Kaan TANYERİ
dr of literature / an academician studying on literary theories, especially semantics and semiotics... I am also founder of Turkish Semiotics. If you would like to watch and follow us, please click on this link: https://www.youtube.com/@TanyeriAkademi
Address: katanyeri91@gmail.com
Address: katanyeri91@gmail.com
less
Related Authors
şerife akpınar
Necmettin Erbakan
Mehmet Samsakçı
Istanbul University
Levent Bayraktar
Ankara Yildirim Beyazit University
Enes Dağ
Ankara Yildirim Beyazit University
Sinan Gündogan
Karadeniz Technical University
InterestsView All (45)
Uploads
Papers by Kaan TANYERİ
Anahtar Kelimeler: metin, metnin sesi, anlatıcı.
Anahtar kelimeler: uzam, değerbilim, kavramsal metafor teorisi, fenomenoloji
Orhan Pamuk’un "Kırmızı Saçlı Kadın" romanı, mitolojik anlatılarla ilişkili olarak baba-oğul çatışmasını ele alır. Cem (baba)-Enver (oğul) çatışması, tıpkı Batı ve Doğu mitolojilerindeki gibi ölümle sonuçlanır. Romanın kurgusuna göre oğul, babayı öldürür. Sözü edilen mitolojilerle karşılaştırmalı olarak denebilir ki roman; baba-oğul çatışması bakımından Batı ve Doğu mitlerine, oğlun babasını öldürmesi bakımından Batı mitine, çatışmanın ideolojik değerlendirmesine göre ise Doğu mitine benzer. Ancak "Kırmızı Saçlı Kadın" romanını mitsel anlatılardan farklı kılan şey, baba ve oğlun çatışma sürecinde birbirlerini tanımaması değildir. Cem ve Enver, Batı ve Doğu mitlerine karşıt olarak, birbirlerini tanıyarak bilinçli bir şekilde çatışır. Bu bilinçlilik durumu da romanı, Batı ve Doğu mitsel anlatılarından farklılaştırır.
Bu çalışmada üç baba ve üç oğlun (Yunan mitinde Laios-Oedipus, Pers mitinde Rüstem-Sührab ve "Kırmızı Saçlı Kadın" anlatısında Cem-Enver) çatışmalarını göstergebilimle çözümleyeceğiz ve bütüncemizi oluşturan üç anlatıyı göstergebilimin tekniklerini kullanarak anlamlamaya çalışacağız. Anlamlama sürecinde göstergebilimin bize sunduğu bulguları ideolojik çıkarımlar ve saptamalarla destekleyeceğiz. Çalışmamızın sonunda ise gerek Batı mitindeki gerek Doğu mitindeki gerekse "Kırmızı Saçlı Kadın" anlatısındaki baba-oğul çatışmalarını karşılaştıracak, bu çatışmaların benzerlik ve farklılıklarını belirleyeceğiz. Böylece romanın, hangi mitsel anlatıyı takip ettiğini metnin bize sunduklarıyla ortaya koymaya çalışacağız.
