Conference Presentations by Recep Büyüktolu
Köy enstitüleri Cumhuriyet Türkiye'sinin değerlerini ülkenin en ücra köşelerine kadar ulaştıran, ... more Köy enstitüleri Cumhuriyet Türkiye'sinin değerlerini ülkenin en ücra köşelerine kadar ulaştıran, köylüleri yeni rejimle buluşturan, kaynaştırmayı ve kırsal kalkınmayı amaçlayan önemli bir eğitim hamlesidir. Köylerde ihtiyaç duyulan öğretim faaliyetlerinin yanı sıra taşradaki yaşamı kolaylaştıracak ekonomik, sosyal ve kültürel faaliyetleri modern ve evrensel bir bilinçle gerçekleştirme, geliştirme düşüncesinin ürünüdür. 1939 yılında toplanan Birinci Maarif Şurası'nda alınan kararların ardından köy enstitüleri, ilk olarak 17 Nisan 1940 tarihinde açılmıştır. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün ve Cumhuriyet Halk Partisi iktidarının özel önem verdiği bu okullar Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'in bakanlığı döneminde faaliyetlerine başlamış olsa da okulların mimarı İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç'tur. İlerleyen yıllarda bu okulların sayısı 21'e ulaşmıştır. Beş yıllık bir eğitim öğretim süresine sahip bu okullarda uygulanan müfredat; kültür dersleri, tarım dersleri ile uygulamaları, teknik dersler ile uygulamaları, müzik ve folklor uygulamaları gibi çalışmalardan oluşmaktaydı. Faaliyetleri ve mezunları üzerine zaman zaman büyük tartışmaların yaşandığı bu okullar Celal Bayar'ın cumhurbaşkanlığı ve Demokrat Parti iktidarı döneminde, 1954 yılında, ilk öğretmen okullarına dönüştürülerek kapatılmıştır. Çalışmada 1930'lu yılların ilk yarısında tartışılmaya başlanan ve 1940-1954 yılları arasında Türkiye'nin pek çok yerinde eğitim ve öğretim faaliyetlerini sürdüren köy enstitülerinin açılması, teşkilatlanması, yaşanan aksaklıkların giderilmesi ve bu okulların kapatılması gibi gerekçelerle Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılan yasal düzenlemelere yer verilmiştir.
3RD INTERNATIONAL CONGRESS OF AZERBAIJAN'S FOUNDER HEYDAR ALIYEV ON THE 100TH ANNIVERSARY OF HIS BIRTH, 2023
Kardeş ülke olarak görülen Azerbaycan’da yaşanan gelişmeler Türkiye’de ilgiyle takip edilmiştir.1... more Kardeş ülke olarak görülen Azerbaycan’da yaşanan gelişmeler Türkiye’de ilgiyle takip edilmiştir.1993 yılında yapılan ve Haydar Aliyev’in Azerbaycan Cumhuriyeti’nin 3. Cumhurbaşkanı seçildiği seçim Azerbaycan halkı için önemli olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları içinde son derece önemli görülmüştür. Kardeş iki ülkenin siyasi, sosyal, askeri, ekonomik ve kültürel ilişkilerinin seyri açısından son derece önemli olan bu seçim ve Haydar Aliyev’in cumhurbaşkanı seçilmesi Türkiye basınında oldukça geniş yankı bulmuştur. Seçim sonuçları tebrik edilmiş ve bu sonuçların Türkiye Cumhuriyeti ve Azerbaycan arasındaki ilişkilere nasıl etki edebileceğine yönelik tahminler yapılmıştır. Gazetelerde bu konuda çok sayıda haber ve köşe yazısı yer almıştır. Çalışmamızda Türkiye basınının önde gelen Milliyet, Sabah, Hürriyet, Türkiye, Milli Gazete ve Ortadoğu gibi pek çok gazetesinde bu konuda yapılmış haber ve yazılmış köşe yazıları değerlendirilecektir ve
çıkarımlar yapılacaktır.
TÜRKİYE YEREL BASINININ GELİŞİMİNE BİR ÖRNEK: OSMANİYE POSTASI, 2023
Yerel basın kuruluşları bulundukları yerleşim alanlarının tarihsel hafızasında ayrı bir yer tutma... more Yerel basın kuruluşları bulundukları yerleşim alanlarının tarihsel hafızasında ayrı bir yer tutmakta ve önem arz etmektedir. Kendi coğrafyalarının siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik özelliklerinin izlerini belirgin bir şekilde yansıtırlar. Osmaniye ilinin yerel basını denildiğinde akla gelen isimlerin başında Osmaniye Postası gazetesi gelmektedir. Gazeteyi şehirde yayımlanan diğer yerel gazetelerden farklı kılan pek çok husus bulunmaktadır. Osmaniye Postası şehrin ilk gazetesi olmamakla birlikte, sayfalarına ulaşabildiğimiz şehrin en erken tarihli gazetesidir. Gazete aynı zamanda ulaşabildiğimiz kaynaklardan yaptığımız çıkarımlara göre Latin Alfabesiyle yayımlanan ilk Osmaniye gazetesidir. Bazı eksik sayıları olmakla birlikte 1954-1964 yılları arasında yayın yapmış olan gazetenin sayılarının büyük bir çoğunluğuna ulaşılmış ve incelenmiştir. Osmaniye’de yerel basınla ilgili bilimsel çalışmaların yok denecek kadar az olması ve mevcut bilgilerin güvenirliliği noktasında duyulan şüpheler dolayısıyla eserin hazırlanmasında oldukça hassas ve temkinli hareket edilmiştir. Yapılan araştırma ve incelemeler sonucunda Osmaniye Postası gazetesine dair, çoğunlukla sözlü kaynaklardan yararlanılarak oluşturulmuş bilgilerde önemli eksiklikler ya da yanlışlıklar olduğu görülmüştür. Gazetenin adı dışındaki imtiyaz sahibi, yayınlanmaya başladığı yıl, yayımlanma aralığı, basıldığı yer, imtiyaz sahibi, sorumlu yazı işleri müdürü, sayfa sayısı gibi hususlara dair bu bilgiler bildiri içerisinde açıklığa kavuşturulmuş ve belgelere dayalı olarak ortaya konulmuştur. Ayrıca gazetenin yayımlandığı 1954-1964 yılları arasındaki dönemde Türkiye’de ve Dünya’da yaşanan önemli olaylar ve gelişmelerin yanı sıra verilen yerel haberlerden Osmaniye şehri ve halkının beklentileri, sosyokültürel yapısı, ekonomik ihtiyaçları, idari durumu, eğitim işleri gibi birçok konuda önemli bilgilere de eserde yer verilmiştir.
