. Feride: Küçüğüm mü? Kim bu kadın ayol? Kamran: Böyle konuşma. Hem annem de kıymet veriyor sana. Zamanla alışır. Onlarla yüzleşmekten kaçarsak, birlikte mücadele etmezsek, aşkımızın kıymeti nerede kaldı? Neriman: Henüz hazır değilim, ısrar etme. Anlayış göster lütfen. Kamran: Peki papatyam, sen nasıl arzu edersen lakin acı çekiyorum. Feride: Beter ol, papatyalar yesin seni. Gösterge Gösterge Gösteren Gösterilen Gömleğin üzerindeki çamur lekesi Kızgınlık, öfkenin dışa vurumu, kendini fark ettirme çabası Gösteren Gösterilen Ceketin üzerindeki çamur lekesi Kıskançlık, kızgınlık İzleyici Açısından Gösterge Tablosu Gösterge Gösteren Gösterilen Ceketin üzerindeki çamur lekesi Kir, pislik, kirlenmiş ceket Bir göstergenin eşzamanlı ve artzamanlı çözümlenmesi yapılırken; metnin eşzamanlı çözümlemesi için onun parçaları arasındaki ilişkilere bakılır ve bu öğeler arasındaki bağlantı ve zıtlıklar ele alınır. Artzamanlı çözümlemede ise hikayenin, olayın geliştiği yol incelenir ve öyküyü biçimlendiren olaylar dizisi üzerinde yoğunlaşılır.11 Çalışma boyunca geçmiş ve şimdi şeklinde iki farklı zaman diliminde incelenen sahnelerde gösterilenin, algılayan zihnin bakış açısına göre değiştiği anlatılmak istenmiştir. 3. sahnede ise karakterin bakış açısı yerine izleyicinin bakış açısı ayrıca incelenmiştir. Bu sayede gösterge eşzamanlı ve artzamanlı olarak iki çerçevede de incelenmiştir. Yukarıdaki iki sahnede Feride’nin çocukluğunda çocukça bir hırçınlıkla, Kamran’ın onu fark etmemesi üzerine yaptığı hareketi, büyüdüğünde Göksu deresinde rastgele karşılaştıklarında yine yaptığını görmekteyiz. Bu bağlamda çamur atma sahnesi artzamanlı olarak, yani olayın öncesi ve sonrası esas alınarak incelendiğinde gösteren çamur lekesinin gösterileni bir duygunun dışavurumu, fark edilme arzusudur. Aynı sahne eşzamanlı olarak incelendiğinde ceketteki çamur lekesi yalnızca ceketin kirlendiğini ifade etmektedir. Sonuç Göstereni öznenin bakış açısına göre, süreci dahil ederek yahut süreçten bağımsız olarak incelediğimizde gösterilenin detaylandığını, farklılaştığını görmekteyiz. Saussure’ün dil ve söz için yaptığı ayrımın benzerini gösteren ve gösterilen kavramları için yapmamız mümkündür. Göstereni toplumsal bir kurum, gösterileni ise bunun özel ve değişken gerçekleşme biçimi olarak yorumlamamız mümkündür. 11 ELDEN, M., Ulukök Ö. ve Yeygel,S., 2005, Şimdi Reklamlar. KAYNAKLAR ● İmgelerin Göstergebilimsel Çözümlenmesi “Film Afişi Örneği” Birsen Çeken, Asuman Aypek Arslan, 28.11.2016 ● Göstergebı ̇lı ̇mı ̇n Serüvenı ̇, Mehmet Fat h ÜNAL, 12.12.2016 ● Dı ̇lbı ̇lı ̇m Ve Göstergebı ̇lı ̇m: Ferdinand De Saussure ve Göstergebı ̇lı ̇mı ̇ Anlamak Şaban Köktürk, Semra Eyrı ̇, 2013 ● Saussure Dilbiliminin Temel Kavramları, Mehmet Rifat ● Rifat, Mehmet. Dilbilim ve Göstergebilim Kuramları, Yazko Yayınları, 1983. ● Peirce, Mantık Üzerine Yazılar ● DE SAUSSURE, F. (1916), Cours de Linguistique Generale ● Rıfat, 2005, XX. Yüzyılda Dilbilim ve Göstergebilim Kuramları ● Abir, Nihan, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, 2012 ● Eco, Umberto, Alımlama Göstergebilimi ● Rifat, Göstergebilimin ABC’si ● Altuğ, Taylan, Dile Gelen Felsefe ● Peirce, Charles Sanders, Göstergeler Kuramı: Göstergebilim ● ELDEN, M., Ulukök Ö. ve Yeygel,S., 2005, Şimdi reklamlar, İletişim yayınları, 1. Baskı, İstanbul.