Anahtar Sözcükler: Göstergebilim, Kuralsal Anlatı Şeması, Göstergebilimsel Kiplikler, Şans ve Tesadüf
Anahtar Kelimeler: Anlatıbilim, Bakış Açısı, Görüş Açısı
Göstergebilimsel çözümlemede birbiriyle ilintili olaylar dizisindeki olayları anlamlandırmada "anlatı izlencesi" denilen bir yaklaşım kullanılır. Anlatı izlencesi bir bütüncenin tümünü çözümlemede kullanılabileceği gibi ilgili anlatıyı kesitlere ayırarak her kesit için ayrı ayrı da kullanılabilir. Roland Barthes'a göre anlam ancak bir eklemlemeden doğar. Nasıl ki bir sözcük, gösteren ve gösterilen eklemlemesinden doğarak bir anlam ifade ediyorsa metin ya da bütünce de ancak kendisini var eden ögelerin (sözcük, cümle, paragraf vs.) eklemlenmesinden oluşur. Bu sebeple göstergebilimsel çözümlemeci; kesitleme yaparken bir metni ya da sözceyi okuma birimlerine ayırarak işe başlar, metnin eklem yerlerini yani kavşaklarını tespit ederek metni böler, parçalara ayırır. Bu yapılan, bir bakıma konudili (inceleme nesnesi) küçültmektir. İnceleme, ortaya çıkan küçük ögeler yani kesitler üzerinde yapılır. Bu kesitlerin tümünü bir arada değerlendirince bütüncenin tümü hakkında da belli bir yargıya ulaşılır. Biz de göstergebilimsel incelememizde anlatı izlencesi bakımından ölüm öncesi, infaz aşaması ve ölüm olarak üç aşamadan oluşan Phaidon'u kabaca iki ana kesite ayrılabiliriz. Birinci kesitte son anlarında kendisini yalnız bırakmayan Kriton, Kebes ve Simmias'la Sokrates'in fikirsel tartışmaları öne çıkar. Sokratik yöntemin uygulandığı bu bölümde felsefe-ölüm, ruh-beden-haz, ölüm-ölümsüzlük, hayat-ölüm karşıtlığı gibi konular ele alınır. İkinci kesit, Sokrates'in "Kaderim beni çağırıyor. Artık yıkanma zamanım yaklaştı. Zehri içmeden yıkanmam iyi olacak. Kadınları ölü yıkama işiyle uğraştırmamak gerekir." sözleriyle başlar ve ölümüyle sona erer.
Anahtar Kelimeler: metin, metnin sesi, anlatıcı.
Anahtar kelimeler: uzam, değerbilim, kavramsal metafor teorisi, fenomenoloji
Orhan Pamuk’un "Kırmızı Saçlı Kadın" romanı, mitolojik anlatılarla ilişkili olarak baba-oğul çatışmasını ele alır. Cem (baba)-Enver (oğul) çatışması, tıpkı Batı ve Doğu mitolojilerindeki gibi ölümle sonuçlanır. Romanın kurgusuna göre oğul, babayı öldürür. Sözü edilen mitolojilerle karşılaştırmalı olarak denebilir ki roman; baba-oğul çatışması bakımından Batı ve Doğu mitlerine, oğlun babasını öldürmesi bakımından Batı mitine, çatışmanın ideolojik değerlendirmesine göre ise Doğu mitine benzer. Ancak "Kırmızı Saçlı Kadın" romanını mitsel anlatılardan farklı kılan şey, baba ve oğlun çatışma sürecinde birbirlerini tanımaması değildir. Cem ve Enver, Batı ve Doğu mitlerine karşıt olarak, birbirlerini tanıyarak bilinçli bir şekilde çatışır. Bu bilinçlilik durumu da romanı, Batı ve Doğu mitsel anlatılarından farklılaştırır.
Bu çalışmada üç baba ve üç oğlun (Yunan mitinde Laios-Oedipus, Pers mitinde Rüstem-Sührab ve "Kırmızı Saçlı Kadın" anlatısında Cem-Enver) çatışmalarını göstergebilimle çözümleyeceğiz ve bütüncemizi oluşturan üç anlatıyı göstergebilimin tekniklerini kullanarak anlamlamaya çalışacağız. Anlamlama sürecinde göstergebilimin bize sunduğu bulguları ideolojik çıkarımlar ve saptamalarla destekleyeceğiz. Çalışmamızın sonunda ise gerek Batı mitindeki gerek Doğu mitindeki gerekse "Kırmızı Saçlı Kadın" anlatısındaki baba-oğul çatışmalarını karşılaştıracak, bu çatışmaların benzerlik ve farklılıklarını belirleyeceğiz. Böylece romanın, hangi mitsel anlatıyı takip ettiğini metnin bize sunduklarıyla ortaya koymaya çalışacağız.
