673350
673350
673350
ANKARA
HAZİRAN, 2021
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
ANKARA
HAZİRAN, 2021
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğüne,
Fatma Cemre YAVUZ adlı öğrencinin hazırladığı “Algılanan Anababa Davranışları ile
Ergenin Kimlik Stili Arasındaki İlişkide Temel Psikolojik İhtiyaç Doyumunun Aracı
Rolü” başlıklı bu çalışma Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı / Eğitim Psikolojisi
Programı’nda jüri üyelerince oy birliği ile Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.
ONAY
Bu tez Ankara Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Öğretim Yönetmeliği’nin ilgili maddeleri
uyarınca, jüri üyeleri tarafından 11/06/2021 tarihinde, Enstitü Yönetim Kurulu tarafından
ise …/…/2021 tarihinde kabul edilmiştir.
……………………………………
Prof. Dr. Yasemin KEPENEKCİ
Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü
ETİK İLKELERE UYGUNLUK BİLDİRİMİ
iii
ÖZET
Basit tanımı “Ben kimim?” sorusuna verilen yanıt olan kimlik kavramı (Hortaçsu,
2007), kimi önemli kuramcılar tarafından yaşamın asıl teması olarak ele alınmıştır
(Erikson, 1968) Kimliğe ilişkin bilgilerin işlemlenmesinde ve problem çözmede bireysel
farklılıkları açıklayan bir kavram olan kimlik stilleri (Berzonsky, 1989) üçe
ayrılmaktadır: Kaçınma yönelimli, bilgi yönelimli ve norm yönelimli kimlik stilleri. Bu
araştırmada, kimlik stilleri üzerinde belirleyici bir faktör olarak algılanan anababa
davranışları ele alınmıştır. Alanyazında var olan anababalık ve kimlik stilleri arasındaki
ilişkinin altında yatan mekanizmaların açıklanması için Öz-Belirleme Kuramında (Ryan
ve Deci, 2000) tanımlanan üç temel psikolojik ihtiyacın (özerklik, ilişki ve yetkinlik)
doyumu kavramından faydalanılmıştır ve kuram çerçevesinde bir model testi
gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla bu çalışmanın amacı, algılanan anababa davranışları
(özerklik desteği ve katılım) ile kimlik stili arasındaki ilişkide temel psikolojik ihtiyaç
doyumunun aracı rolünün incelenmesidir. Bu amaç doğrultusunda, ilişkisel tarama
deseninde bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Araştırma grubunu Ankara, Başkent ve Gazi
üniversitelerinde öğrenim görmekte olan 323 sayıda üniversite öğrencisi oluşturmaktadır
(Yaş: X̄=19,37 ss=1,09). Katılımcılar Demografik Bilgi Formu, Anne-Baba Algısı
Ölçeği, Psikolojik İhtiyaçların Doyumunda Denge Ölçeği ve Kimlik Stilleri Ölçeği-5’i
içeren çevrimiçi bir formu doldurmuştur. Toplanan veriler, SPSS ve LISREL
yazılımlarında çözümlenmiştir. Algılanan anababalık ve kimlik stillerinde sosyo-
demografik farkları görmek için t testi ve ANOVA; model testi için yapısal eşitlik
modellemesinden faydalanılmıştır. Analizler sonucunda algılanan anababalıkta cinsiyet
iv
farklılıkları; norm yönelimli kimlik stilinde ise kırsal-kentsel bölge arası farklılıklar
bulunmuştur. Öz-Belirleme Kuramına dayalı model ise doğrulanmıştır. Anne
davranışları, kimlik stillerinin üçünü de temel psikolojik ihtiyaç doyumu aracılığıyla
yordamaktadır. Ancak, baba davranışlarının dolaylı etkileri anlamsız bulunmuştur. Model
uyum iyiliği değerleri iyi ve mükemmele yakın sınırlar içerisindedir. Destekleyici
anababalık uygulamaları (özerklik desteği ve katılım) ile kimlik stilleri (kaçınma, bilgi,
norm) arasındaki ilişki Öz-Belirleme Kuramı çerçevesinde açıklanabilmektedir.
Bulguların ardından sonuçlar tartışılmış ve araştırma çıktıları doğrultusunda sonraki
çalışmalar için araştırmacılara ve uygulamalar için gençlerle çalışan uzmanlara önerilerde
bulunulmuştur.
Anahtar Sözcükler: Kimlik, anne babalık, temel psikolojik ihtiyaç doyumu, Öz-
Belirleme Kuramı.
v
ABSTRACT
Identity, which can be simply defined as the answer to the question “Who am I?”
(Hortaçsu, 2007), is considered to be the main theme of life by some important theorists
(Erikson, 1968). Identity styles, the concept that explain the individual differences in
information-processing and problem solving about identity, are divided into three
categories: Diffuse-avoident, informaton, and norm oriented identity styles (Berzonsky,
1989). In the current study, perceived parenting behaviors are considered as an important
factor on identity styles. To explain the underlying mechanisms in the relationship
between parenting and identity styles, three basic psychological needs (autonomy,
relatedness and competence) defined in Self-Determination Theory (Ryan & Deci, 2000)
are taken into account and a Self-Determination Theory based model is tested. Thus, the
main purpose of the present study is to examine the mediating role of basic psychological
needs in the relationship between perceived parenting behaviors (autonomy-support and
involvement) and identity styles. In accordance with this purpose, a correlational study is
administered. Study sample is consisted of 323 college students from Ankara University,
Başkent University, and Gazi University (Age: X̄=19,37 sd=1,09). Participants filled an
online form including demographic informations, Perception of Parents Scale (POPS),
Balanced Measure of Psychological Needs (BMPN) Scale, and Identity Styles Inventory-
5. Data is analyzed using SPSS and LISREL softwares. T test and ANOVA are performed
in order to examine the perceived parenting and identity styles in different socio-
demographic groups. For the model test, Structural Equation Modeling is administered.
The results revealed perceived parenting differences in gender groups and norm oriented
vi
identity style differences in urban and rural areas. The model based on Self-Determination
Theory is largely supported by the data. Mothers’ behaviors predicted all of the three
identity styles with the mediation of basic psychological needs satisfaction. However,
indirect effects of the fathers’ behaviors found to be insignificant. Goodness of fit indices
of the model are within perfect and good ranges. So, the relationship between supportive
parenting practices (autonomy-support and involvement) and identity styles (diffuse-
avoidant, informative, and norm orientation) can be explained within Self-Determination
Theory perspective. After the findings, the results are discussed. And suggestions, based
on the findings are made for the researchers and the practitioners who work with young
people for their future work.
vii
ÖNSÖZ
Bu çalışmanın ortaya konmasında teşekkür etmem gereken çok sayıda kişi var.
Öncelikle, bu uzun sürecin her bir adımında çok büyük emeği olan sevgili danışman
hocam Prof. Dr. Selahiddin Öğülmüş’e çok teşekkür ederim. Bana yetkin, özerk ve ilişkili
hissettirerek incelediğimiz kuramın uygulamalı örneğini yaşattığı için, en kaotik
yoğunluklarında dahi her zaman bana ayıracak vakti bulduğu için ve daha çok başında
olduğum akademik hayatımda bana yol gösterdiği için kendisine minnettarım. Ayrıca
jürimde yer alan Prof. Dr. Figen Çok ve Doç. Dr. Neslihan Güney Karaman hocalarıma
değerli katkı ve destekleri için çok ama çok teşekkür ederim.
Ankara Üniversitesi Eğitim Psikolojisi Anabilim Dalı’ndaki tüm hocalarımın bu
tezin öneri aşamasındaki katkılarının yanı sıra akademik gelişimime apayrı katkıları oldu.
Sevgili hocam Prof. Dr. Müge Artar’a her zaman paylaştığı bilgeliği yanı sıra hissettirdiği
samimiyeti ve yakınlığı için minnettarım. Doç. Dr. Tülin Şener hocama tezime sunduğu
katkıların yanı sıra güler yüzü ve neşesi ile günümü kurtardığı için, verdiği destek için
çok teşekkür ederim. Dr. Eylem Gökçe Cengiz’e burada öğrenim gördüğüm ve çalıştığım
süre boyunca sağladığı destekler için minnettarım. Ayrıca Uludağ Üniversitesi’nden
değerli hocam Dr. Ahu Öztürk’e bugün çalıştığım alanla ve konulara duyduğum merakın
ve ilginin yolunu açtığı için çok müteşekkirim.
Ankara Üniversitesi’nde birlikte çalıştığım tüm araştırma görevlisi arkadaşlarıma
çok teşekkür ederim. Burada bulunduğum süre boyunca başını ağrıttığım sevgili oda
arkadaşım ve daha da ötesi “mentörüm” Esma Daşcı’ya ne kadar teşekkür etsem az. Her
bilinmeyende, her zorlukta yanımda senin gibi daha iyi bilen bir akran olması çok güven
vericiydi. Sevgili Aslı Aşçıoğlu Önal’a her konuda sunduğu nazik destekleri için
minnettarım. Ve canım arkadaşım Kübra Berber, aynı gün başladığımız bu yolun her
adımında birbirimize sızlanabildiğimiz ve gülebildiğimiz için ne kadar şanslı hissettiğimi
sürekli dile getirdiğim gibi elbette burada da belirtmeliyim.
Anne ve babamın yaşamım boyunca sunduğunuz maddi ve manevi katkıları
olmadan bu aşamaya gelemezdim; kendilerine en büyük şükranlarımı sunuyorum. Her
konuda rehberim olan ablama ve biricik kardeşime de çok teşekkür ederim. Ayrıca değerli
arkadaşım Elif Eyüpoğlu’na da sağladığı duygusal destekleri için minnettarım.
viii
Son olarak, sevgili Derda Erdem Şala’ya teşekkürlerimi sunmalıyım. Kendisinin
sağladığı desteği burada tarif etmem mümkün değil, nitekim yeteri kadar teşekkür etmem
de mümkün değil. Sabah akşam kendisiyle tezim hakkında konuştuğum için benden sonra
en hâkim olan kişi oldu; beni sabırla dinlediğin için ve en bunalmış hissettiğim
zamanlarda güç verdiğin için çok teşekkür ederim.
ix
İÇİNDEKİLER
Sayfa
ETİK İLKELERE UYGUNLUK BİLDİRİMİ ................................................................ iii
ÖZET ............................................................................................................................... iv
ABSTRACT .................................................................................................................... vi
ÖNSÖZ .......................................................................................................................... viii
İÇİNDEKİLER ................................................................................................................. x
TABLOLAR DİZİNİ...................................................................................................... xii
ŞEKİLLER DİZİNİ ....................................................................................................... xiii
BÖLÜM 1 ......................................................................................................................... 1
GİRİŞ ................................................................................................................................ 1
Problem ........................................................................................................................ 1
Problem Durumu.......................................................................................................... 6
Amaç ............................................................................................................................ 6
Önem............................................................................................................................ 8
Sayıltılar ....................................................................................................................... 8
Sınırlılıklar ................................................................................................................... 9
Tanımlar ....................................................................................................................... 9
BÖLÜM 2 ....................................................................................................................... 11
KURAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR ........................................... 11
Kimlik ........................................................................................................................ 11
Erikson ve Psikososyal Gelişim Kuramında Kimlik ................................................. 13
Marcia ve Kimlik Statüleri Yaklaşımı ....................................................................... 15
Başarılı Kimlik. ..................................................................................................... 16
Moratoryum. ......................................................................................................... 17
İpotekli Kimlik. ..................................................................................................... 17
Dağınık Kimlik. .................................................................................................... 17
Berzonsky ve Kimlik Stilleri Modeli ......................................................................... 18
Bilgi Yönelimli Kimlik Stili. ................................................................................ 19
Norm Yönelimli Kimlik Stili. ............................................................................... 19
Kaçınma Yönelimli Kimlik Stili. .......................................................................... 20
Anababalık ................................................................................................................. 21
Özerkliği Destekleyici Anababalık ............................................................................ 25
Anababa Katılımı ....................................................................................................... 27
Yapı ............................................................................................................................ 28
Öz-Belirleme Kuramı ve Temel Psikolojik İhtiyaç Doyumu .................................... 29
Tarihçe ve Mini-Teoriler ........................................................................................... 30
Temel Psikolojik İhtiyaçlar Kuramı .......................................................................... 33
İlgili Araştırmalar ...................................................................................................... 36
Anababalık ve Kimlik ile İlgili Araştırmalar ............................................................. 36
Anababalık ve Temel Psikolojik İhtiyaç Doyumu ile İlgili Araştırmalar .................. 39
x
Temel Psikolojik İhtiyaç Doyumu ve Kimlik ile İlgili Araştırmalar ......................... 41
Anababalık, Temel Psikolojik İhtiyaç Doyumu ve Kimlik ile İlgili Araştırmalar .... 43
BÖLÜM 3 ....................................................................................................................... 45
YÖNTEM ....................................................................................................................... 45
Araştırmanın Modeli .................................................................................................. 45
Çalışma Grubu ........................................................................................................... 45
Verilerin Toplanması ................................................................................................. 47
Kişisel Bilgi Formu .................................................................................................... 47
Anne Baba Algısı Ölçeği ........................................................................................... 47
Psikolojik İhtiyaçların Doyumunda Denge Ölçeği .................................................... 48
Kimlik Stilleri Ölçeği-5 ............................................................................................. 49
Verilerin Çözümlenmesi ............................................................................................ 50
BÖLÜM 4 ....................................................................................................................... 54
BULGULAR VE YORUMLAR .................................................................................... 54
Bulgular ..................................................................................................................... 54
Demografik Değişkenler ve Kimlik Stillerine İlişkin Bulgular ................................. 54
Demografik Değişkenler ve Algılanan Anababa Davranışlarına İlişkin Bulgular .... 58
Yapısal Eşitlik Modellemesi (YEM) Bulguları ......................................................... 61
Ölçme Modeline İlişkin Bulgular ......................................................................... 61
Yapısal Modele İlişkin Bulgular ........................................................................... 66
Yorumlar .................................................................................................................... 69
Kimlik Stilinde Yerleşim Birimine Göre Farklılaşma Bulgusunun Yorumlanması .. 70
Algılanan Anababalıkta Gruplar Arası Farklılıklara İlişkin Bulguların Yorumlanması
................................................................................................................................... 71
Anababalık ile Kimlik Stilleri Arasındaki İlişkide Temel Psikolojik İhtiyaç
Doyumunun Aracı Rolünün Yorumlanması .............................................................. 73
BÖLÜM 5 ....................................................................................................................... 77
SONUÇLAR VE ÖNERİLER ....................................................................................... 77
Sonuçlar ..................................................................................................................... 77
Öneriler ...................................................................................................................... 79
Araştırmacılara Yönelik Öneriler .............................................................................. 79
Uygulamacılara Yönelik Öneriler .............................................................................. 80
KAYNAKLAR ............................................................................................................... 81
EKLER ........................................................................................................................... 93
EK 1. Etik Kurul Onayı ............................................................................................. 94
EK 2. Kişisel Bilgi Formu ......................................................................................... 95
EK 3. Anne Baba Algısı Ölçeği- Örnek Maddeler .................................................... 96
EK 4. Psikolojik İhtiyaçların Doyumunda Denge Ölçeği-Örnek Maddeler .............. 97
EK 3. Kimlik Stilleri Ölçeği-5 -Örnek Maddeler ...................................................... 98
BENZERLİK BİLDİRİMİ ............................................................................................. 99
ÖZGEÇMİŞ .................................................................................................................. 100
xi
TABLOLAR DİZİNİ
Tablo Sayfa
xii
ŞEKİLLER DİZİNİ
Şekil Sayfa
xiii
BÖLÜM 1
GİRİŞ
İnsan kendine özgü, biricik bir varlıktır. Bizi bireysel olarak farklı kılan en temel
özelliklerimizden biri de kimliğimizdir. İnsanların kendilerini tanıma sürecinin ürünü
olarak tanımlanabilecek bu kavram, çok uzun süredir sosyal bilimcilerin ilgi alanına
girmiştir ve çok sayıda disiplinden kuramcılar tarafından farklı açıklamalar sunulmuştur.
Aynı şekilde psikoloji tarihinde de kendine oldukça geniş bir yer bulmuştur.
Kimlik kavramı psikolojide oldukça uzun bir geçmişe sahiptir. Psikolojinin
değişik alt dallarında kendine farklı bağlamlarda yer bulan kimlik konseptinin, en erken
temellerinin bilince dayalı açıklamalar sunan William James ve sosyalleşme odaklı
kavramsallaştırmalar yapmış olan George Herbert Mead tarafından atıldığı söylenebilir.
Her iki yaklaşım da günümüzde kimlik üzerine klinik, sosyal ve gelişim psikolojisi gibi
farklı alanlarda öne sürülen çeşitli açıklamalara dayanak oluşturmuştur (Hammack,
2015). Kimlik kavramının nasıl tanımlandığı, ele alan kuramcıya ve kuramın ait olduğu
disipline göre farklılık gösterebilmektedir.
Bir yaşam dönemi olarak ergenlik, bireylerin gelişim sürecinde en çok kendilerine
odaklandıkları, kendilerini tanımaya yöneldikleri, kim oldukları ve olmak istediklerine
ilişkin arayışlara girdikleri dönemdir. Bir başka deyişle, ergenlikte insanlar kimlikleri
üzerine düşünmeye başlamaktadırlar. Ergenlik alanındaki kuramcıların tamamı, bu
dönemin ana temasının kimlik olduğunu belirtmektedir. Bu dönemde insanlar, “gerçek
kimliklerine” ve “ideal kimliklerine” ilişkin bir arayışa girerler (Steinberg, 2017a).
Günümüzde “beliren yetişkinlik” adı verilen dönemde de kimliğin temel bir konu olduğu
düşünülmektedir (Arnett, 2000).
Gelişim alanında kimlik kavramı üzerine kuramsal temeller Erikson tarafından
ortaya atılmıştır; bu araştırma alanının başlangıcından bu yana tüm kuramsal
1
açıklamaların Erikson’un Psikososyal Gelişim Kuramı’ndaki kimlik açıklamalarına
dayandığı söylenebilir (Atak, 2011). Erikson, yaşam dönemlerini ele aldığı kuramında,
söz konusu dönemleri, ana konusu olan bir kriz ve karşısında yer alan çözüm ile
tanımlamıştır. Ergenlik döneminde ortaya çıkan kriz, “kimlik kazanımına karşı kimlik
karmaşası” olarak tanımlanmıştır. Ergenlik döneminde bireyler için kimlik kazanımı
önemli bir psikososyal görevdir. Psikososyal Gelişim Kuramına göre insan hayatının en
önemli konusu kimliktir (Miller, 2017). Erikson’a göre kimliğin biçimlenmesinde önemli
iki alan olan meslek ve ideoloji konularında gerçekleştirilen bağlanmaları çeşitli
denemeler takip etmekte; geçmiş deneyimler arasından başarılı olanlar ile yeni
deneyimler arasından memnun kalınanların entegrasyonu ile kimlik biçimlenmektedir
(Schwartz, 2001). Erikson’a göre kimlik içsel-kişisel bir yapı olmakla beraber, çevresel
faktörlerden de etkilenmektedir. Erikson, James’in bilişsel bakış açısı ile Mead’in “sosyal
bir ürün olarak kimlik” anlayışını bütünleştirmiştir (Hammack, 2015). Ayrıca, Erikson
psikanalitik kökenden gelen bir kuramcı olarak, “ego” kavramı ile de ilgilenmiş; Neo-
Psikanaliz akımlarında yer alan kimlik açıklamalarının mirasçısı ve toparlayıcısı
olmuştur. Sonuç olarak, Erikson’un farklı bakış açılarıyla öne sürülen kimlik
açıklamalarını bütünleştirdiği ve sistematik bir şekilde ilk açıklamaları sunduğu
söylenebilir.
Erikson tarafından temellendirilen kimlik açıklamaları, James Marcia tarafından
geliştirilmiş ve ölçülebilir hale getirilmeye çalışılmıştır. Bir psikososyal görev olarak
kimlik kazanımı sürecinde Marcia (1966) iki boyut tanımlamıştır: “Kriz” ve “bağlanma”.
(İlerleyen zamanda “kriz” kavramı “keşif” şeklinde isim değiştirmiştir.). Keşif
(exploration) kavramı ile kişinin ideoloji, kariyer, din gibi konularda alternatiflerini
araştırması, çeşitli roller ve yaşam planları üzerine düşünmesi ifade edilirken; bağlanma
(commitment) kavramı “belli bir eylem ya da değere yönelik gerçekleştirilen içsel
yatırım” anlamına gelmektedir (Kroger ve Marcia, 2011). Buna göre ergenler, keşif ve
bağlanma boyutlarındaki derecelerine göre “başarılı”, “askıya alınmış”, “ipotekli” ve
“dağınık” şeklindeki kimlik statülerinden birini edinir. Kısaca Marcia, kimlik kazanımı
karşısında rol karmaşası şeklinde olan ikili seçeneği dört kategoriye çıkarmış ve kimlik
statüsü kavramını geliştirmiştir.
Kimlik konusunda kişilik psikolojisine dayalı bu kuramsal açıklamaların ardından
Berzonsky (1989) tarafından farklı bir yaklaşım sunulmuştur: Kimliğin sosyal-bilişsel
modelinin ele alındığı bu yaklaşımda, bireylerin düşünme, karar verme ve problem çözme
süreçleri bakımından kimlik yönelimleri sınıflandırılmıştır. Bu bağlamda üç farklı kimlik
2
stili bulunmaktadır: Bilgi yönelimli kimlik stili, norm yönelimli kimlik stili ve kaçınma
yönelimli kimlik stili.
Bilgi yönelimli kimlik stiline sahip bireyler, karar vermeden önce mümkün
olduğunca fazla kaynağı araştırma eğilimindedirler. Norm yönelimli kimlik stilinde ise
toplumsal olarak kabul gören standartlara uyum gösterme ve ebeveyn gibi önemli
figürlerin görüşlerine uygun kararlar verme eğiliminde olmaktadırlar. Bu bireyler daha
otomatik şekilde kimliğe ilişkin kararlarını verme eğilimindedir. Kaçınma yönelimi ise
durumlar kaçınılmaz hale gelene dek karar vermeyi ertelemeyi ifade etmektedir. Kaçınma
yönelimli bireyler durumsal ödüller ile çevrenin talep ve cezalarından daha fazla
etkilenmektedir (Berzonsky, 2011).
Kimliği etkileyen çok sayıda faktör vardır: Politika, ekonomi, sosyal medya, okul
ve aile bunlardan bazılarıdır. Bu bağlamda, anababaların sergilediği tutum ve
davranışların önemli bir yeri bulunmaktadır. Güvenli bir ortamda, bireyin ihtiyaçlarını
destekleyen aile, sağlıklı bir kimlik gelişimi için çok önemlidir.
Anne ve babaların çocuk gelişimindeki belirleyici etkisi çok uzun süredir
bilinmektedir. Bununla uyumlu şekilde, anababaların çeşitli davranışları ile sağlıklı ergen
gelişimi arasındaki ilişkiler ortaya konmuştur (DeVore ve Ginsburg, 2005). Ergenlik
döneminin en önemli gelişimsel görevi olan özerklik ve kimlik kazanımı da anababanın
çok çeşitli davranışlarından etkilenmektedir. Dahası, bu dönemde ergenin kazanması
beklenen en önemli beceri, üzerinde yetkinleşme sürecinde olduğu özerkliğin yanı sıra
anababası ile yakınlığını koruyabilmesidir (Atak, 2011). Bu bağlamda, anababa tutum ve
davranışları ile kimlik gelişimi arasındaki ilişki çok sayıda araştırmacı tarafından ortaya
konmuştur (Beyers ve Goossens, 2008).
