673350

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 115

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI


EĞİTİM PSİKOLOJİSİ PROGRAMI

ALGILANAN ANABABA DAVRANIŞLARI İLE ERGENİN


KİMLİK STİLİ ARASINDAKİ İLİŞKİDE TEMEL
PSİKOLOJİK İHTİYAÇ DOYUMUNUN ARACI ROLÜ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

FATMA CEMRE YAVUZ

ANKARA
HAZİRAN, 2021
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI


EĞİTİM PSİKOLOJİSİ PROGRAMI

ALGILANAN ANABABA DAVRANIŞLARI İLE ERGENİN


KİMLİK STİLİ ARASINDAKİ İLİŞKİDE TEMEL
PSİKOLOJİK İHTİYAÇ DOYUMUNUN ARACI ROLÜ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

FATMA CEMRE YAVUZ

DANIŞMAN: PROF. DR. SELAHİDDİN ÖĞÜLMÜŞ

ANKARA
HAZİRAN, 2021
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğüne,

Fatma Cemre YAVUZ adlı öğrencinin hazırladığı “Algılanan Anababa Davranışları ile
Ergenin Kimlik Stili Arasındaki İlişkide Temel Psikolojik İhtiyaç Doyumunun Aracı
Rolü” başlıklı bu çalışma Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı / Eğitim Psikolojisi
Programı’nda jüri üyelerince oy birliği ile Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Jüri Üyeleri İmza

Başkan Prof. Dr. Figen ÇOK ……………………..

Üye Prof. Dr. Selahiddin ÖĞÜLMÜŞ ……………………..

Üye Doç. Dr. Neslihan GÜNEY KARAMAN ……………………..

ONAY
Bu tez Ankara Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Öğretim Yönetmeliği’nin ilgili maddeleri
uyarınca, jüri üyeleri tarafından 11/06/2021 tarihinde, Enstitü Yönetim Kurulu tarafından
ise …/…/2021 tarihinde kabul edilmiştir.

……………………………………
Prof. Dr. Yasemin KEPENEKCİ
Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü
ETİK İLKELERE UYGUNLUK BİLDİRİMİ

Tez içindeki bütün bilgileri akademik yazım kurallarına uygun biçimde


raporlaştırdığımı ve bunları etik ilkelere (atıfta bulunulan tüm yapıtlara kaynaklarda yer
verilmesi, tezde kullanılan bilgi ve belgelere resmi yollarla ulaşılması ve bunların aslı
bozulmadan kullanılması vb.) uygun olarak elde ettiğimi ve sunduğumu bildiririm.

Fatma Cemre YAVUZ

iii
ÖZET

ALGILANAN ANABABA DAVRANIŞLARI İLE ERGENİN KİMLİK STİLİ


ARASINDAKİ İLİŞKİDE TEMEL PSİKOLOJİK İHTİYAÇ DOYUMUNUN
ARACI ROLÜ

YAVUZ, Fatma Cemre


Yüksek Lisans Tezi / Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Tez Danışmanı: Prof. Dr. Selahiddin ÖĞÜLMÜŞ
Haziran, 2021, xiii + 100 sayfa

Basit tanımı “Ben kimim?” sorusuna verilen yanıt olan kimlik kavramı (Hortaçsu,
2007), kimi önemli kuramcılar tarafından yaşamın asıl teması olarak ele alınmıştır
(Erikson, 1968) Kimliğe ilişkin bilgilerin işlemlenmesinde ve problem çözmede bireysel
farklılıkları açıklayan bir kavram olan kimlik stilleri (Berzonsky, 1989) üçe
ayrılmaktadır: Kaçınma yönelimli, bilgi yönelimli ve norm yönelimli kimlik stilleri. Bu
araştırmada, kimlik stilleri üzerinde belirleyici bir faktör olarak algılanan anababa
davranışları ele alınmıştır. Alanyazında var olan anababalık ve kimlik stilleri arasındaki
ilişkinin altında yatan mekanizmaların açıklanması için Öz-Belirleme Kuramında (Ryan
ve Deci, 2000) tanımlanan üç temel psikolojik ihtiyacın (özerklik, ilişki ve yetkinlik)
doyumu kavramından faydalanılmıştır ve kuram çerçevesinde bir model testi
gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla bu çalışmanın amacı, algılanan anababa davranışları
(özerklik desteği ve katılım) ile kimlik stili arasındaki ilişkide temel psikolojik ihtiyaç
doyumunun aracı rolünün incelenmesidir. Bu amaç doğrultusunda, ilişkisel tarama
deseninde bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Araştırma grubunu Ankara, Başkent ve Gazi
üniversitelerinde öğrenim görmekte olan 323 sayıda üniversite öğrencisi oluşturmaktadır
(Yaş: X̄=19,37 ss=1,09). Katılımcılar Demografik Bilgi Formu, Anne-Baba Algısı
Ölçeği, Psikolojik İhtiyaçların Doyumunda Denge Ölçeği ve Kimlik Stilleri Ölçeği-5’i
içeren çevrimiçi bir formu doldurmuştur. Toplanan veriler, SPSS ve LISREL
yazılımlarında çözümlenmiştir. Algılanan anababalık ve kimlik stillerinde sosyo-
demografik farkları görmek için t testi ve ANOVA; model testi için yapısal eşitlik
modellemesinden faydalanılmıştır. Analizler sonucunda algılanan anababalıkta cinsiyet

iv
farklılıkları; norm yönelimli kimlik stilinde ise kırsal-kentsel bölge arası farklılıklar
bulunmuştur. Öz-Belirleme Kuramına dayalı model ise doğrulanmıştır. Anne
davranışları, kimlik stillerinin üçünü de temel psikolojik ihtiyaç doyumu aracılığıyla
yordamaktadır. Ancak, baba davranışlarının dolaylı etkileri anlamsız bulunmuştur. Model
uyum iyiliği değerleri iyi ve mükemmele yakın sınırlar içerisindedir. Destekleyici
anababalık uygulamaları (özerklik desteği ve katılım) ile kimlik stilleri (kaçınma, bilgi,
norm) arasındaki ilişki Öz-Belirleme Kuramı çerçevesinde açıklanabilmektedir.
Bulguların ardından sonuçlar tartışılmış ve araştırma çıktıları doğrultusunda sonraki
çalışmalar için araştırmacılara ve uygulamalar için gençlerle çalışan uzmanlara önerilerde
bulunulmuştur.

Anahtar Sözcükler: Kimlik, anne babalık, temel psikolojik ihtiyaç doyumu, Öz-
Belirleme Kuramı.

v
ABSTRACT

THE MEDIATOR ROLE OF THE BASIC PSYCHOLOGICAL NEEDS


SATISFACTION IN THE RELATIONSHIP BETWEEN PERCEIVED
PARENTING BEHAVIORS AND ADOLESCENTS’ IDENTITY STYLE

YAVUZ, Fatma Cemre


Master’s Degree / Department of Educational Sciences
Supervisor: Prof. Dr. Selahiddin ÖĞÜLMÜŞ
June, 2021, xiii + 100 pages

Identity, which can be simply defined as the answer to the question “Who am I?”
(Hortaçsu, 2007), is considered to be the main theme of life by some important theorists
(Erikson, 1968). Identity styles, the concept that explain the individual differences in
information-processing and problem solving about identity, are divided into three
categories: Diffuse-avoident, informaton, and norm oriented identity styles (Berzonsky,
1989). In the current study, perceived parenting behaviors are considered as an important
factor on identity styles. To explain the underlying mechanisms in the relationship
between parenting and identity styles, three basic psychological needs (autonomy,
relatedness and competence) defined in Self-Determination Theory (Ryan & Deci, 2000)
are taken into account and a Self-Determination Theory based model is tested. Thus, the
main purpose of the present study is to examine the mediating role of basic psychological
needs in the relationship between perceived parenting behaviors (autonomy-support and
involvement) and identity styles. In accordance with this purpose, a correlational study is
administered. Study sample is consisted of 323 college students from Ankara University,
Başkent University, and Gazi University (Age: X̄=19,37 sd=1,09). Participants filled an
online form including demographic informations, Perception of Parents Scale (POPS),
Balanced Measure of Psychological Needs (BMPN) Scale, and Identity Styles Inventory-
5. Data is analyzed using SPSS and LISREL softwares. T test and ANOVA are performed
in order to examine the perceived parenting and identity styles in different socio-
demographic groups. For the model test, Structural Equation Modeling is administered.
The results revealed perceived parenting differences in gender groups and norm oriented

vi
identity style differences in urban and rural areas. The model based on Self-Determination
Theory is largely supported by the data. Mothers’ behaviors predicted all of the three
identity styles with the mediation of basic psychological needs satisfaction. However,
indirect effects of the fathers’ behaviors found to be insignificant. Goodness of fit indices
of the model are within perfect and good ranges. So, the relationship between supportive
parenting practices (autonomy-support and involvement) and identity styles (diffuse-
avoidant, informative, and norm orientation) can be explained within Self-Determination
Theory perspective. After the findings, the results are discussed. And suggestions, based
on the findings are made for the researchers and the practitioners who work with young
people for their future work.

Key Words: Identity, parenting, basic psychological needs satisfaction, Self-


Determination Theory.

vii
ÖNSÖZ

Bu çalışmanın ortaya konmasında teşekkür etmem gereken çok sayıda kişi var.
Öncelikle, bu uzun sürecin her bir adımında çok büyük emeği olan sevgili danışman
hocam Prof. Dr. Selahiddin Öğülmüş’e çok teşekkür ederim. Bana yetkin, özerk ve ilişkili
hissettirerek incelediğimiz kuramın uygulamalı örneğini yaşattığı için, en kaotik
yoğunluklarında dahi her zaman bana ayıracak vakti bulduğu için ve daha çok başında
olduğum akademik hayatımda bana yol gösterdiği için kendisine minnettarım. Ayrıca
jürimde yer alan Prof. Dr. Figen Çok ve Doç. Dr. Neslihan Güney Karaman hocalarıma
değerli katkı ve destekleri için çok ama çok teşekkür ederim.
Ankara Üniversitesi Eğitim Psikolojisi Anabilim Dalı’ndaki tüm hocalarımın bu
tezin öneri aşamasındaki katkılarının yanı sıra akademik gelişimime apayrı katkıları oldu.
Sevgili hocam Prof. Dr. Müge Artar’a her zaman paylaştığı bilgeliği yanı sıra hissettirdiği
samimiyeti ve yakınlığı için minnettarım. Doç. Dr. Tülin Şener hocama tezime sunduğu
katkıların yanı sıra güler yüzü ve neşesi ile günümü kurtardığı için, verdiği destek için
çok teşekkür ederim. Dr. Eylem Gökçe Cengiz’e burada öğrenim gördüğüm ve çalıştığım
süre boyunca sağladığı destekler için minnettarım. Ayrıca Uludağ Üniversitesi’nden
değerli hocam Dr. Ahu Öztürk’e bugün çalıştığım alanla ve konulara duyduğum merakın
ve ilginin yolunu açtığı için çok müteşekkirim.
Ankara Üniversitesi’nde birlikte çalıştığım tüm araştırma görevlisi arkadaşlarıma
çok teşekkür ederim. Burada bulunduğum süre boyunca başını ağrıttığım sevgili oda
arkadaşım ve daha da ötesi “mentörüm” Esma Daşcı’ya ne kadar teşekkür etsem az. Her
bilinmeyende, her zorlukta yanımda senin gibi daha iyi bilen bir akran olması çok güven
vericiydi. Sevgili Aslı Aşçıoğlu Önal’a her konuda sunduğu nazik destekleri için
minnettarım. Ve canım arkadaşım Kübra Berber, aynı gün başladığımız bu yolun her
adımında birbirimize sızlanabildiğimiz ve gülebildiğimiz için ne kadar şanslı hissettiğimi
sürekli dile getirdiğim gibi elbette burada da belirtmeliyim.
Anne ve babamın yaşamım boyunca sunduğunuz maddi ve manevi katkıları
olmadan bu aşamaya gelemezdim; kendilerine en büyük şükranlarımı sunuyorum. Her
konuda rehberim olan ablama ve biricik kardeşime de çok teşekkür ederim. Ayrıca değerli
arkadaşım Elif Eyüpoğlu’na da sağladığı duygusal destekleri için minnettarım.

viii
Son olarak, sevgili Derda Erdem Şala’ya teşekkürlerimi sunmalıyım. Kendisinin
sağladığı desteği burada tarif etmem mümkün değil, nitekim yeteri kadar teşekkür etmem
de mümkün değil. Sabah akşam kendisiyle tezim hakkında konuştuğum için benden sonra
en hâkim olan kişi oldu; beni sabırla dinlediğin için ve en bunalmış hissettiğim
zamanlarda güç verdiğin için çok teşekkür ederim.

Fatma Cemre YAVUZ

ix
İÇİNDEKİLER
Sayfa
ETİK İLKELERE UYGUNLUK BİLDİRİMİ ................................................................ iii
ÖZET ............................................................................................................................... iv
ABSTRACT .................................................................................................................... vi
ÖNSÖZ .......................................................................................................................... viii
İÇİNDEKİLER ................................................................................................................. x
TABLOLAR DİZİNİ...................................................................................................... xii
ŞEKİLLER DİZİNİ ....................................................................................................... xiii
BÖLÜM 1 ......................................................................................................................... 1
GİRİŞ ................................................................................................................................ 1
Problem ........................................................................................................................ 1
Problem Durumu.......................................................................................................... 6
Amaç ............................................................................................................................ 6
Önem............................................................................................................................ 8
Sayıltılar ....................................................................................................................... 8
Sınırlılıklar ................................................................................................................... 9
Tanımlar ....................................................................................................................... 9
BÖLÜM 2 ....................................................................................................................... 11
KURAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR ........................................... 11
Kimlik ........................................................................................................................ 11
Erikson ve Psikososyal Gelişim Kuramında Kimlik ................................................. 13
Marcia ve Kimlik Statüleri Yaklaşımı ....................................................................... 15
Başarılı Kimlik. ..................................................................................................... 16
Moratoryum. ......................................................................................................... 17
İpotekli Kimlik. ..................................................................................................... 17
Dağınık Kimlik. .................................................................................................... 17
Berzonsky ve Kimlik Stilleri Modeli ......................................................................... 18
Bilgi Yönelimli Kimlik Stili. ................................................................................ 19
Norm Yönelimli Kimlik Stili. ............................................................................... 19
Kaçınma Yönelimli Kimlik Stili. .......................................................................... 20
Anababalık ................................................................................................................. 21
Özerkliği Destekleyici Anababalık ............................................................................ 25
Anababa Katılımı ....................................................................................................... 27
Yapı ............................................................................................................................ 28
Öz-Belirleme Kuramı ve Temel Psikolojik İhtiyaç Doyumu .................................... 29
Tarihçe ve Mini-Teoriler ........................................................................................... 30
Temel Psikolojik İhtiyaçlar Kuramı .......................................................................... 33
İlgili Araştırmalar ...................................................................................................... 36
Anababalık ve Kimlik ile İlgili Araştırmalar ............................................................. 36
Anababalık ve Temel Psikolojik İhtiyaç Doyumu ile İlgili Araştırmalar .................. 39

x
Temel Psikolojik İhtiyaç Doyumu ve Kimlik ile İlgili Araştırmalar ......................... 41
Anababalık, Temel Psikolojik İhtiyaç Doyumu ve Kimlik ile İlgili Araştırmalar .... 43
BÖLÜM 3 ....................................................................................................................... 45
YÖNTEM ....................................................................................................................... 45
Araştırmanın Modeli .................................................................................................. 45
Çalışma Grubu ........................................................................................................... 45
Verilerin Toplanması ................................................................................................. 47
Kişisel Bilgi Formu .................................................................................................... 47
Anne Baba Algısı Ölçeği ........................................................................................... 47
Psikolojik İhtiyaçların Doyumunda Denge Ölçeği .................................................... 48
Kimlik Stilleri Ölçeği-5 ............................................................................................. 49
Verilerin Çözümlenmesi ............................................................................................ 50
BÖLÜM 4 ....................................................................................................................... 54
BULGULAR VE YORUMLAR .................................................................................... 54
Bulgular ..................................................................................................................... 54
Demografik Değişkenler ve Kimlik Stillerine İlişkin Bulgular ................................. 54
Demografik Değişkenler ve Algılanan Anababa Davranışlarına İlişkin Bulgular .... 58
Yapısal Eşitlik Modellemesi (YEM) Bulguları ......................................................... 61
Ölçme Modeline İlişkin Bulgular ......................................................................... 61
Yapısal Modele İlişkin Bulgular ........................................................................... 66
Yorumlar .................................................................................................................... 69
Kimlik Stilinde Yerleşim Birimine Göre Farklılaşma Bulgusunun Yorumlanması .. 70
Algılanan Anababalıkta Gruplar Arası Farklılıklara İlişkin Bulguların Yorumlanması
................................................................................................................................... 71
Anababalık ile Kimlik Stilleri Arasındaki İlişkide Temel Psikolojik İhtiyaç
Doyumunun Aracı Rolünün Yorumlanması .............................................................. 73
BÖLÜM 5 ....................................................................................................................... 77
SONUÇLAR VE ÖNERİLER ....................................................................................... 77
Sonuçlar ..................................................................................................................... 77
Öneriler ...................................................................................................................... 79
Araştırmacılara Yönelik Öneriler .............................................................................. 79
Uygulamacılara Yönelik Öneriler .............................................................................. 80
KAYNAKLAR ............................................................................................................... 81
EKLER ........................................................................................................................... 93
EK 1. Etik Kurul Onayı ............................................................................................. 94
EK 2. Kişisel Bilgi Formu ......................................................................................... 95
EK 3. Anne Baba Algısı Ölçeği- Örnek Maddeler .................................................... 96
EK 4. Psikolojik İhtiyaçların Doyumunda Denge Ölçeği-Örnek Maddeler .............. 97
EK 3. Kimlik Stilleri Ölçeği-5 -Örnek Maddeler ...................................................... 98
BENZERLİK BİLDİRİMİ ............................................................................................. 99
ÖZGEÇMİŞ .................................................................................................................. 100

xi
TABLOLAR DİZİNİ

Tablo Sayfa

Tablo 1. Çalışma Grubunun Sosyo-Demografik Özellikleri .......................................... 46


Tablo 2. Değişkenlerin Betimsel İstatistik Değerleriı .....................................................52
Tablo 3. Kimlik Stillerine İlişkin Ortalama Puanlar 53
Tablo 4. Kadın ve Erkek Öğrencilerde Kimlik Stili Puanlarının Farkına İlişkin t Testi
Sonuçları............................................................................................................54
Tablo 5. Kimlik Stillerinde Sosyo-Demografik Gruplar Arası Farklara İlişkin ANOVA
Sonuçları............................................................................................................56
Tablo 6. Yerleşim Birimlerinde Norm Yönelimli Kimlik Stili Puanlarının Farkına
İlişkin ANOVA ve Post-Hoc Testi Sonuçları ...................................................57
Tablo 7. Algılanan Anababa Davranışlarına İlişkin Betimsel İstatistikler ......................58
Tablo 8. Algılanan Anababa Davranışlarında Sosyo-Demografik Gruplar Arası Farklara
İlişkin ANOVA Sonuçları .................................................................................59
Tablo 9. Kadın ve Erkek Öğrencilerde Algılanan Anababalık Puanlarının Farklarına
İlişkin t Testi Sonuçları .....................................................................................61
Tablo 10. Gözlenen Değişkenler için Betimsel İstatistik Değerleri ................................62
Tablo 11. Gözlenen Değişkenler Arasındaki İlişkilere Dair Pearson Korelasyon
Değerleri ............................................................................................................63
Tablo 12. Ölçme Modeli için Uyum İyiliği Değerleri .....................................................64
Tablo 13. Ölçme Modeline İlişkin Faktör Yükleri, Standart Hata Değerleri ve T-
Değerleri ............................................................................................................65
Tablo 14. Ölçme Modelinde Örtük Değişkenler Arası İlişkilerı .....................................66
Tablo 15. Yapısal Modele İlişkin Uyum İyiliği Değerleri ..............................................67
Tablo 16. Dolaylı Etkiler .................................................................................................68

xii
ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil Sayfa

Şekil 1. Kimlik Statülerinin Keşif ve Bağlanma Boyutlarına Göre Sınıflandırılması ....16


Şekil 2. İki Boyutlu Sınıflandırmaya Dayanan Dört Anababalık Stili ............................24
Şekil 3.Test Edilen Hipotetik Model ...............................................................................66
Şekil 4. Yapısal Model Sonuçları (Standardize edilmiş değerler) ..................................68

xiii
BÖLÜM 1

GİRİŞ

Bu bölümde araştırmanın problem durumu ortaya konmuş; çalışmanın amaç ve


alt amaçları ile önemi açıklanmış; araştırmanın sınırlılıklarına yer verilmiş ve temel
kavramları tanımlanmıştır.
Problem

İnsan kendine özgü, biricik bir varlıktır. Bizi bireysel olarak farklı kılan en temel
özelliklerimizden biri de kimliğimizdir. İnsanların kendilerini tanıma sürecinin ürünü
olarak tanımlanabilecek bu kavram, çok uzun süredir sosyal bilimcilerin ilgi alanına
girmiştir ve çok sayıda disiplinden kuramcılar tarafından farklı açıklamalar sunulmuştur.
Aynı şekilde psikoloji tarihinde de kendine oldukça geniş bir yer bulmuştur.
Kimlik kavramı psikolojide oldukça uzun bir geçmişe sahiptir. Psikolojinin
değişik alt dallarında kendine farklı bağlamlarda yer bulan kimlik konseptinin, en erken
temellerinin bilince dayalı açıklamalar sunan William James ve sosyalleşme odaklı
kavramsallaştırmalar yapmış olan George Herbert Mead tarafından atıldığı söylenebilir.
Her iki yaklaşım da günümüzde kimlik üzerine klinik, sosyal ve gelişim psikolojisi gibi
farklı alanlarda öne sürülen çeşitli açıklamalara dayanak oluşturmuştur (Hammack,
2015). Kimlik kavramının nasıl tanımlandığı, ele alan kuramcıya ve kuramın ait olduğu
disipline göre farklılık gösterebilmektedir.
Bir yaşam dönemi olarak ergenlik, bireylerin gelişim sürecinde en çok kendilerine
odaklandıkları, kendilerini tanımaya yöneldikleri, kim oldukları ve olmak istediklerine
ilişkin arayışlara girdikleri dönemdir. Bir başka deyişle, ergenlikte insanlar kimlikleri
üzerine düşünmeye başlamaktadırlar. Ergenlik alanındaki kuramcıların tamamı, bu
dönemin ana temasının kimlik olduğunu belirtmektedir. Bu dönemde insanlar, “gerçek
kimliklerine” ve “ideal kimliklerine” ilişkin bir arayışa girerler (Steinberg, 2017a).
Günümüzde “beliren yetişkinlik” adı verilen dönemde de kimliğin temel bir konu olduğu
düşünülmektedir (Arnett, 2000).
Gelişim alanında kimlik kavramı üzerine kuramsal temeller Erikson tarafından
ortaya atılmıştır; bu araştırma alanının başlangıcından bu yana tüm kuramsal

1
açıklamaların Erikson’un Psikososyal Gelişim Kuramı’ndaki kimlik açıklamalarına
dayandığı söylenebilir (Atak, 2011). Erikson, yaşam dönemlerini ele aldığı kuramında,
söz konusu dönemleri, ana konusu olan bir kriz ve karşısında yer alan çözüm ile
tanımlamıştır. Ergenlik döneminde ortaya çıkan kriz, “kimlik kazanımına karşı kimlik
karmaşası” olarak tanımlanmıştır. Ergenlik döneminde bireyler için kimlik kazanımı
önemli bir psikososyal görevdir. Psikososyal Gelişim Kuramına göre insan hayatının en
önemli konusu kimliktir (Miller, 2017). Erikson’a göre kimliğin biçimlenmesinde önemli
iki alan olan meslek ve ideoloji konularında gerçekleştirilen bağlanmaları çeşitli
denemeler takip etmekte; geçmiş deneyimler arasından başarılı olanlar ile yeni
deneyimler arasından memnun kalınanların entegrasyonu ile kimlik biçimlenmektedir
(Schwartz, 2001). Erikson’a göre kimlik içsel-kişisel bir yapı olmakla beraber, çevresel
faktörlerden de etkilenmektedir. Erikson, James’in bilişsel bakış açısı ile Mead’in “sosyal
bir ürün olarak kimlik” anlayışını bütünleştirmiştir (Hammack, 2015). Ayrıca, Erikson
psikanalitik kökenden gelen bir kuramcı olarak, “ego” kavramı ile de ilgilenmiş; Neo-
Psikanaliz akımlarında yer alan kimlik açıklamalarının mirasçısı ve toparlayıcısı
olmuştur. Sonuç olarak, Erikson’un farklı bakış açılarıyla öne sürülen kimlik
açıklamalarını bütünleştirdiği ve sistematik bir şekilde ilk açıklamaları sunduğu
söylenebilir.
Erikson tarafından temellendirilen kimlik açıklamaları, James Marcia tarafından
geliştirilmiş ve ölçülebilir hale getirilmeye çalışılmıştır. Bir psikososyal görev olarak
kimlik kazanımı sürecinde Marcia (1966) iki boyut tanımlamıştır: “Kriz” ve “bağlanma”.
(İlerleyen zamanda “kriz” kavramı “keşif” şeklinde isim değiştirmiştir.). Keşif
(exploration) kavramı ile kişinin ideoloji, kariyer, din gibi konularda alternatiflerini
araştırması, çeşitli roller ve yaşam planları üzerine düşünmesi ifade edilirken; bağlanma
(commitment) kavramı “belli bir eylem ya da değere yönelik gerçekleştirilen içsel
yatırım” anlamına gelmektedir (Kroger ve Marcia, 2011). Buna göre ergenler, keşif ve
bağlanma boyutlarındaki derecelerine göre “başarılı”, “askıya alınmış”, “ipotekli” ve
“dağınık” şeklindeki kimlik statülerinden birini edinir. Kısaca Marcia, kimlik kazanımı
karşısında rol karmaşası şeklinde olan ikili seçeneği dört kategoriye çıkarmış ve kimlik
statüsü kavramını geliştirmiştir.
Kimlik konusunda kişilik psikolojisine dayalı bu kuramsal açıklamaların ardından
Berzonsky (1989) tarafından farklı bir yaklaşım sunulmuştur: Kimliğin sosyal-bilişsel
modelinin ele alındığı bu yaklaşımda, bireylerin düşünme, karar verme ve problem çözme
süreçleri bakımından kimlik yönelimleri sınıflandırılmıştır. Bu bağlamda üç farklı kimlik

2
stili bulunmaktadır: Bilgi yönelimli kimlik stili, norm yönelimli kimlik stili ve kaçınma
yönelimli kimlik stili.
Bilgi yönelimli kimlik stiline sahip bireyler, karar vermeden önce mümkün
olduğunca fazla kaynağı araştırma eğilimindedirler. Norm yönelimli kimlik stilinde ise
toplumsal olarak kabul gören standartlara uyum gösterme ve ebeveyn gibi önemli
figürlerin görüşlerine uygun kararlar verme eğiliminde olmaktadırlar. Bu bireyler daha
otomatik şekilde kimliğe ilişkin kararlarını verme eğilimindedir. Kaçınma yönelimi ise
durumlar kaçınılmaz hale gelene dek karar vermeyi ertelemeyi ifade etmektedir. Kaçınma
yönelimli bireyler durumsal ödüller ile çevrenin talep ve cezalarından daha fazla
etkilenmektedir (Berzonsky, 2011).
Kimliği etkileyen çok sayıda faktör vardır: Politika, ekonomi, sosyal medya, okul
ve aile bunlardan bazılarıdır. Bu bağlamda, anababaların sergilediği tutum ve
davranışların önemli bir yeri bulunmaktadır. Güvenli bir ortamda, bireyin ihtiyaçlarını
destekleyen aile, sağlıklı bir kimlik gelişimi için çok önemlidir.
Anne ve babaların çocuk gelişimindeki belirleyici etkisi çok uzun süredir
bilinmektedir. Bununla uyumlu şekilde, anababaların çeşitli davranışları ile sağlıklı ergen
gelişimi arasındaki ilişkiler ortaya konmuştur (DeVore ve Ginsburg, 2005). Ergenlik
döneminin en önemli gelişimsel görevi olan özerklik ve kimlik kazanımı da anababanın
çok çeşitli davranışlarından etkilenmektedir. Dahası, bu dönemde ergenin kazanması
beklenen en önemli beceri, üzerinde yetkinleşme sürecinde olduğu özerkliğin yanı sıra
anababası ile yakınlığını koruyabilmesidir (Atak, 2011). Bu bağlamda, anababa tutum ve
davranışları ile kimlik gelişimi arasındaki ilişki çok sayıda araştırmacı tarafından ortaya
konmuştur (Beyers ve Goossens, 2008).
Anababalık ve ergenlikte kimlik gelişimi arasındaki ilişkinin altında yatan
mekanizmaların açıklanmasında, insan motivasyonuna ilişkin bir makro teori olan Öz-
Belirleme Kuramı (Self-Determination Theory) faydalı bir bakış açısı sunmaktadır. Öz-
Belirleme Kuramının temel önermesi, insanların gelişmeye yönelik bir eğilimle dünyaya
geldiği ve sosyal bağlamın bu eğilimi destekleyebileceği gibi engelleyebileceği
şeklindedir. Kuramcılar bu kapsamda evrensel olduğunu ileri sürdükleri üç temel
psikolojik ihtiyaç (yetkinlik, özerklik ve ilişki) ortaya koymuşlardır. Bu ihtiyaçların
doyuma ulaşmasında çevre desteği oldukça belirleyicidir. Başka bir deyişle, yetkinlik,
özerklik ve ilişki ihtiyaçları doğuştan getirilen gereksinimler olsa da bu ihtiyaçların
doyuma ulaşması ya da tam tersine engellenmesi, sosyal bağlam ve çevre tarafından
belirlenmektedir (Deci ve Ryan, 2012).

3
Öz-Belirleme Kuramı’nda, çok çeşitli konularda açıklamalar sunulduğu gibi,
anababalıkla ilgili kavramsallaştırmalar da yapılmıştır. Anababalık davranışları, üç temel
psikolojik ihtiyaca karşılık gelecek şekilde iki kutupta yer alabilen üç boyutta
sınıflandırılmaktadır (Ryan ve Deci, 2017): Anababanın özerklik desteği, yapı
davranışları ve katılımı.
Özerkliği destekleyici anababalık, Öz-Belirleme Kuramı kapsamında
“anababanın, ergenin kendi kişisel ilgi ve değerlerini, karar verme işlevini desteklemesi”
olarak tanımlanmaktadır. Kuram kapsamında özerklik desteği, bağımsızlığın teşvik
edilmesi şeklinde meydana gelmemektedir; bağımsızlıktan farklı olarak, çocuk anababa
ile yakınlık hisseder, tamamen kopma yaşanmaz fakat kararlarında otonomi sahibidir.
Kuramın genelinde de “özerklik” kavramı ayrışmayı ve tamamen bağımsız olmayı değil;
karar vermede ve eylemlerde gönüllü olmayı ifade etmektedir (Soenens, Vansteenkiste,
Lens, Luyckx, Goossens, Beyers ve Ryan, 2007). Anababanın özerklik desteği ile ergenin
uyum (Kındap, 2011), iyi-oluş (Lekes, Gingras, Philippe, Koestner ve Fang, 2010) ve
akademik performans (Wong, 2008) düzeyi arasında olumlu ilişkiler bulunmuştur.
Öz-Belirleme Kuramında özerkliği destekleyici anababalığın karşı ucunda kontrol
davranışları yer almaktadır (Joussemet, Landry ve Koestner, 2008). Ebeveynlik
literatüründe kontrol, psikolojik kontrol ve davranışsal kontrol olarak ikiye ayrılmaktadır.
(Sayıl ve Kındap Tepe, 2012). Psikolojik kontrol, çocuğun ya da ergenin duygu ve
düşünceleri üzerindeki ebeveyn manipülasyonunu ifade eder ve özerklik desteğinin
tersinde yer alan kutuptur (Soenens ve Vansteenkiste, 2010). Öz-Belirleme Kuramına
dayanan araştırmalarda, anababanın psikolojik kontrolünün ihtiyaç doyumsuzluğuna yol
açtığı ve bu yolla gelişime ilişkin parametrelerle negatif ilişkiler gösterdiği ortaya
konmuştur (Cordeiro, Paixao ve Lens, 2015). Bu bağlamda, özerkliği destekleyici
anababalığın kontrolcü anababalık davranışlarının yıkıcı etkisine karşı çocuk ve gençleri
destekleyici bir nitelik taşıdığı öne sürülebilir.
Öz-Belirleme Kuramının anababalığı kavramsallaştırmakta kullandığı bir diğer
davranış türü ise “yapı”dır (Grolnick, Weiss, McKenzie ve Wrightman, 1996). Yapı, Öz-
Belirleme Kuramı kapsamında ele alınan temel psikolojik ihtiyaçlardan yetkinlik
gereksinimine karşılık gelen ebeveyn desteği davranışıdır. Yapı kavramı, “iskele kurma”
davranışlarını; performansın amaçlanmasındansa uzmanlık amaçları benimsenmesini;
kılavuzluğu, kontrol edici olmayan rehberliği; değerlendirici değil, bilgilendirici
geribildirimler verilmesini ve kontrolcü olmayan bir şekilde sınırların çizilmesini ifade
eder (Ryan ve Deci, 2017).

4
Anababalığın üçüncü boyutu olan katılım kavramının ise tarihi çok eskidir;
ebeveynlik stillerinin incelendiği kuramsal araştırmaların oldukça uzun zamandır ele
alınmakta olan önemli bir boyutudur. Öz-Belirleme Kuramı kapsamında ise bu kavram,
insanların doğuştan getirdiği bir diğer ihtiyaç olan ilişki gereksinimini destekleyen
ebeveyn davranışlarını ifade etmektedir. Bu kuramda katılım, ebeveynin çocuğun
yaşantısına ilgili olması, vakit ayırması ve duygusal kaynaklarını çocuğu için kullanması
şeklinde kavramsallaştırılmıştır (Grolnick ve Ryan, 1989). Literatürde anababa
katılımının, ergenin okula uyumu ve bağlılığı ile pozitif ilişkisini gösteren çalışmalar
mevcuttur (Simons-Morton ve Crump, 2003). Ayrıca, anababa katılımı ile alkol ve madde
kullanımı arasında da negatif ilişkiler bulunmaktadır. Ebeveyn katılımı ile ergenlikteki
alkol problemleri ilişkisinin araştırıldığı çalışmada, katılımın alt boyutlarından
“ebeveynle ortak etkinlik katılımı”nın alkole ilişkin problemlere yönelik koruyucu bir
etken olduğu; annenin ortak etkinlik katılımının ise hem alkol kullanımına hem de riskli
davranışlara yönelik koruyucu faktör olduğu ortaya konmuştur (Goncy ve van Dulmen,
2010).
Yukarıda açıklandığı üzere, anababa katılımının ve özerklik desteğinin pek çok
bakımdan çocuk ve ergen gelişimi üzerinde olumlu etkileri bulunmaktadır (Grolnick,
Ryan ve Deci, 1991). Bu bulgularla tutarlı olarak, anababanın katılımı ve özerklik desteği
ile ergenlerin duyuşsal iyi oluşu arasındaki pozitif ilişki Türk örneklemde doğrulanmıştır
(Kocayörük, 2012b). Ergenlerde olduğu gibi genç yetişkinlerde de özerklik desteği, temel
psikolojik ihtiyaç doyumu ve yaşam doyumu arasında pozitif ilişkileri vurgulayan
araştırmalar da Öz-Belirleme Kuramının temel önermelerini desteklemiştir (Cihangir
Çankaya, 2009). Bir başka çalışmada da özerkliği destekleyen ebeveyn davranışları, öz
belirleme yönelimi, ergenlerin uyumu ve olumlu sosyal davranışı arasında olumlu
ilişkiler bulunmuştur (Kındap, 2011).
Özetle, anababalığın önemli iki boyutu olan katılım ve özerklik desteğinin, çocuk
ve ergenlerde gelişimsel parametrelerle olumlu ilişkiler içinde olduğu ifade edilebilir.
Ergenliğin en önemli görevi olan kimlik kazanımı ile anababanın destekleyici davranışları
arasındaki pozitif ilişkileri doğrulayan çalışmalar da alanyazında yer almaktadır.
Anabababalık ile ergenin kimlik gelişimi arasındaki ilişkiyi Öz-Belirleme Kuramı
çerçevesinde ele alan çalışmalar da alan yazında mevcut olmakla birlikte (Luyckx,
Vansteenkiste, Goossens ve Duriez, 2009), bu çalışmalarda ağırlıklı olarak kimlik
statülerinin ele alındığı ve çoğunlukla özerklik desteğine daha fazla vurgu yapıldığı
görülmektedir. Elbette dönemsel olarak ergenlikte özerkliğin önemi artmakla beraber,

5
Türkiye özerk-ilişkisel benliğin hakim olduğu bir kültüre sahip olduğundan, yalnızca
özerklik desteği değil; ilişki ihtiyacı da optimal gelişim için bir o kadar önemli olmaktadır
(Kağıtçıbaşı, 2019). Bu nedenle bu çalışmada anababaların özerklik desteği ile beraber
ilişki desteklerinin temel psikolojik ihtiyaçlar aracılığıyla kimlik üzerindeki dolaylı etkisi
incelenecektir.

