Aile Aidiyeti Ölçek Formu
Aile Aidiyeti Ölçek Formu
Aile Aidiyeti Ölçek Formu
Marmara Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Enstitüsü
Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Rehberlik ve Psikolojik DanıĢmanlık Bilim Dalı
Ġstanbul, 2019
T.C.
Marmara Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Enstitüsü
Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Rehberlik ve Psikolojik DanıĢmanlık Bilim Dalı
DanıĢman
Doç. Dr. Müge YÜKSEL
Ġstanbul, 2019
Tüm kullanım hakları
M.Ü. Eğitim Bilimleri Enstitüsü’ne aittir.
© 2019
i
ÖZGEÇMĠġ
ĠLETĠġĠM BĠLGĠLERĠ
ii
ÖNSÖZ
Tanıdığım andan itibaren bilgisi, içtenliği, yapıcılığı ve yol göstericiliği ile bana ışık tutan,
farklı olmayı öğreten; tez yazım sürecimde verdiği destekle motivasyonumun düşmesine izin
vermeyen, sorularıma vakit ayırıp bitmeyen bir sabırla yanıt veren, sorunlarımın çözüme
ulaşmasında değerli desteğini hiç esirgemeyen, kıymetli hocam Doç. Dr. Müge YÜKSEL‟e çok
teşekkür ederim. Tez savunma sürecinde bana vakit ayıran verdiği kıymetli dönütleriyle bana
yardımcı olan tanımaktan memnuniyet duyduğum Doç. Dr. Durmuş ÜMMET ve Doç. Dr.
Füsun EKŞİ hocalarıma çok teşekkür ederim.
Evlatları olmaktan hep gurur duyduğum; hakkı, hukuku, eşitliği, inancı, merhameti, saygıyı,
sevgiyi ve daha nicelerini bana öğretme gayreti ile çabalayan ve beni tüm bu kavramlarla
büyüten; kendimi geliştirmem için her türlü olanağı sağlayan, varlıklarıyla güç bulduğum,
sevgisini ve duasını hep üzerimde hissettiğim kıymetli annem Nevin ŞENOL‟a ve kıymetli
babam Ümit ŞENOL‟a sonsuz teşekkür ederim.
Sorumluluk almayı, paylaşmayı, anlaşmayı öğrenmeme vesile olan, doğduğu andan itibaren
manevi olarak en büyük destekçim sevgili kardeşim Abdullah Taha ŞENOL‟a teşekkür ederim.
Yollarımızın kesişmesini büyük bir lütuf olarak algıladığım, tez sürecim boyunca beni hep
destekleyen, yoğun çalışma temposunda kendine kalan azıcık vakti bile benim için harcayarak
beni çalışmalarımda yalnız bırakmayan, zorlandığım her anda aslında çözümün o kadar da zor
olmadığını bana gösteren, hoşgörüsünü ve anlayışını her zaman örnek aldığım değerli eşim
Reşat YETER‟e teşekkür ederim.
iii
ÖZET
iv
Manevi yönelimleri ile cinsiyet, öğrenim görülen sınıf düzeyi, öğrenim görülen bölüm,
baba meslek durumu, anne meslek durumu, aile tipi, algılanan maddi durum, barınılan
yer değişkenleri arasında istatiksel açıdan anlamlı bir fark olmadığı; manevi yönelim
düzeyleri ile mezun olunan lise türü, baba eğitim durumu, anne eğitim durumu ve
kardeş sayısı değişkenleri arasında istatiksel açıdan anlamlı fark olduğu sonucu elde
edilmiştir.
Aile aidiyeti ile cinsiyet, öğrenim görülen sınıf düzeyi, öğrenim görülen bölüm, mezun
olunan lise türü, baba meslek durumu, anne meslek durumu, baba eğitim durumu, anne
eğitim durumu, aile tipi, kardeş sayısı, barınılan yer değişkenleri arasında istatiksel
açıdan anlamlı bir fark olmadığı, yalnızca aile aidiyet düzeyi ile algılanan maddi durum
değişkeni arasında anlamlı fark olduğu sonucu elde edilmiştir.
Mutluluk düzeyi ile manevi yönelim arasında düşük düzeyde pozitif yönde anlamlı bir
ilişki olduğu sonucu; mutluluk düzeyi ile aile aidiyet düzeyi arasında kendilik aidiyeti
ve aile aidiyeti alt boyutlarında da pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu sonucu,
manevi yönelim ile aile aidiyeti arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu sonucu
elde edilmiştir. Ayrıca manevi yönelim ve aile aidiyeti puanlarının mutluluk puanları
üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olduğu sonucu elde edilmiştir.
v
ABSTRACT
In this study, it was aimed to predict the happiness levels of university students
according to family belonging and spiritual orientation. The aim of this study is to
determine whether there is a relationship between the level of happiness and family
belonging, level of happiness and spiritual orientation, level of spiritual orientation and
family belonging; and whether these variables are related to various demographic
variables.
The universe of the study consists of the university students studying at Marmara
University Atatürk Faculty of Education during the 2017-2018 academic year and the
sample of the study consists of 517 individuals in total as 146 males (28.2%) and 371
females (71.8%) studying at various departments of the Faculty of Education. The
sample was chosen from the universe with cluster samling method. The 12-item
personal information form prepared for obtaining information about the demographic
data; 29-item Oxford Happiness Scale adapted into Turkish by performing the required
validity and reliability assessments by Doğan and Sapmaz (2012) in order to determine
the levels of happiness; Family Belonging Scale consisting of 17 items and developed
by Mavili, Kesen and Daşbaş (2014) for gaining insight about the levels of family
belonging; 16-item Spiritual Orientation Scale developed by Kasapoğlu (2015) for
measuring spiritual orientations were used in the study.
According to the findings obtained, there was not a statistically significant difference
between the happiness levels of students and the variables of gender, class level,
department, the graduated high school type, father professional status, mother
professional status, mother educational status, family type, number of sibling and place
to live in; there was also a significant difference between the variables of level of
happiness and perceived financial status.
It was also found out that there was not a statistically significant difference between the
spiritual orientations of students and the variables of gender, class level, department,
father professional status, mother professional status, family type, perceived financial
vi
status; there was also a significant difference between the spiritual orientation levels of
students and the variables of the graduated high school type, father educational status,
mother educational status and number of sibling.
It was concluded that there was not a statistically significant difference between the
family belonging of students and the variables of gender, class level, department,
graduated high school type, father professional status, mother professional status, father
educational status, mother educational status, family type, number of sibling, place to
live in; there was a significant difference between the family belonging and the variable
of perceived financial status.
It was revealed that there was a positively significant relationship between the level of
happiness and spiritual orientation; there was a positively significant relationship
between the level of happiness and family belonging in the sub-dimensions of self-
belonging and family belonging; there was a positively significant relationship between
the spiritual orientation and family belonging. In addition, it was found that the scores
of spiritual orientation and family belonging scores had a significant effect on the scores
of happiness.
vii
ĠÇĠNDEKĠLER
viii
2.1.2.3. Sosyal Destek ve Aile.................................................................. 20
2.1.2.4. Maneviyat ve Din ........................................................................ 21
2.1.3. Mutluluk ile İlgili Araştırmalar .................................................................. 23
2.2. Aile Aidiyeti ........................................................................................................... 32
2.2.1. Aile Kavramı .............................................................................................. 32
2.2.2. Aidiyet 33
2.2.3. Aile Aidiyeti ............................................................................................... 35
2.2.4. Aidiyet ve Aile Aidiyeti ile İlgili Yapılmış Araştırmalar .......................... 37
2.3. Manevi Yönelim ..................................................................................................... 40
2.3.1. Maneviyat ve Ruh Sağlığı .......................................................................... 41
2.3.2. Maneviyat ve Manevi Yönelim ile İlgili Yapılmış Araştırmalar ............... 43
BÖLÜM III: YÖNTEM ............................................................................................... 47
3.1. Araştırmanın Modeli .............................................................................................. 47
3.2. Evren ve Örneklem ................................................................................................. 47
3.3. Veri Toplama Araçları ............................................................................................ 48
3.3.1. Kişisel Bilgi Formu .................................................................................... 48
3.3.2. Oxford Mutluluk Ölçeği............................................................................. 48
3.3.3. Aile Aidiyet Ölçeği .................................................................................... 49
3.3.4. Manevi Yönelim Ölçeği ............................................................................. 50
3.4. Verilerin Toplanması .............................................................................................. 50
3.5. Verilerin Analizi ..................................................................................................... 51
BÖLÜM IV: BULGULAR ........................................................................................... 53
BÖLÜM V: SONUÇ ..................................................................................................... 84
5.1. Yargı ....................................................................................................................... 84
5.2. Tartışma .................................................................................................................. 87
5.3. Öneriler ................................................................................................................... 97
KAYNAKÇA ............................................................................................................... 100
EKLER ........................................................................................................................ 114
Ek 1: Kişisel Bilgi Formu ............................................................................................. 114
Ek 2: Oxford Mutluluk Ölçeği ...................................................................................... 115
Ek 3: Manevi Yönelim Ölçeği ...................................................................................... 116
Ek 4: Aile Aidiyet Ölçeği ............................................................................................. 117
ix
TABLOLAR LĠSTESĠ
x
Tablo 4.21. Oxford Mutluluk Ölçeği Puanlarının Anne Meslek Durumu
Değişkenine Göre Farklılaşıp Farklılaşmadığını Belirlemek Üzere
Yapılan Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları ................................................ 62
Tablo 4.22. Oxford Mutluluk Ölçeği Puanlarının Baba Eğitim Durumu
Değişkenine Göre Farklılaşıp Farklılaşmadığını Belirlemek Üzere
Yapılan Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları ................................................ 63
Tablo 4.23. Oxford Mutluluk Ölçeği Puanlarının Anne Eğitim Durumu
Değişkenine Göre Farklılaşıp Farklılaşmadığını Belirlemek Üzere
Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları ....................... 63
Tablo 4.24. Oxford Mutluluk Ölçeği Puanlarının Aile Tipi Değişkenine Göre
Farklılaşıp Farklılaşmadığını Belirlemek Üzere Yapılan Tek Yönlü
Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları ....................................................... 64
Tablo 4.25. Oxford Mutluluk Ölçeği Puanlarının Algılanan Maddi Durum
Değişkenine Göre Farklılaşıp Farklılaşmadığını Belirlemek Üzere
Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları ....................... 64
Tablo 4.26. Oxford Mutluluk Ölçeği Puanlarının Algılanan Maddi Durum
Değişkenine Göre Hangi Alt Gruplar Arasında Farklılaştığını
Belirlemek Üzere Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA)
Sonrası Scheffe Testi Sonuçları ................................................................. 65
Tablo 4.27. Oxford Mutluluk Ölçeği Puanlarının Kardeş Sayısı Değişkenine
Göre Farklılaşıp Farklılaşmadığını Belirlemek Üzere Yapılan Tek
Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları ............................................ 66
Tablo 4.28. Oxford Mutluluk Ölçeği Puanlarının Barınılan Yer Değişkenine
Göre Farklılaşıp Farklılaşmadığını Belirlemek Üzere Yapılan Tek
Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları ............................................ 66
Tablo 4.29. Aile Aidiyet Ölçeği ile Alt Boyut Puanlarının Cinsiyet Değişkenine
Göre Farklılaşıp Farklılaşmadığını Belirlemek Üzere Yapılan
Bağımsız Grup t Testi Sonuçları ............................................................... 67
Tablo 4.30. Aile Aidiyet Ölçeği ile Alt Boyut Puanlarının Bazı Demografik
Değişkenlere Göre Farklılaşıp Farklılaşmadığını Belirlemek Üzere
Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) ve Kruskal Wallis
H-testi Sonuçları ........................................................................................ 68
Tablo 4.31. Aile Aidiyet Ölçeği ile Alt Boyut Puanlarının Bazı Demografik
Değişkenlere Göre Farklılaşıp Farklılaşmadığını Belirlemek Üzere
Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları ....................... 69
Tablo 4.32. Manevi Yönelim Ölçeği Puanlarının Cinsiyet Değişkenine Göre
Farklılaşıp Farklılaşmadığını Belirlemek Üzere Yapılan Bağımsız
Grup t Testi Sonuçları ............................................................................... 70
Tablo 4.33. Manevi Yönelim Ölçeği Puanlarının Öğrenim Görülen Sınıf Düzeyi
Değişkenine Göre Farklılaşıp Farklılaşmadığını Belirlemek Üzere
Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları ....................... 70
xi
Tablo 4.34. Manevi Yönelim Ölçeği Puanlarının Öğrenim Görülen Bölüm
Değişkenine Göre Farklılaşıp Farklılaşmadığını Belirlemek Üzere
Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları ....................... 71
Tablo 4.35. Manevi Yönelim Ölçeği Puanlarının Mezun Olunan Lise Türü
Değişkenine Göre Farklılaşıp Farklılaşmadığını Belirlemek Üzere
Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları ....................... 71
Tablo 4.36. Manevi Yönelim Ölçeği Puanlarının Lise Türü Değişkenine Göre
Hangi Alt Gruplar Arasında Farklılaştığını Belirlemek Üzere
Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonrası Tamhane‟s
Testi Sonuçları ........................................................................................... 72
Tablo 4.37. Manevi Yönelim Ölçeği Puanlarının Baba Meslek Durumu
Değişkenine Göre Farklılaşıp Farklılaşmadığını Belirlemek Üzere
Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları ....................... 73
Tablo 4.38. Manevi Yönelim Ölçeği Puanlarının Anne Meslek Durumu
Değişkenine Göre Farklılaşıp Farklılaşmadığını Belirlemek Üzere
Yapılan Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları ................................................ 74
Tablo 4.39. Manevi Yönelim Ölçeği Puanlarının Baba Eğitim Durumu
Değişkenine Göre Farklılaşıp Farklılaşmadığını Belirlemek Üzere
Yapılan Kruskal Wallis-H Testi Sonuçları ................................................ 74
Tablo 4.40. Manevi Yönelim Ölçeği Puanlarının Baba Eğitim Durumu
Değişkenine Göre Hangi Alt Gruplar Arasında Farklılaştığını
Belirlemek Üzere Yapılan Kruskal Wallis H-Testi Sonrası Mann
Whitney-U Testi Sonuçları ........................................................................ 75
Tablo 4.41. Manevi Yönelim Ölçeği Puanlarının Anne Eğitim Durumu
Değişkenine Göre Farklılaşıp Farklılaşmadığını Belirlemek Üzere
Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları ....................... 76
Tablo 4.42. Manevi Yönelim Ölçeği Puanlarının Anne Eğitim Durumu
Değişkenine Göre Hangi Alt Gruplar Arasında Farklılaştığını
Belirlemek Üzere Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA)
Sonrası Tamhane‟s Testi Sonuçları ........................................................... 77
Tablo 4.43. Manevi Yönelim Ölçeği Puanlarının Aile Tipi Değişkenine Göre
Farklılaşıp Farklılaşmadığını Belirlemek Üzere Yapılan Tek Yönlü
Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları ....................................................... 78
Tablo 4.44. Manevi Yönelim Ölçeği Puanlarının Algılanan Maddi Durum
Değişkenine Göre Farklılaşıp Farklılaşmadığını Belirlemek Üzere
Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları ....................... 78
Tablo 4.45. Manevi Yönelim Ölçeği Puanlarının Kardeş Sayısı Değişkenine
Göre Farklılaşıp Farklılaşmadığını Belirlemek Üzere Yapılan Tek
Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları ............................................ 79
Tablo 4.46. Manevi Yönelim Ölçeği Puanlarının Kardeş Sayısı Değişkenine
Göre Hangi Alt Gruplar Arasında Farklılaştığını Belirlemek Üzere
Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonrası Tamhane‟s
Testi Sonuçları ........................................................................................... 80
xii
Tablo 4.47. Manevi Yönelim Ölçeği Puanlarının Barınılan Yer Değişkenine
Göre Farklılaşıp Farklılaşmadığını Belirlemek Üzere Yapılan Tek
Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları ............................................ 81
Tablo 4.48. Oxford Mutluluk Ölçeğinden Alınan Puanlarla Manevi Yönelim
Ölçeği Puanları Arasındaki İlişkiyi Belirlemek Üzere Yapılan
Pearson Çarpım Moment Korelasyon Analizi Sonuçları .......................... 81
Tablo 4.49. Oxford Mutluluk Ölçeğinden Alınan Puanlarla Aile Aidiyet Ölçeği
ile Alt Boyut Puanları Arasındaki İlişkiyi Belirlemek Üzere Yapılan
Pearson Çarpım Moment Korelasyon Analizi Sonuçları .......................... 82
Tablo 4.50. Manevi Yönelim Ölçeğinden Alınan Puanlarla Aile Aidiyet Ölçeği
ile Alt Boyut Puanları Arasındaki İlişkiyi Belirlemek Üzere Yapılan
Pearson Çarpım Moment Korelasyon Analizi Sonuçları .......................... 82
Tablo 4.51. Manevi Yönelim Ölçeği Puanları ile Aile Aidiyet Ölçeği Puanlarının
Oxford Mutluluk Ölçeği Puanlarını Yordama Düzeyine İlişkin Çoklu
Regresyon Analizi Sonuçları ..................................................................... 83
xiii
KISALTMALAR VE SEMBOLLER
% : Yüzde
Akt : Aktaran
f : Frekans
p : Anlamlılık Düzeyi
sd : Serbestlik Derecesi
xiv
1
BÖLÜM I: GĠRĠġ
İnsanların sahip olduğu olumlu ve olumsuz olarak düşünülen pek çok duygu durumu
bulunmaktadır. Bunlardan biri olan mutluluk durumu, bireyin olumlu duyguları,
olumsuz duygulara göre daha fazla deneyimlemesi olarak tanımlanmaktadır (Diener,
1984). Mutluluk hali bireyden bireye değişkenlik göstermektedir. Diener‟e göre (2000)
mutluluk kavramı ile öznel iyi oluş kavramı aynı anlamı karşılamaktadır yani eş
değerdir.Mutluluk bireyin hayatını ele alıp göz önünde bulundurarak vardığı noktadır
(Yetim, 2001. s.17). Mutluluk kavramının psikoloji alanında ele alınıp çalışılması
pozitif psikoloji çalışmalarının çoğalmasından sonra artmıştır. Mutluluk ile ilgili
yapılmış olan araştırmalara bakıldığında mutluluk kavramının pek çok disiplinde ve
bilim alanında ele alındığı görülmüştür. Geçmiş zamanlarda mutluluk ile alakalı felsefe,
ekonomi, tarih gibi birçok disiplinde araştırmalar yapılmış; mutluluk ile ilgili bilgiler
elde edilmeye çalışılmıştır. Örneğin nörofizyolojik açıdan mutluluk kavramı ile ilgili
mutluluğun beynin hangi loblarıyla ilişkili olduğuna, hormon düzeylerine göre mutluluk
durumuna dair çalışmalar sürdürülmüştür (Bülbül ve Giray, 2001). Mutluluğu etkileyen
demografik değişkenlere bakılmış, hangi durumlarda mutluluk düzeyinin nasıl değiştiği
ile ilgili bulgular ortaya konulmuştur. Mutlulukla ilgili çalışmalara bakıldığında zaman
ilgili alan yazında öznel iyi oluş kavramı ile yer değiştirilerek kullanıldığı belirlenmiştir
(Cihangir Çankaya, 2008). İyi oluş, yaşam doyumu, öznel iyi oluş, iyilik hali gibi
kavramlar da mutlulukla ilişkilendirilerek ara ara mutluluk yerine kullanılmaktadır
(Tuzgöl Dost, 2004). Bu nedenle alan yazın incelenirken mutlulukla birlikte öznel iyi
oluş ile ilgili de pek çok araştırma yapıldığı tespit edilmiştir. Küsgülü (2014) üniversite
öğrencileri ile yaptığı çalışmada umut ve mutluluk arasında ilişki olduğu sonucunu elde
etmiştir. Kermen ve Sarı (2014) üniversite öğrencileri ile yaptığı çalışmada; ihtiyaç
2
doyumunun öznel iyi oluşu önemli derecede yordadığı bulgusune elde etmiştir. Doğan
(2013) 18-61 yaş arasındaki bireylerle yaptığı araştırmada kişilik özelliklerinden
dışadönüklük, sorumluluk, deneyime açıklık ile öznel iyi oluş arasında pozitif yönde
ilişki olduğu, nevrotiklik ile öznel iyi oluş arasında negatif yönde ilişki olduğu
bulgularını elde edilmiştir. Eryılmaz (2011) ergenlerle yaptığı çalışmasında olumlu
gelecek beklentisine sahip ergenlerin öznel iyi oluş düzeyinin sahip olmayanlara göre
yüksek olduğu bulgusunu elde etmiştir. İlhan (2009), üniversite öğrencileriyle yaptığı
araştırmada yaşam amaçları ile psikolojik ihtiyaçların doyumunun öznel iyi oluş ile
anlamlı düzeyde ilişkili olduğu sonucunu elde etmiştir. İlhan ve Özbay (2010) 18-28 yaş
aralığındaki 1474 öğrenciyle yaptıkları çalışmada içsel amaçların öznel iyi oluşu dışsal
amaçlardan daha fazla yordadığı sonucunu elde etmişlerdir. Eryılmaz ve Ercan (2011)
öznel iyi oluşun yaş, cinsiyet ve kişilik özellikleri açısından incelenmesi amacıyla 14-17
yaş arasındaki ergenlerle, 19-25 yaş arası genç yetişkinlerle ve 26-45 yaş arası
yetişkinlerle çalışmış, çalışma sonucunda 26-45 yaş grubundaki erkek katılımcıların
kadın katılımcılara oranla daha yüksek öznel iyi oluşa sahip olduklarını, 19-25 yaş
grubundaki katılımcıların diğer gruplara göre daha düşük düzeyde öznel iyi oluşa sahip
olduklarını bulmuşlardır.
