Anadolu Plakası hareket halinde olduğundan kaynaklı tarih öncesi dönemlerde kullanıma elverişli b... more Anadolu Plakası hareket halinde olduğundan kaynaklı tarih öncesi dönemlerde kullanıma elverişli birçok maden yatağı bulunmaktadır. Anadolu çok çeşitli maden yatağına sahiptir. Yüzeysel olarak incelendiği zaman Kuzey Anadolu dağları ve Torosların çevresi dışında Anadolu’nun diğer birçok yöresinde de karst boşlukları ve oksidasyon alanlarında önemli maden yatakları görmekteyiz. Tarih öncesi dönemlerde kullanılması muhtemel maden yataklarını sıralayacak olursak şu şekildedir; Bakır, kalay, arsenik, altın, gümül ve kurşun. Araştırmalara göre, sadece Kuzey Anadolu’da eski dönemlere ait olabilecek binden fazla yer altı maden ocağı bulunmaktadır. Tüm Anadolu göz önünde bulundurulduğunda bu sayının daha da fazla olabileceği aşikardır. Fakat bunlardan sadece Derekutuğun, Murgul, Bakırçay, Gümüşhacıköy, Küre, Gümüşköy Aktepe, Hisarcık ve Kestel gibi birkaç tanesi kesin olarak tarih öncesi dönemlere tarihlendirilebilmiştir. Günümüzde de birçok maden yatağı aktif olarak işletildiğinden kaynaklı Tarih öncesi dönemlere ait olası buluntu guruplarının buluna bilmesi oldukça zor bir hal almıştır.
Heliopolis kentindeki Ra mabedinin baş rahibi olan Manetho, M.ö. 3. Yüzyılda Grek dilinde kaleme ... more Heliopolis kentindeki Ra mabedinin baş rahibi olan Manetho, M.ö. 3. Yüzyılda Grek dilinde kaleme aldığı Mısır Tarihi adlı eserinde uzun firavunlar dizisini 30 sülaleye bölmüştür. Egyptologlar, Manetho’nun yaşadığı Grek ve sonrasındaki Roma dönemi için 31. Ve 32. sülaleri listeye eklemiştir. Yeni keşif ve araştırmalar Manetho’nun listedeki 1. Sülaleden önce bir sülalenin daha mevcut olduğunu göstermiştir. Ve bu sülale 0. Sülale olarak listeye eklenmiştir. Bu sülale ile birlikte Eski Mısırda toplamda 33 sülalenin hüküm sürdüğü ortaya konulmuştur.
Alişar Höyüğü Erken Tunç Çağı yerleşkesi Sorgun ilçesinde Kadılı Köyü yakınlarında konumlandırılm... more Alişar Höyüğü Erken Tunç Çağı yerleşkesi Sorgun ilçesinde Kadılı Köyü yakınlarında konumlandırılmaktadır. M.ö. 4. Binyıl ve M.ö. 1. Binyıl arasında yerleşim görmüştür. Geniş bir ovanın ortasında bulunan Alişar höyüğü, ovadan yedi ile sekiz metre yüksekliğinde bir teras ile başlamaktadır. Daha üstte ise yirmi dört metre yüksekliğe kadar uzanan sivri tepe kısmı ile son bulmaktadır. Kültürel tabakalanması ikiye ayrılmıştır. Höyük ve teras kısmı olarak incelenmiştir.
