Papers by çetin yılmaz
Toplum ve Sosyal Hizmet, 2021
Bu araştırmanın amacı, mevsimlik tarım işçisi, aracı ve işverenler arasındaki çalışma sürecinin v... more Bu araştırmanın amacı, mevsimlik tarım işçisi, aracı ve işverenler arasındaki çalışma sürecinin ve bu süreçte ortaya çıkan sorunların keşfedilmesidir. Fenomenolojik yaklaşımla Düzce’nin Akçakoca ilçesinde yapılan araştırmada, kartopu örneklem yöntemi kullanılmıştır. Araştırmada 9 mevsimlik tarım işçisi, 4 aracı ve 5 işveren ile yarı yapılandırılmış görüşme formu aracılığıyla derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Verilerin analizde MAXQDA 12 programı kullanılmıştır. Analiz sonucunda enformel ilişkiler, çalışma süreci ve çözüm önerileri temalarına ulaşılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre mevsimlik tarımda işçi, aracı ve işverenler arasında enformel bir çalışma ilişkisi bulunmaktadır. Bu çalışma ilişkisi üç grubun da karşılıklı olarak sessiz kalması nedeniyle devam etmekte ve bu yolla yeniden üretilmektedir. İşçiler ulaşım, barınma, ücret ve çalışma saatleri konusunda sorunlar yaşamakta olup, işverenler devlet desteklerini yetersiz görmektedir. Katılımcılar yaşanılan sorunları...
Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi/Journal of Social Policy Conferences, 2018
Öz Bu yazı Düzce uydu kentinde yaşayan Irak, İran, Suriye ve Afganistanlı sığınmacıların toplumsa... more Öz Bu yazı Düzce uydu kentinde yaşayan Irak, İran, Suriye ve Afganistanlı sığınmacıların toplumsal yaşama uyumda ve sosyal hizmetlere erişimde yaşadıkları sorunları ele almaktadır. Nitel araştırma yaklaşımının benimsendiği bu çalışma kapsamında, 21 sığınmacı ve sığınmacıların bu hizmetlere erişiminde kilit konumdaki iki kamu çalışanı ile derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Ayrıca eğitim, sağlık ve sosyal hizmet alanında çeşitli kamu kuruluşlarının ve sivil toplum kuruluşlarının sığınmacılara yönelik faaliyetleri incelenmiştir. Çalışma bulguları Türkiye'de de sığınmacılara eğitim, sağlık ve sosyal yardımlara erişim gibi bir takım sosyal haklar tanınmakta birlikte sığınmacıların bu haklara erişiminde sorunlar yaşadığını göstermektedir. Türkçe dil engeli, çalışma zorunluluğu, sağlık sorunları ve toplumsal cinsiyete dayalı sorumluluklar gibi engeller bu haklara erişimi kısıtlayabilmektedir. Düzce'deki sığınmacılar sağlıklı barınma olanaklarına erişememekte, düşük ücretli çalışma veya ücretini alamama sorunları ile karşılaşmakta, toplumsal dışlanma ve damgalanma gibi farklı sorunlarla baş başa kalmakta ve karşılaştıkları sorunlar savaşın yol açtığı psikolojik sorunlarını daha da derinleştirmektedir. Özellikle tek ya da çocuklarıyla yaşayan sığınmacı kadınların psiko-sosyal ve ekonomik destek mekanizmalarına kısıtlı erişimi, iş ve yardım arayışlarında onları cinsel taciz gibi toplumsal cinsiyete dayalı risklere maruz bırakmaktadır. Sığınmacıların ihtiyaçlarına yerel düzeyde sivil toplumun desteği ile ve sosyal çalışmacılarının dahil olmadığı bir "hayırseverlik" anlayışı ile çözüm üretilmesine çalışılmaktadır. Sığınmacılar çocuk, genç, yaşlı, engelli ve tek yaşayan kadınlar gibi farklı gruplardan oluşmaktadır ve bu grupların farklı sorunları ve ihtiyaçları bulunmaktadır. Düzce'deki sığınmacıların erişebileceği insan hakları merkezli toplumsal cinsiyete duyarlı psiko-sosyal destek mekanizmalarının kurulması gerekmektedir.
