Academia.eduAcademia.edu

ULUSLARARASI HUKUKTA TİCARET UNVANI KORUMASI

Bu çalışmamızda Türk Hukuk sisteminde esas itibariyle Türk Ticaret Kanunu'nun (TTK) 39 ila 52. maddeleri ile sağlanan "ticaret unvanı" korumasının, uluslararası alandaki durumu ele alınmıştır. Başka bir ifadeyle bir ticaret unvanının hali hazırda uluslararası boyutta sahip olduğu koruma imkânları ve bu imkânların diğer fikri mülkiyet haklarına nazaran neden daha dar olduğu irdelenmiştir. Çalışmamızda tek ana başlık altında öncelikle ticaret unvanı kavramının ne olduğu, ticaret unvanına ilişkin olarak genellikle karşılaşılan yaklaşım biçimleri kısaca açıklanmış, sonrasında ticaret unvanının ülkemizdeki koruma durumuna son derece kısaca değinilerek ilk alt başlığımıza son verilmiştir. Ardından gelen ikinci alt başlık altında ise makalemizin asıl konusu olan ticaret unvanının uluslararası alandaki koruma durumu irdelenmiştir. Bu bölüm içinde, ticaret unvanına sağlanan uluslararası korumaya ilişkin bilgiler yanında, kısaca fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuat1 kapsamındaki diğer fikri ve sınai haklara da yer yer değinilmiş ve ticaret unvanının uluslararası korunması ile ilgili kendi kanaatlerimiz belirtilmiştir. İkinci ve son bölümde ise makale çok kısa bir şekilde özetlenerek toparlanmış ve çalışmamız sona erdirilmiştir. Anahtar Kelimeler: ticaret unvanı, uluslararası hukuk, fikri ve sınai haklar

ULUSLARARASI HUKUKTA TİCARET UNVANI KORUMASI ÖZET Bu çalışmamızda Türk Hukuk sisteminde esas itibariyle Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 39 ila 52. maddeleri ile sağlanan “ticaret unvanı” korumasının, uluslararası alandaki durumu ele alınmıştır. Başka bir ifadeyle bir ticaret unvanının hali hazırda uluslararası boyutta sahip olduğu koruma imkânları ve bu imkânların diğer fikri mülkiyet haklarına nazaran neden daha dar olduğu irdelenmiştir. Çalışmamızda tek ana başlık altında öncelikle ticaret unvanı kavramının ne olduğu, ticaret unvanına ilişkin olarak genellikle karşılaşılan yaklaşım biçimleri kısaca açıklanmış, sonrasında ticaret unvanının ülkemizdeki koruma durumuna son derece kısaca değinilerek ilk alt başlığımıza son verilmiştir. Ardından gelen ikinci alt başlık altında ise makalemizin asıl konusu olan ticaret unvanının uluslararası alandaki koruma durumu irdelenmiştir. Bu bölüm içinde, ticaret unvanına sağlanan uluslararası korumaya ilişkin bilgiler yanında, kısaca fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuat TTK 4/1-d hükmünün gerekçesi icabınca “fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuat” ifadesinin fikri ve sınai hakları kapsaması sebebiyle bu ifade tercih edilmiştir. “Fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuat” ifadesinin dar yorumlanmaması gerektiği, kanun koyucunun bu hüküm ile fikri ve sınai hakları geniş biçimde ifade ettiği yönünde; Rauf KARASU(2019), Fikri Mülkiyet Uyuşmazlıklarında Zorunlu Arabuluculuk Dönemi Başladı, https://fikrimulkiyet.com/fikri-mulkiyet-uyusmazliklarinda-zorunlu-arabuluculuk-donemi-basladi/ 4 Mayıs 2019 tarihinde erişildi. kapsamındaki diğer fikri ve sınai haklara da yer yer değinilmiş ve ticaret unvanının uluslararası korunması ile ilgili kendi kanaatlerimiz belirtilmiştir. İkinci ve son bölümde ise makale çok kısa bir şekilde özetlenerek toparlanmış ve çalışmamız sona erdirilmiştir. Anahtar Kelimeler: ticaret unvanı, uluslararası hukuk, fikri ve sınai haklar ABSTRACT In this study, the international status of the protection of trade names which is provided by Articles 39 to 52 of the Turkish Commercial Code is discussed. In other words, the protection possibilities that a trade name/commercial name possesses internationally and why these opportunities are narrower than other intellectual property rights, have been examined. In the first chapter in our study, the concept of trade name, and the types of approaches commonly encountered with respect to trade names are briefly explained. Then the first topic in the first chapter is put to an end by simply clarifying the position of the protection status of trade names in our local law. Under the second