Anababalık ve ergenlikte kimlik gelişimi arasındaki ilişkinin altında yatan
mekanizmaların açıklanmasında, insan motivasyonuna ilişkin bir makro teori olan Öz-
Belirleme Kuramı (Self-Determination Theory) faydalı bir bakış açısı sunmaktadır. Öz-
Belirleme Kuramının temel önermesi, insanların gelişmeye yönelik bir eğilimle dünyaya
geldiği ve sosyal bağlamın bu eğilimi destekleyebileceği gibi engelleyebileceği
şeklindedir. Kuramcılar bu kapsamda evrensel olduğunu ileri sürdükleri üç temel
psikolojik ihtiyaç (yetkinlik, özerklik ve ilişki) ortaya koymuşlardır. Bu ihtiyaçların
doyuma ulaşmasında çevre desteği oldukça belirleyicidir. Başka bir deyişle, yetkinlik,
özerklik ve ilişki ihtiyaçları doğuştan getirilen gereksinimler olsa da bu ihtiyaçların
doyuma ulaşması ya da tam tersine engellenmesi, sosyal bağlam ve çevre tarafından
belirlenmektedir (Deci ve Ryan, 2012).
3
Öz-Belirleme Kuramı’nda, çok çeşitli konularda açıklamalar sunulduğu gibi,
anababalıkla ilgili kavramsallaştırmalar da yapılmıştır. Anababalık davranışları, üç temel
psikolojik ihtiyaca karşılık gelecek şekilde iki kutupta yer alabilen üç boyutta
sınıflandırılmaktadır (Ryan ve Deci, 2017): Anababanın özerklik desteği, yapı
davranışları ve katılımı.
Özerkliği destekleyici anababalık, Öz-Belirleme Kuramı kapsamında
“anababanın, ergenin kendi kişisel ilgi ve değerlerini, karar verme işlevini desteklemesi”
olarak tanımlanmaktadır. Kuram kapsamında özerklik desteği, bağımsızlığın teşvik
edilmesi şeklinde meydana gelmemektedir; bağımsızlıktan farklı olarak, çocuk anababa
ile yakınlık hisseder, tamamen kopma yaşanmaz fakat kararlarında otonomi sahibidir.
Kuramın genelinde de “özerklik” kavramı ayrışmayı ve tamamen bağımsız olmayı değil;
karar vermede ve eylemlerde gönüllü olmayı ifade etmektedir (Soenens, Vansteenkiste,
Lens, Luyckx, Goossens, Beyers ve Ryan, 2007). Anababanın özerklik desteği ile ergenin
uyum (Kındap, 2011), iyi-oluş (Lekes, Gingras, Philippe, Koestner ve Fang, 2010) ve
akademik performans (Wong, 2008) düzeyi arasında olumlu ilişkiler bulunmuştur.
Öz-Belirleme Kuramında özerkliği destekleyici anababalığın karşı ucunda kontrol
davranışları yer almaktadır (Joussemet, Landry ve Koestner, 2008). Ebeveynlik
literatüründe kontrol, psikolojik kontrol ve davranışsal kontrol olarak ikiye ayrılmaktadır.
(Sayıl ve Kındap Tepe, 2012). Psikolojik kontrol, çocuğun ya da ergenin duygu ve
düşünceleri üzerindeki ebeveyn manipülasyonunu ifade eder ve özerklik desteğinin
tersinde yer alan kutuptur (Soenens ve Vansteenkiste, 2010). Öz-Belirleme Kuramına
dayanan araştırmalarda, anababanın psikolojik kontrolünün ihtiyaç doyumsuzluğuna yol
açtığı ve bu yolla gelişime ilişkin parametrelerle negatif ilişkiler gösterdiği ortaya
konmuştur (Cordeiro, Paixao ve Lens, 2015). Bu bağlamda, özerkliği destekleyici
anababalığın kontrolcü anababalık davranışlarının yıkıcı etkisine karşı çocuk ve gençleri
destekleyici bir nitelik taşıdığı öne sürülebilir.
Öz-Belirleme Kuramının anababalığı kavramsallaştırmakta kullandığı bir diğer
davranış türü ise “yapı”dır (Grolnick, Weiss, McKenzie ve Wrightman, 1996). Yapı, Öz-
Belirleme Kuramı kapsamında ele alınan temel psikolojik ihtiyaçlardan yetkinlik
gereksinimine karşılık gelen ebeveyn desteği davranışıdır. Yapı kavramı, “iskele kurma”
davranışlarını; performansın amaçlanmasındansa uzmanlık amaçları benimsenmesini;
kılavuzluğu, kontrol edici olmayan rehberliği; değerlendirici değil, bilgilendirici
geribildirimler verilmesini ve kontrolcü olmayan bir şekilde sınırların çizilmesini ifade
eder (Ryan ve Deci, 2017).
4
Anababalığın üçüncü boyutu olan katılım kavramının ise tarihi çok eskidir;
ebeveynlik stillerinin incelendiği kuramsal araştırmaların oldukça uzun zamandır ele
alınmakta olan önemli bir boyutudur. Öz-Belirleme Kuramı kapsamında ise bu kavram,
insanların doğuştan getirdiği bir diğer ihtiyaç olan ilişki gereksinimini destekleyen
ebeveyn davranışlarını ifade etmektedir. Bu kuramda katılım, ebeveynin çocuğun
yaşantısına ilgili olması, vakit ayırması ve duygusal kaynaklarını çocuğu için kullanması
şeklinde kavramsallaştırılmıştır (Grolnick ve Ryan, 1989). Literatürde anababa
katılımının, ergenin okula uyumu ve bağlılığı ile pozitif ilişkisini gösteren çalışmalar
mevcuttur (Simons-Morton ve Crump, 2003). Ayrıca, anababa katılımı ile alkol ve madde
kullanımı arasında da negatif ilişkiler bulunmaktadır. Ebeveyn katılımı ile ergenlikteki
alkol problemleri ilişkisinin araştırıldığı çalışmada, katılımın alt boyutlarından
“ebeveynle ortak etkinlik katılımı”nın alkole ilişkin problemlere yönelik koruyucu bir
etken olduğu; annenin ortak etkinlik katılımının ise hem alkol kullanımına hem de riskli
davranışlara yönelik koruyucu faktör olduğu ortaya konmuştur (Goncy ve van Dulmen,
2010).
Yukarıda açıklandığı üzere, anababa katılımının ve özerklik desteğinin pek çok
bakımdan çocuk ve ergen gelişimi üzerinde olumlu etkileri bulunmaktadır (Grolnick,
Ryan ve Deci, 1991). Bu bulgularla tutarlı olarak, anababanın katılımı ve özerklik desteği
ile ergenlerin duyuşsal iyi oluşu arasındaki pozitif ilişki Türk örneklemde doğrulanmıştır
(Kocayörük, 2012b). Ergenlerde olduğu gibi genç yetişkinlerde de özerklik desteği, temel
psikolojik ihtiyaç doyumu ve yaşam doyumu arasında pozitif ilişkileri vurgulayan
araştırmalar da Öz-Belirleme Kuramının temel önermelerini desteklemiştir (Cihangir
Çankaya, 2009). Bir başka çalışmada da özerkliği destekleyen ebeveyn davranışları, öz
belirleme yönelimi, ergenlerin uyumu ve olumlu sosyal davranışı arasında olumlu
ilişkiler bulunmuştur (Kındap, 2011).
Özetle, anababalığın önemli iki boyutu olan katılım ve özerklik desteğinin, çocuk
ve ergenlerde gelişimsel parametrelerle olumlu ilişkiler içinde olduğu ifade edilebilir.
Ergenliğin en önemli görevi olan kimlik kazanımı ile anababanın destekleyici davranışları
arasındaki pozitif ilişkileri doğrulayan çalışmalar da alanyazında yer almaktadır.
Anabababalık ile ergenin kimlik gelişimi arasındaki ilişkiyi Öz-Belirleme Kuramı
çerçevesinde ele alan çalışmalar da alan yazında mevcut olmakla birlikte (Luyckx,
Vansteenkiste, Goossens ve Duriez, 2009), bu çalışmalarda ağırlıklı olarak kimlik
statülerinin ele alındığı ve çoğunlukla özerklik desteğine daha fazla vurgu yapıldığı
görülmektedir. Elbette dönemsel olarak ergenlikte özerkliğin önemi artmakla beraber,
5
Türkiye özerk-ilişkisel benliğin hakim olduğu bir kültüre sahip olduğundan, yalnızca
özerklik desteği değil; ilişki ihtiyacı da optimal gelişim için bir o kadar önemli olmaktadır
(Kağıtçıbaşı, 2019). Bu nedenle bu çalışmada anababaların özerklik desteği ile beraber
ilişki desteklerinin temel psikolojik ihtiyaçlar aracılığıyla kimlik üzerindeki dolaylı etkisi
incelenecektir.
Problem Durumu
Amaç
6
d. Yaşamının çoğunu geçirdiği yerleşim birimine
göre farklılaşmakta mıdır?
2. Babadan algılanan özerklik desteği ergenin;
a. Yaşına
b. Cinsiyetine
c. Sosyo-ekonomik düzeyine
d. Yaşamının çoğunu geçirdiği yerleşim birimine
göre farklılaşmakta mıdır?
3. Annenin algılanan katılım düzeyi ergenin;
a. Yaşına
b. Cinsiyetine
c. Sosyo-ekonomik düzeyine
d. Yaşamının çoğunu geçirdiği yerleşim birimine
göre farklılaşmakta mıdır?
4. Babanın algılanan katılım düzeyi ergenin;
a. Yaşına
b. Cinsiyetine
c. Sosyo-ekonomik düzeyine
d. Yaşamının çoğunu geçirdiği yerleşim birimine
göre farklılaşmakta mıdır?
5. Katılımcıların kimlik stillerinde (kaçınma, bilgi ve norm) sosyo-demografik
değişkenler olan
a. Yaş
b. Cinsiyet
c. Sosyo-ekonomik düzey
d. Yaşamının çoğunu geçirdiği yerleşim birimine
açısından farklılaşma var mıdır?
6. Anababadan algılanan katılım ve özerklik desteği ile kimlik stilleri arasındaki ilişkide
temel psikolojik ihtiyaç doyumunun aracı rolü var mıdır?
7
Önem
Sayıltılar
8
Sınırlılıklar
Tanımlar
9
yönelimli”, “norm yönelimli” ve “kaçınma yönelimli” olmak üzere üç farklı türde kimlik
stili bulunmaktadır (Berzonsky, 1989).
10
BÖLÜM 2
Kimlik
11
dek süregelen iki ekoldür. Psikolojide de bu iki ayrı ekolü temel alan farklı kimlik
kuramları geliştirilmiştir (Hammack, 2015). Kimliği ele alan kuramlar ve yaklaşımlar, bu
konuyu kimliğin gelişimini, sosyal ve tarihsel kökenlerini, kimliklerle özdeşleşmeyi,
çevre ile kimlik arasındaki ilişkileri ve kimlik-davranış ilişkisi gibi farklı bağlamlarda
inceleyebilmektedir (Hortaçsu, 2007: 18).
W. James, bireysel kimliği ele aldığı ve yaklaşımını sunduğu “The Principles of
Psychology” kitabında daha çok benlik (self) kavramından söz eder. Sosyal gruplara ve
bu gruplara aidiyete dayalı bir kimlik anlayışındansa James bilinç/düşünce akışının
temelini oluşturması bakımından benliğe ve bireysel kimliğe önem atfetmiştir (Leary,
1990). James’in kimlik anlayışı tamamen bireysel düzeyde kalmıştır, tam anlamıyla
toplumsal bir vurguya yer vermemiştir. Benliği “özne olarak benlik” (İngilizcede “I”
olan, ben öznesi) ve “nesne olarak benlik” (İngilizcede “Me” olan, karşılığı “beni” olan
nesne) olarak 2’ye ayırmıştır. James, bireylerin kendilerini algılayan kişi sayısı kadar
kimliği olduğunu belirtmiştir; bir başka deyişle insanların birden çok sosyal benliği
olduğunu öne sürmüştür. Buna ek olarak, James’in yaklaşımı benliği özne olarak ele
aldığından kimlik oluşumu/biçimlenmesi üzerine ortaya atılmış olan anlatısal (narrative)
kimlik yaklaşımlarına temel oluşturmuştur. Bunun yanı sıra işlevsel yaklaşımı nedeniyle
de psikolojide kimliği inceleyen kimi yaklaşımların temelinde W. James’in benlik
kuramının yattığı öne sürülebilir (Carlsen, 2009).
Daha önce de belirtildiği gibi, James’in öncülüğünü yaptığı bireyci kimlik ekolüne
karşın kimliğin sosyal yönüne vurgu yapan bir diğer öncü ekol de Sembolik
Etkileşimciliktir. Cooley’in yaklaşımı temelde benliğin diğerleri ile etkileşimlerinden
doğduğunu; diğerleri tarafından nasıl algıladığından etkilenen bir yapı olduğunu öne
sürmüştür (ayna benlik) (Serpe ve Stryker, 2011). Cooley’in düşüncelerini geliştiren ve
bu yaklaşımın en önemli temsilcisi olan Mead, sosyal davranışçı bir perspektifle, benliğin
toplumdaki diğer bireylerle olan etkileşimlerle, -dil de dahil olmak üzere- semboller
aracılığı ile inşa edildiğini öne sürmüştür. Bu yaklaşıma göre kişilerarası etkileşim,
iletişim ve sembollerin karşılıklı alışverişi insanların dünyayı anlamlandırmasını
sağlamaktadır (Hammack, 2015). Dolayısıyla bu yaklaşımda benlik tamamen toplumsal
bir kavramdır. Ayrıca, James’ten farklı olarak Mead’in yaklaşımında benlik bir nesne
olarak görülmüş; tutum ya da eylem planı olarak tanımlanmıştır (Serpe ve Stryker, 2011).
Bu doğrultuda, Tajfel ve Turner tarafından oluşturulan ve grup dinamikleri konusunda
sosyal psikolojide kendine önemli bir yer edinmiş olan Sosyal Kimlik Kuramı, Sembolik
12
Etkileşimcilikten etkilenen güncel psikoloji kuramlarına örnek olarak gösterilebilir
(Carlsen, 2009).
Gelişim Psikolojisi alanı özelinde bakıldığında, kimlik kuramlarının çeşitlilik
gösterdiği görülmektedir (Atak, 2011). Anlatısal kimlik, statü yaklaşımı, kimlik stilleri
ve süreç modelleri gibi farklı yaklaşımlardan söz edilmesi mümkündür. Günümüzde
ergenlik ve beliren yetişkinlik gibi yaşam dönemlerinde kimliğin gelişimsel olarak ele
alındığı araştırmalarda süreç yaklaşımı olarak adlandırılan modeller oldukça popülerdir.
(Demir Kaya ve Çok, 2021). Kimliğin sosyal-bilişsel bir kavramsallaştırma çerçevesinde
ele alınmasında Berzonsky (1989)’nin kimlik stilleri yaklaşımı, niteliksel ve kültüre
duyarlı bir perspektifle çalışılmasında ise anlatısal kimlik modeli alanyazında yer
almaktadır. Kimliğe ilişkin farklı boyutlara vurguda bulunmakta olan bu yaklaşımların
tümünün Erikson (1968)’in öncü kuramına dayandığının söylenmesi yanlış olmaz (Demir
Kaya ve Çok, 2021). Bu nedenle, öncelikle Erikson (1968)’un Psikososyal Gelişim
Kuramı çerçevesinde kimlik yaklaşımı tanıtılacaktır.
Kimliğe ilişkin yukarıda kısaca tanıtılan her iki temel yaklaşımdan da etkilenen
ve kimliğe hem toplumsal hem de bilişsel bir vurguda bulunarak bu iki yaklaşımı
bütünleştiren gelişim kuramcısı Erik Erikson, insan gelişimini evreli yaklaşımla ele aldığı
kuramında kimliğe merkezi bir rol atfetmiş ve gelişimini incelemiştir (Hammack, 2015).
Erikson (1968), insan gelişimini sekiz evrede ele almıştır. Her evre temel bir
çatışma içermektedir. Evrenin içerdiği çatışmanın başarı ile tamamlanması, bir sonraki
evreye sağlıklı bir şekilde geçilmesini sağlamaktadır. Her bir evre, iki uç durumu içeren
bir çatışmadan oluşur; bu uçlar dönemin başarılı ya da başarısız şekilde çözümlenmesini
ifade etmektedir.
İlk evre “temel güvene karşı güvensizlik” olarak adlandırılmaktadır. Bu evrede
bebekler gereksinimlerinin anneleri tarafından karşılanacağına ve onu göremediklerinde
geri döneceklerine güvenirler. Ayrıca Erikson (1968: 96) “güven” kavramı ile bebeğin
diğer bireylere yönelik olduğu gibi kendine yönelik bir güven duygusunu ifade etmektedir.
Bu dönemi başarı ile atlatan bireyler, güvenli ve güçlüklerle baş etmede daha başarılı
olmanın temelini atmış olurlar. İkinci evre, 2-3 yaşları arasında gerçekleşen “özerkliğe
karşı utanç ve kuşku” dönemidir. Bu dönemde kasların da gelişmesiyle biyolojik anlamda
daha ileri becerilere sahip olan çocuk, çevresi üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmak
13
ister. Bu evrede başarılı olunabilmesi için temel güven duygusunun başarı ile kazanılmış
olması şarttır. Tuvaletini kontrol edebilen, yürümeye başlamış ve konuşan çocuk bir irade
savaşı verir ve bunun sonucunda özerklik kazanamazsa utanç duygusu oluşur. Başarı ise
otonomi duygusunun kazanılmasıdır. Bu evreyi takip eden üçüncü evrede 4-5 yaş çocuğu
için dönemin temel çatışması girişkenliğe karşı suçluluk duygusudur. “Çalışkanlığa karşı
aşağılık duygusu” olarak adlandırılabilecek olan dördüncü evre ise 6 yaşlarından erinliğe
dek süren dönemdir. Bu dönemde çocukların odak noktası öğrenme ve başarıdır. Bu
dönemde başarı duygusunu yaşayan çocuklar yetkinlik hissederken, başarısızlıklar
aşağılık duygusuna yol açar. Bu dönemi takiben gerçekleşen “kimlik kazanımına karşı
kimlik karmaşası” olarak adlandırılan beşinci evrede ise ana tema kimliktir. Önceki
evrelerde güven, özerklik, girişkenlik ve yetkinlik ile temelleri atılan benlik duygusunun
bütünleştirilmesi bu evrede gerçekleşir. Bu evreyi başarı ile tamamlayan ergenler, genç
yetişkinlik dönemini içeren “yakınlığa karşı yalıtılmışlık” evresinde anlamlı yakın
ilişkiler kurmaya yönelik temel atmış olurlar. Orta yetişkinliği kapsayan yedinci evre
“üretkenliğe karşı durgunluk” dönemi insanların sonraki kuşaklar için üretkenlik isteğini
ifade etmektedir. Kuramın son evresi olan “bütünlüğe karşı umutsuzluk” yaşlılık
dönemindeki bireylerin yaşamlarını gözden geçirmesini ve bunun sonucunda sağlıklı bir
bütünlük duygusuna ya da pişmanlığın yol açtığı umutsuzluğa ulaşmasını ifade eder.
Erikson, her bir yaşam dönemini belli çatışmaları içeren temalarla tanımlamış olsa
da kuramının temelinde kimlik yer almaktadır. İnsan hayatının ana teması kimlik
arayışında yatmaktadır (Miller, 2017). Erikson, psikanalitik gelenekten gelen bir kişilik
kuramcısı olarak kimliği “ego” kapsamında ele almıştır. Kimliğin içeriğini oluşturan ve
çocukluktan getirilen özellikleri, becerileri, toplumsal rolleri, yetenek ve becerileri
bütünleştiren şey bu kurama göre aslında egodur (McAdams ve Zapata-Gietl, 2015).
Kuram, kimlik kazanımı sürecinin temellerinin çocuklukta atıldığını; fakat olgun bir
şekilde düşünmenin başlangıcının ergenlikte gerçekleştiğini öne sürmektedir.
Erikson, kuramının merkezine yerleştirmiş olduğu kimlik kavramını, birkaç farklı
biçimde tanımlamıştır. Bu kavramsallaştırmalar arasında “subjektif nitelikteki
canlandırıcı bir aynılık ve devamlılık hissi”, “kişisel ve kültürel kimliğin bütünlüğü”,
“ekonomik, dini ya da politik özellikleri içeren his”, “kişisel olarak benzersiz olmanın
bilinçli hissi” gibi tanımlar ve daha fazlası yer almaktadır (Erikson, 1968). Buradan
hareketle, Erikson’un kimliğin pek çok yönüne dikkat çektiğini öne sürmek yanlış
olmayacaktır.
14
Erikson’un kuramı, insanın psikososyal gelişimine ve kimliğe dair en erken ve
kapsamlı açıklamalardan olması bakımından çok önemlidir. Daha önce de söz edildiği
üzere, ergenlik ve kimlik üzerine geliştirilen kuramlar ve modeller, Erikson’un kuramına
dayanmaktadır. Ayrıca insan gelişimini açıklayan en kapsamlı kuramlardan biri olduğu
rahatlıkla söylenebilir. Bu gibi güçlü yönlerine karşın, kurama ilişkin eleştiriler de yer
almaktadır. Miller (2017), Erikson’un kuramının zayıf yanlarını şu şekilde
sıralamaktadır: Klinik gözlemlerden hareketle oluşturulmuş olması dolayısıyla bu kuram,
iddialarının test edilebilirliğinin ve ampirik kanıtların yetersiz olması nedeniyle
eleştirilmiştir. Bir başka deyişle, kuram “sistematiklik” bakımından zayıf görülmüştür.
Bunun yanı sıra evreli anlayışın yeteri kadar açıklanmadığı öne sürülmüştür. Gelişimin
neden evrelerle gerçekleştiğine ve evreler arası geçişin nasıl gerçekleştiğine ilişkin
açıklamaları zayıf kalmaktadır. Bunun yanı sıra, Sorell ve Montgomery (2001),
Erikson’un Psikososyal Gelişim Kuramını batı kültürü odaklı olması ve erkek-merkezli
olduğu şeklinde eleştirmiştir. Özetle, farklı nedenlerden dolayı çeşitli zayıflıklara sahip
olsa da, Erikson’un kuramı insan gelişimine ilişkin en büyük kuramlardan biri olması ve
kendisini takip eden çok sayıda kurama temel oluşturması ile en önemli kuramlardan bir
tanesidir. Erikson’un kuramını ve özellikle de kimlik üzerine açıklamalarını temel alan
kuramlardan bir tanesi de Marcia ve Kimlik Statüleri Yaklaşımıdır.
15
dağınık kimlik. Kimlik statülerinin keşif ve bağlanma boyutundaki durumları Şekil 1’de
özetlenmiştir:
16
sürülebilir. Ayrıca denetim odaklarının içsel nitelikte olduğu da pek çok çalışmada
gösterilmiştir (Marcia, 1993b).
17
Soyut bir kavram olan kimliğin ölçülebilir hale getirilmesinde katkıları çok büyük
olan Marcia, kendisini takip eden kimlik statüsü yaklaşımcılarına öncü olmuştur. Uzun
yıllar süren araştırmalarla geliştirilmiş ve kayda değer sayıda araştırmayla doğrulanan
kimlik statüsü paradigması, psikoloji alanında önemli bir yere sahiptir (Kroger ve Marcia,
2011). Ayrıca kimlikle ilgili olarak literatürde en çok çalışılmış olan yaklaşımdır.
Bununla beraber, kuramın eleştirilen yönleri de olmuştur: Erikson’un kuramına
dayandığını bildiren Marcia’nın yaklaşımının, Erikson’un kuramsal görüşlerini tam
olarak doğru şekilde ele almadığını belirten eleştirilerin yanı sıra kuramın
temellendirildiği görüşmelerin erkek odaklı olup kadınları yeterince yansıtmadığı gibi
eleştiriler de alanyazında yer almaktadır (Schwartz, 2001; Atak, 2011). Sonuç olarak,
Marcia’nın kimlik statüleri yaklaşımı, çeşitli eleştiriler almakla beraber alandaki en
önemli ve kullanışlı modeller arasında yer almaktadır.