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 2014
Bu çalışmanın amacı, Türkiye'de ücretli emekçilerin parçalanma örüntülerini analiz etmektir. Ücre... more Bu çalışmanın amacı, Türkiye'de ücretli emekçilerin parçalanma örüntülerini analiz etmektir. Ücretli emekçi ya da işçi sınıfı üyesi olmanın en temel belirleyicisi üretim araçlarından koparılmış olmaktır. Fakat bu tanım işçilerin homojen bir toplumsal sınıf oldukları anlamına gelmemektedir. Her toplumsal formasyonun sınıfsal yapısı, ücretli emekçilerin farkı derecelerde, farklı biçimlerde parçalanmasına sebep olmaktadır. Bu durum çoğu zaman ücretli emekçilerin, egemen toplumsal sınıflara karşı birleşik bir mücadele yürütmelerini de zorlaştırmaktadır. Bu çalışmada, Türkiye'de ücretli emekçilerin farklılaşma örüntüleri işgücünün sektörel dağılımı, işteki durumu göre istihdam verileri, sosyal güvenlik kurumlarına kayıtlılık, işsizlik, işletme büyüklükleri, özelleştirme ve enformel sektörün varlığı etrafında analiz edilmeye çalışılacaktır. Dünya genelinde 1980'li yıllar ile birlikte uygulanan neo-liberal politikalar, güvencesizliği tüm emekçi sınıflara doğru genişletmiştir.
Toplum ve Sosyal Hizmet, 2021
Salgınlar insanlık tarihinin her döneminde toplumları ekonomik ve sosyal yönden olumsuz etkilemiş... more Salgınlar insanlık tarihinin her döneminde toplumları ekonomik ve sosyal yönden olumsuz etkilemiştir. Fakat bazı dezavantajlı toplumsal kesimler salgınlardan daha olumsuz etkilenmektedir. Bu çalışmada Covid-19 pandemisinin fındık hasadında çalışan mevsimlik tarım işçilerine etkisini incelemek amaçlanmıştır. Araştırma Sakarya ilinin Hendek ilçesinde 1 Ağustos 2020-15 Eylül 2020 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Çalışma kapsamında nitel araştırma yöntemi kullanılmış ve veriler araştırmacılar tarafından hazırlanan yarıyapılandırılmış görüşme formu aracılığıyla derinlemesine görüşme tekniğiyle toplanmıştır. Araştırmada dört tarım aracısı, üç tarla sahibi ve dokuz işçiyle derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Yoksulluk, mevsimlik tarım işçilerini pandemi sürecinde de memleketlerini terk etmek zorunda bırakmıştır. Bununla birlikte pandemi kapsamında alınan tedbirler işçilerin diğer geçim kaynaklarını ellerinden almış ve fındık hasadına gelmek işçilerin tek çareleri olmuştur. İşçilerin hem çalışma hem de barınma alanlarında sosyal mesafe tedbirlerine uyamadıkları gözlenmiştir. İşçiler çadır alanlarında ve işveren tarafından kendilerine tahsis edilen evlerde kalabalık gruplar halinde yaşamaktadırlar. Ayrıca çadır alanında kalan işçiler yeterli ve temiz suya erişememektedir. Pandemi sürecinde uygulanan seyahat kısıtlamaları işçilerin ulaşım maliyetlerini artırmış ve alanda işçilere yönelik sağlık taramalarının yetersiz kaldığı gözlenmiştir.
Emek Araştırmaları Dergisi, 2020
Öz Teknolojik gelişmeler tarımda insan emeğine bağımlılığı azaltmış olsa da kimi ürünlerin (fındı... more Öz Teknolojik gelişmeler tarımda insan emeğine bağımlılığı azaltmış olsa da kimi ürünlerin (fındık, kayısı, patates, soğan vb.) özellikle hasat dönemlerinde işgü-cü açığı oraya çıkmaktadır. Bu işgücü açığı çoğunlukla mevsimlik gezici tarım işçileri tarafından karşılanmaktadır. Mevsimlik tarım işçilerinin hasat bölge-lerine mobilizasyonu ve tarla sahipleriyle ilişkilerinin düzenlenmesi 'tarım iş aracıları' tarafından gerçekleştirilmektedir. Her ne kadar mevsimlik tarım iş-çiliği ve tarım iş aracılığı çeşitli hukuksal metinlerle düzenlenmeye çalışılsa da mevsimlik tarım büyük ölçüde enformel bir iş olmaya devam etmektedir. Bu enformel alanda tarım aracıları sosyal sermayeleri aracılığıyla var olabil-mekte ve sermayeleri güçlü olan aracılar daha geniş ilişki ağları kurabilmek-tedir. Bu çalışmanın amacı tarım iş aracılarının sosyal sermayeleri çerçeve-sinde alanda verdikleri mücadeleleri sosyolojik bir bakış açısıyla incelemektir. Araştırmada nitel araştırma yöntemi benimsenmiş ve veriler Düzce ve Sakar-ya bölgelerinde on tarım iş aracısı ile 2019 Temmuz-2019 Eylül tarihleri ara-sında derinlemesine görüşme tekniği ile elde edilmiştir. Çalışma kapsamında aracıların mevsimlik işçi olarak alana girdikleri, çok kısa bir süre sonra aracı-lığa geçtikleri, aracılığa başladıkları ilk dönemde ilişki kurdukları işçilerin daha çok yakın çevrelerinden (akraba, hemşeri vb.) olduğu, aracılar arası rekabetin işçilerin sosyal ve ekonomik haklarına zarar verdiği öne çıkan bulgulardandır.
