NFT'nin özellikle “NFT Eseri”, “NFT Sanatı”, “NFT Sanatçısı” gibi kavramlarla anılması, beraberin... more NFT'nin özellikle “NFT Eseri”, “NFT Sanatı”, “NFT Sanatçısı” gibi kavramlarla anılması, beraberinde NFT haline getirilen ürünün Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndan (FSEK) kaynaklanan uyuşmazlıklara sebebiyet verip vermeyeceği ve verebilecekse NFT eserlerinden kaynaklanan mali hak ihlallerinde görevli mahkemenin fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi mi olacağı sorusuna, medeni usul hukuku açısından cevap verilmemesinin gerektirmektedir. NFT’lere ilişkin açık kanuni bir düzenlemenin yapılmamış olması ve teknolojik gelişmelerin hızlı bir şekilde ilerlemesinin bir sonucu olarak (gelecekte NFT oluşturma işleminde yaşanabilecek değişikliklerin mümkün olması sebebiyle), bu çalışmada NFT’leştirilmiş eserlerden kaynaklanan uyuşmazlıklarda fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesinin göreviyle alakalı kesin bir yargıya varılmadan uygulamada benimsenebilecek çeşitli görüşler çerçevesinde bir değerlendirme yapılmaya çalışılmaktadır.
Seyhan SELÇUK* Özet 7343 sayılı Kanun ile İcra ve İflâs Kanunu'nun 25-25/b maddelerinin yürürlüğü... more Seyhan SELÇUK* Özet 7343 sayılı Kanun ile İcra ve İflâs Kanunu'nun 25-25/b maddelerinin yürürlüğüne son verilerek, Çocuk Koruma Kanunu'na m. 41'den sonra gelmek üzere "Çocuk teslimi ve Çocukla Kişisel İlişki Kurulması" başlıklı Dördüncü Kısım eklenmiştir. Değişikliklerle getirilen düzenlemelerden birisi de Çocuk Koruma Kanunu'na eklenen 41/F maddesidir. Bu madde, çocuk teslimi ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair ilâm veya tedbir kararlarının yerine getirilmesine muhalefet edilmesi halinde nasıl bir yol izleneceğine ilişkindir.
7445 sayılı Kanun ile İcra ve İflâs Kanunu’na 79/a maddesi eklenmiştir. Söz konusu değişiklikten ... more 7445 sayılı Kanun ile İcra ve İflâs Kanunu’na 79/a maddesi eklenmiştir. Söz konusu değişiklikten önce, icra müdürünün konutta haciz yapabilmesi için herhangi bir mahkemeden izin veya onay almasına gerek yoktu. Bu durum ise öğreti tarafından eleştirilmekteydi. Yapılan değişiklikle konutta haciz yapılması mahkemeden onay alınmasına dair bir usule bağlanmıştır. Madde sadece konutta haciz bakımından uygulanacaktır. Dolayısıyla, konut olmayan bir yerde haciz yapılabilmesi için, mahkemeden onay alınmasına gerek yoktur. Buna göre, icra müdürü haciz talep edilen yerin konut olup olmadığını tespit etmelidir. Bu yerin konut olduğu kanısına varacak olursa, bu yerde haciz yapılmasına karar verir. Bu kararın onaylanması için, kararı derhal icra mahkemesine sunar. İcra mahkemesi yapacağı inceleme sonucunda, bu yerin konut olduğu kanısına varırsa, kararın onaylanmasına kesin olarak karar verir. Aksi halde, icra müdürünün kararını kesin olarak kaldırır. Dolayısıyla bu düzenleme ile icra müdürünün konutta haciz yapabilmesi, onun inisiyatifinden alınmıştır. Böylece, icra müdürünün, konutta haciz yapabilmesi, mahkeme kararına bağlanmıştır. Maddenin uygulanması bakımından getirilmiş olan tek istisna, ihtiyati hacze ilişkindir. Buna göre, alacakla alakalı ihtiyati haciz kararı verilmişse, konutta haciz işlemi yapılabilmesi için, icra mahkemesinden onay alınmasına gerek yoktur. Bu çalışmada, İcra ve İflâs Kanunu m.79/a ile getirilen “konutta hacze” ilişkin usulün ne olduğu açıklanmaya alışılacaktır. Bu bağlamda, maddenin merkezi olarak nitelendirilebilecek konut kavramı öncelikli olarak ele alınacaktır. Daha sonra, maddenin amacı, Anayasa ile ilişkisi üzerinde durulacaktır. Devamında maddenin takip yolları bakımından nasıl uygulanacağı, maddede öngörülen usul ve maddenin uygulanacağı haciz türleri incelenecektir.