Türk. milleti. İstiklal. Harbi. ile. vatanını. işgale. kalkışan. emperyalist. güçlere. karşı. çet... more Türk. milleti. İstiklal. Harbi. ile. vatanını. işgale. kalkışan. emperyalist. güçlere. karşı. çetin. bir. mücadele. vermiştir.. Bu. mücadele. Osmanlı. İmparatorluğu'nun. özünü.oluşturan.Türk.unsurunu.ve.onun.vatanını.kurtarma.ve.koruma.mücadelesidir 2 ..Kuvay-ı.milliye.adı.ile.doğan.bu.hareket.halkın.kendi.içgüdüsünden. kaynaklanan.bir.savunma.hareketidir 3 ..Bağımsızlığına.düşkün.olan.ve.tarih.boyunca.da.bunu.korumaya.önem.vermiş.olan.Türk.milleti,.esarete.karşı.her.dönemde.direnmiş.ve.daha.önce.birçok.kez.gösterdiği.mücadelenin.bir.benzerini. de.Anadolu'nun.işgali.sürecinde.göstermiştir..
Celal Bayar is an important politician and bureaucrat who came to prominence during the latter st... more Celal Bayar is an important politician and bureaucrat who came to prominence during the latter stages of the Ottoman State and served during the foundation process of the Turkish Republic. He took part in the struggles during the War of Independence to ensure the independence of his nation. He is an outstanding states man who served effectively during the foundation and the planning of the institutions of the Turkish State; before being elected to serve as a minister, prime minister and as a president. He played an important role in shaping the economy policies observed by the newly founded Turkish State led by Mustafa Kemal Atatürk. His services to his country were not acknowledged only domestically but he was applauded in an international level too. In 1952, Denmark's first national encyclopaedia Salmonsen Konversations Leksikon allocated apart to influential Turkish politician and states man Celal Bayar, describing his life and activities. This current study will address the politic and economic activities of Celal Bayar under the light shed by this encyclopaedia and also address the importance of such importance being published Salmonsen Konversations Leksikon.
Celal Bayar is an important politician and bureaucrat who came to prominence during the latter st... more Celal Bayar is an important politician and bureaucrat who came to prominence during the latter stages of the Ottoman State and served during the foundation process of the Turkish Republic. He took part in the struggles during the War of Independence to ensure the independence of his nation. He is an outstanding states man who served effectively during the foundation and the planning of the institutions of the Turkish State; before being elected to serve as a minister, prime minister and as a president. He played an important role in shaping the economy policies observed by the newly founded Turkish State led by Mustafa Kemal Atatürk. His services to his country were not acknowledged only domestically but he was applauded in an international level too. In 1952, Denmark's first national encyclopaedia Salmonsen Konversations Leksikon allocated apart to influential Turkish politician and states man Celal Bayar, describing his life and activities. This current study will address the politic and economic activities of Celal Bayar under the light shed by this encyclopaedia and also address the importance of such importance being published Salmonsen Konversations Leksikon.
9. ATATÜRK KONGRESİ, 2021
Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’nda yenilmesinin ve
Mondros Mütarekesi’ni imzalamasının ... more Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’nda yenilmesinin ve
Mondros Mütarekesi’ni imzalamasının ardından toprakları işgale uğramış
Hatay’ın Dörtyol ilçesinden başlamış ve tüm Anadolu’ya yayılmıştı.
Türk milleti bu işgallere karşı Mustafa Kemal Paşa öncülüğünde
dünyanın önde gelen emperyalist güçlerine karşı bağımsızlığını koruma
mücadelesi vermişti. Osmanlı Devleti’nin ayakta kalamayacağının
belirgin bir şekilde anlaşıldığı bu dönemde Ankara’da TBMM’nin
açılmasıyla yeni bir Türk Devletinin temelleri de atılmıştı. Milli Mücadele’nin
bu en zor ve hayati derecede önemli yıllarında TBMM’nin
karşılaştığı en büyük sıkıntılardan biri de şüphesiz muhtelif gerekçelerle
Anadolu’nun hemen hemen her bölgesinde yaşanan iç isyanlardı.
Milli birlik ve beraberliğe en fazla ihtiyaç duyulduğu dönemde TBMM
bir yandan emperyalist güçlere karşı mücadele ederken bir yandan da
muhtelif gerekçelerle başlayan iç isyanlarla uğraşmak zorunda kalmıştı.
İsyanlara çoğunlukla İngilizler tarafından desteklenen bölücü
ve ayrılıkçı çevrelerin de katılmasıyla, sorun TBMM yönetimi için en
öncelikli konu haline gelmişti. Bu isyanlardan bazılarının Milli Mücadele’nin
kalbi sayılan Ankara’nın hemen yanı başında yaşanması tehlikenin
boyutlarını göstermesi bakımından önemlidir. Fakat alınan
tedbirler ve mücadelede gösterilen kararlılık sayesinde bu isyanlar
bastırılmıştır. İsyanları bastırmak için askeri birlikler sevk eden ve adli
tedbirler alan TBMM aynı zamanda olaylarla ilgili resmi kurumlardabilgi talebinde bulunmuştur. Araştırmamızda TBMM’nin talebi üzerine
Dahiliye Vekaleti ile Erkan-ı Harbiye Vekaleti tarafından hazırlanan
isyanların nasıl başladığı ve hangi mıntıkalara kadar yayıldığını
anlatan iki rapor ve bir kroki değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: İç İsyanlar, TBMM, Dahiliye, Erkan-ı Harbiye,
Raporlar, Kroki.
CUMHURİYET DEVRİNİN BİR SERHAT VİLAYETİ HAKKÂRİ ULUSLARARASI SEMPOZYUMU, 2019
Bayramlar, anma günleri ve törenleri halkın ortak değerler etrafında
kenetlenmesini sağlayan, gün... more Bayramlar, anma günleri ve törenleri halkın ortak değerler etrafında
kenetlenmesini sağlayan, günlerdir. Ülkelerdeki egemen siyasi
güçler tarafından siyasi, sosyal veya dini gerekçelerle bu tür etkinlikler
özellikle de milli gün ve bayramlar desteklenmiş ve katılım teşvik edilmiştir.
Milli gün, milli bayram kavramları gerçek anlamını Türkiye
Cumhuriyeti’nde bulmuş ve milli kimlik oluşturma düşüncesiyle birçok
resmi bayram kutlamaları ve anma törenleri yapılmıştır. Bunlardan
biri de 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenleridir. Törenlerdeki
katılım ve coşku, yeni rejimin halk tarafından ne ölçüde benimsendiğinin
göstergesi olarak görüldüğünden kutlamaların ülke genelinde
yapılmasına ve halkın katılımının yoğun olmasına özen gösterilmiştir.