Sosyal ve Beşeri Bilimlerde Teori ve Araştırmalar II Cilt 4, 2020
Bu çalışmanın amacı, Düzce'de metal işkolunda faaliyet gösteren bir fabrikada işçilerin sendikala... more Bu çalışmanın amacı, Düzce'de metal işkolunda faaliyet gösteren bir fabrikada işçilerin sendikalaşma deneyimlerini ve işçilerin örgütlenme çabasına karşı işverenin kullandığı sendikasızlaştırma taktiklerini incelemektir.
Her ne kadar birbirleriyle farklı alanlar olsalar da hem sinema hem de sosyal hizmet insan yaşamı... more Her ne kadar birbirleriyle farklı alanlar olsalar da hem sinema hem de sosyal hizmet insan yaşamına dokunmayı amaçlamaktadır. Bu nedenle birçok sinema yapıtında sosyal hizmete ilişkin öğeler bulmak ve bu yapıtları sosyal hizmet eğitiminde kullanmak mümkündür. Bu durum Türk Sineması için de geçerlidir. Bu noktadan hareketle bu çalışmanın amacı Ertem Eğilmez'in yönettiği (1973), Canım Kardeşim filmini bir sosyal hizmet eğitim materyali olarak incelemektir. Bu çalışma içerik analizine dayalı nitel araştırma yöntemi ile gerçekleştirilmiştir. Filmde gözlenen yoksulluk, göç, korunma ihtiyacı içerisindeki çocuk, madde bağımlılığı, barınma sorunu, kronik hastalık ve suç gibi sosyal sorunlar sosyal hizmet bakış açısıyla değerlendirilmiştir.
Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi, 2018
Bu yazı Düzce uydu kentinde yaşayan Irak, İran, Suriye ve Afganistanlı sığınmacıların toplumsal y... more Bu yazı Düzce uydu kentinde yaşayan Irak, İran, Suriye ve Afganistanlı sığınmacıların toplumsal yaşama uyumda ve sosyal hizmetlere erişimde yaşadıkları sorunları ele almaktadır. Nitel araştırma yaklaşımının benimsendiği bu çalışma kapsamında, 21 sığınmacı ve sığınmacıların bu hizmetlere erişiminde kilit konumdaki iki kamu çalışanı ile derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Ayrıca eğitim, sağlık ve sosyal hizmet alanında çeşitli kamu kuruluşlarının ve sivil toplum kuruluşlarının sığınmacılara yönelik faaliyetleri incelenmiştir. Çalışma bulguları Türkiye’de de sığınmacılara eğitim, sağlık ve sosyal yardımlara erişim gibi bir takım sosyal haklar tanınmakta birlikte sığınmacıların bu haklara erişiminde sorunlar yaşadığını göstermektedir. Türkçe dil engeli, çalışma zorunluluğu, sağlık sorunları ve toplumsal cinsiyete dayalı sorumluluklar gibi engeller bu haklara erişimi kısıtlayabilmektedir. Düzce’deki sığınmacılar sağlıklı barınma olanaklarına erişememekte, düşük ücretli çalışma veya ücretini alamama sorunları ile karşılaşmakta, toplumsal dışlanma ve damgalanma gibi farklı sorunlarla baş başa kalmakta ve karşılaştıkları sorunlar savaşın yol açtığı psikolojik sorunlarını daha da derinleştirmektedir. Özellikle tek ya da çocuklarıyla yaşayan sığınmacı kadınların psiko-sosyal ve ekonomik destek mekanizmalarına kısıtlı erişimi, iş ve yardım arayışlarında onları cinsel taciz gibi toplumsal cinsiyete dayalı risklere maruz bırakmaktadır. Sığınmacıların ihtiyaçlarına yerel düzeyde sivil toplumun desteği ile ve sosyal çalışmacılarının dahil olmadığı bir “hayırseverlik” anlayışı ile çözüm üretilmesine çalışılmaktadır. Sığınmacılar çocuk, genç, yaşlı, engelli ve tek yaşayan kadınlar gibi farklı gruplardan oluşmaktadır ve bu grupların farklı sorunları ve ihtiyaçları bulunmaktadır. Düzce’deki sığınmacıların erişebileceği insan hakları merkezli toplumsal cinsiyete duyarlı psiko-sosyal destek mekanizmalarının kurulması gerekmektedir.
