Textile Engineering

Günümüzün rekabetçi piyasa koşullarında, globalleşen, değişen, sınırların kalktığı dünyamızda, şirketler ve örgütler verimlilik konusunu dikkate almalı, önemini kavramalı ve bu konuda belirli bir düzeye ulaşmalıdırlar. Verimlilik, sadece örgütlerin ve bireylerin başarısı için değil, ulusal ekonomik ve toplumsal kalkınma için de uzun dönemde en önemli kaynaktır. Ayrıca verimlilik kavramı, oldukça geniş bir kapsama sahip olan ve bir işletmede her türlü alanda karşımıza çıkan bir başarı ölçütüdür. Geniş anlamda prodüktivite, üretim araçlarının ekonomik etkinliklerinin bir bütün olarak ölçülmesi demektir. Dar anlamda ise üretime katılan her faktörün bir birimine düşen üretim faktör miktarının ve devreler itibariyle bu sayıların birbirleriyle karşılaştırılması demektir. Yapılan her türlü iyileştirme çalışmalarının, insana yatırım yapmanın, bilgi odaklı anlayışın, teknolojik gelişmelerin gerisinde kalmamanın ve en önemlisi şirket içerisinde bir verimlilik kültürünün oluşmasının verimlilik yolunda atılabilecek en emin ve karlı adımlar olduğunu kanıtlamaktadır. Bu çalışmada, verimlilik artırıcı faaliyetlerin etkileri, seçilen bir işletmede incelerek analiz edilmiştir.

Technological developments that occurred in the production of clothing allow the producing of clothing having different properties. Thus the concept of work clothes has emerged. In this research, primarily, a survey was conducted to determine expectations of employees' work wear in the agricultural sector. In continuation of the study, new work wear has been developed to protect the health and safety of employees. In the final part of the study, clothing experiment for fitting of body is subjectively evaluated. In order to assess the overall posture and fitting, eight male and eight female volunteers have been used for test subject and the volunteers' opinions were obtained on work wear using a questionnaire. Subjective wear trial results show that, unisex work wears for farm workers can be designed. It was also determined that, the model details affect to the body movement comfort and functionality of jumpsuits.

Konfeksiyon sektöründe görülen otomasyon çalışmaları bu sektördeki insan etkinliğinin önemini değiştirememiştir. Bu özelliğinden dolayı üretimde aktif olarak çalışan kişilerin yapılan işlerin türüne göre dengeli iş yükleri ile donatılması büyük önem taşımaktadır. Bu durum işgücünden daha etkin yararlanmak ve üretim kalitesini belirli standartlarda tutabilmek içinde bir zorunluluktur. Bu çalışmada farklı iş yüklerinin dikim hata oranlarına olan etkilerinin belirlenmesi hedeflenmiştir. Gömlek üretim hattında çalışan kişilere dört farklı iş yüklemesi yapılmış ve elde edilen çıktılardaki dikim hataları tespit edilmiştir. Ayrıca dikim hatalarının oransal değerleri tek tek bulunarak karşılaştırılmaları yapılmıştır.

Bu araştırmada, konfeksiyon üretiminde meydana gelen dikim hataları ve bu hataların oluşum nedenleri analiz edilmiştir. Araştırmanın verileri bir konfeksiyon işletmesinden alınmıştır. İşletmenin üç aylık bir periyotta ürettiği 72.945 adet pantolonun dikim hataları pareto analizi tekniğine göre belirlenmiştir. Ayrıca dikim elemanlarının deneyim süreleri ve kumaş ağırlıklarının dikim hatalarına olan etkileri incelenmiştir.

