Conference Presentations by Züleyha Hande AKATA
15. Uluslararası Dünya Dili Türkçe Sempozyumu Bildiri Kitabı, 2023
Osmanlı Türkçesine ait pek çok eserin Arap harfli oluşu, yazım ve sesletim ile ilgili bazı değerl... more Osmanlı Türkçesine ait pek çok eserin Arap harfli oluşu, yazım ve sesletim ile ilgili bazı değerlendirmelerin yapılamamasına ya da eksik yapılmasına sebep olmaktadır. Bu nedenle Türkiye Türkçesinin tarihî dönemlerine özgü Latin harfli çeviri yazılı eserler, döneme özgü yazım ve sesletimin tespitinde önem taşımaktadır. Bu eserler, içeriğinin dışında dönem dil kullanımlarının değerlendirilebilmesine de olanak sunmaktadır. Jean-Baptiste Couët’nin çeviri yazılı Phrases turques et françoises (Türkçe-Fransızca Tümceler) adlı eseri de bu niteliktedir. Eserin dönemin çeviri yazılı sözlük ve dilbilgisi kitaplarından farkı, dil kullanım örnekleri olan tümceleri içermesidir. Bu örnekler, sesletim ve konuşma ile dili ilgili çıkarımlarda bulunulmasını sağlamaktadır. Bu durum da 18. yüzyıl Osmanlı Türkçesinin değerlendirilmesi sürecinde bu eseri önemli kılmaktadır. Ayrıca Fransız bir dil oğlanı olan Couët’nin Osmanlı toplumunda Türkçe öğrenme sürecinde bu tümceler kitabını yazmış oluşu, eseri dil öğretim gereçleri açısından da değerli kılmaktadır.
Jean-Baptiste Couët’nin pek çok açıdan değerlendirilebilecek olan çeviri yazılı Phrases turques et françoises adlı eseri, bu çalışmada çalışmanın boyutu göz önünde bulundurularak yazım özellikleri açısından değerlendirilmiştir. Osmanlı Türkçesinin Arap harfleri ile yazımında kalıplaşan biçimlerin Latin harfleri ile görünümlerindeki farklılıklar tespit edilmeye çalışılmış ve bu yazım özellikleri temel alınarak sesletime dair ipuçları üzerinde durulmuştur. Çalışmada 18. yüzyıl Osmanlı Türkçesinin öğrenilmesi sürecinde kullanılan bir eserden hareketle dönemin sesletim ve konuşma diline dair ne tür çıkarımlarda bulunabileceği sorusuna yanıt aranmıştır. Bu çalışma ile hem eserin tanıtımını yapmak hem de eserin Osmanlı Türkçesi içindeki değerini yazım ve sesletim özellikleri boyutunda ortaya koymak amaçlanmıştır. Çalışmanın farklı araştırmalara kaynaklık etmesi ve veri sağlaması umut edilmektedir.
Söylem 2. Uluslararası Filoloji Sempozyumu Bildiri Tam Metinleri, 2023
Reklam dili, tüketim ürünü ve tüketim eylemini anlamlama sürecidir. Bu anlamlama, kurgusal bir sü... more Reklam dili, tüketim ürünü ve tüketim eylemini anlamlama sürecidir. Bu anlamlama, kurgusal bir süreçtir ve bir ürüne/göstergeye simgesel değer verilir. Temel işlevi tüketim eyleminin sürekliliğini sağlayarak kapitalizme hizmet etmek olan reklam, anlamlama süreçlerinde pek çok göstergeden faydalanır. Çeşitli türdeki göstergeler, anlamsal yapıyı kurgular. Görsel, işitsel ve dilsel göstergeler, anlamın yeniden kurgulanmasını ve iletinin tüketiciye ulaşmasını sağlar. Reklamın temel işlevi, kullandığı göstergeler aracılığıyla verilmek istenen ileti doğrultusunda tüketicide devinimi sağlamaktır.
Reklam dili, tüketicide devinimi sağlamak için pek çok ikna yöntemi kullanır. Bu ikna yöntemlerinden biri de indirimdir. İndirimin temel anlamı bir malın veya hizmetin maddi değerinin düşürülmesidir. Ancak indirim, sadece ekonomik bir adlandırma olmanın ötesinde reklam dilinde derin söylensel anlamları imler. İndirim; ilgi uyandırmak, harekete geçirmek, yönlendirmek, eylemin sürekliliğini ve toplulukların tüketimi eş zamanlı gerçekleştirmesini sağlamak gibi pek çok işlevi yerine getirir. Tüketim kültürünün bir söyleni olarak indirim, tüketim eylemini doğallaştırır ve olumlar.
Çalışmada reklam dilinde indirimin söylensel düzeyde üstlendiği anlamsal değer ve işlevleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Özellikle günümüz toplumunda Black Friday, Cyber Monday, Kara Cuma, Efsane Cuma, Muhteşem Cuma vb. adlandırmalar ile sıkça karşılaşılan indirimin tüketimi ritüele dönüştürme ve doğallaştırma yöntemleri reklam dili düzleminde incelenmiştir. Çalışmada bir anlamlama süreci olarak değerlendirilen indirimin çözümlenmesinde göstergebilim yöntemlerinden yararlanılmıştır. Reklam dilinde indirimin göstergesel değerinin tespiti ve incelenmesi ile dil kurgusunun tüketiciyi nasıl ikna ettiği ve yönlendirdiğinin de bir çözümlemesini sunmak amaçlanmıştır.
XII. Uluslararası Dünya Dili Türkçe Sempozyumu Bildiri Kitabı, 2020
Özet
Dil ve toplum ilişkisi, karşılıklı etkileşim içindedir. Toplumsal her gelişme ve durum dilde... more Özet
Dil ve toplum ilişkisi, karşılıklı etkileşim içindedir. Toplumsal her gelişme ve durum dilde karşılık bulurken dilsel düzlemde meydana gelen her değişiklik de toplumsal yapıyı yeniden kurgulayıcı işleve sahiptir. Dil ve toplumun birbirini değiştirip dönüştüren bu ilişkisi, söz varlığı boyutunda da gözlemlenir. Toplumsal yapı hakkında sadece söz varlığına bakarak çıkarımlarda bulunulabilmesi, dilin toplumsal boyutunun bir göstergesidir. Dil-toplum yapısının etkileşimi, dil-cinsiyet ilişkilerini de kapsar. Dil kullanımları ve söz varlığı, toplumsal yaşamda cinsiyetler üzerinden yaratılmak istenen birey tipinin kurgulanması ve şekillendirilmesinde önemli bir işlev üstlenir. Kadın ve erkeğe özgü dil kullanımları, cinsler arası iletişim ile kadın ve erkekten söz ederken kullanılan dil, dil-cinsiyet ilişkilerinin somut göstergeleridir. Kadın ve erkekten bahsederken tercih edilen ögeler ve anlam alanları, toplumsal cinsiyet algısının dildeki yansımalarıdır. Kadın ve erkek ile ilgili söz varlığı, kadın ve erkeğe yönelik algı, cinsiyet eşitsizliği gibi pek çok toplumsal cinsiyet olgusu ile ilgili yorum yapılabilmesine olanak sunar.
Çalışmada Güncel Türkçe Sözlük’te erkek maddesinin toplumsal cinsiyet çağrışımları toplumdilbilimsel açıdan çözümlenmeye çalışılmıştır. Toplumsal cinsiyet konusunda kadın kavramını merkeze alan çalışmaların yanında erkek kavramını konu alan bir çalışma ile toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin her iki cins üzerindeki etkilerini dilsel göstergeler boyutunda göstermek amaçlanmıştır. Ataerkil bir yapıda toplumun merkezine yerleştirilen erkeğin bir gösterge olarak toplumsal cinsiyet algısını yansıtma biçimi incelenmiştir. Güncel Türkçe Sözlük, Türkçe ölçünlü dilinin söz varlığını içerdiği için çalışmaya kaynaklık etmiştir. Çalışmanın kapsamını çevrimiçi Güncel Türkçe Sözlük’te erkek ana maddesinde yer alan atasözleri, deyimler veya birleşik fiiller ile birleşik kelimeler oluşturmaktadır. İlgili söz varlığı ve anlam alanlarının toplumdilbilimsel yöntemlerle değerlendirilmesiyle dil-cinsiyet ilişkisi ve toplumsal yapı ile ilgili çıkarımlarda bulunulmuştur. Erkek kavramı ve erkek ile ilgili tanımlamalar üzerinden erkeğe yüklenen toplumsal rol ve değer tartışılmış, toplumsal cinsiyet algısının dildeki yansımaları tespit edilmeye çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Güncel Türkçe Sözlük, Erkek Maddesi, Söz Varlığı, Toplumdilbilim, Toplumsal Cinsiyet.
Türk Dili ve Edebiyatı Bilgi Şöleni Sempozyumu (21-23 Haziran 2019) Bildiriler, 2019
Antoine Galland, Fransız asıllı bir dil oğlanıdır. 1670’li yıllardan 1688’e kadar çeşitli aralıkl... more Antoine Galland, Fransız asıllı bir dil oğlanıdır. 1670’li yıllardan 1688’e kadar çeşitli aralıklarla İstanbul’da kalan Galland, çok sayıda eseri Fransızcaya tercüme etmiş, özellikle Binbir Gece Masalları’nın çevirisi ile tanınmıştır. Bir doğubilimci olan Galland’ın çeviri eserleri dışında dil tarihi açısından önem taşıyan çok sayıda ve çeşitli türlerde eserleri vardır. Eserleri içinde bu zamana kadar kaynaklarda çok fazla yer verilmemiş ve çalışılmamış olan sözlükleri de yer alır.
Galland’ın bilinen dört sözlüğü bulunmaktadır. Bunlardan ikisi iki dilli (Türkçe-Fransızca, Türkçe-Latince), biri üç dilli (Türkçe-Farsça-Fransızca) ve bir diğer sözlüğü ise dört dillidir (Türkçe-Arapça-Farsça-Latince). Antoine Galland ile ilgili yapılan çalışmalarda dört dilli sözlüğünden hiç bahsedilmemiştir. Bibliothèque Nationale de France (Fransa Millî Kütüphanesi)’ın çevrimiçi yayınlarına sonradan eklenen dört dilli sözlük tamamlanmamış bir taslak niteliği taşır. Galland, sözlüklerinde derlediği Osmanlı Türkçesi söz varlığına farklı dillerle karşılaştırmalı olarak yer vermiştir. Bu sözlükler ile 17. yüzyıl Osmanlı Türkçesinin söz varlığı ve söz varlığının anlamsal değerleri hakkında bilgi sahibi olunabilir.
Çalışmanın ilk bölümünde bir dil oğlanı olan Antoine Galland ile ilgili genel bilgilere, ikinci bölümünde eserlerine yer verilmiştir. Üçüncü bölümde sözlüklerin tanıtımı yapılarak özelliklerinden bahsedilmiştir. Dördüncü bölümde ise sözlükler, sözlükbilim açısından ele alınarak Osmanlı dönemi sözlükbilimi içinde değerlendirilmiştir. Bu çalışma ile Antoine Galland’ın sözlüklerinin tanıtımını yapmak ve Osmanlı dönemi Türk sözlükbilimi için önemini tespit etmek amaçlanmıştır.
XI. Uluslararası Dünya Dili Türkçe Sempozyumu Bildiri Kitabı, 2019
Sözcükler ve anlam alanları toplumsal yapıyı şekillendiren ve toplumsal yapıdan etkilenen nitelik... more Sözcükler ve anlam alanları toplumsal yapıyı şekillendiren ve toplumsal yapıdan etkilenen niteliktedir. Bir dilin sadece söz varlığı ile toplumsal yapı hakkında çıkarımlarda bulunulabilmesi, dilin toplumsal boyutunun göstergesidir. Dilin toplumsallığı içinde dil-cinsiyet ilişkileri de söz varlığına yansır. Toplumsal cinsiyet algısının yaratımı ve aktarımında dil ve dilin en somut göstergeleri olan sözcükler önemli bir işlev üstlenir. Toplumsal yaşamda yaratılmak istenen birey tipi, cinsiyet kategorisi içinde dil ile söz varlığı üzerinden inşa edilir. Kadın ve erkeklerin kullandığı dil, kadın ve erkeğin karşılıklı iletişim sürecinde kullandığı dil ve kadın ile erkekten söz ederken kullanılan dil toplumsal yaşamdaki dil-cinsiyet ilişkilerinin somut göstergelerini oluşturur. Kadın ve erkeklerden söz edilirken tercih edilen ögeler ve anlamsal değerleri, toplumsal cinsiyet algısının dildeki karşılığıdır. Kadın ve erkek ile ilgili söz varlığı, kadın ve erkeğe yönelik algıyı ve cinsiyet eşitsizliği gibi pek çok toplumsal cinsiyet olgusunu içerir.