Araştırmamızda Türkiye’nin güneydoğusunda, en uçta bir serhat vilayeti
olan ve Türkiye-İran-Irak sınırlarının kesiştiği stratejik bir noktadaki
Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde1940 ve 1941 yılları arasında
gerçekleştirilen Cumhuriyet Bayramı kutlamaları ele alınmıştır. Tebliğimizde
kutlamalar öncesinde yapılan hazırlıklar, tören programı ve
içerisinde yer alan etkinlikler, törene katılan önemli isimler ve bunların
yaptıkları konuşmalar, törene katılan asker-sivil, öğrenci, kamu
personeli ve esnaf teşkilatları gibi halkın farklı kesimlerinin törene
gösterdikleri yoğun ilgi ve katılım değerlendirilmiştir. Farklı dini ve
* Dr. Öğr. Üy., Çankırı Karatekin Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi, Eposta:
rbuyuktolu@karatekin.edu.tr
956 RECEP BÜYÜKTOLU
etnik kimliklere sahip toplulukların yaşadığı, başkent Ankara’ya oldukça
uzak ve siyasal karışıklıklara, isyanlara sahne olan bu coğrafyada
kutlamalar daha bir anlamlı ve önemlidir. Halkın kutlamalara
olan ilgisi hem kurulan yeni Türk devletinin halk üzerindeki otoritesinin
hem de ilan edilen Cumhuriyet rejiminin yöre halkı tarafından
ne düzeyde benimsendiğinin ipuçlarını vermektedir. Ayrıca yapılan
bu törenler Cumhuriyetin ilanının ardından geçen 17 yıllık süreçte
yeni rejimin ve yapılan inkılapların Yüksekova halkı üzerinde oluşturduğu
sosyal ve kültürel etkiyi tespit etmeye de yardımcı olmaktadır.
Cntkiti Xdrnr.kh U itc.it! Iorhhl 6t htstitrk ol So.ial S.i. ..t i' n bir nunl lAptil. \o.otht) h... more Cntkiti Xdrnr.kh U itc.it! Iorhhl 6t htstitrk ol So.ial S.i. ..t i' n bir nunl lAptil. \o.otht) ht.dntio 4t r.ht 4t jou nt. Derginin tara EBSCOHost DOAJ lndex Copernic lnternational DRJI ASOS lndex Scipio Ulrichs Arastirmax Akademik Dizln
I. Uluslararası İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Kongresi, 2018
Abstract
M. Kenan Çığman was a politician who was born in the time of the Ottoman State, educated... more Abstract
M. Kenan Çığman was a politician who was born in the time of the Ottoman State, educated in the One Party period and was a doctor practicing in different parts of the country, and went into politics in the ranks of the Democratic Party at the beginning of the multi-party period. As he felt the deficiency of adequate Islamic publications against the enemy of religion, atheist, Marxist, Darwinist, etc. propagandas that he had been exposed to heavily during his school years, he wanted to fill the deficiency to some extent in his writings, and to lead the people who were in search of. In our paper, the life of M. Kenan Çığman, who was a doctor, a politician and at the same time a man of culture that was mentioned with praise by the writers of Ahmet Kabaklı, Seyfi Orhon and Sabri Karadeniz, and his works named “İnançlar”, “Kaza-Kader Hayır ve Şer”, “Allah Divanında İnsan” and “Allah’ın Varlığının Delilleri” will be evaluated.
Keywords: Çıgman, Beliefs, Destiny, Human, Evidence.
Teaching Documents by Recep Büyüktolu
CUMHURİYET TARİHİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, 2021
Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü tarafından Haziran ve Aralık ... more Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü tarafından Haziran ve Aralık aylarında olmak üzere yılda iki kez yayınlanan yaygın süreli uluslararası hakemli bilimsel bir dergidir. Haziran ve Aralık aylarında yayınlanır. Yayın dili Türkçe ve İngilizce'dir. Bu dergide yayınlanan yazılardaki fikirler yazarlarına aittir. Yazarlar makalelerinde Araştırma ve Yayın Etik İlkeleri'ne uyarlar. Dergiye gönderilen makaleler, Turnitin ve Ithenticate İntihal Kontrol Uygulamaları ile denetlenirler.
Çerkeş Araştırmaları-I, 2021
Ahmet Hamdi Çelen, Milli Mücadele yıllarında Türk basının güçlü ve hür seslerinden biri olmuştur.... more Ahmet Hamdi Çelen, Milli Mücadele yıllarında Türk basının güçlü ve hür seslerinden biri olmuştur. Arkadaşlarıyla kurduğu Açıksöz gazetesiyle Mustafa Kemal Paşa öncülüğünde başlayan Anadolu direnişinin yılmaz savunucularındadır. Daha sonra ülkesine hizmet mücadelesini milletvekili olarak Meclis çatısı altında da sürdürmüş, Cumhuriyetin önemli şahsiyetlerinden biridir.
Köy Kanunu, 2021
Osmanlı Devleti’nde köylerle ilgili birçok yasal düzenleme yapılmıştı ve köyler 1864 tarihli
Vila... more Osmanlı Devleti’nde köylerle ilgili birçok yasal düzenleme yapılmıştı ve köyler 1864 tarihli
Vilayet Nizamnamesi, 1871 tarihli İdare-i Umumiye-i Vilayet Nizamnamesi, 1876 tarihli
Bucakların Yönetimi Hakkındaki Tüzük (İdare-i Nevahi) ve 1913 tarihli İdare-i Umumiye-i Vilayet
Kanunu esas alınarak yönetildi. Türk İstiklal Harbi’nin kazanılmasının ardından Türk milleti ve
Türkiye’nin çağdaş uygarlıklar arasında yerini alabilmesi için her alanda hızlı bir dönüşüm ve
değişim süreci başlatılmıştı. İktisattan, eğitime, bayındırlıktan ziraata kadar pek çok alanda
yaşanan bu modernleşme sürecinde köy ve köylünün kalkındırılması şüphesiz bu sürecin en
önemli kısımlarından birini oluşturdu.
XIX. YÜZYILDA OSMANLI BALKAN VİLAYETLERİNİN GENEL DURUMU, 2021
XVI. yüzyılın ortalarından itibaren eski gücünü kaybetmeye başlayan
Osmanlı Devleti sorunu kendi ... more XVI. yüzyılın ortalarından itibaren eski gücünü kaybetmeye başlayan
Osmanlı Devleti sorunu kendi içindeki çözülmelere bağladı. Bu nedenle
Osmanlı padişahları ve devlet adamları ilk olarak askeri ve mali ıslahatlara yöneldi. Ancak XVIII. yüzyılda Avrupa‘da ortaya çıkan pek çok değişimin Osmanlı üzerindeki etkileri kaçınılmaz oldu. Fransız İhtilali ve Sanayi Devrimi gibi olayların ortaya çıkardığı yenidünya düzeni hem ülkeler genelinde hem de Osmanlı özelinde pek çok problemi beraberinde getirdi. Osmanlı Devleti de bu problemlere karşı çözüm bulmak amacıyla daha kapsamlı ıslahat hareketlerini başlatmak zorunda kaldı. Islahatlar özellikle XIX. yüzyılda uygulama alanı ve kapsamları bakımından en geniş boyutlara ulaştı. Selanik, İşkodra, Kosova, Yanya, Manastır ve Edirne gibi Osmanlı‘nın Balkan vilayetleri yapılan ıslahat çalışmalarından en çok etkilenen bölgeler oldu. Yaşanan savaşlar ve yapılan ıslahatlara bağlı olarak XIX. yüzyıl boyunca Balkan vilayetlerinde idari yapı ve taksimat, nüfus, sosyal ve kültürel hayat, eğitim ve iktisadi hayatta pek çok değişim yaşandı. Çalışmamızda Balkan vilayetlerinde XIX. yüzyıl boyunca yaşanan bu değişme ve gelişmeler değerlendirilmiştir.