topic, the protection status of trade name, which is the main subject of our article, in the international arena is examined. In this section, information about the international protection provided to the trade names, as well as other intellectual and industrial property rights under the legislation on intellectual property law are briefly mentioned. Alongside with that, our personal view on the issue is explained as well. In the second and last chapter, the article was summarized in a very short way and the study was finalized. Keywords: trade name/commercial name, international law, intellectual and industrial property rights TİCARET UNVANININ ULUSLARARASI ALANDA KORUNMASI A. Ticaret Unvanı Kavramı Ticaret unvanının uluslararası alanda nasıl korunduğu konusuna geçmeden önce, ticaret unvanı kavramına kısaca değinmek gereklidir. Zira kavramın kendisi bilinmeden ve temelde ne manaya geldiği anlaşılmadan, milletlerarası boyutta ne şekilde korunduğuna/korunabileceğine ilişkin belirleme yapmanın pratik bir faydası olmayacaktır. En basit haliyle ticaret unvanı, bir taciri diğer tacirlerden ayırmaya ve onu tanıtmaya yarayan isimdir. Tanımdan görüldüğü üzere ticaret unvanı, ticari işletmeyle değil fakat tacirin bizzat kendisi ile ilgilidir. Buna ek olarak ticaret unvanının temel işlevi, ilk cümlemizde bahsetmiş olduğumuz üzere, taciri diğer tacirlerden ayırmak ve tacirin kimliğinin teşhisini (gerçek kişi tacir mi, tüzel kişi tacir mi? vb.) sağlamaktır. Ticaret unvanı temelde, ticari hayatta ayırt ediciliği sağlamak için kullanılan marka, alan adı, coğrafi işaret gibi ayırt edici/tanıtıcı göstergelerden birisidir Cahit SULUK, Rauf KARASU, Temel NAL “Fikri Mülkiyet Hukuku”, Seçkin Yayınları, Ankara 2018, s.373. Bunun yanı sıra hukukumuz bakımından ticaret unvanı bir fikri mülkiyet hakkı olarak kabul edilmektedir (Türk Ticaret Kanunu 11/3). Adından da belli olduğu üzere ticaret unvanı, tacirler için var olan bir isimdir. Yoksa esnaflar ve sair kişiler ticaret unvanı kullanamazlar. B. Ticaret Unvanının Uluslararası Alanda Korunması İnsan ilişkilerinin, daha özelde hukukun ve bundan da daha özelde fikri mülkiyet hukukunun tarihi gelişimi göz önüne alındığında, artık sınırların eskisi kadar bir ehemmiyetinin kalmadığı görülmektedir. Bu durum, fikri hakların korunması noktasında da devletleri, çok uluslu örgüt ve şirketleri ve elbette ki fikri veya sınai hak sahibi kişileri düşünmeye sevk etmiştir. Bu düşünceler neticesinde ise, gerekçeleri ve maksatları farklı olsa da, çeşitli aktörler tarafından milletlerarası sahada uyumlama çabaları baş göstermiştir. Fikri mülkiyet hukukuyla alakalı olarak milletlerarası boyutta, kimi bölgesel kimisi daha geniş kapsamlı çeşitli anlaşmalar yapılmış, kurumlar kurulmuştur. Bu anlaşmalar ile fikri ve sınai hakların sınır aşan bir düzeyde ve ülkeler arasında en azından büyük farklılıkları engelleyebilecek bir uyum içinde korunması amaçlanmaktadır. Bu maksatla uluslararası alandaki çalışmalar özellikle 1873 Viyana ve 1878 Paris Kongreleri’nden sonra 1883 yılında imzalanan “Paris Sözleşmesi” (Paris Convention for the Protection of Industrial Property) ile somut olarak başlamıştır Zehra YALMANKÜLAH, “Ticaret Unvanı ve Korunması”(Yüksek Lisans Tezi, Kırıkkale Üniversitesi), s.20. Sonraki yıllarda Paris Sözleşmesi ile aynı mantıkta, daha açık bir ifadeyle, bir şemsiye sözleşme vasfını haiz başka uluslararası sözleşmeler de imzalanmıştır. Bunlar; 14 Haziran 1967’de Stockholm’de imza edilen Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı (World Intellectual Property Organization-WIPO) Kuruluş Sözleşmesi ve Dünya Ticaret Örgütü (World Trade Organization- WTO) Kuruluş Sözleşmesi ile bu sözleşmenin eki niteliğindeki TRIPS (Agreemnets of Trade Related Aspects Of Intellectual Property Rights)’tir. Bu genel nitelikli sözleşmeler ile fikri mülkiyet haklarına ilişkin korumanın çerçevesi çizilmeye, ülke uygulamaları arasında ahenk oluşturulmaya çalışılmıştır. İlgili sözleşmeler haricinde marka, patent ve tasarım haklarına ait alanları ayrı ayrı düzenleyen pek çok uluslararası anlaşma ve protokol hazırlanmış ve imzalanmıştır. Söz