Problem Durumu

Anababalık ve kimlik gelişimi arasındaki ilişkinin Öz-Belirleme Kuramı’na


dayanılarak ortaya konduğu çok sayıda çalışma (Lucykx, Vansteenkiste, Goossens ve
Duriez, 2009; Karataş, 2016; Erçelik ve Dost-Gözkan, 2020) bulunmaktadır. Bununla
birlikte, Öz-Belirleme Kuramına dayalı kimlik araştırmalarında özerklik ihtiyacına daha
fazla ağırlık verilmiş, özellikle de ilişki ihtiyacını destekleyen anababalık davranışlarının
kimlik gelişimi üzerindeki etkisi üzerinde görece daha az durulmuştur. Oysa özerk-
ilişkisel benlik kurgusunun baskın olduğu Türk kültüründe (Kağıtçıbaşı, 2012) yapılacak
araştırmalarda hem özerklik hem de ilişki ihtiyacına odaklanılması gerekmektedir. Ayrıca
ülkemizde kimlikle ilgili araştırmalarda genellikle kimlik statüleri üzerinde
odaklanılmaktadır (Atak, 2011). Oysa kimliğin sosyal-bilişsel bir yapı olarak
tanımlandığı kimlik stilleri yaklaşımı açısından da ele alınması ile farklı bulgular elde
edilebilir.

Amaç

Bu araştırmanın temel amacı, anababa davranışları ile ergenlerin kimlik stilleri


arasındaki ilişki ve bu ilişkinin altında yatan süreçlerin, Öz-Belirleme Kuramında yer alan
Temel Psikolojik İhtiyaçlar Mini-Kuramına dayalı bir model oluşturularak
incelenmesidir. Bu bağlamda, anababanın özerklik desteği ve katılım (ilişki desteği) ile
kimlik stilleri arasındaki ilişkide, temel psikolojik ihtiyaç doyumunun aracı rolü
sınanmıştır.
Bu temel amaç doğrultusunda araştırmada aşağıdaki sorulara yanıt aranmaktadır:
1. Anneden algılanan özerklik desteği ergenin;
a. Yaşına
b. Cinsiyetine
c. Sosyo-ekonomik düzeyine

6
d. Yaşamının çoğunu geçirdiği yerleşim birimine
göre farklılaşmakta mıdır?
2. Babadan algılanan özerklik desteği ergenin;
a. Yaşına
b. Cinsiyetine
c. Sosyo-ekonomik düzeyine
d. Yaşamının çoğunu geçirdiği yerleşim birimine
göre farklılaşmakta mıdır?
3. Annenin algılanan katılım düzeyi ergenin;
a. Yaşına
b. Cinsiyetine
c. Sosyo-ekonomik düzeyine
d. Yaşamının çoğunu geçirdiği yerleşim birimine
göre farklılaşmakta mıdır?
4. Babanın algılanan katılım düzeyi ergenin;
a. Yaşına
b. Cinsiyetine
c. Sosyo-ekonomik düzeyine
d. Yaşamının çoğunu geçirdiği yerleşim birimine
göre farklılaşmakta mıdır?
5. Katılımcıların kimlik stillerinde (kaçınma, bilgi ve norm) sosyo-demografik
değişkenler olan
a. Yaş
b. Cinsiyet
c. Sosyo-ekonomik düzey
d. Yaşamının çoğunu geçirdiği yerleşim birimine
açısından farklılaşma var mıdır?
6. Anababadan algılanan katılım ve özerklik desteği ile kimlik stilleri arasındaki ilişkide
temel psikolojik ihtiyaç doyumunun aracı rolü var mıdır?

7
Önem

Bu çalışmada, ergenlerin kimlik stilleri ile algıladıkları anababa davranışları


arasındaki ilişki, Öz-Belirleme Kuramına dayalı bir model çerçevesinde sınanacaktır. Bu
konuda Öz-Belirleme Kuramı temel alınarak yapılan araştırmalarda genellikle kuramda
öne sürülen üç temel psikolojik ihtiyaç (özerklik, ilişki ve yetkinlik) arasından daha çok
özerklik ihtiyacı üzerinde durulmaktadır. Özerk benlik kurgusunun yaygın olarak
görüldüğü bireyci kültürler açısından bu durum anlaşılabilir. Ancak daha toplulukçu olan
Türk kültüründe özerk benlik kurgusundan ziyade özerk-ilişkisel benlik kurgusu
yaygındır. Dolayısıyla bu araştırmada özerk-ilişkisel benlik kurgusuna da yol açacağı
düşünülen ilişki ihtiyacını veya katılımı destekleyen anababa davranışının bu
araştırmada ele alınacak olması bu araştırmanın önemini artırmaktadır. Bir başka deyişle,
bu araştırmanın ilişki ihtiyacına olan vurgusu çalışmanın önemini oluşturmaktadır.
Böylece, bu araştırmanın Türk kültürüne uygun bir çerçeve çizerek hem özerkliğe hem
de ilişkiye yapılan vurgu ile alanyazına anlamlı bir katkıda bulunması hedeflenmektedir.
Ayrıca Öz-Belirleme Kuramında son yıllarda ilişki ihtiyacına yapılan vurgunun
da arttığı (Wang, Liu, Kee ve Chian, 2019) göz önünde bulundurulursa, bu araştırma ile
alanyazındaki kültüre duyarlı anababalık ve ergenlik çalışmalarına olan ihtiyacın
karşılanmasına ve güncel Öz-Belirleme Kuramı literatürüne uygun bir perspektifle
katkıda bulunulacağı düşünülmüştür.
Tüm bunların yanı sıra, Türkiye’de ergenlikte kimlik gelişiminin araştırıldığı
çalışmaların çoğunluğunda kimlik statüsü kavramsallaştırmasından faydalanılmaktadır
(Atak, 2011). Bu çalışma kapsamında sosyal-bilişsel bir perspektif sunan kimlik stili
kavramının öne çıkarılmış olması da araştırmanın bir diğer önemli yönüdür.
Özetle, ergenlik döneminde özerkliğin yanı sıra ilişki ihtiyacına da aynı düzeyde
vurgu yapılarak kültüre duyarlılık bakımından; kimliğin literatürde daha az çalışıldığı
gözlenen bir kuramsal çerçeve ile ele alınıyor olması bakımından, bu araştırmanın
alanyazına önemli katkı sağlaması beklenmektedir.

Sayıltılar

Bu araştırmada katılımcıların sosyoekonomik düzeyleri herhangi bir indeksle


belirlenmemiş, katılımcıların hangi sosyoekonomik düzeye ait olduklarına ilişkin kendi
beyanları esas alınmıştır.

8
Sınırlılıklar

Araştırmanın ilk sınırlılığı, anababalığın yalnızca özerklik desteği ve katılım


davranışları ile ele alınmış olmasıdır. Daha önce de belirtildiği üzere anababaların bu
davranışları, söz konusu boyutların bir ucudur. Özerklik desteğine karşılık kontrol;
katılıma karşı ilgisizlik yer almaktadır. Bu anlamda araştırmanın kapsamının, ilgili
olguların yalnızca pozitif boyutları ile sınırlanmış olduğu söylenebilir. Ancak modelde
yer alan değişkenlerin ve alt boyutlarının sayısının fazla olması ve modelin karmaşık
olması, bu değişkenlerin ölçümü için kullanılacak ölçeklerdeki madde sayısı gibi
nedenlerle, modelin söz konusu değişkenlerle sınırlı kalmasına karar verilmiştir.
Araştırmanın bir diğer sınırlılığı da COVID-19 döneminde sınıf ortamında veri
toplamanın mümkün olmamasından dolayı katılımcılardan çevrimiçi olarak veri
toplanmış olmasıdır. Dolayısıyla kolay ulaşılabilirliğe dayalı örnekleme yöntemi
kullanılmıştır. Örnekleme yönteminin bu şekilde belirlenmiş olması pratik nedenlerden
kaynaklıdır, ancak verilerin genellenebilirliği konusunda araştırmada sınırlılığa yol açmış
olabilir.

Tanımlar

Araştırmadaki temel kavramların tanımları aşağıdaki gibidir:


Özerkliği destekleyici anababalık: Anababanın çocuğun kararlarındaki özerkliği
teşvik etmesi, kontrol mekanizmalarından kaçınması ve kuralları açıklarken mantıklı
gerekçeler sunmasını ifade etmektedir (Soenens ve ark., 2007).
Anababa katılımı: Öz-Belirleme Kuramı kapsamında “anababa katılımı”,
çocukların ilişki ihtiyacına olan ebeveynler desteğini ifade etmektedir. Anababa katılımı,
ebeveynin zamanını, dikkatini ve kaynaklarını çocuklarına ayırması; ilgili, sıcak ve
destekleyici olmasıdır (Ryan ve Deci, 2017).
Temel psikolojik ihtiyaçlar: Öz-Belirleme Kuramı kapsamında tanımlanan Temel
Psikolojik İhtiyaçlar, tüm insanlık için evrensel olan, çevre tarafından desteklenebilen ya
da engellenebilen özerklik, yetkinlik ve ilişki gereksinimlerini ifade etmektedir (Ryan ve
Deci, 2000).
Kimlik stili: Kimlik gelişimindeki bilgi işleme, düşünme, karar verme ve problem
çözme gibi sosyal-bilişsel süreçlerdeki kişilerarası farklılıkları ifade eder. “Bilgi

9
yönelimli”, “norm yönelimli” ve “kaçınma yönelimli” olmak üzere üç farklı türde kimlik
stili bulunmaktadır (Berzonsky, 1989).

10
BÖLÜM 2

KURAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

Bu bölümde kimlik kavramına, anababalık davranışlarına ve Öz-Belirleme


Kuramı ile temel psikolojik ihtiyaç kavramlarına ilişkin kuramsal açıklamalar ele alınmış
ve bu konularla ilgili araştırmalar incelenmiştir.

Kimlik

Kimlik, “bireyin kim olduğunu tanımlayan ayırıcı özellikler, karakteristik


nitelikler, sosyal ilişkiler, roller ve sosyal grup üyelikleri” olarak tanımlanabilir
(Oyserman, Elmore ve Smith, 2012: 69). İnsanlar kendi içinde tutarlı bir benlik duygusu
geliştirmek, bütünlük hissi oluşturmak ve sürdürmek yönündeki ihtiyaçları nedeniyle kim
olduklarına ve ideal kimliklerine ilişkin düşünme faaliyetlerinde bulunurlar. Bu düşünme
etkinliklerinin sonucunda elde edilen kimlik duygusu, kişilerin geçmişleri, şimdileri ve
gelecekleri arasında bağlantı kurmaktadır. Kişilerin değerlerini ve amaç özelliklerini de
içeren bu kavram, tüm zaman dilimleri içerisinde bireylerin tutarlılık ve bütünlük
göstermelerini sağladığından insan olmanın en temel özelliklerindendir (Berzonsky,
2011). Kimlik, insanlara bütünlük hissi sağlaması, grup aidiyetlerini içermesi gibi pek
çok nedenle insanların iyi oluşu ve esenliği ile doğrudan ilişkili bir kavramdır (Hortaçsu,
2007: 16).
Tarihsel olarak, kimlik kavramı, antik dönemlerde bugün bildiğimiz anlamda
olgun bir kavram olarak yer almamış; Antik Yunan felsefesinde “ruh” konsepti
aracılığıyla daha çok benlik kavramına karşılık gelebilecek şekilde ele alınmıştır. Bugün
ele alındığı şekliyle, daha gelişmiş bir “kimlik” kavramı, ancak 19. yüzyıl sonlarında 20.
yüzyılın başlangıcında sosyal bilimlere girmiştir. Bu anlamda kimliğin tarihsel
gelişiminde önemli rol oynayan 3 kişiden söz edilebilir: Psikolojide işlevselcilik akımının
öncüsü olan W. James ile sosyolojide Sembolik Etkileşimcilik yaklaşımcıları Mead ve
Cooley (Lemert, 2011). Mead ve Cooley’in sosyolojik yaklaşımı ile William James’in
benliğe odaklanarak kimliği bireysel bir yapı olarak ele alan yaklaşımı, etkileri günümüze

11
dek süregelen iki ekoldür. Psikolojide de bu iki ayrı ekolü temel alan farklı kimlik
kuramları geliştirilmiştir (Hammack, 2015). Kimliği ele alan kuramlar ve yaklaşımlar, bu
konuyu kimliğin gelişimini, sosyal ve tarihsel kökenlerini, kimliklerle özdeşleşmeyi,
çevre ile kimlik arasındaki ilişkileri ve kimlik-davranış ilişkisi gibi farklı bağlamlarda
inceleyebilmektedir (Hortaçsu, 2007: 18).
W. James, bireysel kimliği ele aldığı ve yaklaşımını sunduğu “The Principles of
Psychology” kitabında daha çok benlik (self) kavramından söz eder. Sosyal gruplara ve
bu gruplara aidiyete dayalı bir kimlik anlayışındansa James bilinç/düşünce akışının
temelini oluşturması bakımından benliğe ve bireysel kimliğe önem atfetmiştir (Leary,
1990). James’in kimlik anlayışı tamamen bireysel düzeyde kalmıştır, tam anlamıyla
toplumsal bir vurguya yer vermemiştir. Benliği “özne olarak benlik” (İngilizcede “I”
olan, ben öznesi) ve “nesne olarak benlik” (İngilizcede “Me” olan, karşılığı “beni” olan
nesne) olarak 2’ye ayırmıştır. James, bireylerin kendilerini algılayan kişi sayısı kadar
kimliği olduğunu belirtmiştir; bir başka deyişle insanların birden çok sosyal benliği
olduğunu öne sürmüştür. Buna ek olarak, James’in yaklaşımı benliği özne olarak ele
aldığından kimlik oluşumu/biçimlenmesi üzerine ortaya atılmış olan anlatısal (narrative)
kimlik yaklaşımlarına temel oluşturmuştur. Bunun yanı sıra işlevsel yaklaşımı nedeniyle
de psikolojide kimliği inceleyen kimi yaklaşımların temelinde W. James’in benlik
kuramının yattığı öne sürülebilir (Carlsen, 2009).
Daha önce de belirtildiği gibi, James’in öncülüğünü yaptığı bireyci kimlik ekolüne
karşın kimliğin sosyal yönüne vurgu yapan bir diğer öncü ekol de Sembolik
Etkileşimciliktir. Cooley’in yaklaşımı temelde benliğin diğerleri ile etkileşimlerinden
doğduğunu; diğerleri tarafından nasıl algıladığından etkilenen bir yapı olduğunu öne
sürmüştür (ayna benlik) (Serpe ve Stryker, 2011). Cooley’in düşüncelerini geliştiren ve
bu yaklaşımın en önemli temsilcisi olan Mead, sosyal davranışçı bir perspektifle, benliğin
toplumdaki diğer bireylerle olan etkileşimlerle, -dil de dahil olmak üzere- semboller
aracılığı ile inşa edildiğini öne sürmüştür. Bu yaklaşıma göre kişilerarası etkileşim,
iletişim ve sembollerin karşılıklı alışverişi insanların dünyayı anlamlandırmasını
sağlamaktadır (Hammack, 2015). Dolayısıyla bu yaklaşımda benlik tamamen toplumsal
bir kavramdır. Ayrıca, James’ten farklı olarak Mead’in yaklaşımında benlik bir nesne
olarak görülmüş; tutum ya da eylem planı olarak tanımlanmıştır (Serpe ve Stryker, 2011).
Bu doğrultuda, Tajfel ve Turner tarafından oluşturulan ve grup dinamikleri konusunda
sosyal psikolojide kendine önemli bir yer edinmiş olan Sosyal Kimlik Kuramı, Sembolik

12
Etkileşimcilikten etkilenen güncel psikoloji kuramlarına örnek olarak gösterilebilir
(Carlsen, 2009).
Gelişim Psikolojisi alanı özelinde bakıldığında, kimlik kuramlarının çeşitlilik
gösterdiği görülmektedir (Atak, 2011). Anlatısal kimlik, statü yaklaşımı, kimlik stilleri
ve süreç modelleri gibi farklı yaklaşımlardan söz edilmesi mümkündür. Günümüzde
ergenlik ve beliren yetişkinlik gibi yaşam dönemlerinde kimliğin gelişimsel olarak ele
alındığı araştırmalarda süreç yaklaşımı olarak adlandırılan modeller oldukça popülerdir.
(Demir Kaya ve Çok, 2021). Kimliğin sosyal-bilişsel bir kavramsallaştırma çerçevesinde
ele alınmasında Berzonsky (1989)’nin kimlik stilleri yaklaşımı, niteliksel ve kültüre
duyarlı bir perspektifle çalışılmasında ise anlatısal kimlik modeli alanyazında yer
almaktadır. Kimliğe ilişkin farklı boyutlara vurguda bulunmakta olan bu yaklaşımların
tümünün Erikson (1968)’in öncü kuramına dayandığının söylenmesi yanlış olmaz (Demir
Kaya ve Çok, 2021). Bu nedenle, öncelikle Erikson (1968)’un Psikososyal Gelişim
Kuramı çerçevesinde kimlik yaklaşımı tanıtılacaktır.

Erikson ve Psikososyal Gelişim Kuramında Kimlik

Kimliğe ilişkin yukarıda kısaca tanıtılan her iki temel yaklaşımdan da etkilenen
ve kimliğe hem toplumsal hem de bilişsel bir vurguda bulunarak bu iki yaklaşımı
bütünleştiren gelişim kuramcısı Erik Erikson, insan gelişimini evreli yaklaşımla ele aldığı
kuramında kimliğe merkezi bir rol atfetmiş ve gelişimini incelemiştir (Hammack, 2015).
Erikson (1968), insan gelişimini sekiz evrede ele almıştır. Her evre temel bir
çatışma içermektedir. Evrenin içerdiği çatışmanın başarı ile tamamlanması, bir sonraki
evreye sağlıklı bir şekilde geçilmesini sağlamaktadır. Her bir evre, iki uç durumu içeren
bir çatışmadan oluşur; bu uçlar dönemin başarılı ya da başarısız şekilde çözümlenmesini
ifade etmektedir.
İlk evre “temel güvene karşı güvensizlik” olarak adlandırılmaktadır. Bu evrede
bebekler gereksinimlerinin anneleri tarafından karşılanacağına ve onu göremediklerinde
geri döneceklerine güvenirler. Ayrıca Erikson (1968: 96) “güven” kavramı ile bebeğin
diğer bireylere yönelik olduğu gibi kendine yönelik bir güven duygusunu ifade etmektedir.
Bu dönemi başarı ile atlatan bireyler, güvenli ve güçlüklerle baş etmede daha başarılı
olmanın temelini atmış olurlar. İkinci evre, 2-3 yaşları arasında gerçekleşen “özerkliğe
karşı utanç ve kuşku” dönemidir. Bu dönemde kasların da gelişmesiyle biyolojik anlamda
daha ileri becerilere sahip olan çocuk, çevresi üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmak

13
ister. Bu evrede başarılı olunabilmesi için temel güven duygusunun başarı ile kazanılmış
olması şarttır. Tuvaletini kontrol edebilen, yürümeye başlamış ve konuşan çocuk bir irade
savaşı verir ve bunun sonucunda özerklik kazanamazsa utanç duygusu oluşur. Başarı ise
otonomi duygusunun kazanılmasıdır. Bu evreyi takip eden üçüncü evrede 4-5 yaş çocuğu
için dönemin temel çatışması girişkenliğe karşı suçluluk duygusudur. “Çalışkanlığa karşı
aşağılık duygusu” olarak adlandırılabilecek olan dördüncü evre ise 6 yaşlarından erinliğe
dek süren dönemdir. Bu dönemde çocukların odak noktası öğrenme ve başarıdır. Bu
dönemde başarı duygusunu yaşayan çocuklar yetkinlik hissederken, başarısızlıklar
aşağılık duygusuna yol açar. Bu dönemi takiben gerçekleşen “kimlik kazanımına karşı
kimlik karmaşası” olarak adlandırılan beşinci evrede ise ana tema kimliktir. Önceki
evrelerde güven, özerklik, girişkenlik ve yetkinlik ile temelleri atılan benlik duygusunun
bütünleştirilmesi bu evrede gerçekleşir. Bu evreyi başarı ile tamamlayan ergenler, genç
yetişkinlik dönemini içeren “yakınlığa karşı yalıtılmışlık” evresinde anlamlı yakın
ilişkiler kurmaya yönelik temel atmış olurlar. Orta yetişkinliği kapsayan yedinci evre
“üretkenliğe karşı durgunluk” dönemi insanların sonraki kuşaklar için üretkenlik isteğini
ifade etmektedir. Kuramın son evresi olan “bütünlüğe karşı umutsuzluk” yaşlılık
dönemindeki bireylerin yaşamlarını gözden geçirmesini ve bunun sonucunda sağlıklı bir
bütünlük duygusuna ya da pişmanlığın yol açtığı umutsuzluğa ulaşmasını ifade eder.
Erikson, her bir yaşam dönemini belli çatışmaları içeren temalarla tanımlamış olsa
da kuramının temelinde kimlik yer almaktadır. İnsan hayatının ana teması kimlik
arayışında yatmaktadır (Miller, 2017). Erikson, psikanalitik gelenekten gelen bir kişilik
kuramcısı olarak kimliği “ego” kapsamında ele almıştır. Kimliğin içeriğini oluşturan ve
çocukluktan getirilen özellikleri, becerileri, toplumsal rolleri, yetenek ve becerileri
bütünleştiren şey bu kurama göre aslında egodur (McAdams ve Zapata-Gietl, 2015).
Kuram, kimlik kazanımı sürecinin temellerinin çocuklukta atıldığını; fakat olgun bir
şekilde düşünmenin başlangıcının ergenlikte gerçekleştiğini öne sürmektedir.
Erikson, kuramının merkezine yerleştirmiş olduğu kimlik kavramını, birkaç farklı
biçimde tanımlamıştır. Bu kavramsallaştırmalar arasında “subjektif nitelikteki
canlandırıcı bir aynılık ve devamlılık hissi”, “kişisel ve kültürel kimliğin bütünlüğü”,
“ekonomik, dini ya da politik özellikleri içeren his”, “kişisel olarak benzersiz olmanın
bilinçli hissi” gibi tanımlar ve daha fazlası yer almaktadır (Erikson, 1968). Buradan
hareketle, Erikson’un kimliğin pek çok yönüne dikkat çektiğini öne sürmek yanlış
olmayacaktır.

14
Erikson’un kuramı, insanın psikososyal gelişimine ve kimliğe dair en erken ve
kapsamlı açıklamalardan olması bakımından çok önemlidir. Daha önce de söz edildiği
üzere, ergenlik ve kimlik üzerine geliştirilen kuramlar ve modeller, Erikson’un kuramına
dayanmaktadır. Ayrıca insan gelişimini açıklayan en kapsamlı kuramlardan biri olduğu
rahatlıkla söylenebilir. Bu gibi güçlü yönlerine karşın, kurama ilişkin eleştiriler de yer
almaktadır. Miller (2017), Erikson’un kuramının zayıf yanlarını şu şekilde
sıralamaktadır: Klinik gözlemlerden hareketle oluşturulmuş olması dolayısıyla bu kuram,
iddialarının test edilebilirliğinin ve ampirik kanıtların yetersiz olması nedeniyle
eleştirilmiştir. Bir başka deyişle, kuram “sistematiklik” bakımından zayıf görülmüştür.
Bunun yanı sıra evreli anlayışın yeteri kadar açıklanmadığı öne sürülmüştür. Gelişimin
neden evrelerle gerçekleştiğine ve evreler arası geçişin nasıl gerçekleştiğine ilişkin
açıklamaları zayıf kalmaktadır. Bunun yanı sıra, Sorell ve Montgomery (2001),
Erikson’un Psikososyal Gelişim Kuramını batı kültürü odaklı olması ve erkek-merkezli
olduğu şeklinde eleştirmiştir. Özetle, farklı nedenlerden dolayı çeşitli zayıflıklara sahip
olsa da, Erikson’un kuramı insan gelişimine ilişkin en büyük kuramlardan biri olması ve
kendisini takip eden çok sayıda kurama temel oluşturması ile en önemli kuramlardan bir
tanesidir. Erikson’un kuramını ve özellikle de kimlik üzerine açıklamalarını temel alan
kuramlardan bir tanesi de Marcia ve Kimlik Statüleri Yaklaşımıdır.

Marcia ve Kimlik Statüleri Yaklaşımı

Erikson’un Psikososyal Kuramından hareketle, Marcia kimlik gelişiminin ampirik


yollarla ölçülebilmesini hedeflediği araştırmalar gerçekleştirmiştir. Kimliğin Erikson’un
yaklaşımındaki kavramsallaştırmasını temel alarak gerçekleştirdiği görüşmeler ile
gençlerin kimlik durumlarını sınıflandırdığı çalışmalar yapmıştır.
Marcia’ya (1993a) göre meslek, ideoloji (din ve siyaset) ve kişilerarası alanları
yaşamda önem taşımakta ve kimlik gelişiminde esas rolü üstlenmektedir. Bu alanları
içeren kimlik gelişimi, Marcia’ya göre iki ayrı sürece dayalı olarak gerçekleşmektedir:
Keşif (exploration; eski kavramsallaştırmasındaki adıyla kriz [crisis]) ve bağlanma
(commitment). Keşif, özellikle de ergenlik sırasında insanların çeşitli iş, din, politik
görüşler üzerine düşünmesi ve bunları denemesi anlamına gelmektedir. Bağlanma ise
belli bir rol konusuna karar verilmesini ve bu seçeneğe bağlanılmasını içerir. Marcia,
gençlerin keşif ve bağlanma adındaki bu iki boyutta ne durumda olduklarını inceleyerek,
4 ayrı kimlik statüsü belirlemiştir: Başarılı, moratoryum (askıya alınmış), ipotekli ve

15
dağınık kimlik. Kimlik statülerinin keşif ve bağlanma boyutundaki durumları Şekil 1’de
özetlenmiştir:

Şekil 1. Kimlik Statülerinin Keşif ve Bağlanma Boyutlarına Göre Sınıflandırılması.

Başarılı Kimlik. Bu kimlik statüsündeki bireyler, çeşitli rolleri denemiş,


araştırmalar yapmıştır; bir başka deyişle keşif gerçekleştirmişlerdir. Çeşitli seçenekleri
keşfettikten sonra belirli bir rolde karar kılmış ve bağlanma gerçekleştirmişlerdir (Marcia,
1966). Örneğin, iş konusunda çeşitli alanlarda stajlar yaparak farklı seçenekleri deneyen
bir birey, bu sürecin ardından belirli bir alanda karar kıldığında başarılı kimliğin
varlığından söz edilebilir. Aynı şekilde, farklı politik görüşleri araştırıp sorguladıktan
(keşif süreci geçirdikten) sonra belirli bir görüşte karar kılındığında (bağlanma
gerçekleştirildiğinde) başarılı kimlik statüsüne ulaşılmış olunacaktır. Başarılı kimlik
statüsündeki gençler, diğer statülerdeki gençlere kıyasla Asch paradigmasına dayalı
olarak gerçekleştirilen deneysel araştırmada uymacı (conformative) davranışlarda daha
nadiren bulunmuşlardır (Toder ve Marcia, 1973). Dolayısıyla başarılı kimlik statüsündeki
bireylerin, dışsal etkilere diğer kimlik statülerindeki bireyler kadar hassas olmadıkları öne

16
sürülebilir. Ayrıca denetim odaklarının içsel nitelikte olduğu da pek çok çalışmada
gösterilmiştir (Marcia, 1993b).

Moratoryum. Moratoryumda (askıya alınmış kimlik statüsü) bireyler başarılı


kimlikte olduğu gibi çeşitli seçenekleri keşfetmektedir; fakat buna karşın keşif sürecinin
sonucunda bir bağlanma olmamaktadır (Marcia, 1966). Moratoryumdaki kişiler,
kimliğini yapılandırma sürecindedir. Marcia (1993a), moratoryum kavramını Erikson’un
kullandığı şekilde ele almadığını belirtmektedir. Batı kültüründe ekonomik serbestliğe
sahip şekildeki gençlik deneyiminin evrensel olmadığını ve bu imkanlar olduğunda dahi
kişilerin bu durumdan seçenekleri araştırmak üzere faydalanma düzeylerinin çeşitlilik
gösterdiğini belirterek moratoryumun kendi yaklaşımında spesifik bir tanımı olduğunu
vurgulamıştır: Moratoryum ile “bilişsel ve/veya davranışsal düzeyde kendisini ve
dünyasını inceleyerek bütünleşmeye ulaşmaya çalışan bireyler” kastedilmektedir. Marcia
(1993a; 1993b) bu kişilerin daha yüksek kaygı; daha düşük benlik saygısı ve
otoriteryenizm düzeyleri gösterdiklerini bildirmiştir.

İpotekli Kimlik. İpotekli kimlik ise moratoryumun aksine keşif süreci


yaşanmadan belirli bir kimliğe bağlanmayı içermektedir (Marcia, 1966). Bu gençler
ideolojik ya da mesleki alanlarda seçeneklerini araştırmaksızın anababalarının,
akrabalarının veya akran gruplarının etkisinde kalarak kararlarını vermektedirler. Bu
özellikleri ile tutarlı bir şekilde ipoetkli kimliğe sahip kişiler, kalıpyargılara dayalı
düşünme ve otoriteryenizm bakımından diğer statülere kıyasla daha yüksek puanlar
almakta ve itaate yönelik klasik deneysel paradigmalara dayalı araştırmalarda da daha
uymacı davranmaktadırlar (Marcia, 1993b).

Dağınık Kimlik. Kimliğin ideoloji ya da kişisel alanlarında hem keşfin hem de


bağlanmanın gerçekleşmediği durumda kişiler dağınık kimlik statüsüne yerleşmektedir
(Marcia, 1966). Bu kişiler tam anlamıyla rol denemediklerinden ve bağlanmada başarılı
olmadıklarından çevreden gelen etkilere karşı fazlasıyla duyarlı olmaktalardır. Bu
nedenle akran grupları büyük önem taşımaktadır. Denetim odağı bakımından da dağınık
kimlik statüsündeki bireylerin dışsal odağa sahip olduğu görülmüştür (Marcia, 1993b).
Dağınık kimlik statüsündeki bireylerin bu durumu şiddetlendiğinde kendine zarar verici
durumlarla ve çeşitli psikiyatrik bozukluklarla sonuçlanabilmektedir: Kaçıngan, şizoid ve
Borderline kişilik bozuklukları bu patolojiler arasında yer almaktadır (Marcia, 2006).

17
Soyut bir kavram olan kimliğin ölçülebilir hale getirilmesinde katkıları çok büyük
olan Marcia, kendisini takip eden kimlik statüsü yaklaşımcılarına öncü olmuştur. Uzun
yıllar süren araştırmalarla geliştirilmiş ve kayda değer sayıda araştırmayla doğrulanan
kimlik statüsü paradigması, psikoloji alanında önemli bir yere sahiptir (Kroger ve Marcia,
2011). Ayrıca kimlikle ilgili olarak literatürde en çok çalışılmış olan yaklaşımdır.
Bununla beraber, kuramın eleştirilen yönleri de olmuştur: Erikson’un kuramına
dayandığını bildiren Marcia’nın yaklaşımının, Erikson’un kuramsal görüşlerini tam
olarak doğru şekilde ele almadığını belirten eleştirilerin yanı sıra kuramın
temellendirildiği görüşmelerin erkek odaklı olup kadınları yeterince yansıtmadığı gibi
eleştiriler de alanyazında yer almaktadır (Schwartz, 2001; Atak, 2011). Sonuç olarak,
Marcia’nın kimlik statüleri yaklaşımı, çeşitli eleştiriler almakla beraber alandaki en
önemli ve kullanışlı modeller arasında yer almaktadır.

Berzonsky ve Kimlik Stilleri Modeli

Psikoloji alanında kimlikle ilgili güncel yaklaşımlardan biri, Berzonsky (1988)


tarafından geliştirilmiş olan kimliğin sosyal-bilişsel modeli olan “kimlik stilleri”
yaklaşımıdır. Bu kuramda Marcia’nın kimliği bir sonuç/çıktı olarak ele aldığı statü
kuramından farklı bir açıklama önerilmiştir: Sürece odaklanan, sosyal-bilişsel bir kimlik
yaklaşımı. Bu doğrultuda, Kelly, Epstein ve Piaget gibi bilişsel kuramcıları temel alarak
ilerlemiş ve kimlik kuramını geliştirmiştir. Özetle, Berzonsky’nin yaklaşımı insanların
kimliklerine ilişkin bilgileri nasıl işlediği, yorumladığı, kimliğe ilişkin problemlerini nasıl
çözdüklerine odaklanan sosyal-bilişsel bir yaklaşımdır. Kimliği benlik teorisi (“self-
theory”) olarak tanımlamıştır. Bu yaklaşıma göre, kişiler kimliklerini yapılandırırken bir
bilim insanı gibi davranmakta ve bilimsel bir teorinin oluşturulmasına benzer adımlarla
hareket etmektedir. Kimliğin benlik-teorisi olarak tanımlanması, birtakım sayıltıları
beraberinde getirmiştir; aynı bilimsel teorilerde olduğu gibi, kimliğin de kullanışlılık
düzeyi önemlidir. Bir başka deyişle, bu yaklaşımda kimlik, pragmatik bir bakış açısı ile
ele alınmakta, günlük yaşama uyumu ve işlevselliği etkileme düzeyi bağlamında
düşünülmektedir. Dolayısıyla, kimliğin bu kuramda pragmatik bir bakış açısıyla ele
alındığı söylenebilir (Berzonsky, 1988).
Berzonsky’nin yaklaşımının bir diğer özelliği ise yapısalcı epistemolojik bir bakış
açısına sahip olmasıdır. Bu bakış açısı ile, kuramın “bilgi ve bilme edimine” dair bazı
sayıltıları kastedilmektedir. Özetlenerek ifade edilecek olursa, bu kuramın sayıltısı

18
gerçekliğin, algılanan şey olduğudur. İnsanların yaşamlarında meydana gelen olaylar
üzerine düşünceleri ve yorumları, gerçekliğin kendisini oluşturmaktadır, olayların
objektif olarak ne olduğunun önemi yoktur; kişinin algısı gerçekliği oluşturur. Bununla
beraber, insanlar her zaman bilinçli bir şekilde kimlikleri ve benlikleri üzerine kafa
yormamaktadır. Bu süreçlerin çoğu otomatik bir şekilde gerçekleşmektedir. Kişiler,
benlik teorilerinin her zaman farkında olmak zorunda da değildir. Dolayısıyla
Berzonsky’nin kuramı, kimliğin kişinin “gerçek” benliği ile ne denli tutarlılık taşıdığı gibi
konularla ilgilenmemektedir; kimliğe ilişkin bilgiyi işleme sürecini ele almakta ve bunun
ne denli kullanışlı olduğunu incelemektedir. Kişinin deneyimlerini yorumlamasını,
kendini bir yerde konumlandırmasını sağlamakta ve aynı bilimsel teorilerde olduğu gibi
gelecekle ilgili bazı yordamalarda (öngörülerde) bulunmasını, problem çözmesini
sağlamaktadır (Berzonsky, 2011).
Buraya dek sunulmuş olan temel açıklamalardan hareketle, Berzonsky (1988)
insanların kimliğe ilişkin düşünme, problem çözme, karar verme gibi sosyal-bilişsel
faaliyetlerindeki bireysel farklılıkları incelemiştir. Bu incelemeler sonucunda “kimlik
stili” olarak adlandırdığı üç ayrı kategoriye ulaşmıştır: Bilgi yönelimli kimlik stili, norm
yönelimli kimlik stili ve kaçınma yönelimli kimlik stili.

