Ozden Yilmaz

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 93

T.C.

İSTANBUL SABAHATTİN ZAİM ÜNİVERSİTESİ


SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI
REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BİLİM DALI

FARKLI OKUL TÜRLERİNDE GÖREV YAPAN


ÖĞRETMENLERİN SPİRİTÜEL İYİ OLUŞ DÜZEYLERİ
İLE MUTLULUK DÜZEYLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN
İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Özden YILMAZ

İstanbul

Haziran, 2019
T.C.
İSTANBUL SABAHATTİN ZAİM ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI
REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BİLİM DALI

FARKLI OKUL TÜRLERİNDE GÖREV YAPAN


ÖĞRETMENLERİN SPİRİTÜEL İYİ OLUŞ DÜZEYLERİ İLE
MUTLULUK DÜZEYLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN
İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Özden YILMAZ

Tez Danışmanı

Dr. Öğr. Üyesi Mustafa ÖZGENEL

İstanbul

Haziran, 2019
i
ii
ÖNSÖZ

Tez çalışmamı hazırlarken değerli desteğini hiçbir zaman esirgemeyen tez danışmanın
Sayın Dr. Öğr. Üyesi Mustafa ÖZGENEL hocama teşekkürlerimi sunarım. Ayrıca tüm
hayatım boyunca, her koşulda yanımda olan, her attığım adımda beni yüreklendiren
sevgili anne ve babama çok teşekkür ederim.

Özden YILMAZ
İstanbul, 2019

iii
ÖZET

FARKLI OKUL TÜRLERİNDE GÖREV YAPAN


ÖĞRETMENLERİN SPİRİTÜEL İYİ OLUŞ DÜZEYLERİ İLE
MUTLULUK DÜZEYLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN
İNCELENMESİ

Özden YILMAZ
Yüksek Lisans, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık
Tez Danışmanı: Dr. Öğr. Üyesi Mustafa ÖZGENEL
Haziran- 2019, 78 + XIII Sayfa
Bu çalışmanın amacı, farklı okul türlerinde görev yapan öğretmenlerin spiritüel iyi
oluş düzeyleri ile mutluluk düzeyleri arasındaki ilişkiyi incelemektir. Araştırmada
ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini İstanbul ilinde farklı okul
türlerinde görev yapan 390 öğretmen oluşturmaktadır. Araştırmada tabakalı örneklem
yöntemi kullanılmıştır. Okullar İlkokul, Ortaokul, İmam Hatip Ortaokulu, İmam Hatip
Lisesi, Fen-Anadolu Lisesi, Meslek Lisesi olarak belirlenmiştir. Bu okullardan
tesadüfi örneklem yöntemiyle 3’er okul seçilmiştir. Veriler, “Kişisel Bilgi Formu”
“Spiritüel İyi Oluş Ölçeği” ve “Oxford Mutluluk Ölçeği” yardımıyla toplanmıştır.
Bağımsız değişkenler cinsiyet, yaş, öğrenim durumu, kıdem yılı, çalışılan okul
türüdür. Öğretmenlere uygulanan ölçeklerden elde edilen veriler SPSS kullanılarak
istatistiksel sonuçlara çevrilmiştir. Veriler; Bağımsız Grup t Testi Tekniği, Tek Yönlü
Varyans Analizi Tekniği, Pearson Korelasyon ve Regresyon Analizi ile analiz
edilmiştir. Bulgulara göre, cinsiyet değişkeni ve spiritüel iyi oluş puanı arasında
anlamlı farklılık bulunmuştur. Kadın öğretmenlerde spiritüel iyi oluş düzeyi erkek
öğretmenlere göre anlamlı olarak daha yüksektir. Cinsiyet değişkenine göre mutluluk
düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır. Öğretmenlerin yaşlarına
göre spiritüel iyi oluş puanıyla spiritüel iyi oluş ölçeği alt boyutları arasında anlamlı
bir farklılık bulunmamaktadır. Ayrıca öğretmenlerin yaşları ile mutluluk düzeyleri
arasında anlamlı fark saptanmamıştır. Öğretmenlerin öğrenim durumuna ve kıdemine
göre spiritüel iyi oluş ve mutluluk düzeyleri arasında anlamlı farklılık
bulunmamaktadır. Öğretmenlerin çalıştıkları okul türüne göre spiritüel iyi oluş toplam
puanı arasında anlamlı farklılık bulunmaktadır. İmam Hatip Liselerinde çalışan

iv
öğretmenlerin spiritüel iyi oluş düzeyleri en yüksektir. Öğretmenlerin çalıştıkları okul
türüne göre mutluluk düzeyleri arasında anlamlı fark bulunmaktadır. Fen-Anadolu
Lisesinde çalışan öğretmenlerin mutluluk düzeyi en yüksektir. Sonuç olarak spiritüel
iyi oluş toplam puanı ile mutluluk düzeyleri arasında zayıf düzeyde ve pozitif yönde
anlamlı ilişki bulunmuştur. Yordayıcı değişkenlerin mutluluk üzerindeki göreli önem
sırası ise iyi oluş toplam puanı, aşkınlık, doğayla uyum ve anomidir.

Anahtar Kelimeler: Spiritüel iyi oluş, Mutluluk, Spiritüel iyi oluş alt boyutları

v
ABSTRACT

EVALUATION OF THE RELATIONSHIP BETWEEN


SPIRITUAL WELL-BEING AND LEVEL OF HAPPINESS AT
TEACHERS WHO ARE EMPLOYEE AT DIFFERENT KINDS
OF SCHOOLS
Özden YILMAZ
Master Thesis, Guidance and Psychological Counseling

Thesis Advisor: Dr. Mustafa ÖZGENEL


June- 2019, 78 + XIII Page

The purpose of this study is eveluating the relationship between spiritual well being
and level of happiness at teachers from different kinds of schools. Relational screening
model was used at this study. Study population was consisted from 390 teachers who
are employees in Istanbul at different kinds of schools. Stratified sampling method was
used at this research. Kinds of schools were selected as primary schools, elemantary
schools, imam hatip elemantary schools, science – anatolian highschools, vocational
high schools and imam hatip highschools. Three schools from each kind of school,
were selected by random sampling method. Data was obtained via ‘Personal
information form’, ‘Spiritual Well-being Scale’ and ‘Oxford Happiness
Questionnaire’. Independent variables were gender, age, educational background,
years of seniority and kind of school . Data which was obtained via data collection
scales, was transformed to statistical results by statistical package for social sciences
(Spss 18). Data was analyzed by independent samples t-test, one-way analysis of
variance, Pearson correlation and regression analysis. As a result of this study, it was
found that there was statistically significant difference between genders and spiritual
well being total score. Spiritual well being score was significantly higher at female
teachers than male teachers. There was no statistically significant difference at level
of happiness between female and male teachers. There wasn’t any statistically
significant difference at spiritual well-being total score and dimensions of spiritual
well-being scale for different ages. Also there wasn’t any detected significant
difference at level of happiness for different ages. When it is compared to spiritual
well being and level of happiness with teachers’ educational background and their
seniority level; there was no statistically significant difference. There was statistically

vi
significant difference at spiritual well-being total score between different kinds of
schools. Spiritual well being level was detected highest among teachers who were
employee at imam hatip highschools. Level of happiness was found significantly
different between the kinds of schools. Level of happiness was detected highest at
science – anatolian highschools teachers. As a conclusion it was detected that there is
a weak but positive relationship between spiritual well being total score and level of
happiness. The significance rate of predictor variables on happiness, were well-being
total score, transcendence, harmony with nature, and anomie, respectively.

Keywords: Spiritual well-being, Happiness, Dimensions of Spiritual well-being

vii
İÇİNDEKİLER

TEZ ONAYI ................................................................................................................ i

BİLİMSEL ETİK BİLDİRİMİ ................................................................................. ii

ÖNSÖZ ....................................................................................................................... iii

ÖZET………………..………………………………………………………………iv

ABSTRACT ............................................................................................................... vi

İÇİNDEKİLER……………………………………………………………………viii

TABLOLAR LİSTESİ .............................................................................................. xi

KISALTMALAR………………………………...………………………………..xiii

BİRİNCİ BÖLÜM...................................................................................................... 1

GİRİŞ ......................................................................................................................... 1

1.1. Problem Durumu ................................................................................................... 1

1.2. Önem ..................................................................................................................... 4

1.3. Amaç ..................................................................................................................... 5

1.4. Varsayımlar/Sayıltılar ........................................................................................... 5

1.5. Sınırlılıklar ............................................................................................................ 5

1.6. Tanımlar ................................................................................................................ 6

İKİNCİ BÖLÜM ........................................................................................................ 7

İLGİLİ ALAN YAZIN .............................................................................................. 7

2.1. Spiritüel (maneviyat) Nedir? ................................................................................. 7

2.1.1. Spiritüel (maneviyat) Din İlişkisi ..................................................................... 11

2.2. Mutluluk ............................................................................................................. 13

2.2.1. Felsefe Tarihinde Mutluluk .............................................................................. 14

2.2.2. Psikoloji Tarihinde Mutluluk ........................................................................... 21

2.3. Spiritüel ve Spiritüel İyi Oluş Kavramı ile İlgili Yapılan Araştırmalar .............. 25

2.4. Mutluluk Kavramı ile İlgili Yapılan Araştırmalar .............................................. 28

viii
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM .................................................................................................. 32

YÖNTEM .................................................................................................................. 32

3.1. Araştırma Modeli ................................................................................................ 32

3.2. Evren ve Örneklem/Çalışma Grubu .................................................................... 32

3.3. Veri Toplama Araçları ........................................................................................ 34

3.3.1. Kişisel Bilgi Formu .......................................................................................... 34

3.3.2. Oxford Mutluluk Ölçeği Kısa Formu ............................................................... 34

3.3.3. Spiritüel İyi Oluş Formu………………………………………………………35

3.4. Verilerin Analizi.................................................................................................. 35

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ............................................................................................ 37

BULGULAR ............................................................................................................. 37

4.1. Öğretmenlerin Spiritüel İyi Oluş Düzeyleri İle Mutluluk Düzeyleri Hangi
Seviyededir? Alt Amaca İlişkin Bulgular……………………………………………37

4.2. Öğretmenlerin Spiritüel İyi Oluş Düzeyleri İle Mutluluk Düzeyleri Cinsiyetlerine,
Yaşlarına, Öğrenim Durumlarına, Kıdemlerine ve Görev Yaptıkları Okul Türlerine
Göre Anlamlı Farklılık Göstermekte midir? Alt Amaca İlişkin Bulgular……………38

4.3. Öğretmenlerin Spiritüel İyi Oluş Düzeyleri İle Mutluluk Düzeyleri Arasında
Anlamlı Bir İlişki Var mıdır? Alt Amaca İlişkin Bulgular…………………………..44

4.4. Öğretmenlerin Spiritüel İyi Oluş Düzeyleri Mutluluklarını Yordamakta mıdır? Alt
Amaca İlişkin Bulgular……………………………………………………………...45

BEŞİNCİ BÖLÜM ................................................................................................... 46

SONUÇ, TARTIŞMA VE ÖNERİLER ................................................................. 46

5.1. Sonuç ve Tartışma ............................................................................................... 46

5.1.1. Öğretmenlerin Spiritüel İyi Oluş Düzeyleri İle Mutluluk Düzeyleri Hangi
Seviyededir? Alt Amaca İlişkin Sonuç ve Tartışma…………………………………46

5.1.2. Öğretmenlerin Spiritüel İyi Oluş Düzeyleri ile Mutluluk Düzeyleri


Cinsiyetlerine, Yaşlarına, Öğrenim Durumlarına, Kıdemlerine, ve Görev Yaptıkları

ix
Okul Türlerine Göre Anlamlı Farklılık Göstermekte midir? Alt Amaca İlişkin Sonuç
ve Tartışma…………………………………………………………………………..47

5.1.3. Öğretmenlerin Spiritüel İyi Oluş Düzeyleri İle Mutluluk Düzeyleri Arasında
Anlamlı Bir İlişki Var mıdır? Alt Amaca İlişkin Sonuç ve Tartışma………………..55

5.1.4. Öğretmenlerin Spiritüel İyi Oluş Düzeyleri Mutluluklarını Yordamakta mıdır?


Alt Amaca İlişkin Sonuç ve Tartışma……………………………………………….56

5.2. Öneriler ............................................................................................................... 59

KAYNAKÇA ............................................................................................................ 61

EKLER ...................................................................................................................... 72

ÖZGEÇMİŞ………………………………………………………………………..78

x
TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 3.1. Öğretmenlerin Cinsiyetlerine Göre Dağılımı ........................................... 32


Tablo 3.2. Öğretmenlerin Yaşlarına Göre Dağılımı................................................... 33
Tablo 3.3. Öğretmenlerin Öğrenim Durumlarına Göre Dağılımı .............................. 33
Tablo 3.4. Öğretmenlerin Kıdem Durumlarına Göre Dağılımı.................................. 33
Tablo 3.5. Öğretmenlerin Çalıştıkları Okul Türüne Göre Dağılımı........................... 34
Tablo 4.1.Öğretmenlerin Spiritüel İyi Oluş Toplam Puanı ve Alt Boyutlarından
Aldıkları Puanların Betimsel İstatistikleri .................................................................. 37
Tablo 4.2. Öğretmenlerin Oxford Mutluluk Ölçeğinden Aldıkları Puanların Betimsel
İstatistikleri ................................................................................................................. 37
Tablo 4.3. Öğretmenlerin Spiritüel İyi Oluş Toplam Puanı ile Alt Boyutlarının Cinsiyet
Açısından İncelenmesi İçin Uygulanan Bağımsız Grup t Testi Sonuçları ................. 38
Tablo 4.4. Öğretmenlerin Mutluluk Düzeylerinin Cinsiyet Açısından İncelenmesi İçin
Uygulanan Bağımsız Grup t Testi Sonuçları ............................................................. 38
Tablo 4.5. Öğretmenlerin Spiritüel İyi Oluş Toplam Puanı ile Alt Boyutlarının
Yaşlarına Göre İncelenmesi İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi Sonuçları..... 38
Tablo 4.6. Öğretmenlerin Mutluluk Düzeylerinin Yaşlarına Göre İncelenmesi İçin
Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi Sonuçları ......................................................... 39
Tablo 4.7. Öğretmenlerin Spiritüel İyi Oluş Toplam Puanı ile Alt Boyutlarının
Öğrenim Durumlarına Göre İncelenmesi İçin Uygulanan Bağımsız Grup t Testi
Sonuçları .................................................................................................................... 39
Tablo 4.8. Öğretmenlerin Mutluluk Düzeylerinin Öğrenim Durumlarına Göre
İncelenmesi İçin Uygulanan Bağımsız Grup t Testi Sonuçları .................................. 40
Tablo 4.9. Öğretmenlerin Spiritüel İyi Oluş Toplam Puanı ile Alt Boyutlarının
Kıdemlerine Göre İncelenmesi İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi Sonuçları 40
Tablo 4.10. Öğretmenlerin Mutluluk Düzeylerinin Kıdemlerine Göre İncelenmesi İçin
Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi Sonuçları..…………………………………….41

Tablo 4.11. Öğretmenlerin Spiritüel İyi Oluş Toplam Puanı ile Alt Boyutlarının
Çalıştıkları Okul Türüne Göre İncelenmesi İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi
Sonuçları…………………………………………………………………………….41

Tablo 4.12. Öğretmenlerin Mutluluk Düzeylerinin Çalıştıkları Okul Türüne Göre


İncelenmesi İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi
Sonuçları……………….............................................................................................43

xi
Tablo 4.13. Öğretmenlerin Spiritüel İyi Oluş Toplam Puanı ile Alt Boyutlarının
Oxford Mutluluk Ölçeği Düzeylerine Göre İncelenmesi İçin Yapılan Pearson Çarpım
Moment Korelasyon Analizi Sonuçları ...................................................................... 44

Tablo 4.14. Spiritüel İyi Oluş Toplam Puanı ile Alt Boyutlarının Oxford Mutluluk
Ölçeği Düzeylerine Göre İncelenmesi İçin Yapılan Çoklu Regresyon Analizi
Sonuçları .................................................................................................................... 45

xii
KISALTMALAR

TDK: Türk Dil Kurumu

TÜİK: Türkiye İstatistik Kurumu

xiii
BİRİNCİ BÖLÜM

GİRİŞ

Araştırmanın ilk bölümü; araştırmanın ortaya çıkmasını sağlayan problem durumu,


araştırmanın amacı, önemi, sayıltıları, sınırlılıkları ve araştırmada kullanılan temel
kavramların tanımlanmalarından oluşmaktadır.

1.1. Problem Durumu

Günümüzde gelişen teknoloji, değişen iletişim şekilleri, kişiler arasındaki samimiyetin


azalması, maddi-manevi gereksinimlerin ve beklentilerin artması gibi nedenlerle
insanlar kendilerini yalnız ve mutsuz hissetmektedirler. İnsanların daha fazla mutlu
olma isteği ve bunun önünde engel olarak duran yaşadıkları sorunları çözme
noktasında inanç, dini ritüeller ya da içsel süreçlerinden destek almaları geçmişten
bugüne her dönemde görülmüştür.

TDK sözlüğünde (2011) mutluluk; “Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak


ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu, mut, ongunluk, kut, saadet, bahtiyarlık” olarak
tanımlanmıştır. Spiritüel ise tanımlanması güç olmakla birlikte genel olarak ruhsal,
maneviyat olarak adlandırılan bir kavramdır. TDK (2011) sözlüğünde ; “tinsel,
maddeyle ilgisi olmayan, manevi olan” şeklinde tanımlanmıştır.

1950’li yıllardan itibaren sosyal bilimler maneviyat unsurunu alternatif bir çözüm yolu
olarak kendine konu edinmiştir. Bunun nedeni de modern bilimin insanın tüm
sorunlarına çözüm getiremediği gerçeğidir (Erdem ve Kesgin, 2017: 125).

İnsan birbirleriyle bağlantılı olan fiziksel, zihinsel, duygusal, sosyal ve aynı zamanda
spiritüel boyuta sahip bir varlıktır. İnsanın fiziksel, sosyal ihtiyaçları olduğu gibi
yaşamın anlam kazanması, güven, umut, sevgi gibi spiritüel ihtiyaçları da vardır. Bu
ihtiyaçların yokluğunda kişi manevi boşluğa düşer. Bu da insanın tüm boyutlarını
olumsuz etkiler (Çınar ve Aslan, 2017: 38).

İnsanın sahip olduğu manevi ihtiyaçlar diğer fiziksel ihtiyaçlarına göre soyut ve
anlaşılması güçtür. Kişinin mutluluğu için insanın manevi yönünü de içeren çok yönlü

1
yapısı korunarak değerlendirilmelidir. İnsanın manevi iyi olma hali fiziki organlarının
iyi olma hali kadar önemlidir. İnsanın tam olarak sağlıklı sayılması beden, beyin ve
ruh arasındaki uyuma bağlıdır (Kavas, 2014: 905-907).

Emirza (2018: 97) şiddet mağduru kadınlar ile ilgili yaptığı çalışmasında spiritüel yani
manevi inançları diğerlerine göre yoğun yaşayan kadınların ruhsal hastalık
belirtilerinde azalma olduğunu ortaya koymuştur. Dedeli ve Karadeniz (2009: 52-53)
çalışmalarında kanser hastası kişilerin yaşadıkları ağrıların giderilmesinde spiritüel
desteğin önemli ve pozitif yönde etkili olduğunu belirtmişlerdir.

Bilimin nesnel olarak gözlemlenen olgularla ilgilenmesinin gerekliliğini savunan


pozitivist felsefe akımı ve madde dışındaki metafizik boyutu reddeden materyalizm
akımı Batı düşünsel yapısını oluşturmuş ve psikoloji biliminin insanın spiritüel boyutu
ile ilgilenmemesine neden olmuştur. Öz, duygu, maneviyat, din gibi kavramlar
psikolojinin dışında kalmıştır. Davranışçı psikoloji yaklaşımının temsilcilerinden olan
Skinner’ın maneviyatın pekiştirilmiş davranışın sonucu olduğunu söylemesi;
psikanalitik yaklaşımın kurucusu Freud’un maneviyat yerine akla, bilime güvenilmesi
gerektiğini ifade eden söylemleri psikolojiyi maneviyattan uzak tutmuştur. Ancak
modern insanın artan sorunları ve modern psikolojinin bu sorunlara tam anlamıyla bir
çözüm getiremediğinin düşünülmesi psikoloji biliminde maneviyat konusunun
açılmasına neden oldu. (Ekşi ve Kaya, 2016: 13-19).

İnsanın tüm boyutları ile bütüncül bir şekilde ele alınması Maslow’un ihtiyaçlar
hiyerarşisinde manevi değerleri en üst noktaya koyması ile gündeme gelmiştir. Sahip
olunan maddi zenginliklerin insanların yaşadıkları acıları gidermede yetersiz kalması,
sosyal ve kültürel sorunların çözümünü bulma, huzurlu yaşama isteği gibi faktörler
spiritüaliteye ilginin artmasına neden olmuştur (Çınar ve Aslan, 2017: 39).

Maslow insanın belli bir hiyerarşik sıra izleyen çeşitli ihtiyaçlar kümesine sahip
olduğunu belirtmiştir. Bu ihtiyaçlar en alttan en üste doğru; fizyolojik ihtiyaçlar,
güvenlik ihtiyacı, sevgi ve ait olma ihtiyacı, saygınlık ihtiyacı, kendini gerçekleştirme
ihtiyacı şeklinde sıralanır. En üst basamakta yer alan kendini gerçekleştirme
ihtiyacının temelinde ise insanın anlama, anlamlandırma ihtiyacı yatar. İnsanın
anlamlandırma sürecinde umut, sevgi ve iyimserlik faktörleri rol oynar (Kızılırmak,
2015: 11-13). Umut ve iyimserlik insanın kendini ve hayatı anlamlandırmasına
yarayan ve bu sayede mutluluğa ulaştıran duygulardır. Hayata, geleceğe karşı umutla

2
bakmak insanı ayakta tutar. İyimserlik insanın yaşadığı olumsuz durumlardan ders
alarak hayata tutunmasını sağlar (Sayar, 2011: 19-21). İnsanın doğuştan getirdiği
spiritüel ihtiyaçları gideren kavramlar umut, iyimserlik ve anlam duygusudur.

İnsanın varoluşuna anlam yükleme ihtiyacı hissetmesi doğasında vardır ve insan


anlamlandırma yapan tek canlıdır. İnsanın dünyaya ve kendine anlam yüklerken aldığı
en güçlü referanslardan biri maneviyattır. Hayatlarındaki anlam arayışını
sonuçlandıran bireyler tüm zor koşulların üstesinden gelme motivasyonunu
kendilerinde bulabilirler. Anlam ihtiyacını karşılayamayan bireyler stres, kaygı,
umutsuzluk, depresyon gibi sıkıntılarla karşılaşırlar (Kızılırmak, 2015: 1-5).

Bu çalışmada maneviyat anlamında kullandığımız spiritüalite, “bireyin kendisi ve


diğer insanlarla ilişkilerini, evrendeki yerini, yasamın anlamını anlama ve kabul etme
çabasıdır, aynı zamanda yasam boyu kazanılan bilgilerin bir sonucudur ve yaşamın
amacını oluşturan, bireye anlamlı gelen unsurları içerir” (Çetinkaya ve ark., 2007: 47).

İnsanlık var olduğundan beri manevi değerler bütünü spiritüeliteye ilgi ve ihtiyaç her
toplumda her çağda görülmüştür. İnsanların spiritüeliteye verdikleri önem kişiden
kişiye göre değişebilmekle birlikte, manevi değerleri hayatlarının merkezine koyan
insanlar yaşadıkları sorun ve sıkıntıları kolay atlatmaktadırlar (Kardaş, 2017: 6-7).

Manevi uygulamalara ve bağlılığa sahip olmanın insanın sorunlarla baş etme


mekanizmalarını arttırdığı, kişisel değerini, dünyaya bakışını geliştirdiği, hayattaki
stres unsurunu azalttığı, kalp, kolestrol, kanser gibi fiziksel etkileri olan hastalıklar
üstünde de olumlu etkileri olduğu çeşitli araştırmalarla saptanmıştır (Daştan ve Buzlu,
2010: 75).

Erdoğan’ın (2019: 70-74) onkoloji hastaları üzerinde yaptığı çalışmasında hasta


bireylerin spiritüel iyilik düzeyleri arttıkça yalnızlık düzeyleri azalmakta, yaşama
anlam verme durumları artmakta sonucu ortaya çıkmıştır. Ağır bir hastalıkla mücadele
eden kişilerin spiritüel boyutlarının desteklenmesinin oldukça faydalı olacağı önerisi
sunulmuştur.

İnsanın hayatına güven, sevgi, umut gibi pozitif duygular ile anlam katan spiritüellik
kavramının bu araştırmada mutluluk ile ortak paydada buluşabileceği, birlikte ele
alınabileceği ve mutluluğa katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

3
Mutluluk geçmişten günümüze tüm insanların ulaşma arzusunda olduğu ve yaşam
ideali olarak aldığı bir kavramdır. Mutluluğun bilimsel bir zeminde incelenmeye
başlanmasının tarihi çok eski değildir. Pozitif psikoloji akımı ile birlikte mutluluk
kavramı bilimsel bir platformda incelenmeye başlanmıştır (Türkdoğan, 2010: 1-2).

Mutluluk kavramının psikolojinin konusu olması on dokuzuncu yüzyılın ikinci


çeyreğinde gerçekleşmiştir. O güne kadar travmalar, krizler, patalojik durumlar gibi
insan hayatındaki olumsuzluklar ile ilgilenen psikolojinin farklı bir bakış açısına
ihtiyaç duyduğu, insanın işlevselliğini arttıracak, bireyi güçlendirecek, mutlu edecek
yaklaşımların araştırılması gerektiği düşüncesi ile pozitif psikolojiye bir yönelim
olmuştur (Odabaşı, 2016: 34-35).

Literatürde spiritüel iyi oluş ve mutluluk ile ilgili ayrı ayrı çeşitli araştırmalar
bulunmaktadır. Örneğin; yaşlılardaki bilgelik ve psikolojik iyi oluş ile spiritüel iyi oluş
(Borhan, 2017), sanal kimlik ve spiritüel iyi oluş ile narsistlik eğilimleri (Kardaş,
2017), yalnızlık ve ölüm algısı ile spiritüel iyi oluş (Erdoğan, 2019) ve psikolojik
istismar profillerini spiritüel iyi oluş açısından inceleyen (Keçeci, 2018) gibi. Ayrıca
mutluluk kavramı ile ilgili olarak da yaratıcılık ile mutluluk (Bilgin, 2017), iş tatmini
ile mutluluk (Kara, 2010), yaşam kalitesi ile mutluluk (Çakıroğlu, 2007), psikolojik
yardım almaya isteklilik ile mutluluk (Çolak, 2018), aile desteği ile mutluluk (Şahin,
2018) arasındaki ilişkiyi ele alan çalışmalara rastlanmaktadır. Yapılan literatür
taramasında Türkiye’de öğretmenlerin spiritüel iyi oluş düzeyleri ile mutluluk
düzeyleri arasındaki ilişkiyi tespit etmeye yönelik bir araştırmaya rastlanmamıştır. Bu
nedenle araştırmanın problem cümlesi, “Farklı okul türlerinde görev yapan
öğretmenlerin spiritüel iyi oluş düzeyleri ile mutlulukları arasında ilişki var mıdır?”
şeklinde belirlenmiştir.

1.2. Araştırmanın Önemi

Öğretmenler bir ülkenin geleceğini öğrencileri vasıtasıyla şekillendiren, eğitimin en


önemli unsurlarıdır. Onların hayattaki mutlulukları mesleklerini kendilerinden
beklenen şekilde icra etmelerini etkileyeceği beklenebilir. Bu nedenle insani
gereksinimlerin arasında yer alan spiritüel iyi oluş düzeyleri ile mutluluk düzeyleri
arasındaki ilişkiyi belirlemek oldukça önem taşımaktadır.

Literatür incelendiğinde spiritüelliğin insan hayatındaki önemini ortaya koyan


çalışmaların büyük bölümü sağlık çalışanları ve iş dünyası üzerinde yapılmıştır.