konusu fikri ve sınai hakları koruma amaçlı sözleşmeler yanında, korumanın mümkün olabilmesi için her bir alana ait “sınıflama” anlaşmaları da akdedilmiştir. Bir örnekle durumu açıklamak gerekirse; marka hakkını uluslararası sahada koruyabilmek adına Marka Kanunu Antlaşması (Trademark Law Treaty-TLT) imzalanmış, söz konusu antlaşmanın ülkeler arasında uyum içinde uygulanabilmesini temin etmek adına, Markaların Mal ve Hizmetlerinin Uluslararası Sınıflandırılmasına İlişkin Nice Anlaşması ve Markaların Şekilli (Figüratif) Elemanlarının Uluslararası Sınıflandırılmasına İlişkin Viyana Anlaşması imzalanmış, ayrıca markaların uluslararası tescil usulünü düzenleyen Madrid Protokolü devreye sokulmuştur. Görüldüğü üzere bu usul ile marka hakkı bir hak olarak güvenceye alınmış, ardından bu hakkın söz konusu anlaşma tarafları için ortak biçimde tanınacağı netleştirilmiş, sonrasında ülkeler arası başvurularda standardı sağlayabilmek adına herkes için geçerli bir uluslararası sınıflandırma yöntemi öngörülmüş ve son olarak da tüm bu tedbirleri gerçekten anlamlı kılabilmek adına birden çok ülkeye başvuruyu kolaylaştıran bir protokol ile marka hakkı hakiki manada uluslararası bir güvenceye kavuşturulmuştur. Ancak bu açıklamalarımız anlaşma/sözleşmelere ilişkin kronolojik sıralamanın bu şekilde olduğu veya diğer sınai mülkiyet hakları için de aynı usul ile düzenleme yapıldığı şeklinde anlaşılmamalıdır. Burada yalnızca uluslararası sistemin mantığına ilişkin ufak bir belirleme yapılmıştır. Benzer usullerle uluslararası arenada hem marka, hem patent hem de tasarım hakları belirli seviyede bir güvence altındadır. B.1 Ticaret Unvanlarına İlişkin Uluslararası Sistem Yukarıda bahsetmiş olduğumuz diğer fikri ve sınai mülkiyet haklarının aksine, mevcut durumda ticaret unvanına hasredilmiş bir uluslararası sözleşme/anlaşma/antlaşma bulunmamaktadır. Bir fikri mülkiyet hakkı olduğu, genel olarak kabul gören ticaret unvanlarına ilişkin korumanın diğer fikri mülkiyet haklarından (marka, patent, tasarım gibi) ayrı tutulması ve ticaret unvanına has uluslararası metinlerin ve bu metinlere dayanan bir beynelmilel sistemin kurulmamış oluşu, bir noktaya kadar anlaşılabilir bir durumdur. Zira her ne kadar bir fikri hak olsa da ticaret unvanı gerek marka, gerek patent ve gerekse tasarımlardan niteliği gereği çok ayrıdır. Her şeyden önce, marka, patent ve tasarımların standartları konusunda ülkeler arasında bazı farklılar bulunsa bile temelde her bir hakkın neyi ifade ettiği birçok devlet için tartışma konusu değilken ticaret unvanı teriminden anlaşılan ve bu kelimeye yüklenen anlam ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir(Bu konuya aşağıda “Ticaret Unvanının Korunmasında Yabancı Ülke Sistemleri” başlığı altında kısaca değinilecektir). En temel konuda bir başka ifade ile, ticaret unvanının tanımı ve ne işe yaradığı noktalarında dahi bir uyum bulunmaması da bu hakkın diğerleriyle bir tutulmamasında etkendir. Fakat elbette ki ticaret unvanı, uluslararası alanda tamamıyla korumasız bırakılmış da değildir. Ticaret unvanlarına uluslararası koruma sağlayan en temel hüküm Paris Sözleşmesi’nin 8. maddesidir. Buna göre; “Bir ticaret unvanı, bütün üye ülkelerde başvuru veya tescil zorunluluğu olmaksızın ve bir markının parçası olup olmamasına bakılmaksızın korunacaktır.” Görülebileceği üzere Paris Sözleşmesi ticaret unvanlarının tüm üye devletlerde korunmasını öngörmekte ve hatta daha doğru bir tabirle, istemektedir. Fakat sözleşme, korumanın nasıl olması gerektiği yahut standartları konusunda bir belirleme yapmadığı gibi, koruma sağlanmaması ihtimalinde ne olacağını da açıklığa kavuşturmamıştır. Paris Sözleşmesinin 8. maddesi yalnızca, üye devletlere tescil veya başvuru yükümü öngörmeksizin ticaret unvanlarını korumalarını salık vermekte ve başka bir ayrıntıya girmemektedir. Şu durumda korumanın ne şekilde ve hangi kapsamda sağlanacağı üye devletlerin inisiyatifindedir SULUK, KARASU, NAL, op. cit., s. 386. Üye devletlerin sağlamakla yükümlü oldukları korumanın çerçevesi ise Paris Sözleşmesi’nin temel ilkelerinde gizlidir. Paris Sözleşmesi; “korumanın asgari koşulları, milli