Maneviyat kavramının temeli ilahi bir güce karşılık gelebileceği gibi, bu kavram bireyin
güç aldığı, tatmin olduğu ve daha iyi hissettiği sanat, resim, doğa vb. gibi bir kavramla
da ilişkili olabilir (Tuncay, 2007). Horozcu‟ya göre (2010) dinden farklı olarak
maneviyat kavramının beraberinde getirdiği uygulanması gereken kuralları, birtakım
faaliyetleri veya zorunlulukları yoktur. Bu durum din ile maneviyat arasındaki farkın
sınırının çizilmesinde önemlidir.
Pozitif psikolojinin temel olarak ele aldığı konular olan öznel iyi oluş, yaşam doyumu,
umut, iyimserlik, merhamet, şefkat, affedicilik, farkındalık ve maneviyat kavramı gibi
kavramlar zamanla daha detaylı olarak araştırılmaya başlanmıştır (Seligman ve
Csikszentmihalyi, 2000). Maneviyat kavramının da pozitif psikoloji çalışmalarının
artmasıyla birlikte daha fazla ele alındığı görülmüştür. Seligman‟a (2002) göre,
bireylerin sağlığına ilişkin tıbbi müdahalelerin arttığı ikinci dünya savaşından sonraki
zaman diliminde; bireylerin olumlu, güçlü ve geliştirilmeye açık olan yönleri yeterince
önemsenmemiştir. Bu durum pozitif psikolojinin gelişimiyle birlikte insanların iyi
yaşamı için güçlü yönlerinin ele alınması gerektiği düşüncesiyle son bulmuştur
(İmamoğlu, 2017. s.215).
Mutluluk kavramının pek çok faktörle alakalı olduğu belirtilmişti. Bu faktörlerden biri
olarak aile kavramı düşünülmektedir. Cenkseven ve Akbaş (2007) üniversite öğrencileri
ile yaptıkları, öznel iyi olmanın ve psikolojik iyi olmanın yordayıcılarını inceledikleri
çalışmada sosyal ilişkilerin ve bunun içerisinde yer alan ebeveyn ile ilişkilerin
mutluluğun belirleyicilerinden olduğunu ortaya koymuştur. Toplumsal bir varlık olan
insanın hayatı boyunca istemli ya da istemsiz kimlik oluşturma sürecinde yakın bulduğu
ya da şartların ona uygun şekilde getirdiği gruplara ait olduğu aşikârdır. Bu grubun
içerisinde kendini ifade ettiği, grupta karşılıklı olarak etkileşim içinde olduğu zaman
zaman dayanışma duygusunu yaşadığı fırsatlar elde etmektedir. Bu zaman dilimleri
bireyin kendini o gruba ait hissetmesini sağlamaktadır. Birbirini kabul etme ve
4
Bu çalışmada aile aidiyeti ile ilişkili olabilecek değişkenlerden biri olarak mutluluk
kavramı düşünülmüştür. Bireyin mutluluk düzeyi ile aile aidiyet düzeyi arasında bir
ilişki olduğu düşünülmektedir. Bireyin yaşamdan keyif almasını sağlayan bu duyguyla
bireyin manevi yönelimi ve aile aidiyeti arasında bir ilişki olabileceği düşüncesi bu
araştırmanın problem durumudur. Bu durumdan yola çıkarak bireylerin mutluluk
düzeyleri ve manevi yönelimleri ile aile aidiyetleri arasındaki ilişkiye bakılmasına karar
verilmiştir.
Son zamanlarda hayatımızda yoğun kaygı, stres, huzursuzluk gibi kavramlar sık sık
karşımıza çıkmaktadır. Olumsuz olarak tanımlanabilecek bu duygu durumların
fazlalığının mutluluk kavramının eksikliğiyle ilgili olabileceği düşünülmektedir. Bu
araştırma da mutluluğun temel olarak alınmasının ilk nedeni budur. Aynı şekilde
değişen dünya ve toplum şartları aile kavramına yeni bir bakış getirmiştir. Bireylerin
kendilerini içinde hissettikleri, onaylandıkları, istendikleri, sevildikleri ortam olan aileye
5
ilişkin olma durumları aidiyet kavramı ile açıklanmaktadır. Bireyler aidiyetten yoksun
kaldıklarında daha uyumsuz davranışlar göstermekte ve kendilerini daha olumsuz bir
noktada hissetmektedirler. Bu durum kişilerin bulundukları aile yapısına karşı aidiyet
durumları ile mutluluk düzeyleri arasında bir ilişki olabilir mi? sorusunu akla
getirmektedir. Toplumsal yapı içerisinde bireylerin fiziksel ve ruhsal hastalıklarının
artması, memnuniyetsiz hissetmeleri, sağlıksızlık ve çeşitli psikolojik rahatsızlıklar,
yaşamdan doyum alamama, stres düzeyinin artması ve tüm bunlarla birlikte mutsuzluk
giderek artan bir orana sahiptir. Bu yapılara bakıldığı zaman mutluluk kavramı ile
etkileşim içinde olabileceği düşünülen bireyin manevi yönelimi ve içinde bulunduğu
ana sistemde kendinin ne kadar yer edindiğini ortaya koyan aile aidiyeti bu araştırmada
ele alınarak, aralarındaki ilişki durumunun ortaya konulması hedeflenmiştir.
1.2. Amaç
mesleği, anne mesleği, babanın eğitim durumu, annenin eğitim durumu, aile tipi,
algılanan maddi durum, kardeş sayısı ve barınılan yer) göre anlamlı farklılık
göstermekte midir?
5. Üniversite öğrencilerinin mutluluk düzeyleri ile aile aidiyetleri arasında ilişki var
mıdır?
6. Üniversite öğrencilerinin manevi yönelim düzeyleri ile aile aidiyetleri arasında ilişki
var mıdır?
1.3. Önem
Bu çalışmada mutluluk durumu ile bireyin içinde yetiştiği toplumun yapı taş olan aileye
olan aidiyeti ve bireyin manevi yönelim durumu arasında bir ilişki olup olmadığını
ortaya koymak ve bu konuda detaylı bilgileri ortaya çıkarmak amaçlanmıştır.
Ülkemizdeki 18 yaş altı bireylerin %12 ile %22 arasındaki kısmı ruh sağlığı konusunda
desteğe ihtiyaç duymaktadır (Eryılmaz, 2009a). Psikoloji biliminde mutluluk kavramı
kaygı, stres gibi kavramlardan çok sonra ön plana çıkmıştır (Eryılmaz, 2011). Bu
durum bize mutluluk düzeyini ve iyi oluşu arttırma yollarının incelenmesinin
gerekliliğini göstermektedir. Bireyin sahip olduğu olumlu duyguların fazlalığı bireyi
mutlu olarak tanımlatmaktadır. Bireyler olumlu duyguları yaşamayı olumsuz duygular
yaşamaya tercih ederler. Birey bu duyguları yaşarken aynı zamanda toplumsal bir
7
sistem içerisinde yer almaktadır. Her insanın doğumundan itibaren içinde bulunduğu
toplumsal bir yapı mevcuttur. Kişinin toplumsal bir varlık olmasından süregelen ve
ihtiyaçlarını karşılıklı olarak giderebileceği bir yapıya ihtiyaç duymasıyla devam eden
süreçte aidiyet yadsınamaz bir yere sahiptir (Alptekin, 2011). Bireylerin bu toplumsal
yapı içinde kendilerine edindikleri yer, orada kabul edilip onaylanma durumları oraya
karşı olan hisleri aidiyet kavramının içine girer. Aidiyet ihtiyacını gideremeyen bireyler
bütünleşemezler bu durumda manevi ihtiyaçları karşılanmadığı için ruhsal sorunlar
ortaya çıkabilir (Güneş, 2014 s.18). Toplumun en küçük yapı taşı olan aile içerisinde
bireylerin kendilerini oraya ait hissedip hissetmediklerini öğrenmek ve çıkan sonuca
göre bu durumun bireylerin mutluluk düzeyleri ile alakalı olup olmadığını öğrenmek
araştırmamız için önemlidir. Bu sonuç mutluluk düzeyinin artmasıyla ya da azalmasıyla
bireyin aile içerisinde aitlik hissiyatının karşılanıp karşılanmamasının ya da bireyin
bunu nasıl algıladığının arasında nasıl bir ilişki olduğunu ortaya koyacaktır. Çıkan
sonuca göre aidiyetle ilgili çeşitli aile ve mutluluk programları, etkinlikleri
geliştirilebilir.
Bireyin destek aldığı bir güç kaynağı olarak da maneviyat düşünülmektedir (Karaırmak,
2004). İnsanın anlam arayışı sürecinde kendini daha güçlü daha iyi hissedip mutlu
olarak tanımlamasının maneviyatla ilişkili olabileceği düşünülmektedir. Pozitif
psikolojinin temel konularından biri olan mutluluk ile manevi yönelim arasında ilişki
olup olmadığı öğrenilerek konuyla alakalı müdahale ve farkındalık programları
düzenlenebilir. Çeşitli eğitim programları bu çerçevede geliştirilebilir. Konuyla alakalı
daha geniş kapsamlı çalışmalar yapılabilir. Bu araştırmadan çıkan sonuçlar, yapılacak
çalışmalar için fikir kaynağı olabilir.
Mutluluk halinin; insanın varlığı itibari ile bir parçası olduğu aile kavramına özenini,
verdiği değerini bütün içinde kendini gördüğü yerini kapsayan aile ve aile aidiyeti ile
kendi iç dünyasındaki değerlerine bakışı olan manevi durumu arasında bir ilişki olup
olmayacağı merak uyandıran bir durumdur. Literatür incelendiğinde mutluluk ile aile
aidiyetinin ve manevi yöneliminin beraber ele alındığı bir çalışma görülememiştir.
Mutluluk kavramıyla, bireyin aile aidiyetinin ve manevi yöneliminin arasındaki ilişkinin
ortaya konulduğu, mutluluğun aile aidiyeti ve manevi yönelimi yordayıp yordamadığına
8
1.4. Sayıltılar
1.5. Sınırlılıklar
2. Araştırma esnasında toplanacak olan veriler ölçüm araçları olan; Kişisel Bilgi
Formunun, Oxford Mutluluk Ölçeğinin, Aile Aidiyet Ölçeğinin ve Manevi Yönelim
Ölçeğinin ölçtüğü maddeler ile sınırlıdır.
9
1.6. Tanımlar
Mutluluk: İyi his bırakan duyguların kötü his bırakan duygulara göre daha fazla olma
durumudur (Diener, 1984). Mutluluk yaşamdan üst seviyelerde alınan doyum, olumlu
duyguları fazlaca yaşama, olumsuz hissettiren duyguları daha az yaşama hali olarak
tanımlanır (Doğan, 2013).
Aidiyet: Herhangi bir nesneye, topluluğa, gruba, yapıya, insana ve bunlar gibi çeşitli
unsurlara ilişkin olma durumu ya da mensubiyet olarak tanımlanır (Alptekin, 2011).
İlkçağdan günümüze, bireysellikten çıkıp toplumsallaşma sürecine geçilmesiyle
paylaşım ve güç birliğini kapsayan, insanların bu bağlamda devam ettirdiği çok yönlü
duyguların bütünüdür (Elitaş ve Keskin, 2014).
Aile Aidiyeti: Bireyin söz hakkına ve hayır deme hakkına saygı duyulacak şekilde,
kendini ailesinin içinde görmesi ve oraya uygun hissetmesidir (Mavili, Kesen ve
Daşbaş, 2014).
Maneviyat: Varoluşsal olarak bireyin destek ve güç aldığı; din kavramı gibi kendine
özgü kuralları, ritüelleri olmayan, insanın maddi olmayan iç kısmına odaklanan bir
kavram olarak tanımlanmaktadır (Karaırmak, 2004).
Bu bölümde mutluluk, aile aidiyeti ve manevi yönelim konularıyla alakalı alan yazından
bilgilere yer verilmiştir.
2.1. Mutluluk
Bireylerin haz isteği ve hayatlarını olumlu şeylerle renklendirme isteği her zaman var
olmuştur. Olumsuz yaşantılar bireyi olumsuz duygu haline sokarken olumlu yaşantılar
bireyin istediği niteliklerdir (Yetim, 2001. s.13). Mutluluk kişinin iyi olarak adlandırdığı
duygular bütünü olarak ele alınmaktadır (Eryılmaz, 2014. s.36). Doğan (2013)
mutluluğu iyi hissettiren duyguların olumsuz hissettiren duygulara ağır basması olarak
tanımlamıştır. Mutluluk mutlu olduğunu ifade eden bireyin hissettiği şeydir (Yetim,
2001 s.134). Tanımı zor olan mutluluk kavramı herkesin idealinde olan ama sadece
ideal olarak kalmayıp yaşam içerisinde sürekli var olması istenen duygulardır
(Türkdoğan, 2010). İngilizce „de mutluluk kelimesine karşılık olarak memnuniyet, neşe,
11
sevinç gibi pek çok kelime gelmektedir (Toprak, 2014). Öznel iyi oluş kavramı yerine
günlük hayatta mutluluk kavramı tercih edilmektedir (Cihangir Çankaya, 2008). İyi
oluş, yaşam doyumu, öznel iyi oluş, iyilik hali gibi kavramlar da mutlulukla
ilişkilendirilerek ara ara mutluluk yerine kullanılmaktadır (Tuzgöl Dost, 2004).
Öznel iyi oluş kavramı ile ilgili yapılan kapsamlı ilk çalışma 1967 yılında Wilson‟un
doktora tezi için yaptığı araştırmadır ve bu çalışmada Wilson mutlu bireyi sağlıklı,
eğitimli, zekâ seviyesinden genç, evli, özsaygısı yüksek, mütevazı, amaçları olan birey
olarak tanımlamıştır (Diener, Suh, Lucas ve Smith, 1999). Diener‟a (1984) göre
mutluluk kavramının yerine eş olarak kullanılabilen öznel iyi oluş kavramının içinde
bulundurduğu üç öğesi vardır. Bunlar öznel iyi oluş kişiye özeldir ve kişinin
yaşantısında yer alır; öznel iyi oluş olumsuz faktörlerin yokluğuyla sınırlı kalmaz
olumlu faktörlerin varlığıyla da ilgilidir ve öznel iyi oluş yaşamın bir yönünün
değerlendirilmesinden çok genel yaşamın değerlendirmesi durumudur. Diener (1984)
öznel iyi oluşu duygusal olarak iyi hissetmekle alakalı olan duygulanım boyutu ve
kişinin yaşamıyla ilgili kendi fikirlerini içeren bilişsel boyut olmak üzere iki boyutta ele
almıştır. Andrews ve Withey‟ın (1976) bahsettiği yaşam doyumu, olumlu duygulanım
ve olumsuz duygulanımdan faydalanmıştır. İki boyutu olan öznel iyi oluş kavramının
bilişsel boyutunda bireyin hayatını bir çeşit değerlendirmesi olan yaşam doyumu,
duygusal boyutunda ise istek, neşe, alaka gibi duyguları barındıran olumlu duygulanım
ve üzüntü, elem, acı, suçluluk gibi duyguları barındıran olumsuz duygulanım yer
almaktadır (Diener, 1984). Bradburn (1969) ise psikolojik açıdan olumluluk hali olan
mutluluğun, olumlu ve olumsuz duygulanım dengesinin işlevi olarak yer aldığını;
mutlulukla iyi oluşun ilişkili olduğunu ancak aynı olmadığını belirtmiştir. Ancak
yapılan birçok araştırmada bu iki kavram birbirlerinin yerine kullanılmış ve aynı şeyi
ifade etmiştir (Akın, 2008).
dışadönük, iyimser, az üzüntüsü olan bireyler olduğuna dair bir düşünce mevcuttur.
Mutluluk kişinin gözünden yaşamının değerlendirilmesiyle oluşturduğu tepkilerden,
düşüncelerden, oluşmaktadır. Bu değerlendirmeler yaşanan hazların, sevinçlerin
oluşturduğu olumlu duygu, kötü ve acı verici şeylerin az olduğu olumsuz duygu ve
hayatı ile ilgili genel yargılarından oluşan bir süreç değerlendirmesi olan yaşam doyumu
olmak üzere üç genel boyuttan oluşmaktadır (Yetim, 2001.s17.)
Bireyin kendi hakkındaki görüşlerine bakıldığında mutlu olduğu anları mutsuz olduğu
anlara oranla daha fazla deneyimleyen kişi mutlu kişidir (Eryılmaz, 2011). Mutluluk
kavramı kişilik özelliği olarak da ele alınmaktadır. Mutlu bireylerin belirli karakteristik
özellikleri yoktur ancak ilişkilerinde güçlü, başarılı ve dışa dönük özellikler gösterirler
(Myers ve Diener, 1995).
Bireyin olumlu tarafına odaklanılmasını temel alan pozitif psikoloji 2000‟li yılların
başından beri psikoloji içerisinde etkisini devem ettirmektedir. Seligman ve
Csikszentmihalyi (2000) olumsuz kavramlar yerine maneviyat, sorumluluk, mutluluk
gibi kavramlara odaklanılması gerektiğini belirtmişlerdir (Demir Çelebi, 2014). Pozitif
psikolojinin temelini atan Martin Seligman olumsuz durumların nedenlerine yönelmek
yerine kişilerdeki olumlu ve işlevsel özelliklerin neler olduğuna yönelmiştir. Bu tarz
sorular psikolojide iyi oluş kavramının incelenmesine ortam oluşturmuştur (Akın,
2008). Öznel iyi oluş ya da mutluluk kavramı pozitif psikolojinin odağı konumundadır.
Mutluluk ile ilişkisi olabileceği düşünülen kavramlar arasındaki ilişki yapılan çeşitli
çalışmalarda araştırılmıştır. Heady ve Wearing (1989) uyum kuramı ile ilgili olarak
mutluluğa ilişkin bireyin mutlu olmasını en çok sağlayan kavramın bireyin çevresine
uyum sağlama özelliğinden geçtiğini belirtmektedir (Eryılmaz, 2014. s.36). Uyum,
uyarıcılara karşı duyarlılığın azalmasıyla birlikte alışma hali olarak açıklanır ve uyum
kuramında bireyin yaşadığı olumlu ya da olumsuz hissiyatın zamanla eski etkisini
kaybedeceği belirtilir. Evrimsel bakış açısında da olduğu gibi bireyin adaptasyon
sağlaması için çeşitli önlemler alması gerekir. Bu durum bireyin vücudunun sıcağa ya
da soğuğa alışması gibidir. Zamanla yani uyum sağlandıkça etkiler azalmakta; bireyler
mutluluğu ya da mutsuzluğu sürekli yaşamamaktadırlar (Diener, Suh, Lucas ve Smith;
1999). Yeniliklere değişimlere uyum sağlama bu kuramın temelini oluşturmuştur.
Bireyler ilk zamanlarda değişikliklere tepki gösterse de vakit geçtikçe değişikliklere
adapte olacak ve eski düzenlerine geri döneceklerdir (Yetim, 2001 s.268). Bireylerin
uyum sağlamaları ile birlikte olumlu veya olumsuz duygularında azalmalar olur. Tüm
bunlar aynı zamanda bireyin baş etme gücüyle de alakalıdır. Diener‟e göre (1984) uyum
kuramı mutluluk ile ilişkisi olabileceği düşünülen evlilik, sağlık, gelir gibi faktörlerin
mutlulukla çok az düzeyde ilişkisi olmasını bireyin zamanla uyum sağlaması ve duruma
alışması ile açıklamaktadır (Malkoç, 2011).
Kişiler sahip oldukları dengeyi koruma eğilimindedirler Hayat akışı içerisinde zaman
zaman olumsuz durumlar oluşsa bile bireyler zamanla duruma uyum sağlayarak
mutluluk dengelerini korurlar (Tuzgöl Dost, 2004). Uyum kuramında kişinin şu anki
mutluluğu geçmişiyle bağlantılıdır, şu anki koşulları geçmişe göre daha iyi ise birey o
zaman mutlu olarak kabul edilir (İlhan, 2009). Bu kuramda bireyin önceki standartlarına
bakılır eğer birey önceki standartlarından daha iyi şartlara sahipse mutlu olarak
tanımlanır ya da birey ailesinin çevresinin sahip olduğu standartlara göre kendi
mutluluğunu tanımlayabilir (Yetim, 2001 s.269).