Eski Babil Krallığının kurucuları Ammurlu göçmenlerdir. İlk olarak M.ö. 3. Binyılın sonlarında Ar... more Eski Babil Krallığının kurucuları Ammurlu göçmenlerdir. İlk olarak M.ö. 3. Binyılın sonlarında Arap çölünün çevresinde görülmüştürler ve daha sonrasında Mezopotamya’ya girmeye başlamıştırlar. Babil Krallığı M.ö 1894 ile M.ö. 1595 yılları arasında Mezopotamya da hüküm sürmüştür. 299 yıllık tarihi boyunca toplamda 11 kralın varlığı hakkında bilgimiz bulunmaktadır. Fakat 6. Kral olan Hammurabi’den önceki krallar hakkında fazla bilgimiz bulunmamaktadır. Hammurabi’den önceki az sayıda yazıttan anladığımıza göre fazla etkin olmayan krallar, kent surlarını inşa ettirmiş ve ekonomik devamlılığı sağlamak için kanallar açtırmışlardır. Kent Akad döneminde kurulmuştur daha sonrasında Eski Babil Krallığının kurulmasıyla Krallığın başkenti olmuştur. Hammurabi döneminde yaklaşık olarak 00 hektarlık bir alanı kaplamıştır. Bu dönemde kentin nüfusunun 200.000’e kadar ulaştığı tahmin edilmektedir. Babil kentinin isim olarak anlamı ‘’Tanrı Kapısı’’dır. Kentte yapılan Arkeolojik kazılar daha çok geç dönem katmanlarında gerçekleştirilmiştir. Bundan kaynaklı Eski Babil Dönemine ait az sayıda mimari kalıntı ortaya çıkarılabilmiştir. Yeni Babil Döneminde kentteki höyük dolguları 25 metre yüksekliğine kadar ulaşabilmektedir.
Arkeolojik kazı neden yapılır? Sorusunun cevabını verebilmek için öncelikle tarihsel gelişim süre... more Arkeolojik kazı neden yapılır? Sorusunun cevabını verebilmek için öncelikle tarihsel gelişim sürecini incelemek gerekmektedir. Bu yazımızda Arkeolojik kazının tarihsel gelişimini ve önemini inceleyip konu üzerinden örnekler vererek daha iyi anlaşılmasını sağlamaya çalışacağız.
Arkaik Çağ (Erken Dönem) Kurosları
Kuros; Arkeolojide bir genci tasvir eden ve çoğunlukla ... more Arkaik Çağ (Erken Dönem) Kurosları
Kuros; Arkeolojide bir genci tasvir eden ve çoğunlukla çıplak olan heykel anlamına gelmektedir. Yunan dilinde sözcük anlamı ise; ''Genç yada delikanlı''dır. Kuros heykelleri tanrılar haricinde, yarışlarda ödül alan veya herhangi bir sebeple kahraman ilan edilen ölümlüler için dikildiğini kabul edilmektedir. Çünkü İlk zaman bu heykellerin Apollon İçin yapıldığı düşünülmüştür, fakat bunu kanıtlar nitelikte herhangi bir yazıt vb. belge ele geçmediğinden kaynaklı ve bu heykellerin tapınım alanları dışında, agoralar, nekropoller gibi alanlarda da bulunduğundan, Kuros'ların normal insanlar için yapıldığı düşünülmektedir. Kuros heykeli denince akla ilk gelen özellikleri şöyle sıralaya biliriz; Frontal bir biçimde dik duran, genel olarak soldaki ayak olmak üzere, ayaklarından biri önde duran, kolları yanlardan aşağı doğru bırakılmış ve elleri yumruk şeklinde heykeller akla gelmektedir. Oldukça büyük boyutlarda da yapılan Kuroslar aynı zamanda normal insan ölçülerinde de yapılmıştır. Kurosların sporcu heykeli olduğu varsayımından hareketle, ilk yarışların Olympia'da yapıldığı hesaba katılırsa, ilk Kurosların Peleponnes'de ortaya çıktığını savunmak olasıdır. Çünkü, yapılan araştırmalar neticesinde Arkaik Çağ Ege bölgesinin her iki yakasında da Kuroslar görülmektedir. Bu nedenle bu heykellerin ilk olarak nerede ortaya çıktığını tahmin etmek oldukça zordur.