muamele, eşitlik ilkesi ve rüçhan hakkı” olmak üzere dört temel prensip öngörmüştür Patent ve Marka Vekilliği Sınavı Hazırlık Kitabı, 2017, s. 66. Bunlardan eşitlik ilkesine göre; “sözleşmeye taraf her ülke, sınai mülkiyet hakları ile ilgili olarak tüm işlemlerde kendi vatandaşlarına uyguladığı işlemlerin ve tanıdığı hakların aynısını, ayırım gözetmeksizin diğer üye ülke vatandaşlarına da eşit olarak uygulamak zorundadır Ibid..” Şu halde bir üye devlet, ulusal hukuk sisteminde kendi vatandaşlarına ticaret unvanı koruması ile ilgili olarak hangi hakları tanıyor ve ne tür yekiler veriyor ise, bir başka üye ülke vatandaşına veya bu kapsamda kalanlara da aynı hakları, tescil zarureti aramaksızın, sağlamakla yükümlüdür Aynı doğrultuda Bkz: SULUK, KARASU, NAL, op. cit., s. 386. Misalen, yukarıda bahsetmiş olduğumuz üzere, Türkiye’de ticaret unvanları TTK 52’ye göre, tescilsiz ticaret unvanları ise TTK 54 vd.(haksız rekabet) hükümlerine göre korunmaktadır. Fakat tescilsiz bir ticaret unvanının haksız rekabet hükümlerine göre korunabilmesi için ilgili piyasada biliniyor olması aranmaktadır. Şu halde, Paris Sözleşmesi çerçevesinde yabancı kişilere ait ticaret unvanlarının korunmasında, sözleşme gereği, Türkiye’de kullanma veya tescil şartı aranmasa da, ilgili piyasada belirli seviyede bilinme şartı aramanın önünde bir engel bulunmamaktadır Mehmet Emin BİLGE, “Ticari Ad ve İşaretler Arasında Karıştırılma Tehlikesi”, Yetkin Yayınevi, Ankara 2014, s. 29. Ticaret unvanı doğrudan olmamakla beraber, TRIPS tarafından da koruma altına alınmıştır. Aslında TRIPS içeriğinde ticaret unvanına yer vermemiş ve koruma şartlarını belirlememiştir. Fakat TRIPS 2. maddesinin 1. fıkrası, bizi 1. maddenin 2. fıkrasına, bu madde de bizi TRIPS’in ticaret unvanlarını da koruduğu tespitine götürmektedir. İlgili hükümler şu şekildedir; TRIPS m. 2/1: “Bu Anlaşmanın II, III ve IV. Bölümleri ile ilgili olarak, üyeler, Paris Sözleşmesinin (I967) 1 ila 12. maddeleri ile 19. maddesine uyacaklardır.” TRIPS m.1/2: “Anlaşmanın amaçları için "Fikri Mülkiyet" deyimi, II. Bölümün, 1 ila 7. kısımlarına konu oluşturan fikri mülkiyetin bütün gruplarını ifade eder.” Bu maddelerin bizi ulaştırdığı sonuç şudur; TRIPS 2. Bölümünde ticaret unvanlarını bir fikri mülkiyet hakkı olarak saymış değildir. Ancak, Anlaşmanın 2/1 maddesi gereğince 2. Bölüm ile ilgili olarak Paris Konvansiyonu’nun 1 ila 12. maddelerinin (ve aradaki tüm maddelerin) üye devletler tarafından “uyulması zorunlu” maddeler oluşu ve yukarıda değinmiş olduğumuz üzere Paris Konvansiyonu’nun/Sözleşmesi’nin 8. maddesinin ticaret unvanını koruyan bir hüküm oluşu sebebiyle, ticaret unvanları TRIPS şemsiyesinde koruma altındadır. Fakat görüldüğü üzere ticaret unvanları için fikri mülkiyete ilişkin diğer haklara dair olarak bahsetmiş olduğumuz gibi bir koruma sisteminden bahsedilememektedir. Kanaatimizce ticaret unvanının diğer fikri haklar gibi değerlendirilmemesi ve bu konuda bir anlaşma yapma noktasında ihtiyaç yahut öncelik hissedilmemiş oluşu, birtakım geçerli nedenlere dayanmaktadır. Bir vazo tasarımını ele alalım. Söz konusu tasarım malumdur ki görsel bir bilgidir. Bir diğer ifade ile tasarımcı, vazoyu çizmiştir ve çizim somut olarak mevcuttur. Şu durumda söz konusu çizimi gören, ele geçiren herhangi başka bir kişi veya çizimlerini görmemekle beraber söz konusu vazodan bir adet satın alan başka bir tasarımcı yahut belki de sıradan vatandaş bile, elindeki örneğe bakarak bu vazoyu tekrar meydana getirebilecektir. Zira vazonun Türkiye’de çizilmiş/tasarlanmış oluşu, Malezya’da yeniden üretilmesine mani değildir. Bu durumda gerçek hak sahibinin tasarımı dünyanın her noktasında tehlike altındadır. Elbette ki hiçbir kimsenin de hakkını dünyanın her yerinde veya belki de yalnızca bir bölgesinde kendi imkânları ile arayabileceği düşünülemeyecektir. Aynı durumu bir patent örneği üzerinden değerlendirelim. Bilindiği üzere bir patent başvurusunda başvurucu, patentini açıklamak zorundadır. Yine bilindiği gibi, patent başvuruları istemleri ile beraber yayınlanmaktadır. Başka bir ifade ile, patenti belli bir aşamadan sonra herkes