Bilgi Yönelimli Kimlik Stili. Bilgi yönelimli kimlik stiline sahip bireyler, sosyal
psikoloji literatüründeki “acemi bilim insanı” benzetmesindeki gibi, etkin bir şekilde bilgi
toplar, analiz eder ve yorumlarlar. Rasyonel bir şekilde kimliğe dair bilgileri ararlar,
sorgular ve eleştirel bir şekilde incelerler. Kararları ve davranışları üzerine aktif bir
şekilde düşünmekte, şüpheci bir bakış açısı benimsemekte ve alternatiflerle karşılaşınca
bunu tehlike olarak görmeyip görüşlerini revize etmektedirler (Berzonsky, 2011). Bu
bireyler, değişik fikirlere ve değerlere açıklık, problem odaklı baş etme stratejilerini
kullanma ve bilişsel olarak karmaşıklık düzeyleri açısından yüksek puanlar gösterme
eğilimindedir (Berzonsky, 2004a).

Norm Yönelimli Kimlik Stili. Norm yönelimli kimlik stilinde bireyler


yaşamlarındaki önemli kişilerin (anababa, öğretmen vb.) ve toplumun kabulleri ile
kurallarını içselleştirerek kimlik duygusunu otomatik olarak benimsemektedir. Bilgi
yönelimli kimlik stiline sahip kişilerin aksine, bu yönelime sahip bireyler kendi
değerleriyle uyumsuz olan bilgilerle karşılaşınca kendilerini sorgulayan bir düşünme
faaliyetinde bulunmaktan ziyade, bunları bir tehlike olarak görerek rahatsız olma ve

19
düşünmeksizin reddetme eğiliminde olmaktadırlar. Toplumsal normları, referans gruplar
ile yaşamlarındaki önemli kişilerin görüşlerini eleştirel düşünme ile incelemeden ve
üzerine kafa yormadan kabul etmektedirler. Bu da onların “dogmatik benlik-teorisyeni”
olmasına ve kendilerince tehlikeli olan farklı görüşlere karşı kendilerini korumaya çalışan
“savunmacı” bireyler olmalarına yol açmaktadır (Berzonsky, 2011). Norm yönelimli
kimlik stiline sahip bireyler katı hedeflere sahip olmaktadır ve belirsizliğe tahammül
edememekte, esneklik gösterememektedir (Berzonsky, 2004a).

Kaçınma Yönelimli Kimlik Stili. Kaçınma yönelimli kimlik stiline sahip


bireyler, kimliğe ilişkin kriz ve karmaşalar üzerine düşünmekten kaçınma özelliği
göstermektedir. Bu doğrultuda problem üzerine çözüm geliştirmeyi ve karara varmayı
kaçınılmaz hale gelene dek erteleme eğilimindedirler. Erteleme süreci uzun süreler
boyunca devam ettiğinde, kişiler duruma özgü dışsal taleplerce şekillenmekte; bu da
kimliğin geçici olarak şekillenmesine yol açarak tutarlı, sabit ve kararlı bir kimliğin
oluşmasına engel olmaktadır. Duruma özgü benlik-teorileri kuran bu bireylerin
davranışları, norm yönelimli bireylerinki gibi toplumsal kurallardan ya da bilgi yönelimli
bireylerinki gibi araştırma faaliyetlerinden değil; ani-durumsal ödül ve taleplerden
etkilenmektedir (Berzonsky, 2011). Kaçınma yönelimli kimlik stiline sahip kişiler boş bir
benlik-teorisine sahiptirler ve bu boşluğu haz uyandırıcı deneyimlerle, alışverişle, sosyal
onayla doldurmaya çalışabilirler. Fakat bunlar geçici çözümlerdir ve tutarlı bir kimlik
duygusuna katkıda bulunmamaktadır (Berzonsky, 2004a).
Kendisinden önceki kimlik yaklaşımları ile kıyaslanarak incelendiğinde
Berzonsky’nin (1989) kuramının çeşitli farklılıklar gösterdiği rahatlıkla söylenebilir.
Marcia’nın kimlik statüsü paradigmasında kimlik, bir sonuçtur ve kişiliğin sabitleşmiş,
kararlı hale gelmiş bir özelliğidir. Berzonsky ise kişiliğe dayalı bir açıklamada
bulunmamakta, bilgi işleme sürecinde kişilerarası farklılıkları incelemektedir. Bununla
birlikte, Berzonsky (1988), kuramında tanımladığı kimlik stilleri ile Marcia tarafından
tanımlanan kimlik statüleri arasında çeşitli ilişkiler bulmuştur: Başarılı ve moratoryum
statüleri bilgi yönelimli kimlik stili ile; ipotekli statü norm yönelimli kimlik stili ile ve
dağınık statüsü ise kaçınma yönelimli kimlik stili ile ilişkili görünmektedir (Akt.
Berzonsky, 1989). Dolayısıyla bu iki yaklaşımın birbirinden farklı varsayımlara ve bakış
açılarına sahip olmakla birlikte uyumlu olduğu söylenebilir.
Berzonsky’nin sosyal-bilişsel kimlik modelinin de güçlü ve eleştirilen yanları
bulunmaktadır. Kimlik stilleri, daha önce de belirtildiği gibi kişilikle değil bilişsel

20
süreçlere odaklandığından zaman içerisinde daha sabit kalmakta ve başka kimlik
değişkenleri değişiklik gösteriyor olduğunda dahi kararlılık göstermektedir; geliştirilen
yapıda gözlenen bu tutarlılık da alanyazında takdir gören bir yönü olmuştur (Schwartz,
2001). Özellikle bilişsel değişkenlerle (düşünme stilleri, biliş ihtiyacı, öz-düzenleme vb.)
ilişkileri tutarlı sonuçlar vermiştir ve bunun yanında psikososyal değişkenlerle de
(anababalık tarzları, psikolojik/davranışsal kontrol vb.) çok sayıda çalışma
gerçekleştirilmiştir (Berzonsky, 2011). Ayrıca ABD ve Avrupa’daki çok sayıda ülkenin
yanı sıra kuramın geliştirildiği kültüre oldukça uzak kültürlerde de (Türkiye, Hindistan
vb.) çalışılmıştır (Berzonsky, 2004a; 2011). Tüm bu nedenlerden dolayı, yıllar içinde
geliştirilen bu yaklaşımın alanyazındaki çalışmalar için faydalı ve kullanışlı bir çerçeve
sunduğu rahatlıkla söylenebilir.
Özetle, kimlik insanların bütünlük hissetmesini sağlayan, kendine dair bilgileri
işlemesini ve bütünleştirmesini, tutarlı olmasını sağlayan temel bir özelliktir. Bu nedenle
kimliğin oluşumunun ve yapılandırılmasının incelenmesi büyük önem taşımaktadır.
Gelişimsel olarak ergenlik döneminde önem kazanmaya başlayan kimlik gelişimini
etkileyen çeşitli faktörlerden söz edilebilir (Steinberg, 2017a). Ergenlerin kimliklerini
oluşturmasında ve yapılandırmasında en önemli faktörlerden biri anababalarının
sergilediği tutum ve davranışlardır. Çocukluk dönemine kıyasla daha özerk ve daha fazla
bağımsızlık kazanmış olsalar da halen anababalarının evlerinde yaşıyor olmaları ve
anababaların pek çok önemli konuda karar verici, kural koyucu olma özelliğine sahip
olması gibi nedenlerden dolayı ergenlik, anababaların çocukları üzerindeki etkisinin hala
önemi olduğu bir dönemdir (Steinberg, 2017b). Kimlik üzerindeki etkileri dolayısıyla
anababalığın anlaşılması gerekmektedir. Bu doğrultuda bir sonraki bölümde anababalık
hakkındaki kuramsal çerçeve sunulacaktır.

Anababalık

Anababalar, çocuklarının gelişiminde onlara yönelik tutum ve davranışları


dolayısıyla büyük etkilere sahiptir. İnsanların kişiliğinin ve kimliğinin gelişiminde
anababalar büyük yer taşımaktadır (Darling ve Steinberg, 1993). Çocukların duygusal,
sosyal, bilişsel gibi pek çok gelişim alanında anababa davranışlarının ve tutumlarının
etkisi uzun yıllardır çalışılmaktadır. Bu etkinin anlaşılması için, öncelikle anababalığın

21
kuramsal olarak incelenmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda, alanyazında anababalığa
ilişkin çok çeşitli kuramsal sınıflandırmalar yer almaktadır.
Anababalık kuramlarının tarihçesi incelenecek olduğunda, ilk olarak bu genel
sınıflandırmaların 1930-40larda başladığı öne sürülebilir. Bu yıllarda başlayan
sınıflandırmalar, anababaları gözlemleyerek ya da anababalarla görüşmeler
gerçekleştirerek özellikleri bakımından puanlar vermiş ve bu verilere faktör analizi
uygulayarak oluşturulmuştur (Power, 2013). Anababalık konusundaki erken dönem
tipolojik yaklaşımlarda yer alan boyutlar şu şekilde sıralanabilir (Spera, 2005):
Baldwin’in sınıflandırmasında yer alan duyarlı/duyarsız, demokratik/otokratik, duygusal
ilgi/ilgisizlik boyutları; Schaefer’in sınıflandırmasında yer alan kontrol/kontrolsüzlük
boyutları; Symonds’un sınıflandırmasında yer alan kabul/red ve baskınlık/teslimiyet ile
Becker’ın sınıflandırmasında yer alan katılık/izin vericilik.
Erken dönemdeki sınıflamalarda isimlerle adlandırılsa da ebeveynliğe ilişkin
genellikle iki boyuttan söz edilmektedir: Ebeveynin kabulünü/desteğini ölçen ilk boyut
ile ebeveyn talepkarlığını/kontrolünü ölçen ikinci boyut. 1930-60 arası kuramcılar
anababalığı bu iki boyutla konuyu incelerken, 1960’lardan itibaren iskele kurma, bilişsel
uyarım, izleme (monitoring) gibi farklı boyutlarla da ilgilenilmeye başlanmıştır (Power,
2013).
Anababalığa ilişkin bilindik ilk sınıflandırmalardan biri Baldwin (1948)
tarafından gerçekleştirilmiştir. Çocukların ve anababaların davranışlarının gözlemlenerek
puanlanması ile iki boyutlu bir sınıflandırma oluşturulmuştur: Demokrasi ve kontrol.
Demokrasi, anababa ile çocuk arasındaki açık ve anlamlı sözlü iletişim derecesi,
kuralların gerekçelendirilerek açıklanması ve karar almada çocuğun görüşlerinin de
alınması şeklinde tanımlanabilir. Kontrol ise kısaca, davranışa yönelik sınırlandırmalar
olarak tanımlanmıştır. Bu sınırlandırmaların demokratik bir şekilde gerçekleştirilmesi
şart değildir. Çalışmasında bu iki davranış türünün çocuk üzerindeki çıktılarını da ele alan
Baldwin (1948), anababaların demokratik davranışlarının daha oyuncu, lider özellikte,
agresif, korkusuz ve yaşıtlarından daha acımasız çocuklarla sonuçlandığını
bildirmektedir. Anababaların kontrol davranışları ise tam tersi bir etki yaratarak inatçılık,
agresyon, karşı koyma, korkusuzluk gibi özelliklerde düşüşle ilişkilidir. Her iki
davranışın da olumlu ve olumsuz sonuçlarının olduğunu savunan Baldwin (1948),
anababaların demokratik davranışlarla beraber aynı zamanda davranışları sınırlandıran
kontrol mekanizmalarını da kullanmasının toplumsallaşmada faydalı olduğunu öne
sürmektedir.

22
Anababa davranışlarının sınıflandırılmasına ilişkin erken açıklamalardan bir
diğeri de Schaefer’ın (1965) üç faktörlü sınıflandırmasıdır: Kabul-red, psikolojik
özerklik-psikolojik kontrol ve katı kontrol-gevşek kontrol. Kabul-red boyutu, olumlu
değerlendirmeler, duyguların ifadesi, duygusal destek şeklinde kavramsallaştırılan
anababa kabulüne karşı çocuğun ihmalini, çocuğa karşı düşmanca tavırları ve çocuğun
yaşamına katılımın düşük olduğu anababa reddini içermektedir. İkinci boyut olan
psikolojik özerklik-psikolojik kontrol boyutunda ise çocuğun sosyalleşmesini ve
bağımsız düşünmesini destekleyen psikolojik özerkliğe karşı çocukta suçluluk duygusu
oluşturarak psikolojik kontrol sağlanmasını, anababadan bağımsız bir birey olarak
büyümesine engel olma metodlarını içeren psikolojik kontrol yer almaktadır. Son olarak
katı kontrol-gevşek kontrol boyu ise anababanın çocuğun davranışını düzenleme, kurallar
koyma ve sınır çizmesi ile bu kurallarla sınırları çocuğa kabul ettirme düzeyiyle ilgilidir.
Anababalığın boyutları konusundaki daha önce sıralanan açıklamalar kadar eski
olmasa da alana ilginin yükselmesini sağlaması bakımından en önemli sayılabilecek ve
kendinden sonraki araştırmacıları en çok etkileyen kavramsallaştırma, Diana Baumrind
tarafından 1970’li yıllarda anababalık stilleri olarak kavramsallaştırılmıştır (Sümer,
2012). Baumrind (1966; 1978) üç farklı ebeveynlik stili tanımlanmıştır: Demokratik,
yetkeci (otoriter) ve izin verici.
Demokratik anababalar, hem duyarlı, sıcak; hem de talepleri yüksek olan
ebeveynlerdir. Çocuklarıyla ilgilidirler, sıcak ilişkileri vardır, açık iletişim kurarlar, özerk
bir birey olabilmesi için uygun çevre koşullarını sağlarlar. Aynı zamanda çocuklarından
yüksek düzeyde talepte bulunurlar; olgunlaşmaya, başarılı olmaya yönelik beklentilerde
fazlaca bulunurlar, fakat bunu açık sözel iletişim yoluyla gerçekleştirmektedirler.
Taleplerinin mantıklı açıklamalarını sunmaktadırlar (Baumrind, 1966).
Yetkeci (otoriter) anababalar ise yüksek düzeyde talepkar olmakla birlikte
duygusal yakınlık ve duyarlılık açısından zayıf özelliktedirler, çocukları ile sıcak ve yakın
ilişkileri yoktur. Çocuklarından kendilerine saygı ve itaat göstermesini, katı bir şekilde
kurallara uymasını beklemektedirler. Ancak, demokratik ebeveynlerin aksine kuralların
mantıklı açıklaması ve açık bir sözel iletişim gerçekleşmemektedir. Çocuklar, anababanın
kurallarına uymadığında katı bir şekilde cezalandırılmaktadır (Baumrind, 1978).
İzin verici anababaların çocukları ile ortalama düzeyde sıcak ilişkileri olmaktadır.
Ancak bu anababalar çocuklarının kurallara uymaması konusunda umursamaz ya da
tolere edici davranmaktadırlar. Çocuklarından beklentileri ve talepleri düşük olmaktadır
(Baumrind, 1978).

23
İlerleyen dönemlerde Maccoby ve Martin (1983), Baumrind’in bu üçlü
sınıflandırmasını temel alarak anababalık stillerini 2 boyutta kavramsallaştırmıştır (Akt.
Darling ve Steinberg, 1993): Talepkarlık ile duyarlılık. Talepkarlık boyutunda
anababaların çocuklarını hangi düzeyde takip ettikleri ve kontrol mekanizmalarından
faydalandıkları ve bilgi sahibi oldukları incelenmektedir. Duyarlılık boyutunda ise
anababanın çocuğa yönelik duygusal yakınlığı, sıcaklığı ve kabulü yer almaktadır. Bu iki
boyuttan hareketle dördüncü anababalık boyutu olarak hem duyarlılık hem de talepkarlık
boyutunda düşük puanlar alan ihmalkar/kayıtsız anababalık stili formüle edilmiştir. Bu
anababalar, ne çocukları ile yakın ve sıcak ilişkiler kurmakta ne de onlardan talepleri
olmaktadır. Kısaca çocuğun yaşamına dahil olmamaktadırlar. Maccoby ve Martin’in
(1983; Akt. Darling ve Steinberg, 1993) ikili sınıflandırması Şekil 2’de özetlenmektedir:

Şekil 2. İki Boyutlu Sınıflandırmaya Dayanan Dört Anababalık Stili


Anababalık stillerinin çocuklar üzerinde çeşitli psikososyal çıktıları olmaktadır.
Çocuk üzerinde en pozitif sonuçları olan anababalık tarzı demokratik anababalıktır. Bu
anababaların çocukları duygu düzenleme, uyum sağlama ve iyi oluş bakımından en iyi
sonuçları göstermektedir. Yetkeci (otoriter) anababa tarafından yetiştirilen çocuklar ise
daha düşük akademik başarı ve daha fazla içselleştirme problemleri göstermektedir. İzin
verici ve ihmalkar/kayıtsız anababalık ise en olumsuz iki tutumdur; bu anababalık stili
sonucunda çocuklar düşük öz-kontrol, benlik saygısı ve yüksek saldırganlık
göstermektedir (Power, Sleddens, Berge, Connell, Govig, Hennessy, Liggett, Mallan,
Maria, Odoms-Young ve St. George, 2013).

24
“Anababalık stilleri” şeklinde adlandırılan, anababalığın tipolojik olarak ele
alındığı çalışmalar günümüzde de gerçekleşmekle beraber, artık belirli anababalık
davranışlarını ele alan çalışmaların daha popüler olduğunu söylemek mümkündür. Bir
diğer deyişle, belli bir anababa “tipine” ya da kalıbına odaklanmaktansa çalışmalar
anababaların sergilediği çeşitli davranışlarla ve çocukların bu davranışlara yönelik
algıları ile ilgilenmektedir (Power, 2013). Bu tez çalışmasında da “algılanan anababalık”
kavramı kullanılacak, bir başka deyişle anababaların davranışlarına dair edinilen bilgiler
doğrudan anababadan değil; çocuğun bildirimiyle alınacaktır.
Özetle, alanyazında farklı anababalık stilleri ve davranışları
kavramsallaştırılmıştır ve bu kavramsallaştırmalar kullanılarak çocuklar üzerindeki
sonuçları incelenmiştir. Bu tez çalışmasında ise Öz-Belirleme Kuramı (Deci ve Ryan,
2017) kapsamında kavramsallaştırılan anababalık davranışları ele alınacaktır. Bu kurama
göre anababaların çocuklarına destek sunabilecekleri ya da engelleyebilecekleri üç temel
alan bulunmaktadır: Çocukların yetkinlik, özerklik ve ilişki ihtiyaçları. Deci ve Ryan’a
göre anababa davranışları, çocukların bu üç temel ihtiyacını karşılaşama düzeyine göre
sınıflandırılmaktadır. Dolayısıyla buna göre üç anababalık davranışı ortaya çıkmaktadır:
Özerkliği destekleyici anababalık, katılım (ilişki desteği; involvement) ve yapı
davranışları (yetkinlik desteği).

Özerkliği Destekleyici Anababalık

Özerkliği destekleyici anababalığın alanyazında farklı tanımları bulunmaktadır.


Genel tanımıyla sunulacak olursa, özellikle ergenlik döneminde çocuğun özerklik
duygusunun gelişmesi ile birlikte önem kazanan bir anababa davranışları bütünü olarak
özerkliği destekleyici anababalık, çocuğun “başkalarına fazla bağımlı olmaksızın kendi
kararlarını verebilmesinin ve yaşam görevlerini düzenleyebilme becerisinin” -
özerkliğinin- desteklenmesidir (Shaffer, 2009: 386).
Geçmişte araştırmacılar ergenlerin dönemin doğal ihtiyacı olan özerkliği
kazanmasının yolunun anababadan duygusal ayrışmanın gerçekleşmesi ile kazanıldığı
savunurken, günümüzde özerklik kazanımının bu şekilde gerçekleşebilmesi için güvenli
bağlanmanın da var olması gerektiği düşünülmektedir. Bir başka deyişle, özerklik desteği
tam olarak anababadan kopuşu içermemekte; ergenin sağlıklı bir bağlanmanın ve sıcak
ilişkilerin yanı sıra yaşamı üzerinde daha fazla söz sahibi olabilmesi ile geçerli olmaktadır
Ayrışma-bireyleşme çerçevesinde ele alınan özerkliği destekleyici anababalığın

25
yaygınlığı ve düzeyi konusunda kültürlerarası farklılıklar bulunmaktadır; özellikle Asyalı
anababalar incelendiğinde ABDli-Batı Avrupalı anababalardan farklılık gösterdiği
görülmüştür (Shaffer, 2009). Dolayısıyla “bağımsızlaşma” şeklindeki tanım sağlıklı
ergen gelişimine işaret etmemektedir. Bu bağlamda, özerklik desteğinin özellikle
geçmişteki kavramsallaştırmasının (anababadan ayrışma/kopma ve bağımsızlaşma)
kültürlerarası farklılık gösterdiği öne sürülebilir.
Kağıtçıbaşı (2019: 194), ayrışma-bağımsızlaşma şeklindeki bu
kavramsallaştırmaya şiddetle karşı çıkmış ve tanımlama değişse dahi hala “ayrışma-
bireyleşme” (separation-individuation) olarak adlandırılıyor olmasının yanlış olduğunu
belirtmiştir. Kültürel perspektiften incelendiğinde, özerklik ve kontrol kavramlarının
tanımlamalarının farklılık gösterebileceği ve kimi kültürlerde denetimin çocuğun iyilik
hali için gerekli olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca tamamen bağımsızlaşma
ve ayrışma, Batılı kültürlerde yetişen çocuklar için de daha önce düşünüldüğü kadar
yaygın olmadığı gibi sağlıklı olmamaktadır (Kağıtçıbaşı, 2019). Nitekim özerklik
kavramı sosyal ilişkileri vurgulayan ve öz-yönetime odaklanan (Öz-Belirleme Kuramı
gibi) yaklaşımlarla incelendiğinde özerkliğin anababadan kopuş çerçevesinde değil,
bağlanma ile el ele giden bir süreç olduğu görülmektedir (Özdemir ve Çok, 2011).
Bu tez çalışmasında da kullanılan Öz-Belirleme Kuramında özerkliği destekleyici
anababalık kavramının tanımı incelenecek olursa, öncelikle bu türden anababalığın
özelliklerinin belirlenmesi ve kavramsallaştırması üzerine uzun süre çalışılmıştır. Öz-
Belirleme Kuramı kapsamında özerkliği destekleyici anababalık “anababaların çocuğun
karar verme özerkliğini desteklemesi” şeklinde tanımlanmaktadır (Grolnick, Ryan ve
Deci, 1991). Daha detaylı şekilde ifade edilecek olursa özerkliği destekleyici anababalık,
çocuğun bakış açısını alarak istek ve tercihlerine karşı duyarlı olmayı, problemleri
kendisinin çözme isteğine anlayış gösterilmesini ve inisiyatif hissinin desteklenmesini
ifade eder (Grolnick, 2003: 30). Bu doğrultuda, Öz-Belirleme Kuramı kapsamında
özerkliğin bağımsızlıktan ve ayrışmadan farklı bir nitelik taşıdığı, dolayısıyla özerklik
desteğinin de tamamen bağımsızlık anlamına gelmediği belirtilmelidir. Geçmişteki
bağımsızlığın teşviki şeklindeki tanımlamalarla kıyaslayarak, Öz-Belirleme Kuramcıları
kendi tanımlarının karar özerkliğini kastettiğini belirtmiş ve bunun için güncel olarak da
faydalanılmakta olan “irade işlevinin teşviki” (promotion of volitional functioning-PVF)
kavramını önermişlerdir (Soenens, Vansteenkiste, Lens, Luyckx, Gooessens, Beyers ve
Ryan, 2007). Bu kavram sayesinde özerklik desteğinin çocuğun ayrışması şeklinde
tanımlandığı bağımsızlık teşvikinden farklı olarak çocuğun isteklerine, duygularına

26
duyarlı olunması, mümkün oldukça seçenek sunulması, kendi ilgilerini keşfetmesi için
alan açılması kastedilmektedir (Soenens vd., 2007).
Sonuç olarak Öz-Belirleme Kuramında özerklik gelişimi ve desteği, bireyleşme-
ayrışma bakış açısı ile değil; karar alma konusundaki özerklikle ele alınmaktadır.
Kuramın genel anlayışında ilişki de özerklik gibi temel bir ihtiyaç olarak tanımlanmış ve
özerklik vurgusunun ciddi düzeyde arttığı ergenlik döneminde dahi anababayla
ilişkiselliğin ve özerkliğin birbirini dışlamadığı, aksine birbiriyle pozitif ilişkiler
gösterdiği savunulmuştur (Ryan, Deci ve Grolnick, 1995; Ryan ve Deci, 2017). Bir başka
deyişle ilişki ve özerklik birbirini dışlamamakta, iki temel ihtiyaç olarak birbirini
desteklemektedir. Türk gençlerde ayrışmanın depresyonla ilişkili, anababa kontrolü ile
ilişkisiz olduğunu gösteren bulgulardan (Aydın ve Öztütüncü, 2001) da bağımsızlık-
ayrışma noktasına varan anlamdaki özerkliğin ilişki ihtiyacını zedelediği anlaşılmaktadır
ve özerklik desteğinin yanında ilişki desteğinin de ele alınmasına ihtiyaç vardır. Bununla
bağlantılı olarak, ilerleyen kısımda Öz-Belirleme Kuramı kapsamında anababalığın bir
diğer boyutu olarak tanımlanan ilişki desteği (katılım) kavramı incelenecektir.

Anababa Katılımı

Ryan ve Deci (2017), Temel Psikolojik İhtiyaçlar Kuramında 3 ihtiyaçtan söz


etmiştir: Özerklik, yetkinlik, ilişki. Kuramda anababa katılımı, çocuğun ilişki ihtiyacını
destekleyen davranışlara denk gelmektedir.
Alanyazında anababa katılımının öncelikle çocuğun okul yaşantıları ile ilgili
olarak kavramsallaştırıldığı görülmektedir. Pek çok araştırmacı iki temel anababa katılımı
türü olduğunu öne sürmektedir: Okulda katılım ve evde katılım. Bunlardan ilki
anababanın veli toplantılarına katılması, öğretmenlerle etkileşim içinde olması, okulla
ilişkili aktivitelerde görev almalarını ifade ederken, evde katılım ise çocuğun ödevlerinde
ve okul aktivitelerinde yardımcı olmak, bunlar üzerine konuşmak ve çocukla anlamlı
etkinlikler yaparak vakit geçirilmesini ifade etmektedir (Grolnick, 2016). Bu yönüyle
anababa katılımı çocuk başarı ve motivasyonu ile ilişkili olarak ele alınmakta ve okul
bağlamı içerisinde tanımlanmaktadır. Ancak Öz-Belirleme Kuramı kapsamındaki
tanımları incelendiğinde anababa katılımının daha geniş bir çerçevede kullanıldığı
görülmektedir.
Öz-Belirleme Kuramında anababa katılımı “çocuğun yaşamına ilişkin ilgi ve bilgi
düzeyi ile çocuğu ilgilendiren etkinliklere zaman ayırma düzeyi” şeklinde

27
tanımlanmaktadır (Grolnick ve Ryan, 1989; Grolnick vd., 1991). Kısaca anababa
katılımı, çocuğa duygusal ve maddi kaynaklar ayrılmasıdır (Grolnick, 2003).
Ryan ve Deci (2017) anababa katılımının temel özelliklerini şu şekilde
özetlemiştir: Çocuğa ve çocukla ilişkili unsurlara vakit, dikkat ve kaynak ayrılması,
destekleyici ve ilgili olunması, sıcak davranılması; çocuğun yaşamına aktif şekilde
katılım. Anababa katılımı, ilişki ihtiyacının yanı sıra yetkinlik ihtiyacını da
desteklemektedir. Bunun nedeni çocuğunun yaşamına dahil olan anababaların onların
beceri gelişimlerini daha fazla destekliyor ve dünyayı kavramalarında onlara daha fazla
rehberlik etmeye zaman ve kaynak ayırıyor olmalarıdır.
Anababa katılımının çocuk ve ergenlerdeki pek çok olumlu çıktı ile yakından
ilişkisi bulunmaktadır. Özellikle akademik başarı ile ilişkileri yoğun şekilde çalışılmış ve
ortaya konmuş olsa da (Grolnick, 2016), psikososyal gelişim ve iyi oluşları üzerindeki
etkileri de tutarlı bir şekilde alanyazında gösterilmiştir. Anababaları yaşamlarına daha
fazla dahil olan çocuklar daha başarılı olmalarının yanında daha özgüvenli olmakta,
davranışlarını düzenlemede başarılı, daha az saldırganlık ve madde kullanımı davranışları
göstermektedir (Ryan ve Deci, 2017; Wong, 2008).

Yapı

Öz-Belirleme Kuramında yer alan bir diğer anababalık boyutu olan yapı
(structure) davranışları kuramdaki yetkinlik ihtiyacını destekleyici anababalık
davranışlarına ve uygulamalarına karşılık gelmektedir. Yapı davranışları şunları
içermektedir: “Çevrenin çocuğun yetkinliğini destekleyecek şekilde düzenlenmesi (iskele
kurma), performans hedeflerindense uzmanlık hedeflerine odaklanılması, yönerge
sunulması, kontrolcü ya da değerlendirici değil bilgilendirici zengin geribildirimler
verilmesi, sınırların kontrolcü olmayan şekilde çizilmesi” (Ryan ve Deci 2017: 321).
Kısaca özetlenecek olursa yapı davranışları çocuğun uzmanlık hissini teşvik etmek üzere
çevrenin düzenlenmesini ve kontrolcü olmayan rehberliği içermektedir (Grolnick, 2003).
Yapı davranışlarının tersi ise çevrede düzensizliği, kaosu ve rehberlik eksikliğini
içermektedir (Grolnick ve Pomerantz, 2009). Yapı eksik olduğunda çocuklar
davranışlarının sonuçlarını öngörülemez algılamaktadır, kendi yaşamları üzerindeki
kontrol hisleri eksik olmakta ve kendilerini etkisiz hissetmektedirler (Grolnick, ve Ryan,
1989; Ryan ve Deci, 2017).

28
Yapı davranışlarının çocuk üzerindeki sonuçlarına bakılacak olursa özellikle
kontrol ve yetkinlik hissi üzerinde çıktıları olduğu görülmektedir. Öz-düzenleme üzerinde
ise etkisinin ise tam olarak anlaşılır olmadığı söylenebilir. Çünkü fazla yapılandırılmış
çevrenin kontrolcü bir şekilde olabileceği göz önünde bulundurulduğunda, yapı öz-
düzenleme niteliğini tersi yönde de etkileyebilmektedir. Fakat yapının az olmasının
sonuçları olumsuz olmaktadır. Çevrede meydana gelen değişimlerin ve davranışlarının
sonuçlarının neden kaynaklandığını anlayamayan çocukların akademik başarı ve çalışma
davranışlarına bağlılığı düşük olmaktadır (Grolnick ve Ryan, 1989). Yapı davranışları
çocuğun yetkinliğini, kontrol hissini ve akademik başarısını olumlu olarak etkileyen
önemli anababa uygulamalarıdır.
Sonuç olarak özerklik desteği, katılım ve yapıdan oluşan sunulmuş bu
sınıflandırma, Öz-Belirleme Kuramı kapsamında geliştirilmiştir. Çocuğun içsel
kaynaklarının desteklenmesinde ve işlevselliğinin arttırılmasında daha önceki
çalışmalarında Öz-Belirleme Kuramcıları ikili bir yapı kullanmaktaydı: Özerklik desteği
boyutu ve katılım (ilişki desteği) boyutu. Bu tez çalışmasında da anababalık, özerklik
desteği ve katılım boyutları ile ele alınmıştır. Anababalık konusunda sunulan bu
açıklamalarından çok daha geniş bir çerçeve içeren Öz-Belirleme Kuramı, insan
ilişkilerinin, gelişiminin ve iyilik halinin anlaşılması için kullanışlı bir çerçeve
sunmaktadır. Kimlik ve anababalık arasındaki ilişkinin altında yatan mekanizmaların
anlaşılması amacıyla Öz-Belirleme Kuramında kavramsallaştırılan temel psikolojik
ihtiyaç doyumu perspektifinden faydalanılacak ve bir sonraki başlık altında bu kuram
kapsamlı bir şekilde tanıtılacaktır.

Öz-Belirleme Kuramı ve Temel Psikolojik İhtiyaç Doyumu

İnsan davranışlarının altında yatan motivasyon kaynaklarına yönelik alanyazında


çok sayıda kuram bulunmaktadır. 1970li yıllarda Edward Deci ve Richard Ryan
tarafından oluşturulmuş ve on yıllar boyunca geliştirilmiş olan Öz-Belirleme Kuramı
(Self-Determination Theory) güdülenme sürecini ve insan esenliğini artırmak için
optimal koşulları açıklamaya yönelik ortaya atılmış 6 mini-teoriden oluşan bir makro
kuramdır. Temelde bir motivasyon ve kişilik kuramı olduğu söylenebilecek Öz-Belirleme
Kuramı, insanın gelişmeye yönelik bir eğilimle dünyaya gelmekte ve motivasyon kişisel,
bilişsel ve kültürel bazı faktörler sonucunda farklılaşmaktadır (İlhan, 2015)

29
Sosyal, klinik, eğitim, endüstri/örgüt, gelişim, spor psikolojisi gibi çok çeşitli
alanlarda çıktısı olan büyük bir yaklaşım olarak Öz-Belirleme Kuramı, uzun bir geçmişe
sahip olsa da halen güncellenmekte ve gelişmektedir. İlk olarak laboratuvar ortamında
birtakım motivasyon deneyleri gerçekleştirilerek beliren bu kuram, günümüzde
laboratuvardan uygulama alanlarına kadar geniş bir yelpazede çalışma olanağı
sunmaktadır (Ryan ve Deci, 2017).

