Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2022, 1+1 Express
Geçen haftaki yazıda, içinden geçmekte olduğumuz dönemi bir küresel ara rejim olarak görebileceğimizi ve bunun iki Dünya Savaşı arası dönemle bazı benzerlikler taşıdığını belirtmiştim. Bu yazıyı yazarken Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi bir haftasını doldurmuş ve ateşkes görüşmelerinin ikincisi henüz başlamıştı. Geçtiğimiz bir haftada, savaşın yarattığı insani trajedilere her gün yenilerinin eklendiğine tanıklık ettik. Bunların yanında pek çok değişim de yaşandı. Özellikle Almanya bir günde geleneksel resmi pasifist dış politika pozisyonunu değiştirerek bu yıl 100 milyar Avroluk bir silahlanma harcaması yapacağını duyurdu. Diğer bazı Avrupa ülkelerinde de benzer kararlar alındığını gördük. Rusya’nın işgal girişiminin Avrupa’ya etkilerinin çok boyutlu olacağı şimdiden ortaya çıktı, bunları değerlendirmek ileriki yazılara kalsın. Bu yazıda Rusya’ya uygulanan ekonomik yaptırımları ve Çin’in bu süreçteki pozisyonunu ele alacağım.
1+1 Express , 2022
24 Şubat 2022’nin sabah saatlerinde Rusya’nın Ukrayna genelindeki havaalanları ve askeri tesisler gibi kritik hedefleri havadan vurması ve sonrasında da Ukrayna’nın doğusundaki bazı şehirlere kara harekâtı başlatması, pek çok gözlemci tarafından “şok edici” olarak tanımlandı. Bu yazının yazıldığı saatlerde henüz batılı ülkelerin Rusya’ya yönelik yaptırım paketi açıklamamıştı. Dahası, Rusya’nın ne kadar ileri gideceği ve çatışmanın ne kadar süreceğini tahmin etmek bu aşamada çok güç. O nedenle, şimdilik bu somut gelişmeleri takip ederken bunların hangi tarihsel bağlamda meydana geldiğini akılda tutmak önemli. Bu boyutu açıklamak için bu yazıda Rusya’nın Ukrayna harekâtının küresel ara rejimde yeni bir aşama olduğuna işaret edeceğim.
Ukrayna Savaşı ve Pandemi Üzerinden Çin'e Bakış, 2022
Rusya'nın Ukrayna'ya saldırması sonrası dünya medyasının ilgisi savaşa, sivillere yönelik "katliamlara", ekonomik yaptırımlara, derinleşmesi beklenen enerji ve gıda krizine, Ukraynalı mültecilere ve olası bir nükleer saldırıya odaklandı. Batılı liderler birbiri ardına Rusya'ya yönelik sert açıklamalar yaparken yerkürenin en büyük ekonomisi kabul edilen Çin, Rusya'ya desteğini gizlemiyor. Nedir, verdiği desteğin medyadaki görünürlüğünü kısıtlayan bir dış politika çizgisini sürdürüyor.
Çinlilik ve Çin'de Ötekiler/Chineseness and Others in China, 2021
Fei Xiaotong'a göre, Çinlilik aslında bir kar topu gibidir. Çevresindeki yabancıları kendine yapıştırmak suretiyle büyüyen, çekirdeğinde Huaxialığın bulunduğu, politik sınırları içindeki Çinli olmayan yabancıların sosyal ve kültürel olarak asimile edilmesi sürecidir. Çinliliği yaşatan Çinliler, kendilerini daima ötekilerden ayrı ve üstün tutmuşlardır. Çin, sosyolojik açıdan genel olarak kültürel Çin ve politik Çin diye ikiye ayrılabilmektedir. Kültürel Çin, Çinliliği oluşturan bütün unsurların tamamen hâkim olduğu, farklılığın esasen bulunmadığı homojen bir gerçekliktir. Politik Çin ise, Çin'in hegemonyasına daha sonra dâhil edilen, Çin'e bağımlı veya dolaylı olarak yönetilen Çinli olmayan halkların yaşadığı bölgelerdir. Çin tarihinde kültürel Çin daima politik Çin'i yutmak ister, bunun için de strateji geliştirir, ısrarla uygular. Politik Çin, kültürel Çin'e dönüştüğünde ise yeniden bir politik Çin inşa edilir. Politik Çin çoğu zaman Çin'e hâkim olan yabancılarca inşa edilmiştir. Bu çalışma; Çinliliği ve Çinliliğin hâkim olduğu düzendeki ötekiler ile onların yönetilmesi sürecinde uygulanan stratejileri, Çinlilik içinde Çinli olmayan halkların sosyal ve kültürel olarak bütünleştirilme süreçlerini sosyolojik açıdan ele almıştır. İşlenen ilgili konular; ÇKP iktidarının Doğu Türkistan, Tibet ve Hong Kong'daki gayri insani uygulamaları ile dinlerin Çinlileştirilmesi, eğitim kurumlarında yabancı kaynakların yasaklanması ve borç diplomasisi, kredi tuzağı gibi Çin'e özgü durumların anlaşılmasında yardımcı olacaktır.