-----------------
This paper analyzes the problems that Iraqi, Iranian, Syrian, and Afghan asylum seekers face in social integration and in accessing social services in the satellite city of Düzce. Adopting a qualitative research approach, in-depth interviews with 21 asylum seekers and two key informants from public institutions were conducted. Additionally, several public institutions in education, health, and social services, as well as non-governmental organizations’ activities for asylum seekers, were investigated. Our findings show that although asylum seekers are entitled to some social rights, including education, health services, and employment, they have difficulties accessing these rights due to language barriers, work obligations, health problems, and gendered responsibilities. Asylum seekers cannot access healthy accommodations
and usually hold low-paying or irregular employment with uncertain pay, and face social exclusion and stigmatization in Düzce. These problems deepen their psychological problems caused by the war. Asylum seekers consist of different groups including children, youth, the elderly, disabled individuals, and single women, all with different problems and needs. In particular, female asylum seekers living alone or with children are exposed to gender-based risks, including sexual harassment, in their search for employment or aid, and they have limited access to psycho-social and economic support. At local level, the needs of asylum seekers are met through a “philanthropist” approach where social workers are not involved. There is a need to build human rights-centered, gender-sensitive, accessible psycho-social, and economic support mechanisms for asylum seekers in Düzce.
Öz Bu çalışmanın amacı, Türkiye'de ücretli emekçilerin parçalanma örüntülerini analiz etmektir. Ü... more Öz Bu çalışmanın amacı, Türkiye'de ücretli emekçilerin parçalanma örüntülerini analiz etmektir. Ücretli emekçi ya da işçi sınıfı üyesi olmanın en temel belirleyicisi üretim araçlarından koparılmış olmaktır. Fakat bu tanım işçilerin homojen bir toplumsal sınıf oldukları anlamına gelmemektedir. Her toplumsal formasyonun sınıfsal yapısı, ücretli emekçilerin farkı derecelerde, farklı biçimlerde parçalanmasına sebep olmaktadır. Bu durum çoğu zaman ücretli emekçilerin, egemen toplumsal sınıflara karşı birleşik bir mücadele yürütmelerini de zorlaştırmaktadır. Bu çalışmada, Türkiye'de ücretli emekçilerin farklılaşma örüntüleri işgücünün sektörel dağılımı, işteki durumu göre istihdam verileri, sosyal güvenlik kurumlarına kayıtlılık, işsizlik, işletme büyüklükleri, özelleştirme ve enformel sektörün varlığı etrafında analiz edilmeye çalışılacaktır. Dünya genelinde 1980'li yıllar ile birlikte uygulanan neo-liberal politikalar, güvencesizliği tüm emekçi sınıflara doğru genişletmiştir. Anahtar Kelimeler: Ücretli emekçi, işçileşme, sınıf yapısı, işçi sınıfı içi farklılaşma. Abstract The main purpose of this study is to analyze the fragmentation patterns of wage-laborers in Turkey. The basic determinants of being a member of wage-laborers or working-class is the detachment from the means of production. However this definition is not implying that the working-class is a homogenous social class. The class structures of all social formations cause the fragmentation of wage-laborers in different degrees and forms. This situation mostly obstructs the united struggle of wage-laborers against the dominant classes. In this study, the fragmentation patterns of wage-laborers in Turkey analyses through; the sectorial distribution of labor force, employment data, registration to a social security establishment, unemployment, size of the enterprises, privatization and the informal sector. The neo-liberal policies since 1980's in all over the world extend the insecurity throughout all laboring classes.
