İzmir Konak Meydanı, Tanzimat sürecinde kamusal alanların inşa edilmesiyle birlikte hükümet meyda... more İzmir Konak Meydanı, Tanzimat sürecinde kamusal alanların inşa edilmesiyle birlikte hükümet meydanı hüviyeti kazanmaya başladı. Çevresindeki yapıların çoğu, zaman içinde yıkılarak ya da ortadan kaldırılarak meydanın etrafı genişletildi. Köklü değişimlerin yaşandığı bu alanda, meydanla özdeşleşmiş ve her biri ayrı bir dönemi temsil eden birkaç eser kaldı. Bu yapılardan biri meydanla birlikte ciddi değişim ve dönüşümler geçirerek varlığın devam ettiren Yalı Cami'dir. 18. yüzyıl ortalarında Ayşe Hanım tarafından yaptırılan mescid tarzındaki bu küçük yapı, Kütahya çinileri ve klasik Osmanlı mimarisi tarzıyla dikkat çekmektedir. Bu çalışmada camiyi yaptıran Ayşe Hanım'ın hayatı, ailesi, vakfiyeleri, kendisinden sonra vakfının durumu ve caminin de içinde yer aldığı vakıf eserleri hakkında bilgi verilmektedir. Ayşe Hanım, İzmir ve çevresinde kaptan-ı deryalık görevlerinde bulunan Dervişzâde Mehmed Paşa'nın kızıdır. Dedesi Birgi Kazası ayanlarından Derviş Ağa, eşi Hazinedarzâde Müderris Mehmed Efendi'dir. İzmir limanında ticaretle meşgul olan Ayşe Hanım, vefatından kısa zaman önce sahildeki konağının yanına 1749'da bir medrese, 6 yıl sonra 1755'te bir mescid yaptırdı. Vakfa gelir getirmesi için sahip olduğu han, iskele, konak, dükkân, sabunhane ve zeytinlik gibi gayrimenkullerini vakfetti. 18 ve 19. yüzyıllarda Ayşe Hanım'ın ismiyle bilinen bu yapılar, sonraki dönemde Yalı Cami ve Yalı Medresesi olarak anılmaya başlandı. Medrese, Osmanlı'nın son döneminde İzmir Hükümet Binasının yapılması ve önündeki Konak Meydanı'nın genişletilmesi sürecinde yıkıldı. Yalı Camii ise 19. yüzyılın ikinci yarısında yıkılınca yeri değiştirilerek tekrar inşa edildi. 20. yüzyıl başlarında ciddi tadilatlar geçiren cami yapısı bu sayede varlığını günümüze kadar korudu. Ayşe Hanım, dönemin sayılı kadın vakıflarından birini kurarak şehrin dini hayatına, eğitim ve kültür faaliyetlerine yön vermeye çalıştı. Vakfiyede yer bulan detaylar, vakfın işleyişi için belirlenen şartlar ve hizmet cihetleri, dönemin kadın dünyasını ve hayırseverliğini yansıttığı gibi İzmir'in 18. yüzyıldaki durumuna çeşitli açılardan ışık tutmaktadır.
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2024
Bu çalışmada Doğu Anadolu'da yaygın bir şöhrete sahip olan mutasavvıflardan Pir-i Sami adıyla bil... more Bu çalışmada Doğu Anadolu'da yaygın bir şöhrete sahip olan mutasavvıflardan Pir-i Sami adıyla bilinen Muhammed Sami Efendi ve kurmuş olduğu Nakşi dergâhı ele alınmaktadır. XIX. yüzyılın son döneminde Erzincan'ın Karaağaç Mahallesi'nde kurulan bu dergâh Cumhuriyet döneminde halk arasında Kırtıloğlu Tekkesi olarak anıldı. Konuya dair literatür genellikle sözlü anlatılara dayanmakta olup Sami Efendi'nin hayatı ile tasavvufi sohbetlerine yoğunlaşmıştır. 1939 Erzincan depreminde tamamen yıkılarak ortadan kalkan tekke hakkında ise etraflı bir çalışma ortaya konulmamıştır. Çalışma esas olarak tekke için tescil edilmiş olan beş adet vakfiyeyi ortaya koymayı ve bu vakfiyelere göre tekkenin kurumsal işleyişini belirlemeyi amaçlamaktadır. Tekkenin tasavvufi yönünden ziyade kurumsal tarihine odaklanan bu çalışmada sözlü kültürün anlatılarıyla şekillenen mevcut bilgiler arşiv belgeleri ışığında incelenerek değerlendirilmekte ve bunların bir kısmı teyit veya tashih edilmektedir.
