Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2021, İNSAMER
Biden yönetimi, bölgede iki devletli çözüme geri dönüşün ve İsrail’e koşulsuz desteğin sonu olarak değerlendirilmektedir. Henüz başkanlığının ilk haftasında Biden’ın Filistin ile ilgili aldığı kararlar da bu değerlendirmeyi destekler niteliktedir.
Türk Dış Politikası 2017, 2018
Türk Dış Politikası Yıllığı 2016, 2017
Türk Dış Politikası Yıllığı için kaleme alınmıştır.
Vizyon siyasi Kalkınma Merkezi, 2022
2022 itibari ile Türkiye-İsrail ilişkilerini onarmaya yönelik adımlar atıldı ve bunun neticesinde de İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daveti ile Türkiye’ye geldi. İki ülke arasında uzun bir aradan sonra gerçekleşen bu denli üst düzey bir görüşme ile Türkiye-İsrail ilişkilerinde yeni bir dönem başlamış oldu. Peki, Türkiye-İsrail ilişkilerinde iyileşmeye yönelik adımlar atılmasının arkasındaki gerçek sebepler nelerdir? Bu adımlar bölgede İran nüfuzuna karşı bir dengeleme siyasetinin neticesi veya Biden dönemi bölgede ABD’nin boşluğunu doldurmaya yönelik bir çaba mı? Akdeniz doğalgazı bir sebep midir? İki ülke arasındaki yakınlaşmada lobi faaliyetlerinin payı nedir? Türkiye’de siyasi partilerden, iş adamlarından vs. çeşitli toplumsal kesimlerden İsrail’le ilişkilerin normalleştirilmesi konusunda hükümete bir baskı söz konusu mudur?
2019
06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile 18.06.2018 tarihli “Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge” gereğince tam metin erişime açılmıştır.Filistin meselesi, bölgenin en etkili meselelerinden biri olarak addedilmektedir; Türkiye, AK Parti'nin iktidarından önceki dönemlerde gözünü başta Filistin Meselesi olmak üzere çoğunlukla Arap ülkelerinden Avrupa ülkelerine çevirmiştir. İsrail'le de stratejik işbirliği yaparak siyasi ve askeri anlaşmalar imzalamıştır. Bununla beraber BM'de bazen İsrail'in lehine oylar vermiş; bazen de aleyhine olmuştur. Bu şekilde politikasını bir süre yürütmüştür. Şunu ifade etmek gerekir ki Ortadoğu'nun siyâsî meseleleriyle kendi politikasını uyumlu bir şekle getiren AK Parti'nin 2002'de iktidara gelmesiyle birlikte süreç yeni bir ivme kazan...
Türk Dış Politikası Yıllığı, 2020
Trump’ın 28 Ocak’ta açıkladığı sözde Yüzyılın Planı’na Türkiye’nin yaklaşımı ve göstermiş olduğu tepki yılın geri kalanını etkileyecek ve şekillendirecek kadar üst perdeden olmuştur. Bu haliyle Türkiye’nin yıl içerisinde hem İsrail hem de Filistin ile ilişkilerini belirleyen tondaki tepkisi, sürecin diğer muhatabı olan Ürdün’le münasebetlerini de etkilemiştir. Zira neredeyse bütün bölge ülkeleri Trump’ın planını kördüğüm olmuş sorunu çözmeye matuf yegane yol olarak görerek iyi niyetli bir adım olarak tanımlasalar da, Türkiye’nin şimdiye kadarki uluslararası hukuka dayalı ve bu haliyle de Filistinlileri destekleyen pozisyonunda bir değişiklik olmamıştır.
20. Yüzyılda Ortadoğu-Türkiye İlişkileri, 2021
Çalışmada geçmişten günümüze Türkiye, İsrail ve Filistin ilişkileri incelenmektedir. Bu ilişkilerin tarihi, Osmanlı Devleti’ne Yahudilerin muhacir olarak sığınması ve Filistin topraklarının Osmanlı hâkimiyetine geçmesine kadar dayanmaktadır. Ortadoğu coğrafyasında yer alan Filistin, tarih boyunca hem stratejik açıdan hem de üç semavi din açısından önemini korumuştur. Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’ndan mağlup olarak ayrılması diğer Ortadoğu toprakları gibi Filistin’in de elden çıkmasına neden olmuştur. Yahudilerin bu topraklar üzerindeki tarihi emellerini gerçekleştirme düşünceleri her dönem canlı kalmıştır. Dolayısıyla Osmanlı Devleti’nden almayı başaramadıkları Filistin’in yabancı devletlerin hakimiyetine geçmesi, Yahudilerin işlerini biraz daha kolaylaştırmıştır. 1917 Balfour Deklarasyonu ile başlatılan Filistin’de Yahudi devleti kurulması düşüncesi 1948’de İngiliz mandasının bölgeden çekilmesi ve İsrail Devleti’nin kurulmasıyla sonuçlanmıştır. Bu dönemde başlayan Filistin Meselesi günümüze kadar ulaşmıştır. Osmanlı Devleti’nin tarihe karışması üzerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin İsrail ile ilişkileri büyük oranda Filistin Meselesi üzerine şekillenmiştir. Çalışmada arşiv belgeleri, telif eserler, süreli yayınlardan istifade edilerek Türkiye ile İsrail ve Filistin ilişkileri günümüze kadar incelenmiştir.