1+1 Express, 2022
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişiminin beşinci haftasını geride bıraktık. Bu yazıyı kaleme alırken henüz sonuçları belli olmasa da geçtiğimiz haftaki en önemli gelişmelerden biri tarafların İstanbul’daki görüşmeleriydi. Sıcak savaş gündemi dışında önemli gelişmelerden biri, Rusya’nın hasım olarak gördüğü ülkelere yaptığı gaz ve petrol ihracatı için kendi para birimi rublenin kullanılmasını şart koşacağını açıklamasıydı. Özellikle Avrupa ülkelerini kapsayan bu önlem fiili olarak ekonomik yaptırımların işlemez hale gelmesi anlamına geliyor. Zira, Avrupa ülkelerinin Rusya’dan yaptığı ithalatı ruble ile ödeyebilmesi için önce buna yetecek kadar ruble bulmaları gerekecek. Bunun anlamı Avrupa’nın Rusya’ya euro sağlaması demek. Almanya bunun kabul edilemez olduğu belirtti. Şimdilik bu konunun nasıl çözüleceği netleşmedi, ancak bu hamleyle gaz sevkiyatının durması dahil, çok dramatik gelişmeler tetiklenebilir. Bu önlemin kısmi olarak da olsa hayata geçmesi durumundaysa Batının Rusya’ya karşı açtığı ekonomik savaş önemli ölçüde anlamsızlaşacak. Geçtiğimiz haftanın bir başka önemli gelişmesi, NATO liderlerinin toplantısı ve özellikle ABD başkanı Biden’ın Polonya’da yaptığı konuşmaydı. Biden burada bir kere daha “demokrasilere karşı otokrasiler” çerçevesini öne sürse de, fiiliyatta ABD ve müttefiklerinin uyguladığı ekonomik yaptırımların bir türlü yaygınlaşamaması Batılı gözlemcilerin canını sıkıyor. Hatta pek çok Afrika ülkesinin ABD ve Avrupa kampında yer almamasına şaşıran gözlemciler mevcut. Savaş etrafındaki küresel gündemin son önemli başlığı Hindistan’ın Rusya ile yeni anlaşmalar imzalamanın eşiğine gelmesiydi. Bu haftaki yazımda Hindistan’a ve küresel milliyetçi-muhafazakâr dalganın önemli bileşenlerinden biri olan Modi yönetimine odaklanarak, ABD’nin çizdiği “demokrasi-otokrasi” ekseninin altının boş olduğuna işaret edeceğim.
1+1 Express, 2022
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi 15. gününü doldurdu. Bu süreçte yazdığım iki yazıda, ilk olarak yaşadığımız bu sürecin tarihsel bağlamına işaret etmek için “küresel ara rejim” kavramına değinmiştim. O yazıdaki temel argüman şuydu: İçinden geçmekte olduğumuz dönemin parametreleri ikinci küresel ara rejim tarafından belirleniyor. İkinci yazıda ise, Batı sisteminin Rusya’ya uyguladığı yaptırımların küresel ekonomi üzerindeki etkilerine ve özellikle Çin’in pozisyonuna değinmiştim. Bu yazıda, Avrupa’daki bazı gelişmelere odaklanacağım. Öncelikle mevcut savaş ortamının Avrupa’daki siyasi dengeleri nasıl etkileyebileceğine dair bir örnek olarak Polonya’ya yakın plan yapıp, ardından Almanya’nın yeniden silahlanmasına ve bunun ekonomi politiğine değineceğim.
