Books by Aytekin Şenzeybek
Her geçen gün şiddetini artırarak devam eden mezhep çatışmalarının, Müslümanların geleceği açısın... more Her geçen gün şiddetini artırarak devam eden mezhep çatışmalarının, Müslümanların geleceği açısından ne derece önemli olduğu bugün daha iyi anlaşılmaktadır. Genelde mezhep, özelde ise Sünnî-Şiî çatışmalarının engellenerek İslâm dünyasının topyekün kurtuluşa ermesi için yapılması gereken faaliyetlerin başında, meselenin değişik boyutlarıyla ele alınıp tartışıldığı bilimsel toplantılar gelmektedir. Gerek dış müdahaleler, gerekse içeriden kaynaklanan etkiler sonucu oluşan mezhep olayların temelinde yatan esas unsurlar, ancak bilimsel çalışmalar sayesinde aydınlığa kavuşabilecektir. Aksi takdirde Müslümanların sürekli aynı sorunlarla karşılaşıp, ne olduğunu anlayamadan bilinçsiz bir şekilde birbirlerini boğazlamaya devam edeceği gün gibi ortadadır.
Çorum Belediyesi’nin desteğiyle 27-29 Eylül 2013’te düzenlediğimiz “Ortadoğu’nun Geleceği Açısından Şiî-Sünnî ilişkileri” sempozyumu, meseleleri ele alış tarzı ve olaylara yaklaşım biçimi de dikkate alındığında, Türkiye’de, hatta tüm İslâm dünyasında eksikliği hissedilen çok önemli bir projedir. Sempozyumda ele alınan konular ve katılımcı bilim insanları, tertip heyeti tarafından seçilerek uzun süreli bir hazırlık aşaması sonucunda oluşturulmuştur.
Sempozyum oturumları ve tebliğ başlıkları, birbirini tamamlayan konulardan seçilmiş olup meseleyi çok boyutlu bir şekilde yansıtacak tarzda belirlenmiştir. Konular kronolojik sıraya uygun bir şekilde ele alınmış ve ilk olarak Şiî-Sünnî ilişkilerinin tarihî arka plânı üzerinde durulmuştur. Ardından meselenin teolojik zemininin ele alındığı ikinci oturuma geçilmiş ve bu çerçevede Şiî-Sünnî ilişkilerinde belirleyici olan etkenler enine boyuna tartışılmıştır. Tarihsel süreç bu şekilde genişçe ele alındıktan sonra, üçüncü oturumda meselenin yakın tarihle ilgili bağlantısı oluşturulmaya çalışılmıştır. Bu çerçevede İran Devrimi başta olmak üzere günümüz mezhep ilişkilerine ışık tutacak bazı çok önemli olaylar değerlendirilmiştir. Sempozyumun ağırlık kısmını oluşturan günümüzle ilgili bölümlere gelindiğinde ise ilk olarak Ortadoğu’nun mezhep haritası masaya yatırılmış, sonra da özellikle Körfez Krizi gibi olayların, başta Sünnîlik ve Şiîlik meseleleri olmak üzere Ortadoğu’da yol açtığı etkiler üzerinde durulmuştur. Yine bu çerçevede günümüz Ortadoğu’sunda etkin olan belli başlı mezhep hareketleri ayrıntılı olarak ele alınmıştır.