AMAÇ: Araştırma, hemşire ve sosyal çalışmacıların mesleki benlik saygılarının mezuniyet öncesi ve... more AMAÇ: Araştırma, hemşire ve sosyal çalışmacıların mesleki benlik saygılarının mezuniyet öncesi ve sonrası değişimlerini değerlendirmek amacıyla yapılmıştır.
YÖNTEM: Araştırma tanımlayıcı tiptedir. Mezuniyet öncesi 112 öğrenci ile araştırmaya başlanmış, mezuniyetten bir yıl sonra katılımcıların 40’ına ulaşılmıştır. Araştırmada bu 40 kişinin mezuniyet öncesi ve sonrası verileri değerlendirilmiştir. Veri toplama aracı olarak, “Mesleki Benlik Saygısı Ölçeği” kullanılmıştır. Bu ölçek örneklem grubuna mezuniyet öncesi ve mezuniyetten bir yıl sonra olmak üzere iki kez uygulanmıştır. Araştırma verilerinin analizinde, nicel değişkenlerin gruplar arası karşılaştırmasında Mann-Whitney U testi, kategorik değişkenler arasındaki ilişkilerde Pearson Chi-square ve Fisher’ Exact testleri kullanılmıştır.
BULGULAR: Bu çalışmada, katılımcıların “Mesleki Benlik Saygısı Ölçeği”nden aldıkları puanlar incelendiğinde, hemşirelik bölümünde okuyan son sınıf öğrencilerinin puan ortalaması 114,72±17,32, sosyal hizmet bölümünde okuyan öğrencilerin puan ortalaması 121,18±17,63 olarak belirlenmiştir. Hemşirelik bölümü ve sosyal hizmet bölümü öğrencilerinin mezuniyetten bir yıl sonra ölçülen mesleki benlik saygısı ölçek puanları mezuniyet öncesi ölçülen değerlerden anlamlı düzeyde düşük bulunmuştur (p<0,001; p<0,001).
SONUÇ: Hemşire ve sosyal çalışmacıların mesleki benlik saygılarının mezuniyet öncesi ve sonrası değişimlerini değerlendirebilmek amacıyla yapılan bu çalışmada, hemşire ve sosyal çalışmacıların mezuniyet sonrası mesleki benlik saygılarında düşme olduğu görülmüştür.
Anahtar kelimeler: Hemşire, sosyal çalışmacı, mesleki benlik saygısı, çalışma koşulları, eğitim
Conference Presentations by çetin yılmaz
International Children's Right , 2017
Social work is a profession centers human rights and have important functions about the protectio... more Social work is a profession centers human rights and have important functions about the protection,
advocacy and development of these rights. From this viewpoint it can be argued that securing the
rights of children and carrying out professional studies in accordance with this purpose are the
most important roles and functions of social work. In this study, the importance of school social
work is discussed in the protection and development of the right to education of children which
are guaranteed by national and international documents. The school is not only the place where
children have education but also a place children socialize and face with some problems. The
problems which children face in schools are the results of the relations in many subsystems such
as school, family, environment, neighborhood and peer groups. In this context, producing solutions
which children encounter in school system can only be provided by a multidisciplinary
professional work. In this multidisciplinary working environment social work, which take care of
the best interest of child, within the scope of ecological and system theories approach individual
in its environment and tries to find solutions that children face in school by ‘micro’, ‘mezzo’ and
‘macro’ professional interventions. School social work, which began in the early 20th century in
America, was later accepted in many European and Eastern countries. School social work in
ecological viewpoint aim the utilization of the right to education of children by professional
interventions which includes such as supporting and empowering students and families at risk,
ensuring co-operation between home and school, in case of need directing and following families
and children to social institutions. Besides, by preventative professional studies school social work
plays a crucial role in protecting children against all kinds of risk such as child neglect, abuse and
670
violence. Although school social work has been included in noteworthy documents such as some
regulations of Ministry of National Education, National Child Rights Strategy Document and the
Action Plan, it has not yet been put into practice in Turkey. The implementation of school social
work in Turkey will contribute permanent solutions to problems that children face in school
system.