Türk Coğrafya Dergisi, 2020
Ukrayna toprakları 1991 yılında SSCB’den bağımsızlığını ilan edene kadar doğulu ve batılı güçler arasında hep mücadele sahnesi olmuştur. 2014 yılında yapılan referandum sonucu Kırım’ın Rusya’ya bağlanması ile birlikte Ukrayna’nın jeopolitik önemi bir kez daha dünya gündeminin ana maddelerinden biri haline gelmiştir. Avrasya denkleminde jeopolitik kırılmalara neden olan Ukrayna toprakları tarihin her devresinde ya güçlü devletlere ev sahipliği yapmış ya da yayılmacı politika izleyen devletlerin hedef tahtasında yer almıştır. Bu nedenle günümüz dünyasında Doğu ve Batı arasındaki mücadelenin önemli fay hatlarından birini de Ukrayna teşkil etmektedir. Ukrayna’nın sahip olduğu güçlü tarımsal olanaklar, doğal kaynakları ve Rusya ile Avrupa Birliği ülkeleri arasında önemli enerji koridorlarından biri olması jeopolitik önemini ortaya koyan önemli nedenlerdir. Bu nedenlerle Ukrayna’nın iç ve dış politikası başta Rusya olmak üzere Avrupa Birliği ve ABD tarafından dikkatle takip edilmektedir. Ukrayna’ya komşu ve bölge ülkelerinin de kendi ülke ve bölge çıkarları için Ukrayna’ya yakın ilgi gösterme zorunluluğu da hesaba katıldığında dünyanın en önemli stratejik bölgesi Avrasya’nın batı kesimde yer alan Ukrayna’nın jeopolitik önemi ortaya çıkmaktadır. Jeopolitik önem açısından Türkiye ile oldukça benzer özellikler gösteren Ukrayna’nın geleceğini şekillendiren gelişmeler Türkiye’yi de yakından ilgilendirmektedir. Zira Karadeniz Havzası’nda yaşanacak her türlü olumlu ve olumsuz gelişme siyasi, askeri, ekonomik ve toplumsal açından Türkiye’ye de etki edecektir. Bu makalede Ukrayna’nın jeopolitik önemi, Ukrayna’nın geleceğini etkileyen ve şekillendiren iç ve dış etkenler (Rusya, AB, ABD) ile Türkiye-Ukrayna arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Until its independence declared from the USSR in 1991 the territory of Ukraine was the scene of struggle between the eastern and western powers. As a result of the referendum in 2014, the geopolitical importance of Ukraine has once again become one of the main items of the world's agenda, with the Crimea being connected to Russia. The territory of Ukraine, which caused geopolitical breakings in the Eurasian balance, took place in the target board of states that either hosted strong states or followed expansionist politics in every period of history. Therefore, Ukraine is one of the important fault lines of the struggle between East and West in today's world. Strong agricultural opportunities, natural resources and being one of the important energy corridors between Russia and the European Union countries are important reasons that reveal the geopolitical importance of Ukraine. For these reasons, Ukraine's domestic and foreign policy is carefully followed by especially Russia, the European Union and the United States. The neighboring countries of Ukraine and the countries of the region must pay close attention to Ukraine for their country and region interests. Taking this into account, the geopolitical importance of Ukraine in the western part of Eurasia, one of the most important strategic region of the world, is emerging. The developments shaping the future of Ukraine, showing very similar characteristics in terms of the geopolitical importance of Turkey, are closely related to Turkey as well. Inasmuch as, all kinds of positive and negative developments will be experienced in Black Sea Basin will influence Turkey in terms of political, military, economic and social. In this article, the geopolitical importance of Ukraine, internal and external factors (Russia, EU, USA) that affect and shape the future of Ukraine, and also the relations between Turkey and Ukraine are investigated.