Osmanlı toplumunda aile konusundaki çalışmalar geniş bir literatüre ulaşmış durumdadır. Alana dai... more Osmanlı toplumunda aile konusundaki çalışmalar geniş bir literatüre ulaşmış durumdadır. Alana dair çalışmalar genel olarak ailenin yapısı, niteliği, sosyo-ekonomik durumu, gelenekleri, aile bireylerinin sorumlulukları ve aile içi sorunları ele almaktadır. Aileler arasında evlilik yoluyla kurulan akrabalıkları ele alan çalışmalar ise oldukça sınırlıdır. Tarihsel koşullarda yerleşim birimleri arasındaki akrabalık örüntüsünün oluşumunda etkili olan faktörlerin tespiti için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Söz konusu alana katkı sunmak için hazırlanan bu çalışma 1886-1894 yılları arasında Rumkale kaza mahkemesi tarafından tescil edilen nikâh izinnâmelerini esas almaktadır. Evlilik için resmi izin mahiyetindeki bu kayıtlar, tarihsel süreçte köyiçi-köydışı evlilik oranlarını ve akrabalık bağlarını belirlemeye olanak sağlamaktadır. Kayıtlara yansıyan eş seçimleri, Rumkale kazasında evliliğe dayalı toplumsal ilişki ağlarının belirlenmesine yardımcı olmaktadır. Kaza merkezi olan Halfeti'de ailelerin çevre köylerle irtibatı ve köyler arasında kurulan akrabalık ilişkileri evlilikler üzerinden ortaya konularak değerlendirilmektedir. XIX. yüzyıl sonlarındaki ulaşım koşullarında bölgede kız alıp vermede mesafe faktörü irdelenerek kazayı ikiye ayıran Fırat Nehri'nin bu ilişkilerin tesisinde kısıtlayıcı bir rolü olup olmadığı değerlendirilmektedir. İzinnamelerin düzenlendiği tarihler, düğünlerin mevsimlerini ve bu hususa etki eden çevresel faktörleri ortaya çıkarmaktadır. Bölgede evlilik ve akrabalık ilişkilerinin bilinmesi Halfeti ile köylerin kız alıp verme yoluyla kendi içindeki ve birbirleriyle geliştirdikleri ilişkileri anlamak bakımından yararlıdır.
Since ancient times, Rumkale Castle, which is in ruins today, was one of the sheltered settlement... more Since ancient times, Rumkale Castle, which is in ruins today, was one of the sheltered settlements on the banks of the Euphrates River. This city, which became the Armenian and Jacobite catholicosate center under the influence of the Crusades in the Middle Ages, gained an important place in the traditional Christian faith. After it was conquered by the Mamluks, it became an Islamic town. Structures such as mosques, masjids, madrasahs, and zawiyas built within the waqf system during the Ottoman period became the city's dominant cultural centers for several centuries and were the main institutions that shaped social life. In the 19th century, due to rebellions and excesses of the castle lords, and the destruction caused by the Kavalalı incident, the castle was closed to settlement and evacuated. Over time, the abandoned castle become a ruin and the temples and waqf buildings were completely destroyed and lost. The waqf structures in Rumkale were almost completely forgotten by the locals and the settlement ruins around the castle were flooded with the construction of the Birecik Dam making it necessary today to study and reveal the local waqf culture. On the other hand, the narratives of Western travelers who visited Rumkale in the 19th century, highlighting the church and monastery ruins, have become the main references for the architectural structures of the city in modern research. Rumkale's identity throughout history is reinforced through Christian temples in academic studies that do not distinguish between periods. As a matter of fact, inventory studies of castle ruins in recent years have drawn attention to the fact that church and monastery ruins come to the fore, whereas Muslim temples cannot be identified even by name. In order to reveal the new identity of the city during the Mamluk and Ottoman periods accurately, the Muslim temples built here need to be identified in light of the historical records. This study aims to identify the historical mosques and masjids in the Rumkale settlement area, especially the Grand Mosque, based on the records in the Ottoman archive sources; to determine their construction periods, officials, service areas, and foundation resources; and to reveal some of their old images. Since no waqfiyes of mosques and masjids have survived to the present day, the study's main sources are the tahrir books prepared after the Ottoman annexation of the region, the hurufat books containing foundation appointment records, waqf accounting books reflecting the income and expenses of waqfs, and other archive materials in the waqf funds.
Öz Bu çalışmada Osmanlı dönemi arşiv kaynakları esas alınarak Rumkale Kazası dâhilindeki zaviyele... more Öz Bu çalışmada Osmanlı dönemi arşiv kaynakları esas alınarak Rumkale Kazası dâhilindeki zaviyeler ele alınmaktadır. Rumkale Kazası'nın tarihi coğrafyası genel olarak Şanlıurfa'nın Halfeti ve Gaziantep'in Araban ile Yavuzeli ilçelerinin bugünkü sınırlarına tekabül etmektedir. Vakıf atamalarını içeren hurufat defterleri, vakıfların harcamalarını gösteren muhasebe bilançoları ve yerel mahkemelerin kayıtlarını ihtiva eden şeriyye sicilleri, vakfiyeleri bulunmayan zaviyeler için temel kaynaklardır. Bu kaynaklar, birçoğu zamanla unutulmuş bazı zaviye isimleri ve tarihi süreçteki işlevleri hakkında kısa bilgiler edinmeye imkân vermektedir. Rumkale'de isimleri tespit edilen Sa'd bin Ebi Vakkas, Payam Hatun, Şeyh Kureyş, Sa'dü'l-Kureyş, Şeyh Mehmed, Şeyh Ebubekir, Sübhan Dede ve Şeyh Şerafeddin zaviyeleri bunlar içinde öne çıkanlardır. Zamanla geleneksel dini inanışların merkezi hâline gelen bu zaviyelerden ayakta kalanlar günümüzde şifa için ziyaret edilen birer mekân hâline dönüşmüştür. Zaviyelere dair arşiv kayıtlarının çoğu vakıflarına ilişkindir. Vakıf kaynakları, zaviyelere ismi verilen şahsiyetlerin tarihi kimliğini belirlemek için yetersiz kalmaktadır. Bu durum Rumkale bölgesindeki çoğu zaviyenin kuruluş dönemini ve bağlı olduğu tasavvufî düşünceyi tespiti zorlaştırmaktadır. Fakat hem zaviyelere hem de vakıflarına yapılan görevli atamaları, bu mekânların tarihi süreçteki dinî ve sosyal hizmetlerin çerçevesi için bilgi sağlamış olmaktadır. Zaviyelere tahsis edilen malî imkânlar, bu müesseselerin asırlar boyu ayakta kalmasında büyük role sahiptir. Birçok zaviyenin gelirleri arasında çevre yerleşimlerin hasılatı bulunması, kuruluş devrindeki malî gücü ve sosyal etkisi hakkında bir fikir vermektedir. Fakat zamanla kuruluş dönemindeki işlevinden uzaklaşan çoğu zaviyenin XIX. yüzyılda mütevelliden ibaret kalan vakıflar hâline gelerek temel fonksiyonunu kaybettiği görülmektedir.