Kripto varlıkların ve bilhassa kripto paraların kullanımının yaygınlaşması ve kullanım alanlarını... more Kripto varlıkların ve bilhassa kripto paraların kullanımının yaygınlaşması ve kullanım alanlarının çeşitlenmesinin bir sonucu olarak, kripto varlıklardan kaynaklanan alacak talepli davaların sayısının artması kaçınılmaz olmuştur. Kripto varlıkların kullanımının yaygınlaşmasına karşın bunlara ilişkin yasal düzenlemeler maalesef aynı hızda yapılamamıştır. Bilhassa, para formundaki kripto varlıkların hukukî niteliğiyle alakalı yasal bir düzenleme bulunmamakla birlikte, bunların parasal değerlerinin bulunduğu da yadsınamaz bir gerçektir. Bu bakımdan, kripto varlık alacaklarına ilişkin özel hukuktan kaynaklanan uyuşmazlıklarda, göreve ilişkin hükümlerin nasıl uygulama alanı bulunacağının üzerinde durulması gerekmektedir. Bilhassa medeni yargılama alanında birden fazla görevli mahkemenin faaliyet gösterdiği dikkate alındığında, kripto varlıkların tahsili talepli davalarda görevli mahkemenin belirlenmesi, usul ekonomisi ilkesi açısından da ayrı bir önem teşkil etmektedir.
7327 sayılı Kanun ile İcra ve İflâs Kanunu’nun m. 308/c, 4 hükmünde bazı değişiklikler yapılmıştı... more 7327 sayılı Kanun ile İcra ve İflâs Kanunu’nun m. 308/c, 4 hükmünde bazı değişiklikler yapılmıştır. Bu düzenleme, esasen konkordatoda geçici mühlet kararından sonra komiserin izniyle akdedilen borçların, adî konkordato şartlarına tâbi olmamasını öngörmekte ve temerrüt halinde de icra takibine konu edilebilmesi imkânını vermektedir. Ayrıca bu alacakların, İİK m. 206 uyarınca rehinli alacaklardan hemen sonra ve diğer bütün alacaklardan önce ödeneceği kuralı kabul edilmiştir. Bundan başka kanun koyucu, konkordato borçlusunun iflâs etmesi halinde de bu alacakları, iflâs tasfiyesinde masa borcu olarak saymıştır. Böylece, konkordatonun amacını gerçekleştirmek için, ekonomik anlamda zor durumda bulunan borçluyla işlem yapan üçüncü kişiler önemli bir güvenceye kavuşturulmuştur. Bu makalede, öncelikle geçici mühletten sonra konkordato komiserinin izniyle akdedilen sözleşmelerden kaynaklanan alacakların kapsamı belirlenmeye çalışılacaktır. Daha sonra ise, bu alacaklara tanınan imtiyazlar üzerinde durulacaktır. Son olarak ise, bu imtiyazların konkordatoda geçerli olan eşitlik ilkesini ihlal edip etmediği hususu değerlendirilmeye çalışılacaktır.
ABSTRACT With the Law No. 7327, some changes has been made in Article 308/c, 4 of the Enforcement and Bankruptcy Law. This regulation essentially stipulates that debts concluded with the permission of the commissioner after the temporary respite decision in the concordat shall not be subject to the ordinary concordat terms and provides the opportunity to be subject to enforcement proceedings in case of default. In addition the rule that these will be paid immediately after the pledged receivables and before all other receivables under article 206 has been accepted. Apart from this, the legislator has counted these receivables as table debt in the bankruptcy liquidation, in case the concordat results in bankruptcy. Thus, in order to realize the purpose of the concordat, the third parties who transacted with the debtor who were in financial difficulties have been provided with an important guarantee. In this article, first of all, it will be tried to determine the scope of the receivables arising from the contracts concluded with the permission of the concordat commissioner after the temporary respite. Then, the privileges granted to these receivables will be emphasized. Finally, it will be tried to evaluate whether these privileges violate the principle of equality accepted in concordat.
7101 sayılı Kanun ile İcra ve İflâs Kanunu’nun konkordatoya ilişkin
maddelerinde önemli değişikli... more 7101 sayılı Kanun ile İcra ve İflâs Kanunu’nun konkordatoya ilişkin maddelerinde önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu değişikliklerden birisi konkordato mühleti içerisinde rehnin paraya çevrilmesi yasağını düzenleyen İİK m. 295/I hükmüdür. İlgili düzenlemeye göre, rehin alacaklısı konkordato mühleti içerisinde borçluya karşı rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatabilir ancak, rehinli mal muhafaza altına alınamaz ve satışı yapılamaz. Bununla birlikte 7327 sayılı Kanun ile İİK m. 295’e ikinci fıkra eklenmek suretiyle rehnin paraya çevrilmesi yasağına birtakım istisnalar getirilmiştir. Bu çalışmada, öncelikle konkordato mühleti içerisinde rehnin paraya çevrilmesi yasağı ve söz konusu yasağın geçerli olacağı zaman aralığı üzerinde durulmuştur. Daha sonra ise, yasağın kapsamına giren rehinli alacaklılardan ne anlaşılması gerektiği belirtilmiştir. Son olarak, mühlet içerisinde rehnin paraya çevrilmesi yasağının istisnaları, satışa izin verilmesi ve satışın ne şekilde yapılacağı ile satıştan elde edilen gelirin nasıl ödeneceği konuları ele alınmıştır.