Uluslararası İlişkiler ve Yeni Dünya Düzeni, 2018
2008 yılındaki küresel ekonomik kriz sonrasında uluslararası arenada Rusya’nın ve Çin’in görünürlüğü artmıştır. Bu bağlamda Rusya, Batı’nın eski Sovyet alanına nüfuz etmesini ve bu bölgeler ile işbirlikleri gerçekleştirmesini önlemeye yönelik politikalar uygulamaya çalışırken, sahip olduğu üretim kapasitesi ve sermaye miktarı ile dünyanın en büyük ekonomilerinden birini oluşturan Çin de ekonomik alandaki bu başarısını siyasi alana da taşımaya ve kendi etki alanını genişletmeye çalışmaktadır. Asya’da konumlanmış olan ve birbirleri ile çeşitli alanlarda işbirlikleri kuran, Batı hegemonyasına karşı Doğu cephesinin öncüsü olan bu iki devlet kendi jeopolitik ve jeoekonomik çıkarları doğrultusunda kıtada bölgeselleşme çabaları sarf etmektedirler. Rusya politik saikleri odak noktasına koyan, coğrafi sınırlamalarla hareket eden, dışa kapalı ve katı kurumsal mekanizmalara sahip olan ve ulus devlet merkezli olarak klasik bölgeselcilik anlayışı kapsamında hareket ederken; Çin ise ekonomik motivasyonları merkeze koyan, coğrafi sınır tanımayan, kapsayıcı ve esnek bir yapıda olan ve tüm aktörlere açık olarak yeni bölgeselleşme anlayışı çerçevesinde politikalarını uygulamaktadır. Bu mentalite doğrultusunda Rusya, 1990’ların ortasından itibaren oluşturulma sürecine giren ve 2015 yılında faaliyete geçen Avrasya Ekonomik Birliği (AEB) ile eski Sovyet alanında bulunan devletlerin üzerinde nüfuzunu sürdürmeye ve bu ülkelerin kendisine bağımlılık durumlarını devam ettirmeye çalışırken; Çin de eski İpekyolu coğrafyasını yeniden canlandırarak, Modern İpek Yolu (MİY) olarak da adlandırılan Tek Kuşak Tek Yol Projesi ile kendisini geniş bir alanda politik ve ekonomik olarak merkezi bir noktada konumlandırmaya çalışmaktadır.
1+1 Express, 2022
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi bir ayı geçti. Çatışmaların yoğunlaştığı bölgelerde sivil ölümler artıyor ve Ukrayna’dan çeşitli Avrupa ülkelerine giden göçmenlerin sayısı üç milyonu geçmiş durumda. Şehirlerdeki yıkım ve can kayıpları sürerken ateşkes görüşmeleri de devam ediyor, ancak şimdiye kadar bir mesafe alınabilmiş değil. Ukrayna’ya akan askeri mühimmat ve yardımlar giderek artıyor, ama NATO’nun bir muharip güç olarak savaşa doğrudan dahil olması gündemde değil. Batılı ülkeler Rusya’ya karşı konvansiyonel bir savaşa girişmek yerine ekonomik savaş ilanını tercih ediyor. ABD’nin başını çektiği ve Avrupa Birliği ülkelerinin de katıldığı ekonomik yaptırımlar Rusya’yı küresel finansal ve ticari ağlardan izole etmeyi amaçlıyor. Ancak, bu ilk anda görüldüğü kadar kolay ve maliyetsiz değil. Bu yazıda Rusya’ya karşı yürütülen ekonomik savaşın Rusya açısından ilk bir aylık maliyeti ve küresel ekonomiye etkileri üzerinde duracağım.
Cappadocia Journal of Area Studies, 2019
1+1 Express, 2022
Bu yazıyı yazarken Rusya ile Ukrayna arasında süren müzakerelerden olumlu sonuç alınabileceği beklentilerinin arttığı açıklamaları haber kanallarında son dakika bilgisi olarak geçiyordu. Umarım ateşkesi sağlama ve silahlı çatışmayı sonlandırma girişimleri kısa sürede sonuç verir. Bu müzakereler ateşkesle sonuçlansa bile Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişiminin siyasi ve iktisadi etkileri sürecek. Sürecin başından itibaren yaptığım değerlendirmelerde, yaşadıklarımızı tarihsel bağlama yerleştirmek için küresel ara rejim kavramını önererek, Çin’in ve Avrupa’nın pozisyonlarını ele almıştım. Bu yazıda ABD’ye odaklanacağım.
Chapter in book Controverses rond de canon, written by Maria Grever, Ed Jonker, Kees Ribbens and Siep Stuurman, 2006
Vol 6 (1) July, 2024
Journal of emerging technologies and innovative research, 2015
Neues Deutschland, 2022
Lacerima La Revista, 2015
Communautés et mobilités en Méditerranée (fin XVe-milieu XVIIIe siècle), 2022
Nitya Publications, 2024
حنا اسكندر - عيسى المسيح في إنجيل كنيسة نجران القرن الخامس الميلاديّ
Sanjuaneros, n.10, 2024
Journal of Virology, 2006
Proceedings of the Royal Society of London. Series B: Biological Sciences, 2003
EPRA international journal of multidisciplinary research, 2023
περιοδικό "ΜΥΣΤΙΚΗ ΕΛΛΑΔΑ", τ. 69 & 70, 2010