4
Ebelerde spiritüel bakım yetkinliğinin incelenmesi (Kabakcı, 2019), hemşirelerin
spiritüalite ve spiritüel bakım algıları ile iş doyumları arasındaki ilişkinin incelenmesi
(Uygur, 2016), spiritüel liderliğin performans üstündeki etkisinin incelenmesi
(Narcıkara, 2017) bu çalışmalara örnektir. Türkiye’de eğitim alanında ve eğitimin
lokomotifi olan öğretmenler özelinde spiritüel iyi oluş ile mutluluğu beraber ele alan
bir çalışma olmaması, araştırmanın önemini ortaya koymaktadır ve alınyazına katkı
sağlayacağı düşünülmektedir.

1.3. Araştırmanın Amacı

Bu araştırmanın amacı, farklı okul türlerinde görev yapan öğretmenlerin spiritüel iyi
oluş düzeyleri ile mutluluk düzeyleri arasındaki ilişkiyi belirlemektir. Bu temel amaç
doğrultusunda aşağıdaki alt amaç sorularına yanıt aranmıştır.

1. Öğretmenlerin spiritüel iyi oluş düzeyleri ile mutluluk düzeyleri hangi


seviyededir?
2. Öğretmenlerin spiritüel iyi oluş düzeyleri ile mutluluk düzeyleri cinsiyetlerine,
yaşlarına, öğrenim durumlarına, kıdemlerine ve görev yaptıkları okul türlerine
göre anlamlı farklılık göstermekte midir?
3. Öğretmenlerin spiritüel iyi oluş düzeyleri ile mutluluk düzeyleri arasında anlamlı
bir ilişki var mıdır?
4. Öğretmenlerin spiritüel iyi oluş düzeyleri, mutluluklarını yordamakta mıdır?

1.4. Varsayımlar

1. Araştırmanın çalışma grubunun evreni yeterli düzeyde temsil edecek büyüklükte


olduğu varsayılmıştır.

2. Araştırmaya katılan öğretmenlerin, kullanılan ölçme araçlarını doğru ve samimi bir


şekilde cevaplayacakları varsayılmıştır.

1.5. Sınırlılıklar

Bu araştırma aşağıdaki sınırlılıklara sahiptir:

1. Araştırma, çalışmaya katılan öğretmenler ile sınırlıdır.

2.Veriler, öğretmenlerin araştırmada kullanılan ölçme araçlarına verdikleri yanıtlarla


sınırlıdır.

5
3.Araştırma, kullanılan ölçme araçlarının geçerliği ve güvenirliği ile sınırlıdır.

1.6. Tanımlar

Spiritüel İyi Oluş: Opatz’a (1986) göre insanın var oluşundaki anlam ve amaçları
aramaya dair isteklilik, her şeyi sorgulama, rahatlıkla açıklanıp anlaşılamayacak soyut
şeyleri idrak etmesidir (Akt., Kardaş, 2017: 11).

Mutluluk: Göstergesi gülümseme olan, iyi, durumundan memnun ve sevinçli olma


halidir (Akpınar, 2004: 4).

6
İKİNCİ BÖLÜM

İLGİLİ ALAN YAZIN

2.1. Spiritüel (maneviyat) Nedir?

Geçmişten günümüze spiritüelliğin ne olduğu ile ilgili birbirinden tamamen bağımsız


olmamakla birlikte farklı tanımlar ortaya atılmıştır. Genel olarak ruhsallık olarak
tanımlanan spiritüellik hakkında farklı betimlemeler yapılması kavramın oldukça
kişisel, soyut ve içsel olmasından kaynaklanmaktadır.

Spiritüellik Como’ya (2007) göre, hayatın anlamının araştırıldığı, kutsal bir olgudur.
Murray ve Zentner (1989) için spiritüellik; sevgi saygı, tanrıya ya da başka bir üst güce
boyun eğme, hayatın anlamını, hayatın amacını araştıran, dine duyulan bağlılığın
ötesinde bir yaşam biçimidir. Surbone ve Baider’e (2010) göre spiritüelite yaratıcı,
evrensel ruh, hayata anlam veren ilahi güç olarak ifade edilmiştir (Akt., Baykal, 2018:
13).

Maneviyat bireyi anlamaya, sevgiye, şefkate, bilgiye, umuda ulaştıran cesaretlendiren


yaşamsal bir enerjidir. Maneviyat insan ruhunun sevgi, sabır, hoşgörü gibi insana
mutluluk veren üst düzey duygularla iletişimde olmasıdır (Özen, 2010: 50).

Maneviyat insanın içindeki potansiyel olarak duran pozitif duygularını fark etmesini
sağlayarak hayata bağlılığı arttıran bir unsurdur.

Maneviyat tanımlamalarında bazı araştırmacılar doğrudan ya da üstün güç vb. şekilde


dolaylı olarak Tanrı’ya atıfta bulunurlar. Bireyin hakkında tam olarak bilgi sahibi
olmadığı üstün gücün farkında olması ve o gücün yönlendirmesiyle ve bağlantılı
olduğu diğer varlıklarla uyumlu olması ifade edilir. Bir kısım araştırmacılar ise
maneviyatı kişinin iç dünyası ile sınırlı olarak tanımlamışlardır. Kişinin herhangi bir
üstün güce ihtiyaç duymadan kendi içsel sürecinde diğer varlıklar ile bir bütünün
parçası olduğunu anlaması ve uyumu yakalaması olarak açıklamışlardır. Zinbauer ve
arkadaşlarının (1999) spiritüelliği, Tanrıya duyulan yakınlık ve diğer canlılarla
kurulan bağdır. Chakraborty ve Chakraborty’nin (2004) maneviyat tanımı ise kendi

7
egosundan daha yüksek bir varlığın yönlendirmesi altında yaşamak olarak ifade
edilebilir. Bireyin içsel süreçlerini öncelleyen tanım örneklerinde Harlos’un (2000)
maneviyatı kişinin en yüksek değere doğru kendini aşma mücadelesi olarak, Schimidt-
Wilk ve diğerleri (2000) için maneviyat kişinin içsel olarak kendinin farkında olması
şeklinde aktarılmıştır (Akt., Örgev ve Günalan, 2011: 53-54).

Spiritüellik tanımlarının hepsinde üzerinde durulan içsellik vurgusu bireylerin


spiritüelliklerini ve bunu hayatlarına yansıtışlarını öznelleştirmektedir.

Elkins ve diğerlerinin (1988) geliştirdiği spiritüel ya da tinsellik tanımında dört


özelliğe yer verilmiştir. Bunlar; spiritelliğin ya da tinselliğin her insanda potansiyel
olarak bulunduğu, fenomenolojik yaklaşımlarla açıklanabileceği, duygu, inanç, değer
içeren insani deneyim süreci olduğu ve din ile aynı anlama gelmediğidir (Akt., Tuncay,
2007: 14-15).

Spiritüelliğin kişilerde potansiyel olarak bulunduğu ve yaşadıkları sıkıntılı


durumlardan kurtulmak için savunma mekanizması olarak ortaya çıktığı söylenebilir.

Ergeshov’e (2011) göre maneviyat genetik temelli bir kavramdır. İnsan beyni
maneviyat ile ilgili nitelikleri gerekli durumlarda kullanmak üzere toplar. Bu insanın
olumsuz durumları güçlü manevi yapısı ile karşılamasını ve atlatmasını sağlar. Hamer
(2005) maneviyatın genetik temeline ilişkin araştırmasında maneviyatın WMAT2
geniyle bağlantılı olduğunu söylemiştir. Hamer dindarlıktan bağımsız bir kendini aşma
durumundan bahseder. Kendini aşkınlık kişinin kendinin ötesine geçerek var olan
bütünün bir parçası olduğunun idrakine varmasıdır. Kendini aşabilme gücünün
kültürler arası bir yetenek olduğunu, bazı kültürlerdeki insanların bu maneviyata
sahipken bazıları buna duyarlı olmayabileceğini ifade etmiştir (Akt., Kızılırmak, 2015:
36).

Bash’a (2004) göre spiritüelliğin ne olduğunun üç yaklaşımla ifade edilebilir. Bunlar;


Tanrıcı yaklaşım, Tanrıcı olmayan yaklaşım ve Medya yolu ile yaklaşımdır. Tanrıcı
yaklaşıma göre bireyin kendinden daha üstün bir güç ya da Tanrı ile ilişkisi vardır ve
bu bağlantıda insan öğrenme sürecindedir. Tanrıcı olmayan yaklaşımda insanın
kendinden üst bir güce teslim olmasının yerine insanın bencilliğe kaymadan kendi
gücünün farkına varması ve insanlara yardım etmek için doğuştan getirdiği
farkındalığıdır. Medya yolu ile yaklaşım ise dindar olmayan kişilerin sorularına cevap

8
vermek için laik bir açıklama olarak ortaya çıkmıştır ve sorulara cevap vermek için
üstün bir güç kavramına ihtiyaç duymamaktadır (Akt., Yılmaz, 2010: 62).

Sülü (2006: 18-22) spiritüelliğin insan hayatındaki gelişim dönemlerine yer vermiştir.
Bebeklik döneminde karşılanması gereken manevi ihtiyaçlar vardır. Bunlar sevgi ve
güven duygusudur. Bu dönemde bebeklerde doğru-yanlış kavramı olmadığı için bu
ihtiyaçlar davranışlarını etkilemez. Çocukluk döneminde ebeveynlerini taklit eden
çocuklar anlamını bilmese de çeşitli dinsel ya da spiritüel aktivitelerde bulunabilirler
(dua etmek vb). Çocukluk döneminde aile içinde yaşanan ölüm, hastalık gibi çeşitli
olumsuzlukları fark ederler ama manevi sıkıntılarını ifade etmekte zorlanırlar.
Ergenlik döneminde manevi sıkıntılarının farkına varan ve bunu rahat ifade eden
gençler aileden aldıkları spiritüel inançları sorgulamaya başlayabilirler. Yetişkinlik
döneminde kendi maneviyatının farkına varan birey bu maneviyatı sayesinde pek çok
olumsuzluktan korunmuş olur.

Manevi değerler insanlar arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi ve toplum yapısının


sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için önem taşır. Bu nedenle insanın hayatında
vazgeçilmez konumdadır. Vazgeçilmez olduğu için de insanların maneviyattan uzak
olması hayatın amacını kaybetmesi, hayattan zevk almama, ümitsizlik, kuşkuculuk
gibi ruhsal ve onların neden olduğu çeşitli bedensel rahatsızlıklara yol açabilir
(Mutluer, 2006: 36).

Spiritüellikten uzaklaşan ya da spiritüelliklerini keşfedemeyen kişiler hayat içerisinde


karşılaştıkları sorunlarda kendilerini yalnız hissedebilir, toplumdan uzaklaşabilirler.
Kişilerin toplumdan uzaklaşması, toplumsal kuralların işleyişinde aksamalar ve
toplumsal yapıda bozulmalara neden olabilir.

İnsanlar hastalık, ölüm ya da onları mutsuz eden olaylar karşısında varoluşlarını


sorgulamaya başlarlar. Böyle dönemlerde spiritüel değerler vasıtasıyla hayata ve
varlıklarına yeni anlamlar yüklerler (Hiçdurmaz ve Öz, 2013: 50-51).

Spiritüel iyilik hali yaşamın dayandığı anlam ve amacı arama, kendinden daha büyük
bir gücü fark etme durumudur. Spiritüel iyiliğe ulaşan birey yaşam doyumu yüksek ve
kendini tamamlamış olan kişidir (Korkut Owen ve Owen, 2012: 28). Scott ve Agretsti
(1998: 1) manevi iyi oluşun dinsel iyilik ve varoluşsal iyilik olarak iki boyutlu bir
kavram olduğundan bahseder. Dinsel iyilik kişinin Tanrı ya da üstün güç ile ilişki
içerisinde olması ve manevi yaşamındaki doyumdur. Varoluşsal iyilik kişinin

9
kendisiyle, çevresiyle olan ilişkisi ile ilgilidir ve kişinin hayattaki anlam arayışı ve bu
anlama göre hayatını düzenlemesidir. Manevi iyi oluş kişinin kendisiyle, çevresiyle ve
üstün güçle kurduğu ilişkideki memnuniyeti ve manevi gelişimi hakkında bilgi verir.

Dyson ve arkadaşları (1997) spiritüalite kavramında üç odak noktasına değinirler.


Bunlar; kişinin kendisi, toplum, Tanrı ya da üstün güçtür. Bu odak noktaları arasındaki
güçlü ilişki spiritüel iyiliğin de gücünü belirlemektedir. Kişinin spiritüel yapısı iç
gücünü arttırmaktadır. Kişi spiritüel ihtiyaçlarını toplumdaki diğer insanlarla olan
iletişiminde kazanır ve içinde bulunduğu topluma göre spiritüel bakış açısı şekillenir.
Tanrı ya da üstün güç dinlerdeki gibi sınırlayıcı bir kavram olmak zorunda değildir.
Üstün güç, kişinin yaşamında en çok değer verdiği şey, işi, kendisi ya da Tanrı olabilir
(Akt., Yılmaz, 2010: 63).

Ekşi ve Kardaş (2017) geliştirdikleri spiritüel iyi oluş ölçeğinde, spiritüel iyi oluşun
doğayla uyum, aşkınlık ve anomi alt boyutlarından oluştuğunu belirtmişlerdir.

İnsan doğayla iç içe ve doğayla birlikte var olan bir varlıktır. Yapısı gereği doğanın
rahatlatıcı, enerji verici yönlerinden yararlanır (Sav, 2017: 13-14). İlkçağlardan
itibaren insan doğaya ihtiyaç duyar ve kendini doğa ile bütünleştirmiştir. İnsanı ve
ihtiyaçlarını merkeze alan 17. yy. düşünsel yapısı nedeniyle insan doğa ile
bütünleşmesini unutarak doğanın efendisi olma yolunu seçmiş ve kendini doğadan
kopartmıştır (Gül, 2013: 18). İnsanın doğadan uzaklaşması kendini güvensiz,
dayanaksız hissetmesine ve varoluşuna anlam yüklemekte zorlanmasına neden
olmaktadır. Geleneksel bakış açısında aşkınlık insanın kendinden güçlü olan yüce bir
varlığa boyun eğmesi anlamına gelmektedir (Acar, 2016: 94). Dönmezer (1994) için
anomi, toplumsal kuralların insanların davranışlarını yönlendirme, kontrol etme
güçlerinin ortadan kalkması, kişilerin nasıl davranacakları konusunda kararsız
kalmaları anlamına gelmektedir (Akt., Ekmekci, 2004: 23). Giner (1976) anomi
kaynaklı toplumsal değerlerde yaşanan bozulmanın toplumdaki bireylerde psikolojik
sorunlara ve antisosyal davranışlara neden olduğunu belirtir (Akt., Atılgan, 2010: 9).
Anomi bireyin dahil olduğu toplumun normlarında meydana gelen değişiklikler
neticesinde sıkıntı yaşamasına, kendini toplum içinde konumlandırmada
zorlanmasına, değişen ya da yenilenen toplumsal kurallar, değerler sonrasında nasıl
hareket edeceğini bilememesine ve kendini toplumdan uzaklaştırmasına ve mutsuz
olmasına neden olan olumsuz bir kavramdır. Doğayla uyum, aşkınlık ve anomi

10
kavramları, tanımlarından hareketle spiritüel kavramı ile doğrudan ilişkili oldukları
söylenebilir.

Spiritüellik, maneviyat ya da tinsellik insanın tüm yaşamı içerisinde etkili olan bir
kavramdır. İnsanın hayattaki amacını, hayat yolunu bulmasında etkili olan, insanı
doğaya yaklaştırarak evrendeki bütünlüğün bir parçası olduğunu fark ettiren, yaşadığı
sıkıntılarda, gücünün yetmediği durumlarda adını Tanrı, enerji, doğa, karma …vb. ne
koyarsak koyalım kendinden üst bir güce teslim olması ve güvenmesi demektir.
Spiritüellik içerisinde barındırdığı umut etme, anlam arayışında mücadele etme,
değiştirmeye gücünün yetmediği şeylerde ise kendinden üst bir güce teslim olma bakış
açılarından dolayı insanı pozitif duygu durumuna yönlendirir.

2.1.1. Spiritüel (Maneviyat) ve Din İlişkisi

İnsanın mutlu ve ruhen sağlıklı olabilmesinde hayata anlam ve amaç yüklemesinin


payı oldukça fazladır. Kendine ve hayata anlam bulamayan insanın mutlu olma
ihtimali yoktur. İnsanlara anlam sunan en önemli olgu dindir. Çağdaş dünya insanının
dini duygularının zayıflaması onu boşluğa düşürmüş ve farklı arayışlara itmiştir. Dini
reddeden yaklaşımlar insanın varoluşuna anlam yüklemez ve insanın mutluluğunu
engeller. Araştırmalar inançlara sahip olan insanların diğerlerine göre kendilerini daha
sık mutlu saydıklarını göstermiştir (Saygılı, 2016: 25-54).

İnsanın hayat hakkındaki sorularına cevap bulan din olgusu, yaşadığı problemleri
değiştirmeye gücünün yetmediği durumlarda bir çıkış noktası olmaktadır. Dini yaşayış
şekli kişiden kişiye değişmektedir. Dini ritüeller, dini düşünce yapısı, yaratıcı
tasavvuru kişiye özel durumlar olsa da kişiye hissettirdikleri benzer duygulardır.

Maneviyat kelimesi tarihte genellikle din ile eş anlamlı olarak kullanılmıştır. Ancak
son yüzyılda iki kavram arasında bir ayrışma olduğu da ifade edilmeye başlanmıştır.
Maneviyatın bireysel alandaki deneyimleri ifade ederken dinin ritüelleri,
sistematikliği, kurumları nedeniyle daha kurumsal olduğu düşünülmüştür. Buna göre
maneviyat ve din olgusu birbirinden bağımsız olarak değerlendirilebilir. Hill ve
Pargement (2003) çalışmalarında bu ayrımın çok doğru olmadığını çünkü tüm manevi
deneyimlerin organize inanç deneyimi olan dinlerden doğduğunu ayrıca bu ayrımın
kavram kargaşasına neden olacağını ifade etmişlerdir (Akt., Ekşi ve Kaya, 2016: 15).

11
Araştırmacılar maneviyat konusu hakkında çalıştıklarında ortaya din konusu da
çıkmaktadır. Ancak din ve maneviyat farklı kavramlardır. Dinin insanın manevi
arayışının bir ateşidir ve her iki kavramın ortak özelliklerinin olması onları aynı
yapmaz. İnsanların manevi arayışlarının sonucunda ortaya çıkan din olgusu dogmatik
ve çoğunlukla katı bir yapıdır. Maneviyat ise maddi bir yapıdan uzak; görme, duyma,
işitme, dokunma, tat alma olarak beş duyu organıyla açıklanamayan, duygularla
deneyimlenen, ruhla ilgili bir özdür. Maneviyat insanlara mutluluk, neşe, barış gibi
pozitif ya da nefret, öfke gibi negatif deneyimler sunar (Lowder, 2006: 5-6).

Spiritüellik evrenseldir ve dogmalar yerine kişisel deneyimlere dayanır. Dinler


kurumsaldır ve bağımsızlıktan hoşlanmaz bu nedenle içsel özgür bir süreç olan
spiritüelliği desteklemezler. Dinler kendi gruplarını oluştururken diğer grupları
dışlarlar bu durum maneviyatın birleştiriciliğinden farklıdır ve bölücüdür. Dinler
sistemleştikçe dayandıkları spiritüel bağlarını kaybederler (Özen, 2010: 50-51).

Spiritüelliğin ya da maneviyatın tüm kişiselliğine karşın dinler kendilerine özel


düzenlenmiş mekanlarda (kilise gibi) resmi görevlilerce oluşturulmuş kurumsal bir
yapıdır. Groff ‘a göre spiritüellik ve din arasında açık bir ayrım vardır ve spiritüellik
doğrudan deneyimlemeye dayanır, kişi ya da mekân olarak hiçbir aracıya ihtiyaç
duymaz (Akt., Özdoğan, 2005: 140-141).

Spiritüellik dini yapılar içinde yer alabildiği gibi yer almayabilir. Spiritüellik dinden
daha geniş bir yelpazeyi etkileyen, daha bireysel ve dini bir alt boyut olarak içine alan
şekilde düşünülmelidir. Anderson and Worthen‘e (1997) göre din kurallar, davranış
kalıpları, yazılar, ritüeller ile spiritüelliği belli bir forma sokmaktadır (Akt., Hiçdurmaz
ve Öz, 2013: 50-51).

Fry’a (2003) göre spiritüellik kişiye mutluluk sağlayan, affeden, şükran duyan, uyum
gösteren insan ruhunun olumlu özelliklerini içeren, din için bir gerekliliktir.
Spiritüellik olmadan din olmazken din olmadan spiritüellik olabilmektedir. Spiritüellik
insanın hayatına anlam verme amacını gerçekleştirirken dine ihtiyaç duymayabilir.
Din ile spiritüelliğin ortak noktası sevgi ve fedakârlıktır (Akt., Baykal, 2018: 13).

Maneviyatın ibadet etme, dua etme gibi yönleri gözlenebilir ve ölçülebilir ancak
yaşantı yönünün ölçme imkânı yoktur. Bu nedenle herhangi bir dinsel temelde olsun
ya da olmasın kişilerde spiritüel (tinsel) bir yön bulunmaktadır. Tinsellik kilise,

12
sinagog gibi herhangi bir mekân kısıtlaması olmadan, belirli kalıplarda değil insanın
tüm günlük hayatında yer alır (Tuncay, 2007: 18).

Spiritüellik insanlarda bulunan potansiyel bir duygu bütünüdür. Kişiler hayatlarının


bazı dönemlerinde sınırlı zamanlarda ya da sıklıkla spiritüelliklerinden faydalanırlar.
İçsel süreçler ile ilgili olan bir kavram olduğu için yaşayış şekli de kişiden kişiye
değişir. İnsanların bir kısmı maneviyatlarını yaşamak için dini yapılardaki gibi kesin
kurallara ihtiyaç duyar, diğer bir kısmı ise kurallardan ziyade iç dünyalarında meydana
gelen değişikliklerle ilgilenir. Bu da kişilerin spiritüelliklerini yaşamak için şart olarak
dine ihtiyaç duymadıklarını göstermektedir.

2.2. Mutluluk

Yüzyıllardır insanoğlunun yaşamdaki en büyük amaçlarından biri olan mutluluk


kavramı ve ona atfedilen anlam, gelişen ve değişen çağ koşullarında oldukça
farklılaşmıştır. Modern insanın yoğun günlük koşturmacasında, iş stresinde, içine
düştüğü tüketim çılgınlığında aradığı mutluluk ile yüzyıl öncesinde yaşayan bir
insanın aradığı mutluluğun aynı olduğunu düşünemeyiz. Günümüz insanının doğadan
uzaklaşması, evren bütünlüğünde bir parça olduğunu unutması, her gün artan
karşılanması gereken ihtiyaçları mutlu olma ihtimalini azaltırken kişiyi tatminsiz ve
mutsuz bir hayata mahkûm etmektedir. Kişi mutsuz oldukça bencilleşmekte diğer
insanların da mutluluklarının önünde engel olmaktadır. İnsanlar geçmişten bugüne
hayatlarının yegâne amacını mutlu olmak olarak belirlemişlerdir. Günümüz insanının
baş etmesi gereken sorunlar ve stres olgusu arttıkça mutluluk arayışı da artmıştır.

Tarihi çok eskiye dayanan mutluluk kavramının herkes için genel geçer bir tanımını
yapmak oldukça güçtür. Genel olarak mutluluk bir his ve bu his esnasındaki durumdur.
Kişinin yaşamına karşı duyduğu memnuniyet, özne iyilik durumu mutluluk yerine
kullanılabilmektedir. Kişiler hayat kalitesini olumlu değerlendirdikleri ölçüde
mutludurlar. Mutluluk tarih boyunca çeşitli açılardan araştırılmıştır. Beynin hangi
alanlarının mutluluk ile ilgisi olduğu, hangi hormonların mutluluk ile bağlantılı olduğu
ve bunların azaldığı durumların yakalanılan hastalıklarla ilişkisi araştırılmıştır (Bülbül
ve Giray, 2011: 114).

Mutluluk kavramı insan psikolojisi ve fizyolojisi ile ilgili bir durumdur. Beynin
serotonin hormonunu salgılaması fizyolojik bir olayken, kişinin fizyolojisine serotonin
hormonu salgılatacak etkiler psikolojiktir. Kişinin mutlu olabilmesi için beynin

13
serotonin hormonu salgılamasını gerektirecek koşulların oluşması gerekir. Bu
koşullar kişinin kendini rahat ve güvende hissetmesi, alışık olduğu düzeni sürdürmesi,
mutluluk ile bağdaştırdığı ihtiyaçlarının giderilmesi gibi etkenlerdir. Kişinin mutlu
olması, mutluluğunun tekrarlanması ve kalıcı hale gelmesi süreçleri vardır (Baysal ve
Aka, 2013: 87).

Mutluluk üç bileşenden oluşan bir duygu halidir ve kişinin yaşadığı hayatı


değerlendirip duygulanımını ifade etmesidir. Mutluluğu oluşturan bileşenlerden ilki
ümit, heyecan, güven, neşe…vb olumlu duygulanımlardır. İkinci bileşen; nefret,
üzüntü, öfke…vb olumsuz duygulanımlardır. Üçüncü ve son bileşeni ise yaşam
doyumudur. Kişinin mutlu olup olmadığı bu bileşenlere bağlıdır. Kişi olumlu
duygulanımları daha çok olumsuz duygulanımları daha az yaşıyorsa ve yaşadığı
hayata karşı yüksek memnuniyeti varsa mutlu sayılmaktadır (Eryılmaz, 2011: 44-45).

Kariyerini mutluluk konusunu araştırmaya adamış olan Sonya Lyubomirski’ye (2008)


göre mutluluğun %50’si genetik yapımız tarafından, %10’u yaşam şartlarımız
(zenginlik, fakirlik, güzellik, bekarlık, sağlıklı olmak, vb.) tarafından, %40’ı ise
davranışlarımız tarafından belirlenmektedir. Bu nedenle kendi davranışlarımızı
olumlu yönde değiştirerek mutluluk oranımızı arttırabiliriz. Kişinin mutluluk
seviyesini arttırmak ve bunun devamını sağlamak için yapabileceği çeşitli adımlar
vardır: Minnettar olmak, teşekkür etmek, empati yapabilmek, pozitif bakış açısı
geliştirmek, sosyal ve kişisel ilişkileri önemsemek, affetmeyi öğrenmek, stres ile başa
çıkabilmeyi öğrenmek, anı kaçırmamak, yaşamdan zevk almak, hayat amaçları
belirlemek ve onları gerçekleştirmek için çabalamak, vücut sağlığını korumak ve
spiritüelliğini yaşamak (Akt., Yazıcı, 2015: 29-31).

2.2.1. Felsefe Tarihinde Mutluluk

Mutluluk kavramı genel olarak hayata karşı duyulan memnuniyet şeklinde düşünülse
de tarih boyunca filozoflar ve bilim insanları tarafından çeşitli şekillerde
tanımlanmıştır.

Felsefe tarihinde Demokritos’a kadar genel olarak doğa sorunları ile ilgilenilmiş, insan
ile ilgili problemler dolayısıyla da mutluluk kavramı üzerine çalışılmamıştı. Bu
nedenle mutluluk kavramı incelenirken Demokritos başlangıç kabul edilebilir.
Mutluluğu ruhun dinginliği ve insan eylemlerinin son amacı olarak tanımlayan
Demokritos buna da “euthymia” yani ruhun iyi durumda olması demiştir. Bu

14
tanımlamasıyla felsefe tarihinde mutçuluğun kurucusu sayılmaktadır. İnsan haz ve acı
duygularıyla yararına olan ve yararına olmayanı ayırt etmelidir. Göreli iyi olanlar ile
mutlak iyi olanları birbirinden ayırmalıdır. Göreli iyi olanlar duyusal sevinçler, şeref,
güzellikdir. Mutlak iyiler ise ruhun iyi durumu euthymiadır. Ruhun dinginliğine ulaşan
iyi olanı yapar, kötü olanı yapmaz. Bütün kötü davranışların nedeni iyinin ne
olduğunun bilinmemesidir. Tutkulardan uzaklaşarak ruh dinginliğine ve bilgeliğe
ulaşılır (Gökberk, 2011: 37-38) Demokritos için hazza ulaşmak ve acıdan kaçmak
insanın temel amacıdır. İnsan için yararlı olanlar haz verirken yararsız olanlar acı verir.
Ruh daima haz yani mutluluk peşindedir. Aşırı olmayan, aklın sağladığı düzende ve
uyumda olan ölçülü haz insanı mutluluğa götürür. Duyusal hazlar göreceli olarak
iyiyken duyuüstü hazlar mutlak iyidir. İnsan mutlu olmak için mutlak iyiyi seçmelidir
(Turan, 2015: 250-253).