Çankırı Araştırmaları Dergisi, 2012
Özet
Bu makalede Türkiye Cumhuriyeti’nin demokrasiye geçiş sürecine şahitlik eden ve bu yolda onu... more Özet
Bu makalede Türkiye Cumhuriyeti’nin demokrasiye geçiş sürecine şahitlik eden ve bu yolda onurlu bir mücadele veren Çankırı milletvekillerinden Kazım Arar’ın hayatı ve parlamenter faaliyetleri anlatılmaktadır. Arar, Türkiye Cumhuriyeti’nde yapılan ilk demokratik seçim olan 1950 milletvekili seçimleriyle oluşan 9. Dönem TBMM’ye milletvekili olarak girmiş, bir süre ayrı kaldığı Meclis’e 1961 yılında 1. Dönem Millet Meclisi Çankırı milletvekili olarak yeniden dönmüştür. Mecliste yer aldığı her iki dönemde de verdiği soru önergeleri ve meclis konuşmaları gibi çalışmalarıyla Meclis’in en renkli simalarından olmuştur. Siyasi faaliyetleri dışında ülkenin muhtelif yerlerinde memur, katip, öğretmen ve gazeteci olarak hizmet etmiştir.
Anahtar Kelimeler: Kazım Arar, Milletvekili, Çankırı, Demokrat Parti, Meclis, Seçim
AN EXTRAORDINARY DEPUTY KAZIM ARAR FROM ÇANKIRI (HIS LIFE AND POLITICAL ACTIVITIES 1902-1977)
Abstract
In this article life and parliamentary activities of one of Çankırı deputies Kazım Arar, who witnessed the process of transition to democracy and struggled honourably in Republic of Turkey, are explained. Arar entered the 9th term of Grand National Assembly of Turkey as a deputy with 1950 parliamentary elections which was the first democratic elections in republic of Turkey. After remained separated for a while from the parliament, he returned the 1st term National Assembly as a deputy for Çankırı in 1961. In both periods when he was in parliament he was one of the most colourful personalities of the parliament with such activities as parliamentary questions and parliamentary speeches. Apart from his political activities, he served in various parts of the country as an officer, a clerk, a teacher and a journalist.
Key Words: Kazım Arar, Parliamentarian, Çankırı, Democratic Party, Parliament, Election.
Uploads
Conference Presentations by Recep Büyüktolu
çıkarımlar yapılacaktır.
Mondros Mütarekesi’ni imzalamasının ardından toprakları işgale uğramış
Hatay’ın Dörtyol ilçesinden başlamış ve tüm Anadolu’ya yayılmıştı.
Türk milleti bu işgallere karşı Mustafa Kemal Paşa öncülüğünde
dünyanın önde gelen emperyalist güçlerine karşı bağımsızlığını koruma
mücadelesi vermişti. Osmanlı Devleti’nin ayakta kalamayacağının
belirgin bir şekilde anlaşıldığı bu dönemde Ankara’da TBMM’nin
açılmasıyla yeni bir Türk Devletinin temelleri de atılmıştı. Milli Mücadele’nin
bu en zor ve hayati derecede önemli yıllarında TBMM’nin
karşılaştığı en büyük sıkıntılardan biri de şüphesiz muhtelif gerekçelerle
Anadolu’nun hemen hemen her bölgesinde yaşanan iç isyanlardı.
Milli birlik ve beraberliğe en fazla ihtiyaç duyulduğu dönemde TBMM
bir yandan emperyalist güçlere karşı mücadele ederken bir yandan da
muhtelif gerekçelerle başlayan iç isyanlarla uğraşmak zorunda kalmıştı.
İsyanlara çoğunlukla İngilizler tarafından desteklenen bölücü
ve ayrılıkçı çevrelerin de katılmasıyla, sorun TBMM yönetimi için en
öncelikli konu haline gelmişti. Bu isyanlardan bazılarının Milli Mücadele’nin
kalbi sayılan Ankara’nın hemen yanı başında yaşanması tehlikenin
boyutlarını göstermesi bakımından önemlidir. Fakat alınan
tedbirler ve mücadelede gösterilen kararlılık sayesinde bu isyanlar
bastırılmıştır. İsyanları bastırmak için askeri birlikler sevk eden ve adli
tedbirler alan TBMM aynı zamanda olaylarla ilgili resmi kurumlardabilgi talebinde bulunmuştur. Araştırmamızda TBMM’nin talebi üzerine
Dahiliye Vekaleti ile Erkan-ı Harbiye Vekaleti tarafından hazırlanan
isyanların nasıl başladığı ve hangi mıntıkalara kadar yayıldığını
anlatan iki rapor ve bir kroki değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: İç İsyanlar, TBMM, Dahiliye, Erkan-ı Harbiye,
Raporlar, Kroki.
kenetlenmesini sağlayan, günlerdir. Ülkelerdeki egemen siyasi
güçler tarafından siyasi, sosyal veya dini gerekçelerle bu tür etkinlikler
özellikle de milli gün ve bayramlar desteklenmiş ve katılım teşvik edilmiştir.
Milli gün, milli bayram kavramları gerçek anlamını Türkiye
Cumhuriyeti’nde bulmuş ve milli kimlik oluşturma düşüncesiyle birçok
resmi bayram kutlamaları ve anma törenleri yapılmıştır. Bunlardan
biri de 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenleridir. Törenlerdeki
katılım ve coşku, yeni rejimin halk tarafından ne ölçüde benimsendiğinin
göstergesi olarak görüldüğünden kutlamaların ülke genelinde
yapılmasına ve halkın katılımının yoğun olmasına özen gösterilmiştir.
Araştırmamızda Türkiye’nin güneydoğusunda, en uçta bir serhat vilayeti
olan ve Türkiye-İran-Irak sınırlarının kesiştiği stratejik bir noktadaki
Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde1940 ve 1941 yılları arasında
gerçekleştirilen Cumhuriyet Bayramı kutlamaları ele alınmıştır. Tebliğimizde
kutlamalar öncesinde yapılan hazırlıklar, tören programı ve
içerisinde yer alan etkinlikler, törene katılan önemli isimler ve bunların
yaptıkları konuşmalar, törene katılan asker-sivil, öğrenci, kamu
personeli ve esnaf teşkilatları gibi halkın farklı kesimlerinin törene
gösterdikleri yoğun ilgi ve katılım değerlendirilmiştir. Farklı dini ve
* Dr. Öğr. Üy., Çankırı Karatekin Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi, Eposta:
rbuyuktolu@karatekin.edu.tr
956 RECEP BÜYÜKTOLU
etnik kimliklere sahip toplulukların yaşadığı, başkent Ankara’ya oldukça
uzak ve siyasal karışıklıklara, isyanlara sahne olan bu coğrafyada
kutlamalar daha bir anlamlı ve önemlidir. Halkın kutlamalara
olan ilgisi hem kurulan yeni Türk devletinin halk üzerindeki otoritesinin
hem de ilan edilen Cumhuriyet rejiminin yöre halkı tarafından
ne düzeyde benimsendiğinin ipuçlarını vermektedir. Ayrıca yapılan
bu törenler Cumhuriyetin ilanının ardından geçen 17 yıllık süreçte
yeni rejimin ve yapılan inkılapların Yüksekova halkı üzerinde oluşturduğu
sosyal ve kültürel etkiyi tespit etmeye de yardımcı olmaktadır.