18
gerçekliğin, algılanan şey olduğudur. İnsanların yaşamlarında meydana gelen olaylar
üzerine düşünceleri ve yorumları, gerçekliğin kendisini oluşturmaktadır, olayların
objektif olarak ne olduğunun önemi yoktur; kişinin algısı gerçekliği oluşturur. Bununla
beraber, insanlar her zaman bilinçli bir şekilde kimlikleri ve benlikleri üzerine kafa
yormamaktadır. Bu süreçlerin çoğu otomatik bir şekilde gerçekleşmektedir. Kişiler,
benlik teorilerinin her zaman farkında olmak zorunda da değildir. Dolayısıyla
Berzonsky’nin kuramı, kimliğin kişinin “gerçek” benliği ile ne denli tutarlılık taşıdığı gibi
konularla ilgilenmemektedir; kimliğe ilişkin bilgiyi işleme sürecini ele almakta ve bunun
ne denli kullanışlı olduğunu incelemektedir. Kişinin deneyimlerini yorumlamasını,
kendini bir yerde konumlandırmasını sağlamakta ve aynı bilimsel teorilerde olduğu gibi
gelecekle ilgili bazı yordamalarda (öngörülerde) bulunmasını, problem çözmesini
sağlamaktadır (Berzonsky, 2011).
Buraya dek sunulmuş olan temel açıklamalardan hareketle, Berzonsky (1988)
insanların kimliğe ilişkin düşünme, problem çözme, karar verme gibi sosyal-bilişsel
faaliyetlerindeki bireysel farklılıkları incelemiştir. Bu incelemeler sonucunda “kimlik
stili” olarak adlandırdığı üç ayrı kategoriye ulaşmıştır: Bilgi yönelimli kimlik stili, norm
yönelimli kimlik stili ve kaçınma yönelimli kimlik stili.
Bilgi Yönelimli Kimlik Stili. Bilgi yönelimli kimlik stiline sahip bireyler, sosyal
psikoloji literatüründeki “acemi bilim insanı” benzetmesindeki gibi, etkin bir şekilde bilgi
toplar, analiz eder ve yorumlarlar. Rasyonel bir şekilde kimliğe dair bilgileri ararlar,
sorgular ve eleştirel bir şekilde incelerler. Kararları ve davranışları üzerine aktif bir
şekilde düşünmekte, şüpheci bir bakış açısı benimsemekte ve alternatiflerle karşılaşınca
bunu tehlike olarak görmeyip görüşlerini revize etmektedirler (Berzonsky, 2011). Bu
bireyler, değişik fikirlere ve değerlere açıklık, problem odaklı baş etme stratejilerini
kullanma ve bilişsel olarak karmaşıklık düzeyleri açısından yüksek puanlar gösterme
eğilimindedir (Berzonsky, 2004a).
19
düşünmeksizin reddetme eğiliminde olmaktadırlar. Toplumsal normları, referans gruplar
ile yaşamlarındaki önemli kişilerin görüşlerini eleştirel düşünme ile incelemeden ve
üzerine kafa yormadan kabul etmektedirler. Bu da onların “dogmatik benlik-teorisyeni”
olmasına ve kendilerince tehlikeli olan farklı görüşlere karşı kendilerini korumaya çalışan
“savunmacı” bireyler olmalarına yol açmaktadır (Berzonsky, 2011). Norm yönelimli
kimlik stiline sahip bireyler katı hedeflere sahip olmaktadır ve belirsizliğe tahammül
edememekte, esneklik gösterememektedir (Berzonsky, 2004a).
20
süreçlere odaklandığından zaman içerisinde daha sabit kalmakta ve başka kimlik
değişkenleri değişiklik gösteriyor olduğunda dahi kararlılık göstermektedir; geliştirilen
yapıda gözlenen bu tutarlılık da alanyazında takdir gören bir yönü olmuştur (Schwartz,
2001). Özellikle bilişsel değişkenlerle (düşünme stilleri, biliş ihtiyacı, öz-düzenleme vb.)
ilişkileri tutarlı sonuçlar vermiştir ve bunun yanında psikososyal değişkenlerle de
(anababalık tarzları, psikolojik/davranışsal kontrol vb.) çok sayıda çalışma
gerçekleştirilmiştir (Berzonsky, 2011). Ayrıca ABD ve Avrupa’daki çok sayıda ülkenin
yanı sıra kuramın geliştirildiği kültüre oldukça uzak kültürlerde de (Türkiye, Hindistan
vb.) çalışılmıştır (Berzonsky, 2004a; 2011). Tüm bu nedenlerden dolayı, yıllar içinde
geliştirilen bu yaklaşımın alanyazındaki çalışmalar için faydalı ve kullanışlı bir çerçeve
sunduğu rahatlıkla söylenebilir.
Özetle, kimlik insanların bütünlük hissetmesini sağlayan, kendine dair bilgileri
işlemesini ve bütünleştirmesini, tutarlı olmasını sağlayan temel bir özelliktir. Bu nedenle
kimliğin oluşumunun ve yapılandırılmasının incelenmesi büyük önem taşımaktadır.
Gelişimsel olarak ergenlik döneminde önem kazanmaya başlayan kimlik gelişimini
etkileyen çeşitli faktörlerden söz edilebilir (Steinberg, 2017a). Ergenlerin kimliklerini
oluşturmasında ve yapılandırmasında en önemli faktörlerden biri anababalarının
sergilediği tutum ve davranışlardır. Çocukluk dönemine kıyasla daha özerk ve daha fazla
bağımsızlık kazanmış olsalar da halen anababalarının evlerinde yaşıyor olmaları ve
anababaların pek çok önemli konuda karar verici, kural koyucu olma özelliğine sahip
olması gibi nedenlerden dolayı ergenlik, anababaların çocukları üzerindeki etkisinin hala
önemi olduğu bir dönemdir (Steinberg, 2017b). Kimlik üzerindeki etkileri dolayısıyla
anababalığın anlaşılması gerekmektedir. Bu doğrultuda bir sonraki bölümde anababalık
hakkındaki kuramsal çerçeve sunulacaktır.
Anababalık
21
kuramsal olarak incelenmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda, alanyazında anababalığa
ilişkin çok çeşitli kuramsal sınıflandırmalar yer almaktadır.
Anababalık kuramlarının tarihçesi incelenecek olduğunda, ilk olarak bu genel
sınıflandırmaların 1930-40larda başladığı öne sürülebilir. Bu yıllarda başlayan
sınıflandırmalar, anababaları gözlemleyerek ya da anababalarla görüşmeler
gerçekleştirerek özellikleri bakımından puanlar vermiş ve bu verilere faktör analizi
uygulayarak oluşturulmuştur (Power, 2013). Anababalık konusundaki erken dönem
tipolojik yaklaşımlarda yer alan boyutlar şu şekilde sıralanabilir (Spera, 2005):
Baldwin’in sınıflandırmasında yer alan duyarlı/duyarsız, demokratik/otokratik, duygusal
ilgi/ilgisizlik boyutları; Schaefer’in sınıflandırmasında yer alan kontrol/kontrolsüzlük
boyutları; Symonds’un sınıflandırmasında yer alan kabul/red ve baskınlık/teslimiyet ile
Becker’ın sınıflandırmasında yer alan katılık/izin vericilik.
Erken dönemdeki sınıflamalarda isimlerle adlandırılsa da ebeveynliğe ilişkin
genellikle iki boyuttan söz edilmektedir: Ebeveynin kabulünü/desteğini ölçen ilk boyut
ile ebeveyn talepkarlığını/kontrolünü ölçen ikinci boyut. 1930-60 arası kuramcılar
anababalığı bu iki boyutla konuyu incelerken, 1960’lardan itibaren iskele kurma, bilişsel
uyarım, izleme (monitoring) gibi farklı boyutlarla da ilgilenilmeye başlanmıştır (Power,
2013).
Anababalığa ilişkin bilindik ilk sınıflandırmalardan biri Baldwin (1948)
tarafından gerçekleştirilmiştir. Çocukların ve anababaların davranışlarının gözlemlenerek
puanlanması ile iki boyutlu bir sınıflandırma oluşturulmuştur: Demokrasi ve kontrol.
Demokrasi, anababa ile çocuk arasındaki açık ve anlamlı sözlü iletişim derecesi,
kuralların gerekçelendirilerek açıklanması ve karar almada çocuğun görüşlerinin de
alınması şeklinde tanımlanabilir. Kontrol ise kısaca, davranışa yönelik sınırlandırmalar
olarak tanımlanmıştır. Bu sınırlandırmaların demokratik bir şekilde gerçekleştirilmesi
şart değildir. Çalışmasında bu iki davranış türünün çocuk üzerindeki çıktılarını da ele alan
Baldwin (1948), anababaların demokratik davranışlarının daha oyuncu, lider özellikte,
agresif, korkusuz ve yaşıtlarından daha acımasız çocuklarla sonuçlandığını
bildirmektedir. Anababaların kontrol davranışları ise tam tersi bir etki yaratarak inatçılık,
agresyon, karşı koyma, korkusuzluk gibi özelliklerde düşüşle ilişkilidir. Her iki
davranışın da olumlu ve olumsuz sonuçlarının olduğunu savunan Baldwin (1948),
anababaların demokratik davranışlarla beraber aynı zamanda davranışları sınırlandıran
kontrol mekanizmalarını da kullanmasının toplumsallaşmada faydalı olduğunu öne
sürmektedir.
22
Anababa davranışlarının sınıflandırılmasına ilişkin erken açıklamalardan bir
diğeri de Schaefer’ın (1965) üç faktörlü sınıflandırmasıdır: Kabul-red, psikolojik
özerklik-psikolojik kontrol ve katı kontrol-gevşek kontrol. Kabul-red boyutu, olumlu
değerlendirmeler, duyguların ifadesi, duygusal destek şeklinde kavramsallaştırılan
anababa kabulüne karşı çocuğun ihmalini, çocuğa karşı düşmanca tavırları ve çocuğun
yaşamına katılımın düşük olduğu anababa reddini içermektedir. İkinci boyut olan
psikolojik özerklik-psikolojik kontrol boyutunda ise çocuğun sosyalleşmesini ve
bağımsız düşünmesini destekleyen psikolojik özerkliğe karşı çocukta suçluluk duygusu
oluşturarak psikolojik kontrol sağlanmasını, anababadan bağımsız bir birey olarak
büyümesine engel olma metodlarını içeren psikolojik kontrol yer almaktadır. Son olarak
katı kontrol-gevşek kontrol boyu ise anababanın çocuğun davranışını düzenleme, kurallar
koyma ve sınır çizmesi ile bu kurallarla sınırları çocuğa kabul ettirme düzeyiyle ilgilidir.
Anababalığın boyutları konusundaki daha önce sıralanan açıklamalar kadar eski
olmasa da alana ilginin yükselmesini sağlaması bakımından en önemli sayılabilecek ve
kendinden sonraki araştırmacıları en çok etkileyen kavramsallaştırma, Diana Baumrind
tarafından 1970’li yıllarda anababalık stilleri olarak kavramsallaştırılmıştır (Sümer,
2012). Baumrind (1966; 1978) üç farklı ebeveynlik stili tanımlanmıştır: Demokratik,
yetkeci (otoriter) ve izin verici.
Demokratik anababalar, hem duyarlı, sıcak; hem de talepleri yüksek olan
ebeveynlerdir. Çocuklarıyla ilgilidirler, sıcak ilişkileri vardır, açık iletişim kurarlar, özerk
bir birey olabilmesi için uygun çevre koşullarını sağlarlar. Aynı zamanda çocuklarından
yüksek düzeyde talepte bulunurlar; olgunlaşmaya, başarılı olmaya yönelik beklentilerde
fazlaca bulunurlar, fakat bunu açık sözel iletişim yoluyla gerçekleştirmektedirler.
Taleplerinin mantıklı açıklamalarını sunmaktadırlar (Baumrind, 1966).
Yetkeci (otoriter) anababalar ise yüksek düzeyde talepkar olmakla birlikte
duygusal yakınlık ve duyarlılık açısından zayıf özelliktedirler, çocukları ile sıcak ve yakın
ilişkileri yoktur. Çocuklarından kendilerine saygı ve itaat göstermesini, katı bir şekilde
kurallara uymasını beklemektedirler. Ancak, demokratik ebeveynlerin aksine kuralların
mantıklı açıklaması ve açık bir sözel iletişim gerçekleşmemektedir. Çocuklar, anababanın
kurallarına uymadığında katı bir şekilde cezalandırılmaktadır (Baumrind, 1978).
İzin verici anababaların çocukları ile ortalama düzeyde sıcak ilişkileri olmaktadır.
Ancak bu anababalar çocuklarının kurallara uymaması konusunda umursamaz ya da
tolere edici davranmaktadırlar. Çocuklarından beklentileri ve talepleri düşük olmaktadır
(Baumrind, 1978).
23
İlerleyen dönemlerde Maccoby ve Martin (1983), Baumrind’in bu üçlü
sınıflandırmasını temel alarak anababalık stillerini 2 boyutta kavramsallaştırmıştır (Akt.
Darling ve Steinberg, 1993): Talepkarlık ile duyarlılık. Talepkarlık boyutunda
anababaların çocuklarını hangi düzeyde takip ettikleri ve kontrol mekanizmalarından
faydalandıkları ve bilgi sahibi oldukları incelenmektedir. Duyarlılık boyutunda ise
anababanın çocuğa yönelik duygusal yakınlığı, sıcaklığı ve kabulü yer almaktadır. Bu iki
boyuttan hareketle dördüncü anababalık boyutu olarak hem duyarlılık hem de talepkarlık
boyutunda düşük puanlar alan ihmalkar/kayıtsız anababalık stili formüle edilmiştir. Bu
anababalar, ne çocukları ile yakın ve sıcak ilişkiler kurmakta ne de onlardan talepleri
olmaktadır. Kısaca çocuğun yaşamına dahil olmamaktadırlar. Maccoby ve Martin’in
(1983; Akt. Darling ve Steinberg, 1993) ikili sınıflandırması Şekil 2’de özetlenmektedir:
24
“Anababalık stilleri” şeklinde adlandırılan, anababalığın tipolojik olarak ele
alındığı çalışmalar günümüzde de gerçekleşmekle beraber, artık belirli anababalık
davranışlarını ele alan çalışmaların daha popüler olduğunu söylemek mümkündür. Bir
diğer deyişle, belli bir anababa “tipine” ya da kalıbına odaklanmaktansa çalışmalar
anababaların sergilediği çeşitli davranışlarla ve çocukların bu davranışlara yönelik
algıları ile ilgilenmektedir (Power, 2013). Bu tez çalışmasında da “algılanan anababalık”
kavramı kullanılacak, bir başka deyişle anababaların davranışlarına dair edinilen bilgiler
doğrudan anababadan değil; çocuğun bildirimiyle alınacaktır.
Özetle, alanyazında farklı anababalık stilleri ve davranışları
kavramsallaştırılmıştır ve bu kavramsallaştırmalar kullanılarak çocuklar üzerindeki
sonuçları incelenmiştir. Bu tez çalışmasında ise Öz-Belirleme Kuramı (Deci ve Ryan,
2017) kapsamında kavramsallaştırılan anababalık davranışları ele alınacaktır. Bu kurama
göre anababaların çocuklarına destek sunabilecekleri ya da engelleyebilecekleri üç temel
alan bulunmaktadır: Çocukların yetkinlik, özerklik ve ilişki ihtiyaçları. Deci ve Ryan’a
göre anababa davranışları, çocukların bu üç temel ihtiyacını karşılaşama düzeyine göre
sınıflandırılmaktadır. Dolayısıyla buna göre üç anababalık davranışı ortaya çıkmaktadır:
Özerkliği destekleyici anababalık, katılım (ilişki desteği; involvement) ve yapı
davranışları (yetkinlik desteği).
25
yaygınlığı ve düzeyi konusunda kültürlerarası farklılıklar bulunmaktadır; özellikle Asyalı
anababalar incelendiğinde ABDli-Batı Avrupalı anababalardan farklılık gösterdiği
görülmüştür (Shaffer, 2009). Dolayısıyla “bağımsızlaşma” şeklindeki tanım sağlıklı
ergen gelişimine işaret etmemektedir. Bu bağlamda, özerklik desteğinin özellikle
geçmişteki kavramsallaştırmasının (anababadan ayrışma/kopma ve bağımsızlaşma)
kültürlerarası farklılık gösterdiği öne sürülebilir.
Kağıtçıbaşı (2019: 194), ayrışma-bağımsızlaşma şeklindeki bu
kavramsallaştırmaya şiddetle karşı çıkmış ve tanımlama değişse dahi hala “ayrışma-
bireyleşme” (separation-individuation) olarak adlandırılıyor olmasının yanlış olduğunu
belirtmiştir. Kültürel perspektiften incelendiğinde, özerklik ve kontrol kavramlarının
tanımlamalarının farklılık gösterebileceği ve kimi kültürlerde denetimin çocuğun iyilik
hali için gerekli olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca tamamen bağımsızlaşma
ve ayrışma, Batılı kültürlerde yetişen çocuklar için de daha önce düşünüldüğü kadar
yaygın olmadığı gibi sağlıklı olmamaktadır (Kağıtçıbaşı, 2019). Nitekim özerklik
kavramı sosyal ilişkileri vurgulayan ve öz-yönetime odaklanan (Öz-Belirleme Kuramı
gibi) yaklaşımlarla incelendiğinde özerkliğin anababadan kopuş çerçevesinde değil,
bağlanma ile el ele giden bir süreç olduğu görülmektedir (Özdemir ve Çok, 2011).
Bu tez çalışmasında da kullanılan Öz-Belirleme Kuramında özerkliği destekleyici
anababalık kavramının tanımı incelenecek olursa, öncelikle bu türden anababalığın
özelliklerinin belirlenmesi ve kavramsallaştırması üzerine uzun süre çalışılmıştır. Öz-
Belirleme Kuramı kapsamında özerkliği destekleyici anababalık “anababaların çocuğun
karar verme özerkliğini desteklemesi” şeklinde tanımlanmaktadır (Grolnick, Ryan ve
Deci, 1991). Daha detaylı şekilde ifade edilecek olursa özerkliği destekleyici anababalık,
çocuğun bakış açısını alarak istek ve tercihlerine karşı duyarlı olmayı, problemleri
kendisinin çözme isteğine anlayış gösterilmesini ve inisiyatif hissinin desteklenmesini
ifade eder (Grolnick, 2003: 30). Bu doğrultuda, Öz-Belirleme Kuramı kapsamında
özerkliğin bağımsızlıktan ve ayrışmadan farklı bir nitelik taşıdığı, dolayısıyla özerklik
desteğinin de tamamen bağımsızlık anlamına gelmediği belirtilmelidir. Geçmişteki
bağımsızlığın teşviki şeklindeki tanımlamalarla kıyaslayarak, Öz-Belirleme Kuramcıları
kendi tanımlarının karar özerkliğini kastettiğini belirtmiş ve bunun için güncel olarak da
faydalanılmakta olan “irade işlevinin teşviki” (promotion of volitional functioning-PVF)
kavramını önermişlerdir (Soenens, Vansteenkiste, Lens, Luyckx, Gooessens, Beyers ve
Ryan, 2007). Bu kavram sayesinde özerklik desteğinin çocuğun ayrışması şeklinde
tanımlandığı bağımsızlık teşvikinden farklı olarak çocuğun isteklerine, duygularına
26
duyarlı olunması, mümkün oldukça seçenek sunulması, kendi ilgilerini keşfetmesi için
alan açılması kastedilmektedir (Soenens vd., 2007).
Sonuç olarak Öz-Belirleme Kuramında özerklik gelişimi ve desteği, bireyleşme-
ayrışma bakış açısı ile değil; karar alma konusundaki özerklikle ele alınmaktadır.
Kuramın genel anlayışında ilişki de özerklik gibi temel bir ihtiyaç olarak tanımlanmış ve
özerklik vurgusunun ciddi düzeyde arttığı ergenlik döneminde dahi anababayla
ilişkiselliğin ve özerkliğin birbirini dışlamadığı, aksine birbiriyle pozitif ilişkiler
gösterdiği savunulmuştur (Ryan, Deci ve Grolnick, 1995; Ryan ve Deci, 2017). Bir başka
deyişle ilişki ve özerklik birbirini dışlamamakta, iki temel ihtiyaç olarak birbirini
desteklemektedir. Türk gençlerde ayrışmanın depresyonla ilişkili, anababa kontrolü ile
ilişkisiz olduğunu gösteren bulgulardan (Aydın ve Öztütüncü, 2001) da bağımsızlık-
ayrışma noktasına varan anlamdaki özerkliğin ilişki ihtiyacını zedelediği anlaşılmaktadır
ve özerklik desteğinin yanında ilişki desteğinin de ele alınmasına ihtiyaç vardır. Bununla
bağlantılı olarak, ilerleyen kısımda Öz-Belirleme Kuramı kapsamında anababalığın bir
diğer boyutu olarak tanımlanan ilişki desteği (katılım) kavramı incelenecektir.
Anababa Katılımı
27
tanımlanmaktadır (Grolnick ve Ryan, 1989; Grolnick vd., 1991). Kısaca anababa
katılımı, çocuğa duygusal ve maddi kaynaklar ayrılmasıdır (Grolnick, 2003).
Ryan ve Deci (2017) anababa katılımının temel özelliklerini şu şekilde
özetlemiştir: Çocuğa ve çocukla ilişkili unsurlara vakit, dikkat ve kaynak ayrılması,
destekleyici ve ilgili olunması, sıcak davranılması; çocuğun yaşamına aktif şekilde
katılım. Anababa katılımı, ilişki ihtiyacının yanı sıra yetkinlik ihtiyacını da
desteklemektedir. Bunun nedeni çocuğunun yaşamına dahil olan anababaların onların
beceri gelişimlerini daha fazla destekliyor ve dünyayı kavramalarında onlara daha fazla
rehberlik etmeye zaman ve kaynak ayırıyor olmalarıdır.
Anababa katılımının çocuk ve ergenlerdeki pek çok olumlu çıktı ile yakından
ilişkisi bulunmaktadır. Özellikle akademik başarı ile ilişkileri yoğun şekilde çalışılmış ve
ortaya konmuş olsa da (Grolnick, 2016), psikososyal gelişim ve iyi oluşları üzerindeki
etkileri de tutarlı bir şekilde alanyazında gösterilmiştir. Anababaları yaşamlarına daha
fazla dahil olan çocuklar daha başarılı olmalarının yanında daha özgüvenli olmakta,
davranışlarını düzenlemede başarılı, daha az saldırganlık ve madde kullanımı davranışları
göstermektedir (Ryan ve Deci, 2017; Wong, 2008).
Yapı
Öz-Belirleme Kuramında yer alan bir diğer anababalık boyutu olan yapı
(structure) davranışları kuramdaki yetkinlik ihtiyacını destekleyici anababalık
davranışlarına ve uygulamalarına karşılık gelmektedir. Yapı davranışları şunları
içermektedir: “Çevrenin çocuğun yetkinliğini destekleyecek şekilde düzenlenmesi (iskele
kurma), performans hedeflerindense uzmanlık hedeflerine odaklanılması, yönerge
sunulması, kontrolcü ya da değerlendirici değil bilgilendirici zengin geribildirimler
verilmesi, sınırların kontrolcü olmayan şekilde çizilmesi” (Ryan ve Deci 2017: 321).
Kısaca özetlenecek olursa yapı davranışları çocuğun uzmanlık hissini teşvik etmek üzere
çevrenin düzenlenmesini ve kontrolcü olmayan rehberliği içermektedir (Grolnick, 2003).
Yapı davranışlarının tersi ise çevrede düzensizliği, kaosu ve rehberlik eksikliğini
içermektedir (Grolnick ve Pomerantz, 2009). Yapı eksik olduğunda çocuklar
davranışlarının sonuçlarını öngörülemez algılamaktadır, kendi yaşamları üzerindeki
kontrol hisleri eksik olmakta ve kendilerini etkisiz hissetmektedirler (Grolnick, ve Ryan,
1989; Ryan ve Deci, 2017).