Tarihçe ve Mini-Teoriler

Öz-Belirleme Kuramının ilk ortaya çıkışı Edward Deci’nin 70li yıllarda


laboratuvar ortamında gerçekleştirdiği motivasyon deneyleri ile olmuştur. Davranışçılık
akımının hakim olduğu dönemde ilk olarak bu anlayışa uygun gerçekleştirilen çalışmalar
sonucunda beklenmedik sonuçlarla karşılaşılması üzerine içsel motivasyon ve öz-
belirleme (self-determination) kavramları ağırlık kazanmıştır. Bu yönde ilerleyen kuram,
zamanla insanların temel psikolojik ihtiyaçlarına, bunu karşılayan ve engelleyen
çevrelere, insan gelişimine ve esenliğine odaklanmıştır. Kuram sürekli gelişmekte ve
eklemeler olmaktadır (Vansteenkiste, Niemiec ve Soenens, 2010). Bu doğrultuda
sırasıyla Öz-Belirleme Kuramı kapsamında geliştirilen mini-teoriler tanıtılacaktır.
Öz-Belirleme Kuramı altında yer alan ilk mini-teori, Bilişsel Değerlendirme
Kuramı olarak adlandırılmaktadır. Bu teori, Deci’nin 70li yıllarda gerçekleştirdiği
deneysel araştırmalara dayanmaktadır, 80li yıllarda Ryan’ın da katılması ile birlikte
genişletilmiştir ve temel olarak içsel motivasyona odaklanmaktadır. İlk olarak “Özgür
seçim davranışsal paradigması” olarak adlandırılan araştırmalar gerçekleştirilmiş ve içsel
olarak güdülenmiş bireylere ödül sunulduğunda ne olacağına yanıt aranmıştır. Çalışmalar
sonucunda kendiliğinden içsel motivasyona sahip bireyler, görevi tamamladığı için ödül
aldığında içsel motivasyonun düştüğü görülmüş ve bu bulgu tutarlı bir şekilde
tekrarlanmıştır. Bu temel çalışmaların ardından ödülün sunulma zamanının,
değerlendirilmenin, gözlenmenin, yarışmanın ve geribildirimlerin içsel motivasyon
üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Böylece özetle, içsel motivasyon üzerinde çevrenin
etkilerini sunan bir teori geliştirilmiştir (Ryan ve Deci, 2017). Çıktığı dönemde
davranışçılığın baskın olduğu psikoloji çevresinde motivasyonun içsel-dışsal olarak
ayrıştırılması bakımından yoğun eleştirilere maruz kalmıştır, ancak kuram genişlemeye
ve deneysel araştırmalarla tekrarlanmaya devam etmiştir.

30
İnsanlar -özellikle yetişkin insanlar- zamanın çoğunda istedikleri ve ilgilendikleri
eylemlerle değil; mecburiyet olarak görülebilecek aktivitelerle uğraşmaktadır. Bu
doğrultuda, Öz-Belirleme Kuramının ikinci mini-teorisi olan Organizmik Bütünleşme
Kuramı, Bilişsel Değerlendirme Kuramının aksine dışsal motivasyon süreçlerini ele
almaktadır. Motivasyon alanında daha önceleri içsel motivasyon tamamen öz-belirlemeli,
kişinin özerk bir şekilde tamamen kendi ilgi ve keyfi için gerçekleştirdiği davranışların
kökeni olarak görülürken, dışsal motivasyon ise tam tersine tamamen çevreden
kaynaklanan güdülenme süreçleri olarak görülmekteydi. 1980li yıllarda Öz-Belirleme
Kuramcıları bu ikili ayrımı detaylandırmış, bir spektrum gibi aralarında yer alan farklı
düzeylerde içsel ve dışsal olan motivasyon biçimlerinden söz etmiş ve kişinin davranışa
ilişkin ne düzeyde özerklik gösterdiğine göre ayrıştırmıştır (Vansteenkiste vd., 2010).
Motivasyonun ikili sınıflandırmasını genişleten kuramcılar, bu doğrultuda
içselleştirme (internalization) ve bütünleşme (integration) olarak adlandırılan iki süreç
tanımlamıştır. İçselleştirme kişinin söz konusu eyleme verdiği değer ile ilgiliyken
bütünleşme ise kişinin dışsal düzenlemeden öz-düzenlemeye dönüşümüyle ilişkilidir
(Ryan ve Deci, 2000). İnsanların dışsal ödül ve maddi teşvikle başlamış olan davranışları
dahi içselleştirilebilmekte ve öz-belirlemeli hale gelebilmektedir. Bu kuram,
kültürlerarası olarak sosyal ve gelişimsel pek çok bağlamda doğrulanmıştır (Ryan ve
Deci, 2017).
Öz-Belirleme Kuramı kapsamında geliştirilen üçüncü mini-teori olan Nedensellik
Yönelimi Kuramı bireysel farklılıklara odaklanmaktadır. Bu mini-teori kapsamında
kişilerin motivasyon ve davranış örüntülerinin açıklanması hedeflenmiştir. Heider ve
deCharms’ın geçmiş açıklamalarını temel alan bu kuram kapsamında nedensellik
yönelimi, kişilerin kendisinin değişime yol açabilme becerisine dair inançları olarak
tanımlanmıştır. Bu inançlar görece sabit ve kişilik özelliğine benzer nitelik taşımaktadır.
Kuram kapsamında üç tür nedensellik yönelimi tanımlanmıştır: Özerklik, kontrol ve
kişidışı yönelim.
Özerklik yöneliminde tercih deneyimleri temeldir. Dışsal baskılar karşısında daha
yılmaz ve inisiyatif alabilen kişiler bu yönelime sahip olmaktadır. Kontrol yöneliminde
ise kişinin tercih deneyimi olmamakta, dış baskılar neticesinde belli şekillerde
davranmaktadır ve “-meli, -malı” şeklindeki zorunluluklar çerçevesinde davranış
gerçekleşmektedir. Başarısızlık, utanç ve suçluluk duygularıyla sonuçlanmaktadır.
Kişidışı yönelim ise bireylerin hayata karşı çaresiz hissetmesi ile ilgilidir. Durumlarla baş
edemeyeceğini, çevreyi kontrol edemeyeceğini düşünen bu bireyler motivasyonsuzluk

31
(amotivation) deneyimlemektedir (Deci ve Ryan, 1985). Özetle, Nedensellik Yönelimi
Kuramı insanların kendi davranışlarının nedenlerini atfetme biçimlerine odaklanan ve
bunu kişilik perspektifinden açıklayan bir kuramdır.
Öz-Belirleme Kuramının altında yer alan üçüncü mini-teori olan Temel Psikolojik
İhtiyaçlar Kuramı merkezi bir role sahiptir. Bu mini-teori kapsamında üç temel psikolojik
ihtiyaç tanımlanmıştır: Özerklik, ilişki ve yetkinlik. Kuramda bu ihtiyaçlar evrensel kabul
edilmektedir ve içsel olarak, doğuştan sahip olunmaktadır; fakat ihtiyaçların doyuma ya
da doyumsuzluğa uğruyor olması bağlamla, çevreyle ilgilidir (Ryan ve Deci, 2000). Bu
tez çalışmasında faydalanılacak olan mini-teori de Temel Psikolojik İhtiyaçlar Kuramıdır
ve bir sonraki başlıkta daha detaylı şekilde anlatılacaktır.
Öz-Belirleme Kuramı kapsamında geliştirilen beşinci mini-teori ise Amaç
İçerikleri Kuramıdır. Bu kuram insanların yaşamlarındaki hedeflerinin içsel ya da dışsal
kaynaklı olması ile ilgilenmektedir (Vansteenkiste vd., 2010). Dışsal amaçlar maddi
hedefleri, ekonomik başarıyı, çekiciliği ve popülerliği içermektedir. İçsel amaçlar ise
kendini kabulü, bağlılığı, bir topluluğa aidiyet hissini ve fiziksel sağlamlığı içermektedir.
Bu iki tür yaşam amacından ilki düşük iyi oluşla ilişkiliyken, ikincisi mutlulukla ilişkilidir
(Kasser ve Ryan, 1996). Kısaca, Amaç İçerikleri Kuramı, insanların yaşamlarında
hedefledikleri amaçları sınıflandırmış ve bunların temel psikolojik ihtiyaçların doyumu,
mutluluk gibi esenlik göstergeleri ile ilişkilerini incelemiştir.
Son olarak, İlişki Motivasyonu Kuramı, Öz-Belirleme Kuramına en son eklenen
mini-teoridir. Bu kuram Öz-Belirleme Kuramı kapsamında yıllar boyunca ortaya konan
kişilerarası ilişkiler çalışmaları sonucunda formüle edilmiştir. İnsan ilişkilerinin kalitesini
belirleyen etmenleri ortaya koyan bu kuramda insanların yalnızca yakınlık ve ilişki
ihtiyaçlarının doyuma ulaşmasının yetersiz olduğu; aynı zamanda ilişkileri içerisinde
özerklik hissedebilmesinin de gerekli olduğu belirtilmektedir. Bu kuram yeni doğan
bebeklerin bağlanmanın yanında çevre üzerinde hakimiyet sağlama yönünde gelişmesinin
yanı sıra aynı zamanda yetişkin ilişkilerinde de bu gerekliliklerin geçerli olduğunu öne
sürmektedir. Özetle, İlişki Motivasyonu Kuramı insan ilişkilerinde özerklik ve ilişki
doyumlarının etkileşimini ve optimal durumunu ortaya koymaktadır (Ryan ve Deci,
2017).
Kısacası, Öz-Belirleme Kuramı yıllar içinde yeni parçalar eklenen ve halen
gelişmekte olan bir insan motivasyonu ve iyi oluşu kuramıdır. Başlangıçta insanların içsel
ve dışsal güdülenme süreçlerini -laboratuvar ortamında- çalışırken zamanla gelişen bu
kurama insanların sahip olduğu ihtiyaçlar, kendini düzenleme biçimleri, yaşamlarındaki

32
gelişmelerdeki nedenleri atfettikleri kaynaklar, temel psikolojik ihtiyaçları, yaşam
amaçları ve kişilerarası ilişkileri eklemlenmiştir. Günümüzde psikolojinin hem kuramsal
hem de uygulamalı alanlarında sıkça kullanılan bu kuram, çok çeşitli konulara ilişkin
çerçeve sunmaktadır. Bir sonraki başlıkta ise Öz-Belirleme Kuramında merkezi bir role
sahip olan Temel Psikolojik İhtiyaçlar Mini-Teorisi anlatılacaktır.

Temel Psikolojik İhtiyaçlar Kuramı

İnsanların belli başlı temel psikolojik ihtiyaçları olduğu fikri, Öz-Belirleme


Kuramından çok daha uzun bir geçmişe sahiptir. Motivasyon yazınında ihtiyaç kavramı
1930larda gündeme gelmiş ve insanların ihtiyaçlarının sınıflandırılması için çalışmalar
gerçekleştirilmiştir. Bu doğrultuda Murray’in başarı, özerklik, yakınlaşma, oyun gibi 20
ihtiyacı tanımladığı yaklaşımı, Maslow’un fizyolojik ihtiyaçlar, güvenlik, aidiyet, saygı
ve kendini gerçekleştirme şeklinde sınıflandırdığı beş ihtiyaçlı modeli, Alferder’in
varoluş, ilişki ve gelişme şeklinde üçlü sınıflandırması, motivasyon konusunda
ihtiyaçların tanımlandığı yaklaşımlara örnek verilebilir (Hall ve Lindzey, 1978, Maslow,
1970, Onaran, 1981; Akt. Öğülmüş, 2014).
Öz-Belirleme Kuramı kapsamında ise temel ihtiyaç kavramı “fiziksel ya da
psikolojik nitelikte olması fark etmeksizin, karşılandığında insanların esenliğini ve
sağlığını destekleyen; doyuma ulaşmadığında ise bozukluklara ve yaşam doyumunda
düşüşe yol açan “harekete geçirici durum” (energizing state)” olarak tanımlanmıştır
(Ryan ve Deci, 2000: 74). Bu genel tanım, psikolojik ihtiyaçlar için de geçerlidir.
İnsanların içsel olarak doğuştan getirdiği temel psikolojik ihtiyaçlar, doyumsuzluk
durumunda düşük yaşam doyumuna yol açan; doyuma ulaştığında ise iyi oluşu
destekleyen gereksinimler olarak tanımlanabilir. Bu doğrultuda kuramı geliştirmek
amacıyla gerçekleştirilen ampirik çalışmalar sonucunda üç temel psikolojik ihtiyaç
tanımlanmıştır (Ryan ve Deci, 2000): Yetkinlik (competence), özerklik (autonomy) ve
ilişki (relatedness).

Yetkinlik. Organizmalar, özellikle de memeliler, doğdukları andan itibaren çevreleri


üzerinde gittikçe artan bir hakimiyet kurarlar. Keşfederek, oyunlar oynayarak ve bir
şeyleri değişimleyerek kapasitelerini ve yetkinlik hislerini arttırırlar. Bu anlamda canlı
olmanın temel bir özelliği olan ve Öz-Belirleme Kuramında temel psikolojik

33
ihtiyaçlardan olan yetkinlik, çevre üzerinde etkili olabilme, değişiklik yapabilme becerisi
olarak tanımlanabilir. Yetkinlik duygusu sayesinde insanlar, etkisi olan kişiler olarak
hissedebilmektedir (Ryan ve Deci, 2017).
Yetkinlik ihtiyacı, diğer temel ihtiyaçlar olan özerklik ve ilişkiden de daha kritik
bir önem taşımaktadır; sadece bir gereksinim değil, aynı zamanda davranışın
gerçekleşmesi için şarttır. Çünkü insanlar, yetkinlik ihtiyacının doyuma ulaşmadığı
çevrelerde bulunduklarında motivasyonsuzluk (amotivation) meydana gelir. Bu durum
şöyle açıklanabilir: Eğer kişi kendini belli bir eylemi gerçekleştirmek üzere yetersiz
görüyorsa bu konuda motivasyonu olmayacak, bunun sonucunda da davranış
gerçekleşmeyecektir. Dolayısıyla yetkinlik ihtiyacı insan davranışlarında harekete
geçebilmek için bir zorunluluk olması nedeniyle ayrıca önemlidir (Deci ve Ryan, 1985).

Özerklik. Öz-Belirleme Kuramında en çok vurgulanan ihtiyaç olduğu da söylenebilecek


olan özerklik (otonomi), kuram kapsamında kişinin kararlarını kendi verebilmesi, kendi
eylemlerini başlatması ve sahiplenmesi olarak tanımlanmaktadır. Dolayısıyla Öz-
Belirleme Kuramındaki özerklik ihtiyacının diğerlerinden ayrışma olarak değil, karar
alma özerkliği olarak ele alındığı belirtilebilir (Van Petegem, Beyers, Vansteenkiste ve
Soenens, 2012).
Özerkliğin insanların temel ihtiyacı olduğunu öne sürülmesi kuramın batı
merkezli olma yönünde eleştirilmesine yol açmış olsa da aslında tanımında ayrışma
niteliğindeki bağımsızlığın değil, karar almada özerkliğin vurgulanmış olması nedeniyle
bağlılığın ve uyumun vurgulandığı kültürleri dışlamadığı ve buralarda da geçerli olduğu
belirtilmektedir (Ryan ve Deci, 2017).

İlişki. Öz-Belirleme Kuramı kapsamında ele alınan son psikolojik ihtiyaç ise ilişki
gereksinimidir. Sosyal canlılar olan insanların var olmak için diğer insanlara ihtiyaç
duyduğu açık bir gerçektir. Fakat Öz-Belirleme Kuramı bunun ötesine geçerek ilişki
ihtiyacını aidiyet, başkaları için önemli olma, saygı görme ve anlamlı ilişkiler kurma
yönündeki gereksinim olarak tanımlamıştır (Ryan ve Deci, 2017).
Yetkinlik ihtiyacında olduğu gibi, diğer memeliler de incelendiğinde ilişki
ihtiyacının onlar için de temel bir ihtiyaç olduğu görülecektir. Bağlanma, yakınlık ve
sıcaklık hissetme ihtiyacı sadece insanlara özgü değildir. Ördeklerin basımlama
davranışından hareketle insanların bağlanma ihtiyacını ortaya koyan bağlanma kuramcısı
Bowlby’nin bakış açısıyla tutarlı olarak Öz-Belirleme Kuramcıları da ilişkiyi

34
vurgulamaktadır. Ayrıca çocuklarda güvenli bağlanmanın çevreyi keşfetmek için gerekli
olması gibi, yetişkin insanların motivasyon ve eylemleri için de ilişki ihtiyacının doyumu
aynı şekilde gereklidir (Ryan ve Deci, 2000).
Daha önce de belirtildiği gibi, Öz-Belirleme Kuramında, başlangıcı sayılabilecek
1970li yıllardan bu yana pek çok değişiklik meydana gelmiştir. Bununla beraber,
psikolojik ihtiyaçların doyumu ve engellenmesi konusunda birey-çevre etkileşiminin rolü
kuramdaki önemini daima korumuştur (Vallerand, Pelletier ve Koestner, 2008).
Dolayısıyla kuramın en önemli bileşenlerinden biri kabul edilebilecek temel psikolojik
ihtiyaçlar konusunda bağlama da önem verilmektedir. Batılı bir kuram olan Öz-Belirleme
Kuramında evrensel ihtiyaçlar tanımlarken kültürel farklılıklar da göz ardı edilmemiştir.
Bu anlamda kuramda yetkinlik, özerklik ve ilişki ihtiyaçları doğuştan ve evrensel olsa da
bu ihtiyaçların nasıl karşılandığı konusunda kültürlerarası farklılıklar bulunduğu da
belirtilmiştir (Ryan ve Deci, 2000). Örneğin, toplulukçu kültürlerde grubun ahengi,
uyumu önemli olduğundan normlara uyma şeklindeki davranışlar özerklik ihtiyacının
engellenmişliği hissi yaratmazken, bireyci kültürlerde uyma davranışları özerkliğin
doyumuna engel teşkil etmektedir. Bir başka deyişle, toplumsallaştırma sürecinde
bireylere kazandırılan değerler ihtiyaçların nasıl doyuma ulaştığını etkilemekte ve bu
anlamda çeşitlilik yaratmaktadır (İlhan, 2015). Dolayısıyla Öz-Belirleme Kuramında, bu
ihtiyaçların ve doyum/doyumsuzluk durumunun tanımlanmasında kültürel bağlam göz
ardı edilmemiştir; çok çeşitli kültürlerde önermelerini destekleyen araştırmalar bildirilmiş
ve pek çok farklı ortamda/bağlamda da (okul, aile, iş yeri, spor vb.) temel psikolojik
ihtiyaç doyumu kapsamındaki önermeler doğrulanmıştır. Dolayısıyla kuram kapsamında
öne sürülen temel psikolojik ihtiyaçlar çerçevesinin geçerli, güvenilir ve kullanışlı olduğu
söylenebilir.
Özetle, Öz-Belirleme Kuramı altında tanımlanan Temel Psikolojik İhtiyaçlar
Kuramı, insanların doğuştan getirdiği ve gelişme yönünde içsel olarak güdülenmelerini
sağlayan üç temel ihtiyacı tanımlamıştır. Bu tez çalışmasında da ergenlikte önemli bir yer
taşıyan kimlik kavramı üzerine düşünme, karar verme ve problem çözme tarzlarına dair
bir kavram olan kimlik stilleri ile anababa davranışları arasındaki ilişkinin
açıklanmasında üç temel ihtiyacın doyumunun rolü incelenecektir. Bu doğrultuda
şimdiye dek, araştırma kapsamında ele alınan kimlik, anababalık ve Öz-Belirleme
Kuramını-temel psikolojik ihtiyaçları içeren kuramsal ve kavramsal çerçeve tanıtılmıştır.
Takip eden başlıkta ise bu kavramlarla ilgili olarak yurtiçi ve yurtdışı alanyazında
gerçekleştirilen araştırmalar özetlenecektir.

35
İlgili Araştırmalar

Bu bölümde anababalık, kimlik ve temel psikolojik ihtiyaç doyumu kavramlarını


ele alan yurtdışı ve yurtiçi literatüre yer verilmiştir. İlk olarak anababalık ile kimlik
gelişimini birlikte inceleyen araştırmalar; ardından anababalık ile temel psikolojik ihtiyaç
doyumunu ele alan çalışmalar; daha sonra da temel psikolojik ihtiyaç doyumu ile kimliği
inceleyen araştırmalar sunulmuştur. Son olarak da anababalık, temel psikolojik ihtiyaç
doyumu ve kimliği birlikte ele alan çalışmalara yer verilmiştir.

Anababalık ve Kimlik ile İlgili Araştırmalar

İnsanların kimliğe ilişkin nasıl düşündükleri, bilgileri nasıl işledikleri ve kriz


durumunda nasıl problem çözerek karar verdikleri şeklinde tanımlanan kimlik stili
kavramı ile ilgili geniş bir alanyazın bulunmaktadır. Yurtiçi alanyazına bakıldığında da
son yıllarda kimlik stili modeline olan ilginin görece arttığı görülmektedir.
Kimlik stili ile ilişkili olarak ele alınan değişkenler gözden geçirildiğinde bilişsel
nitelikteki yapılarla (atıf/yükleme, düşünme/karar verme vb.) daha ağırlıklı olarak
çalışıldığı söylenebilir (Atak, 2011). Bununla birlikte farklı şekillerde kavramsallaştırılan
anababalık tarzları ve davranışları ile ilişkili olarak gerçekleştirilen çalışmalar da görece
az sayıda olmakla beraber mevcuttur. Bu doğrultuda, ilk olarak anababalık ile kimlik
stilleri arasındaki ilişkinin araştırıldığı çalışmalar bu kısımda özetlenecektir.
Berzonsky (2004b) tarafından gerçekleştirilen çalışmada, anababa otoritesi ile
kimlik stili ve kimliğe bağlanma arasındaki ilişkiler ele alınmıştır. Bu doğrultuda
Baumrind’in üçlü sınıflandırmasında yer alan otoriteryen (yetkeci), demokratik ve izin
verici anababalık stilleri ile kendi modelinde yer alan bilgi, norm ve kaçınma yönelimli
kimlik stillerine ilişkin ölçümlerin yanı sıra kimliğe bağlanmayı da ölçmüştür.
Araştırmanın sonucuna göre otoriter anababalık ve kimlik stilleri, kimliğe bağlanma
düzeyindeki varyansın %50’sini açıklamış ve kimlik stili, anababalık ile kimliğe
bağlanma arasındaki ilişkide aracı role sahip bulunmuştur. Anababalık ve kimlik stilleri
arasındaki ilişki açısından bulgular incelendiğinde demokratik anababalığın bilgi ve norm
yönelimli kimlik stillerini; otoriter anababalığın norm yönelimli ve kaçınma yönelimli
kimlik stillerini; izin verici anababalığın da kaçınma yönelimli kimlik stilini pozitif yönde

36
anlamlı düzeyde yordadığı görülmüştür. Demokratik anababalığın kaçınma yönelimli
kimlik stilini ise negatif yönde anlamlı düzeyde yordadığı rapor edilmiştir.
Kimlik stillerinin, klasik anababalık tarzlarından farklı olarak anababaların destek
ve kontrol davranışları ile ilişkileri de bildirilmiştir. Smits, Soenens, Luyckx, Duriez,
Berzonsky ve Goossens (2008) tarafından gerçekleştirilen araştırmada, anababa
destekleyici davranışları, davranışsal kontrol ve psikolojik kontrol ile ergen kimlik stili
arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Bilgi yönelimli kimlik stilinin anababanın destekleyici
davranışları tarafından pozitif yönde; norm yönelimli kimlik stilinin destek ve davranışsal
kontrol tarafından pozitif yönde; kaçınma yönelimli kimlik stilinin psikolojik kontrol
tarafından pozitif yönde, davranışsal kontrol tarafından negatif yönde yordandığı
görülmüştür. Dolayısıyla anababanın destekleyici davranışlarının (ilişkinin sıcaklığı,
yakınlıkla ilgili davranışlar) kimlik stili açısından olumlu çıktılarla; psikolojik kontrolün
(manipülasyon, sevginin geri çekilmesi vb. özerkliği engelleyici davranışlar) kimlik stili
açısından olumsuz çıktılarla ilişkili olduğu söylenebilir.
Kimlik stili ile bağlantılı olarak anababalıkla ilgili bir diğer değişken ise ergenin
anababa ile ilişkisini nasıl algıladığıdır. Bu doğrultuda “anababa-çocuk ilişkisi” olarak
adlandırılan değişken ile kimlik stilleri arasındaki ilişkinin ele alındığı ve Berzonsky,
Branje ve Meeus (2007) tarafından gerçekleştirilen çalışmada ise anababalık bu kavramla
ölçülmüştür. Anababa-çocuk ilişkisi ile anababanın çocuğun yaşamına dair bilgi alma
talepleri ve ergenin kendini açma davranışları kastedilmektedir. Dolayısıyla bu
araştırmanın anababalığın katılım boyutu ile de bağlantılı olduğu öne sürülebilir.
Berzonsky vd. (2007)’nin araştırmasının sonucunda ilişki düzeyinin yüksek olması ile
norm yönelimi arasında pozitif, kaçınma yönelimi arasında negatif ilişki bildirilmiştir.
Anababanın bilgi alma talepleri ile ergenin bilgi yönelimli kimlik stili arasında da pozitif
yönde bulgular elde edilmiştir. Özetle, anababa çocuğu ile açık iletişim kurdukça,
yaşamına dahil oldukça ve yakın ilişkiler kurdukça bilgi ve norm yönelimi artmakta;
kaçınma yönelimi ise azalmaktadır.
Gerçekleştirilen bir başka çalışmada ise kimlik stili, anababayla bağlanma
(bonding) ve benlik saygısı değişkenlerinin evlatlık ve evlatlık olmayan kişilerde farklılık
gösterip göstermediği incelenmiştir (Passmore, Fogarty, Bourke ve Baker-Evans, 2005).
Anababayla bağlanma kavramı ise ilgi ve aşırı korumacılık alt boyutları ile
tanımlanmıştır. Araştırma kapsamında gerçekleştirilen korelasyon analizi sonucunda
bilgi yönelimli ve kaçınma yönelimli kimlik stillerinin anababalığın bu boyutuyla anlamlı
düzeyde ilişkileri bulunmamışken norm yönelimli kimlik stilinin ise hem anneden hem

37
de babadan algılanan aşırı korumacılıkla negatif; ilgi ile pozitif yönde ilişkileri
gösterilmiştir. Bu bulguların, anababalığın farklı kavramsallaştırması ile ilişkili
olabileceği düşünülebilir. Çalışmanın ana sorusu olan benlik saygısının yordayıcıları
konusunda ise sonuçlar anababayla bağlanma ve kimlik stilinin evlatlık olup olmamadan
çok daha önemli olduğunu göstermiştir (Passmore vd., 2005).
Kimlik stili ve anababalıkla ilgili olarak yurtdışında gerçekleştirilen
araştırmalarda farklı anababalık boyutlarından faydalanıldığı ve çalışmaların farklı
kuramsal çerçevelere oturtulduğu görülmüştür. Bununla birlikte genel olarak
araştırmalarda otoriter/kontrolcü anababalık davranışlarının ya da tarzlarının norm
yönelimiyle; anababa özerklik desteğinin/demokratik anababalığın ise bilgi yönelimi ile
ilişki gösterdiği yönünde sonuçlar bulunmuştur. Anababalık ile kimlik stili arasındaki
ilişkiye dair Türkiye’de gerçekleştirilen çalışma sayısı ise çok daha azdır.
Bu çalışmalardan biri Çelen ve Kuşdil (2009) tarafından geç ergenlik
dönemindeki üniversite öğrencileri ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmada kimlik stillerini
yordamada otoriter anababalık ile demokratik anababalığın (psikolojik katılım ve
özerklik desteği alt boyutlarının) rolleri araştırılmıştır. Sonuç olarak demokratik
anababalığın her iki alt boyutu da bilgi yönelimli kimlik stilini yordamada anlamlı
bulgular vermiştir. Norm yönelimli yaklaşım ise sadece psikolojik katılım boyutu ile
ilişkili bulunmuştur. Demokratik anababalığın her iki alt boyutu da kaçınma yönelimli
kimlik stili ile negatif yönde ilişki göstermiştir. Dolayısıyla bu çalışmadan hareketle
anababalığın Türk ergenlerin kimlik stili üzerinde de belirleyici bir rolü olduğu
söylenebilir.
Topal (2019) ise araştırmasında anababaya bağlanma stilleri ile kimlik stilleri
arasındaki ilişkiyi ele almıştır. Çalışmada kişilerin kendisine, annesine ve babasına ilişkin
olumlu ve olumsuz algılarını ölçerek bağlanma stilleri ve kimlik stillerine ilişkin ölçüm
yaparak kimlik stilleri belirlenmiştir. Çalışma sonucunda güvenli bağlanma ile bilgi
yönelimli ve norm yönelimli kimlik stilleri arasında pozitif ilişki; güvensiz bağlanma ile
kaçınma yönelimli kimlik stili arasında pozitif ilişki bulunmuştur. Anababaya güvenle
bağlanan bireylerin kimlikleri üzerine aktif şekilde düşündüğü ve problem çözmede
araştırmalar yaparak kaçınma göstermediği düşünülmüştür. Anababa güvenli bir ortam
sunmadığında ve ihtiyaçlarını doyuma ulaştırmadığında; yani güvensiz bağlanma
gerçekleştiğinde ise kaçınma yönelimli kimlik stili ortaya çıkmaktadır.
Alanyazında anababalık ile kimlik stilleri arasındaki ilişkileri araştıran çalışmalar
incelendiğinde farklı anababalık davranış ve boyutlarının ele alındığı görülmüştür.

38
Çalışmaların sonuçlarının genel olarak görece tutarlı olduğu gözlenmiştir. Anababa
davranışları ile ergen kimlik stili arasında ilişki bulunduğunun söylenmesi mümkündür.
Bu ilişkinin altında yatan mekanizmanın Öz-Belirleme Kuramı ile açıklanması
planlandığından, bir sonraki başlıkta anababalık ile temel psikolojik ihtiyaçlar arasındaki
ilişkinin ele alındığı çalışmalardan söz edilecektir.

Anababalık ve Temel Psikolojik İhtiyaç Doyumu ile İlgili Araştırmalar

Anababa davranışları ile çocuklarının temel psikolojik ihtiyaçlarının doyumu


arasındaki ilişkiler, alanyazında çok sayıda araştırma ile desteklenmiştir. Temel
Psikolojik İhtiyaçlar Kuramının temel hipotezlerinden olan, çevrenin ihtiyaç doyumu ve
engellenmesi üzerindeki etkisi ile açıklanabilecek bu ilişkiye dair araştırmalarda
genellikle anababanın özerklik desteğine ve kontrol davranışlarına odaklanılmakta; kimi
çalışmalarda ise bağlanma değişkeni kapsamında bu ilişkiler irdelenmektedir. Ancak
sonuçlar büyük ölçüde beklendik şekilde destekleyici anababalığın temel psikolojik
ihtiyaç doyumu ile, negatif anababalık uygulamalarının ise temel psikolojik ihtiyaç
doyumsuzluğu ile ilişkili olduğunu göstermektedir.
Portekizli ergenlerin algıladıkları anababalık davranışları ile temel psikolojik
ihtiyaç doyumları arasındaki ilişkiyi araştıran çalışmalarında Cordeiro vd. (2015),
anababalığın dört boyutunu ele almışlardır: Duyarlılık-sıcaklık, özerklik desteği ve
davranışsal kontrol (davranışlara sınır çizebilme, izleme şeklindeki olumlu anababalık
pratiği) ve psikolojik kontrol (çocuğu manipüle etmeyle, sevgiyi geri çekme ve
utandırmayla karakterize olumsuz anababalık uygulamaları). Sonuçlar, Öz-Belirleme
Kuramında öngörüldüğü üzere destekleyici anababalık uygulamalarının (duyarlılık,
özerklik desteği ve davranışsal kontrol) ergenlerin temel psikolojik ihtiyaçları ile pozitif
yönde ilişkili olduğu yönündedir.
Keser Açıkbaş ve Doğan (2019) ise araştırmalarında Türk beliren yetişkinlerde
Ayrışma-Bireyleşme Kuramı ile Öz-Belirleme Kuramı bakış açılarını birleştirmişlerdir.
Çalışma sonucunda hem anneden hem de babadan algılanan bağlanmışlık
(connectedness) ve ebeveyni hayal kırıklığına uğratma korkusu düzeylerinin, özerklik,
ilişki ve yetkinlik ihtiyaçlarını anlamlı olarak yordadığı bulgusuna ulaşılmıştır.
Özerklik desteği, psikolojik kontrol ve ergenlikte psikolojik uyum arasındaki
ilişkinin araştırıldığı çalışmalarında Costa, Cuzzocrea, Gugliandolo ve Larcan (2016),
ergenin temel psikolojik ihtiyaç doyumunun aracı rolünü göstermiştir. Psikolojik kontrol,

39
temel psikolojik ihtiyaç doyumsuzluğu aracılığıyla depresyonu yordarken; özerklik
desteği ise tam tersine ihtiyaç doyumu aracılığıyla iyilik halini yordamaktadır.
Dolayısıyla bu araştırmada da özerklik desteğinin ve psikolojik kontrolün ergen temel
psikolojik ihtiyaç doyumunu öngörmede anlamlı yapılar olduğu gösterilmiştir.
Anababalık ile temel psikolojik ihtiyaç doyumu arasındaki ilişkilerin araştırıldığı
çalışmalar Batılı toplumlarla sınırlı kalmamıştır. Ahmad, Vansteenkiste ve Soenens’in
(2013) Ürdünlü ergenlerle gerçekleştirdiği çalışmada da daha önceki araştırmalarla tutarlı
olarak ergenlerin uyum problemlerinin algılanan psikolojik kontrolle pozitif; duyarlılıkla
negatif yönde ilişki gösterdiği görülmüştür. Ayrıca bu ilişki, ergenin temel psikolojik
ihtiyaçlarının doyumu ile (özerklik ve yetkinlikle) aracılanmıştır. Bir başka deyişle
anababa davranışları, ergenin temel psikolojik ihtiyaç doyumunu arttırmak ya da
engellemek yolu ile uyumunu etkilemektedir. Bu çalışmayla kuramın önermeleri Ürdün
toplumundaki bulgularla kültürlerarası olarak desteklenmiştir.
Akbağ ve Ümmet (2018) tarafından gerçekleştirilen çalışmada anababaya
bağlanma ve öznel iyi oluş arasındaki ilişki bağlamında temel psikolojik ihtiyaç doyumu
da araştırılmıştır. Çalışma sonuçları anababanın ilgi/kontrolü ile öznel iyi oluş arasındaki
ilişkide temel psikolojik ihtiyaçların aracılık rolü rapor edilmiştir. Dolayısıyla hem
anneden hem de babadan algılanan ilgi/kontrolün temel psikolojik ihtiyaç doyumu ile
ilişkileri gösterilmiştir. Buradan hareketle, katılımla ilişkili görülebilecek şekilde
tanımlanmış olan ilgi boyutunun da özerkliğin zıttı olarak görülebilecek kontrolün de
temel psikolojik ihtiyaçlarla ilişkisinin Türk örneklemde de gösterildiği söylenebilir.
Algılanan anababalığın öznel iyi oluşu yordayıcılığının çalışıldığı
araştırmalarında Gök Camoğlu ve Kocayörük (2019) da aynı şekilde temel psikolojik
ihtiyaç doyumunu da araştırmalarına dahil etmişlerdir. Araştırma kapsamında
değişkenlerin ilişkisi incelendiğinde anababa algısının (özerkliği destekleyicilik, katılım,
yakınlık boyutları) temel psikolojik ihtiyaçlarla pozitif yönde korelasyon gösterdiği
bulunmuştur. Bu bulgular anababadan algılanan özerklik ve ilişki desteğinin ergen temel
psikolojik ihtiyacı ile pozitif ilişki gösterdiği savını desteklemektedir.
Sonuç olarak, anababalık ile ergenlerde temel psikolojik ihtiyaçların doyumu
arasındaki ilişki yurtdışı ve yurtiçi alanyazında gösterilmiştir. Anababalık kimi
araştırmalarda güvenli/güvensiz bağlanma ile ilgili olabilirken kimi çalışmalar özerklik
desteğini ya da yakınlık gibi boyutları ele almıştır. Ancak sonuçlar genel anlamda
benzerlik göstermektedir. Kuramda da öngörüldüğü üzere, bireyler destekleyici
çevrelerde bulunduğunda temel psikolojik ihtiyaçları doyuma ulaşmaktadır. Çocuklar

40
destekleyici anababaları olduğunda daha fazla doyuma ulaşmaktadır. Bu doyumun da
olumlu çıktılarla ilişkisi olmaktadır (Örneğin, iyi oluş gibi.). Bu bağlamda destekleyici
anababalığın ve yol açtığı temel psikolojik ihtiyaçların önemli bir çıktısı olabilecek
kimlik gelişiminin de bu ilgili alanyazın kapsamında incelenmesi, bir sonraki başlık
altında sunulmuştur.