Bu makalede, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na göre verilen hakem kararının taraflarca yerine getirilm... more Bu makalede, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na göre verilen hakem kararının taraflarca yerine getirilmemesi halinde, kararın cebri icra yoluyla nasıl yerine getirileceği incelenmiştir. Öncelikle, hakem kararının icrasıyla ilgili genel bilgi verilmiştir. Daha sonra, hakem kararının cebri icraya konu olabilmesi için, kesinleşmesine gerek olmadığı üzerinde durulmuştur. Bununla bağlantılı olarak, iptal davası ve temyiz yoluna başvurulmuş olmasının kararın icrasını nasıl etkileyeceği ele alınmıştır. Son olarak, hakem kararının iptal edilerek kesinleşmesi halinde, cebri icranın bundan nasıl etkileneceği üzerinde durulmuştur.
Nihaî hakem kararında, tarafların taleplerinin tamamı hakkında karar verilmemişse, tarafların ba... more Nihaî hakem kararında, tarafların taleplerinin tamamı hakkında karar verilmemişse, tarafların başvurabileceği iki imkân bulunmaktadır. Bunlar, kararının tamamlanmasının talep edilmesi ve kararın iptalinin talep edilmesidir. Bazı hukuk düzenlemelerinde bu iki imkân taraflara aynı anda tanınmışken, bazılarında ise, sadece tamamlama talep edilmesine yer verilmiştir. Hukuki açıdan, hukuki düzenlemelerde her iki imkânın aynı anda kabul edilmesi halinde, iki farklı soruyla karşılaşılmaktadır. Bu sorulardan ilki, taraflara tanınmış olan bu imkânların seçimlik olup olmadığıdır. Karşılaşılabilecek ikinci soru ise, kararın tamamlanması talep edilmeden doğrudan nihaî karara karşı iptal talebinde bulunmakta hukuki menfaatin bulunup bulunmadığıdır. Bu çalışmada, bu sorular hukuki açıdan ele alınmış ve bunlara cevap verilmeye çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Tahkim, Tahkim Yargılaması, Tamamlama Kararı, Hakem Kararının İptali, Hukuki Menfaat. LEGAL BENEFIT IN THE REQUEST OF SETTING ASIDE WITH THE SAME LEGAL GROUND WITHOUT REQUESTING ADDITIONAL AWARD ABSTRACT In the final arbitral award, if the parties’ requests have not been decided entirely, there are two possibilities for them to apply. These are request of additional award and setting aside. In some legal instruments, these two possibilities are provided to the parties at the same time and in the others, parties are allowed to request only additional award. Legally, two different questions will be encountered when both possibilities are accepted at the same time in legal instruments. The first one is whether these possibilities are optional or not. The later one may be faced is whether there is a legal benefit to demand setting aside directly against the final award without requesting the additional to be made. In this study, these questions have been discussed and tried to be answered from the legal point of view. Keywords: Arbitration, Arbitral Proceeding, Additional Award, Setting Aside
Antalya Bilim Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2020
Uzman delilinin kökeni İngiltere'de çok eskilere dayanmaktadır. Mahkemelerde uzmanın yardımından ... more Uzman delilinin kökeni İngiltere'de çok eskilere dayanmaktadır. Mahkemelerde uzmanın yardımından yararlanılmakla birlikte, açık bir şekilde kanuni düzenlemelerde, uzman delilinin bir delil olduğuna 1972 Medeni Delil Kanunu yürürlüğe girinceye kadar yer verilmemiştir. 1972 tarihli düzenlemeyi takiben, uzman delilinin, bir delil olarak kabul edildiği 1998 Medeni Usul Kanunu (CPR), Nisan 1999'da yürürlüğe girmiş ve uzman deliliyle ilgili önemli değişiklikler yapmıştır. Bu değişikliklerle uzman delilinin objektif olmasını sağlamak, yargılamanın uzamasını engellemek, yargılama giderlerinin artmasını önlemek ve taraf silahı olarak kullanılmasını engellemek hedeflenmiştir. Mahkemelerin uzman deliline yaklaşımı da bu hedefler çerçevesinde değişmiş ve içtihatlar ile uzman delilinin kullanımı şekillenmiştir. Bu makalede, öncelikle kısaca İngiltere'de uzman delilinin tarihsel gelişimi ele alınacaktır. Daha sonra, uzman delili, uzman delilinin düzenlendiği CPR m.35 temel alınarak içtihatlarla birlikte ayrıntılı olarak incelenecektir.
Antalya Bilim Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2020
7251 sayılı Kanunun 59. maddesiyle Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun"a 73/A maddesi eklenerek,... more 7251 sayılı Kanunun 59. maddesiyle Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun"a 73/A maddesi eklenerek, tüketici mahkemelerinde dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiştir. Bu düzenlemeyle kanun koyucu, tüketici uyuşmazlıkları bakımından arabuluculuğa başvurulmuş olmasını ana kural olarak belirlemiştir. Ana kural bu şekilde belirtildikten sonra, bazı tüketici uyuşmazlıkları bu kuralın kapsamı dışında bırakılmıştır. Bu makalede esas itibariyle tüketici uyuşmazlıklarında dava şartı arabuluculuk ve bunun istisnaları üzerinde durulmuş olmakla birlikte, konunun anlaşılmasını sağlamak amacıyla öncelikle tüketici uyuşmazlığı ve unsurları belirtilmiştir. Daha sonra tüketici uyuşmazlıklarında arabuluculuk, arabuluculuk dava şartı, bu şartın uygulanması ve istisnaları ele alınmıştır. Son olarak tüketici uyuşmazlıklarında arabuluculuk dava şartının uygulanmasına ilişkin özellik gösteren hususlar belirtilmiştir.