görebilmektedir. Şu halde üstteki paragraf için söylediklerimiz aynen burası için de geçerlidir. Herhangi bir mucidin, uluslararası bir anlaşma veya patenti en azından dünyanın bir bölümünde koruyabilecek bir sözleşme olmaksızın, tek başına tüm taklitçilere karşı kendisini savunabileceğini düşünmek abesle iştigal olur. Hemen hemen aynı belirleme markalar için de yapılabilir. Nitekim markalar, belirli bir şekil, sadece bir ses, çizim veya isim olabilecektir. Misalen bir elma şekli dünyanın başka yörelerinde de muteber olabilecek bir şekildir. Elma şekilli markasını korumak isteyen marka sahibinin tek tek bütün haksız faillerle mücadele etmesini öngörmek mümkün değildir. Peki bizce ticaret unvanında bu durum neden farklıdır? Bilindiği üzere, ticaret unvanı, bizim hukukumuza göre, taciri tanımlamaktadır. Bunun yanı sıra pek çok ülkede ticaret unvanı için gerçeklik yahut karma sistem veya bu sistemlere benzer sistemler uygulanmaktadır. Şu durumda misalen Ahmet BARUT ticaret unvanı çok büyük ihtimalle, bir Çinli için hiçbir şey ifade etmeyecek ve bir Çinli tarafından (herhangi bir pratik faydası olmayacağı için) ticaret hayatında kullanılmayacaktır. Bir Güney Kore vatandaşının Korece kullandığı ticaret unvanı, bir Makedon için manasızdır. Bu da bizi şu sonuca götürmektedir; ticaret unvanları büyük oranda gerçek/tüzel kişi isimlerinden ve/veya ticari faaliyetin adından meydana gelmektedir. Bir diğer ifade ile birçok ülkede kullanılan ticaret unvanlarının o ülkenin “yerli dili” ile çok yakından bağlantılı olma olasılığı yüksektir. Dolaysıyla “UYSAL Nakliyat Temizlik Gıda A.Ş.” ticaret unvanının Amerika Birleşik Devletleri’nde aktüel bir karşılığı olamayacaktır. Bu sebeple de ihlal edilme ihtimali oldukça düşüktür. Fakat turuncu çember içine siyahla yazılmış “UYSAL” markası Amerika’da da, Güney Afrika Cumhuriyeti’nde de rahatlıkla ihlal edilebilecek bir fikri varlıktır. Burada yanlış bir anlaşılmaya mahal vermek istemiyoruz. Elbette ki her fikri mülkiyet hakkı dünyanın herhangi bir yerinde ihlal edilebilecek niteliktedir. Buna ticaret unvanları da dahildir. Bizim burada ifade etmeye çalıştığımız husus, ticaret unvanının farklı devletler nezdinde milliyeti ve dilleri farklı insanlar tarafından ticari hayatta kullanılma olasılığının ve buradan hareketle ihlal ihtimalinin son derece düşük olduğudur. Yoksa elbette ki, aynı dili kullanan (Misalen; ABD, İngiltere, Yeni Zelanda, İrlanda, Kanada, Avustralya veya Almaya, Avusturya) ülkelerde yukarıda bahsettiğimiz engel bulunmadığı için ticaret unvanı ihlal edilebilecektir. Söz gelimi Bilal KARAGÖZ gerçek kişi ticaret unvanının, bizimle aynı dili konuşan Azerbaycan’da bir karşılığı olabileceği ve rahatlıkla ihlal edilebileceği düşünülebilir. Yahut aynı mantıkla İngilizce “Apple” kelimesi artık dil engeline takılmaksızın herhangi bir yerde ihlal edilebilecek bir vasıftadır. Buradaki belirleme ile ortaya koymak istediğimiz, ticaret unvanına dair ayrık bir uluslararası anlaşma yapılmamış olmasının sebebinin, uluslararası aktörler tarafından ihlal riski ve uygulamadaki ihlal durumu göz önüne alınarak diğer fikri haklara nazaran, ticaret unvanında ihlal olasılığının çok daha düşük olduğunun değerlendirilmiş olması, ihtimalidir. Nitekim misalen, marka hukuku alanında uluslararası sahada markanın korunmasını kolaylaştırmak adına, ihlal riski değerlendirildiği için, “tanınmış marka” adı altında bir düzenleme bulunmaktadır. Fakat aynı veya benzer bir durum ticaret unvanı için geçerli değildir. Zira, ticaret unvanın bu denli uluslararası bir ihlale konu olabileceği değerlendirilmemektedir. Yahut başka bir mantıkla gittiğimiz takdirde, patentler için öngörülmüş olan “zorunlu lisans” kavramına benzer bir kavram da ticaret unvanları için mevcut değildir. Bilindiği üzere zorunlu lisans uygulaması en özet haliyle, usulüne göre patentini almış olduğu buluşunu geçerli bir sebebi olmamasına rağmen kullanmayan ve başkalarının kullanmasına da izin vermeyen ve bu sebeple toplumun gelişimine, kamu yararına olumsuz etki yapacağı değerlendirilen kişilere ait patentli buluşların, patent sahibinin rızası hilafına, başkalarına kullanma