28
Yapı davranışlarının çocuk üzerindeki sonuçlarına bakılacak olursa özellikle
kontrol ve yetkinlik hissi üzerinde çıktıları olduğu görülmektedir. Öz-düzenleme üzerinde
ise etkisinin ise tam olarak anlaşılır olmadığı söylenebilir. Çünkü fazla yapılandırılmış
çevrenin kontrolcü bir şekilde olabileceği göz önünde bulundurulduğunda, yapı öz-
düzenleme niteliğini tersi yönde de etkileyebilmektedir. Fakat yapının az olmasının
sonuçları olumsuz olmaktadır. Çevrede meydana gelen değişimlerin ve davranışlarının
sonuçlarının neden kaynaklandığını anlayamayan çocukların akademik başarı ve çalışma
davranışlarına bağlılığı düşük olmaktadır (Grolnick ve Ryan, 1989). Yapı davranışları
çocuğun yetkinliğini, kontrol hissini ve akademik başarısını olumlu olarak etkileyen
önemli anababa uygulamalarıdır.
Sonuç olarak özerklik desteği, katılım ve yapıdan oluşan sunulmuş bu
sınıflandırma, Öz-Belirleme Kuramı kapsamında geliştirilmiştir. Çocuğun içsel
kaynaklarının desteklenmesinde ve işlevselliğinin arttırılmasında daha önceki
çalışmalarında Öz-Belirleme Kuramcıları ikili bir yapı kullanmaktaydı: Özerklik desteği
boyutu ve katılım (ilişki desteği) boyutu. Bu tez çalışmasında da anababalık, özerklik
desteği ve katılım boyutları ile ele alınmıştır. Anababalık konusunda sunulan bu
açıklamalarından çok daha geniş bir çerçeve içeren Öz-Belirleme Kuramı, insan
ilişkilerinin, gelişiminin ve iyilik halinin anlaşılması için kullanışlı bir çerçeve
sunmaktadır. Kimlik ve anababalık arasındaki ilişkinin altında yatan mekanizmaların
anlaşılması amacıyla Öz-Belirleme Kuramında kavramsallaştırılan temel psikolojik
ihtiyaç doyumu perspektifinden faydalanılacak ve bir sonraki başlık altında bu kuram
kapsamlı bir şekilde tanıtılacaktır.
29
Sosyal, klinik, eğitim, endüstri/örgüt, gelişim, spor psikolojisi gibi çok çeşitli
alanlarda çıktısı olan büyük bir yaklaşım olarak Öz-Belirleme Kuramı, uzun bir geçmişe
sahip olsa da halen güncellenmekte ve gelişmektedir. İlk olarak laboratuvar ortamında
birtakım motivasyon deneyleri gerçekleştirilerek beliren bu kuram, günümüzde
laboratuvardan uygulama alanlarına kadar geniş bir yelpazede çalışma olanağı
sunmaktadır (Ryan ve Deci, 2017).
Tarihçe ve Mini-Teoriler
30
İnsanlar -özellikle yetişkin insanlar- zamanın çoğunda istedikleri ve ilgilendikleri
eylemlerle değil; mecburiyet olarak görülebilecek aktivitelerle uğraşmaktadır. Bu
doğrultuda, Öz-Belirleme Kuramının ikinci mini-teorisi olan Organizmik Bütünleşme
Kuramı, Bilişsel Değerlendirme Kuramının aksine dışsal motivasyon süreçlerini ele
almaktadır. Motivasyon alanında daha önceleri içsel motivasyon tamamen öz-belirlemeli,
kişinin özerk bir şekilde tamamen kendi ilgi ve keyfi için gerçekleştirdiği davranışların
kökeni olarak görülürken, dışsal motivasyon ise tam tersine tamamen çevreden
kaynaklanan güdülenme süreçleri olarak görülmekteydi. 1980li yıllarda Öz-Belirleme
Kuramcıları bu ikili ayrımı detaylandırmış, bir spektrum gibi aralarında yer alan farklı
düzeylerde içsel ve dışsal olan motivasyon biçimlerinden söz etmiş ve kişinin davranışa
ilişkin ne düzeyde özerklik gösterdiğine göre ayrıştırmıştır (Vansteenkiste vd., 2010).
Motivasyonun ikili sınıflandırmasını genişleten kuramcılar, bu doğrultuda
içselleştirme (internalization) ve bütünleşme (integration) olarak adlandırılan iki süreç
tanımlamıştır. İçselleştirme kişinin söz konusu eyleme verdiği değer ile ilgiliyken
bütünleşme ise kişinin dışsal düzenlemeden öz-düzenlemeye dönüşümüyle ilişkilidir
(Ryan ve Deci, 2000). İnsanların dışsal ödül ve maddi teşvikle başlamış olan davranışları
dahi içselleştirilebilmekte ve öz-belirlemeli hale gelebilmektedir. Bu kuram,
kültürlerarası olarak sosyal ve gelişimsel pek çok bağlamda doğrulanmıştır (Ryan ve
Deci, 2017).
Öz-Belirleme Kuramı kapsamında geliştirilen üçüncü mini-teori olan Nedensellik
Yönelimi Kuramı bireysel farklılıklara odaklanmaktadır. Bu mini-teori kapsamında
kişilerin motivasyon ve davranış örüntülerinin açıklanması hedeflenmiştir. Heider ve
deCharms’ın geçmiş açıklamalarını temel alan bu kuram kapsamında nedensellik
yönelimi, kişilerin kendisinin değişime yol açabilme becerisine dair inançları olarak
tanımlanmıştır. Bu inançlar görece sabit ve kişilik özelliğine benzer nitelik taşımaktadır.
Kuram kapsamında üç tür nedensellik yönelimi tanımlanmıştır: Özerklik, kontrol ve
kişidışı yönelim.
Özerklik yöneliminde tercih deneyimleri temeldir. Dışsal baskılar karşısında daha
yılmaz ve inisiyatif alabilen kişiler bu yönelime sahip olmaktadır. Kontrol yöneliminde
ise kişinin tercih deneyimi olmamakta, dış baskılar neticesinde belli şekillerde
davranmaktadır ve “-meli, -malı” şeklindeki zorunluluklar çerçevesinde davranış
gerçekleşmektedir. Başarısızlık, utanç ve suçluluk duygularıyla sonuçlanmaktadır.
Kişidışı yönelim ise bireylerin hayata karşı çaresiz hissetmesi ile ilgilidir. Durumlarla baş
edemeyeceğini, çevreyi kontrol edemeyeceğini düşünen bu bireyler motivasyonsuzluk
31
(amotivation) deneyimlemektedir (Deci ve Ryan, 1985). Özetle, Nedensellik Yönelimi
Kuramı insanların kendi davranışlarının nedenlerini atfetme biçimlerine odaklanan ve
bunu kişilik perspektifinden açıklayan bir kuramdır.
Öz-Belirleme Kuramının altında yer alan üçüncü mini-teori olan Temel Psikolojik
İhtiyaçlar Kuramı merkezi bir role sahiptir. Bu mini-teori kapsamında üç temel psikolojik
ihtiyaç tanımlanmıştır: Özerklik, ilişki ve yetkinlik. Kuramda bu ihtiyaçlar evrensel kabul
edilmektedir ve içsel olarak, doğuştan sahip olunmaktadır; fakat ihtiyaçların doyuma ya
da doyumsuzluğa uğruyor olması bağlamla, çevreyle ilgilidir (Ryan ve Deci, 2000). Bu
tez çalışmasında faydalanılacak olan mini-teori de Temel Psikolojik İhtiyaçlar Kuramıdır
ve bir sonraki başlıkta daha detaylı şekilde anlatılacaktır.
Öz-Belirleme Kuramı kapsamında geliştirilen beşinci mini-teori ise Amaç
İçerikleri Kuramıdır. Bu kuram insanların yaşamlarındaki hedeflerinin içsel ya da dışsal
kaynaklı olması ile ilgilenmektedir (Vansteenkiste vd., 2010). Dışsal amaçlar maddi
hedefleri, ekonomik başarıyı, çekiciliği ve popülerliği içermektedir. İçsel amaçlar ise
kendini kabulü, bağlılığı, bir topluluğa aidiyet hissini ve fiziksel sağlamlığı içermektedir.
Bu iki tür yaşam amacından ilki düşük iyi oluşla ilişkiliyken, ikincisi mutlulukla ilişkilidir
(Kasser ve Ryan, 1996). Kısaca, Amaç İçerikleri Kuramı, insanların yaşamlarında
hedefledikleri amaçları sınıflandırmış ve bunların temel psikolojik ihtiyaçların doyumu,
mutluluk gibi esenlik göstergeleri ile ilişkilerini incelemiştir.
Son olarak, İlişki Motivasyonu Kuramı, Öz-Belirleme Kuramına en son eklenen
mini-teoridir. Bu kuram Öz-Belirleme Kuramı kapsamında yıllar boyunca ortaya konan
kişilerarası ilişkiler çalışmaları sonucunda formüle edilmiştir. İnsan ilişkilerinin kalitesini
belirleyen etmenleri ortaya koyan bu kuramda insanların yalnızca yakınlık ve ilişki
ihtiyaçlarının doyuma ulaşmasının yetersiz olduğu; aynı zamanda ilişkileri içerisinde
özerklik hissedebilmesinin de gerekli olduğu belirtilmektedir. Bu kuram yeni doğan
bebeklerin bağlanmanın yanında çevre üzerinde hakimiyet sağlama yönünde gelişmesinin
yanı sıra aynı zamanda yetişkin ilişkilerinde de bu gerekliliklerin geçerli olduğunu öne
sürmektedir. Özetle, İlişki Motivasyonu Kuramı insan ilişkilerinde özerklik ve ilişki
doyumlarının etkileşimini ve optimal durumunu ortaya koymaktadır (Ryan ve Deci,
2017).
Kısacası, Öz-Belirleme Kuramı yıllar içinde yeni parçalar eklenen ve halen
gelişmekte olan bir insan motivasyonu ve iyi oluşu kuramıdır. Başlangıçta insanların içsel
ve dışsal güdülenme süreçlerini -laboratuvar ortamında- çalışırken zamanla gelişen bu
kurama insanların sahip olduğu ihtiyaçlar, kendini düzenleme biçimleri, yaşamlarındaki
32
gelişmelerdeki nedenleri atfettikleri kaynaklar, temel psikolojik ihtiyaçları, yaşam
amaçları ve kişilerarası ilişkileri eklemlenmiştir. Günümüzde psikolojinin hem kuramsal
hem de uygulamalı alanlarında sıkça kullanılan bu kuram, çok çeşitli konulara ilişkin
çerçeve sunmaktadır. Bir sonraki başlıkta ise Öz-Belirleme Kuramında merkezi bir role
sahip olan Temel Psikolojik İhtiyaçlar Mini-Teorisi anlatılacaktır.
33
ihtiyaçlardan olan yetkinlik, çevre üzerinde etkili olabilme, değişiklik yapabilme becerisi
olarak tanımlanabilir. Yetkinlik duygusu sayesinde insanlar, etkisi olan kişiler olarak
hissedebilmektedir (Ryan ve Deci, 2017).
Yetkinlik ihtiyacı, diğer temel ihtiyaçlar olan özerklik ve ilişkiden de daha kritik
bir önem taşımaktadır; sadece bir gereksinim değil, aynı zamanda davranışın
gerçekleşmesi için şarttır. Çünkü insanlar, yetkinlik ihtiyacının doyuma ulaşmadığı
çevrelerde bulunduklarında motivasyonsuzluk (amotivation) meydana gelir. Bu durum
şöyle açıklanabilir: Eğer kişi kendini belli bir eylemi gerçekleştirmek üzere yetersiz
görüyorsa bu konuda motivasyonu olmayacak, bunun sonucunda da davranış
gerçekleşmeyecektir. Dolayısıyla yetkinlik ihtiyacı insan davranışlarında harekete
geçebilmek için bir zorunluluk olması nedeniyle ayrıca önemlidir (Deci ve Ryan, 1985).
İlişki. Öz-Belirleme Kuramı kapsamında ele alınan son psikolojik ihtiyaç ise ilişki
gereksinimidir. Sosyal canlılar olan insanların var olmak için diğer insanlara ihtiyaç
duyduğu açık bir gerçektir. Fakat Öz-Belirleme Kuramı bunun ötesine geçerek ilişki
ihtiyacını aidiyet, başkaları için önemli olma, saygı görme ve anlamlı ilişkiler kurma
yönündeki gereksinim olarak tanımlamıştır (Ryan ve Deci, 2017).
Yetkinlik ihtiyacında olduğu gibi, diğer memeliler de incelendiğinde ilişki
ihtiyacının onlar için de temel bir ihtiyaç olduğu görülecektir. Bağlanma, yakınlık ve
sıcaklık hissetme ihtiyacı sadece insanlara özgü değildir. Ördeklerin basımlama
davranışından hareketle insanların bağlanma ihtiyacını ortaya koyan bağlanma kuramcısı
Bowlby’nin bakış açısıyla tutarlı olarak Öz-Belirleme Kuramcıları da ilişkiyi
34
vurgulamaktadır. Ayrıca çocuklarda güvenli bağlanmanın çevreyi keşfetmek için gerekli
olması gibi, yetişkin insanların motivasyon ve eylemleri için de ilişki ihtiyacının doyumu
aynı şekilde gereklidir (Ryan ve Deci, 2000).
Daha önce de belirtildiği gibi, Öz-Belirleme Kuramında, başlangıcı sayılabilecek
1970li yıllardan bu yana pek çok değişiklik meydana gelmiştir. Bununla beraber,
psikolojik ihtiyaçların doyumu ve engellenmesi konusunda birey-çevre etkileşiminin rolü
kuramdaki önemini daima korumuştur (Vallerand, Pelletier ve Koestner, 2008).
Dolayısıyla kuramın en önemli bileşenlerinden biri kabul edilebilecek temel psikolojik
ihtiyaçlar konusunda bağlama da önem verilmektedir. Batılı bir kuram olan Öz-Belirleme
Kuramında evrensel ihtiyaçlar tanımlarken kültürel farklılıklar da göz ardı edilmemiştir.
Bu anlamda kuramda yetkinlik, özerklik ve ilişki ihtiyaçları doğuştan ve evrensel olsa da
bu ihtiyaçların nasıl karşılandığı konusunda kültürlerarası farklılıklar bulunduğu da
belirtilmiştir (Ryan ve Deci, 2000). Örneğin, toplulukçu kültürlerde grubun ahengi,
uyumu önemli olduğundan normlara uyma şeklindeki davranışlar özerklik ihtiyacının
engellenmişliği hissi yaratmazken, bireyci kültürlerde uyma davranışları özerkliğin
doyumuna engel teşkil etmektedir. Bir başka deyişle, toplumsallaştırma sürecinde
bireylere kazandırılan değerler ihtiyaçların nasıl doyuma ulaştığını etkilemekte ve bu
anlamda çeşitlilik yaratmaktadır (İlhan, 2015). Dolayısıyla Öz-Belirleme Kuramında, bu
ihtiyaçların ve doyum/doyumsuzluk durumunun tanımlanmasında kültürel bağlam göz
ardı edilmemiştir; çok çeşitli kültürlerde önermelerini destekleyen araştırmalar bildirilmiş
ve pek çok farklı ortamda/bağlamda da (okul, aile, iş yeri, spor vb.) temel psikolojik
ihtiyaç doyumu kapsamındaki önermeler doğrulanmıştır. Dolayısıyla kuram kapsamında
öne sürülen temel psikolojik ihtiyaçlar çerçevesinin geçerli, güvenilir ve kullanışlı olduğu
söylenebilir.
Özetle, Öz-Belirleme Kuramı altında tanımlanan Temel Psikolojik İhtiyaçlar
Kuramı, insanların doğuştan getirdiği ve gelişme yönünde içsel olarak güdülenmelerini
sağlayan üç temel ihtiyacı tanımlamıştır. Bu tez çalışmasında da ergenlikte önemli bir yer
taşıyan kimlik kavramı üzerine düşünme, karar verme ve problem çözme tarzlarına dair
bir kavram olan kimlik stilleri ile anababa davranışları arasındaki ilişkinin
açıklanmasında üç temel ihtiyacın doyumunun rolü incelenecektir. Bu doğrultuda
şimdiye dek, araştırma kapsamında ele alınan kimlik, anababalık ve Öz-Belirleme
Kuramını-temel psikolojik ihtiyaçları içeren kuramsal ve kavramsal çerçeve tanıtılmıştır.
Takip eden başlıkta ise bu kavramlarla ilgili olarak yurtiçi ve yurtdışı alanyazında
gerçekleştirilen araştırmalar özetlenecektir.
35
İlgili Araştırmalar
36
anlamlı düzeyde yordadığı görülmüştür. Demokratik anababalığın kaçınma yönelimli
kimlik stilini ise negatif yönde anlamlı düzeyde yordadığı rapor edilmiştir.
Kimlik stillerinin, klasik anababalık tarzlarından farklı olarak anababaların destek
ve kontrol davranışları ile ilişkileri de bildirilmiştir. Smits, Soenens, Luyckx, Duriez,
Berzonsky ve Goossens (2008) tarafından gerçekleştirilen araştırmada, anababa
destekleyici davranışları, davranışsal kontrol ve psikolojik kontrol ile ergen kimlik stili
arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Bilgi yönelimli kimlik stilinin anababanın destekleyici
davranışları tarafından pozitif yönde; norm yönelimli kimlik stilinin destek ve davranışsal
kontrol tarafından pozitif yönde; kaçınma yönelimli kimlik stilinin psikolojik kontrol
tarafından pozitif yönde, davranışsal kontrol tarafından negatif yönde yordandığı
görülmüştür. Dolayısıyla anababanın destekleyici davranışlarının (ilişkinin sıcaklığı,
yakınlıkla ilgili davranışlar) kimlik stili açısından olumlu çıktılarla; psikolojik kontrolün
(manipülasyon, sevginin geri çekilmesi vb. özerkliği engelleyici davranışlar) kimlik stili
açısından olumsuz çıktılarla ilişkili olduğu söylenebilir.
Kimlik stili ile bağlantılı olarak anababalıkla ilgili bir diğer değişken ise ergenin
anababa ile ilişkisini nasıl algıladığıdır. Bu doğrultuda “anababa-çocuk ilişkisi” olarak
adlandırılan değişken ile kimlik stilleri arasındaki ilişkinin ele alındığı ve Berzonsky,
Branje ve Meeus (2007) tarafından gerçekleştirilen çalışmada ise anababalık bu kavramla
ölçülmüştür. Anababa-çocuk ilişkisi ile anababanın çocuğun yaşamına dair bilgi alma
talepleri ve ergenin kendini açma davranışları kastedilmektedir. Dolayısıyla bu
araştırmanın anababalığın katılım boyutu ile de bağlantılı olduğu öne sürülebilir.
Berzonsky vd. (2007)’nin araştırmasının sonucunda ilişki düzeyinin yüksek olması ile
norm yönelimi arasında pozitif, kaçınma yönelimi arasında negatif ilişki bildirilmiştir.
Anababanın bilgi alma talepleri ile ergenin bilgi yönelimli kimlik stili arasında da pozitif
yönde bulgular elde edilmiştir. Özetle, anababa çocuğu ile açık iletişim kurdukça,
yaşamına dahil oldukça ve yakın ilişkiler kurdukça bilgi ve norm yönelimi artmakta;
kaçınma yönelimi ise azalmaktadır.
Gerçekleştirilen bir başka çalışmada ise kimlik stili, anababayla bağlanma
(bonding) ve benlik saygısı değişkenlerinin evlatlık ve evlatlık olmayan kişilerde farklılık
gösterip göstermediği incelenmiştir (Passmore, Fogarty, Bourke ve Baker-Evans, 2005).
Anababayla bağlanma kavramı ise ilgi ve aşırı korumacılık alt boyutları ile
tanımlanmıştır. Araştırma kapsamında gerçekleştirilen korelasyon analizi sonucunda
bilgi yönelimli ve kaçınma yönelimli kimlik stillerinin anababalığın bu boyutuyla anlamlı
düzeyde ilişkileri bulunmamışken norm yönelimli kimlik stilinin ise hem anneden hem
37
de babadan algılanan aşırı korumacılıkla negatif; ilgi ile pozitif yönde ilişkileri
gösterilmiştir. Bu bulguların, anababalığın farklı kavramsallaştırması ile ilişkili
olabileceği düşünülebilir. Çalışmanın ana sorusu olan benlik saygısının yordayıcıları
konusunda ise sonuçlar anababayla bağlanma ve kimlik stilinin evlatlık olup olmamadan
çok daha önemli olduğunu göstermiştir (Passmore vd., 2005).
Kimlik stili ve anababalıkla ilgili olarak yurtdışında gerçekleştirilen
araştırmalarda farklı anababalık boyutlarından faydalanıldığı ve çalışmaların farklı
kuramsal çerçevelere oturtulduğu görülmüştür. Bununla birlikte genel olarak
araştırmalarda otoriter/kontrolcü anababalık davranışlarının ya da tarzlarının norm
yönelimiyle; anababa özerklik desteğinin/demokratik anababalığın ise bilgi yönelimi ile
ilişki gösterdiği yönünde sonuçlar bulunmuştur. Anababalık ile kimlik stili arasındaki
ilişkiye dair Türkiye’de gerçekleştirilen çalışma sayısı ise çok daha azdır.
Bu çalışmalardan biri Çelen ve Kuşdil (2009) tarafından geç ergenlik
dönemindeki üniversite öğrencileri ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmada kimlik stillerini
yordamada otoriter anababalık ile demokratik anababalığın (psikolojik katılım ve
özerklik desteği alt boyutlarının) rolleri araştırılmıştır. Sonuç olarak demokratik
anababalığın her iki alt boyutu da bilgi yönelimli kimlik stilini yordamada anlamlı
bulgular vermiştir. Norm yönelimli yaklaşım ise sadece psikolojik katılım boyutu ile
ilişkili bulunmuştur. Demokratik anababalığın her iki alt boyutu da kaçınma yönelimli
kimlik stili ile negatif yönde ilişki göstermiştir. Dolayısıyla bu çalışmadan hareketle
anababalığın Türk ergenlerin kimlik stili üzerinde de belirleyici bir rolü olduğu
söylenebilir.
Topal (2019) ise araştırmasında anababaya bağlanma stilleri ile kimlik stilleri
arasındaki ilişkiyi ele almıştır. Çalışmada kişilerin kendisine, annesine ve babasına ilişkin
olumlu ve olumsuz algılarını ölçerek bağlanma stilleri ve kimlik stillerine ilişkin ölçüm
yaparak kimlik stilleri belirlenmiştir. Çalışma sonucunda güvenli bağlanma ile bilgi
yönelimli ve norm yönelimli kimlik stilleri arasında pozitif ilişki; güvensiz bağlanma ile
kaçınma yönelimli kimlik stili arasında pozitif ilişki bulunmuştur. Anababaya güvenle
bağlanan bireylerin kimlikleri üzerine aktif şekilde düşündüğü ve problem çözmede
araştırmalar yaparak kaçınma göstermediği düşünülmüştür. Anababa güvenli bir ortam
sunmadığında ve ihtiyaçlarını doyuma ulaştırmadığında; yani güvensiz bağlanma
gerçekleştiğinde ise kaçınma yönelimli kimlik stili ortaya çıkmaktadır.
Alanyazında anababalık ile kimlik stilleri arasındaki ilişkileri araştıran çalışmalar
incelendiğinde farklı anababalık davranış ve boyutlarının ele alındığı görülmüştür.
38
Çalışmaların sonuçlarının genel olarak görece tutarlı olduğu gözlenmiştir. Anababa
davranışları ile ergen kimlik stili arasında ilişki bulunduğunun söylenmesi mümkündür.
Bu ilişkinin altında yatan mekanizmanın Öz-Belirleme Kuramı ile açıklanması
planlandığından, bir sonraki başlıkta anababalık ile temel psikolojik ihtiyaçlar arasındaki
ilişkinin ele alındığı çalışmalardan söz edilecektir.