Route Educational and Social Science Journal, 2017
The phenomenon of migration and the socioeconomic problems that brought by migration brings are a... more The phenomenon of migration and the socioeconomic problems that brought by migration brings are almost as old as human history. Throughout history, people have sometimes voluntarily moved, but sometimes they have had to migrate for reasons such as wars, natural disasters, exiles, or resettlement policies. In the recent times, when the state began to weaken in the Ottoman Empire, many Muslims in the lands, especially in the Balkans and in the Caucasus, have fled to Anatolia. These people who are trying to be placed in the proper places by the state have encountered some new problems in the regions they are in. In this study, instead of the wars, migration movements occured in the last century and the influence of these migrations on the society of Ottomoan; the situation of the refugees coming to Anatolia as a result of the migration movements have been discussed. Firstly, the settlement policy followed by the state for the refugees and the measures taken by the state authorities for immigration and immigration problems were emphasized. The settlement and settlement problems, livelihoods, education and health problems that the settled or compulsory settled residents called the refugees encountered in the settlement areas were emphasized. Finally, the measures to be taken on the Syrian refugees through the Ottoman experience have been discussed. With this study, it is aimed at contributing to the solution of the problems encountered by Syrian refugees and the migration policy of Ottomon Empire in 19th century.
In the Ottoman period, kidnapping a girl for marriage was a rare case in Southeastern Anatolian c... more In the Ottoman period, kidnapping a girl for marriage was a rare case in Southeastern Anatolian cities as it is today. There is a similiar situation for non-Muslims whose marriage tradations and family life are similar to Muslims. In this respect, it becomes interesting to consider in detail thecase of a Muslim youth kidnapping a non-Muslim girl for marriage and the following conversion process in the Cibin village of Rumkale district. The conditions under which the conversion and marriage with muslim men took place in the social life of non-muslim girls in the region can be followed more easily thanks to these events. The subject of the study is the abduction of an Armenian girl by a Muslim youth from the same village in 1861 and the following events. The different dimensions of the event reflected in the archive records, were examined and its cause and and consequences were analyzed in detail. Naturally, the kidnapped girl converting and declaring her conversion to Islam brought the issue to a different stage. The Armenian family's inability to accept the conversion of the daughters and hope to return to their old former religion caused the issue to extending to Istanbul within the state hierarchy. In the study, it was seen that the pressures of church authorities and western states during the Tanzimat period forced Ottoman officials and statesmen to be more careful against converts. Both the functioning of the government offices in the countryside and their attitudes towards kidnapping and conversion were scrutinized through the incident. Conversion of Armenian and Yazidi girls in the Urfa region and the process of marriage with Muslim youths were presented within the framework of this event. The effects of families, religious authorities and established traditions on the social pressures and difficulties experienced by girls who decide on a new religion and social life were examined.
6. Uluslararası Bilimsel Araştırmalar Kongresi, 2019
ÖZET: Vakıf Kurumu, insanların gündelik ihtiyaçlarını karşılama çabası ve hayırseverliğin ötesind... more ÖZET: Vakıf Kurumu, insanların gündelik ihtiyaçlarını karşılama çabası ve hayırseverliğin ötesinde medeniyetimizin din ve dünya tasavvurunu yansıtması bakımından önemli bir müessesedir. Osmanlı şehirlerinin imarında, maddi-manevi gelişiminde vakıfların büyük bir katkısı vardır. Daha da ötesi sosyal refah düzeyinin, vakıfların sayısı ve hizmetleriyle paralel bir seyir izlediği aşikardır. Bu bakımdan şehir tarihi çalışmalarında vakıfların yerini ve hizmet sahalarını hakkıyla tespit edebilmek için vakfiye suretlerinin kaydedildiği kadı sicillerine ve vakıf defterlerine müracaat etmek gerekmektedir. Fakat kadıların tescil ettiği vakfiyelerin tamamını her zaman vakfiye defterlerinde bulabilme olanağı olmadığı gibi belli bir şehre ait tüm sicillerinin de günümüze ulaştığını söylemek mümkün değildir. Bununla birlikte arşivlerimizde bazı Osmanlı şehirlerinde şeri mahkeme görevlileri veya evkaf memurlarının vakıflar için tutmuş oldukları hususi defterlere ve notlara tesadüf edilmektedir. Bu bakımdan belli bir bölgede kurulmuş olan vakıfların sayısını ve hizmetlerinin genel çerçevesini ortaya koymak için arşivlerin farklı koleksiyonlarına yansıyan bütün kayıtların bir araya getirilerek birlikte değerlendirilmesi icap etmektedir.
Route Educational and Social Science Journal, 2015
One of the primary resources of Ottoman history and civilization is the registry books which are ... more One of the primary resources of Ottoman history and civilization is the registry books which are sharia court records. These registry books are important information resources both for the operation of Ottoman law and for the local region which they belong to. Studies based on mentioned resources do not only demonstrate the legal and administrative structure of Ottoman state better, but they also enrich the local history studies. In this regard, examination and promotion of the sharia court registries has a great importance in terms of the contribution to the studies in this area. In this study, registry book number 215 which contains the records of Urfa kadi court between the years of 1320-1324 (1902-1906) is investigated and promoted. After giving a brief information about the Urfa registry books and the registry book number 215, the documents in the registry book are listed succinctly.
