Yönetmen Eggers’ın “The Lighthouse” filmini seven bunu da sever. Siyah beyaz, gotik, abartılı korku ve tiksinti sahneleri uyandıran, seyirciyi rahatsız da etmek isteyen klasik bir drakula uyarlaması. Oscarda en iyi makyaj, ışık, en iyi ses ödüllerini kafadan veririm. Bir de bu 1800ler ne kadar güzel yıllar ya.. Mesela nevrotik bir karınız var diyelim, anlamsız çığlıklar atıyor, kabuslar ve halüsinasyonlar görüyor.. ne yapayım ne yapayım diye düşünüp, iş seyahatine gitmeden evvel baksınlar diye bavullarını yanına verip bir arkadaşınızın evine bırakıyorsunuz. Aylar…
Favorite films
Recent activity
AllRecent reviews
More-
-
Anora 2024
This review may contain spoilers. I can handle the truth.
Direk dansçısı ve escort olan kızımızın Rus oligarkın oğluyla olan ilişkini anlatan bir Pretty Woman hikayesi. Gerçekçi ve karakter derinliği olan filmleri severiz. Fakat 2 saatlik filmin ilk 49 dakikasında sadece ve sadece kızımızı mesleğini icra ederken seyrediyor, zanaatının tüm inceliklerine hakim oluyoruz. Hani belgeseller olur, bazı meslek ustalarının mesela bakır kalaycısının, deri tabakçısının falan bir gününü çekerler, işte öyle belgesel tadında bir çekim… Azıcık daha izlesek mesleği icra edebilecek duruma geleceğiz yani. Mıymıntı ana kuzusu oğlanın Rus kaplanı anası…
Translated from by -
Conclave 2024
Bütün semavi dinlere ve kitaplarına saygımız var ama ben şu Hristiyanlıktaki Papalık müessesinin fonksiyonunu bir türlü anlayamadım. Film daha önce birçok kez seyrettiğimiz “papa ölür, yeni papa nasıl seçilecek” konusunu işliyor. Kapalı mekanlarda, oylama etrafında erkeklerin tartışmalarını anlattığı için “12 Angry Men”e de benziyor ama kıymetli kardinaller Allah aşkında “şu kişi gelirse Hristiyanlık 50 yıl geri gider, bu adam gelirse 100 yıl ileri gider” muhabbetleri nedir yahu. Kaç bin yıllık dine Papa’nın etkisi nedir, 30 senelik kurumsalcı olarak sorayım “performans…
Translated from by -
The Holdovers 2023
Gece Oscar törenleri var ve ben kendi kişisel Oscarımı vereyim. Çok tatlı, Ölü Ozanlar derneği tadında, çok gülümseten, azıcık ağlatan bir hikaye. İngiltere’de havalı bir okulda (Exeter gibi) zengin şımarık olarak başlayan gencin bir hocanın zoraki mentorluğunda büyümesini, bu huysuz ihtiyar hocanın gençlerle tekrar enerjik, anlayışlı, esnek hale dönmesi anlatılıyor. Hakikaten ergenlikten yetişkinliğe nasıl geçtik hepimiz? Kimbilir yetişkinlere ait ne acılara şahit olduk, ne sofralara oturduk sohbet ettik, dinleyerek öğrendik; ne maceralar riskler aldık kimi elimizde patladı kiminde zafer sarhoşu…
Translated from by