Favorite films
Don’t forget to select your favorite films!
Don’t forget to select your favorite films!
Five or so years ago, I was struck by The Weeping Meadow (2004), my introduction to the auteur that is Theo Angelopoulos. I really should be writing all this under that title, but anyway. At the time, I absolutely loved everything Theo did there: how solemnly the film paced forward, how picturesque his canvases were, how he wasn't afraid to film his characters with their backs turned to the camera, and especially how "augmented" his realism was - think "magical"…
Trying to rate this film feels like trying to rate nausea, and I could hardly bring myself to do it. With that said, I won’t claim that I don’t see intellectual merit (read: fun) in dissecting either, so here goes my shitty take on Dogville, starting (weirdly enough) with spoilers from a Clint Eastwood anti-western called High Plains Drifter.
High Plains Drifter opens with a nameless Stranger walking into Lago, a little Western town where folk live in fear of…
Bu filmi bir sinemaseverden çok bir cazsever olarak izledim, değerlendirmem de bu pencereden ne gördüğüme ilişkin tabii. Zaten Muvaffak Falay'ı tanıyıp bu filmin izleyici kitlesini oluşturan grup da çoğunlukla bu özellikte olsa gerek.
Öncelikle şunu söylemeli: bu film, Maffy'yi bir müzisyen olarak ele alıp başarısını, yeteneğini coşkuyla övmek için çekilmemiş. Filmin odağında yaşlı, yalnız ve en iyi günlerini geride bırakmış bir adam olarak duruyor Maffy. Kendisi de olduğundan farklı davranmaya çabalamıyor, yönetmenin de onu allayıp pullamak gibi bir derdi yok.…
Ne söylediği değil ne gösterdiği ile tanımlanacak bir film: kırsalla bağı kalmamış şehirli izleyici için geri kalan on milyonlarca hemşehrisinin hayatının bir parçasına tanık olma fırsatı bu. Bir köy cenazesinde mezara toprak atmadıysanız, derme çatma bir evde geceler geçirmediyseniz, adak için kesilen kurbanlığın kasılmalarını, can havliyle soluk alma çabasını, rengi kanla koyulaşan toprağı görmediyseniz, kimin ne zaman öldüğünün bile takip edilemediği bir ortamda alzaymırını "unutmak" sanan ihtiyarların gönlünü eğlemediyseniz, bozuk yolda sarsılarak ilerleyen külüstür bir arabaya binmemiş, ne kadar üzgün…