Antik Yunan felsefesinde büyük etkisi olan Sokrates düşüncelerini yazıya


dökmemiştir bu nedenle Sokrates’in felsefesi kendisinden sonra gelen Platon
aracılığıyla ve etkisiyle öğrenilmiştir. İnsan problemleri ve ahlak felsefesi ile ilgili
düşünceleri kendinden sonra gelen düşünürleri etkilemiştir.

Mutluluk etiğinin kurucusu Sokrates insanın tüm yaptıklarının nihai amacının


eudaimonia yani en yüksek iyi olduğunu ve bu en yüksek iyiye erdemlerle
ulaşılacağını ifade ermiştir. Sokrates sonrası düşünürler ahlak problemlerinde
Sokrates’in eudaimoniasını kendilerine temel yaptılar (Cevizci, 2017: 226).

Sokrates’in mutluluk anlayışında önemli iki temel vardır. Bunlar erdemin bilgi olduğu
ve kimsenin bilerek kötülükte bulunmayacağıdır. Sokrates insanı mutluluktan alıkoyan
şeyin erdemsizlik yani bilgisizlik olduğunu ifade eder. Kimse bilerek ve isteyerek
mutsuzluğu tercih etmez çünkü insan doğası gereği iyiyi isteme eğilimindedir. Kötü
bir şey yapıyorsa bu bilgisizliğinden kaynaklanır (Odabaş, 2019: 100-101).

Sokrates mutluluk için erdemin, iyinin ne olduğunun bilinmesi gerektiğini söyler.


Sokrates’e göre erdem, insanın iyinin peşinden ayrılmaması ve iyiye giderken ölçülü
olmasıdır. Sokrates’e göre insan iyinin ne olduğunu bilir çünkü bu bilgi ona doğuştan
verilmiştir. İyinin, erdemin ne olduğunu bilmek mutluluk için gerekli ancak yeterli
değildir. İnsan iyiyi kendi aklıyla, iradesiyle seçmeli ve ona göre tutarı eylemlerde
bulunmalıdır. Sokrates için ruh daima bedenden önemlidir. Bedene ait güzellikler
geçicidir, ruha ait güzellikler kalıcıdır. İnsanın sadece bedenin ihtiyaçlarına

15
odaklanması ruhunu yorar bu da insanı mutluluktan uzaklaştırır. Sokrates bedensel
ihtiyaçları tümüyle reddetmez. Temel bedensel ihtiyaçların karşılanması gereklidir
ancak zevk ve tutkulara karşı ölçüyü kaybedilmemelidir (Kahveci, 2015: 98-100).

Sokrates oluşturduğu ahlak felsefesinde mutluluk, erdem ve iyi kavramlarını beraber


ele almıştır. Erdem, mutluluk ile insan arasında bir aracıdır. İnsan mutlu olmak için ilk
önce “kendini bilmelidir”. Kendini bilmek akıl vasıtasıyla ruhunu bilmektir. Kendini
bilen insan iyinin, kötünün, kendi yararına ve zararına olan şeylerin bilgisine sahip
olur. İnsan iyinin bilgisiyle erdeme oradan da mutluluğa ulaşır. Bilgi iyiye, mutluluğa,
bilgisizlik ise kötüye ve mutsuzluğa götürür (Altuntop ve Tosun, 2017: 183-184).
Sokrates ve Platon için kendini bilme kavramı mutluluk anlayışlarında ilk şart olarak
karşımıza çıktığı için önemlidir. Kendini bilen kişi neyi kötü yaptığını ya da kötülüğün
ne olduğunu bilen, davranışlarını akıl süzgecinden geçiren bilge kişidir. Bilgelik
sıradan insanların erişeceği bir durum değildir çünkü bedenin bilgisi değil ruhun bilgisi
söz konusudur. Ruhun bilgisine de herkes erişemez. Bundan dolayı kendini bilen kişi
bilge kişidir ve mutluluğa ulaşmıştır. (Evirgen, 2016: 112).

Platon’a göre bütün insanların amacı mutluluğa ulaşmaktır. Mutluluğa ulaşmanın yolu
da erdemdir. Platon dört ana erdemden bahsetmektedir. Bilgelik, erdemlerin en
yücesine ulaşmaktır. Bilge kişi aklını kullanan olgun, ölçülü kişidir. Cesaret, iyinin ve
kötünün ne olduğunun bilinmesi ve akıl ile seçilmesidir. Ölçülülük, insanın bedensel
zevklerden sıyrılması, bu zevkleri ciddiye almaması ve aklın kullanmasıdır. Adalet,
ruhun tüm bölümlerinin düzen ve uyum içinde olmasıdır. Platon’a göre ruh her şeyin
en doğrusunun olduğu idealar evreninde iyinin bilgisini görmüştür ve dünyaya
geldiğinde bunu hatırlar. Platon için idealar evrenine ait erdemler tam, maddi yani
geçici dünyaya ait erdemler ise sıradandır (Durak, 1995: 26-30).

Aristoteles tüm eski çağ filozofları içinde mutluluk kavramını sistematik olarak
inceleyen ilk filozoftur. Mutluluk ile ilgili düşünceleri kendinden önce söylenenleri
desteklemekte ve onların eksik bıraktığı noktaları tamamlamaktadır.

Aristoteles’e göre mutluluk bir etkinliktir ve hayatın bütünü kapsar. Ruhun en yüksek
üstünlüğe göre yani asla değişmeyen, ebedi doğruluğu arayan bilgeliğe göre
gerçekleştirdiği eylemler mutluluktur. Eylemde bulunmayan bilgeden ve sonuç olarak
ulaştığı bir mutluluktan bahsedilemez. Bilgelik ölçülü davranan, adil olan ve bilinçli
şekilde, en iyiye uygun eylemde bulunan kişidir (Omay, 2004: 51-53).

16
Aristoteles mutluluğu aktivite, erdem ve ruh bileşeninde ele almıştır. Aristoteles’e
göre ruh canlılık anlamındadır bu canlılık da bir hayvanın, bitkinin ya da çocuğun
canlılığı değil hayatını mutluluk ile idame ettiren belli bir yaş üstündeki insanın
canlılığıdır. Mutluluk ruhun erdemli aktivitesidir (Odabaş, 2013: 15-19).

Aristoteles için mutluluk her şeyin en iyisi, her şeyin ona ulaşmak için yapıldığı, araç
değil her şeyin son amacı olan insan yaşamının yegâne ereğidir. İnsanın ona özgü olan
diğer canlılarda bulunmayan en önemli özelliği akıl sahibi olmasıdır en önemli eylemi
de aklını kullanarak eylemde bulunmasıdır. Bu şekilde mantıklı ve tutarlı eylemleri
onu mutluluğa ulaştıracaktır. Tesadüfi eylemler insanı mutluluğa ulaştırmamaktadır.
İnsanı mutluluğa götüren eylemler iyidir ve erdem olarak adlandırılır. İnsanın erdemli
davranabilmesi için erdemli bir yönetici tarafından yönetilen bir devlette yaşaması
gerekir. Erdemli yöneticiler de sadece filozoflar olabilir. Aklını en iyi şekilde
kullanarak hareket eden kişiler sadece filozoflardır ve bu kişiler Tanrının en sevdiği
kişilerdir. Bu düşünceleri ile Aristo mutluluğa sadece filozofların ulaşacağını ifade
etmiştir ve mutluluğu belli bir kesim ile sınırlandırmıştır (Tuncer, 2006: 150-153).

Demokritos’un hazcı ahlak anlayışı düşüncelerinden etkilenmiş olan Epiküros için


insanın en önemli amacı mutlu ve dingin bir yaşama ulaşmaktır. Haz acı yokluğunda
ortaya çıkar. Erdemli kişi kendine acı veren eylemlerden kaçınan ve kendine en yüksek
doyumu yaşatan hazzı seçebilen kişidir. Hazların bazıları şu an doyum sağlasa da bir
süre sonra insanı mutsuz edebilir. Erdemli insan öngörülü olarak bu ayrıma varmalıdır.
Sadece bedensel hazların peşinden gitmek insanı mutsuz eder ve acı çektirir. İnsan aklı
sayesinde tinsel, durağan hazları seçmelidir. Mutluluk; şan, şöhret, zenginlik gibi sonu
belirsiz hazlardan uzak sade ve dingin bir hayattır (Turan, 2015: 253-256). Epiküros
için ağrının yokluğu haz yani mutluluktur. Beden ve zihin birbirleriyle bağlantılıdır.
Bu nedenle bedensel bir haz zihne de zevk vermektedir. Bedensel hazlar amaç
olmamalıdır çünkü bu hazlarda ölçü aşılırsa sonunda hoşumuza gitmeyen şeylerle
karşılaşabiliriz. Ölçülü istekler acı vermediği için iyidir. Ruhu dingin, zihinsel hazlara
ulaşmış kişi mutludur (Topcu, 2011: 19-21). Epiküros için aç ya da susuz olmamak en
büyük haz kaynaklarıdır. Buradan da Epiküros’un mutluluk için sade, gösterişsiz bir
hayat önerdiğini çıkarabiliriz. İnsanın gereksinimleri vardır ancak her gereksinimin
giderilmeyeceğini bilmelidir. Gereksinimler doğal ve zorunlu olanlar, doğal ama
zorunlu olmayanlar, doğal olmayanlar ve zorunlu olmayanlar şeklinde üçe ayrılır.
Doğal ve zorunlu olan gereksinimler uyku, Doğal olup zorunlu olmayanlar yemek, ne

17
doğal ne de zorunlu olanlar ise şan, şöhret vb. dir. İnsanın mutlu olabilmesi için doğal
ve zorunlu olan gereksinimleri karşılaması yeterlidir (Aydın, 2015: 31-32).

Stoacılar oluşturdukları ahlak felsefeleri içinde insanın en nihai amacına ulaştıracak


bir mutluluk öğretisi oluşturmaya çalışmışlardır. Mutluluk kavramı üstünde uzun
sayılabilecek bir süre çalışmalarına rağmen Platon ve Aristoteles’in sistematik şekilde
ortaya koydukları mutluluk düşüncelerinden öteye gidemedikleri söylenebilir.
Öğretilerinde hazzı reddeden, ölçülülüğün kabul eden ve içsel kazanımlara önem
verirken makam mevki gibi dışsal istekleri kabul etmeyen bir bakış açıları vardır. Bu
bakış açısı erdemli olmayı, ruhsal dinginliğe ulaşmayı, akla uygun bir hayat sürmeyi
öğütler. Mutluluğun anahtarlarından olan ruhsal dinginlik olarak da kastedilen insanın
elde edemeyeceği şeyler için istek ya da üzüntü duymaması, kaderci bir bakış açısı ile
Tanrı’nın gönderdiği her türlü duruma boyun eğerek özgürlüğü seçmesidir (Kaya,
2014: 2-7). Bu kaderci anlayış kötümser bir anlayıştan ziyade iyimserdir. Çünkü kaderi
Tanrı belirler ve Tanrı bu dünyadaki her şeyi akla uygun oluşturmuştur. Akla uygun
olanlar da daima iyidir. İnsanın hayattaki en büyük amacı mutluluktur. İnsan aklını
kullanarak doğaya uygun şekilde yaşarsa mutlu olacaktır çünkü akla uygun yaşam en
erdemli yaşamdır. Stoacı kaderci bakış açısı özgürlüğü kısıtlamaz. Çünkü kendi
kontrolümüz dışında yaşanan olaylara katlanmak esas özgürlüktür. Stoacılara göre
hazların, maddi başarıların önemi yoktur. Ruh bedenden daha önemlidir çünkü
bedenin isteklerini dizginleyen ve doğaya uygun yaşamasını sağlayan akıldır ve akıl
ruhun özelliğidir. Bir şeyin iyi olması için doğaya ve kadere uygun olması gerekir. Bu
akla uygunluk demektir. Akılla hareket etmek, adalet, cesaret, bilgelik dışındaki tüm
şeyler haz versin vermesin insan kullanımına göre mutluluk ya da mutsuzluk getirir.
Bu nedenle bunlardan uzak durmak en iyisidir. Tutkular doğruyu görmenin önünde
engeldir (Ertürk, 2007: 5-8).

Thomas Aquinas Ortaçağ felsefesinde ahlak çalışmaları ile belirleyici olmuş ve halen
Katolik kilisesinin resmi görüşünü oluşturan önemli düşünürlerdendir. Aquinas
insanın en yüce yetkinliği olan mutluluğu eksik ve tam mutluluk olarak ikiye ayırır.
Eksik mutluluk bu dünyada elde edilir, insanın düşünce eyleminden oluşan tutkularını
düzenleyen ameli aklın eyleminden meydana gelir. Tam mutluluk ise öte dünyada
Tanrı’nın görülmesidir. Bu dünyadaki eksik mutluluk için ruhsal, bedensel, dışsal
iyiliklere ihtiyaç varken Tanrı’nın görülmesi olarak ifade edilen tam mutluluk için
dışsal iyiliklere ihtiyaç yoktur (İskenderoğlu, 2005: 118). Thomas Aquinas’a göre

18
Tanrı iradesine, akla, özgürlüğe uygun olan eylemler iyidir. Erdem insanın iyiyi
gerçekleştirme potansiyelidir. Yiğitlik, ölçülülük, bilgelik, adalet, inanç, sevgi de
Aquinas için temel erdemlerdir (Aydın, 2015: 63-64)

17.yy’ın önemli filozoflarından olan Descartes’da kendinden önceki filozoflar gibi


hayatın amacının mutluluk olduğunu belirtir. Descartes mutluluk için bilgi ve iradeyi
şart koşar. İyi olan her şeyi bilen ve bu bilginin peşinden koşma iradesini gösteren kişi
bilge kişidir. Üstün iyinin bilgisine ulaşan kişi mutluluğa da ulaşır. Üstün iyiye sahip
olduktan sonraki ruh memnunluğu mutluluktur. Descartes yaşanabilecek tüm
mutlulukların bu dünyaya ait olduğunu, öte dünyadaki mutluluk görüşünün dinsel bir
dogma olduğunu ifade eder. Herhangi bir şeyin ruhsal olgunluğumuza yani
mutluluğumuza ne kadar katkı sağlayacağını bilmek erdemli davranış
gösterebilmemiz için şarttır. Ruh zevklerinden daha az mutluluk veren bedensel
zevkler kendilerini bize daima daha büyük nimetler verecekmiş gibi gösterirler. Aklı
kullanmayıp bu ihtirasların peşinden koşmak bizi mutluluğu yakalama şansından eder
(Ünaldı, 2013: 67-71).

Descartes’da geçici ve temelli ahlak olmak üzere iki anlayış vardır. Üstün iyinin
bilgisine sahip olan bilgeliğe ve mutluluğa ulaşmak için temelli ahlaka ulaşmak
gerekir. Geçici ahlak, temelli ahlaka ulaşırken bize hayatımızı ve zihnimizi
düzenlemede yardımcı olan kurallardır. Bu kurallar; inancımızı korumak ve içinde
olduğumuz toplumun yasalarına uymak, aldığımız kararlarda sabır göstermek ve sebat
etmek, elde edemeyeceğimiz şeylerden vazgeçmek, aklın önderliğinden ayrılmamak
şeklinde ifade edilebilir. Descartes felsefesinde mutluluğu aklın yolundan
ayrılmayarak elde edebiliriz (Güneş, 2008: 11-13).

Aktaş (2018: 108-110) çalışmasında John Locke’a göre haz ve acının mutluluk ve
mutsuzluğun kaynağı olduğunu belirtir. Mutluluk tüm insanlar tarafından arzulanır.
Ancak her insanın mutluluğu özneldir ve mutluluğunun kaynağı bakış açısına göre
farklılık gösterir. Bu nedenle mutluluğun insana en çok haz veren ve yokluğunda ise
acı veren şey olduğunu ifade eder. İnsan yaptığı eylemlerin Tanrı tarafından
ödüllendirilip cezalandırılacağı düşüncesine sahip olursa arzularının doyumunu
erteleyebilir ve öbür dünyadaki mutluluğu da elde eder.

Mutluluk Tanrısal yasaya ve Tanrısal kurallara uygun yaşamaya bağlıdır. Ancak


Locke herkes tarafından arzulanan mutluluğun bu dünyada gerçekleşmeyeceğine

19
inanır. Çünkü dünyada insanların bireyselliği hakimdir ve herkes kendine göre farklı
şeylerde mutluluğu arar. İnsan ruhu ölümsüzdür ve bu sayede bu dünyada Tanrı’nın
koyduğu kurallara göre yaşarsa öbür dünyada sonsuz mutluluğu yaşayacaktır. Bu
dünyadaki mutluluk geçicidir. Locke bireysel değil herkesin mutluluğu ile ilgilenir
bundan dolayı Yeniçağ görüşünü özetler. Yaşamın amacı mutluluktur buna da ahlaki
bir yaşamla ulaşılabileceğini ifade eder (Cihan, 2004: 111-113).

18. Yüzyılın ünlü düşünürü Immanuel Kant için erdemler iyi sonuçlar meydana getirir
ama erdemleri değerli yapan doğurduğu sonuçlar değil insana verdiği iç doygunluktur
ve mutluluğun dayanağının da bu olduğunu ifade eder. Kant’a göre insan mutluluğa
ulaşmaya çalışsada hiçbir zaman tam olarak mutluluk olarak ne isteyeceğini ve
kendisini tam olarak neyin mutlu edeceğini bilemez. Zenginlik isterse sonucunda
kıskançlıklar ve tuzaklarla karşılaşabilir. Uzun bir ömür istese sefalet içinde uzun bir
hayat yaşayabilir. Mutluluk kişisel bir şeydir ve insandan insana değişebilmektedir
(Fazla, 2010: 19-22). Kant için evrensel ahlak yasaları koşulsuz, evrensel ve akla
dayalı olmalıdır. Kant buna ödev ahlakı demiştir ve kendinden önceki düşünürlerin
bireysel mutlulukçu ahlak anlayışının tam karşısına konumlandırmıştır. Onun için
ödev saf aklın oluşturduğu ahlak yasasının irade üzerindeki meydana getirdiği
yükümlülüktür. İnsan, aklın ona sunduğu ödevi ile istek arzularının dayandığı
mutluluk arasında çatışma yaşar ve bu çatışma sonrasında bir ortak nokta bulunmalıdır.
Bu da aklın önderliğinde olur. Ödev ahlakına göre bir eylemin ahlaki olup olmaması
sonuçlardan ziyade ödev bilincine uygun olma durumuyla, akılla ölçülmelidir
(Tuzcuoğlu, 2008: 128-131).

Ünlü İngiliz filozof ve siyasetçi John Stuart Mill kendinden önceki düşünürlerden olan
Bentham’ın felsefesinden fazlaca etkilenmiştir (Ak, 2015: 41). John Stuart Mill ahlak
felsefesinde faydacılık teorisinin önemli temsilcilerindendir. Mill hazları entelektüel
uğraşlardan meydana gelen gerçek mutluluğun kaynağı yüksek hazlar yani erdemler
ve bedensel zevklerden kaynaklanan alçak hazlar olmak üzere ikiye ayırır (Aydın,
2018: 54-56). Mill için insanların tüm eylemlerinin tek amacı acıdan kurtulup
mutluluğa ulaşmaktır. Bu düşüncesi Antik Çağ felsefesi mutluluk düşüncesi ile
örtüşmektedir. Düşünsel duyguları tecrübe etmiş bir kişi duyusal hazları bu duygularla
değiştirmek istemez. Düşünsel hazları bilen bir kişi bedensel hazlardan üstün
olduklarını söyleyecektir. Bu insanların mutlu olmaları düşünsel hazları tanımamış
insanlara göre daha zordur (Akarsu, 2009: 172-173). Mill, mutluluğu sadece bireylerin

20
mutluluğu değil toplumun mutluluğu olarak da ele almıştır. Toplumun mutluluğu
bireylerin mutluluğu için faydalıdır. Bundan dolayı insanlar toplumun mutluluğunu
isterler. Toplumun mutluluğunun gerçekleşmesi için bireylerin kendi mutluluklarını
düşünürken toplumun mutluluğunu da düşünmeleri gerekir. Eylemlerimizin
sonuçlarını uzun vadede görebilmek toplumsal mutluluk için gereklidir. Çünkü bazı
eylemler kısa vadede mutluluk getirse de uzun vadede bireye ve topluma mutsuzluk
getirebilir. Toplumda tüm insanların eşit olarak sayılması ve toplumdaki herkesin
mutluluğunun önemsenmesi toplum mutluluğu için şarttır. Mill için toplumun
mutluluğunun bireyin mutluluğundan bir adım önde olduğunu söyleyebiliriz (Aydın,
2013: 155-157).

2.2.2. Psikoloji Tarihinde Mutluluk

Felsefe tarihinde oldukça geniş bir yer tutan mutluluk kavramının psikoloji tarihinde
incelenmeye değer görülmesi çok eskiye dayanmamaktadır. Mutluluk kavramı, pozitif
psikolojinin kurulması ve bu alanda çalışmaların yapılmaya başlanması ile
psikolojinin ilgi alanına girmiştir. Pozitif psikolojinin, psikoloji biliminin insanın
sadece olumsuz yaşantıları ile ilgilenmesinin yetersiz olduğunu insanın olumlu, güçlü
yönlerinin incelenmesi, bu yönlerin ortaya çıkarılması ve günlendirilmesi ile insan
hayatının anlam kazanması gerektiğini belirten düşünceleri, araştırmacıları bu alanda
çalışmaya itmiştir.

TÜİK’in 2017 yılında yaptığı yaşam doyumu araştırmasına göre ülkemizde 2016
yılındaki mutluluk oranı %61,3 iken 2017 yılında bu oran %58’e düşmüştür. Ayrıca
kendini mutsuz olarak niteleyen insanların oranı %10,4’ten %11,1’e yükselmiştir.
Kendini mutsuz hisseden insan sayısının artışı pozitif psikolojinin araştırma konusu
mutluluğun taşıdığı önemi göstermektedir.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında savaşın insanlar üzerinde yarattığı olumsuz etkileri
ortadan kaldırmak amacıyla klinik psikolojiye duyulan ihtiyaç artmıştır ve
insanlardaki zihinsel rahatsızlıkların iyileştirilmesi temel hedef olmuştur. Bu nedenle
de insanların yaşamına anlam katmaları, yeteneklerinin farkına varmaları gibi konular
ihmal edilmiştir. Amerikan Psikoloji Derneği Başkanı Martin Seligman’ın bu
eksiklikleri gidermek için çalışmalara başlaması alandaki diğer uzmanlarında deneysel
çalışmalar yapmalarına neden olmuştur ve pozitif psikoloji doğmuştur. Seligman’dan
önce 1960’lı yıllarda Maslow’un da pozitif psikoloji ile ilgili çalıştığı söylenebilir

21
ancak deneysel çalışmaların eksikliğinden dolayı kavram yaygınlaşmamıştır (Akçay,
2011: 33-34). Maslow’a göre psikoloji insanın eksik, hatalı yönlerine eğilirken insanın
potansiyelli, güçlü ve pozitif yönlerini önemsememektedir (Güngör (2017: 155).

Sheldon ve King (2001: 216) pozitif psikolojiyi “insana özgü olağan güç ve erdemlerin
bilimsel olarak incelenmesi” şeklinde tanımlamışlardır. Seligman ve Csikszentmihalyi
(2000: 5-14) pozitif psikolojinin insandaki iyilik halini geliştirip akıl hastalıklarını
önleyebileceğini ifade etmişlerdir. İnsanın güçlü yönlerinin, pozitif psikoloji sayesinde
kullanılarak gerçek mutluluğa ulaştıracağını söylerler. Pozitif psikoloji bireysel ve
grup olmak üzere ikiye ayrılır. Bireysel olan kısmı geçmişe dönük olarak iyi oluş,
memnuniyet, tatmin; gelecekle ilgili umut, iyimserlik, mutluluk kavramlarını kapsar.
Grup olan kısım ise erdem, sorumluluk, fedakârlık, ılımlılık kavramlarını ele alır.
Gable ve Haidt’e (2005) göre pozitif psikoloji bireylerin, grupların gelişimine,
işleyişine katkı sağlayan durumların incelenmesidir. Martin Seligman 1999 yılında
psikolojinin insanın normal dışı durumlarıyla ilgilendiğini olumlu ve güçlü yönleriyle
ilgilenmediğini belirtir ve psikolojinin insanların nasıl daha mutlu, iyi ve başarılı
olabileceklerini öğrenmeleri için kullanılması gerektiğini söyleyerek pozitif
psikolojiyi kurmuştur (Akt., Keleş, 2011: 345-346).

Seligman ve Csikszentmihalyi’e (2000: 5) göre pozitif psikolojinin üç aşaması vardır.


Birinci aşama, geçmişteki olumlu yaşantılar, geleceğe karşı duyulan umut, şimdiki
zamandaki mutluluk olan kişisel deneyimler. İkinci aşama kişinin pozitif yönleri olan
sevgi, bilgelik, maneviyat, azim, mesleki kapasitedir. Üçüncü aşama ise meslek etiği,
toplumsallık, ölçülülük, ılımlılık gibi kavramları ile iyi vatandaş olmaya
yönlendirmektir.

Pozitif psikoloji literatüründe mutluluk kavramı iyi oluş kavramı ile incelenmiştir.
Seligman (2011) iyi oluş teorisinin dayandığı ve insanları mutluluğa ulaştıracak beş
öğeyi açıklamıştır. Bunlar; olumlu duygular, ilişkiler, yaşama bağlılık, başarı ve
hayatın anlamıdır. Olumlu duygular, geçmişe, şimdiye ve geleceğe iyimser
bakabilmektir. İnsan sosyal bir varlık olduğu için sağlam, olumlu, sevgi dolu ilişkiler
kurmak ister. Bu ilişkiler zor zamanlarında insana yardımcı olur. Yaşama bağlılık,
mutluluğumuzu öğrenmemize ve büyütüp geliştirmemizi sağlar. Başarı, insanın
gerçekçi hedefler koyup, bu hedefe ulaşmada çaba göstermesi ve kendi ile gurur
duymasıdır. Hayatın gerçek anlamını bulan insanın yaşamak için nedenleri vardır. Bu

22
nedenleri gerçekleştirmek için çaba sarf eden insan mutludur (Akt., Dinç, 2018: 36-
37).

Mutluluk kavramı psikolojide iki yaklaşım ile ele alınmıştır. Bunlar hedonik (hedonic)
ve gelişim odaklı (eudaimonic) yaklaşımdır. Hedonik (hedonic) yaklaşımda mutluluk
çoğunlukla öznel iyi oluş olarak kullanılır ve bu yaklaşıma göre mutluluk pozitif
duyguları çoğunlukla negatif duyguları daha az yoğunlukta yaşamak, hayattan
yeterince doyum almaktır. Bu yaklaşımda haz almak temelde bulunmaktadır. Gelişim
odaklı (eudaimonic) yaklaşıma göre mutluluk kişinin kendini gerçekleştirmesi,
potansiyelini en iyi şekilde kullanarak yaşamında anlam bulması, erdemli yaşamasıdır.
Bu yaklaşımda mutluluk genellikle psikolojik iyi oluş şeklinde ifade edilir (Koydemir
ve Mısır, 2015: 50).

Öznel iyi oluş kavramı bilişsel ve duygusal olarak iki parçadan oluşur. Duygusal kısım
isteklilik, kararlılık, enerjiklik gibi olumlu terimlerden ve üzüntü, pişmanlık, öfke gibi
olumsuz duygulardan oluşur. Bilişsel kısım ise yaşam doyumudur, bilişsel yargılara
sahiptir ve duygusal kısmı tamamlar (Akbaş ve Cenkseven, 2007: 44).