Temel Psikolojik İhtiyaç Doyumu ve Kimlik ile İlgili Araştırmalar

İnsan gelişiminde ve sosyal işlevselliğinin belirlenmesinde incelenebilecek


önemli bazı göstergeler vardır. Ergenlik ve beliren yetişkinlik dönemleri için bu
göstergelerden biri kimlik gelişimidir. Bu süreçte etkili olabilecek bir unsur da daha önce
belirtildiği gibi, insanın temel psikolojik ihtiyaçlarının doyuma ulaştığı optimal koşulları
sağlayan bir çevrede yaşıyor olmasıdır. Bu kapsamda temel psikolojik ihtiyaçların doyum
ve doyumsuzluğu ile kimlik gelişimine ilişkin parametrelerin (kimlik stilleri, kimlik
statüleri gibi bağlantılı kavramların) araştırıldığı çalışmalar alanyazında mevcuttur.
Başlık altında bu çalışmalar özetlenecektir.
Temel psikolojik ihtiyaç doyumunun kimlik stilleri ile ilişkisinin ele alındığı bir
çalışmada, ihtiyaçların doyuma ulaşmasının, bilgi yönelimli kimlik stilini yordamada
anlamlı sonuçlar gösterdiği bulunmuştur. Bu çalışmada epizodik anıların ölçümünden
faydalanılmış; okul ve akranlarla olan önemli anılarda temel psikolojik ihtiyaç doyumu
ölçülmüştür (Bouizegarene ve Philippe, 2015). Sonuç olarak, kimliğe yönelik bilginin
işlenme stillerinden bilgi yöneliminin, temel psikolojik ihtiyaçların doyumu ile ilişkili
olduğu gösterilmiştir. Kimlik stilleri ile temel psikolojik ihtiyaçların birlikte ele alındığı
bir başka çalışmada ise yetkinlik ve özerklik ihtiyaçlarının kaçınma yönelimli kimlik
stilini yordamada anlamlı sonuç verdiği bulunmuştur (Antonides, 2015). Bu çalışmalarda
farklı kimlik stillerini yordamış olsa da, temel psikolojik ihtiyaçların ve Öz-Belirleme
Kuramının kimlik stillerini açıklamada faydalı bir bakış açısı sağladığı söylenebilir.
Luyckx, Vansteenkiste, Goossens ve Duriez (2009) tarafından gerçekleştirilen
çalışmada Öz-Belirleme Kuramı ile kimlik boyutları ve statüleri arasındaki ilişkiler,
kesitsel ve boylamsal iki ayrı araştırma ile test edilmiştir. Bu çalışmada kimliğin boyuları
Marcia’nın ikili modelinden farklı olarak beş boyutlu modelle (Luyckx vd., 2008;
Kavramların Türkçesi için; Morsünbül ve Çok, 2013) ele alınmıştır: İçsel yatırım, içsel
yatırımla özdeşleşme, seçeneklerin derinlemesine araştırılması, seçeneklerin
genişlemesine araştırılması, seçeneklerin saplantılı (ruminatif) araştırılması. Bu

41
boyutların kümelenmesi ile de başarılı, ipotekli, saplantılı moratoryum, kaygısız dağınık,
dağılmış dağınık ve farklılaşmamış boyutları oluşturulmaktadır. Luyckx vd. (2009)’nin
araştırması sonucunda, temel psikolojik ihtiyaçların tümü bu kimlik statüleri ile anlamlı
düzeyde ilişkili bulunmuş ve başarılı kimlik statüsü en yüksek ilişkileri göstermiştir.
Temel psikolojik ihtiyaç doyumsuzluğu ise en çok dağınık kimlik statüsünün ruminatif
araştırma ile birleştiği kombinasyonda gerçekleşmiştir. Bu sonuçlar, Öz-Belirleme
Kuramı çerçevesinde kimlik statülerinin başarıyla yordanabildiğini göstermektedir.
Seçeneklerin araştırılması ve bağlanma gibi en optimal kimlik sonuçlarının özerk, ilişkili
ve yetkin hisseden bireylerde; saplantılı bir şekilde dağınık kimlik sonucunun ise temel
psikolojik ihtiyaçların doyumsuzluğunda gerçekleşiyor olması Öz-Belirleme Kuramının
kimlik gelişimini ele almada anlamlı bir çerçeve sunduğunu göstermektedir. Bu bakış
açısı ile tutarlı bir şekilde, Faye ve Sharpe (2008) tarafından gerçekleştirilen araştırmada
da özerklik ve yetkinlik ihtiyaçlarının kimlik duygusu gelişiminde anlamlı sonuçlar
gösterdiği bulgulanmıştır.
Temel psikolojik ihtiyaçların doyumunun gençlerin kimlikleri üzerindeki etkileri
farklı bağlamlarda da incelenmiştir. Coatsworth ve Conroy (2009), yüzme takımı
koçunun özerklik desteğinin psikolojik ihtiyaç doyumunu; ihtiyaçların da gençlerin
kimlik yansıtması (identity reflection; kişinin kimliği hakkında düşünmesi) düzeyini
yordadığını göstermişlerdir. Bir başka çalışmada ise, üniversiteyle özdeşleşme aracı
değişken olarak ele alınmış ve üniversitede temel psikolojik ihtiyaçların doyumunun
dolaylı olarak gençlerin kimlik karmaşası düzeyini negatif yönde anlamlı olarak
yordadığı rapor edilmiştir (Greenaway, Amiot, Louis ve Bentley, 2017). Reed-Fitzke ve
Lucier-Greer (2021) tarafından gerçekleştirilen araştırmada ise temel psikolojik ihtiyaç
doyumunun düşük ve yüksek olduğu gruplarda mesleki kimlik düzeyleri açısından
anlamlı farklılık bulunmuştur.
Özetle, bu başlık altında sunulan araştırmalardan temel psikolojik ihtiyaçların
kimlik stilleriyle ve kimlik stilleri ile bağlantılı olan farklı birtakım kimlik değişkenleri
ile anlamlı ilişkiler gösterdiği anlaşılmaktadır. Alanyazında bu ilişkilerin anababalık
stilleri ve davranışları ile beraber ele alındığı araştırıldığı çalışmalar da mevcuttur. Bu
çalışmalar ise bir sonraki başlık altında sunulacaktır.

42
Anababalık, Temel Psikolojik İhtiyaç Doyumu ve Kimlik ile İlgili Araştırmalar

Anababalık, temel psikolojik ihtiyaçların doyumu ve kimliğe ilişkin ayrı ayrı


ortaya konan ve önceki başlıklar altında incelenmiş araştırmalara ek olarak, alanyazında
bu değişkenlerin bir arada incelendiği araştırmalar da yer almaktadır.
Doğrudan kimlik stilleri ile gerçekleştirilmemiş olsa da ilişkili bir kavram olan
kimlik statüsü ile temel psikolojik ihtiyaçları, anababa davranışları ile ilişkili olarak ele
alınan çalışmaların alanyazında daha fazla mevcut olduğunun söylenmesi mümkündür.
Bu şekilde kavramsallaştırılan bir çalışmada anababanın destekleyici davranışları, temel
psikolojik ihtiyaçların doyumu aracılığıyla seçeneklerin araştırılmasını pozitif yönde ve
seçeneklerin ruminatif (saplantılı) araştırılmasını negatif yönde yordamışken, anababanın
engelleyici davranışları ise temel psikolojik ihtiyaçların doyumsuzluğu aracılığıyla içsel
yatırım/bağlanma (commitment) değişkenini negatif yönde yordamıştır (Cordeiro vd.
2018). Bu çalışma, anababa davranışları ile kimliğe ilişkin araştırmalar yapmanın ve karar
vermenin Öz-Belirleme Kuramı bakış açısıyla anlaşılabileceğini göstermektedir.
Türk örnekleminde gerçekleştirilmiş olan Erçelik ve Dost-Gözkan (2020)’ın
çalışmasında da benzer şekilde, beliren yetişkinlik dönemindeki katılımcılarının kimlik
statülerini yordamak üzere Öz-Belirleme Kuramı temelinde oluşturulan model test
edilmiştir. Anne ile ilişkide temel psikolojik ihtiyaçların (yalnızca yetkinlik) doyumu,
başarılı kimlik ile pozitif yönde ilişkiliyken moratoryum ile negatif yönde ilişkili
bulunmuştur. Baba ile ilişkide ilişki ihtiyacının doyumu ise ipotekli kimlik ile ilişkili
bulunmuştur. Bu bulgular, anababalık ve kimlik arasındaki birtakım ilişkilerin Öz-
Belirleme Kuramı çerçevesinde temel psikolojik ihtiyaç doyumu perspektifinden
açıklanabileceğini göstermektedir.
Smits, Soenens, Vansteenkiste, Luyckx ve Goossens (2010) çalışmalarında
ergenlerin kimlikleri üzerine düşünme ve akıl yürütme biçimlerinin altında yatan
motivasyon türünü (özerk ve kontrollü motivasyon), anababa özerklik desteğini ve ergen
kimlik stilini Öz-Belirleme Kuramı çerçevesinde kavramsallaştırarak ele almıştır.
Çalışma sonucunda özerkliği destekleyici anababalık bilgi yönelimli kimlik stili ile
pozitif; norm yönelimli kimlik stili ile negatif yönde ilişki göstermiştir. Bunun yanı sıra
ergenin kimlik stilinin altında yatan motivasyon türleri özerkliği destekleyici anababalık
ile daha da güçlü ilişkiler göstermiştir: Özerklik desteği, özerk motivasyon ile pozitif;
kontrollü motivasyon ile negatif yönde ilişkili bulunmuştur. Bir başka deyişle,
anababanın özerkliği destekleyici davranışları ergenlerin kimliklerini sosyal-bilişsel

43
olarak yapılandırmasının altında yatan motivasyonları etkilemektedir. Temel Psikolojik
İhtiyaçlar Kuramından farklı bir mini-teori ile ele alınmış olsa da, bu araştırma Öz-
Belirleme Kuramın altında yer alan bir diğer mini-teori ile çalışılmış olması dolayısıyla
aslında kuramın anababa davranışları ve kimlik stilleri ile ilişkili olarak faydalı bir
çerçeve sunabildiğini göstermektedir.
İlgili alanyazın incelendiğinde, mevcut araştırmadaki tüm değişkenleri bir arada
ele alan bir çalışma olmadığı; fakat kimlik statüleri ile gerçekleştirilmiş çalışmaların
çoğunlukta olduğu görülmektedir. Ancak, hem kimlik stillerinin hem de algılanan
anababalığın da temel psikolojik ihtiyaç doyumunun da ilişkilerini gösteren çalışmalar
alanyazında mevcuttur. Bunun yanında, temel psikolojik ihtiyaç doyumu ile olmasa da
Öz-Belirleme Kuramı altında yer alan bir başka mini-teoriden faydalanılarak anababalık
ve kimlik stilleri ilişkisi de gösterilmiştir. Dolayısıyla mevcut araştırmadaki değişkenlerin
birbiriyle ilişkili olduğu, alanyazından alınan destek dolayısıyla, rahatça söylenebilir.
Ancak, tüm bu kavramların bir arada alındığı bir çalışma olması bakımından kimlik
stilleri konusundaki literatürün güçlendirilmesi ve Türk katılımcılarla gerçekleştirilmesi
açısından çalışmanın alanyazına anlamlı bir katkıda bulunacağı düşünülmektedir.

44
BÖLÜM 3

YÖNTEM

Bu kısımda araştırmanın yöntemine ilişkin bilgiler verilmiştir. İlk olarak,


araştırmanın modeli ve çalışma grubu açıklanmıştır. Ardından, veri toplama araçlarının
içeriği ve psikometrik özellikleri tanıtılmıştır. Son olarak, toplanan verilerin
çözümlenmesi sürecinin nasıl gerçekleştirileceğine ilişkin bilgiler sunulmuştur.

Araştırmanın Modeli

Bu araştırma, nicel yöntemle tasarlanmış, yordayıcı korelasyonel araştırma


modelinde bir çalışmadır. Bu çalışmada ölçülen değişkenlere deneysel bir
manipülasyonda bulunulmaksızın regresyon analizleri ile doğrudan ve dolaylı etkilere
ilişkin ipuçları elde edilmesi planlanmaktadır.
Çalışma kapsamında yapısal eşitlik modeli kullanılmıştır. Yapısal eşitlik
modelinin tercih edilme nedeni, regresyona kıyasla hata varyansının daha düşük olması
ve yapılar arasında var olan ilişkilerin altında yatan mekanizmaların anlaşılmasını
sağlamasıdır (Sümer, 2000; Şimşek, 2007). Anababanın katılım ve özerklik desteği
davranışları dışsal (yordayıcı, bağımsız); temel psikolojik ihtiyaç doyumu aracı; kaçınma,
bilgi ve norm yönelimli kimlik stilleri içsel (yordanan; bağımlı) değişken olarak
belirlenmiştir. Temel psikolojik ihtiyaç doyumunun, anababa davranışları ile gençlerin
kimlik stilleri arasındaki ilişkiye aracılık ettiği bir hipotetik model sınanmıştır.

Çalışma Grubu

Araştırma kapsamında Ankara Üniversitesi, Başkent Üniversitesi ve Gazi


Üniversitesi’nden toplam 323 katılımcıya ulaşılmıştır. Yaşı büyük olan, birinci sınıftan
daha üst sınıflarda öğrenim gören, ölçeklerin çoğunluğunu boş bırakan ya da uç yanıtlar
nedeniyle normal dağılım dışında yer alan katılımcılar (58 kişi) analiz dışı bırakılmıştır.

45
Dolayısıyla bu araştırmanın çalışma grubu 265 üniversite öğrencisinden oluşmaktadır.
Çalışma grubunun sosyo-demografik özellikleri Tablo 1’de özetlenmiştir:

Tablo 1.
Çalışma Grubunun Sosyo-Demografik Özellikleri
Frekans Yüzde
Değişken
(f) (%)
Cinsiyet
Kadın 223 84,2
Erkek 42 15,8
Toplam 265 100
̄
Yaş (X=19,37 sd=1,09)
Algılanan SED
Düşük 11 4,2
Ortanın altı 24 9,1
Orta 195 73,6
Ortanın üstü 35 13,2
Yüksek - -
Toplam 265 100
Yaşamın çoğunun geçirildiği yerleşim birimi
Köy 20 7,5
Kasaba 8 3,0
İlçe 76 28,7
İl 74 27,9
Büyükşehir 87 32,8
Toplam 265 100
Anne eğitim durumu
Okuma-yazma bilmiyor 9 3,4
İlkokul 115 43,4
Ortaokul 40 15,1
Lise 61 23,0
Önlisans 8 3,0
Lisans 27 10,2
Lisansüstü 5 1,9
Toplam 265 100
Baba eğitim durumu
Okuma-yazma bilmiyor - -
İlkokul 67 25,3
Ortaokul 46 17,4
Lise 61 23,0
Önlisans 17 6,4
Lisans 67 25,3
Lisansüstü 7 2,6
Toplam 265 100

46
Verilerin Toplanması

İlk olarak, veri toplama süreci başlatılmadan önce Ankara Üniversitesi Etik
Kurulundan onay alınmıştır (Bkz. EK 1). Veriler, 10-20 Mart 2021 tarihleri arasında
çevrimiçi dersler sırasında sorumlu öğretim üyesinden izin alınarak toplanmıştır. Ders
saatinin sonunda öğrencilere araştırma hakkında bilgi sunularak ve soruları yanıtlanarak
yaklaşık 10 dakika süren uygulamalar gerçekleştirilmiştir. Ölçek formu uygulamalarında,
katılımcılar çalışmaya ilişkin bilgilendirildikten sonra gönüllülük esasına dayalı olarak,
katılmak isteyen öğrencilerden çevrimiçi ölçekler aracılığı ile veri toplanmıştır.
Bilgilendirilmiş onam yazısının altında yer alan kutucuğun işaretlenmediği durumda
çalışmaya devam edilememiş; bu yolla tüm katılımcılardan bilgilendirilmiş onam
alınmıştır.
Araştırmanın verileri toplanırken, katılımcıların sosyal-demografik bilgilerinin
toplanması amacı ile oluşturulan Kişisel Bilgi Formu uygulanmıştır. Ayrıca, Anne Baba
Algısı Ölçeği, Psikolojik İhtiyaçların Doyumunda Denge Ölçeği ve Kimlik Stilleri
Ölçeği-5, uyarlayan araştırmacıların izinleri alınarak kullanılmıştır.

Kişisel Bilgi Formu

Katılımcıların demografik bilgilerinin alınması amacıyla bu araştırma kapsamında


hazırlanan Kişisel Bilgi Formu’nda (Bkz. EK 2) katılımcılardan şu bilgiler alınmıştır:
Yaş, cinsiyet, algılanan sosyo-ekonomik düzey (düşük, ortanın altı, orta, ortanın üstü,
yüksek), bölüm, yaşamın çoğunun geçirildiği yerleşim birimi (köy, kasaba, ilçe, il,
büyükşehir) anne babanın eğitim durumu (okuma-yazma bilmiyor, ilkokul, ortaokul, lise,
önlisans, üniversite, lisansüstü), anne babanın medeni durumu (evli, boşanmış, vefat
etmiş vb.), ailedeki çocuk sayısı, doğum sırası.

Anne Baba Algısı Ölçeği

Robbins (1994) tarafından geliştirilen Anne Baba Algısı Ölçeği (Perception of


Parent Scale – POPS), 14-18 yaş aralığındaki ergenlerin algıladıkları anababalık
davranışlarını ölçmek üzere tasarlanmıştır. Ölçekte anne ve baba için iki ayrı form ve üçer
tane alt boyut bulunmaktadır. Ölçek, özerklik desteği, katılım, yakınlık olmak üzere anne

47
ve babalar için toplamda 6 alt boyuttan oluşmaktadır. Orijinal ölçeğin Cohen’s Alfa iç
tutarlık katsayıları anne için .75 ve baba için .84 olarak bildirilmiştir.
Ölçek Kocayörük (2012a) tarafından Türkçeye uyarlanmıştır. Ölçekte yer alan alt
boyutlar; “anne katılımı, anne otonomi desteği, anne yakınlığı, baba katılımı, baba
otonomi desteği ve baba yakınlığı”dır ve toplamda 42 maddeden (anne için 21 ve baba
için 21 madde) oluşmaktadır. Maddeler, 7’li Likert tipindedir ve “tamamen yanlış” (1) ve
“tamamen doğru” (7) şeklinde derecelendirilmektedir. Ölçeğin katılım ve özerklik desteği
faktörlerinde 3’er, yakınlık faktöründe ise 2’şer ters madde bulunmaktadır. Bu maddeler
ters puanlanarak toplam puana dahil edilmektedir. Uyarlama çalışmaları sonucunda
Cronbach alfa iç tutarlık değerleri anne için .91; baba için .93’tür.
Kocayörük (2012a), ölçeğin uyarlanması sürecinde hem anne hem de baba
formunda ters puanlanan Madde 21’in (“Babam, benim birçok ihtiyacıma yeterince
duyarlı değildir.”) tersine çevrilerek puanlandığı durumda beklenmedik şekilde madde
toplam korelasyonunun negatif olduğunu ve Cronbach Alfa katsayısını düşürdüğünü
rapor etmiştir. Mevcut çalışmada da Madde 21’in aynı sorunu gösterdiği tespit edilmiş ve
analiz dışı bırakılmıştır.
Mevcut çalışmada bu ölçeğin Cronbach Alfa güvenirlik katsayıları
hesaplandığında anne formunda ölçeğin tümü için .952; katılım, özerklik desteği ve
yakınlık alt boyutları için sırasıyla .908, .895 ve .845 olarak bulunmuştur. Baba formunda
ise Cronbach Alfa değerleri ölçeğin tümü için .962; katılım, özerklik desteği ve yakınlık
alt boyutları için sırasıyla .925, .915 ve .873 olarak bulunmuştur.
Ölçeğin alt boyutlarında yer alan maddelerden bazıları şunlardır: “Annem/babam
mümkün olduğunca kendi seçimlerimi yapmama izin verir.” (Özerklik desteği alt
boyutu), “Annem/babam genellikle benimle ilgilenmeyecek kadar meşguldür.” (Katılım
alt boyutu; ters puanlanan madde), “Annem beni olduğum gibi kabul eder ve sever.”
(Yakınlık alt boyutu).
Bu araştırmada söz konusu ölçeğin özerklik desteği ve katılım alt boyutları
altlarında yer alan maddelerin toplam puanları alınarak kullanılmıştır.

Psikolojik İhtiyaçların Doyumunda Denge Ölçeği

Sheldon ve Hilpert (2012) tarafından geliştirilen Psikolojik İhtiyaçların


Doyumunda Denge Ölçeği, Öz-Belirleme Kuramı’nda tanımlanmakta olan temel
psikolojik ihtiyaçların (yeterlik, özerklik, ilişki gereksinimlerinin) doyumunu ve

48
engellenmesini ölçmek üzere geliştirilmiştir. Ölçek, 5’li Likert tipinde 18 maddeden
oluşmaktadır.
Ölçek, 3 boyutlu ve 6 boyutlu olarak iki farklı şekilde kullanılabilmektedir. 3
boyutlu modelde alt boyutlar “özerklik, yeterlik ve ilişkisellik”tir. Orijinal ölçekte bu
boyutlar için iç tutarlık katsayısı sırasıyla; .78, .79 ve .78 olarak bulunmuştur. 6 boyutlu
modelde ise alt boyutlar özerklik ihtiyaç doyumu, özerklik ihtiyaç doyumsuzluğu,
ilişkisellik ihtiyaç doyumu, ilişkisellik ihtiyaç doyumsuzluğu, yeterlik ihtiyaç doyumu ve
yeterlik ihtiyaç doyumsuzluğu” şeklindedir. Orijinal ölçek geliştirme çalışmasında iç
tutarlık katsayıları .69, .70, .71, .85, .71 ve .70 olarak bildirilmiştir. Ölçekte ters puanlanan
herhangi bir madde yer almamaktadır.
Psikolojik İhtiyaçların Doyumunda Denge Ölçeği Kardaş ve Yalçın (2018)
tarafından Türkçeye uyarlanmıştır. Uyarlama sonucunda, 3 boyutlu modelde “özerklik,
yeterlik ve ilişkisellik” alt boyutlarında iç tutarlık değerleri sırasıyla .74, .71 ve .70 olarak
bulunmuştur.
Uyarlama sonucunda, “özerklik ihtiyaç doyumu, özerklik ihtiyaç doyumsuzluğu,
ilişkisellik ihtiyaç doyumu, ilişkisellik ihtiyaç doyumsuzluğu, yeterlik ihtiyaç doyumu ve
yeterlik ihtiyaç doyumsuzluğu” olarak 6 boyutlu modeli için iç tutarlılık değerleri sırası
ile; .65, .72, .73, .68, .70 ve .63 olarak bulunmuştur.
Bu çalışmada ölçeğin 3 boyutlu modeli kullanılmıştır. Mevcut araştırmada
gerçekleştirilen iç tutarlık analizi sonucunda Cronbach Alfa değerleri tüm ölçek için .86;
ilişki, yetkinlik ve özerklik için sırasıyla .69, .78 ve .81 olarak bulunmuştur
Ölçeğin alt boyutlarında yer alan maddelerden bazıları şunlardır: “Beni
önemseyen ve benim önemsediğim insanlarla aramda bir bağ hissederim.” (İlişki alt
boyutu), “İstediğimin aksine bazı şeyleri yapmak zorunda kalırım.” (Özerklik alt boyutu),
“Aldığım zor görevleri veya projeleri başarıyla tamamlarım.” (Yeterlik alt boyutu).

Kimlik Stilleri Ölçeği-5

Kimlik Stilleri Ölçeği-5 (KSÖ-5), ölçeğin daha önceki versiyonunun (Kimlik


Stilleri Ölçeği-3) Berzonsky, Soenens, Luyckx, Smits, Papini ve Goossens (2013)
tarafından revize edilmesi ile oluşturulmuştur. Bu ölçek, kimliğin sosyal bilişsel modeline
dayalı olarak kimlik stillerini üçlü sınıflandırmaya göre ölçmektedir. Ölçek üç alt
boyuttan oluşmaktadır: Kaçınma yönelimli, bilgi yönelimli ve norm yönelimli kimlik
stili. Her bir alt boyutta 9 madde bulunmaktadır ve ölçek toplamda 27 adet 5’li Likert tipi

49
maddeden oluşmaktadır. Orijinal ölçek geliştirme çalışmaları sonucunda her bir alt boyut
için iç tutarlık katsayıları sırası ile .87, .80 ve .85 olarak bildirilmiştir. Ölçekten toplam
puan alınmamaktadır. Ölçekteki her alt boyut için ayrı bir toplam puan hesaplanmaktadır.
Geliştirme çalışmalarında ölçek, Kimlik Stili Envanteri (Identity Style Inventory) olarak
adlandırılmaktadır ve her bir alt boyutu bağımsız yapıları ölçmekte, ölçeğin tamamından
toplam puan elde edilmemektedir.
Ölçek, Morsünbül, Uçar ve Konal (2020) tarafından Türkçeye uyarlanmıştır.
Ölçeğin uyarlanması sonucunda iç tutarlık katsayıları kaçınma yönelimli stil, bilgi
yönelimli stil ve norm yönelimli stil alt boyutları için sırasıyla; .74, .79 ve .73 olarak
bulunmuştur.
Kimlik Stilleri Ölçeği-5’in bu tez çalışması kapsamında gerçekleştirilen iç tutarlık
analizi sonucunda Cronbach Alfa katsayıları kaçınma alt boyutu için .698, bilgi alt boyutu
için .773 ve norm alt boyutu için .714 olarak bulunmuştur.
Ölçek alt boyutlarından örnek maddeler şu şekilde verilebilir: “Geleceğim
hakkında şu anda düşünmüyorum, bunun için daha çok uzun süre var.” (Kaçınma
yönelimli kimlik stili alt boyutu), “Yaşamımla ilgili bir karar vermeden önce farklı
kaynaklardan bilgi edinmek ve değerlendirmek benim için önemlidir.” (Bilgi yönelimli
kimlik stili alt boyutu), “Her zaman neye inanacağımı ve inanmayacağımı bildim; hiçbir
zaman inançlarım hakkında gerçekten şüpheye düşmedim.” (Norm yönelimli kimlik stili
alt boyutu).

Verilerin Çözümlenmesi

Veriler SPSS 22 ve LISREL 8.7 paket yazılımları kullanılarak analiz edilmiştir.


Araştırma kapsamında aracılığın test edilmesi için Yapısal Eşitlik Modellemesi
kullanılmıştır.
Bu analizin gerçekleştirilmesi için, öncelikle verilerin hazırlanması ve
uygunluğunun kontrol edilmesi gerekmektedir. Bu sürecin titizlikle gerçekleştirilmesi
çalışma sonuçlarının sağlıklı olması açısından çok önemlidir (Çokluk, Şekercioğlu ve
Büyüköztürk, 2018). Dolayısıyla analiz sürecinde ilk olarak veri seti taranarak kayıp
değerler incelenmiştir. 4 katılımcının verileri, anne ya da baba formundan birini boş
bırakmış olmaları nedeniyle analiz dışı bırakılmıştır. Anne ya da babasını kaybetmiş olan
bu katılımcıların ilgili ölçek maddeleri dışında sistematik şekilde boş bırakılan ölçek

50
maddesine rastlanmamıştır. Ölçeklerde bir ya da iki maddenin boş bırakıldığı az sayıdaki
katılımcıların ilgili madde puanına ise ortalama değer atanmıştır.
Kayıp değerlerin incelenmesinin ardından, katılımcıların yaş dağılımları
incelenmiş ve hedef yaş grubunun dışında kalan ve 25-60 yaşlarındaki 22 katılımcının
verileri de veri setinden çıkarılmıştır. Aynı şekilde veriler ders saatlerinde toplandığı için,
üst sınıflarda öğrenim gören ama bu dersi tekrar alan 15 katılımcı da veri setinden
çıkarılmıştır.
Bu işlemlerin ardından uç değerler incelenmiştir. İlk olarak, analizde kullanılacak
olan alt boyutların tek değişkenli uç değerleri standart Z puanı hesaplanarak
belirlenmiştir. ±3’ün dışında kalan Z puanlarına sahip veriler, uç değer olarak kabul
edilmiş ve bu şekilde 13 katılımcıdan alınan ölçüm analiz dışı bırakılmıştır.
Tek değişkenli uç değerlerin temizlenmesinin ardından, Mahalanobis Uzaklığı
hesaplanarak, çok değişkenli uç değerler tespit edilmiştir. Bunun için kaçınma, bilgi ve
norm yönelimli kimlik stili alt boyutları olan her bir bağımlı değişken için ayrı ayrı olacak
şekilde Mahalanobis değerleri ve bu değerlerin Ki-Kare tablosunda kritik değerler temel
alınarak .001’den küçük olan değerlere denk düşen bir ölçüm analiz dışı bırakılmıştır.
Bu adımlar sonucunda verilerin temizlenmesi işlemi tamamlanmıştır. Bunun
sonucunda veri setinde kalan 265 katılımcı ile analizlere devam edilmiştir. 265 ölçümden
oluşan veri seti için tanımlayıcı istatistiksel değerler normallik açısından incelenmiştir.
Veri setlerinin tek değişkenli normallik gerekliliğini karşılayıp karşılamadığını
incelemek için birden çok yöntem bulunmaktadır; Q-Q grafiği, basıklık-çarpıklık
katsayıları, normallik testleri gibi (Çokluk vd., 2018). Mevcut çalışmada, dağılımın tek
değişkenli normalliği basıklık-çarpıklık katsayıları aracılığıyla incelenmiştir. George ve
Mallery (2010), basıklık ve çarpıklık katsayıları için ±2 aralığında yer alan değerlerin,
verilerin normal dağılım gösterdiğinin kabul edilmesi için yeterli olduğunu
belirtmektedir. Bu araştırmanın verileri, çalışmada kullanılan ölçeklerin alt boyutları için
çarpıklık ve basıklık değerleri açısından incelenmiş ve bu değerler Tablo 2’de
sunulmuştur.

51
Tablo 2.
Değişkenlerin Betimsel İstatistik Değerleri
Değişken N X̄ SS Basıklık Çarpıklık
Anne Katılımı 265 34.83 6.91 .97 -1.24
Anne Özerklik Desteği 265 46.26 8.67 .46 -.86
Anne Yakınlığı 265 34.81 6.62 -1.12 .60
Baba Katılımı 265 29.32 9.39 -.75 -.47
Baba Özerklik Desteği 265 42.45 10.44 -.16 -.62
Baba Yakınlığı 265 31,35 8.15 -.56 -.58
İlişki 265 23.85 3.53 -.13 -.56
Yetkinlik 265 22.35 3.86 .40 -.32
Özerklik 265 20.06 4.95 -.35 -.22
Kaçınma Yönelimli Kimlik Stili 265 24.51 5.43 .14 .30
Bilgi Yönelimli Kimlik Stili 265 37.05 3.98 -.38 -.14
Norm Yönelimli Kimlik Stili 265 22.36 5.14 -.13 .67

Tablo 2’de görüldüğü üzere, araştırmada kullanılan ölçeklerin alt boyutlarının


basıklık ve çarpıklık değerleri açısından normal dağılım gösterdiği söylenebilir. Yalnızca
anne katılımının çarpıklık değeri 1’den biraz yüksektir; fakat yine de ±2 aralığında yer
almaktadır. Dolayısıyla veriler tek değişkenli normallik göstermektedir. Ardından
analize dahil olan değişkenler çoklu bağlantılılık için VIF değerleri incelenmiş ve veri
setinde böyle bir sorun olmadığı görülmüştür.
Bu işlemlerin yanı sıra gerçekleştirilecek yapısal eşitlik modellemesi için ek
olarak bir işlem yapılmıştır. Aralarındaki yapısal ilişkilerin araştırıldığı örtük
değişkenlerin (doğrudan ölçülmeyen yapılar), en az iki ya da üç gözlenen değişken
(doğrudan ölçülen maddeler ya da faktörler) bulundurması gerekir (Şimşek, 2007).
Ancak, tek faktörlü ve çok sayıda madde içeren ölçeklerde tüm maddelerin analize
sokulması modeldeki hataları ve riskleri arttırmaktadır. Bu nedenle, araştırmadaki tek
yapıdan oluşan değişkenler (kaçınma yönelimi, bilgi yönelimi ve norm yönelimi)
parselleme adı verilen bir işleme tabi tutulmuştur. Böylece bu değişkenlerin altında yer
alan her bir gözlenen değişken için 9 madde değil; 3 parsel atanmıştır. Parselleme, tek
faktörlü yapıların faktör benzeri şekilde boyutlara ayrılması işlemidir; gözlenen değişken
olan maddelerdense söz konusu grupların/parsellerin işleme sokulmasıdır. Parselleme
için alanyazında önerilen birden çok yöntem bulunmaktadır. Bu yöntemler arasından en
çok tercih edilenlerinden biri de ölçek maddelerinin madde toplam korelasyonunun
hesaplanıp, maddelerin bu değer bakımından dengeli bir şekilde parsellere dağıtılmasıdır
(Little vd., 2013; Akt. Güler ve Çetin, 2020). Bu araştırmada da maddeler kaçınma, bilgi
ve norm yönelimleri için ayrı ayrı Cronbach Alfa analizi gerçekleştirilmiş ve her ölçek de

52
üçer parsele bölünmüştür. Böylece bu yapıların her biri için gerekli üç gözlenen değişken
yapay olarak elde edilmiştir.
Özetle, araştırmadaki asıl analizlere geçilmeden önce veriler kayıp değerler, uç
değerler, tek değişkenli ve çok değişkenli normal dağılım, çoklu bağlantı probleminin
olmaması gibi analiz gereklilikleri açısından incelenmiş ve kaçınma, bilgi, norm yönelimi
ölçekleri için madde parselleme işlemi gerçekleştirilmiştir. İlk olarak, araştırmanın
amaçları doğrultusunda kimlik ve anababalık değişkenlerinde sosyo-demografik gruplar
arasındaki farklar t testi ve ANOVA ile incelenmiştir. Bunun ardından, araştırmanın
amacına uygun olarak Yapısal Eşitlik Modeli test edilmiştir.

53
BÖLÜM 4

BULGULAR VE YORUMLAR

Bu bölümde, araştırma kapsamında gerçekleştirilen analizler sonucunda elde


edilen bulgular sunulmuştur. Araştırma amaçlarında yer alan ve kimlik stilleri ile
algılanan anababa davranışlarının çeşitli sosyo-demografik farklarına ilişkin
gerçekleştirilen analizlerin bulguları yer almaktadır. Ardından araştırmanın ana amacını
oluşturan aracılığın sınanması için iki aşamalı YEM analizi gerçekleştirilmiştir. Bunun
için, ilk olarak modelde yer alan değişkenlerin maddelerini (gözlenen değişkenleri) içeren
ölçme modeli sınaması gerçekleştirilmiş; ardından ana model sınanmıştır. Takip eden
kısımda tüm bu bulgular sunulmaktadır.