39
temel psikolojik ihtiyaç doyumsuzluğu aracılığıyla depresyonu yordarken; özerklik
desteği ise tam tersine ihtiyaç doyumu aracılığıyla iyilik halini yordamaktadır.
Dolayısıyla bu araştırmada da özerklik desteğinin ve psikolojik kontrolün ergen temel
psikolojik ihtiyaç doyumunu öngörmede anlamlı yapılar olduğu gösterilmiştir.
Anababalık ile temel psikolojik ihtiyaç doyumu arasındaki ilişkilerin araştırıldığı
çalışmalar Batılı toplumlarla sınırlı kalmamıştır. Ahmad, Vansteenkiste ve Soenens’in
(2013) Ürdünlü ergenlerle gerçekleştirdiği çalışmada da daha önceki araştırmalarla tutarlı
olarak ergenlerin uyum problemlerinin algılanan psikolojik kontrolle pozitif; duyarlılıkla
negatif yönde ilişki gösterdiği görülmüştür. Ayrıca bu ilişki, ergenin temel psikolojik
ihtiyaçlarının doyumu ile (özerklik ve yetkinlikle) aracılanmıştır. Bir başka deyişle
anababa davranışları, ergenin temel psikolojik ihtiyaç doyumunu arttırmak ya da
engellemek yolu ile uyumunu etkilemektedir. Bu çalışmayla kuramın önermeleri Ürdün
toplumundaki bulgularla kültürlerarası olarak desteklenmiştir.
Akbağ ve Ümmet (2018) tarafından gerçekleştirilen çalışmada anababaya
bağlanma ve öznel iyi oluş arasındaki ilişki bağlamında temel psikolojik ihtiyaç doyumu
da araştırılmıştır. Çalışma sonuçları anababanın ilgi/kontrolü ile öznel iyi oluş arasındaki
ilişkide temel psikolojik ihtiyaçların aracılık rolü rapor edilmiştir. Dolayısıyla hem
anneden hem de babadan algılanan ilgi/kontrolün temel psikolojik ihtiyaç doyumu ile
ilişkileri gösterilmiştir. Buradan hareketle, katılımla ilişkili görülebilecek şekilde
tanımlanmış olan ilgi boyutunun da özerkliğin zıttı olarak görülebilecek kontrolün de
temel psikolojik ihtiyaçlarla ilişkisinin Türk örneklemde de gösterildiği söylenebilir.
Algılanan anababalığın öznel iyi oluşu yordayıcılığının çalışıldığı
araştırmalarında Gök Camoğlu ve Kocayörük (2019) da aynı şekilde temel psikolojik
ihtiyaç doyumunu da araştırmalarına dahil etmişlerdir. Araştırma kapsamında
değişkenlerin ilişkisi incelendiğinde anababa algısının (özerkliği destekleyicilik, katılım,
yakınlık boyutları) temel psikolojik ihtiyaçlarla pozitif yönde korelasyon gösterdiği
bulunmuştur. Bu bulgular anababadan algılanan özerklik ve ilişki desteğinin ergen temel
psikolojik ihtiyacı ile pozitif ilişki gösterdiği savını desteklemektedir.
Sonuç olarak, anababalık ile ergenlerde temel psikolojik ihtiyaçların doyumu
arasındaki ilişki yurtdışı ve yurtiçi alanyazında gösterilmiştir. Anababalık kimi
araştırmalarda güvenli/güvensiz bağlanma ile ilgili olabilirken kimi çalışmalar özerklik
desteğini ya da yakınlık gibi boyutları ele almıştır. Ancak sonuçlar genel anlamda
benzerlik göstermektedir. Kuramda da öngörüldüğü üzere, bireyler destekleyici
çevrelerde bulunduğunda temel psikolojik ihtiyaçları doyuma ulaşmaktadır. Çocuklar
40
destekleyici anababaları olduğunda daha fazla doyuma ulaşmaktadır. Bu doyumun da
olumlu çıktılarla ilişkisi olmaktadır (Örneğin, iyi oluş gibi.). Bu bağlamda destekleyici
anababalığın ve yol açtığı temel psikolojik ihtiyaçların önemli bir çıktısı olabilecek
kimlik gelişiminin de bu ilgili alanyazın kapsamında incelenmesi, bir sonraki başlık
altında sunulmuştur.
41
boyutların kümelenmesi ile de başarılı, ipotekli, saplantılı moratoryum, kaygısız dağınık,
dağılmış dağınık ve farklılaşmamış boyutları oluşturulmaktadır. Luyckx vd. (2009)’nin
araştırması sonucunda, temel psikolojik ihtiyaçların tümü bu kimlik statüleri ile anlamlı
düzeyde ilişkili bulunmuş ve başarılı kimlik statüsü en yüksek ilişkileri göstermiştir.
Temel psikolojik ihtiyaç doyumsuzluğu ise en çok dağınık kimlik statüsünün ruminatif
araştırma ile birleştiği kombinasyonda gerçekleşmiştir. Bu sonuçlar, Öz-Belirleme
Kuramı çerçevesinde kimlik statülerinin başarıyla yordanabildiğini göstermektedir.
Seçeneklerin araştırılması ve bağlanma gibi en optimal kimlik sonuçlarının özerk, ilişkili
ve yetkin hisseden bireylerde; saplantılı bir şekilde dağınık kimlik sonucunun ise temel
psikolojik ihtiyaçların doyumsuzluğunda gerçekleşiyor olması Öz-Belirleme Kuramının
kimlik gelişimini ele almada anlamlı bir çerçeve sunduğunu göstermektedir. Bu bakış
açısı ile tutarlı bir şekilde, Faye ve Sharpe (2008) tarafından gerçekleştirilen araştırmada
da özerklik ve yetkinlik ihtiyaçlarının kimlik duygusu gelişiminde anlamlı sonuçlar
gösterdiği bulgulanmıştır.
Temel psikolojik ihtiyaçların doyumunun gençlerin kimlikleri üzerindeki etkileri
farklı bağlamlarda da incelenmiştir. Coatsworth ve Conroy (2009), yüzme takımı
koçunun özerklik desteğinin psikolojik ihtiyaç doyumunu; ihtiyaçların da gençlerin
kimlik yansıtması (identity reflection; kişinin kimliği hakkında düşünmesi) düzeyini
yordadığını göstermişlerdir. Bir başka çalışmada ise, üniversiteyle özdeşleşme aracı
değişken olarak ele alınmış ve üniversitede temel psikolojik ihtiyaçların doyumunun
dolaylı olarak gençlerin kimlik karmaşası düzeyini negatif yönde anlamlı olarak
yordadığı rapor edilmiştir (Greenaway, Amiot, Louis ve Bentley, 2017). Reed-Fitzke ve
Lucier-Greer (2021) tarafından gerçekleştirilen araştırmada ise temel psikolojik ihtiyaç
doyumunun düşük ve yüksek olduğu gruplarda mesleki kimlik düzeyleri açısından
anlamlı farklılık bulunmuştur.
Özetle, bu başlık altında sunulan araştırmalardan temel psikolojik ihtiyaçların
kimlik stilleriyle ve kimlik stilleri ile bağlantılı olan farklı birtakım kimlik değişkenleri
ile anlamlı ilişkiler gösterdiği anlaşılmaktadır. Alanyazında bu ilişkilerin anababalık
stilleri ve davranışları ile beraber ele alındığı araştırıldığı çalışmalar da mevcuttur. Bu
çalışmalar ise bir sonraki başlık altında sunulacaktır.
42
Anababalık, Temel Psikolojik İhtiyaç Doyumu ve Kimlik ile İlgili Araştırmalar
43
olarak yapılandırmasının altında yatan motivasyonları etkilemektedir. Temel Psikolojik
İhtiyaçlar Kuramından farklı bir mini-teori ile ele alınmış olsa da, bu araştırma Öz-
Belirleme Kuramın altında yer alan bir diğer mini-teori ile çalışılmış olması dolayısıyla
aslında kuramın anababa davranışları ve kimlik stilleri ile ilişkili olarak faydalı bir
çerçeve sunabildiğini göstermektedir.
İlgili alanyazın incelendiğinde, mevcut araştırmadaki tüm değişkenleri bir arada
ele alan bir çalışma olmadığı; fakat kimlik statüleri ile gerçekleştirilmiş çalışmaların
çoğunlukta olduğu görülmektedir. Ancak, hem kimlik stillerinin hem de algılanan
anababalığın da temel psikolojik ihtiyaç doyumunun da ilişkilerini gösteren çalışmalar
alanyazında mevcuttur. Bunun yanında, temel psikolojik ihtiyaç doyumu ile olmasa da
Öz-Belirleme Kuramı altında yer alan bir başka mini-teoriden faydalanılarak anababalık
ve kimlik stilleri ilişkisi de gösterilmiştir. Dolayısıyla mevcut araştırmadaki değişkenlerin
birbiriyle ilişkili olduğu, alanyazından alınan destek dolayısıyla, rahatça söylenebilir.
Ancak, tüm bu kavramların bir arada alındığı bir çalışma olması bakımından kimlik
stilleri konusundaki literatürün güçlendirilmesi ve Türk katılımcılarla gerçekleştirilmesi
açısından çalışmanın alanyazına anlamlı bir katkıda bulunacağı düşünülmektedir.
44
BÖLÜM 3
YÖNTEM
Araştırmanın Modeli
Çalışma Grubu
45
Dolayısıyla bu araştırmanın çalışma grubu 265 üniversite öğrencisinden oluşmaktadır.
Çalışma grubunun sosyo-demografik özellikleri Tablo 1’de özetlenmiştir:
Tablo 1.
Çalışma Grubunun Sosyo-Demografik Özellikleri
Frekans Yüzde
Değişken
(f) (%)
Cinsiyet
Kadın 223 84,2
Erkek 42 15,8
Toplam 265 100
̄
Yaş (X=19,37 sd=1,09)
Algılanan SED
Düşük 11 4,2
Ortanın altı 24 9,1
Orta 195 73,6
Ortanın üstü 35 13,2
Yüksek - -
Toplam 265 100
Yaşamın çoğunun geçirildiği yerleşim birimi
Köy 20 7,5
Kasaba 8 3,0
İlçe 76 28,7
İl 74 27,9
Büyükşehir 87 32,8
Toplam 265 100
Anne eğitim durumu
Okuma-yazma bilmiyor 9 3,4
İlkokul 115 43,4
Ortaokul 40 15,1
Lise 61 23,0
Önlisans 8 3,0
Lisans 27 10,2
Lisansüstü 5 1,9
Toplam 265 100
Baba eğitim durumu
Okuma-yazma bilmiyor - -
İlkokul 67 25,3
Ortaokul 46 17,4
Lise 61 23,0
Önlisans 17 6,4
Lisans 67 25,3
Lisansüstü 7 2,6
Toplam 265 100
46
Verilerin Toplanması
İlk olarak, veri toplama süreci başlatılmadan önce Ankara Üniversitesi Etik
Kurulundan onay alınmıştır (Bkz. EK 1). Veriler, 10-20 Mart 2021 tarihleri arasında
çevrimiçi dersler sırasında sorumlu öğretim üyesinden izin alınarak toplanmıştır. Ders
saatinin sonunda öğrencilere araştırma hakkında bilgi sunularak ve soruları yanıtlanarak
yaklaşık 10 dakika süren uygulamalar gerçekleştirilmiştir. Ölçek formu uygulamalarında,
katılımcılar çalışmaya ilişkin bilgilendirildikten sonra gönüllülük esasına dayalı olarak,
katılmak isteyen öğrencilerden çevrimiçi ölçekler aracılığı ile veri toplanmıştır.
Bilgilendirilmiş onam yazısının altında yer alan kutucuğun işaretlenmediği durumda
çalışmaya devam edilememiş; bu yolla tüm katılımcılardan bilgilendirilmiş onam
alınmıştır.
Araştırmanın verileri toplanırken, katılımcıların sosyal-demografik bilgilerinin
toplanması amacı ile oluşturulan Kişisel Bilgi Formu uygulanmıştır. Ayrıca, Anne Baba
Algısı Ölçeği, Psikolojik İhtiyaçların Doyumunda Denge Ölçeği ve Kimlik Stilleri
Ölçeği-5, uyarlayan araştırmacıların izinleri alınarak kullanılmıştır.
47
ve babalar için toplamda 6 alt boyuttan oluşmaktadır. Orijinal ölçeğin Cohen’s Alfa iç
tutarlık katsayıları anne için .75 ve baba için .84 olarak bildirilmiştir.
Ölçek Kocayörük (2012a) tarafından Türkçeye uyarlanmıştır. Ölçekte yer alan alt
boyutlar; “anne katılımı, anne otonomi desteği, anne yakınlığı, baba katılımı, baba
otonomi desteği ve baba yakınlığı”dır ve toplamda 42 maddeden (anne için 21 ve baba
için 21 madde) oluşmaktadır. Maddeler, 7’li Likert tipindedir ve “tamamen yanlış” (1) ve
“tamamen doğru” (7) şeklinde derecelendirilmektedir. Ölçeğin katılım ve özerklik desteği
faktörlerinde 3’er, yakınlık faktöründe ise 2’şer ters madde bulunmaktadır. Bu maddeler
ters puanlanarak toplam puana dahil edilmektedir. Uyarlama çalışmaları sonucunda
Cronbach alfa iç tutarlık değerleri anne için .91; baba için .93’tür.
Kocayörük (2012a), ölçeğin uyarlanması sürecinde hem anne hem de baba
formunda ters puanlanan Madde 21’in (“Babam, benim birçok ihtiyacıma yeterince
duyarlı değildir.”) tersine çevrilerek puanlandığı durumda beklenmedik şekilde madde
toplam korelasyonunun negatif olduğunu ve Cronbach Alfa katsayısını düşürdüğünü
rapor etmiştir. Mevcut çalışmada da Madde 21’in aynı sorunu gösterdiği tespit edilmiş ve
analiz dışı bırakılmıştır.
Mevcut çalışmada bu ölçeğin Cronbach Alfa güvenirlik katsayıları
hesaplandığında anne formunda ölçeğin tümü için .952; katılım, özerklik desteği ve
yakınlık alt boyutları için sırasıyla .908, .895 ve .845 olarak bulunmuştur. Baba formunda
ise Cronbach Alfa değerleri ölçeğin tümü için .962; katılım, özerklik desteği ve yakınlık
alt boyutları için sırasıyla .925, .915 ve .873 olarak bulunmuştur.
Ölçeğin alt boyutlarında yer alan maddelerden bazıları şunlardır: “Annem/babam
mümkün olduğunca kendi seçimlerimi yapmama izin verir.” (Özerklik desteği alt
boyutu), “Annem/babam genellikle benimle ilgilenmeyecek kadar meşguldür.” (Katılım
alt boyutu; ters puanlanan madde), “Annem beni olduğum gibi kabul eder ve sever.”
(Yakınlık alt boyutu).
Bu araştırmada söz konusu ölçeğin özerklik desteği ve katılım alt boyutları
altlarında yer alan maddelerin toplam puanları alınarak kullanılmıştır.
48
engellenmesini ölçmek üzere geliştirilmiştir. Ölçek, 5’li Likert tipinde 18 maddeden
oluşmaktadır.
Ölçek, 3 boyutlu ve 6 boyutlu olarak iki farklı şekilde kullanılabilmektedir. 3
boyutlu modelde alt boyutlar “özerklik, yeterlik ve ilişkisellik”tir. Orijinal ölçekte bu
boyutlar için iç tutarlık katsayısı sırasıyla; .78, .79 ve .78 olarak bulunmuştur. 6 boyutlu
modelde ise alt boyutlar özerklik ihtiyaç doyumu, özerklik ihtiyaç doyumsuzluğu,
ilişkisellik ihtiyaç doyumu, ilişkisellik ihtiyaç doyumsuzluğu, yeterlik ihtiyaç doyumu ve
yeterlik ihtiyaç doyumsuzluğu” şeklindedir. Orijinal ölçek geliştirme çalışmasında iç
tutarlık katsayıları .69, .70, .71, .85, .71 ve .70 olarak bildirilmiştir. Ölçekte ters puanlanan
herhangi bir madde yer almamaktadır.
Psikolojik İhtiyaçların Doyumunda Denge Ölçeği Kardaş ve Yalçın (2018)
tarafından Türkçeye uyarlanmıştır. Uyarlama sonucunda, 3 boyutlu modelde “özerklik,
yeterlik ve ilişkisellik” alt boyutlarında iç tutarlık değerleri sırasıyla .74, .71 ve .70 olarak
bulunmuştur.
Uyarlama sonucunda, “özerklik ihtiyaç doyumu, özerklik ihtiyaç doyumsuzluğu,
ilişkisellik ihtiyaç doyumu, ilişkisellik ihtiyaç doyumsuzluğu, yeterlik ihtiyaç doyumu ve
yeterlik ihtiyaç doyumsuzluğu” olarak 6 boyutlu modeli için iç tutarlılık değerleri sırası
ile; .65, .72, .73, .68, .70 ve .63 olarak bulunmuştur.
Bu çalışmada ölçeğin 3 boyutlu modeli kullanılmıştır. Mevcut araştırmada
gerçekleştirilen iç tutarlık analizi sonucunda Cronbach Alfa değerleri tüm ölçek için .86;
ilişki, yetkinlik ve özerklik için sırasıyla .69, .78 ve .81 olarak bulunmuştur
Ölçeğin alt boyutlarında yer alan maddelerden bazıları şunlardır: “Beni
önemseyen ve benim önemsediğim insanlarla aramda bir bağ hissederim.” (İlişki alt
boyutu), “İstediğimin aksine bazı şeyleri yapmak zorunda kalırım.” (Özerklik alt boyutu),
“Aldığım zor görevleri veya projeleri başarıyla tamamlarım.” (Yeterlik alt boyutu).
49
maddeden oluşmaktadır. Orijinal ölçek geliştirme çalışmaları sonucunda her bir alt boyut
için iç tutarlık katsayıları sırası ile .87, .80 ve .85 olarak bildirilmiştir. Ölçekten toplam
puan alınmamaktadır. Ölçekteki her alt boyut için ayrı bir toplam puan hesaplanmaktadır.
Geliştirme çalışmalarında ölçek, Kimlik Stili Envanteri (Identity Style Inventory) olarak
adlandırılmaktadır ve her bir alt boyutu bağımsız yapıları ölçmekte, ölçeğin tamamından
toplam puan elde edilmemektedir.
Ölçek, Morsünbül, Uçar ve Konal (2020) tarafından Türkçeye uyarlanmıştır.
Ölçeğin uyarlanması sonucunda iç tutarlık katsayıları kaçınma yönelimli stil, bilgi
yönelimli stil ve norm yönelimli stil alt boyutları için sırasıyla; .74, .79 ve .73 olarak
bulunmuştur.
Kimlik Stilleri Ölçeği-5’in bu tez çalışması kapsamında gerçekleştirilen iç tutarlık
analizi sonucunda Cronbach Alfa katsayıları kaçınma alt boyutu için .698, bilgi alt boyutu
için .773 ve norm alt boyutu için .714 olarak bulunmuştur.
Ölçek alt boyutlarından örnek maddeler şu şekilde verilebilir: “Geleceğim
hakkında şu anda düşünmüyorum, bunun için daha çok uzun süre var.” (Kaçınma
yönelimli kimlik stili alt boyutu), “Yaşamımla ilgili bir karar vermeden önce farklı
kaynaklardan bilgi edinmek ve değerlendirmek benim için önemlidir.” (Bilgi yönelimli
kimlik stili alt boyutu), “Her zaman neye inanacağımı ve inanmayacağımı bildim; hiçbir
zaman inançlarım hakkında gerçekten şüpheye düşmedim.” (Norm yönelimli kimlik stili
alt boyutu).
Verilerin Çözümlenmesi
50
maddesine rastlanmamıştır. Ölçeklerde bir ya da iki maddenin boş bırakıldığı az sayıdaki
katılımcıların ilgili madde puanına ise ortalama değer atanmıştır.
Kayıp değerlerin incelenmesinin ardından, katılımcıların yaş dağılımları
incelenmiş ve hedef yaş grubunun dışında kalan ve 25-60 yaşlarındaki 22 katılımcının
verileri de veri setinden çıkarılmıştır. Aynı şekilde veriler ders saatlerinde toplandığı için,
üst sınıflarda öğrenim gören ama bu dersi tekrar alan 15 katılımcı da veri setinden
çıkarılmıştır.
Bu işlemlerin ardından uç değerler incelenmiştir. İlk olarak, analizde kullanılacak
olan alt boyutların tek değişkenli uç değerleri standart Z puanı hesaplanarak
belirlenmiştir. ±3’ün dışında kalan Z puanlarına sahip veriler, uç değer olarak kabul
edilmiş ve bu şekilde 13 katılımcıdan alınan ölçüm analiz dışı bırakılmıştır.
Tek değişkenli uç değerlerin temizlenmesinin ardından, Mahalanobis Uzaklığı
hesaplanarak, çok değişkenli uç değerler tespit edilmiştir. Bunun için kaçınma, bilgi ve
norm yönelimli kimlik stili alt boyutları olan her bir bağımlı değişken için ayrı ayrı olacak
şekilde Mahalanobis değerleri ve bu değerlerin Ki-Kare tablosunda kritik değerler temel
alınarak .001’den küçük olan değerlere denk düşen bir ölçüm analiz dışı bırakılmıştır.
Bu adımlar sonucunda verilerin temizlenmesi işlemi tamamlanmıştır. Bunun
sonucunda veri setinde kalan 265 katılımcı ile analizlere devam edilmiştir. 265 ölçümden
oluşan veri seti için tanımlayıcı istatistiksel değerler normallik açısından incelenmiştir.
Veri setlerinin tek değişkenli normallik gerekliliğini karşılayıp karşılamadığını
incelemek için birden çok yöntem bulunmaktadır; Q-Q grafiği, basıklık-çarpıklık
katsayıları, normallik testleri gibi (Çokluk vd., 2018). Mevcut çalışmada, dağılımın tek
değişkenli normalliği basıklık-çarpıklık katsayıları aracılığıyla incelenmiştir. George ve
Mallery (2010), basıklık ve çarpıklık katsayıları için ±2 aralığında yer alan değerlerin,
verilerin normal dağılım gösterdiğinin kabul edilmesi için yeterli olduğunu
belirtmektedir. Bu araştırmanın verileri, çalışmada kullanılan ölçeklerin alt boyutları için
çarpıklık ve basıklık değerleri açısından incelenmiş ve bu değerler Tablo 2’de
sunulmuştur.
51
Tablo 2.
Değişkenlerin Betimsel İstatistik Değerleri
Değişken N X̄ SS Basıklık Çarpıklık
Anne Katılımı 265 34.83 6.91 .97 -1.24
Anne Özerklik Desteği 265 46.26 8.67 .46 -.86
Anne Yakınlığı 265 34.81 6.62 -1.12 .60
Baba Katılımı 265 29.32 9.39 -.75 -.47
Baba Özerklik Desteği 265 42.45 10.44 -.16 -.62
Baba Yakınlığı 265 31,35 8.15 -.56 -.58
İlişki 265 23.85 3.53 -.13 -.56
Yetkinlik 265 22.35 3.86 .40 -.32
Özerklik 265 20.06 4.95 -.35 -.22
Kaçınma Yönelimli Kimlik Stili 265 24.51 5.43 .14 .30
Bilgi Yönelimli Kimlik Stili 265 37.05 3.98 -.38 -.14
Norm Yönelimli Kimlik Stili 265 22.36 5.14 -.13 .67
52
üçer parsele bölünmüştür. Böylece bu yapıların her biri için gerekli üç gözlenen değişken
yapay olarak elde edilmiştir.