Çalışmada ikinci cins olarak da değerlendirilen kadından söz edilirken tercih edilen söz varlığı ve anlam alanları sadece kadına yönelik algının değil, toplumsal cinsiyetin de göstergesi olduğu için tercih edilmiştir. Güncel Türkçe Sözlük, Türkçe ölçünlü dilinin söz varlığını içerdiği için çalışmaya kaynaklık etmiştir. Çalışmanın kapsamını çevrimiçi Güncel Türkçe Sözlük’te kadın maddesinde yer alan atasözleri ve deyimler ile birleşik kelimeler oluşturmaktadır. Tespit edilen maddelerde özellikle toplumsal cinsiyete gönderimde bulunan ögeler üzerinde durulmuştur. İlgili söz varlığı ve anlam alanlarının toplumdilbilimsel yöntemlerle değerlendirilmesiyle toplumsal yapı ile ilgili çıkarımlarda bulunulmaya çalışılmıştır. Kadın kavramı ve kadınla ilgili tanımlamalar üzerinden kadına yüklenen toplumsal rol ve değer tartışılmış, toplumsal cinsiyet algısının tespiti amaçlanmıştır.
Yazılışının 950. Yılı Anısına Uluslararası Kutadgu Bilig ve Türk Dünyası Sempozyumu Bildiri Kitabı, 2019
Jean-Baptiste de Fiennes, dil öğretmeni ve çevirmendir. 1669-1744 yılları arasında yaşayan Fienne... more Jean-Baptiste de Fiennes, dil öğretmeni ve çevirmendir. 1669-1744 yılları arasında yaşayan Fiennes, çeşitli diplomatik görevlerde bulunmuş ve kralın çevirmenliğini yapmıştır. Türkçe ve Arapça gibi Doğu dillerinin öğretim görevini de yerine getirmiştir. Jean-Baptiste de Fiennes’in Osmanlı Türkçesi ile yazılmış, Dil Oğlanları Okulu’nda okutulan eserleri bulunmaktadır. Fiennes’in Osmanlı Türkçesi ile yazdığı bilinen üç eserden ikisi sözlük, biri ise dil bilgisi kitabıdır. Türkçe-Fransızca iki dilli, iki sözlüğü bulunmaktadır. Her iki sözlük de 17. yüzyılın sonlarında yazılmıştır. 1233 sayfalık, Osmanlı Türkçesi-Fransızca sözlükte madde başlarında Arap alfabesi ile Osmanlı Türkçesi sözcüğe, açıklama kısmında ise Latin harfleri ile Fransızca karşılığına yer verilmiştir. Türkçe-Fransızca olan diğer sözlüğü ise Latin harfleri ile yazılmıştır. Sözlük 360 sayfadır. Sözcükler Latin harfleriyle Arap alfabesine göre sıralanmıştır.
Jean-Baptiste de Fiennes’in Latin harfli Türkçe-Fransızca sözlüğü Osmanlı dönemi Türk sözlükbilimi açısından önem taşımaktadır. Sözlüğün Latin harfleri ile yazılmış olması, Osmanlı Türkçesinin sesletimi ile ilgili çıkarımlarda bulunulmasına olanak tanır. Sözlüğün içerdiği madde başı sayısı, dönem söz varlığına katkı sağlayacak niteliktedir. Günlük dil kullanımları ve dönem toplum yapısı ile ilgili ipuçları sunacak çok sayıda öge içermektedir. Bu çalışma ile Fiennes’in Latin harfli Türkçe-Fransızca sözlüğünün tanıtımını yaparak alan için önemini tespit etmek amaçlanmıştır. Sözlük, Osmanlı Türkçesinin hem söz varlığına katkı sağlayacak hem de sesletimi ile ilgili çıkarımlarda bulunulmasına olanak sunacaktır.
2. Uluslararası Dergi Karadeniz Sosyal Bilimler Sempozyumu: Sempozyum Bildiriler Kitabı, 2019
Edebî metnin kurgusu, dilin olağanın dışında tekrar tekrar kurulması ile gerçekleşir. Dili yenide... more Edebî metnin kurgusu, dilin olağanın dışında tekrar tekrar kurulması ile gerçekleşir. Dili yeniden kurma gücü, edebî metnin değerini belirleyen bir ölçüttür. Kişiliği oluşturan ögelerin nesnel ölçütlerle değerlendirilmesi; metin kurgusunun temelini oluşturan dilsel göstergelerin kullanımının tespiti ile mümkündür. Karakterleri birbirinden farklı kılan ve edebî eserin değerini belirleyen kurgusal metin, dilsel göstergelerin bir araya gelmesi ile oluşmuş bir bütünlükten ibarettir. Kişiliğin kurgulanması, metni ağ gibi saran ve metnin geneline yayılan dilsel göstergeler bütünü ile gerçekleşir. Kurgusal metinde kişiliği oluşturan belirleyici dil kullanımlarının çözümlenmesi aynı zamanda toplumsal yapı içindeki bireyin çözümlenmesine olanak sunar. Kişilik kurgusunun nasıl gerçekleştiği, dilsel göstergelerin üstlendiği işlevlerin değerlendirilmesine de olanak sunar. Dilsel göstergenin kişilik yaratımında üstlendiği işlev ve metnin doğal yapısı içinde yer alan bilgiler, toplumsal yapının da bir örneklemini sunar. Metin kurgusundaki kişilik yaratımının toplumsal yaşamla paralelliğini ve dil kullanımlarının metin kurgusundaki işlevinin tespitini amaçlayan bu çalışmada Yusuf Atılgan'ın Evdeki adlı öyküsünde kişilik yaratımı incelenmiştir. Dilbilimsel yöntemlerle değerlendirilen öyküde, kişiliği belirleyici ögeler değerlendirmeye alınmıştır. Metin içindeki adlandırmalar, betimlemeler, olay örgüsü içinde karakterlerin tavır ve davranışları, diyaloglar vb. ögelerden hareketle kişilik yaratımı ve aşamaları değerlendirilmeye ve kuramsal bir temele oturtulmaya çalışılmıştır. Toplumsal yapı içinde bireyin kişiliğini oluşturan etkenlerin, metin içindeki izleri dilsel göstergeler üzerinden değerlendirilmiştir.
XIII. Uluslararası Büyük Türk Dili Kurultayı Bildirileri Kitabı, 2018
Çağımızın en büyük buluşlarından biri olan genel ağ, yaygın anlamıyla, teknolojik aletleri birbir... more Çağımızın en büyük buluşlarından biri olan genel ağ, yaygın anlamıyla, teknolojik aletleri birbirine bağlama özelliğine sahip, merkezsiz bir iletişim ağıdır. Yaygın kullanım özelliği gösteren bu iletişim ağı, toplumsal yapıyı oluşturan olgular üzerinde yoğun etkilere sebep olur. Genel ağdan etkilenen en önemli olgularından biri de dildir. Genel ağın kontrolsüz ve kuralsız oluşu, dil kullanımlarında ölçünlü dilden farklılaşan yeni oluşumlara sebep olur. Bu yeni oluşumlardan biri de yeni öge olarak da değerlendirilebilecek olan karma ögelerdir. Karma öge, iki veya daha fazla ögenin belirli kısımlarının alınarak birleştirilmesi sonucunda oluşur. Genel ağ dili kullanımında sık karşılaşılan ve birden fazla ögenin bir araya getirilmesiyle oluşturulan karma ögeler, ifade edilmek istenileni daha kısa ve daha yoğun anlatmak için dizimi oluşturan ögelerin genelde tek bir gösterenle karşılanması durumudur. Genel ağ dilinde oluşum şekillerine göre karma ögeler; dil içi karma ögeler ve yabancı ögelerle kurulan karma ögeler olmak üzere başlıca iki grupta değerlendirilmiştir. Yabancı ögelerle kurulan karma ögeler de köken özellikleri ve oluşum şekilleri göz önünde bulundurularak kendi içinde sınıflandırılmıştır.
Çalışma evreni olarak seçilen genel ağ, sergilediği çeşitlilik ile değişim ve gelişimlerin daha hızlı gözlemlendiği bir dil kullanım alanıdır. Çalışmada Türkiye’nin ilk genel ağ sitelerinden biri olan Ekşi Sözlük (www.eksisozluk.com) sitesinin 1999-2016 yıllarına ait girdilerinden seçilen örnekleme ait veriler incelenmiştir. Tespit edilen karma ögeler, oluşum şekillerine göre sınıflandırılarak dilbilim ve toplumdilbilim yöntemleriyle
incelenmiştir. Çalışma, karma ögelerin dil kullanımlarında gösterdiği özelliklerden hareketle dil ilişkileri ve dilin gelişimini etkileyen olguları tespit etmeyi amaçlamaktadır. Genel ağın dil kullanımları üzerindeki etkileri dilsel göstergeler boyutunda karma ögeler üzerinden dilin devingen yapısı göz önünde bulundurularak yorumlanmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Genel Ağ Dili, Karma Öge, Söz Varlığı, Dil Kullanımları, Toplumdilbilim, Dilbilim
IX. ULUSLARARASI DÜNYA DİLİ TÜRKÇE SEMPOZYUMU ÖZET BİLDİRİLER KİTAPÇIĞI, 2017
Popüler tüketim kültürünün ve günlük yaşamın bir parçası haline dönüşen reklamlar, görsel ve dils... more Popüler tüketim kültürünün ve günlük yaşamın bir parçası haline dönüşen reklamlar, görsel ve dilsel açıdan özgün nitelikler taşır. Kendine özgü kültürel bir sektör yaratan reklam, dili de tüketim kültürünün bir ögesine dönüştürür. Reklamlar, dilsel göstergeleri kurgusal düzlemde yeniden sunarak hedef kitlenin tüketme eylemini gerçekleştirmesini sağlar. Birey için değeri olmayan tüketim ürününe değer yükleyerek tüketimi anlamlı kılar. Bireyin temel ihtiyaç ve güdülerini tatmin etmeye yönelik ikna edici dilsel ve görsel mesajlar içerir. Bireyi tüketime yönelten ikna edici mesajlardan biri de mutluluk vaadidir. Tüketim ürününü elde etme eyleminin sonucu olarak doğrudan ya da dolaylı olarak mutluluk vaat edilir. Tüketici, para ile mutluluğu satın alamaz ancak mutluluğun önkoşulu olarak sunulan tüketim ürününü satın alabilir. Tüketimi tetikleyen ve bireyin yaşamını anlamlı kılma çabası ile de doğrudan ilişkili olan mutluluk, tüketim ürünü ile eş değer düzlemde sunulur.
Dilbilimsel açıdan bir gösterge olarak sunulan tüketim ürününün gösterileni mutluluktur. Çalışmada dilsel ve görsel ögelerden oluşan reklamlar, dilsel göstergeler boyutunda dilbilimsel açıdan çözümlenmeye çalışılmıştır. Çalışma örneklemini, YouTube Ads Leaderboard’a göre Türkiye’de 2016 yılının her ayında en çok izlenen on reklamdan oluşan yüz altı reklamlık bütünce oluşturmaktadır. Örneklem içinde değerlendirilen reklamların yazılı ve/veya sözlü metinleri konu çerçevesi içinde değerlendirmeye alınmıştır. Reklam dilinde tüketiciye doğrudan ya da dolaylı olarak sunulan mutluluk vaadi, dilin kurgulanış biçimleri göz önünde bulundurularak biçimbilgisel, sözdizimsel, sözcükbilimsel ve anlambilimsel yöntemlerle çözümlenmeye çalışılmıştır. Bu çalışma ile dilin bir tüketim aracına dönüştürülerek kullanımının ve dil kullanıcıları üzerindeki etkilerinin bir çözümlemesini sunmak amaçlanmıştır. Reklam dilinin çözümlenmesi, bireyi etkisi altına alan dil kullanımlarının ve çağrışımsal olarak bireyi etkileyen olguların da çözümlenmesine olanak sunacaktır.