New York Kuros'u
New York Kuros'u Attika da kırsal bir kesim olan mezarlıkta bulunmuştur. M.Ö. 7. yüzyılın sonları M.Ö. 6. yüzyılın başlarına tarihlenmektedir. En önemli özelliklerinden birisi; Tam olarak bilinen ilk Kuros olmasıdır. Kurosları Mısırdaki örneklerden ayıran özellik bir ayağının hafifçe öne atılmış olmasıdır ve bu özelliği New York Kuros'unda görüyoruz. Bir diğer açıdan incelendiğinde ise heykeldeki oranlar Mısır tipindeki ölçülere göre belirlenmiştir. Omuzları geniş, beli ve kalçası incedir. Anatomik ayrıntılar biribirinden tümüyle bağımsız olarak özenle tek başına işlenmiştir. Tek başına işlenen anatomik yapılar şu şekildedir; Göğüs kafesi, göğüs üstündeki adaleler ve sırt kısmındaki kürek kemikleri. Kulaklar ion başlığını saçlar ise boncuk dizisini anımsatmaktadır.
Anadolu Plakası hareket halinde olduğundan kaynaklı tarih öncesi dönemlerde kullanıma elverişli b... more Anadolu Plakası hareket halinde olduğundan kaynaklı tarih öncesi dönemlerde kullanıma elverişli birçok maden yatağı bulunmaktadır. Anadolu çok çeşitli maden yatağına sahiptir. Yüzeysel olarak incelendiği zaman Kuzey Anadolu dağları ve Torosların çevresi dışında Anadolu’nun diğer birçok yöresinde de karst boşlukları ve oksidasyon alanlarında önemli maden yatakları görmekteyiz. Tarih öncesi dönemlerde kullanılması muhtemel maden yataklarını sıralayacak olursak şu şekildedir; Bakır, kalay, arsenik, altın, gümül ve kurşun. Araştırmalara göre, sadece Kuzey Anadolu’da eski dönemlere ait olabilecek binden fazla yer altı maden ocağı bulunmaktadır. Tüm Anadolu göz önünde bulundurulduğunda bu sayının daha da fazla olabileceği aşikardır. Fakat bunlardan sadece Derekutuğun, Murgul, Bakırçay, Gümüşhacıköy, Küre, Gümüşköy Aktepe, Hisarcık ve Kestel gibi birkaç tanesi kesin olarak tarih öncesi dönemlere tarihlendirilebilmiştir. Günümüzde de birçok maden yatağı aktif olarak işletildiğinden kaynaklı Tarih öncesi dönemlere ait olası buluntu guruplarının buluna bilmesi oldukça zor bir hal almıştır.
Heliopolis kentindeki Ra mabedinin baş rahibi olan Manetho, M.ö. 3. Yüzyılda Grek dilinde kaleme ... more Heliopolis kentindeki Ra mabedinin baş rahibi olan Manetho, M.ö. 3. Yüzyılda Grek dilinde kaleme aldığı Mısır Tarihi adlı eserinde uzun firavunlar dizisini 30 sülaleye bölmüştür. Egyptologlar, Manetho’nun yaşadığı Grek ve sonrasındaki Roma dönemi için 31. Ve 32. sülaleri listeye eklemiştir. Yeni keşif ve araştırmalar Manetho’nun listedeki 1. Sülaleden önce bir sülalenin daha mevcut olduğunu göstermiştir. Ve bu sülale 0. Sülale olarak listeye eklenmiştir. Bu sülale ile birlikte Eski Mısırda toplamda 33 sülalenin hüküm sürdüğü ortaya konulmuştur.
Alişar Höyüğü Erken Tunç Çağı yerleşkesi Sorgun ilçesinde Kadılı Köyü yakınlarında konumlandırılm... more Alişar Höyüğü Erken Tunç Çağı yerleşkesi Sorgun ilçesinde Kadılı Köyü yakınlarında konumlandırılmaktadır. M.ö. 4. Binyıl ve M.ö. 1. Binyıl arasında yerleşim görmüştür. Geniş bir ovanın ortasında bulunan Alişar höyüğü, ovadan yedi ile sekiz metre yüksekliğinde bir teras ile başlamaktadır. Daha üstte ise yirmi dört metre yüksekliğe kadar uzanan sivri tepe kısmı ile son bulmaktadır. Kültürel tabakalanması ikiye ayrılmıştır. Höyük ve teras kısmı olarak incelenmiştir.