M. Kenan Çığman was a politician who was born in the time of the Ottoman State, educated in the One Party period and was a doctor practicing in different parts of the country, and went into politics in the ranks of the Democratic Party at the beginning of the multi-party period. As he felt the deficiency of adequate Islamic publications against the enemy of religion, atheist, Marxist, Darwinist, etc. propagandas that he had been exposed to heavily during his school years, he wanted to fill the deficiency to some extent in his writings, and to lead the people who were in search of. In our paper, the life of M. Kenan Çığman, who was a doctor, a politician and at the same time a man of culture that was mentioned with praise by the writers of Ahmet Kabaklı, Seyfi Orhon and Sabri Karadeniz, and his works named “İnançlar”, “Kaza-Kader Hayır ve Şer”, “Allah Divanında İnsan” and “Allah’ın Varlığının Delilleri” will be evaluated.
Keywords: Çıgman, Beliefs, Destiny, Human, Evidence.
Teaching Documents by Recep Büyüktolu
Vilayet Nizamnamesi, 1871 tarihli İdare-i Umumiye-i Vilayet Nizamnamesi, 1876 tarihli
Bucakların Yönetimi Hakkındaki Tüzük (İdare-i Nevahi) ve 1913 tarihli İdare-i Umumiye-i Vilayet
Kanunu esas alınarak yönetildi. Türk İstiklal Harbi’nin kazanılmasının ardından Türk milleti ve
Türkiye’nin çağdaş uygarlıklar arasında yerini alabilmesi için her alanda hızlı bir dönüşüm ve
değişim süreci başlatılmıştı. İktisattan, eğitime, bayındırlıktan ziraata kadar pek çok alanda
yaşanan bu modernleşme sürecinde köy ve köylünün kalkındırılması şüphesiz bu sürecin en
önemli kısımlarından birini oluşturdu.
Osmanlı Devleti sorunu kendi içindeki çözülmelere bağladı. Bu nedenle
Osmanlı padişahları ve devlet adamları ilk olarak askeri ve mali ıslahatlara yöneldi. Ancak XVIII. yüzyılda Avrupa‘da ortaya çıkan pek çok değişimin Osmanlı üzerindeki etkileri kaçınılmaz oldu. Fransız İhtilali ve Sanayi Devrimi gibi olayların ortaya çıkardığı yenidünya düzeni hem ülkeler genelinde hem de Osmanlı özelinde pek çok problemi beraberinde getirdi. Osmanlı Devleti de bu problemlere karşı çözüm bulmak amacıyla daha kapsamlı ıslahat hareketlerini başlatmak zorunda kaldı. Islahatlar özellikle XIX. yüzyılda uygulama alanı ve kapsamları bakımından en geniş boyutlara ulaştı. Selanik, İşkodra, Kosova, Yanya, Manastır ve Edirne gibi Osmanlı‘nın Balkan vilayetleri yapılan ıslahat çalışmalarından en çok etkilenen bölgeler oldu. Yaşanan savaşlar ve yapılan ıslahatlara bağlı olarak XIX. yüzyıl boyunca Balkan vilayetlerinde idari yapı ve taksimat, nüfus, sosyal ve kültürel hayat, eğitim ve iktisadi hayatta pek çok değişim yaşandı. Çalışmamızda Balkan vilayetlerinde XIX. yüzyıl boyunca yaşanan bu değişme ve gelişmeler değerlendirilmiştir.
Bu makalede Türkiye Cumhuriyeti’nin demokrasiye geçiş sürecine şahitlik eden ve bu yolda onurlu bir mücadele veren Çankırı milletvekillerinden Kazım Arar’ın hayatı ve parlamenter faaliyetleri anlatılmaktadır. Arar, Türkiye Cumhuriyeti’nde yapılan ilk demokratik seçim olan 1950 milletvekili seçimleriyle oluşan 9. Dönem TBMM’ye milletvekili olarak girmiş, bir süre ayrı kaldığı Meclis’e 1961 yılında 1. Dönem Millet Meclisi Çankırı milletvekili olarak yeniden dönmüştür. Mecliste yer aldığı her iki dönemde de verdiği soru önergeleri ve meclis konuşmaları gibi çalışmalarıyla Meclis’in en renkli simalarından olmuştur. Siyasi faaliyetleri dışında ülkenin muhtelif yerlerinde memur, katip, öğretmen ve gazeteci olarak hizmet etmiştir.
Anahtar Kelimeler: Kazım Arar, Milletvekili, Çankırı, Demokrat Parti, Meclis, Seçim
AN EXTRAORDINARY DEPUTY KAZIM ARAR FROM ÇANKIRI (HIS LIFE AND POLITICAL ACTIVITIES 1902-1977)
Abstract
In this article life and parliamentary activities of one of Çankırı deputies Kazım Arar, who witnessed the process of transition to democracy and struggled honourably in Republic of Turkey, are explained. Arar entered the 9th term of Grand National Assembly of Turkey as a deputy with 1950 parliamentary elections which was the first democratic elections in republic of Turkey. After remained separated for a while from the parliament, he returned the 1st term National Assembly as a deputy for Çankırı in 1961. In both periods when he was in parliament he was one of the most colourful personalities of the parliament with such activities as parliamentary questions and parliamentary speeches. Apart from his political activities, he served in various parts of the country as an officer, a clerk, a teacher and a journalist.
Key Words: Kazım Arar, Parliamentarian, Çankırı, Democratic Party, Parliament, Election.
çıkarımlar yapılacaktır.
Mondros Mütarekesi’ni imzalamasının ardından toprakları işgale uğramış
Hatay’ın Dörtyol ilçesinden başlamış ve tüm Anadolu’ya yayılmıştı.
Türk milleti bu işgallere karşı Mustafa Kemal Paşa öncülüğünde
dünyanın önde gelen emperyalist güçlerine karşı bağımsızlığını koruma
mücadelesi vermişti. Osmanlı Devleti’nin ayakta kalamayacağının
belirgin bir şekilde anlaşıldığı bu dönemde Ankara’da TBMM’nin
açılmasıyla yeni bir Türk Devletinin temelleri de atılmıştı. Milli Mücadele’nin
bu en zor ve hayati derecede önemli yıllarında TBMM’nin
karşılaştığı en büyük sıkıntılardan biri de şüphesiz muhtelif gerekçelerle
Anadolu’nun hemen hemen her bölgesinde yaşanan iç isyanlardı.