Route Educational and Social Science Journal, 2015
Sharia registries are significant resources of our history and culture civilization. Each of thes... more Sharia registries are significant resources of our history and culture civilization. Each of these documents which valued as an important treasure containsrecords of sharia court of Ottoman period. The publication of this books and its contents illustrates better both the cultural life ottoman society and state's judicial system. In addition, it allows to have more quality content in historical studies which is made. Therefore, examination and introduction of sharia courts registries has a greatimportance to contribute to studies in these areas will be done. In this article, registry book number 211 which contains the records of Urfa Court Judge comprising between AH. 1292-1293 (1875-1876) years has been examined and introduced. After giving short information about the registry book number 211, documents in the book have been given in summary.
Arşiv belgelerine dayanarak hazırlanan bu çalışma ondokuzuncu yüzyılda Urfa'da bulunan kadın vakı... more Arşiv belgelerine dayanarak hazırlanan bu çalışma ondokuzuncu yüzyılda Urfa'da bulunan kadın vakıflarını incelemektedir. Makale 19. yüzyılda Urfa'da ikisi gayrimüslimlere ait olmak üzere 33 kadın vakfı olduğunu, Urfa'daki tüm vakıflar içerisinde % 16,5'inin kadın vakıfları olduğunu tespit etmektedir. Abstract: Relying on the archival documents, this article examines the charities established and run by women in Urfa in the nineteenth century. The article presents that in nineteenth century Urfa there were 33 women's charities, two of which were founded by non-Muslims. The women-run charities made up 16,5 percent of all charities in Urfa.
Route Educational and Social Science Journal, 2014
Non-Muslim people in the Ottoman Empire have been able to establish a foundation freely like the ... more Non-Muslim people in the Ottoman Empire have been able to establish a foundation freely like the Muslim population in the religious tolerance environment afforded to them. They have met the various needs of their temples, religious places, educational institutions, and needy co-religionists through these foundations. Registers of the non-Muslim foundations have been recorded with the supervision of the kadis in sharia courts. The income and function of these foundations have not been interfered in as long as they have adhered to the issues specified in the foundation certificate-charter. In XIX. century in Urfa, non-Muslim population, particularly Armenians, have established various foundation. Some of these foundations have been recorded by the kadi court of the city. In this study, foundation activities of the mentioned community are revealed and evaluated in the light of 16 Armenian foundations recorded by the Sharia court in Urfa between the years of 1884-1899. Urfa Armenian foundations have been carried out in the form of donations to the church, and the administration has been left to the clergy in the church. Typically real estates like houses, shops, fields, vineyards, and orchards were devoted to these foundations. Foundation incomes have been donated to the repair of Big Armenian Church, to the needs of the orphan school students and the poor of the church, and to the water needs of the temples and Armenian quarters.
Şer'iyye Sicillerine Göre 19. Yüzyılda Urfa Kazası Ermenileri ve Sosyal Hayatları Yrd. Doç. Dr. Y... more Şer'iyye Sicillerine Göre 19. Yüzyılda Urfa Kazası Ermenileri ve Sosyal Hayatları Yrd. Doç. Dr. Yasi.n TAŞ· Ö zet Ermeniler, Osmanlı Devleti'nin tabiiyeti.nde asırlar boyunca Müslümanlarla bir arada yaşayan milletlerden biridir. 1915 yılındaki tehcir badisesine kadar birçok Anadolu şehrinde azımsanmayacak oranlarda Ermeni nüfusuna rastlamak mümkündür. Ermeniler yaşadıklan bölgelerde karşılaştıkları çeşitli problemlerinin çözümü için zaman zaman şer' i yy e mahkemelerine müracaat etmişlerdir. Bu sebeple birçok şehrin kadı sicillerinde Ermenilereve onlan.n ·yaşamlanna dair çok sayıda kayıt yer almaktadır.
Hurufat defterleri, Osmanlı dönemi vakıf görevlilerinin atama beratlarını içeren kayıtlardır. Şeh... more Hurufat defterleri, Osmanlı dönemi vakıf görevlilerinin atama beratlarını içeren kayıtlardır. Şehirlerdeki vakıf hizmetlerinin kapsamını bütüncül bir bakışla yansıtan bu defterler ait oldukları bölgelerin vakıfları için birer toplu katalog hükmündedir. Defterlerden vakıfların banileri, amacı, işleyiş şekli, çalışanlarının göreve getirilme biçimi ve görevden azledilme nedenleri gibi farklı bilgiler bulabilmek mümkündür. Elimizde vakfiyesi mevcut olmayan ve zamanla ortadan kalkmış olan vakıf eserleri bu kaynaklar sayesinde tespit edilebilmek mümkün olmaktadır.