14
Locke‟nin indirgemeci görüşünü temel alan tavandan tabana kuramına göre bireyin
mutlu yaşamı mutlu anlarının bütünüdür (Yetim, 2001. s.259). Diener, Suh, Lucas ve
Smith‟in (1999) mutluluk haz veren ufak şeylerin birleşimidir fikrine dayanarak ortaya
çıkan aşağıdan yukarı kuramı; temelde Wilson‟un kişinin hayat şartları ihtiyaçlarını
karşılayabileceği şekildeyse mutluluk sağlanır fikrine dayanmaktadır. Aşağıdan
yukarıya kuramında birey fazlaca mutlu anlar yaşadığı için mutludur. Bireyin zevk
veren deneyimleri ne kadar fazla ise birey o kadar mutludur. Haz veren deneyimleri ise
dışsal faktörle ilgilidir (Tuzgöl Dost, 2004). Birey yaşadığı hazları ve acıları düşünerek
mutlu ya da mutsuz olduğuna karar verir (Yetim, 2001 s.259). Yaş, cinsiyet, gelir, iş,
aile vb. dışsal etkenler ve demografik değişkenler mutlulukta önemli yere sahiptir
(Malkoç, 2011).
Sabit nokta kuramı kişilerin mutlulukların kararlılık düzeyi olduğunu zaman zaman
değişiklik gösterse bile mutluluk düzeyinin genetik özelliklerin belirlediği kararlılık
düzeyine geri döneceğini söylemektedir (Diener, 1984). Lyubomirsky ve arkadaşları,
(2005), genetik ve kişilik özelliklerini mutluluğun belirleyici olarak ele alındığı sabit
nokta kuramında çevresel etmenlere göre mutluluk durumu anlık olarak değişse de
zamanla eski düzeyine geri gelir demişlerdir (İlhan, 2009). Kişinin sahip olduğu genetik
özellikleri sebebi ile mutluluk durumu yaşantılarla değişse bile sonuçta tekrar
bulunduğu seviyeye gelecektir (Diener, 1984).
Bireyin sahip olduğu amaçlar, çabalamasını ve amaca ulaşmak için mücadeleye devam
etmesini sağlamaktadır. Amaçlar doğrultusunda hareket etmek bireyin mutluluğunu
arttırabilmektedir (Satan, 2014). Kişiler birbirlerinden farklı istek, amaç ve değerlere
sahiptirler ve kişi değerlerine uygun amaç edinmişse ve bu amaçlara göre hareket ederse
mutlu olacaktır (Diener ve Diener, 2000).
16
Aristo tarafından temelleri atılan etkinlik kuramı amaçlara ulaşmak için yapılan
mücadelelerin, etkinliklerin mutluluk durumunu belirlediğini söyler (Diener, 1984).
Mutluluk bir sonuç değil, süreçte yaşananların bütünüdür (Malkoç, 2011). Mutluluk
durumu kişinin kendi yaptıklarıyla oluşur. Birey sürekli olarak mutlu olmayı düşünmek
yerine, önemli faaliyetlerde bulunursa bu durum onun mutlu olmasını sağlayacaktır
(Diener, 1984). Etkinlik kuramı, erek kuramının amacı ele almasının aksine, amaca
giden yolda sarf edilen emeğin daha etkili olduğunu söylemektedir (Tuzgöl Dost, 2004).
Doruğa ulaşmaktansa, ulaşırken yapılan yürüyüşün verdiği hazda olduğu gibi; yapılan
faaliyet, faaliyetin sonucundan daha keyif vericidir. Bir de birey yaptığı faaliyette uygun
yeteneğe sahipse ve zorluk şartları ne çok basit ne aşırı üstlerdeyse birey bu etkinlikten
keyif alır, doyum sağlar, mutlu olur (Yetim, 2001. s.257).
Akış kuramına göre Aristo erdemli etkinliklerin kusursuz bir şekilde yapılmasının
mutluluğu ortaya çıkardığını söyler: Bu kuramda birey eğer etkinliklere ve amaçlara
odaklanırsa mutlulukta akış içinde gelecektir (Yetim, 2001 s.258). Akış bireyin bir
faaliyete diğer şeyleri önemsemeyecek kadar kendini vermesi durumudur. Bu durum
bireye o kadar haz verir ki birey etkinliğe devam edebilmek için bedeller vermeyi de
göze alabilir. Spor, sanat, sosyal etkinlikler gibi faaliyetleri göz önüne aldığımızda
mutlu olunan zaman dilimlerini belirleyebiliriz. Birey dış dünyayı bir kenara bırakarak
bilincine odaklanırsa mutluluğu ya da mutsuzluğu sağlayabilir (Csikszentmihalyi, 2018
s.19). Bu süreçte birey faaliyetlerine karşı yetenekli ise mutluluk durumu oluşur (Diener
ve Diener, 2000). Bireyin yeteneği de süreci destekliyorsa mutluluk kaçınılmazıdır
(Tuzgöl Dost, 2004).
Yargı kuramına göre bireylerin mutlu olma durumlarındaki ölçüt çevrenin belirlediği
kriterlerdir. Birey çevredekilerle kendini kıyaslayarak durumunu belirler. Ölçütleri
belirlenmesi durumunda bireyin durumu ölçütlerin üzerindeyse mutluluğun artacağı
17
düşünülür (Diener, 1984). 1954 yılında Leon Festinger, bireyin kendi ile ilgili
değerlendirme yaparken diğerlerinin düşünce ve isteklerine bakar, grubun içinde yer
alma isteği bireyin kendisini diğerleriyle kıyaslamasıyla devam eder diyerek sosyal
karşılaştırma yaklaşımının temelini oluşturmuştur (Diener, 1984). Sosyal karşılaştırma
kuramı kişinin etrafındaki kimselerle kendisini kıyaslama durumu sonucunda eğer
kendini diğerlerinden daha iyi seviyede düşünüyorsa mutlu, daha alt seviyede
düşünüyorsa mutsuz olarak tanımlayacağını öne sürer (Diener ve Diener, 2000). Ryff;
Maslow, Rogers, Jung, Allport, Ericson, Buhler gibi pek çok kuramcının kuramlarından
ve düşüncelerinden faydalanarak kuramını oluşturmuş, kuramında iyi oluşun bireyin
anlamlı varoluşsal amaçlar belirlemesi ve öz farkındalık geliştirmesiyle mümkün
olabileceğini belirtmiştir. Öz kabul, diğerleriyle iyi ilişkiler, özgürlük, doğa bilgisi,
yaşam amacı ve kişisel gelişimin öznel iyi oluşun sağlanması için gerekli olduğunu
belirtmiştir (Ryff ve Singer, 1998). Sosyal karşılaştırmayı birey kendinden kötü
durumda olan bireyle yaparak öznel iyi oluşunu arttırabilir ya da aynı süreçlerden geçip,
sorunları yaşayan kimseyle kıyaslamalar yapar. Böylece kendini rahatlatmayı başarır.
(Yetim, 2001 s.265).
Mutluluk konusunda ilk doktora çalışmasını yapan Wilson (1967) mutlulukla ilgili pek
çok araştırma yapmıştır. Bu araştırmalar sonucunda ulaştığı sonuçlardan biri
demografik değişkenlerin mutluluğun çok küçük bir kısmını açıkladığı şeklindedir.
Ulaştığı bir diğer sonuç ise en avantajlı duruma sahip olan bireyin en mutlu birey
olduğudur (Yetim, 2001. s.134). Mutlulukla ilgili pek çok faktör yapılan çalışmalarda
ele alınmıştır. Bu araştırmanın konusuyla ilgili olduğu için bu bölümde kişilik,
ekonomik durum, sosyal destek ve aile, maneviyat ve din faktörleri ele alınıp
açıklanmıştır.
2.1.2.1. KiĢilik
Avrupa‟da mutlu olan bireyler, vicdanlı, istikrarlı, öz saygıları yüksek olarak; mutsuz
bireyler içe kapanık, nevrotiklik seviyeleri yüksek ve uyumsuz olarak
18
Kişi dış dünyayı bırakıp kendini yenilemeye odaklanırsa o zaman mutlu olur (Tarhan,
2005 s.13). Bireyselliğin ön planda olduğu Batı toplumlarında bireylerin kendilerinden
daha fazla memnun olduğu, kendilerini ortalamadan daha zeki, sağlıklı ve ahlaklı olarak
düşündükleri belirlenmiştir. Mutluluğun saygı, kişisel kontrol duygusu, iyimserlik ve
dışa dönüklük olmak üzere dört kişisel özellikle kendini gösterdiği söylenmiştir
(Cihangir Çankaya, 2008). Mutlu olarak düşünülen bireylerin hayatları süresince mutlu
anlara daha yatkın daha fazla şahit olmaları kişilik kavramı ile ilişkilendirilebilir. Kişilik
kavramı içerisinde kontrol odağı kavramı da ele alınır. Bu kavram iç denetimi
beraberinde getirir ve kişinin meydana gelen durumları dış dünyadan çok iç dünyasında
kendine bağlı kalarak açıklamasını sağlar (Yetim, 2001. s.171).
Bireyin geliri bulunduğu ortama göre anlam kazanır. Toplumlarda paranın her kapının
açılmasını sağlayan bir anahtar olduğu fikrinin yer alması insanların ekonomik
kazanımlara verdiği değerin bir göstergesidir. Buna karşılık 1930‟larda yapılan
taramalarda bile sosyoekonomik durum ile mutluluğun arasında beklenen yönde bir
ilişki olmadığı ortaya konulmuştur. Yapılan çalışmalar ekonomik durum ile mutluluk
19
Alınan sosyal destek bireyin geçmiş yaşantısında çevresinden aldığı desteği, algılanan
sosyal destek ise gelecek zamanlarda gerekli durumlarda beklediği desteği
anlatmaktadır. Aileden alınan sosyal destek ihtiyacı bireyin aidiyet gereksinimini
gidererek mutluluk ve iyi oluş düzeyini arttırmaktadır (Carr, 2016 s.44). Bireylerin
yaşadığı pek çok olumsuz duygunun temelinde sosyal destek eksikliğinin yattığı ve baş
etme konusunda sosyal desteğin önemli bir rol aldığı çeşitli araştırmalarla ortaya
çıkarılmıştır. Sosyal destek, sosyal ilişkilerle alakalı pek çok faktörü içinde
barındırmakla birlikte kişinin ailesi, arkadaşları, çevresi vb. gibi kişinin sosyal destek
yapısını oluşturmaktadır (Yıldırım, 2016). Buss‟a (2007) göre her birey evrimsel olarak
ailelerimizle mutlu olabilmek üzere özelliklere ve beklentilere sahibiz (Carr, 2016 s.44).
Jorenen ve Kurki (2005) yaptığı çalışmasında aile ve öznel iyi oluş ile ilgili güvenli ev
ortamı, iletişimde açıklık, ailenin bir parçası olma, sevgi ortamı, dışsal ilişkiler kurma
21
ve bireyin aile içerisindeki öneminin farkında olması olmak üzere altı faktör tespit
etmiştir (Alim, 2018). Öznel iyi oluşla ilgili yapılan araştırmada aileden ve arkadaştan
destek görme ile mutluluk durumu arasında pozitif yönde manidar ilişkiler olduğu
ortaya çıkarılmıştır (Doğan, 2006a). Cenkseven ve Akbaş ebeveyn ve flörtle ilişkiden
algılanan hoşnutluğun öznel iyi oluşu anlamlı derecede yordadığı bulgusunu elde
etmişlerdir (Cenkseven ve Akbaş, 2007).
Aile kavramı mutluluk açısından çok önemlidir. Güvenli, açık iletişim kurulan ve sevgi
dolu aile ortamına sahip bireyin mutluluğu da artmaktadır. Bu ilişkilerden alınan doyum
yaşam doyumunu da etkilemektedir (Eryılmaz, 2009b). Rask, Astedt-Kurki, Paavilainen
ve Laippala (2003), ergenlerle yaptığı çalışmasında aile dinamikleriyle öznel iyi oluş
arasındaki ilişkiyi incelemiş ve açık iletişim ve karşılıklı duygusal yakınlığın öznel iyi
oluş pozitif yönde etkilediği sonucunu elde etmiştir (Derin, 2013). Doğan (2006b)
Hacettepe Üniversitesinde Üniversite öğrencilerinin iyilik hallerini etkileyen
değişkenlerle ilgili yaptığı araştırmasında aile desteği puanının artmasının iyilik hali
düzeyinin de artmasını sağladığı bulgusunu elde etmiştir. Aynı şekilde arkadaş desteği
ile iyilik hali arasında doğrusal bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ben-Zur (2003)
ergenlik döneminde aile faktörü ile mutluluk arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmak için
yaptığı çalışmasında anne babalarıyla çocuğun öznel iyi oluşu arasında pozitif ilişki
olduğu bulgusunu elde etmiştir. Ezer (2017) Hatay ilinde 2016-2017 eğitim öğretim
yılında ergenlik dönemindeki 392 öğrenciyle yaptığı çalışmasında ilgisiz aile tutumuna
sahip olan katılımcılar ile demokratik ve koruyucu tutumuna sahip katılımcılar arasında
mutluluk düzeyleri açısından anlamlı farklılıklar olduğu sonucunu elde etmiştir.
Din kişilerin duygularını etkileyebilmekte, iyi olmayan duygular din yolu ile
engellenebilmektedir (Diener, Suh ve Oishi, 1997; Cihangir Çankaya, 2008). Dinsel
yaşantılar yaşamsal olayların kabulünü kolaylaştırmakta, benzer inanışa sahip bireyleri
aynı ortamı sağlayarak mutluluğa olumlu yönden fayda sağlamaktadır. Dini yaşam, dini
yaşamın getirilerini kabul edip uygulama sergileme, kader anlayışı ve beraberinde
getirdiği teslimiyet psikolojik açıdan ruh sağlığına iyi yönde etki etmektedir: Benzer
22
dini görüşteki insanların bir araya gelmesi hem yalnızlıktan ziyade tek olmadığını
hissettirmesi, sosyal bir yapı meydana getirmesi hem de olayların kabullenişini
kolaylaştırması açısından psikolojik ve sosyolojik açıdan önemli olması ve sosyal
gelişimine katkı sağlaması nedeniyle mutluluk üzerinde etkiye sahiptir (Diener, Suh,
Lucas ve Smith; 1999). Din özellikle sosyal açıdan dışarıda bırakılmış gruplarda ve
stresli durumlarda başa çıkma gücünü arttırır. Dinin mutluluk üzerindeki etkisi bireyin
yaşamında dinin yerine göre farklılaşır (Carr, 2016 s.34). Türkiye‟de din, maneviyat ve
mutluluk ile alakalı yapılmış çalışmalar mevcuttur. Bu araştırmaların bir kısmında dini
inanca sahip olmanın mutluluk durumunu arttırdığı sonucu elde edilmiştir. Tuzgöl Dost
(2004) dini inanca sahip olan öğrencilerin öznel iyi oluş puanlarının dini inancı
olmayanlardan yüksek olduğu sonuçlarını elde etmiştir. Acaboğa (2007) 2006 yılında
Kahramanmaraş İl Müftülüğüne bağlı Kur‟an kurslarına devam eden 240 kadın öğrenci
ile yaptığı “Din-Mutluluk İlişkisi” isimli çalışmasında dinin mutluluğun artmasında
etkili bir faktör olduğu sonucunu elde etmiştir. Aydemir (2008) 2007 yılında Samsun
Bafra da 20-35 yaş arasındaki 254 yetişkin ile yaptığı “Dindarlık ve Mutluluk ilişkisi”
adlı çalışmasında dindarlığın mutluluğun artmasında önemli bir değişken olduğu, dini
kurallara uymanın mutluluk düzeyini arttırdığı sonucunu elde etmiştir. Maneviyat
kişiden kişiye değişebilen öznel bir tanıma sahip olmasına rağmen, hayat içerisinde
tamamlayıcı bir role sahiptir; bireyin güç ve destek almasını sağlar (Karaırmak, 2004).
Bu durum mutluluğu etkileyen faktörler arasında yer almasına neden olmuştur.
Maneviyatla alakalı çalışmalar pozitif psikoloji çalışmalarıyla birlikte artış göstermiştir
(İmamoğlu, 2017. s.215). Maneviyat ve mutluluğun birlikte ele alındığı sınırlı sayıda
araştırma vardır. Emhan ve Çayır (2010) Diyarbakır ilinde 112 girişimci ile anket ve
görüşme yaptığı; sosyal yaşamda tinsel değerin yerini ortaya çıkarmaya çalıştığı
araştırmasında stresi azaltmada ve ruh sağlığını korumada tinsel yani manevi değerlerin
önemli olduğu sonucunu elde etmişlerdir. Bu durum iyi oluşla alakalı çalışmalarda
manevi değerlerinde göz önüne alınabileceğini göstermektedir. Aydoğan, Özbay ve
Büyüköztürk (2017) 237‟si kadın 78‟i erkek toplam 315 üniversite öğrencisiyle
yaptıkları çalışmalarında maneviyata yönelimin mutluluk ile pozitif yönde ilişkili
olduğu sonucunu, özgünlük ile mutluluk arasında maneviyatın aracı rolü olduğu
23
sonucunu ve maneviyatın mutluluk üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olduğu sonucunu
elde etmişlerdir.
Literatür ve yapılmış araştırmalar incelendiğinde mutluluk kavramı ile öznel iyi oluş
kavramının birbirinin yerine kullanıldığı ve iç içe geçmiş olduğu görülmüştür. Pek çok
araştırmada bu iki kavram eş değer olarak kullanılmıştır (Diener, 1984; Tuzgöl Dost,
2004; Cihangir Çankaya, 2008) Bu doğrultuda bu bölümde ilgili araştırmalar verilirken
öznel iyi oluşla ve mutlulukla ilgili yapılmış olan araştırmalar bir arada verilmiştir.
Tuzgöl Dost (2004) yılında Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler, Fen,
Mühendislik, Eğitim ve Edebiyat Fakülteleri öğrencileriyle yaptığı çalışmasında öznel
iyi oluşla; ekonomik durumunu orta ve üstü olarak algılayan öğrencilerin lehine anlamlı
farklılık olduğu, bölümünden memnun olan üniversite öğrencilerinin öznel iyi oluş
puanlarının bölümünden memnun olmayanlara göre daha yüksek olduğu; demokratik
anne baba tutumunu algılayan öğrencilerin öznel iyi oluş puanlarının ilgisiz ve aşırı
koruyucu olan anne baba tutumlarını algılayan öğrencilerin puanından yüksek olduğu;
dini inancı olan öğrencilerin öznel iyi oluş puanlarının dini inancı olmayanlardan
yüksek olduğu sonuçlarını elde etmiştir.
Çelik (2008) 2006-2007 eğitim öğretim yılında Konya Selçuklu‟ da 485 lise
öğrencisiyle yaptığı çalışmasında öznel iyi oluş ve duygusal zekânın alt boyutları
arasında orta düzeyde anlamlı bir ilişki olduğu sonucunu ve öznel iyi oluşun duygusal
zekâyı yordadığı sonucunu elde etmiştir.
Arslan (2008) Selçuk Üniversitesinde okumakta olan 639 öğrenci ile yaptığı
araştırmasında arkadaşlardan ve öğretmenden alınan sosyal destek ile öznel iyi oluş
arasında anlamlı bir ilişki olduğunu ve sosyal desteğin öznel iyi oluşu açıkladığı
sonucunu elde etmiştir.
Aydemir (2008) 2007 yılında Samsun Bafra da 20-35 yaş arasındaki 254 yetişkin ile
yaptığı “Dindarlık ve Mutluluk ilişkisi” adlı çalışmasında dindarlığın mutluluğun
artmasında önemli bir değişken olduğu, medeni durum, gelir ve öğrenim düzeyinin de
mutluluğu etkilediği sonucunu elde etmiştir
Saföz Güven (2008) Fen ve Genel lise öğrencilerinin öznel iyi oluş düzeyleriyle ilgili
544 lise öğrencisiyle yaptığı araştırma sonucunda sosyometrik açıdan kabullenilen
25
ergenlerin öznel iyi oluş puanlarının diğerlerine göre daha yüksek olduğu sonucunu elde
etmiştir.
Eryılmaz (2009a) yetişkin öznel iyi oluşuyla ilgili pek çok çalışma olduğunu ancak
ergen öznel oluşuyla ilgili az sayıda çalışma olduğunu belirtmiş ve bir ölçek geliştirme
çalışması yapmıştır. 14-18 yaş arasındaki 250 ergenle yaptığı “Ergen Öznel İyi Oluş
Ölçeğinin Geliştirilmesi” adlı çalışmasında sorumluluk ve dışa dönüklüğün öznel iyi
oluşu düşük seviyede pozitif yönde etkilediği bulgusunu elde etmiştir.