Özet Bu çalışma Düzce ilinde yaşayan Iraklı mültecilerin toplumsal yaşama uyumda yaşadıkları soru... more Özet Bu çalışma Düzce ilinde yaşayan Iraklı mültecilerin toplumsal yaşama uyumda yaşadıkları sorunları toplumsal cinsiyet perspektifinden incelemektedir. Bu sorunların çözümüne dair kamu ve sivil toplum tarafından geliştirilen çözüm önerileri hak temelli bir sosyal hizmet yaklaşımı açısından değerlendirilmekte ve bazı politika önerileri sunulmaktadır. Bu çalışmada nitel araştırma yaklaşımı benimsenmiş ve kartopu yöntemi ile görüşülenlere ulaşılmıştır. Halen devam etmekte olan ampirik bir araştırmanın ön bulgularını konu alan bu makale toplam altı kadın mültecinin yanı sıra Düzce Valiliği ve İl Göç İdaresi çalışanları ile görüşmelere ve eğitim, sağlık ve kültürel alanda çeşitli kamu kuruluşlarının faaliyetlerinin araştırılmasına dayanmaktadır. Bu araştırmayla hem mültecilerin topluma uyumda yaşadıkları sorunları görünür kılmak hem de sosyal hizmetlerde politika yapımına katkıda bulunmak hedeflenmiştir. Giriş Türkiye 1990 " lardan itibaren göçmenler ve mülteciler için hedef ve transit bir göç ülkesi haline gelmiştir. Üç farklı göç akımından bahsedilebilir; Avrupa hayali ile Türkiye " ye gelen transit göçmenler, çevre ve daha uzak ülkelerden çalışma amacıyla gelen kağıtsız (izinsiz giriş, ikamet ve çalışma) göçmenler ile mülteciler (İçduygu ve Kirişçi, 2009). Özellikle Suriye'deki savaştan kaçan mültecilerin sayısı 3,2 milyonu aşmıştır. Mülteciler hem ekonomik hem siyasi hem de toplumsal anlamda önemli etkileri olan gruplardır ve gittikçe daha fazla sayıda göç araştırmasının da konusu olmaktadır. Türkiye " de İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü (GİGM) tarafından " şartlı mülteci " (mülteci) ve " geçici koruma altındakilerin " ikameti için belirlenen uydu kent sayısı bugün 60 " tan fazladır. Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (YUKK) Madde 82-1 " e göre mülteciler güvenlik, toplum düzenini sağlamak ve büyük şehirlerde yığılmayı önlemek için sadece uydu şehirlerde ikamet edebilmektedir (YUKK, 2014). GİGM tarafından uluslararası koruma başvurusunda bulunan Suriye dışından mültecilerin ve geçici koruma altında Suriyelilerin gönderildiği illerden birisi de Düzce " dir. Düzce ilinde büyük kısmı Irak, Suriye ve Afganistan " dan olmak üzere yaklaşık 7 bin mülteci ikamet etmektedir. Düzce İl Göç İdaresi Müdürlüğü ile yapılan ön görüşme hem mültecilerin yaşadıkları sorunların çözümü hem de idarenin bu konuda alacağı önlemler açısından sistematik bir araştırma yapılmasına ihtiyaç olduğunu göstermiştir. Özellikle gündelik yaşamda ve eğitim, sağlık alanındaki kamu kurumlarıyla ilişkilerinde karşılaştıkları
Books by çetin yılmaz
Sosyoloji ve Psikoloji Araştırmaları, 2020
Uploads
Papers by çetin yılmaz
-----------------
This paper analyzes the problems that Iraqi, Iranian, Syrian, and Afghan asylum seekers face in social integration and in accessing social services in the satellite city of Düzce. Adopting a qualitative research approach, in-depth interviews with 21 asylum seekers and two key informants from public institutions were conducted. Additionally, several public institutions in education, health, and social services, as well as non-governmental organizations’ activities for asylum seekers, were investigated. Our findings show that although asylum seekers are entitled to some social rights, including education, health services, and employment, they have difficulties accessing these rights due to language barriers, work obligations, health problems, and gendered responsibilities. Asylum seekers cannot access healthy accommodations
and usually hold low-paying or irregular employment with uncertain pay, and face social exclusion and stigmatization in Düzce. These problems deepen their psychological problems caused by the war. Asylum seekers consist of different groups including children, youth, the elderly, disabled individuals, and single women, all with different problems and needs. In particular, female asylum seekers living alone or with children are exposed to gender-based risks, including sexual harassment, in their search for employment or aid, and they have limited access to psycho-social and economic support. At local level, the needs of asylum seekers are met through a “philanthropist” approach where social workers are not involved. There is a need to build human rights-centered, gender-sensitive, accessible psycho-social, and economic support mechanisms for asylum seekers in Düzce.