XII. Uluslararası Büyük Türk Dili Kurultayı Bildirileri Kitabı, 2017
Dil kullanımları, toplum içinde bireyin kendini ve diğer bireyleri konumlandırışına yönelik algıs... more Dil kullanımları, toplum içinde bireyin kendini ve diğer bireyleri konumlandırışına yönelik algısını ve bireyi merkeze alarak toplumsal yapının yansımalarını içeren göstergeler bütünüdür. Toplumsal yapının inşasını ve sürdürülebilirliğini sağlayan dil kullanımları, birleştirici ya da ayrıştırıcı işlevlerle toplumsal iletişimde yer alabilir. Dilin kullanım işlevine bağlı olarak toplumsal yapıda olumlu ya da olumsuz yansımaları görülür. Dilin ayrıştırıcı işleviyle kullanımı, toplumsal yapıda yıkıcı etkilere yol açabilir. Toplumsal barışın tehdidi ve devamında yitimi olarak da değerlendirilebilecek olan bu durum, toplumda ayrışmaya ve ortak değerlerin kaybolmasına sebep olan nefret söylemiyle karşılık bulur.
Toplumsal barışı tehdit eden, sözel şiddet içeren, şiddet ile hoşgörüsüzlüğü teşvik eden, olumsuzluğu imleyen ve olumsuzlayıcı algının yaygınlaşmasını sağlayan her ifade nefret söylemi olarak değerlendirilir. Karşıt görüşe yönelik olarak kurgulanan bu söylem çeşidi, ötekileştiren, dışlayan, bölen ve ayrıştıran niteliklere sahiptir. Bilinçli dil üretimleri ile kurgulanan nefret söylemi, toplumsal yapı içinde doğal bir olguya dönüşerek kanıksanır. Toplumsal hoşgörü ve saygı, özellikle ideolojik görüşler ile temellenen dil kullanımlarında yerini sözlü şiddet ve nefret söylemine bırakır. Toplumsal gelişmelere paralel olarak ortaya çıkan bu dil kullanımları, toplumsal barışın tehdit altında olduğunun göstergesidir.
Çalışma örneklemini, 16 Nisan 2017 tarihine ait haberler.com’un Facebook sayfasında canlı yayınlanan “Cumhurbaşkanı Erdoğan Huber Köşkü'nde açıklama yapıyor” başlıklı videoya yapılan 2044 yorum oluşturmaktadır. Yorumlarda bireylerin görüşleri değil, görüşlerini yansıtırken kullandıkları dil ve karşıt görüşe yönelik oluşturdukları söylem incelenmiştir. Toplumsal yapıda barışın yitimine sebep olan karşıt görüşe yönelik geliştirilen nefret söylemi, dilsel göstergeler boyutunda dilbilim, toplumdilbilim ve söylem çözümleme yöntemleri ile incelenmiştir. Toplumsal barışı tehdit eden nefret söyleminin incelenmesi, toplumsal algı ve hoşgörü düzeyi ile ilgili dil kullanımları ile toplumsal yapının sürdürülebilirliği / yıkımı arasındaki ilişkiyi işlevsel açıdan göstermeyi amaçlamaktadır.
Anahtar Sözcükler: Nefret Söylemi, Toplumsal Barışın Tehdidi, Dil Kullanımları, Söylem Çözümlemesi, Toplumdilbilim, Dilbilim
I. Uluslararası İpekyolu Akademik Çalışmalar Sempozyumu Özet Kitabı, 2017
Çok yönlü bir düzeneğin unsurları konumundaki sözcükler, toplumsal gelişim ve değişimlerin gözlem... more Çok yönlü bir düzeneğin unsurları konumundaki sözcükler, toplumsal gelişim ve değişimlerin gözlemlendiği göstergelerdir. Hız çağının etkisi ile meydana gelen değişiklikler, çağımız insanının kendisini anlatabilmek ve mevcut teknolojiden yaralanabilmek için yeni ifade olanaklarına ihtiyaç duymasına yol açmıştır. Hız çağının bir sonucu olan hızlı tüketim algısı dilin unsurları üzerinde de bir etkiye yol açarken ölçünlü dilden farklılaşan yeni bir dil oluşumu meydana gelmiştir. Toplumsal gelişme ve değişmelere paralel olarak bilinçli bir çaba sonucu ya da dilin doğal gelişim seyri içinde ihtiyaç temelli ortaya çıkan dilin kurallarına uyarak ya da uymayarak türetilen/ türeyen, anlamsal değişikliğe uğrayan ya da dil içi/ dil dışı ögelerden etkilenen; biçimsel, anlamsal, kökensel veya işlevsel bir farklılığa işaret ederek yeniliği imleyen unsurlar yeni öge olarak adlandırılır. Bu yeni ögeler dil kullanımlarında belirli işlevler üstlenirler. Çalışmada yeni ögenin başlıca işlevleri; betimleme, çağrı, uslamlama, toplumsal bağıntı ve yazınsal işlevi olarak belirlenmiştir.
Toplumdilbilim, dilsel ve toplumsal ögelerin karşılıklı etkileşimleri ve birbirinin değişkeni olarak ortaya çıkmasını inceleyen bilim dalıdır. Toplumsal gelişmelere paralel olarak ortaya çıkan ve toplumsal algıyı şekillendiren yeni ögeler, bu özellikleriyle iki boyutuyla karşımıza çıkar. Toplumsal ve dilsel düzlemde değerlendirilebilecek olan yeni ögeler, toplumdilbilimin konusu içinde değerlendirilir. Toplumdilbilimsel açıdan değerlendirilen yeni ögelerin dil kullanımlarındaki işlevlerinin saptanarak incelenmesi dil-toplum ilişkilerinin gözlemlenmesine olanak sunacaktır. Bu araştırmada amaçlanan, yeni ögelerin dil kullanımlarındaki işlevlerini tespit ederek toplumsal algıya etkisini ve toplumsal algının da yeni ögelerin oluşumundaki etkisinin karşılıklı irdelenerek ortaya konmasıdır.
1. Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu Asos Congress Bildiri Kitabı, 2016
Toplumsal gelişmeler ve bu gelişmelere bağlı olarak değişen toplumsal algı, yeni oluşumları adlan... more Toplumsal gelişmeler ve bu gelişmelere bağlı olarak değişen toplumsal algı, yeni oluşumları adlandırma ve açımlama ihtiyacına yol açmaktadır. Çok yönlü bir düzeneğin unsurları konumundaki sözcükler, toplumsal gelişme ve değişmelerin gözlemlendiği göstergelerdir. Toplumsal süreçler sonunda dilin söz varlığında ortaya çıkan yeni oluşumlar, yeni öge (neolojizm) olarak adlandırılır. Yeni ögelerin oluşumunda ihtiyaç, en az çaba ilkesi, yeni olgular, kültürel ilişkiler, dil politikası/planlaması gibi nedenler aktif olarak rol alır. Yeni ögenin oluşum şekli, biçimsel, sesbilimsel, anlamsal ve köken özellikleri dil içinde yeni ögeye karşı gösterilen tutumları belirler. Dilimize giren selfie ögesi ve karşılığı olarak türetilen özçekimin kullanım sıklıkları, dilde tutunma süreçleri yeni ögeye karşı dil içi tutumların göstergesi konumundadır. Bu çalışmada selfie ve özçekim örnekleri üzerinden teknolojik gelişmeler sonucunda dile giren yabancı öge sayısının artması ve yabancı ögelerin yerine üretilen yeni ögelere karşı oluşturulan tutumların sebepleri toplumsal boyutlu olarak irdelenmeye çalışılmıştır. Abstract Social developments and social perception changing based on these developments lead to the need for entitling and paraphrasing new formations. As the elements of a multiple mechanism, words are the indicators of social developments and changes. While fast consumption, a result of the era of speed, has created an effect on the language elements, it has produced a new word existence formation differentiating from the standard language. New formations emerging in the word existence of the language as a result of social processes are named neologism. Requirement, formal, phonological, semantic and original characteristics of neologisms identify the attitudes towards neologisms in language. The usage frequency and language acceptance periods of selfie that has entered our language and özçekim (self-photograph) derived as an alternative for it are the indicators of intra linguistic attitudes towards neologism. In this study, it was attempted to examine the reasons for the increase in the number of loanwords entering our language as a result of technological developments and the attitudes towards the neologisms for loan words in the social dimension, based on selfie and özçekim (self-photograph) examples. Giriş Dilin varlığını devam ettirebilmesindeki temel dinamik, her türlü değişikliğe uyum sağlayan bir yapıda oluşudur. Siyasi, ekonomik, kültürel, bilimsel, sosyal ve teknolojik gelişmeler karşısında değişerek ve dönüşerek yeni oluşumlarla konuşurların ihtiyaçlarına cevap verebilmesi dilin devingen yapısının sonucudur. Toplumsal gelişme ve değişmelere paralel olarak bilinçli bir çaba sonucu ya da dilin doğal gelişim seyri içinde ihtiyaç temelli ortaya çıkan dilin kurallarına
Papers by Züleyha Hande AKATA
EPISTEME / International Journal of Applied Social and Human Scienes, 2024
Aesthetics has been the subject of different fields from the past to the present and has been eva... more Aesthetics has been the subject of different fields from the past to the present and has been evaluated through various approaches. There are different definitions of aesthetics, but the common aspect is its association with beauty and the senses. Despite its close relationship with fields such as philosophy and art history, everyday aesthetics has developed in a different direction from these fields today, focusing on the ordinary aspects of daily life. Everyday aesthetics reveals the aesthetic value of ordinary and commonplace phenomena. Daily spoken language is such a phenomenon. Before the emergence of everyday aesthetics, studies on aesthetics mostly focused on the literary aspects of language. For example, Turkish is one of the languages in which such studies exist. There are many studies aimed at revealing the aesthetic value of Turkish, whose earliest written products we have started to see since the 7th century. The main focus of these studies is on written language and literary works thought to reflect the aesthetic value of written language. Other studies on the aesthetic dimension of language have also concentrated on written language. However, the daily spoken language of Turkish has not been included in these aesthetic studies.
One of the areas where the real richness of Turkish discourse and its aesthetic value are revealed is spoken language. This study aims to provide an opportunity to make inferences about the aesthetic value of the daily spoken language of Türkiye Turkish through the concept of everyday aesthetics. The sample of the study has consisted of the most frequently used formulaic expressions in daily language. The spoken language has been analyzed in terms of everyday aesthetics by considering the functions of these formulaic expressions. While analyzing the formulaic expressions, the evaluation criteria of everyday aesthetics have been taken into consideration, and efforts were made to reveal their aesthetic value based on their alignment with these criteria and their functions in daily life. This study highlights that aesthetics extends beyond the formal and literary domains of language. It illustrates that everyday language usage can also be associated with sub-fields of aesthetics based on various criteria, in addition to the more traditional areas such as formal and literary language. The primary objective of this study is to uncover the aesthetic value inherent in the Turkish spoken language, addressing a gap in this area, and to introduce the concept of everyday aesthetics to the Turkish academic literature within the realm of linguistic performance.
Social Sciences, Arts, and Humanities in the Post-Truth Era: The Reality Machine, 2024
What is real? In the post-truth era, there are many answers to this question. The age has invalid... more What is real? In the post-truth era, there are many answers to this question. The age has invalidated absolute truth and real and replaced them with appearances of truth that represent many forms of real. In this age, it is almost impossible to establish a healthy sign-signifier relationship between real and truth. So how should the concepts of real and truth, which can be regarded as the knowledge and intuition of the real, be evaluated in the post-truth era? Post-truth essentially corresponds to a process of signification. In this process of signification, the issue of how fictional truth and, through this truth, real is made meaningful is one of the research topics of semiotics. In the study, firstly, the concepts of truth, real, reality and post-truth have been discussed by determining their fields of meaning. Subsequently, the concept of post-truth as a signification process has been examined using the analytical methods of semiotics, taking into account its relations with other concepts. Moreover, the relativity of real in the reality of social life has been discussed on the conceptual level of post-truth. The concepts of real, truth and post-truth have been also evaluated by considering their relations with each other. After the evaluation of these concepts, the issue of how the truth has become trivialized has been analyzed on the conceptual level by using semiotic methods such as the theory of enunciation, the subject and modalities in the actantial schema, and the semiotic square. This study aims to present an analysis of the situation in today’s societies, where truth and real have been lost and replaced by post-truth, and an example of how a social analysis can be made through literary semiotics methods.