Eski Babil Krallığının kurucuları Ammurlu göçmenlerdir. İlk olarak M.ö. 3. Binyılın sonlarında Ar... more Eski Babil Krallığının kurucuları Ammurlu göçmenlerdir. İlk olarak M.ö. 3. Binyılın sonlarında Arap çölünün çevresinde görülmüştürler ve daha sonrasında Mezopotamya’ya girmeye başlamıştırlar. Babil Krallığı M.ö 1894 ile M.ö. 1595 yılları arasında Mezopotamya da hüküm sürmüştür. 299 yıllık tarihi boyunca toplamda 11 kralın varlığı hakkında bilgimiz bulunmaktadır. Fakat 6. Kral olan Hammurabi’den önceki krallar hakkında fazla bilgimiz bulunmamaktadır. Hammurabi’den önceki az sayıda yazıttan anladığımıza göre fazla etkin olmayan krallar, kent surlarını inşa ettirmiş ve ekonomik devamlılığı sağlamak için kanallar açtırmışlardır. Kent Akad döneminde kurulmuştur daha sonrasında Eski Babil Krallığının kurulmasıyla Krallığın başkenti olmuştur. Hammurabi döneminde yaklaşık olarak 00 hektarlık bir alanı kaplamıştır. Bu dönemde kentin nüfusunun 200.000’e kadar ulaştığı tahmin edilmektedir. Babil kentinin isim olarak anlamı ‘’Tanrı Kapısı’’dır. Kentte yapılan Arkeolojik kazılar daha çok geç dönem katmanlarında gerçekleştirilmiştir. Bundan kaynaklı Eski Babil Dönemine ait az sayıda mimari kalıntı ortaya çıkarılabilmiştir. Yeni Babil Döneminde kentteki höyük dolguları 25 metre yüksekliğine kadar ulaşabilmektedir.
Arkeolojik kazı neden yapılır? Sorusunun cevabını verebilmek için öncelikle tarihsel gelişim süre... more Arkeolojik kazı neden yapılır? Sorusunun cevabını verebilmek için öncelikle tarihsel gelişim sürecini incelemek gerekmektedir. Bu yazımızda Arkeolojik kazının tarihsel gelişimini ve önemini inceleyip konu üzerinden örnekler vererek daha iyi anlaşılmasını sağlamaya çalışacağız.
Arkaik Çağ (Erken Dönem) Kurosları
Kuros; Arkeolojide bir genci tasvir eden ve çoğunlukla ... more Arkaik Çağ (Erken Dönem) Kurosları
Kuros; Arkeolojide bir genci tasvir eden ve çoğunlukla çıplak olan heykel anlamına gelmektedir. Yunan dilinde sözcük anlamı ise; ''Genç yada delikanlı''dır. Kuros heykelleri tanrılar haricinde, yarışlarda ödül alan veya herhangi bir sebeple kahraman ilan edilen ölümlüler için dikildiğini kabul edilmektedir. Çünkü İlk zaman bu heykellerin Apollon İçin yapıldığı düşünülmüştür, fakat bunu kanıtlar nitelikte herhangi bir yazıt vb. belge ele geçmediğinden kaynaklı ve bu heykellerin tapınım alanları dışında, agoralar, nekropoller gibi alanlarda da bulunduğundan, Kuros'ların normal insanlar için yapıldığı düşünülmektedir. Kuros heykeli denince akla ilk gelen özellikleri şöyle sıralaya biliriz; Frontal bir biçimde dik duran, genel olarak soldaki ayak olmak üzere, ayaklarından biri önde duran, kolları yanlardan aşağı doğru bırakılmış ve elleri yumruk şeklinde heykeller akla gelmektedir. Oldukça büyük boyutlarda da yapılan Kuroslar aynı zamanda normal insan ölçülerinde de yapılmıştır. Kurosların sporcu heykeli olduğu varsayımından hareketle, ilk yarışların Olympia'da yapıldığı hesaba katılırsa, ilk Kurosların Peleponnes'de ortaya çıktığını savunmak olasıdır. Çünkü, yapılan araştırmalar neticesinde Arkaik Çağ Ege bölgesinin her iki yakasında da Kuroslar görülmektedir. Bu nedenle bu heykellerin ilk olarak nerede ortaya çıktığını tahmin etmek oldukça zordur.