YÖNTEM: Araştırma tanımlayıcı tiptedir. Mezuniyet öncesi 112 öğrenci ile araştırmaya başlanmış, mezuniyetten bir yıl sonra katılımcıların 40’ına ulaşılmıştır. Araştırmada bu 40 kişinin mezuniyet öncesi ve sonrası verileri değerlendirilmiştir. Veri toplama aracı olarak, “Mesleki Benlik Saygısı Ölçeği” kullanılmıştır. Bu ölçek örneklem grubuna mezuniyet öncesi ve mezuniyetten bir yıl sonra olmak üzere iki kez uygulanmıştır. Araştırma verilerinin analizinde, nicel değişkenlerin gruplar arası karşılaştırmasında Mann-Whitney U testi, kategorik değişkenler arasındaki ilişkilerde Pearson Chi-square ve Fisher’ Exact testleri kullanılmıştır.
BULGULAR: Bu çalışmada, katılımcıların “Mesleki Benlik Saygısı Ölçeği”nden aldıkları puanlar incelendiğinde, hemşirelik bölümünde okuyan son sınıf öğrencilerinin puan ortalaması 114,72±17,32, sosyal hizmet bölümünde okuyan öğrencilerin puan ortalaması 121,18±17,63 olarak belirlenmiştir. Hemşirelik bölümü ve sosyal hizmet bölümü öğrencilerinin mezuniyetten bir yıl sonra ölçülen mesleki benlik saygısı ölçek puanları mezuniyet öncesi ölçülen değerlerden anlamlı düzeyde düşük bulunmuştur (p<0,001; p<0,001).
SONUÇ: Hemşire ve sosyal çalışmacıların mesleki benlik saygılarının mezuniyet öncesi ve sonrası değişimlerini değerlendirebilmek amacıyla yapılan bu çalışmada, hemşire ve sosyal çalışmacıların mezuniyet sonrası mesleki benlik saygılarında düşme olduğu görülmüştür.
Anahtar kelimeler: Hemşire, sosyal çalışmacı, mesleki benlik saygısı, çalışma koşulları, eğitim
Conference Presentations by çetin yılmaz
advocacy and development of these rights. From this viewpoint it can be argued that securing the
rights of children and carrying out professional studies in accordance with this purpose are the
most important roles and functions of social work. In this study, the importance of school social
work is discussed in the protection and development of the right to education of children which
are guaranteed by national and international documents. The school is not only the place where
children have education but also a place children socialize and face with some problems. The
problems which children face in schools are the results of the relations in many subsystems such
as school, family, environment, neighborhood and peer groups. In this context, producing solutions
which children encounter in school system can only be provided by a multidisciplinary
professional work. In this multidisciplinary working environment social work, which take care of
the best interest of child, within the scope of ecological and system theories approach individual
in its environment and tries to find solutions that children face in school by ‘micro’, ‘mezzo’ and
‘macro’ professional interventions. School social work, which began in the early 20th century in
America, was later accepted in many European and Eastern countries. School social work in
ecological viewpoint aim the utilization of the right to education of children by professional
interventions which includes such as supporting and empowering students and families at risk,
ensuring co-operation between home and school, in case of need directing and following families
and children to social institutions. Besides, by preventative professional studies school social work
plays a crucial role in protecting children against all kinds of risk such as child neglect, abuse and
670
violence. Although school social work has been included in noteworthy documents such as some
regulations of Ministry of National Education, National Child Rights Strategy Document and the
Action Plan, it has not yet been put into practice in Turkey. The implementation of school social
work in Turkey will contribute permanent solutions to problems that children face in school
system.