İzmir Konak Meydanı, Tanzimat sürecinde kamusal alanların inşa edilmesiyle birlikte hükümet meyda... more İzmir Konak Meydanı, Tanzimat sürecinde kamusal alanların inşa edilmesiyle birlikte hükümet meydanı hüviyeti kazanmaya başladı. Çevresindeki yapıların çoğu, zaman içinde yıkılarak ya da ortadan kaldırılarak meydanın etrafı genişletildi. Köklü değişimlerin yaşandığı bu alanda, meydanla özdeşleşmiş ve her biri ayrı bir dönemi temsil eden birkaç eser kaldı. Bu yapılardan biri meydanla birlikte ciddi değişim ve dönüşümler geçirerek varlığın devam ettiren Yalı Cami'dir. 18. yüzyıl ortalarında Ayşe Hanım tarafından yaptırılan mescid tarzındaki bu küçük yapı, Kütahya çinileri ve klasik Osmanlı mimarisi tarzıyla dikkat çekmektedir. Bu çalışmada camiyi yaptıran Ayşe Hanım'ın hayatı, ailesi, vakfiyeleri, kendisinden sonra vakfının durumu ve caminin de içinde yer aldığı vakıf eserleri hakkında bilgi verilmektedir. Ayşe Hanım, İzmir ve çevresinde kaptan-ı deryalık görevlerinde bulunan Dervişzâde Mehmed Paşa'nın kızıdır. Dedesi Birgi Kazası ayanlarından Derviş Ağa, eşi Hazinedarzâde Müderris Mehmed Efendi'dir. İzmir limanında ticaretle meşgul olan Ayşe Hanım, vefatından kısa zaman önce sahildeki konağının yanına 1749'da bir medrese, 6 yıl sonra 1755'te bir mescid yaptırdı. Vakfa gelir getirmesi için sahip olduğu han, iskele, konak, dükkân, sabunhane ve zeytinlik gibi gayrimenkullerini vakfetti. 18 ve 19. yüzyıllarda Ayşe Hanım'ın ismiyle bilinen bu yapılar, sonraki dönemde Yalı Cami ve Yalı Medresesi olarak anılmaya başlandı. Medrese, Osmanlı'nın son döneminde İzmir Hükümet Binasının yapılması ve önündeki Konak Meydanı'nın genişletilmesi sürecinde yıkıldı. Yalı Camii ise 19. yüzyılın ikinci yarısında yıkılınca yeri değiştirilerek tekrar inşa edildi. 20. yüzyıl başlarında ciddi tadilatlar geçiren cami yapısı bu sayede varlığını günümüze kadar korudu. Ayşe Hanım, dönemin sayılı kadın vakıflarından birini kurarak şehrin dini hayatına, eğitim ve kültür faaliyetlerine yön vermeye çalıştı. Vakfiyede yer bulan detaylar, vakfın işleyişi için belirlenen şartlar ve hizmet cihetleri, dönemin kadın dünyasını ve hayırseverliğini yansıttığı gibi İzmir'in 18. yüzyıldaki durumuna çeşitli açılardan ışık tutmaktadır.
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2024
Bu çalışmada Doğu Anadolu'da yaygın bir şöhrete sahip olan mutasavvıflardan Pir-i Sami adıyla bil... more Bu çalışmada Doğu Anadolu'da yaygın bir şöhrete sahip olan mutasavvıflardan Pir-i Sami adıyla bilinen Muhammed Sami Efendi ve kurmuş olduğu Nakşi dergâhı ele alınmaktadır. XIX. yüzyılın son döneminde Erzincan'ın Karaağaç Mahallesi'nde kurulan bu dergâh Cumhuriyet döneminde halk arasında Kırtıloğlu Tekkesi olarak anıldı. Konuya dair literatür genellikle sözlü anlatılara dayanmakta olup Sami Efendi'nin hayatı ile tasavvufi sohbetlerine yoğunlaşmıştır. 1939 Erzincan depreminde tamamen yıkılarak ortadan kalkan tekke hakkında ise etraflı bir çalışma ortaya konulmamıştır. Çalışma esas olarak tekke için tescil edilmiş olan beş adet vakfiyeyi ortaya koymayı ve bu vakfiyelere göre tekkenin kurumsal işleyişini belirlemeyi amaçlamaktadır. Tekkenin tasavvufi yönünden ziyade kurumsal tarihine odaklanan bu çalışmada sözlü kültürün anlatılarıyla şekillenen mevcut bilgiler arşiv belgeleri ışığında incelenerek değerlendirilmekte ve bunların bir kısmı teyit veya tashih edilmektedir.
Osmanlı toplumunda aile konusundaki çalışmalar geniş bir literatüre ulaşmış durumdadır. Alana dai... more Osmanlı toplumunda aile konusundaki çalışmalar geniş bir literatüre ulaşmış durumdadır. Alana dair çalışmalar genel olarak ailenin yapısı, niteliği, sosyo-ekonomik durumu, gelenekleri, aile bireylerinin sorumlulukları ve aile içi sorunları ele almaktadır. Aileler arasında evlilik yoluyla kurulan akrabalıkları ele alan çalışmalar ise oldukça sınırlıdır. Tarihsel koşullarda yerleşim birimleri arasındaki akrabalık örüntüsünün oluşumunda etkili olan faktörlerin tespiti için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Söz konusu alana katkı sunmak için hazırlanan bu çalışma 1886-1894 yılları arasında Rumkale kaza mahkemesi tarafından tescil edilen nikâh izinnâmelerini esas almaktadır. Evlilik için resmi izin mahiyetindeki bu kayıtlar, tarihsel süreçte köyiçi-köydışı evlilik oranlarını ve akrabalık bağlarını belirlemeye olanak sağlamaktadır. Kayıtlara yansıyan eş seçimleri, Rumkale kazasında evliliğe dayalı toplumsal ilişki ağlarının belirlenmesine yardımcı olmaktadır. Kaza merkezi olan Halfeti'de ailelerin çevre köylerle irtibatı ve köyler arasında kurulan akrabalık ilişkileri evlilikler üzerinden ortaya konularak değerlendirilmektedir. XIX. yüzyıl sonlarındaki ulaşım koşullarında bölgede kız alıp vermede mesafe faktörü irdelenerek kazayı ikiye ayıran Fırat Nehri'nin bu ilişkilerin tesisinde kısıtlayıcı bir rolü olup olmadığı değerlendirilmektedir. İzinnamelerin düzenlendiği tarihler, düğünlerin mevsimlerini ve bu hususa etki eden çevresel faktörleri ortaya çıkarmaktadır. Bölgede evlilik ve akrabalık ilişkilerinin bilinmesi Halfeti ile köylerin kız alıp verme yoluyla kendi içindeki ve birbirleriyle geliştirdikleri ilişkileri anlamak bakımından yararlıdır.