Özetle, araştırmadaki asıl analizlere geçilmeden önce veriler kayıp değerler, uç
değerler, tek değişkenli ve çok değişkenli normal dağılım, çoklu bağlantı probleminin
olmaması gibi analiz gereklilikleri açısından incelenmiş ve kaçınma, bilgi, norm yönelimi
ölçekleri için madde parselleme işlemi gerçekleştirilmiştir. İlk olarak, araştırmanın
amaçları doğrultusunda kimlik ve anababalık değişkenlerinde sosyo-demografik gruplar
arasındaki farklar t testi ve ANOVA ile incelenmiştir. Bunun ardından, araştırmanın
amacına uygun olarak Yapısal Eşitlik Modeli test edilmiştir.
53
BÖLÜM 4
BULGULAR VE YORUMLAR
Bulgular
Tablo 3.
Kimlik Stillerine İlişkin Ortalama Puanlar
N Kaçınma Yönelimli Bilgi Yönelimli Norm Yönelimli
Kimlik Stili Ort. Kimlik Stili Ort. Kimlik Stili Ort.
SED
Düşük 11 27.27 36.54 19.00
Ortanın altı 24 25.21 36.67 23.04
Orta 195 24.18 37.15 22.24
Ortanın üstü 35 25.00 36.94 23.63
- Yüksek
(Devam ediyor)
54
Tablo 3 (Devam)
Tablo 3’te görüldüğü gibi, kimlik stilleri ölçeğinden alınan puanların ortalamaları
açısından gruplar arasında farklılıklar vardır. Bu farklılıkların anlamlı olup olmadığının
tespit edilmesi için ANOVA ve t testi yapılmıştır. Cinsiyet, SED, yerleşim birimi, annenin
ve babanın eğitim düzeyi değişkenlerine göre ortalamalar arasındaki farkın anlamlı olup
olmadığı hesaplanmıştır.
55
Tablo 4
Kadın ve Erkek Öğrencilerde Kimlik Stili Puanlarının Farkına İlişkin t Testi Sonuçları
Değişken Ortalama
Grup N X̄ ss t sd p
Farkı
Kaçınma Kadın 223 24.72 5.43 1.31 1.44 263 0.15
Erkek 42 23.40 5.38
Bilgi Kadın 223 36.87 3.92 -1.15 -1.73 263 0.08
Erkek 42 38.02 4.19
Norm Kadın 223 22.35 5.02 -0.50 -0.06 263 0.95
Erkek 42 22.40 5.80
Tablo 5
Kimlik Stillerinde Sosyo-Demografik Gruplar Arası Farklara İlişkin ANOVA Sonuçları
Kimlik Stili Değişken Varyans Kareler Kareler
Sd F p
Kaynağı Toplamı Ortalaması
Kaçınma Yerleşim Gruplar arası 71.81 3 23.94 0.81 0.49
Birimi Grup içi 7714.42 261 29.56
Toplam 7786.23 264
Bilgi Yerleşim Gruplar arası 45.90 3 15.30 0.97 0.41
Birimi Grup içi 4129.36 261 15.82
Toplam 4175.26 264
Norm Yerleşim Gruplar arası 270.26 3 90.09 3.51* 0.02
Birimi Grup içi 6700.96 261 25.67
Toplam 6971.22 264
Kaçınma SED Gruplar arası 125.37 3 41.79 1.42 0.24
Grup içi 7660.86 261 29.35
Toplam 7786.23 264
Bilgi SED Gruplar arası 8.63 3 2.88 0.18 0.91
Grup içi 4166.63 261 15.96
Toplam 4175.26 264
Norm SED Gruplar arası 194.42 3 64.81 2.50 0.06
Grup içi 6776.80 261 25.96
Toplam 6971.22 264
(Devam ediyor)
56
Tablo 5 (Devam)
Kimlik Stillerinde Sosyo-Demografik Gruplar Arası Farklara İlişkin ANOVA Sonuçları
Kimlik Stili Değişken Varyans Kareler Kareler
Sd F p
Kaynağı Toplamı Ortalaması
Kaçınma Anne Eğitim Gruplar arası 175.92 6 29.32 0.99 0.43
Düzeyi Grup içi 7610.30 258 29.50
Toplam 7786.23 264
Bilgi Anne Eğitim Gruplar arası 112.12 6 18.69 1.19 0.31
Düzeyi Grup içi 4063.14 258 15.75
Toplam 4175.26 264
Norm Anne Eğitim Gruplar arası 186.38 6 31.06 1.18 0.32
Düzeyi Grup içi 6784.84 258 26.30
Toplam 6971.22 264
Kaçınma Baba Eğitim Gruplar arası 119.97 5 23.99 0.81 0.54
Düzeyi Grup içi 7666.25 259 29.60
Toplam 7786.23 264
Bilgi Baba Eğitim Gruplar arası 64.54 5 12.91 0.81 0.54
Düzeyi Grup içi 4110.72 259 15.87
Toplam 4175.26 264
Norm Baba Eğitim Gruplar arası 149.40 5 29.88 1.13 0.34
Düzeyi Grup içi 6821.82 259 26.34
Toplam 6971.22 264
p<.05
Tablo 3’te gruplar arasında ortalama farkları görülmüş olsa da Tablo 5’te
görüldüğü gibi, ANOVA sonucunda yalnızca norm yönelimli kimlik stili için yerleşim
birimi grupları arasında anlamlı fark tespit edilmiştir (p<.05). Norm yönelimindeki
anlamlı farkın hangi yerleşim birimi grupları arasında olduğunun anlaşılması için Post-
Hoc testlerinden LSD Testi uygulanmıştır. Bu analizlerin sonucu Tablo 6’da
sunulmaktadır.
Tablo 6
Yerleşim Birimlerinde Norm Yönelimli Kimlik Stili Puanlarının Farkına İlişkin ANOVA
ve Post-Hoc Testi Sonuçları
Varyans Kareler Kareler
Sd F p Anlamlı Fark
Kaynağı Toplamı Ortalaması
Gruplar arası 270.26 3 90.09 3.51 .016 Köy-Kasaba > İlçe
Grup içi 6700.96 261 25.67 Köy-Kasaba > İl
Toplam 6971.22 264 Köy-Kasaba > Büyükşehir
Tablo 6’da sunulmuş olan bulgulara göre, gruplar arası norm yönelimi puanı
ortalamaları, anlamlı düzeyde farklılaşmaktadır [F(3,261) = 3.51; p<.05]. Tablo 6’da da
görüldüğü gibi, köy ve kasabalarda büyüyen gençler; ilçe, il ve büyükşehirlerde yetişen
gençlere kıyasla daha yüksek puan ortalamalarına sahiptirler. Dolayısıyla küçük yerleşim
57
birimlerinde büyüyen gençlerin, daha büyük yerleşim birimlerinde büyüyen gençlere
kıyasla daha fazla norm yönelimi gösterdikleri söylenebilir.
Tablo 7
Algılanan Anababa Davranışlarına İlişkin Betimsel İstatistikler
Grup N Anne Anne Baba Baba
Özerklik Katılımı Ort. Özerklik Katılımı
Desteği Ort. Desteği Ort. Ort.
SED
Düşük 11 39.91 33.09 36.64 27.73
Ortanın altı 24 41.33 33.58 34.29 25.37
Orta 195 43.61 34.77 39.64 29.52
Ortanın üstü - 35 44.89 36.51 41.49 31.43
Yüksek
Cinsiyet
Kadın 223 42.79 34.23 39.09 29.00
Erkek 42 46.73 38.00 40.22 31.02
Anne Eğitim Düzeyi
Okuma yazma 9 44.56 34.78 39.33 29.89
bilmiyor
İlkokul 115 42.60 33.85 38.91 28.09
Ortaokul 40 42.40 34.17 40.15 30.05
Lise 61 45.07 36.39 39.85 30.47
Önlisans 8 43.00 36.50 37.87 30.50
Lisans 27 44.30 35.41 38.78 30.56
Lisansüstü 5 44.20 37.60 38.20 28.40
Baba Eğitim Düzeyi
Okuma yazma 0 - - - -
bilmiyor
İlkokul 67 45.34 36.12 40.58 30.25
Ortaokul 46 42.72 34.26 37.20 27.67
Lise 61 42.31 33.54 39.25 28.85
Önlisans 17 42.94 35.41 39.71 30.82
Lisans 67 42.92 35.01 38.96 29.93
Lisansüstü 7 45.14 34.14 42.57 26.00
(Devam ediyor)
58
Tablo 7 (Devam)
Algılanan Anababa Davranışlarına İlişkin Betimsel İstatistikler
Grup N Anne Anne Baba Baba
Özerklik Katılımı Ort. Özerklik Katılımı
Desteği Ort. Desteği Ort. Ort.
Yerleşim Birimi
Köy – Kasaba 28 45.29 35.75 41.54 29.29
İlçe 76 42.08 33.60 39.62 30.35
İl 74 42.48 34.09 38.34 28.35
Büyükşehir 87 44.78 36.22 39.03 29.26
Tablo 7’de verilen ortalama puanlarda görüldüğü gibi, Anne Baba Algısı
Ölçeğinden alınan puanların ortalamaları açısından gruplar arasında farklar vardır. Bu
farkların anlamlı olup olmadığının tespit edilmesi için ANOVA ve t testi yapılmıştır. Bir
başka deyişle, cinsiyet, SED, yerleşim birimi, annenin ve babanın eğitim düzeyi
değişkenlerine göre algılanan anababa davranışı ortalama puanları arasındaki farkın
anlamlı olup olmadığı hesaplanmıştır. Gerçekleştirilen ANOVA sonuçları Tablo 8’de yer
almaktadır.
Tablo 8
Algılanan Anababa Davranışlarında Sosyo-Demografik Gruplar Arası Farklara İlişkin
ANOVA Sonuçları
Anababa Değişken Varyans Kareler Kareler
Sd F p
Davranışı Kaynağı Toplamı Ortalaması
Anne Yerleşim Gruplar arası 460.51 3 153.50 1.10 0.12
Özerklik Birimi Grup içi 20153.60 261 77.22
Desteği Toplam 20614.10 264
Baba Yerleşim Gruplar arası 221.90 3 73.97 0.64 0.59
Özerklik Birimi Grup içi 30259.08 261 115.93
Desteği Toplam 30480.98 264
Anne Yerleşim Gruplar arası 345.42 3 115.14 2.45 0.06
Katılımı Birimi Grup içi 12280.60 261 47.05
Toplam 12626.01 264
Baba Yerleşim Gruplar arası 151.22 3 50.41 0.57 0.64
Katılımı Birimi Grup içi 23132.46 261 88.63
Toplam 23283.68 264
Anne SED Gruplar arası 322.22 3 107.41 1.38 0.25
Özerklik Grup içi 20291.88 261 77.75
Desteği Toplam 20614.10 264
(Devam ediyor)
59
Tablo 8 (Devam)
Algılanan Anababa Davranışlarında Sosyo-Demografik Gruplar Arası Farklara İlişkin
ANOVA Sonuçları
Anababa Değişken Varyans Kareler Kareler
Sd F p
Davranışı Kaynağı Toplamı Ortalaması
Baba SED Gruplar arası 869.12 3 289.70 2.55 0.06
Özerklik Grup içi 29611.86 261 113.45
Desteği Toplam 30480.98 264
Anne SED Gruplar arası 170.46 3 56.82 1.19 0.31
Katılımı Grup içi 12455.56 261 47.72
Toplam 12626.01 264
Baba SED Gruplar arası 565.01 3 188.34 2.16 0.09
Katılımı Grup içi 22718.67 261 87.04
Toplam 23283.68 264
Anne Anne Eğitim Gruplar arası 321.42 6 53.57 0.68 0.66
Özerklik Düzeyi Grup içi 20292.68 258 78.65
Desteği Toplam 20614.10 264
Baba Anne Eğitim Gruplar arası 94.09 6 15.68 0.13 0.99
Özerklik Düzeyi Grup içi 30386.88 258 117.78
Desteği Toplam 30480.98 264
Anne Anne Eğitim Gruplar arası 345.92 6 57.65 1.21 0.30
Katılımı Düzeyi Grup içi 12280.09 258 47.60
Toplam 12626.01 264
Baba Anne Eğitim Gruplar arası 337.14 6 56.19 0.63 0.70
Katılımı Düzeyi Grup içi 22946.55 258 88.94
Toplam 23283.68 264
Anne Baba Eğitim Gruplar arası 385.37 5 77.07 0.99 0.43
Özerklik Düzeyi Grup içi 20228.73 259 78.10
Desteği Toplam 20614.10 264
Baba Baba Eğitim Gruplar arası 399.415 5 79.88 0.69 0.63
Özerklik Düzeyi Grup içi 30081.56 259 116.14
Desteği Toplam 30480.98 264
Anne Baba Eğitim Gruplar arası 238.99 5 47.80 1.00 0.42
Katılını Düzeyi Grup içi 12387.02 259 47.83
Toplam 12626.01 264
Baba Baba Eğitim Gruplar arası 336.55 5 67.31 0.76 0.58
Katılımı Düzeyi Grup içi 22947.13 259 88.60
Toplam 23283.68 264
60
Tablo 9
Kadın ve Erkek Öğrencilerde Algılanan Anababalık Puanlarının Farklarına İlişkin t Testi
Sonuçları
Değişken Ortalama
Grup N X̄ ss t sd p
Farkı
Anne Kadın 223 42.79 9.06 -3.94 -3.29* 263 0.002
Özerklik Erkek 42 46.73 6.69
Desteği
Baba Kadın 223 39.09 10.76 -1.12 -0.62 263 0.54
Özerklik Erkek 42 40.22 10.73
Desteği
Anne Kadın 223 34.23 7.20 -3.77 -4.89* 263 0.00
Katılımı Erkek 42 38.00 3.89
Baba Kadın 223 29.00 9.48 -2.02 0.35 263 0.20
Katılımı Erkek 42 31.02 8.83
p<.05
Tablo 9’da görüldüğü gibi, yapılan analizler sonucunda anneden algılanan
özerklik desteği ortalama puanlarında kadın ve erkek katılımcılar arasında anlamlı fark
bulunmuştur [t (263)= -3.29, p<.05]. Aynı şekilde, anne katılımı ortalama puanlarında
kadın ve erkek katılımcılar arası fark anlamlı düzeydedir [t (263)=-3.77, p<.05]. Sonuç
olarak, kadınların annelerinden ortalama olarak algıladıkları özerklik desteği ve katılım
düzeyleri, erkek katılımcılara kıyasla anlamlı düzeyde daha düşüktür.
61
Tablo 10
Gözlenen Değişkenler için Betimsel İstatistik Değerleri
Değişken N X̄ SS Basıklık Çarpıklık
Anne Katılımı 265 34.83 6.91 .97 -1.24
Anne Özerklik Desteği 265 46.26 8.67 .46 -.86
Baba Katılımı 265 29.32 9.39 -.75 -.47
Baba Özerklik Desteği 265 42.45 10.44 -.16 -.62
İlişki 265 23.85 3.53 -.13 -.56
Yetkinlik 265 22.35 3.86 .40 -.32
Özerklik 265 20.06 4.95 -.35 -.22
Kaçınma Yönelimli Kimlik Parsel-1 265 8.15 2.23 .22 -.19
Kaçınma Yönelimli Kimlik Parsel-2 265 7.58 2.10 .37 .25
Kaçınma Yönelimli Kimlik Parsel-3 265 8.77 2.39 .07 -.09
Bilgi Yönelimli Kimlik Parsel-1 265 12.03 1.64 -.29 -.18
Bilgi Yönelimli Kimlik Parsel-2 265 12.44 1.58 -.23 -.03
Bilgi Yönelimli Kimlik Parsel-3 265 12.58 1.55 -.19 -.52
Norm Yönelimli Kimlik Parsel-1 265 6.85 2.12 .22 -.49
Norm Yönelimli Kimlik Parsel-2 265 7.13 2.08 .23 .01
Norm Yönelimli Kimlik Parsel-3 265 8.38 2.10 -.23 .11
Tablo 10’da görüldüğü gibi, modelde yer alan tüm değişkenlerin basıklık ve
çarpıklık değerleri ±2 aralığında yer almaktadır. Bu değerler, normal dağılım sınırları
içerisinde yer almaktadır.
Çalışmadaki gözlenen değişkenler arasındaki korelasyon düzeylerine ilişkin
hesaplanan Pearson Korelasyon katsayıları Tablo 11’de sunulmuştur.
62
Tablo 11
Değ AÖ AK BÖ BK İLİ YET ÖZE KAÇ1 KAÇ2 KAÇ3 BİL1 BİL2 BİL3 NOR1 NOR2 NOR3
AÖ -
AK .78** -
BÖ .38** .42** -
BK .30** .43** .79** -
İLİ .50** .47** .33** .28** -
YET .37** .26** .14* .12 .41** -
ÖZE .57** .45** .41** .30** .44** .50** -
KAÇ1 -.26** -.22** -.08 -.05 -.27** -.40** -.38** -
KAÇ2 -.30** -.29** -.17** -.16* -.31** -.45** -.40** .53** -
KAÇ3 -.21** -.17** -.08 -.08 -.25** -.38** -.24** .49** .42** -
BİL1 .12 .09 .05 .03 .26** .30** .19** -.21** -.17** -.10 -
BİL2 .12* .10 .08 .04 .25** .10 .09 -.15* -.08 .00 .55** -
BİL3 .12 .10 .17** .11 .20** .22** .15* -.11 -.15* .03 .58** .48** -
NOR1 -.05 -.04 .014 -.01 -.05 -.29** -.12 .18** .18** .17** -.15* -.07 -.15* -
NOR2 .01 .00 .01 .00 .01 -.01 .02 .09 .06 .04 -.02 -.05 -.11 .56** -
NOR3 -.08 -.02 -.12 -.04 -.01 -.17** -.21** .22** .25** .12* -.03 -.09 -.10 .51** .43** -
63
Tablo 11’de yer alan gözlenen değişkenlere ilişkin Pearson Korelasyon
katsayılarının .004 ile .79 arasında değiştiği görülmektedir. Değişkenlerden bazıları
arasındaki ilişkiler anlamsız olsa da çoğunun .05 ve .01 düzeyinde istatistiksel olarak
anlamlı olduğu söylenebilir. Anne davranışları ve baba davranışları kendi alt boyutları
içerisinde oldukça güçlü korelasyon göstermiştir (.70 üzerindeki değerler). Fakat bu
anlaşılabilir bir durumdur. Grolnick (2003), katılım ve özerklik desteğinin birbirlerinin
uzantısı olan destekleyici anababalık uygulamaları olduğunu belirtmektedir. Ayrıca
yapılan analiz sonucunda bulunan VIF değerlerinde çoklu bağlantılılık problemi
görülmediği için analize devam edilmiştir. Bunun yanı sıra, Tablo 11’de görüldüğü üzere
bilgi ve norm yönelimlerinin anababa davranışları ile ilişkileri düşük düzeyde
görünmektedir; ancak, kaçınma yönelimi -özellikle anne davranışları ile- anlamlı orta
düzeyde ilişki göstermiştir.
Değişkenlere ilişkin tanımlayıcı analizler ve korelasyonlar incelendikten sonra,
Yapısal Eşitlik Analizi gerçekleştirilmiş ve program tarafından hesaplanan model uyum
iyiliği değerleri incelenmiştir. LISREL yazılımı, analiz sonucunda pek çok indekse ilişkin
değer vermektedir. Ancak bu değerler içerisinden, modelin farklı özelliklerine duyarlı
olmaları nedeniyle ve karşılaştırılabilmeleri amacıyla birden fazla türden indekse yer
verilmesi mantıklıdır (Tabachnick ve Fidell, 2015). Tablo 12’de ölçme modelinin uyum
iyiliği değerlerinden χ2/sd, RMSEA, CFI, NFI, NNFI, SRMR ve GFI indeksleri
sunulmuştur.
Tablo 12
Ölçme Modeli için Uyum İyiliği Değerleri
Uyum Ölçüsü Değer Yorum
χ2 192.75
sd 89
χ2/sd 2,17 Mükemmel uyum*
RMSEA 0.066 İyi uyum*
CFI 0.96 Mükemmel uyum*
NFI 0.92 İyi uyum*
NNFI 0.94 İyi uyum*
SRMR 0.05 İyi uyum*
GFI 0.92 İyi uyum*
*Kabul sınırları ve yorumlamalarda Çokluk vd. (2018) esas alınmıştır.
Tablo 12’te verilen uyum iyiliği değerlerinin, kabul sınırları bakımından (Çokluk
vd., 2018; s. 271-272) iyi ve mükemmel sayılabilecek düzeylerde olduğu söylenebilir.
Dolayısıyla verilerin önerilen modelle oldukça iyi uyum gösterdiği söylenebilir. LISREL
64
yazılımı bu aşamada 13 modifikasyon önermiştir. Önerilen modifikasyonlar
incelendiğinde Ki-kare değerinde anlamsız düşüşlere yol açtığı görülmüştür, bu nedenle
herhangi bir revizyon yapılmaksızın analize devam edilmiştir.
Tablo 13
Ölçme Modeline İlişkin Faktör Yükleri, Standart Hata Değerleri ve T-Değerleri
Örtük ve Gözlenen Standardize Edilmemiş SH t Standardize Faktör
Değişken Faktör Yükleri Yük Değerleri
Anne
AÖ 8.00 0.47 17.14 0.91
AK 5.87 0.37 15.71 0.85
Baba
BÖ 10.28 0.64 16.00 0.96
BK 7.79 0.57 13.76 0.83
Piddö
İLİ 2.31 0.21 11.01 0.66
YET 2.50 0.23 10.84 0.65
ÖZE 3.60 0.29 12.51 0.73
Kacinma
KAÇ1 1.66 0.14 12.21 0.74
KAÇ2 1.53 0.13 11.92 0.73
KAÇ3 1.45 0.15 9.61 0.61
Bilgi
BİL1 1.36 0.10 13.63 0.83
BİL2 1.06 0.098 10.81 0.67
BİL3 1.10 0.095 11.52 0.71
Norm
NOR1 1.77 0.14 12.71 0.84
NOR2 1.37 0.13 10.23 0.66
NOR3 1.31 0.14 9.69 0.62
*p<.05
Notlar: N= 265, AÖ: Anne özerklik desteği, AK: Anne katılımı; BÖ: Baba özerklik
desteği, BK: Baba katılımı; Piddö: Psikolojik İhtiyaç Doyumunda Denge Ölçeği, İLİ:
İlişki, YET: Yetkinlik, ÖZE: Özerklik alt boyutları; KAÇ1, KAÇ2, KAÇ3: Kimlik Stilleri
Ölçeği-5 Kaçınma alt boyutundan 3 parsel; BİL1, BİL2, BİL3 Kimlik Stilleri Ölçeği-5
Bilgi alt boyutundan 3 parsel; NOR1, NOR2, NOR3: Kimlik Stilleri Ölçeği-5 Norm alt
boyutundan 3 parsel.
65
Tablo 14
Ölçme Modelinde Örtük Değişkenler Arası İlişkiler
Örtük Değişken 1 2 3 4 5 6
1.Anne Davranışları -
2.Baba Davranışları 0.50* -
3.Psikolojik İhtiyaç Doyumu 0.76* 0.46 -
4.Kaçınma Yönelimi -0.44 -0.19 -0.73* -
5.Bilgi Yönelimi 0.18 0.10 0.40 -0.25 -
6.Norm Yönelimi -0.09 -0.04 -0.21 0.30 -0.17 -
*p<.05
Tablo 14’te sunulmuş olan ölçme modelinde tanımlanan örtük değişkenler arası
korelasyon düzeyleri incelendiğinde yapıların birbirleri ile güçlü ve düşük olarak çeşitli
düzeylerde ilişkiler gösterdiği söylenebilir. Özellikle modelde aracı değişken olarak yer
alacak olan psikolojik ihtiyaç doyumunun tüm değişkenlerle ilişkileri orta düzeylerdedir.
Modelde yer alan değişkenler arası korelasyon katsayıları -.09 ile .76 arasında
değişmektedir.
Yapısal modelde örtük değişkenler arası regresyon doğruları atanarak asıl model
sınanmıştır. Test edilen hipotetik modelin diyagramı Şekil 3’te yer almaktadır.
