Avatar

tolga

@havadaabulut / havadaabulut.tumblr.com

buraya bakarlar
Avatar
Reblogged

"Pek çok odaya bölünmüş bir bina düşünün. Bina küçük ya da büyük olabilir. Odaların tüm duvarları, sayıları belki binlere varan irili ufaklı resimlerle kaplı olsun. Resimler doğayı renklerle temsil etmektedirler. Gün ışığında ya da gölgede, suyun içindeki, su içen ya da çimende yatan hayvanlar, hemen yanında İsa’ya inanmayan bir ressamın elinden çıkma bir çarmıha gerilme sahnesi, çiçekler, oturan, ayakta duran ya da yürüyen çoğu çıplak insan figürleri, uzakta izlenimi versin diye ufaltılarak çizilmiş pek çok çıplak kadın, elmalar ve gümüş tabaklar, encümen üyesi bilmemkimin portresi, günbatımı, kırmızılı kadın, havalanmış ördek, leydi bilmemkimin portresi, uçan kazlar, beyazlı kadın, üzerlerinde parlak sarı ışık benekleri bulunan buzağılar, Prens bilmemkimin portresi, yeşilli kadın… Tüm bunlar, ressamların ve resimlerin adlarını da içeren bir kitaba özenle konulmuş olsun. İnsanlar, ellerinde kitaplar, sayfaları çevire çevire ve isimleri okuya okuya duvardan duvara dolaşırlar. Sonra geldiklerinden ne daha zengin ne de daha yoksul halde oradan ayrılır ve hemen sanatla alakasız işlerine gömülüverirler. Neden gelmişlerdi? Her resimde koca bir yaşam gizli. Korkular, kuşkular, umutlar ve neşelerle dolu bir yaşam…"

Avatar
Reblogged

"İki yolu var acı çekmemenin: Birincisi pek çok kişiye kolay gelir: cehennemi kabullenmek ve onu görmeyecek kadar onunla bütünleşmek, ikinci yol riskli, sürekli bir dikkat ve eğitim istiyor; cehennemin ortasında cehennem olmayan kim ve ne var, onu aramak ve bulduğunda tanımayı bilmek, onu yaşatmak, ona fırsat vermek."

Italo Calvino, görünmez kentler
Avatar
Reblogged

Heykeltıraş Brancusi'yi en çok şu anekdotla hatırlıyor ve seviyorum:

"Kaygan yüzeyli bronz ve mermer heykellerine, zamanın ve tensel dokunuşun izlerini katmak ister Brancusi. Bu nedenle, bir zenci modele, kendisine heykellerinde modellik etmesi için değil (çünkü modele gereksinimi yoktur Brancusi'nin) yalnızca heykellerini okşaması ve okşaya okşaya onlara sanki bir ruh vermesi ya da okşamanın el izlerini bırakması için ücret öder."

Auguste Rodin'in atölye asistanlığını kabul edip iki ay orada çalıştıktan sonra "Büyük ağaçların altında hiçbir şey büyüyemez" diyerek ayrılıp kendi yolunu çizmiş olması beni pek mutlu ediyor. Canım Brankuş. Sanat ve onu var edenlerin hikayeleri, yaşama biçimleri bana yürümek, devam etmek için, yaşamak için güç veriyor. Kendimiz olabilmek için bir yerden sonra bir müddet tek başına yürümeyi öğrenmemiz, açıklıklara gitmemiz gerekir.

Ve elbette; Dünyanın kurulması, şehirlerin kurulması gibi, büyük ruhlar da öyle kendini kurar.

Öyle güzel bir film izliyorum ki, birinci saatinde heyecandan durdurdum. Film, "The Gorge."

Ben:

Allah:

Ben:

Allah: senin sevap pointlere ancak bu ev geliyo

You are using an unsupported browser and things might not work as intended. Please make sure you're using the latest version of Chrome, Firefox, Safari, or Edge.