Diner’a (1984) göre öznel iyi oluş, "bireyin sahip olduğu olumlu ve olumsuz duygulara
ve yaşamdan aldığı doyuma ilişkin olarak yaptığı öznel bir değerlendirmedir". Bireyin
kendi yaşamı üzerindeki kendi düşüncelerini içerdiği ve kişiden kişiye farklılık
gösterdiği için öznel iyi oluş denmektedir. Öznel iyi oluşun bileşenlerinden olan
duygusallığın içinde yer alan olumlu duyguların daha fazla yaşanması öznel iyi oluş
düzeyini arttırmaktadır (Akt., Malkoç, 2011: 23-24). Fredrickson’un (1998) olumlu
duyguların insanın düşünce yapısını genişlettiği, negatif duyguların ise düşünce
yapısını daralttığı yönünde fikirleri vardır. Buna göre olumlu duygular kişinin bilişsel
aktivitelerini arttırır, yaratıcı düşünmeyi destekler ve bireyin olumsuz durumlara karşı
esnek, dayanıklı olmasını sağlar (Akt., Demirok, Alphan ve Süsen, 2014: 41). Öznel
iyi oluşu yüksek bireylerin oluşturduğu toplumun daha mutlu, psikolojik açıdan
sağlıklı, üretken olacağı söylenebilir (Ilgaz, 2018: 11).

Literatürde öznel iyi oluş kavramını açıklayan çeşitli kuramlar bulunmaktadır. Bunlar;
erek kuramı, yukarıdan aşağı-aşağıdan yukarı kuramı, uyum kuramı etkinlik kuramı,
çok yönlü uyuşmazlık kuramıdır. Erek kuramı, insanın ihtiyaçlarının karşılanması ve
hedeflerine ulaşması durumunda öznel iyi oluşunun artacağını söyler. Hedeflerin
gerçekçi ve ulaşılabilir olması önemlidir (Yavuz, 2006: 28). Etkinlik kuramına göre

23
mutluluk insanın etkinliğinin ürünüdür ve sonuçtan ziyade süreç daha önemlidir
(Çelik, 2008: 33). Yukarıdan aşağı- aşağıdan yukarı kuramına göre kişi mutlu olup
olmadığına yaşadığı haz ve acıların toplamına göre karar verir. Kişinin yaşamındaki
önemli doyum alanlarının yani aile, arkadaş çevresi, iş gibi alanlardaki doyumunun
yüksek olması öznel iyi oluşunu da yükseltir (Dost, 2004: 31). Uyum kuramı,
yaşanılan olumlu ya da olumsuz olayların yaşattığı olumsuz ya da olumlu duyguların
etkisinin zaman içerisinde azalacağını bu nedenle kişilerin sürekli mutsuz ya da mutlu
olarak kalamayacaklarını belirten kuramdır (İşleroğlu, 2012: 27). Çok yönlü
uyuşmazlık kuramına göre, kişinin mutluluğu içinde bulunduğu şartlar ve kendisi ile
kıyasladığı diğer kişilerin şartlarına bağlıdır. Kişi içinde bulunduğu şartların üstüne
çıktığında mutlu olmaktadır (Malkoç, 2011: 37).

Psikolojik iyi oluş, bireyin kişisel özelliklerini tanıması, kendini geliştirerek yaşamını
anlamlı hale getirmesi, eksikliklerinden rahatsız olmayarak kendine karşı pozitif bakış
açısı geliştirmesi, diğer insanlarla sağlıklı ilişkiler kurabilmesi ve bunlar için
gösterdiği çabadır (Aydoğan, 2019: 23). Psikolojik iyi oluş kişinin hayattaki amacı
doğrultusunda ilerlediği süreçte elde ettiği pozitif duygulardır (Kilit, 2019: 49).

Ryff’a (1989) göre öznel iyi oluş yaklaşımlarının haz temelli bakış açısı psikolojik
işlevselliğe değinmediği için yetersizdir. Psikolojik iyi oluş kişinin potansiyelinin
farkına varması, potansiyelini işlevsel hale getirmesi ve mükemmele ulaşmak için
çabalamasıdır (Akt., Kurt, 2018, 31). Psikolojik iyi oluş kavramı hakkında yapılan
literatür araştırmasında Ryff’ın geliştirdiği psikolojik iyi oluş kuramından her
çalışmada bahsedildiği görülmüştür. Bu çalışmalarda Ryff için psikolojik iyi oluş
kuramının altı boyuttan oluştuğundan bahsedilmektedir. Bu altı boyut, özerklik, öz
kabul, yaşam amacı, çevresel hakimiyet, olumlu ilişkiler, bireysel gelişimdir.

Ryff ve Keyes’in (1995) bu altı alt boyut hakkındaki düşünceleri su şekildedir. Bireyin
yaşamını ve geleceğini kendi belirleyebilmesine özerklik, bireyin geçmişi ve kendisi
ile ilgili olumlu düşünceleri olması öz kabul, bireyin yaşamının belli bir amacı ve
anlamı olduğunu düşünmesi yaşam amacı, bireyin hayatın ve çevresini yönetebilmesi
çevresel hakimiyet, bireyin insanlarla etkili ilişkiler kurması olumlu ilişkiler, sürekli
gelişebilme düşüncesine sahip olması bireysel gelişme alt boyutudur (Akt., Erdem ve
Kabasakal, 2015: 83).

24
Lawton’a (1983) göre psikolojik iyi oluş insanın yaşam kalitesini ortaya koyar. İnsanın
olumsuz duygu ve düşüncelerle baş edebilme becerisi, insanın duygularına karşı
mutluluğu, olumlu duygulanım, insanın ulaşmak istedikleri ile ulaştıkları arasındaki
tutarlılık psikolojik iyi oluşun Lawton açısından boyutlarıdır (Akt., Taşdemir, 2018:
18).

2.3. Spiritüel ve Spiritüel İyi Oluş Kavramı ile İlgili Yapılan Araştırmalar

Bu bölümde spiritüel iyi oluş kavramı ile ilgili yapılan literatür taramasında
incelemeye değer görülen örnek çalışmalara yer verilmiştir.

Keçeci (2018) evli kadınların psikolojik istismar profillerinin toplumsal cinsiyet


algıları ve spiritüel iyi oluşları açısından incelediği çalışmasında araştırmanın
örneklemini boşanma davası süren 306 kadın oluşturmaktadır. Toplumsal cinsiyet
algısı ile spiritüel iyi oluş düzeyleri arasında pozitif yönlü düşük düzeyde anlamlı bir
ilişki bulunmuştur. Toplumsal cinsiyet algısı ile aşkınlık boyutu arasında negatif,
uyum boyutu ile arasında pozitif ilişki, anomi alt boyutu ile arasında negatif yönde
anlamlı bir ilişki saptanmıştır. Spiritüel iyi oluş puanları ile psikolojik istismar profili
arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır.

Kardaş (2017) sanal kimlik ve spiritüel iyi oluşun üniversite öğrencilerinin narsistlik
eğilimlerini yordayıcılığını ölçen çalışmasına Marmara Üniversitesinde eğitim gören
671 kadın, 271 erkek toplam 942 öğrenci katılmıştır. Narsistlik eğiliminin spiritüel iyi
oluş ile negatif bir ilişkide olduğu bulunmuştur. Sanal kimlik ve spiritüel iyi oluşun
narsistlik eğilimlerini yordadığı tespit edilmiştir. Kadın öğrencilerin, imam hatip
lisesinden mezun olmuş öğrencilerin spiritüel iyi oluş düzeylerinin daha yüksek
olduğu saptanmıştır.

Erdoğan Kavalalı (2019) onkoloji hastalarında yalnızlık ve ölüm algısı ile spiritüel
iyilik hali arasındaki ilişkiyi incelediği çalışmasına 347 onkoloji hastası dahil
olmuştur. Hastaların spiritüel iyilik hali puanları yüksek çıkmıştır. Okuryazar
olmayan, çalışan, çekirdek aileye sahip olan, köyde ya da ilçede yaşayan hastaların
spiritüel iyilik hali puanlarının diğerlerine göre daha yüksek çıktığı saptanmıştır.
Hastalığını tedavi edilebilir gören, sağlık durumunu iyi gören, yakın çevresinde kanser
olan birey olmayan hastaların spiritüel iyilik puanları diğerlerine göre daha yüksektir.

Brown, Chen, Piedmont ve Gehlert (2013) maneviyat düzeyi ve anlamı üstünde yaş
değişkeninin etkisini ölçtükleri çalışmalarına 1534 kadın 697 erkek katılmıştır. Elde
25
edilen sonuçlara göre orta yaşlı bireylerin ve kadınların spiritüellik düzeylerinin diğer
bireylere göre daha yüksek çıktığı sonucu ortaya konulmuştur.

Uygur (2016) hemşirelerin spiritüalite ve spiritüel bakım algısının belirlendiği ve iş


doyumu ile arasındaki ilişkinin incelendiği çalışmasına Bolu ilinde çalışan 275
hemşire katılmıştır. Spiritüel bakım farkındalık puanları ile sosyo demografik
özellikleri arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır. Spiritüel bakımın önceden
duyulması ile spiritüel bakım kalitesi arasında anlamlı fark bulunmuştur. İş doyumu
puan ortalaması ile maneviyat ve manevi bakım puanları arasında pozitif yönlü zayıf
bir ilişki bulunmuştur. Araştırma sonuçlarında hemşirelerin spiritüalite ve spiritüel
bakım farkındalıkları düşük çıkarken, spiritüalite ve iş doyumu puanı arasında pozitif
yönde ilişki bulunmuştur.

Yoon, Chang ve diğerleri (2015) çalışmalarında maneviyatın öznel ve psikolojik iyi


oluşun maneviyat ile ilişkisini inceledikleri çalışmalarına Amerika’dan 450 yetişkin
birey katılmıştır. Elde edilen bulgulara göre maneviyatın öznel ve psikolojik iyi oluşu
olumlu yönde etkilediği sonucuna ulaşılmıştır.

Narcıkara (2017) spiritüel liderlik algısnın algılanan performans üzerine etkisini


ölçtüğü çalışmasına 751 kişi katılmıştır. Araştırma sonucunda spiritüel liderlik
davranışlarının ankete katılan kişilerin psikolojik sermaye algılarını ve örgütsel destek
algılarını pozitif yönde etkilediği ortaya koyulmuştur. Spiritüel liderlik ile algılanan
performans arasında pozitif yönlü bir ilişki saptanmamıştır.

Brome, Owens, Allen ve Vevaina (2000) madde bağımlılığı ve maneviyat ilişkisini


inceledikleri çalışmalarına 146 kişi katılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre yaş ve
eğitim ile birlikte spiritüelliğin arttığı ve spiritüellik düzeyi yüksek olan bireylerin
hayat memnuniyetlerinin daha yüksek düzeyde olduğu belirtilmiştir.

Sülü (2006) yoğun bakımda tedavi gören çocukların annelerinin spiritüel bakım
gereksinimlerini araştırdığı çalışmasında 20 anne ile derinlemesine görüşme
yapılmıştır. Çocukları yoğun bakımda yatan annelerin korku, üzüntü, suçluluk
duygularına sahip oldukları ve çocuklarına spiritüel destek sağlamak için Kur’an
okumak, boyunlarına dua takmak gibi uygulamalar yaptıkları sonucu ortaya çıkmıştır.
Ve bu manevi desteği sağlarken hemşirelerden ve doktorlardan yardım beklediklerini
belirtmişlerdir. Sonuç olarak manevi gereksinimlerin önemsenmesi, doktor ve

26
hemşirelerin hastaların manevi gereksinimlerini önemsemesi, manevi destek için
gerekli ortam koşullarının hazırlanması önerilmiştir.

Fehring, Miller ve Shaw (1997) hasta kişilerde spiritüel iyi oluş, umut ve depresyon
arasındaki ilişkiyi inceledikleri çalışmalarına 100 kanser hastası katılmıştır. Elde
edilen bulgulara göre spiritüel iyilik ile umut ve olumlu duygular arasında pozitif yönlü
anlamlı ilişki bulunmuştur.

Nas (2018) hemşirelerin manevi bakım algıları ile mesleğe yönelik tutumları
arasındaki ilişkiyi incelediği çalışmasına Hakkâri ilindeki 213 hemşire dahil olmuştur.
Maneviyat ve manevi bakım algısı arttıkça mesleğe yönelik tutumların olumlu yönde
arttığı sonucuna ulaşılmıştır.

Follingstad ve Rogers (2012) psikolojik istismar ve ruh sağlığını inceledikleri


çalışmalarına 361 kadın katılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre spiritüellik kavramı
içerisinde yer alan dini inanışların psikolojik istismar ile ilişki içinde olmadığı
saptanmıştır.

Toprak (2018) maneviyat, yaşam amaçları ve iyi oluş arasındaki ilişkiyi incelediği
çalışmasında 343 kadın, 257 erkek üniversite öğrencisi katılmıştır. Maneviyat İfadeleri
Envanteri alt boyutlarından fenomonolojik boyut erkek öğrencilerde yüksek
bulunmuştur. Diğer alt boyutlarda anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Yaşama
amaçları cinsiyet açısından farklılık göstermezken, iyi oluş puanları erkeklerde daha
yüksek çıkmıştır. Maneviyat içsel yaşam amaçları ve iyi oluş ile pozitif yönlü anlamlı
ilişki içinde sonucu ortaya çıkmıştır.

Mok, Wong ve Wong (2009) ölümcül hastalık halinde bulunan kişilerin maneviyat ve
manevi bakım algılarını inceledikleri çalışmalarına 15 Çinli hasta katılmıştır. Elde
edilen sonuçlara göre sağlık çalışanlarının oluşturdukları sevgi, anlayış, şevkat odaklı
ortamların hastaların maneviyatlarını arttıracağı ifade edilmiştir.

Şeftalici (2017) lise son sınıf öğrencilerinde sınav kaygısı ve maneviyat düzeyleri
arasındaki ilişkiyi araştırdığı çalışmasında Şanlıurfa ilindeki 552 12. Sınıf öğrencisi
katılmıştır. Kız öğrencilerin sınav kaygılarının erkek öğrencilerden yüksek çıktığı, kız
öğrencilerin sınav kaygısı artış gösterdiğinde manevi başa çıkma stratejilerini
erkeklerden daha fazla kullandıkları sonucuna ulaşılmıştır. Anadolu Lisesinde okuyan
öğrencilerin Fen Lisesi öğrencilerine göre maneviyat düzeyleri ve sınav kaygısı ile baş
etmede manevi başa çıkma stratejilerini kullanma düzeyleri daha yüksektir.

27
Holder, Coleman ve Wallace (2010) maneviyat ve mutluluk arasındaki ilişkiyi
inceledikleri çalışmalarına 8-12 yaşları arasındaki 320 çocuk öğrenci katılmıştır.
Araştırmada manevi düzeyleri yüksek olan öğrencilerin mutluluk oranlarının da
yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Uçar (2017) Yaşlılarda yaşam kalitesi ile spiritüalite arasındaki ilişkiyi incelediği
çalışmasına Malatya ilinde yaşayan, 65 yaş üstü 368 kişi katılmıştır. Yaşam kalite
düzeyleri ile maneviyat düzeyleri arasında pozitif yönlü ilişki bulunmuştur ve
maneviyat arttıkça yaşam kalitesi artmaktadır. Yaş ve gelir durumu arttıkça yaşam
kalitesi artmakta, fiziksel engelin oluşması ve eğitim düzeyinin düşüklüğü yaşam
kalitesini düşürmektedir.

2.4. Mutluluk Kavramı İle İlgili Yapılan Araştırmalar

Bu bölümde mutluluk kavramı ile ilgili yapılan literatür taramasında incelemeye değer
görülen örnek çalışmalara yer verilmiştir.

Öztaş (2018) farklı kurumlarda çalışan memurların serbest zaman doyum ve mutluluk
düzeylerini belirlediği çalışmasında 261 memur katılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre
cinsiyet, yaş, medeni durum, eğitim durumu gibi değişkenler ile mutluluk düzeyleri
arasında anlamlı bir farklılık tespit edilmemiştir. Refah seviyesi, haftalık serbest
zaman süresi değişkeninin mutluluk düzeyi ile arasında anlamlı bir farklılık olduğu
tespit edilmiştir.

Demirel (2018) yetişkinlerde bağlanma stillerinin mutluluk, yaşam doyumu ve


depresyon ile ilişkisinin incelendiği çalışmada yaşları 18-64 aralığındaki 255 kişiyle
çalışmıştır. Mutluluk, depresyon, yaşam doyumu puan ortalamalarının cinsiyete,
travmatik geçmişe, çocuk sahibi olma durumuna, kronik hastalıklara göre anlamlı
şekilde farklılaşmadığı tespit edilmiştir. Yaş, medeni durum ve mutluluk arasında da
anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Yetiştirilme şeklinin hayattaki sorunlarla
mücadele etmede olumlu katkısı olduğunu düşünenlerin mutluluk düzeyleri, olumlu
katkısı olduğunu düşünmeyenlere göre daha yüksek çıkmıştır. Çalışan kişilerin
mutluluk düzeyleri çalışmayan kişilere göre daha yüksek çıkmıştır. Aile bireylerinde
ruhsal problem tanısı olan kişilerin mutluluk düzeyleri ailesinde ruhsal problem tanısı
almış kişi olmayanlara göre daha düşüktür. Çalışmada yaşam doyumu ve mutluluk
arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki, depresyon ve mutluluk arasında negatif yönlü
anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Kaçıngan bağlanma ve mutluluk arasında da negatif
28
yönlü anlamlı ilişki bulunmuştur. Mutluluk ve yaşam doyum puanlarının artması
depresyon puanlarını düşürmektedir.

Ivtzan, Chan, Gardner ve Prashar (2013) psikolojik iyi oluş ve maneviyat arasındaki
ilişkiyi inceleyen çalışmalarına çeşitli inanç gruplarından 205 kişi katılmıştır. Elde
edilen bulgular sonucunda maneviyat düzeyi arttıkça psikolojik iyi oluş düzeyinin
arttığı sonucuna ulaşılmıştır.

Çolak (2018) sosyal fayda proje çalışmalarında gönüllü çalışan üniversite


öğrencilerinde mutluluk ve psikolojik yardım aramaya gönüllülük düzeylerinin
değerlendirdiği çalışmasına İstanbul’da vakıflarda gönüllü olarak çalışan 100
üniversite öğrencisi katılmıştır. Kadınların mutluluk puanların erkeklere oranla daha
yüksek çıktığı belirlenmiştir. Mutluluk ölçeğinden alınan puanlar ile yaş arasında bir
ilişki saptanmamıştır.

Jahan, Khan, (2014) yaşlı insanlardaki psikolojik iyi oluş ve maneviyatlarını


inceledikleri çalışmalarına 100 kadın 100 erkek katılmıştır. Elde edilen bulgular
sonucunda maneviyatı yüksek bireylerin psikolojik iyi oluşlarının da yüksek olduğu
sonucuna ulaşılmıştır.

Subramanian, Kim ve Kawachi (2005) sağlık ve mutluluk ilişkisini inceledikleri


çalışmalarına 118 yetişkin birey katılmıştır. Araştırma sonucunda fiziksel sağlıkları
yerinde olan insanların daha mutlu olduklarına dair sonuca ulaşılmıştır.

Demir (2017) öğretmen adaylarının mutluluk, iyimserlik, yaşam anlamı ve yaşam


doyumlarını incelediği araştırmasında Gaziantep Üniversitesindeki 687 öğretmen
adayı ile çalışmıştır. Mutluluğun cinsiyete, aile gelir durumuna, anne babanın hayatta
olma ya da olmama durumuna göre değişkenlik göstermediği saptanmıştır.
Mutluluğun öğretmenlerin branşlarına göre değişkenlik gösterdiği saptanmıştır.
Örneğin Türk Dili Edebiyatı, İngiliz Dili ve Edebiyatı, İlahiyat öğretmen adaylarının
işletme bölümü öğretmen adaylarına göre daha mutlu oldukları ifade edilmiştir.
Öğretmen adaylarının anne ve babalarının tutumlarının mutluluk üzerinde anlamlı bir
etkisi olduğu, demokratik anne baba tutumuna sahip ebeveynleri olan öğretmen
adaylarının diğerlerine göre daha mutlu olduğu bulunmuştur. Ailesi ile birlikte
yaşanan öğretmen adaylarının mutluluk düzeyleri ailesi ile yaşamayan öğretmen

29
adaylarına göre daha yüksektir. Mutluluk üzerinde iyimserlik, yaşam doyumu, yaşam
anlamının pozitif yönde etkisi olduğu ortaya konulmuştur.

Argyle ve Lu (1990) mutluluk ile dışa dönüklük ilişkisini inceledikleri çalışmalarına


20-21 yaşlarındaki 130 kişi katılmıştır. Araştırma sonucunda dışa dönük olmanın
mutlulukla ilgisi olduğunu ve dışa dönük insanların daha fazla sosyal aktivitelere
katıldıkları bilgisine ulaşılmıştır.

Düzgün (2016) öğretmenlerin mutluluk düzeyleri ile sınıf yönetimleri arasındaki


ilişkiyi ortaya koyan çalışmasında Çorum ilinde bulunan 443 ortaokul öğretmeni ile
çalışmıştır. Öğretmenlerin mutlulukları orta seviyededir. Öğretmenlerin medeni
durumu, branşı, eğitim düzeyi, sınıf mevcutları mutlulukları üzerinde anlamlı bir
farklılık oluşturmamıştır. Erkek, kıdemi 21 yıldan yaşı 51 den fazla olan öğretmenler
diğer öğretmenlere göre daha yüksek mutluluğa sahiptirler. Ayrıca öğretmenlerin sınıf
yönetimi becerileri arttıkça mutluluk oranları da artmaktadır.

Duman (2014) öğretmen adaylarında mutluluk ile özgünlük ve öz duyarlığın


arasındaki ilişkiyi incelediği çalışmasına Kilis’de bulunan 651 öğretmen adayı
katılmıştır. Cinsiyet ve kardeş sayısı ile mutluluk arasında anlamlı bir ilişki
bulunmamıştır. Ancak öğretmen adaylarının ebeveynlerinin sahip oldukları anne-baba
tutumlarının mutluluk ile ilişkili olduğu saptanmıştır. Demokratik tutumlu anne
babalara sahip öğretmen adayları otoriter, baskıcı tutumlu anne babaya sahip öğretmen
adaylarından daha mutludurlar. Özgünlük ve öz duyarlılık arttıkça mutluluk da
artmaktadır.

Akın (2018) yaşlılardaki ölüm kaygısının sosyal yaşamla ve mutlulukla ilgisini


ölçtüğü araştırmasnda 476 kadın, 306 erkek dahil olmuştur. Sonuçlarda ölüm kaygısı
erkeklerde, emeklilerde ve 75 yaş üzeri kişilerde daha yüksek çıkarken mutluluk ölüm
kaygısı olan ya da olmayan grupta anlamlı bir farklılığa neden olmamıştır. Akın bunun
nedenini araştırmanın örneklemini oluşturan yaşlı kişilere uygun bir mutluluk
ölçeğinin bulunmayışına dayandırmıştır.

Kurnaz (2015) çalışmasında ilk yetişkinlikte bireylerin dini yönelimleri ve


mutlulukları arasındaki ilişkiyi ölçmüştür. Araştırmaya Isparta ilinde yaşayan 498 kişi
katılmıştır. Öğrenim durumu, gelir durumu yaşanılan yer, dindarlık düzeyi ile

30
mutluluk düzeyleri arasında anlamlı ilişki bulunmuş, dini yönelimler artarken
mutluluk da artmaktadır sonucuna ulaşılmıştır.

Çirkin (2015) gelir ve mutluluk arasındaki ilişkiyi incelediği çalışmasında 662 kişi
katılmıştır. Sonuç olarak gelir seviyesinin mutluluk üzerinde etkisinin olmadığı ancak
gelir memnuniyetinin mutluluğu olumlu şekilde etkilediği sonucuna ulaşılmıştır.

Bulut (2018) Üniversite öğrencilerinin sahip olduğu değerler, psikolojik iyi oluş ve
mutluluk arasındaki ilişkiyi incelendiği çalışmasına İstanbul ilindeki 747 üniversite
öğrencisi dahil olmuştur. Sahip olunan değerler arttıkça psikolojik iyi oluş
düzeylerinin ve mutluluk düzey puanlarının yükseldiği sonucuna ulaşılmıştır.

31
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

YÖNTEM

3.1. Araştırma Modeli

Bu çalışmada farklı okul türlerinde görev yapan öğretmenlerin spiritüel iyi oluşları ile
mutlulukları arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla ilişkisel tarama yöntemi
kullanılmıştır.

3.2. Evren ve Örneklem/Çalışma Grubu

Araştırmanın evrenini 2017–2018 eğitim ve öğretim yılında İstanbul ilinin


Küçükçekmece ilçesindeki farklı okul türlerinde görev yapan 390 öğretmen
oluşturmaktadır. 19.04.2018 tarihinde araştırma için İstanbul İl Milli Eğitim
Müdürlüğünden izin alınmıştır (Ek- 4).

Araştırmada tabakalı örneklem yöntemi kullanılmıştır. Tabakalı örnekleme,


“evrendeki alt grupların belirlenip bunların evrende var oldukları aynı oranlarıyla
örneklemde temsil edilmelerini sağlayan bir örneklem seçme tekniğidir” (Özen ve Gül,
2007: 402). Okullar İlkokul, Ortaokul, İmamhatip Ortaokulu, İmam Hatip Lisesi, Fen-
Anadolu Lisesi, Meslek Lisesi, İmam Hatip Lisesi olarak tabakalara ayrılmıştır. Bu
okullardan tesadüfi örneklem yöntemi ile 3’er okul seçilmiş ve bu okullardan 390
öğretmen araştırmaya gönüllü olarak katılmıştır.

Tablo 3.1. Öğretmenlerin Cinsiyetlerine Göre Dağılımı


Cinsiyet N (Yüzdelik)

Kadın 279 71,5

Erkek 111 28,5

Araştırmaya katılan, kişisel bilgi formunu ve anket sorularını yanıtlayan 350


öğretmenin 279’u (%71.5) kadınlardan ve 111’inin (%28.5) erkeklerden oluştuğu
görülmüştür.

32
Tablo 3.2. Öğretmenlerin Yaşlarına Göre Dağılımı
Yaş
N (Yüzdelik)
30 yaş altı 109 27,9

31-40 yaş 185 47,4

41-50 yaş 74 19,0

50 yaş ve üstü 22 5,6

Öğretmenlerin yaşlarına göre 109’u (%27.9) 30 yaş altı, 185’i (%47.4) 31-40 yaş, 74’ü
(%19) 41-50 yaş, 22’si (%5.6) 50 yaş ve üstüdür.

Tablo 3.3. Öğretmenlerin Öğrenim Durumlarına Göre Dağılımı


Öğrenim Durumu
N (Yüzdelik)
Lisans 318 81,5

Lisansüstü 72 18,5

Öğretmenlerin 318’i (%81.5) Lisans Mezunu, 72’si (%18.5) Lisansüstü mezunudur.

Tablo 3.4. Öğretmenlerin Kıdem Yıllarına Göre Dağılımı


Kıdem Yılı N (Yüzdelik)
1-5 yıl 116 29,7
6-10 yıl 96 24,6
11-15 yıl 55 14,1
16-20 yıl 61 15,6
21 yıl ve üstü 62 15,9

Öğretmenlerin kıdem yılı; 116’sının (%29.7) 1-5 yıl, 96’sının (%24.6) 6-10 yıl, 55’inin
(%14.1) 11-15 yıl, 61’i (%15.6) 16-20 yıl, 62’si (%15.9) 21 yıl ve üstüdür.

33
Tablo 3.5. Öğretmenlerin Çalıştıkları Okul Türüne Göre Dağılımı
Okul Türü N (Yüzdelik)
İlkokul 131 33,6
Ortaokul 64 16,4
İmam Hatip Ortaokulu 14 3,6
Fen-Anadolu Lisesi 72 18,5
Meslek Lisesi 66 16,9
İmam Hatip Lisesi 43 11,0

Öğretmenlerin çalıştıkları okul türüne göre; 131’i (%33.6) İlkokul, 64’ü (%16.4)
Ortaokul, 14’ünün (%3.6) İmam Hatip Ortaokulu, 72’si (%18.5) Fen-Anadolu Lisesi,
66’sı (%16.9) Meslek Lisesi, 43’ü (%11) İmam Hatip Lisesi okullarında görev
yaptıkları bilinmektedir.