21. Yüzyılda Disiplinler Arasılık ve Uygulama Biçimleri: Prof. Dr. Doğan Günay’a Armağan, 2023
Geçmişten günümüze, insanlık tarihi boyunca pek çok yazı sistemi kullanılmıştır. Mağara resimleri... more Geçmişten günümüze, insanlık tarihi boyunca pek çok yazı sistemi kullanılmıştır. Mağara resimlerine kadar dayandırılabilecek olan bu yazı sistemlerinin yerini günümüzde farklı, görüntüsel (İng. iconic, Fr. iconique) bir dil yetisinin aldığı söylenebilir. Günümüz iletişim teknolojileri ve sosyal medyanın etkisi ile oluşan bu yeni görüntüsel dili, emoji dili ya da terimin Türkçe karşılığı ile tinlem dili olarak adlandırmak olasıdır. Tinlemler, 21. yüzyıl iletişiminin vazgeçilmez bir ifade biçimine dönüşmektedir. Tinlem, tasarımı gereği, yazılı iletişim ile kurgusal dünya ve gerçek dünya arasında görüntüsel gösterge (İng. icon, Fr. icone) kullanarak doğrudan bir bağlantı kurmaktadır. Tinlem, bir dil yetisi olarak kendine özgü nitelikleri ile kültürler arasındaki iletişimi büyük oranda sağladığı iddia edilen nadir yazı sistemlerinden biri olması niteliğiyle çağımızın önem atfedilen tartışmalı konuların biridir. Bu öneminden dolayı bir iletişim dili olarak kullanılan bu görsel göstergelerin anlamlama süreçleri çözümlenmeye gereksinim duymaktadır.
Bu çalışmada 21. yüzyılın yazı sistemi olarak değerlendirilen tinlemler, taşıdıkları anlamsal değer ve işlevleri göz önünde bulundurularak çözümlenmeye çalışılmıştır. Çağımız insanı için tinlemler ile anlamlama sürecinin nasıl sağlandığı, oluşan bu anlamın bireysel değer mi, evrensel değer mi taşıdığı gibi sorulara göstergebilim yöntemleri ile yanıt aranmıştır. Görsel düzeyde tinlemler aracılığıyla anlamın oluşum süreci genel göstergebilim ve görsel göstergebilim yöntemlerinden faydalanılarak çözümlenmiştir. Bu çalışma ile tinlemlerin göstergebilimsel değerini ortaya koymak amaçlanmıştır. Tinlemlerin göstergebilimsel değeri, bu dil yetisinin iletişimdeki etkilerinin de ortaya konulmasına ve anlaşılmasına katkı sunacaktır.
Çalışma toplamda üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm Tinlem (Emoji) Nedir? başlığını taşımaktadır. Çalışmanın ikinci bölümünde tinlemin yazı sistemi niteliği Yapay Bir Yazı Sistemi Olarak Tinlem başlığı altında değerlendirilmiştir. Tinlem bir yazı sistemidir ve hangi ölçütlere göre bir yazı sistemi olarak değerlendirilebilir gibi sorulara yanıt verilmeye çalışılmıştır. Bu yanıtlar, tinlemin anlamlama süreçleri içindeki yerinin doğru tespiti için gereklidir. Üçüncü bölüm ise çalışmanın ana çözümleme bölümü olup Görsel Gösterge Olarak Tinlemler başlığını taşımaktadır. Bu bölümde ise tinlem hangi gösterge türleri içinde değerlendirilebilir; tinlem görüntüsel gösterge midir, simge midir; hangi ölçütlere göre görüntüsel gösterge ve/veya simge olarak değerlendirilir gibi sorulara yanıt aranmış ve tinlemin göstergesel değeri somut düzlemde ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu bölümde tinlem yoğrumsal gösterge, görüntüsel gösterge ve dilsel gösterge türlerine göre değerlendirilmiştir. Tinlemin anlamlama süreci, betisel ve işlevsel boyutlarıyla çözümlenmiştir. Çalışmada tinlemin tür ve işlev açısından gösterdiği çeşitlilik göz önünde bulundurularak bütüncül bir yaklaşımla tinlemin anlamlama süreci ortaya konmaya çalışılmıştır.
Definition of Turkish Family Structure and Kinship Networks (A Sociolinguistic Approach), Epistémè (International Journal of Applied Social and Human Scienes), 29(1), 3-29., 2023
The Turkish family structure is the most basic and smallest social sign of Turkish society. Withi... more The Turkish family structure is the most basic and smallest social sign of Turkish society. Within the network of relationships that starts in the nuclear family and constitutes the larger structure of society, family, and kinship networks allow inferences to be made about the society as a whole. The development of family and kinship networks in Turkish society is also reflected in the linguistic vocabulary. There are many words that define these relationships. The vocabulary constitutes concrete signs of family relations in social life on the basis of the language-society relationship. Words, which are the most concrete signs of language, have taken on an important function in the creation and transmission of the perception that is the source of the Turkish family structure. In determining and analyzing this perception, it is also possible to make a reverse reading through these words. The subject of this study is how the vocabulary and definitions related to the family structure and kinship networks of Turkish society can be interpreted from a sociolinguistic perspective. The sample of the study consists of the vocabulary and definitions of kinship networks in the Güncel Türkçe Sözlük [The Current Turkish Dictionary], which is the standard dictionary of Türkiye Turkish. On the basis of this vocabulary, indicating kinship networks, the Turkish family structure has been first be revealed at a scriptural level. Then, the semantic values of the vocabulary indicating kinship networks according to family structure, gender, generation and age, blood and marriage, types of language, and language contacts have been determined. The social roles attributed to the individual according to this signification have been evaluated by taking into account the theories and methods of sociolinguistics. The aim of this study is to define the Turkish family structure and to analyze the perception of family in Turkish society by considering language-society relations.
Türkbilimde Arayışlar: Timur Kocaoğlu Armağanı, 2022
Anlatıda bağlam, kurgu ve yapısal ögeler, anlatının anlamlama ve çözümleme sürecini etkiler. Bir ... more Anlatıda bağlam, kurgu ve yapısal ögeler, anlatının anlamlama ve çözümleme sürecini etkiler. Bir anlatıyı oluşturan pek çok öge bulunur. Bu ögeler farklı disiplin ve yaklaşımlara göre farklı biçimlerde değerlendirilebilir. Anlatıbilim ise anlatıyı oluşturan temel ögeleri anlatma edimi temelinde dilbilimsel bir yaklaşımla inceler. Anlatıbilimin incelediği ögelerden özellikle anlatma edimi ile doğrudan ilişkili olan anlatıcı kavramına getirdiği basit ve açıklayıcı yaklaşım, anlatıda pek çok sesin birbirinden ayırt edilebilmesini sağlar. Anlatıcı ögesi, anlatının sesi ile ilgilidir ve anlatıda kim anlatıyor, kim konuşuyor sorularının yanıtıdır. Her anlatı için anlatıcı ögesinin çözümlenerek anlatı seslerinin değerlendirilmesi mümkündür.
Geleneksel filoloji çalışmalarında eserin kaynağı, nerede ve kaç yılında yazıldığı, müellifi veya müstensihinin kim olduğu, kime sunulduğu gibi anlatının tarihsel bağları ile ilgili sorular eserin değerini belirlemede önem taşımaktadır. Tüm bu soruların temelinde esere atfedilen anlamsal değerin bir ilişkiler ağı olduğu düşüncesi yatar. Yazma eserin geçmişten günümüze aktardığı bu değerin nesnel bir ölçütle tespiti, tarihsel ve kültürel ilişkiler ağının ortaya konması sürecinde pek çok yöntemin yanında anlatıbilim ve sözceleme kuramlarından da yararlanılabileceği görülmektedir. Uzun tarihsel süreçlerden sonra, içinde bulunduğu kültürel bağlardan kopuk olarak günümüze ulaşan yazma eserler için bu kuramlar o bağı yeniden kurabilecek niteliktedir. Özellikle anlatıcı kavramı odağında anlatı seslerinin (müellif, müstensih, mütercim, anlatıcı) tespiti eserin daha nesnel değerlendirilmesine olanak sunabilecektir.
Çalışma üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde anlatıbilim ve sözceleme kuramı ile ilgili kuramsal bilgi sunulmuştur. İkinci bölümde yazma eserin kendine özgü yazar-anlatıcı kavramları anlatıbilimsel bir yaklaşımla değerlendirilerek anlatıbilim kuramına göre karşılıkları belirtilmiştir. Üçüncü bölümde ise Kenzü’s-Saʿâde ile ilgili genel bilgi verildikten sonra bir anlatı olarak değerlendirilen bu eserde yazar-anlatıcı ögeleri, yazma eserin kendine özgü kavramları da göz önünde bulundurularak değerlendirilmiştir. Çalışmada nüsha tasvifi, metin neşri gibi çalışmalarda anlatıbilim ve sözceleme kuramlarından nasıl yararlanabileceği sorusuna yanıt aranmış ve elde edilen bulgular sonuç bölümünde değerlendirilmiştir. Geleneksel filoloji çalışmalarında çağdaş kuramlardan nasıl faydalanılabileceğinin bir örneğini, anlatıbilimin anlatıcı ögesi bağlamında Kenzü’s-Saʿâde örnekleminde sunmak amaçlanmıştır.
Exploration of the Mythological Elements in Contemporary Narratives, 2021
The Epic of Gilgamesh, the first literary narrative known thus far, makes great contributions to ... more The Epic of Gilgamesh, the first literary narrative known thus far, makes great contributions to the cultural history with its content full of myths, and it enables signification of the past and the future. Kadın Destanı, a restructured form of the Epic of Gilgamesh, assesses this signification process covering a period from ancient times to the present day through different perspectives and implies the cyclical characteristic of myths. As a contemporary narrative, it refers to a few past millennia and reflects the signification produced by the woman myth, indicating that re-signification is a possibility. Moreover, it positions the woman myth on the focal point of the narrative and directs its criticism in line with this center. Kadın Destanı questions the social status of women who are not portrayed as active subjects in epics. The narrative refers to the historical progress of the woman myth as a part of social perception regarding women, and it reflects this signification system as its topic suggests. The impression that life cannot be repaired but only reproduced through return to the origin is a widely held view (Eliade 1963, 30). Narratives with myths utilize this impression and aim to show that significations may be reproduced. To create the impression that the woman myth cannot be improved but recreated through a semantic perspective, Kadın Destanı establishes a bond with the Epic of Gilgamesh, the oldest literary narrative.
The study aims to analyze the processes of signification by Kadın Destanı as a contemporary narrative through literary semiotics. The study is divided into three sections as; Kadın Destanı and the Epic of Gilgamesh, Myth and The Woman Myth and Analysis. In the analysis section, Kadın Destanı is reviewed within two segments based on two sub-narrative programmes constituting the main narrative programme. The narrative programmes are evaluated based on narrative profile, actantial profile and modal profile. The results are presented in the conclusion section. This study aims to assess the signification process by examining the narrative Kadın Destanı which reviews the woman myth from a critical perspective and demonstrates that the woman myth may be re-signified. The semantic value of the narrative indicates that the women-related perception of reality may be terminated, and women-related signification can be exceeded in patriarchal societies.
Söylem Filoloji Dergisi, 2021
Tüketim kültürünün ve gündelik yaşamın bir parçası haline dönüşen reklamlar, görsel ve dilsel açı... more Tüketim kültürünün ve gündelik yaşamın bir parçası haline dönüşen reklamlar, görsel ve dilsel açıdan özgün nitelikler taşır. Kendine özgü nitelikleriyle kültürel bir alan yaratan reklam, dil kullanımlarını da tüketim kültürünün bir ögesine dönüştürür. Reklam, göstergeleri kurgusal düzlemde yeniden üreterek gerçeklik düzleminde hedef kitlenin tüketimi gerçekleştirmesini sağlamayı amaç edinir. Birey için anlamsal değeri olmayan tüketim ürününe değer yükleyerek tüketim anlamlı kılınır. Bireyin temel ihtiyaç ve güdülerini tatmin etmeye yönelik ikna edici dilsel ve görsel bildiriler kurgulanır. Bireyi tüketime yönelten ikna edici bildirilerden biri de mutluluk vaadidir. Tüketim ürününü elde etme eyleminin sonucu olarak doğrudan ya da dolaylı olarak mutluluk vaat edilir. Tüketimi tetikleyen ve bireyin yaşamını anlamlı kılma çabası ile de doğrudan ilişkili olan mutluluk, tüketim ürünü ile eş değer düzlemde sunulur. Dilbilimsel açıdan bir gösterge olarak sunulan tüketim ürününün gösterileni mutluluk olur.