66
Şekil 3’te görüldüğü üzere, modelde yer alan örtük değişkenler anne davranışları,
baba davranışları, temel psikolojik ihtiyaç doyumu, kaçınma, bilgi ve norm yönelimli
kimlik stilleridir. Söz konusu değişkenler, ölçme modelinde belirtilen gözlenen
değişkenlerden oluşmaktadır. Modelde, anne ve baba davranışlarından kimlik stillerine
giden yolda temel psikolojik ihtiyaç doyumunun aracı rol üstlendiği bir ilişki
kurgulanmıştır. Söz konusu model, LISREL yazılımı aracılığı ile test edildiğinde elde
edilen model uyum iyiliği değerleri Tablo 15’te yer almaktadır.
Tablo 15
Yapısal Modele İlişkin Uyum İyiliği Değerleri
Uyum Ölçüsü Değer Yorum
χ2 219.36
sd 108
χ2/sd 2,03 Mükemmel uyum
RMSEA 0.06 İyi uyum
CFI 0.96 Mükemmel uyum
NFI 0.91 İyi uyum
NNFI 0.95 Mükemmel uyum
SRMR 0.06 İyi uyum
GFI 0.91 İyi uyum
*Kabul sınırları ve yorumlamalarda Çokluk vd. (2018) esas alınmıştır.
Tablo 15’te sunulmuş olan model uyum iyiliği indisleri incelendiğinde tüm
değerlerin mükemmele yakın ve iyi sınırlar içerisinde yer aldığı görülmektedir.
Dolayısıyla verilerin, kurgulanan modeli destekler nitelikte olduğu söylenebilir. Bir başka
deyişle, test edilmiş olan model, söz konusu değişkenler arasındaki ilişkileri mükemmel
ve kabul edilebilir düzeylerde açıklamaktadır.
Model çalıştırıldıktan ve uyum iyiliği indisleri incelendikten sonra, yazılım
tarafından önerilen modifikasyonlar incelenmiştir. Toplamda 4 modifikasyon önerisi
gerçekleşmiştir. Ancak bu önerilerin hiçbiri Ki-Kare değerinde anlamlı bir düşüşe yol
açmadığından model revize edilmemiş ve modifikasyonsuz şekilde model yorumlanmaya
ve diğer ilişki düzeyleri incelenmeye devam edilmiştir. Şekil 4’te modelde yer alan
değişkenler arası ilişki düzeylerinin standart puanları sunulmuştur.
67
Şekil 4. Yapısal Model Sonuçları (Standardize edilmiş değerler)
Tablo 16
Dolaylı Etkiler
Anne Baba
Kaçınma Yönelimi
Standardize Edilmiş Yol Katsayısı -.48 -.05
SH (.07) (.05)
t -7.27* -1.03
Bilgi Yönelimi
Standardize Edilmiş Yol Katsayısı .25 .03
SH (.06) (.03)
t 4.43* 1.01
Norm Yönelimi
Standardize Edilmiş Yol Katsayısı -.16 -.02
SH (.05) (.02)
t -2.90* -.98
*t ≥ |1.96| (anlamlı düzeyde dolaylı etki)
68
YEM analizi kapsamında elde edilen dolaylı etkilere ilişkin bulgular, Tablo 16’da
görüldüğü üzere, anne davranışlarının kaçınma yönelimli kimlik stili üzerindeki etkisinin
-.48 olduğunu ve bu dolaylı etkinin anlamlı düzeyde olduğunu (t=-.7.27, p<.05)
göstermiştir. Anne davranışlarının bilgi yönelimli kimlik stiline yönelik dolaylı etkisi ise
.25 değerinde ve anlamlı düzeyde (t=4.43; p<.05) bulunmuştur. Son olarak, anne
desteğinin norm yönelimli kimlik stili üzerindeki dolaylı etkisi ise -.16 düzeyinde ve
anlamlıdır (t=-2.90; p<.05). Baba davranışlarından kimlik stillerine yönelik dolaylı
etkilere ilişkin bulgular ise anlamlı düzeyde değildir.
Tüm bu sonuçlar, algılanan anne desteğinin psikolojik ihtiyaç doyumu aracılığıyla
kimlik stillerini anlamlı düzeyde yordadığını göstermektedir. En güçlü ilişki ise kaçınma
yönelimine negatif yönde olan etkidir. Anne davranışlarının anlamlı düzeydeki etkilerinin
aksine, algılanan baba desteğine ilişkin sonuçlar anlamlı düzeyde değildir.
Son olarak, model kapsamında açıklanan varyans değerleri incelendiğinde,
kurgulanan bu modelin psikolojik ihtiyaç doyumundaki varyansın %52’si; kaçınma
yönelimli kimlik stilinin %49’unu; bilgi yönelimli kimlik stilinin %13’ünü, norm
yönelimli kimlik stilinin ise %05’ini açıkladığını göstermektedir. Model, bağımlı
değişkenler arasında en iyi kaçınma yönelimindeki varyansı açıklamakta; bilgi ve norm
yönelimleri ise sırasıyla daha düşük sonuç vermektedir.
Özetle, bu bölümde araştırma kapsamında gerçekleştirilen analizlerin sonuçları
sunulmuştur. İlk olarak anababalık ve kimlik stilleri için sosyo-demografik değişkenler
açısından bulunan birtakım farklılıklar sunulmuş; ardından test edilen yapısal eşitlik
modeline ilişkin bulgulara yer verilmiştir. Bir sonraki başlık altında ise burada rapor
edilen bulguların ilgili alanyazın çerçevesinde tartışılması gerçekleştirilecektir.
Yorumlar
69
farklılıklar incelenmiş; anne özerklik desteğinde kadın ve erkekler arasında anlamlı farka
ulaşılmıştır.
İkinci ve temel olan amaç doğrultusunda ise algılanan anababa davranışları ile
kimlik stilleri arasındaki ilişkide temel psikolojik ihtiyaç doyumunun aracı rolü yapısal
eşitlik modellemesi ile sınanmıştır. Analiz sonucunda anneden algılanan özerklik desteği
ve katılımın; kaçınma, bilgi ve norm yönelimli kimlik stillerini temel psikolojik
ihtiyaçların doyumu (özerklik, ilişki ve yetkinlik) aracılığıyla yordadığı görülmüş; model
desteklenmiştir. Baba davranışları ile anlamlı bir ilişki göstermemiştir. Bu başlık altında
söz konusu bu bulgular, ilişkili alanyazın ışığında tartışılmaktadır.
70
üniversite yaşamını ve farklı yaşam tarzlarını gözlemleme ve deneyimleme şansı
olmamıştır. Kırsal bölgede norm yöneliminin daha yüksek olması, pandemiye ilişkin bu
özgün durumla da açıklanabilir.
Kaçınma ve bilgi yönelimli kimlik stillerinde ise gruplar arasında anlamlı fark
bulunmamıştır. Ayrıca kimlik stillerinin de sosyo-ekonomik düzey ve anababanın eğitim
düzeyi gibi değişkenlere göre farklılaşmadığı bulunmuştur. Anababa davranışlarında da
bu gibi sosyo-demografik farklılıkların incelenmesi, araştırmanın bir diğer amacıdır. Bir
sonraki başlık altında bu konuya ilişkin bulgular, ilgili alanyazın ışığında tartışılmaktadır.
71
süredir yer almaktadır. Çocukların cinsiyeti, kendilerini kontrol etmeye yönelik
davranışların niteliğinde farklılaşmayla ilişkili olabilmektedir (Kağıtçıbaşı ve Ataca,
2005).
Annelerin sosyalleştirme hedefleri, aldıkları eğitim düzeyine ve sosyo-ekonomik
düzeye göre değişmektedir (yakınlık/sıcaklık boyutu değişmemekle beraber); daha
yüksek eğitimli anneler özerkliği daha çok önemsemekteyken, düşük eğitim düzeyine
sahip annelerin sosyalleştirme hedefleri çocuklarının uyumlu ve saygılı olmaya daha fazla
vurguda bulunmaktadır. (Yağmurlu, vd., 2009). Ancak mevcut çalışmada anne eğitim
düzeyi ve sosyo-ekonomik düzey değişkenlerine göre anlamlı bir farka rastlanmamıştır.
Bu açıdan alanyazınla uyuşmayan bir bulguya rastlandığı söylenebilir. Daha geleneksel
ailelerin sosyalleştirme hedefleri çocuğun kurallara uymasına yönelik olmaktadır
(Kağıtçıbaşı, 1984); bu da bulguyu açıklayabilecek bir değişken olabilir; fakat bu
çalışmada bu türden bir kıyaslama yapılamamıştır.
Sonuç olarak, anababaların kız ve erkek çocuklarına davranışsal özerklik verme
düzeyleri, kişisel değerlerine ve toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin tutumları ile ilişkilidir
(Steinberg, 2017c). Daha geleneksel ailelerde kadınlara yönelik özerklik desteği daha
düşük olabilirken tersi durumda fark olmamaktadır. Ayrıca, özerklik desteğine ve
davranışsal özerklik düzeyi algısına yönelik cinsiyet farklılıklarına dair literatürün
tamamen tutarlı olmadığı da göz önünde bulundurulmalıdır (Musaağaoğlu ve Güre,
2005). Dolayısıyla özerklik desteğindeki cinsiyet farklılığı bulgusunun desteklenmesi
için daha farklı örneklemlerde daha fazla sayıda çalışmaya ihtiyaç vardır.
Son olarak, algılanan özerklik desteğindeki düşük puanlar yorumlanırken bu
araştırmanın pandemi sürecinde gerçekleştirildiği de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu
süreçte anababalarla geçirilen süre artmış ve aile içi ilişkilerde birtakım değişiklikler
olmuş olabilir. Bülow, Keijsers, Boele, van Roekel ve Denissen (2021), “pandemide
anababalık” konulu çalışmalarında, salgın başlangıcında özerkliği destekleyici
anababalık uygulamalarının anlamlı düzeyde düştüğünü raporlamışlardır. Dolayısıyla bu
süreçte aile ile karantinada olmak, sosyalleştirme alanyazını ile beraber düşünüldüğünde,
kız çocukları için özerklik açısından daha kısıtlayıcı olmuş olabilir.
Anababa davranışları (katılım ve özerklik desteği) konusunda çalışmada ele alınan
diğer sosyo-demografik değişken grupları (yerleşim birimi, sosyo-ekonomik düzey, anne
ve babanın eğitim düzeyi vb.) açısından anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Bu,
örneklemin sınırlı olması ile de ilişkili olabilir.
72
Özetle, araştırmanın bağımlı değişkeni olan kimlik stili ve bağımsız değişkeni
olan algılanan anababalık konularında çalışma grubu çeşitli demografik özellikler
bakımından incelenmiş ve iki farklılık ilişkili çalışmalarla beraber rapor edilmiştir. Bir
sonraki başlıkta ise araştırmanın ana amacı olan Öz-Belirleme Kuramına dayalı model
testinin bulgularına ilişkin yorumlar, ilgili alanyazın çerçevesinde tartışılacaktır.
73
kimliğe ilişkin kararlarını daha sağlıklı şekilde vermektedir. Temel psikolojik ihtiyaçların
kimlik üzerindeki etkisine ilişkin bulgu alanyazınla tutarlıdır (Guo, Cheung, Hu ve Ning,
2021). Bouizegarene ve Philippe (2016), okulda ve akranlar bağlamında psikolojik
ihtiyaç doyumunun kimlik stillerine olan etkisini gösteren çalışmalarında benzer
bulgulara ulaşmıştır. Mevcut çalışma sonucunda elde edilen bulgular da anababalık
bağlamında desteklenmiştir.
Bilgi yönelimi ile pozitif yönde ilişkiler gösteren özerklik desteği ve katılım
davranışları, norm ve kaçınma yönelimli kimlik stilleri ile negatif yönde ilişkili
bulunmuştur. Bu da Öz-Belirleme Kuramına dayalı araştırma amaçları ile uyumlu bir
bulgudur. Kaçınma, kimliğe ilişkin kararların ertelenmesidir; bu da kişinin yaşamında en
önemli bireylerden olan anababaların özerkliği desteklememesi, düşük ilgi/katılım
göstermesi yoluyla olmaktadır. Kendini yetersiz ve yalnız/bağlantısız hisseden gençler,
kimliğe ilişkin kararlarını vermeyi ertelemektedir. Öz-Belirleme Kuramında, herhangi bir
konuda eyleme geçilmesi için temel psikolojik ihtiyaçların -özellikle de yetkinlik
ihtiyacının- doyuma ulaşmış olması gerektiği öne sürülmektedir (Ryan ve Deci, 2017).
Çünkü, kendisini belli bir konuda yetersiz hisseden birey, bu konuda eyleme
geçmeyecektir. Bu çalışmada da karar verme konusunda isteksiz davranılması, karar
konusunda yetersiz hissedilmesi ile ilişkilidir. Ayrıca, kişi karar verme özerkliği
konusunda desteklenmediği durumda bu yönde davranmaması da buradan çıkarılabilecek
bir diğer sonuçtur. Son olarak, ilişki ihtiyacının doyumsuzluğu ile ilişkili kavramlar olan
yalıtılmışlığın ve yalnızlığın kimlikte dağılma ve kaçınma ile ilişkisi alanyazında daha
önce gösterilmiştir (Kaniušonytė, Truskauskaitė‐Kunevičienė, Žukauskienė ve Crocetti,
2019); bu da ilişki ihtiyacının doyumsuzluğunda kaçınma yöneliminin gerçekleşmesi
bulgusunun literatürle tutarlı olduğuna işaret etmektedir. Berzonsky (2004b) kaçınma
yönelimli kimlik stilinin otoriter ve izin verici anababalık tarzı ile pozitif; demokratik
anababalık tarzı ile negatif olarak ilişkili olduğunu belirtmektedir. Çelen ve Kuşdil (2009)
de Türk gençlerinde demokratik anababalığın kaçınma yönelimi ile negatif ilişkili
olduğunu göstermişlerdir. Buna karşın olumsuz anababalık uygulamaları ise kaçınma ile
ilişkilidir (Smits vd., 2008). Dolayısıyla bu çalışmada elde edilen bulgular ilgili alanyazın
ile tutarlılık göstermektedir.
Norm yönelimli kimlik ise kişinin kimliğe ilişkin kararlarını yaşamındaki diğer
önemli kişilere ve kurallara (anababalar, toplumsal normlar vb.) bağlı olarak vermesidir.
Bu kimlik stilinin, özerklik desteği ile dolaylı ve temel psikolojik ihtiyaçlar ile doğrudan
negatif yönde ilişki göstermiş olması, Öz-Belirleme Kuramı bakış açısından açıklanabilir.
74
Kişinin kendi yaşamına ilişkin kararlarını vermesini, inisiyatifini desteklemeyen
anababaların çocuklarında kimliğe ilişkin düşüncenin norm yönelimli olması da özerk
iradenin desteklenmemesi nedeniyle olmaktadır. Kişinin karar iradesinin teşvik
edilmediği durumda psikolojik ihtiyaçların doyumsuzluğa ulaşması gerçekleşmekte; bu
da çevresindeki diğer önemli kişilerin görüşlerine ve normlara dayalı olarak karar
vermeyi tercih etmesine yol açmaktadır. Bu bulgu, alanyazınla tutarlıdır. (Bouizegarene
ve Philippe, 2016). Ancak, araştırma sonucunda anlamlı ilişkiler bulunmuş olmasına
rağmen açıklanan varyans düzeyi bakımından norm yönelimi görece düşük düzey
göstermiştir. Bu bulgu, anababalığın pozitif uygulamalarına odaklanılmış olmasıyla
ilişkili olabilir. Destekleyici anababalığın aksine daha olumsuz uygulamalar olan
psikolojik kontrol, helikopter anababalık gibi kavramların norm yönelimi ile olan
ilişkilerinin de dahil edildiği modellerin bu açıdan daha açıklayıcı olacağı düşünülebilir.
Akman Özdemir ve Çelen (2018), beliren yetişkinlerde anababalık ve kimlik ilişkisini
inceledikleri araştırmalarında negatif nitelikteki davranışların da sürecin anlaşılmasında
faydalı olduğunu göstermişlerdir.
Son olarak, araştırma bulgularının yorumlanmasıyla ilgili olarak akılda tutulması
faydalı olan bir durum söz konusudur: Bu araştırma COVID-19 küresel salgını sırasında
gerçekleştirilmiştir. Salgın, günlük yaşam pratiklerinde ve aile içi ilişkilerde değişiklikler
yaratmıştır. Bu anlamda araştırma bulgularının bu çerçevede değerlendirilmesi de önem
taşımaktadır. Büyük değişimleri ve uyum sağlanması gereken durumları beraberinde
getiren salgında, temel psikolojik ihtiyaçların önemi alanyazında gösterilmiştir
(Neubauer, Schmidt, Kramer ve Schmiedek, 2021). Ayrıca salgın sırasında özerklik
desteğinin ergenlerin uyumu ve esenliği üzerindeki önemi de farklı çalışmalarda
vurgulanmıştır (Bülow vd., 2021; Neubauer vd., 2021). Mevcut çalışmada da destekleyici
anababalık uygulamalarının psikolojik ihtiyaçlarda ve dolayısıyla gelişimsel olarak son
derece önemli olan kimlik süreçlerinde anlamlı etkisinin bulunmuş olması, salgına ilişkin
bu yazını destekler niteliktedir.
Sonuç olarak, anababa davranışları ile kimlik stilleri arasındaki ilişki, Öz-
Belirleme Kuramında tanımlanan üç temel ihtiyaç aracılığıyla gerçekleşmektedir. Veriler,
önerilen model ile oldukça iyi düzeylerde uyum göstermiştir. Hem ilişkiyi hem de
özerkliği destekleyici anne davranışlarının, kimlik stilleri üzerinde psikolojik ihtiyaç
doyumu aracılığıyla dolaylı etkisinin olduğu söylenebilir. Öyle anlaşılıyor ki, gençler
kendilerini anlamlı ilişkiler içinde, yeterli ve kendi kararlarını verebilen bireyler olarak
75
gördüklerinde bilgi yönelimli kimlik stiline; tersi durumda ise kaçınma ve norm yönelimli
kimlik stillerine sahip olmaktadır.
76
BÖLÜM 5
SONUÇLAR VE ÖNERİLER
Sonuçlar
77
Son olarak, anababadan algılanan özerklik desteği, katılım ile kimlik stilleri
(kaçınma, bilgi ve norm yönelimleri) arasındaki ilişkide temel psikolojik ihtiyaç
doyumunun aracı rolünün sınandığı model testi sonuçları, verilerin kurgulanan hipotetik
modelle kabul edilebilir ve mükemmele yakın uyum gösterdiğini ortaya koymuştur.
Ancak modeldeki yolların anlamlılığı incelendiğinde, baba davranışlarının istatistiksel
olarak anlamlı olmadığı görülmüştür. Fakat annenin özerklik desteği ve katılımı her üç
kimlik stilini de temel psikolojik ihtiyaç doyumunun aracılığı ile anlamlı düzeyde
yordamaktadır. Genel anlamda bakılacak olursa, model Öz-Belirleme Kuramının insanın
temel psikolojik ihtiyaçlarının doyuma ulaştırıldığı çevrelerde sosyal işlevselliğin arttığı
yönündeki hipotezini desteklemektedir. Kaçınma ve norm yönelimleri temel psikolojik
ihtiyaçlarla negatif yönde ilişkiliyken bilgi yönelimi temel psikolojik ihtiyaçlar tarafından
pozitif olarak yordanmaktadır. Bir başka deyişle özerk, yetkin ve ilişkili hisseden bireyler
kendilerini tanıma ve tanımlama sürecinde daha aktif olarak, sorgulayarak ve araştırarak
hareket etmektedir. Anababaları kendilerini desteklediğinde kendilerini çevresine hakim,
kendi kararlarını verebilen ve anlamlı ilişkiler kurabilen bireyler olarak görmekte; bu da
kimliğe ilişkin zorlu konuları daha özerk ve yetkin bir şekilde ele almalarını
sağlamaktadır, denebilir. Buna karşın ilişki ve özerklik ihtiyaçları karşılanmayan gençler,
kimliğe ilişkin kararlarını vermeyi ertelemekte ya da doğrudan kendisine sunulan
kararları uygulamaktadır. Bu, kendilerini karar vermek için yaşamlarında kendilerini
yeterli, özerk ve ilişkisiz hissetmeleri yoluyla olmaktadır. Öz-Belirleme Kuramına dayalı
hipotezde önerildiği gibi psikolojik ihtiyaçların doyumsuzlukla ve engellenmelerle
karşılaştığı ortamlarda, insanların esenliği, gelişimi ve motivasyonu da düşük olmaktadır.
Annelerin rolünün bu süreçte anlamlı olup babaların istatistiksel olarak anlamlı
bir ilişki göstermemesi de yorumlanması gereken bir bulgudur. Anneler geleneksel
olarak, çocuklarının psikolojik ihtiyaçları ile birincil olarak ilgilenen bakım veren rolünü
üstlenmektedir. Buna karşın babaların aile içindeki rolü, toplumsal cinsiyet rolleri
açısından daha geleneksel şekilde maddi ihtiyaçlara yönelik olabilmektedir. Araştırma
sonucunda anne ve babalar açısından farklılığı gösteren bulgu, bu yönde yorumlanmıştır.
Özetle, bu tez çalışmasında gençlerin kendilerini tanımlama sürecinde kendilerine
ilişkin bilgileri işleme, yapılandırma ve problem çözme süreçlerindeki stillerinde farklılık
yaratan unsurlar ele alınmıştır. Sonuç olarak, Öz-Belirleme Kuramının kimlik stillerinin
altında yatan mekanizmaları açıklamada yararlı bir çerçeve sunduğu gösterilmiştir.
78
Öneriler
79
Uygulamacılara Yönelik Öneriler
Bu araştırmanın sonuçlarından hareketle, ilgili alanda çalışan uygulayıcı
uzmanlara yönelik öneriler şunlardır:
1. Temel psikolojik ihtiyaçların (özerklik, ilişki, yetkinlik) doyumu, gençlerin
kimliklerini yapılandırmaya yönelik süreçler üzerinde etkili faktörlerden
biridir. Dolayısıyla gençlerin psikolojik ihtiyaçlarını desteklemeye yönelik
bireysel ve grupla rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin sunulması
önerilebilir.
2. Üniversitenin başlangıç yıllarında özellikle de kimliğe ilişkin sorunları
nedeniyle destek almak üzere psikolojik danışma ve rehberlik birimlerine
başvuran gençlerle psikolojik ihtiyaçlar ve anababa davranışları arasındaki
ilişki üzerinde çalışılması önerilebilir.
3. Annelerin destekleyici davranışları, gençlerin psikolojik ihtiyaç doyumu ve
dolaylı olarak kimlik stilleri üzerinde etkilidir. Anababa eğitimlerinde bu
destekleyici davranışlara yönelik bir içerik hazırlanması ve özerklik
kavramının doğru tanımlanması uygulamacılara önerilebilir.
4. Kadın öğrencilerin algıladıkları özerklik desteği düzeyinin erkeklere kıyasla
anlamlı düzeyde daha düşük olması uzmanların göz önünde bulundurması
gereken bir sonuç olarak sunulabilir. Bir başka deyişle, ruh sağlığı ile
yakından ilişkili olan bu önemli ihtiyaca yönelik desteğin eksikliğinin kadın
öğrencilerle çalışan uzmanların uygulamalarında bunu göz önünde
bulundurması ve destek sağlaması önerilebilir.
80
KAYNAKLAR
Ahmad, I., Vansteenkiste, M. & Soenens, B. (2013). The relations of Arab Jordanian
adolescents’ perceived maternal parenting to teacher-rated adjustment and problems:
The intervening role of perceived need satisfaction. Developmental Psychology,
49(1), 177-183. Doi: 10.1037/a0027837
Akbağ, M. ve Ümmet, D. (2018). Ana-Babaya Bağlanma ile Öznel İyi Oluş Arasındaki
İlişkide Temel Psikolojik İhtiyaçların Doyumunun Aracı Rolü. Türk Psikolojik
Danışma ve Rehberlik Dergisi, 8(50), 59-85.