Eryılmaz (2009b) Ankara‟da lise öğrenimi gören 541 öğrenci ile yaptığı “Başa çıkma
stratejilerinin kişilik özellikleriyle ergen öznel iyi oluşu arasındaki aracı rolü” adlı
çalışmasında sorumluluk ve dışa dönüklük kişilik özelliklerinin öznel iyi oluşu olumlu
yönde, duygusal dengesizliğin ise olumsuz yönde etkilediği sonucuna ulaşmıştır.
Kara (2010) kamu ve özel sektörde çalışan 282 kişi ile yaptığı çalışmasında mutluluk
durumunun yaşa ve cinsiyete göre farklılaşmadığı bulgusunu ve iş tatmini üzerinde
mutluluğun başarıdan daha çok etkili olduğu sonucunu elde etmiştir.
Canbay (2010) Ankara‟nın Çankaya ilçesinde 445 lise öğrencisiyle yaptığı, lise
öğrencilerinin mutluluk düzeyleri ile sosyal beceri düzeyleri arasındaki ilişkiyi
incelediği araştırmasında lise öğrencilerinin sosyal beceri düzeyleri ile mutluluk
düzeyleri arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğunu mutluluk düzeylerinin anne
baba tutumları, akademik başarı ve gelir durumlarına göre anlamlı derecede farklılaştığı
sonucunu elde etmiş; demokratik anne baba tutumu ile yetiştirilen öğrenciler sosyal
çevresinde kendini daha iyi ifade eden bireyler haline gelirken, otoriter baskıcı aile
tutumu ile yetişen çocukların ihtiyaçlarını iade etmekte zorlanan , arkadaşlarıyla
26
Balcı (2011) Bursa‟da ikamet eden 475 yetişkin ile yaptığı araştırmasında Allah inancı,
kader inancı ve ahiret inancı olan bireylerin, şüphe içinde olan veya inanmayanlara göre
öznel iyi olma hallerinin daha yüksek olduğu bulgusunu elde etmiştir.
Eryılmaz ve Atak (2011) 14-18 yaşları arasında 227 ergenle yaptığı çalışmalarında
mutluluk ve iyimserlik puanları arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğunu ortaya
çıkarmış, iyimserliğin ergen mutluluğunu yordadığı bulgusunu elde etmişlerdir.
Eryılmaz (2011) Ankara Keçiören‟de 14-17 yaş arasındaki 233 lise öğrencisiyle yaptığı
çalışmasında öznel iyi oluş ve olumlu gelecek beklentisi arasında önemli bir ilişki
olduğu, olumlu gelecek beklentisine sahip olan ergenlerin öznel iyi oluş düzeylerinin
27
yükseldiği, aile ortamında birlik olma durumunun artmasıyla öznel iyi oluş düzeyinin
arttığı ve aile ortamındaki kontrol durumun öznel iyi oluş ile alakalı olmadığı, aile
ortamının ergen öznel iyi oluşunu %26 oranında açıkladığı sonuçlarını elde etmiştir.
Doğan (2013) 18-61 yaş arasındaki 234 bireyle yaptığı araştırmada kişilik
özelliklerinden dışadönüklük, sorumluluk, yumuşak başlılık ve deneyime açıklıkla
mutluluk kavramı yerine kullanılan öznel iyi oluşla pozitif yönde ilişki olduğu, nevrotik
kişilik özelliğiyle de öznel iyi oluş arasında da negatif yönde anlamlı bir ilişki olduğu
sonucunu elde etmiştir.
Kartal (2013) 2011-2012 eğitim öğretim yılında Samsun İlkadım‟da 1541 lise
öğrencisiyle yaptığı çalışmasında öznel iyi oluş puanları arttıkça öğrencilerin iletişim
becerilerinin arttığını anne babası öz olan öğrencilerin öznel iyi oluş puanlarının üvey
ebeveyne sahip çocuklardan daha yüksek olduğu sonucunu; anne babası birlikte olan
28
öğrencilerin ayrı olanlara göre öznel iyi oluş puanının daha yüksek olduğu sonucunu
elde etmiştir.
Kublay (2013) Rize il merkezinde 452 evli bireyle yaptığı bireylerin evlilik uyumları,
değer tercihleri ve öznel mutlulukları arasındaki ilişkinin incelendiği çalışmasında
evlilik uyumu ve değer tercihleri arasındaki ilişki incelendiğinde maneviyat ile evlilik
uyumu arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu sonucunu elde etmiş, evlilik
uyumu ve öznel iyi oluş arasında da pozitif yönde bir ilişki olduğu sonuçlarını elde
etmiştir.
Derin (2013) 2011-2012 eğitim öğretim yılında Manisa‟da okumakta olan 794 lise
öğrencisiyle internet bağımlılığı ve öznel iyi oluş arasındaki ilişkinin incelenmesi
amacıyla yaptığı çalışmasında diğer kişilerle ilişkide doyum ve olumlu duyguların
artmasının internet bağımlılığı ihtimalini düşürdüğü sonucunu elde etmiştir.
Satan (2014) Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesinde okumakta olan 198
üniversite öğrencisiyle yaptığı “Dini inanç ve bilişsel esneklik düzeylerinin öznel iyi
oluş düzeyine etkisi” adlı çalışmasında dini inanç düzeyinin öznel iyi oluşun anlamlı bir
yordayıcısı olduğu bulgusunu elde etmiştir.
Özkan (2014) anne baba tutumlarıyla öznel iyi oluş arasındaki ilişkiyi ortaya koymak
amacı ile Karabük Safranbolu‟da lisede okumakta olan 659 öğrenciyle yaptığı
çalışmasında anne baba tutumunu demokratik ve hoşgörülü olarak algılayan ergenlerin
öznel iyi oluş puanlarının otoriter olarak algılayan ergenlerden daha yüksek olduğu
sonucunu elde etmiştir. Ergenlerin anne babadan aldıkları olumlu tutum ve sosyal
desteğin mutluluğun arttırılmasıyla ilişkili olabileceği sonucunu elde etmiştir.
Demir Çelebi (2014) 2012-2013 eğitim öğretim yılında İstanbul Üsküdar‟da okumakta
olan 442 lise öğrencisiyle yaptığı öznel iyi oluş ile ahlaki olgunluk arasındaki ilişkinin
incelendiği çalışmasında öğrencilerin öznel iyi oluş puanları ile ahlaki olgunluk puanları
arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu sonucunu elde etmiştir.
Toprak (2014) 2012-2013 eğitim öğretim yılında Karadeniz Ereğli‟de 477 lise
öğrencisiyle yaptığı “Ergenlerde mutluluk ve yaşam doyumunun yordayıcısı olarak
29
Dursun (2015) Bursa Yıldırım‟da 14-18 yaş arasındaki 9 deney grubu 9 kontrol
grubunda olan anne ve babası boşanmış 18 lise öğrencisiyle yaptığı 11 oturumluk
çalışmasında hazırladığı programın anne ve babası boşanmış ergenlerin öznel iyi
oluşuna katkı sağladığı sonucunu elde etmiştir.
Kublay ve Oktan (2015) 2013 yılında Rize‟de 452 evli bireyle yaptıkları çalışmalarında
öznel mutluluk ile evlilik uyumu arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu
sonucunu elde etmişlerdir.
Şahin (2015) 322 kız 110 erkek toplam 532 üniversite öğrencisiyle yaptığı “Üniversite
öğrencilerinin mutluluk, iyimserlik ve özgecilik düzeylerinin incelenmesi” adlı
çalışmasında mutlulukla iyimserlik arasında pozitif yönde anlamlı ve orta düzeyde;
özgecilik ve mutluluk arasında ise pozitif düzeyde anlamlı düşük seviyede bir ilişki
olduğu bulgusunu elde etmiştir.
Kaplan (2016) yılında Elâzığ il merkezinde ortaöğretim kurumlarında eğitim gören lise
öğrencileriyle yaptığı çalışmada ilgisiz anne baba tutumuna sahip çocukların mutluluk
düzeylerinin düşük olduğu bulgusunu elde etmiştir. Mükemmeliyetçi anne baba
30
tutumuna sahip çocuklarınsa öznel iyi oluş puanlarının yüksek olduğu bulgusunu elde
etmiştir.
Karataş (2016) hazırladığı “Yapılandırılmış Grup Sanat Terapisi Programını” 15-18 yaş
arasındaki 20 ergene 11 oturum uygulayarak sanat terapisi tekniklerini kullanarak
mutluluklarının arttırılmasını hedeflemiştir. 10 deney grubu 10 kontrol grubu arasında
uygulanan terapi sonrasında anlamlı fark olduğu sonucunu elde etmiştir.
Yılmaz (2016) 2014-2015 eğitim öğretim yılında İstanbul ilinde 838 İmam Hatip Lisesi
öğrencisiyle akran ilişkilerinin insanı değerler ve öznel iyi oluş düzeyleri arasındaki
ilişkinin incelenmesi amacıyla yaptığı çalışmasında akran ilişkileri ile öznel iyi oluş
arasında pozitif yönde bir ilişki olduğu sonucunu elde etmiştir.
Duman (2016) 300 üniversite öğrencisiyle yaptığı “Üniversite öğrencilerinde öznel iyi
oluş ve benlik saygısının stresle başa çıkma tarzlarıyla ilişkisinin incelenmesi” adlı
çalışmasında öznel iyi oluş puanları arttıkça boyun eğici yaklaşım gösterme düzeyinin
düştüğü, kızların öznel iyi oluş puanlarının erkeklerden daha yüksek olduğu, yaş
ilerledikçe öznel iyi oluşun arttığı sonuçlarını elde etmiştir.
İşgör (2017) 18-32 yaş arasındaki 402 öğrenciyle yaptığı” Merhametin Öznel İyi Oluş
Üzerindeki Yordayıcı Etkisinin İncelenmesi” adlı çalışmasında merhamet ile öznel iyi
oluş arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu sonucunu elde etmiş ayrıca
merhametin öznel iyi oluşun anlamlı bir yordayıcısı olduğu bulgusunu elde etmiştir.
bağlanma ile negatif yönde; güvenli bağlanma stili ile ise pozitif yönde ilişkili olduğu,
kayıtsız bağlanma ile ilişkili olmadığı sonucunu elde etmiştir. Ayrıca güvenli bağlanma
ve saplantılı bağlanmanın öznel iyi oluşun önemli bir yordayıcı olduğu; korkulu ve
kayıtsız bağlanmanın ise öznel iyi oluşu yormadığı sonucunu elde etmiştir.
Aydoğdu (2017) 575 lise öğrenciyle yaptığı “Lise öğrencilerinde öznel iyi oluş ve akılcı
olmayan inançlar arasındaki ilişkinin incelenmesi” adlı çalışmasında öznel iyi oluş ile
akılcı olmayan inanç arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki bulgusu elde etmiştir.
Yıldırım (2018) 2017-2018 Eğitim öğretim yılında Kocaeli şehrinde 671 lise
öğrencisiyle yaptığı “Ergenlerin öznel iyi oluş ve anne baba tutumları ile akıllı telefon
bağımlılığı arasındaki ilişkinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesi” adlı
çalışmasında akıllı telefon bağımlılığının en önemli yordayıcısının öznel iyi oluş olduğu
sonucunu elde etmiştir.
Namdar (2018) 10-14 yaş arasındaki 150 öğrenci ile yaptığı “Bir grup öğrencide umut,
kaygı ve mutluluk arasındaki ilişkinin incelenmesi” adlı çalışmasında öğrencilerin
mutluluk düzeyininim artmasıyla umutsuzluk düzeyinin azaldığı sonucunu ve kaygı
düzeylerinin artmasının mutluluk düzeyini azalttığı sonucunu elde etmiştir.
Bayram (2018) 2016-2017 eğitim öğretim yılında 602 lise öğrencisiyle yaptığı
“Ergenlerin öznel iyi oluş düzeyleri ile kişilerarası ilişki tarzları arasındaki ilişkinin
incelenmesi” adlı çalışmasında ergenlerin öznel iyi oluş düzeyleri ile demokratik anne
baba tutumuna sahip ergenlerin öznel iyi oluş puanlarının daha yüksek olduğu
sonucunu, koruyucu anne baba tutumuna sahip ergenlerin öznel iyi oluş puanlarının da
tutarsız anne baba tutumuna sahip ergenlerden daha yüksek olduğu sonucunu elde
etmiştir.
Aileler bir araya gelirse toplum meydana gelir. Aile de toplumda kaderleri birbirini
etkileyen kimselerden oluşur. Aile toplumda nasıl davranılacağı konusunda üyelerine
kimi zaman sorumluluğu, kimi zaman adaleti, kimi zaman rahatlığı öğretir (Satir, 2018
s.409). Bireyin fiziksel, sosyal ve psikolojik açıdan zenginleştiği ilk yapı ailedir (Mavili,
Kesen ve Daşbaş, 2014). Thomas‟a göre (1992 s.62) sağlıklı ve güçlü aileler sadece
ailenin gelişimine değil, aile içindeki bireylerin gelişimine, sosyalleşmesine, kendini
geliştirmesine de önem verirler (Gladding, 2015 s.32). Kişiliğin oluşması ilk çocukluk
yıllarında içinde bulundukları yapı içerisindeki sosyalleşme süreciyle ilgilidir (Kızmaz,
2006). Bu süreçte bireyin ailesine mensubiyeti aidiyet kavramı ile açıklanır. Bireyler
kurdukları bağ ve sahip oldukları aidiyetle birlikte problemleriyle başa çıkmayı öğrenir
(Mavili, Kesen ve Daşbaş; 2014). Aidiyet doğuştan var olan bir gereksinimdir (Güneş,
2016 s.17).
2.2.2. Aidiyet
Aidiyet kavramı sözcük olarak mensubiyet, ait olma ve ilişkin olma manasına gelmekle
birlikte bütünleşme, kendini ait hissetme anlamına da karşılık gelir. Ait olma bireyin ruh
sağlığında önemli bir temel taşı olarak kabul edilmektedir (Ersanlı ve Koçyiğit, 2013).
Türkçe „de aidiyet kavramına karşı gelen anlam ilişkin olma ve ilgidir (TDK, 2018).
Bireyin güvende hissettiği insanlarla bağ kurması aidiyet olarak ele alınır (Güneş, 2016
s.15). Bireyin ihtiyaçlar hiyerarşisindeki bir gereksinimi olan aidiyet kavramı, bireyin
ilişkin olduğu yapıları kapsar (Aydın, 2016). Aidiyet kişi ve karşısındaki yapının
birbirine karşı etkileşimlerini, sorumluluklarını, iletişimini içinde barındıran; kişinin
istediğiyle bağ kurmasını sağlayan ve güven gereksinimini karşılayan bir duygudur
34
(Alptekin, 2011). Aidiyet bireyin içinde bulunduğu yapıda kendine ait bir yerin mevcut
olduğunu, bu yapı içerisinde zaman zaman onaylandığını görmesiyle birlikte kendini
önemli hissetmesini fark etmesi durumudur (Uslu ve Gizir; 2017).
Aidiyet kavramı duygusallığın yanı sıra; etrafındaki diğer kimseleri kabul etme süreci,
bu süreçte insanlarla bir arada geçirilen zaman ve karşılıklı etkileşim süreci sonucunda
gelişir (Mavili, Kesen ve Daşbaş, 2014). Birey bulunduğu grupta kabul görüp
onaylanıyorsa o bireyde aitlik hissi baş gösterir (Alaca, 2011). Aidiyet kişinin değer
verdiği kişilerce tanınması, onaylanması kabullenilmesi, sevilmesiyle birlikte bu
gereksinimlerinin karşılanma giderilme durumudur. Çeşitli şekillerde tanımlanan ve
açıklanan aidiyet kavramının sınırlarını belirlemeye çalışan ilk kimse Yuval Davis
(2006), aidiyet kavramının iki yönlü olduğunu belirtmiştir. Bunlardan ilkini kişinin
kendini ait olarak hissettiği yer olarak açıklamış; diğerini aidiyetin çerçevelediği
toplumsal yapının belirlendiği yer olarak belirtmiştir (Uysal, 2015).
Özerklik kuramı kişinin gelişimini sosyal çevre ile açıklamışlardır (Deci, Vallerand,
Pelletier ve Ryan; 1991). Fromm‟a göre (2001) aidiyetle birlikte insan sahip olduğu
değerleri içine alacak şekilde ortak bir kültürün içinde barındığını fark eder ve bu kişide
güven duygusu oluşturur (Alptekin, 2011).
Aidiyet ve ait olma ihtiyacı toplumun yapısını doğrudan etkileyebilecek bir güce
sahiptir çünkü aidiyet kişinin iç dinamiklerini etkileyerek davranışlarını etkilemekte ve
büyük bir potansiyeli içinde barındırmaktadır (Alptekin, 2011). Kişilere nerede
yaşıyorsun sorusu yerine nereye kendini ait hissediyorsun sorusu sorulursa, alınan
cevaplardan bireyin aidiyet kavramı şekillendirilebilir (Öksüz, 2017). Aidiyet bireyin
hem bireysel hem toplumsal olarak mensup olduğu sistemde kendine ait bir yer
olduğunu hissetmesiyle mevcut olur (Dere ve Kılıç, 2016). Birey yaşamı boyunca
aidiyet üç basamağından geçer. Bunlar aile aidiyeti, sosyal aidiyet ve soyut aidiyet
basamaklarıdır. Bu basamakların her birinin uygun şekilde tamamlanması sağlıklı
olanıdır (Güneş, 2016 s.111).
(Özgüven, 2017 s.26). Bireyin varoluşundan gelen ait olma ihtiyacını karşıladığı ilk yer
aile kurumudur (Uslu, 2012). Aile kurumu bireyin üreme, korunma, sevilme, güven gibi
ihtiyaçlarını karşılarken ait olma ihtiyacını da karşılar (Özgüven, 2017 s.24). Toplumsal
varlık olan bireyin davranışlarının uygun olup olmadığını söyleyen ve bu davranışların
yapılıp yapılmamasında yol gösteren dolayısıyla davranış geliştirmesine katkı sağlayan
ilk yapı ailedir (Kızmaz, 2006). Toplumun temelini oluşturan aile günlük hayattaki
sevgi, bağlanma, mutluluk ve ait olma gibi duyguların ve birbirlerini dinleme, birlikte
zaman geçirme, birbirlerine vakit ayırma, destekleme, birlikte sevinip üzülme gibi
durumların yaşanmasını sağlayan bir yapıdır (Gladding, 2015 s.3). Açık bir sistem olan
aile içinde bulundurduğu bireylerin birbiriyle olan karşılıklı ilişki örüntüleriyle doludur
ve sosyal bir sistem olarak aile içindeki kişiler birbirini etkiler (Özgüven, 2017 s.1).
Birey birincil aidiyet duygusunu aile içerisinde geliştiremezse, başka kimselerle aidiyet
ihtiyacını giderebilir ama bu durum tehlikeli sonuçlar doğurabilir (Güneş, 2016 s.16).
Aile içerisinde aidiyet durumunun yüksek düzeyde olmasının kişinin aile ve toplum
içinde işlevselliğini arttırdığını gösteren araştırmalar mevcuttur (Duru, 2015). Kişinin
meydana geldiği ortam iç dünyasında aidiyet mekanizmasını oluştururken, çevresiyle
etkileşimi ve seçimleri sonucu bu mekanizma değişir (Alptekin, 2011). Aidiyet ihtiyacı
özellikle ergenlik döneminde toplumun kabul ettiği sınırlarda giderilip bu ihtiyaç
doyurulamazsa bu durum risk davranışlarını da içerisinde barındırabilir (Duru, 2007).
Birey aidiyet ihtiyacını aile içerisinde gideremezse bu durumda kendini ait hissedeceği
yeni gruplar aramaya başlar (Güneş, 2016 s.68). Newman, Newman, Griffen, O‟Connor
ve Spas, (2007) parçalanmış ailelerde yetişen çocukların ve ilgisiz, sevgiden yoksun bir
ortamda ilgi sevgi ihtiyaçları giderilmeden yetişen çocukların kendilerini tek başına ve
kimliği oturmamış bireyler olarak tanımladıklarını söylemiştir (Uslu, 2012).
Aile içerisinde yer alan birey aidiyet ihtiyacını karşılayabilirse aldığı güç artar ve bu
durum aile aidiyet hissinin de doğrudan artmasını sağlar. Bu durum da kişinin duygusal
sisteminin aitlik yönünden kendisini tamamlamasını sağlar ve bireyin elde ettiği
başarılarda, hissettiği olumlu duygularda artar (Dere ve Kılıç, 2016). Ailesine karşı
aidiyet hisseden; kendini o aile içinde seven ve kabul görmüş bir birey olarak düşünen
birey psikolojik olarak mutlu olur ve kendini değerli görür (Güneş, 2016 s.18). Aile
ortamında reddedilen bir birey duygusal açıdan sorunlar yaşar ve hayatında dengeli
tutumlar sergileyemez. Benzer şekilde okul, iş, sosyal çevre vb. şekilde çeşitli alanlarda
huzursuzluk, mutsuzluk gibi sorunlar yaşar (Balkıs, Duru ve Buluş; 2005). Aidiyet
bireyin toplum içinde bir yere sahip olması, özgürleşmesi ve kendini tanıyıp bilmesi
açısından önemli bir kavramıdır (Mavili, Kesen ve Daşbaş; 2014). Aile aidiyeti gelişmiş
bireylerin sosyal çevreye uyumu kolaylaşır. Ayrıca duygusal gelişimi ve sosyal gelişimi
de paralel olarak sağlanır (Güneş, 2016 s.115). Araştırmalar, kişinin sağlıklı bir aidiyet
duygusuna sahip olmasının; yüksek benlik saygısı, uyum, akademik açıdan başarı ile
doğrudan ilişkili olduğunu ortaya koymuşlardır (Alptekin, 2011).