Çalışmada dilsel ve görsel ögelerden oluşan reklamlar, dilsel göstergeler boyutunda dilbilimsel açıdan çözümlenmeye çalışılmıştır. Çalışma örneklemini, YouTube Ads Leaderboard’a göre Türkiye’de 2016 yılının her ayında en çok izlenen on reklamdan oluşan yüz altı reklamlık bütünce oluşturmaktadır. Örneklem içinde değerlendirilen reklamların yazılı ve/veya sözlü metinleri konuyla ilgisi doğrultusunda değerlendirmeye alınmıştır. Reklam dilinde tüketiciye doğrudan ya da dolaylı olarak sunulan mutluluk vaadi, dilin kurgulanış biçimleri göz önünde bulundurularak sözcükbilimsel, sözdizimsel ve anlambilimsel yöntemlerle çözümlenmeye çalışılmıştır. Bu çalışma ile dilin bir tüketim aracına dönüştürülerek kullanımının ve dil kullanıcıları üzerindeki etkilerinin bir çözümlemesini sunmak amaçlanmıştır. Reklam dilinin çözümlenmesi, bireyi etkisi altına alan dil kullanımlarının ve çağrışımsal olarak bireyi etkileyen olguların da çözümlenmesine olanak sunacaktır.
Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 2021
Mecmû‘a-i Hikâyât, 19. yüzyılda II. Mahmud’un II. kadını Hoşyâr Kadın tarafından yazılmıştır. Bir... more Mecmû‘a-i Hikâyât, 19. yüzyılda II. Mahmud’un II. kadını Hoşyâr Kadın tarafından yazılmıştır. Bir hikâye derlemesidir. Ferec Ba‘de’ş-Şidde ve Cevâmi‘ü’l-Hikâyât geleneğinin devamı niteliğinde olan Mecmû‘a-i Hikâyât, çeşitli eserlerden alıntı hikâyeler içerir. Eserdeki alıntıların oranı ve belirtilen adlar dışında kaynağı belirsizdir. Eserin içeriğinde ve dil kullanımlarında dönemsel farklar ve yazımında da tutarsızlıklar görülür. Bunların yazarın Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenmiş olmasından ve aksan özelliklerini ya da dil öğrenme sürecini yansıttığından kaynaklandığı düşünülmektedir. Eserin künyesi ve yazarı ile ilgili çeşitli kaynaklarda birbiriyle çelişen bilgiler yer alır. Yazar hakkında sayılı kaynakta yer alan bilginin karmaşıklığı ve eserin künyesinde yer alan yanlışlıklar, bu çalışma ile açığa kavuşturulmaya çalışılmıştır. Yazar hakkında bilgi, eserin nüsha özellikleri, hikâye geleneği içindeki yeri ve genel yazım özellikleri çalışmanın bölümlerini oluşturmaktadır. 19. yüzyılda Osmanlı Türkçesini sonradan öğrenen yabancı uyruklu birinin yazdığı bu eser, dil açısından gösterdiği çeşitlilik ile bu çalışmaya konu olmuştur. Eser ve eserin dil özellikleriyle ilgili temel bilgi kaynağını oluşturmak amaçlanmıştır.
Uploads
Conference Presentations by Züleyha Hande AKATA
Jean-Baptiste Couët’nin pek çok açıdan değerlendirilebilecek olan çeviri yazılı Phrases turques et françoises adlı eseri, bu çalışmada çalışmanın boyutu göz önünde bulundurularak yazım özellikleri açısından değerlendirilmiştir. Osmanlı Türkçesinin Arap harfleri ile yazımında kalıplaşan biçimlerin Latin harfleri ile görünümlerindeki farklılıklar tespit edilmeye çalışılmış ve bu yazım özellikleri temel alınarak sesletime dair ipuçları üzerinde durulmuştur. Çalışmada 18. yüzyıl Osmanlı Türkçesinin öğrenilmesi sürecinde kullanılan bir eserden hareketle dönemin sesletim ve konuşma diline dair ne tür çıkarımlarda bulunabileceği sorusuna yanıt aranmıştır. Bu çalışma ile hem eserin tanıtımını yapmak hem de eserin Osmanlı Türkçesi içindeki değerini yazım ve sesletim özellikleri boyutunda ortaya koymak amaçlanmıştır. Çalışmanın farklı araştırmalara kaynaklık etmesi ve veri sağlaması umut edilmektedir.
Reklam dili, tüketicide devinimi sağlamak için pek çok ikna yöntemi kullanır. Bu ikna yöntemlerinden biri de indirimdir. İndirimin temel anlamı bir malın veya hizmetin maddi değerinin düşürülmesidir. Ancak indirim, sadece ekonomik bir adlandırma olmanın ötesinde reklam dilinde derin söylensel anlamları imler. İndirim; ilgi uyandırmak, harekete geçirmek, yönlendirmek, eylemin sürekliliğini ve toplulukların tüketimi eş zamanlı gerçekleştirmesini sağlamak gibi pek çok işlevi yerine getirir. Tüketim kültürünün bir söyleni olarak indirim, tüketim eylemini doğallaştırır ve olumlar.
Çalışmada reklam dilinde indirimin söylensel düzeyde üstlendiği anlamsal değer ve işlevleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Özellikle günümüz toplumunda Black Friday, Cyber Monday, Kara Cuma, Efsane Cuma, Muhteşem Cuma vb. adlandırmalar ile sıkça karşılaşılan indirimin tüketimi ritüele dönüştürme ve doğallaştırma yöntemleri reklam dili düzleminde incelenmiştir. Çalışmada bir anlamlama süreci olarak değerlendirilen indirimin çözümlenmesinde göstergebilim yöntemlerinden yararlanılmıştır. Reklam dilinde indirimin göstergesel değerinin tespiti ve incelenmesi ile dil kurgusunun tüketiciyi nasıl ikna ettiği ve yönlendirdiğinin de bir çözümlemesini sunmak amaçlanmıştır.
Dil ve toplum ilişkisi, karşılıklı etkileşim içindedir. Toplumsal her gelişme ve durum dilde karşılık bulurken dilsel düzlemde meydana gelen her değişiklik de toplumsal yapıyı yeniden kurgulayıcı işleve sahiptir. Dil ve toplumun birbirini değiştirip dönüştüren bu ilişkisi, söz varlığı boyutunda da gözlemlenir. Toplumsal yapı hakkında sadece söz varlığına bakarak çıkarımlarda bulunulabilmesi, dilin toplumsal boyutunun bir göstergesidir. Dil-toplum yapısının etkileşimi, dil-cinsiyet ilişkilerini de kapsar. Dil kullanımları ve söz varlığı, toplumsal yaşamda cinsiyetler üzerinden yaratılmak istenen birey tipinin kurgulanması ve şekillendirilmesinde önemli bir işlev üstlenir. Kadın ve erkeğe özgü dil kullanımları, cinsler arası iletişim ile kadın ve erkekten söz ederken kullanılan dil, dil-cinsiyet ilişkilerinin somut göstergeleridir. Kadın ve erkekten bahsederken tercih edilen ögeler ve anlam alanları, toplumsal cinsiyet algısının dildeki yansımalarıdır. Kadın ve erkek ile ilgili söz varlığı, kadın ve erkeğe yönelik algı, cinsiyet eşitsizliği gibi pek çok toplumsal cinsiyet olgusu ile ilgili yorum yapılabilmesine olanak sunar.
Çalışmada Güncel Türkçe Sözlük’te erkek maddesinin toplumsal cinsiyet çağrışımları toplumdilbilimsel açıdan çözümlenmeye çalışılmıştır. Toplumsal cinsiyet konusunda kadın kavramını merkeze alan çalışmaların yanında erkek kavramını konu alan bir çalışma ile toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin her iki cins üzerindeki etkilerini dilsel göstergeler boyutunda göstermek amaçlanmıştır. Ataerkil bir yapıda toplumun merkezine yerleştirilen erkeğin bir gösterge olarak toplumsal cinsiyet algısını yansıtma biçimi incelenmiştir. Güncel Türkçe Sözlük, Türkçe ölçünlü dilinin söz varlığını içerdiği için çalışmaya kaynaklık etmiştir. Çalışmanın kapsamını çevrimiçi Güncel Türkçe Sözlük’te erkek ana maddesinde yer alan atasözleri, deyimler veya birleşik fiiller ile birleşik kelimeler oluşturmaktadır. İlgili söz varlığı ve anlam alanlarının toplumdilbilimsel yöntemlerle değerlendirilmesiyle dil-cinsiyet ilişkisi ve toplumsal yapı ile ilgili çıkarımlarda bulunulmuştur. Erkek kavramı ve erkek ile ilgili tanımlamalar üzerinden erkeğe yüklenen toplumsal rol ve değer tartışılmış, toplumsal cinsiyet algısının dildeki yansımaları tespit edilmeye çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Güncel Türkçe Sözlük, Erkek Maddesi, Söz Varlığı, Toplumdilbilim, Toplumsal Cinsiyet.
Galland’ın bilinen dört sözlüğü bulunmaktadır. Bunlardan ikisi iki dilli (Türkçe-Fransızca, Türkçe-Latince), biri üç dilli (Türkçe-Farsça-Fransızca) ve bir diğer sözlüğü ise dört dillidir (Türkçe-Arapça-Farsça-Latince). Antoine Galland ile ilgili yapılan çalışmalarda dört dilli sözlüğünden hiç bahsedilmemiştir. Bibliothèque Nationale de France (Fransa Millî Kütüphanesi)’ın çevrimiçi yayınlarına sonradan eklenen dört dilli sözlük tamamlanmamış bir taslak niteliği taşır. Galland, sözlüklerinde derlediği Osmanlı Türkçesi söz varlığına farklı dillerle karşılaştırmalı olarak yer vermiştir. Bu sözlükler ile 17. yüzyıl Osmanlı Türkçesinin söz varlığı ve söz varlığının anlamsal değerleri hakkında bilgi sahibi olunabilir.
Çalışmanın ilk bölümünde bir dil oğlanı olan Antoine Galland ile ilgili genel bilgilere, ikinci bölümünde eserlerine yer verilmiştir. Üçüncü bölümde sözlüklerin tanıtımı yapılarak özelliklerinden bahsedilmiştir. Dördüncü bölümde ise sözlükler, sözlükbilim açısından ele alınarak Osmanlı dönemi sözlükbilimi içinde değerlendirilmiştir. Bu çalışma ile Antoine Galland’ın sözlüklerinin tanıtımını yapmak ve Osmanlı dönemi Türk sözlükbilimi için önemini tespit etmek amaçlanmıştır.
Çalışmada ikinci cins olarak da değerlendirilen kadından söz edilirken tercih edilen söz varlığı ve anlam alanları sadece kadına yönelik algının değil, toplumsal cinsiyetin de göstergesi olduğu için tercih edilmiştir. Güncel Türkçe Sözlük, Türkçe ölçünlü dilinin söz varlığını içerdiği için çalışmaya kaynaklık etmiştir. Çalışmanın kapsamını çevrimiçi Güncel Türkçe Sözlük’te kadın maddesinde yer alan atasözleri ve deyimler ile birleşik kelimeler oluşturmaktadır. Tespit edilen maddelerde özellikle toplumsal cinsiyete gönderimde bulunan ögeler üzerinde durulmuştur. İlgili söz varlığı ve anlam alanlarının toplumdilbilimsel yöntemlerle değerlendirilmesiyle toplumsal yapı ile ilgili çıkarımlarda bulunulmaya çalışılmıştır. Kadın kavramı ve kadınla ilgili tanımlamalar üzerinden kadına yüklenen toplumsal rol ve değer tartışılmış, toplumsal cinsiyet algısının tespiti amaçlanmıştır.
Jean-Baptiste de Fiennes’in Latin harfli Türkçe-Fransızca sözlüğü Osmanlı dönemi Türk sözlükbilimi açısından önem taşımaktadır. Sözlüğün Latin harfleri ile yazılmış olması, Osmanlı Türkçesinin sesletimi ile ilgili çıkarımlarda bulunulmasına olanak tanır. Sözlüğün içerdiği madde başı sayısı, dönem söz varlığına katkı sağlayacak niteliktedir. Günlük dil kullanımları ve dönem toplum yapısı ile ilgili ipuçları sunacak çok sayıda öge içermektedir. Bu çalışma ile Fiennes’in Latin harfli Türkçe-Fransızca sözlüğünün tanıtımını yaparak alan için önemini tespit etmek amaçlanmıştır. Sözlük, Osmanlı Türkçesinin hem söz varlığına katkı sağlayacak hem de sesletimi ile ilgili çıkarımlarda bulunulmasına olanak sunacaktır.