Gerek hizmet gerekse uretim sektorlerinde kaynaklarin etkin kullanimi buyuk onem tasimaktadir. Ureti,m sistemlerinde karsilasilan birtakim karisikliklar uretim performanslarinda negatif etki yaratarak cesitli kayiplara neden olabilmektedir. Bu calismada konfeksiyon uretiminde ortaya cikan uretim duzensizlikleri ve bunlarin uretim verimliligine olan etkileri incelenmistir. Bu amacla Izmirde faaliyet gosteren uc ayri konfeksiyon isletmesinin giysi uretim hattinda durum analizi gerceklestirilmistir. Calismada REFA tarafindan onerilen rastsal dagilim zamani metodu kullanilmistir. Olcumler tum operasyonlari temsil edecek sekilde secilmis olan sekiz ayri dikis makinesinden alinmistir. Calismada her bir isletmeden 10800 dakikalik uretim zamanin verileri toplanmistir. Giysi uretim hatlarindan elde edilen verilere gore en cok gorulen duzensizlikler, bekleme zamanlari, dikim hatalarinin duzeltilmesi ve makine arizalari olarak belirlenmistir. Bu duzensizliklerin uretim verimliligini onemli olc...

Drape is one of the most important fabric aesthetic properties and determines the adjustment of clothing to the human silhouette. Although there are many studies related to the drape structure of seamless fabrics, knowledge about the drape behavior of seamed fabrics is very limited. This study aims to examine the effect of seamed viscose fabric on the drape coefficient. For this purpose, 9 different viscose fabrics and 4 different stitch types like lock stitch, chain stitch, three-thread overlock and four-thread overlock stitch were selected. 2 different stitch densities were applied to seamed fabrics for determining the effect of changing stitch density on the drape coefficient (DC). Seam operations increase the DC of fabrics. This means that the fabric drape is decreased by seam operations. Increase in stitch density increases the DC. This effect is quite clear for light and medium weight viscose fabrics compared to the heavy weight viscose fabrics. The difference of the DC due to...

Drapiraje tkanine je vrlo važno svojstvo koje utječe na izgled i određuje pristalost odjeće. Postoji velik broj ispitivanja o svojstvu drapiranja tkanina bez šava, ali su spoznaje o drapiranju tkanina sa šavom ograničene. U ovom radu istražuje se utjecaj viskozne tkanine sa šavom na koeficijent drapiranja tkanine. Zato je odabrano devet različitih viskoznih tkanina i četiri različite vrste uboda: zrnčasti ubod, lančani ubod, rubni ubod sa tri niti i rubni ubod sa četiri niti. Primijenjene su dvije različite gustoće uboda za šivanje kako bi se odredio utjecaj promjene gustoće uboda na koeficijent drapiranja (DC). Utvrđeno je da operacije šivanja povećavaju koeficijent drapiranja ispitivanih tkanina. To znači da se drapiranje tkanine smanjuje njihovim šivanjem. Povećanjem gustoće šava, odnosno broja uboda po jedinici duljine povećava se koeficijent drapiranja. Taj utjecaj je očigledan kod laganih i srednje teških viskoznih tkanina (malih i srednjih površinskih masa) u usporedbi s tešk...

Türkiye koyun varlığının yaklaşık %90'ını yerli ırklar, yaklaşık %10'unu ise merinos melezi ırklar oluşturmaktadır. Merinos melezlerinden birisi de Alman yapağı/et merinosu ile Kıvırcık koyunu melezi olan Karacabey merinosu (Türk merinosu) ırkıdır. Bu çalışmanın amacı Mayıs 2021'de Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Eğitim Araştırma ve Uygulama Çiftliği'nde oluşturulmuş olan Türkiye'nin yapağı yönlü Karacabey Merinosu başlangıç sürüsünün 1 yıllık bakım-beslemesi sonrası sürünün yapağı inceliği ve uzunluğundaki değişimin ortaya koyulmasıdır. Ayrıca yapağısı kaliteli koyun ve koçlardan elde edilen kuzuların yapağı kalitesinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu çalışmaların oluşturulmuş olan sürünün gerek yapağı kalitesinin korunması gerekse de yeni nesil kuzularla daha da iyileştirilmesi çalışmalarına ışık tutacağı düşünülmektedir. Yapılan çalışmalarda 1 yıl içerisinde sürünün yapağı inceliği ve uzunluğunda meydana gelen değişimin istatistiksel olarak önemsiz (p<0,05) olduğu ve kaliteli yapağıya sahip koyun ve koçlardan elde edilen kuzuların tamamının yapağı inceliğinin kamgarn kumaş üretimi için gerekli olan 25 mikronun altında olma kriterini sağladığı saptanmıştır.