Since ancient times, Rumkale Castle, which is in ruins today, was one of the sheltered settlement... more Since ancient times, Rumkale Castle, which is in ruins today, was one of the sheltered settlements on the banks of the Euphrates River. This city, which became the Armenian and Jacobite catholicosate center under the influence of the Crusades in the Middle Ages, gained an important place in the traditional Christian faith. After it was conquered by the Mamluks, it became an Islamic town. Structures such as mosques, masjids, madrasahs, and zawiyas built within the waqf system during the Ottoman period became the city's dominant cultural centers for several centuries and were the main institutions that shaped social life. In the 19th century, due to rebellions and excesses of the castle lords, and the destruction caused by the Kavalalı incident, the castle was closed to settlement and evacuated. Over time, the abandoned castle become a ruin and the temples and waqf buildings were completely destroyed and lost. The waqf structures in Rumkale were almost completely forgotten by the locals and the settlement ruins around the castle were flooded with the construction of the Birecik Dam making it necessary today to study and reveal the local waqf culture. On the other hand, the narratives of Western travelers who visited Rumkale in the 19th century, highlighting the church and monastery ruins, have become the main references for the architectural structures of the city in modern research. Rumkale's identity throughout history is reinforced through Christian temples in academic studies that do not distinguish between periods. As a matter of fact, inventory studies of castle ruins in recent years have drawn attention to the fact that church and monastery ruins come to the fore, whereas Muslim temples cannot be identified even by name. In order to reveal the new identity of the city during the Mamluk and Ottoman periods accurately, the Muslim temples built here need to be identified in light of the historical records. This study aims to identify the historical mosques and masjids in the Rumkale settlement area, especially the Grand Mosque, based on the records in the Ottoman archive sources; to determine their construction periods, officials, service areas, and foundation resources; and to reveal some of their old images. Since no waqfiyes of mosques and masjids have survived to the present day, the study's main sources are the tahrir books prepared after the Ottoman annexation of the region, the hurufat books containing foundation appointment records, waqf accounting books reflecting the income and expenses of waqfs, and other archive materials in the waqf funds.
Öz Bu çalışmada Osmanlı dönemi arşiv kaynakları esas alınarak Rumkale Kazası dâhilindeki zaviyele... more Öz Bu çalışmada Osmanlı dönemi arşiv kaynakları esas alınarak Rumkale Kazası dâhilindeki zaviyeler ele alınmaktadır. Rumkale Kazası'nın tarihi coğrafyası genel olarak Şanlıurfa'nın Halfeti ve Gaziantep'in Araban ile Yavuzeli ilçelerinin bugünkü sınırlarına tekabül etmektedir. Vakıf atamalarını içeren hurufat defterleri, vakıfların harcamalarını gösteren muhasebe bilançoları ve yerel mahkemelerin kayıtlarını ihtiva eden şeriyye sicilleri, vakfiyeleri bulunmayan zaviyeler için temel kaynaklardır. Bu kaynaklar, birçoğu zamanla unutulmuş bazı zaviye isimleri ve tarihi süreçteki işlevleri hakkında kısa bilgiler edinmeye imkân vermektedir. Rumkale'de isimleri tespit edilen Sa'd bin Ebi Vakkas, Payam Hatun, Şeyh Kureyş, Sa'dü'l-Kureyş, Şeyh Mehmed, Şeyh Ebubekir, Sübhan Dede ve Şeyh Şerafeddin zaviyeleri bunlar içinde öne çıkanlardır. Zamanla geleneksel dini inanışların merkezi hâline gelen bu zaviyelerden ayakta kalanlar günümüzde şifa için ziyaret edilen birer mekân hâline dönüşmüştür. Zaviyelere dair arşiv kayıtlarının çoğu vakıflarına ilişkindir. Vakıf kaynakları, zaviyelere ismi verilen şahsiyetlerin tarihi kimliğini belirlemek için yetersiz kalmaktadır. Bu durum Rumkale bölgesindeki çoğu zaviyenin kuruluş dönemini ve bağlı olduğu tasavvufî düşünceyi tespiti zorlaştırmaktadır. Fakat hem zaviyelere hem de vakıflarına yapılan görevli atamaları, bu mekânların tarihi süreçteki dinî ve sosyal hizmetlerin çerçevesi için bilgi sağlamış olmaktadır. Zaviyelere tahsis edilen malî imkânlar, bu müesseselerin asırlar boyu ayakta kalmasında büyük role sahiptir. Birçok zaviyenin gelirleri arasında çevre yerleşimlerin hasılatı bulunması, kuruluş devrindeki malî gücü ve sosyal etkisi hakkında bir fikir vermektedir. Fakat zamanla kuruluş dönemindeki işlevinden uzaklaşan çoğu zaviyenin XIX. yüzyılda mütevelliden ibaret kalan vakıflar hâline gelerek temel fonksiyonunu kaybettiği görülmektedir.
Route Educational and Social Science Journal, 2017
The phenomenon of migration and the socioeconomic problems that brought by migration brings are a... more The phenomenon of migration and the socioeconomic problems that brought by migration brings are almost as old as human history. Throughout history, people have sometimes voluntarily moved, but sometimes they have had to migrate for reasons such as wars, natural disasters, exiles, or resettlement policies. In the recent times, when the state began to weaken in the Ottoman Empire, many Muslims in the lands, especially in the Balkans and in the Caucasus, have fled to Anatolia. These people who are trying to be placed in the proper places by the state have encountered some new problems in the regions they are in. In this study, instead of the wars, migration movements occured in the last century and the influence of these migrations on the society of Ottomoan; the situation of the refugees coming to Anatolia as a result of the migration movements have been discussed. Firstly, the settlement policy followed by the state for the refugees and the measures taken by the state authorities for immigration and immigration problems were emphasized. The settlement and settlement problems, livelihoods, education and health problems that the settled or compulsory settled residents called the refugees encountered in the settlement areas were emphasized. Finally, the measures to be taken on the Syrian refugees through the Ottoman experience have been discussed. With this study, it is aimed at contributing to the solution of the problems encountered by Syrian refugees and the migration policy of Ottomon Empire in 19th century.