Bulgular

Demografik Değişkenler ve Kimlik Stillerine İlişkin Bulgular

Araştırmada cevap aranan ilk soru, demografik değişkenlere göre kimlik


stillerinin dağılımının tespit edilmesi ve varsa farklılıkların ortaya konmasıdır. Bu
amaçla, farklı demografik özelliklere (cinsiyet, SED, yerleşim birimi, anababa eğitim
düzeyi) sahip grupların, kimlik stillerine ilişkin puan ortalamaları hesaplanmış ve Tablo
3’te sunulmuştur.

Tablo 3.
Kimlik Stillerine İlişkin Ortalama Puanlar
N Kaçınma Yönelimli Bilgi Yönelimli Norm Yönelimli
Kimlik Stili Ort. Kimlik Stili Ort. Kimlik Stili Ort.
SED
Düşük 11 27.27 36.54 19.00
Ortanın altı 24 25.21 36.67 23.04
Orta 195 24.18 37.15 22.24
Ortanın üstü 35 25.00 36.94 23.63
- Yüksek
(Devam ediyor)

54
Tablo 3 (Devam)

Kimlik Stillerine İlişkin Ortalama Puanlar


N Kaçınma Yönelimli Bilgi Yönelimli Norm Yönelimli
Kimlik Stili Ort. Kimlik Stili Ort. Kimlik Stili Ort.
Cinsiyet
Kadın 223 24.72 36.87 22.35
Erkek 42 23.40 38.02 22.40
Anne Eğitim Düzeyi
Okuma 9 21.56 37.33 20.44
yazma
bilmiyor
İlkokul 115 24.83 37.26 23.12
Ortaokul 40 25.40 36.32 22.60
Lise 61 24.23 37.33 21.56
Önlisans 8 23.87 39.37 20.12
Lisans 27 23.37 36.18 22.00
Lisansüstü 5 26.00 35.20 21.80
Baba Eğitim Düzeyi
Okuma 0 - - -
yazma
bilmiyor
İlkokul 67 23.73 37.75 22.92
Ortaokul 46 24.46 37.17 21.87
Lise 61 25.41 36.97 22.61
Önlisans 17 23.35 37.12 20.88
Lisans 67 24.72 36.42 21.97
Lisansüstü 7 25.29 36.29 25.43
Yerleşim Birimi
Köy – 28 24.18 37.07 24.71
Kasaba
İlçe 76 25.25 36.72 22.49
İl 74 23.90 27.70 21.13
Büyükşehir 87 24.48 36.78 22.54

Tablo 3’te görüldüğü gibi, kimlik stilleri ölçeğinden alınan puanların ortalamaları
açısından gruplar arasında farklılıklar vardır. Bu farklılıkların anlamlı olup olmadığının
tespit edilmesi için ANOVA ve t testi yapılmıştır. Cinsiyet, SED, yerleşim birimi, annenin
ve babanın eğitim düzeyi değişkenlerine göre ortalamalar arasındaki farkın anlamlı olup
olmadığı hesaplanmıştır.

Cinsiyete göre kimlik stillerinin farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek için t testi


yapılmış ve sonuçlar Tablo 4’te sunulmuştur.

55
Tablo 4
Kadın ve Erkek Öğrencilerde Kimlik Stili Puanlarının Farkına İlişkin t Testi Sonuçları
Değişken Ortalama
Grup N X̄ ss t sd p
Farkı
Kaçınma Kadın 223 24.72 5.43 1.31 1.44 263 0.15
Erkek 42 23.40 5.38
Bilgi Kadın 223 36.87 3.92 -1.15 -1.73 263 0.08
Erkek 42 38.02 4.19
Norm Kadın 223 22.35 5.02 -0.50 -0.06 263 0.95
Erkek 42 22.40 5.80

Tablo 4’te verilen t testi sonuçları incelendiğinde, grup ortalamaları arasındaki


farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı görülmektedir [t (223)= 1.44; -1.73; -.06,
p<.05]. Dolayısıyla kadın ve erkeklerin kaçınma, bilgi ve norm yönelimli kimlik stilleri
açısından farklılaşmadığı söylenebilir.
Yerleşim birimi, SED, anne-baba eğitim düzeyi değişkenlerine göre kimlik
stillerinin farklılaşıp farklılaşmadığını tespit etmek için de ANOVA analizi yapılmış ve
sonuçlar Tablo 5’te sunulmuştur.

Tablo 5
Kimlik Stillerinde Sosyo-Demografik Gruplar Arası Farklara İlişkin ANOVA Sonuçları
Kimlik Stili Değişken Varyans Kareler Kareler
Sd F p
Kaynağı Toplamı Ortalaması
Kaçınma Yerleşim Gruplar arası 71.81 3 23.94 0.81 0.49
Birimi Grup içi 7714.42 261 29.56
Toplam 7786.23 264
Bilgi Yerleşim Gruplar arası 45.90 3 15.30 0.97 0.41
Birimi Grup içi 4129.36 261 15.82
Toplam 4175.26 264
Norm Yerleşim Gruplar arası 270.26 3 90.09 3.51* 0.02
Birimi Grup içi 6700.96 261 25.67
Toplam 6971.22 264
Kaçınma SED Gruplar arası 125.37 3 41.79 1.42 0.24
Grup içi 7660.86 261 29.35
Toplam 7786.23 264
Bilgi SED Gruplar arası 8.63 3 2.88 0.18 0.91
Grup içi 4166.63 261 15.96
Toplam 4175.26 264
Norm SED Gruplar arası 194.42 3 64.81 2.50 0.06
Grup içi 6776.80 261 25.96
Toplam 6971.22 264
(Devam ediyor)

56
Tablo 5 (Devam)
Kimlik Stillerinde Sosyo-Demografik Gruplar Arası Farklara İlişkin ANOVA Sonuçları
Kimlik Stili Değişken Varyans Kareler Kareler
Sd F p
Kaynağı Toplamı Ortalaması
Kaçınma Anne Eğitim Gruplar arası 175.92 6 29.32 0.99 0.43
Düzeyi Grup içi 7610.30 258 29.50
Toplam 7786.23 264
Bilgi Anne Eğitim Gruplar arası 112.12 6 18.69 1.19 0.31
Düzeyi Grup içi 4063.14 258 15.75
Toplam 4175.26 264
Norm Anne Eğitim Gruplar arası 186.38 6 31.06 1.18 0.32
Düzeyi Grup içi 6784.84 258 26.30
Toplam 6971.22 264
Kaçınma Baba Eğitim Gruplar arası 119.97 5 23.99 0.81 0.54
Düzeyi Grup içi 7666.25 259 29.60
Toplam 7786.23 264
Bilgi Baba Eğitim Gruplar arası 64.54 5 12.91 0.81 0.54
Düzeyi Grup içi 4110.72 259 15.87
Toplam 4175.26 264
Norm Baba Eğitim Gruplar arası 149.40 5 29.88 1.13 0.34
Düzeyi Grup içi 6821.82 259 26.34
Toplam 6971.22 264
p<.05
Tablo 3’te gruplar arasında ortalama farkları görülmüş olsa da Tablo 5’te
görüldüğü gibi, ANOVA sonucunda yalnızca norm yönelimli kimlik stili için yerleşim
birimi grupları arasında anlamlı fark tespit edilmiştir (p<.05). Norm yönelimindeki
anlamlı farkın hangi yerleşim birimi grupları arasında olduğunun anlaşılması için Post-
Hoc testlerinden LSD Testi uygulanmıştır. Bu analizlerin sonucu Tablo 6’da
sunulmaktadır.

Tablo 6
Yerleşim Birimlerinde Norm Yönelimli Kimlik Stili Puanlarının Farkına İlişkin ANOVA
ve Post-Hoc Testi Sonuçları
Varyans Kareler Kareler
Sd F p Anlamlı Fark
Kaynağı Toplamı Ortalaması
Gruplar arası 270.26 3 90.09 3.51 .016 Köy-Kasaba > İlçe
Grup içi 6700.96 261 25.67 Köy-Kasaba > İl
Toplam 6971.22 264 Köy-Kasaba > Büyükşehir

Tablo 6’da sunulmuş olan bulgulara göre, gruplar arası norm yönelimi puanı
ortalamaları, anlamlı düzeyde farklılaşmaktadır [F(3,261) = 3.51; p<.05]. Tablo 6’da da
görüldüğü gibi, köy ve kasabalarda büyüyen gençler; ilçe, il ve büyükşehirlerde yetişen
gençlere kıyasla daha yüksek puan ortalamalarına sahiptirler. Dolayısıyla küçük yerleşim

57
birimlerinde büyüyen gençlerin, daha büyük yerleşim birimlerinde büyüyen gençlere
kıyasla daha fazla norm yönelimi gösterdikleri söylenebilir.

Demografik Değişkenler ve Algılanan Anababa Davranışlarına İlişkin Bulgular

Araştırmada cevap aranan ikinci soru, demografik değişkenlere göre algılanan


anababa davranışlarının dağılımını tespit etmek ve varsa farklılıkları ortaya koymaktır.
Bu amaçla, farklı demografik özelliklere (cinsiyet, SED, yerleşim birimi, anababa eğitim
düzeyi) sahip grupların, algıladıkları anababa davranışlarına ilişkin puan ortalamaları
hesaplanmış ve Tablo 7’de sunulmuştur.

Tablo 7
Algılanan Anababa Davranışlarına İlişkin Betimsel İstatistikler
Grup N Anne Anne Baba Baba
Özerklik Katılımı Ort. Özerklik Katılımı
Desteği Ort. Desteği Ort. Ort.
SED
Düşük 11 39.91 33.09 36.64 27.73
Ortanın altı 24 41.33 33.58 34.29 25.37
Orta 195 43.61 34.77 39.64 29.52
Ortanın üstü - 35 44.89 36.51 41.49 31.43
Yüksek
Cinsiyet
Kadın 223 42.79 34.23 39.09 29.00
Erkek 42 46.73 38.00 40.22 31.02
Anne Eğitim Düzeyi
Okuma yazma 9 44.56 34.78 39.33 29.89
bilmiyor
İlkokul 115 42.60 33.85 38.91 28.09
Ortaokul 40 42.40 34.17 40.15 30.05
Lise 61 45.07 36.39 39.85 30.47
Önlisans 8 43.00 36.50 37.87 30.50
Lisans 27 44.30 35.41 38.78 30.56
Lisansüstü 5 44.20 37.60 38.20 28.40
Baba Eğitim Düzeyi
Okuma yazma 0 - - - -
bilmiyor
İlkokul 67 45.34 36.12 40.58 30.25
Ortaokul 46 42.72 34.26 37.20 27.67
Lise 61 42.31 33.54 39.25 28.85
Önlisans 17 42.94 35.41 39.71 30.82
Lisans 67 42.92 35.01 38.96 29.93
Lisansüstü 7 45.14 34.14 42.57 26.00
(Devam ediyor)

58
Tablo 7 (Devam)
Algılanan Anababa Davranışlarına İlişkin Betimsel İstatistikler
Grup N Anne Anne Baba Baba
Özerklik Katılımı Ort. Özerklik Katılımı
Desteği Ort. Desteği Ort. Ort.
Yerleşim Birimi
Köy – Kasaba 28 45.29 35.75 41.54 29.29
İlçe 76 42.08 33.60 39.62 30.35
İl 74 42.48 34.09 38.34 28.35
Büyükşehir 87 44.78 36.22 39.03 29.26

Tablo 7’de verilen ortalama puanlarda görüldüğü gibi, Anne Baba Algısı
Ölçeğinden alınan puanların ortalamaları açısından gruplar arasında farklar vardır. Bu
farkların anlamlı olup olmadığının tespit edilmesi için ANOVA ve t testi yapılmıştır. Bir
başka deyişle, cinsiyet, SED, yerleşim birimi, annenin ve babanın eğitim düzeyi
değişkenlerine göre algılanan anababa davranışı ortalama puanları arasındaki farkın
anlamlı olup olmadığı hesaplanmıştır. Gerçekleştirilen ANOVA sonuçları Tablo 8’de yer
almaktadır.

Tablo 8
Algılanan Anababa Davranışlarında Sosyo-Demografik Gruplar Arası Farklara İlişkin
ANOVA Sonuçları
Anababa Değişken Varyans Kareler Kareler
Sd F p
Davranışı Kaynağı Toplamı Ortalaması
Anne Yerleşim Gruplar arası 460.51 3 153.50 1.10 0.12
Özerklik Birimi Grup içi 20153.60 261 77.22
Desteği Toplam 20614.10 264
Baba Yerleşim Gruplar arası 221.90 3 73.97 0.64 0.59
Özerklik Birimi Grup içi 30259.08 261 115.93
Desteği Toplam 30480.98 264
Anne Yerleşim Gruplar arası 345.42 3 115.14 2.45 0.06
Katılımı Birimi Grup içi 12280.60 261 47.05
Toplam 12626.01 264
Baba Yerleşim Gruplar arası 151.22 3 50.41 0.57 0.64
Katılımı Birimi Grup içi 23132.46 261 88.63
Toplam 23283.68 264
Anne SED Gruplar arası 322.22 3 107.41 1.38 0.25
Özerklik Grup içi 20291.88 261 77.75
Desteği Toplam 20614.10 264
(Devam ediyor)

59
Tablo 8 (Devam)
Algılanan Anababa Davranışlarında Sosyo-Demografik Gruplar Arası Farklara İlişkin
ANOVA Sonuçları
Anababa Değişken Varyans Kareler Kareler
Sd F p
Davranışı Kaynağı Toplamı Ortalaması
Baba SED Gruplar arası 869.12 3 289.70 2.55 0.06
Özerklik Grup içi 29611.86 261 113.45
Desteği Toplam 30480.98 264
Anne SED Gruplar arası 170.46 3 56.82 1.19 0.31
Katılımı Grup içi 12455.56 261 47.72
Toplam 12626.01 264
Baba SED Gruplar arası 565.01 3 188.34 2.16 0.09
Katılımı Grup içi 22718.67 261 87.04
Toplam 23283.68 264
Anne Anne Eğitim Gruplar arası 321.42 6 53.57 0.68 0.66
Özerklik Düzeyi Grup içi 20292.68 258 78.65
Desteği Toplam 20614.10 264
Baba Anne Eğitim Gruplar arası 94.09 6 15.68 0.13 0.99
Özerklik Düzeyi Grup içi 30386.88 258 117.78
Desteği Toplam 30480.98 264
Anne Anne Eğitim Gruplar arası 345.92 6 57.65 1.21 0.30
Katılımı Düzeyi Grup içi 12280.09 258 47.60
Toplam 12626.01 264
Baba Anne Eğitim Gruplar arası 337.14 6 56.19 0.63 0.70
Katılımı Düzeyi Grup içi 22946.55 258 88.94
Toplam 23283.68 264
Anne Baba Eğitim Gruplar arası 385.37 5 77.07 0.99 0.43
Özerklik Düzeyi Grup içi 20228.73 259 78.10
Desteği Toplam 20614.10 264
Baba Baba Eğitim Gruplar arası 399.415 5 79.88 0.69 0.63
Özerklik Düzeyi Grup içi 30081.56 259 116.14
Desteği Toplam 30480.98 264
Anne Baba Eğitim Gruplar arası 238.99 5 47.80 1.00 0.42
Katılını Düzeyi Grup içi 12387.02 259 47.83
Toplam 12626.01 264
Baba Baba Eğitim Gruplar arası 336.55 5 67.31 0.76 0.58
Katılımı Düzeyi Grup içi 22947.13 259 88.60
Toplam 23283.68 264

Tablo 8’de görüldüğü gibi, gerçekleştirilen ANOVA analizleri sonucunda gruplar


arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır. Algılanan anababa davranışlarında cinsiyetler
arası farkların incelenmesi amacıyla yapılan t testi sonuçları Tablo 9’da sunulmuştur.

60
Tablo 9
Kadın ve Erkek Öğrencilerde Algılanan Anababalık Puanlarının Farklarına İlişkin t Testi
Sonuçları
Değişken Ortalama
Grup N X̄ ss t sd p
Farkı
Anne Kadın 223 42.79 9.06 -3.94 -3.29* 263 0.002
Özerklik Erkek 42 46.73 6.69
Desteği
Baba Kadın 223 39.09 10.76 -1.12 -0.62 263 0.54
Özerklik Erkek 42 40.22 10.73
Desteği
Anne Kadın 223 34.23 7.20 -3.77 -4.89* 263 0.00
Katılımı Erkek 42 38.00 3.89
Baba Kadın 223 29.00 9.48 -2.02 0.35 263 0.20
Katılımı Erkek 42 31.02 8.83
p<.05
Tablo 9’da görüldüğü gibi, yapılan analizler sonucunda anneden algılanan
özerklik desteği ortalama puanlarında kadın ve erkek katılımcılar arasında anlamlı fark
bulunmuştur [t (263)= -3.29, p<.05]. Aynı şekilde, anne katılımı ortalama puanlarında
kadın ve erkek katılımcılar arası fark anlamlı düzeydedir [t (263)=-3.77, p<.05]. Sonuç
olarak, kadınların annelerinden ortalama olarak algıladıkları özerklik desteği ve katılım
düzeyleri, erkek katılımcılara kıyasla anlamlı düzeyde daha düşüktür.

Yapısal Eşitlik Modellemesi (YEM) Bulguları

Araştırmada, algılanan anababa davranışları ile kimlik stilleri arasındaki ilişkinin


temel psikolojik ihtiyaç doyumuna dayalı bir modelle açıklanması hedeflenmiştir. Bu
doğrultuda ilk olarak ölçme modeli, ardından yapısal model bulguları sunulmuştur.

Ölçme Modeline İlişkin Bulgular

Araştırma kapsamında ilk olarak ölçme modeli test edilmiştir. Bu aşamada


araştırmada ele alınan gözlenen değişkenlerin (faktörler ve parseller) örtük değişkenlere
yönelik faktör yükleri ve örtük değişkenlerin kendi aralarındaki korelasyon düzeylerinin
hesaplandığı; ancak örtük değişkenler arası regresyon yollarının tanımlanmadığı model
sınanmıştır. İlk olarak, modele dahil edilen tüm gözlenen değişkenlerin betimsel istatistik
özellikleri Tablo 10’da sunulmuştur:

61
Tablo 10
Gözlenen Değişkenler için Betimsel İstatistik Değerleri
Değişken N X̄ SS Basıklık Çarpıklık
Anne Katılımı 265 34.83 6.91 .97 -1.24
Anne Özerklik Desteği 265 46.26 8.67 .46 -.86
Baba Katılımı 265 29.32 9.39 -.75 -.47
Baba Özerklik Desteği 265 42.45 10.44 -.16 -.62
İlişki 265 23.85 3.53 -.13 -.56
Yetkinlik 265 22.35 3.86 .40 -.32
Özerklik 265 20.06 4.95 -.35 -.22
Kaçınma Yönelimli Kimlik Parsel-1 265 8.15 2.23 .22 -.19
Kaçınma Yönelimli Kimlik Parsel-2 265 7.58 2.10 .37 .25
Kaçınma Yönelimli Kimlik Parsel-3 265 8.77 2.39 .07 -.09
Bilgi Yönelimli Kimlik Parsel-1 265 12.03 1.64 -.29 -.18
Bilgi Yönelimli Kimlik Parsel-2 265 12.44 1.58 -.23 -.03
Bilgi Yönelimli Kimlik Parsel-3 265 12.58 1.55 -.19 -.52
Norm Yönelimli Kimlik Parsel-1 265 6.85 2.12 .22 -.49
Norm Yönelimli Kimlik Parsel-2 265 7.13 2.08 .23 .01
Norm Yönelimli Kimlik Parsel-3 265 8.38 2.10 -.23 .11

Tablo 10’da görüldüğü gibi, modelde yer alan tüm değişkenlerin basıklık ve
çarpıklık değerleri ±2 aralığında yer almaktadır. Bu değerler, normal dağılım sınırları
içerisinde yer almaktadır.
Çalışmadaki gözlenen değişkenler arasındaki korelasyon düzeylerine ilişkin
hesaplanan Pearson Korelasyon katsayıları Tablo 11’de sunulmuştur.

62
Tablo 11

Gözlenen Değişkenler Arasındaki İlişkilere Dair Pearson Korelasyon Değerleri

Değ AÖ AK BÖ BK İLİ YET ÖZE KAÇ1 KAÇ2 KAÇ3 BİL1 BİL2 BİL3 NOR1 NOR2 NOR3
AÖ -
AK .78** -
BÖ .38** .42** -
BK .30** .43** .79** -
İLİ .50** .47** .33** .28** -
YET .37** .26** .14* .12 .41** -
ÖZE .57** .45** .41** .30** .44** .50** -
KAÇ1 -.26** -.22** -.08 -.05 -.27** -.40** -.38** -
KAÇ2 -.30** -.29** -.17** -.16* -.31** -.45** -.40** .53** -
KAÇ3 -.21** -.17** -.08 -.08 -.25** -.38** -.24** .49** .42** -
BİL1 .12 .09 .05 .03 .26** .30** .19** -.21** -.17** -.10 -
BİL2 .12* .10 .08 .04 .25** .10 .09 -.15* -.08 .00 .55** -
BİL3 .12 .10 .17** .11 .20** .22** .15* -.11 -.15* .03 .58** .48** -
NOR1 -.05 -.04 .014 -.01 -.05 -.29** -.12 .18** .18** .17** -.15* -.07 -.15* -
NOR2 .01 .00 .01 .00 .01 -.01 .02 .09 .06 .04 -.02 -.05 -.11 .56** -
NOR3 -.08 -.02 -.12 -.04 -.01 -.17** -.21** .22** .25** .12* -.03 -.09 -.10 .51** .43** -

**. p<.01 * p<.05


(Tablodaki kısaltmalar: AÖ=Anne özerklik desteği, AK=Anne katılımı, BÖ=Baba özerklik desteği, BK=Baba katılımı, İLİ=İlişki,
YET=Yetkinlik, ÖZE=Özerklik, KAÇ1=Kaçınma kimlik stili parsel 1, KAÇ2=Kaçınma kimlik stili parsel 2, KAÇ3=Kaçınma kimlik stili parsel
3, BİL1= Bilgi kimlik stili parsel 1, BİL2=Bilgi kimlik stili parsel 2, BİL3=Bilgi kimlik stili parsel 3, NOR1=Norm kimlik stili parsel 1,
NOR2=Norm kimlik stili parsel 2, NOR3=Norm kimlik stili parsel 3).

63
Tablo 11’de yer alan gözlenen değişkenlere ilişkin Pearson Korelasyon
katsayılarının .004 ile .79 arasında değiştiği görülmektedir. Değişkenlerden bazıları
arasındaki ilişkiler anlamsız olsa da çoğunun .05 ve .01 düzeyinde istatistiksel olarak
anlamlı olduğu söylenebilir. Anne davranışları ve baba davranışları kendi alt boyutları
içerisinde oldukça güçlü korelasyon göstermiştir (.70 üzerindeki değerler). Fakat bu
anlaşılabilir bir durumdur. Grolnick (2003), katılım ve özerklik desteğinin birbirlerinin
uzantısı olan destekleyici anababalık uygulamaları olduğunu belirtmektedir. Ayrıca
yapılan analiz sonucunda bulunan VIF değerlerinde çoklu bağlantılılık problemi
görülmediği için analize devam edilmiştir. Bunun yanı sıra, Tablo 11’de görüldüğü üzere
bilgi ve norm yönelimlerinin anababa davranışları ile ilişkileri düşük düzeyde
görünmektedir; ancak, kaçınma yönelimi -özellikle anne davranışları ile- anlamlı orta
düzeyde ilişki göstermiştir.
Değişkenlere ilişkin tanımlayıcı analizler ve korelasyonlar incelendikten sonra,
Yapısal Eşitlik Analizi gerçekleştirilmiş ve program tarafından hesaplanan model uyum
iyiliği değerleri incelenmiştir. LISREL yazılımı, analiz sonucunda pek çok indekse ilişkin
değer vermektedir. Ancak bu değerler içerisinden, modelin farklı özelliklerine duyarlı
olmaları nedeniyle ve karşılaştırılabilmeleri amacıyla birden fazla türden indekse yer
verilmesi mantıklıdır (Tabachnick ve Fidell, 2015). Tablo 12’de ölçme modelinin uyum
iyiliği değerlerinden χ2/sd, RMSEA, CFI, NFI, NNFI, SRMR ve GFI indeksleri
sunulmuştur.

Tablo 12
Ölçme Modeli için Uyum İyiliği Değerleri
Uyum Ölçüsü Değer Yorum
χ2 192.75
sd 89
χ2/sd 2,17 Mükemmel uyum*
RMSEA 0.066 İyi uyum*
CFI 0.96 Mükemmel uyum*
NFI 0.92 İyi uyum*
NNFI 0.94 İyi uyum*
SRMR 0.05 İyi uyum*
GFI 0.92 İyi uyum*
*Kabul sınırları ve yorumlamalarda Çokluk vd. (2018) esas alınmıştır.
Tablo 12’te verilen uyum iyiliği değerlerinin, kabul sınırları bakımından (Çokluk
vd., 2018; s. 271-272) iyi ve mükemmel sayılabilecek düzeylerde olduğu söylenebilir.
Dolayısıyla verilerin önerilen modelle oldukça iyi uyum gösterdiği söylenebilir. LISREL

64
yazılımı bu aşamada 13 modifikasyon önermiştir. Önerilen modifikasyonlar
incelendiğinde Ki-kare değerinde anlamsız düşüşlere yol açtığı görülmüştür, bu nedenle
herhangi bir revizyon yapılmaksızın analize devam edilmiştir.

Tablo 13
Ölçme Modeline İlişkin Faktör Yükleri, Standart Hata Değerleri ve T-Değerleri
Örtük ve Gözlenen Standardize Edilmemiş SH t Standardize Faktör
Değişken Faktör Yükleri Yük Değerleri
Anne
AÖ 8.00 0.47 17.14 0.91
AK 5.87 0.37 15.71 0.85
Baba
BÖ 10.28 0.64 16.00 0.96
BK 7.79 0.57 13.76 0.83
Piddö
İLİ 2.31 0.21 11.01 0.66
YET 2.50 0.23 10.84 0.65
ÖZE 3.60 0.29 12.51 0.73
Kacinma
KAÇ1 1.66 0.14 12.21 0.74
KAÇ2 1.53 0.13 11.92 0.73
KAÇ3 1.45 0.15 9.61 0.61
Bilgi
BİL1 1.36 0.10 13.63 0.83
BİL2 1.06 0.098 10.81 0.67
BİL3 1.10 0.095 11.52 0.71
Norm
NOR1 1.77 0.14 12.71 0.84
NOR2 1.37 0.13 10.23 0.66
NOR3 1.31 0.14 9.69 0.62
*p<.05
Notlar: N= 265, AÖ: Anne özerklik desteği, AK: Anne katılımı; BÖ: Baba özerklik
desteği, BK: Baba katılımı; Piddö: Psikolojik İhtiyaç Doyumunda Denge Ölçeği, İLİ:
İlişki, YET: Yetkinlik, ÖZE: Özerklik alt boyutları; KAÇ1, KAÇ2, KAÇ3: Kimlik Stilleri
Ölçeği-5 Kaçınma alt boyutundan 3 parsel; BİL1, BİL2, BİL3 Kimlik Stilleri Ölçeği-5
Bilgi alt boyutundan 3 parsel; NOR1, NOR2, NOR3: Kimlik Stilleri Ölçeği-5 Norm alt
boyutundan 3 parsel.

Tablo 13’te yer alan faktör yükleri ve t değerleri incelendiğinde, değişkenlerin


ölçeklerine yönelik faktör yüklerinin yüksek düzeylerde olduğu ve hata değerlerinin
oldukça düşük olduğu söylenebilir. Bu da kullanılan ölçeklerin, modelde yer alan
değişkenleri iyi ölçtüğüne bir kanıttır (Şimşek, 2007).

65
Tablo 14
Ölçme Modelinde Örtük Değişkenler Arası İlişkiler
Örtük Değişken 1 2 3 4 5 6
1.Anne Davranışları -
2.Baba Davranışları 0.50* -
3.Psikolojik İhtiyaç Doyumu 0.76* 0.46 -
4.Kaçınma Yönelimi -0.44 -0.19 -0.73* -
5.Bilgi Yönelimi 0.18 0.10 0.40 -0.25 -
6.Norm Yönelimi -0.09 -0.04 -0.21 0.30 -0.17 -
*p<.05
Tablo 14’te sunulmuş olan ölçme modelinde tanımlanan örtük değişkenler arası
korelasyon düzeyleri incelendiğinde yapıların birbirleri ile güçlü ve düşük olarak çeşitli
düzeylerde ilişkiler gösterdiği söylenebilir. Özellikle modelde aracı değişken olarak yer
alacak olan psikolojik ihtiyaç doyumunun tüm değişkenlerle ilişkileri orta düzeylerdedir.
Modelde yer alan değişkenler arası korelasyon katsayıları -.09 ile .76 arasında
değişmektedir.

Yapısal Modele İlişkin Bulgular

Yapısal modelde örtük değişkenler arası regresyon doğruları atanarak asıl model
sınanmıştır. Test edilen hipotetik modelin diyagramı Şekil 3’te yer almaktadır.

Şekil 3. Test Edilen Hipotetik Model

66
Şekil 3’te görüldüğü üzere, modelde yer alan örtük değişkenler anne davranışları,
baba davranışları, temel psikolojik ihtiyaç doyumu, kaçınma, bilgi ve norm yönelimli
kimlik stilleridir. Söz konusu değişkenler, ölçme modelinde belirtilen gözlenen
değişkenlerden oluşmaktadır. Modelde, anne ve baba davranışlarından kimlik stillerine
giden yolda temel psikolojik ihtiyaç doyumunun aracı rol üstlendiği bir ilişki
kurgulanmıştır. Söz konusu model, LISREL yazılımı aracılığı ile test edildiğinde elde
edilen model uyum iyiliği değerleri Tablo 15’te yer almaktadır.

Tablo 15
Yapısal Modele İlişkin Uyum İyiliği Değerleri
Uyum Ölçüsü Değer Yorum
χ2 219.36
sd 108
χ2/sd 2,03 Mükemmel uyum
RMSEA 0.06 İyi uyum
CFI 0.96 Mükemmel uyum
NFI 0.91 İyi uyum
NNFI 0.95 Mükemmel uyum
SRMR 0.06 İyi uyum
GFI 0.91 İyi uyum
*Kabul sınırları ve yorumlamalarda Çokluk vd. (2018) esas alınmıştır.

Tablo 15’te sunulmuş olan model uyum iyiliği indisleri incelendiğinde tüm
değerlerin mükemmele yakın ve iyi sınırlar içerisinde yer aldığı görülmektedir.
Dolayısıyla verilerin, kurgulanan modeli destekler nitelikte olduğu söylenebilir. Bir başka
deyişle, test edilmiş olan model, söz konusu değişkenler arasındaki ilişkileri mükemmel
ve kabul edilebilir düzeylerde açıklamaktadır.
Model çalıştırıldıktan ve uyum iyiliği indisleri incelendikten sonra, yazılım
tarafından önerilen modifikasyonlar incelenmiştir. Toplamda 4 modifikasyon önerisi
gerçekleşmiştir. Ancak bu önerilerin hiçbiri Ki-Kare değerinde anlamlı bir düşüşe yol
açmadığından model revize edilmemiş ve modifikasyonsuz şekilde model yorumlanmaya
ve diğer ilişki düzeyleri incelenmeye devam edilmiştir. Şekil 4’te modelde yer alan
değişkenler arası ilişki düzeylerinin standart puanları sunulmuştur.

67
Şekil 4. Yapısal Model Sonuçları (Standardize edilmiş değerler)

Şekil 4’te sunulan modelde, anne davranışlarından psikolojik ihtiyaç doyumuna


giden yol istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (r=.68, p<.05). Psikolojik ihtiyaçların
doyumu da kaçınma, bilgi ve norm yönelimli kimlik stillerinin üçünü de anlamlı olarak
yordamaktadır (sırasıyla r=-.70, .36, -.23; p<.05). Bununla birlikte, baba davranışlarından
psikolojik ihtiyaç doyumuna giden yol istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (r=0.07;
p>.05). Modelde test edilen dolaylı etkiler Tablo 16’da sunulmuştur.

Tablo 16
Dolaylı Etkiler
Anne Baba
Kaçınma Yönelimi
Standardize Edilmiş Yol Katsayısı -.48 -.05
SH (.07) (.05)
t -7.27* -1.03
Bilgi Yönelimi
Standardize Edilmiş Yol Katsayısı .25 .03
SH (.06) (.03)
t 4.43* 1.01
Norm Yönelimi
Standardize Edilmiş Yol Katsayısı -.16 -.02
SH (.05) (.02)
t -2.90* -.98
*t ≥ |1.96| (anlamlı düzeyde dolaylı etki)

68
YEM analizi kapsamında elde edilen dolaylı etkilere ilişkin bulgular, Tablo 16’da
görüldüğü üzere, anne davranışlarının kaçınma yönelimli kimlik stili üzerindeki etkisinin
-.48 olduğunu ve bu dolaylı etkinin anlamlı düzeyde olduğunu (t=-.7.27, p<.05)
göstermiştir. Anne davranışlarının bilgi yönelimli kimlik stiline yönelik dolaylı etkisi ise
.25 değerinde ve anlamlı düzeyde (t=4.43; p<.05) bulunmuştur. Son olarak, anne
desteğinin norm yönelimli kimlik stili üzerindeki dolaylı etkisi ise -.16 düzeyinde ve
anlamlıdır (t=-2.90; p<.05). Baba davranışlarından kimlik stillerine yönelik dolaylı
etkilere ilişkin bulgular ise anlamlı düzeyde değildir.
Tüm bu sonuçlar, algılanan anne desteğinin psikolojik ihtiyaç doyumu aracılığıyla
kimlik stillerini anlamlı düzeyde yordadığını göstermektedir. En güçlü ilişki ise kaçınma
yönelimine negatif yönde olan etkidir. Anne davranışlarının anlamlı düzeydeki etkilerinin
aksine, algılanan baba desteğine ilişkin sonuçlar anlamlı düzeyde değildir.
Son olarak, model kapsamında açıklanan varyans değerleri incelendiğinde,
kurgulanan bu modelin psikolojik ihtiyaç doyumundaki varyansın %52’si; kaçınma
yönelimli kimlik stilinin %49’unu; bilgi yönelimli kimlik stilinin %13’ünü, norm
yönelimli kimlik stilinin ise %05’ini açıkladığını göstermektedir. Model, bağımlı
değişkenler arasında en iyi kaçınma yönelimindeki varyansı açıklamakta; bilgi ve norm
yönelimleri ise sırasıyla daha düşük sonuç vermektedir.
Özetle, bu bölümde araştırma kapsamında gerçekleştirilen analizlerin sonuçları
sunulmuştur. İlk olarak anababalık ve kimlik stilleri için sosyo-demografik değişkenler
açısından bulunan birtakım farklılıklar sunulmuş; ardından test edilen yapısal eşitlik
modeline ilişkin bulgulara yer verilmiştir. Bir sonraki başlık altında ise burada rapor
edilen bulguların ilgili alanyazın çerçevesinde tartışılması gerçekleştirilecektir.