Books by çetin yılmaz
-----------------
This paper analyzes the problems that Iraqi, Iranian, Syrian, and Afghan asylum seekers face in social integration and in accessing social services in the satellite city of Düzce. Adopting a qualitative research approach, in-depth interviews with 21 asylum seekers and two key informants from public institutions were conducted. Additionally, several public institutions in education, health, and social services, as well as non-governmental organizations’ activities for asylum seekers, were investigated. Our findings show that although asylum seekers are entitled to some social rights, including education, health services, and employment, they have difficulties accessing these rights due to language barriers, work obligations, health problems, and gendered responsibilities. Asylum seekers cannot access healthy accommodations
and usually hold low-paying or irregular employment with uncertain pay, and face social exclusion and stigmatization in Düzce. These problems deepen their psychological problems caused by the war. Asylum seekers consist of different groups including children, youth, the elderly, disabled individuals, and single women, all with different problems and needs. In particular, female asylum seekers living alone or with children are exposed to gender-based risks, including sexual harassment, in their search for employment or aid, and they have limited access to psycho-social and economic support. At local level, the needs of asylum seekers are met through a “philanthropist” approach where social workers are not involved. There is a need to build human rights-centered, gender-sensitive, accessible psycho-social, and economic support mechanisms for asylum seekers in Düzce.
YÖNTEM: Araştırma tanımlayıcı tiptedir. Mezuniyet öncesi 112 öğrenci ile araştırmaya başlanmış, mezuniyetten bir yıl sonra katılımcıların 40’ına ulaşılmıştır. Araştırmada bu 40 kişinin mezuniyet öncesi ve sonrası verileri değerlendirilmiştir. Veri toplama aracı olarak, “Mesleki Benlik Saygısı Ölçeği” kullanılmıştır. Bu ölçek örneklem grubuna mezuniyet öncesi ve mezuniyetten bir yıl sonra olmak üzere iki kez uygulanmıştır. Araştırma verilerinin analizinde, nicel değişkenlerin gruplar arası karşılaştırmasında Mann-Whitney U testi, kategorik değişkenler arasındaki ilişkilerde Pearson Chi-square ve Fisher’ Exact testleri kullanılmıştır.
BULGULAR: Bu çalışmada, katılımcıların “Mesleki Benlik Saygısı Ölçeği”nden aldıkları puanlar incelendiğinde, hemşirelik bölümünde okuyan son sınıf öğrencilerinin puan ortalaması 114,72±17,32, sosyal hizmet bölümünde okuyan öğrencilerin puan ortalaması 121,18±17,63 olarak belirlenmiştir. Hemşirelik bölümü ve sosyal hizmet bölümü öğrencilerinin mezuniyetten bir yıl sonra ölçülen mesleki benlik saygısı ölçek puanları mezuniyet öncesi ölçülen değerlerden anlamlı düzeyde düşük bulunmuştur (p<0,001; p<0,001).
SONUÇ: Hemşire ve sosyal çalışmacıların mesleki benlik saygılarının mezuniyet öncesi ve sonrası değişimlerini değerlendirebilmek amacıyla yapılan bu çalışmada, hemşire ve sosyal çalışmacıların mezuniyet sonrası mesleki benlik saygılarında düşme olduğu görülmüştür.
Anahtar kelimeler: Hemşire, sosyal çalışmacı, mesleki benlik saygısı, çalışma koşulları, eğitim
advocacy and development of these rights. From this viewpoint it can be argued that securing the
rights of children and carrying out professional studies in accordance with this purpose are the
most important roles and functions of social work. In this study, the importance of school social
work is discussed in the protection and development of the right to education of children which
are guaranteed by national and international documents. The school is not only the place where
children have education but also a place children socialize and face with some problems. The
problems which children face in schools are the results of the relations in many subsystems such
as school, family, environment, neighborhood and peer groups. In this context, producing solutions
which children encounter in school system can only be provided by a multidisciplinary
professional work. In this multidisciplinary working environment social work, which take care of
the best interest of child, within the scope of ecological and system theories approach individual
in its environment and tries to find solutions that children face in school by ‘micro’, ‘mezzo’ and
‘macro’ professional interventions. School social work, which began in the early 20th century in
America, was later accepted in many European and Eastern countries. School social work in
ecological viewpoint aim the utilization of the right to education of children by professional
interventions which includes such as supporting and empowering students and families at risk,
ensuring co-operation between home and school, in case of need directing and following families
and children to social institutions. Besides, by preventative professional studies school social work
plays a crucial role in protecting children against all kinds of risk such as child neglect, abuse and
670
violence. Although school social work has been included in noteworthy documents such as some
regulations of Ministry of National Education, National Child Rights Strategy Document and the
Action Plan, it has not yet been put into practice in Turkey. The implementation of school social
work in Turkey will contribute permanent solutions to problems that children face in school
system.