hakkının verilmesi sistemidir. Buradaki kaygı kamu menfaatidir, zira kanun koyucular patenti alınmış bir ürünün ilerlemeye katkı sağlayacağını ve böyle bir imkândan toplumun gerekçesiz olarak mahrum bırakılmaması gerektiği savına dayanmaktadır. Bu yönde bir belirleme ticaret unvanları için bulunmamaktadır. Kanaatimizce bu durumun sebebi kanun koyucuların, ticaret unvanının kullanılması veya kullanılmamasını kamu menfaatini doğrudan etkileyebilecek bir husus olarak görmemeleridir. Tek başına bu örnekler dahi, ticaret unvanına ilişkin korumanın ne sebeple marka, patent veya tasarım korumasından farklı değerlendirildiğine ilişkin fikir verebilecektir. Sonuç olarak, ticaret unvanının uluslararası alanda korunmasına özgü bir anlaşma şu anda mevcut değildir. Elbette bu sebeple, ticaret unvanının uluslararası tescili yahut uluslararası ticaret unvanı başvurusu gibi bir müessese de henüz ortada yoktur. Ticaret unvanlarına ait mevcut uluslararası bir düzenleme olmamakla beraber, çalışmamızı bitirmeden önce birtakım yabancı ülke düzenlemelerine ve WIPO belirlemelerine bize fikir vermesi amacıyla, bakmakta fayda olacağını düşünüyoruz. B.2 Ticaret Unvanının Korunmasında Yabancı Ülke Sistemleri B.2.1 Fransa: Ticaret unvanı Fransa’da, ülkemizden farklı olarak taciri değil ticari işletmeyi gösterir şekilde tanımlanmaktadır. Fransız hukukuna göre ticaret unvanı, “öyle bir isimdir ki, ticari işletme onun altında işletilir ve onunla tanınır” şeklinde tanımlanmaktadır Şerife KORKMAZ, “Ticaret Unvanının Korunması ve Marka İle İlişkisi” (Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, 2010), s.7. Bir başka fark ise ticaret unvanının bir ürünü ayırt etmek için de kullanılabileceğinin kabul edilmesidir. Böyle bir ihtimalde ticaret unvanı mallar üzerine konulmakta ve aslında marka ile son derece yakınlaşmaktadır Ibid., (Claude GIVERDON (Çev. Akar ÖÇAL): Ticarî İsim, Eskişehir 1981, s. 3.). Hukuki nitelik ise Fransız Hukukunda Türk Hukukunda olduğu gibi tartışmalıdır. Fransız Hukuk sisteminde ticaret unvanının niteliği konusunda bir birlik olmasa da, unvanın mameleki bir kıymeti olduğu ve aynı Türk Hukuku’nda olduğu üzere ticari işletmenin devrinin ticaret unvanının da devrini kapsadığı kabul edilmektedir Ibid., s.8 (Akar ÖÇAL: “Ticaret Unvanının Devri”, ESADER 1973, C. IX, S.1, s. 267–274.). Ticaret unvanı hakkı ise haksız rekabete ilişkin hükümler çerçevesinde koruma altındadır. B.2.2 İngiltere: İngiliz hukuk sisteminde ticaret unvanı, belli bir işletmeyi, işletmenin bulunduğu yeri veya belirli bir mal sınıfını ticari yaşamda tanıtmak amacıyla kullanılan isim olarak tanımlanmaktadır. Bir diğer ifade ile İngiltere’de yapılmış olan tanım, Fransız Hukuku’ndaki tanıma yaklaşmaktadır. Tanımdan fark edilebildiği üzere ticaret unvanı mallar üzerinde de kullanılabilme imkânına sahiptir Ibid., s.9(A.Tülin YÜRÜK: “Ticaret Unvanının Korunması”, s.17.). Yine elbette dikkat edilmelidir ki, ticaret unvanı tanımı tacir merkezli değil, ticari işletme merkezli yapılmıştır. B.2.3 Amerika: Amerikan hukukunda ticaret unvanı, "işletme sahibinin mallarını, hizmetlerini, işletmesini tanıtmak ve ticari saygınlık sağlamak amacıyla kullandığı isim, kelime veya ibarelerdir" şeklinde tanımlanmaktadır Ibid., s.10.Elbette ki bu tanım mutlak bir tanım değildir. Amerikan sistemi içinde de, bizde olduğu üzere, farklı tanımlar bulunmaktadır. Bu hukuk anlayışında ticaret unvanı, bir tür mülkiyet hakkı olarak kabul edilmekte ve bu hak kullanıldığı işletmeden bağımsız olarak yorumlanmamaktadır. Amerikan sisteminde ticaret unvanları bir şirketi, işi veya ortaklığı tarif etmek için kullanılır, yoksa ticaret unvanları ürün veya hizmeti göstermez Trade Names, https://www.justia.com/intellectual-property/trademarks/trade-name/ 9 Mayıs 2019 tarihinde erişildi. . Amerikan sisteminde marka hakkı başta gelmek üzere, fikri mülkiyet haklarının kazanılabilmesi “kullanma” şartına bağlıdır Av. Işıl SELEN DELEMEÇ(2017), ABD Marka Hukukunda Kullanım Şartı, https://startuphukuku.com/abd-marka-hukukunda-kullanim-sarti/ 10 Mayıs 2019 tarihinde erişildi.. Aynı ilke ticaret unvanları için de geçerlidir. Bir