Yorumlar

Bu araştırmanın amaçları iki grupta toplanabilir: Algılanan anababa


davranışlarında ve kimlik stillerinde sosyo-demografik gruplar arasındaki farkların
incelenmesi ve kimlik stillerini yordayan faktörlere ilişkin Öz-Belirleme Kuramına dayalı
bir yapısal eşitlik modelinin test edilmesi. İlk gruptaki amaçlar doğrultusunda, kimlik
stillerinde gruplar arası farklar incelenmiş ve yalnızca bir değişken (kırsal kesimden gelen
katılımcılarda norm yönelimli kimlik stilinin daha fazla görülmesi) açısından farklılık
bulunmuştur. Ayrıca algılanan anababa davranışları konusunda da cinsiyetler arası

69
farklılıklar incelenmiş; anne özerklik desteğinde kadın ve erkekler arasında anlamlı farka
ulaşılmıştır.
İkinci ve temel olan amaç doğrultusunda ise algılanan anababa davranışları ile
kimlik stilleri arasındaki ilişkide temel psikolojik ihtiyaç doyumunun aracı rolü yapısal
eşitlik modellemesi ile sınanmıştır. Analiz sonucunda anneden algılanan özerklik desteği
ve katılımın; kaçınma, bilgi ve norm yönelimli kimlik stillerini temel psikolojik
ihtiyaçların doyumu (özerklik, ilişki ve yetkinlik) aracılığıyla yordadığı görülmüş; model
desteklenmiştir. Baba davranışları ile anlamlı bir ilişki göstermemiştir. Bu başlık altında
söz konusu bu bulgular, ilişkili alanyazın ışığında tartışılmaktadır.

Kimlik Stilinde Yerleşim Birimine Göre Farklılaşma Bulgusunun Yorumlanması

İnsan gelişiminde farklı düzeylerden faktörlerin etkili olduğu fikri, ekolojik


gelişim kuramlarının dikkat çektiği önemli bir husustur. Bireylerin yalnızca kişisel
özellikleri ve kişilerarası ilişkileri değil; aynı zamanda içinde bulundukları
çevresel/bağlamsal ve kültürel faktörler de göz önünde bulundurulmalıdır
(Bronfenbrenner, 1979). Kentsel-kırsal bölgelere ilişkin alınan bu sonuç, incelenmesi
gereken önemli bir toplumsal farklılaşmadır ve bu bakış açısıyla yorumlanmaya değer bir
bulgudur. Ayrıca, kimlik stilleri ile ilişkili kavramlar olan kimlik keşfi ve kimliğe ilişkin
kararlara yönelik kır ve kent bölgelerindeki farklılıklara dair alanyazına uyumlu
görünmektedir (Gandara, Gutiarez ve O’Hara, 2001; Nurmi, Poole ve Kalakoski, 1996).
Bu bulgu, kırsal bölgelerin toplumsal normlar açısından daha homojen olması ile
açıklanabilir. Coleman, Ganong, Clark ve Madsen (1989), anababaların beklenti ve
inançlarında kır-kent farklılaşmalarını bu nedene dayandırmış ve sosyalleştirmede kırsal
bölgede sosyal normların daha belirgin olduğunu öne sürmüşlerdir. Daha net ve homojen
normların olduğu küçük yerleşim birimlerinde yetişen gençlerin inanç, ideoloji, ilişkiler,
meslek gibi kimlik alanlarında normlara dayalı bir biçimde düşünüyor olmasının altında
yatan neden bu olabilir. Ayrıca, Öz-Belirleme Kuramı perspektifinden bakıldığında,
sosyal gelişimin bir yönü olan kimlik, gelişmekte olan insanın bulunduğu çevrenin
özelliklerinden ve sosyalleştirmeden ayrı düşünülemez (La Guardia, 2009; Griffin,
Adams ve Little, 2017); dolayısıyla kent ve kır bağlamlarındaki farklılıkların kimlik ile
ilişkisi, kuramın perspektifi ile de uyum göstermektedir. Ayrıca araştırma COVID-19
küresel salgını sırasında gerçekleştirilmiştir; bu süreçte eğitim-öğretim faaliyetleri
çevrimiçi olarak gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle kırsal bölgede büyümüş gençlerin henüz

70
üniversite yaşamını ve farklı yaşam tarzlarını gözlemleme ve deneyimleme şansı
olmamıştır. Kırsal bölgede norm yöneliminin daha yüksek olması, pandemiye ilişkin bu
özgün durumla da açıklanabilir.
Kaçınma ve bilgi yönelimli kimlik stillerinde ise gruplar arasında anlamlı fark
bulunmamıştır. Ayrıca kimlik stillerinin de sosyo-ekonomik düzey ve anababanın eğitim
düzeyi gibi değişkenlere göre farklılaşmadığı bulunmuştur. Anababa davranışlarında da
bu gibi sosyo-demografik farklılıkların incelenmesi, araştırmanın bir diğer amacıdır. Bir
sonraki başlık altında bu konuya ilişkin bulgular, ilgili alanyazın ışığında tartışılmaktadır.

Algılanan Anababalıkta Gruplar Arası Farklılıklara İlişkin Bulguların


Yorumlanması

Araştırmanın alt amaçları kapsamında farklı sosyo-demografik gruplarda anababa


algısına ilişkin yapılan incelemeler sonucunda, anneden algılanan özerklik desteğinde
cinsiyetler arası anlamlı farklılık bulunmuştur. Bu bulgular değerlendirilirken örneklemin
Eğitim Fakültesinde öğrenim görmekte olan öğrencilerden oluştuğu göz önünde
bulundurulmalıdır. Kadın öğrenci sayısı, erkeklere kıyasla çok daha fazladır.
Daha önce sunulduğu üzere, kadın katılımcılar daha düşük özerklik desteği
algılarken, erkek katılımcılar daha yüksek düzeylerde özerklik desteği puanları almıştır.
Bu bulgu, ilgili alanyazınla tutarlıdır. Öngen (2004), lise öğrencileri ile gerçekleştirdiği
çalışmasında kadınların, erkeklere kıyasla annelerinden daha az özerklik desteği
algıladığını rapor etmiştir. Cengiz Türk (2019) ise, algılanan anababa davranışlarında
cinsiyetler arası farklılıkları ele aldığı çalışmasında, davranışsal kontrolün bir türü olan
izleme (monitoring) düzeyi bakımından kadınların, erkeklere kıyasla daha yüksek puanlar
aldığını belirtmiştir. Bu kavram, özerklik desteğinin karşıtı değil, ergenin etkinliklerine
ilişkin anababanın bilgi sahibi olma ve takip etme düzeyiyle ilişkilidir. İzleme, özerkliğe
zıt olmasa da erkeklerin kadınlara kıyasla günlük aktivitelerinde daha serbest olduğu
sonucuna ulaşılabilir. Bu da kadınların hem anne hem de babalarından daha fazla kontrol
türü davranış gördüğünün bir ipucu olabilir.
Özerklik desteğindeki cinsiyet farklılıkları, anababaların sosyalleştirme
hedeflerindeki farklılıklarla açıklanabilir. Sosyalleştirmedeki hedefler, çocuğun uyumlu,
uslu olmasından kendi kararlarını verebilmesi, başarılı, bağımsız olmasına kadar
çeşitlenebilmektedir (Yağmurlu, Çıtlak, Dost ve Leyendecker, 2009). Bu türden
sosyalleştirme hedeflerinde çocuğun cinsiyetine dayalı farklılıklar alanyazında uzun

71
süredir yer almaktadır. Çocukların cinsiyeti, kendilerini kontrol etmeye yönelik
davranışların niteliğinde farklılaşmayla ilişkili olabilmektedir (Kağıtçıbaşı ve Ataca,
2005).
Annelerin sosyalleştirme hedefleri, aldıkları eğitim düzeyine ve sosyo-ekonomik
düzeye göre değişmektedir (yakınlık/sıcaklık boyutu değişmemekle beraber); daha
yüksek eğitimli anneler özerkliği daha çok önemsemekteyken, düşük eğitim düzeyine
sahip annelerin sosyalleştirme hedefleri çocuklarının uyumlu ve saygılı olmaya daha fazla
vurguda bulunmaktadır. (Yağmurlu, vd., 2009). Ancak mevcut çalışmada anne eğitim
düzeyi ve sosyo-ekonomik düzey değişkenlerine göre anlamlı bir farka rastlanmamıştır.
Bu açıdan alanyazınla uyuşmayan bir bulguya rastlandığı söylenebilir. Daha geleneksel
ailelerin sosyalleştirme hedefleri çocuğun kurallara uymasına yönelik olmaktadır
(Kağıtçıbaşı, 1984); bu da bulguyu açıklayabilecek bir değişken olabilir; fakat bu
çalışmada bu türden bir kıyaslama yapılamamıştır.
Sonuç olarak, anababaların kız ve erkek çocuklarına davranışsal özerklik verme
düzeyleri, kişisel değerlerine ve toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin tutumları ile ilişkilidir
(Steinberg, 2017c). Daha geleneksel ailelerde kadınlara yönelik özerklik desteği daha
düşük olabilirken tersi durumda fark olmamaktadır. Ayrıca, özerklik desteğine ve
davranışsal özerklik düzeyi algısına yönelik cinsiyet farklılıklarına dair literatürün
tamamen tutarlı olmadığı da göz önünde bulundurulmalıdır (Musaağaoğlu ve Güre,
2005). Dolayısıyla özerklik desteğindeki cinsiyet farklılığı bulgusunun desteklenmesi
için daha farklı örneklemlerde daha fazla sayıda çalışmaya ihtiyaç vardır.
Son olarak, algılanan özerklik desteğindeki düşük puanlar yorumlanırken bu
araştırmanın pandemi sürecinde gerçekleştirildiği de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu
süreçte anababalarla geçirilen süre artmış ve aile içi ilişkilerde birtakım değişiklikler
olmuş olabilir. Bülow, Keijsers, Boele, van Roekel ve Denissen (2021), “pandemide
anababalık” konulu çalışmalarında, salgın başlangıcında özerkliği destekleyici
anababalık uygulamalarının anlamlı düzeyde düştüğünü raporlamışlardır. Dolayısıyla bu
süreçte aile ile karantinada olmak, sosyalleştirme alanyazını ile beraber düşünüldüğünde,
kız çocukları için özerklik açısından daha kısıtlayıcı olmuş olabilir.
Anababa davranışları (katılım ve özerklik desteği) konusunda çalışmada ele alınan
diğer sosyo-demografik değişken grupları (yerleşim birimi, sosyo-ekonomik düzey, anne
ve babanın eğitim düzeyi vb.) açısından anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Bu,
örneklemin sınırlı olması ile de ilişkili olabilir.

72
Özetle, araştırmanın bağımlı değişkeni olan kimlik stili ve bağımsız değişkeni
olan algılanan anababalık konularında çalışma grubu çeşitli demografik özellikler
bakımından incelenmiş ve iki farklılık ilişkili çalışmalarla beraber rapor edilmiştir. Bir
sonraki başlıkta ise araştırmanın ana amacı olan Öz-Belirleme Kuramına dayalı model
testinin bulgularına ilişkin yorumlar, ilgili alanyazın çerçevesinde tartışılacaktır.

Anababalık ile Kimlik Stilleri Arasındaki İlişkide Temel Psikolojik İhtiyaç


Doyumunun Aracı Rolünün Yorumlanması

Anababa davranış ve uygulamaları, bireylerin işlevselliğini, gelişimini ve


kişiliğini etkileyen en önemli etkenlerden biridir. Bu çalışmada ele alınan anababanın
özerklik desteği ve katılım boyutları, daha önce de belirtildiği üzere çok sayıda gelişimsel
çıktı ile yakından ilişkili bulunmuştur (Soenens ve Vansteenkiste, 2005; Grolnick, Ryan
ve Deci, 1991; Kocayörük, 2012b). Mevcut çalışmada katılım ile ilişki ihtiyacına yönelik
destek; özerkliğe yönelik destek ile de irade işlevinin teşviki ifade edilmektedir.
Bağımsızlığın teşviki şeklinde tanımlanan özerklik desteğinin aksine, irade işlevinin
teşvikinin olumlu sonuçları daha fazla tutarlılık göstermektedir (Van Petegem, Beyers,
Vansteenkiste ve Soenens, 2012). Nitekim bu çalışmada da öyle olmuştur. Anababadan
algılanan ilişkisellik ve özerklik eşit önemde iki ihtiyaç olduğunu vurgulayan
çalışmalarda (Allen, Hauser, Bell ve O’Connor, 1994) belirtildiği gibi mevcut çalışmada
da annelerin özerklik desteği ve katılım davranışları ile kimlik stilleri arasında anlamlı
ilişki bulunmuştur. Bu, alanyazın incelendiğinde anlaşılır bir bulgudur. Bireylerin giderek
artan özerklik ihtiyacını destekleyici uygulamaları ve ilişki ihtiyaçlarını destekleyen
katılım uygulamaları, gençlerin bilgi yönelimli kimlik stilini pozitif yönde yordamıştır.
Geçmiş araştırmalarda hem ilgi hem de talepkarlık düzeyi yüksek olan yetkili
(demokratik) anababalık ile bilgi yönelimli kimlik stili arasındaki ilişki gösterilmiştir
(Berzonsky, 2004b). Anababalığın optimal uygulamaları olarak görülebilecek bu iki
boyutun bilgi yönelimini yordaması alanyazını destekler niteliktedir.
Öz-Belirleme Kuramı, insanların motivasyonu ve gelişimi için optimal koşulun,
temel psikolojik ihtiyaçların desteklendiği ortamlarda mümkün olduğunu belirtmektedir
(Vansteenkiste ve Ryan, 2013). Annenin destekleyici davranışları gençlerin özerklik,
ilişki ve yetkinlik ihtiyaçlarının doyumunu yüksek düzeyde yordamakta, gençlere
ihtiyaçlarını destekleyen ortamlar sağlamaktadır. Böylece karar verebilen, inisiyatif
alabilen, çevresi üzerinde etki yaratabilen ve yakınları ile anlamlı ilişkileri olan gençler,

73
kimliğe ilişkin kararlarını daha sağlıklı şekilde vermektedir. Temel psikolojik ihtiyaçların
kimlik üzerindeki etkisine ilişkin bulgu alanyazınla tutarlıdır (Guo, Cheung, Hu ve Ning,
2021). Bouizegarene ve Philippe (2016), okulda ve akranlar bağlamında psikolojik
ihtiyaç doyumunun kimlik stillerine olan etkisini gösteren çalışmalarında benzer
bulgulara ulaşmıştır. Mevcut çalışma sonucunda elde edilen bulgular da anababalık
bağlamında desteklenmiştir.
Bilgi yönelimi ile pozitif yönde ilişkiler gösteren özerklik desteği ve katılım
davranışları, norm ve kaçınma yönelimli kimlik stilleri ile negatif yönde ilişkili
bulunmuştur. Bu da Öz-Belirleme Kuramına dayalı araştırma amaçları ile uyumlu bir
bulgudur. Kaçınma, kimliğe ilişkin kararların ertelenmesidir; bu da kişinin yaşamında en
önemli bireylerden olan anababaların özerkliği desteklememesi, düşük ilgi/katılım
göstermesi yoluyla olmaktadır. Kendini yetersiz ve yalnız/bağlantısız hisseden gençler,
kimliğe ilişkin kararlarını vermeyi ertelemektedir. Öz-Belirleme Kuramında, herhangi bir
konuda eyleme geçilmesi için temel psikolojik ihtiyaçların -özellikle de yetkinlik
ihtiyacının- doyuma ulaşmış olması gerektiği öne sürülmektedir (Ryan ve Deci, 2017).
Çünkü, kendisini belli bir konuda yetersiz hisseden birey, bu konuda eyleme
geçmeyecektir. Bu çalışmada da karar verme konusunda isteksiz davranılması, karar
konusunda yetersiz hissedilmesi ile ilişkilidir. Ayrıca, kişi karar verme özerkliği
konusunda desteklenmediği durumda bu yönde davranmaması da buradan çıkarılabilecek
bir diğer sonuçtur. Son olarak, ilişki ihtiyacının doyumsuzluğu ile ilişkili kavramlar olan
yalıtılmışlığın ve yalnızlığın kimlikte dağılma ve kaçınma ile ilişkisi alanyazında daha
önce gösterilmiştir (Kaniušonytė, Truskauskaitė‐Kunevičienė, Žukauskienė ve Crocetti,
2019); bu da ilişki ihtiyacının doyumsuzluğunda kaçınma yöneliminin gerçekleşmesi
bulgusunun literatürle tutarlı olduğuna işaret etmektedir. Berzonsky (2004b) kaçınma
yönelimli kimlik stilinin otoriter ve izin verici anababalık tarzı ile pozitif; demokratik
anababalık tarzı ile negatif olarak ilişkili olduğunu belirtmektedir. Çelen ve Kuşdil (2009)
de Türk gençlerinde demokratik anababalığın kaçınma yönelimi ile negatif ilişkili
olduğunu göstermişlerdir. Buna karşın olumsuz anababalık uygulamaları ise kaçınma ile
ilişkilidir (Smits vd., 2008). Dolayısıyla bu çalışmada elde edilen bulgular ilgili alanyazın
ile tutarlılık göstermektedir.
Norm yönelimli kimlik ise kişinin kimliğe ilişkin kararlarını yaşamındaki diğer
önemli kişilere ve kurallara (anababalar, toplumsal normlar vb.) bağlı olarak vermesidir.
Bu kimlik stilinin, özerklik desteği ile dolaylı ve temel psikolojik ihtiyaçlar ile doğrudan
negatif yönde ilişki göstermiş olması, Öz-Belirleme Kuramı bakış açısından açıklanabilir.

74
Kişinin kendi yaşamına ilişkin kararlarını vermesini, inisiyatifini desteklemeyen
anababaların çocuklarında kimliğe ilişkin düşüncenin norm yönelimli olması da özerk
iradenin desteklenmemesi nedeniyle olmaktadır. Kişinin karar iradesinin teşvik
edilmediği durumda psikolojik ihtiyaçların doyumsuzluğa ulaşması gerçekleşmekte; bu
da çevresindeki diğer önemli kişilerin görüşlerine ve normlara dayalı olarak karar
vermeyi tercih etmesine yol açmaktadır. Bu bulgu, alanyazınla tutarlıdır. (Bouizegarene
ve Philippe, 2016). Ancak, araştırma sonucunda anlamlı ilişkiler bulunmuş olmasına
rağmen açıklanan varyans düzeyi bakımından norm yönelimi görece düşük düzey
göstermiştir. Bu bulgu, anababalığın pozitif uygulamalarına odaklanılmış olmasıyla
ilişkili olabilir. Destekleyici anababalığın aksine daha olumsuz uygulamalar olan
psikolojik kontrol, helikopter anababalık gibi kavramların norm yönelimi ile olan
ilişkilerinin de dahil edildiği modellerin bu açıdan daha açıklayıcı olacağı düşünülebilir.
Akman Özdemir ve Çelen (2018), beliren yetişkinlerde anababalık ve kimlik ilişkisini
inceledikleri araştırmalarında negatif nitelikteki davranışların da sürecin anlaşılmasında
faydalı olduğunu göstermişlerdir.
Son olarak, araştırma bulgularının yorumlanmasıyla ilgili olarak akılda tutulması
faydalı olan bir durum söz konusudur: Bu araştırma COVID-19 küresel salgını sırasında
gerçekleştirilmiştir. Salgın, günlük yaşam pratiklerinde ve aile içi ilişkilerde değişiklikler
yaratmıştır. Bu anlamda araştırma bulgularının bu çerçevede değerlendirilmesi de önem
taşımaktadır. Büyük değişimleri ve uyum sağlanması gereken durumları beraberinde
getiren salgında, temel psikolojik ihtiyaçların önemi alanyazında gösterilmiştir
(Neubauer, Schmidt, Kramer ve Schmiedek, 2021). Ayrıca salgın sırasında özerklik
desteğinin ergenlerin uyumu ve esenliği üzerindeki önemi de farklı çalışmalarda
vurgulanmıştır (Bülow vd., 2021; Neubauer vd., 2021). Mevcut çalışmada da destekleyici
anababalık uygulamalarının psikolojik ihtiyaçlarda ve dolayısıyla gelişimsel olarak son
derece önemli olan kimlik süreçlerinde anlamlı etkisinin bulunmuş olması, salgına ilişkin
bu yazını destekler niteliktedir.
Sonuç olarak, anababa davranışları ile kimlik stilleri arasındaki ilişki, Öz-
Belirleme Kuramında tanımlanan üç temel ihtiyaç aracılığıyla gerçekleşmektedir. Veriler,
önerilen model ile oldukça iyi düzeylerde uyum göstermiştir. Hem ilişkiyi hem de
özerkliği destekleyici anne davranışlarının, kimlik stilleri üzerinde psikolojik ihtiyaç
doyumu aracılığıyla dolaylı etkisinin olduğu söylenebilir. Öyle anlaşılıyor ki, gençler
kendilerini anlamlı ilişkiler içinde, yeterli ve kendi kararlarını verebilen bireyler olarak

75
gördüklerinde bilgi yönelimli kimlik stiline; tersi durumda ise kaçınma ve norm yönelimli
kimlik stillerine sahip olmaktadır.

76
BÖLÜM 5

SONUÇLAR VE ÖNERİLER

Bu başlık altında, daha önceki bölümlerde tartışılan bulgular ve yorumlardan


hareketle araştırmanın genel sonuçlarına yer verilmiştir. Sonuçların sunulmasının
ardından bu sonuçlardan hareketle alanda çalışan araştırmacılara ve uygulamacılara
yönelik önerilerde bulunulmuştur.

Sonuçlar

Araştırmanın alt amaçlarından hareketle ulaşılan genel sonuçlar araştırma


sorularının sırasıyla ele alınmış, ilk olarak algılanan anababa davranışlarının yaş, cinsiyet,
sosyo-ekonomik düzey, anababanın eğitim düzeyleri ve yaşamın çoğunun geçirildiği
yerleşim birimi açısından farklılaşıp farklılaşmadığı incelenmiştir. Söz konusu
demografik değişkenlerin, katılımcıların anababalarından algıladıkları özerklik desteği,
katılım ve yakınlık düzeylerinde anlamlı fark yaratıp yaratmadığı, t testi ve ANOVA ile
analiz edilmiştir. Sonuç olarak, yalnızca anneden algılanan özerklik desteğinin cinsiyet
açısından anlamlı farklılık gösterdiği bulunmuştur. Kadın katılımcılar, erkeklere kıyasla
daha düşük düzeylerde özerklik desteği algılamaktadır. Bu, kadınların kendi yaşamları ile
ilgili kararlarda inisiyatiflerinin daha az desteklendiği toplumsal cinsiyet rollerine uygun
görünmektedir.
Kimlik stillerinin sosyo-demografik değişkenler açısından farklılık göstermesi
sorusu da aynı analiz yöntemleri ile incelenmiştir. Bulgular, norm yönelimli kimlik
stilinin yerleşim birimine göre anlamlı düzeyde farklılık gösterdiğine işaret etmektedir.
Kırsal bölgelerde (kasaba ve köy) yetişen gençler ilçe, il ve büyükşehirde büyüyen
akranlarına kıyasla daha fazla norm yönelimi göstermektedir. Bu bulgu, gelişimde
bağlamın önemli olduğunu öne süren Ekolojik Kuram ve Öz-Belirleme Kuramı ile
tutarlıdır ve küçük yerleşim birimlerinde normların daha homojen olması ve
sosyalleştirme hedeflerindeki farklılıklarla açıklanabilir.

77
Son olarak, anababadan algılanan özerklik desteği, katılım ile kimlik stilleri
(kaçınma, bilgi ve norm yönelimleri) arasındaki ilişkide temel psikolojik ihtiyaç
doyumunun aracı rolünün sınandığı model testi sonuçları, verilerin kurgulanan hipotetik
modelle kabul edilebilir ve mükemmele yakın uyum gösterdiğini ortaya koymuştur.
Ancak modeldeki yolların anlamlılığı incelendiğinde, baba davranışlarının istatistiksel
olarak anlamlı olmadığı görülmüştür. Fakat annenin özerklik desteği ve katılımı her üç
kimlik stilini de temel psikolojik ihtiyaç doyumunun aracılığı ile anlamlı düzeyde
yordamaktadır. Genel anlamda bakılacak olursa, model Öz-Belirleme Kuramının insanın
temel psikolojik ihtiyaçlarının doyuma ulaştırıldığı çevrelerde sosyal işlevselliğin arttığı
yönündeki hipotezini desteklemektedir. Kaçınma ve norm yönelimleri temel psikolojik
ihtiyaçlarla negatif yönde ilişkiliyken bilgi yönelimi temel psikolojik ihtiyaçlar tarafından
pozitif olarak yordanmaktadır. Bir başka deyişle özerk, yetkin ve ilişkili hisseden bireyler
kendilerini tanıma ve tanımlama sürecinde daha aktif olarak, sorgulayarak ve araştırarak
hareket etmektedir. Anababaları kendilerini desteklediğinde kendilerini çevresine hakim,
kendi kararlarını verebilen ve anlamlı ilişkiler kurabilen bireyler olarak görmekte; bu da
kimliğe ilişkin zorlu konuları daha özerk ve yetkin bir şekilde ele almalarını
sağlamaktadır, denebilir. Buna karşın ilişki ve özerklik ihtiyaçları karşılanmayan gençler,
kimliğe ilişkin kararlarını vermeyi ertelemekte ya da doğrudan kendisine sunulan
kararları uygulamaktadır. Bu, kendilerini karar vermek için yaşamlarında kendilerini
yeterli, özerk ve ilişkisiz hissetmeleri yoluyla olmaktadır. Öz-Belirleme Kuramına dayalı
hipotezde önerildiği gibi psikolojik ihtiyaçların doyumsuzlukla ve engellenmelerle
karşılaştığı ortamlarda, insanların esenliği, gelişimi ve motivasyonu da düşük olmaktadır.
Annelerin rolünün bu süreçte anlamlı olup babaların istatistiksel olarak anlamlı
bir ilişki göstermemesi de yorumlanması gereken bir bulgudur. Anneler geleneksel
olarak, çocuklarının psikolojik ihtiyaçları ile birincil olarak ilgilenen bakım veren rolünü
üstlenmektedir. Buna karşın babaların aile içindeki rolü, toplumsal cinsiyet rolleri
açısından daha geleneksel şekilde maddi ihtiyaçlara yönelik olabilmektedir. Araştırma
sonucunda anne ve babalar açısından farklılığı gösteren bulgu, bu yönde yorumlanmıştır.
Özetle, bu tez çalışmasında gençlerin kendilerini tanımlama sürecinde kendilerine
ilişkin bilgileri işleme, yapılandırma ve problem çözme süreçlerindeki stillerinde farklılık
yaratan unsurlar ele alınmıştır. Sonuç olarak, Öz-Belirleme Kuramının kimlik stillerinin
altında yatan mekanizmaları açıklamada yararlı bir çerçeve sunduğu gösterilmiştir.

78
Öneriler

Bu çalışmanın sonuçlarından hareketle alana yönelik öneriler bu başlık altında


sunulmuştur. Öneriler, araştırmacılar ve uygulamacılar için iki ayrı başlık altında
sınıflandırılmıştır.

Araştırmacılara Yönelik Öneriler


Çalışma sonucunda ilgili alanda çalışan araştırmacılara aşağıdaki önerilerde
bulunulabilir:
1. Bu çalışma üniversite öğrencileri ile gerçekleştirilmiştir. Anababa davranışları
yaşamın her döneminde kişinin uyumu ve gelişimi ile ilgili çıktılarla ilişkilidir
ve oldukça önemlidir. Bununla birlikte anababa davranışlarının ergenliğin
daha erken dönemlerindeki bireyler üzerindeki çıktıları daha belirgin olabilir.
Bu nedenle, bu konu erken ergenlik dönemindeki gençlerle de çalışılabilir.
2. Araştırma tek seferde verilerin toplanmış olması dolayısıyla kimlik stillerinin
gelişimsel sürecine ilişkin bilgi sağlamamaktadır. Bu nedenle birden çok
seferde veri toplanan boylamsal modeller ile değişime ilişkin çıkarımlarda
bulunulması daha doğru olacağından ileriki çalışmalarda boylamsal desende
çalışmalar yapılması önerilebilir.
3. Temel psikolojik ihtiyaçların doyumunun ergenlerde sosyal işlevselliğin
kimlik dışındaki farklı boyutları ile olan ilişkisi incelenebilir. Ayrıca Öz-
Belirleme Kuramının diğer mini-teorilerinden faydalanılarak Türk
gençlerinde kimlik stilleri motivasyon stilleri açısından da incelenebilir.
4. Bu araştırmada anababaların Öz-Belirleme Kuramı çerçevesinde tanımlanmış
olan destekleyici davranışları ele alınmıştır. Bu davranışlar pozitif
uygulamaları içermektedir, fakat negatif anababalık uygulamalarının
(psikolojik kontrol, anababa reddi vb.) psikolojik ihtiyaç doyumu ve kimlik
stilleri ile olan ilişkisi daha sonraki çalışmalarda incelenebilir.
5. Bu çalışmada kimlik, Sosyal-Bilişsel Model (Berzonsky, 1989) çerçevesinde
ele alınmıştır. Ancak kimlikle ilgili güncel araştırmalarda süreç modellerinin
de oldukça popüler olduğu görülmektedir (Demir Kaya ve Çok, 2021).
Sonraki çalışmalarda Öz-Belirleme Kuramı kapsamında farklı kültürlerde
çalışılmış olan bu yaklaşımın araştırma kurgusuna dahil edilmesi önerilebilir.

79
Uygulamacılara Yönelik Öneriler
Bu araştırmanın sonuçlarından hareketle, ilgili alanda çalışan uygulayıcı
uzmanlara yönelik öneriler şunlardır:
1. Temel psikolojik ihtiyaçların (özerklik, ilişki, yetkinlik) doyumu, gençlerin
kimliklerini yapılandırmaya yönelik süreçler üzerinde etkili faktörlerden
biridir. Dolayısıyla gençlerin psikolojik ihtiyaçlarını desteklemeye yönelik
bireysel ve grupla rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin sunulması
önerilebilir.
2. Üniversitenin başlangıç yıllarında özellikle de kimliğe ilişkin sorunları
nedeniyle destek almak üzere psikolojik danışma ve rehberlik birimlerine
başvuran gençlerle psikolojik ihtiyaçlar ve anababa davranışları arasındaki
ilişki üzerinde çalışılması önerilebilir.
3. Annelerin destekleyici davranışları, gençlerin psikolojik ihtiyaç doyumu ve
dolaylı olarak kimlik stilleri üzerinde etkilidir. Anababa eğitimlerinde bu
destekleyici davranışlara yönelik bir içerik hazırlanması ve özerklik
kavramının doğru tanımlanması uygulamacılara önerilebilir.
4. Kadın öğrencilerin algıladıkları özerklik desteği düzeyinin erkeklere kıyasla
anlamlı düzeyde daha düşük olması uzmanların göz önünde bulundurması
gereken bir sonuç olarak sunulabilir. Bir başka deyişle, ruh sağlığı ile
yakından ilişkili olan bu önemli ihtiyaca yönelik desteğin eksikliğinin kadın
öğrencilerle çalışan uzmanların uygulamalarında bunu göz önünde
bulundurması ve destek sağlaması önerilebilir.

80
KAYNAKLAR

Ahmad, I., Vansteenkiste, M. & Soenens, B. (2013). The relations of Arab Jordanian
adolescents’ perceived maternal parenting to teacher-rated adjustment and problems:
The intervening role of perceived need satisfaction. Developmental Psychology,
49(1), 177-183. Doi: 10.1037/a0027837

Akbağ, M. ve Ümmet, D. (2018). Ana-Babaya Bağlanma ile Öznel İyi Oluş Arasındaki
İlişkide Temel Psikolojik İhtiyaçların Doyumunun Aracı Rolü. Türk Psikolojik
Danışma ve Rehberlik Dergisi, 8(50), 59-85.

Akman Özdemir, P. & Çelen, H.N. (2018). Parental influences on identity formation in
Turkish cultural context. Paper presented in Society For The Study Of Emerging
Adulthood (SSEA) 2018 - Thematıc Conference: Self And Identity In Emerging
Adulthood.

Allen, J.P., Hauser, S.T., Bell, K.L. & O’Connor, T.G. (1994). Longitudinal assessment
of autonomy and relatedness in adolescent-family interactions as predictors of
adolescent ego development and self-esteem. Child Development, 65(1), 179-194.
Doi: https://doi.org/10.2307/1131374

Antonides, B.J. (2015). Looking “upstream”: The role of basic psychological needs
satisfaction in service members’ future orientation. (Unpublished doctoral
dissertation). Virginia Commonwealth University, Virginia, USA.

Arnett, J. J. (2000). Emerging adulthood: A theory of development from the late teens
through the twenties. American Psychologist, 55(5), 469–480. Doi:
https://doi.org/10.1037/0003-066X.55.5.469

Atak, H. (2011). Kimlik Gelişimi ve Kimlik Biçimlenmesi: Kuramsal Bir Değerlendirme.


Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar-Current Approaches in Psychiatry, 3(1), 163-213.

Aydın, B. & Öztütüncü, F. (2001). Examination of adolescents' negative thoughts,


depressive mood, and family environment. Adolescence, 36(141), 77–83.

Baldwin, A.L. (1948). Socialization and the parent-child relationship. Child


Development, 19(3), 127-136.

Baumrind, D. (1966). Effects of authoritative parental control on child behavior. Child


Development, 37(4), 887-907.

Baumrind, D. (1978). Parental disciplinary patterns and social competence in children.


Youth & Society, 9, 239-276.

81
Berzonsky, M.D. (1986). Discovery versus constructivist interpretations of identity
formation: Consideration of additional implications. Journal of Early Adolescence,
6, 111-117. Doi: 10.1177/0272431686062001

Berzonsky, M.D. (1988). Self-theorists, identity status, and social cognition. In D.K.
Lapsley & F.C. Power (Eds.). Self, ego, and identity: Integrative approaches (pp.
243-262). New York: Springer-Verlag.

Berzonsky, M.D. (1989). The self as a theorist: Individual differences in identity


formation. International Journal of Personal Construct Psychology, 2(4), 363–376.
doi:10.1080/08936038908404746

Berzonsky, M. D. (1989). Identity style: Conceptualization and measurement. Journal of


Adolescent Research, 4(3), 268-282. Doi: https://doi.org/10.1177/074355488943002

Berzonsky, M.D. (2004a). Identity processing style, self-construction, and personal


epistemic assumptions: A social-cognitive perspective. European Journal of
Developmental Psychology, 1(4), 303-315. Doi: 10.1080/17405620444000120

Berzonsky, M.D. (2004b). Identity style, parental authority, and identity commitment.
Journal of Youth and Adolescence, 33(3), 213-220. Doi:
10.1023/B:JOYO.0000025320.89778.29

Berzonsky, M.D. (2011). A social-cognitive perspective on identity construction. In


Schwartz, S.J., Luyckx, K. & Vignoles, V.L. (Eds.). Handbook of Identity Theory
and Research (pp. 55-76). New York: Springer.

Berzonsky, M., Branje, S.J.T. & Meeus, W. (2007). Identity-processing style,


psychosocial resources, and adolescents’ perceptions of parent-adolescent relations.
Journal of Early Adolescence, 27(3), 324-345. Doi: 10.1177/0272431607302006

Berzonsky, M. D., Soenens, B., Luyckx, K., Smits, I., Papini, D. R., & Goossens, L.
(2013). Development and validation of the Revised Identity Style Inventory (ISI-5):
factor structure, reliability and validity. Psychological Assessment, 25(3), 893-904.
Doi: 10.1037/a0032642.

Beyers, W., & Goossens, L. (2008). Dynamics of perceived parenting and identity
formation in late adolescence. Journal of Adolescence, 31(2), 165–184. Doi:
10.1016/j.adolescence.2007.04.003

Bouizegarene, N. & Philippe, F.L. (2016). Episodic memories as building blocks of


identity processing styles and life domains satisfaction: Examining need satisfaction
and need for cognitive closure in memories, Memory, 24(5) 616-628. Doi:
10.1080/09658211.2015.1034138

Bronfenbrenner, U. (1979). The Ecology of Human Development: Experiments by Nature


and Design. Cambridge, Mass: Harvard University Press.

82
Bülow, A., Keijsers, L., Boele, S., van Roekel, E. & Denissen, J.J.A. (2021). Parenting
adolescents in times of a pandemic: Changes in relatonship quality, autonomy
support, and parental control?. Developmental Psychology. (Preprint paper). Preprint
Doi: 10.31234/osf.io/g8kpf

Carlsen, A. (2009). After James on identity. In P. Adler (Ed.). Oxford handbook of


sociology and organization studies: Classical foundations (pp. 421-443). New York:
Oxford University Press.

