yakar dedi meczup, dünyayı içine çekme.
bazı geceler olur nermin. bu gece yoksa başka geceler olmasın dersin. bazı geceler olur, senin mezarını kazarlar, onun düğününü kurarlar. bazı geceler olur, derdini sırtlayamadığın için bir bir dökülürsün bu ayazda. bazı geceler olur, tonla kelimen birikir ama hayal kırıklığını sığdıramazsın kaleme. bazı geceler olur, derdine değen kalem kırılır. bazı geceler olur, ömrünü koyduğun evi yakarlar. bazı geceler olur, acıdan canın çıkar candan o çıkmaz. bazı geceler hep olur nermin. bazı gecelerin ayazı unutulmaz.
üç yıl önceki bana sorsan, bu evden kurtulur seninle yepyeni bir hayat yaşardı. buna inancı tamdı. şimdi ne seninle bir hayat ne de bu evden kurtuluş var benim için. bu ihtimalleri kim yıktı, nasıl yıktı bilmiyorum. orası müphem. ama bâriz olan, yıkılmış olması. bâriz olan her morluğunda, her kanında, her acıdan gözyaşında sana koşan kızın o koştuğu yerden kovulduğu. sen kovdun demiyorum. tövbe. ama kovuldum. sen değil ama hayat bizi biz yapmadı. yine de hayata hâlâ büyük bir borcum var. seni bilmem ama seninle hayatımın kısa bir anında denk düşmek bile beni hayata karşı hatırı sayılır şekilde borçlu kıldı. şimdi senden ayrı, sensiz zamanlarımda o borcu ödeyeceğim. sensiz, kimsesiz kalarak. mutluluğun büyüktü. sanırdım ki hep böyle uzun sürecek. hep o masal devam edecek. sanırdım sanırdım da bu mutluluğun kefaretinin yükünün bu kadar sensiz bu kadar soğuk bu kadar kimsesiz olduğunu sanmazdım.