Duru (2007) 2005-2006 eğitim öğretim yılında 588 öğrenci ile yaptığı çalışmasında 125
öğrenciyle yaptığı çalışmasını dört hafta sonra tekrarlamıştır ve öğrencilere tekrar
38
Alptekin (2011) Selçuk Üniversitesinde okumakta olan 479 kadın, 433 erkek toplam
912 üniversite öğrencisiyle yaptığı sosyolojik araştırmada aileye bağlılık durumu ile
araştırma esnasında bireyin kendini ailesine ait hissettiği ifadelere yer verme durumu
arasındaki ilişkinin çok yüksek olduğunu ortaya koymuştur.
Şentürk (2012) 280‟i parçalanmış aileye mensup 280‟i tüm aileye sahip 560 öğrenci ile
yaptığı “Parçalanmış Aile Çocuklarının Eğitimdeki Başarı/Başarısızlık Durumu
(Malatya Örneği 2006)” adlı makalesinde parçalanmış aileye mensup çocukların birlikte
olan ailelerin çocuklarına göre ailelerinden yeterli desteği alamadığını ve akademik
başarılarının daha düşük olduğunu belirtmiştir.
Bener ve Günay (2013) 2011 yılında Karabük Üniversitesinde öğrenim gören 931
öğrenci ile yaptıkları “Gençlerin Evlilik ve Aile Yaşamına İlişkin Tutumları” adlı
çalışmalarının sonucuna göre üniversitede ilk yılları olan birinci sınıf öğrencilerinin aile
yaşantısına aidiyetlerinin diğer öğrencilere göre daha yüksek olduğu sonucunu elde
etmişlerdir.
Nasır (2013) 284 bireyle yapmış olduğu çalışmasında arzu ettiği aidiyetle, mevcut
aidiyet durumu arasında fark olan bireylerin sosyallik yönlerinin daha düşük olduğu
sonucunu ve bu bireylerim ailenin psikolojik kontrolünden daha çok etkilenmiş olduğu
sonucunu elde etmiştir.
Gül, Barlas, Onan ve Öz (2013) yaptıkları “16-20 Yaş Grubu Ergenlerde Aile İşlevleri
ve Kişilerarası İlişki Tarzının İncelenmesi: Bir Üniversite Örneklemi” isimli
araştırmada gelir düzeyi yüksek olan ergenlerin, olmayanlara göre aile aidiyetlerinin
yüksek olduğu sonucu elde edilmiştir
Güneş (2018) 2017-2018 eğitim öğretim yılında 655 yetişkin ile yaptığı çalışmasında
güvengenlik ve utangaçlık algılarıyla duygusal düzenlemede öz-yeterlik ve aile aidiyeti
arasında doğrudan bir ilişkinin olduğu sonucunu, ailenin geniş veya çekirdek aile
olmasıyla aile aidiyeti puanları arasında herhangi bir farklılık olmadığı ve soğuk/kopuk
aileye sahip olanlar yerine yakın/samimi aileye sahip olanlar aile aidiyet düzeylerinin
daha yüksek olduğu sonucunu elde etmiştir.
Saki (2018) 2017-2018 eğitim öğretim yılında 534‟ü spor yapan 666‟sı spor yapmayan
1200 üniversite öğrencisiyle yaptığı çalışmasında; kadınların aile aidiyet puanlarının
erkeklerden daha yüksek olduğu, çekirdek aileye sahip öğrencilerin aile aidiyet
40
puanlarının geniş veya parçalanmış aileye sahip öğrencilerden daha yüksek olduğu,
bireysel ya da takım halinde spor yapan gruplar arasında aidiyet açısından anlamlı bir
farklılık olmadığı, aile aidiyeti alt boyutunda haftada 4-5 saat spor yapanların aile
aidiyet puanlarının; diğer alt gruplardan yüksek olduğu sonuçlarını elde etmiştir.
Maneviyat kelimesi sık sık karşımıza çıkmasına rağmen tanımı için bir sınır çizmek
kolay değildir. Maneviyat kelimesi deyince her kişinin aklında farklı bir anlam
oluşabilir bu noktada biraz öznel tanımlaması yapılabilir bir kavram olduğu söylenebilir
(Bedel, 2009). Amerika‟da ve Avrupa‟da maneviyatın yeniden tanımlanması üzerine
41
Yapılan literatür tarama çalışmaları sonucunda maneviyat kavramının zaman zaman din
kavramıyla birlikte zaman zamanda dinden apayrı bir noktada ele alındığı görülmüştür.
Bu durumun nedenleri arasında maneviyat kavramının soyut ve tanımlanması güç olan
bir kavram olması düşünülebilir (Kızılırmak, 2015). 1950‟li yıllara kadar din
kavramıyla aynı manada kullanılan maneviyat kavramı 1950‟lerden sonra ayrı bir
kavram olarak ele alınmıştır (Düzgüner, 2013). Maneviyat kavramı ile din kavramı
arasında önemli farklıklar olduğunu belirtenler; dinin spesifik ve törensel bir öğreti
olduğunu kendi içerisinde kurallar ve ritüeller barındırdığını buna karşılık maneviyat
kavramının kuralının ritüelinin olmadığını, bireyin dini inancı olmasa da manevi
yönünün olabildiğini söylerler. Din kavramı ile iç içe olan maneviyat kavramı dini
inanışın ilk basamağında olması gereken bir yapı olarak düşünülse bile dinin altında ele
alınamayacak kadar geniş bir kapsama karşılık gelmektedir (Çetinkaya, Altundağ ve
Azak, 2007). Walsh‟e (2009) halk dilinde zaman zaman din kelimesi maneviyat ile yer
değiştirilerek kullanılsa da maneviyat kavramı din kavramından daha geniş bir anlam
içermektedir. Dinle ilişkisi olması nedeniyle maneviyatı dinle sınırlandırmak oldukça
yanlış olur. Din daha geleneksel ve toplumsalken maneviyat daha bireye özgüdür
(Aydoğan, Özbay ve Büyüköztürk, 2017). Türkiye‟de maneviyat ile dindarlık ayrı
kavramlar olarak ele alınsa bile bu iki kavram arasında çok güçlü bir bağ olduğu
düşünülmektedir (Düzgüner, 2016 s.22).
İnsanlar var olduğu süre boyunca, hayatın anlamlandırmasında manevi yönelimin etkisi
mevcut olacaktır (Çelimli ve Tozlu Güldal, 2016 s.101). Maneviyat eksikliğinin
sonuçlarını araştıran bilim insanları, toplumun manevi durumu ile toplumdaki ruhsal
rahatsızlıklar arasında önemli bir ilişki olduğu sonucuna ulaşmışlardır (Westgate, 1996).
Bilim dünyasında son zamanlarda maneviyat ile insan sağlığı arasındaki ilişkiyi
inceleyen araştırmaların sayısı artmıştır (Horozcu, 2010). Maneviyatın giderek daha
yaygın şekilde ele alınması, maneviyatın insan yaşamında tamamlayıcı özelliğe sahip
42
olmasından kaynaklıdır (Karaırmak, 2004). Maneviyat kavramının iyi oluş kavramı ile
ilişkilendirilerek ele alınması sağlık alanında maneviyatla alakalı çalışmaların
yapılmasına kaynaklık etmiştir (Göcen, 2016b s.175).
Pargament‟e göre (2002) maneviyat; felaket, açlık gibi kriz durumlarında başa çıkmayı
sağlayan bir sistemdir (İmamoğlu, 2017. s.211). Bireyler zorlu bir süreçten geçtikleri
zaman, sıkıntılı anlarında evrensel olarak manevi arayışlarda bulunabilmekte umut,
özgüven, paylaşma, hissetme gibi manevi ihtiyaçlara gerek duymaktadırlar (Dedeli ve
Karadeniz, 2009). Bireylerin manevi tarafı yaşamın diğer alanları ile iç içe olan
yadsınamaz bir gerçektir. Gladding‟e (2013) göre maneviyat psikolojik danışma
sürecinde kültürel bir unsur olarak süreci, sonucu etkileyen yapıya sahip bir başa çıkma
faktörüdür (Kasapoğlu, 2017 s.253).
43
Bireyler danışma sürecinde bir bütün olarak ele alındığında manevi yapılarının da göz
önüne alınması gereklidir. Bu düşünce ile yola çıkan Amerikan Psikologlar Derneği
ACA, (2014) “Maneviyata yönelik etik kuralları” oluşturmuştur. Danışma sürecinde
maneviyat kavramının ele alınması ile ilgili Pargament (2007) tarafından danışandan,
terapistten ve süreçten kaynaklı olabilecek sebepler şeklinde açıklanmıştır. Maneviyat
kavramı danışanın manevi yapısının güçlü olma durumuyla ilgili olarak seanslarından
dışında bırakılamayacağı düşüncesiyle, danışanın maneviyat ile ilgili problemlerinin
psikolojik sorunlara yol açabileceği, maneviyatın danışanın sorununun çözümünde
direnç kaynağı olabileceği sebebiyle danışma sürecinde kullanılabilir. Bunlar
danışandan kaynaklı maneviyatı kullanma sebebi olabilir. Danışmanın maneviyatı
danışma oturumlarının dışında bırakamaması danışmandan kaynaklı kullanım sebebi
olabilir. Süreç içerisinde manevi boyutun olması, bireylerin manevi bakışları danışma
sürecinde kullanım sebebi olabilir (Summermatter, 2017. s.91). Seligman ve
Csikszentmihalyi (2000 s.12) pozitif psikoloji çalışmalarında insanı mutlu eden şeyler
listesinde maneviyat kavramını bir alt başlık olarak ele almışlardır (Güldal, 2006b
s.176).
Türkiye‟de maneviyat ile ilgili yapılmış olan araştırmalar Batı‟ya göre oldukça azdır
(Düzgüner, 2016 s.21). Mert ve Topal (2018) Uşak Üniversitesinde okumakta olan 256
öğrenciyle yaptığı “Benlik Ayrımlaşmasının Manevi Yönelimine Etkisinin Bazı
Değişkenlerle İncelenmesi” adlı araştırmalarında manevi yönelimle benlik ayrımlaşması
arasında pozitif yönde manidar bir ilişki olduğu sonucunu elde etmişlerdir. Ayrıca aile
ekonomik durumu iyi olan öğrencilerin manevi yönelim puanlarının; ekonomik açıdan
kötü olan üniversite öğrencileri lehine manevi yönelim puanına göre daha düşük
düzeyde olduğu sonucunu elde etmişlerdir. Yani ekonomik durumun manevi yönelim
puanını negatif yönde etkilediği sonucuna ulaşmışlardır ve aynı araştırmada cinsiyet
değişkeni açısından kadınların erkeklere oranla daha yüksek düzeyde manevi yönelim
puanına sahip olduğunu ortaya çıkarmışlardır.
44
Türkyılmaz (2008) 17-52 yaş arasında olan ikizlerle yaptığı “Davranış genetiği
bağlamında dini ve manevi eğilimler” adlı çalışmasında tek yumurta ikizlerinin ve çift
yumurta ikizlerinin birbiriyle maneviyata ilişkin tutumları arasında farklılık olmadığı
sonucunu elde etmiştir. Bu sonuçta maneviyatın kalıtsallığı ile ilgili düşüncelere yol
açmıştır.
Emhan ve Çayır (2010) Diyarbakır ilinde 112 girişimci ile anket ve görüşme yaptığı;
sosyal yaşamda tinsel değerin yerini ortaya çıkarmaya çalıştığı araştırmasında stresi
azaltmada ve ruh sağlığını korumada tinsel değerlerin önemli olduğu sonucunu elde
etmişlerdir.
Kıraç (2013) 18-59 yaş arasındaki erkek eşcinsel bireylerle yaptığı “Eşcinsellikle ilgili
dini-psikolojik algılar ve maneviyat (erkek eşcinsel örneklem)” adlı çalışmasında
eşcinsel yönelimini kabul etme eğilimi gösteren grupların, dine karşı daha uzak
oldukları, fakat yaşamlarını daha anlamlı gördükleri, cinsel yönelimlerini kabul etmekte
zorlanan grupların ise daha dindar oldukları, fakat daha çok anlamsızlık duygusu
yaşadıkları sonucunu elde etmişlerdir.
İslambay (2014) manevi inançların bazı değişkenler gözetilerek dini/manevi başa çıkma
ve dindarlık değişkenleriyle olan ilişkisini incelediği çalışmasında erkek katılımcıların
manevi inançlarının kadınlardan daha fazla olduğunu; yaş, gelir düzeyi ve eğitim
seviyesinin manevi inançları taşımada fark oluşturmadığı, içsel denetim odağına sahip
katılımcıların, dışsal denetim odağına sahip olanlara göre daha çok manevi inanç taşıma
durumunun söz konusu olduğu sonuçlarını elde etmiştir.
Kızılırmak (2015) 19-29 yaş arasındaki 315 kişiyle yaptığı “Genç yetişkinlerde
yaşamda anlamın maneviyat ve kişilik özellikleri açısından incelenmesi” adlı
çalışmasında maneviyatın alt boyutları birlikte yaşamda anlam varlığı varyansının
45
Göcen (2016a) 2012 yılında 11-12 arasındaki 70 çocuğa gönüllü olarak minnettarlık
günlüğü tutturduğu nitel çalışmasında en sık bir aileye sahip olma temasının olduğu,
daha sonra temel ihtiyaçların karşılanması ve akabinde mutlu olmanın üçüncü tema
olduğu sonucunu elde etmiş, minnettarlığın artmasının maneviyatın artmasıyla ilişki
olduğu sonucuna ulaşmıştır.
Ekşi, Takmaz ve Kardaş (2016) İstanbul iline görev yapmakta olan 8 psikolojik
danışmanla görüşmeler yaptıkları ve olgu bilim desenini kullandıkları araştırmalarında
psikolojik danışmanların danışmanlık sürecinde maneviyata önem verdiği ve
maneviyatın danışma sürecine kullanılmasının fayda sağlayacağı sonucuna
ulaşmışlardır.
Aydoğan, Özbay ve Büyüköztürk (2017) 237 kadın 78 erkek toplam 315 üniversite
öğrencisiyle yaptıkları çalışmalarında özgünlük durumunda bireyin kendi iç
yöneliminin artmakta olduğunu özgünlük ve bu durumunda bireyin yaşam içerisinde
46
Kasapoğlu ve Yabanigül (2018) İstanbul ilinde ikamet eden 586 evli bireyle yaptıkları
çalışmalarında evlilik doyumunun yaşam doyumu ve maneviyatı yordadığını ayrıca
maneviyatın aracı rolü ile evlilik doyumunun yaşam doyumunu etkilediği sonucunu
elde etmişlerdir.
Nas (2018) Hakkâri ilinde çalışan 213 hemşire ile yaptığı çalışmasında hemşirelerin
maneviyat algısı arttıkça mesleğe yönelik tutumlarının pozitif yönde arttığı sonucunu
elde etmiştir.
Memiş (2018) 2016-2017 eğitim öğretim yılında İstanbul ilinde 13‟ü deney 13‟ü kontrol
grubunu oluşturan 26 öğrenciyle yaptığı çalışmasında öğrencilere uygulanan manevi
danışmanlık oturumlarının, sorunlarla baş etme puanlarını yükselttiği sonucunu elde
etmiştir.
Masat (2018) 2017 yılının 8. ve 12. ayları arasında Samsun Ondokuz Mayıs
Üniversitesi Onkoloji ve Hematoloji servislerinde yatan 406 hasta bireyle yaptığı
çalışmasında, manevi yönelim puanı arttıkça yaşam kalitesi puanlarının da arttığı
sonucunu elde etmiştir.
Toprak (2018) 600 üniversite öğrencisiyle yaptığı “Maneviyat, yaşam amaçları ve iyi
oluş arasındaki ilişki” adlı çalışması maneviyatın içsel yaşam amaçlarıyla ve iyi oluş ile
pozitif yönde ilişkili olduğu sonucunu ve içsel yaşam amacının maneviyat ile iyi oluş
arasında aracılık rolü olduğu sonucunu elde etmiştir.
Kaya Akarsu (2018) 270‟i kadın 130‟u erkek toplam 400 üniversite öğrencisiyle yaptığı
çalışmasında ilişki yatırımı ve maneviyat arasında pozitif yönde bir ilişki olduğu ve
maneviyatın ilişki yatırımını yordadığı bulgularını elde etmiştir.
47
Bu araştırmada demografik değişkenlerle ilgili bilgi sahibi olmak için Kişisel Bilgi
Formu, mutluluk durumunun belirlenmesi amacıyla Oxford Mutluluk Ölçeği, manevi
yönelim düzeyinin incelenmesi amacıyla Manevi Yönelim Ölçeği, aile aidiyet
durumunun ölçülmesi için Aile Aidiyet Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmada kullanılan
veri toplama araçları hakkında bilgiler aşağıda verilmiştir.
Kişisel bilgi formu araştırmacı tarafından oluşturulmuş olup, hazırlanan kişisel bilgi
formunda Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesinde okumakta olan ve
örneklemi oluşturan bireyler ile ilgili genel bilgiler elde edebilmek adına belirlenen on
iki demografik soru yer almaktadır. Demografik sorular; cinsiyet, sınıf düzeyi, okunulan
bölüm, mezun olunan lise türü, baba mesleği, anne mesleği, babanın eğitim durumu,
annenin eğitim durumu, aile tipi, algılanan ekonomik durum, kardeş sayısı ve barınılan
yer ile alakalıdır.
Oxford Mutluluk Ölçeği Hills ve Argyle‟nin geliştirdiği, 6‟lı likert tipi bir veri toplama
aracıdır. 29 maddeden oluşan ölçek Doğan ve Sapmaz tarafından (2012) Türkçe„ye
uyarlanmış olup; mutluluğu ölçmek için kullanılan tek faktörlü bir ölçme aracıdır.
Ölçme aracının uyarlanma sürecinde 2011-2012 eğitim öğretim yılında Sakarya
Üniversitesinde okumakta olan 491 üniversite öğrencisinin katılımıyla gerekli dilsel eş
49
Aile Aidiyet Ölçeği Mavili, Kesen ve Daşbaş (2014) tarafından bireylerin ailelerine
karşı aidiyet durumlarını ölçmek amacıyla; Konya‟daki farklı bölümlerde okuyan 1579
Üniversite öğrencisinin katılımıyla geliştirilmiş bir ölçme aracıdır. Ölçek (1) tamamen
katılmıyorum ve (5) tamamen katılıyorum arasında farklı cevaplama haklarının
bulunduğu 5‟li likert şeklindedir ve 17 maddeden oluşmaktadır. Kişinin ailesine karşı
ait olma düzeyini gösteren kendilik aidiyeti ve ailenin bireye ne kadar aileye ait
olduğunu hissettirdiği aile aidiyeti olmak üzere iki alt boyutu olan ölçeğin alt
boyutlarından elde edilen puanlar toplam puanı oluşturmaktadır. 2,5,8,9 ve 16.
sorulardan alınan toplam puan aile aidiyeti alt boyutunun puanlarını; 1, 3, 4, 6, 7, 10,
11, 12, 13, 14, 15 ve 17. sorular kendilik aidiyeti alt boyutunun puanlarını
oluşturmaktadır. Kendilik aidiyeti 2‟si olumuz 10‟u olumlu 12 maddeden; Aile aidiyeti
ise 2‟si olumsuz 3‟ü olumlu 5 maddeden oluşmuştur. 17 ile 85 arasında puan alınabilen
ölçekte toplam puan arttıkça aile aidiyeti düzeyi de yükselmektedir. Ölçek geliştirme
sürecinde yapılan geçerlik ve güvenirlik çalışmaları için verilerin faktör analizine uygun
olup olmadığını belirlemek amacı ile Barlett ve Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) testleri
yapılmış Bartlett Sphericity testi ki-kare değeri 16943,875 ve KMO değeri 0.96
(p<0,001) olarak anlamlı düzeyde bulunmuştur ve çalışma sonucunda ölçeğin geçerli ve
güvenir bir ölçme aracı olduğu bulgusu elde edilmiştir. Yapılan test tekrar test yöntemi
sonucunda Aile Aidiyet Ölçeğinin güvenirlik puanı 0,84 olarak bulunmuştur. Cronbach
alfa iç tutarlılık katsayısının kendilik aidiyeti alt boyutu için 0.93, aile aidiyeti alt
50
boyutu için 0.82 ve ölçeğin tamamı için 0.94 olduğu saptanmıştır. Bu değerler
araştırmada kullanılan ölçeğin yüksek derecede güvenilir olduğunu ve ölçmek istediği
şeyleri iyi ölçtüğünü, başta aile danışmanlığı çalışmaları olmak üzere ilgili alanların
tümünde kullanılabileceğini göstermektedir (Mavili, Kesen ve Daşbaş; 2014).