New York Kuros'u
New York Kuros'u Attika da kırsal bir kesim olan mezarlıkta bulunmuştur. M.Ö. 7. yüzyılın sonları M.Ö. 6. yüzyılın başlarına tarihlenmektedir. En önemli özelliklerinden birisi; Tam olarak bilinen ilk Kuros olmasıdır. Kurosları Mısırdaki örneklerden ayıran özellik bir ayağının hafifçe öne atılmış olmasıdır ve bu özelliği New York Kuros'unda görüyoruz. Bir diğer açıdan incelendiğinde ise heykeldeki oranlar Mısır tipindeki ölçülere göre belirlenmiştir. Omuzları geniş, beli ve kalçası incedir. Anatomik ayrıntılar biribirinden tümüyle bağımsız olarak özenle tek başına işlenmiştir. Tek başına işlenen anatomik yapılar şu şekildedir; Göğüs kafesi, göğüs üstündeki adaleler ve sırt kısmındaki kürek kemikleri. Kulaklar ion başlığını saçlar ise boncuk dizisini anımsatmaktadır.
Uploads
Drafts by Emre Yıldız
Kentte yapılan Arkeolojik kazılar daha çok geç dönem katmanlarında gerçekleştirilmiştir. Bundan kaynaklı Eski Babil Dönemine ait az sayıda mimari kalıntı ortaya çıkarılabilmiştir. Yeni Babil Döneminde kentteki höyük dolguları 25 metre yüksekliğine kadar ulaşabilmektedir.
Kuros; Arkeolojide bir genci tasvir eden ve çoğunlukla çıplak olan heykel anlamına gelmektedir. Yunan dilinde sözcük anlamı ise; ''Genç yada delikanlı''dır. Kuros heykelleri tanrılar haricinde, yarışlarda ödül alan veya herhangi bir sebeple kahraman ilan edilen ölümlüler için dikildiğini kabul edilmektedir. Çünkü İlk zaman bu heykellerin Apollon İçin yapıldığı düşünülmüştür, fakat bunu kanıtlar nitelikte herhangi bir yazıt vb. belge ele geçmediğinden kaynaklı ve bu heykellerin tapınım alanları dışında, agoralar, nekropoller gibi alanlarda da bulunduğundan, Kuros'ların normal insanlar için yapıldığı düşünülmektedir. Kuros heykeli denince akla ilk gelen özellikleri şöyle sıralaya biliriz; Frontal bir biçimde dik duran, genel olarak soldaki ayak olmak üzere, ayaklarından biri önde duran, kolları yanlardan aşağı doğru bırakılmış ve elleri yumruk şeklinde heykeller akla gelmektedir. Oldukça büyük boyutlarda da yapılan Kuroslar aynı zamanda normal insan ölçülerinde de yapılmıştır. Kurosların sporcu heykeli olduğu varsayımından hareketle, ilk yarışların Olympia'da yapıldığı hesaba katılırsa, ilk Kurosların Peleponnes'de ortaya çıktığını savunmak olasıdır. Çünkü, yapılan araştırmalar neticesinde Arkaik Çağ Ege bölgesinin her iki yakasında da Kuroslar görülmektedir. Bu nedenle bu heykellerin ilk olarak nerede ortaya çıktığını tahmin etmek oldukça zordur.