Papers by Aytekin Şenzeybek
DergiPark (Istanbul University), Dec 31, 2013
DergiPark (Istanbul University), Dec 31, 2013
Muhtâr es-Sakafî hayatını, belirlediği siyasi hedefleri doğrultusunda mücadelelerle geçirmiş biri... more Muhtâr es-Sakafî hayatını, belirlediği siyasi hedefleri doğrultusunda mücadelelerle geçirmiş birisidir. Bu hedeflerine ulaşabilmek için Medain'de Osmancı, Kûfe'de Türabî, Mekke'de Zübeyrî olmuştur. Son olarak ise Muhammed b. el-Hanefiyye'nin imâmetini ilan ederek Kûfe'de isyan hareketini başlatmıştır. Bu isyan neticesinde yaklaşık iki yıl süreyle Emevî Devleti içerisinde Kûfe merkezli bir yönetim tesis etmiştir. İslam Mezhepleri Tarihi açısından Muhtâr es-Sakafî'nin önemi, İbnü'l-Hanefiyye'nin imâmeti, mehdîliği ve vasîliği gibi ilerleyen süreçte Keysâniyye fırkasının temel akidelerini oluşturan kavramların ilk olarak onun tarafından dillendirilmiş olmasıdır. Bununla birlikte kavramların genel Şiî akidesindeki anlamlarıyla kullanılıp kullanılmadığı hususunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Bu makalede ilk Keysâni fikirlerin ortaya çıkış sebepleri ve kavramlar üzerindeki tartışmalar Muhtâr es-Sakafî'nin hayatı çerçevesinde incelenecektir.Mukhtâr...
DergiPark (Istanbul University), Nov 25, 2019
Bir dini benimseyen her insanın, inandığı dine bakış açısı farklılık arz eder. Kişinin doğup büyü... more Bir dini benimseyen her insanın, inandığı dine bakış açısı farklılık arz eder. Kişinin doğup büyüdüğü aile ortamı, içerisinde yetiştiği toplumsal yapı, sahip olduğu ilmi birikim, kültür seviyesi vb. pek çok etken bu farklılıkları ortaya çıkarır. Temel ilkelerde aynı düşünen insanlar bir araya gelerek mezhep, tarikat, cemaat vb. dini yapılar içerisinde kendilerine yer edinirler. Hamza Nigârî'yi de bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Nitekim o, Hz. Ali neslinden gelen, büyük dedeleri Hicri I. veya II. yüzyıllarda Hicaz'dan Azerbaycan/ Karabağ'a hicret eden, burada Müslüman Türk kültürü içerisinde doğup büyüyen, ardından Anadolu'ya göç ederek buranın kültür havzasına etki eden ve bu kültürden etkilenen bir kişidir. O, önce Karabağ'daki Sünni hocalardan medrese eğitimini almış ardından da Nakşibendi Tarikatının Halidiyye koluna intisap etmiştir. Bu yönüyle Hamza Nigârî, Sünni bir mutasavvıf olarak karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte, eserlerinde Hallac-ı Mansur'u övmesi, Nakşi/Halidi olmasına rağmen Konya Mevlevi tekkesinde erbain çıkarması, II. Abdülhamid döneminde Râfızîlikle suçlanarak sürgüne gönderilmesi çelişki olarak görülmektedir. Ancak bütün bunlar onun çok kültürlü, çok dinli, çok uluslu toplumlarda elde ettiği birikimlerin bir yansıması olarak kabul edilmelidir. Nigârî'nin hayatının büyük bölümünü Ruslarla mücadele ederek geçirdiği göz önüne alındığında onun temel amacının İslam toplumunu esaret altına almak isteyenlere karşı, farklı dini yorumlara sahip olan Müslümanlar arasında İslam kardeşliğini tesis etmek olduğu anlaşılmaktadır.
Ebu'l-Hattab el-Esedi İmamiyye Şia'sının altıncı imamı Cafer es-Sadık'ın fanatik bir ... more Ebu'l-Hattab el-Esedi İmamiyye Şia'sının altıncı imamı Cafer es-Sadık'ın fanatik bir taraftarıdır. Cafer es-Sadık ve ondan önce gelen bütün imamlara tanrısallık atfetmesi sebebiyle İmam Cafer tarafından topluluğundan uzaklaştırılmıştır. Nusayri ve Orta Asya İsmailileri tarafından kutsallık atfedilen Ebu'l-Hattab ve Hattabiyye fırkasının İslam Mezhepleri Tarihi açısından en önemli özelliği bazı kaynaklarda "öz İsmaililik" olarak nitelendirilmesidir. Bu yönüyle Hattabiyye, İsmailiyye fırkasının kökeni olarak takdim edilmiştir. Ancak bu durumun fikri açıdan mı yoksa diğer faktörler sebebiyle mi olduğu hususu net olarak ortaya konulmamıştır. Bu araştırmamızda belirtilen hususun netliğe kavuşturulması için Ebu'l-Hattab'ın hayatı, karakter yapısı, ileri sürdüğü fikirler ve bu fikirlerin özgünlüğü, İmam Cafer es-Sadık ve oğlu İsmail ile olan ilişkileri, ölümünden sonra fırka içerisinde meydana gelen bölünmeler ve bu bölünmeler esnasında yeni teşekkül etmek...