NFT'nin özellikle “NFT Eseri”, “NFT Sanatı”, “NFT Sanatçısı” gibi kavramlarla anılması, beraberin... more NFT'nin özellikle “NFT Eseri”, “NFT Sanatı”, “NFT Sanatçısı” gibi kavramlarla anılması, beraberinde NFT haline getirilen ürünün Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndan (FSEK) kaynaklanan uyuşmazlıklara sebebiyet verip vermeyeceği ve verebilecekse NFT eserlerinden kaynaklanan mali hak ihlallerinde görevli mahkemenin fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi mi olacağı sorusuna, medeni usul hukuku açısından cevap verilmemesinin gerektirmektedir. NFT’lere ilişkin açık kanuni bir düzenlemenin yapılmamış olması ve teknolojik gelişmelerin hızlı bir şekilde ilerlemesinin bir sonucu olarak (gelecekte NFT oluşturma işleminde yaşanabilecek değişikliklerin mümkün olması sebebiyle), bu çalışmada NFT’leştirilmiş eserlerden kaynaklanan uyuşmazlıklarda fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesinin göreviyle alakalı kesin bir yargıya varılmadan uygulamada benimsenebilecek çeşitli görüşler çerçevesinde bir değerlendirme yapılmaya çalışılmaktadır.
Seyhan SELÇUK* Özet 7343 sayılı Kanun ile İcra ve İflâs Kanunu'nun 25-25/b maddelerinin yürürlüğü... more Seyhan SELÇUK* Özet 7343 sayılı Kanun ile İcra ve İflâs Kanunu'nun 25-25/b maddelerinin yürürlüğüne son verilerek, Çocuk Koruma Kanunu'na m. 41'den sonra gelmek üzere "Çocuk teslimi ve Çocukla Kişisel İlişki Kurulması" başlıklı Dördüncü Kısım eklenmiştir. Değişikliklerle getirilen düzenlemelerden birisi de Çocuk Koruma Kanunu'na eklenen 41/F maddesidir. Bu madde, çocuk teslimi ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair ilâm veya tedbir kararlarının yerine getirilmesine muhalefet edilmesi halinde nasıl bir yol izleneceğine ilişkindir.
7445 sayılı Kanun ile İcra ve İflâs Kanunu’na 79/a maddesi eklenmiştir. Söz konusu değişiklikten ... more 7445 sayılı Kanun ile İcra ve İflâs Kanunu’na 79/a maddesi eklenmiştir. Söz konusu değişiklikten önce, icra müdürünün konutta haciz yapabilmesi için herhangi bir mahkemeden izin veya onay almasına gerek yoktu. Bu durum ise öğreti tarafından eleştirilmekteydi. Yapılan değişiklikle konutta haciz yapılması mahkemeden onay alınmasına dair bir usule bağlanmıştır. Madde sadece konutta haciz bakımından uygulanacaktır. Dolayısıyla, konut olmayan bir yerde haciz yapılabilmesi için, mahkemeden onay alınmasına gerek yoktur. Buna göre, icra müdürü haciz talep edilen yerin konut olup olmadığını tespit etmelidir. Bu yerin konut olduğu kanısına varacak olursa, bu yerde haciz yapılmasına karar verir. Bu kararın onaylanması için, kararı derhal icra mahkemesine sunar. İcra mahkemesi yapacağı inceleme sonucunda, bu yerin konut olduğu kanısına varırsa, kararın onaylanmasına kesin olarak karar verir. Aksi halde, icra müdürünün kararını kesin olarak kaldırır. Dolayısıyla bu düzenleme ile icra müdürünün konutta haciz yapabilmesi, onun inisiyatifinden alınmıştır. Böylece, icra müdürünün, konutta haciz yapabilmesi, mahkeme kararına bağlanmıştır. Maddenin uygulanması bakımından getirilmiş olan tek istisna, ihtiyati hacze ilişkindir. Buna göre, alacakla alakalı ihtiyati haciz kararı verilmişse, konutta haciz işlemi yapılabilmesi için, icra mahkemesinden onay alınmasına gerek yoktur. Bu çalışmada, İcra ve İflâs Kanunu m.79/a ile getirilen “konutta hacze” ilişkin usulün ne olduğu açıklanmaya alışılacaktır. Bu bağlamda, maddenin merkezi olarak nitelendirilebilecek konut kavramı öncelikli olarak ele alınacaktır. Daha sonra, maddenin amacı, Anayasa ile ilişkisi üzerinde durulacaktır. Devamında maddenin takip yolları bakımından nasıl uygulanacağı, maddede öngörülen usul ve maddenin uygulanacağı haciz türleri incelenecektir.