Çalışma evreni olarak seçilen genel ağ, sergilediği çeşitlilik ile değişim ve gelişimlerin daha hızlı gözlemlendiği bir dil kullanım alanıdır. Çalışmada Türkiye’nin ilk genel ağ sitelerinden biri olan Ekşi Sözlük (www.eksisozluk.com) sitesinin 1999-2016 yıllarına ait girdilerinden seçilen örnekleme ait veriler incelenmiştir. Tespit edilen karma ögeler, oluşum şekillerine göre sınıflandırılarak dilbilim ve toplumdilbilim yöntemleriyle
incelenmiştir. Çalışma, karma ögelerin dil kullanımlarında gösterdiği özelliklerden hareketle dil ilişkileri ve dilin gelişimini etkileyen olguları tespit etmeyi amaçlamaktadır. Genel ağın dil kullanımları üzerindeki etkileri dilsel göstergeler boyutunda karma ögeler üzerinden dilin devingen yapısı göz önünde bulundurularak yorumlanmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Genel Ağ Dili, Karma Öge, Söz Varlığı, Dil Kullanımları, Toplumdilbilim, Dilbilim
Dilbilimsel açıdan bir gösterge olarak sunulan tüketim ürününün gösterileni mutluluktur. Çalışmada dilsel ve görsel ögelerden oluşan reklamlar, dilsel göstergeler boyutunda dilbilimsel açıdan çözümlenmeye çalışılmıştır. Çalışma örneklemini, YouTube Ads Leaderboard’a göre Türkiye’de 2016 yılının her ayında en çok izlenen on reklamdan oluşan yüz altı reklamlık bütünce oluşturmaktadır. Örneklem içinde değerlendirilen reklamların yazılı ve/veya sözlü metinleri konu çerçevesi içinde değerlendirmeye alınmıştır. Reklam dilinde tüketiciye doğrudan ya da dolaylı olarak sunulan mutluluk vaadi, dilin kurgulanış biçimleri göz önünde bulundurularak biçimbilgisel, sözdizimsel, sözcükbilimsel ve anlambilimsel yöntemlerle çözümlenmeye çalışılmıştır. Bu çalışma ile dilin bir tüketim aracına dönüştürülerek kullanımının ve dil kullanıcıları üzerindeki etkilerinin bir çözümlemesini sunmak amaçlanmıştır. Reklam dilinin çözümlenmesi, bireyi etkisi altına alan dil kullanımlarının ve çağrışımsal olarak bireyi etkileyen olguların da çözümlenmesine olanak sunacaktır.
Toplumsal barışı tehdit eden, sözel şiddet içeren, şiddet ile hoşgörüsüzlüğü teşvik eden, olumsuzluğu imleyen ve olumsuzlayıcı algının yaygınlaşmasını sağlayan her ifade nefret söylemi olarak değerlendirilir. Karşıt görüşe yönelik olarak kurgulanan bu söylem çeşidi, ötekileştiren, dışlayan, bölen ve ayrıştıran niteliklere sahiptir. Bilinçli dil üretimleri ile kurgulanan nefret söylemi, toplumsal yapı içinde doğal bir olguya dönüşerek kanıksanır. Toplumsal hoşgörü ve saygı, özellikle ideolojik görüşler ile temellenen dil kullanımlarında yerini sözlü şiddet ve nefret söylemine bırakır. Toplumsal gelişmelere paralel olarak ortaya çıkan bu dil kullanımları, toplumsal barışın tehdit altında olduğunun göstergesidir.
Çalışma örneklemini, 16 Nisan 2017 tarihine ait haberler.com’un Facebook sayfasında canlı yayınlanan “Cumhurbaşkanı Erdoğan Huber Köşkü'nde açıklama yapıyor” başlıklı videoya yapılan 2044 yorum oluşturmaktadır. Yorumlarda bireylerin görüşleri değil, görüşlerini yansıtırken kullandıkları dil ve karşıt görüşe yönelik oluşturdukları söylem incelenmiştir. Toplumsal yapıda barışın yitimine sebep olan karşıt görüşe yönelik geliştirilen nefret söylemi, dilsel göstergeler boyutunda dilbilim, toplumdilbilim ve söylem çözümleme yöntemleri ile incelenmiştir. Toplumsal barışı tehdit eden nefret söyleminin incelenmesi, toplumsal algı ve hoşgörü düzeyi ile ilgili dil kullanımları ile toplumsal yapının sürdürülebilirliği / yıkımı arasındaki ilişkiyi işlevsel açıdan göstermeyi amaçlamaktadır.
Anahtar Sözcükler: Nefret Söylemi, Toplumsal Barışın Tehdidi, Dil Kullanımları, Söylem Çözümlemesi, Toplumdilbilim, Dilbilim
Toplumdilbilim, dilsel ve toplumsal ögelerin karşılıklı etkileşimleri ve birbirinin değişkeni olarak ortaya çıkmasını inceleyen bilim dalıdır. Toplumsal gelişmelere paralel olarak ortaya çıkan ve toplumsal algıyı şekillendiren yeni ögeler, bu özellikleriyle iki boyutuyla karşımıza çıkar. Toplumsal ve dilsel düzlemde değerlendirilebilecek olan yeni ögeler, toplumdilbilimin konusu içinde değerlendirilir. Toplumdilbilimsel açıdan değerlendirilen yeni ögelerin dil kullanımlarındaki işlevlerinin saptanarak incelenmesi dil-toplum ilişkilerinin gözlemlenmesine olanak sunacaktır. Bu araştırmada amaçlanan, yeni ögelerin dil kullanımlarındaki işlevlerini tespit ederek toplumsal algıya etkisini ve toplumsal algının da yeni ögelerin oluşumundaki etkisinin karşılıklı irdelenerek ortaya konmasıdır.
Papers by Züleyha Hande AKATA
One of the areas where the real richness of Turkish discourse and its aesthetic value are revealed is spoken language. This study aims to provide an opportunity to make inferences about the aesthetic value of the daily spoken language of Türkiye Turkish through the concept of everyday aesthetics. The sample of the study has consisted of the most frequently used formulaic expressions in daily language. The spoken language has been analyzed in terms of everyday aesthetics by considering the functions of these formulaic expressions. While analyzing the formulaic expressions, the evaluation criteria of everyday aesthetics have been taken into consideration, and efforts were made to reveal their aesthetic value based on their alignment with these criteria and their functions in daily life. This study highlights that aesthetics extends beyond the formal and literary domains of language. It illustrates that everyday language usage can also be associated with sub-fields of aesthetics based on various criteria, in addition to the more traditional areas such as formal and literary language. The primary objective of this study is to uncover the aesthetic value inherent in the Turkish spoken language, addressing a gap in this area, and to introduce the concept of everyday aesthetics to the Turkish academic literature within the realm of linguistic performance.
Bu çalışmada 21. yüzyılın yazı sistemi olarak değerlendirilen tinlemler, taşıdıkları anlamsal değer ve işlevleri göz önünde bulundurularak çözümlenmeye çalışılmıştır. Çağımız insanı için tinlemler ile anlamlama sürecinin nasıl sağlandığı, oluşan bu anlamın bireysel değer mi, evrensel değer mi taşıdığı gibi sorulara göstergebilim yöntemleri ile yanıt aranmıştır. Görsel düzeyde tinlemler aracılığıyla anlamın oluşum süreci genel göstergebilim ve görsel göstergebilim yöntemlerinden faydalanılarak çözümlenmiştir. Bu çalışma ile tinlemlerin göstergebilimsel değerini ortaya koymak amaçlanmıştır. Tinlemlerin göstergebilimsel değeri, bu dil yetisinin iletişimdeki etkilerinin de ortaya konulmasına ve anlaşılmasına katkı sunacaktır.
Çalışma toplamda üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm Tinlem (Emoji) Nedir? başlığını taşımaktadır. Çalışmanın ikinci bölümünde tinlemin yazı sistemi niteliği Yapay Bir Yazı Sistemi Olarak Tinlem başlığı altında değerlendirilmiştir. Tinlem bir yazı sistemidir ve hangi ölçütlere göre bir yazı sistemi olarak değerlendirilebilir gibi sorulara yanıt verilmeye çalışılmıştır. Bu yanıtlar, tinlemin anlamlama süreçleri içindeki yerinin doğru tespiti için gereklidir. Üçüncü bölüm ise çalışmanın ana çözümleme bölümü olup Görsel Gösterge Olarak Tinlemler başlığını taşımaktadır. Bu bölümde ise tinlem hangi gösterge türleri içinde değerlendirilebilir; tinlem görüntüsel gösterge midir, simge midir; hangi ölçütlere göre görüntüsel gösterge ve/veya simge olarak değerlendirilir gibi sorulara yanıt aranmış ve tinlemin göstergesel değeri somut düzlemde ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu bölümde tinlem yoğrumsal gösterge, görüntüsel gösterge ve dilsel gösterge türlerine göre değerlendirilmiştir. Tinlemin anlamlama süreci, betisel ve işlevsel boyutlarıyla çözümlenmiştir. Çalışmada tinlemin tür ve işlev açısından gösterdiği çeşitlilik göz önünde bulundurularak bütüncül bir yaklaşımla tinlemin anlamlama süreci ortaya konmaya çalışılmıştır.
Geleneksel filoloji çalışmalarında eserin kaynağı, nerede ve kaç yılında yazıldığı, müellifi veya müstensihinin kim olduğu, kime sunulduğu gibi anlatının tarihsel bağları ile ilgili sorular eserin değerini belirlemede önem taşımaktadır. Tüm bu soruların temelinde esere atfedilen anlamsal değerin bir ilişkiler ağı olduğu düşüncesi yatar. Yazma eserin geçmişten günümüze aktardığı bu değerin nesnel bir ölçütle tespiti, tarihsel ve kültürel ilişkiler ağının ortaya konması sürecinde pek çok yöntemin yanında anlatıbilim ve sözceleme kuramlarından da yararlanılabileceği görülmektedir. Uzun tarihsel süreçlerden sonra, içinde bulunduğu kültürel bağlardan kopuk olarak günümüze ulaşan yazma eserler için bu kuramlar o bağı yeniden kurabilecek niteliktedir. Özellikle anlatıcı kavramı odağında anlatı seslerinin (müellif, müstensih, mütercim, anlatıcı) tespiti eserin daha nesnel değerlendirilmesine olanak sunabilecektir.
Çalışma üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde anlatıbilim ve sözceleme kuramı ile ilgili kuramsal bilgi sunulmuştur. İkinci bölümde yazma eserin kendine özgü yazar-anlatıcı kavramları anlatıbilimsel bir yaklaşımla değerlendirilerek anlatıbilim kuramına göre karşılıkları belirtilmiştir. Üçüncü bölümde ise Kenzü’s-Saʿâde ile ilgili genel bilgi verildikten sonra bir anlatı olarak değerlendirilen bu eserde yazar-anlatıcı ögeleri, yazma eserin kendine özgü kavramları da göz önünde bulundurularak değerlendirilmiştir. Çalışmada nüsha tasvifi, metin neşri gibi çalışmalarda anlatıbilim ve sözceleme kuramlarından nasıl yararlanabileceği sorusuna yanıt aranmış ve elde edilen bulgular sonuç bölümünde değerlendirilmiştir. Geleneksel filoloji çalışmalarında çağdaş kuramlardan nasıl faydalanılabileceğinin bir örneğini, anlatıbilimin anlatıcı ögesi bağlamında Kenzü’s-Saʿâde örnekleminde sunmak amaçlanmıştır.
The study aims to analyze the processes of signification by Kadın Destanı as a contemporary narrative through literary semiotics. The study is divided into three sections as; Kadın Destanı and the Epic of Gilgamesh, Myth and The Woman Myth and Analysis. In the analysis section, Kadın Destanı is reviewed within two segments based on two sub-narrative programmes constituting the main narrative programme. The narrative programmes are evaluated based on narrative profile, actantial profile and modal profile. The results are presented in the conclusion section. This study aims to assess the signification process by examining the narrative Kadın Destanı which reviews the woman myth from a critical perspective and demonstrates that the woman myth may be re-signified. The semantic value of the narrative indicates that the women-related perception of reality may be terminated, and women-related signification can be exceeded in patriarchal societies.