Akman Özdemir, P. & Çelen, H.N. (2018). Parental influences on identity formation in
Turkish cultural context. Paper presented in Society For The Study Of Emerging
Adulthood (SSEA) 2018 - Thematıc Conference: Self And Identity In Emerging
Adulthood.
Allen, J.P., Hauser, S.T., Bell, K.L. & O’Connor, T.G. (1994). Longitudinal assessment
of autonomy and relatedness in adolescent-family interactions as predictors of
adolescent ego development and self-esteem. Child Development, 65(1), 179-194.
Doi: https://doi.org/10.2307/1131374
Antonides, B.J. (2015). Looking “upstream”: The role of basic psychological needs
satisfaction in service members’ future orientation. (Unpublished doctoral
dissertation). Virginia Commonwealth University, Virginia, USA.
Arnett, J. J. (2000). Emerging adulthood: A theory of development from the late teens
through the twenties. American Psychologist, 55(5), 469–480. Doi:
https://doi.org/10.1037/0003-066X.55.5.469
81
Berzonsky, M.D. (1986). Discovery versus constructivist interpretations of identity
formation: Consideration of additional implications. Journal of Early Adolescence,
6, 111-117. Doi: 10.1177/0272431686062001
Berzonsky, M.D. (1988). Self-theorists, identity status, and social cognition. In D.K.
Lapsley & F.C. Power (Eds.). Self, ego, and identity: Integrative approaches (pp.
243-262). New York: Springer-Verlag.
Berzonsky, M.D. (2004b). Identity style, parental authority, and identity commitment.
Journal of Youth and Adolescence, 33(3), 213-220. Doi:
10.1023/B:JOYO.0000025320.89778.29
Berzonsky, M. D., Soenens, B., Luyckx, K., Smits, I., Papini, D. R., & Goossens, L.
(2013). Development and validation of the Revised Identity Style Inventory (ISI-5):
factor structure, reliability and validity. Psychological Assessment, 25(3), 893-904.
Doi: 10.1037/a0032642.
Beyers, W., & Goossens, L. (2008). Dynamics of perceived parenting and identity
formation in late adolescence. Journal of Adolescence, 31(2), 165–184. Doi:
10.1016/j.adolescence.2007.04.003
82
Bülow, A., Keijsers, L., Boele, S., van Roekel, E. & Denissen, J.J.A. (2021). Parenting
adolescents in times of a pandemic: Changes in relatonship quality, autonomy
support, and parental control?. Developmental Psychology. (Preprint paper). Preprint
Doi: 10.31234/osf.io/g8kpf
Cengiz Türk, E.G. (2019). İç Göç Deneyimi, Yerleşim Yeri, Cinsiyet ve Eğitim Düzeyi
Açısından Algılanan Anababalık. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi
Dergisi, 52(3), 713-736. Doi: 10.30964/auebfd.537593
Coleman, M., Ganong, L.H., Clark, J.M. & Madsen, R. (1989). Parenting perceptions in
rural and urban families: Is there a difference?. Journal of Marriage and Family,
51(2), 329-335. Doi: https://doi.org/10.2307/352496
Cordeiro, P., Paixao, M.P. ve Lens, W. (2015). Perceived parenting and basic need
satisfaction among Portuguese adolescents. Spanish Journal of Psychology, 18(62),
1-15. Doi: 10.1017/sjp.2015.62
Cordeiro, P.M.G., Paixao, M.P., Lens, W., Lacante, M. & Luyckx, K. (2018). Parenting
styles, identity development, and adjustment in career transitions: The mediating role
of psychological needs. Journal of Career Development, 45(1), 83-97. Doi:
10.1177/0894845316672742
Costa, S., Cuzzocrea, F., Gugliandolo, M.C. & Larcan, R. (2016). Associations between
parental psychological control and autonomy support, and psychological outcomes
in adolescents: The mediating role of need satisfaction and need frustration. Child
Indicators Research, 9(4), 1059-1076. Doi: 10.1007/s12187-015-9353-z
Çelen, H.N. & Kuşdil, M.E. (2009). Parental control mechanisms and their reflection on
identity styles of Turkish adolescents. Paideia, 19(42), 7-16. Doi: 10.1590/S0103-
863X2009000100003
83
Deci, E.L. & Ryan, R.M. (1985). Intrinsic motivation and self-determination in human
behavior. New York: Springer.
Deci, E.L. & Ryan, R.M. (2012). Motivation, personality, and development within
embedded social contexts: An overview of Self-Determination Theory. In Ryan, R.
M. (Ed.). The Oxford handbook of human motivation. (pp. 85-107). New York:
Oxford University Press.
DeVore, E. R., & Ginsburg, K. R. (2005). The protective effects of good parenting on
adolescents. Current Opinion in Pediatrics, 17(4), 460–465.
Doi:10.1097/01.mop.0000170514.27649.c9
Erikson, E.H. (1968). Identity: Youth and Crisis. New York: W.W. Norton & Company.
Erkuş, A. (2013). Davranış Bilimleri için Bilimsel Araştırma Süreci (4. Baskı). Ankara:
Seçkin.
Faye, C. & Sharpe, D. (2008). Academic motivation in university: The role of basic
psychological needs and identity formation. Canadian Journal of Behavioural
Science, 40(4), 189-199. Doi: 10.1037/a0012858
Gandara, P., Gutierrez, D. & O’Hara, S. (2001). Planning for the future in rural and urban
high schools. Journal of Education for Students Placed At Risk, 6(1&2), 73-93. Doi:
10.1207/S15327671ESPR0601-2_5
George, D., & Mallery, M. (2010). SPSS for Windows Step by Step: A Simple Guide and
Reference (10th ed.). Boston, MA: Pearson.
Greenaway, K., Amiot, C. E., Louis, W. R., & Bentley, S. V. (2017). The role of
psychological need satisfaction in promoting student identification. In K. I. Mavor,
M. J. Platow, & B. Bizumic (Eds.), Self and social identity in educational contexts
(p. 176–192). Routledge/Taylor & Francis Group. Doi:
https://doi.org/10.4324/9781315746913-ch10
Griffin, L.K., Adams, N., & Little, T.D. (2017). Self determination theory, identity
development, and adolescence. In Development of self-determination through the
life-course (pp. 189-196). Springer, Dordrecht.
Grolnick, W.S. (2003). The Psychology of Parental Control: How Well-Meant Parenting
Backfires. New Jersey: Lawrence Erlbaum Associates.
84
Grolnick, W.S. (2016). Parental involvement and children’s academic motivation and
achievement. In L.W. Chia, J.W.C. Keng & R.M. Ryan (Eds.). Building autonomous
learners: Perspectives from research and practice using Self-Determination Theory,
(pp. 169-183). Singapore: Springer.
Grolnick, W.S. & Pomerantz, E.M. (2009). Issues and challenges in studying parental
control: Toward a new conceptualization. Child Development Perspectives, 3(3),
165–170. Doi: 10.1111/j.1750-8606.2009.00099.x
Grolnick, W.S. & Ryan, R.M. (1989). Parent styles associated with children’s self-
regulation and competence in school. Journal of Educational Psychology, 81(2),
143-154. Doi: 10.1037/0022-0663.81.2.143
Grolnick, W.S., Ryan, R.M. & Deci, E.L. (1991). Inner resources for school achievement:
Motivational mediators of children’s perceptions of their parents. Journal of
Educational Psychology, 83(4), 508-517. Doi: 10.1037/0022-0663.83.4.508
Grolnick, W.S., Weiss, L., McKenzie, L. & Wrightman, J. (1996). Contextual, cognitive,
and adolescent factors associated with parenting in adolescence. Journal of Youth
and Adolescence, 25(1), 33-54.
Guo, S., Cheung, C.K.J., Hu, J. & Ning, X. (2021). The moderation effect of identity
exploration and basic psychological needs satisfaction on flourishing of Chinese rural
children. Psicologia: Reflexão e Crítica, 34(1). Doi: https://doi.org/10.1186/s41155-
020-00166-5
Hortaçsu, N. (2007). Ben Biz Siz Hepimiz: Toplumsal Kimlik ve Gruplararası İlişkiler (1.
Baskı). Ankara: İmge.
85
Joussemet, M., Landry, R. & Koestner, R. (2008). A Self-Determination Theory
perspective on parenting. Canadian Psychology, 49(3), 194-200.
Doi:0.1037/a0012754
Kasser, T. & Ryan, R.M. (1996). Further examining the American dream: Differential
correlates of intrinsic and extrinsic goals. Personality and Social Psychology
Bulletin, 22(3), 280–287. Doi:10.1177/0146167296223006
Keser Açıkbaş, E. & Doğan, A. (2019). Take your wings, but don’t forget your roots:
Basic psychological needs of Turkish emerging adults. Poster presented at 19th
European Conference on Developmental Psychology, 19 Aug-1 Sep 2019, Athens,
Greece.
Kocayörük, E. (2012a). The adaptation of Perception of Parent Scale (POPS) into the
Turkish culture. The International Journal of Educational Researchers, 3(2), 1-9.
86
Kocayörük, E. (2012b). Öz-Belirleme Kuramı Açısından Ergenlerin Anne Baba Algısı
ile Duyuşsal İyi Oluşları Arasındaki İlişki. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik
Dergisi, 4(37), 24-37.
Kroger, J. & Marcia, J.E. (2011). The identity statuses: Origins, meanings, and
interpretations. In Schwartz, S. J., Luyckx, K. & Vignoles, V.L. (Eds.). Handbook
of identity theory and research volume 1. (pp. 31-53). New York: Springer.
Leary, D.E. (1990). William James on the self and personality: Clearing the ground for
subsequent theorists, researchers, and practitioners. In M.G. Johnson ve T.B. Henley
(Eds.), Reflections on the principles of psychology: William James after a century
(pp. 101-137). Hillsdale, NJ: L. Erlbaum Associates.
Lekes, N., Gingras, I., Philippe, F.L., Koestner, R. & Fang, J. (2010). Parental autonomy
support, ıntrinsic life goals, and well-being among adolescents in China and North
America. Journal of Youth and Adolescence, 39, 858-869. Doi: 10.1007/s10964-009-
9451-7
Lemert, C. (2011). A history of identity: The riddle at the heart of the mystery of life. In
A. Elliott (Ed.), Routledge Handbook of identity studies (pp. 3-29). New York:
Routledge.
Luyckx, K., Schwartz, S.J., Berzonsky, M.D, Soenens, B., Vansteenkiste, M., Smits, I. &
Goossens, L. (2008). Capturing ruminative exploration: Extending the four-
dimensional model of identity formation in late adolescence. Journal of Research in
Personality, 42, 58-82. Doi: 10.1016/j.jrp.2007.04.004
Luyckx, K., Soenens, B., Vansteenkiste, M., Gooessens, L. & Berzonsky, M.D. (2007).
Parental psychological control and dimensions of identity formation in emerging
adulthood. Journal of Family Psychology, 21(3), 546-550. Doi: 10.1037/0893-
3200.21.3.546
Luyckx, K., Vansteenkiste, M., Goossens, L. ve Duriez, B. (2009). Basic need satisfaction
and identity formation: Bridging Self-Determination Theory and process-oriented
identity research. Journal of Counseling Psychology, 56(2), 276-288. Doi:
10.1037/a0015349
Marcia, J.E. (1993a). The ego identity status approach to ego identity. In J.E. Marcia,
A.S. Waterman, D.R. Matteson, S.L. Archer & J.L. Orlofsky (Eds.). Ego Identity: A
handbook for psychosocial research (pp. 3-21). New York: Springer-Verlag.
87
Marcia, J.E. (1993b). The status of the statuses: Research review. In J.E. Marcia, A.S.
Waterman, D.R. Matteson, S.L. Archer & J.L. Orlofsky (Eds.). Ego identity: A
handbook for psychosocial research (pp. 3-21). New York: Springer-Verlag.
Marcia, J.E. (2006). Ego identity and personality disorders. Journal of Personality
Disorders, 20(6), 577-596. Doi: 10.1521/pedi.2006.20.6.577
McAdams, D.P. & Zapata-Gietl, C. (2015). Three strands of identity development across
the human life course: Reading Erik Erikson in full. In K.C. McLean & M. Syed
(Eds.). The Oxford handbook of identity development (pp. 81-94). New York: Oxford
University Press.
Miller, P.H. (2017). Gelişim Psikolojisi Kuramları (2. Baskı). (Z. Gültekin, Çev.).
Ankara: İmge. (Orijinal çalışma basım tarihi 2016).
Morsünbül, Ü., Uçar, M.E. ve Konal, B. (2020). Kimlik Stilleri Ölçeği-5’in Türkçeye
uyarlanması: Geçerlik ve güvenirlik çalışması. International Journal of Human
Sciences, 17(1), 142-153. Doi: 10.14687/jhs.v17i1.5898
Neubauer, A.B., Schmidt, A., Kramer, A.C. & Schmiedek, F. (2021). A little autonomy
support goes a long way: Daily autonomy-supportive parenting, child well-being,
parental need fulfillment, and and change in child, family, and parent adjustment
across the adaptation to the COVID-19 pandemic. Child Development. Doi:
https://doi.org/10.1111/cdev.13515
Nurmi, J.E., Poole, M.E. & Kalakoski, V. (1996). Age differences in adolescent identity
exploration and commitment in urban and rural environments. Journal of
Adolescence, 19(5), 443–452. Doi: 10.1006/jado.1996.0042
Oyserman, D., Elmore, K. & Smith, G. (2012). Self, self-concept, and identity. In M.R.
Leary & J.P. Tangney (Eds.), Handbook of self and identity (2nd edition) (pp. 69-
104). New York: The Guilford Press.
88
Özdemir, Y. ve Çok, F. (2011). Ergenlikte Özerklik Gelişimi. Türk Psikolojik Danışma
ve Rehberlik Dergisi, 4(36), 152-164.
Passmore, N.L., Fogarty, G.J., Bourke, C.J. & Baker-Evans, S.F. (2005). Parental
bonding and identity style as correlates of self-esteem among adult adoptees and
nonadoptees. Family Relations, 54, 523-534. Doi: 10.1111/j.1741-
3729.2005.00338.x
Power, T.G. (2013). Parenting dimensions and styles: A brief history and
recommendations for future research. Childhood Obesity, 9(1), 14-21. Doi:
10.1089/chi.2013.0034
Power, T.G., Sleddens, E.F.C., Berge, J., Connell, L., Govig, B., Hennessy, E., Liggett,
L., Mallan, K., Maria, D.S., Odoms-Young, A. & St. George, S.M. (2013).
Contemporary research on parenting: Conceptual, methodological, and translational
issues. Childhood Obesity, 9(1), 87-94. Doi: 10.1089/chi.2013.0038
Ryan, R.M. & Deci, E.L. (2000). Self-Determination Theory and the faciliation of
intrinsic motivation, social development, and well-being. American Psychologist, 55,
68-78.
Ryan, R.M. & Deci, E.L. (2017). Self-Determination Theory: Basic psychological needs
in motivation, development and wellness. New York: Guildford Press.
Schwartz, S.J. (2001). The evolution of Eriksonian and Neo-Eriksonian Identity Theory
and research: A review and integration. Identity: An International Journal of Theory
and Research, 1(1), 7-58. Doi: 10.1207/S1532706XSCHWARTZ
89
Serpe, R.T. & Stryker, S. (2011). The symbolic interactionist perspective and identity
theory. In S. J. Schwartz, K. Luyckx, & V. L. Vignoles (Eds.), Handbook of identity
theory and research (pp. 225–248). Springer Science + Business Media.
https://doi.org/10.1007/978-1-4419-7988-9_10
Shaffer, D.R. (2009). Social and Personality Development (6. Baskı). Belmont:
Wadsworth.
Sheldon, K.M. ve Hilpert, J.C. (2012). The Balanced Measure of Psychological Needs
(BMPN) Scale: An alternative domain general measure of need satisfaction.
Motivation and Emotion, 36, 439-451.
Simons-Morton, B.G. & Crump, A.D. (2003). Association of parental involvement and
social competence with school adjustment and engagement among sixth graders.
Journal of School Health, 73(3), 121-126.
Smits, I., Soenens, B., Luyckx, K., Duriez, B., Berzonsky, M. & Goossens, L. (2008).
Perceived parenting dimensions and identity styles: Exploring the socialization of
adolescents’ processing of identity-relevant information. Journal of Adolescence, 31,
151-164. Doi: 10.1016/j.adolescence.2007.08.007
Smits, I., Soenens, B., Vansteenkiste, M., Luyckx, K. & Goossens, L. (2010). Why do
adolescents gather information or stick to parental norms? Examining autonomous
and controlled motives behind adolescents’ identity style. Journal of Youth and
Adolescence, 39, 1343-1356. Doi: 10.1007/s10964-009-9469-x
Steinberg, L. (2017a). Kimlik (R. Parmaksız, Çev.). Ergenlik. (F. Çok, Çev. Ed.). (2.
Baskı) içinde 293-330. Ankara: İmge. (Orijinal çalışma basım tarihi 2005).
Steinberg, L. (2017b). Aileler (S. Sevim, Çev.). Ergenlik. (F. Çok, Çev. Ed.). (2. Baskı)
içinde 149-184. Ankara: İmge. (Orijinal çalışma basım tarihi 2005).
Steinberg, L. (2017c). Özerklik (T. Şener, Çev.). Ergenlik. (F. Çok, Çev. Ed.). (2. Baskı)
içinde 331-363. Ankara: İmge. (Orijinal çalışma basım tarihi 2005).
Soenens, B., Vansteenkiste, M., Lens, W., Luyckx, K., Goossens, L., Beyers, W. & Ryan,
R.M. (2007). Conceptualizing parental autonomy support: Adolescent perceptions of
promotion of independence versus promotion of volitional functioning.
Developmental Psychology, 43(3), 633-646. Doi: 10.1037/0012-1649.43.3.633
90
Sorell, G.T. & Montgomery, M.J. (2001). Feminist perspectives on Erikson 's theory:
Their relevance for contemporary identity development research. Identity: An
International Journal of Theory and Research, 1(2), 97-128. Doi:
10.1207/S1532706XID010201
Şimşek, Ö.F. (2007). Yapısal Eşitlik Modellemesine Giriş: Temel İlkeler ve LISREL
Uygulamaları (1. Baskı). Ankara: Ekinoks.
Tabachnick, B.G. ve Fidell, L.S. (2015). Çok Değişkenli İstatistiklerin Kullanımı (6.
Basımdan Çeviri.). (M. Baloğlu, Çev. Ed.). Ankara: Nobel. (Orijinal çalışma basım
tarihi 2013).
Toder, N.L., & Marcia, J.E. (1973). Ego identity status and response to conformity
pressure in college women. Journal of Personality and Social Psychology, 26(2),
287–294. 10.1037/h0034477
Van Petegem, S., Beyers, W., Vansteenkiste, M. & Soenens, B. (2012). On the association
between adolescent autonomy and psychosocial functioning: Examining decisional
independence from a Self-Determination Theory perspective. Developmental
Psychology, 48(1), 76-88. Doi: 10.1037/a0025307
Vansteenkiste, M., Niemiec, C.P. & Soenens, B. (2010). The development of the five
mini-theories of Self-Determination Theory: An historical overview, emerging
trends, and future directions. In S. Karabenick & T.C. Urdan (Eds.). The decade
ahead: Theoretical perspectives on motivation and achievement (Advances in
motivation and achievement, vol. 16A) (pp. 105-165). UK: Emerald.
91
Wang, C.K.J., Liu, C.W., Kee, Y.H. ve Chian, K.L. (2019). Competence, autonomy, and
relatedness in the classroom: Understanding students’ motivational processes using
Self-Determination Theory. Heliyon, 5. Doi:
https://doi.org/10.1016/j.heliyon.2019.e01983
Wong, M.M. (2008). Perceptions of parental involvement and autonomy support: Their
relations with self-regulation, academic performance, substance use and resilience
among adolescents. North American Journal of Psychology, 10(3), 497–518.
Yağmurlu, B., Çıtlak, B., Dost, A. ve Leyendecker, B. (2009). Türk Annelerin Çocuk
Sosyalleştirme Hedeflerinde Eğitime Bağlı Olarak Gözlemlenen Farklılıklar. Türk
Psikoloji Dergisi, 24(63), 1-15.
92
EKLER
EK 1. Etik Kurul Onayı
94
EK 2. Kişisel Bilgi Formu
95
EK 3. Anne Baba Algısı Ölçeği- Örnek Maddeler
Anne Formu
Tamamen Doğru
Tamamen Yanlış
Nadiren Yanlış
Nadiren Doğru
Kısmen Doğru
Kısmen Yanlış
Ne Doğru Ne
Aşağıdaki ifadeleri ANNENİZ ile
Yanlış
ilişkinizi düşünerek yanıtlayınız.
Baba Formu
Tamamen Doğru
Tamamen Yanlış
Nadiren Yanlış
Nadiren Doğru
Kısmen Doğru
Kısmen Yanlış
Ne Doğru Ne
Aşağıdaki ifadeleri BABANIZ ile
Yanlış
ilişkinizi düşünerek yanıtlayınız.
Madde 4: Yakınlık
Madde 5: Özerklik Desteği
Madde 9: Katılım
96
EK 4. Psikolojik İhtiyaçların Doyumunda Denge Ölçeği-Örnek Maddeler
Katılmıyorum
katılmıyorum
Katılıyorum
katılıyorum
Kararsızım
Aşağıdaki ifadelerin sizi ne denli yansıttığına
Kesinlikle
Kesinlikle
göre puanlayınız.
Madde 2: İlişki
Madde 7: Yetkinlik
Madde 14: Özerklik
97
EK 3. Kimlik Stilleri Ölçeği-5 -Örnek Maddeler
Katılmıyorum
katılmıyorum
Katılıyorum
katılıyorum
Kararsızım
Aşağıdaki ifadelerin sizi ne denli yansıttığına
Tamamen
Kesinlikle
göre puanlayınız.
98
BENZERLİK BİLDİRİMİ
99
ÖZGEÇMİŞ
Kişisel Bilgiler
İş Deneyimi
Unvan Görev Yeri Yıl
Arş. Gör. Ankara Üniversitesi 2019-…
Akademik Bilgiler
Öğrenim Durumu:
Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl
Yüksek Lisans Eğitim Psikolojisi Ankara Üniversitesi 2018-2021
Lisans Psikoloji Uludağ Üniversitesi 2013-2017
Yayınlar:
Yavuz, F.C., Daşcı, E., Öğülmüş, S. (2021). Anababalık Davranışları ve Üniversiteye
Uyum İlişkisi: Psikolojik İhtiyaç Doyumunun Aracı Etkisi. Uluslararası Ergenlik
ve Gençlik Araştırmaları Kongresi’nde sunulan sözlü bildiri. 29 Nisan-1 Mayıs
2021, Online platform.
Yavuz, F.C., Berber, K. ve Şener, T. (2021). Çocuk ve Ergenlerin Günlük Yaşam
Etkinlikleri ile İlgili Kararlarında Ana Baba Tutum ve Davranışları. Uluslararası
Ergenlik ve Gençlik Araştırmaları Kongresi’nde sunulan sözlü bildiri. 29 Nisan-
1 Mayıs 2021, Online platform.
Yavuz, F.C., Daşcı, E. ve Güney-Karaman, N. (2020). Anababalık Davranışları ile
Üniversite Öğrencilerinin Duygusal Sorunları Arasındaki İlişki: Öz Kontrolün
Aracı Etkisi. VII. Uluslararası Avrasya Eğitim Araştırmaları Kongresi Bildiri
Özetleri Kitabı içinde ss. 246-249. Ankara: Anı Yayıncılık.
Yavuz, F.C. ve Öğülmüş, S. (2020). Pandemide Akademik Uyumu Yordayan Faktörler:
İçedönüklük ve Öz-düzenlemeli Öğrenme. VII. Uluslararası Avrasya Eğitim
Araştırmaları Kongresi Tam Metin Bildiri Kitabı içinde ss. 202-207. Ankara: Anı
Yayıncılık.
100