Polyesters are widely used in various industrial applications and preferred for their outstanding properties such as high strength, resistance to abrasion, shrinking, wrinkling, most of the chemicals and environmental conditions. However the hydrophobic surface structure due to the lack of polar groups on the surface brings difficulties in processing and utilization of polyesters. Enzymatic reactions have been pointed out as an alternative eco-friendly method to overcome the hydrophobic surface structure of PET. The effect of enzymatic treatments on PET surface has been examined and explained by many papers in terms of improved hydrophilic characteristics. The goal of this study is to be able to enlighten the chemical background of improved hydrophilicity rather than to confirm the improvements by indirect methods. XPS (X-ray Photoelectron Spectroscopy) was utilized to monitor surface chemistry of cutinase and lipase treated PET fabrics in terms of elemental composition and chemical states of C atoms on the surface. In addition, surface morphology of enzyme treated PET fabrics was examined by AFM (Atomic Force Microscopy).

Effects of enzymatic and atmospheric plasma treatments individually and their combinations on knitted PET fabrics
were investigated in terms of hydrophilicity, surface modification and moisture management properties. Cutinase from
Humicola Insolens, lipase from Candida SP and atmospheric plasma with air and argon gases were applied to PET fabrics. To
evaluate results, moisture management tester (MMT) and scanning electron microscopy (SEM) were utilized. Wicking heights
of samples were measured by wicking test method. Improved moisture management properties were observed with
environmentally benign processes compared to the untreated ones. Especially combined treatments have given the same or
slightly better results than those of conventional alkaline treatments. Fabrics treated with plasma and then followed by
enzymatic incubations have significantly improved the wetting time, absorption rates and spreading speed results.

In previous studies; effects of enzymatic treatments on linen fabrics have been mostly investigated in terms of wettability, sorption properties, whiteness-yel-lowness index, and K/S values after dyeing. However, surface chemistry and topography of enzyme-treated linen fabrics have not been reported enough. The aim of this work was to examine the effect of pectinase treatments on surface structure and chemical properties of greige linen fabrics by using instrumental techniques. After enzymatic treatment, adequate removal of noncellulosic impurities from the fiber surface has been proved by AFM images and O 1 /C 1 ratio of the treated surface. Water drop test measurement and absorbance spectrographs of FTIR analysis have supported the results. It was observed that achievement in bioscouring is familiar to conventional alkaline scouring.

Pectinase enzyme treatment subsequent to atmospheric air-or argon-plasma surface modification was applied in linen fabric preparation. Wettability by water drop test, wickability by thin layer wicking experiment, residual pectin content and colour of the fabrics were characterized. Results clearly proved that the efficiency of pectinase in improving linen water absorbency can be significantly enhanced by plasma pretreatment. Argon-plasma pretreatment followed by a Beisol PRO enzyme treatment reduced the wetting time considerably and resulted in a fabric surface that has been characterized by the lowest water contact angle (86.6°). All the applied treatments increased the energy of the fibre surface. The alkaline scoured, the argon-plasma treated and the argon-plasma-pectinase treated samples have been characterized by the highest c total S values. Plasma treatment significantly decreased the whiteness and increased the yellowness of the raw fabrics. However, the enzyme treatment applied after the plasma treatment has overcome the colour differences.