Kripto varlıkların ve bilhassa kripto paraların kullanımının yaygınlaşması ve kullanım alanlarını... more Kripto varlıkların ve bilhassa kripto paraların kullanımının yaygınlaşması ve kullanım alanlarının çeşitlenmesinin bir sonucu olarak, kripto varlıklardan kaynaklanan alacak talepli davaların sayısının artması kaçınılmaz olmuştur. Kripto varlıkların kullanımının yaygınlaşmasına karşın bunlara ilişkin yasal düzenlemeler maalesef aynı hızda yapılamamıştır. Bilhassa, para formundaki kripto varlıkların hukukî niteliğiyle alakalı yasal bir düzenleme bulunmamakla birlikte, bunların parasal değerlerinin bulunduğu da yadsınamaz bir gerçektir. Bu bakımdan, kripto varlık alacaklarına ilişkin özel hukuktan kaynaklanan uyuşmazlıklarda, göreve ilişkin hükümlerin nasıl uygulama alanı bulunacağının üzerinde durulması gerekmektedir. Bilhassa medeni yargılama alanında birden fazla görevli mahkemenin faaliyet gösterdiği dikkate alındığında, kripto varlıkların tahsili talepli davalarda görevli mahkemenin belirlenmesi, usul ekonomisi ilkesi açısından da ayrı bir önem teşkil etmektedir.
7327 sayılı Kanun ile İcra ve İflâs Kanunu’nun m. 308/c, 4 hükmünde bazı değişiklikler yapılmıştı... more 7327 sayılı Kanun ile İcra ve İflâs Kanunu’nun m. 308/c, 4 hükmünde bazı değişiklikler yapılmıştır. Bu düzenleme, esasen konkordatoda geçici mühlet kararından sonra komiserin izniyle akdedilen borçların, adî konkordato şartlarına tâbi olmamasını öngörmekte ve temerrüt halinde de icra takibine konu edilebilmesi imkânını vermektedir. Ayrıca bu alacakların, İİK m. 206 uyarınca rehinli alacaklardan hemen sonra ve diğer bütün alacaklardan önce ödeneceği kuralı kabul edilmiştir. Bundan başka kanun koyucu, konkordato borçlusunun iflâs etmesi halinde de bu alacakları, iflâs tasfiyesinde masa borcu olarak saymıştır. Böylece, konkordatonun amacını gerçekleştirmek için, ekonomik anlamda zor durumda bulunan borçluyla işlem yapan üçüncü kişiler önemli bir güvenceye kavuşturulmuştur. Bu makalede, öncelikle geçici mühletten sonra konkordato komiserinin izniyle akdedilen sözleşmelerden kaynaklanan alacakların kapsamı belirlenmeye çalışılacaktır. Daha sonra ise, bu alacaklara tanınan imtiyazlar üzerinde durulacaktır. Son olarak ise, bu imtiyazların konkordatoda geçerli olan eşitlik ilkesini ihlal edip etmediği hususu değerlendirilmeye çalışılacaktır.
ABSTRACT With the Law No. 7327, some changes has been made in Article 308/c, 4 of the Enforcement and Bankruptcy Law. This regulation essentially stipulates that debts concluded with the permission of the commissioner after the temporary respite decision in the concordat shall not be subject to the ordinary concordat terms and provides the opportunity to be subject to enforcement proceedings in case of default. In addition the rule that these will be paid immediately after the pledged receivables and before all other receivables under article 206 has been accepted. Apart from this, the legislator has counted these receivables as table debt in the bankruptcy liquidation, in case the concordat results in bankruptcy. Thus, in order to realize the purpose of the concordat, the third parties who transacted with the debtor who were in financial difficulties have been provided with an important guarantee. In this article, first of all, it will be tried to determine the scope of the receivables arising from the contracts concluded with the permission of the concordat commissioner after the temporary respite. Then, the privileges granted to these receivables will be emphasized. Finally, it will be tried to evaluate whether these privileges violate the principle of equality accepted in concordat.
7101 sayılı Kanun ile İcra ve İflâs Kanunu’nun konkordatoya ilişkin
maddelerinde önemli değişikli... more 7101 sayılı Kanun ile İcra ve İflâs Kanunu’nun konkordatoya ilişkin maddelerinde önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu değişikliklerden birisi konkordato mühleti içerisinde rehnin paraya çevrilmesi yasağını düzenleyen İİK m. 295/I hükmüdür. İlgili düzenlemeye göre, rehin alacaklısı konkordato mühleti içerisinde borçluya karşı rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatabilir ancak, rehinli mal muhafaza altına alınamaz ve satışı yapılamaz. Bununla birlikte 7327 sayılı Kanun ile İİK m. 295’e ikinci fıkra eklenmek suretiyle rehnin paraya çevrilmesi yasağına birtakım istisnalar getirilmiştir. Bu çalışmada, öncelikle konkordato mühleti içerisinde rehnin paraya çevrilmesi yasağı ve söz konusu yasağın geçerli olacağı zaman aralığı üzerinde durulmuştur. Daha sonra ise, yasağın kapsamına giren rehinli alacaklılardan ne anlaşılması gerektiği belirtilmiştir. Son olarak, mühlet içerisinde rehnin paraya çevrilmesi yasağının istisnaları, satışa izin verilmesi ve satışın ne şekilde yapılacağı ile satıştan elde edilen gelirin nasıl ödeneceği konuları ele alınmıştır.