DergiPark (Istanbul University), Jun 1, 2010
içerisinden neşet eden, VI. Fatımi Halifesi el-Hâkim bi-Emrillah'ı Tanrı'nın 72. ve son tecelli m... more içerisinden neşet eden, VI. Fatımi Halifesi el-Hâkim bi-Emrillah'ı Tanrı'nın 72. ve son tecelli makamı olarak kabul eden bir fırkadır. Fırkanın asıl kurucusu ve teorisyeni Hamza b. Ali'dir (23 Rebiyülevvel 375/15 Ağustos 985). Fırka başlangıçta gizli bir teşkilatlanma süreci geçirmiştir. Bu süreç, fırkanın kuruluş aşamasında dai olarak hizmet eden Anuştekin ed-Derezî'nin (ed-Dürzî) (v. 411/1020) 408/1017 senesinde insanları Dürzî tevhid akidesine açıkça davet etmesiyle son bulur. Bu sebepledir ki fırka onun ismine nispetle Dürzîlik" olarak isimlendirilmiştir. Dürzîlik, kuruluş aşamasında "Müjdeleme Dönemi", "Açık Davet Dönemi" ve "434/1042 Sonrası Dönem" olmak üzere 3 aşama geçirmiştir. Müjdeleme dönemi, davetin ilk nüvelerinin atıldığı, 408/1017 öncesi dönemdir. İsmailiyye fırkasının gizli teşkilatlanma ve taraftar toplama metodunun benimsendiği bu dönemle ilgili bilgiler yalnızca Dürzî âlimler tarafından kaleme alınan Muhtasaru'l-Beyân ve Umdetü'l-Ârifin gibi bazı yazmalarda mevcuttur ve oldukça sınırlıdır. 1 Açık davet dönemi ise Anuştekin ed-Derezî'nin 408/1017 senesinde Dürzî tevhid akidesini açıkça ilan ederek insanları bu akideye imana davet etmesiyle başlar ve Muktena Bahauddin'in 434/1042 senesinde davete giriş çıkışları kapayarak gaybete girmesiyle sona erer. 434/1042 sonrası dönemde ise Dürzîlik, Resâilü'l-Hikme mecmuası içerisinde yer alan öğretilerin akidevi esas olarak kabul edildiği, müjdeleme ve açık davet dönemlerinde davete icabet edenler haricinde fırkaya kimsenin kabul edilmediği, aynı şekilde fırkadan ayrılmanın yasaklandığı, içe kapalı bir fırka hüviyetine bürünmüştür. Davetin kuruluş aşamalarında "sırrîlik" prensibine riayet edildiği görülmektedir. Müjdeleme döneminde gerek teşkilatlanma ve gerekse akidenin halk arasında yayılmasında katı bir gizlilik esası tatbik edilmiştir. Açık davet döneminde
Necmettin Erbakan üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi, Aug 1, 2011
Türk İslam Medeniyeti Akademik Araştırmalar Dergisi, 2020
Marife Dini Araştırmalar Dergisi, 2015
Ebu'l-Hattab el-Esedi İmamiyye Şia'sının altıncı imamı Cafer es-Sadık'ın fanatik bir ... more Ebu'l-Hattab el-Esedi İmamiyye Şia'sının altıncı imamı Cafer es-Sadık'ın fanatik bir taraftarıdır. Cafer es-Sadık ve ondan önce gelen bütün imamlara tanrısallık atfetmesi sebebiyle İmam Cafer tarafından topluluğundan uzaklaştırılmıştır. Nusayri ve Orta Asya İsmailileri tarafından kutsallık atfedilen Ebu'l-Hattab ve Hattabiyye fırkasının İslam Mezhepleri Tarihi açısından en önemli özelliği bazı kaynaklarda "öz İsmaililik" olarak nitelendirilmesidir. Bu yönüyle Hattabiyye, İsmailiyye fırkasının kökeni olarak takdim edilmiştir. Ancak bu durumun fikri açıdan mı yoksa diğer faktörler sebebiyle mi olduğu hususu net olarak ortaya konulmamıştır. Bu araştırmamızda belirtilen hususun netliğe kavuşturulması için Ebu'l-Hattab'ın hayatı, karakter yapısı, ileri sürdüğü fikirler ve bu fikirlerin özgünlüğü, İmam Cafer es-Sadık ve oğlu İsmail ile olan ilişkileri, ölümünden sonra fırka içerisinde meydana gelen bölünmeler ve bu bölünmeler esnasında yeni teşekkül etmek...