In textile companies, the detection of defects and unacceptable areas of fabrics at the quality control stage has great importance for apparel production, although it is also a post-manufacturing operation for weaving and knitting mills, today it is still mostly being carried out on the guidance of human perception and sensory abilities. Such quality control operations are based on the attendant employee's detection of the defects and the unacceptable areas by visual inspection and scanning the overall fabric structure which is being transported on a brightly illuminated straight plane. The detected defects during the scanning operation are recorded on the defect charts and these outcomes subsequently are subjected to the quality control supervisor's evaluation and thereafter, it is decided whether the related inspection reports would exemplify an appropriate fabric to be used in production or not. In this study, it is aimed to develop a new system which enables to integrate the empirical paperwork-based reports that are still being commonly utilized by the majority of the textile companies in to the contemporary technology and also allows to compare such reports with the previous ones when it is necessary. The proposed system development consists of a fabric inspection machine which is equipped with a PLC-controlled digital display or in other words an intelligent control, and a web based software that enables the controller to analyze the reports comprehensively and simultaneously those of produced by this system, The system, which renders paperwork reports obsolete, allows the reports to be viewed on computer screens as soon as the inspection was completed. This feature ensures that all of the fabric rolls within the same order, multiple batches or bundles to be displayed on a single screen. Thus, it permits to determine the usability of the fabric for the production via employing the four-points system which is one of the prevailing methods for quality control procedures in the industry. Consequently, it is aimed to achieve significant time and labor savings in textile companies via utilizing this new developed system.

3D printing is a well-known technology for producing 3D objects by depositing successive layers of material. Among its many applications, the fashion industry has taken advantage of this technology to revolutionize its brands. Due to the unique properties of textiles, such as comfort, flexibility, etc., attempts have been made to create textile-like structures. Structures with different geometries were designed and printed using different materials ranging from rigid to flexible. In this study, three different basic geometric structures were designed using the Blender program (a free open-source 3D modelling software). Each geometric structure was designed in two different sizes with smaller and larger basic structural elements. In this case, six different models were created. The aim of this study was to compare the textile-like surfaces of different basic geometric shapes produced with 3D printers. It also aimed to investigate the use of surfaces designed with basic geometric shap...

Günümüzde verimlilik özellikle yönetim kademesinde büyük önem kazanmýþtýr çünkü yönetim maliyetlerinin iþe ya da bölüme göre oransýz olarak artarak büyüdüðü görülmektedir. Yönetim giderleri bir iþletmenin içtenlikle minimize etmek istediði ancak ayný zamanda verimliliðe ve iþin daðýtým verimliliði açýsýndan önemli katkýsý kabul edilmiþ giderlerdir. Bu nedenle, sistemin verimliliðini azaltmadan verimlilikte ve maliyet etkinliðinde hangi yönlerde geliþtirmelerin gerçekleþtirilebileceðini bulmak için yönetim iþlemlerinin analiz edilmesi gerekmektedir. Bu çalýþmada, bir konfeksiyon firmasýnýn yönetim iþlevini yürüten ofis çalýþanlarýna yönelik "Ýþ Örneklemesi" uygulamasý yapýlarak iþin ayrýntýlý olarak analizi ve kayýp zamanlarýnýn tespiti gerçekleþtirilmiþtir.

Günümüzde verimlilik özellikle yönetim kademesinde büyük önem kazanmýþtýr çünkü yönetim maliyetlerinin iþe ya da bölüme göre oransýz olarak artarak büyüdüðü görülmektedir. Yönetim giderleri bir iþletmenin içtenlikle minimize etmek istediði ancak ayný zamanda verimliliðe ve iþin daðýtým verimliliði açýsýndan önemli katkýsý kabul edilmiþ giderlerdir. Bu nedenle, sistemin verimliliðini azaltmadan verimlilikte ve maliyet etkinliðinde hangi yönlerde geliþtirmelerin gerçekleþtirilebileceðini bulmak için yönetim iþlemlerinin analiz edilmesi gerekmektedir. Bu çalýþmada, bir konfeksiyon firmasýnýn yönetim iþlevini yürüten ofis çalýþanlarýna yönelik "Ýþ Örneklemesi" uygulamasý yapýlarak iþin ayrýntýlý olarak analizi ve kayýp zamanlarýnýn tespiti gerçekleþtirilmiþtir.