Milli birlik ve beraberliğe en fazla ihtiyaç duyulduğu dönemde TBMM
bir yandan emperyalist güçlere karşı mücadele ederken bir yandan da
muhtelif gerekçelerle başlayan iç isyanlarla uğraşmak zorunda kalmıştı.
İsyanlara çoğunlukla İngilizler tarafından desteklenen bölücü
ve ayrılıkçı çevrelerin de katılmasıyla, sorun TBMM yönetimi için en
öncelikli konu haline gelmişti. Bu isyanlardan bazılarının Milli Mücadele’nin
kalbi sayılan Ankara’nın hemen yanı başında yaşanması tehlikenin
boyutlarını göstermesi bakımından önemlidir. Fakat alınan
tedbirler ve mücadelede gösterilen kararlılık sayesinde bu isyanlar
bastırılmıştır. İsyanları bastırmak için askeri birlikler sevk eden ve adli
tedbirler alan TBMM aynı zamanda olaylarla ilgili resmi kurumlardabilgi talebinde bulunmuştur. Araştırmamızda TBMM’nin talebi üzerine
Dahiliye Vekaleti ile Erkan-ı Harbiye Vekaleti tarafından hazırlanan
isyanların nasıl başladığı ve hangi mıntıkalara kadar yayıldığını
anlatan iki rapor ve bir kroki değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: İç İsyanlar, TBMM, Dahiliye, Erkan-ı Harbiye,
Raporlar, Kroki.
kenetlenmesini sağlayan, günlerdir. Ülkelerdeki egemen siyasi
güçler tarafından siyasi, sosyal veya dini gerekçelerle bu tür etkinlikler
özellikle de milli gün ve bayramlar desteklenmiş ve katılım teşvik edilmiştir.
Milli gün, milli bayram kavramları gerçek anlamını Türkiye
Cumhuriyeti’nde bulmuş ve milli kimlik oluşturma düşüncesiyle birçok
resmi bayram kutlamaları ve anma törenleri yapılmıştır. Bunlardan
biri de 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenleridir. Törenlerdeki
katılım ve coşku, yeni rejimin halk tarafından ne ölçüde benimsendiğinin
göstergesi olarak görüldüğünden kutlamaların ülke genelinde
yapılmasına ve halkın katılımının yoğun olmasına özen gösterilmiştir.
Araştırmamızda Türkiye’nin güneydoğusunda, en uçta bir serhat vilayeti
olan ve Türkiye-İran-Irak sınırlarının kesiştiği stratejik bir noktadaki
Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde1940 ve 1941 yılları arasında
gerçekleştirilen Cumhuriyet Bayramı kutlamaları ele alınmıştır. Tebliğimizde
kutlamalar öncesinde yapılan hazırlıklar, tören programı ve
içerisinde yer alan etkinlikler, törene katılan önemli isimler ve bunların
yaptıkları konuşmalar, törene katılan asker-sivil, öğrenci, kamu
personeli ve esnaf teşkilatları gibi halkın farklı kesimlerinin törene
gösterdikleri yoğun ilgi ve katılım değerlendirilmiştir. Farklı dini ve
* Dr. Öğr. Üy., Çankırı Karatekin Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi, Eposta:
rbuyuktolu@karatekin.edu.tr
956 RECEP BÜYÜKTOLU
etnik kimliklere sahip toplulukların yaşadığı, başkent Ankara’ya oldukça
uzak ve siyasal karışıklıklara, isyanlara sahne olan bu coğrafyada
kutlamalar daha bir anlamlı ve önemlidir. Halkın kutlamalara
olan ilgisi hem kurulan yeni Türk devletinin halk üzerindeki otoritesinin
hem de ilan edilen Cumhuriyet rejiminin yöre halkı tarafından
ne düzeyde benimsendiğinin ipuçlarını vermektedir. Ayrıca yapılan
bu törenler Cumhuriyetin ilanının ardından geçen 17 yıllık süreçte
yeni rejimin ve yapılan inkılapların Yüksekova halkı üzerinde oluşturduğu
sosyal ve kültürel etkiyi tespit etmeye de yardımcı olmaktadır.
M. Kenan Çığman was a politician who was born in the time of the Ottoman State, educated in the One Party period and was a doctor practicing in different parts of the country, and went into politics in the ranks of the Democratic Party at the beginning of the multi-party period. As he felt the deficiency of adequate Islamic publications against the enemy of religion, atheist, Marxist, Darwinist, etc. propagandas that he had been exposed to heavily during his school years, he wanted to fill the deficiency to some extent in his writings, and to lead the people who were in search of. In our paper, the life of M. Kenan Çığman, who was a doctor, a politician and at the same time a man of culture that was mentioned with praise by the writers of Ahmet Kabaklı, Seyfi Orhon and Sabri Karadeniz, and his works named “İnançlar”, “Kaza-Kader Hayır ve Şer”, “Allah Divanında İnsan” and “Allah’ın Varlığının Delilleri” will be evaluated.
Keywords: Çıgman, Beliefs, Destiny, Human, Evidence.
Vilayet Nizamnamesi, 1871 tarihli İdare-i Umumiye-i Vilayet Nizamnamesi, 1876 tarihli
Bucakların Yönetimi Hakkındaki Tüzük (İdare-i Nevahi) ve 1913 tarihli İdare-i Umumiye-i Vilayet
Kanunu esas alınarak yönetildi. Türk İstiklal Harbi’nin kazanılmasının ardından Türk milleti ve
Türkiye’nin çağdaş uygarlıklar arasında yerini alabilmesi için her alanda hızlı bir dönüşüm ve
değişim süreci başlatılmıştı. İktisattan, eğitime, bayındırlıktan ziraata kadar pek çok alanda
yaşanan bu modernleşme sürecinde köy ve köylünün kalkındırılması şüphesiz bu sürecin en
önemli kısımlarından birini oluşturdu.
Osmanlı Devleti sorunu kendi içindeki çözülmelere bağladı. Bu nedenle
Osmanlı padişahları ve devlet adamları ilk olarak askeri ve mali ıslahatlara yöneldi. Ancak XVIII. yüzyılda Avrupa‘da ortaya çıkan pek çok değişimin Osmanlı üzerindeki etkileri kaçınılmaz oldu. Fransız İhtilali ve Sanayi Devrimi gibi olayların ortaya çıkardığı yenidünya düzeni hem ülkeler genelinde hem de Osmanlı özelinde pek çok problemi beraberinde getirdi. Osmanlı Devleti de bu problemlere karşı çözüm bulmak amacıyla daha kapsamlı ıslahat hareketlerini başlatmak zorunda kaldı. Islahatlar özellikle XIX. yüzyılda uygulama alanı ve kapsamları bakımından en geniş boyutlara ulaştı. Selanik, İşkodra, Kosova, Yanya, Manastır ve Edirne gibi Osmanlı‘nın Balkan vilayetleri yapılan ıslahat çalışmalarından en çok etkilenen bölgeler oldu. Yaşanan savaşlar ve yapılan ıslahatlara bağlı olarak XIX. yüzyıl boyunca Balkan vilayetlerinde idari yapı ve taksimat, nüfus, sosyal ve kültürel hayat, eğitim ve iktisadi hayatta pek çok değişim yaşandı. Çalışmamızda Balkan vilayetlerinde XIX. yüzyıl boyunca yaşanan bu değişme ve gelişmeler değerlendirilmiştir.