Bir dini benimseyen her insanin, inandigi dine bakis acisi farklilik arz eder. Kisinin dogup buyu... more Bir dini benimseyen her insanin, inandigi dine bakis acisi farklilik arz eder. Kisinin dogup buyudugu aile ortami, icerisinde yetistigi toplumsal yapi, sahip oldugu ilmi birikim, kultur seviyesi vb. pek cok etken bu farkliliklari ortaya cikarir. Temel ilkelerde ayni dusunen insanlar bir araya gelerek mezhep, tarikat, cemaat vb. dini toplumlasal yapilar icerisinde kendilerine yer edinirler. Hamza Nigari’yi de bu cercevede degerlendirmek gerekir. Nitekim o, Hz. Ali neslinden gelen, buyuk dedeleri Hicri I veya II. yuzyillarda Hicaz’dan Azerbeycan/ Karabag’a hicret eden, burada Musluman Turk kulturu icerisinde dogup buyuyen ardindan Anadolu’ya goc ederek buranin kultur havzasina etki eden ve etkilenen bir kisidir. Yine Karabag’da Islami ilimleri ogrenen ardindan Naksibendi Tarikatinin Halidiye koluna intisab eden bir mutasavviftir. Bu yonuyle Hamza Nigari, Sunni bir mutasavvif olarak karsimiza cikmaktadir. Bununla birlikte onun eserlerinde Hallac-i Mansur’u ovmesi, Naksi/Halidi olmasina...
tayli ve doyurucu bir sekilde ortaya konulmaktadir. Bu bolumde oncelikle Islam Mezhepleri Tarihi&... more tayli ve doyurucu bir sekilde ortaya konulmaktadir. Bu bolumde oncelikle Islam Mezhepleri Tarihi'nin tarifi, konusu, gayesi, diger ilimlerle ilgisi, bu bilim dalinda kullanilan makale, mezhep, firka, millet, nihle, heva terimleri- nin anlamlari verilmistir. Ardindan Islam Mezhepleri Tarihi'nin kaynaklari once Makâlât, Firak, Milel ve Nihal literaturu olmak uzere uc ana baslik al- tinda incelenmis ve sonunda ise bu bilim dalinin klasik kaynaklarinin onde gelenleri hakkinda kisaca bilgiler verilmistir. Giris bolumunde son olarak mezheplerin dogusunu hazirlayan onemli olaylar dort baslik (vasiyet, hilafet, Ebu Bekir-Omer-Osman devri olaylari ve Ali devri olaylari) altinda kisaca ele alinmistir. Giris bolumunun sonunda yer alan Mezhep Kavrame/a ilgili Du
Bu calismada Turkiye'de Islam Mezhepleri alaninda yapilan kitap ve tez bazli bilimsel calisma... more Bu calismada Turkiye'de Islam Mezhepleri alaninda yapilan kitap ve tez bazli bilimsel calismalarin, ulasilabildigi kadariyla bir bibliyografyasi olusturulmaya gayret edilmistir. Eser seciminde konu ve nitelik kapsami esnek tutularak itikâdi mezhepler ile dolayli ilgili olanlar da bibliyografyaya dahil edilmistir
Marife Dini Araştırmalar Dergisi, Dec 31, 2019