3.3. Veri Toplama Araçları

3.3.1. Kişisel Bilgi Formu

Kişisel Bilgi Formunda öğretmenlere cinsiyet, yaş, öğrenim düzeyi, kıdem, görev
yaptıkları okul türü hakkında toplam 6 soru sorulmuştur.

3.3.2. Oxford Mutluluk Ölçeği Kısa Formu

Oxford Mutluluk Ölçeği Kısa Formu Hills ve Argyle tarafından 2002 yılında
geliştirilmiştir. Mutluluk düzeyini ölçme amacı olan 8 maddelik bir ölçektir. Ölçeğin
kısa formunun Türkçeye çevrilmesi Doğan ve Çötok (2011) tarafından yapılmıştır.
Ölçeğin özgün formu altı basamaklı likert tipidir ancak Türkçeye uyarlamasında
anlaşılırlığın kaybolmaması için beşli likert tipinde hazırlanmıştır. Ölçeğin Türkçeye
uyarlama çalışmasının örneklemini 532 Türk üniversite öğrencisi oluşturmuştur.
Veriler Oxford Mutluluk Ölçeği Kısa formu ile beraber Zung Depresyon Ölçeği,
Yaşam Yönelim Testi ve Yaşam Doyumu Ölçeği ile toplanmıştır. Benzer ölçek
geçerliği olarak Oxford Mutluluk Ölçeği Kısa formu ile Yaşam Yönelimi Testi ve
Yaşam Doyum Ölçeği arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Zung
Depresyon Ölçeği ve Oxford Mutluluk Ölçeği Kısa formu arasında negatif yönlü
manidar ilişki bulunmuştur. Oxford Mutluluk Ölçeği Kısa Formunun Cronbach alfa iç

34
tutarlık katsayısı 0.74, test tekrar test güvenirlik katsayısı ise 0.85 olarak bulunmuştur.
Buna göre ölçeğin geçerli ve güvenilir olduğu belirtilmiştir.

Oxford Mutluluk Ölçeği Kısa formu 7 maddeden oluşan, hiç katılmıyorum (1),
katılmıyorum (2), biraz katılıyorum (3), katılıyorum (4) ve tamamen katılıyorum (5)
şeklinde puanlanan; alınan yüksek puanların yüksek mutluluk düzeyini gösterdiği bir
ölçme aracıdır.

3.3.3. Spiritüel İyi Oluş Formu

Ekşi ve Kardaş (2017) tarafından geliştirilen ölçeğin maddeleri literatür, benzer


ölçekler ve ilgili kişilere yazdırılmış kompozisyonlardan elde edilmiştir ve 17 uzmanın
görüşü alınarak maddeleştirilmiştir. Ölçeğin geçerlik güvenirlik çalışmaları 865
yetişkin üzerinde yapılmıştır. 49 maddeden oluşan çalışma yapılan doğrulayıcı faktör
analizi sonucunda 29 maddeye indirilmiştir. Doğrulayıcı faktör analizine göre aşkınlık,
doğayla uyum ve anomi isimli 3 faktörlü bir yapı ortaya çıkmıştır. Ölçeğin geçerli ve
güvenilir olduğu yapılan analizlerde ortaya konmuştur. Aşkınlık alt boyutunun
Cronbach Alpha değeri .953, Doğayla Uyum alt boyutunun Cronbach Alpha değeri
.864, Anomi alt boyutunun Cronbach Alpha değeri .853’ tür. Toplam Cronbach Alpha
değeri ise .886 olarak bulunmuştur. Ölçek formu; bana hiç uygun değil (1), bana uygun
değil (2), bana biraz uygun (3), bana oldukça uygun (4), bana tamamen uygun (5)
şeklinde puanlanarak yetişkinlerin spiritüel iyi olma hallerini ortaya koymaktadır.

3.4. Verilerin Analizi

Kişisel Bilgi Formu, Spiritüel İyi Oluş Ölçeği, Oxford Mutluluk Ölçeği ile elde edilen
veriler SPSS programıyla analiz edilmiştir.

Analizlere başlamadan önce veriler normal dağılım açısından incelendi.


Öğretmenlerden oluşan grubun bağımlı değişken Spiritüel İyi Oluş Ölçeği düzeyleri
Kolmogorov-Smirnov testinin de (K-S= .928, df= 390, p=.089) ve Oxford Mutluluk
Ölçeği Kolmogorov-Smirnov testinin de (K-S= .975, df= 390, p=.096) normal dağılım
gösterdiği görülmüştür. Bu nedenle parametrik testler yapılmıştır.

Analizlerde elde edilen değerler 0.05’den küçükse anlamlı, 0.05’den büyükse


anlamsızdır olarak değerlendirilmiştir. Niceliksel verilerin karşılaştırılmasında iki
grup arasındaki farkı Bağımsız Örneklemli t testi, ikiden fazla grup durumunda
parametrelerin guruplar arası karşılaştırmalarında Varyans Analizi kullanılmıştır.

35
Araştırmanın bağımlı ve bağımsız değişkenleri arasındaki ilişki Pearson korelasyon ile
test edilmiştir. Bağımlı ve bağımsız değişkenler arasındaki korelasyon ilişkileri
aşağıdaki kriterlere göre değerlendirilmiştir. Köse (2008); R İlişki, 0.00-0.25 Çok
zayıf ilişki, 0.26-0.49 Zayıf ilişki, 0.50-0.69 Orta ilişki, 0.70-0.89 Yüksek ilişki, 0.90-
1.0 Çok yüksek ilişki şeklinde yorumlanmıştır. Spiritüel İyi Oluşun, Mutluluğu
yordama sırasını bulmak için regresyon analizi yapılmıştır. Ölçeklerin ortalamaları
değerlendirilirken aşağıda verilen aralıklar kriter olarak ele alınmıştır. Akbulut (2013);
1.00-1.79 Çok düşük düzeyde, 1.80-2.59 Düşük düzeyde, 2.60-3.39 Orta düzeyde,
3.40-4.19 Yüksek düzeyde, 4.20-5.00 Çok yüksek düzeyde.

36
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

BULGULAR

Bu bölümde, ölçme araçları ile toplanan verilerin analizi sonucunda elde edilen
bulgulara yer verilmiştir.

4.1. Öğretmenlerin spiritüel iyi oluş düzeyleri ile mutluluk düzeyleri hangi
seviyededir? alt amacına ilişkin bulgular

Tablo 4.1. Öğretmenlerin Spiritüel İyi Oluş Toplam Puanı ve Alt Boyutlarından
Aldıkları Puanların Betimsel İstatistikleri
Standart Skewness Kurtosis
Ölçek Ortalama
Sapma
Spiritüel İyi Oluş 121,67 16,14 -1,22 0,85
Toplam
Aşkınlık Alt Boyutu 63,11 13,11 1,41 0,89
Doğayla Uyum Alt 31,71 4,60 -1,28 0,93
Boyutu
Anomi Alt Boyutu 15,53 5,30 1,30 1,50
Spiritüel İyi Oluş Ölçeğinden elde edilen puanların ortalaması (x̅=121.67), standart
sapması (ss=16.14) olarak görülmektedir.

Spiritüel iyi oluşun alt boyutu olan Aşkınlık puan ortalaması (x̅=63.11), standart
sapması (ss=13.11), Doğayla uyum puan ortalaması (x̅=31.71), standart sapması
(ss=4.60), spiritüel iyi oluşun diğer alt boyutu olan anominin puan ortalaması
(x̅=15.53), standart sapması (ss=5.30) olarak görülmektedir.

Tablo 4.2. Öğretmenlerin Oxford Mutluluk Ölçeğinden Aldıkları Puanların


Betimsel İstatistikleri
Standart Skewness Kurtosis
Ölçek Ortalama
Sapma
25,11 4,96 1,48 0,76
Oxford Mutluluk

Oxford Mutluluk Ölçeğinden elde edilen puanların ortalaması (x̅=25.11), standart


sapması (ss=4.96) olarak görülmektedir.

37
4.2. Öğretmenlerin spiritüel iyi oluş düzeyleri ile mutluluk düzeyleri
cinsiyetlerine, yaşlarına, öğrenim durumlarına, kıdemlerine ve görev
yaptıkları okul türlerine göre anlamlı farklılık göstermekte midir? alt
amacına ilişkin bulgular

Tablo 4. 3. Öğretmenlerin Spiritüel İyi Oluş Toplam Puanı ile Alt Boyutlarının
Cinsiyet Açısından İncelenmesi İçin Uygulanan Bağımsız Grup t Testi Sonuçları
Değişkenler Cinsiyet N X̅ Ss Sd T p
Spiritüel İyi Oluş Kadın 279 122,65 14,85
388 1,922 ,000*
Toplam Erkek 111 119,18 18,84
Aşkınlık Alt Kadın 279 64,26 12,03
388 2,775 ,000*
Boyutu Erkek 111 60,21 15,17
Doğayla Uyum Kadın 279 31,48 3,51 388 -1,594 ,107
Alt Boyutu Erkek 111 32,30 6,57
Anomi Alt Kadın 279 15,51 5,15 388 -,065 ,244
Boyutu Erkek 111 15,55 5,67
*p<.05

Tablo 4.3’ te, uygulanan bağımsız t testi sonucunda cinsiyet değişkenine göre Spiritüel
İyi Oluş toplam puanı ile arasında anlamlı farklılık bulunduğu gösterilmektedir.
[t(388)= 1,922, p<.05]. Kadınların spiritüel iyi oluş düzeyi erkeklerin spiritüel iyi oluş
düzeyinden anlamlı olarak daha yüksektir.
Cinsiyet değişkeni spiritüel iyi oluşun aşkınlık alt boyutu ile anlamlı bir ilişki içindedir
[t(388)= 2,775, p<.05]. Kadınlarda aşkınlık düzeyi erkelere göre anlamlı olarak daha
yüksektir.
Bağımsız grup t testi sonucunda cinsiyet açısından Doğayla Uyum ve Anomi alt
boyutları aralarında anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır [ p>.05].

Tablo 4.4. Öğretmenlerin Mutluluk Düzeylerinin Cinsiyet Açısından İncelenmesi


İçin Uygulanan Bağımsız Grup t Testi Sonuçları
Değişken Cinsiyet N X̅ Ss Sd T p
Kadın 279 25,24 4,77
Mutluluk Ö. 388 ,842 ,093
Erkek 111 24,77 5,42
*p<.05

Tablo 4.4’ de, bağımsız grup t testi sonucunda cinsiyete göre Mutluluk düzeyleri
arasında anlamlı bir farklılık bulunmadığı gösterilmektedir [p>.05].

Tablo 4.5. Öğretmenlerin Spiritüel İyi Oluş Toplam Puanı ile Alt Boyutlarının
Yaşlarına Göre İncelenmesi İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi Sonuçları
Kareler Kare.
Değişkenler Yaş N X̅ Ss V.Kaynağı
Toplamı
Sd
Ortal.
F P
30 yaş altı 109 122,30 16,39 G.Arası 562,337 3 187,446 ,718 ,542

38
Spiritüel 31-40 yaş 185 121,32 16,29 G.İçi 100805,653 386 261,155
İyi Oluş 41-50 yaş 74 122,86 16,23 Toplam 101367,990 389
Toplam 50 yaş ve
22 117,45 13,19
üstü
30 yaş altı 109 64,50 12,19 G.Arası 469,343 3 156,448
31-40 yaş 185 62,90 13,35 G.İçi 66429,693 386 172,098
Aşkınlık ,909 ,437
41-50 yaş 74 62,54 13,61 Toplam 66899,036 389
Alt Boyutu 50 yaş ve
22 59,90 13,85
üstü
Doğayla 30 yaş altı 109 31,36 5,88 G.Arası 88,722 3 29,574
31-40 yaş 185 31,55 3,72 G.İçi 8162,253 386 21,146
Uyum Alt 1,399 ,243
41-50 yaş 74 32,68 4,89 Toplam 8250,974 389
Boyutu 50 yaş ve
22 31,59 2,32
üstü
30 yaş altı 109 15,88 5,46 G.Arası 88,429 3 29,476
31-40 yaş 185 15,54 5,24 G.İçi 10856,701 386 28,126
Anomi Alt 1,048 ,371
41-50 yaş 74 14,68 5,40 Toplam 10945,131 389
Boyutu 50 yaş ve
22 16,54 4,58
üstü
*p<.05

Tablo 4.5’de, öğretmenlerin yaşlarına göre Spiritüel İyi Oluş toplam puanı ve spiritüel
iyi oluşun alt boyutları arasında anlamlı olarak farklılığı olup olmadığını belirlemek
için uygulanan tek yönlü varyans analizi sonucunda anlamlı bir farklılık bulunmadığı
gösterilmektedir.

Tablo 4.6. Öğretmenlerin Mutluluk Düzeylerinin Yaşlarına Göre İncelenmesi


İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi Sonuçları
Kareler Kare.
Değişken Yaş N X̅ Ss V.Kaynağı Sd F P
Toplamı Ortal.
30 yaş
109 25,33 5,28 G.Arası 124,855 3 41,618
altı
31-40
185 24,56 4,81 G.İçi 9453,404 386 24,491
Mutluluk yaş 1,699 ,167
41-50
74 25,98 4,74 Toplam 9578,259 389
yaş
50 yaş
22 25,68 4,97
ve üstü
*p<.05
Tablo 4.6’da, öğretmenlerin yaşlarına göre Mutluluk düzeylerinin anlamlı olarak
farklılığı olup olmadığını belirlemek için yapılan tek yönlü varyans analizi sonucunda
anlamlı bir farklılık bulunmadığı gösterilmektedir [ p>.05].

Tablo 4.7. Öğretmenlerin Spiritüel İyi Oluş Toplam Puanı ile Alt Boyutlarının
Öğrenim Durumlarına Göre İncelenmesi İçin Uygulanan Bağımsız Grup t Testi
Sonuçları
Değişkenler Öğrenim N X̅ Ss Sd T p
Spiritüel İyi Oluş Lisans 318 122,22 16,287
388 1,420 ,563
Toplam Lisansüstü 72 119,23 15,35
Aşkınlık Alt Lisans 318 63,34 13,37 388 ,727 ,768
Boyutu Lisansüstü 72 62,09 11,91
Lisans 318 32,00 4,55 2,589 ,030*
39
Doğayla Uyum 388
Lisansüstü 72 30,45 4,66
Alt Boyutu
Anomi Alt Lisans 318 15,47 5,36 388 -,413 ,028*
Boyutu Lisansüstü 72 15,76 5,06
*p<.05

Tablo 4.7’ de, bağımsız grup t testi sonucunda öğretmenlerin öğrenim seviyesine göre
doğayla uyum alt boyutu arasında anlamlı bir farklılık bulunduğu gösterilmektedir.
[t(388)= 2,589, p<.05]. Lisans mezunu öğretmenlerin doğayla uyum puanları
lisansüstü mezunlara göre anlamlı olarak daha yüksektir.

Öğretmenlerin öğrenim durumunun Anomi alt boyutu ile arasında anlamlı bir farklılık
bulunmaktadır [t(348)=-.413; p<.05]. Lisansüstü mezun öğretmenlerin Anomi düzeyi
lisans mezunlarına kıyasla daha yüksek puanlıdır.

Bağımsız grup t testi neticesinde öğretmenlerin öğrenim durumuna göre Spiritüel İyi
Oluş toplam puanı ve Aşkınlık alt boyutları arasında anlamlı bir farklılık
bulunmamaktadır [p>.05].

Tablo 4.8. Öğretmenlerin Mutluluk Düzeylerinin Öğrenim Durumlarına Göre


İncelenmesi İçin Uygulanan Bağımsız Grup t Testi Sonuçları
Değişken Öğrenim N X̅ Ss Sd T p
Lisans 318 25,27 5,05
Mutluluk Ö. 388 1,394 ,175
Lisansüstü 72 24,37 4,50
*p<.05

Tablo 4.8’ de, bağımsız grup t testi sonucunda öğretmenlerin öğrenim durumuna göre
Mutluluk düzeyleri arasında anlamlı olarak farklılaşmadığı gösterilmektedir [p>.05].

Tablo 4. 9. Öğretmenlerin Spiritüel İyi Oluş Toplam Puanı ile Alt Boyutlarının
Kıdemlerine Göre İncelenmesi İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi
Sonuçları
Kareler Kare.
Değişkenler Kıdem N X̅ Ss V.Kaynağı Sd F P
Toplamı Ortal.
1-5 yıl 116 121,43 16,49 G.Arası 409,941 4 102,485
6-10 yıl 96 122,32 16,21 G.İçi 100958,048 385 262,229
Spiritüel İyi 11-15
55 119,87 17,20 Toplam 101367,990 389
Oluş yıl ,391 ,815
Toplam 16-20
61 123,31 15,62
yıl
21 yıl ve
62 121,09 15,19
üstü
1-5 yıl 116 63,12 12,19 G.Arası 305,817 4 76,454
Aşkınlık 6-10 yıl 96 64,46 12,16 G.İçi 66593,219 385 172,969 ,442 778
Alt Boyutu 11-15
55 62,09 14,72 Toplam 66899,036 389
yıl

40
16-20
61 62,95 14,20
yıl
21 yıl ve
62 62,04 13,80
üstü
1-5 yıl 116 31,76 5,65 G.Arası 82,638 4 20,659
6-10 yıl 96 31,10 4,27 G.İçi 8168,337 385 21,216
Doğayla 11-15
55 31,40 3,53 Toplam 8250,974 389
Uyum Alt yıl ,974 ,422
Boyutu 16-20
61 32,29 5,36
yıl
21 yıl ve
62 32,29 2,39
üstü
1-5 yıl 116 15,83 5,49 G.Arası 116,293 4 29,073
6-10 yıl 96 15,59 5,21 G.İçi 10828,837 385 28,127
11-15
55 15,96 5,49 Toplam 10945,131 389
Anomi Alt yıl 1,034 ,390
Boyutu 16-20
61 14,29 4,30
yıl
21 yıl ve
62 15,69 5,77
üstü
*p<.05

Tablo 4.9’da, öğretmenlerin kıdemine göre Spiritüel İyi Oluş toplam puanı ve spiritüel
iyi oluşun alt boyutlarının anlamlı olarak farklılığı olup olmadığını ortaya koymak için
yapılan tek yönlü varyans analizi sonucunda anlamlı farklılık bulunmadığı
gösterilmektedir [ p>.05].

Tablo 4.10. Öğretmenlerin Mutluluk Düzeylerinin Kıdemlerine Göre


İncelenmesi İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi Sonuçları
Kareler Kare.
Değişken Kıdem N X̅ Ss V.Kaynağı Sd F P
Toplamı Ortal.
1-5 yıl 116 25,18 ,93 G.Arası 137,538 4 34,385
6-10 yıl 96 25,09 4,96 G.İçi 9440,721 385 24,521
11-15
55 23,81 5,60 Toplam 9578,259 389
Mutluluk yıl 1,402 ,233
16-20
61 25,32 4,89
yıl
21 yıl ve
62 25,93 4,36
üstü
*p<.05
Tablo 4.10’da, öğretmenlerin kıdemine göre Mutluluk düzeylerinin anlamlı olarak
farklılığı olup olmadığını belirlemek için yapılan tek yönlü varyans analizi sonucunda
anlamlı bir farklılık bulunmadığını göstermektedir [ p>.05].

Tablo 4.11. Öğretmenlerin Spiritüel İyi Oluş Toplam Puanı ile Alt Boyutlarının
Çalıştıkları Okul Türüne Göre İncelenmesi İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans
Analizi Sonuçları
Değişke Kareler Kare. Fark
Okul Türü N X̅ Ss V.Kaynağı Sd F P
nler Toplamı Ortal.
a İlkokul 131 121,77 17,50 G.Arası 3980,950 5 796,190 ,009 b <f
3,139
b Ortaokul 64 116,45 18,75 G.İçi 97387,040 384 253,612 * d <f

41
c İmam hatip e <f
14 125,21 15,80 Toplam 10167,99 389
Ortaokulu
Spiritüel d Fen-
Anadolu 72 121,61 14,80
İyi Oluş Lisesi
Toplam e Meslek
66 121,33 13,31
Lisesi
f İmam hatip
43 128,58 10,98
Lisesi
a İlkokul 131 63,16 14,20 G.Arası 3358,941 5 671,788 b <f
b Ortaokul 64 58,04 15,59 G.İçi 63540,095 384 165,469 d <f
c İmam hatip
14 69,71 13,49 Toplam 66889,036 389
Ortaokulu
Aşkınlık d Fen- ,001
4,060
Alt Anadolu 72 62,81 12,52 *
Boyutu Lisesi
e Meslek
66 63,56 9,94
Lisesi
f İmam hatip
43 68,13 7,04
Lisesi
a İlkokul 131 31,88 5,37 G.Arası 79,390 5 15,878
b Ortaokul 64 31,20 4,00 G.İçi 8171,585 384 21,280
c İmam hatip
14 30,71 3,49 Toplam 8250,974 389
Doğayla Ortaokulu
d Fen-
Uyum Alt Anadolu 72 31,41 3,65
,746 ,589
Boyutu Lisesi
e Meslek
66 31,81 5,45
Lisesi
f İmam hatip
43 32,65 2,95
Lisesi
a İlkokul 131 15,71 5,44 G.Arası 217,145 5 43,429
b Ortaokul 64 15,12 5,10 G.İçi 10727,986 384 27,937
c İmam hatip
14 17,50 5,59 Toplam 10945,131 389
Ortaokulu
Anomi d Fen-
1,555 ,172
Alt Anadolu 72 14,87 4,77
Boyutu Lisesi
e Meslek
66 16,54 6,17
Lisesi
f İmam hatip
43 14,46 4,13
Lisesi

Tablo 4.11’de, öğretmenlerin çalıştıkları okul türüne göre Spiritüel İyi Oluş toplam
puanının anlamlı olarak farklılığı olup olmadığını belirlemek için yapılan tek yönlü
varyans analizi neticesinde anlamlı olarak farklılaştığı gösterilmektedir [F(5-
384)=3,139, p<.05]. İmam Hatip liselerinde çalışan öğretmenlerin spiritüel iyi oluş
düzeyleri diğer okullarda çalışan öğretmenlere göre en yüksek düzeydedir. Yapılan
Levene’s sonucuna göre grup dağılım varyansları homojen değildir sonucu ortaya
konmuştur (p=.001). Yapılan Post Hoc Games-Howell test sonuçlarına göre Ortaokul
ile İmam Hatip Lisesi arasında İmam Hatip Lisesi lehine istatiksel olarak anlamlı fark
bulunmuştur (p<.05). Fen-Anadolu Lisesi ile İmam Hatip Lisesi arasında İmam Hatip
Lisesi lehine istatiksel olarak anlamlı farklılaşma bulunmuştur (p<.05). Meslek Lisesi
ile İmam Hatip Lisesi arasında İmam Hatip Lisesi lehine anlamlı farklılaşma
bulunmaktadır (p<.05).

42
Öğretmenlerin çalıştıkları okul türüne göre Aşkınlık alt boyutu toplam puanı arasında
anlamlı olarak farklılığı olup olmadığını belirlemek için yapılan tek yönlü varyans
analizi neticesinde anlamlı şekilde farklılaştığı bulunmaktadır [F(5-384)=4,060,
p<.05]. İmam Hatip Liselerinde çalışan öğretmenlerde aşkınlık düzeyi diğer okullarda
çalışan öğretmenlere göre en üst düzeydedir. Yapılan Levene’s testi ile grup
dağılımlarının varyanslarının homojen olmadığı belirlenmiştir (p=.000). Yapılan
Games-Howell testi sonuçlarına göre Ortaokul ile İmam Hatip Lisesi arasında İmam
Hatip Lisesi lehine istatiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur (p<.05). Fen-
Anadolu Lisesi ve İmam Hatip Lisesi arasında İmam Hatip Lisesi lehine istatiksel
olarak anlamlı şekilde farklılaşmaktadır (p<.05).

Öğretmenlerin çalıştıkları okul türüne göre Doğayla Uyum ve Anomi alt boyutları
arasında anlamlı bir farklılık olup olmadığını belirlemek için tek yönlü varyans analizi
yapılmıştır ve anlamlı bir farklılık bulunmamıştır.

Tablo 4.12. Öğretmenlerin Mutluluk Düzeylerinin Çalıştıkları Okul Türüne


Göre İncelenmesi İçin Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi Sonuçları
Kareler Kare. Fark
Değişken Kıdem N X̅ Ss V.Kaynağı Sd F P
Toplamı Ortal.
a İlkokul 131 25,16 4,73 G.Arası 319,783 5 63,957 c<d
b Ortaokul 64 24,28 5,22 G.İçi 9258,476 384 24,111 d>e
c İmam hatip d>f
14 23,78 4,62 Toplam 9578,259 389
Ortaokulu
d Fen-
Mutluluk 2,653 ,023*
Anadolu 72 26,84 5,18
Lisesi
e Meslek
66 24,62 4,49
Lisesi
f İmam hatip
43 24,46 5,16
Lisesi
*p<.05

Tablo 4.12’de, öğretmenlerin çalıştıkları okul türüne göre Mutluluk düzeylerini


anlamlı olarak farklılığı olup olmadığını belirlemek için yapılan tek yönlü varyans
analizi neticesinde anlamlı olarak farklılaştığı bulunmaktadır [F(5-384)=2.653,
p<.05]. Fen-Anadolu Lisesinde öğretmenlerin mutluluk düzeyleri diğer okul türlerinde
çalışan öğretmenlere göre en yüksek düzeydedir. Levene’s testi ile grup dağılımlarının
varyanslarının homojen olduğu ortaya konmuştur (p=.938). Yapılan Scheffe testine
göre İmam Hatip Ortaokulu ile Fen-Anadolu Lisesi arasında Fen –Anadolu Lisesi
lehine anlamlı farklılaşma bulunmuştur (p<.05). Fen-Anadolu Lisesi ile Meslek Lisesi
arasında Fen-Anadolu Lisesi lehine istatiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur

43
(p<.05). Fen-Anadolu Lisesi ile İmam Hatip Lisesi arasında Fen-Anadolu Lisesi lehine
istatiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (p<.05).

4.3. Öğretmenlerin spiritüel iyi oluş düzeyleri ile mutluluk düzeyleri arasında
anlamlı bir ilişki var mıdır? alt amacına ilişkin bulgular

Tablo 4.13. Öğretmenlerin Spiritüel İyi Oluş Toplam Puanı ile Alt Boyutlarının
Oxford Mutluluk Ölçeği Düzeylerine Göre İncelenmesi İçin Yapılan Pearson
Çarpım Moment Korelasyon Analizi Sonucu
Oxford Mutluluk

r ,475**
Spiritüel İyi Oluş Toplam
p ,000
r ,349**
Aşkınlık Alt Boyutu
p ,000
r ,161**
Doğayla Uyum Alt Boyutu
p ,001
r -,462**
Anomi Alt Boyutu
p ,000
**p<.01

Tablo 4. 13’te, Spiritüel İyi Oluş Toplam puanı ile Mutluluk düzeyleri arasındaki
ilişkiyi ölçmek için uygulanan pearson korelasyon sonucunda zayıf düzeyde ve pozitif
yönde anlamlı ilişki bulunduğu gösterilmektedir. (r= .475, p<.01). Spiritüel İyi Oluş
artarken mutluluk düzeyleri artmaktadır.

Aşkınlık Alt Boyutu ile Mutluluk düzeyleri arasındaki ilişkiyi belirlemek için
uygulanan pearson korelasyon sonucunda zayıf düzeyde ve pozitif yönde anlamlı ilişki
bulunmuştur (r= .349, p<.01). Aşkınlık artarken mutluluk düzeyleri artmaktadır.

Doğayla Uyum Alt Boyutu ile Mutluluk düzeyleri arasındaki ilişkiyi ölçmek amacıyla
uygulanan pearson korelasyon sonucunda çok zayıf düzeyde ve pozitif yönde anlamlı
ilişki bulunmuştur (r= .161, p<.01). Doğayla Uyum artarken mutluluk düzeyleri
artmaktadır.