Bu makalede Türkiye Cumhuriyeti’nin demokrasiye geçiş sürecine şahitlik eden ve bu yolda onurlu bir mücadele veren Çankırı milletvekillerinden Kazım Arar’ın hayatı ve parlamenter faaliyetleri anlatılmaktadır. Arar, Türkiye Cumhuriyeti’nde yapılan ilk demokratik seçim olan 1950 milletvekili seçimleriyle oluşan 9. Dönem TBMM’ye milletvekili olarak girmiş, bir süre ayrı kaldığı Meclis’e 1961 yılında 1. Dönem Millet Meclisi Çankırı milletvekili olarak yeniden dönmüştür. Mecliste yer aldığı her iki dönemde de verdiği soru önergeleri ve meclis konuşmaları gibi çalışmalarıyla Meclis’in en renkli simalarından olmuştur. Siyasi faaliyetleri dışında ülkenin muhtelif yerlerinde memur, katip, öğretmen ve gazeteci olarak hizmet etmiştir.
Anahtar Kelimeler: Kazım Arar, Milletvekili, Çankırı, Demokrat Parti, Meclis, Seçim
AN EXTRAORDINARY DEPUTY KAZIM ARAR FROM ÇANKIRI (HIS LIFE AND POLITICAL ACTIVITIES 1902-1977)
Abstract
In this article life and parliamentary activities of one of Çankırı deputies Kazım Arar, who witnessed the process of transition to democracy and struggled honourably in Republic of Turkey, are explained. Arar entered the 9th term of Grand National Assembly of Turkey as a deputy with 1950 parliamentary elections which was the first democratic elections in republic of Turkey. After remained separated for a while from the parliament, he returned the 1st term National Assembly as a deputy for Çankırı in 1961. In both periods when he was in parliament he was one of the most colourful personalities of the parliament with such activities as parliamentary questions and parliamentary speeches. Apart from his political activities, he served in various parts of the country as an officer, a clerk, a teacher and a journalist.
Key Words: Kazım Arar, Parliamentarian, Çankırı, Democratic Party, Parliament, Election.
En eski dönemlerden itibaren insanlar tarafından akarsular üzerine inşa edilen bentler ve baraj gölleri vasıtasıyla suların biriktirilerek içme, sulama ve benzer amaçlarla kullanılmasına yönelik birçok çalışma yapılmış ve yapılmaya devam etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nde su kaynaklarının daha verimli ve etkin kullanımı ile ilgili ilk çalışmalar Mustafa Kemal Atatürk döneminde başlamış ve ilk yapılan baraj Çubuk Barajı olmuştur. Baraj, Ankara’nın başkent ilan edilmesinden sonra, şehrin hızla artan nüfusunun su ihtiyacını karşılamak, şehri besleyen tarım alanlarında sulama amaçlı kullanmak, su taşkınlarını önlemek ve şehirde gelişmeye başlayan sanayi tesislerinin artan su gereksinimlerini gidermek amacıyla inşa edilmiştir. 1929 yılında yapılan etüt çalışmalarının ardından 1930 yılı Mayıs ayında başlayan baraj inşaatı 1936 yılı Nisan ayında tamamlanmıştır. Çubuk Barajı, 3 Kasım 1936 tarihinde Başbakan İsmet İnönü’nün katıldığı resmi bir törenle hizmete açılmıştır. Daha sonra baraj yamaçlarına Atatürk konaklaması için köşk yapıldığı ve zaman zaman Atatürk’ün baraj gölünde motorlu tekneyle gezintiler yaptığı bilinmektedir. Yapıldığı dönemde Ankara’ya 12 kilometre uzaklıkta olan ve Çubuk Çayı üzerine inşa edilen barajın temelden yüksekliği 58 metre, kapasitesi de 5.6 hektometreküptür.
Bu çalışmada Cumhuriyetin ilk yıllarında kalkınma ve sanayileşme seferberliğinin bir parçası olan Çubuk Barajı ile ilgili; ihalesinin yapılmasından bağlantı yollarının inşasına, baraj yapımında kullanılan bazı parçaların yurt dışından getirilmesinden açılış törenine, sosyal tesislerin yapılması ve çevre düzenlenmesine kadar tüm konular Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi’nde yer alan belgeler, resmi kurumların yayınları ve basında çıkan haberler esas alınarak değerlendirilecek ve barajla ilgili genel bir tasvir çizilmeye çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Çubuk Barajı, Atatürk, İsmet İnönü, Ankara.
ABSTRACT
From the most ancient times people have been building weirs and dam lakes on rivers to accumulate water on the purpose of drinking water, irrigation and so on, and these kinds of works are still going on. The first attempts on the use of water resources more efficiently and effectively in the Republic of Turkey began in the period of Mustafa Kemal Atatürk and the first built dam was the Dam of Çubuk. The aim of the dam was to resolve the growing water need of the rapidly growing population of Ankara after it was declared as the capital city, to use it for irrigation on the agricultural lands that feed the city, to prevent city’s flooding and to resolve the growing water need of the developing industrial plants in the city.
Following the preliminary study carried out in 1929, the dam construction began in May 1930 and it was completed in April 1936. The Dam of Çubuk was opened with an official ceremony attended by the Prime Minister İsmet İnönü on November 3rd, 1936. Later, a mansion was built on the slopes of the dam for Atatürk’s accommodation and it is known that Atatürk was having motor boating in the lake of the dam from time to time. When it was built on the river of Çubuk, it was 12 kilometers away from Ankara and height of the dam from the basis is 58 meters, and the capacity is 5.6 hecto cubic meters.
In this paper, all kinds of subjects related with the Dam of Çubuk, which was a part of development and industrialization campaign in the first years of Republic, from making its tender to construction of link roads, from bringing some construction parts of it from abroad to opening ceremony, from building social facilities to designing the environment will be evaluated on the basis of the documents that are in the Prime Ministry Republic Archives and the news in the press and a general portray about the dam will be tried to be drawn.
Key Words: Çubuk Dam, Atatürk, İsmet İnönü, Ankara.
önemli gelişmeler yaşanmıştır. Atatürk Dönemi’nde başlayan modernleşme
atılımlarını devam ettirmiştir. Şüphesiz bu dönemde dış politikada yaşanan en önemli gelişme 1939-1945 yılları arasında yaşanan İkinci Dünya Savaşı’dır. İnönü izlediği dış politikayla hem Almanya, İtalya ve Japonya’dan oluşan Mihver devletlerinin hem de Amerika, İngiltere, Fransa ve Rusya gibi ülkelerin yer aldığı Müttefik devletlerin tüm baskılarına rağmen Türkiye’yi savaşın dışında tutmayı başarmıştır. Savaşın sonuna doğru Türkiye, Müttefik devletlerin yanında yer aldığını açıklamış ve Mihver devletlere savaş ilan etmiştir. Savaşın ardından başlayan iki kutuplu Soğuk Savaş yıllarında da Sovyet tehdidine karşı Amerika’ya yaklaşmış ve demokratik ülkelerin yanında yer almıştır.