Çalışmada dilsel ve görsel ögelerden oluşan reklamlar, dilsel göstergeler boyutunda dilbilimsel açıdan çözümlenmeye çalışılmıştır. Çalışma örneklemini, YouTube Ads Leaderboard’a göre Türkiye’de 2016 yılının her ayında en çok izlenen on reklamdan oluşan yüz altı reklamlık bütünce oluşturmaktadır. Örneklem içinde değerlendirilen reklamların yazılı ve/veya sözlü metinleri konuyla ilgisi doğrultusunda değerlendirmeye alınmıştır. Reklam dilinde tüketiciye doğrudan ya da dolaylı olarak sunulan mutluluk vaadi, dilin kurgulanış biçimleri göz önünde bulundurularak sözcükbilimsel, sözdizimsel ve anlambilimsel yöntemlerle çözümlenmeye çalışılmıştır. Bu çalışma ile dilin bir tüketim aracına dönüştürülerek kullanımının ve dil kullanıcıları üzerindeki etkilerinin bir çözümlemesini sunmak amaçlanmıştır. Reklam dilinin çözümlenmesi, bireyi etkisi altına alan dil kullanımlarının ve çağrışımsal olarak bireyi etkileyen olguların da çözümlenmesine olanak sunacaktır.
Jean-Baptiste Couët’nin pek çok açıdan değerlendirilebilecek olan çeviri yazılı Phrases turques et françoises adlı eseri, bu çalışmada çalışmanın boyutu göz önünde bulundurularak yazım özellikleri açısından değerlendirilmiştir. Osmanlı Türkçesinin Arap harfleri ile yazımında kalıplaşan biçimlerin Latin harfleri ile görünümlerindeki farklılıklar tespit edilmeye çalışılmış ve bu yazım özellikleri temel alınarak sesletime dair ipuçları üzerinde durulmuştur. Çalışmada 18. yüzyıl Osmanlı Türkçesinin öğrenilmesi sürecinde kullanılan bir eserden hareketle dönemin sesletim ve konuşma diline dair ne tür çıkarımlarda bulunabileceği sorusuna yanıt aranmıştır. Bu çalışma ile hem eserin tanıtımını yapmak hem de eserin Osmanlı Türkçesi içindeki değerini yazım ve sesletim özellikleri boyutunda ortaya koymak amaçlanmıştır. Çalışmanın farklı araştırmalara kaynaklık etmesi ve veri sağlaması umut edilmektedir.
Reklam dili, tüketicide devinimi sağlamak için pek çok ikna yöntemi kullanır. Bu ikna yöntemlerinden biri de indirimdir. İndirimin temel anlamı bir malın veya hizmetin maddi değerinin düşürülmesidir. Ancak indirim, sadece ekonomik bir adlandırma olmanın ötesinde reklam dilinde derin söylensel anlamları imler. İndirim; ilgi uyandırmak, harekete geçirmek, yönlendirmek, eylemin sürekliliğini ve toplulukların tüketimi eş zamanlı gerçekleştirmesini sağlamak gibi pek çok işlevi yerine getirir. Tüketim kültürünün bir söyleni olarak indirim, tüketim eylemini doğallaştırır ve olumlar.
Çalışmada reklam dilinde indirimin söylensel düzeyde üstlendiği anlamsal değer ve işlevleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Özellikle günümüz toplumunda Black Friday, Cyber Monday, Kara Cuma, Efsane Cuma, Muhteşem Cuma vb. adlandırmalar ile sıkça karşılaşılan indirimin tüketimi ritüele dönüştürme ve doğallaştırma yöntemleri reklam dili düzleminde incelenmiştir. Çalışmada bir anlamlama süreci olarak değerlendirilen indirimin çözümlenmesinde göstergebilim yöntemlerinden yararlanılmıştır. Reklam dilinde indirimin göstergesel değerinin tespiti ve incelenmesi ile dil kurgusunun tüketiciyi nasıl ikna ettiği ve yönlendirdiğinin de bir çözümlemesini sunmak amaçlanmıştır.
Dil ve toplum ilişkisi, karşılıklı etkileşim içindedir. Toplumsal her gelişme ve durum dilde karşılık bulurken dilsel düzlemde meydana gelen her değişiklik de toplumsal yapıyı yeniden kurgulayıcı işleve sahiptir. Dil ve toplumun birbirini değiştirip dönüştüren bu ilişkisi, söz varlığı boyutunda da gözlemlenir. Toplumsal yapı hakkında sadece söz varlığına bakarak çıkarımlarda bulunulabilmesi, dilin toplumsal boyutunun bir göstergesidir. Dil-toplum yapısının etkileşimi, dil-cinsiyet ilişkilerini de kapsar. Dil kullanımları ve söz varlığı, toplumsal yaşamda cinsiyetler üzerinden yaratılmak istenen birey tipinin kurgulanması ve şekillendirilmesinde önemli bir işlev üstlenir. Kadın ve erkeğe özgü dil kullanımları, cinsler arası iletişim ile kadın ve erkekten söz ederken kullanılan dil, dil-cinsiyet ilişkilerinin somut göstergeleridir. Kadın ve erkekten bahsederken tercih edilen ögeler ve anlam alanları, toplumsal cinsiyet algısının dildeki yansımalarıdır. Kadın ve erkek ile ilgili söz varlığı, kadın ve erkeğe yönelik algı, cinsiyet eşitsizliği gibi pek çok toplumsal cinsiyet olgusu ile ilgili yorum yapılabilmesine olanak sunar.
Çalışmada Güncel Türkçe Sözlük’te erkek maddesinin toplumsal cinsiyet çağrışımları toplumdilbilimsel açıdan çözümlenmeye çalışılmıştır. Toplumsal cinsiyet konusunda kadın kavramını merkeze alan çalışmaların yanında erkek kavramını konu alan bir çalışma ile toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin her iki cins üzerindeki etkilerini dilsel göstergeler boyutunda göstermek amaçlanmıştır. Ataerkil bir yapıda toplumun merkezine yerleştirilen erkeğin bir gösterge olarak toplumsal cinsiyet algısını yansıtma biçimi incelenmiştir. Güncel Türkçe Sözlük, Türkçe ölçünlü dilinin söz varlığını içerdiği için çalışmaya kaynaklık etmiştir. Çalışmanın kapsamını çevrimiçi Güncel Türkçe Sözlük’te erkek ana maddesinde yer alan atasözleri, deyimler veya birleşik fiiller ile birleşik kelimeler oluşturmaktadır. İlgili söz varlığı ve anlam alanlarının toplumdilbilimsel yöntemlerle değerlendirilmesiyle dil-cinsiyet ilişkisi ve toplumsal yapı ile ilgili çıkarımlarda bulunulmuştur. Erkek kavramı ve erkek ile ilgili tanımlamalar üzerinden erkeğe yüklenen toplumsal rol ve değer tartışılmış, toplumsal cinsiyet algısının dildeki yansımaları tespit edilmeye çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Güncel Türkçe Sözlük, Erkek Maddesi, Söz Varlığı, Toplumdilbilim, Toplumsal Cinsiyet.
Galland’ın bilinen dört sözlüğü bulunmaktadır. Bunlardan ikisi iki dilli (Türkçe-Fransızca, Türkçe-Latince), biri üç dilli (Türkçe-Farsça-Fransızca) ve bir diğer sözlüğü ise dört dillidir (Türkçe-Arapça-Farsça-Latince). Antoine Galland ile ilgili yapılan çalışmalarda dört dilli sözlüğünden hiç bahsedilmemiştir. Bibliothèque Nationale de France (Fransa Millî Kütüphanesi)’ın çevrimiçi yayınlarına sonradan eklenen dört dilli sözlük tamamlanmamış bir taslak niteliği taşır. Galland, sözlüklerinde derlediği Osmanlı Türkçesi söz varlığına farklı dillerle karşılaştırmalı olarak yer vermiştir. Bu sözlükler ile 17. yüzyıl Osmanlı Türkçesinin söz varlığı ve söz varlığının anlamsal değerleri hakkında bilgi sahibi olunabilir.
Çalışmanın ilk bölümünde bir dil oğlanı olan Antoine Galland ile ilgili genel bilgilere, ikinci bölümünde eserlerine yer verilmiştir. Üçüncü bölümde sözlüklerin tanıtımı yapılarak özelliklerinden bahsedilmiştir. Dördüncü bölümde ise sözlükler, sözlükbilim açısından ele alınarak Osmanlı dönemi sözlükbilimi içinde değerlendirilmiştir. Bu çalışma ile Antoine Galland’ın sözlüklerinin tanıtımını yapmak ve Osmanlı dönemi Türk sözlükbilimi için önemini tespit etmek amaçlanmıştır.
Çalışmada ikinci cins olarak da değerlendirilen kadından söz edilirken tercih edilen söz varlığı ve anlam alanları sadece kadına yönelik algının değil, toplumsal cinsiyetin de göstergesi olduğu için tercih edilmiştir. Güncel Türkçe Sözlük, Türkçe ölçünlü dilinin söz varlığını içerdiği için çalışmaya kaynaklık etmiştir. Çalışmanın kapsamını çevrimiçi Güncel Türkçe Sözlük’te kadın maddesinde yer alan atasözleri ve deyimler ile birleşik kelimeler oluşturmaktadır. Tespit edilen maddelerde özellikle toplumsal cinsiyete gönderimde bulunan ögeler üzerinde durulmuştur. İlgili söz varlığı ve anlam alanlarının toplumdilbilimsel yöntemlerle değerlendirilmesiyle toplumsal yapı ile ilgili çıkarımlarda bulunulmaya çalışılmıştır. Kadın kavramı ve kadınla ilgili tanımlamalar üzerinden kadına yüklenen toplumsal rol ve değer tartışılmış, toplumsal cinsiyet algısının tespiti amaçlanmıştır.
Jean-Baptiste de Fiennes’in Latin harfli Türkçe-Fransızca sözlüğü Osmanlı dönemi Türk sözlükbilimi açısından önem taşımaktadır. Sözlüğün Latin harfleri ile yazılmış olması, Osmanlı Türkçesinin sesletimi ile ilgili çıkarımlarda bulunulmasına olanak tanır. Sözlüğün içerdiği madde başı sayısı, dönem söz varlığına katkı sağlayacak niteliktedir. Günlük dil kullanımları ve dönem toplum yapısı ile ilgili ipuçları sunacak çok sayıda öge içermektedir. Bu çalışma ile Fiennes’in Latin harfli Türkçe-Fransızca sözlüğünün tanıtımını yaparak alan için önemini tespit etmek amaçlanmıştır. Sözlük, Osmanlı Türkçesinin hem söz varlığına katkı sağlayacak hem de sesletimi ile ilgili çıkarımlarda bulunulmasına olanak sunacaktır.
Çalışma evreni olarak seçilen genel ağ, sergilediği çeşitlilik ile değişim ve gelişimlerin daha hızlı gözlemlendiği bir dil kullanım alanıdır. Çalışmada Türkiye’nin ilk genel ağ sitelerinden biri olan Ekşi Sözlük (www.eksisozluk.com) sitesinin 1999-2016 yıllarına ait girdilerinden seçilen örnekleme ait veriler incelenmiştir. Tespit edilen karma ögeler, oluşum şekillerine göre sınıflandırılarak dilbilim ve toplumdilbilim yöntemleriyle
incelenmiştir. Çalışma, karma ögelerin dil kullanımlarında gösterdiği özelliklerden hareketle dil ilişkileri ve dilin gelişimini etkileyen olguları tespit etmeyi amaçlamaktadır. Genel ağın dil kullanımları üzerindeki etkileri dilsel göstergeler boyutunda karma ögeler üzerinden dilin devingen yapısı göz önünde bulundurularak yorumlanmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Genel Ağ Dili, Karma Öge, Söz Varlığı, Dil Kullanımları, Toplumdilbilim, Dilbilim
Dilbilimsel açıdan bir gösterge olarak sunulan tüketim ürününün gösterileni mutluluktur. Çalışmada dilsel ve görsel ögelerden oluşan reklamlar, dilsel göstergeler boyutunda dilbilimsel açıdan çözümlenmeye çalışılmıştır. Çalışma örneklemini, YouTube Ads Leaderboard’a göre Türkiye’de 2016 yılının her ayında en çok izlenen on reklamdan oluşan yüz altı reklamlık bütünce oluşturmaktadır. Örneklem içinde değerlendirilen reklamların yazılı ve/veya sözlü metinleri konu çerçevesi içinde değerlendirmeye alınmıştır. Reklam dilinde tüketiciye doğrudan ya da dolaylı olarak sunulan mutluluk vaadi, dilin kurgulanış biçimleri göz önünde bulundurularak biçimbilgisel, sözdizimsel, sözcükbilimsel ve anlambilimsel yöntemlerle çözümlenmeye çalışılmıştır. Bu çalışma ile dilin bir tüketim aracına dönüştürülerek kullanımının ve dil kullanıcıları üzerindeki etkilerinin bir çözümlemesini sunmak amaçlanmıştır. Reklam dilinin çözümlenmesi, bireyi etkisi altına alan dil kullanımlarının ve çağrışımsal olarak bireyi etkileyen olguların da çözümlenmesine olanak sunacaktır.