ticaret unvanına ilişkin mülkiyet hakkının kazanılabilmesi için belirli bir müddet kullanılmış olması gerekmekte ancak bu sürenin ne kadar olması gerektiği yönünde net bir tespit bulunmamaktadır KORKMAZ, op. cit., s.10, (YÜRÜK, s. 26.). Ticaret unvanı üzerinde, malikin kullanım önceliğine dayanan tekel hakkı vardır. İlk kullanma ile tekel hakkının kazanılması aynı faaliyet alanındaki işletmeler açısından önem taşımaktadır. Nitekim birbirinden tamamen farklı iki faaliyet alanında aynı unvanın kullanılabilmesi mümkün olabilmektedir. Fakat Amerikan hukukundaki en büyük farklılık eyalet sistemi sebebiyle ortaya çıkmaktadır. Zira bir ticaret unvanı “business legal name, trade name veya doing business as (DPA)” almak ve kullanmak isteyen kişi, aldığı bu adı kural olarak kendi eyaleti içinde koruyabilmektedir Caron Beesley(2015), How to Protect Your Business Name in the US and Worldwide, https://www.sba.gov/blogs/how-protect-your-business-name-us-and-worldwide 10 Mayıs 2019 tarihinde erişildi. . Ticaret unvanını tescil ettiren kişilerce daha kapsamlı bir koruma talep ediliyorsa, örneğin ülke genelinde bir koruma ihtiyacı mevcut ise hak sahiplerine Birleşik Devletler Patent ve Marka Ofisi’ne başvurarak, ticaret unvanlarını bir marka olarak tescil ettirmeleri önerilmektedir Brette Sember, Esq., 3 Ways to Register a Business Name, https://www.legalzoom.com/articles/3-ways-to-register-a-business-name, 10 Haziran 2019 tarihinde erişildi. . B.2.4 İsviçre: İsviçre hukukunda ticaret unvanına ilişkin belirlemeler hukuk sistemimizle paralellik göstermektedir. Nitekim “İsviçre hukukunda ticaret unvanı ticaret dünyasında tacirin kimliğini gösteren, onu diğer tacirlerden ayırmaya yarayan ve işletmenin niteliğini gösteren bir ibare olarak tanımlanmaktadır. Unvanın fonksiyonunun işletmeyi değil, tacirin kimliğini belirtmek olduğu kabul edilmektedir KORKMAZ, op. cit.,s.11-12, (İFM, ATF 25 II, s.37, JdT 1899 I, s.339; ATF 17, 517, 714; Fahiman TEKİL: Ticarî İşletme Hukuku, İstanbul 1981, s.106.).” Ticaret unvanı İsviçre’de hem ticaret unvanı için öngörülmüş düzenlemelerle hem de haksız rekabete ilişkin düzenlemelerle korunmaktadır Ibid., s.12. Ticaret unvanının kanuna aykırı olarak kullanılması nedeniyle ekonomik bir zarar gören veya zarar tehlikesi ile karşılaşan tacir, söz konusu davranışın haksızlığının tespitini; haksız rekabetin men'ini; hukuka aykırı durumun ortadan kaldırılmasını; maddi ve manevi tazminat ödenmesini, talep etme imkânına sahiptir Davayı kazanan tarafın talebi üzerine, hükmün ilânına da karar verilebilmektedir Ibid., s.13. Görüldüğü üzere ticaret unvanı ile ilgili olarak İsviçre hukukunda yapılan belirlemeler ile Türk hukukunda yapılan belirlemeler birbirine son derece yakındır. Aslında bu durum son derece öngörülebilir bir haldir. Zira Medeni Kanunu’muzun mehazının İsviçre Medeni Kanunu olması ve Ticaret Kanunu’muzun ise muhtelif ülke mevzuatlarından iktibas suretiyle alınması ve bu Kanun içinde Alman Ticaret Kanunu’nun gözle görülür etkisi Türk Ticaret Kanunu gerekçesi, https://www2.tbmm.gov.tr/d23/1/1-0324.pdf ,05.05.2019 tarihinde erişildi. Zira gerekçenin pek çok kısmında Alman Ticaret Kanunu’na ve maddelerine açıkça gönderme yapılmakta ve hatta Alman doktrinine değinilmektedir. ve elbette ki İsviçre-Alman hukuk sistemleri birlikte değerlendirildiğinde, İsviçre ile Türk hukuk sistemleri arasında yakınlık olması son derece doğaldır. B.3 WIPO’nun Bakış Açısı World Intellectual Property Organisation(WIPO- Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü) ticaret adı kavramına yer vermektedir. Buna göre ticaret adı (trade names), ticaret markaları ve hizmet markaları ile ayırt edici fonksiyonu bakımından benzerlik göstermektedir. Her ne kadar ayırt etme işlevi yönünden ticaret adları markaya benzese de WIPO’ya göre ticaret adı bir ticari işletmeyi veya kuruluşu diğer ticari işletmelerden ayıran bir isimdir WIPO Intellectual Property Handbook, 2004 Second Edition, Reprinted in 2008, s.96, https://www.wipo.int/edocs/pubdocs/en/intproperty/489/wipo_pub_489.pdf ,11.05.2019 tarihinde erişildi.. Bunun yanı sıra ticaret adları işletmenin