Öz Şiilik, Raşid Halifeler döneminde meydana gelen İmamet tartışmalarının akidevi boyuta taşınmas... more Öz Şiilik, Raşid Halifeler döneminde meydana gelen İmamet tartışmalarının akidevi boyuta taşınmasıyla ortaya çıkmıştır. Şii fırkaların İmamet meselesinde ortaya koyduğu itikadi ilkeler diğer dini yorumlarının dayanak noktasını oluşturmuştur. Bununla birlikte, Şia'nın klasik kaynaklarında yer alan bilgiler, On İki İmam dönemimde ortaya çıkan Şii fırkaların İmamet doktrinlerinde sürekli bir değişim yaşandığını göstermektedir. Araştırmamızda bu değişimlerin nedenleri ve sonuçları analiz edilmiştir. Makalede incelenen prensiplerin ortaya çıkmasının ve Şii imamet nazariyesine dahil edilmesinin sebepleri olarak şu hususlar tespit edilmiştir: siyasi bir konu olan İmamet meselesinin teolojik boyuta yükseltilmesine yöneltilen eleştirilere karşı İmamların gerekliliğini kesin bir dille vurgulamak ihtiyacı, İmamların ve Vasilerin kişisel durumlarında daha önce belirlenen prensiplere muhalif gelişmelerin olması, aynı anda ortaya çıkan birden fazla İmamet iddialarının toplumu bölmesinin önüne geçmek isteği ve kişisel menfaatler. Buradan hareketle, Şii İmamet nazariyesinin oluşum sürecinde sosyal, politik ve kişisel etmenlerin önemli bir etkiye sahip olduğu neticesine ulaşılmıştır.
Muhtâr es-Saka i hayatini, belirledigi siyasi hede leri dogrultusunda mucadelelerle gecirmis biri... more Muhtâr es-Saka i hayatini, belirledigi siyasi hede leri dogrultusunda mucadelelerle gecirmis birisidir. Bu hede lerine ulasabilmek icin Medain’de Osmanci, Kufe’de Turabi, Mekke’de Zubeyri olmustur. Son olarak ise Muhammed b. el-Hane iyye’nin imâmetini ilan ederek Kufe’de isyan hareketini baslatmistir. Bu isyan neticesinde yaklasik iki yil sureyle Emevi Devleti icerisinde Kufe merkezli bir yonetim tesis etmistir. Islam Mezhepleri Tarihi acisindan Muhtâr es-Saka i’nin onemi, Ibnu’l-Hane iyye’nin imâmeti, mehdiligi ve vasiligi gibi ilerleyen surecte Keysâniyye firkasinin temel akidelerini olusturan kavramlarin ilk olarak onun tarafindan dillendirilmis olmasidir. Bununla birlikte kavramlarin genel Şii akidesindeki anlamlariyla kullanilip kullanilmadigi hususunda farkli gorusler ileri surulmustur. Bu makalede ilk Keysâni fikirlerin ortaya cikis sebepleri ve kavramlar uzerindeki tartismalar Muhtâr es-Sakafi’nin hayati cercevesinde incelenecektir
Türk İslam Medeniyeti Akademik Araştırmalar Dergisi, 2012
Hitit Universitesi Ilahiyat Fakultesi ve Corum Belediye Baskanliginin birlikte organize ettigi “O... more Hitit Universitesi Ilahiyat Fakultesi ve Corum Belediye Baskanliginin birlikte organize ettigi “Ortadogu’nun Gelecegi Acisindan Şii-Sunni Iliskileri” Sempozyumu 27-28 Eylul 2013 tarihlerinde Hitit Universitesi Ilahiyat Fakultesinin ev sahipliginde yapildi. Sempozyumda 19. asirdan itibaren Şii-Sunni iliskileri, yeni Ortadogu’da mezhepsel iliskiler ve guncel mezhep tartismalari muzakere edildi...