Ortadoğu’da Arap baharıyla başlayan, Suriye kriziyle devam eden süreç, Filistin’in sıcak gündemden uzaklaşmasına sebep oldu. Ancak İsrail’in vicdanları sızlatan saldırıları, Müslümanlar için özel anlam ifade eden bu bölgede İsrail’in oldu-bittiye getirerek gerçekleştirmek istedikleri üzerinde düşünmemize sebep oluyor. Gazze saldırısının yaraları sarılamadan Mescid-i Aksa krizi patlak verdi. Filistinli Bakan Zaid Abu Ein’in Batı Şeria’da bir protesto gösterisinde öldürülmesi ise üçüncü intifadanın canlanacağına dair yorumlara sebep oldu. Ayrıca Mescid-i Aksa saldırısıyla birlikte Kudüs’teki yerleşimcilik stratejileri de İsrail’in uzun erimli amaçlarının neler olabileceğini düşünmemizi gerektiriyor. Peki, İsrail zamana yaydığı bu işgal ve saldırı hamleleriyle neyi amaçlamaktadır? Uzun vadeli hedefleri nelerdir? Bu önemli konuyu üç değerli isim ile masaya yatırdık: Prof. Dr. Berdal Aral, İstanbul Şehir Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi); Yrd. Doç. Dr. Eldar Hasanov, Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi ve Dr. Bora Bayraktar, İstanbul Kültür Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Euronews İstanbul Temsilcisi.
Proceeding Book of 3rd International Conference on Frontiers in Academic Research ICFAR 2024, 2024
Türkiye Cumhuriyeti yeni kurulduğunda, kurucu Mustafa Kemal Atatürk’ün ifadesiyle simgeleşen “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesini dış politikasının temeli olarak kabul etmiştir. Söz konusu ilke, güç mücadelesinin uluslararası hukuk aracılığıyla dizginlenebileceği ve çıkar mücadelesine girişmek yerine herkesin çıkarına olacak şekilde ortak bir güvenlik sistemi kurulabileceği inancını ifade eden liberal uluslararası ilişkiler kuramına denk düşmektedir. Yıllar geçtikçe, söz konusu ifade temelinde şekillenen idealist/liberal yaklaşım ilke olarak sürmekle beraber Türkiye, karşılaştığı dış politika sorunlarını çoğunlukla güç, şiddet, ulusal çıkar, güvenlik ve devlet merkezlilik gibi realist kuramın kavramları çerçevesinde ele almış ve realizme uygun şekillerde çözmeye meyilli olmuştur. Yüz yıllık dış politika geçmişi çoğunlukla realizme yakın olmakla birlikte Türkiye, İsrail-Filistin sorununda, uluslararası toplumun ve barışın öncelendiği, önemi Soğuk Savaş’ın ardından demokrasilerin yayılması ve dünya ekonomilerinin küreselleşmesi sürecinde artan liberal uluslararası ilişkiler kuramına uygun söylem ve eylemlere yönelmiştir.
British Museum Occasional Paper, No. 26, 1981
Clinical Ethics, 2023
Archaeological Reports, 2023
أثر السياسة الزراعية على إنتاج وتسويق الأرز في مصر, 2018
Проблемы истории, филологии, кльтуры. 4 (2022) (Problemy istorii, filologii, kul’tury) , 2022
Science & Technology Libraries, 2017
Anthropoetics: the Journal of Generative Anthropology, 2017
The Journal of Nutritional Biochemistry, 2018
International Journal of Speleology, 2012
Current Pediatric Research, 2017
Anti-Cancer Drugs, 2007
Bulletin de la Société Søren Kierkegaard n°12, 2024
Journal of Food Science, 2014