yapısına ilişkin, bir limited şirket mi veya anonim şirket mi olduğu gibi, konularda bilgi vermelidir Ibid.,. Bunun yanı sıra WIPO, ticari adların haksız rekabet hükümlerine göre korunması gerektiği yönündeki belirlemeyi de desteklemektedir BIRPI, Model Law For Devoloping Countries On Marks, Trade Names and Acts of Unfair Competittion, Genevre 1967, s. 82. Buradaki bakış açısı hukuk sistemimiz tarafından “işletme adı” olarak tabir edilen kavrama çok yakındır. Aslında işletme adı ile ticaret unvanı kavramlarının bir karışımı görünümündedir. SONUÇ Türk Hukuku’na göre ticaret unvanı, bir taciri diğer tacirlerden ayırmaya ve onu tanıtmaya yarayan isimdir. Ticaret unvanı genel olarak “fikri mülkiyet hakkı” olarak kabul edilmektedir. Bu niteliği sebebiyle diğer fikri ve sınai mülkiyet hakları ile birlikte Paris Sözleşmesi’ne konu olmuş ve koruma altına alınmıştır. Fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuata ilişkin diğer (marka, patent, tasarım) alanlarla ilgili, Paris Sözleşmesi ve TRIPS’ten ayrı olarak, uluslararası pek çok düzenleme mevcuttur. İlgili hakları, kendilerine has anlaşma/sözleşme/protokoller yaparak ve bu haklara dair sınıflandırma standartları ortaya koyarak koruma anlayışı, ticaret unvanlarında ise kendisini göstermemektedir. Fakat ticaret unvanları tamamen korumasız da değildir. Gerçekten ticaret unvanı için ihdas edilmiş bir uluslararası düzen bulunmamakla beraber, ticaret unvanları -en azından- Paris Sözleşmesi’ne taraf devletlerde Paris Sözleşmesi md. 8 ve TRIPS md. 1/2 – md. 2/1 mucibince belirli bir güvenceye sahiptir. Kaynakça Beesley, C. (2015, Kasım 18). How to Protect Your Business Name in the US and Worldwide. Mayıs 10, 2019 tarihinde U.S. Small Business Administration: https://www.sba.gov/blogs/how-protect-your-business-name-us-and-worldwide adresinden alındı BİLGE, M. E. (2015). Ticari Ad ve İşaretler Arasında Karıştırılma Tehlikesi. Ankara: Yetkin Yayınevi. BIRPI. (1967, Genevre). WIPO. Mayıs 11, 2019 tarihinde Model Law For Devoloping Countries On Marks, Trade Names and Acts of Unfair Competittion: https://www.wipo.int/edocs/pubdocs/en/wipo_pub_805.pdf adresinden alındı Cahit SULUK, R. K. (2018). Fikri Mülkiyet Hukuku. Ankara: Seçkin Yayıncılık. DENEMEÇ, A. I. (2017, Şubat 13). ABD Marka Hukukunda Kullanım Şartı. Mayıs 10, 2019 tarihinde startuphukuk: https://startuphukuku.com/abd-marka-hukukunda-kullanim-sarti/ adresinden alındı Güldeniz DOĞAN KALKAN, Ayşegül Seda İNAL, Erdoğan KARAAHMET, Senem KAYAHAN, Belgin SAĞDIÇ, Uğur G. YALÇINER. (2017). Ptant ve Marka Vekilliği Sınavı Hazırlık Kitabı. Ankara: PEM. JUSTIA. (tarih yok). Mayıs 9, 2019 tarihinde Trade Names: https://www.justia.com/intellectual-property/trademarks/trade-name/ adresinden alındı KARASU, R. (2019, Ocak 22). Fikri Mülkiyet Uyuşmazlıklarında Zorunlu Arabuluculuk Dönemi Başladı. Mayıs 4, 2019 tarihinde Fikri Mülkiyet: https://fikrimulkiyet.com/fikri-mulkiyet-uyusmazliklarinda-zorunlu-arabuluculuk-donemi-basladi/ adresinden alındı KARAYAZGAN, M. (2014). Ticaret Unvanı ve Korunması . Yüksek Lisans Tezi, Yaşar Üniversitesi. İzmir. KORKMAZ, Ş. (2010). Ticaret Unvanının Korunması ve Marka İle İlişkisi. Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi. Ankara. Max Planck Institute For Comparative Public Law and ınternational Law . (tarih yok). Encyclopedia of Public International Law - 5 International Organizations in General Universal International Organization and Cooperation. Amsterdam: Elsevier Science Publishers B.V. - 1983. Sember, B. (tarih yok). 3 Ways to Register a Business Name. Haziran 10, 2019 tarihinde legalzoom: https://www.legalzoom.com/articles/3-ways-to-register-a-business-name adresinden alındı TBMM. (tarih yok). Mayıs 5, 2019 tarihinde Türk Ticaret Kanunu Gerekçesi: https://www2.tbmm.gov.tr/d23/1/1-0324.pdf adresinden alındı WIPO. (2004). WIPO. Mayıs 11, 2019 tarihinde WIPO Intellectual Property Handbook: https://www.wipo.int/edocs/pubdocs/en/intproperty/489/wipo_pub_489.pdf adresinden alındı YALMANKÜLAH, Z. (2014). Ticaret Unvanı ve Korunması. Yüksek Lisans Tezi, Kırıkkale Üniversitesi. Kırıkkale . 16 | Sayfa