e-Makalat Mezhep Araştırmaları Dergisi, 2015
Goruslerin ilk ortaya ciktigi donem olmasi sebebiyle tesekkul surecleri butun firkalar icin oneml... more Goruslerin ilk ortaya ciktigi donem olmasi sebebiyle tesekkul surecleri butun firkalar icin onemlidir. Ancak Durzilik, Nusayrilik, Ismaililik gibi sirriligi (gizliligi) temel inanc haline getiren firkalar icin bu donem daha da onem arz etmektedir. Bu firkalar ogretileri geregi kuruculari tarafindan yazilmis olan eserleri agyardan (firka disi kisilerden) gizlemeyi temel akidevi bir esas haline getirmeleri sebebiyle gerek inanc ve gerekse tarihsel surecleriyle ilgili bilgiler cogunlukla halk arasinda dolasan dedikodulardan ibarettir. Bu noktada firkanin ayirici akidelerinin acikca ilan edildigi ilk donemin detaylica incelenmesi ilerleyen sureclerde koyu bir gizlilige burunen bu firkalarin temel akideleri ve bu akidelerin tarihsel surec icerisinde gecirdikleri degisimlerin daha net bir sekilde ortaya konulmasi acisindan oldukca onem arz etmektedir. Bu cerceve arastirmamizda, gunumuzde basta Orta Dogu ulkeleri olmak uzere Avrupa, Latin Amerika, ABD gibi ulkelerde varliklarini devam ettiren ve sirrilik prensibi buyuk oranda muhafaza eden Durzi firkasinin tesekkul sureci ayrintili bir sekilde incelenecektir.
Marife Dini Araştırmalar Dergisi, Sep 30, 2010
Resailü'l-Hikme, Dürzî fırkası tarafından içerisinde herhangi bir hata ve yanlışlığın bulunma... more Resailü'l-Hikme, Dürzî fırkası tarafından içerisinde herhangi bir hata ve yanlışlığın bulunmadığına inanılan risalelerden meydana gelen bir koleksiyondur. 1017 senesinde tarih sahnesine çıkan fırkanın ezoterik bir yapıya sahip olması, bu metinlerin uzun müddet özel mahfillerde gizlenmesine sebep olmuştur. Resailü'l-Hikme metinleri ilk defa XVIII. yüzyıl başlarında, Fransa Kralı XIV. Louis'e hediye edilen risale nüshalarıyla ortaya çıkmıştır. Risalelerin ortaya çıkmasıyla birlikte, özellikle Avrupa'da, fırkanın öğretileriyle ilgili ilmi çalışmalar yapılmaya başlanmıştır.<br>Resailü'l-Hikme mecmuası 111 risaleden meydana gelmektedir. Bu risalelerin bilinen yazarları Hamza b. Ali, İsmail et-Temimi, Muktena Bahauddin ve Lahik'tir. Mecmua içerisinde Lahik tarafından yazılan yalnızca bir risale bulunmaktadır. Mürted bir dai olan Lahik'in yazmış olduğu bir risalenin Resailü'l-Hikme koleksiyonu içerisinde bulunması dikkat çekici bir husustur. Mecmua içe...
Uploads
Books by Aytekin Şenzeybek
Çorum Belediyesi’nin desteğiyle 27-29 Eylül 2013’te düzenlediğimiz “Ortadoğu’nun Geleceği Açısından Şiî-Sünnî ilişkileri” sempozyumu, meseleleri ele alış tarzı ve olaylara yaklaşım biçimi de dikkate alındığında, Türkiye’de, hatta tüm İslâm dünyasında eksikliği hissedilen çok önemli bir projedir. Sempozyumda ele alınan konular ve katılımcı bilim insanları, tertip heyeti tarafından seçilerek uzun süreli bir hazırlık aşaması sonucunda oluşturulmuştur.