In the Ottoman period, kidnapping a girl for marriage was a rare case in Southeastern Anatolian c... more In the Ottoman period, kidnapping a girl for marriage was a rare case in Southeastern Anatolian cities as it is today. There is a similiar situation for non-Muslims whose marriage tradations and family life are similar to Muslims. In this respect, it becomes interesting to consider in detail thecase of a Muslim youth kidnapping a non-Muslim girl for marriage and the following conversion process in the Cibin village of Rumkale district. The conditions under which the conversion and marriage with muslim men took place in the social life of non-muslim girls in the region can be followed more easily thanks to these events. The subject of the study is the abduction of an Armenian girl by a Muslim youth from the same village in 1861 and the following events. The different dimensions of the event reflected in the archive records, were examined and its cause and and consequences were analyzed in detail. Naturally, the kidnapped girl converting and declaring her conversion to Islam brought the issue to a different stage. The Armenian family's inability to accept the conversion of the daughters and hope to return to their old former religion caused the issue to extending to Istanbul within the state hierarchy. In the study, it was seen that the pressures of church authorities and western states during the Tanzimat period forced Ottoman officials and statesmen to be more careful against converts. Both the functioning of the government offices in the countryside and their attitudes towards kidnapping and conversion were scrutinized through the incident. Conversion of Armenian and Yazidi girls in the Urfa region and the process of marriage with Muslim youths were presented within the framework of this event. The effects of families, religious authorities and established traditions on the social pressures and difficulties experienced by girls who decide on a new religion and social life were examined.
6. Uluslararası Bilimsel Araştırmalar Kongresi, 2019
ÖZET: Vakıf Kurumu, insanların gündelik ihtiyaçlarını karşılama çabası ve hayırseverliğin ötesind... more ÖZET: Vakıf Kurumu, insanların gündelik ihtiyaçlarını karşılama çabası ve hayırseverliğin ötesinde medeniyetimizin din ve dünya tasavvurunu yansıtması bakımından önemli bir müessesedir. Osmanlı şehirlerinin imarında, maddi-manevi gelişiminde vakıfların büyük bir katkısı vardır. Daha da ötesi sosyal refah düzeyinin, vakıfların sayısı ve hizmetleriyle paralel bir seyir izlediği aşikardır. Bu bakımdan şehir tarihi çalışmalarında vakıfların yerini ve hizmet sahalarını hakkıyla tespit edebilmek için vakfiye suretlerinin kaydedildiği kadı sicillerine ve vakıf defterlerine müracaat etmek gerekmektedir. Fakat kadıların tescil ettiği vakfiyelerin tamamını her zaman vakfiye defterlerinde bulabilme olanağı olmadığı gibi belli bir şehre ait tüm sicillerinin de günümüze ulaştığını söylemek mümkün değildir. Bununla birlikte arşivlerimizde bazı Osmanlı şehirlerinde şeri mahkeme görevlileri veya evkaf memurlarının vakıflar için tutmuş oldukları hususi defterlere ve notlara tesadüf edilmektedir. Bu bakımdan belli bir bölgede kurulmuş olan vakıfların sayısını ve hizmetlerinin genel çerçevesini ortaya koymak için arşivlerin farklı koleksiyonlarına yansıyan bütün kayıtların bir araya getirilerek birlikte değerlendirilmesi icap etmektedir.
Route Educational and Social Science Journal, 2015
One of the primary resources of Ottoman history and civilization is the registry books which are ... more One of the primary resources of Ottoman history and civilization is the registry books which are sharia court records. These registry books are important information resources both for the operation of Ottoman law and for the local region which they belong to. Studies based on mentioned resources do not only demonstrate the legal and administrative structure of Ottoman state better, but they also enrich the local history studies. In this regard, examination and promotion of the sharia court registries has a great importance in terms of the contribution to the studies in this area. In this study, registry book number 215 which contains the records of Urfa kadi court between the years of 1320-1324 (1902-1906) is investigated and promoted. After giving a brief information about the Urfa registry books and the registry book number 215, the documents in the registry book are listed succinctly.
Route Educational and Social Science Journal, 2015
Sharia registries are significant resources of our history and culture civilization. Each of thes... more Sharia registries are significant resources of our history and culture civilization. Each of these documents which valued as an important treasure containsrecords of sharia court of Ottoman period. The publication of this books and its contents illustrates better both the cultural life ottoman society and state's judicial system. In addition, it allows to have more quality content in historical studies which is made. Therefore, examination and introduction of sharia courts registries has a greatimportance to contribute to studies in these areas will be done. In this article, registry book number 211 which contains the records of Urfa Court Judge comprising between AH. 1292-1293 (1875-1876) years has been examined and introduced. After giving short information about the registry book number 211, documents in the book have been given in summary.
Arşiv belgelerine dayanarak hazırlanan bu çalışma ondokuzuncu yüzyılda Urfa'da bulunan kadın vakı... more Arşiv belgelerine dayanarak hazırlanan bu çalışma ondokuzuncu yüzyılda Urfa'da bulunan kadın vakıflarını incelemektedir. Makale 19. yüzyılda Urfa'da ikisi gayrimüslimlere ait olmak üzere 33 kadın vakfı olduğunu, Urfa'daki tüm vakıflar içerisinde % 16,5'inin kadın vakıfları olduğunu tespit etmektedir. Abstract: Relying on the archival documents, this article examines the charities established and run by women in Urfa in the nineteenth century. The article presents that in nineteenth century Urfa there were 33 women's charities, two of which were founded by non-Muslims. The women-run charities made up 16,5 percent of all charities in Urfa.