Anomi Alt Boyutu ile Mutluluk düzeyleri arasındaki ilişkiyi ölçmek amacıyla
uygulanan pearson korelasyon sonucunda zayıf düzeyde ve negatif yönde anlamlı
ilişki bulunmuştur (r= -.462, p<.01). Anomi artarken mutluluk düzeyleri azalmaktadır.

44
4.4. Öğretmenlerin spiritüel iyi oluş düzeyleri, mutluluklarını yordamakta
mıdır? alt amacına ilişkin bulgular

Tablo 4.14. Spiritüel İyi Oluş Toplam Puanı ile Alt Boyutlarının Oxford Mutluluk
Ölçeği Düzeylerine Göre İncelenmesi İçin Yapılan Çoklu Regresyon Sonuçları
Standart İkili
Değişken B ß t p Kısmi r
Hata r

Sabit -,695 9,005 -,077 ,938


İyi Oluş Toplam ,595 ,219 1,935 2,723 ,007 ,475 ,137
Aşkınlık -,487 ,221 -1,286 -2,198 ,029 ,349 -,111
Doğayla Uyum -,566 ,223 -,526 -2,544 ,011 ,161 -,129
Anomi ,135 ,200 ,144 ,672 ,502 -,462 ,034
2
R= .566;R =,32;F(4, 385)= 45,293; p=,000

Tablo 4.14’de, Oxford Mutluluk Ölçeği ile Spiritüel İyi Oluş toplam puanı ile alt
boyutları olan aşkınlık, doğayla uyum, anomi arasında anlamlı ilişkiler göstermektedir
(R= .566, R²=.32, p<.05). Adı geçen değişkenler ile birlikte, Mutluluk düzeylerindeki
toplam varyansın sadece %32’sini açıklamaktadır.

Standardize edilmiş regresyon katsayısına (ß) göre, yordayıcı değişkenlerin Mutluluk


üzerindeki göreli önem sırası; İyi oluş toplam puanı, aşkınlık, doğayla uyum ve
anomidir.

Regresyon katsayılarının anlamlılığına ilişkin t testi sonuçları incelendiğinde ise


Spiritüel İyi Oluş, Doğayla Uyum ve Aşkınlık Mutluluk düzeyleri üzerinde
önemli(anlamlı) bir yordayıcı olduğu görülmektedir. Anomi değişkeni önemli bir
etkiye sahip değildir.

45
BEŞİNCİ BÖLÜM

SONUÇ, TARTIŞMA VE ÖNERİLER

Bu bölümde araştırma bulgularına göre sonuç, tartışma ve önerilere yer verilmiştir.

5.1. Sonuç ve Tartışma

Bu bölümde araştırmada elde edilen bulgular literatür taraması ile ortaya koyulan diğer
çalışma sonuçları ile karşılaştırılarak tartışılmıştır. Türkçe literatürde spiritüel iyi oluş
ve mutluluk arasındaki ilişkiyi inceleyen bir çalışmaya rastlanmamıştır. Kuramsal
çerçeve kısmında anlatıldığı gibi mutluluk kavramının bileşenlerinden olan öznel iyi
oluş ve psikolojik iyi oluş kavramını inceleyen araştırmalar da tartışma kısmında
kullanılmıştır.

5.1.1 Öğretmenlerin spiritüel iyi oluş düzeyleri ile mutluluk düzeyleri hangi
seviyededir? alt amaca ilişkin sonuç ve tartışma

Bu araştırmada ölçek puanlarının ortalaması göz önüne alındığında öğretmenlerin


spiritüel iyi oluşlarının yüksek düzeyde olduğu söylenebilir.

Şirin (2019) evli çiftler üzerinde yaptığı çalışmasında spiritüel iyi oluş düzeyinin
yüksek çıktığı sonucuna ulaşmıştır. Bu çalışmadaki sonuca benzer sonuç olarak Ay ve
Gürsu (2018) 60 yaş üstü kişilerin katıldığı çalışmalarında spiritüel iyi oluş düzeyi
yüksek bulunmuştur. Emirza (2018) çalışmasında evliliğini aldatılma nedeniyle
bitirmek isteyen kadınların spiritüel iyi oluşları yüksek çıkmıştır. Uygur’un (2016)
hemşireler üzerinde yaptığı çalışmasında spiritüellik düzeyi orta düzeyde
bulunmuştur. Gönenç ve arkadaşlarının (2016) hemşireleri ve ebeleri dahil ettikleri
çalışmalarında manevi düzeyin istenen boyutta çıkmadığı belirtilmiştir.

Literatürde bulunan sonuçların birbirleriyle benzerlik göstermemesinin nedeni


araştırmaların sınırlılıklarından kaynaklanmış olabilir. Bu çalışmada spiritüel iyi oluş
düzeyinin yüksek çıkma nedeni İmam Hatip türünde okullara değişken olarak yer
verilmiş olması olabilir.

46
Bu çalışmada ölçek puanlarının ortalaması göz önüne alındığında öğretmenlerin
mutluluklarının yüksek düzeyde olduğu kabul edilebilir.

Literatürde bu sonuçla paralellik gösteren çalışmalar bulunmaktadır. Sancak (2019) ve


Arslan (2018) çalışmalarında öğretmenlerin mutluluklarının yüksek düzeyde çıktığını
belirtmiştir. Duman (2014) öğretmen adaylarının mutluluk düzeylerini yüksek olarak
belirtmiştir. Öztürk (2015) çalışmasında öğretmenlerin öznel iyi oluş düzeylerinin
yüksek çıktığını ifade etmiştir. Duran (2016) çalışmasında okul yöneticilerinin, Göral
(2013) çalışmasında üniversite öğrencilerinin, Akın ve Şentürk (2012) çalışmalarında
araştırmaya katılan bireylerin mutluluk düzeylerinin yüksek çıktığı sonucunu ortaya
koymuşlardır.

Bu sonuçlardan farklı olarak Türk Eğitim Sen’in (2014) yaptığı araştırma sonucunda
öğretmenlerin genel olarak mutsuz oldukları sonucu bulunmuştur. Düzgün (2016)
çalışmasında öğretmenlerin mutluluk düzeylerinin orta düzeyde çıktığını belirtmiştir.
Öğretmenlerin mutluluk düzeylerinin düşük çıktığı başka bir çalışmaya literatürde
rastlanmamıştır.

Öğretmenlik mesleği manevi doyumu yüksek mesleklerden biri olduğu kabul


edildiğinde öğretmenlerin mutluluk düzeylerinin yüksek çıkması beklenebilen bir
sonuçtur. Ancak literatürdeki çalışmaların sınırlılıklarından dolayı farklı sonuçların
çıkması da olasıdır.

5.1.2. Öğretmenlerin spiritüel iyi oluş düzeyleri ile mutluluk düzeyleri


cinsiyetlerine, yaşlarına, öğrenim durumlarına, kıdemlerine ve görev yaptıkları
okul türlerine göre anlamlı farklılık göstermekte midir? alt amaca ilişkin sonuç
ve tartışma

Farklı okul türlerinde görev yapan öğretmenlerin spiritüel iyi oluş puanlarının
incelendiği bu araştırmada cinsiyet değişkeninin spiritüellik üzerinde istatistiksel
olarak anlamlı bir fark yarattığı sonucu bulunmuştur. Kadın öğretmenlerin spiritüel iyi
oluş düzeyleri erkek öğretmenlere göre daha yüksektir. Ayrıca cinsiyet değişkenine
göre spiritüel iyi oluşun alt boyutlarından aşkınlık ile cinsiyet anlamlı farklılık
açısından incelendiğinde kadın öğretmenlerin erkek öğretmenlere göre aşkınlık düzeyi
daha yüksek çıkmıştır. Doğayla uyum ve anomi alt boyutları ile cinsiyet arasında
anlamlı bir farklılık bulunmamıştır.

47
Literatür incelendiğinde Türkçe alınyazında spiritüel iyi oluş kavramı ile ilgili yapılan
dört araştırmaya rastlanmıştır. Bunlardan biri olan Kardaş’ın (2017) çalışmasında
kadın öğrencilerin spiritüel iyi oluş puanlarının erkeklere oranla daha yüksek olduğu
ortaya konmuştur. Kadınların aşkınlık ve doğayla uyum düzeyleri erkeklere göre daha
yüksektir. İki çalışmada da bu açıdan birbirini destekler nitelikte sonuçlar ortaya
konmuştur. Brown, Chen ve diğerleri (2013) çalışmalarında kadınların erkeklere
oranla maneviyat düzeylerinin daha yüksek olduğu sonucuna ulaşmışlardır.

Literatürdeki diğer üç çalışmada bu araştırmadaki sonuç ile farklılık gösteren


sonuçlara ulaşılmıştır. Şirin (2019) cinsiyet değişkeninin spiritüel iyi oluş üstünde
anlamlı bir farklılık oluşturmadığını ifade etmiştir. Kızılırmak’ın (2015) yaşamın
anlamını maneviyat üzerinden değerlendirdiği çalışmasında cinsiyet ile maneviyat
arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Ay ve Gürsu (2018), Gomez ve Fisher
(2005) çalışmalarında cinsiyet maneviyat üzerinde anlamlı bir fark yaratmamaktadır.

Yapılan çalışmalarda birbirinden farklı sonuçların ortaya konmasının nedeni


araştırmanın sınırlılıkları olabilir. Spiritüelliğin içsel bir süreç olması, kadınların da
erkeklere göre daha duygusal ve içsel oldukları toplumsal kabülünden hareketle bu
araştırmada kadınların spiritüellik düzeylerinin daha yüksek çıkması zayıf da olsa
öngörülebilen bir sonuç olabilir.

Bu araştırmada kadınların spiritüel iyi oluş düzeylerinin erkeklerden yüksek çıkması


mutluluk düzeylerinin de yüksek çıkabileceğini düşündürse de bu araştırmada
öğretmenlerin mutluluk puanları incelendiğinde istatistiksel olarak cinsiyete bağlı
anlamlı bir farklılık bulunmamıştır.

Literatürde bu araştırmadaki sonucu destekleyen çalışmalar bulunmaktadır. Cihangir


Çankaya (2009), Sevindik (2015), Duman (2014), Diener ve Ryan (2009), Katja ve
diğerleri (2002), Argyle ve Lu (1990), Öztaş (2018), Demirel (2018) ve Saygın (2008)
çalışmalarında cinsiyet faktörü açısından kişilerin mutluluk düzeyleri arasında bir fark
bulunmadığını ifade etmişlerdir. Canbay (2010) cinsiyetin öznel iyi oluş üzerinde,
Şahin (2015), Demir (2017), Yazıcı (2015) ve Kalafat (1996) ise çalışmalarında
cinsiyetin mutluluk üstünde anlamlı bir farklılık oluşturmadığını belirtmişlerdir.

Öte yandan literatürde bu araştırma sonucu ile paralellik göstermeyen çalışmalar da


vardır. Dilmaç ve Bozgeyikli’nin (2009) çalışmalarında kadın öğretmen adaylarının

48
erkek öğretmen adaylarına göre daha mutlu oldukları sonucu çıkmıştır. Düzgün
(2016), çalışmasında erkek öğretmenlerin kadın öğretmenlere kıyasla, Akın ve Şentürk
(2012), Düzgün (2016) çalışmalarında da erkek bireylerin kadın bireylere göre daha
mutlu oldukları sonucu bulunmuştur. Subramanian, Kim ve Kawachi (2005), Çolak
(2018), Atay (2012), Gülcan (2014) ve Şaşmaz (2016) çalışmalarında da kadınların
mutluluk düzeyleri erkeklere oranla daha yüksek bulunmuştur. Haller ve Hadler
(2006) çalışmalarında cinsiyet mutluluk üstünde anlamlı fark yaratmıştır.

Literatür taramasında cinsiyet değişkeninin mutluluk üzerinde anlamlı fark yaratıp


yaratmadığı ile ilgili ulaşılan sonuçların birbirlerine paralellik göstermemesinin nedeni
örneklem gruplarındaki farklılıktan kaynaklanmış olabilir. Bu çalışmada farklı okul
türlerinde görev yapan öğretmenlerin İstanbul ilinden seçilmesi cinsiyetin mutluluk
üzerinde anlamlı fark yaratma durumunu ortadan kaldırdığı düşünülebilir. İstanbul
gibi bir metropol şehrinde cinsiyetler arası toplumsal kabullerin erkek ve kadın için
çok büyük farklılık göstermemesi bunun nedenlerinden biri olarak düşünülebilir.
Cinsiyet ile mutluluk arasında anlamlı farklılık bulunmamasının diğer bir nedeni de
mutluluğun demografik özelliklerden çok içsel süreçlerle ve kişilik özellikleri ile ilgili
olmasından kaynaklanmış olabilir.

Bu araştırmaya katılan farklı okul türlerinde görev yapan öğretmenlerin istatistiklere


göre spiritüel iyi oluşları yaş değişkenine göre farklılık göstermemektedir.

Literatürde bu sonucu destekleyen çalışmalar vardır. Şirin (2019) çalışmasında yaş


değişkeninin spiritüel iyi oluş üstünde etkisinin olmadığını belirtmiştir. Çelik ve
diğerleri (2014) çalışmalarında yaş değişkeni ile maneviyat arasında anlamlı bir
farklılık bulunmamıştır. Palmore (1980) ve Orbach (1961) çalışmalarında yaş almanın
maneviyat üzerinde bir etki yaratmadığını belirtmişlerdir (Akt., Ay ve Gürsu, 2018,
1186). Kostak ve arkadaşları (2010), Gönenç ve arkadaşları (2016), Eğlence ve
Şimşek’in (2014) çalışmalarında da benzer bir sonuç olarak yaş değişkeninin
maneviyat üstünde anlamlı bir farklılık oluşturmadığı tespit edilmiştir.

Daha önce yapılan çalışmalar incelendiğinde Kardaş (2017) yaş değişkeninin spiritüel
iyi oluşun alt boyutlarından olan doğayla uyumda anlamlı fark yarattığı ortaya
konmuştur. Starbuck (1911) kişilerin yaşlandıkça maneviyatlarının arttığını
belirtmiştir (Akt., Ay ve Gürsu, 2018, 1186).

49
Brown, Chen ve diğerleri (2013) orta yaşlı bireylerin spiritüelliklerinin daha yüksek
düzeyde olduğunu ifade etmişlerdir.

Çalışmamızda yaş değişkeninin spiritüel iyi oluş üzerinde anlamlı bir farklılık
yaratmadığı sonucunun ortaya çıkmasının sebebi yaşlılık kavramı ile ilgili olabilir.
Yaşlılık ile fiziksel, sosyal ve psikolojik olarak çöküşe geçen insanlarda, boş zaman
artışı, ölüm ve ölümden sonraki hayat korkusunun beraberinde maneviyata yönelimi
arttırması beklenen bir süreçtir. Bu araştırmaya katılan öğretmenlerin yaşlılık
sınırında yer almamaları ve 50 yaş ve üstü öğretmenlerin örneklemdeki sayıca en az
olan grubu oluşturmalarının sonucu etkilemiş olması muhtemeldir. Türkiye’deki
emeklilik yaşını düşündüğümüzde 50 yaş ve üstü kişiler Türk toplumunda yaşlı olarak
nitelendirilmemektedir. Bundan dolayı yaşlılar ile ilgili yapılan çalışmalarda yaş
değişkeninin spiritüel iyi oluşu etkilemesi beklenen bir sonuç olabilir.

Farklı okul türlerinde görev yapan öğretmenlerin mutluluk düzeylerinin incelendiği bu


çalışmada yaş değişkeninin mutluluk üzerinde anlamlı fark yaratmadığı sonucuna
ulaşılmıştır.

Literatürde bu sonucu destekler çalışmalar bulunmaktadır. Aydemir (2008), Öztaş


(2018), Çolak (2018) çalışmalarında yaş faktörünün mutluluk düzeyleri üzerinde
anlamlı bir farklılık oluşturmadığı belirtilmiştir. Topuz (2013), Tingaz (2014), Argyle
ve Lu (1990), Şahin (2011), Kara (2010), Furnham ve Berwin (1990), Demirel (2018),
Diener ve Ryan (2009) ve Sevindik (2015) çalışmalarında yaşın mutluluk üzerinde
anlamlı bir fark yaratmadığını belirtmiştir.

Bu araştırma sonuçları ile farklılık gösteren, yaş değişkeninin mutluluk üzerinde


anlamlı fark yarattığını belirten çalışmalara da rastlanmıştır. Eryılmaz ve Ercan (2011)
çalışmalarında yaş faktörünün mutluluk düzeyi üzerinde farklılık yarattığını
belirtmişlerdir. 14-17 yaş ve 26-45 yaş aralığı grubundaki bireyler 19-25 yaş
aralığındaki bireylere göre daha mutludurlar. Gülcan (2014) çalışmasında yaş ve
mutluluk arasında anlamlı ilişki bulmuştur. 19-22 yaş aralığındaki bireylerin 23-25 yaş
aralığındaki bireylere göre mutluluk puanlarının yüksek çıktığını belirtmiştir.
Blanchflower ve Oswald (2007) çalışmalarında genç yetişkinlerin orta yetişkinlere
göre daha mutlu oldukları sonucuna ulaşmışlardır. Düzgün (2016) 51 yaş üstü
bireylerin daha mutlu olduklarını ifade etmiştir. Harter, Schmidt, ve Keyes (2003)
çalışmalarının sonucuna göre yaş mutluluk üstünde anlamlı olarak fark yaratmaktadır.
50
Araştırmamızda yaş faktörünün mutluluk üzerinde anlamlı fark yaratmamış olmasının
nedeni, mutluluk kavramının içsel ve anlık pek çok faktörü içinde barındırması
olabilir. Kişiler yaşlarından bağımsız olarak her dönemde mutlu olmak isterler ve
bunun için çaba gösterirler. Kadın ya da erkek her birey genç olduğu için ya da yaşlı
olduğu için mutluluğu istememezlik yapmaz. Her yaş döneminde karşılanması
gereken fiziki ve ruhsal ihtiyaçlar vardır. Bu ihtiyaçların karşılanmasının hangi yaş
döneminde olursa olsun kişileri mutlu edeceğini söyleyebiliriz.

Araştırmadaki farklı okul türlerinde çalışan öğretmenlerin spiritüel iyi oluş


düzeylerinin alt boyutu olan doğayla uyum lisans mezunu öğretmenlerde lisansüstü
mezuniyeti olan öğretmenlere göre daha yüksek çıkmıştır. Anomi alt boyut düzeyi ise
öğrenim durumu lisansüstü olan öğretmenlerde daha yüksektir. Bu sonuçlardan
öğrenim durumunun spiritüel iyi oluş düzeyi üzerinde anlamlı fark yarattığını
söyleyebiliriz.

Literatür taramasında öğrenim durumunun spiritüelliği anlamlı olarak etkilediği


sonucuna benzer sonuçlar ortaya koyan çalışmalara rastlanmıştır. Yılmaz ve Okyay
(2009), Özbaşaran ve arkadaşları (2011), Wong ve diğerlerinin (2008) çalışmalarında
öğrenim durumu ile maneviyat arasında anlamlı bir farklılık bulmuşlardır. Ek olarak
eğitim düzeyi arttıkça maneviyat düzeylerinin de arttığı ifade edilmiştir.

Yapılan literatür incelemesinde öğrenim durumunun spiritüellik üzerinde anlamlı


farklılık yaratmadığını öne süren çalışmalar da bulunmaktadır. Çelik, Özdemir,
Durmaz, Pasinlioğlu ‘nun (2014) ve Kostak ve arkadaşları (2010) çalışmalarında
eğitim durumlarının maneviyat üstünde anlamlı bir farklılık oluşturmadığını
belirtmişlerdir. Gönenç ve arkadaşları (2016), Eğlence ve Şimşek’in (2014), Keçeci
(2018) çalışmalarında eğitim düzeyinin maneviyat üstünde anlamlı bir farklılık
oluşturmadığı saptanmıştır. Şirin’de (2019) eğitim düzeyinin spiritüel iyi oluş üzerinde
anlamlı bir farklılığa sahip olmadığı sonucuna ulaşmıştır.

İnsanların eğitim düzeyleri yükseldikçe tecrübelerinin artması, bilgi ve becerilerinin


çoğalmasından dolayı hayata bakış açıları derinleşirken, sorgulamaları artar ve hayatın
anlamını aramaya daha çok zaman ayırırlar. Bu durum da insanların manevi boyuta
yönelmesini beraberinde getirebilir. Bu düşüncelerden hareketle bu çalışmada öğrenim
durumunun spiritüel iyi oluş üzerinde anlamlı bir farklılık yaratması beklenen bir

51
sonuçtur. Literatürdeki bazı çalışmaların öğrenim durumu ve spiritüel iyi oluş arasında
anlamlı ilişki bulmama nedenleri araştırmanın sınırlılıklarından kaynaklanmış olabilir.

Bu çalışmada farklı okul türlerinde görev yapan öğretmenlerin öğrenim durumlarının


mutlulukları üzerinde farklılık oluşturmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Literatürde benzer bir sonucu Şengül (2007) ruh sağlığını incelediği çalışmasında dile
getirmiştir. Bireylerin tahsil durumlarının ruhsal sağlıkları açısından anlamlı bir fark
yaratmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Ruhsal sağlık kavramını kişinin kendinden,
çevresinden memnuniyet derecesinin yüksekliği sayesinde mutlu olması olarak
kullanabiliriz. Düzgün (2016), Öğüt (2018), Sönmez (2016), Öztaş (2018) Keng ve
Hooi (1995), Haller ve Hadler (2006), Kurnaz (2015) çalışmalarında eğitim
düzeylerinin mutluluk üstünde bir farklılık göstermediğini belirtmiştir.

Yapılan çalışmalarda bu sonuçlarla paralellik göstermeyen araştırmalar da mevcuttur.


Sevindik (2015) çalışmasına göre lisans mezunu bireyler lisansüstü mezuniyeti
olanlara göre daha yüksek mutluluğa sahiptir. Wu ve Lin’in (2011) çalışmalarında
eğitim düzeyi arttıkça mutluluğun arttığını tespit etmiştir. Bülbül ve Giray (2011),
Kangal (2013) eğitim düzeyinin mutluluk üzerinde anlamlı farklılık oluşturduğunu
belirtmişlerdir. Clark ve Oswald (1994) çalışmalarında eğitim seviyeleri düşük
kişilerin eğitim seviyeleri yüksek olan kişilere göre daha mutlu olduklarını
belirtmişlerdir.

Bu araştırmada öğrenim durumunun mutluluk üzerinde anlamlı farklılık


oluşturmadığı sonucuna karşın spiritüel iyi oluşun alt boyutu doğayla uyum arttıkça
mutluluk arttığı ve anomi alt boyutu arttıkça mutluluğun azalacağı sonucundan lisans
mezunu öğretmenlerin daha mutlu olabileceği düşüncesi çıkarılabilirdi. Ayrıca
insanların eğitim düzeylerinin arttıkça farkındalıklarının, tecrübelerinin, hayata
kattıkları anlamın artacağı bu nedenle de mutlu olma sebeplerinin çoğalacağı da
düşünülebilirdi. Bu sonucun çıkmamasının nedeni araştırmanın öğretmenler üzerinde
yapılması, öğretmenlerin öğrenim durumlarının en az lisans seviyesinde olacak olması
ve demografik değişken olarak öğrenim durumu seçeneklerinin lisans ve lisansüstü
olarak sadece iki seçenekle sınırlı kalmış olması olabilir.

Bu araştırmada öğretmenlerin kıdemleri ile spiritüel iyi oluşları ve alt boyutları


arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır.

52
Literatürde bu sonucu destekleyen çalışmalar bulunmaktadır. Çelik, Özdemir, Durmaz
ve Pasinlioğlu (2014) çalışmalarında mesleki kıdemin maneviyat üzerinde anlamlı bir
farklılık oluşturmadığını belirtmişlerdir. Kostak ve arkadaşları (2010), Gönenç ve
arkadaşları (2016) çalışmalarında kıdemin maneviyat üzerinde anlamlı farklılık
yaratmadığı sonucunu ortaya koymuşlardır.

Literatür taramasında kıdem durumlarının spiritüellik üzerinde anlamlı farklılık


oluşturduğu sonucuna ulaşan bir çalışmaya rastlanmamış olması bulguların
tartışılmasını zorlaştırmıştır.

Literatürdeki farklı araştırmalarda ve bu çalışmada mesleki kıdemin spiritüellik


üzerinde anlamlı bir farklılık oluşturmadığı sonucunun çıkma sebebi spiritüelliğin
kişinin içsel süreçleri, kişisel özellikleri ile ilgili olması şeklinde düşünülebilir.
Mesleki kıdem kişisel ve içsel bir sürece dayanmadığı için spiritüellik düzeyi üzerinde
anlamlı fark oluşturmaması beklenen bir sonuçtur.

Bu çalışmada öğretmenlerin kıdemleri ile mutlulukları arasında da anlamlı bir farklılık


bulunmamıştır.

Literatürdeki diğer çalışmalar incelendiğinde kıdem ve mutluluk arasında anlamlı


farklılık bulunmayan bir çalışmaya rastlanmamıştır.

Literatürde mesleki kıdem yılının mutluluk üzerinde anlamlı bir fark oluşturduğunu
belirten çalışmalar bulunmaktadır. Duran (2016) okul yöneticilerinin mutluluk
düzeylerini ölçtüğü çalışmasında meslekteki kıdem yılının mutluluk düzeyi üzerinde
anlamlı farklılık yarattığı ancak okul yöneticiliği kıdeminin mutluluk üstünde anlamlı
farklılık yaratmadığını belirtmiştir. Düzgün (2016) çalışmasında öğretmenlerin kıdem
yılının mutlulukları üzerinde anlamlı bir fark yarattığını belirtmiştir. Mesleki kıdemi
20 yıl ve üzeri olan öğretmenler araştırmaya katılan en yüksek kıdemli ve en mutlu
gruptur. Bulut (2015) çalışmasında 1 yıllık kıdemi olan öğretmenlerin 6 yıl ve üzeri
kıdemi olan öğretmenlere oranla öznel iyi oluşu da içine alan örgütsel mutluluk
düzeylerinin daha yüksek olduğunu belirtmiştir. Kara (2010) kıdem arttıkça kişilerdeki
mutluluk düzeyinin arttığını belirtmiştir.

Mesleki kıdemi yüksek olan öğretmenlerin tecrübelerinden dolayı kendilerine mesleki


anlamda güvenmeleri mutlulukları üstünde olumlu bir etki yaratmış olabilir. Öte
yandan mesleki anlamda belli bir doygunluğa ulaşmış öğretmenlerin meslekteki
53
tecrübesiz öğretmenlere göre heyecanlarını kaybetmiş olabilecekleri bu nedenle de
mutluluk düzeylerinin düşük çıkabileceği de beklenen bir sonuçtur. Bu araştırmada
olduğu gibi mesleki kıdemin mutluluk üstünde anlamlı farklılık oluşturmadığı
çalışmalarda sonucun bu şekilde çıkması araştırmanın sınırlılıklarından kaynaklanmış
olabilir.

Bu araştırmada öğretmenlerin görev yaptıkları okul türü spiritüellikleri üzerinde


farklılık yaratmaktadır ve İmam Hatip Lisesinde çalışan öğretmenlerin spiritüel iyi
oluşları diğer öğretmenlerden yüksektir sonucuna ulaşılmıştır. İmam Hatip Lisesinde
çalışan öğretmenler İmam Hatip Ortaokulunda çalışan öğretmenlere göre spiritüel iyi
oluşları daha yüksek öğretmenlerdir. İmam Hatip Lisesinde çalışan öğretmenlerin
aşkınlık boyutunun diğer okul türlerinde çalışan öğretmenlere göre daha yüksek
olduğu bulunmuştur. Doğayla uyum ve anomi alt boyutları ile çalıştıkları okul türleri
arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır.

Literatürde öğretmenlerin görev yaptıkları okul türü ve spiritüelliği beraber ele alan
bir çalışma olmadığı için kıyaslama yapmak zorlaşmıştır. Ancak Kardaş’ın (2017)
öğrenciler ile yaptığı çalışmasında okul türü ve spiritüel iyi oluş arasında anlamlı ilişki
bulunmuştur. İmam Hatip Lisesinden Mezun olmuş öğrencilerin spiritüel iyi oluşları
diğer okullardan mezun olmuş öğrencilere göre daha yüksek olduğu sonucuna
ulaşılmıştır.