Toplumsal barışı tehdit eden, sözel şiddet içeren, şiddet ile hoşgörüsüzlüğü teşvik eden, olumsuzluğu imleyen ve olumsuzlayıcı algının yaygınlaşmasını sağlayan her ifade nefret söylemi olarak değerlendirilir. Karşıt görüşe yönelik olarak kurgulanan bu söylem çeşidi, ötekileştiren, dışlayan, bölen ve ayrıştıran niteliklere sahiptir. Bilinçli dil üretimleri ile kurgulanan nefret söylemi, toplumsal yapı içinde doğal bir olguya dönüşerek kanıksanır. Toplumsal hoşgörü ve saygı, özellikle ideolojik görüşler ile temellenen dil kullanımlarında yerini sözlü şiddet ve nefret söylemine bırakır. Toplumsal gelişmelere paralel olarak ortaya çıkan bu dil kullanımları, toplumsal barışın tehdit altında olduğunun göstergesidir.
Çalışma örneklemini, 16 Nisan 2017 tarihine ait haberler.com’un Facebook sayfasında canlı yayınlanan “Cumhurbaşkanı Erdoğan Huber Köşkü'nde açıklama yapıyor” başlıklı videoya yapılan 2044 yorum oluşturmaktadır. Yorumlarda bireylerin görüşleri değil, görüşlerini yansıtırken kullandıkları dil ve karşıt görüşe yönelik oluşturdukları söylem incelenmiştir. Toplumsal yapıda barışın yitimine sebep olan karşıt görüşe yönelik geliştirilen nefret söylemi, dilsel göstergeler boyutunda dilbilim, toplumdilbilim ve söylem çözümleme yöntemleri ile incelenmiştir. Toplumsal barışı tehdit eden nefret söyleminin incelenmesi, toplumsal algı ve hoşgörü düzeyi ile ilgili dil kullanımları ile toplumsal yapının sürdürülebilirliği / yıkımı arasındaki ilişkiyi işlevsel açıdan göstermeyi amaçlamaktadır.
Anahtar Sözcükler: Nefret Söylemi, Toplumsal Barışın Tehdidi, Dil Kullanımları, Söylem Çözümlemesi, Toplumdilbilim, Dilbilim
Toplumdilbilim, dilsel ve toplumsal ögelerin karşılıklı etkileşimleri ve birbirinin değişkeni olarak ortaya çıkmasını inceleyen bilim dalıdır. Toplumsal gelişmelere paralel olarak ortaya çıkan ve toplumsal algıyı şekillendiren yeni ögeler, bu özellikleriyle iki boyutuyla karşımıza çıkar. Toplumsal ve dilsel düzlemde değerlendirilebilecek olan yeni ögeler, toplumdilbilimin konusu içinde değerlendirilir. Toplumdilbilimsel açıdan değerlendirilen yeni ögelerin dil kullanımlarındaki işlevlerinin saptanarak incelenmesi dil-toplum ilişkilerinin gözlemlenmesine olanak sunacaktır. Bu araştırmada amaçlanan, yeni ögelerin dil kullanımlarındaki işlevlerini tespit ederek toplumsal algıya etkisini ve toplumsal algının da yeni ögelerin oluşumundaki etkisinin karşılıklı irdelenerek ortaya konmasıdır.
One of the areas where the real richness of Turkish discourse and its aesthetic value are revealed is spoken language. This study aims to provide an opportunity to make inferences about the aesthetic value of the daily spoken language of Türkiye Turkish through the concept of everyday aesthetics. The sample of the study has consisted of the most frequently used formulaic expressions in daily language. The spoken language has been analyzed in terms of everyday aesthetics by considering the functions of these formulaic expressions. While analyzing the formulaic expressions, the evaluation criteria of everyday aesthetics have been taken into consideration, and efforts were made to reveal their aesthetic value based on their alignment with these criteria and their functions in daily life. This study highlights that aesthetics extends beyond the formal and literary domains of language. It illustrates that everyday language usage can also be associated with sub-fields of aesthetics based on various criteria, in addition to the more traditional areas such as formal and literary language. The primary objective of this study is to uncover the aesthetic value inherent in the Turkish spoken language, addressing a gap in this area, and to introduce the concept of everyday aesthetics to the Turkish academic literature within the realm of linguistic performance.
Bu çalışmada 21. yüzyılın yazı sistemi olarak değerlendirilen tinlemler, taşıdıkları anlamsal değer ve işlevleri göz önünde bulundurularak çözümlenmeye çalışılmıştır. Çağımız insanı için tinlemler ile anlamlama sürecinin nasıl sağlandığı, oluşan bu anlamın bireysel değer mi, evrensel değer mi taşıdığı gibi sorulara göstergebilim yöntemleri ile yanıt aranmıştır. Görsel düzeyde tinlemler aracılığıyla anlamın oluşum süreci genel göstergebilim ve görsel göstergebilim yöntemlerinden faydalanılarak çözümlenmiştir. Bu çalışma ile tinlemlerin göstergebilimsel değerini ortaya koymak amaçlanmıştır. Tinlemlerin göstergebilimsel değeri, bu dil yetisinin iletişimdeki etkilerinin de ortaya konulmasına ve anlaşılmasına katkı sunacaktır.
Çalışma toplamda üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm Tinlem (Emoji) Nedir? başlığını taşımaktadır. Çalışmanın ikinci bölümünde tinlemin yazı sistemi niteliği Yapay Bir Yazı Sistemi Olarak Tinlem başlığı altında değerlendirilmiştir. Tinlem bir yazı sistemidir ve hangi ölçütlere göre bir yazı sistemi olarak değerlendirilebilir gibi sorulara yanıt verilmeye çalışılmıştır. Bu yanıtlar, tinlemin anlamlama süreçleri içindeki yerinin doğru tespiti için gereklidir. Üçüncü bölüm ise çalışmanın ana çözümleme bölümü olup Görsel Gösterge Olarak Tinlemler başlığını taşımaktadır. Bu bölümde ise tinlem hangi gösterge türleri içinde değerlendirilebilir; tinlem görüntüsel gösterge midir, simge midir; hangi ölçütlere göre görüntüsel gösterge ve/veya simge olarak değerlendirilir gibi sorulara yanıt aranmış ve tinlemin göstergesel değeri somut düzlemde ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu bölümde tinlem yoğrumsal gösterge, görüntüsel gösterge ve dilsel gösterge türlerine göre değerlendirilmiştir. Tinlemin anlamlama süreci, betisel ve işlevsel boyutlarıyla çözümlenmiştir. Çalışmada tinlemin tür ve işlev açısından gösterdiği çeşitlilik göz önünde bulundurularak bütüncül bir yaklaşımla tinlemin anlamlama süreci ortaya konmaya çalışılmıştır.
Geleneksel filoloji çalışmalarında eserin kaynağı, nerede ve kaç yılında yazıldığı, müellifi veya müstensihinin kim olduğu, kime sunulduğu gibi anlatının tarihsel bağları ile ilgili sorular eserin değerini belirlemede önem taşımaktadır. Tüm bu soruların temelinde esere atfedilen anlamsal değerin bir ilişkiler ağı olduğu düşüncesi yatar. Yazma eserin geçmişten günümüze aktardığı bu değerin nesnel bir ölçütle tespiti, tarihsel ve kültürel ilişkiler ağının ortaya konması sürecinde pek çok yöntemin yanında anlatıbilim ve sözceleme kuramlarından da yararlanılabileceği görülmektedir. Uzun tarihsel süreçlerden sonra, içinde bulunduğu kültürel bağlardan kopuk olarak günümüze ulaşan yazma eserler için bu kuramlar o bağı yeniden kurabilecek niteliktedir. Özellikle anlatıcı kavramı odağında anlatı seslerinin (müellif, müstensih, mütercim, anlatıcı) tespiti eserin daha nesnel değerlendirilmesine olanak sunabilecektir.
Çalışma üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde anlatıbilim ve sözceleme kuramı ile ilgili kuramsal bilgi sunulmuştur. İkinci bölümde yazma eserin kendine özgü yazar-anlatıcı kavramları anlatıbilimsel bir yaklaşımla değerlendirilerek anlatıbilim kuramına göre karşılıkları belirtilmiştir. Üçüncü bölümde ise Kenzü’s-Saʿâde ile ilgili genel bilgi verildikten sonra bir anlatı olarak değerlendirilen bu eserde yazar-anlatıcı ögeleri, yazma eserin kendine özgü kavramları da göz önünde bulundurularak değerlendirilmiştir. Çalışmada nüsha tasvifi, metin neşri gibi çalışmalarda anlatıbilim ve sözceleme kuramlarından nasıl yararlanabileceği sorusuna yanıt aranmış ve elde edilen bulgular sonuç bölümünde değerlendirilmiştir. Geleneksel filoloji çalışmalarında çağdaş kuramlardan nasıl faydalanılabileceğinin bir örneğini, anlatıbilimin anlatıcı ögesi bağlamında Kenzü’s-Saʿâde örnekleminde sunmak amaçlanmıştır.
The study aims to analyze the processes of signification by Kadın Destanı as a contemporary narrative through literary semiotics. The study is divided into three sections as; Kadın Destanı and the Epic of Gilgamesh, Myth and The Woman Myth and Analysis. In the analysis section, Kadın Destanı is reviewed within two segments based on two sub-narrative programmes constituting the main narrative programme. The narrative programmes are evaluated based on narrative profile, actantial profile and modal profile. The results are presented in the conclusion section. This study aims to assess the signification process by examining the narrative Kadın Destanı which reviews the woman myth from a critical perspective and demonstrates that the woman myth may be re-signified. The semantic value of the narrative indicates that the women-related perception of reality may be terminated, and women-related signification can be exceeded in patriarchal societies.
Çalışmada dilsel ve görsel ögelerden oluşan reklamlar, dilsel göstergeler boyutunda dilbilimsel açıdan çözümlenmeye çalışılmıştır. Çalışma örneklemini, YouTube Ads Leaderboard’a göre Türkiye’de 2016 yılının her ayında en çok izlenen on reklamdan oluşan yüz altı reklamlık bütünce oluşturmaktadır. Örneklem içinde değerlendirilen reklamların yazılı ve/veya sözlü metinleri konuyla ilgisi doğrultusunda değerlendirmeye alınmıştır. Reklam dilinde tüketiciye doğrudan ya da dolaylı olarak sunulan mutluluk vaadi, dilin kurgulanış biçimleri göz önünde bulundurularak sözcükbilimsel, sözdizimsel ve anlambilimsel yöntemlerle çözümlenmeye çalışılmıştır. Bu çalışma ile dilin bir tüketim aracına dönüştürülerek kullanımının ve dil kullanıcıları üzerindeki etkilerinin bir çözümlemesini sunmak amaçlanmıştır. Reklam dilinin çözümlenmesi, bireyi etkisi altına alan dil kullanımlarının ve çağrışımsal olarak bireyi etkileyen olguların da çözümlenmesine olanak sunacaktır.
toplumsal ve dilsel olgular arasındaki karşılıklı ilişkilerin göz önünde bulundurulmasını gerekli kılar. Toplumsal yapıdaki her değişim, dil kullanımlarında da karşılık bulur. Toplumsal gelişmelerin yoğun etkilerinin görüldüğü alanlardan biri de genel ağ dil kullanımlarıdır. Genel ağ dili, ölçünlü dilden farklılaşan kendine özgü dil kullanımları ve geniş kullanıcı kitlesiyle bu incelemeye kaynaklık etmiştir. Çalışmada genel ağ dilinde kullanılan seslenme ögeleri, sesbilimsel, biçimbilimsel, anlamsal ve kökensel özellikleri ve toplumdilbilimsel sezdirimleri göz önünde bulundurularak incelenmiştir. Bu araştırmada amaçlanan, genel ağ dilinde kullanılan seslenme ögelerini inceleyerek, bu kullanımlara yol açan toplumsal sebeplerin irdelenmesi ile bir dil çözümlemesinin yapılabilmesidir.
Anahtar sözcükler: Genel ağ, genel ağ dili, dil kullanımları, seslenme ögeleri, toplumdilbilim