Favorite films
Don’t forget to select your favorite films!
Don’t forget to select your favorite films!
Filmde beni en çok etkileyen şey Canan'ın tüm bu zorlu kararların karşısında hayatına devam edebilme gücü. Annesinin ölüm kararının kendisine bağlı olması, tüm baskılara ve karşı çıkmalara rağmen güçlünün karşısında "zayıf" olanı inanarak savunması ama diğer yandan da adaleti, adaletsizliğin kapısını tıklayarak sağlamaya çalışması. Yaşamdan gerçek bir kesit izleme heyecanına kapıldım. İnsanlarla kurduğumuz ailevi ya da toplumsal her bir bağ beraberinde derin sorumluluklar ve o da beraberinde ağır kararlar gerektiriyor. En sonunda da, kararlarımız hayatımızın rotasını yeniden belirliyor.
David Lynch sinemasında en sevdiğim şey, genelden özele giderek hikayeyi anlatması. İlk sahne evren, uzay, gökyüzüyle açıldığını görüyoruz, daha sonra Amerikan toplumunun mutlu, düzenli, hijyenik, cıvıl cıvıl bir görüntüsünü sunuyor. Ancak, bu yapay görüntünün altında yatan şiddete, karanlığa, acılara özel bir bakış atarak aslında o parlak toplumun altında bize tek tek bireylerin ne gibi sancıları olduğuna şahitlik etmemizi sağlıyor. Filmin en güzel yanı da gerçekliğin ve gerçek-dışının ayırt edilemez olması, bu da filme seyriciyi dahil ederek film üzerine düşünmesini ve seyircinin bir sonuç çıkarmasına olanak tanıyor.
Sanırım kadın olarak bireysel bir varlıktan söz edemiyoruz. Tıpkı belli toplumsal koşullar içine doğmamız gibi, kadın olmanın “standartları” da bize verili olarak dünyaya geliriz. Bu standartları da kendi vücudumuza o kadar sıkı bir şekilde hapsederiz ki, söküp atmak gözüktüğü kadar kolay değildir. Çünkü onlar bir önceki yılın değil, asırların eseridir. Ancak, önemli olan, filmde de gösterildiği gibi, bu varoluş içerisinde bütünleşebilmek, bu karanlık içerisinde ışığı görebilmek ve belki de iyinin anlamını değiştirebilmektir.
Cezaevindeki her bir kadın Türkiye'nin gerçek yüzünün bir sembolü gibi: gelin-kaynana anlaşmazlığı, karı-koca geçimsizliği, komşu kavgası ve en önemlisi düşüncelerin özgürce ifade edilememesi. Tüm bu "dışarı"ya ait sıkıntılar cezaevi mikrokozmosunda da yaşamaya devam ediyor ne de olsa o da dışarısı gibi en yüksek duvarlarla çevrili. Bir de bunlara saf bir sorgulamayla şahitlik eden bir Barış var ve ona hayal kurmayı öğreten, yüksek duvarlar arasında onun için bir çocuk dünyası yaratan en yakın arkadaşı İnci. Sanırım dünyada iki şey asla yan yana gelmemeli çocuklar ve silahlar.