Manevi Yönelim Ölçeği Kasapoğlu tarafından 2015 yılında 492 kadın, 380 erkek
toplam 872 üniversite öğrencisinin katılımıyla manevi yönelimin değerlendirilmesi
amacı ile geliştirilen 16 maddeden ve tek alt boyuttan oluşan bir ölçme aracıdır. Manevi
yönelimle ilgili alan yazın araştırmasından 53 maddelik bir listeleme yapılmış, daha
sonra yapılan çalışmalar neticesinde ölçek 16 maddelik hale getirilmiştir. Bireylerin
manevi yönelimlerini değerlendirmeyi amaçlayan ölçekte, 1-hiç katılmıyorum 7-
tamamen katılıyorum şeklindeki 7‟li likert tipinde değerlendirme yapılmaktadır.
Bununla birlikte ölçekten en düşük 16 en yüksek 112 puan alınabilmekte, alınan yüksek
puan manevi yönelimin yüksek olduğu anlamına gelmektedir. Ölçeğin geliştirilme
sürecinde faktör analizi kullanılarak yapılan açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizleri
sonucunda, ölçeğin geçerli olduğu sonucu ve iç tutarlık kat sayıları neticesinde ölçeğin
güvenilir olduğu sonucu elde edilmiştir. Ölçek toplam varyansın %47.5 „ini açıklayan
tek faktörden oluşmaktadır. Manevi Yönelim Ölçeğinin Cronbach alfa iç tutarlılık
katsayısı 0.87 test tekrar test güvenirlik kat sayısı 0.84 bulunmuştur. Bu değerler
araştırmada kullanılan ölçeğin yüksek derecede güvenilir olduğunu ve ölçmek istediği
şeyleri iyi ölçtüğünü göstermektedir (Kasapoğlu, 2015).
Tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda gruplar arasında fark bulunduğunda,
farklılıkların kaynağını (hangi gruplar arasında olduğunu) belirlemek üzere varyansların
homojen olması durumunda post-hoc Scheffé testi, varyansların homojen olmaması
durumunda Tamhane‟s testi yapılmıştır.
Non-parametrik bir test olan Kruskal Wallis-H testi sonucunda gruplar arasında fark
bulunduğunda, farklılıkların kaynağını (hangi gruplar arasında olduğunu) belirlemek
üzere non-parametrik bir test olan Mann Whitney-U testi yapılmıştır.
Tablo 4.1‟de görüldüğü üzere örneklem grubu 146‟sı (%28,20) erkek; 371‟i (%71,80)
kadın olmak üzere toplam 517 üniversite öğrencisinden oluşmaktadır.
Tablo 4.4. Mezun Olunan Lise Türü DeğiĢkeni Ġçin Frekans ve Yüzde Değerleri
Tablo 4.5. Baba Meslek Durumu DeğiĢkeni Ġçin Frekans ve Yüzde Değerleri
Tablo 4.6. Anne Meslek Durumu DeğiĢkeni Ġçin Frekans ve Yüzde Değerleri
Tablo 4.7. Baba Eğitim Durumu DeğiĢkeni Ġçin Frekans ve Yüzde Değerleri
Tablo 4.8. Anne Eğitim Durumu DeğiĢkeni Ġçin Frekans ve Yüzde Değerleri
Tablo 4.10. Algılanan Maddi Durum DeğiĢkeni Ġçin Frekans ve Yüzde Değerleri
177‟si (%34,20) kardeş sayısını üç, 106‟sı (%20,50) kardeş sayısını 4, 30‟u (%5,80)
kardeş sayısını beş ve son olarak 41‟i (%7,9) kardeş sayısını 6 ve üstü olarak
belirtmişlerdir.
Tablo 4.13 „de de yer aldığı üzere Oxford Mutluluk Ölçeği‟nin aritmetik ortalaması
Tablo 4. 14‟de de yer aldığı üzere Manevi Yönelim Ölçeği‟nin aritmetik ortalaması
Tablo 4.15. Aile Aidiyeti Ölçeği ve Alt Boyut Puanları için N , x , ss , Sh x , Çarpıklık ve
Basıklık Değerleri
Tablo 4.15‟de de yer aldığı üzere Aile Aidiyet Ölçeği‟nin aritmetik ortalaması ( x )=
3,88; standart sapması (ss)= 0,40 ve standart hatası ( Sh x )= ,018 olarak hesaplanmıştır.
Aile aidiyeti ölçeği alt boyutlarında aile aidiyeti alt boyutu için aritmetik ortalaması
( x )= 3,58; standart sapması (ss)= 0,54 ve standart hatası ( Sh x )= ,024; kendilik aidiyeti
alt boyutu için aritmetik ortalaması ( x )= 4,01; standart sapması (ss)= 0,43 ve standart
Aile Aidiyet Ölçeği toplam puanı ile alt boyut puanlarının çarpıklık ve basıklık
değerleri incelendiğinde değerlerin 1 ve -1 aralığında olduğu görülmektedir ve bu
doğrultuda ölçekten alınan puanların normal bir dağılıma sahip olduğu
söylenebilmektedir.
Tablo 4.16. Oxford Mutluluk Ölçeği Puanlarının Cinsiyet DeğiĢkenine Göre FarklılaĢıp
FarklılaĢmadığını Belirlemek Üzere Yapılan Bağımsız Grup t Testi Sonuçları
t Testi
Puan Gruplar N x Sh x ss
t Sd p
Erkek 146 3,90 ,62 ,05
Mutluluk ,002 515 ,998
Kadın 371 3,90 ,65 ,03
Tablo 4.17. Oxford Mutluluk Ölçeği Puanlarının Öğrenim Görülen Sınıf Düzeyi
DeğiĢkenine Göre FarklılaĢıp FarklılaĢmadığını Belirlemek Üzere Yapılan
Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları
Tablo 4.18. Oxford Mutluluk Ölçeği Puanlarının Öğrenim Görülen Bölüm DeğiĢkenine
Göre FarklılaĢıp FarklılaĢmadığını Belirlemek Üzere Yapılan Tek Yönlü
Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları
Tablo 4.19. Oxford Mutluluk Ölçeği Puanlarının Mezun Olunan Lise Türü DeğiĢkenine
Göre FarklılaĢıp FarklılaĢmadığını Belirlemek Üzere Yapılan Tek Yönlü
Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları
Tablo 4.19‟da da görüldüğü üzere, Oxford Mutluluk Ölçeği puanlarının mezun olunan
lise türü değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek
amacıyla gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda grupların
aritmetik ortalamaları arasında istatiksel açıdan anlamlı bir farklılık saptanmamıştır
(F=2,26; p>.05).
62
Tablo 4.20. Oxford Mutluluk Ölçeği Puanlarının Baba Meslek Durumu DeğiĢkenine Göre
FarklılaĢıp FarklılaĢmadığını Belirlemek Üzere Yapılan Tek Yönlü Varyans
Analizi (ANOVA) Sonuçları
Tablo 4.20‟de görüldüğü üzere, Oxford Mutluluk Ölçeği puanlarının baba meslek
durumu değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek
amacıyla gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda grupların
aritmetik ortalamaları arasında istatiksel açıdan anlamlı bir farklılık saptanmamıştır
(F=,462; p>.05).
Tablo 4.21. Oxford Mutluluk Ölçeği Puanlarının Anne Meslek Durumu DeğiĢkenine Göre
FarklılaĢıp FarklılaĢmadığını Belirlemek Üzere Yapılan Kruskal Wallis-H
Testi Sonuçları
Tablo 4.21‟de görüldüğü üzere, Oxford Mutluluk Ölçeği puanlarının anne meslek
durumu değişkenine göre sıra ortalamalarının anlamlı düzeyde farklılaşıp
farklılaşmadığını belirlemek üzere yapılan Kruskal Wallis-H testi sonuçlarına göre
grupların sıra ortalamaları arasında anlamlı bir fark saptanmamıştır ( x 2 =4,73, p>.05).
63
Tablo 4.22. Oxford Mutluluk Ölçeği Puanlarının Baba Eğitim Durumu DeğiĢkenine Göre
FarklılaĢıp FarklılaĢmadığını Belirlemek Üzere Yapılan Kruskal Wallis-H
Testi Sonuçları
Tablo 4.22‟de görüldüğü üzere, Oxford Mutluluk Ölçeği puanlarının baba eğitim
durumu değişkenine göre sıra ortalamalarının anlamlı düzeyde farklılaşıp
farklılaşmadığını belirlemek üzere yapılan Kruskal Wallis-H testi sonuçlarına göre
grupların sıra ortalamaları arasında anlamlı bir fark saptanmamıştır ( x 2 =,890; p>.05).
Tablo 4.23. Oxford Mutluluk Ölçeği Puanlarının Anne Eğitim Durumu DeğiĢkenine Göre
FarklılaĢıp FarklılaĢmadığını Belirlemek Üzere Yapılan Tek Yönlü Varyans
Analizi (ANOVA) Sonuçları
Tablo 4.23‟de görüldüğü üzere, Oxford Mutluluk Ölçeği puanlarının anne eğitim
durumu değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek
amacıyla gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda grupların
aritmetik ortalamaları arasında istatiksel açıdan anlamlı bir farklılık saptanmamıştır
(F=,138; p>.05).
64
Tablo 4.24. Oxford Mutluluk Ölçeği Puanlarının Aile Tipi DeğiĢkenine Göre FarklılaĢıp
FarklılaĢmadığını Belirlemek Üzere Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi
(ANOVA) Sonuçları
Tablo 4.24‟de görüldüğü üzere Oxford Mutluluk Ölçeği puanlarının aile tipi
değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla
gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda grupların aritmetik
ortalamaları arasında istatiksel açıdan anlamlı bir farklılık saptanmamıştır (F=,853;
p>.05).
Tablo 4.25. Oxford Mutluluk Ölçeği Puanlarının Algılanan Maddi Durum DeğiĢkenine
Göre FarklılaĢıp FarklılaĢmadığını Belirlemek Üzere Yapılan Tek Yönlü
Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları
Tablo 4.25‟de görüldüğü üzere, Oxford Mutluluk Ölçeği puanlarının algılanan maddi
durum değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek
amacıyla gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda grupların
aritmetik ortalamaları arasında istatiksel açıdan anlamlı bir farklılık bulunmuştur
(F=4,76; p<.01). Bu işlemin ardından ANOVA sonrası belirlenen anlamlı farklılığın
hangi gruplardan kaynaklandığını belirlemek üzere tamamlayıcı post-hoc analiz
tekniklerine geçilmiştir.
65
Tablo 4.26. Oxford Mutluluk Ölçeği Puanlarının Algılanan Maddi Durum DeğiĢkenine
Göre Hangi Alt Gruplar Arasında FarklılaĢtığını Belirlemek Üzere Yapılan
Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonrası Scheffe Testi Sonuçları
Oxford Mutluluk Ölçeği puanlarının algılanan maddi durum değişkenine göre hangi alt
gruplar arasında farklılaştığını belirlemek üzere yapılan tek yönlü varyans analizi
(ANOVA) sonrası Scheffe testi sonucunda algılanan orta-alt ile orta- üst maddi düzey
grupları arasında orta-üst düzey lehine (p<.05) ve algılanan orta ile orta- üst maddi
düzey grupları arasında orta-üst düzey lehine (p<.05) istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık saptanmıştır. Diğer alt gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık
bulunamamıştır (p>.05).
66
Tablo 4.27. Oxford Mutluluk Ölçeği Puanlarının KardeĢ Sayısı DeğiĢkenine Göre
FarklılaĢıp FarklılaĢmadığını Belirlemek Üzere Yapılan Tek Yönlü Varyans
Analizi (ANOVA) Sonuçları
Tablo 4.27‟de görüldüğü üzere Oxford Mutluluk Ölçeği puanlarının kardeş sayısı
değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla
gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda grupların aritmetik
ortalamaları arasında istatiksel açıdan anlamlı bir farklılık saptanmamıştır (F=,514;
p>.05).
Tablo 4.28. Oxford Mutluluk Ölçeği Puanlarının Barınılan Yer DeğiĢkenine Göre
FarklılaĢıp FarklılaĢmadığını Belirlemek Üzere Yapılan Tek Yönlü Varyans
Analizi (ANOVA) Sonuçları
Tablo 4.28‟de görüldüğü üzere, Oxford Mutluluk Ölçeği puanlarının barınılan yer
değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla
gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda grupların aritmetik
ortalamaları arasında istatiksel açıdan anlamlı bir farklılık saptanmamıştır (F=,252;
p>.05).
67
Tablo 4.29. Aile Aidiyet Ölçeği ile Alt Boyut Puanlarının Cinsiyet DeğiĢkenine Göre
FarklılaĢıp FarklılaĢmadığını Belirlemek Üzere Yapılan Bağımsız Grup t
Testi Sonuçları
t Testi
Puan Gruplar N x Sh x ss
t Sd p
Erkek 146 3,84 0,44 0,04
Aidiyet Gen. -1,53 515 ,126
Kadın 371 3,90 0,39 0,02
Erkek 146 3,57 0,55 0,05
Kendilik aidiyet. 0,38 515 ,704
Kadın 371 3,59 0,53 0,03
Erkek 146 3,95 0,48 0,04 -1,831 515 ,068
Aile Aidiyet.
Kadın 371 4,03 0,41 0,02
Tablo 4.30‟da görüldüğü üzere Aile Aidiyet Ölçeği puanları ile alt boyut puanlarının öğrenim görülen sınıf, bölüm, mezun olunana
lise ve baba meslek durumu değişkenlerine göre farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek üzere gerçekleştirilen tek yönlü varyans
analizi (ANOVA) sonucunda grupların aritmetik ortalamaları arasında istatiksel açıdan anlamlı bir farklılık saptanmamıştır (p>.05).
Yine aynı şekilde Aile Aidiyet Ölçeği puanları ile alt boyut puanlarının anne meslek ve baba eğitim durumu değişkenlerine göre
farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek üzere yapılan Kruskal Wallis H-testi analiz sonuçlarına göre grupların sıra ortalamaları
arasında anlamlı bir farklılık saptanmamıştır (p>.05).
68
Tablo 4.31. Aile Aidiyet Ölçeği ile Alt Boyut Puanlarının Bazı Demografik DeğiĢkenlere Göre FarklılaĢıp FarklılaĢmadığını Belirlemek
Üzere Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları
Anne Eğitim Aile Tipi Maddi Durum KardeĢ Sayısı Barınılan Yer
Gruplar 1. Okuryazar değil 1. Çekirdek 1. Düşük 1. Bir kardeş 1. Aile Yanı
2. Okuryazar 2. Geniş Aile 2. Orta Altı 2. İki 2. Ev
3. Ortaokul 3. Tek Ebeveynli aile 3. Orta 3. Üç 3. Yurt
4. Lise 4. Ortanın üstü 4. Dört
5. Üniversite 5. Beş
6. Altı ve üstü kardeş
A’lı A’lı A’lı A’lı
Puanlar F p F p F p A.fark F p F p
fark fark fark fark
Aidiyet Gen ,925 ,449 --- 1,28 ,278 --- 3,17 ,024 4>1 ,929 ,462 --- ,775 ,461 ---
Aile aidiyet ,749 ,559 --- 2,04 ,130 --- ,734 ,532 --- ,498 ,778 --- ,189 ,828 ---
Kendilik aid. ,853 ,492 --- 1,22 ,297 --- 3,73 ,011 4>1 ,980 ,430 --- ,943 ,390 ---
Tablo 4.31‟de görüldüğü üzere Aile Aidiyet Ölçeği puanları ile alt boyut puanlarının anne eğitim durumu, aile tipi, maddi durum,
kardeş sayısı ve barınılan yer değişkenlerine göre farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek üzere gerçekleştirilen tek yönlü varyans
analizi (ANOVA) sonucunda maddi durum değişkeni haricinde diğer değişkenlere göre grupların aritmetik ortalamaları arasında
istatiksel açıdan anlamlı bir farklılık saptanmamıştır (p>.05). Analiz sonuçlarına göre Aile Aidiyet Ölçeği toplam puanı ile alt
boyutlarında kendilik aidiyeti alt boyut puanları maddi durum değişkenine göre istatiksel açıdan anlamlı farklılık göstermektedir
(p<.05). Anlamlı farklılıkların hangi gruplar arasında oluştuğunu belirlemek için yapılan tamamlayıcı analizlerden Scheffe testi
sonuçlarına göre Aile Aidiyet Ölçeği genel puanları ve kendilik aidiyeti alt boyut puanları sadece algılanan maddi durumu düşük ile
algılanan maddi durumu ortanın üstü olan grup arasında, ortanın üstü olan grup lehine olacak şekilde istatiksel açıdan anlamlı
farklılık göstermektedir (p<.05). Diğer grupların aritmetik ortalamaları arasında anlamlı bir fark görülmemektedir (p>.05).
69
70
Tablo 4.32. Manevi Yönelim Ölçeği Puanlarının Cinsiyet DeğiĢkenine Göre FarklılaĢıp
FarklılaĢmadığını Belirlemek Üzere Yapılan Bağımsız Grup t Testi Sonuçları
t Testi
Puan Gruplar N x Sh x ss
t Sd p
Erkek 146 5,81 1,21 0,10
Manevi Yönelim ,151
Kadın 371 5,96 1,07 0,06 -1,44 515
Tablo 4.32‟de görüldüğü gibi, Manevi Yönelim Ölçeği puanlarının cinsiyet değişkenine
göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen
bağımsız grup t testi sonucunda, grupların aritmetik ortalamaları arasında istatiksel
açıdan anlamlı bir fark görülmemektedir (t=-1,44; p>,05).
Tablo 4.33. Manevi Yönelim Ölçeği Puanlarının Öğrenim Görülen Sınıf Düzeyi
DeğiĢkenine Göre FarklılaĢıp FarklılaĢmadığını Belirlemek Üzere Yapılan
Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları
Tablo 4.33‟de görüldüğü üzere, Manevi Yönelim Ölçeği puanlarının öğrenim görülen
sınıf düzeyi değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek
amacıyla gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda grupların
71
Tablo 4.34. Manevi Yönelim Ölçeği Puanlarının Öğrenim Görülen Bölüm DeğiĢkenine
Göre FarklılaĢıp FarklılaĢmadığını Belirlemek Üzere Yapılan Tek Yönlü
Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları
Tablo 4.34‟de görüldüğü üzere, Manevi Yönelim Ölçeği puanlarının öğrenim görülen
bölüm değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek
amacıyla gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda grupların
aritmetik ortalamaları arasında istatiksel açıdan anlamlı bir farklılık saptanmamıştır
(F=1,55; p>.05).
Tablo 4.35. Manevi Yönelim Ölçeği Puanlarının Mezun Olunan Lise Türü DeğiĢkenine
Göre FarklılaĢıp FarklılaĢmadığını Belirlemek Üzere Yapılan Tek Yönlü
Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları
Tablo 4.35‟de görüldüğü üzere, Manevi Yönelim Ölçeği puanlarının mezun olunan lise
türü değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla
gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda grupların aritmetik
ortalamaları arasında istatiksel açıdan anlamlı bir farklılık bulunmuştur (F=3,70; p<.01).
72
Tablo 4.36. Manevi Yönelim Ölçeği Puanlarının Lise Türü DeğiĢkenine Göre Hangi Alt
Gruplar Arasında FarklılaĢtığını Belirlemek Üzere Yapılan Tek Yönlü
Varyans Analizi (ANOVA) Sonrası Tamhane’s Testi Sonuçları
Manevi Yönelim Ölçeği puanlarının mezun olunan lise türü değişkenine göre hangi alt
gruplar arasında farklılaştığını belirlemek üzere yapılan tek yönlü varyans analizi
(ANOVA) sonrası Tamhane‟s testi sonucunda İmam Hatip Lisesinden mezun olanlar ile
Anadolu ve Fen Liselerinden mezun olan gruplar arasında İmam Hatip lisesinden
mezun olan gruplar lehine manevi yönelim puanları istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık göstermektedir (p<.001). Diğer alt gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı
bir farklılık bulunmamıştır (p>.05).
Tablo 4.37. Manevi Yönelim Ölçeği Puanlarının Baba Meslek Durumu DeğiĢkenine Göre
FarklılaĢıp FarklılaĢmadığını Belirlemek Üzere Yapılan Tek Yönlü Varyans
Analizi (ANOVA) Sonuçları
Tablo 4.37‟de görüldüğü üzere, Manevi Yönelim Ölçeği puanlarının baba meslek
durumu değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek
amacıyla gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda grupların
aritmetik ortalamaları arasında istatiksel açıdan anlamlı bir farklılık saptanmamıştır
(F=,703; p>.05).