Sempozyum oturumları ve tebliğ başlıkları, birbirini tamamlayan konulardan seçilmiş olup meseleyi çok boyutlu bir şekilde yansıtacak tarzda belirlenmiştir. Konular kronolojik sıraya uygun bir şekilde ele alınmış ve ilk olarak Şiî-Sünnî ilişkilerinin tarihî arka plânı üzerinde durulmuştur. Ardından meselenin teolojik zemininin ele alındığı ikinci oturuma geçilmiş ve bu çerçevede Şiî-Sünnî ilişkilerinde belirleyici olan etkenler enine boyuna tartışılmıştır. Tarihsel süreç bu şekilde genişçe ele alındıktan sonra, üçüncü oturumda meselenin yakın tarihle ilgili bağlantısı oluşturulmaya çalışılmıştır. Bu çerçevede İran Devrimi başta olmak üzere günümüz mezhep ilişkilerine ışık tutacak bazı çok önemli olaylar değerlendirilmiştir. Sempozyumun ağırlık kısmını oluşturan günümüzle ilgili bölümlere gelindiğinde ise ilk olarak Ortadoğu’nun mezhep haritası masaya yatırılmış, sonra da özellikle Körfez Krizi gibi olayların, başta Sünnîlik ve Şiîlik meseleleri olmak üzere Ortadoğu’da yol açtığı etkiler üzerinde durulmuştur. Yine bu çerçevede günümüz Ortadoğu’sunda etkin olan belli başlı mezhep hareketleri ayrıntılı olarak ele alınmıştır.
Papers by Aytekin Şenzeybek
Çorum Belediyesi’nin desteğiyle 27-29 Eylül 2013’te düzenlediğimiz “Ortadoğu’nun Geleceği Açısından Şiî-Sünnî ilişkileri” sempozyumu, meseleleri ele alış tarzı ve olaylara yaklaşım biçimi de dikkate alındığında, Türkiye’de, hatta tüm İslâm dünyasında eksikliği hissedilen çok önemli bir projedir. Sempozyumda ele alınan konular ve katılımcı bilim insanları, tertip heyeti tarafından seçilerek uzun süreli bir hazırlık aşaması sonucunda oluşturulmuştur.
Sempozyum oturumları ve tebliğ başlıkları, birbirini tamamlayan konulardan seçilmiş olup meseleyi çok boyutlu bir şekilde yansıtacak tarzda belirlenmiştir. Konular kronolojik sıraya uygun bir şekilde ele alınmış ve ilk olarak Şiî-Sünnî ilişkilerinin tarihî arka plânı üzerinde durulmuştur. Ardından meselenin teolojik zemininin ele alındığı ikinci oturuma geçilmiş ve bu çerçevede Şiî-Sünnî ilişkilerinde belirleyici olan etkenler enine boyuna tartışılmıştır. Tarihsel süreç bu şekilde genişçe ele alındıktan sonra, üçüncü oturumda meselenin yakın tarihle ilgili bağlantısı oluşturulmaya çalışılmıştır. Bu çerçevede İran Devrimi başta olmak üzere günümüz mezhep ilişkilerine ışık tutacak bazı çok önemli olaylar değerlendirilmiştir. Sempozyumun ağırlık kısmını oluşturan günümüzle ilgili bölümlere gelindiğinde ise ilk olarak Ortadoğu’nun mezhep haritası masaya yatırılmış, sonra da özellikle Körfez Krizi gibi olayların, başta Sünnîlik ve Şiîlik meseleleri olmak üzere Ortadoğu’da yol açtığı etkiler üzerinde durulmuştur. Yine bu çerçevede günümüz Ortadoğu’sunda etkin olan belli başlı mezhep hareketleri ayrıntılı olarak ele alınmıştır.