Bu makalede, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na göre verilen hakem kararının taraflarca yerine getirilm... more Bu makalede, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na göre verilen hakem kararının taraflarca yerine getirilmemesi halinde, kararın cebri icra yoluyla nasıl yerine getirileceği incelenmiştir. Öncelikle, hakem kararının icrasıyla ilgili genel bilgi verilmiştir. Daha sonra, hakem kararının cebri icraya konu olabilmesi için, kesinleşmesine gerek olmadığı üzerinde durulmuştur. Bununla bağlantılı olarak, iptal davası ve temyiz yoluna başvurulmuş olmasının kararın icrasını nasıl etkileyeceği ele alınmıştır. Son olarak, hakem kararının iptal edilerek kesinleşmesi halinde, cebri icranın bundan nasıl etkileneceği üzerinde durulmuştur.
Nihaî hakem kararında, tarafların taleplerinin tamamı hakkında karar verilmemişse, tarafların ba... more Nihaî hakem kararında, tarafların taleplerinin tamamı hakkında karar verilmemişse, tarafların başvurabileceği iki imkân bulunmaktadır. Bunlar, kararının tamamlanmasının talep edilmesi ve kararın iptalinin talep edilmesidir. Bazı hukuk düzenlemelerinde bu iki imkân taraflara aynı anda tanınmışken, bazılarında ise, sadece tamamlama talep edilmesine yer verilmiştir. Hukuki açıdan, hukuki düzenlemelerde her iki imkânın aynı anda kabul edilmesi halinde, iki farklı soruyla karşılaşılmaktadır. Bu sorulardan ilki, taraflara tanınmış olan bu imkânların seçimlik olup olmadığıdır. Karşılaşılabilecek ikinci soru ise, kararın tamamlanması talep edilmeden doğrudan nihaî karara karşı iptal talebinde bulunmakta hukuki menfaatin bulunup bulunmadığıdır. Bu çalışmada, bu sorular hukuki açıdan ele alınmış ve bunlara cevap verilmeye çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Tahkim, Tahkim Yargılaması, Tamamlama Kararı, Hakem Kararının İptali, Hukuki Menfaat. LEGAL BENEFIT IN THE REQUEST OF SETTING ASIDE WITH THE SAME LEGAL GROUND WITHOUT REQUESTING ADDITIONAL AWARD ABSTRACT In the final arbitral award, if the parties’ requests have not been decided entirely, there are two possibilities for them to apply. These are request of additional award and setting aside. In some legal instruments, these two possibilities are provided to the parties at the same time and in the others, parties are allowed to request only additional award. Legally, two different questions will be encountered when both possibilities are accepted at the same time in legal instruments. The first one is whether these possibilities are optional or not. The later one may be faced is whether there is a legal benefit to demand setting aside directly against the final award without requesting the additional to be made. In this study, these questions have been discussed and tried to be answered from the legal point of view. Keywords: Arbitration, Arbitral Proceeding, Additional Award, Setting Aside
Antalya Bilim Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2020
Uzman delilinin kökeni İngiltere'de çok eskilere dayanmaktadır. Mahkemelerde uzmanın yardımından ... more Uzman delilinin kökeni İngiltere'de çok eskilere dayanmaktadır. Mahkemelerde uzmanın yardımından yararlanılmakla birlikte, açık bir şekilde kanuni düzenlemelerde, uzman delilinin bir delil olduğuna 1972 Medeni Delil Kanunu yürürlüğe girinceye kadar yer verilmemiştir. 1972 tarihli düzenlemeyi takiben, uzman delilinin, bir delil olarak kabul edildiği 1998 Medeni Usul Kanunu (CPR), Nisan 1999'da yürürlüğe girmiş ve uzman deliliyle ilgili önemli değişiklikler yapmıştır. Bu değişikliklerle uzman delilinin objektif olmasını sağlamak, yargılamanın uzamasını engellemek, yargılama giderlerinin artmasını önlemek ve taraf silahı olarak kullanılmasını engellemek hedeflenmiştir. Mahkemelerin uzman deliline yaklaşımı da bu hedefler çerçevesinde değişmiş ve içtihatlar ile uzman delilinin kullanımı şekillenmiştir. Bu makalede, öncelikle kısaca İngiltere'de uzman delilinin tarihsel gelişimi ele alınacaktır. Daha sonra, uzman delili, uzman delilinin düzenlendiği CPR m.35 temel alınarak içtihatlarla birlikte ayrıntılı olarak incelenecektir.