İsmet İnönü’nün İkinci Dünya Savaşı sırasında izlediği dış politika kimi
çevreler tarafından çok başarılı görülmüşken bazı çevreler tarafından oldukça başarısız olarak değerlendirilmiştir. Tarafsızlık politikasıyla Türkiye’yi savaşın dışında tutarak büyük bir yıkımdan kurtardığını söyleyenlerin aksine bazı kesimler ele geçirilen fırsatların yeterince değerlendirilemediğini ileri sürmüşlerdir. İzlenen dış politika nedeniyle Türkiye ile Batılı devletler arasında güven kaybı yaşandığı ve Türkiye, Sovyet tehdidiyle karşı karşıya kaldığı herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir.
Övgüler ve eleştiriler bir kenara bırakıldığında İsmet İnönü, şüphesiz
yaklaşık 12 yıllık Cumhurbaşkanlığı döneminde, her alanda olduğu Türkiye
Cumhuriyeti’nin dış politikasında derin izler bırakmıştır. Türkiye, Dünya siyasetine yön verecek küresel bir güç olmaktan uzak olsa da, bulunduğu coğrafyada adı ilk akla gelen ve varlığına ihtiyaç duyulan bir ülke olarak varlığını sürdürmüştür. Yönünü Batı’ya dönmüş olsa da doğu ülkeleriyle de ilişkilerini geliştirmeye çalışmıştır.
İsmet İnönü’nün 1938-1950 yılları arasında yaklaşık 12 yıl süren cumhurbaşkanlığı sürecinde Türkiye’ye gelen yabancı devlet lideri sayısı 6’ya inmiştir. Bu durum yaşanmasında İsmet İnönü’nün cumhurbaşkanlığı görev süresinin 3 yıl gibi azımsanmayacak kadar kısa olmasını etkili olduğu söylenebilir. Ancak asıl gerekçe olarak şüphesiz 1939-1945 yılları arasında yaşanan İkinci Dünya Savaşı’dır. Çünkü yapılan ziyaretlere bakıldığında bunların ya savaştan önceki dönemde ya da savaşın sona erdiği 1945 yılından itibaren yapıldığı görülmektedir. Cumhurbaşkanı olduğu dönemde İnönü’nün Kahire Konferansı dışında herhangi bir yurt dışı seyahati olmamasına rağmen, Türkiye bu dönemde farklı gerekçelerle olsa da çok sayıda devlet liderini ağırlamıştır. Bu ziyaretlerden üç tanesi Arnavutluk, Bulgaristan ve Romanya gibi Balkan ülkelerinden, diğer üçü ise Irak, Lübnan ve Ürdün gibi Ortadoğu ülkelerinden yapılmıştır. Eserimizde bu
dönemde Türkiye’ye gelen Arnavutluk Kralı Ahmed Zog’unziyareti (2 Mayıs
1939-1 Temmuz 1939), Romanya Kralı II. Carol’un ziyareti (27 Temmuz 1939- 11 Ağustos 1939), Irak Kral Naibi Prens Abdülillah’ın ziyareti (15 Eylül–20 Eylül 1945), Lübnan Cumhurbaşkanı Beşare El-Khoury’nin ziyareti (20 Haziran 1946-28 Haziran 1946), Bulgar Kralı Simon’un ziyareti (16 Eylül 1946), Ürdün Kralı Abdullah’ın ziyareti (7 Ocak 1947-16 Ocak 1947) incelenmiştir. Bu ziyaretler esnasında gelen konukların temasları, yerli ve yabancı basın mensuplarına verdikleri mülakatlar, ziyaretlerin basındaki yansımaları, Türk devlet adamlarının ziyaretlere dair düşünceleri ve bu ziyaretlerin Türk dış politikasına ve ülkelerle olan ikili ilişkilere etkisi değerlendirilmeye çalışılmıştır. Bu ziyaretlerden bazıları resmi, bazıları ise özel mahiyettedir. Resmi ziyaret kapsamında Türkiye’ye gelenlerin ilk durakları Ankara olmuştur. En üst düzeyde devlet töreniyle karşılanan misafirler Ankara’daki resmi temaslarının ardından İstanbul’a geçmişler ve bir sürede burada konaklamışlardır. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü resmi ziyaretler kapsamında gelen konuklarıyla bizzat ilgilenmiş, bazılarını karşılamış ve konaklayacakları yerlere kadar eşlik etmiş, Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde ağırlamış ve programı elverdiği ölçüde Ankara’dan ayrılırken misafirlerini uğurlamıştır.
uygulamalarının geliştirilmesi açısından önemlidir. Ayrıca Türk eğitim tarihinin daha iyi anlaşılması,
gelecekteki eğitim-öğretim planlamalarının yapılmasını kolaylaştıracak ve bu planlamaları
hatalardan uzak kılacaktır. 1863 yılında Amerikalılar tarafından Osmanlı topraklarında açılan ve
Türkiye Cumhuriyeti’nde de eğitim-öğretim faaliyetlerine devam eden Robert Kolej’in uyguladığı
yabancı dil öğretim yöntemlerini anlayabilmek için kolejin eğitime devam ettiği dönemin yabancı
dil çalışmalarının incelenmesi gerekmektedir. Dolayısıyla bu çalışma Osmanlı Dönemi yabancı
dil öğretimi ile ilgili yapılan uygulamalar, devlet yöneticilerinin yabancı dil ve öğretimine ilişkin
düşünceleri ve yabancı dil öğretimi ile ilgili ihtiyaçlar neticesinde belirlenmiştir. Bu çalışmada yabancı
dil öğretimi konusu, Osmanlı düşünce dünyasında önemli yere sahip olan Tanzimat’ın ilanının öncesi
ve sonrası olarak iki dönem şeklinde incelenmiştir. Ayrıca çalışmada, Milli Mücadele Dönemi’ndeki
ve Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki durum da genel hatları ile değerlendirilmiştir.
Robert Kolej ile ilgili yapılmış olan birçok çalışmanın Yabancı Okullar başlığı altında, kolejin
misyonerlik faaliyetleri üzerine olduğu görülmüştür. Fakat bu çalışma böyle bir gerçekliği kabul
etmekle beraber Robert Kolejinin yabancı dil öğretimi noktasındaki çalışmalarının Kolejin ilk kuruluş
döneminden itibaren nasıl şekillendiği üzerine yapılmıştır. Ayrıca, Kolejde uygulanan yabancı dil
öğretim yöntemlerinin; Kolej kurucu, yönetici ve öğretim elemanlarının yabancı dil öğretimine
verdikleri önem ve benimsedikleri prensiplerin yabancı dil öğretimine olan etkileri incelenmiştir.