Anahtar Sözcükler: Göstergebilim, Kuralsal Anlatı Şeması, Göstergebilimsel Kiplikler, Şans ve Tesadüf
Anahtar Kelimeler: Anlatıbilim, Bakış Açısı, Görüş Açısı
Göstergebilimsel çözümlemede birbiriyle ilintili olaylar dizisindeki olayları anlamlandırmada "anlatı izlencesi" denilen bir yaklaşım kullanılır. Anlatı izlencesi bir bütüncenin tümünü çözümlemede kullanılabileceği gibi ilgili anlatıyı kesitlere ayırarak her kesit için ayrı ayrı da kullanılabilir. Roland Barthes'a göre anlam ancak bir eklemlemeden doğar. Nasıl ki bir sözcük, gösteren ve gösterilen eklemlemesinden doğarak bir anlam ifade ediyorsa metin ya da bütünce de ancak kendisini var eden ögelerin (sözcük, cümle, paragraf vs.) eklemlenmesinden oluşur. Bu sebeple göstergebilimsel çözümlemeci; kesitleme yaparken bir metni ya da sözceyi okuma birimlerine ayırarak işe başlar, metnin eklem yerlerini yani kavşaklarını tespit ederek metni böler, parçalara ayırır. Bu yapılan, bir bakıma konudili (inceleme nesnesi) küçültmektir. İnceleme, ortaya çıkan küçük ögeler yani kesitler üzerinde yapılır. Bu kesitlerin tümünü bir arada değerlendirince bütüncenin tümü hakkında da belli bir yargıya ulaşılır. Biz de göstergebilimsel incelememizde anlatı izlencesi bakımından ölüm öncesi, infaz aşaması ve ölüm olarak üç aşamadan oluşan Phaidon'u kabaca iki ana kesite ayrılabiliriz. Birinci kesitte son anlarında kendisini yalnız bırakmayan Kriton, Kebes ve Simmias'la Sokrates'in fikirsel tartışmaları öne çıkar. Sokratik yöntemin uygulandığı bu bölümde felsefe-ölüm, ruh-beden-haz, ölüm-ölümsüzlük, hayat-ölüm karşıtlığı gibi konular ele alınır. İkinci kesit, Sokrates'in "Kaderim beni çağırıyor. Artık yıkanma zamanım yaklaştı. Zehri içmeden yıkanmam iyi olacak. Kadınları ölü yıkama işiyle uğraştırmamak gerekir." sözleriyle başlar ve ölümüyle sona erer.
edebiyatındaki yerini daha çok toplumcu gerçekçi anlayışta yazdığı şiirlerle almıştır.
Rıfat Ilgaz’ın benimsediği toplumcu gerçekçi şiir anlayışı ile 1940 kuşağının toplumcu gerçekçi akımının oluşması, hemen hemen aynı döneme denk gelmektedir. Bu anlayıştaki ilk şiiri "Bu Saatte" (1940), ilk şiir kitabı ise "Yarenlik"tir (1943). Bu eserleriyle birlikte 1940 kuşağının toplumcu camiasında yerini bulan Ilgaz, romantizme kaydığı dönemler olsa da yaşamı boyunca yazdığı şiirlerde poetik açıdan 1940’lı yıllarına bağlı kalmıştır.
Yüksek lisans tezi olarak hazırlanan bu çalışmada toplumcu gerçekçi şair olan Rıfat Ilgaz’ın şiirleri, yapısal Marksist eleştiri metoduyla incelenmiştir. Yapısal Marksist eleştiri, daha çok kuramcılara bağlı olarak geliştiği için araştırma konuları ve ilkeleri üzerinde uzlaşılmış değildir. Bu sebeple yapısal Marksist eleştiri metodu kullanılırken alanın önemli kuramcısı Terry Eagleton takip edilmeye çalışılmıştır.
Anahtar kelimeler: Rıfat Ilgaz, Yapısal Marksist Eleştiri, Toplumcu Gerçekçilik