Antalya Bilim Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2020
7251 sayılı Kanunun 59. maddesiyle Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun"a 73/A maddesi eklenerek,... more 7251 sayılı Kanunun 59. maddesiyle Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun"a 73/A maddesi eklenerek, tüketici mahkemelerinde dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiştir. Bu düzenlemeyle kanun koyucu, tüketici uyuşmazlıkları bakımından arabuluculuğa başvurulmuş olmasını ana kural olarak belirlemiştir. Ana kural bu şekilde belirtildikten sonra, bazı tüketici uyuşmazlıkları bu kuralın kapsamı dışında bırakılmıştır. Bu makalede esas itibariyle tüketici uyuşmazlıklarında dava şartı arabuluculuk ve bunun istisnaları üzerinde durulmuş olmakla birlikte, konunun anlaşılmasını sağlamak amacıyla öncelikle tüketici uyuşmazlığı ve unsurları belirtilmiştir. Daha sonra tüketici uyuşmazlıklarında arabuluculuk, arabuluculuk dava şartı, bu şartın uygulanması ve istisnaları ele alınmıştır. Son olarak tüketici uyuşmazlıklarında arabuluculuk dava şartının uygulanmasına ilişkin özellik gösteren hususlar belirtilmiştir.
Uploads
Papers by Seyhan SELÇUK
konutta haciz yapabilmesi, onun inisiyatifinden alınmıştır. Böylece, icra müdürünün, konutta haciz yapabilmesi, mahkeme kararına bağlanmıştır. Maddenin uygulanması bakımından getirilmiş olan tek istisna, ihtiyati hacze ilişkindir. Buna göre, alacakla alakalı ihtiyati haciz kararı verilmişse, konutta haciz işlemi yapılabilmesi için, icra mahkemesinden onay alınmasına gerek yoktur. Bu çalışmada, İcra ve İflâs Kanunu m.79/a ile getirilen “konutta hacze” ilişkin usulün ne olduğu açıklanmaya alışılacaktır. Bu bağlamda, maddenin merkezi olarak nitelendirilebilecek konut kavramı öncelikli olarak ele alınacaktır. Daha sonra, maddenin amacı, Anayasa ile ilişkisi üzerinde durulacaktır. Devamında maddenin takip yolları bakımından nasıl uygulanacağı, maddede öngörülen usul ve maddenin uygulanacağı haciz türleri incelenecektir.
Bu makalede, öncelikle geçici mühletten sonra konkordato komiserinin izniyle akdedilen sözleşmelerden kaynaklanan alacakların kapsamı belirlenmeye çalışılacaktır. Daha sonra ise, bu alacaklara tanınan imtiyazlar üzerinde durulacaktır. Son olarak ise, bu imtiyazların konkordatoda geçerli olan eşitlik ilkesini ihlal edip etmediği hususu değerlendirilmeye çalışılacaktır.
ABSTRACT
With the Law No. 7327, some changes has been made in Article 308/c, 4 of the Enforcement and Bankruptcy Law. This regulation essentially stipulates that debts concluded with the permission of the commissioner after the temporary respite decision in the concordat shall not be subject to the ordinary concordat terms and provides the opportunity to be subject to enforcement proceedings in case of default. In addition the rule that these will be paid immediately after the pledged receivables and before all other receivables under article 206 has been accepted. Apart from this, the legislator has counted these receivables as table debt in the bankruptcy liquidation, in case the concordat results in bankruptcy. Thus, in order to realize the purpose of the concordat, the third parties who transacted with the debtor who were in financial difficulties have been provided with an important guarantee.
In this article, first of all, it will be tried to determine the scope of the receivables arising from the contracts concluded with the permission of the concordat commissioner after the temporary respite. Then, the privileges granted to these receivables will be emphasized. Finally, it will be tried to evaluate whether these privileges violate the principle of equality accepted in concordat.
maddelerinde önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu değişikliklerden
birisi konkordato mühleti içerisinde rehnin paraya çevrilmesi yasağını
düzenleyen İİK m. 295/I hükmüdür. İlgili düzenlemeye göre, rehin
alacaklısı konkordato mühleti içerisinde borçluya karşı rehnin paraya
çevrilmesi yoluyla takip başlatabilir ancak, rehinli mal muhafaza altına
alınamaz ve satışı yapılamaz. Bununla birlikte 7327 sayılı Kanun ile İİK
m. 295’e ikinci fıkra eklenmek suretiyle rehnin paraya çevrilmesi yasağına
birtakım istisnalar getirilmiştir.
Bu çalışmada, öncelikle konkordato mühleti içerisinde rehnin paraya
çevrilmesi yasağı ve söz konusu yasağın geçerli olacağı zaman aralığı
üzerinde durulmuştur. Daha sonra ise, yasağın kapsamına giren rehinli
alacaklılardan ne anlaşılması gerektiği belirtilmiştir. Son olarak, mühlet
içerisinde rehnin paraya çevrilmesi yasağının istisnaları, satışa izin
verilmesi ve satışın ne şekilde yapılacağı ile satıştan elde edilen gelirin
nasıl ödeneceği konuları ele alınmıştır.