İmam Hatip ortaokul ve liseleri diğer okul türlerine göre daha fazla dini eğitim veren
okullardır. Spiritüelliğin içerisine alabileceğimiz, spiritüelliğin kapsadığı bir kavram
olan din kavramı ve eğitimi bu okullarda daha baskın olduğu için İmam Hatip
okullarında çalışan öğretmenlerin spiritüellik düzeylerinin diğer okul çalışanı
öğretmenlere göre yüksek çıkması beklenen bir sonuçtur.

Bu araştırmada çalışılan okul türü mutluluk düzeyini etkiler sonucu bulunmuştur. Fen-
Anadolu lisesinde çalışan öğretmenlerin diğer öğretmenlere göre mutluluk düzeyleri
daha yüksektir.

Çalışılan okul türünün mutluluk üzerinde anlamlı farklılık oluşturduğunu destekleyen


çalışmalardan olan Bulut (2015) ortaöğretim kademesinde çalışan öğretmenler
üzerinde yaptığı araştırmasında Fen Lisesinde görev yapan öğretmenlerin Meslek
Lisesi öğretmenlerinden daha mutlu olduklarını belirtmiştir. Crossman ve Harris

54
(2006), Özkan (2017), Koruklu, Feyzioğlu ve diğerleri (2013) çalışmalarında çalışılan
okul türünün iş doyumu üzerinde anlamlı fark yarattığını belirtmiştir. İş doyumu
yüksek kişilerin mutluluk düzeylerinin de yüksek olabileceği düşünüldüğünde bu
sonuç da bu çalışmadan elde edilen sonucu destekler niteliktedir.

Literatür taramasında çalışılan okul türünün mutluluğa etkisinin olmadığı belirten bir
çalışmaya rastlanmamıştır.

Bu çalışmada spiritüel iyi oluş düzeyi yüksek olan İmam Hatip Lisesi öğretmenlerinin
mutluluk düzeylerinin daha yüksek çıkması beklenen bir sonuçtur. Ancak araştırma
örnekleminin sınırlılıklarından dolayı Fen-Anadolu lisesi öğretmenlerinin mutluluk
düzeyleri daha yüksek çıkmış olabilir. Koruklu, Feyzioğlu ve diğerleri (2013)
çalışmalarında sınav ile öğrenci alan okullarda görev yapan öğretmenlerin iş doyumu
düzeylerinin daha yüksek olduğunu belirtmiştir. Bizim çalışmamızda da sınavla
öğrenci alan ve sınav puanı diğerlerine göre yüksek olan öğrencilerin kayıt
yaptırdıkları okullardan olan Fen-Anadolu liselerinde görev yapan öğretmenlerin iş
doyumlarının yüksek olduğu bunun da mutluluk düzeylerini arttırmış olması
beklenebilir. Bu konuda daha detaylı yorum yapabilmek için Fen-Anadolu lisesi
öğretmenleri ile ilgili farklı çalışmaların yapılması faydalı olacaktır.

5.1.3. Öğretmenlerin spiritüel iyi oluş düzeyleri ile mutluluk düzeyleri arasında
anlamlı bir ilişki var mıdır? alt amaca ilişkin sonuç ve tartışma

Farklı okul türlerinde çalışan öğretmenlerin spiritüel iyi oluş düzeyleri ile mutlulukları
arasındaki ilişkiyi inceleyen bu çalışmada elde edilen en önemli sonuç spiritüel iyi oluş
artarken mutluluğun da artıyor oluşudur. Araştırmada spiritüel iyi oluşun alt
boyutlarının mutluluk düzeyleri ile arasındaki ilişki de ölçülmüştür. Aşkınlık ve
doğayla uyum alt boyutları ile mutluluk arasında pozitif yönlü anlamlı ilişki
bulunmuştur. Aşkınlık ve doğayla uyum artarken mutluluk düzeyleri de artmaktadır.
Anomi alt boyutu ile mutluluk düzeyleri ile arasında negatif yönlü anlamlı ilişki
bulunmuştur. Anomi artarken mutluluk azalmaktadır. Anomi genel olarak olumsuz bir
kavramdır. Bir toplumda yaşayan bireyin o toplumun kültürel değer, amaç ve
kurallarına uygun yaşama isteğinin ortadan kalkması, topluma karşı yabancılaşması,
kuralsızlaşması, karamsarlığa düşmesi anlamlarında kullanılmaktadır (Bayhan, 1995:
16). Spiritüel iyi oluş ölçeğinde anomi alt boyutu spiritüel iyi oluş için olumsuz bir

55
durumdur (Şirin, 2019: 407). Bu nedenle kişilerdeki anomi düzeyinin artması ile
birlikte mutluluk düzeyinin düşmesi beklenen bir durumdur.

Bu çalışmada elde edilen sonucu destekleyen çalışmalara literatürde rastlanmıştır.


Holder ve diğerleri (2010) maneviyat ve mutluluk arasında pozitif yönlü anlamlı bir
ilişki bulunduğunu belirtmişlerdir. Brome, Owens ve diğerleri (2000) spiritüellik
düzeyi yüksek olan bireylerin hayat memnuniyetlerinin daha yüksek düzeyde olduğu
belirtilmiştir. Fehring ve diğerleri (1997) ise spiritüel iyilik ile umut ve olumlu
duygular arasında pozitif yönlü anlamlı ilişki bulunmuştur. Ivtzan ve diğerleri (2013)
çalışmalarında maneviyat ve psikolojik iyi oluş arasında pozitif yönlü anlamlı ilişki
vardır sonucuna ulaşmışlardır. Jahan ve Khan (2014), Yoon, Chang ve diğerleri
(2015), Saleem (2017) çalışmalarında maneviyat ve psikolojik iyi oluş arasında pozitif
yönlü anlamlı bir ilişki bulunduğunu belirtmişlerdir. Cotton ve diğerlerinin (1999)
çalışmalarında manevi iyi oluşları yüksek hastaların umut düzeylerinin yüksek,
depresyon düzeylerinin diğer hastalara göre daha az olduğu tespit edilmiştir.

5.1.4. Öğretmenlerin spiritüel iyi oluş düzeyleri, mutluluklarını yordamakta


mıdır? alt amaca ilişkin sonuç ve tartışma

Spiritüel iyi oluş toplam puanı ile mutluluk arasında zayıf düzeyde pozitif anlamlı
ilişki bulunmaktadır. Bu da spiritüel iyi oluş artarken mutluluğun da artacağı
beklentisini oluşturur. Aşkınlık alt boyutu ile mutluluk arasında zayıf düzeyde pozitif
anlamlı ilişki vardır. Aşkınlık artarken mutluluğun artması beklenir. Doğayla uyum alt
boyutu ile mutluluk arasında çok zayıf düzeyde pozitif anlamlı ilişki bulunmuştur.
Doğayla uyum düzeyi artarken mutluluk düzeyinin de artması muhtemeldir. Anomi alt
boyutu ile mutluluk arasında zayıf düzeyde negatif anlamlı ilişki bulunmuştur. Anomi
düzeyi arttıkça mutluluk düzeyi azalmalıdır. Nisbet, Zelenski ve Murphy (2011)
çalışmalarında doğayla ilişki içinde olma ve mutluluk arasında pozitif yönlü anlamlı
bir ilişki olduğunu belirtmişlerdir. Zelenski ve Nisbet (2014) doğayla ilişki içinde
olmanın depresyon ile negatif yönlü anlamlı bir ilişki içinde olduğunu ortaya
koymuşlardır.

Yordayıcı değişkenlerin mutluluk üzerindeki göreli önem sırası; iyi oluş toplam puanı,
aşkınlık, doğayla uyum ve anomidir. Spiritüel iyi oluş, Doğayla Uyum, Aşkınlık
mutluluk düzeyi üzerinde anlamlı bir yordayıcıdır. Anomi alt boyutu önemli bir etkiye
sahip değildir.
56
Bu araştırmanın Türk alınyazında spiritüel iyi oluş ile mutluluk arasındaki ilişkiyi
ölçen ilk çalışma olması nedeniyle literatürdeki çalışmalarla kıyaslama
yapılamamaktadır.

Bu araştırmada spiritüel iyi oluşun aşkınlık alt boyutu ile cinsiyet arasında anlamlı
farklılık bulunmuştur. Kadınların aşkınlık boyutu erkeklerden yüksek çıkmıştır. Ancak
aşkınlık boyutunun mutluluğu yordama düzeyi doğayla uyum alt boyutu kadar
belirleyici olmadığı için cinsiyet değişkeninin mutluluk üzerinde anlamlı farklılık
yaratmaması ve mutluluğu yordamaması beklenen bir durum olabilir. Keçeci (2018)
çalışmasında toplumsal cinsiyet algısı ile aşkınlık alt boyutu arasında negatif yönlü
anlamlı bir ilişki bulmuştur. Bu sonuca göre toplumsal cinsiyet algısı yükseldikçe
aşkınlık boyutunun azalması beklenebilir, aşkınlık boyutu azaldıkça da spiritüel iyi
oluş düzeyinin de azalacağı öngörülebilir. Keçeci (2018) doğayla uyum alt boyutu ile
toplumsal cinsiyet algısı arasında pozitif yönlü anlamlı ilişki bulmuştur. Doğayla
uyum düzeyi yükseldikçe toplumsal cinsiyet algısının yükselebileceği ve bu durumun
da spiritüel iyi oluş düzeyini arttıracağı söylenebilir. Yine aynı çalışmada anomi alt
boyutu ile negatif yönlü anlamlı ilişki tespit edilmiştir. Bu çalışmada olduğu gibi
anomi olumsuzluk belirtmektedir. Anomi alt boyutu spiritüel iyi oluş ölçeğinde genel
olarak olumsuz anlam içermektedir. Bu nedenle toplumsal cinsiyet algısı yükseldikçe
anomi düzeyi artabilir ve spiritüel iyi oluş düzeyi azalabilir. Bu çalışmaya katılan
kişilerin mutluluk düzeylerinin ölçülmesi halinde, spiritüel iyi oluş düzeyi arttıkça
mutluluk düzeyi artar sonucuna göre doğayla uyum düzeyinin yükselmesi ve anomi
düzeyinin azalması ile birlikte bu alt boyutlar mutluluğu yordayabilir denilebilir. Bu
sonucun da farklı okul türlerinde görev yapan öğretmenlerin spiritüel iyi oluş düzeyleri
ile mutluluk düzeylerini inceleyen bu çalışma ile benzer sonuca ulaştırması
beklenebilir.

Kardaş’ın (2017) çalışmasında kadınların spiritüel iyi oluş puanları erkeklerden


yüksek bulunmuştur. Aşkınlık ve doğayla uyum alt boyut puanlarının da kadınlarda
erkeklere oranla daha fazla çıktığı belirtilmiştir. Bu çalışmada olduğu gibi aşkınlık ve
doğayla uyum alt boyut düzeyi arttıkça kadınların spiritüel iyi oluş düzeyleri
yükselecektir. Bu sonuca göre çalışmaya katılan kişilerin mutluluk düzeylerinin
ölçülmesi halinde, spiritüel iyi oluş puanı arttıkça mutluluk puanı da artar sonucundan

57
hareketle kadınların mutluluk düzey puanlarının erkeklere oranla daha fazla çıkması
ve doğayla uyum, anomi alt boyutlarının mutluluğu yordaması beklenebilir.

Bu araştırmada yaş değişkeni spiritüel iyi oluş alt boyutları ile anlamlı farklılık
yaratmamıştır. Bunun nedeni spiritüelliğin içsel bir süreç olması, demografik
değişkenlere bağlı olmaması olabilir. Yaş değişkeni mutluluk üstünde de anlamlı fark
oluşturmamıştır. Mutluluk kavramının yaştan bağımsız, içsel, fiziksel ve ruhsal
ihtiyaçların giderilmesi ile elde edilen bir duygu olması bunun sebebi olabilir ve
mutluluğu yordamaması beklenen bir sonuç olabilir.

Bu araştırmada doğayla uyum alt boyutu puanı öğrenim durumu değişkeninde anlamlı
fark yaratmıştır ve lisans mezunu öğretmenlerin doğayla uyum puanı yüksek çıkmıştır.
Anomi alt boyutu da lisansüstü mezunu öğretmenlerde daha yüksek bulunmuştur. Bu
sonuca göre, lisans mezunu öğretmenlerin mutluluk düzeyinin yüksek çıkması ve
doğayla uyum alt boyutunun mutluluğu yordaması sonucundan hareketle de lisans
mezuniyetinin mutluluğu yordayacağı sonucu beklenirken, öğrenim durumunun
mutluluk üzerinde anlamlı farklılık oluşturmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu sonucun
nedeni eğitim durumu seçeneklerinin lisans ve lisan üstü olarak iki ile sınırlandırılmış
olması olabilir. Şengül (2007) çalışmasında öğrenim durumunun mutluluğu
etkilemediğini belirtmiştir. Bu durum öğrenim durumunun mutluluğu yordayan bir
unsur olmadığı sonucuna ulaştırabilir. Keçeci (2018) çalışmasında öğrenim
durumunun spiritüel iyi oluş düzeyi üzerinde anlamlı farklılık yaratmadığı sonucuna
ulaşmıştır. Buradan da öğrenim durumunun mutluluğu yordamadığı sonucuna
ulaşılabilir

Bu çalışmada kıdem değişkeni ile spiritüel iyi oluşun alt boyutları arasında anlamlı
farklılık yoktur. Ve buna paralel olarak, kıdem durumu mutluluk üstünde anlamlı
farklılık oluşturmamıştır sonucundan hareketle, bu çalışmada kıdem durumunun
mutluluğu yordamadığını ifade edebiliriz. Düzgün (2016) çalışmasında kıdem yılının
mutluluk üzerinde anlamlı farklılık yarattığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu sonuçtan
hareketle bu çalışmada kıdem durumu mutluluğu yordamaktadır sonucuna ulaşılması
beklenebilir. Bu çalışmadaki kişilerin spiritüel iyi oluşlarının ölçülmesi durumunda,
kıdemin mutluluğu yordadığı ve spiritüel iyi oluş düzeyi üzerinde anlamlı farklılık
yaratacağı düşünülebilir.

58
Bu çalışmada çalışılan okul türü spiritüel iyi oluş düzeyi üzerinde anlamlı farklılık
ortaya koymuştur. Spiritüel iyi oluş düzeyi İmam Hatip Lisesinde çalışan
öğretmenlerde daha yüksektir, aşkınlık alt boyutu ise İmam Hatip Ortaokulunda
çalışan öğretmenlerde daha yüksektir. Mutluluğu yordamada spiritüel iyi oluş
puanının etkisinin diğer alt boyutlara göre fazla olmasından hareketle İmam hatip
lisesinde çalışan öğretmenlerin daha mutlu oldukları ve okul türünün mutluluğu
yordadığı sonucuna ulaşılması beklenebilir. En belirleyici alt boyut olan doğayla uyum
ile çalışılan okul türü arasında anlamlı farklılık bulunmamıştır. Okul türü mutluluk
üzerinde anlamlı farklılık oluşturmuştur ancak İmam Hatip okullarından biri değil
Fen-Anadolu lisesinde çalışan öğretmenler daha mutludur sonucu ortaya çıkmıştır.
Bunun nedeni yordama geçerliliğinde etkisi diğer alt boyutlardan fazla olan doğayla
uyum alt boyutunun değişken ile ilişkisinin olmaması olabilir. Yordama belirleyici
sonuçlardaki farklılıkların sebeplerinden biri araştırma sınırlılıkları olabilir.

Kardaş (2017) çalışmasında İmam hatip Lisesinden mezun olmuş kişilerin spiritüel iyi
oluş düzeyleri diğer okul türlerinden mezun olmuş kişilere göre daha yüksektir
sonucuna ulaşılmıştır. Bu çalışmaya katılan kişilerin mutluluk düzeylerinin ölçülmesi
halinde, spiritüel iyi oluş düzeyi arttıkça mutluluk artar sonucundan hareketle, okul
türünün mutluluğu yordayacağı sonucuna ulaşılabilir. Bulut (2015) çalışmasında Fen
Lisesinde görev yapan öğretmenlerin diğer okul türlerinde görev yapan öğretmenlere
göre daha mutlu oldukları sonucuna ulaşmıştır. Bu çalışmaya katılan öğretmenlerin
spiritüel iyi oluş düzeylerinin incelenmesi halinde, spiritüel iyi oluş düzeyi arttıkça
mutluluk da artar sonucundan hareketle Fen lisesi öğretmenlerinin spiritüel iyi oluş
düzeylerinin daha yüksek çıkması beklenebilecek bir sonuçtur. Ve çalışılan okul türü
mutluluğu yordar sonucuna ulaşılabilir.

5.2. Öneriler

Bu çalışmada farklı okul türlerinde görev yapan öğretmenlerin spiritüel iyi oluş
düzeyleri ile mutlulukları arasındaki ilişki araştırılmıştır. Ayrıca öğretmenlerin
spiritüel iyi oluş ve mutluluk düzeyleri çeşitli değişkenlere göre incelenmiştir.

Araştırma İstanbul ilinin Küçükçekmece ilçesindeki farklı okul türlerinde çalışan


öğretmenler üzerinde gerçekleştirilmiştir. Farklı bölge ve illerde, farklı örneklem
gruplarında bu ve benzeri çalışmalar tekrarlanarak elde edilen sonuçlara katkı
sağlanabilir.

59
Bundan sonra yapılacak çalışmaların niceliksel yönüne ek olarak niteliksel yöntemlere
de başvurulması ulaşılan sonuçları daha derinlemesine incelenmesine fırsat verebilir.

Araştırmada incelenen demografik özelliklerin sayısının arttırılması sonuçları daha


kapsamlı hale getirecektir. Medeni durum, çalışılan okul türü olarak devlet ya da özel
okul ayrımı… vb.

Kadın öğretmenlerin, lisans mezunu öğretmenlerin, İmam hatip lisesinde görev yapan
öğretmenlerin spiritüel iyi oluş düzeylerinin yüksek olması nedeniyle erkek
öğretmenlerin, lisansüstü mezunu öğretmenlerin ve imamhatip okulları haricindeki
okullarda görev yapan öğretmenlerin spiritüelliklerini keşfetmeleri ve yaşamaları için
aktiviteler planlanabilir.

41-50 Yaş grubundaki öğretmenlerin ve Fen-Anadolu lisesinde görev yapan


öğretmenlerin mutluluk düzeylerinin diğer öğretmenlere göre daha yüksek olması
nedeniyle 41-50 yaş aralığından küçük olan öğretmenleri ve Fen-Anadolu lisesi
haricindeki diğer okullarda görev yapan öğretmenleri mutlu eden etkenlerin neler
olduğu araştırılabilir.

Öğretmenlerin spiritüel iyi oluş düzeylerinin mutlulukları üzerinde olumlu bir etkisi
olduğu sonucundan yola çıkarak öğretmenlerin seminer dönemi programlarında bu
yönde farkındalık yaratacak çalışmalar düzenlenmesi faydalı olabilir.

Spiritüel iyi oluşun alt boyutlarından olan doğayla uyum alt boyutunun mutluluğu
yordamada en güçlü alt boyut olması nedeniyle öğretmenler için doğayla uyumlarını,
ilişkilerini arttıracak etkinlikler planlanabilir.

Literatürde öğretmenlerin spiritüel iyi oluşlarını ölçen ve spiritüellik ile mutluluğu


aynı araştırmada ele alan bir çalışmanın olmaması bu yönde çalışma yapacak
araştırmacıların bulgularını değerli kılabilir.

60
KAYNAKÇA

Acar, S., M. (2016), Levinas’ta Aşkınlık Düşüncesine Giriş. Kaygı Uludağ


Üniversitesi Felsefe Dergisi, 27, 93-110.
Ak, G. (2015). John Stuart Mill ve Bireyin Özgürlüğü. LAÜ Sosyal Bilimler Dergisi,
6(1), 37-61.
Akarsu, B. (2009). Mutluluk Ahlakı. İstanbul: İnkilap.
Akbaş, T. & Cenkseven, F. (2007). Üniversite Öğrencilerinde Öznel ve Psikolojik İyi
Olmanın Yordayıcılarının İncelenmesi. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik
Dergisi, 3(27), 43-65.
Akbulut, E. (2013). Eğitim Fakültesi Okulöncesi Anabilim Dalı Programında Yer Alan
Müzik Eğitimi Dersi Hedeflerinin Gerçekleşme Düzeylerine İlişkin Ölçek
Geliştirme Çalışması. Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 33(1),
1-10.
Akçay, V. H. (2011). Pozitif Psikolojik Sermayenin Kişisel Değerler Bakımından İş
Tatminine Etkisi ve Bir Araştırma (Doktora Tezi). İstanbul Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Akın, E. (2018). Yaşlılarda Ölüm Kaygısının Sosyal Yaşamla ve Mutlulukla İlişkisi
(Tıpta Uzmanlık Tezi). Dokuz Eylül Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İzmir.
Akın, H., B., & Şentürk, E. (2012). Bireylerin Mutluluk Düzeylerinin Ordinal Lojistik
Regresyon Analizi ile İncelenmesi. Öneri, 10(37), 183-193.
Akpınar, R. (2004). Duygusal Yüz İfadelerini Anlama Becerisini Geliştirmeye
Yönelik Örnek Bir Öğretim Programı. Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi,
1(1), 1-10.
Aktaş, Z. (2018). Farabi ve John Locke’un Ahlak Felsefelerinin Karşılaştırıması
(Doktora Tezi). Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum.
Altuntop, S. & Tosun, C. M. (2017). Mutluluk Ahlakı Mümkün müdür? Pesa
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 3(4), 183-184.
Argyle, M. ve Lu, L. (1990). “The Happiness of Extraverts”, Personality and
Individual Differences, 11, 1011-1017.
Arslan, Y. (2018). Öğretmenlerin Farklılıkların Yönetimi Yaklaşımlarına İlişkin
Algıları ile Örgütsel Mutluluk Algıları Arasındaki İlişki (Doktora Tezi). Kocaeli
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kocaeli.
Atay, B. (2012). Happiness in East Europe in Comparison With Turkey (Yüksek
Lisans Tezi). İstanbul Bilgi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Atılgan, Z. (2010). Anomi ve Yabancılaşma Bağlamında İstanbul’daki Kapkaç
Olaylarına Bakış (Doktora Tezi). Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Elazığ.
Ay, Y. & Gürsu, O. (2018). Din, Manevi İyi Oluş ve Yaşlılık. Uluslarası Sosyal
Araştırmalar Dergisi, 11(61), 1176-1190.

61
Aydemir, R. E. (2008). Dindarlık ve Mutluluk İlişkisi (İlk Yetişkinlik Dönemi) (Yüksek
Lisans Tezi). Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Samsun.
Aydın, A. (2015). Felsefe Düşünce Tarihi. Ankara: Pegem Akademi.
Aydın, M. (2018). John Stuart Mill’in Erdem Teorisi ve Araçsallaştırılmış Değerler.
Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 20(37), 53-79.
Aydın, M. (2013). John Stuart Mill’in Faydacı Ahlak Anlayışı. Sakarya Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Dergisi, 15(28), 143-167.
Bayhan, V. (1995). Üniversite Gençliğinde Anomi ve Yabancılaşma (İnönü
Üniversitesi Uygulaması) (Doktora Tezi). İnönü Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Malatya.
Baykal, E. (2018). Spiritüelite (Ruhsallık) ve İş Ortamında Anlam Arayışı. Alanya
Akademik Bakış Dergisi, 2(1), 11-25.
Baysal, S. & Aka, Ç. İ. (2013). Bir Pazarlama Stratejisi Olarak Mutluluk Temasının
Markalar Tarafından Kullanılması: Mutluluk Temelli Pazarlama Üzerine Bir
Araştırma. Sosyal ve Beşerî Bilimler Dergisi, 5(1): 84-93.
Bilgin, D. (2017). Psikolojik ve Öznel İyi Oluş Bağlamında Mutluluk ile Yaratıcılık
Arasındaki İlişkiyi Anlamlandırma (Yüksek Lisans Tezi). İstanbul Bilgi
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Estitüsü, İstanbul.
Blanchflower, D. G. and Oswald, A. J. (2008). Is well-being u-shaped over the life
cycle? Social Science & Medicine, 66, 1733-1749.
Borhan, N. (2017). Yaşlılardaki Bilgelik ve Psikolojik İyi Oluş Arasındaki İlişkinin
Moderatörleri Olarak İçsel Dindarlık ve Spiritüel İyi Oluş (Yüksek Lisans Tezi).
Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Brome, D. R., Owens, M. D., Allen, K., & Vevaina, T. (2000). An examination of
spirituality among African American women in recovery from substance abuse.
Journal of Black Psychology, 26(4), 470-486.
Brown, I. T., Chen, T., Gehlert, N.C., & Piedmont, R. L. (2013). Age and gender
effects on the assessment of spirituality and religious sentiments (ASPIRES)
scale: A cross-sectional analysis. Psychology of Religion and Spirituality, 5(2),
90-98.
Bulut, A. (2015). Ortaöğretim Öğretmenlerinin Örgütsel Mutluluk Algılarının
İncelenmesi (Doktora Tezi). Gaziantep Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü,
Gaziantep.
Bulut, S. (2018). Üniversite Öğrencilerinin Sahip Olduğu Değerler Psikolojik İyi Oluş
ve Mutluluk Düzeyleri Arasındaki Yordayıcı İlişkiler (Yüksek Lisans Tezi).
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Bülbül, Ş. & Giray, S. (2011). Sosyodemografik Özellikler ile Mutluluk Algısı
Arasındaki İlişki Yapısının Analizi. Ege Akademik Bakış Dergisi, 11(5): 113-
123.
Canbay, H. (2010). Lise Öğrencilerinin Öznel İyi Oluş Düzeyleri ile Sosyal Beceri
Düzeyleri Arasındaki İlişkinin İincelenmesi (Yüksek Lisans Tezi). Dokuz Eylül
Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İzmir.
Cevizci, A. (2017). Felsefeye Giriş. İstanbul: Say Yayınları.

62
Cihan, M. (2004). John Locke’un Ahlak Üzerine Düşünceleri. Kazım Karabekir
Eğitim Fakültesi Dergisi, 0(10): 11-113.
Cihangir Çankaya, Z. (2009). Öğretmen Adaylarında Temel Psikolojik İhtiyaçların
Doyumu ve İyi Olma. Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, 7(3), 691-711.
Cotton, S. P., Levine, E., Fitzpatrick, C., Dold, K., ve Targ, E. (1999). Exploring The
Relationships Among Spiritual Well-Being, Quality of Life, and Psychological
Adjustment in Women With Breast Cancer. PsychoOncology, 8(5), 429-438.
Çakıroğlu, A. (2007). Türkiye’de Yaşam Kalitesi ve Mutluluk Arasındaki İlişki
(Yüksek Lisans Tezi). Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Ankara.
Çelik, Ş. (2008). Lise Öğrencilerinin Öznel İyi Oluşlarının Duygusal Zekâ Açısından
İncelenmesi (Yüksek Lisans Tezi). Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Konya.
Çelik, A., vd. (2014). Hemşirelerin Maneviyat ve Manevi Bakımı Algılama Düzeyleri
ve Etkileyen Bazı Faktörlerin Belirlenmesi. Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik
Fakültesi Dergisi, 3(1), 1-12.
Çetinkaya, B., Altundağ, S. ve Azak, A. (2007). Spiritüel Bakım ve Hemşirelik. ADÜ
Tıp Fakültesi Dergisi, 8(1), 47.
Çınar, F. & Aslan, F. E. (2017). Spiritüalizm ve Hemşirelik: Yoğun Bakım
Hastalarında Spiritüel Bakımın Önemi. GOP Taksim EAH, Jaren, 3(1), 37-39.
Çirkin, Z. (2015). Gelir ve Mutluluk Arasındaki İlişkinin İncelenmesi (Yüksek Lisans
Tezi). Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Clark, A. E., & Oswald, A. J. (1994). Unhappiness and unemployment. The Economic
Journal, 104, 648–659.
Çolak, E. (2018). Sosyal Fayda Projelerinde Gönüllü Çalışan Üniversite
Öğrencilerinde Mutluluk ve Psikolojik Yardım Aramaya Gönüllülük
Düzeylerinin Değerlendirilmesi (Yüksek Lisans Tezi). Beykent Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Daştan, N. B. & Buzlu, S. (2010). Meme Kanseri Hastalarında Maneviyatın Etkileri
ve Manevi Bakım. Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi,
3(1), 75.
Dedeli, Ö. & Karadeniz, G. (2009). Kanser Ağrısının Kontrolü ile Psikososyal-
Spiritüel Modelin Birleştirilmesi. Ağrı, 21(2), 45-53.
Demir, R. (2017). Öğretmen Adaylarının Mutluluk, İyimserlik, Yaşam Anlamı Ve
Yaşam Doyumlarının İncelenmesi (Yüksek Lisans Tezi). Gaziantep Üniversitesi,
Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Gaziantep.
Demirel, C. (2018). Yetişkinlerde Bağlanma Stillerinin Mutluluk Yaşam Doyumu Ve
Depresyon İle İlişkisinin İncelenmesi (Yüksek Lisans Tezi). Işık Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Demirok, İ., Alphan, Y., Süsen, Y. (2014). Mutluluğu Ararken: Teorik Yaklaşımlar ve
Psikoterapiye Yönelik Çıkarımlar. Ayna Klinik Psikoloji Dergisi, 1(2), 40-54.
Diener, E. ve Ryan, K. (2009). “Subjective Well-Being: A General Overview”, South
African Journal of Psychology, 39 (4): 391–406.