Route Educational and Social Science Journal, 2014
Non-Muslim people in the Ottoman Empire have been able to establish a foundation freely like the ... more Non-Muslim people in the Ottoman Empire have been able to establish a foundation freely like the Muslim population in the religious tolerance environment afforded to them. They have met the various needs of their temples, religious places, educational institutions, and needy co-religionists through these foundations. Registers of the non-Muslim foundations have been recorded with the supervision of the kadis in sharia courts. The income and function of these foundations have not been interfered in as long as they have adhered to the issues specified in the foundation certificate-charter. In XIX. century in Urfa, non-Muslim population, particularly Armenians, have established various foundation. Some of these foundations have been recorded by the kadi court of the city. In this study, foundation activities of the mentioned community are revealed and evaluated in the light of 16 Armenian foundations recorded by the Sharia court in Urfa between the years of 1884-1899. Urfa Armenian foundations have been carried out in the form of donations to the church, and the administration has been left to the clergy in the church. Typically real estates like houses, shops, fields, vineyards, and orchards were devoted to these foundations. Foundation incomes have been donated to the repair of Big Armenian Church, to the needs of the orphan school students and the poor of the church, and to the water needs of the temples and Armenian quarters.
Şer'iyye Sicillerine Göre 19. Yüzyılda Urfa Kazası Ermenileri ve Sosyal Hayatları Yrd. Doç. Dr. Y... more Şer'iyye Sicillerine Göre 19. Yüzyılda Urfa Kazası Ermenileri ve Sosyal Hayatları Yrd. Doç. Dr. Yasi.n TAŞ· Ö zet Ermeniler, Osmanlı Devleti'nin tabiiyeti.nde asırlar boyunca Müslümanlarla bir arada yaşayan milletlerden biridir. 1915 yılındaki tehcir badisesine kadar birçok Anadolu şehrinde azımsanmayacak oranlarda Ermeni nüfusuna rastlamak mümkündür. Ermeniler yaşadıklan bölgelerde karşılaştıkları çeşitli problemlerinin çözümü için zaman zaman şer' i yy e mahkemelerine müracaat etmişlerdir. Bu sebeple birçok şehrin kadı sicillerinde Ermenilereve onlan.n ·yaşamlanna dair çok sayıda kayıt yer almaktadır.
Hurufat defterleri, Osmanlı dönemi vakıf görevlilerinin atama beratlarını içeren kayıtlardır. Şeh... more Hurufat defterleri, Osmanlı dönemi vakıf görevlilerinin atama beratlarını içeren kayıtlardır. Şehirlerdeki vakıf hizmetlerinin kapsamını bütüncül bir bakışla yansıtan bu defterler ait oldukları bölgelerin vakıfları için birer toplu katalog hükmündedir. Defterlerden vakıfların banileri, amacı, işleyiş şekli, çalışanlarının göreve getirilme biçimi ve görevden azledilme nedenleri gibi farklı bilgiler bulabilmek mümkündür. Elimizde vakfiyesi mevcut olmayan ve zamanla ortadan kalkmış olan vakıf eserleri bu kaynaklar sayesinde tespit edilebilmek mümkün olmaktadır.
Geçmişten Günümüze Farklı Yönleriyle Tarih Araştırmaları, 2020
5-75) BÖLÜM 2 EGEMENLİĞİN DEĞİŞİMİ AÇISINDAN HALİFELİĞİN KALDIRILMASI Dr. Davud KAPUCU (77-95) BÖ... more 5-75) BÖLÜM 2 EGEMENLİĞİN DEĞİŞİMİ AÇISINDAN HALİFELİĞİN KALDIRILMASI Dr. Davud KAPUCU (77-95) BÖLÜM 3
Diyarbakır'ın Gelecek Tasavvuru: Şehir ve Tarih , 2024
aziden Atiye Diyarbakır," Diyarbakır'ın tarihsel, kültürel ve sosyal yapısını derinlemesine incel... more aziden Atiye Diyarbakır," Diyarbakır'ın tarihsel, kültürel ve sosyal yapısını derinlemesine inceleyen kapsamlı bir çalışmadır. Bu eser, şehrin tarihsel süreçteki karakteristik özelliklerinin oluşumunu ve gelişimini akademik bir titizlikle ele alarak, okuyucuyu Diyarbakır'ın geçmişten günümüze uzanan serüvenine tanık olmaya davet ediyor. Kitap, Asur döneminden başlayarak Bizans-Sâsânî savaşları, Moğol İlhanlıları dönemi ve Osmanlı Devleti'nin idaresi altındaki Diyarbakır'ı detaylandırıyor. Doğal afetler ve salgın hastalıklar, kütüphaneler, seyahatnameler ve sosyal hayat gibi çeşitli konularla şehrin demografik ve kültürel yapısını gözler önüne seriyor.
Uploads
Papers by Yasin Taş
Abstract: Relying on the archival documents, this article examines the charities established and run by women in Urfa in the nineteenth century. The article presents that in nineteenth century Urfa there were 33 women's charities, two of which were founded by non-Muslims. The women-run charities made up 16,5 percent of all charities in Urfa.
Books by Yasin Taş
Abstract: Relying on the archival documents, this article examines the charities established and run by women in Urfa in the nineteenth century. The article presents that in nineteenth century Urfa there were 33 women's charities, two of which were founded by non-Muslims. The women-run charities made up 16,5 percent of all charities in Urfa.