Cengiz Türk, E.G. (2019). İç Göç Deneyimi, Yerleşim Yeri, Cinsiyet ve Eğitim Düzeyi
Açısından Algılanan Anababalık. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi
Dergisi, 52(3), 713-736. Doi: 10.30964/auebfd.537593

Cihangir Çankaya, Z. (2009). Özerklik Desteği, Temel Psikolojik İhtiyaçların Doyumu


ve Öznel İyi Olma: Öz-Belirleme Kuramı. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik
Dergisi, 4(31), 23-31.

Coatsworth, J. D., & Conroy, D. E. (2009). The effects of autonomy-supportive coaching,


need satisfaction, and self-perceptions on initiative and identity in youth swimmers.
Developmental Psychology, 45(2), 320–328. Doi: https://doi.org/10.1037/a0014027

Coleman, M., Ganong, L.H., Clark, J.M. & Madsen, R. (1989). Parenting perceptions in
rural and urban families: Is there a difference?. Journal of Marriage and Family,
51(2), 329-335. Doi: https://doi.org/10.2307/352496

Cordeiro, P., Paixao, M.P. ve Lens, W. (2015). Perceived parenting and basic need
satisfaction among Portuguese adolescents. Spanish Journal of Psychology, 18(62),
1-15. Doi: 10.1017/sjp.2015.62

Cordeiro, P.M.G., Paixao, M.P., Lens, W., Lacante, M. & Luyckx, K. (2018). Parenting
styles, identity development, and adjustment in career transitions: The mediating role
of psychological needs. Journal of Career Development, 45(1), 83-97. Doi:
10.1177/0894845316672742

Costa, S., Cuzzocrea, F., Gugliandolo, M.C. & Larcan, R. (2016). Associations between
parental psychological control and autonomy support, and psychological outcomes
in adolescents: The mediating role of need satisfaction and need frustration. Child
Indicators Research, 9(4), 1059-1076. Doi: 10.1007/s12187-015-9353-z

Çelen, H.N. & Kuşdil, M.E. (2009). Parental control mechanisms and their reflection on
identity styles of Turkish adolescents. Paideia, 19(42), 7-16. Doi: 10.1590/S0103-
863X2009000100003

Çokluk, Ö., Şekercioğlu, G. ve Büyüköztürk, Ş. (2018). Sosyal Bilimler İçin Çok


Değişkenli İstatistik: SPSS ve LISREL Uygulamaları (5. Baskı). Ankara: Pegem.

Darling, N. & Steinberg, L. (1993). Parenting style as context: An integrative model.


Psychological Bulletin, 113(3), 487-496. Doi: 10.1037/0033-2909.113.3.487

83
Deci, E.L. & Ryan, R.M. (1985). Intrinsic motivation and self-determination in human
behavior. New York: Springer.

Deci, E.L. & Ryan, R.M. (2012). Motivation, personality, and development within
embedded social contexts: An overview of Self-Determination Theory. In Ryan, R.
M. (Ed.). The Oxford handbook of human motivation. (pp. 85-107). New York:
Oxford University Press.

Demir Kaya, M. ve Çok, F. (2021). Marcia'dan Günümüze: Statü ve Süreç Modelleri


Bağlamında Bir Derleme. Cyprus Turkish Journal of Psychiatry & Psychology, 3(2),
144-152. Doi: 10.35365/ctjpp.21.2.16

DeVore, E. R., & Ginsburg, K. R. (2005). The protective effects of good parenting on
adolescents. Current Opinion in Pediatrics, 17(4), 460–465.
Doi:10.1097/01.mop.0000170514.27649.c9

Erçelik, P. & Dost-Gözkan, A. (2020). Basic psychological needs in relationships with


parents and best friend and identity statuses among Turkish emerging adults. Current
Psychology. Doi: 10.1007/s12144-020-00710-7

Erikson, E.H. (1968). Identity: Youth and Crisis. New York: W.W. Norton & Company.

Erkuş, A. (2013). Davranış Bilimleri için Bilimsel Araştırma Süreci (4. Baskı). Ankara:
Seçkin.

Faye, C. & Sharpe, D. (2008). Academic motivation in university: The role of basic
psychological needs and identity formation. Canadian Journal of Behavioural
Science, 40(4), 189-199. Doi: 10.1037/a0012858

Gandara, P., Gutierrez, D. & O’Hara, S. (2001). Planning for the future in rural and urban
high schools. Journal of Education for Students Placed At Risk, 6(1&2), 73-93. Doi:
10.1207/S15327671ESPR0601-2_5

George, D., & Mallery, M. (2010). SPSS for Windows Step by Step: A Simple Guide and
Reference (10th ed.). Boston, MA: Pearson.

Greenaway, K., Amiot, C. E., Louis, W. R., & Bentley, S. V. (2017). The role of
psychological need satisfaction in promoting student identification. In K. I. Mavor,
M. J. Platow, & B. Bizumic (Eds.), Self and social identity in educational contexts
(p. 176–192). Routledge/Taylor & Francis Group. Doi:
https://doi.org/10.4324/9781315746913-ch10

Griffin, L.K., Adams, N., & Little, T.D. (2017). Self determination theory, identity
development, and adolescence. In Development of self-determination through the
life-course (pp. 189-196). Springer, Dordrecht.

Grolnick, W.S. (2003). The Psychology of Parental Control: How Well-Meant Parenting
Backfires. New Jersey: Lawrence Erlbaum Associates.

84
Grolnick, W.S. (2016). Parental involvement and children’s academic motivation and
achievement. In L.W. Chia, J.W.C. Keng & R.M. Ryan (Eds.). Building autonomous
learners: Perspectives from research and practice using Self-Determination Theory,
(pp. 169-183). Singapore: Springer.

Grolnick, W.S. & Pomerantz, E.M. (2009). Issues and challenges in studying parental
control: Toward a new conceptualization. Child Development Perspectives, 3(3),
165–170. Doi: 10.1111/j.1750-8606.2009.00099.x

Grolnick, W.S. & Ryan, R.M. (1989). Parent styles associated with children’s self-
regulation and competence in school. Journal of Educational Psychology, 81(2),
143-154. Doi: 10.1037/0022-0663.81.2.143

Grolnick, W.S., Ryan, R.M. & Deci, E.L. (1991). Inner resources for school achievement:
Motivational mediators of children’s perceptions of their parents. Journal of
Educational Psychology, 83(4), 508-517. Doi: 10.1037/0022-0663.83.4.508

Grolnick, W.S., Weiss, L., McKenzie, L. & Wrightman, J. (1996). Contextual, cognitive,
and adolescent factors associated with parenting in adolescence. Journal of Youth
and Adolescence, 25(1), 33-54.

Goncy, E. A. & van Dulmen, M. H. M. (2010). Fathers do make a differance: Parental


involvement and adolescent alcohol use. Fathering, 8(1), 93-108.
Doi:10.3149/fth.0801.93

Gök Camoğlu, E. ve Kocayörük, E. (2019). Anne-Baba Algısı, Aile Aidiyeti ve Psikolojik


İhtiyaçlar ile Ergenlerin Öznel İyi Oluş İlişkisi. Aile Psikolojik Danışmanlığı Dergisi,
2(2), 52-72.

Guo, S., Cheung, C.K.J., Hu, J. & Ning, X. (2021). The moderation effect of identity
exploration and basic psychological needs satisfaction on flourishing of Chinese rural
children. Psicologia: Reflexão e Crítica, 34(1). Doi: https://doi.org/10.1186/s41155-
020-00166-5

Güler, M. ve Çetin, F. (2020). Örgütsel Davranış Araştırmalarında Madde Parselleme:


Yöntem ve Uygulama. Ömer Halisdemir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi Dergisi, 13(1), 61-71. Doi: 10.25287/ohuiibf.660689

Hammack, P.L. (2015). Theoretical foundations of identity. In K. C. McLean & M. Syed


(Eds.), The Oxford handbook of identity development (pp. 11–30). Oxford
University Press.

Hortaçsu, N. (2007). Ben Biz Siz Hepimiz: Toplumsal Kimlik ve Gruplararası İlişkiler (1.
Baskı). Ankara: İmge.

İlhan, T. (2015). Öz Belirleme. B. Ergüner Tekinalp ve Ş. Işık Terzi (Editörler). Eğitimde


Pozitif Psikoloji Uygulamaları (1. Baskı) içinde (s. 75-109). Ankara: Pegem.

85
Joussemet, M., Landry, R. & Koestner, R. (2008). A Self-Determination Theory
perspective on parenting. Canadian Psychology, 49(3), 194-200.
Doi:0.1037/a0012754

Kağıtçıbaşı, Ç. (1984). Socialization in traditional society: A challenge to psychology.


International Journal of Psychology, 19(1-4), 145-157. Doi:
https://doi.org/10.1080/00207598408247522

Kağıtçıbaşı, Ç. (2012). Kültür ve Ana Babalık: Kuram ve Uygulama Çıkarsamaları.


Sayıl, M. ve Yağmurlu, B. (Eds.), Ana Babalık: Kuram ve Araştırma (1. Baskı) içinde
(pp. 61-79). İstanbul: Koç Üniversitesi Yayınları.

Kağıtçıbaşı, Ç. (2019). Benlik, Aile ve İnsan Gelişimi: Kültürel Psikolojide Kuram ve


Uygulamalar (5. Baskı). İstanbul: Koç Üniversitesi Yayınları.

Kağıtçıbaşı, Ç. ve Ataca, B. (2005). Value of children and family change: A three-decade


portrait from Turkey. Applied Psychology: An International Review, 54(3), 317-337.
Doi: 10.1111/j.1464-0597.2005.00213.x

Kaniušonytė, G., Truskauskaitė‐Kunevičienė, I., Žukauskienė, R., & Crocetti, E. (2019).


Knowing who you are for not feeling lonely? A longitudinal study on identity and
loneliness. Child Development. Doi:10.1111/cdev.13294

Karataş, S. (2016). Ergenlerde Bağlanma ve Kimlik Statüleri: Temel Psikolojik


İhtiyaçların Aracı Rolünün İncelenmesi. (yayımlanmamış yüksek lisans tezi).
İstanbul Üniversitesi, İstanbul.

Kardaş, F. ve Yalçın, İ. (2018). Psikolojik İhtiyaç Doyumunda Denge Ölçeği: Türkçe


Uyarlama Çalışması. Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 47(2), 357-
383. Doi: 10.14812/cuefd.408515

Kasser, T. & Ryan, R.M. (1996). Further examining the American dream: Differential
correlates of intrinsic and extrinsic goals. Personality and Social Psychology
Bulletin, 22(3), 280–287. Doi:10.1177/0146167296223006

Keser Açıkbaş, E. & Doğan, A. (2019). Take your wings, but don’t forget your roots:
Basic psychological needs of Turkish emerging adults. Poster presented at 19th
European Conference on Developmental Psychology, 19 Aug-1 Sep 2019, Athens,
Greece.

Kındap, Y. (2011). Kendini Belirleme Kuramı Temelinde Ergenlikte Destekleyici


Ebeveynlik, Akademik ve Sosyal Uyum ve Kendini Belirleme Düzeyi Arasındaki
İlişkilerin Boylamsal Olarak İncelenmesi. (Yayımlanmamış doktora tezi). Hacettepe
Üniversitesi, Ankara.

Kocayörük, E. (2012a). The adaptation of Perception of Parent Scale (POPS) into the
Turkish culture. The International Journal of Educational Researchers, 3(2), 1-9.

86
Kocayörük, E. (2012b). Öz-Belirleme Kuramı Açısından Ergenlerin Anne Baba Algısı
ile Duyuşsal İyi Oluşları Arasındaki İlişki. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik
Dergisi, 4(37), 24-37.

Kroger, J. & Marcia, J.E. (2011). The identity statuses: Origins, meanings, and
interpretations. In Schwartz, S. J., Luyckx, K. & Vignoles, V.L. (Eds.). Handbook
of identity theory and research volume 1. (pp. 31-53). New York: Springer.

La Guardia, J.G. (2009). Developing who I am: A self-determination theory approach to


the establishment of healthy identities. Educational Psychologist, 44(2), 90-104. Doi:
https://doi.org/10.1080/00461520902832350

Leary, D.E. (1990). William James on the self and personality: Clearing the ground for
subsequent theorists, researchers, and practitioners. In M.G. Johnson ve T.B. Henley
(Eds.), Reflections on the principles of psychology: William James after a century
(pp. 101-137). Hillsdale, NJ: L. Erlbaum Associates.

Lekes, N., Gingras, I., Philippe, F.L., Koestner, R. & Fang, J. (2010). Parental autonomy
support, ıntrinsic life goals, and well-being among adolescents in China and North
America. Journal of Youth and Adolescence, 39, 858-869. Doi: 10.1007/s10964-009-
9451-7

Lemert, C. (2011). A history of identity: The riddle at the heart of the mystery of life. In
A. Elliott (Ed.), Routledge Handbook of identity studies (pp. 3-29). New York:
Routledge.

Luyckx, K., Schwartz, S.J., Berzonsky, M.D, Soenens, B., Vansteenkiste, M., Smits, I. &
Goossens, L. (2008). Capturing ruminative exploration: Extending the four-
dimensional model of identity formation in late adolescence. Journal of Research in
Personality, 42, 58-82. Doi: 10.1016/j.jrp.2007.04.004

Luyckx, K., Soenens, B., Vansteenkiste, M., Gooessens, L. & Berzonsky, M.D. (2007).
Parental psychological control and dimensions of identity formation in emerging
adulthood. Journal of Family Psychology, 21(3), 546-550. Doi: 10.1037/0893-
3200.21.3.546

Luyckx, K., Vansteenkiste, M., Goossens, L. ve Duriez, B. (2009). Basic need satisfaction
and identity formation: Bridging Self-Determination Theory and process-oriented
identity research. Journal of Counseling Psychology, 56(2), 276-288. Doi:
10.1037/a0015349

Marcia, J. E. (1966). Development and validation of ego-identity status. Journal of


Personality and Social Psychology, 3(5), 551–558. Doi: 10.1037/h0023281

Marcia, J.E. (1993a). The ego identity status approach to ego identity. In J.E. Marcia,
A.S. Waterman, D.R. Matteson, S.L. Archer & J.L. Orlofsky (Eds.). Ego Identity: A
handbook for psychosocial research (pp. 3-21). New York: Springer-Verlag.

87
Marcia, J.E. (1993b). The status of the statuses: Research review. In J.E. Marcia, A.S.
Waterman, D.R. Matteson, S.L. Archer & J.L. Orlofsky (Eds.). Ego identity: A
handbook for psychosocial research (pp. 3-21). New York: Springer-Verlag.

Marcia, J.E. (2006). Ego identity and personality disorders. Journal of Personality
Disorders, 20(6), 577-596. Doi: 10.1521/pedi.2006.20.6.577

McAdams, D.P. & Zapata-Gietl, C. (2015). Three strands of identity development across
the human life course: Reading Erik Erikson in full. In K.C. McLean & M. Syed
(Eds.). The Oxford handbook of identity development (pp. 81-94). New York: Oxford
University Press.

Miller, P.H. (2017). Gelişim Psikolojisi Kuramları (2. Baskı). (Z. Gültekin, Çev.).
Ankara: İmge. (Orijinal çalışma basım tarihi 2016).

Morsünbül, Ü. (2011). Ergenlikte Özerkliğin ve Kimlik Biçimlenmesinin Öznel İyi Oluş


Üzerindeki Etkisi. (Yayımlanmamış doktora tezi). Ankara Üniversitesi, Ankara.

Morsünbül, Ü. ve Çok, F. (2013). Kimlik Gelişimde Yeni Bir Boyut: Seçeneklerin


Saplantılı Araştırılması. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 5(40), 232-
244.

Morsünbül, Ü., Uçar, M.E. ve Konal, B. (2020). Kimlik Stilleri Ölçeği-5’in Türkçeye
uyarlanması: Geçerlik ve güvenirlik çalışması. International Journal of Human
Sciences, 17(1), 142-153. Doi: 10.14687/jhs.v17i1.5898

Musaağaoğlu, C. ve Güre, A. (2005). Ergenlerde Davranışsal Özerklik ile Algılanan Ana-


Baba Tutumları Arasındaki İlişkiler. Türk Psikoloji Dergisi, 20(55), 79-94.

Neubauer, A.B., Schmidt, A., Kramer, A.C. & Schmiedek, F. (2021). A little autonomy
support goes a long way: Daily autonomy-supportive parenting, child well-being,
parental need fulfillment, and and change in child, family, and parent adjustment
across the adaptation to the COVID-19 pandemic. Child Development. Doi:
https://doi.org/10.1111/cdev.13515

Nurmi, J.E., Poole, M.E. & Kalakoski, V. (1996). Age differences in adolescent identity
exploration and commitment in urban and rural environments. Journal of
Adolescence, 19(5), 443–452. Doi: 10.1006/jado.1996.0042

Oyserman, D., Elmore, K. & Smith, G. (2012). Self, self-concept, and identity. In M.R.
Leary & J.P. Tangney (Eds.), Handbook of self and identity (2nd edition) (pp. 69-
104). New York: The Guilford Press.

Öğülmüş, S. (2014). Eğitimde Güdülenme: Öğrencilerin Öğrenmeye Güdülenmesi, Ders


Notları. A.Ü. Eğitim Bilimleri Enstitüsü Eğitim Psikolojisi Yüksek Lisans Programı.

Öngen, D. (2004). Özerklik Kazanma Sürecinde Ergen-Anne ile Ergen-Baba İlişkileri


Arasındaki Farklılıklar. Eğitim ve Bilim, 29(131), 3-13.

88
Özdemir, Y. ve Çok, F. (2011). Ergenlikte Özerklik Gelişimi. Türk Psikolojik Danışma
ve Rehberlik Dergisi, 4(36), 152-164.

Pala, G. (2019). Ergenlerin Kimlik Gelişimi ile Akademik Motivasyon ve Umudun


İlişkisinde Psikolojik İhtiyaçların Aracı Rolü. (Yayımlanmamış doktora tezi).
Hacettepe Üniversitesi, Ankara.

Passmore, N.L., Fogarty, G.J., Bourke, C.J. & Baker-Evans, S.F. (2005). Parental
bonding and identity style as correlates of self-esteem among adult adoptees and
nonadoptees. Family Relations, 54, 523-534. Doi: 10.1111/j.1741-
3729.2005.00338.x

Power, T.G. (2013). Parenting dimensions and styles: A brief history and
recommendations for future research. Childhood Obesity, 9(1), 14-21. Doi:
10.1089/chi.2013.0034

Power, T.G., Sleddens, E.F.C., Berge, J., Connell, L., Govig, B., Hennessy, E., Liggett,
L., Mallan, K., Maria, D.S., Odoms-Young, A. & St. George, S.M. (2013).
Contemporary research on parenting: Conceptual, methodological, and translational
issues. Childhood Obesity, 9(1), 87-94. Doi: 10.1089/chi.2013.0038

Reed-Fitzke, K. & Lucier-Greer, M. (2021). Basic psychological need satisfaction and


frustration: Profiles among emerging adult college students and links to well-being.
Contemporary Family Therapy, 43(1), 20-34. Doi: https://doi.org/10.1007/s10591-
020-09550-w

Robbins (1994). An assesment of perceptions of parental autonomy support and control:


Child and parent correlates. (Unpublished doctoral dissertation). University of
Rochester, Rochester, United States.

Ryan, R.M. & Deci, E.L. (2000). Self-Determination Theory and the faciliation of
intrinsic motivation, social development, and well-being. American Psychologist, 55,
68-78.

Ryan, R.M. & Deci, E.L. (2017). Self-Determination Theory: Basic psychological needs
in motivation, development and wellness. New York: Guildford Press.

Sayıl, M. ve Kındap Tepe, Y. (2012). Ana Babanın Kontrol Davranışları ve Ergenlik.


Sayıl, M. ve Yağmurlu, B. (Eds.), Ana Babalık: Kuram ve Araştırma (1. Baskı) içinde
(pp. 329-362). İstanbul: Koç Üniversitesi Yayınları.

Schaefer, E.S. (1965). A configurational analysis of children’s reports of parental


behavior. Journal of Consulting Psychology, 29(6), 552-557. Doi:
10.1037/h0022702

Schwartz, S.J. (2001). The evolution of Eriksonian and Neo-Eriksonian Identity Theory
and research: A review and integration. Identity: An International Journal of Theory
and Research, 1(1), 7-58. Doi: 10.1207/S1532706XSCHWARTZ

89
Serpe, R.T. & Stryker, S. (2011). The symbolic interactionist perspective and identity
theory. In S. J. Schwartz, K. Luyckx, & V. L. Vignoles (Eds.), Handbook of identity
theory and research (pp. 225–248). Springer Science + Business Media.
https://doi.org/10.1007/978-1-4419-7988-9_10

Shaffer, D.R. (2009). Social and Personality Development (6. Baskı). Belmont:
Wadsworth.

Sheldon, K.M. ve Hilpert, J.C. (2012). The Balanced Measure of Psychological Needs
(BMPN) Scale: An alternative domain general measure of need satisfaction.
Motivation and Emotion, 36, 439-451.

Simons-Morton, B.G. & Crump, A.D. (2003). Association of parental involvement and
social competence with school adjustment and engagement among sixth graders.
Journal of School Health, 73(3), 121-126.

Smits, I., Soenens, B., Luyckx, K., Duriez, B., Berzonsky, M. & Goossens, L. (2008).
Perceived parenting dimensions and identity styles: Exploring the socialization of
adolescents’ processing of identity-relevant information. Journal of Adolescence, 31,
151-164. Doi: 10.1016/j.adolescence.2007.08.007

Smits, I., Soenens, B., Vansteenkiste, M., Luyckx, K. & Goossens, L. (2010). Why do
adolescents gather information or stick to parental norms? Examining autonomous
and controlled motives behind adolescents’ identity style. Journal of Youth and
Adolescence, 39, 1343-1356. Doi: 10.1007/s10964-009-9469-x

Steinberg, L. (2017a). Kimlik (R. Parmaksız, Çev.). Ergenlik. (F. Çok, Çev. Ed.). (2.
Baskı) içinde 293-330. Ankara: İmge. (Orijinal çalışma basım tarihi 2005).

Steinberg, L. (2017b). Aileler (S. Sevim, Çev.). Ergenlik. (F. Çok, Çev. Ed.). (2. Baskı)
içinde 149-184. Ankara: İmge. (Orijinal çalışma basım tarihi 2005).

Steinberg, L. (2017c). Özerklik (T. Şener, Çev.). Ergenlik. (F. Çok, Çev. Ed.). (2. Baskı)
içinde 331-363. Ankara: İmge. (Orijinal çalışma basım tarihi 2005).

Soenens, B. & Vansteenkiste, M. (2005). Antecedents and outcomes of self-


determination in 3 life domains: The role of parents’ and teachers’ autonomy support.
Journal of Youth and Adolescence, 34(6), 589-604. Doi: 10.1007/s10964-005-8948-
y

Soenens, B. & Vansteenkiste, M. (2010). A theoretical upgrade of the concept of parental


psychological control: Proposing new insights on the basis of Self-Determination
Theory. Developmental Review, 30, 74-99. Doi: 10.1016/j.dr.2009.11.001

Soenens, B., Vansteenkiste, M., Lens, W., Luyckx, K., Goossens, L., Beyers, W. & Ryan,
R.M. (2007). Conceptualizing parental autonomy support: Adolescent perceptions of
promotion of independence versus promotion of volitional functioning.
Developmental Psychology, 43(3), 633-646. Doi: 10.1037/0012-1649.43.3.633

90
Sorell, G.T. & Montgomery, M.J. (2001). Feminist perspectives on Erikson 's theory:
Their relevance for contemporary identity development research. Identity: An
International Journal of Theory and Research, 1(2), 97-128. Doi:
10.1207/S1532706XID010201

Spera, C. (2005). A review of the relationship among parenting practices, parenting


styles, and adolescent school achievement. Educational Psychology Review, 17(2),
125-146. Doi: 10.1007/s10648-005-3950-1

Sümer, N. (2000). Yapısal Eşitlik Modelleri: Temel Kavramlar ve Örnek Uygulamalar.


Türk Psikoloji Yazıları, 3(6), 49–74.

Sümer, N. (2012). Ana Babalık ve Bağlanma. M. Sayıl ve B. Yağmurlu (Editörler). Ana


Babalık: Kuram ve Araştırma (1. Baskı) içinde (s. 169-190). İstanbul: Koç
Üniversitesi Yayınları.

Şimşek, Ö.F. (2007). Yapısal Eşitlik Modellemesine Giriş: Temel İlkeler ve LISREL
Uygulamaları (1. Baskı). Ankara: Ekinoks.

Tabachnick, B.G. ve Fidell, L.S. (2015). Çok Değişkenli İstatistiklerin Kullanımı (6.
Basımdan Çeviri.). (M. Baloğlu, Çev. Ed.). Ankara: Nobel. (Orijinal çalışma basım
tarihi 2013).

Toder, N.L., & Marcia, J.E. (1973). Ego identity status and response to conformity
pressure in college women. Journal of Personality and Social Psychology, 26(2),
287–294. 10.1037/h0034477

Topal, F. (2019). Beliren Yetişkinlikte Bağlanma ve Kimlik Stilleri Arasındaki İlişki.


(Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Akdeniz Üniversitesi, Antalya.

Van Petegem, S., Beyers, W., Vansteenkiste, M. & Soenens, B. (2012). On the association
between adolescent autonomy and psychosocial functioning: Examining decisional
independence from a Self-Determination Theory perspective. Developmental
Psychology, 48(1), 76-88. Doi: 10.1037/a0025307

Vansteenkiste, M., Niemiec, C.P. & Soenens, B. (2010). The development of the five
mini-theories of Self-Determination Theory: An historical overview, emerging
trends, and future directions. In S. Karabenick & T.C. Urdan (Eds.). The decade
ahead: Theoretical perspectives on motivation and achievement (Advances in
motivation and achievement, vol. 16A) (pp. 105-165). UK: Emerald.

Vansteenkiste, M. & Ryan, R.M. (2013). On psychological growth and vulnerability:


Basic psychological need satisfaction and need frustration as a unifying principle.
Journal of Psychotherapy Integration, 23(3), 263-280. Doi: 10.1037/a0032359

Wallerstein, R. (1998) Erikson’s concept of ego identity reconsidered. Journal of the


American Psychoanalytic Association, 46, 229–47.

91
Wang, C.K.J., Liu, C.W., Kee, Y.H. ve Chian, K.L. (2019). Competence, autonomy, and
relatedness in the classroom: Understanding students’ motivational processes using
Self-Determination Theory. Heliyon, 5. Doi:
https://doi.org/10.1016/j.heliyon.2019.e01983

Wong, M.M. (2008). Perceptions of parental involvement and autonomy support: Their
relations with self-regulation, academic performance, substance use and resilience
among adolescents. North American Journal of Psychology, 10(3), 497–518.

Yağmurlu, B., Çıtlak, B., Dost, A. ve Leyendecker, B. (2009). Türk Annelerin Çocuk
Sosyalleştirme Hedeflerinde Eğitime Bağlı Olarak Gözlemlenen Farklılıklar. Türk
Psikoloji Dergisi, 24(63), 1-15.

92
EKLER
EK 1. Etik Kurul Onayı

94
EK 2. Kişisel Bilgi Formu

Sayın katılımcı, anketin bu kısmında sizden bazı demografik bilgiler


istenmektedir. Lütfen formu eksiksiz olarak doldurunuz.
1. Yaşınız: . . . . . . . . 2. Cinsiyetiniz: Kadın Erkek

3. Kendinizi hangi sosyo-ekonomik 4. Hangi üniversitede öğrenim


statüde algılarsınız? görmektesiniz?
Yüksek ............................
Ortanın Üstü
Orta 5. Kaçıncı sınıfa devam ediyorsunuz?
Ortanın Altı 1. sınıf
Düşük 2. sınıf
3. sınıf
4. sınıf
6. Hangi bölümde okuyorsunuz? 7. Yaşamınızın çoğunu geçirdiğiniz
yerleşim birimi:
............................ Köy
Kasaba
İlçe
İl
Büyükşehir
8. Annenizin eğitim durumu: 9. Babanızın eğitim durumu:

Okuma-yazma bilmiyor Okuma-yazma bilmiyor


İlkokul mezunu İlkokul mezunu
Ortaokul mezunu Ortaokul mezunu
Lise mezunu Lise mezunu
Önlisans mezunu Önlisans mezunu
Lisans mezunu Lisans mezunu
Lisansüstü mezunu Lisansüstü mezunu
10. Anneniz: 12. Anne babanızın medeni durumu:
Sağ
Vefat etti Evliler ve birlikte yaşıyorlar
Evliler ve ayrı yaşıyorlar
11. Babanız: Boşandılar, ben annemle yaşıyorum
Sağ Boşandılar, ben babamla yaşıyorum
Vefat etti Annem vefat etti ben babamla
yaşıyorum
Babam vefat etti ben annemle
yaşıyorum
Diğer: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
13. Anne babanızın kaç çocuğu var? 14. Siz ailenin kaçıncı çocuğusunuz?
(Siz DAHİL)
...........
.......

95
EK 3. Anne Baba Algısı Ölçeği- Örnek Maddeler

Anne Formu

Tamamen Doğru
Tamamen Yanlış

Nadiren Yanlış

Nadiren Doğru

Kısmen Doğru
Kısmen Yanlış

Ne Doğru Ne
Aşağıdaki ifadeleri ANNENİZ ile

Yanlış
ilişkinizi düşünerek yanıtlayınız.

Babam beni olduğum gibi kabul eder


4
ve sever.
Annem mümkün oldukça kendi
5
seçimlerimi yapmama izin verir.
Annem benimle birlikte olmak için
9
yeterince zaman ayırır.

Baba Formu

Tamamen Doğru
Tamamen Yanlış

Nadiren Yanlış

Nadiren Doğru

Kısmen Doğru
Kısmen Yanlış

Ne Doğru Ne
Aşağıdaki ifadeleri BABANIZ ile

Yanlış
ilişkinizi düşünerek yanıtlayınız.

Babam beni olduğum gibi kabul eder


4
ve sever.
Babam mümkün oldukça kendi
5
seçimlerimi yapmama izin verir.
Babam benimle birlikte olmak için
9
yeterince zaman ayırır.

Madde 4: Yakınlık
Madde 5: Özerklik Desteği
Madde 9: Katılım

96
EK 4. Psikolojik İhtiyaçların Doyumunda Denge Ölçeği-Örnek Maddeler

Katılmıyorum
katılmıyorum

Katılıyorum

katılıyorum
Kararsızım
Aşağıdaki ifadelerin sizi ne denli yansıttığına

Kesinlikle

Kesinlikle
göre puanlayınız.

Benim için önemli olan insanlara karşı


2
kendimi yakın ve ilişkili hissederim.
7 Zor şeyleri bile iyi yaparım.
Bir şeyleri kendi istediğim gibi yapmakta
14
özgürüm.

Madde 2: İlişki
Madde 7: Yetkinlik
Madde 14: Özerklik

97
EK 3. Kimlik Stilleri Ölçeği-5 -Örnek Maddeler

Katılmıyorum
katılmıyorum

Katılıyorum

katılıyorum
Kararsızım
Aşağıdaki ifadelerin sizi ne denli yansıttığına

Tamamen
Kesinlikle
göre puanlayınız.

Kişisel bir problemim olduğunda mümkün


1
olduğu kadar ertelemeye çalışırım.
Yaşamımla ilgili bir karar vermeden önce
12 farklı kaynaklardan bilgi edinmek ve
değerlendirmek benim için önemlidir.
Her zaman neye inanacağım ve
inanmayacağımı bildim; hiçbir zaman
24
inançlarım hakkında gerçekten şüpheye
düşmedim

Madde 1: Kaçınma Yönelimli Kimlik Stili


Madde 12: Bilgi Yönelimli Kimlik Stili
Madde 24: Norm Yönelimli Kimlik Stili

98
BENZERLİK BİLDİRİMİ

“Algılanan Anababa Davranışları ile Ergenin Kimlik Stili Arasındaki İlişkide


Temel Psikolojik İhtiyaç Doyumunun Aracı Rolü” başlıklı tezimin ana bölümü (ön
bölüm, kaynaklar ve ekler hariç) Turnitin İntihali Engelleme Programı aracılığıyla
incelenmiş ve ilgili rapor danışmanım tarafından da kontrol edilmiştir. Kontrol sırasında
(1) “Beş sözcükten daha az olan benzeşmeler” (2) “Kaynaklar” (3) “Doğrudan Alıntılar”
dışarıda tutulmuştur. Benzerlik kontrolüne ilişkin rapordan elde edilen sonuçlar aşağıda
sunulmuştur.

Rapor Tarihi : 27.05.2021


Gönderim Numarası : 1595296028
Sayfa Sayısı : 78
Sözcük Sayısı : 20441
Karakter Sayısı : 147694
Benzerlik Oranı : %4
Savunma Tarihi : 11.06.2021

Yukarıda belirtilen sonuçları gösteren Turnitin İntihali Engelleme Programı’na


ilişkin orijinal raporu, sonuçlarda herhangi bir değişiklik yapmaksızın bu beyanım ekinde
Enstitüye teslim ettiğimi, tezimin %10’dan fazla benzerlik oranı içerdiğinin belirlenmesi
durumunda, bundan doğabilecek tüm yasal sorumluluğu kabul ettiğimi bildirir,
saygılarımı sunarım.

Öğrencinin Adı Soyadı: Fatma Cemre YAVUZ


Tarih: ……………………………………
İmza: ……………………………………

99
ÖZGEÇMİŞ
Kişisel Bilgiler

Adı ve Soyadı : Fatma Cemre YAVUZ


E-Posta Adresi

İş Deneyimi
Unvan Görev Yeri Yıl
Arş. Gör. Ankara Üniversitesi 2019-…

Akademik Bilgiler

Öğrenim Durumu:
Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl
Yüksek Lisans Eğitim Psikolojisi Ankara Üniversitesi 2018-2021
Lisans Psikoloji Uludağ Üniversitesi 2013-2017

Yayınlar:
Yavuz, F.C., Daşcı, E., Öğülmüş, S. (2021). Anababalık Davranışları ve Üniversiteye
Uyum İlişkisi: Psikolojik İhtiyaç Doyumunun Aracı Etkisi. Uluslararası Ergenlik
ve Gençlik Araştırmaları Kongresi’nde sunulan sözlü bildiri. 29 Nisan-1 Mayıs
2021, Online platform.
Yavuz, F.C., Berber, K. ve Şener, T. (2021). Çocuk ve Ergenlerin Günlük Yaşam
Etkinlikleri ile İlgili Kararlarında Ana Baba Tutum ve Davranışları. Uluslararası
Ergenlik ve Gençlik Araştırmaları Kongresi’nde sunulan sözlü bildiri. 29 Nisan-
1 Mayıs 2021, Online platform.
Yavuz, F.C., Daşcı, E. ve Güney-Karaman, N. (2020). Anababalık Davranışları ile
Üniversite Öğrencilerinin Duygusal Sorunları Arasındaki İlişki: Öz Kontrolün
Aracı Etkisi. VII. Uluslararası Avrasya Eğitim Araştırmaları Kongresi Bildiri
Özetleri Kitabı içinde ss. 246-249. Ankara: Anı Yayıncılık.
Yavuz, F.C. ve Öğülmüş, S. (2020). Pandemide Akademik Uyumu Yordayan Faktörler:
İçedönüklük ve Öz-düzenlemeli Öğrenme. VII. Uluslararası Avrasya Eğitim
Araştırmaları Kongresi Tam Metin Bildiri Kitabı içinde ss. 202-207. Ankara: Anı
Yayıncılık.

100

You might also like