LEGAL BENEFIT IN THE REQUEST OF SETTING ASIDE WITH THE SAME LEGAL GROUND WITHOUT REQUESTING ADDITIONAL AWARD
ABSTRACT
In the final arbitral award, if the parties’ requests have not been decided
entirely, there are two possibilities for them to apply. These are request of additional award and setting aside. In some legal instruments, these two possibilities are provided to the parties at the same time and in the others, parties are allowed to request only additional award. Legally, two different questions will be encountered when both possibilities are accepted at the same time in legal instruments. The first one is whether these possibilities are optional or not. The later one may be faced is whether there is a legal benefit to demand setting aside directly against the final award without requesting the additional to be made. In this study, these questions have been discussed and tried to be answered from the legal point of view.
Keywords: Arbitration, Arbitral Proceeding, Additional Award, Setting Aside
konutta haciz yapabilmesi, onun inisiyatifinden alınmıştır. Böylece, icra müdürünün, konutta haciz yapabilmesi, mahkeme kararına bağlanmıştır. Maddenin uygulanması bakımından getirilmiş olan tek istisna, ihtiyati hacze ilişkindir. Buna göre, alacakla alakalı ihtiyati haciz kararı verilmişse, konutta haciz işlemi yapılabilmesi için, icra mahkemesinden onay alınmasına gerek yoktur. Bu çalışmada, İcra ve İflâs Kanunu m.79/a ile getirilen “konutta hacze” ilişkin usulün ne olduğu açıklanmaya alışılacaktır. Bu bağlamda, maddenin merkezi olarak nitelendirilebilecek konut kavramı öncelikli olarak ele alınacaktır. Daha sonra, maddenin amacı, Anayasa ile ilişkisi üzerinde durulacaktır. Devamında maddenin takip yolları bakımından nasıl uygulanacağı, maddede öngörülen usul ve maddenin uygulanacağı haciz türleri incelenecektir.
Bu makalede, öncelikle geçici mühletten sonra konkordato komiserinin izniyle akdedilen sözleşmelerden kaynaklanan alacakların kapsamı belirlenmeye çalışılacaktır. Daha sonra ise, bu alacaklara tanınan imtiyazlar üzerinde durulacaktır. Son olarak ise, bu imtiyazların konkordatoda geçerli olan eşitlik ilkesini ihlal edip etmediği hususu değerlendirilmeye çalışılacaktır.
ABSTRACT
With the Law No. 7327, some changes has been made in Article 308/c, 4 of the Enforcement and Bankruptcy Law. This regulation essentially stipulates that debts concluded with the permission of the commissioner after the temporary respite decision in the concordat shall not be subject to the ordinary concordat terms and provides the opportunity to be subject to enforcement proceedings in case of default. In addition the rule that these will be paid immediately after the pledged receivables and before all other receivables under article 206 has been accepted. Apart from this, the legislator has counted these receivables as table debt in the bankruptcy liquidation, in case the concordat results in bankruptcy. Thus, in order to realize the purpose of the concordat, the third parties who transacted with the debtor who were in financial difficulties have been provided with an important guarantee.
In this article, first of all, it will be tried to determine the scope of the receivables arising from the contracts concluded with the permission of the concordat commissioner after the temporary respite. Then, the privileges granted to these receivables will be emphasized. Finally, it will be tried to evaluate whether these privileges violate the principle of equality accepted in concordat.
maddelerinde önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu değişikliklerden
birisi konkordato mühleti içerisinde rehnin paraya çevrilmesi yasağını
düzenleyen İİK m. 295/I hükmüdür. İlgili düzenlemeye göre, rehin
alacaklısı konkordato mühleti içerisinde borçluya karşı rehnin paraya
çevrilmesi yoluyla takip başlatabilir ancak, rehinli mal muhafaza altına
alınamaz ve satışı yapılamaz. Bununla birlikte 7327 sayılı Kanun ile İİK
m. 295’e ikinci fıkra eklenmek suretiyle rehnin paraya çevrilmesi yasağına
birtakım istisnalar getirilmiştir.
Bu çalışmada, öncelikle konkordato mühleti içerisinde rehnin paraya
çevrilmesi yasağı ve söz konusu yasağın geçerli olacağı zaman aralığı
üzerinde durulmuştur. Daha sonra ise, yasağın kapsamına giren rehinli
alacaklılardan ne anlaşılması gerektiği belirtilmiştir. Son olarak, mühlet
içerisinde rehnin paraya çevrilmesi yasağının istisnaları, satışa izin
verilmesi ve satışın ne şekilde yapılacağı ile satıştan elde edilen gelirin
nasıl ödeneceği konuları ele alınmıştır.
LEGAL BENEFIT IN THE REQUEST OF SETTING ASIDE WITH THE SAME LEGAL GROUND WITHOUT REQUESTING ADDITIONAL AWARD
ABSTRACT
In the final arbitral award, if the parties’ requests have not been decided
entirely, there are two possibilities for them to apply. These are request of additional award and setting aside. In some legal instruments, these two possibilities are provided to the parties at the same time and in the others, parties are allowed to request only additional award. Legally, two different questions will be encountered when both possibilities are accepted at the same time in legal instruments. The first one is whether these possibilities are optional or not. The later one may be faced is whether there is a legal benefit to demand setting aside directly against the final award without requesting the additional to be made. In this study, these questions have been discussed and tried to be answered from the legal point of view.
Keywords: Arbitration, Arbitral Proceeding, Additional Award, Setting Aside