New York Kuros'u
New York Kuros'u Attika da kırsal bir kesim olan mezarlıkta bulunmuştur. M.Ö. 7. yüzyılın sonları M.Ö. 6. yüzyılın başlarına tarihlenmektedir. En önemli özelliklerinden birisi; Tam olarak bilinen ilk Kuros olmasıdır. Kurosları Mısırdaki örneklerden ayıran özellik bir ayağının hafifçe öne atılmış olmasıdır ve bu özelliği New York Kuros'unda görüyoruz. Bir diğer açıdan incelendiğinde ise heykeldeki oranlar Mısır tipindeki ölçülere göre belirlenmiştir. Omuzları geniş, beli ve kalçası incedir. Anatomik ayrıntılar biribirinden tümüyle bağımsız olarak özenle tek başına işlenmiştir. Tek başına işlenen anatomik yapılar şu şekildedir; Göğüs kafesi, göğüs üstündeki adaleler ve sırt kısmındaki kürek kemikleri. Kulaklar ion başlığını saçlar ise boncuk dizisini anımsatmaktadır.
Kentte yapılan Arkeolojik kazılar daha çok geç dönem katmanlarında gerçekleştirilmiştir. Bundan kaynaklı Eski Babil Dönemine ait az sayıda mimari kalıntı ortaya çıkarılabilmiştir. Yeni Babil Döneminde kentteki höyük dolguları 25 metre yüksekliğine kadar ulaşabilmektedir.
Kuros; Arkeolojide bir genci tasvir eden ve çoğunlukla çıplak olan heykel anlamına gelmektedir. Yunan dilinde sözcük anlamı ise; ''Genç yada delikanlı''dır. Kuros heykelleri tanrılar haricinde, yarışlarda ödül alan veya herhangi bir sebeple kahraman ilan edilen ölümlüler için dikildiğini kabul edilmektedir. Çünkü İlk zaman bu heykellerin Apollon İçin yapıldığı düşünülmüştür, fakat bunu kanıtlar nitelikte herhangi bir yazıt vb. belge ele geçmediğinden kaynaklı ve bu heykellerin tapınım alanları dışında, agoralar, nekropoller gibi alanlarda da bulunduğundan, Kuros'ların normal insanlar için yapıldığı düşünülmektedir. Kuros heykeli denince akla ilk gelen özellikleri şöyle sıralaya biliriz; Frontal bir biçimde dik duran, genel olarak soldaki ayak olmak üzere, ayaklarından biri önde duran, kolları yanlardan aşağı doğru bırakılmış ve elleri yumruk şeklinde heykeller akla gelmektedir. Oldukça büyük boyutlarda da yapılan Kuroslar aynı zamanda normal insan ölçülerinde de yapılmıştır. Kurosların sporcu heykeli olduğu varsayımından hareketle, ilk yarışların Olympia'da yapıldığı hesaba katılırsa, ilk Kurosların Peleponnes'de ortaya çıktığını savunmak olasıdır. Çünkü, yapılan araştırmalar neticesinde Arkaik Çağ Ege bölgesinin her iki yakasında da Kuroslar görülmektedir. Bu nedenle bu heykellerin ilk olarak nerede ortaya çıktığını tahmin etmek oldukça zordur.
New York Kuros'u
New York Kuros'u Attika da kırsal bir kesim olan mezarlıkta bulunmuştur. M.Ö. 7. yüzyılın sonları M.Ö. 6. yüzyılın başlarına tarihlenmektedir. En önemli özelliklerinden birisi; Tam olarak bilinen ilk Kuros olmasıdır. Kurosları Mısırdaki örneklerden ayıran özellik bir ayağının hafifçe öne atılmış olmasıdır ve bu özelliği New York Kuros'unda görüyoruz. Bir diğer açıdan incelendiğinde ise heykeldeki oranlar Mısır tipindeki ölçülere göre belirlenmiştir. Omuzları geniş, beli ve kalçası incedir. Anatomik ayrıntılar biribirinden tümüyle bağımsız olarak özenle tek başına işlenmiştir. Tek başına işlenen anatomik yapılar şu şekildedir; Göğüs kafesi, göğüs üstündeki adaleler ve sırt kısmındaki kürek kemikleri. Kulaklar ion başlığını saçlar ise boncuk dizisini anımsatmaktadır.