74
Tablo 4.38. Manevi Yönelim Ölçeği Puanlarının Anne Meslek Durumu DeğiĢkenine Göre
FarklılaĢıp FarklılaĢmadığını Belirlemek Üzere Yapılan Kruskal Wallis-H
Testi Sonuçları
Tablo 4.38‟de görüldüğü üzere, Manevi Yönelim Ölçeği puanlarının anne meslek
durumu değişkenine göre sıra ortalamalarının anlamlı düzeyde farklılaşıp
farklılaşmadığını belirlemek üzere yapılan Kruskal Wallis-H testi sonucuna göre
grupların sıra ortalamaları arasında anlamlı bir fark saptanmamıştır ( x 2 =3,59, p>.05).
Tablo 4.39. Manevi Yönelim Ölçeği Puanlarının Baba Eğitim Durumu DeğiĢkenine Göre
FarklılaĢıp FarklılaĢmadığını Belirlemek Üzere Yapılan Kruskal Wallis-H
Testi Sonuçları
Tablo 4.39‟da görüldüğü üzere Manevi Yönelim Ölçeği puanlarının baba eğitim
durumu değişkenine göre sıra ortalamalarının anlamlı düzeyde farklılaşıp
farklılaşmadığını belirlemek üzere yapılan Kruskal Wallis-H testi sonuçlarına göre
grupların sıra ortalamaları arasında anlamlı bir fark bulunmuştur ( x 2 =11,67 p<.05).
Manevi Yönelim Ölçeği puanlarının hangi gruplar arasında farklılaştığını belirlemek
üzere yapılan Mann Whitney-U testi sonuçları aşağıdaki Tablo 4.40‟da özetlenmiştir.
75
Tablo 4.40. Manevi Yönelim Ölçeği Puanlarının Baba Eğitim Durumu DeğiĢkenine Göre
Hangi Alt Gruplar Arasında FarklılaĢtığını Belirlemek Üzere Yapılan
Kruskal Wallis H-Testi Sonrası Mann Whitney-U Testi Sonuçları
Baba-Eğitim (i) Baba-Eğitim (j) U z p
Okuryazar 313,50 -1,99 ,047
Ortaokul 604,50 -1,30 ,194
Okur-yazar değil
Lise 603,00 -,732 ,464
Üniversite 438,50 -,902 ,367
Ortaokul 6881,50 -2,03 ,043
Okur-yazar Lise 5469,00 -3,01 ,003
Üniversite 4318,50 -2,41 ,016
Lise 10228,0 -1,30 ,194
Ortaokul
Üniversite 8084,00 -,646 ,518
Lise Üniversite 7158,50 -,474 ,635
Manevi Yönelim Ölçeği puanlarının baba eğitim durumu değişkenine göre hangi alt
gruplar arasında farklılaştığını belirlemek üzere Kruskal Wallis H-Testi sonrası yapılan
Mann Whitney-U testi sonucunda grupların sıra ortalamaları arasında; baba eğitim
durumu okuryazar olmayan ile okuryazar olanlar arasında okuryazar olanların lehine;
okur-yazar olanlar ile ortaokul mezunu olanlar arasında okuryazar olanların lehine;
okuryazar olanlar ile lise mezunu olanlar arasında okuryazar olanların lehine ve yine
okuryazar olanlar ile üniversite mezunu olanlar arasında babaları okuryazar olan grup
lehine istatiksel açıdan anlamlı bir farklılık saptanmıştır (p<.05). Diğer eğitim durumu
grupları arasında ise anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (p>.05).
76
Tablo 4.41. Manevi Yönelim Ölçeği Puanlarının Anne Eğitim Durumu DeğiĢkenine Göre
FarklılaĢıp FarklılaĢmadığını Belirlemek Üzere Yapılan Tek Yönlü Varyans
Analizi (ANOVA) Sonuçları
Tablo 4.41‟de görüldüğü üzere, Manevi Yönelim Ölçeği puanlarının anne eğitim
durumu değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek
amacıyla gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda grupların
aritmetik ortalamaları arasında istatiksel açıdan anlamlı bir farklılık bulunmuştur
(F=2,94; p<.05). Bu işlemin ardından ANOVA sonrası belirlenen anlamlı farklılığın
hangi gruplardan kaynaklandığını belirlemek üzere tamamlayıcı post-hoc analiz
tekniklerine geçilmiştir.
Tablo 4.42. Manevi Yönelim Ölçeği Puanlarının Anne Eğitim Durumu DeğiĢkenine Göre
Hangi Alt Gruplar Arasında FarklılaĢtığını Belirlemek Üzere Yapılan Tek
Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonrası Tamhane’s Testi Sonuçları
Manevi Yönelim Ölçeği puanlarının anne eğitim durumu değişkenine göre hangi alt
gruplar arasında farklılaştığını belirlemek üzere yapılan tek yönlü varyans analizi
(ANOVA) sonrası Tamhane‟s testi sonucunda alt gruplar arasında istatistiksel olarak
herhangi anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (p>.05).
78
Tablo 4.43. Manevi Yönelim Ölçeği Puanlarının Aile Tipi DeğiĢkenine Göre FarklılaĢıp
FarklılaĢmadığını Belirlemek Üzere Yapılan Tek Yönlü Varyans Analizi
(ANOVA) Sonuçları
Tablo 4.43‟de görüldüğü üzere, Manevi Yönelim Ölçeği puanlarının aile tipi
değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla
gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda grupların aritmetik
ortalamaları arasında istatiksel açıdan anlamlı bir farklılık saptanmamıştır (F=,853;
p>.05).
Tablo 4.44. Manevi Yönelim Ölçeği Puanlarının Algılanan Maddi Durum DeğiĢkenine
Göre FarklılaĢıp FarklılaĢmadığını Belirlemek Üzere Yapılan Tek Yönlü
Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları
Tablo 4.44‟de görüldüğü üzere, Manevi Yönelim Ölçeği puanlarının algılanan maddi
durum değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek
amacıyla gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda grupların
aritmetik ortalamaları arasında istatiksel açıdan anlamlı bir farklılık saptanmamıştır
(F=,89; p>.05).
79
Tablo 4.45. Manevi Yönelim Ölçeği Puanlarının KardeĢ Sayısı DeğiĢkenine Göre
FarklılaĢıp FarklılaĢmadığını Belirlemek Üzere Yapılan Tek Yönlü Varyans
Analizi (ANOVA) Sonuçları
Tablo 4.45‟de görüldüğü üzere, Manevi Yönelim Ölçeği puanlarının kardeş sayısı
değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla
gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda grupların aritmetik
ortalamaları arasında istatiksel açıdan anlamlı bir farklılık bulunmuştur (F=5,81;
p<.001). Bu işlemin ardından ANOVA sonrası belirlenen anlamlı farklılığın hangi
gruplardan kaynaklandığını belirlemek üzere tamamlayıcı post-hoc analiz tekniklerine
geçilmiştir.
Tablo 4.46. Manevi Yönelim Ölçeği Puanlarının KardeĢ Sayısı DeğiĢkenine Göre Hangi
Alt Gruplar Arasında FarklılaĢtığını Belirlemek Üzere Yapılan Tek Yönlü
Varyans Analizi (ANOVA) Sonrası Tamhane’s Testi Sonuçları
Manevi Yönelim Ölçeği puanlarının anne eğitim durumu değişkenine göre hangi alt
gruplar arasında farklılaştığını belirlemek üzere yapılan tek yönlü varyans analizi
(ANOVA) sonrası Tamhane‟s testi sonucunda bir kardeş ile beş kardeş olanlar arasında
beş kardeş olanların lehine; iki kardeş olanlar ile üç kardeş olanlar arasında üç kardeş
olanlar lehine; iki kardeş olanlar ile dört kardeş olanlar arasında dört kardeş olanlar
lehine; iki kardeş olanlar ile beş kardeş olanlar arasında beş kardeş olanlar lehine grup
ortalamaları istatiksel açıdan anlamlı farklılık göstermektedir (p<.05). Bunun yanı sıra
üç kardeş olanlar ile beş kardeş olanlar arasında beş kardeş olanlar lehine olacak şekilde
81
grup ortalamaları arasında anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<.05). Diğer alt gruplar
arasında ise istatistiksel olarak herhangi bir anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (p>.05).
Tablo 4.47. Manevi Yönelim Ölçeği Puanlarının Barınılan Yer DeğiĢkenine Göre
FarklılaĢıp FarklılaĢmadığını Belirlemek Üzere Yapılan Tek Yönlü Varyans
Analizi (ANOVA) Sonuçları
Tablo 4.47‟de görüldüğü üzere, Manevi Yönelim Ölçeği puanlarının barınılan yer
değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla
gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi (ANOVA) sonucunda grupların aritmetik
ortalamaları arasında istatiksel açıdan anlamlı bir farklılık saptanmamıştır (F=,140;
p>.05).
Tablo 4.48. Oxford Mutluluk Ölçeğinden Alınan Puanlarla Manevi Yönelim Ölçeği
Puanları Arasındaki ĠliĢkiyi Belirlemek Üzere Yapılan Pearson Çarpım
Moment Korelasyon Analizi Sonuçları
DeğiĢkenler N r p
Mutluluk
517 ,279 ,000
Manevi Yönelim
Tablo 4.48‟de görüldüğü gibi Oxford Mutluluk Ölçeğinden alınan puanlarla Manevi
Yönelim Ölçeğinden alınan puanlar arasındaki ilişkiyi belirlemek üzere yapılan Pearson
Moment Korelasyon analizi sonuçlarına göre; mutluluk düzeyi ile manevi yönelim
arasında düşük düzeyde ve pozitif yönde istatiksel açıdan anlamlı bir ilişki
bulunmaktadır (r=,279; p<,001).
82
Tablo 4.49. Oxford Mutluluk Ölçeğinden Alınan Puanlarla Aile Aidiyet Ölçeği ile Alt
Boyut Puanları Arasındaki ĠliĢkiyi Belirlemek Üzere Yapılan Pearson Çarpım
Moment Korelasyon Analizi Sonuçları
DeğiĢken Aidiyet gen. Aile aidiyeti Kendilik Aidiyet
r ,291 ,175 ,295
Mutluluk P ,000 ,000 ,000
N 517 517 517
Tablo 4.49‟da görüldüğü gibi Oxford Mutluluk Ölçeğinden alınan puanlarla Aile
Aidiyet Ölçeği ile alt boyut puanları arasındaki ilişkiyi belirlemek üzere yapılan Pearson
çarpım moment korelasyon analizi sonuçlarına göre mutluluk ölçeği puanları ile aidiyet
ölçeği genel puanları arasında (r=,29) pozitif yönde; aile aidiyeti puanları ile (r= 18)
pozitif yönde ve kendilik aidiyeti puanları (r=,30) ile yine pozitif yönde istatiksel açıdan
anlamlı biri ilişki içerisinde olduğu görülmektedir (p<.05).
Tablo 4.50. Manevi Yönelim Ölçeğinden Alınan Puanlarla Aile Aidiyet Ölçeği ile Alt
Boyut Puanları Arasındaki ĠliĢkiyi Belirlemek Üzere Yapılan Pearson Çarpım
Moment Korelasyon Analizi Sonuçları
DeğiĢken Aidiyet gen. Aile aidiyeti Kendilik Aidiyet
r ,248 ,151 ,250
Manevi Yönelim P ,000 ,000 ,000
N 517 517 517
Tablo 4.50‟de de görüldüğü gibi Manevi Yönelim Ölçeğinden alınan puanlarla Aile
Aidiyet Ölçeği ile alt boyut puanları arasındaki ilişkiyi belirlemek üzere yapılan Pearson
çarpım moment korelasyon analizi sonuçlarına göre Manevi Yönelim Ölçeği puanları
ile aidiyet ölçeği genel puanları (r=,25), aile aidiyeti puanları (r= 15) ve kendilik aidiyeti
83
puanları (r=,25) ile pozitif yönde istatiksel açıdan anlamlı bir ilişki içerisinde olduğu
bulgulanmıştır(p<.05).
Tablo 4.51. Manevi Yönelim Ölçeği Puanları ile Aile Aidiyet Ölçeği Puanlarının Oxford
Mutluluk Ölçeği Puanlarını Yordama Düzeyine ĠliĢkin Çoklu Regresyon
Analizi Sonuçları
DeğiĢken B St. H. ß t p Ġkili r Kısmi r
Sabit 1,707 ,265 6,434 ,000
Manevi ,126 ,024 ,22 5,185 ,000 ,279 ,223
Aile Aidiyet ,373 ,067 ,24 5,566 ,000 ,291 ,238
2
R=,36 R =,13 F= 38,44, Sd=2 p<.001
Tablo 4.51‟de de görüldüğü üzere Manevi Yönelim Ölçeği Puanları ile Aile Aidiyet
Ölçeği puanlarının Oxford Mutluluk Ölçeği puanlarını yordama düzeyini belirlemek
üzere gerçekleştirilen çoklu regresyon analizi sonuçlarına göre Manevi Yönelim Ölçeği
puanları ile Aile Aidiyet Ölçeği puanları, Oxford Mutluluk Ölçeği puanları ile orta
düzeyde anlamlı bir ilişki göstermektedir ve bununla birlikte manevi yönelim ile aile
aidiyeti düzeyi birlikte mutluluk düzeyinin toplam varyansının %13‟ünü açıkladığı
görülmektedir (R=,36 ;R2 =,13; p<.001).
BÖLÜM V: SONUÇ
5.1. Yargı
Araştırmanın beşinci amacı olan üniversite öğrencilerinin mutluluk düzeyleri ile aile
aidiyet düzeyleri arasında ilişki var mıdır? sorusuna yanıt aramak için yapılan
analizlerin sonuçlarına göre, örneklemi oluşturan üniversite öğrencilerinin mutluluk
düzeyleri ile aile aidiyetleri arasında pozitif yönde manidar bir ilişki olduğu, ölçeğin aile
aidiyeti alt boyutu ve kendilik aidiyeti alt boyutu ile pozitif yönde manidar bir ilişki
olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Üniversite öğrencilerinin mutluluk düzeyleri arttıkça aile
aidiyeti de artmaktadır.
87
Araştırmanın altıncı amacı olan üniversite öğrencilerinin aile aidiyet düzeyleri ile
manevi yönelimleri arasında ilişki var mıdır? sorusuna yanıt aramak için yapılan
analizlerin sonuçlarına göre, örneklemi oluşturan üniversite öğrencilerinin manevi
yönelim düzeyleri ile aile aidiyetleri arasında pozitif yönde manidar bir ilişki olduğu,
ölçeğin aile aidiyeti alt boyutu ve kendilik aidiyeti alt boyutu ile pozitif yönde manidar
bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Üniversite öğrencilerinin manevi yönelim
düzeyleri arttıkça aile aidiyeti de artmaktadır.
Araştırmanın yedinci amacı ile ilgili analizlerin sonuçlarına göre, örneklemi oluşturan
üniversite öğrencilerinin manevi yönelim ve aile aidiyetleri mutluluk düzeylerini orta
derecede anlamlı şekilde yordamaktadır.
5.2. TartıĢma
ergenlere göre daha düşük olduğu bulgusunu elde etmiştir. Doğan 2004 yılında
üniversite öğrencileriyle yaptığı çalışmada cinsiyetin öznel iyi oluşla düşük düzeyde
ilişkili olduğu bulgusunu elde etmiştir. Yetim (2001. s.153) öznel iyi oluşun erkekler
lehine daha yüksek çıkmasını erkeklerin çevresini kontrol etme ve yönetme gücünden
aldığı hazla açıklamıştır. Saygın‟ın (2008) “üniversite öğrencilerinin sosyal destek,
benlik saygısı ve öznel iyi oluş düzeylerinin incelenmesi” adlı çalışmasında öznel iyi
oluşun cinsiyete göre farklılaşmadığı bulgusunu elde etmiştir. Cinsiyet ile mutluluk
durumu arasında kimi zaman erkeklerin lehine (Ben-Zur, 2003; Saföz Güven, 2008;
Tümkaya, 2011; Eryılmaz ve Ercan, 2011; İlhan, 2009), kimi zaman kadınların lehine
(Yavuz-Güler ve İşmen-Gazioğlu, 2008; Canbay, 2010; Gündoğdu ve Yavuzer, 2012;
Reisoğlu, 2014; Nigar, 2014; Duman, 2016; Reisoğlu ve Yazıcı 2017; Balcı Arvas
2017; Bulut, 2017) anlamlı ilişkiler bulunduğunu ortaya koyan araştırmalar mevcuttur.
Kimi araştırmalarda mutluluk ile cinsiyet arasında herhangi bir ilişki ortaya
koymamıştır (Tuzgöl Dost, 2004; Çelik, 2008; Saygın, 2008; Arslan, 2008; Aydemir,
2008; Cihangir Çankaya, 2009; Eryılmaz ve Aypay, 2011; Nur Şahin, 2011; Balcı,
2011; Kermen, 2013; Erginsoy Osmanoğlu ve Kaya, 2013; Kartal, 2013; Toprak, 2014;
Küsgülü, 2014; Demir Çelebi 2014; Çakır, 2015; Tatay, 2015; Şahin, 2015; Sancaktar,
2016; Gündoğan, 2016; Yılmaz, 2016; Ezer, 2017; Turp, 2017; Aydoğdu, 2017; Güney,
2017; Cihangir Çankaya ve Meydan, 2018; Özberk, 2018; Namdar, 2018; Bayram,
2018).
düzeyinin 3. sınıfa devam eden öğrencilerden yüksek olduğu bulgusunu elde etmiştir.
Arslan (2008) üniversite öğrencileriyle yaptığı çalışmasında 2.sınıfa ve 3. sınıfa devam
eden öğrencilerin öznel iyi oluş puanlarının, 1.sınıfa devam eden öğrenciler lehine daha
yüksek olduğu bulgusunu elde etmiştir.
Elde edilen bulgulara göre üniversite öğrencilerinin mutluluk düzeyleri aile tipi
değişkenine göre farklılaşmamaktadır. Ezer (2017) çalışmasında iki ebeveyne sahip
katılımcıların mutluluk düzeyi puan ortalamaları yüksek iken, tek ebeveyne sahip
katılımcılarda daha düşük olduğu gözlenmektedir sonucunu elde etmiştir.
ile barınılan yer arasında anlamlı bir ilişki olmadığı bulgusunu elde etmiştir. Turp
(2017) yaptığı çalışmada bu sonucu destekler niteliktedir.
Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre; üniversite öğrencilerinin aile aidiyet
düzeyleri cinsiyet, öğrenim görülen sınıf düzeyi, öğrenim görülen bölüm, mezun olunan
lise türü, baba meslek durumu, anne meslek durumu, baba eğitim durumu, anne eğitim
durumu, aile tipi, kardeş sayısı ve barınılan yer değişkenlerine göre
farklılaşmamaktadır. Üniversite öğrencilerinin aile aidiyet düzeylerinin ailenin algılanan
maddi durumu değişkenine göre farklılaşmakta olup kendilik aidiyeti alt boyut puanları
sadece algılanan maddi durumu düşük ile algılanan maddi durumu ortanın üstü olan
grup arasında, algılanan maddi durumu ortanın üstü olan grup lehine olacak şekilde
istatiksel açıdan anlamlı farklılık gösterdiği bulgusu elde edilmiştir. Üniversite
öğrencilerinin aile aidiyeti ölçeğinden aldıkları puanlarının cinsiyet değişkeni açısından
anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen
bağımsız grup t testi sonucunda elde edilen bulgulara göre üniversite öğrencilerinin aile
aidiyet puanları düzeyleri cinsiyet değişkenine göre farklılaşmamaktadır. Kendilik
aidiyeti ve aile aidiyeti alt boyutlarında da sonuç değişmemekte cinsiyet değişkenine
göre anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır. Bu sonuç ile ilgili literatürde değişik veriler
bulunmaktadır. Saki (2018)1200 üniversite öğrencisi ile yaptığı çalışmasında kadınların
aile aidiyet toplam puanlarının erkeklere göre daha yüksek olduğu bulgusunu elde
etmiştir. Güneş (2018) kendilik aidiyeti alt boyut puanlarının kadınlar lehine daha
yüksek olduğu, aile aidiyeti alt boyutu puanlarının ise gruplar arasında anlamlı bir
farklılığa sahip olmadığı bulgusunu elde etmiştir. Balak (2017) okul aidiyeti puanının
3.ve 4. sınıf öğrencileri arasında cinsiyet değişkenine göre değişmediği sonucunu elde
etmiştir.
Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre üniversite öğrencilerinin aile aidiyet
ölçeği puanları düzeyleri sınıf düzeyi değişkenine göre farklılaşmamaktadır. Kendilik
aidiyeti ve aile aidiyeti alt boyutlarında da sonuç değişmemekte sınıf düzeyi
değişkenine göre anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır. Bu sonuç ile ilgili literatürde
değişik veriler bulunmaktadır. Saki (2018) 1. ve 4. sınıf üniversite öğrencilerinin aile
92
aidiyet puanlarının 2. sınıf öğrencilerinden daha yüksek olduğu bulgusunu elde etmiştir.
Bener ve Günay (2013) üniversite hazırlık ve 1. sınıfta okuyan üniversite öğrencilerinin
aile aidiyet puanlarının diğer gruplardan daha yüksek olduğu bulgusunu elde etmiştir.
Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre üniversite öğrencilerinin aile aidiyet
ölçeği puanları düzeyleri öğrenim görülen bölüm değişkenine göre farklılaşmamaktadır.
Kendilik aidiyeti ve aile aidiyeti alt boyutlarında da sonuç değişmemekte öğrenim
görülen bölüm değişkenine göre anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır. Bu sonuç ile
ilgili literatürde değişik veriler bulunmaktadır. Saki (2018) kendilik aidiyeti alt boyutu
puanlarının fen bilimlerinde öğrenim gören öğrencilerin aile aidiyet düzeylerinin Türk
dili ve edebiyatı bölümünde öğrenim gören öğrencilerden yüksek olduğu bulgusunu
elde etmiştir. Aile aidiyet alt ölçeği puanlarının beden eğitimi ve spor, güzel sanatlar,
sosyal bilimler, fen bilimleri bölümlerinde okuyan öğrencilerin lehine psikolojik
danışmanlık ve rehberlik bölümünde okuyan öğrencilerin aile aidiyet düzeylerinden
yüksek olduğu bulgusunu elde etmiştir. Balak (2017) annesi okuma yazma bilmeyen
öğrencilerin okula aidiyet duygu düzeylerinin annesi okuryazar olan, ilkokul, ortaokul
ve lise mezunu olan öğrencilerden daha düşük olduğu sonucunu elde etmiştir.
Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre üniversite öğrencilerinin aile aidiyet
ölçeği puanları aile tipi değişkenine göre farklılaşmamaktadır. Kendilik aidiyeti ve aile
aidiyeti alt boyutlarında da sonuç değişmemekte aile tipi değişkenine göre anlamlı bir
farklılık bulunmamaktadır. Güneş (2018)‟in araştırmasında elde ettiği verilerde bu
sonucu destekler niteliktedir. Bu sonuç ile ilgili literatürde değişik veriler
bulunmaktadır. Saki (2018) yılında yaptığı çalışmasında çekirdek aileye sahip olan
öğrencilerin aile aidiyet düzeylerinin geniş aile ve parçalanmış aileye sahip olan
öğrencilerin lehine ve geniş aileye sahip öğrencilerin de aile aidiyet düzeyleri
parçalanmış aileye sahip öğrenciler lehine aile aidiyet düzeylerinden yüksek olduğu
bulgusunu elde etmiştir. Öngider (2013) çalışmasında evli ailelerde yetişen çocukların
aile aidiyet puanlarının boşanmış ailelerde yetişen çocuklara göre yüksek olduğu
bulgusunu elde etmiştir. Aslantürk (2017) tam aileye sahip öğrencilerin aile aidiyet
puanlarının tek ebeveynli aileye sahip öğrencilerden daha yüksek olduğu sonucunu elde
etmiştir. Algılanan anne baba tutumu, fiziksel görünüşten memnuniyet, dini inanç ve
93
denetim odağı değişkenleri arasında öznel iyi oluşla anlamlı ilişkiler olduğu ortaya
çıkarılmıştır (Tuzgöl Dost, 2006).
Siyez, Gezginci Gürçay ve Yüncü (2012) madde kullanım bozukluğu gösteren 19 ergen
ve madde kullanmayan 18 ergenle yaptığı “Madde kullanım bozukluğu olan ve olmayan
ergenlerin çocukluk dönemi aile yaşantılarına ilişkin algıları” adlı çalışmasında
ergenlerin durumlarıyla ilgili olarak aile yaşantılarının, anne baba tutumlarının,
mutluluk düzeyinin farklılaştığını belirtmiş ve tüm bunların çocuğun gelişimindeki
önemine vurgu yapmıştır.
Tuzgöl Dost (2004) yılında Hacettepe Üniversitesinin çeşitli fakültelerinde eğitim gören
üniversite öğrencileriyle yaptığı çalışmasında demokratik anne baba tutumunu algılayan
öğrencilerin öznel iyi oluş puanlarının ilgisiz ve aşırı koruyucu olan anne baba
tutumlarını algılayan öğrencilerin puanından yüksek olduğu sonucunu elde etmiştir.
Araştırma sonucunda elde edilen verilere göre üniversite öğrencilerinin manevi yönelim
puanları ile aile aidiyet puanları arasında pozitif yönde istatiksel açıdan anlamlı bir ilişki
olduğu sonucu elde edilmiştir. Aidiyetin alt boyutları olan kendilik aidiyeti ve aile
96
aidiyeti ile manevi yönelim arasında yine istatiksel açıdan anlamlı ve pozitif yönde bir
ilişki olduğu bulunmuştur. Çalışma sonucunda üniversite öğrencilerinin manevi yönelim
puanları arttıkça aile aidiyet puanlarının da arttığı söylenebilir. Alan yazın
incelendiğinde manevi yönelim ile aile aidiyetinin birlikte ele alındığı bir çalışmaya
rastlanmamıştır.
Araştırma sonucunda elde edilen verilere göre üniversite öğrencilerinin manevi yönelim
ve aile aidiyet puanları, mutluluk puanları ile orta düzeyde anlamlı bir ilişki göstermekte
ve aile aidiyeti ve manevi yönelim birlikte mutluluk düzeyinin toplam varyasının
%13‟ünü açıklamaktadır. Yapılan analizler sonucunda mutluluk düzeyi üzerinde göreli
önem sırasının aile aidiyeti ve manevi yönelim şeklinde olduğu sonucu elde edilmiştir.
Ayrıca manevi yönelim ve aile aidiyet puanlarının mutluluk puanları arasında anlamlı
bir etkiye sahip olduğu sonucu elde edilmiştir. Alan yazın incelendiğinde mutluluk ile
aile aidiyeti ve manevi yönelimin birlikte ele alındığı bir çalışmaya rastlanmamıştır.
Sonuçta, aile aidiyeti ve manevi yönelimin mutluluğun yordayıcıları olduğu tespit
edilmiştir.
5.3. Öneriler
5. Mutlulukla ilişkili olan aile aidiyet durumlarını yükseltmek için uzmanlar tarafından
bu kapsamda aile eğitim programları hazırlanabilir, konuyla alakalı çalışmalar
yapılabilir. Aile içi sorunların arttığı şu zaman diliminde, ailedeki bireylerin mutluluğu
ile ilişkili olabilecek faktörleri bilmek ve bu faktörlerden yararlanarak mutluluk
düzeylerini değiştirmek için aile eğitim programları düzenlemek yararlı olabilir.
Ailelere aile aidiyeti ile ilgili farkındalık kazandırılması sağlanabilir.
KAYNAKÇA
Büyüköztürk, Ş., Kılıç Çakmak, E., Akgün, Ö. E., Karadeniz, Ş. ve Demirel, F. (2016).
Bilimsel Araştırma Yöntemleri (20. Baskı). Ankara: Pegem Akademi.
Camadan, F., Karataş, Z. ve Bozali, S. (2017). Aile içinde yaşanan anlaşmazlıklar:
ebeveynlerin ve çocukların görüşleri, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi,
16(64), 1510-1530.
Cemalcılar, Z. (2010). Schools as socialisation contexts: understanding the impact of
school climate factors on students sense of school belonging. Applied
Psychology; An International Review, 59(2), 243-272.
https://doi.org/10.1111/j.1464-0597.2009.00389.x
Canbay, H. (2010). Lise öğrencilerinin öznel iyi oluş düzeyleri ile sosyal beceri
düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans
Tezi). Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İzmir.
Carr, A. (2016). Mutluluk. Çev: Ümit Şendilek Pozitif psikoloji. (1. Baskı). İstanbul:
Kaknüs Psikoloji.
Cenkseven, F. ve Akbaş, T. (2007). Üniversite öğrencilerinde öznel ve psikolojik iyi
olmanın yordayıcılarının incelenmesi. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik
Dergisi, 3(27), 43-65.
Cihangir Çankaya Z. (2008). Bazı insanlar neden daha mutludur? öznel iyi olma
sürecinde psikolojik ihtiyaçların rolü. Aile ve Toplum, 10(4), 29-36.
Cihangir Çankaya, Z. (2009). Özerklik desteği, temel psikolojik ihtiyaçların doyumu ve
öznel iyi olma: öz-belirleme kuramı. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik
Dergisi, 4(31), 23-31.
Cihangir Çankaya, Z. ve Meydan, B. (2018). Ergenlik döneminde mutluluk ve umut.
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 17(65), 207-222. DOI:
10.17755/esosder.316977,
Csikszentmihalyi, M.(2018). Akış mutluluk bilimi. (2.Baskı) Ankara:Buzdağı Yayınevi.
Cloninger, C. R., Svrakic, D. M. ve Przybeck, T. R. (1993). A psychobiological model
of temperament and character. Archives of General Psychiatry, 50(12), 975-
990. doi:10.1001/archpsyc.1993.01820240059008.
Çakır, G. (2015). Lise öğrencilerinin öznel iyi oluş düzeylerinin bazı değişkenler
açısından incelenmesi. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Dokuz Eylül
Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İzmir.
Çalık, N. (2015). 7. Sınıf görsel sanatlar dersinde uygulanan işbirlikli öğrenme
yönteminin öğrencinin aidiyet duygusuna etkisi. (Yayınlanmamış Yüksek
Lisans Tezi). Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Çelik, Ş. (2008). Lise öğrencilerinin öznel iyi oluşlarının duygusal zeka açısından
incelenmesi. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Selçuk Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Konya.
103
Kaya Akarsu, Ş. (2018). Üniversite öğrencilerinin ilişki istikrarı ile sosyal ilgi, ilişkisel
benlik saygısı ve maneviyatları arasındaki ilişki. (Yayınlanmamış Yüksek
Lisans Tezi). Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Keçeci, B.(2018). Evli kadınların psikolojik istismar profillerinin toplumsal cinsiyet
algıları ve spiritüel iyi oluşları açısından incelenmesi. (Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi). Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü,
İstanbul.
Kermen, U. (2013). Üniversite öğrencilerinin ihtiyaç doyumu ve öznel iyi oluş
düzeylerinin bazı değişkenler açısından incelenmesi. (Yayınlanmamış Yüksek
Lisans Tezi). Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü,
Bolu.
Kermen, U. ve Sarı, T. (2014). Üniversite öğrencilerinde ihtiyaç doyumu ve öznel iyi
oluş arasındaki ilişkinin incelenmesi. Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Dergisi, 14(2), 175-185.
http://dx.doi.org/10.17240/aibuefd.2014.14.2-5000091533.
Keskin, S. ve Seferoğlu, S. S. (2017). Öğretmen adaylarının aidiyet duyguları ve
araştırma topluluğu algılarıyla ilgili bir inceleme. Mehmet Akif Ersoy
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 44, 90-114.
DOI:10.21764/maeuefd.309133
Kır, İ. (2011). Toplumsal bir kurum olarak ailenin işlevleri. Elektronik Sosyal Bilimler
Dergisi, 10(36), 381-404.
Kıraç, F. (2013). Eşcinsellikle ilgili dini-psikolojik algılar ve maneviyat(Erkek eşcinsel
örneklem). (Yayınlanmamış Doktora Tezi). Ankara Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Kızılırmak, Ö. (2015). Genç yetişkinlerde yaşamda anlamın maneviyat ve kişilik
özellikleri açısından incelenmesi. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Gazi
Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Kızmaz, Z. (2006). Okullardaki şiddet davranışının kaynakları üzerine kuramsal bir
yaklaşım. C.Ü Sosyal Bilimler Dergisi, 30(1), 47-70.
Köker, S. (1991). Normal ve sorunlu ergenlerin yaşam doyumu düzeyinin
karşılaştırılması. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Ankara Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Kublay, D. (2013). Evlilik uyumu: Değer tercihleri ve öznel mutluluk açısından
incelenmesi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Karadeniz Teknik
Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Trabzon.
Kublay, D. ve Oktan, V. (2015). Evlilik uyumu: Değer tercihleri ve öznel mutluluk
açısından incelenmesi. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 5(44),
25-35.
109
Nasır, Ş. (2013). Origins of ındividual differences in the need to belong: the role of
parental control. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Koç Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Nigar, F. (2014). Ortaokul öğrencileri ile yatılı bölge ortaokul öğrencilerinin öznel iyi
oluş ve temel psikolojik ihtiyaçlar düzeyinin karşılaştırılması (Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi). Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü,
Tokat
Nur Şahin, G. (2011). Üniversite öğrencilerinin kendini açma, öznel iyi oluş ve
algıladıkları sosyal destek düzeylerinin karşılaştırılması. (Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi). Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü,
İzmir
Öksüz, E. N. (2017). Gaziantep şehrinin destinasyon marka imajı ve destinasyon
aidiyeti: yerli turistler üzerine bir araştırma. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans
Tezi). Gaziantep Üniversitesi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Gaziantep.
Öngider, N. (2013). Boşanmanın çocuk üzerindeki etkileri, Psikiyatride Güncel
Yaklaşımlar, 5(2). 140-161. doi:10.5455/cap.20130510
Özberk, F. (2018). Annelerin eğitimleri, çalışıp çalışmama durumuna göre lise
öğrencilerinin duygusal zeka, mutluluk ve sosyal kaygı düzeylerinin
karşılaştırılması. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Arel Üniversitesi,
Sosyal bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Özgüven, İ. E. (2017). Evlilik ve aile terapisi. (4.Basım). Ankara: Nobel.
Özkan, İ. (2014). Ergenlerde anne baba tutumu ile öznel iyi oluş arasındaki ilişkinin
incelenmesi. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Abant İzzet Baysal
Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Bolu.
Öztürk, Y. (2017). Ergenlerde dindarlık ile öznel iyi oluş arasındaki ilişkinin
incelenmesi. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Hitit Üniversitesi, Sosyal
bilimler Enstitüsü, Çorum.
Reisoğlu, S. (2014). Üniversite öğrencilerinin öznel iyi oluşlarını yordam da beş faktör
kişilik özellikleri, mizah tarzları ve duygusal zekânın rolü. (Yayınlanmamış
Doktora Tezi). Karadeniz Teknik Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü,
Trabzon.
Reisoğlu, S. ve Yazıcı, H. (2017). Üniversite öğrencilerinin öznel iyi oluşlarını
yordamada beş faktör kişilik özellikleri, mizah tarzları ve duygusal zekânın
rolü. Journal of History Culture and Art Research, 6(4), 888-912.
doi:http://dx.doi.org/10.7596/taksad.v6i4.973
Ryff. C. D. ve Singer, B. (1998). The Contours of positive human health.
PsychologicalInquiry, 9(1), 1-28. doi/10.1207/s15327965pli0901_1
111
EKLER
5. Babanızın Mesleği: : 1-çalışmıyor 2 öğretmen 3 emekli 4 küçük esnaf 5 işçi 6 memur 7 serbest
meslek 8 diğer
6. Annenizin Mesleği: 1- çalışmıyor 2 öğretmen 3 emekli 4 hemşire 5 işçi 6 memur 7 serbest meslek 8
diğer
10. Ailenizin toplam gelirini düĢündüğünüzde aĢağıdaki gelir grubundan hangisi size uygundur?
Düşük Ortanın Altı Orta Ortanın Üstü Yüksek
katılmıyorum
katılmıyorum
Katılıyorum
katılıyorum
katılıyorum
katılıyorum
Çoğunlukla
Çoğunlukla
Tamamen
Biraz
Hiç
1. Kendimden hoşnut değilim. 1 2 3 4 5 6
2. Diğer insanlara karşı oldukça ilgiliyim. 1 2 3 4 5 6
3. Hayatın oldukça ödüllendirici olduğunu düşünüyorum. 1 2 3 4 5 6
4. Neredeyse herkese karşı oldukça sıcak duygular besliyorum. 1 2 3 4 5 6
5. Sabahları dinlenmiş olarak uyanırım. 1 2 3 4 5 6
6. Geleceğim hakkında pek iyimser değilim. 1 2 3 4 5 6
7. Pek çok şeyi eğlenceli buluyorum. 1 2 3 4 5 6
8. Yaptığım şeylere karşı ilgili ve kendini adayan birisiyim. 1 2 3 4 5 6
9. Hayat güzeldir. 1 2 3 4 5 6
10. Dünyanın iyi bir yer olduğunu düĢünmüyorum. 1 2 3 4 5 6
11. Çok gülen birisiyim. 1 2 3 4 5 6
12. Hayatımdaki her şeyden oldukça memnunum. 1 2 3 4 5 6
13. Çekici birisi olduğumu düĢünmüyorum. 1 2 3 4 5 6
14. Yaptıklarımla yapmak istediklerim arasında büyük fark var. 1 2 3 4 5 6
15. Çok mutluyum. 1 2 3 4 5 6
16. Çevremdeki güzellikleri fark ederim. 1 2 3 4 5 6
17. Diğer insanlar üzerinde daima neşeli bir etki bırakırım. 1 2 3 4 5 6
18. Yapmak istediğim her şeye zaman bulabilirim. 1 2 3 4 5 6
19. Yaşamımın kontrolü elimde değilmiş gibi hissediyorum. 1 2 3 4 5 6
20. Kendimi herhangi bir konuda sorumluluk alabilecek güçte
1 2 3 4 5 6
hissediyorum.
21. Zihinsel olarak kendimi tamamen zinde (dinç) hissediyorum. 1 2 3 4 5 6
22. Genellikle neşeli ve sevinçliyim. 1 2 3 4 5 6
23. Herhangi bir konuda karar vermekte zorlanırım. 1 2 3 4 5 6
24. Yaşamımın belli bir amacı ve anlamı yok. 1 2 3 4 5 6
25. Kendimi oldukça enerjik hissediyorum. 1 2 3 4 5 6
26. Genellikle olaylar üzerinde olumlu etkim vardır. 1 2 3 4 5 6
27. Diğer insanlarla birlikte olmaktan keyif almıyorum. 1 2 3 4 5 6
28. Kendimi çok sağlıklı hissetmiyorum. 1 2 3 4 5 6
29. Geçmişimle ilgili pek mutlu anılara sahip değilim. 1 2 3 4 5 6
116
Her bir maddeyi dikkatli bir şekilde okuduktan sonra, buna ne derecede katıldığınızı ya da katılmadığınızı
size verilen maddenin karşısındaki numaralardan birini daire içine alarak işaretleyiniz
katılıyorum
Tamamen
katılmıyorum
Kesinlikle
Yüce bir gücün varlığını ruhumun
1 1 2 3 4 5 6 7
derinliklerinde hissederim
2 Bana huzur veren manevi yaşantılarım vardır. 1 2 3 4 5 6 7
Tamamen Katılıyorum
Hiç Katılmıyorum
Katılmıyorum
Katılıyorum
Kararsızım
1. Aileme güçlü bir şekilde bağlılık hissediyorum. 1 2 3 4 5
2. Ailemde hayır deme hakkımız hep korunur. 1 2 3 4 5
3. Ailemin önemli bir parçasıyım. 1 2 3 4 5
4. Ailemin beni desteklediğini hissediyorum. 1 2 3 4 5
5. Ailemde birçok kişi benim için bazı zevklerinden vazgeçmez. 1 2 3 4 5
6. Ailemde kendimi değerli hissediyorum. 1 2 3 4 5
7. Ailemin bana güvendiğini hiç hissetmedim. 1 2 3 4 5
8. Ailemin bana saygı gösterdiğini hep görmüşümdür. 1 2 3 4 5
9. Ailemde kararları birlikte almayız. 1 2 3 4 5
10. İhtiyaç içinde ve hasta olduğumda ailem hemen destek olur. 1 2 3 4 5
11. Ailemle birlikte zaman geçirebiliyoruz. 1 2 3 4 5
12. Kendimi evimde ve ailemle birlikte mutlu hissetmiyorum. 1 2 3 4 5
13. Sevgi ve hoşgörü ailemin önemli bir parçasıdır 1 2 3 4 5
14. Ailem bana özen gösterir. 1 2 3 4 5
15. Bende aileme özen gösteririm. 1 2 3 4 5
16. Ailemde eleştiri hakkımız özenle korunur. 1 2 3 4 5
17. Bir daha dünyaya gelsem aynı ailede doğmak isterdim 1 2 3 4 5
ProQuest Number: 28244752
In the unlikely event that the author did not send a complete manuscript
and there are missing pages, these will be noted. Also, if material had to be removed,
a note will indicate the deletion.
ProQuest 28244752
Published by ProQuest LLC ( 2021 ). Copyright of the Dissertation is held by the Author.
ProQuest LLC
789 East Eisenhower Parkway
P.O. Box 1346
Ann Arbor, MI 48106 - 1346