63
Dilmaç, B. & Bozgeyikli, H. (2009). Öğretmen Adaylarının Öznel İyi Olma ve Karar
Verme Stillerinin İncelenmesi. Erzincan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Dergisi,
11(1), 171-187.
Dinç, G. (2018). Özel Eğitim Kurumlarında Çalışan Özel Eğitim Öğretmenlerinin
Mesleki Tükenmişlik Düzeyleri ile Öznel İyi Oluş Düzeylerinin İncelenmesi
(Yüksek Lisans Tezi). Biruni Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Doğan, T. & Çötok, N. (2011). Oxford Mutluluk Ölçeği Kısa Formunun Türkçe
Uyarlaması: Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması. Türk Psikolojik Danışma ve
Rehberlik Dergisi, 4 (36), 161-172.
Duman, S. (2014). Öğretmen Adaylarında Özgünlük ve Öz Duyarlığın Mutluluk İle
İlişkisinin İncelenmesi (Yüksek Lisans Tezi). Karadeniz Teknik Üniversitesi,
Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Trabzon.
Durak, N. (1995). Platon ve Farabi Felsefesinde Erdem Kavramı (Yüksek Lisans
Tezi). İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Duran, A. (2016). Okul Yöneticilerinin Mutluluk Düzeylerinin Öz Yeterlilikleriyle
İlişkisi (Yüksek Lisans Tezi). Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Eğitim Bilimleri
Enstitüsü, Tokat.
Düzgün, O. (2016). Ortaokulda Görev Yapmakta Olan Öğretmenlerin Mutluluk
Düzeyleri ile Sınıf Yönetimi Becerileri Arasındaki İlişki (Yüksek Lisans Tezi).
Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Tokat.
Eğlence, R., Şimşek, N. (2014). Hemşirelerin Maneviyat ve Manevi Bakım
Hakkındaki Bilgilerinin Değerlendirilmesi. Acıbadem Üniversitesi Sağlık
Bilimleri Dergisi, 5(1), 48-53.
Ekmekci, A. (2004). 20-40 Yaşlar Arası Dini Hayatın İşleyişinde Anomi Problemi
(Adapazarı Örneği) (Yüksek Lisans Tezi). Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Sakarya.
Ekşi, H. & Kaya, Ç. (2016). Manevi Yönelimli Psikoterapi ve Psikolojik Danışma.
İstanbul: Kaknüs Yayınları.
Ekşi, K. (2017). Bir Dönem Boyunca Verilen Pozitif Psikoloji Dersinin Öğrencilerin
Mutluluklarına ve Duygularını İfade Etmelerine Olan Etkisinin İncelenmesi
(Yüksek Lisans Tezi). Üsküdar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Emirza, E. G. (2018). Kadın Konukevlerinde Kalan Şiddet Mağduru Kadınların
Çocukluk Çağı Travmaları, Spiritüellik ve Çatışma Yöntemleri Açısından
Psikolojik Belirtilerin Değerlendirilmesi (Yüksek Lisans Tezi). Gazi
Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Erdem, M. & Kesgin, B. (2017). Manevi Destek Uygulayıcılarının Manevi Destek
Hizmetlerine İlişkin Görüşleri. Yalova Sosyal Bilimler Dergisi, 7(15), 125.
Erdem, Ş. & Kabasakal, Z. (2015). Psikolojik İyi Olma ve Yetişkin Bağlanma
Boyutları. Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi, 4(1), 82-90.
Erdoğan Kavalalı, T. (2019). Onkoloji Hastalarında Yalnızlık Ve Ölüm Algısı İle
Spiritüel İyilik Hali Arasındaki İlişki (Yüksek Lisans Tezi). Ondokuz Mayıs
Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Samsun.

64
Ertürk, B. (2007). Son Dönem Stoa Felsefesinde Ahlak (Yüksek Lisans Tezi). Gazi
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Eryılmaz, A. & Ercan, L. (2011). Öznel İyi Oluşun Cinsiyet, Yaş Grupları ve Kişilik
Özellikleri Açısından İncelenmesi. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik
Dergisi, 4(36), 139-151.
Eryılmaz, A. (2011). Ergen Öznel İyi Oluşunun, Öznel İyi Oluşu Arttırma Stratejilerini
Kullanma ile Yaşam Amaçlarını Belirleme Açısından İncelenmesi. Düşünen
Adam Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi, 24(1), 44-51.
Evirgen, H. (2016). Sokrates ve Platon Felsefesinde Kendini Bilme Sorunu (Yüksek
Lisans Tezi). Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir.
Fazla, Z. (2010). Kant Etiğinin Çağdaş İslam Ahlakı Üzerine Etkileri: Ahmet Hamdi
Akseki Örneği (Yüksek Lisans Tezi). İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, İstanbul.
Fehring, R. J., Miller, J. F., & Shaw, C. (1997). Spiritual well-being, religiosity, hope,
depression, and other mood states in elderly people coping with cancer. In
Oncology Nursing Forum, 24(4), 663-671.
Follingstad, D. R., ve Rogers, M. J. (2012). Women experiencing psychological abuse:
Are they a homogenous group. Journal of Aggression, Maltreatment & Trauma,
21(8), 891-916.
Furnham, A. ve Berwin, C. R. (1990). Personality and happiness, Personality and
Individual Differences. 11, 1093-1096.
Gomez, R. ve Fisher, J.W. (2005). The spiritual well-being questionnaire: Testing for
model applicability, measurement and structural equivalencies, and latent mean
differences across gender. Personality and Individual Differences, 39 (8), 1383-
1393.
Gökberk, M. (2011). Felsefe Tarihi. İstanbul: Remzi Yayınları.
Gönenç, İ. M., Akkuzu, G., Durdun Altın, R. ve Möroy, P. (2016). Hemşirelerin ve
Ebelerin Manevi Bakıma İlişkin Görüşleri. Gümüşhane Üniversitesi Sağlık
Bilimleri Dergisi, 5(3), 34-38.
Göral, Ş. (2013). İnternet Ortamında Geçirilen Boş Zamanın Üniversite
Öğrencilerinin Mutluluk ve Yaşam Doyum Değerlerine Etkisi (Yüksek Lisans
Tezi). Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Gül, F. (2013). İnsan-Doğa İlişkisi Bağlamında Çevre Sorunları ve Felsefe. Pamukkale
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 14, 17-21.
Gülcan, A. (2014). Genç Yetişkinlerde İyimserliğin Mutluluk ve Yaşam Doyumu
Üzerindeki Etkisinin İncelenmesi (Yüksek Lisans Tezi). Fatih Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Güneş, F. (2008). Descartes ve Spinoza’da Duygu-Ahlak İlişkisi (Yüksek Lisans Tezi).
Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Haller, M. ve Hadler, M. (2006). How social relations and structures can produce
happiness and unhappiness: An ınternational comparative analysis. Social
Indicators Research, 75(2), 169-216.

65
Harter, J. K., Schmidt, F. L., ve Keyes, C. L. ( 2003). Well-Being in the Workplace
and Its Relationship to Business Outcomes: A Review of the Gallup Studies
Flourishing, Positive Psychology and the Life Well-Lived, 2, 205-224.
Hiçdurmaz, D. & Öz, F. (2013). Stresle Baş etmenin Bir Boyutu Olarak Spiritüelite.
Anadolu Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi, 16(1), 50-56.
Holder, M. D., Coleman, B. & Wallace, J. M. (2010). Spirituality, religiousness, and
happiness in children aged 8–12 years. Journal of Happiness Studies, 11(2), 131-
150
Ilgaz, D. (2018). Pozitif Psikoloji Uygulamaları Eğitiminin Öğretmenlerin Psikolojik
Sermaye ve Öznel İyi Oluş Düzeylerine Etkisi (Yüksek Lisans Tezi). Üsküdar
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
İskenderoğlu, M. (2005). Thomas Aquinas’da Mutluluk. Sakarya Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi, 7(11), 118.
İşleroğlu, S. (2012). Lise Öğrencilerinde Öznel İyi Oluşun Benlik Saygısı, Sosyal
Yetkinlik Beklentisi ve Duyguları İfade Etme Eğilimine Göre Yordanması
(Yüksek Lisans Tezi). Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir.
Ivtzan, I., Chan, C. P., Gardner, H. E. & Prashar, K. (2013). Linking religion and
spirituality with psychological well-being: Examining self-actualisation,
meaning in life, and personal growth initiative. Journal of Religion and Health,
52(3), 915-929.
Jahan, M. ve Khan, S. (2014). Psychological well-being: Spirituality and successful
aging. Indian Journal of Health and Wellbeing, 5(7), 68.
Kabakcı, E., N. (2019). Ebelerde Spiritüel Bakım Yetkinliğinin İncelenmesi (Yüksek
Lisans Tezi). Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü,
Eskişehir.
Kahveci, H. (2015). Vistuous Life Happiness in Epictetus, Socrates and Stoicism
(Yüksek Lisans Tezi). A Thesis Submitted to the Graduate School of Sciences
of Middle East Technical University, Ankara.
Kalafat, S. (1996). Depresyon Mutlulukta Otomatik Düşüncenin Rolü (Yüksek Lisans
Tezi). Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Samsun.
Kangal, A. (2013). Mutluluk Üzerine Kavramsal Bir Değerlendirme ve Türk Hane
Halkı İçin Bazı Sonuçlar. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 12(44), 214-233.
Kara, M., M. (2010). İş Tatmini ile Mutluluk ve Başarı Arasındaki İlişkinin
İncelenmesi (Yüksek Lisans Tezi). Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, İstanbul.
Kardaş, S. (2017). Sanal Kimlik ve Spiritüel İyi Oluşun Üniversite Öğrencilerinin
Narsistlik Eğilimlerini Yordayıcılığı (Doktora Tezi). Marmara Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Katja, R., Päivi, Å. K., Marja‐Terttu, T., & Pekka, L. (2002). Relationships Among
adolescent subjective well‐being, health behavior, and school satisfaction.
Journal of School Health, 72(6), 243-249.

66
Kavas, E. & Kavas, N. (2014). Manevi Destek Algısı (MDA) Ölçeği: Geliştirilmesi,
Geçerliği ve Güvenirliği. İnternational Periodical For The Languages
Literature and History of Turkish or Turkic, 9(2), 905-907.
Kaya, Y. (2014). Mutluluk Öğretisi Bağlamında Stoa Felsefesi (Yüksek Lisans Tezi).
İnönü Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Malatya.
Keçeci, B. (2018). Evli Kadınların Psikolojik İstismar Profillerinin Toplumsal
Cinsiyet Algıları ve Spiritüel İyi Oluşları Açısından İncelenmesi (Yüksek Lisans
Tezi). Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Keleş, H. N. (2011). Pozitif Psikolojik Sermaye: Tanımı, Bileşenleri ve Örgüt
Yönetimine Etkileri. Organizasyon ve Yönetim Bilimleri Dergisi, 3(2), 340-350.
Keng, H. A. ve Hooi, S. W. (1995). Assessing quality of life in Singapore: An
exploratory study, Social Indicators Research, 35(1), 71-91.
Kızılırmak, Ö. (2015). Genç Yetişkinlerde Yaşamda Anlamın Maneviyat ve Kişilik
Özellikleri Açısından İncelenmesi (Yüksek Lisans Tezi). Gazi Üniversitesi,
Eğitim Fakültesi, Ankara.
Kilit, N. N. (2019). Kader Algısı-Psikolojik İyi Oluş İlişkisi Üzerine Bir Araştırma
(Yüksek Lisans Tezi). Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum.
Korkut Owen, F. & Owen, D. (2012). İyilik Hali Yıldızı Modeli, Uygulanması ve
Değerlendirilmesi. Uluslararası Avrasya Sosyal Bilimler Dergisi, 3(9), 24-33.
Koruklu, N., Feyzioğlu, B., Özenoğlu Kiremit, H., ve Aladağ, E. (2013).
Öğretmenlerin İş Doyumu Düzeylerinin Bazı Değişkenlere Göre İncelenmesi.
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 13(25): 119-137.
Kostak, M.A., Çelikalp, Ü., Demir, M. (2010). Hemşire ve Ebelerin Maneviyat ve
Manevi Bakıma İlişkin Görüşleri. Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve
Sanatı Dergisi, Sempozyum Özel Sayısı, 25-218.
Koydemir, S. & Mısır, S. (2015). Benlik Kurguları ve Mutluluk: Deneysel Bir
Hazırlama Çalışması. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 5(44), 49-
60.
Köse, S. K. (2008). Korelasyon ve regresyon analizi. Çevrimiçi) http://tr. scribd.
com/doc/2066772/korelasyon-analizi, 9.
Kurnaz, M. (2015). İlk Yetişkinlerde Dini Yönelim-Mutluluk İlişkisi (Yüksek Lisans
Tezi). Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Isparta.
Kurt, N. (2018). Öğretmenlerin Psikolojik Sermaye Algıları ile Psikolojik İyi Oluşları
ve İş Doyumları Arasındaki İlişki (Doktora Tezi). Gazi Üniversitesi, Eğitim
Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Lowder, T. (2006). A Ghost in the Machine: The Important Role of Workplace
Spirituality. SSRN Electronic Journal, 10(2139).
https://ssrn.com/abstract=932811 or http://dx.doi.org/10.2139/ssrn.932811
Malkoç, A. (2011). Öznel İyi Oluş Müdahale Programının Üniversite Öğrencilerinin
Öznel İyi Oluş Düzeylerine Etkisi (Doktora Tezi). Marmara Üniversitesi, Eğitim
Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Mok E, Wong F, Wong D. (2009). The Meaning Of Spirituality and Spiritual Care
Among The Hong Kong Chinese Terminally Ill. JAN, 66(2), 360-370.

67
Mutluer, S. (2006). Özgüven Oluşmasında Manevi Değerlerin Rolü (Yüksek Lisans
Tezi). Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Narcıkara, E. (2017). Spiritüel Liderlik Davranışının Algılanan Performans Üzerine
Etkisi (Doktora Tezi). Yıldız Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
İstanbul.
Nas, İ. (2018). Hemşirelerin Maneviyat ve Manevi Bakım Algıları ile Mesleğe Yönelik
Tutumları Arasındaki İlişki (Yüksek Lisans Tezi). Atatürk Üniversitesi, Sağlık
Bilimleri Enstitüsü, Erzurum.
Nisbet, E. K., Zelenski, J. M., & Murphy, S. A. (2011). Happiness is in our nature:
Exploring nature relatedness as a contributor to subjective well-being. Journal
of Happiness Studies, 12(2), 303-322.
Odabaş, S. (2013). La définition Aristotélicienne du Bonheur en Tant Qu'activite de
l'âme Conforme à la Vertu / Ruhun Erdeme Uygun Etkinliği Olarak
Aristoteles'in Mutluluk Tanımı (Yüksek Lisans Tezi). Galatasaray Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Odabaş, U. K. (2019). Eudaimonia’nın Sokratik Görünümü: Erdem Bilgidir ve Hiç
Kimse Bilerek Kötülük Yapmaz. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,
23(1), 93-102.
Odabaşı, Ş. (2016). Üniversite Öğrencilerinin Online Oyun Bağımlılığı Düzeylerinin
Öznel Mutluluk Düzeyleriyle İlişkisi (Yüksek Lisans Tezi). Sakarya Üniversitesi,
Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Sakarya.
Omay, M. (2004). Aristoteles Ahlakında ‘Mutluluk’ Kavramı (Yüksek Lisans Tezi).
İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Öğüt, N. (2018). Kültürlerarası Duyarlılık Düzeyi ile Etkinmerkezcilik, Yaşam
Doyumu ve Mutluluk Düzeyleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi (Doktora Tezi).
Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya.
Örgev, M. & Günalan, M. (2011). İşyeri Maneviyatı Üzerine Eleştirel Bir
Değerlendirme. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi Dergisi, 1(2), 51-64.
Özbaşaran, F., Ergül, Ş., Bayık Temel, A., Gürol Aslan, G., Çoban, A. (2011). Turkish
nurses’ perceptions of spirituality and spiritual care. Journal of Clinical Nursing,
20, 21-22.
Özdoğan, Ö. (2005). Ruhsal Yaklaşım ve İnsan Türkiye’de Bir Uygulama Örneği.
Tasavvuf: İlmi ve Akademik Araştırma Dergisi, 6(15), 137-152.
Özen, Y. & Gül, A. (2007). Sosyal ve Eğitim Bilimleri Araştırmalarında Evren-
Örneklem Sorunu. Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi
Dergisi, 0(15), 394-472.
Özen, Y. (2010). Tanrı- Sen ve Ben Üçümüzün Yolu- Pastoral Psikoloji ve
Danışmanlığın Gerekliliği Üzerine. Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi,
10(2), 41-57.
Özkan, A. (2017). İlkokul ve Ortaokul Öğretmenlerinin İş Doyumu Düzeyi (Balıkesir
İli Merkez İlçeler Örneği) (Yüksek Lisans Tezi). Balıkesir Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Balıkesir.

68
Öztaş, İ. (2018). Farklı Kurumlarda Çalışan Memurların Serbest Zaman Doyum Ve
Mutluluk Düzeylerinin Belirlenmesi (Kırıkkale İli Örneği) (Yüksek Lisans Tezi).
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ağrı.
Öztürk, A. (2015). Öğretmenlerin Sahip Oldukları Yaşam Amaçları ve Sosyal
Desteğin Öznel İyi Oluş Üzerindeki Yordayıcı Rolü. Uluslararası Türk Eğitim
Bilimleri Dergisi, 338-347.
Saleem, R. (2017). Spirituality in relation to quality of life and psychological well-
being among religious and non-religious persons. Indian Journal of Positive
Psychology, 8(3), 420- 424.
Sancak, T. (2019). Öğretmenlerin Okullardaki Mekân Düzenlemelerine İlişkin
Memnuniyetleri ile Mutlulukları ve Örgütsel Bağlılıkları Arasındaki İlişki
(Yüksek Lisans Tezi). İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, İstanbul.
Sav, S. (2017). Etik Bir Problem Olarak İkincil Doğa: Çevre (Yüksek Lisans Tezi).
İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Sayar, K. (2011). Ruh Hali. İstanbul: Timaş Yayınları.
Saygın, Y. (2008). Üniversite Öğrencilerinin Sosyal Destek, Benlik Saygısı ve Öznel
İyi Oluş Düzeylerinin İncelenmesi (Yüksek Lisans Tezi). Selçuk Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya.
Saygılı, S. (2016). Mutluluk Elimizde. İstanbul: Elit Yayınları.
Scott, E. L. & Agretsti, A. A. (1998). Factor Analysis of The Spiritual Well-Being
Scale and Its Clinical Utility With Psychiatric Inpatients. Journal for The
Scientific Study of Religion. 37(2), 314–322.
Sevindik, D. (2015). Orta Yaş Bireylerde Dindarlık-Mutluluk İlişkisi: Denizli Örneği
(Yüksek Lisans Tezi). Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Isparta.
Seligman, M. & Csikszentmihalyi, M. (2000). Positive Psychology: An Introduction.
American Psychologist, 55 (1), 5–14.
Sheldon, K. & King, L. (2001). Why Positive Psychology is Necessary. American
Psychologist, 56 (3), 216-217.
Sönmez, M. (2016). İletişim ve Mutluluk İlişkisi (Yüksek Lisans Tezi). Marmara
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Subramanian, S.V., Kim, D., ve Kawachi, I. (2005). “Covariation in the
socioeconomic determinants of self rated health and happiness: A multivariate
multilevel analysis of individuals and communities in the USA”, Journal of
Epidemiology and Community Health, 59, 664 – 669.
Sülü, E. (2006). Yoğun Bakımda Yatan Çocuk Hastaların Annelerinin Manevi Bakım
(Spiritüel Bakım) Gereksinimleri (Yüksek Lisans Tezi). Ege Üniversitesi, Sağlık
Bilimleri Enstitüsü, İzmir.
Şahin, F. (2018). Şizofreni Hastalarının Algılanan Aile Desteği ile Mutluluk Düzeyi
Arasındaki İlişki (Yüksek Lisans Tezi). Atatürk Üniversitesi, Sağlık Bilimleri
Enstitüsü, Erzurum.

69
Şahin, G., N., (2011). Üniversite Öğrencilerinin Kendini Açma, Öznel İyi Oluş ve
Algıladıkları Sosyal Destek Düzeylerinin Karşılaştırılması (Yüksek Lisans
Tezi). Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İzmir.
Şahin, Y. (2015). Üniversite Öğrencilerinin mutluluk, iyimserlik ve Özgecilik
Düzeylerinin İncelenmesi (Yüksek Lisans Tezi). Gaziosmanpaşa Üniversitesi,
Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Tokat.
Şaşmaz, Ş., C., (2016). Çocuğu Olan Evli ve Evli Olmayan Bireylerin Psikolojik
Sağlamlık ve Mutluluk Düzeylerinin İncelenmesi (Yüksek Lisans Tezi). Beykent
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Şeftalici, B. (2017). Lise Son Sınıf Öğrencilerinde Sınav Kaygısı ve Maneviyat
Şanlıurfa-Viranşehir Örneği (Yüksek Lisans Tezi). Çukurova Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Adana.
Şengül, F. (2007). Dindarlık ve Ruh Sağlığı İlişkisi (Yüksek Lisans Tezi). Marmara
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Şirin, T. (2019). Evli Çiftlerin Spiritüel İyi Oluşları ile Evlilik Doyumları Arasındaki
İlişki. Ekev Akademi Dergisi, 77, 389-410.
Taşdemir, E. (2018). Psikologlarda Bilinçli Farkındalık ve Psikolojik Dayanıklılık İle
Psikolojik İyi Oluş Arasındaki İlişkinin İncelenmesi (Yüksek Lisans Tezi).
İstanbul Arel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Tingaz, E. O. (2014). Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği ile Bazı Öğretmen
Adaylarının Duygusal Zekâ ve Mutluluklarının Karşılaştırılması (Yüksek Lisans
Tezi). Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Topcu, B. (2011). Epiküros'ta Ataraxia Kavramı Pierre Gassendi'nin Felsefesine
Yansımalar (Yüksek Lisans Tezi). Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Erzurum.
Toprak, Y. (2018). Maneviyat, Yaşam Amaçları ve İyi Oluş Arasındaki İlişki (Yüksek
Lisans Tezi). Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü,
Tokat.
Topuz, C. (2013). Üniversite Öğrencilerinde Özgeciliğin Öznel İyi Oluş ve Piskolojik
İyi Oluş ile İlişkisinin İncelenmesi (Yüksek Lisans Tezi). Fatih Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Tuncay, T. (2007). Kronik Hastalıklarla Başetmede Tinsellik. Sağlık ve Toplum
Dergisi, 17(2), 14-15.
Tuncer, M. (2006). Aristo ve Farabi’de Mutluluk Düşüncesi (Yüksek Lisans Tezi).
Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sivas.
Turan, E. Y. (2015). İlkçağ Felsefesinde Faydacılığın Temelleri. Atatürk İletişim
Dergisi, (8), 250-256.
Tuzcuoğlu, N. (2008). Kant’ta Ödev Ahlakının Temellendirilişi (Yüksek Lisans Tezi).
Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Tuzgöl Dost, M. (2004). Üniversite Öğrencilerinin Öznel İyi Oluş Düzeyleri (Doktora
Tezi). Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.

70
Türkdoğan, T. (2010). Üniversite Öğrencilerinde Temel İhtiyaçların Karşılanma
Düzeyinin Öznel İyi Oluş Düzeyini Yordamadaki Rolü (Yüksek Lisans Tezi).
Pamukkale Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Denizli.
Uçar, M. (2017). Yaşlılarda Yaşam Kalitesi ile Spiritüalite Arasındaki İlişki (Yüksek
Lisans Tezi). İnönü Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Malatya.
Uygur, D. (2016). Hemşirelerin Spiritüalite ve Spiritüel Bakım Algısının Belirlenmesi
ve İş Doyumu ile Arasındaki İlişkinin İncelenmesi (Yüksek Lisans Tezi). Abant
İzzet Baysal Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Bolu.
Ünaldı, N. (2013). Descartes’in Etik Anlayışı (Yüksek Lisans Tezi). Dokuz Eylül
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir.
Wong K.F, Lee L.Y.K, Lee J.K.L. (2008). Hong Kong enrolled nurses’ perceptions of
spirituality and spiritual care. International Nursing Review, 55, 333–340.
Wu L.F, Lin L.Y. (2011). Exploration of clinical nurses’ perceptions of spirituality
and spiritual care. Journal of Nursing Research, 19(4), 250-256.
Yavuz, Ç. (2006). Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Öğrencilerinde Öznel İyi Olma
Hali, Psikiyatrik Belirtiler ve Bazı Kişilik Özellikleri: Karşılaştırmalı Bir
Çalışma (Yüksek Lisans Tezi). İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
İstanbul.
Yazıcı, Ö. (2015). Beden Eğitimi Öğretmen Adaylarının Mutluluk ve Zindelik
Düzeylerinin İncelenmesi (Yüksek Lisans Tezi). Karadeniz Teknik Üniversitesi,
Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Trabzon.
Yılmaz, M. (2010). Holistik Bakımın Bir Boyutu: Spiritüalite, Doğası ve Hemşirelikle
İlişkisi. Anadolu Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi, 14(2), 61-70.
Yılmaz, M. Ve Okyay, N. (2009). Hemşirelerin Maneviyat ve Manevi Bakıma İlişkin
Görüşleri. Hemşirelikte Araştırma Geliştirme Dergisi, 11(3), 41-52.
Yoon, E., Chang, C. C. T., Clawson, A., Knoll, M., Aydin, F., Barsigian, L., ve
Hughes, K. (2015). Religiousness, spirituality, and eudaimonic and hedonic
well-being. Counselling Psychology Quarterly, 28(2), 132-149.
Zelenski, J. M., & Nisbet, E. K. (2014). Happiness and feeling connected: The distinct
role of nature relatedness. Environment and Behavior, 46(1), 3- 23.

71
EKLER

Ek 1:

72
Ek 2:

73
Ek 3:

74
Ek 4:

75
Ek 5:

76
Ek 6:

77
ÖZGEÇMİŞ

KİŞİSEL BİLGİLER

Adı Soyadı: Özden YILMAZ

Doğum Yeri ve Tarihi: İstanbul- 1985

E-Posta: ozdenyilmaz1@hotmail.com

EĞİTİM

Lise: Kağıthane Anadolu Lisesi (2003)

Lisans: İstanbul Üniversitesi/ Felsefe Bölümü (2009)

Tezsiz Yüksek Lisans: İstanbul Üniversitesi/ Ortaöğretim Alan Öğretmenliği


Tezsiz Yüksek Lisans Programı ve Pedagojik Formasyon (2010)

Milli Eğitim Bakanlığı Rehberlik Kursu (2013)

MESLEKİ DENEYİM

2010-2011: Bir devlet okulunda Felsefe Grubu Öğretmeni

2011-2012: Özel bir dershanede Rehber Öğretmen

2012-2016: Özel bir okulda Rehber Öğretmen

2016-2019: Özel bir okulda İdareci

78

You might also like